Pronounce 33 MOST DIFFICULT English Words

Hi.

MERHABA. Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to challenge your pronunciation muscles?

Telaffuz kaslarınızı zorlamaya hazır mısınız ? Hadi

Let's do it.

yapalım.

Today, we're gonna talk about the top 33 most difficult words to pronounce in English.

Bugün, İngilizce'de telaffuz edilmesi en zor 33 kelime hakkında konuşacağız.

All of these words are common words.

Bu kelimelerin hepsi ortak kelimelerdir.

Tell me, when was the last time that you used squirrel or rural in daily conversation?

Söylesene, günlük konuşmanda en son ne zaman sincap veya kırsal kelime kullandın?

No recently, right?

Yakın zamanda yok, değil mi?

So, today all of these words that I'm gonna share with you are common.

O yüzden, bugün sizinle paylaşacağım bu kelimelerin hepsi yaygın.

You will definitely use them in daily conversation.

Bunları günlük konuşmada kesinlikle kullanacaksınız.

A quick breakdown, there are 14 commonly difficult words but, actually, 17 because there's three

Hızlı bir analiz, genellikle zor olan 14 kelime var ama aslında 17 çünkü üç

bonus, then 11 numbers that are difficult but, actually, 18 because I added some extras,

bonus var, sonra zor olan 11 sayı ama aslında bazı ekstralar eklediğim için 18

and eight food words but, actually, 12 because I added four bonus.

ve sekiz gıda kelimesi ama aslında 12 çünkü dört tane ekledim bonus.

Okay, so really, here are 47 difficult words to pronounce, and you're gonna learn how to

Tamam, gerçekten, burada telaffuzu zor olan 47 kelime var ve

pronounce them correctly.

bunları nasıl doğru telaffuz edeceğinizi öğreneceksiniz. Hadi

Let's go.

gidelim.

Number one, everyone's favorite beach.

Bir numara, herkesin favori plajı. O uzun E sesini yapmak için

Notice how my lips are in a square shape, here, to make that long E sound, beach.

dudaklarımın burada nasıl kare şeklinde olduğuna dikkat edin, kumsal.

And also, sheet.

Ve ayrıca, levha.

I recommend using a small hand mirror, something like this, so that you can see your lips and

Küçük bir el aynası kullanmanızı tavsiye ederim, bunun gibi bir şey, böylece dudaklarınızı görebilir ve

make sure that they look the same as mine.

benimkilerle aynı göründüklerinden emin olabilirsiniz.

You can use it throughout this lesson.

Bu ders boyunca kullanabilirsiniz.

I hope it will be useful to you.

Umarım sizin için yararlı olur.

Let's say that one more time.

Bunu bir kez daha söyleyelim.

Repeat with me, beach, sheet.

Benimle tekrar et, kumsal, çarşaf.

Probably, but we often say probably.

Muhtemelen, ama genellikle muhtemelen deriz.

That means, we just cut out that syllable, probably.

Bu, muhtemelen o heceyi kesip attığımız anlamına gelir .

Can you say that with me?

Bunu benimle söyler misin?

Probably, and probably.

Muhtemelen ve muhtemelen.

Comfortable, let's say that slowly, comfortable.

Rahat, yavaş yavaş rahat diyelim.

In the middle of that word, it sounds like [ft], ft, ft, comfortable, comfortable, but

Bu kelimenin ortasında kulağa [ft], ft, ft, rahat, rahat gibi geliyor ama

we often shorten this to be comfy.

biz bunu genellikle rahat olması için kısaltırız.

I'm wearing some comfy clothes, comfy clothes.

Rahat kıyafetler giyiyorum, rahat kıyafetler.

Can you say that with me?

Bunu benimle söyler misin?

Let's say the full word, comfortable, then comfy.

Tam kelimeyi söyleyelim, rahat, sonra rahat.

Clothes, clothes, this word trips up a lot of English learner but it sounds exactly like

Kıyafetler, kıyafetler, bu kelime İngilizce öğrenenlerin çoğunu şaşırtıyor ama kulağa tam olarak

"close the door."

"kapıyı kapat" gibi geliyor.

Close the door, I'm putting on my clothes, same thing.

