5 Values for Repairing the Harms of Colonialism | Jing Corpuz | TED

31,319 views ・ 2023-02-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Muhammed Hikmet İğdemir Gözden geçirme: esra kurul
00:04
(Speaking in Kankana-ey)
0
4459
7007
(Kankanaey dilinde konuşuyor.)
00:24
And I wish I can continue in my language so that I can make no mistakes.
1
24396
4546
Keşke ana dilimde konuşmaya devam edebilsem de hata yapmasam.
00:28
(Laughter)
2
28984
1126
(Gülüşmeler)
00:30
I greet you in the language of my Indigenous Kankana-ey Igorot ancestors.
3
30652
5756
Sizi atalarım İgorotların yerel dili olan Kankana-ey diliyle selamladım.
00:36
And I acknowledge that I am in the homelands of the Lenape people.
4
36950
4379
Şu anda Lenapelilerin ana vatanında olduğumu ikrar ederim.
Benim adım Jing,
00:42
I am Jing,
5
42038
1252
00:43
and I come from the central mountain range
6
43331
2044
ve Filipinler’in kuzeyinde bulunan
00:45
of the northern part of the Philippines.
7
45417
2210
orta dağlık bölgeden geliyorum.
00:48
If you've heard of the Banaue Rice Terraces,
8
48336
2670
Günümüz dünyasının harikalarından biri olan
00:51
which is one of the wonders of the modern world,
9
51006
3670
Benaue Pirinç Terasları’nı daha önce duyduysanız,
00:54
that is the region where I am from.
10
54718
2002
işte orası benim geldiğim yer.
00:57
My ancestors built these terraces by hand,
11
57887
4547
Atalarım bu terasları, yüzyıllar boyunca
01:02
as a community, through the centuries.
12
62434
2794
tek vücut olarak, elleriyle inşa ettiler.
01:07
It is their intimate knowledge of nature and of the way that the river flows,
13
67230
6548
Nehirlerin akış yönüne ve doğaya dair sahip oldukları engin bilgiler
01:13
the waters flow and the waters are stored,
14
73820
2544
suların akıp depolanmasına
01:16
that enables these terraces to be irrigated
15
76364
3462
ve böylece terasların makine yardımı olmadan
01:19
without the help of machines.
16
79868
2127
sulanmasını sağladı.
01:23
The art and science of building and irrigating these terraces is magical.
17
83330
5672
Bu teraslardaki sulama yöntemi ve yapımındaki bilim ve sanat büyüleyicidir.
01:29
They have been sustainably and beautifully irrigated for centuries.
18
89961
4755
Yüzyıllar boyunca sürekli olarak, güzel bir şekilde sulandılar.
01:36
Now, my people are also known as one of the unconquered
19
96176
5505
Günümüzde, halkım Cordillera Dağları’nın kolonileşmemiş ve
01:41
and uncolonized tribes of the Cordillera Mountains.
20
101723
3462
özgür yaşamış kabilelerinden biri olarak da biliniyor.
01:45
We successfully resisted more than 300 years of Spanish colonization
21
105685
5756
İspanyol sömürgesine karşı 300 yıldan fazla başarıyla direndik
01:51
because the mountains that we nurtured and cared for protected us in return.
22
111441
6340
çünkü hürmet ettiğimiz ve ilgilendiğimiz dağlar, karşılığında bizi korumuştu.
01:58
Now, to be sure,
23
118865
1210
Pekâla, altına sahip olduğumuzu öğrenen İspanyollar,
02:00
the Spanish attempted. They heard about our gold.
24
120116
2628
bundan emin olmak için teşebbüslerde bulundular.
02:02
So they sent many expeditions into the mountains to mine our gold
25
122786
5213
Böylelikle altınımızı çıkarmak ve bizden vergi almak için
birçok keşif heyeti gönderdiler.
02:08
and to tax us.
