20 Essential English Phrases for Daily Conversation

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.  Oh, what should I say? Let's talk about it. 

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa. Ah, ne demeliyim? Bunun hakkında konuşalım.

Sometimes I'm surprised because my English  students don't use expressions that I hear a  

Bazen İngilizce öğrencilerim çevremde çok duyduğum ifadeleri

lot around me in daily life. Even some advanced  English learners miss some of these expressions  

günlük hayatta kullanmadıkları için şaşırıyorum. Bazı ileri düzeyde İngilizce öğrenenler bile, yaygın olarak kullandığımız bu ifadelerin bazılarını kaçırır

that we use commonly. But today I want to help you  learn some common English expressions for daily  

. Ancak bugün, günlük hayatta kullanılan bazı yaygın İngilizce ifadeleri öğrenmenize yardımcı olmak istiyorum

life. Especially since the pandemic began,  our interactions have been a lot different.  

. Özellikle pandemi başladığından beri etkileşimlerimiz çok farklı oldu.

There have been more online meetings, Zoom calls,  these type of interactions where there might be  

Daha fazla çevrimiçi toplantı, Zoom araması,

some communication problems due to bad internet  or wifi or some kind of misunderstandings,  

kötü internet veya wifi veya bazı yanlış anlamalar nedeniyle bazı iletişim sorunlarının yaşanabileceği bu tür etkileşimler oldu.

so I hope that today's expressions will help you  to have smoother interactions in these situations. 

Bu nedenle, bugünün ifadelerinin bu durumlarda daha sorunsuz etkileşimler yaşamanıza yardımcı olacağını umuyorum.

These 20 phrases fit into four categories:  asking someone for information, making sure that  

Bu 20 kelime öbeği dört kategoriye ayrılır: birinden bilgi istemek, bir konuşmayı

you understand something politely interrupting  a conversation, and finally, politely agreeing  

kibarca bölen bir şeyi anladığınızdan emin olmak ve son olarak, birisiyle kibarca aynı fikirde olmak

or disagreeing with someone. Let's start  with our first category. When you're asking  

veya aynı fikirde olmamak. İlk kategorimizle başlayalım.

for information, yeah, you can say, "What's that?  What's this?" But this is really basic, and there  

Bilgi   istediğinizde, evet, "Bu nedir? Bu nedir?" diyebilirsiniz. Ancak bu gerçekten basit ve

are a lot of more common expressions that we use.  Do you happen to know what time the meeting is?  

kullandığımız çok daha yaygın ifadeler var. Toplantının ne zaman olduğunu biliyor musun?

Beautiful. Do you happen to know? This is  a little bit indirect, but it is beautiful. 

Güzel. Ne oldugunu biliyor musun? Bu biraz dolaylı, ancak çok güzel.

Do you have any idea if Katie is coming to dinner  tomorrow? Do you have any idea? This is simply  

Katie'nin yarın akşam yemeğine gelip gelmeyeceği hakkında bir fikrin var mı ? Herhangi bir fikrin var mı? Bu basitçe

asking, do you know if Katie is coming, but we  can use this word idea. Do you have any idea  

Katie'nin gelip gelmediğini biliyor musunuz diye soruyor, ancak bu fikir kelimesini kullanabiliriz.

if Katie's coming to dinner tomorrow? I'd  like to know if Katie is coming to dinner.  

Katie'nin yarın akşam yemeğine gelip gelmeyeceği hakkında bir fikrin var mı? Katie'nin akşam yemeğine gelip gelmediğini öğrenmek istiyorum.

I'd like to know if. This doesn't seem like a  question, right? There's not a question mark,  

bilmek isterim. Bu bir soru gibi görünmüyor , değil mi? Soru işareti yok,

but you're asking for more information without  it being a direct question. Oh, I'd like to know  

ancak doğrudan bir soru olmadan daha fazla bilgi istiyorsunuz . Oh,

if Katie's coming tomorrow for dinner. Maybe I'll  have to send her a message. I'd like to know if. 

Katie'nin yarın akşam yemeğine gelip gelmediğini öğrenmek istiyorum. Belki ona bir mesaj göndermem gerekir. bilmek isterim.

