John Lewis and Bryan Stevenson: The fight for civil rights and freedom | TED

353,590 views ・ 2020-07-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber: Joseph Geni Reviewer: Camille Martínez
0
0
7000
Çeviri: Burak Yildiz Gözden geçirme: Esra Çakmak
(Müzik)
(Seslendirme) John Lewis: Dostlarım,
ciddi bir toplumsal devrimin içinde olduğumuzu unutmayalım.
00:12
(Music)
1
12657
1978
Özgürlüğümüzü istiyoruz ve bunu şimdi istiyoruz.
00:14
(Voice-over) John Lewis: My friends, let us not forget
2
14659
3346
(Seslendirme) Doğru, adil ya da adaletli olmayan bir şey gördüğünüzde
00:18
that we are involved in a serious social revolution.
3
18029
3539
bir şeyler söylemeli, bir şeyler yapmalısınız.
00:21
We want our freedom, and we want it now.
4
21592
2712
(Seslendirme) JL: Siyahi ya da beyaz olmanız önemli değil,
00:24
(Voice-over) JL: When you see something that is not right or fair or just,
5
24328
3599
biz tek bir halk ve tek bir aileyiz.
(Tezahüratlar)
00:27
you have to say something, you have to do something.
6
27951
2468
(Seslendirme) JL: Bir hayali, bir vizyonu olan bir kişi
00:30
(Voice-over) JL: It doesn't matter whether you're Black or white,
7
30443
3100
bir şeyleri değiştirebilir.
00:33
we're one people and one family.
8
33567
1533
Bryan Stevenson: İnsanlar sizin hakkınızda konuşurken
00:35
(Cheers)
9
35124
1069
00:36
(Voice-over) JL: One person with a dream, with a vision,
10
36217
3419
ne demelerini istersiniz?
00:39
can change things.
11
39660
2770
[TED Legacy Projesi]
00:42
Bryan Stevenson: When people talk about you,
12
42454
2738
[Kongre Üyesi John Lewis, Bryan Stevenson ile söyleşi]
00:45
what do you want them to say?
13
45216
1922
BS: Bu odada sizinle birlikte olmak, bu konuşmayı yapmak
00:49
[TED Legacy Project]
14
49121
1962
00:52
[Congressman John Lewis In conversation with Bryan Stevenson]
15
52719
3052
benim için büyük bir şeref.
Bu fırsatın elimde olması benim için ne anlama geldiğini anlatamam.
00:57
BS: Well, this is such a great honor for me to be in this room with you,
16
57133
4883
Birçoğumuza göre çok kıymetli bir şeyi temsil ediyorsunuz.
01:02
to have this conversation.
17
62040
1284
01:03
I can't tell you what it means to me to have this opportunity.
18
63348
4848
Bunun için, benim gibi insanlara kucak açtığınız
01:08
You represent something so precious to so many of us,
19
68220
4521
ve zor koşulları, önemli durumları yapmanın
mümkün olduğunu düşünmemi sağladığınız için size teşekkür
01:12
and I just wanted to start by thanking you for that,
20
72765
3845
01:16
for your willingness to wrap your arms around people like me
21
76634
3766
ederek başlamak istiyorum.
Amerika’nın Siyah Kuşağı’nda, Alabama’nın kırsal kesiminde büyüme
01:20
and to make me think that it's possible to do difficult things,
22
80424
4102
deneyimlerinizden ve bunun hayatınız ile vizyonunu şekillendiren
01:24
important things.
23
84550
1389
01:25
And I just want to start by asking you to talk a little bit
24
85963
4494
bu ruhu nasıl geliştirdiğinden
biraz bahsetmenizi arzu ederek başlamak istiyorum.
01:30
about that experience of growing up in rural Alabama
25
90481
3158
Yani, ailenizin çiftliğinde pamuk toplamak zorundaydınız.
01:33
in the Black Belt of America
26
93663
1797
01:35
and how that cultivated this spirit that shaped your life and your vision.
27
95484
4620
JL: Küçük bir çocukken yaygara kopardığımda,
01:40
I mean, you used to have to pick cotton on your family's farm.
28
100128
4612
″Neden bu? Neden şu?″ diye yakınırdım.
Annem de ″Evlat, yapabileceğimiz tek şey bu″ derdi.
01:45
JL: When I used to fuss as a young child,
29
105427
3528
″Zor bir iş olduğunu biliyorum ama ne yapacağız?
01:48
I would complain, "Why this? Why that?"
30
108979
2700
Hayatımızı kazanmak zorundayız.″
01:51
And my mother would say, "Boy, it's the only thing we can do."
31
111703
3659
Ama insanların
01:55
She said, "I know it's hard work, but what are we going to do?
32
115386
3905
kızgın güneş altında bu kadar çok çalışmak zorunda
01:59
We have to make a living."
33
119315
1944
kalmayacağı o gün için umut ediyor ve adeta dua ediyordum.
02:01
But I was hoping
34
121283
1429
02:03
and almost praying for that day
35
123688
4038
O da her şeyin daha iyi, insanlar olarak
02:07
when people wouldn't have to work so hard in the hot sun.
36
127750
4668
bizim ve ailem için
çok daha iyi olacağını umuyordu.
02:12
She was hoping also that things would be better,
37
132934
3695
Annem her zaman ileriyi düşünürdü.
02:16
much better for us as a people
38
136653
3198
Erken kalkıp gidebildiğimiz kadar çok pamuk toplayabilseydik
02:19
and for my family.
39
139875
1640
02:21
My mother, she was always thinking ahead.
40
141539
5733
daha fazla para kazanırdık.
02:27
If we'd get up early and go and pick as much cotton as we could,
41
147296
7000
Çünkü pamuğun üzerinde çiy olduğu için
daha ağır olacağını biliyordu.
Böylece tartıldığında
02:34
we would get more money,
42
154320
1692
paranın miktarı artıyordu.
02:36
because she knew the cotton would be heavier
43
156036
3295
BS: Anneniz gerçekten stratejik biri gibi.
02:39
'cause the dew would be on it.
44
159355
1894
JL: Sevgili annem bir gün
02:41
So when it was weighed,
45
161273
1742
Troy şehir merkezinde küçük bir gazeteye rastladı
02:43
money would be increased.
46
163039
2403
02:45
BS: Your mother sounds really strategic.
47
165466
2424
02:47
JL: My dear mother,
48
167914
3058
ve Nashville, Tennessee’de siyahi öğrencilerin gidebileceği
02:50
one day, she came across a little newspaper in downtown Troy
49
170996
6118
bir okul hakkında bir şeyler yazıyordu.
BS: Evden, çiftlikten ayrılacağın,
02:57
that said something about a school in Nashville, Tennessee,
50
177138
4786
fazladan iş gücüne katkıda bulunmayacağın anlamına gelse de
03:01
that Black students could attend.
51
181948
3171
sana bu okula başvurmak için cesaret verdi.
03:05
BS: She encouraged you to apply for that,
52
185143
2036
03:07
even though that meant you'd be leaving the house, you'd be leaving the farm,
53
187203
4409
JL: Yani, ev halkının eğitim almak amacıyla
03:11
you would not be contributing that extra labor.