26
128041
1918
02:10
But the historical records show,
27
130502
2752
Fakat tarihsel kayıtların aktardığına göre,
02:13
I kid you not,
28
133254
1752
şaka yapmıyorum,
02:15
members of the expedition were sent back inevitably
29
135048
5672
birçok keşif heyeti geri gelmemek üzere ve bazen de kafaları kesilmiş bir halde
02:20
and sometimes without their heads.
30
140720
3045
geri gönderilmişti.
02:23
(Laughter)
31
143807
1293
(Gülüşmeler)
02:25
That's right.
32
145558
1127
Bu doğru.
02:27
We are --
33
147644
1710
Bizler,
02:29
We were a headhunting people.
34
149396
2669
Kelle avcıları-idik.
02:32
(Laughter)
35
152065
1168
(Gülüşmeler)
02:33
And the name of my mother’s hometown, Besao, comes from the word “buso,”
36
153817
4504
Ve annemin ana vatanının olan Besao’nun adı, kelle avcısı anlamına gelen
“Buso” kelimesinden gelmektedir.
02:38
which means headhunter.
37
158363
1918
Ve işte bu sebepten dolayı meslektaşlarımın yanında her zaman
02:40
And this is why I'm always joking around with my colleagues,
38
160323
3379
“Ben yeniden toparlanmakta olan bir kelle avcısıyım.”
02:43
“I am a recovering headhunter.”
39
163702
2252
02:45
(Laughter)
40
165995
1627
diyerek alay ediyorum.
(Gülüşmeler)
02:48
When we drove the Spanish out of the Philippines in the late 1800s,
41
168748
6215
1800′lerin sonlarında İspanyolları Filipinler’den sürdüğümüzde,
02:55
they were unfortunately replaced by a more creative colonizer:
42
175004
4547
yerine ne yazık ki daha yaratıcı sömürgeciler geldi:
03:00
the Americans.
43
180552
1334
Amerikalılar.
03:02
And the pressure on our homelands increased exponentially.
44
182637
4963
Ve diyarlarımızın üzerine yapılan baskı katlanarak arttı.
03:07
They wanted to mine our gold,
45
187892
2044
Altınımızı çıkarmak,
03:09
to dam our rivers and to log our forests that we had cared for
46
189978
5589
nehirlerimize sit çekmek ve hayatlarımız pahasına sahip çıktığımız
03:15
at the risk of our own lives.
47
195608
1627
ormanları kesmek istediler.
03:18
When they wanted to dam the Chico River,
48
198820
2753
Geldiğim dağların hayat damarı olan
03:21
which is the lifeblood of the mountains where I'm from,
49
201614
3712
Chico nehrine set çekmek istediklerinde
03:25
they were met with fierce resistance and protests from the people.
50
205368
3629
halkın şiddetli direnişi ve eylemleriyle karşılaştılar.
03:30
Our burial grounds, sacred places and amazing terraces
51
210623
4421
Kabristanlarımız, kutsal alanlarımız ve hayret verici teraslarımız
03:35
would have been drowned and lost forever.
52
215086
3128
sular altında kalarak sonsuza kadar yok olabilirdi.
03:38
And this was simply a spiritual and cultural price
53
218673
3879
Ve bu durum basitçe, halkımın ödemeye razı olmadığı
03:42
that my people were not willing to pay.
54
222552
2544
kültürel ve manevi bir bedeldi.
03:46
This project was funded by the World Bank.
55
226097
2628
Bu proje Dünya Bankası tarafından fonlanıyordu.
03:49
And because of the fierce resistance of Indigenous peoples,
56
229642
4505
Atalarımın sergilediği bu şiddetli direniş nedeniyle,
03:54
they were forced to back off in the 1980s
57
234189
3461
1980′lerde geri çekildiler
03:57
and to put in place an Indigenous people safeguard policy
58
237692
5214
ve yerli bölgelerinin rızası olmayan böyle bir kalkınma saldırganlığının
04:02
to make sure that development aggression doesn't happen again
59
242906
3420
tekrarlanmamasından emin olmak için yerli halk himaye politikasını
04:06
in Indigenous territories without consent.
