Learn the English Terms TRIPLE THREAT and DOUBLE WHAMMY

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English term,

a triple threat.

üçlü bir tehdit olan İngilizce terimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

A triple threat is a term we use

Üçlü tehdit,

to describe someone who's good at three things.

üç şeyde iyi olan birini tanımlamak için kullandığımız bir terimdir.

If you think about a hockey player,

Bir hokey oyuncusunu düşünürseniz,

if I was to describe a hockey player

eğer bir hokey oyuncusunu

as being a triple threat,

üçlü bir tehdit olarak tanımlarsam,

it would mean that they're probably a good skater,

bu onların muhtemelen iyi bir kaykaycı,

a good passer, and really good at shooting the puck.

iyi bir pasör ve pakı şut atmada gerçekten iyi olduğu anlamına gelir.

They're a triple threat.

Bunlar üçlü tehdit.

You might describe a celebrity as a triple threat

if they are an amazing actor, singer, and dancer.

Harika bir aktör, şarkıcı ve dansçıysa, bir ünlüyü üçlü bir tehdit olarak tanımlayabilirsiniz.

They can do three things at the same time

Üç şeyi aynı anda yapabilirler

and do them all well.

ve hepsini iyi yapabilirler.

That person, we would describe as a triple threat.

O kişiyi üçlü tehdit olarak tanımlardık. Bugün size öğretmek

The other phrase I wanted to teach you today

istediğim diğer ifade

or the other term is the phrase, a double whammy.

ya da diğer terim , çifte nahoş ifadesidir.

A double whammy is when two bad things happen

Çifte nahoşluk, iki kötü şeyin

at the same time.

aynı anda meydana gelmesidir.

If you were driving your car

Arabanızı kullanıyorsanız

and you got a flat tire and ran out of gas at the same time,

ve aynı anda lastiğiniz patladıysa ve benzininiz bittiyse, buna

we would call that a double whammy,

çifte sarsıntı,

two bad things happening at the same time.

aynı anda iki kötü şeyin olması derdik.

I hate it when two bad things happen at the same time.

İki kötü şeyin aynı anda olmasından nefret ediyorum.

And this did just kind of happen to me the other day.

Ve bu geçen gün başıma geldi. Yürürken

I had the button on the front of my shorts pop off

şortumun ön düğmesi patladı

while I was walking,

and then I got a hole in my shoe the same time. (chuckles)

ve aynı anda ayakkabımda delik oluştu. (kıkırdar)

Or this at the same time.

Ya da bu aynı zamanda.

So it was a bit of a double whammy for me.

Bu yüzden benim için biraz çifte darbe oldu. Tekrar

So to review,

gözden geçirecek olursak,

a triple threat is a term we use

üçlü tehdit,

to describe a person who's good at three things,

üç şeyde iyi olan,

like really good at three things.

üç şeyde gerçekten iyi olan bir kişiyi tanımlamak için kullandığımız bir terimdir.

I think my hockey player example was a good one.

Hokey oyuncusu örneğimin iyi olduğunu düşünüyorum.

Someone who can skate really fast,

Çok hızlı kayabilen,

shoot the puck really well on the net,

ağda çok iyi şut atan

and pass to other players.

ve diğer oyunculara pas verebilen biri.

We would certainly call a triple threat.

Kesinlikle üçlü tehdit diyoruz.

And a double whammy is any situation

Ve çifte sorun,

where two things go wrong at the same time.

iki şeyin aynı anda ters gittiği herhangi bir durumdur.

Never any fun when you get a flat tire

and run out of gas at the same time.

Aynı anda hem lastiğiniz patladığında hem de benzininiz bittiğinde hiç eğlenceli değil.

But hey, let's look at a comment from a previous viewer.

Ama hey, önceki bir izleyicinin yorumuna bakalım.

This comment is all crumpled up in my front pocket.

Bu yorum ön cebimde buruşmuş durumda.

Look at that.