You might hear someone say, "I'm wondering  if those reports about the marketing plan  

Birisinin " Pazarlama planıyla ilgili raporların

are finished." I'm wondering if those reports are  finished. If your boss says this, it means that he  

bitip bitmediğini merak ediyorum" dediğini duyabilirsiniz. Bu raporların bitip bitmediğini merak ediyorum. Patronunuz bunu söylüyorsa, bu

or she is trying to be indirect and asking are  they finished yet? But instead of directly asking  

onun dolaylı olmaya çalıştığı ve henüz bitmedi mi diye sorduğu anlamına gelir. Ancak bunu doğrudan sormak yerine

that, they kind of indirectly say, "I'm wondering  if they are finished." It doesn't seem like a  

, bir nevi dolaylı olarak " Bitirdiler mi merak ediyorum" derler. Bu bir soru gibi görünmüyor

question, but it is and they're asking for more  information, to know are the reports done? So if  

, ancak öyle ve daha fazla bilgi istiyorlar, raporların yapılıp yapılmadığını öğrenmek için? Yani

your boss says to you, "Hey, I'm wondering if  those reports will be done by three o'clock."  

patronunuz size "Hey, bu raporların saat üçe kadar yapılıp yapılmayacağını merak ediyorum" derse.

You can say, "Yes, they will be done by  three o'clock," or maybe, "Nope, they  

"Evet, saat üçte bitecek" veya "Hayır,

won't." All right, let's go to our next category. The second category is checking for understanding.  

bitmeyecek" diyebilirsiniz. Pekala, bir sonraki kategorimize geçelim. İkinci kategori, anlamayı kontrol etmektir.

Checking to see if someone else understands you,  or if you understand them correctly. So when  

Başka birinin sizi anlayıp anlamadığını veya sizin onu doğru anlayıp anlamadığınızı kontrol etmek. Bu nedenle,

someone asks you these questions, you want to make  sure that you respond accurately. Whether you are  

biri size bu soruları sorduğunda doğru yanıt verdiğinizden emin olmak istersiniz. İster

giving directions or telling a complex story, you  want to make sure that other people can understand  

talimat veriyor, ister karmaşık bir hikaye anlatıyor olun, diğer kişilerin anladığından emin olmak istersiniz

because you don't want to get to the end of the  conversation and the other person, or you says,  

çünkü hem siz hem de diğer kişi sohbetin sonuna gelmek istemez veya

"Huh?" That's quite disheartening. So I  want to make sure that you can use these  

"Ha?" Bu oldukça cesaret kırıcı. Dolayısıyla, anlaşıldığınızdan emin olmak için yol boyunca kontrol etmek amacıyla bu ifadeleri kullanabileceğinizden emin olmak istiyorum

expressions to check along the way, to  make sure that you are being understood.  

.

Do you know what I mean? Especially if  you're talking about something that is  

Ne demek istediğimi biliyor musun? Özellikle de

annoying you or close to your heart. Let's imagine that your child is having problems  

canınızı sıkan veya kalbinize dokunan bir şeyden bahsediyorsanız. Çocuğunuzun

going to bed at night and it's really frustrating  for you, so you're talking with your husband about  

geceleri yatağa gitmekte sorun yaşadığını ve bu sizin için gerçekten sinir bozucu olduğunu ve kocanızla bunun hakkında konuştuğunuzu varsayalım

it, maybe this is similar to my life, and you say,  "Oh yeah, it's so tough. Why won't he just sleep?  

, belki bu benim hayatıma benziyor ve "Ah evet, bu çok zor" diyorsunuz. . Neden uyumuyor?

I'm so annoyed. You know what I mean?" And here  I am asking to see if he understands how I feel.  

Çok sinirlendim. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Ve burada, nasıl hissettiğimi anlayıp anlamadığını görmek için soruyorum.

Did you notice that I cut off the first  question word "do"? The full question is,  

İlk sorudaki "yap" kelimesini kestiğimi fark ettiniz mi? Tam soru,   ne

do you know what I mean? But we often just  say, you know what I mean? And you want the  

demek istediğimi anlıyor musunuz? Ancak genellikle ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Ve

other person ideally to say, "Yes, I understand  what you mean. I understand how you're feeling."  

diğer kişinin ideal olarak "Evet, ne demek istediğini anlıyorum. Nasıl hissettiğini anlıyorum" demesini istersiniz.