60
246367
2628
yürürlüğe sokmak zorunda kaldılar.
04:09
OK, so that's a new word and a big word.
61
249662
2461
Pekala, bu yeni ve aynı zamanda büyük bir kelime.
04:12
(Applause)
62
252123
3754
(Alkışlar)
04:15
Don’t worry, I’ll explain it. (Laughs)
63
255919
1835
Endişelenmeyin, şimdi açıklayacağım. (Gülüşmeler)
04:18
So what is development aggression?
64
258463
1877
Peki, Kalkınma Saldırganlığı nedir?
04:21
Well, development --
65
261424
1293
Pekala, kalkınma--
04:23
development is ... physical or economic infrastructure
66
263092
4213
kalkınma, bir topluluğun gelişmesine ve hedeflerine ulaşmasına
yardımcı olmak için oluşturulan
04:27
that's put in place in a community to help them thrive
67
267305
2753
fiziksel ya da ekonomik altyapıdır.
04:30
and reach their goals.
68
270141
1502
04:31
Like, for example,
69
271643
1293
Örneğin, mesela,
04:32
if there is not enough affordable housing in a community
70
272977
3587
Eğer bir toplumun gelirine paralel yeterince ev bulunamıyor
04:36
or inadequate access to culturally appropriate education,
71
276606
3629
veya kültüre uygun eğitime yeterli erişim yok ise,
04:40
development would build affordable houses
72
280276
2670
kalkınma, devreye girerek uygun fiyatlı evler inşa edecek
04:42
and enable access to culturally appropriate education.
73
282946
4337
ve kültürel olarak uygun eğitime yeterli erişimi sağlayacaktır.
04:48
Simple.
74
288451
1126
Basit.
04:49
But development aggression is the opposite.
75
289619
2377
Fakat kalkınma saldırganlığı bunun tam tersidir.
04:52
It is development that exploits the resources of the community
76
292705
6132
Kalkınma saldırganlığı, toplumun kaynaklarını sömüren ve topluma
04:58
and not for the purpose of helping the community,
77
298878
2503
yardım etme amacı gütmek yerine sömürgecinin yararına hizmet eden
05:01
but for the developer's gain.
78
301422
1919
bir kalkınma durumudur.
05:05
It is a manifestation of colonialism,
79
305635
4922
Bu sömürgeciliğin bir tezahürüdür
05:10
and it is a very colonial worldview
80
310598
3671
ve oldukça kolonyal bir dünya görüşüdür.
05:14
and comes from top-down decision making.
81
314269
2627
Ek olarak, yukarıdan aşağıya karar verme sürecine sahiptir.
05:17
As Indigenous peoples, we perceive it as projects imposed
82
317647
3670
Yerliler olarak biz bu görüşü, topluma zorla empoze edilmeye çalışılan
05:21
without the consent of the community
83
321359
2044
ve haklarımızı umursamaz bir tavır takınan
05:23
and in a manner that violates our rights.
84
323444
2753
projeler olarak görüyoruz.
05:26
It falls within the paradigm of overproduction,
85
326739
4755
Bu projeler, insanlık ve gezegen için hiçbir faydasının olmadığı
05:31
overconsumption and accumulation of wealth by individuals,
86
331536
4629
kanıtlanmış olan aşırı üretim, tüketim ve zenginliğin
05:36
which has proven to be not helpful at all for humanity and for the planet.
87
336207
5506
kişilerde toplanması paradigmasına düşmektedir.
05:43
(Applause)
88
343006
6423
(Alkışlar)
05:49
Sometimes I wonder and I really think about,
89
349470
3838
Bazen gerçekten şunu çok merak ediyor;
05:53
you know, why did my ancestors,
90
353308
2210
soydaşlarım, atalarım çoğunlukla
05:55
why did my forebears resist the dam so strongly,
91
355560
5005
hayatlarına mal olan bu setin yapımına karşı neden
06:00
usually at the cost of their own lives?