54
191636
4218
″daha iyisini yapmak″ denileni yapmak için
03:15
JL: Well, I was prepared and willing to go
55
195878
5712
gitmeye hazırdım ve istekliydim.
Ama başlangıçta, Troy Üniversitesine gitmek istiyordum.
03:21
to try to do what my folks called "doing better,"
56
201614
5227
BS: Troy Üniversitesinin ırk ayrımını sonlandırmak istemiştiniz.
03:26
to get an education.
57
206865
2075
JL: Başvurumu ve lise transkriptimi gönderdim.
03:28
But in the beginning, I wanted to attend Troy State.
58
208964
3045
Okuldan tek bir kelime bile işitmedim.
Ben de Dr. King’e bir mektup yazdım.
03:32
BS: You wanted to desegregate Troy State.
59
212033
2927
03:34
JL: I submitted my application, my high school transcript.
60
214984
2763
Anneme, babama, kız ya da erkek kardeşlerime,
öğretmenlerime söylemedim.
03:37
I never heard a word from the school.
61
217771
1967
03:40
So I wrote a letter to Dr. King.
62
220142
2875
Ona yardımına ihtiyacım olduğunu söyledim.
Bana cevap yazdı,
03:43
I didn't tell my mother, my father,
63
223041
2260
gidiş-dönüş Greyhound otobüs bileti gönderdi
03:45
any of my sisters or brothers, any of my teachers.
64
225325
2601
ve Montgomery’ye gelip kendisiyle görüşmem için beni davet etti.
03:48
I told him I needed his help.
65
228521
1975
03:50
He wrote me back
66
230520
1600
Bunu asla ama asla unutamam.
BS: Dr. King’i boykot hareketinden evvel de tanıyordunuz.
03:52
and sent me a round trip Greyhound bus ticket
67
232144
3348
Havari olan ″Pavlus’un Amerikalı Hıristiyanlara
03:55
and invited me to come to Montgomery to meet with him.
68
235516
2576
Mektubu″ adlı vaazını dinlemiştiniz.
03:58
And I can never, ever forget it.
69
238116
1875
04:00
BS: You knew about Dr. King even before the boycott.
70
240015
2970
Rosa Parks’ın tutuklanmasından dört gün sonra
04:03
You had heard his sermon
71
243009
2351
Montgomery’de tüm halka yaptığı konuşma bu.
04:05
the Apostle "[Paul's Letter] to American Christians."
72
245384
3651
Konuşmanın sonunda,
bir gün Montgomery, Alabama’daki
04:09
It's the speech he gives to all the people in Montgomery
73
249059
3242
bir grup insan hakkında bir hikâye
04:12
four days after Rosa Parks has been arrested.
74
252325
2924
anlatacaklarını söylüyor.
04:15
At the end of the speech, he says,
75
255273
1638
Sonra haklarını savunan siyahilerin ve haklarını için
04:16
one day, they're going to tell a story
76
256935
3358
savunmaya kalktıklarında tüm dünyanın değiştiğini söylüyor.
04:20
about a group of people
77
260317
2229
Bu eylem çağrısına anında yanıt verdiniz.
04:22
in Montgomery, Alabama.
78
262570
1456
04:24
And then he says, of Black people who stood up for their rights,
79
264050
3068
JL: Bu mesaj bana gerçekten çekici geldi.
04:27
and when they stood up for their rights, the whole world changed.
80
267142
3112
BS: Evet.
JL: Bir toplumca bir sağ duyu mesajıydı.
04:30
And you had an immediate response to that call to action.
81
270278
3872
BS: Evet.
JL: İşleri daha iyi hâle getirmek için elimden geleni yapmak istedim
04:34
JL: That message really appealed to me.
82
274174
2229
04:36
BS: Yeah.
83
276427
1159
04:37
JL: It was sort of a social gospel message.
84
277610
3529
çünkü doğru, adil ya da hakkaniyetli olmayan bir şey gördüğünüzde
04:41
BS: Yeah.
85
281163
1151
bir şeyler söylemeniz gerekir.
04:42
JL: I wanted to do what I could to make things better,
86
282338
3899
Bir şeyler yapmanız gerekir.
Kemiklerinizde yanan bir ateş gibi
04:46
'cause when you see something that is not right or fair or just,
87
286261
3355
ve susturulamazsınız.
04:49
you have to say something.
88
289640
1548
04:51
You have to do something.
89
291212
1245
BS: Bu doğru.
04:52
It's like a fire burning up in your bones,
90
292481
4346
JL: Annem bana şöyle derdi, ″Oğlum, başını belaya sokma.
04:56
and you cannot be silenced.
91
296851
2610
Sakın başını belaya sokma.
Yaralanabilirsin, ölebilirsin.″
04:59
BS: That's right.
92
299485
1246
05:00
JL: My mother would have said to me, "Boy, don't get in trouble.
93
300755
4896
Dr. King, Rosa Parks, E.D. Nixon
05:05
Don't get in trouble.
94
305675
1772
05:07
You can get hurt, you can get killed."
95
307471
3708
ile o zamanlar hakkında okuduğum
ve daha sonra tanıştığım diğerleri,
05:11
Dr. King and Rosa Parks and E.D. Nixon
96
311203
4329
benim ″tatlı bela″ dediğim, gerekli çabalara bulaşmam için
bana ilham verdiler.
05:15
and others that I read about at that time
97
315556
2252
O zamandan beri başım beladan kurtulmuyor --
05:17
and later met,
98
317832
1822
- oturma eylemleri, Özgürlük Yürüyüşü.
05:19
inspired me to get in what I call "good trouble,"
99
319678
3192
BS: Nashville’e gittiniz
05:22
necessary trouble.
100
322894
1518
ve şiddetsizlik öğrenme çalışmalarına başladınız.
05:24
And I've been getting in trouble ever since --
101
324436
3104
Şiddetsizlik ne zaman dünya görüşünüzün, teolojinizin ve oluşturmak
05:27
the sit-ins, the Freedom Ride ...
102
327564
1631
05:29
BS: You went to Nashville
103
329219
2398
istediğiniz aktivizmin önemli bir parçası hâline geldi?
05:31
and began the work of learning nonviolence.
104
331641
2810
JL: Büyürken papaz olmak istiyordum.
05:34
When did nonviolence become an essential part of your worldview
105
334475
4779
Dr. King’in konuşmalarında söylediklerinin
05:39
and the theology and the activism that you wanted to create?
106
339278
2836
İsa’nın öğretilerine uygun olduğunu hissediyordum.
05:42
JL: Growing up, I wanted to be a minister.
107
342138
2764
05:44
I felt that what Dr. King was saying in his speeches
108
344926
5114
Bu yüzden kabul ettim bu --
BS: Evet. Evet.
05:50
was in keeping with the teaching of Jesus.
109
350064
4007
JS: ... şiddetsizlik fikrini, felsefeyi ve şiddetsizlik disiplini.
05:54
So I readily accepted this idea --
110
354597
2950
Bize her insanın haysiyeti ile değerine
05:57
BS: Yeah. Yeah.
111
357571
1265
05:58
JL: ... of nonviolence, the philosophy and the discipline of nonviolence.
112
358860
4932
saygı duymamız
ve hiç kimseden asla vazgeçmememiz;
06:03
We were taught to respect the dignity and the worth
113
363816
2902
onlara nezaketle, umutla, inançla
ve sevgiyle ulaşmaya çalışmamız öğretildi.