They might say, "No, I really don't," and then you  realize, okay, I need to explain it a different  

"Hayır, gerçekten bilmiyorum" diyebilirler ve o zaman tamam, bunu farklı bir şekilde açıklamam gerektiğini yoksa

way or we're just on different pages. But this  is a great question to ask, you know what I mean? 

sadece farklı sayfalarda olduğumuzu fark edersiniz. Ancak bu, sorulması gereken harika bir soru, ne demek istediğimi anlıyor musunuz?

Or you can ask, are you following? Maybe if you're  telling some complex sets of directions about  

Veya takip ediyor musunuz diye sorabilirsiniz. Belki vize almak için bu evrakları nasıl dolduracağınızla ilgili bazı karmaşık talimatlar veriyorsanız

how to fill in this paperwork to get a  visa, and you're telling your friend,  

ve arkadaşınıza

"First, you got to do this, and then you got to  go over here," and it's quite complex and their  

"Önce bunu yapmalısın, sonra buraya gitmelisin" diyorsan, oldukça karmaşıktır ve

eyes start to look like this. We say their eyes  glaze over. You might say, "Are you following?  

gözleri bu şekilde görünmeye başlar. Gözlerinin karardığını söylüyoruz. "İzliyor musunuz?

Are you following these directions?" And they  might say, "Sorry, I lost you a long time ago." 

Bu yönergeleri izliyor musunuz?" diyebilirsiniz. "Üzgünüm, seni uzun zaman önce kaybettim" diyebilirler.

Or maybe their eyes are not glazing over. Instead,  they're saying, "Yes. Okay. Okay. All right. All  

Ya da belki gözleri parlamıyordur. Bunun yerine, "Evet. Tamam. Tamam. Pekala.

right." But you know that your directions are  pretty complicated, so maybe they should write  

Pekala." diyorlar. Ancak talimatlarınızın oldukça karmaşık olduğunu biliyorsunuz, bu yüzden belki de

things down, but they're not. You might ask them,  "Got it?" That means, do you understand? Are  

bir şeyler yazmaları gerekir, ancak değildir. Onlara "Anladınız mı?" diye sorabilirsiniz. Bunun anlamı, anlıyor musun?

you following my directions? Are you getting  it? This is another meaning of the word get,  

Talimatlarımı takip ediyor musunuz? Alıyor musun ? Bu, anlamak anlamına gelen get kelimesinin başka bir anlamıdır

which means to understand. I get you. This means  I understand you. I understand how you're feeling.  

. seni anlıyorum Bu, seni anlıyorum anlamına gelir. Nasıl hissettiğini anlıyorum.

And an answer to this, if someone says, "Got it,"  you might say, "Got it." So you can just respond  

Buna bir yanıt olarak, birisi "Anladım" derse, "Anladım" diyebilirsiniz. Böylece,

with the same phrase. If someone's telling you  something complicated and at the end, they say,  

aynı ifadeyle yanıt verebilirsiniz. Birisi size karmaşık bir şey anlatıyorsa ve sonunda

"Did you understand?" Or they say,  "Got it?", you can say, "Yep. Got it." 

"Anladınız mı?" Veya "Anladınız mı?" derlerse "Evet. Anladım" diyebilirsiniz.

Let's go back to my previous example about my  son having difficulties falling asleep. Well,  

Oğlumun uykuya dalmakta güçlük çekmesiyle ilgili önceki örneğime geri dönelim . Pekala,

when I'm talking to my husband about it, I might  say, "Well, we need to make some changes in his  

kocamla bunun hakkında konuşurken, "

nighttime routine to help him sleep better or  maybe changes in our daily routine to help him  

Daha iyi uyumasına yardımcı olmak için onun gece rutininde bazı değişiklikler yapmalıyız veya belki  onun

wind down and feel more tired at the end of the  day." I could ask him, "Are we on the same page?"  

sakinleşmesine ve daha iyi hissetmesine yardımcı olmak için günlük rutinimizde değişiklikler yapmalıyız. günün sonunda yorgun ." Ona "Aynı fikirde miyiz?" diye sorabilirim.

We're not reading something, but this just means,  do we have the same ideas? Do you agree with me  

Bir şey okumuyoruz ama bu şu anlama geliyor: aynı fikirlere mi sahibiz?

that we need to change something so that he  can sleep? Do you understand what I'm saying?  