92
360607
2711
bu kadar hiddetle direndiler? diye düşünüyorum.
06:03
You know, the mountains are vast
93
363860
1543
Bilirsiniz, dağlar muntazamdır,
06:05
and we could have moved away from the inundated areas.
94
365403
2878
bu nedenle sular altında kalan bölgelerden uzaklaşabilirdik.
06:08
We could have gone to a different place
95
368323
1876
Madenlerde zehirlenmediğimiz
06:10
that was not poisoned by the mines
96
370199
2294
veya ormanların kesilip çıplak bırakılmadığı
06:12
or that was not denuded by the logging.
97
372493
2503
alanlara gidebilirdik.
06:15
But my people explain that the struggle against the dams,
98
375496
3212
Ancak halkım barajlara, madenciliğe ve ağaç kesimine karşı verilen
06:18
the mining and the logging
99
378750
2085
savaşın kimliğimiz
06:20
is a struggle for our identity and for our cultural survival.
100
380877
3795
ve kültürel varlığımız için verilen bir mücadele olduğunu açıklıyor.
06:25
It is a struggle to make sure that we have healthy territories
101
385465
3670
Bu mücadeleyi, gelecek nesillere bırakabileceğimiz sağlıklı topraklara
06:29
to pass on to the future generations.
102
389135
3462
sahip olduğumuzdan emin olmak için veriyoruz.
06:32
And this is what I have discovered
103
392597
2002
Bu durum, yaptığım tüm seyahatler sırasında,
06:34
through all my travels and interactions with other Indigenous peoples.
104
394641
3378
diğer yerlilerle girdiğim etkileşimlerin sonucunda keşfettiğim bir şeydir.
06:38
This is common among Indigenous peoples worldwide.
105
398519
3212
Bu düşünce dünya genelindeki yerli halklar arasında yaygındır.
06:41
The notion that we hold our lands, our waters,
106
401731
3629
Topraklarımızı, sularımızı, bölgelerimizi ve kaynaklarımızı
06:45
our territories and our resources
107
405401
2336
sadece kendimiz için değil, aynı zamanda
06:47
not just for ourselves but for the future generations.
108
407737
4129
gelecek nesiller için de muhafaza etme düşüncesi.
06:51
Macli-ing Dulag, who is a pangat, or a peace pact holder,
109
411908
4004
Pangat (lider) Macli-ing Dulang, ya da barış paktının sahibi diyelim,
06:55
he famously said to the government bureaucrats
110
415954
2794
seti ilerletmek için bölgeye gelen
06:58
who came through the territory to push the dam,
111
418790
4004
hükümet bürokratlarına karşı ün demecinde şöyle der: “Bize arazinin sahibi olup
07:02
"You asked us if we own the land
112
422835
3671
olmadığını sordunuz ve sonrasında
07:06
and mock us by asking, 'Where is your title?'
113
426506
3503
‘tapunuz nerede?’ diyerek dalga geçtiniz.”
07:11
When we asked the meaning of your words,
114
431219
2627
Size kelimelerinizin ne anlama geldiğini sorduğumuzda,
07:13
you taunt us by saying,
115
433846
2336
bizi kışkırtarak şöyle dediniz,
07:16
'Where are the documents to prove your ownership?
116
436224
3336
“Arazinin size ait olduğunu ispatlayan belgeler nerede?”
07:19
Titles, documents, proof of ownership.′
117
439602
3212
Unvanlar, dokümanlar, mülkiyet belgesi’
07:23
Such arrogance to think that you can own the land
118
443398
3920
Bu diyarlar bize aitken, sizin ona sahip olabileceğinizi düşünmek
07:27
when we are instead owned by it.
119
447360
2127
ne büyük bir küstahlıktır.
07:30
How can you own something that will outlive you?
120
450405
3336
Senden daha uzun yaşayan bir şeye nasıl sahip olabilirsin ki?
07:34
Only the people own the land
121
454826
1793
Toprak, üzerinde sadece
07:36
because it's the people that live forever."