06:08
of every human being
114
368000
2358
06:10
and never give up on anyone;
115
370382
2681
Yani beni dövebilirsiniz, tutuklayıp hapse atabilirsiniz
06:13
to try to reach them with kindness,
116
373087
3237
06:16
with hope and faith and love.
117
376348
4770
ama ben şiddete başvurmayacağım.
Size bir insan olarak saygı duyacağım.
06:21
So you may beat me, you may arrest me and throw me in jail,
118
381142
3971
BS: Merak ediyorum da, size o zulmün bir parçasına
06:25
but I'm not going to engage in violence.
119
385137
2530
katlanma cesaretini veren şey bu muydu?
06:27
I'm going to respect you as a human being.
120
387691
2352
Çünkü pek çok insan şiddetsizlik konusunda konuşuyor.
06:30
BS: And I'm wondering whether that is what gave you the courage
121
390067
4415
Sevgi teolojisi konusunda konuşuyorlar.
Ama Anniston, Alabama’da
06:35
to endure some of that brutality.
122
395402
1651
bir otobüsteyken
06:37
Because a lot of people talk about nonviolence.
123
397077
2573
ya da sizin bulunduğunuz gibi Montgomery, Alabama’da,
06:39
They talk about the theology of love.
124
399674
2547
etrafınız o kalabalıkla ve nefretle çevriliyken, etrafınız şiddet
06:42
But when you're on a bus
125
402245
1936
içeren eylemler gerçekleştirmeye meyilli olduğunu bildiğiniz insanlarla
06:44
in Anniston, Alabama,
126
404205
1863
06:46
or in Montgomery, Alabama, as you've been,
127
406092
2399
çevrili olduğu zaman bu farklı bir dinamiğe sahip.
06:48
surrounded by that mob and surrounded by that hate,
128
408515
3837
JL: Evet. Bunu kabul ediyorum.
06:52
surrounded by people who you know are prepared to do violent things,
129
412376
4105
Dr. King bize sevmeyi öğretti.
Herkesi sevmek ve hiç kimseden
06:56
it's a different dynamic.
130
416505
1773
nefret etmemek benim Hristiyan
06:58
JL: Yeah. I accepted that.
131
418302
2152
inancıma aykırı değil,
07:00
Dr. King taught us to love.
132
420866
2947
zira nefret taşınamayacak kadar ağır bir yüktü.
BS: Ama siz de stratejik davranmışsınız gibi görünüyor.
07:03
It's in keeping with my Christian faith
133
423837
1949
07:05
to love everybody
134
425810
1539
Hepiniz bir yere ne zaman ve nereye gideceğiniz konusunda
07:07
and never hate,
135
427373
1180
07:08
because the hate was too heavy a burden to bear.
136
428577
2724
çok kafa yormuşsunuz.
Sadece ″Burada bir fırsat var, hadi yapalım,″ demediniz.
07:11
BS: But it seems like you were strategic, too.
137
431325
2164
JL: Bir gün yerimizden fırlayıp Selma’ya gideceğimize karar vermedik.
07:13
You all thought a lot about when and where to go someplace.
138
433513
3343
07:16
It wasn't just, "Oh, here's an opportunity here, let's just do it.
139
436880
3148
Her yeri kontrol ettik.
Nerede liderlik, kitlesel bir örgüt kurma
07:20
JL: We just didn't jump up one day and decide that we would go to Selma.
140
440052
4861
olanağı varsa,
07:24
We checked places out.
141
444937
2407
ister öğrenciler olsun,
ister dışarı çıkıp çalışmaya ve örgütlenmeye hazır insanlar olsun.
07:27
Wherever there was a possibility of leadership,
142
447368
2238
07:29
of creating a viral organization,
143
449630
3436
Yaptığımız tam da buydu.
İnsanlar adına kötü olan bir duruma
07:33
whether you had students,
144
453090
2344
07:35
people who were prepared to get out and work and organize.
145
455458
3389
dikkat çekmek konusunda
07:39
And that's what we did.
146
459355
1527
elimizden gelen her şeyi gerçekleştirdik
07:40
We did everything that we could
147
460906
3461
ve sonra insanları örgütleyebildik.
07:45
to bring attention
148
465366
3030
Bu topluluklarda ve bölgelerde
07:48
to a situation that was not good for people
149
468420
4063
dini liderler, öğretmenler, avukatlar ve başkaları da vardı.
07:52
and then we could organize people.
150
472507
1636
07:54
There were religious leaders
151
474167
2531
Eğitim ve şiddetsizliği,
07:57
teachers and lawyers and others in these communities and neighborhoods.
152
477430
5985
felsefeyi bir yaşam biçimi,
08:03
There would come a time through the training
153
483439
3516
bir hayat tarzı olarak kabul etmekle
hazır hâle geldiğiniz
08:06
and accepting nonviolence,
154
486979
3503
bir zaman gelecekti.
08:11
the philosophy as a way of living,
155
491555
2855
BS: Bu son derece stresli durumlara hazırlıklı olmak
08:14
as a way of life,
156
494434
2989
ve şiddetsizlik olan
08:17
that you become prepared.
157
497447
4050
bağlılığını sürdürmek çok sıkı bir eğitimdi
08:21
BS: It was a lot of rigorous training
158
501521
2551
ve insanların buna hazırlıklı olmak için
08:24
to be prepared to be in those very stressful situations
159
504096
4721
ne kadar çok çalıştıklarını takdir ettiklerini sanmıyorum.
08:28
and maintain that commitment to nonviolence,
160
508841
2770
JL: Yani, bu öyle bir şeydi ki, kendimizi adamıştık
08:31
and I don't think people appreciate
161
511635
1810
rol yapmayı, toplumsal dramayı,
08:33
how much work went into preparing people for that.
162
513469
3195
birini dövüyormuş
08:36
JL: Well, it was something that we became committed to,
163
516688
4486
ya da yere seriyormuş gibi davranmayı,
08:41
a chance to go through role playing,
164
521198
2938
birinin yüzünüze duman üflemesini
08:44
social drama,
165
524160
2796
ve sizi çeşitli isimlerle çağırmasını,
08:46
pretending that you were beating someone
166
526980
3521
insanları nasıl disiplinli olacakları
ve yılmayacakları konusunda
08:51
or knocking someone down,
167
531470
2373
08:53
someone's blowing smoke in your face
168
533867
2218
eğitme fırsatını yakaladık.
08:56
and calling you all types of names,
169
536109
2907
Mayıs 1961′deki Özgürlük Yürüyüşü’nde,
08:59
training people how to be disciplined
170
539040
4295
21 yaşındayken,
Washington DC’den ilk kez Özgürlük Yürüyüşü’ne
09:03
and not giving up.
171
543359
1263
09:04
On the Freedom Rides in May of 1961,
172
544646
3828
katılmak için ayrılırken --
hepimiz öleceğiz sanıyordum.
09:08
when I was 21 years old,
173
548498
2466
Aslına bakarsanız,
09:10
leaving Washington, DC, for the first time
174
550988
3017
ölümü gördüğümü sandım; ama Yüce Tanrı’nın
beni burada hayatta tutmasının bir nedeni olduğuna inanıyorum.