Uyuyabilmesi için bir şeyi değiştirmemiz gerektiği konusunda benimle aynı fikirde misiniz ? Ne dediğimi anlıyor musun?

Are we on the same page? This is very important  for relationships. You absolutely need to be on  

Aynı sayfada mıyız? Bu, ilişkiler için çok önemlidir.

the same page as your partner for a lot of  stuff, but you can even use this at work. 

Pek çok şey için partnerinizle kesinlikle aynı fikirde olmanız gerekir , ancak bunu işte bile kullanabilirsiniz. Üzerinde çalıştığınız

If you're talking about a project that  you're working on, you want to make sure  

bir projeden bahsediyorsanız ,

that everyone in the team is on the same page,  understands the same thing. So you might say,  

ekipteki herkesin aynı fikirde olduğundan, aynı şeyi anladığından emin olmak istersiniz. Yani,

"All right, everyone, are we on the same page?  Everyone understands what we're doing now.  

"Pekala millet, aynı sayfada mıyız? Herkes ne yaptığımızı şimdi anlıyor.

Are we on the same page? All right, let's do it." Our next category are polite interruptions. This  

Aynı sayfada mıyız? Pekala, hadi yapalım." Bir sonraki kategorimiz kibar kesintilerdir. Bu, birinin sözünü kesmeniz gereken

could be in real daily life conversations where  you need to interrupt someone, or it could be on  

gerçek günlük yaşam konuşmalarında olabilir veya

a Zoom call when someone's internet cuts out and  you need to tell them something, but you want to  

bir Zoom görüşmesinde birinin interneti kesildiğinde olabilir ve ona bir şey söylemeniz gerekir, ancak

tell them it politely, or maybe they say something  and they got some information wrong about your  

bunu ona kibarca söylemek istersiniz veya belki bir şey söylerler ve pazarlama toplantınızla ilgili bazı bilgileri yanlış anladılar

marketing meeting. So you need to interrupt  them before they continue. You want to do that  

. Bu nedenle, devam etmeden önce onları kesmeniz gerekir. Bunu   kibarca yapmak istiyorsunuz

politely. What can you say? Here's some ideas. You might say, "Excuse me, may I have a word?"  

. Ne söyleyebilirsin? İşte bazı fikirler. "Affedersiniz, biraz konuşabilir miyim?" diyebilirsiniz.

Excuse me, great way to introduce this, may  I have a word? This is not just one word.  

Afedersiniz, bunu tanıtmanın harika bir yolu, biraz konuşabilir miyiz? Bu sadece bir kelime değil.

This means, can I say something? Can I interrupt  you and say something? So you might say, "Excuse  

Bunun anlamı, bir şey söyleyebilir miyim? Sözünüzü kesip bir şey söyleyebilir miyim? Yani, "

me, may I have a word?" You can use this when you  knock on your boss's door and you want to tell him  

Afedersiniz, biraz konuşabilir miyim?" diyebilirsiniz. Bunu patronunuzun kapısını çaldığınızda ve ona

something. Knock, knock knock. Excuse me. May I  have a word? Great. That means you got to tell him  

bir şey söylemek istediğinizde kullanabilirsiniz. Tık tık tık. Affedersin. Konuşabilir miyim? Harika. Bu, ona bir   şey söylemeniz gerektiği anlamına gelir

something. Usually something brief and short. Do you mind if I jump in her?,  

. Genellikle kısa ve kısa bir şey. Atlasam sorun olur mu?,   Atla,

Jump in means interrupting. You're not literally  jumping, but we can imagine that idea that someone  

araya girmek anlamına gelir. Kelimenin tam anlamıyla zıplamıyorsun, ancak

else is talking and you are jumping or cutting or  interrupting in the middle of what they're saying,  

başka birinin konuştuğunu ve onların söylediklerinin ortasında zıpladığını, kestiğini veya sözünü kestiğini hayal edebiliyoruz,

but this is very polite. Do you mind if I  jump in there? Do you mind if I jump in here?  

ancak bu çok kibar. Oraya atlamamın sakıncası var mı ? Buraya atlamamın sakıncası var mı? Şu anda

I want to say something that is important  right now. Do you mind if I jump in here? 