122
456661
2794
ebediyen yaşayacak olan halkındır.
07:40
As Indigenous peoples,
123
460957
1793
Yerliler olarak,
07:42
we own our past, our present and our future.
124
462792
4421
Geçmişimize, günümüze ve yarınlarımıza sahibiz.
07:49
Private development for the gain of the few
125
469090
3462
Azınlığın kazancı ve toplumun zararına olan özel kalkınma,
07:52
and to the detriment of the community,
126
472552
2294
07:54
flies against the face of the reality
127
474887
2419
Yerli halkların nesiller boyu var olma
07:57
of the generational existence of Indigenous peoples.
128
477306
3087
gerçeğine ters düşmektedir.
Bu sebeple, kalkınma saldırganlığı aslında
08:01
So development aggression is actually an extension
129
481144
3461
08:04
of a version of capitalism that pushes overconsumption,
130
484647
3587
kapitalizmin aşırı tüketim ve üretimi teşvik eden
08:08
overproduction
131
488276
1960
ve gelecek nesilleri umursamayan,
08:10
and has no regard for the future generations.
132
490278
2961
bir versiyonunun uzantısıdır.
08:13
It’s always “more is better,”
133
493281
2627
Her zaman “daha fazla daha iyidir”,
08:15
“extract as much value and labor as you can
134
495950
2920
“Geleceği umursamadan topraktan ve insanlardan
08:18
from the land and from the people
135
498870
2627
elde edebildiğin kadar zenginlik ve emek elde et.”
08:21
without caring for the future.”
136
501539
2002
08:24
So when I was younger --
137
504292
2836
Ben küçükken-
08:27
Story time. (Laughs)
138
507170
2586
Hikaye zamanı. (Gülüşmeler)
08:29
I grew up with my grandparents and they always told me,
139
509797
3545
Büyükanne ve büyükbabamın yanında büyüdüm ve bana her zaman şöyle derlerdi,
08:33
"Eat everything in your plate."
140
513384
1502
“Tabağındaki her şeyi bitir.”
08:34
I'm sure you've heard that as well.
141
514886
1835
Eminim ki bu nasihatı siz de daha önce duymuşsunuzdur.
08:38
But there's a deeper undercurrent there.
142
518056
2419
Fakat burada daha derin bir anlam var.
08:41
Eat everything on your plate in order to honor the hands that planted, nurtured,
143
521017
5756
Yiyecekleri eken, besleyen, hasat eden ve pişiren elleri onurlandırmak
08:46
harvested and cooked the food.
144
526773
2460
için tabağınızdaki her şeyi yiyin.
08:50
He taught me about the concept of “inayan,”
145
530568
2961
Bana “inayan” kavramını, yani
08:54
or “do not do anything that might harm others
146
534447
3545
“başkalarına zarar verebilecek ya da kötü, şeytani, tabu
08:58
or things that are bad, evil, taboo or unethical.”
147
538034
4629
veya etik olmayan şeyleri yapmamayı” öğretti.
09:02
So getting more than what you need
148
542705
2503
Yani ihtiyacınız olandan fazlasını almak
09:05
deprives others.
149
545249
1210
başkalarını mahrum bırakır.
09:06
Getting more food than what you can eat
150
546501
3086
Yiyebileceğinden fazlasını yemek aç olanları mahrum bırakırken,
09:09
deprives the hungry and dishonors those that produced it.
151
549587
3253
yemeği yapanlara ise saygısızlık etmiş olur.
09:14
He would ask me, when he sees uneaten rice on my plate,
152
554092
4421
Büyükbabam bana, tabaktaki yenmemiş pilavı gördüğünde,
09:18
"Don't you hear the rice crying?"
153
558554
2044
“Pilavın ağladığını duymuyor musun?” diye sorardı.
09:21
And I would hear it crying.
154
561015
1668
Ve ben ağladığını duyardım.
09:22
So until this day, I can't leave rice on my plate
155
562725
3379
Bu sebeple bugüne kadar, tabağımdaki pilavı hiç yarım bırakmadım.