09:14
to go on the Freedom Ride --
175
554029
1540
09:15
I thought we were going to die.
176
555593
1882
BS: Bu çok güçlü bir kanıt, sizin fotoğrafınız,
09:17
As a matter of fact,
177
557499
1179
09:19
I thought I saw death,
178
559527
2154
başınızın kanlar içinde olması,
09:21
but I believe God Almighty kept me here for a reason.
179
561705
3430
bunu yeniden gerçekleştirmek için otobüse binme isteğiniz.
09:25
BS: It's a powerful, powerful testimony,
180
565159
3099
09:28
the picture of you, and your head is bloodied,
181
568282
3540
Oturma eylemlerinin ardından sizinle röportaj yaptılar
09:31
this willingness to get back on a bus to do it again.
182
571846
5225
ve bu konudaki konuşma şekliniz bana ilginç geldi,
çok açıktınız.
Bunu sadece Nashville’deki Siyahiler adına yapmaya çalışmadığımızı söylediniz.
09:37
And they interviewed you after some of the sit-ins,
183
577095
3708
09:40
and what was interesting to me about the way you talked about it
184
580827
3083
Bunu herkes için yapmaya çalışıyoruz,
çünkü henüz bunun farkında olmayabilirler,
09:43
is you were very clear.
185
583934
1151
ama bunların yaptıkları doğru değil
09:45
You said, we're not just trying to do this for the Black people in Nashville.
186
585109
3686
ve ben de iddia ettiğim gibi bir Hristiyan olamazdım
ve yaptıkları bu doğru olmayan şeyi aşmaları yönünde
09:49
We're trying to do this for everybody,
187
589208
1811
09:51
because they may not realize it yet, but what they're doing is wrong,
188
591043
3321
insanlara yardım etmeseydim
kendimi iddia ettiğim gibi iyi bir insan olamazdım.
09:54
and I wouldn't be the Christian that I claim to be,
189
594388
2769
Bence insanlar kurtuluş arıyor,
09:57
I wouldn't be the good person that I claimed to be,
190
597181
2460
09:59
if I didn't try to help them
191
599665
2086
inanç geleneğimizde
kurtuluşun gücünü idrak ediyoruz.
10:01
get past this wrong thing they're doing.
192
601775
2664
Bu konuda vaaz veriyoruz
ve itiraf edilmesi gerektiğini,
10:04
I think people want redemption.
193
604463
3540
tövbe edilmesi gerektiğini idrak ediyoruz.
Ancak toplumsal açıdan, bu ülkede bunu pek
10:08
Our faith tradition,
194
608027
1189
10:09
we understand the power of redemption.
195
609240
1939
benimsemiş değiliz.
10:11
We preach about it,
196
611203
1151
Köleliğin bıraktığı izleri, nefret söylemi ve ırk ayrımcılığının
10:12
and we understand that there has to be confession,
197
612378
2374
10:14
there has to be repentance.
198
614776
1369
geçmişini kabul etmek istemedik.
10:16
But collectively, as a society, we haven't really embraced that
199
616169
2986
İnsanlar işin özür faslını geçiştirmek istiyor
10:19
in this country.
200
619179
1193
10:20
We haven't really wanted to acknowledge the legacy of slavery
201
620396
3511
ve hâlâ bu Müttefik bayrakları ve direniş sembollerini görüyorsunuz.
10:23
and the history of lynching and segregation.
202
623931
2071
Bana öyle geliyor ki şu anda acilen yapılması gereken şeylerden biri de
10:26
People want to skip over the apology part,
203
626026
2728
10:28
and you still see these Confederate flags and these symbols of resistance.
204
628778
4399
insanların “Biliyorsunuz, bu yanlıştı
ve bunu kabul etmemeliyiz,” diyecek cesarete sahip olmalarını sağlamak.
10:33
It seems to me part of what is so urgent right now
205
633201
3125
Ama bence fevkalade bir yöntemle bu kurtuluşa
10:36
is that we get people to have the courage to say,
206
636350
2416
10:38
"You know, this was wrong, and we have to reject that."
207
638790
3015
şahit oldunuz.
JL: Birkaç yıl önce,
10:41
But you have seen that redemption in ways that I think has been
208
641829
5139
Güney Carolina’da ″Rock Hill″ adlı
küçük bir kasabada beni
10:46
so extraordinary.
209
646992
1537
10:48
JL: A few short years ago,
210
648553
1875
ve yol arkadaşımı darp eden
10:50
one of the members of the Klan
211
650452
3315
Klan mensuplarından biri
10:53
who beat me and beat my seatmate,
212
653791
4444
bizi bir kan gölü içinde bıraktı.
10:58
in a little town
213
658259
1389
Aradan yıllar geçtikten sonra,
11:00
called Rock Hill, South Carolina,
214
660755
2832
bir Klan mensubu
11:04
left us lying in a pool of blood ...
215
664483
2603
oğluyla birlikte
Washington’daki ofisime geldi
11:08
Many years later,
216
668138
1670
11:09
one member of the Klan
217
669832
2695
ve şöyle dedi: ″Ben de Klan mensubuyum.
11:13
and his son
218
673527
1570
Sizi darp eden ve kanlar içinde bırakan insanlardan biriyim.
11:16
came to my office in Washington,
219
676236
2268
Özür dilemek istiyorum.″
11:18
and he said, "I've been a member of the Klan.
220
678528
3085
Oğlu ağlamaya başladı, sonra kendisi de ağlamaya başladı.
11:21
I'm one of the people that beat you and left you bloody.
221
681637
3168
Bana sarılmak için oğluyla birlikte yanıma yaklaştı.
11:25
I want to apologize."
222
685820
1729
11:28
His son started crying, then he started crying.
223
688530
3427
Ben de onlara sarıldım
ve bu beyefendiyi üç kez daha gördüm.
11:33
He came up with his son to hug me.
224
693159
4289
Sevginin, affetmenin, kabul etmenin
11:37
I hugged them back,
225
697472
1599
11:39
and I saw this gentleman three other times.
226
699095
3332
ve ″Ben değiştim″ deyip yola devam etmenin gücü.
11:42
It's the power of the way of love, of forgiveness,
227
702451
6419
BS: Bana öyle geliyor ki, insanlara,
tıpkı Klan mensubuyla deneyimlediğiniz gibi
11:48
to admit it and say, "I'm changed," and move on.
228
708894
4212
insanlara tövbenin ötesinde, itirafın ötesinde,
11:53
BS: It does seem to me that if we can show people
229
713130
2566
kabullenmenin ötesinde
11:55
that on the other side of repentance,
230
715720
3200
güzel bir şey olduğunu gösterebilirsek
belki o zaman haklarını savunup
11:58
on the other side of confession, on the other side of acknowledgment,
231
718944
3297
bu tür eylemlerin yanlış olduğunu söyleyecek cesareti bulabilirler.
12:02
there's something beautiful,
232
722265
1433
12:03
like what you experienced with that Klan member,
233
723722
2319
Rosa Parks ve Dr. King ile
geçirdiğiniz zamandan neler öğrendiğinizi,
12:06
then maybe they'll find their courage
234
726065
2428
12:08
to stand up and talk about the wrongfulness of these things.
