Learn the English Phrases BITE THE DUST and LET THE DUST SETTLE - An English Lesson with Subtitles

In this English lesson I wanted

Bu İngilizce dersinde,

to help you learn the English phrase to bite the dust.

to bite the dust (toz ısırmak) için İngilizce deyimi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When we say something is going to bite the dust,

Bir şeyin tozu ısıracağını söylediğimizde,

it means it's going to stop working.

bu, çalışmayı bırakacağı anlamına gelir.

Maybe you have a computer and it's really, really old.

Belki bir bilgisayarınız var ve gerçekten çok eski.

You could say to someone, "I need to buy a new computer

Birine, " Yeni bir bilgisayar almam gerekiyor

because this computer is going to bite the dust."

çünkü bu bilgisayar toz olup gidecek" diyebilirsiniz.

That means someday in the near future,

Bu, yakın gelecekte bir gün,

you're going to want to use your computer,

bilgisayarınızı kullanmak isteyeceksiniz

and maybe it won't turn on,

ve belki açılmayacak

or maybe you'll be in the middle of something important,

ya da belki önemli bir şeyin ortasında olacaksınız

and all of a sudden, it'll just turn off

ve aniden, sadece kapatın

and maybe it won't start up again.

ve belki tekrar başlamaz. O

We would then say that your computer has bit the dust,

zaman, bilgisayarınızın tozu ısırdığını söylerdik

or if it's still working now,

veya şu anda hala çalışıyorsa,

you could say, "My computer is going to bite the dust."

"Bilgisayarım tozu ısıracak" diyebilirsiniz. Size öğretmek istediğim

The other English phrase I wanted to teach you

diğer İngilizce deyim,

is the English phrase to let the dust settle.

tozun yatışmasına izin vermek için kullanılan İngilizce deyimdir.

Sometimes you have an argument or a fight with someone

Bazen birisiyle tartışır veya kavga edersiniz

and instead of going to them right afterwards

ve hemen arkasından gidip

and trying to apologize,

özür dilemeye çalışmak yerine

sometimes you wait a little bit.

bazen biraz beklersiniz.

Sometimes it's important to let the dust settle.

Bazen tozun yatışmasına izin vermek önemlidir.

In English, when we say let the dust settle,

İngilizce'de tozun durulmasına izin verdiğimizde, bir

it means that you just wait a little bit

before you try to fix something.

şeyi düzeltmeye çalışmadan önce biraz beklemeniz gerektiği anlamına gelir.

You wait a little bit

before you go and try to make something better.

Gitmeden önce biraz beklersiniz ve daha iyi bir şeyler yapmaya çalışırsınız.

When two countries fight against each other

İki ülke birbiriyle çatıştığında

and when they want to make peace,

ve barış yapmak istediklerinde,

sometimes it's important to stop fighting,

bazen kavgayı bırakmak

and to just wait a little while

ve

before you start to talk with each other,

birbirinizle konuşmaya başlamadan önce biraz beklemek önemlidir,

because it's important to just let the dust settle.

çünkü ortalığın yatışmasına izin vermek önemlidir.

So to review, when something bites the dust,

Yani gözden geçirmek gerekirse, bir şey tozu ısırdığında,

when you say, "My car is going to bite the dust,"

"Arabam tozu ısıracak" dediğinizde,

it means that your car is going to stop working.

bu, arabanızın çalışmayı bırakacağı anlamına gelir.

It means it's going to die.

ölecek demektir.

And when you say that you want to let the dust settle,

Ve ortalığı sakinleştirmek istediğinizi söylediğinizde,

it means you want to just take some time

before fixing something that was wrong with another person,

başka bir kişide,

or even with another country.

hatta başka bir ülkede yanlış olan bir şeyi düzeltmeden önce biraz zaman ayırmak istediğiniz anlamına gelir.

Hey, let's look at a comment from another video.

Hey, başka bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from the video the other day,

Bu yorum geçen günkü videodan

and it is from Nasrin.

ve Nasrin'den.

And Nasrin says, "Hi, Bob, thanks for the lesson.

Ve Nasrin, "Merhaba Bob, ders için teşekkürler.