09:26
because I always hear the cries of the rice.
156
566145
2962
Çünkü her zaman pirinç tanelerinin feryatlarını duyuyordum.
09:30
Another concept that my relatives taught me
157
570775
2294
Akrabalarımın bana öğrettiği bir diğer şey ise,
09:33
is (Speaking in Kankana-ey).
158
573111
2877
(Kankana-ey dilinde konuşuyor.)
09:35
Literally, “Spread the good.”
159
575988
2419
diğer anlamıyla, “İyiliği yaymaktır.”
09:39
Spread the good values, the good virtues, practices,
160
579075
4254
İyi değerleri, güzel anıları, uygulamaları
09:43
even material things.
161
583371
1668
ve hatta materyalist şeyleri yaymak.
09:45
Another way of saying it in my language is
162
585540
2210
Kendi dilimde söylediğim bir diğer yol şudur:
09:47
(Speaking in Kankana-ey).
163
587792
5839
(Kankana-ey dilinde konuşuyor.)
09:53
It means no one person should own what is good.
164
593673
3420
Anlamı, hiç kimse iyi olana tek başına sahip olmamalıdır.
09:57
It is to be shared with the community.
165
597135
2210
İyi olanı etrafındakilerle paylaşmalıdır.
09:59
It is an expression of reciprocity and honor for the collective,
166
599762
4129
Bu, topluma karşı onur ve mütekabiliyetin bir tanımıdır
10:03
and it teaches us to care for the common good.
167
603933
2544
ve bize topluma yararlı olmayı öğretir.
10:07
So these values,
168
607478
2878
Bu yüzden bu değerler,
10:10
reciprocity,
169
610356
1835
mütekabiliyet,
10:12
spirituality,
170
612191
1919
maneviyat,
10:14
not taking more than you need,
171
614152
3003
ihtiyaçtan fazlasını almamak,
10:17
obligation to future generations
172
617196
2336
gelecek nesillere karşı yükümlülük
10:19
and collective decision making,
173
619574
2127
ve kolektif kararlar almak,
10:21
all of these values are now finding their way into scientific studies
174
621742
4713
tüm bu değerler, biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleri,
10:26
and global scientific assessments
175
626497
2586
iklim değişikliği ve arazi bozunumunun
10:29
on the status of biodiversity and ecosystem services,
176
629125
4004
durumu üzerine bilimsel çalışmalarda ve global bilimsel
10:33
climate change and land degradation.
177
633129
2669
değerlendirmelerde yer bulmaya başlamıştır.
10:36
So what we all need to do now
178
636841
2627
Yani, şu anda yapmamız gereken şey
10:39
is what Indigenous peoples have always known
179
639468
2920
yerlilerin her zaman bildiği
10:42
and have always done.
180
642430
1752
ve yaptığı şeylerin aynısıdır.
10:45
As we face the negative effects of biodiversity loss,
181
645349
4547
Bioçeşitliliğin yok olması,
10:49
climate change, extreme weather events
182
649896
2168
iklim değişikliği, sel,
orman yangınları ve kuraklık gibi
10:52
like the flooding, the wildfires, the droughts --
183
652064
4713
ekstrem hava koşullarının olumsuz etkileriyle yüzleşirken
10:56
the scientists, they are slowly moving towards the conclusion
184
656819
3796
bilim insanları, yavaş yavaş kurtuluşumuza
11:00
that it is only through Indigenous wisdom and values
185
660615
3712
giden yolun ancak yerlilerin bilgeliği, değerleri
11:04
and ways of caring for territory
186
664368
2753
ve toprakla ilgilenme biçimlerinde görebileceğimiz
11:07
that we see the path towards our salvation.
187
667121
3462
sonucuna doğru ilerliyorlar.
11:11
The path towards our salvation is not through more development,
188
671667
5464
Kurtuluşumuza giden yol daha çok kalkınmadan,
11:17
it's not through more consumption or more production.