235
728517
3397
size neler öğrettiklerini,
12:11
And I've been curious
236
731938
1992
12:13
how you would talk about what you learned
237
733954
4059
yaptığınız işi yapmanızı sağlayan şeyleri
size bıraktıklarını nasıl anlatacağınızı merak ediyordum da.
12:18
from your time with Rosa Parks and Dr. King,
238
738037
4111
JL: Bu kişilerle ilgili bir şey var,
bana temas ediyorlar, bana ulaşıyorlar.
12:22
what they taught you, what they left you with
239
742172
2256
12:24
that has allowed you to do the work you've done.
240
744452
2996
Eğer E.D. Nixon
12:27
JL: There's something about these individuals,
241
747472
2778
ya da Rosa Parks,
12:30
they touch me, they reach me.
242
750274
2493
Martin Luther King, Jr,
Rahip Ralph Abernathy
12:32
If it hadn't been for E.D. Nixon
243
752791
3214
ve diğerleri olmasaydı
12:36
or Rosa Parks,
244
756029
1375
bana ne olurdu bilmiyorum.
12:38
Martin Luther King, Jr,
245
758582
1368
12:39
Reverend Ralph Abernathy
246
759974
2672
Kendimi kaybolmuş hissedebilirdim.
12:42
and so many others,
247
762670
1798
Martin Luther King, Jr, olmasaydı
12:45
I don't know what would have happened to me.
248
765387
2366
12:47
I could have been lost.
249
767777
1921
bana gidiş-dönüş Greyhound otobüs bileti gönderdi
12:52
But for Martin Luther King, Jr, to ...
250
772459
3063
ve Montgomery’ye gelip kendisiyle, ilk Baptist kilisemle
beni buluşmaya davet etti.
Fakir,
12:58
sent me a round trip Greyhound bus ticket
251
778475
2127
baldırı çıplak
13:00
and invited me to come to Montgomery to meet with him,
252
780626
2591
bir çocuğun bir gün
13:03
my first Baptist church --
253
783241
1681
Martin Luther King Jr. ile
13:06
it's impossible,
254
786332
1511
13:07
impossible
255
787867
1450
tanışacağını hayal etmesi imkânsız, imkânsız.
13:10
for a poor, barefooted boy
256
790544
2372
″Troy’lu çocuk sen misin?″
13:13
to dream that one day,
257
793747
1669
dediğini çok iyi hatırlıyorum.
13:16
he would meet Martin Luther King, Jr.
258
796773
2667
Siz John Lewis misiniz?”
13:19
I remember so well when he said,
259
799464
3204
Ben de
13:22
"Are you the boy from Troy?
260
802692
1859
″Dr. King, ben John Robert Lewis’im″ dedim.
13:25
Are you John Lewis?"
261
805453
2243
Bana ″Troy’lu çocuk″ dedi.
13:29
And I said,
262
809315
1212
″Troylu çocuk nasıl gidiyor?″
13:31
"Dr. King, I am John Robert Lewis."
263
811480
3700
Bazen, ″John, hâlâ vaaz veriyor musun?″
13:36
And he called me "the boy from Troy."
264
816005
2766
gibi şeyler söylerdi.
13:38
"How is the boy from Troy doing?"
265
818795
2762
Ben de ″Evet, Dr. King,
duş alırken kimse beni duymasın diye″ derdim.
13:42
And sometimes, he would say things like,
266
822147
2544
BS: (Gülüyor)
13:44
"John, do you still preach?"
267
824715
1811
JL: O da gülerdi.
13:46
And I would say,
268
826550
1248
Bence suikaste uğradığında,
13:47
"Yes, Dr. King, when I'm taking a shower so no one can hear me."
269
827822
3412
vefat ettiğinde
13:51
BS: (Laughs)
270
831258
2464
hepimizin yüreğinde bir şeyler koptu.
13:53
JL: And he would laugh.
271
833746
1217
13:54
I think when he was assassinated,
272
834987
2071
Eğer yaşasaydı -- çok genç bir adamdı --
13:57
when he died,
273
837082
1293
13:59
something died in all of us.
274
839724
3083
belki de ülkemiz çok daha iyi olurdu
14:03
If he had lived -- he was a very young man --
275
843265
4725
ve dünya toplumu daha iyi durumda olurdu.
BS: Daha önce 1964′te Medeni Haklar Yasası’nın,
14:09
maybe our country would be much better
276
849275
3248
1965′te Oy Hakkı Yasası’nın kabul edildiği
14:12
and the world community would be better off.
277
852547
2389
o kritik anlardan bahsediyorduk.
14:14
BS: We were talking earlier about those critical moments,
278
854960
3474
Görünüşe göre odak noktamız hak ihlallerini sona erdirmekti.
14:18
1964, the passage of the Civil Rights Act,
279
858458
2369
Yapılan tüm hasarı gidermek için
14:20
the Voting Rights Act in 1965,
280
860851
2151
14:23
and it seems like our focus was on ending the violations of rights
281
863026
5100
ne gerekeceğine çok daha az odaklanmıştık.
Bugün düşünüyorum da,
14:28
and less on remedying this long history of violations
282
868150
4611
artık Siyahların oy kullanma hakkından mahrum bırakılmamasının yanı sıra,
14:32
and what it would take to repair all the damage that has been done.
283
872785
3220
belki de bu eyaletler telafi edici,
14:36
And today I'm thinking,
284
876029
1366
iyileştirici bir takım şeyler yapmalıydı.
14:37
in addition to no longer denying Black people the right to vote,
285
877419
4955
″Biliyor musunuz, her Siyahı oy kullanması
14:42
maybe these states
286
882398
1248
yönünde sisteme otomatik olarak kaydedeceğiz″ demeliydiler.
14:44
should have done something reparational, should have done something remedial.
287
884683
3691
JL: Oy, demokratik bir toplumda sahip olduğumuz en güçlü şiddete
14:48
They should have said, "You know what,
288
888398
2219
başvurmayan araç.
14:50
we're going to automatically register every Black person to vote."
289
890641
3384
İnsanların bunu kullanmasını kolay ve basit hâle getirmeliyiz.
14:54
JL: The vote is the most powerful nonviolent instrument or tool
290
894049
4351
Hayatlarını feda eden insanlar --
14:58
that we have in a democratic society,
291
898424
1961
BS: Evet.
JL: ... yediğimiz yiyeceklerin içinde ne olduğunu öğrenmeye
15:00
and we must make it easy and simple for people to use it.
292
900409
3896
hakkımız olsun diye dayak yiyen ve acı çeken insanlar --
15:04
The people who gave their very lives --
293
904329
2158
BS: Evet.
15:06
BS: Yes.
294
906511
1151
15:07
JL: ... people who took the beatings and suffered
295
907686
3132
JL: ... içtiğimiz suyun ya da soluduğumuz
havanın içinde ne olduğunu bilmeye hakkımız var.
15:10
so we have a right to know what is in the food that we eat --
296
910842
3569
BS: 1963′teki Washington Yürüyüşü’nde en genç konuşmacı sizdiniz.
15:14
BS: Yes.
297
914435
1151
15:15
JL: ... what is in the water we drink or the air we breathe.
298
915610
2885
Çok güzel konuştunuz
15:18
BS: You were the youngest speaker at the March on Washington in 1963,
299
918519
5937
ve çok etkileyiciydiniz.