Şuna bak.

That's not very good.

Bu pek iyi değil.

This comment is from Julia.

Bu yorum Julia'dan.

And it's actually a comment from my video

Ve aslında

on my bigger channel from yesterday.

dünkü büyük kanalımdaki videomdan bir yorum.

Julia says this, I forgot to mention your smile,

Julia bunu söylüyor, gülüşünden,

and beautiful flower farm, and your brilliant stories.

güzel çiçek çiftliğinden ve harika hikayelerinden bahsetmeyi unuttum.

And I love to listen to every,

Ve

that I love to listen to every Wednesday.

her çarşamba dinlemeyi sevdiğim her şeyi dinlemeyi seviyorum.

And my response was this,

Benim cevabım da şu oldu,

I'm bragging a little bit here,

burada biraz övünüyorum,

I said, I'm a triple threat.

dedim ki, ben üçlü bir tehdidim.

You might have to look that one up.

Buna bakman gerekebilir.

Although I did say, maybe I'll do my short English lesson

Söylemiş olmama rağmen, belki

about that phrase today.

bugün bu cümleyle ilgili kısa İngilizce dersimi yaparım.

And that's what I'm doing right now.

Ve şu anda yaptığım şey bu.

So thanks Julia for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Julia.

It's quite crumpled up.

Oldukça buruşuk.

I'm putting it back in my back pocket.

Arka cebime geri koyuyorum.

It doesn't go in very good, there we go.

Pek iyi gitmiyor, işte başlıyoruz.

Thank you so much for that comment.

Bu yorum için çok teşekkür ederim.

I'm trying not to brag.

Övünmemeye çalışıyorum.

I don't actually think I'm a triple threat.

Aslında üçlü bir tehdit olduğumu düşünmüyorum. Ne zaman bir şey yapsam

I just try really hard to do a good job

iyi bir iş çıkarmak için gerçekten çok çabalıyorum

whenever I do something.

.

And I think a lot of you are recognizing that,

Ve sanırım çoğunuz ,

that part of my character,

karakterimin beni ben yapan, beni heyecanlandıran

part of what makes me who I am,

yanının, bir şey yaptığımda

part of what makes me tick

is that I really like doing a good job

iyi bir iş çıkarmayı gerçekten sevdiğimin farkına varıyorsunuz

whenever I do something.

.

So I'm glad that all of you appreciate

Bu yüzden,

that I'm putting a lot of hard work in,

teaching these English lessons.

bu İngilizce derslerini vermek için çok sıkı çalıştığımı hepinizin takdir etmesinden memnunum.

Jen, as well.

Jen'i de.

You can actually see her in the distance there,

Aslında onu uzaktan görebilirsiniz,

is working hard on our flower farm.

çiçek çiftliğimizde çok çalışıyor.

Both of us just really enjoy what we do.

İkimiz de yaptığımız işten gerçekten keyif alıyoruz.

And then it's easy to do a good job then, isn't it?

Ve o zaman iyi bir iş çıkarmak kolay, değil mi?

I find that when you like doing what you're doing,

Yaptığınız şeyi yapmayı sevdiğinizde,

it's a lot easier to do good work.

iyi işler yapmanın çok daha kolay olduğunu görüyorum.

So I'm glad that you appreciate it.

Bu yüzden takdir etmene sevindim.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

As you can see, the farm is really starting to get green.

Gördüğünüz gibi, çiftlik gerçekten yeşermeye başlıyor.

A lot of you commented in the last video

Birçoğunuz son videoda, ben dışarıdayken

that you appreciated seeing all of the green

yeşilin tamamını görmekten memnun olduğunuzu yorumladınız

while I was outside.

.

And I'm always happy to show it to you as well.

Ve bunu size de göstermekten her zaman mutlu olurum .

Anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob burada,

just out here in the flower field,

çiçek tarlasında,

I hope you're having a good day.

umarım gününüz iyi geçiyordur.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.