Learn the English Phrases NAME DROPPING and TO DROP BY - A Short English Lesson with Subtitles

In this English lesson

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase name-dropping.

İngilizce deyimi isim bırakma konusunda öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Name-dropping, or to drop names,

İsim bırakmak veya isim bırakmak, diğer insanlarla sohbet ederken

means that you mention famous people or popular people

ünlü veya popüler kişilerden bahsetmek anlamına gelir

when you're having conversations with other people.

.

So, name-dropping would be something like this.

Yani, isim bırakma böyle bir şey olurdu.

If I was having a conversation with you

Seninle sohbet ediyor olsaydım

and if I said something like,

ve şöyle bir şey söyleseydim, geçen gün

I was talking to Drake and Justin Bieber the other day,

Drake ve Justin Bieber ile konuşuyordum

and they were just saying that they're really happy

ve onlar sadece

that the winter isn't as cold as it could be.

kışın olabileceği kadar soğuk olmadığı için gerçekten mutlu olduklarını söylüyorlardı. .

So that would be name-dropping.

Yani bu isim bırakmak olur. Sohbetlerimde

I would just casually be mentioning famous people

gelişigüzel bir şekilde ünlü insanlardan bahsederdim

in my conversation,

,

so that other people would be impressed

böylece diğer insanlar

that I have such famous friends.

benim böyle ünlü arkadaşlarım olduğu için etkilenirdi.

I don't actually know Drake or Justin Bieber,

Aslında Drake ya da Justin Bieber'ı tanımıyorum

but if you drop names,

ama isimleri atıyorsanız

or if you are doing what's called name-dropping,

ya da isim düşürme denen şeyi yapıyorsanız,

it means you mentioned famous people just casually

bu,

when you're having conversations with someone else.

başka biriyle sohbet ederken gelişigüzel bir şekilde ünlü insanlardan bahsettiğiniz anlamına gelir.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer deyim de

is the phrase to drop by.

uğramak için deyim.

When you drop by someone's house,

Birinin evine uğradığınızda, bazen geldiğinizi bilmelerine izin vermeden

it means you visit them,

onları ziyaret ettiğiniz anlamına gelir

sometimes without letting them know that you're coming.

.

You don't just have to drop by someone's house, though.

Yine de birinin evine uğramak zorunda değilsin.

You can drop by someone's office at work,

İş yerinde birinin ofisine uğrayabilirsin,

you can drop by someone's desk at work.

iş yerinde birinin masasına uğrayabilirsin.

It simply means to visit someone

Basitçe birini ziyaret etmek

or go over and talk to them.

veya yanına gidip onlarla konuşmak anlamına gelir.

Sometimes, not right now because of COVID,

Bazen şu anda COVID yüzünden değil

but sometimes when I'm in the town where my mom lives,

ama bazen annemin yaşadığı kasabadayken

I might just drop by to see how she's doing.

nasıl olduğuna bakmak için uğrayabilirim.

So it means maybe I'll call before I go,

Yani belki gitmeden önce ararım

but maybe I won't call.

ama belki de aramam demektir.

Maybe I'll just drive,

Belki sadece sürerim

and if I see my mom's car outside of her house,

ve annemin arabasını evinin dışında görürsem

I'll just drop by and see how she's doing.

uğrayıp nasıl olduğuna bakarım.

So, to repeat: name-dropping, or to drop names,

Yani, tekrarlamak: isim bırakmak veya isim bırakmak, bir sohbette

is to just casually mention a famous person's name

ünlü bir kişinin adını sanki

as if you know them, in a conversation.

onları tanıyormuşsunuz gibi gelişigüzel bir şekilde anmaktır.

Usually you do know them, though. Maybe not.

Yine de genellikle onları tanırsınız. Belki değil.

I don't know Drake or Justin Bieber.

Drake veya Justin Bieber'ı tanımıyorum.

I did mention that, didn't I?

Bundan bahsetmiştim, değil mi?

And to drop by means to visit,

Ve uğramak, ziyaret etmek anlamına gelir,

sometimes without letting the person know

bazen o kişinin geleceğinizi bilmesine izin vermeden

that you're coming over.

.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

And this comment is from Seowoo.

Ve bu yorum Seowo'dan.

