Learn the English Phrases WINDOW OF OPPORTUNITY and NEXT DOOR

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase, window of opportunity.

İngilizce ifadeyi, fırsat penceresi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

A window of opportunity is a period of time.

Bir fırsat penceresi, bir zaman dilimidir.

It's an amount of time.

Bu bir miktar zaman.

Here's an example,

Bir örnek vereyim,

I make these videos late in the day,

bu videoları geç saatlerde çekiyorum

but the days are getting really short right now

ama mevsim kış olduğu için artık günler çok kısalıyor

because it is winter.

. İşten

So when I get home from work,

eve geldiğimde, hava kararmadan önce bu İngilizce dersini yapabileceğim

there's a small window of opportunity

küçük bir fırsat penceresi var

where I can make this English lesson before it gets dark.

.

There's only a certain amount of time

where I can make this video.

Bu videoyu çekebileceğim belirli bir süre var.

Another example would be this.

Başka bir örnek şu olabilir.

Maybe your uncle works somewhere

Belki amcan bir yerde çalışıyor

and you are looking for a job.

ve sen iş arıyorsun.

And he knows that there is a job available at his company.

Ve şirketinde uygun bir iş olduğunu biliyor.

He could say, Hey, they're going to advertise

Hey,

that there's a job.

bir iş olduğunu ilan edecekler, diyebilirdi.

But there's a window of opportunity right now

Ancak şu anda,

where you could apply for the job before they advertise.

reklam vermeden önce iş başvurusunda bulunabileceğiniz bir fırsat penceresi var.

Before everyone else knows there's a job there.

Herkes orada bir iş olduğunu öğrenmeden önce.

So a window of opportunity is just a period of time.

Yani bir fırsat penceresi sadece bir zaman dilimidir. Bugün öğrenmenize yardımcı olmak

The second phrase I wanted to help you learn today

istediğim ikinci cümle,

is the phrase, next door.

yandaki cümle.

I thought, since we talked about windows,

Pencerelerden bahsettiğimize göre,

we should talk about doors

kapılardan

or at least a phrase with the word door in it.

ya da en azından içinde kapı kelimesi geçen bir cümleden bahsetmemiz gerektiğini düşündüm. Yan

When you say that someone lives next door,

komşunuz olduğunu söylediğinizde,

it means that they are your neighbor.

bu onların komşunuz olduğu anlamına gelir.

They basically live in the house right beside you.

Temelde hemen yanınızdaki evde yaşıyorlar.

In fact, if you call someone your next door neighbor,

Aslında, birine kapı komşum diyorsanız,

they are the person that lives immediately beside you.

hemen yanınızda yaşayan kişi odur.

Because you can have a neighbor

Çünkü

that lives one or two doors down from you,

sizden bir veya iki kapı aşağıda oturan bir komşunuz olabilir

but your next door neighbor

ama kapı komşunuz hemen yanı

is the person who lives right beside you.

başınızda oturan kişidir.

You can also use this phrase to refer to a building

Bu ifadeyi, başka bir binanın hemen yanındaki bir binayı

that's right beside another building

or a store that's right beside another store.

veya başka bir mağazanın hemen yanındaki bir mağazayı belirtmek için de kullanabilirsiniz.

When we're shopping, if I was in a store and Jen says,

Alışveriş yaparken, bir mağazadayken Jen,

"I'm just gonna go to the store next door,

"Yandaki dükkana gideceğim,

I'll be there when you're done shopping here."

burada alışverişini bitirdiğinde orada olacağım" derse.

So you can refer to stores and buildings as well

Yani

as being next door.

kapı komşusu olmanın yanı sıra mağazalara ve binalara da başvurabilirsiniz.

So it simply means the next building beside you

Yani basitçe yanınızdaki bir sonraki bina

or the next house beside you.

veya yanınızdaki bir sonraki ev anlamına gelir.

So to review a window of opportunity is a period of time.

Dolayısıyla bir fırsat penceresini gözden geçirmek bir zaman dilimidir.

The window of opportunity for me to make a video

Video çekme fırsatım

is slowly coming to an end out here.

burada yavaş yavaş sona eriyor.

You can see I'm in the shadows.

Gölgelerde olduğumu görebilirsin.