önemli olan bir şeyi söylemek istiyorum . Buraya atlamamın sakıncası var mı?

Sorry, I didn't catch that. Is it possible to  repeat that last point? This this especially if  

Üzgünüm, bunu anlamadım. Bu son noktayı tekrarlamak mümkün mü? Bu özellikle,

it's something organized where someone is giving  a presentation or they're trying to tell you some  

birinin sunum yaptığı organize bir şeyse veya size bazı adımları anlatmaya çalışıyorsa

steps and you missed the last thing they said,  you could use this whole phrase, sorry, I didn't  

ve son söylediklerini kaçırdıysanız, bu ifadenin tamamını kullanabilirsiniz, üzgünüm,

catch that, means I didn't understand that. Can  you repeat that last point? Or you can shorten  

anlayamadım, yani ben bunu anlamadı Bu son noktayı tekrar edebilir misiniz? Veya

this even further and just say, "I'm sorry."  Notice my head here. It's tilting. I'm sorry.  

bunu   daha da kısaltabilir ve sadece "Özür dilerim" diyebilirsiniz. Burada kafama dikkat edin. Eğiliyor. Üzgünüm.

That means I didn't get it, but this is really  polite because you're apologizing for not  

Bu anlamadığım anlamına geliyor ama bu gerçekten kibarca çünkü anlamadığınız için özür diliyorsunuz

understanding. And you can just say, "I'm sorry,"  and they'll be able to repeat what they said. 

. "Özür dilerim" diyebilirsiniz ve söylediklerini tekrar edebilirler.

And finally, our more direct question you  can say is, "Do you mind if I interrupt  

Son olarak, sorabileceğiniz daha doğrudan soru şu: "

you?" You're still using this polite expression,  do you mind if, but you're using a clear word  

Sözünüzü kesmemde sakınca var mı?" Hala bu kibar ifadeyi kullanıyorsun, sakıncası yoksa, ama net bir kelime kullanıyorsun

interrupt if someone is speaking, speaking,  speaking. Do you mind if I interrupt you?  

birisi konuşuyorsa, konuşuyorsa, konuşuyorsa. Sözünüzü kesmemin sakıncası var mı? Başka bir konuya geçmeden önce tam da

I want to share something that's relevant to this  exact point before we move on to something else.  

bu noktayla ilgili bir şeyi paylaşmak istiyorum .

Do you mind if I interrupt you? Great. Our final category of common daily phrases for  

Sözünüzü kesmemin sakıncası var mı? Harika. Günlük konuşmalar için   yaygın olarak kullanılan günlük ifadelerden oluşan son kategorimiz, biriyle

daily conversation are different ways to agree or  disagree with someone. Let's start with agree. For  

hemfikir olmanın veya aynı fikirde olmamanın farklı yollarıdır. Kabul ederek başlayalım.

one word responses, strong agreement, you can say,  "Totally. Absolutely. Right." Great, you strongly  

Tek kelimelik yanıtlar, güçlü fikir birliği için "Kesinlikle. Kesinlikle. Doğru" diyebilirsiniz. Harika, kesinlikle

agree. English is the most fun language to learn.  You might say, "Totally. Absolutely. Right." 

katılıyorsunuz. İngilizce öğrenmesi en eğlenceli dildir. "Kesinlikle. Kesinlikle. Doğru" diyebilirsiniz.

For partly agreeing with someone, you can use  these slightly longer phrases. I see your point,  

Biriyle kısmen aynı fikirde olmak için bu biraz daha uzun ifadeleri kullanabilirsiniz. Ne demek istediğini anlıyorum,

but... This means, yeah okay, I understand  where you're coming from. I understand your  

ama... Bu, evet tamam, nereden geldiğinizi  anlıyorum anlamına gelir. Bakış açınızı anlıyorum

point of view, but I disagree. So if someone  says skiing is the best sport in the world,  

, ancak katılmıyorum. Yani birisi kayak dünyanın en iyi sporu derse,

you might say, "Well, I see your point,  but I really would rather play basketball."  

"Ne demek istediğinizi anlıyorum ama gerçekten basketbol oynamayı tercih ederim" diyebilirsiniz.