JL: Konuşma üzerinde Şiddetsiz Öğrenci Koordinasyon Komitesi’nin
15:24
and you were very eloquent
300
924480
3007
bazı çalışanlarıyla birlikte çalışmıştım,
15:27
and you were very compelling.
301
927511
1969
ancak gençlere,
15:29
JL: I had worked on the speech with some of the staffers
302
929504
3755
başka bir nesle
15:33
of the Student Nonviolent Coordinating Committee,
303
933283
2408
ilham vermeye kararlıydım.
15:35
but I was determined
304
935715
2338
Dışarı bakıp o insanlık denizini gördüğümde
15:39
to inspire young people,
305
939198
3424
kendi kendime dedim ki, ″İşte bu.
15:42
another generation.
306
942646
1397
Hep ileriye gitmeliyim.″
Size söylüyorum,
15:45
And when I looked out and saw that sea of humanity,
307
945543
3363
bir araya geldik ve hepimiz o gün Tanrı’nın haykırışını
15:48
I said to myself, "This is it.
308
948930
2311
15:51
I must go forward."
309
951265
1591
alışveriş merkezinde duyurmak için çok çalıştık.
15:52
I tell you,
310
952880
2027
15:54
it came together and we worked, all of us, very hard
311
954931
4609
Ama o kadar iyi gitti ki,
Devlet Başkanı Kennedy,
15:59
on getting the Lord's cry out on the Mall that day.
312
959564
4567
yürüyüş bittikten sonra bizi Beyaz Saray’a davet etti
Oval Ofis’in kapısında durmuş bizi selamlıyor
16:04
But it went so well,
313
964155
1719
16:05
the president, President Kennedy,
314
965898
2500
ve gururlu bir baba gibi gülümsüyordu.
16:09
invited us down to the White House after the march was over,
315
969255
3064
Her birimize sürekli ″İyi iş çıkardınız. İyi iş çıkardınız,″ diyordu
16:12
and he stood in the door of the Oval Office greeting us
316
972343
4013
ve Dr. King’e geldiğinde, ″İyi bir iş yaptınız
16:16
and beaming like a proud father,
317
976380
3439
16:19
and he kept saying to each one of us, "You did a good job. You did a good job."
318
979843
4498
ve bir hayaliniz vardı″ dedi.
Bu benim Başkan Kennedy’yi son görüşüm oldu.
16:24
And when he got to Dr. King, he said, "You did a good job,
319
984365
4122
BS: Vay canına.
JL: Ona hayrandım.
BS: Evet.
JL: Adamda çok ilham verici bir şey vardı.
16:28
and you had a dream."
320
988511
1873
16:30
That was my last time seeing President Kennedy.
321
990408
2245
BS: Evet. Evet.
16:32
BS: Wow.
322
992677
1151
16:33
JL: I admired him.
323
993852
1151
Onun ve Robert Kennedy’nin siyasete girmenizde
16:35
BS: Yeah.
324
995027
1213
nasıl etkili olduğundan bahsetmiştiniz.
16:36
JL: There was something about the man that was so inspiring.
325
996264
3402
İlk olarak 70′lerde aday olduğunuzu
16:39
BS: Yeah. Yeah.
326
999690
1807
ve daha sonra 80′lerde tekrar aday olduğunuzu biliyorum.
16:41
You talked about how he and Robert Kennedy were an influence to get into politics.
327
1001521
5712
Merak ediyorum da -- bu değişimi yapmak için sizi motive eden neydi?
16:47
I know you first ran in the '70s,
328
1007257
1620
JL: Siyasette iyiliğe yönelik bir güç olabileceğinizi gördüm.
16:48
and then you ran again in the '80s.
329
1008901
2004
16:50
I'm curious -- what motivated you to make that shift?
330
1010929
4864
Bu yüzden aday olmak için motivasyonum vardı
16:55
JL: I saw in politics that you could be a force for good.
331
1015817
4734
ve insanlar beni ″Bir şey uğruna aday olmalısın″ diye teşvik etmeye başladı.
Bir karar verdim.
17:01
So I was motivated to run for office,
332
1021775
3493
O kadar da değiştiğimi sanmıyorum.
Aynı aklı başında insan olduğumu düşünüyorum.
17:05
and people started encouraging me, "You should run for something."
333
1025292
3505
BS: (Gülüyor)
Söylemek istediğimi söyledim
17:08
And I made a decision.
334
1028821
1492
ve çoğunlukla gerçekleştirmek istediğim işi yapıyorum.
17:10
I don't think I changed that much.
335
1030337
2205
17:12
I think I'm the same sane person.
336
1032566
2560
Bence iyilik adına bir güç olmalısınız --
17:15
BS: (Laughs)
337
1035150
1171
17:16
I said what I want to say
338
1036345
1558
BS: Evet. Evet.
17:17
and, for the most part, I do what I want to do.
339
1037927
4542
JL: ... insanlara ilham vermek, insanları teşvik etmek anlamında.
BS: Silah şiddeti konusunda protestolar örgütlediğinizde çok etkilenmiştim
17:23
I think you have to be a force for good --
340
1043065
2064
17:25
BS: Yeah. Yeah.
341
1045153
1159
17:26
JL: ... to inspire people, to encourage people.
342
1046336
2536
ve insanlara umut dolu olmanın ne anlama geldiğini nasıl öğretmemiz gerektiğine
17:28
BS: I was so moved when you organized the protests around gun violence,
343
1048896
6392
ilişkin düşüncelerinizi merak ediyorum.
Bunu hem Kongre’deki meslektaşlarınıza
17:35
and I'm wondering how you think we should be teaching people
344
1055312
4605
hem de yeni nesil liderlere nasıl anlatmayı düşünüyorsunuz?
17:39
what it means to be hopeful.
345
1059941
1666
JL: Düşebilirsiniz, yıkılabilirsiniz
17:41
How do you think about communicating that
346
1061631
2416
ama ayağa kalkarsınız.
17:44
to both your colleagues in the Congress and another generation of leaders?
347
1064071
4838
Durmadan yola devam et, sağlam basmaya devam et.
Bu insan hakları hareketinin bir parçasıydı,
17:48
JL: You may get down, you may get knocked down,
348
1068933
2804
yeni bir gün, daha iyi bir gün gelecekti
ama o günün gelmesine yardım etmemiz gerekiyordu.
17:51
but you get up.
349
1071761
1174
17:52
You keep moving, you keep pressing on.
350
1072959
2010
17:54
That was part of the civil rights movement,
351
1074993
2035
Sessiz kalamazdık,
susamazdık.
17:57
a new day, a better day was gonna come,
352
1077052
2660
Çıkış yolu yokken
17:59
but we had to help that day come.
353
1079736
2144
bir çözüm yolu bulmakla uğraşmalıyız.
18:02
We couldn't be quiet,
354
1082714
2144
18:04
couldn't be silent.
355
1084882
1745
BS: Sizce bugün karşı karşıya olduğumuz
18:06
We have to be engaged
356
1086651
2401
sorunlarla yüzleşmek için vazgeçtiğimiz
18:09
in creating a way out of no way.
357
1089076
3490
ve geri almamız gereken stratejiler var mı?