Sorry, I never know how to pronounce your name correctly.

Üzgünüm, adını nasıl doğru telaffuz edeceğimi asla bilmiyorum.

It's very challenging.

Bu çok zor.

So I will just say, Seowoo.

Bu yüzden sadece Seowoo diyeceğim.

Hopefully that's correct.

Umarım bu doğrudur.

And the comment is this, "It's absolutely worth my while

Ve yorum şu, "Videonuzu izlerken kesinlikle benim için değer

watching your video.

.

Is it worth your while teaching us English

Bize İngilizce öğretirken

or teaching English to us?"

veya bize İngilizce öğretirken harcadığınız zamana değer mi?"

Both are correct, by the way.

Bu arada ikisi de doğru.

"Thanks, Bob."

"Teşekkürler Bob."

And my response is this:

Cevabım şu:

Yes, absolutely. I enjoy every minute of it.

Evet, kesinlikle. Her dakikasından keyif alıyorum. Keşke yorumları

I wish I had more time to read

okumak ve yanıtlamak için daha fazla zamanım olsaydı

and respond to comments though.

.

So I wrote my response because I wanted to use two phrases.

Bu yüzden cevabımı yazdım çünkü iki kelime öbeği kullanmak istedim.

I wanted to use the phrase that I enjoy every minute of it.

Her dakikasından keyif aldığım ifadesini kullanmak istedim.

Sometimes when we like doing something in English,

Bazen İngilizce bir şey yapmaktan hoşlandığımızda,

we'll say that we like every minute of it.

onun her dakikasını beğendiğimizi söyleriz.

Did you like the show?

Şovu beğendin mi?

Did you like the movie?

Filmi sevdin mi?

I liked every minute of it.

Her dakikasını beğendim.

So that's another phrase.

Yani bu başka bir ifade.

Sometimes I like to teach more than two phrases.

Bazen ikiden fazla cümle öğretmeyi seviyorum.

And then I wanted to use the word though

Ve sonra yine de kelimesini

in as many responses as I possibly could.

olabildiğince çok yanıtta kullanmak istedim.

So over the next few days, I'm gonna try

Önümüzdeki birkaç gün boyunca,

and add that a lot and you'll see that I said,

bunu çokça eklemeye çalışacağım ve keşke yorumları

I wish I had more time to read

okumak ve yanıtlamak için daha fazla zamanım olsaydı dediğimi göreceksiniz

and respond to comments, though.

.

So I do wish I had more time to respond to comments.

Bu yüzden keşke yorumlara cevap vermek için daha fazla zamanım olsaydı.

I've become a little overwhelmed

with the number of comments,

especially on my bigger channel,

Özellikle büyük kanalımda

but on this smaller channel as well.

ama bu küçük kanalda da yorumların sayısı beni biraz şaşırttı.

Sometimes there's a lot of comments.

Bazen çok yorum oluyor.

I do read them all and I do try to respond to them all.

Hepsini okuyorum ve hepsine cevap vermeye çalışıyorum.

But sometimes I get a little bit behind.

Ama bazen biraz geride kalıyorum.

I hope that you can forgive me.

Umarım beni affedebilirsin.

Anyways, I'm sitting outside on a beautiful day here.

Her neyse, burada güzel bir günde dışarıda oturuyorum.

The sun is just going down over there.

Orada güneş yeni batıyor.

You can't quite see it.

Tam olarak göremiyorsun.

Maybe I'll turn the camera,

Belki kamerayı açarım,

so you can have a little bit of a look.

böylece biraz bakabilirsin.

Not actually sure if it's in the frame.

Çerçevede olup olmadığından emin değilim.

No, it's not, but anyways.

Hayır, değil, ama neyse.

Oh, now I'm messing things up horribly.

Oh, şimdi işleri korkunç bir şekilde karıştırıyorum.

Anyways, I'm having just an enjoyable day here

Her neyse, burada

making a little English lesson for you.

senin için küçük bir İngilizce dersi hazırlayarak keyifli bir gün geçiriyorum.

I hope you're having an enjoyable day

Umarım nerede olursanız olun keyifli bir gün geçiriyorsunuzdur

wherever you are.

.

See it tomorrow with another short English lesson.

Yarın başka bir kısa İngilizce dersiyle görün.