189
677173
3712
daha çok tüketmekten ya da üretmekten geçmez.
11:22
Overconsumption, development aggression, overproduction,
190
682511
3462
Aşırı tüketim, kalkınma saldırganlığı, aşırı üretim
hepsi gezegene zarar veren ve bilim insanlarının hepimiz için
11:26
are all manifestations of destructive colonialism
191
686015
4379
11:30
that has harmed the planet
192
690394
2253
gerekli olarak gördüğü yerli bilgeliğini hor gören
11:32
and that has undermined the Indigenous wisdom
193
692688
2753
11:35
that the scientists acknowledge
194
695483
2878
yıkıcı sömürgeciliğin birer tezahürleridir.
11:38
that we all need.
195
698361
1376
11:40
So think about it.
196
700738
2294
Bir düşünün.
11:43
In spite of everything,
197
703574
1460
Her şeye rağmen,
11:45
all the challenges we have faced,
198
705076
1960
Yüzleştiğimiz tüm bu zorluklara
11:47
more than 500 years of colonization,
199
707036
2920
500 yılı aşkın sömürgeciliğe,
11:49
all of the development aggression, we are still here.
200
709997
3504
tüm bu kalkınma saldırganlığına rağmen hala buradayız.
11:53
Indigenous peoples and our values have thrived and have endured.
201
713542
5881
Yerli halk ve değerlerimiz gelişti ve varlığını sürdürmeye devam etti.
12:00
We have survived,
202
720007
1752
Hayatta kaldık
12:01
and the least we can do is to honor this resistance
203
721801
4087
ve icraatlerimizi,
12:05
by decolonizing our structures,
204
725930
3128
düşünce biçimimizi
12:09
decolonizing the way we think,
205
729058
2085
ve yapılarımızı dekolonize ederek
12:11
decolonizing our practices,
206
731143
2503
en azından bu direnişi onurlandırabiliriz.
12:13
so that we can stop the destruction of the planet.
207
733688
3587
böylece böylece gezegenin yıkımını durdurabiliriz.
12:18
Colonization and its tentacles has always deprived people and planet
208
738276
5046
Sömürgecilik ve onun vantuzları, insanları ve gezegeni
her zaman doğal ve haklı olarak ihtiyaç duyduğumuz şeylerden mahrum etti.
12:23
of the things that we naturally and rightfully need.
209
743322
2836
12:26
It is only by decolonizing our understanding of history
210
746575
4171
Bu küresel krize nasıl geldiğimizi
12:30
that we will understand
211
750788
1585
ancak tarih anlayışımızı dekolonize ederek anlayabiliriz.
12:32
how we have arrived at this planetary crisis.
212
752415
2878
Sadece yerli halkı onurlandırıp
12:36
And it is only through honoring Indigenous peoples
213
756168
4588
12:40
and being inspired by the values,
214
760798
4796
onların değerlerinden ilham alarak,
12:45
providing the support and the resources
215
765636
4004
kaynaklarımızı yerli halkların kalkınma saldırganlığı
12:49
in order for Indigenous peoples to continue to resist
216
769682
3378
ve sömürgeciliğe karşı direnmeye
12:53
development aggression and colonialism
217
773102
3086
devam edebilmeleri için ayırıp destek olarak
12:56
that we can save ourselves and save the planet.
218
776230
3295
kendimizi ve gezegeni kurtarabiliriz.
13:00
So I invite us,
219
780359
1669
Bu yüzden insanlığı
13:02
let's listen,
220
782069
2127
dinlemeye,
13:04
let's be inspired,
221
784196
1794
ilham almaya,
13:06
let us learn,
222
786032
1960
öğrenmeye,
13:08
and let us support the struggles of Indigenous peoples.
223
788034
4212
ve yerli halkların mücadelesine destek olmaya davet ediyorum.
13:12
This is the only path forward.
224
792621
2378
İleriye giden tek yol budur.
13:16
Thank you.
225
796500
1168
Teşekkürler.
13:17
(Applause)
226
797710
3462
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7