18:12
BS: Do you think there are strategies that we've abandoned
358
1092590
3338
JL: Bence vazgeçtiğimiz o kadar çok sayıda
18:15
that we need to pick back up
359
1095952
2404
taktik
18:18
to confront the issues that we're looking at today?
360
1098380
2490
ve teknik var ki,
18:20
JL: I think there's so many tactics
361
1100894
3947
geriye dönüp bu teknik ile
18:24
and techniques
362
1104865
2052
taktikleri ele alıp
18:26
that we've sort of abandoned
363
1106941
3633
kullanmamız gerekiyor.
İnsanlara, bilhassa da
18:30
that we need to go back
364
1110598
2306
gençlerimize öğretmemiz gerekiyor.
18:32
and pick up these techniques and tactics
365
1112928
3607
İlkokul öğrencileriyle, lise öğrencileriyle
18:36
and use them.
366
1116559
1240
18:37
We need to teach people,
367
1117823
1856
ve üniversite öğrencileriyle
18:39
especially our young people.
368
1119703
2305
şiddetsizlik felsefesini ve disiplinini benimsemeleri,
18:42
We talk to grade school students and high school students
369
1122032
4904
doğrudan şiddetsiz eylemlere
18:46
and college students
370
1126960
1174
nasıl katılacaklarını öğrenmeleri için konuşuyoruz.
18:48
to learn to embrace the philosophy
371
1128158
3381
18:51
and the discipline of nonviolence,
372
1131563
3157
Buna şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
18:54
how to engage in nonviolent direct action.
373
1134744
4833
BS: Bence siyasi kültürümüze
bu aktivizm ruhunu, bu stratejik protesto ruhunu,
19:00
We need it now more than ever before.
374
1140426
2037
19:02
BS: I think you've brought into our political culture
375
1142487
3568
ara sıra da olsa yıkıcı olma arzusunu kattınız.
19:06
this spirit of activism, this spirit of strategic protest,
376
1146079
6191
Seçimlerin meşruiyetiyle ilgili sorunlar
olduğunu düşündüğünüz tüm başkanların yemin törenlerine katılmadınız
19:12
a willingness to even occasionally be disruptive.
377
1152294
2947
ve bunun bazı yönlerini benimsemiş gibi
19:15
You haven't attended all of the inaugurations of presidents
378
1155265
2987
görünen yeni nesil politikacılar görüyorum.
19:18
when you've felt like there were issues around the legitimacy of those elections,
379
1158276
4719
Merak ediyorum da, yaptığınız modellemenin
19:23
and I see a new generation of politicians
380
1163019
2544
bir politikacı olarak sizin için önemli olan bırakacağınız mirasın
19:25
that seem to embrace some aspects of that,
381
1165587
3625
19:29
and I'm wondering whether you think
382
1169236
3067
bir parçası olup olmayacağını
19:32
that the kind of modeling you've done
383
1172327
5144
düşünüyor musunuz?
JL: Seçilmiş pozisyonlara
19:37
is going to be part of your legacy that's important to you
384
1177495
4481
gelen bu yeni genç erkek
19:42
as a politician.
385
1182000
1505
ve genç kadınlardan çok etkilendim.
19:43
JL: I've been so impressed
386
1183529
2097
Bu sadece ulusal düzeyde değil, ama aynı zamanda yerel düzeyde de.
19:47
with this new breed of young men and young women
387
1187033
3818
Bilhassa federal düzeyde vicdan sahibi
19:50
that are coming into elected positions.
388
1190875
2154
kadın ve erkek hakimlere her zamankinden
19:53
It's not just at the national level but also at the local level.
389
1193053
3585
daha fazla ihtiyacımız
19:56
And I think we, now more than ever before,
390
1196662
3468
olduğunu düşünüyorum,
20:00
need men and women of conscience
391
1200154
4288
ama aynı zamanda eyalet
ve yerel düzeyde de, ″İyileştirmeliyiz.
20:04
as judges,
392
1204466
2105
Telafi etmeliyiz.″
20:06
especially on the federal level,
393
1206595
2514
BS: Evet.
JL: İnsanların telafi etmek için 100 yılı yok.
20:09
but also at the state and local level,
394
1209133
2116
Bunu yapmalıyız ve şimdi yapmalıyız.
20:11
to say, "We've got to mend.
395
1211273
2149
BS: Dünya üzerinde çok büyük etkisi olan biri hâline geldiniz.
20:13
We've got to make up."
396
1213446
1233
20:14
BS: Yeah.
397
1214703
1151
20:15
JL: And people don't have 100 years to make up.
398
1215878
3468
İnsanlar bundan 50 yıl sonra, 100 yıl sonra sizden bahsettiklerinde
20:19
We need to do it and do it now.
399
1219370
1515
20:20
BS: You've become somebody who has had such an impact on the world.
400
1220909
4453
ne demelerini istersiniz?
Nasıl düşünülmesini, kendinizden nasıl bahsedilmesini istersiniz?
20:25
When people talk about you 50 years from now, 100 years from now,
401
1225386
5978
JL: Umudum -- bu konuda söyleyecek çok sözüm olacağını sanmıyorum
20:31
what do you want them to say?
402
1231388
1811
ama şöyle olurdu:
Kendisi daha iyi bir toplum, daha iyi bir dünya
20:33
How you want to be thought of, how you want to be talked about?
403
1233223
3463
20:36
JL: My hope -- I don't think I would have much to say about it,
404
1236710
3015
kurmaya çalıştı,
insanları özgürleştirmeye
20:39
but it would be:
405
1239749
1160
ve kurtarmaya yardım etti.
20:40
he tried to create a better society,
406
1240933
3604
İnsanları farklı ve daha iyi bir insanlık anlayışına yönlendirdi.
20:44
a better world,
407
1244561
1237
20:45
helping to liberate and free people,
408
1245822
2314
20:48
helping to save people
409
1248160
2155
BS: Sizinle birlikte çalışan insanlarla tanıştım.
20:50
and move people to a different and better sense of humanity.
410
1250339
6881
Adlarını hiç bilmediğim pek çok kişi var,
ama Alabama’da yaşadığım için ara sıra onlarla karşılaşıyorum.
20:57
BS: I have met people who worked with you.
411
1257643
2891
Bir kilisede tanıştığım bir adamdan bahsedeyim.
21:00
There are so many whose names have never really been known,
412
1260558
2954
Bir konuşma yapıyordum ve o da arka sıralardaydı.
21:03
but I encounter them every now and then, because I get to live in Alabama.
413
1263536
3500
Tekerlekli sandalyedeydi,
konuşma yaptığım süre boyunca bana bakıyordu
21:07
And I talk about a man I met who was in a church.
414
1267060
2905
ve yüzünde sert, adeta kızgın bir ifade vardı.
21:09
I was giving a talk, and he was in the back.
415
1269989
2088
Konuşmamı bitirdiğimde insanlar yanıma geldi.
21:12
He was in a wheelchair,
416
1272101
1186
Çok nazik ve yerinde davrandılar,
21:13
and he was staring at me the whole time I was giving this talk,
417
1273311
2990
ama tekerlekli sandalyedeki o ihtiyar siyahi öylece bakmaya devam etti.
21:16
and he had this stern, almost angry look on his face.
418
1276325
2535
Sonunda tekerlekli sandalyesini öne doğru sürdü
21:18
And when I finished my talk, people came up.