It's a little sunny over there,

Orası biraz güneşli

but it's gonna be dark in about an hour.

ama bir saat sonra hava kararacak.

And when you say that somebody lives next door,

Ve yan komşunuz olduğunu söylediğinizde,

it means that they live right beside you

bu onun hemen yanınızda yaşadığı

or that they are your next door neighbor,

veya sizin kapı komşunuz olduğu anlamına gelir,

which means they live right beside you as well.

bu da sizin yanı başınızda yaşadığı anlamına gelir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from ILSUR and the comment is this,

Bu yorum ILSUR'dan ve yorum şu:

"By the way, Katy Perry has a song wide awake.

"Bu arada, Katy Perry'nin bir şarkısı var

And my response are yes.

ve benim cevabım evet.

Sometimes when this song comes on the radio,

Bazen bu şarkı radyoda

we sing along, I'm wide awake."

çaldığında eşlik ediyoruz, ben tamamen uyanığım."

I was gonna try and sing it there,

Orada söylemeye çalışacaktım

but I'm not a good singer.

ama iyi bir şarkıcı değilim.

Thank you ILSUR for that comment.

Bu yorum için ILSUR'a teşekkür ederim.

This was from the previous lesson

Bu,

where I talked about the phrase wide awake,

which means to be completely and totally awake.

tamamen ve tamamen uyanık olmak anlamına gelen tamamen uyanık ifadeden bahsettiğim önceki derstendi.

And yes, Katy Perry has a song and the chorus or the reframe

Ve evet, Katy Perry'nin bir şarkısı var ve şarkıdaki koro veya yeniden çerçeve o

in the song is she sings, I'm wide awake.

söylüyor, ben tamamen uyanığım.

When this song comes on the radio though,

Yine de bu şarkı radyoda çaldığında

the kids and I sometimes make up new phrases,

çocuklar ve ben bazen yeni sözler uyduruyoruz,

we sing things like I baked a cake,

kek pişirdim gibi şeyler söylüyoruz,

instead of saying I'm wide awake

tamamen uyanığım

or the leaves fell down we need to rake

ya da yapraklar düştü demek yerine

instead of I'm wide awake.

ben yerine tırmıklamamız gerekiyor. uyanık.

I know it sounds silly.

Aptalca geldiğini biliyorum.

We're a bit of a silly family.

Biz biraz aptal bir aileyiz. Bu

So sometimes when the Katy Perry song comes on the radio,

yüzden bazen radyoda Katy Perry şarkısı çıktığında

we make up new lyrics for it.

ona yeni sözler uydururuz.

But I do wanna talk a little bit about singing out loud

Ama biraz yüksek sesle şarkı söylemekten bahsetmek istiyorum

because for you as an English learner,

çünkü İngilizce öğrenen biri olarak senin için

I think it's a very important thing to do.

bunun yapılması çok önemli bir şey olduğunu düşünüyorum.

It's hard to do when there's other people around.

Etrafta başka insanlar varken bunu yapmak zor.

But I think when you're learning a language like English,

Ama bence İngilizce gibi bir dil öğrenirken pratik yapmak için yapabileceğiniz

there's so many different cool things you can do

pek çok farklı harika şey var

to practice

and one of those is that you can memorize the lyrics

ve bunlardan biri de

to a song and then play the song and sing it out loud.

bir şarkının sözlerini ezberleyip sonra şarkıyı çalıp yüksek sesle söyleyebilmek.

Maybe you're out for a walk, maybe you're running.

Belki yürüyüşe çıkıyorsun , belki koşuyorsun. Otobüste ya da metrodayken bunu

It's a little awkward to do it when you're on the bus

yapmak biraz garip

or on the subway

'cause other people might look at you funny,

çünkü diğer insanlar sana komik gelebilir

but you should do it even if you can't sing very well.

ama çok iyi şarkı söyleyemesen bile bunu yapmalısın.

I listened to a lot of French music to practice my French.

Fransızca pratik yapmak için bir sürü Fransız müziği dinledim.

And when I'm out walking, listening to French music,

Yürürken, Fransız müziği dinlerken, şarkı

you better believe I'm singing along.

söylediğime inansan iyi edersin.

Anyways, see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.