It's warm outside. It can be on a team. Okay.  You're agreeing with them, that's polite,  

Dışarısı sıcak. Bir takımda olabilir. Tamam aşkım. Onlarla aynı fikirde oluyorsunuz, bu çok kibar bir davranış

but you're also showing your point of view. Or if someone again says, "Skiing is the  

ama aynı zamanda kendi bakış açınızı da gösteriyorsunuz. Veya birisi tekrar "Kayak

best sport in the world," you might  say, "I'm not so sure about that."  

dünyanın en iyi sporudur" derse, "Bundan pek emin değilim" diyebilirsiniz.

Here, you're just kind of partly agree. Not  100%. Well, I'm not so sure if. You see this kind  

Burada, kısmen aynı fikirdesiniz. %100 değil. Peki, emin değilim. Bu

of indirect language? I'm not so sure. You could  say, "I'm sure about it. 100%. I'm sure." But here  

tür  dolaylı bir dil görüyor musunuz? Çok emin değilim. "Bundan eminim. %100. Eminim" diyebilirsiniz. Ama burada

they say, "I'm not so sure about that. I would  really rather play basketball. I'm not so sure  

"Bundan pek emin değilim. Basketbol oynamayı gerçekten tercih ederim. Bundan pek emin değilim

about it." Very polite way of partially agreeing. Our final three phrases or for disagreeing. Let's  

" diyorlar. Kısmen aynı fikirde olmanın çok kibar yolu. Son üç cümlemiz veya aynı fikirde olmadığımız için.

imagine that you really do like basketball more  than skiing. You could say, "That's not always  

Basketbolu kayaktan daha çok sevdiğinizi hayal edelim . "Bu her zaman

true. Skiing is dangerous. Skiing is really cold."  Yeah, that's not always true. Or you might say,  

doğru değildir. Kayak yapmak tehlikelidir. Kayak yapmak gerçekten soğuktur" diyebilirsiniz. Evet, bu her zaman doğru değil. Veya

"I don't agree. I don't think so." This is  pretty clear, but you know what? Sometimes  

"Katılmıyorum. Sanmıyorum" diyebilirsiniz. Bu oldukça açık, ama biliyor musunuz? Bazen   anlatmak

you just got to get your point across. I don't  agree. Basketball's better. I don't think so.  

istediğiniz şeyi dile getirmeniz gerekir. katılmıyorum. Basketbol daha iyi. Öyle düşünmüyorum.

Basketball is better. This is my opinion.  I disagree. And that's just the way it is. 

Basketbol daha iyi. Bu benim görüşüm. Katılmıyorum. Ve bu böyle.

I hope that your daily English vocabulary  has improved and these phrases will be more  

Umarım günlük İngilizce kelime bilgin gelişmiştir ve konuşmaları dinlerken bu ifadeler

understandable to you as you're listening to  conversations. And also as you're participating  

senin için daha  anlaşılır olacaktır . Ayrıca

in them in daily life or in meetings on Zoom or  online, I hope these will be helpful to you. I  

günlük hayatta veya Zoom'da veya çevrimiçi toplantılarda bunlara   katıldığınızda , bunların size yardımcı olacağını umuyorum.

know the 20 expressions is a lot to learn. You  know what I mean? But I hope you got it. Got it?  

20 ifadenin öğrenilecek çok şey olduğunu biliyorum. Ne demek istediğimi biliyorsun? Ama umarım anladın. Anladım?

Got it. And now I'm wondering if you can use any  of these expressions in the comments below this  

Anladım. Ve şimdi, bu videonun altındaki yorumlarda bu ifadelerden herhangi birini kullanıp kullanamayacağınızı merak ediyorum

video. Let me know which one of these you would  like to use. And thank you so much for learning  

. Bunlardan hangisini kullanmak istediğinizi bana bildirin. Ve benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim

English with me. I'll see you again next Friday  for a new lesson here on my YouTube channel. Bye. 

. Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşürüz. Hoşçakal.

The next step is to download my free ebook, Five  Steps to Becoming a Confident English Speaker.  

Sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmektir.

You'll learn what you need to do  to speak confidently and fluently.  

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapmanız gerektiğini öğreneceksiniz.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel  for more free lessons. Thanks so much. Bye.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın. Çok teşekkürler. Hoşçakal.