It is so good that you gave us an example in context

from your real life about the flowers."

Çiçeklerle ilgili gerçek hayatından bir örnek vermen çok iyi oldu" diyor.

And my response was,

Benim cevabım,

"Real life is the best source for learning."

"Gerçek hayat, öğrenmek için en iyi kaynaktır" oldu.

So thank you, Nasrin, for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Nesrin.

Yeah, I talked about how Jen and I dodged a bullet

Evet, geçen gün Jen'le kurşundan nasıl kaçtığımızdan bahsetmiştim

the other day in yesterday's lesson.

dünkü derste.

When the, at night it got only a little bit cold

Geceleri hava sadece biraz soğuduğunda

and not really cold, so the flowers are still alive.

ve gerçekten soğuk olmadığında, çiçekler hala canlıdır.

And I used an example from my life

Ve hayatımdan bir örnek kullandım

and I used the phrase in context.

ve cümleyi bağlam içinde kullandım.

When you use something in context,

Bir şeyi bağlam içinde kullandığınızda,

it means you use it as you would normally use it

onu normalde

in a real life discussion or conversation.

gerçek hayattaki bir tartışmada veya sohbette kullandığınız gibi kullanıyorsunuz demektir.

And I like to teach that way.

Ve bu şekilde öğretmeyi seviyorum.

As you know, from watching all of my videos,

Bildiğiniz gibi, tüm videolarımı izlediğimden,

I most often outside.

çoğu zaman dışarıdayım.

A lot of times I will go somewhere to teach a lesson

Çoğu zaman ders vermek için bir yere giderim

because I like to teach all of my lessons in context.

çünkü tüm derslerimi bağlam içinde vermeyi severim.

If I'm going to show you a restaurant,

Sana bir restoran göstereceksem,

I might as well go to a restaurant.

bir restorana da gidebilirim.

If I'm going to talk about travel and tourism,

Seyahat ve turizm hakkında konuşacaksam,

I might as well go to Niagara Falls.

Niagara Şelalesi'ne de gidebilirim. Dışarı

It's really fun for me to get out

çıkıp

and to just do the videos as you would,

videoları sizin yaptığınız gibi yapmak,

to teach you the English in the location

İngilizceyi kullanmanız gereken yerde size öğretmek benim için gerçekten eğlenceli

where you would need to use it.

.

So I like to teach things in context.

Bu yüzden şeyleri bağlam içinde öğretmeyi seviyorum.

So again, thanks for that comment. That was great.

Bu yorum için tekrar teşekkürler . Bu harikaydı.

Hey, it's Thursday evening here.

Hey, burada perşembe akşamı.

It's probably Friday for you.

Muhtemelen senin için cuma.

This video comes out on a Friday morning

Bu video bir Cuma sabahı çıkıyor

and I'm just happy that it's Friday.

ve bugünün Cuma olduğu için mutluyum.

You know, Friday's a great day.

Biliyorsun, Cuma harika bir gün.

You work really hard all week.

Bütün hafta gerçekten çok çalışıyorsun.

You work really hard on Friday as well,

Cuma günü de gerçekten çok çalışıyorsun

but then at the end of the day, hopefully for you,

ama günün sonunda, umarım senin için,

I know it is for me,

benim için olduğunu biliyorum, hafta

it will be the weekend and I love the weekend.

sonu olacak ve ben hafta sonunu seviyorum.

It is so nice to work hard and then take a break

Çok çalışmak ve sonra ara vermek

and just relax for a little bit.

ve biraz rahatlamak çok güzel.

Now I know I do a live stream on Saturday mornings.

Artık cumartesi sabahları canlı yayın yaptığımı biliyorum.

That's not quite like work. That's actually kind of fun.

Bu pek iş gibi değil. Bu aslında biraz eğlenceli.

But it certainly is nice to have two days a week

Ama haftada iki gün

where I am able to just relax a little bit

biraz rahatlayıp

and recharge my batteries, so that when I go to work

pillerimi şarj edebildiğim için kesinlikle güzel, böylece

on Monday morning, I'm just ready to go and full of energy.

Pazartesi sabahı işe gittiğimde, gitmeye hazır ve enerji dolu oluyorum.