419
1278884
2087
ve yanıma geldiğinde, ″Ne yaptığınızı biliyor musunuz?″ dedi.
21:20
They were very nice and appropriate,
420
1280995
1748
21:22
but that older Black man in a wheelchair just kept staring.
421
1282767
2849
Orada öylece durdum.
Sonra bana tekrar sordu, ″Ne yaptığınızı biliyor musunuz?”
21:25
And then he finally wheels himself to the front,
422
1285640
2260
Bir şeyler mırıldandım. Ne dediğimi bile hatırlamıyorum.
21:27
and when he came up to me, he said, "Do you know what you were doing?"
423
1287924
3365
Bana son bir kez daha sordu, “Ne yaptığınızı biliyor musunuz?
21:31
And I just stood there.
424
1291313
1184
21:32
And then he asked me again, "Do you know what you're doing?"
425
1292521
2900
Zira size ne yaptığınızı söyleyeceğim.″
21:35
And I mumbled something. I don't even remember what I said.
426
1295445
2776
Dedi ki, ″Adalet için davul çalıyorsunuz.
Adalet için davul çalmaya devam et.″
21:38
And he asked me one last time, "Do you know what you're doing?
427
1298245
3011
Çok etkilenmiştim.
Aynı zamanda rahatlamıştım,
21:41
Because I'm going to tell you what you're doing."
428
1301280
2301
çünkü ne olacağını bilmiyordum.
21:43
He said, "You're beating the drum for justice.
429
1303605
2149
Ama sonra dedi ki, ″Buraya gel, buraya gel, buraya gel.″
21:45
You keep beating the drum for justice."
430
1305778
1859
Beni ceketimden tutup kendine doğru çekti
21:47
And I was so moved.
431
1307661
1151
21:48
I was also relieved,
432
1308836
1163
ve başını yana çevirdi ve şöyle dedi:
21:50
because I just didn't know what was about to happen.
433
1310023
2468
″Sağ kulağımın arkasındaki yara izini görüyor musun?
21:52
But then he said, "Come here, come here, come here."
434
1312515
2445
21:54
And he pulled me by my jacket, and he pulled me down close to him,
435
1314984
3141
Bu yara izini 1963′te Alabama, Greene County’de
C.T. Vivian ile çalışırken aldım.″
21:58
and he turned his head, and he said,
436
1318149
1762
JL: Evet, Greene County.
21:59
"You see this scar I have right here behind my right ear?
437
1319935
2675
BS: Sonra başını yana çevirdi.
Dedi ki, ″Şuradaki kesiği görüyor musunuz?
22:02
I got that scar in Greene County, Alabama, in 1963,
438
1322634
2896
Philadelphia, Mississippi’de insanları oy kullanmaları için
22:05
working with C.T. Vivian."
439
1325554
1332
22:06
JL: Yeah, Greene County.
440
1326910
1509
için kayıt ettirmeye çalışırken oldu.″
22:08
BS: Then he turned his head.
441
1328443
1357
Sonra dedi ki, “Şu morluğu görüyor musunuz? O benim yara izim.
22:09
He said, "You see this cut down here?
442
1329824
1786
22:11
I got that in Philadelphia, Mississippi
443
1331634
2521
1965′te Birmingham, Alabama’da Çocuk Haçlı Seferleri sırasında oldu.”
22:14
trying to register people to vote."
444
1334179
2054
Sonra şöyle dedi: ″İnsanlar bana bakınca kesikler, morluklar ve yara izleriyle
22:16
And then he said, "You see this bruise? That's my dog spot.
445
1336257
2780
kaplı ihtiyar bir adam olduğumu düşünüyorlar,
22:19
I got that in Birmingham, Alabama, in 1965 during the Children's Crusade."
446
1339061
3897
ama size bir şey söyleyeceğim.
Bunlar benim kesiklerim değil.
22:23
And then he said, "People look at me, they think I'm some old man
447
1343670
3071
Bunlar benim morluklarım değil. Bunlar benim yara izlerim değil.”
22:26
covered with cuts and bruises and scars, but I'm going to tell you something.
448
1346765
3684
″Bunlar benim şeref madalyalarım.″ dedi.
Burada yanınızda oturuyorum
22:30
These are not my cuts.
449
1350473
1697
ve hâlâ yara izlerini görüyorum.
22:32
These are not my bruises. These are not my scars."
450
1352194
2483
Morluklar olduğunu biliyorum,
22:34
He said, "These are my medals of honor."
451
1354701
2887
kesikler olduğunu biliyorum;
22:37
And I am sitting here sitting next to you,
452
1357612
2156
ama yine de sevgiden, kurtuluştan ve adaletten bahsediyor
22:39
and I still see the scars,
453
1359792
2252
22:42
and I know that there are the bruises,
454
1362068
1859
ve benim gibi insanlara ilham veriyorsunuz.
22:43
and I know that there are the cuts,
455
1363951
2463
22:46
and yet you are still talking about love and redemption and justice
456
1366438
4940
Bilmenizi isterim ki, bu ulusun muhteşem değerlerini
22:51
and inspiring people like me.
457
1371402
2705
ve bu ulusun
verdiği umudu sizden daha iyi yansıtan,
22:54
And I just want you to know, I don't think there's an American living
458
1374996
4481
daha şerefli bir Amerikalı
olduğunu sanmıyorum.
Bu fırsata sahip olduğum ve paylaşma fırsatı bulduğum için
22:59
that is more honored,
459
1379501
1944
23:01
more representative of the great values of this nation,
460
1381469
2797
23:04
of the hope of this nation,
461
1384290
1373
23:05
than you,
462
1385687
1615
ne kadar heyecanlı ve ayrıcalıklı olduğumu anlatamam,
23:07
and I just cannot tell you how thrilled and privileged I am
463
1387326
7000
ve savaşmaya devam edeceğimi
bilmenizi istiyorum.
Birçoğumuz savaşmaya devam edeceğiz
ve adalet gelinceye kadar huzur bulamayacağımıza inanmamıza neden oldunuz.
23:14
to have this opportunity and to have this opportunity to share,
464
1394350
3029
23:17
and I want you to know
465
1397403
1458
23:18
I am going to keep fighting.
466
1398885
1362
Bunun için size teşekkür etmek istiyorum.
23:20
A lot of us are going to keep fighting,
467
1400271
1914
JL: İyi olmanı dilerim.
23:22
and you have caused us to believe that we cannot rest until justice comes.
468
1402209
5230
BS: Kesinlikle, dostum. Kesinlikle. Tanrı seni korusun.
JL: Tamam. Tanrı seni korusun kardeşim.
BS: Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
23:27
And I want you to thank you for that.
469
1407463
1772
23:29
JL: Wish you well.
470
1409259
1191
[Kongre Üyesi John Lewis 21 Şubat 1940 - 17 Temmuz 2020]
23:30
BS: Absolutely, my friend. Absolutely. Bless you.
471
1410474
2360
23:32
JL: OK. Bless you, brother.
472
1412858
1942
[Huzur içinde yat]
23:34
BS: Thank you. Thank you.
473
1414824
1890
23:37
[Congressman John Lewis February 21, 1940 - July 17, 2020]
474
1417819
3136
23:40
[Rest in Peace]
475
1420979
2169
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7