Kapıyı kapat, kıyafetlerimi giyiyorum, aynı şey.

You might hear some people try to add the TH in here, clothes.

Bazı insanların buraya TH'yi eklemeye çalıştığını duyabilirsiniz , giysiler.

But really, when we're speaking quickly, it just sounds like close.

Ama gerçekten, hızlı konuştuğumuzda kulağa çok yakınmış gibi geliyor.

Clothes, I'm wearing clothes.

Giysiler, ben giysiler giyiyorum.

You're wearing clothes, probably, clothes.

Kıyafet giyiyorsun, muhtemelen kıyafet.

Months, months, this one is similar to close because we have that difficult TH in the middle

Aylar, aylar, bu kapanışa benzer çünkü kelimenin ortasında o zor TH'ye sahibiz

of the word.

.

But really, when we're speaking quickly, these are all for American English if I haven't

Ama gerçekten, hızlı konuştuğumuzda, bunların hepsi Amerikan İngilizcesi içindir, daha

already mentioned that, in American English we often just cut out the TH.

önce bahsetmediysem, Amerikan İngilizcesinde genellikle TH'yi keseriz.

When you're speaking a little bit slower, we might add it but let me show you both.

Biraz daha yavaş konuşurken ekleyebiliriz ama ikinize de göstereyim.

The first one, repeat with me, months, months.

İlki, benimle tekrar et, aylar, aylar.

My tongue is not between my teeth, like we usually do for a TH sound, months.

Aylardır bir TH sesi için genellikle yaptığımız gibi dilim dişlerimin arasında değil.

But if you wanna include the TH, you might hear some people say that, months, months,

Ama TH'yi dahil etmek istersen, bazı insanların aylar, aylar, aylar dediğini duyabilirsin

months, and your tongue just flickers out of your mouth, months, months.

ve dilin ağzından çıkıp gelir, aylar, aylar.

But it's no problem to just throw that TH away.

Ama o TH'yi öylece atmak sorun değil .

I'm sure that's something that you've been longing to hear all the time in English, just

Eminim bu, her zaman İngilizce duymayı özlediğin bir şeydir,

throw that TH away.

o TH'yi bir kenara at yeter.

Who cares?

Kimin umurunda?

This is your chance.

Bu senin şansın.

Months, months.

Aylar, aylar.

Though, though, kind of sounds like a W at the end of this word.

Yine de, kulağa bu kelimenin sonunda bir W gibi geliyor .

Say it with me, though, though.

Yine de benimle söyle. Yine de kelimesini doğru bir şekilde

You can watch this video, up here, for how to accurately use the word though.

nasıl kullanacağınızı öğrenmek için bu videoyu buradan izleyebilirsiniz .

Thought, thought, I thought was English was difficult.

Düşündüm, düşündüm, düşündüm ki İngilizce zordu.

But really, it's easy, thought.

Ama gerçekten, kolay, diye düşündü.

Through, through, this sounds exactly the same as the past tense of throw.

Through, through, bu kulağa tam olarak geçmiş atış kipiyle aynı geliyor.

I threw the ball through the tunnel.

Topu tünelden attım.

I threw the ball through the tunnel.

Topu tünelden attım.

Same sound, but they're spelled differently.

Aynı ses, ancak farklı heceleniyorlar.

Let's say that together, through, through.

Birlikte, içinden, içinden diyelim.

Drawer, drawer, some Native English speakers might argue with my pronunciation of this

Çekmece, çekmece, Anadili İngilizce olan bazı kişiler bu kelimeyi telaffuzuma itiraz edebilir

word because there are, in fact, some regional differences for the word drawer.

çünkü aslında çekmece kelimesinde bazı bölgesel farklılıklar vardır.

But when Native English speakers are speaking quickly, I wanna give you the most general

Ama ana dili İngilizce olan kişiler hızlı konuşurken, size dizilerde ve filmlerde göreceğiniz en genel telaffuzu vermek istiyorum

pronunciation that you'll see in TV shows and movies.

.

In fact, it just sounds like jor, jor, jor.

Aslında, kulağa jor, jor, jor gibi geliyor.

There is a DR at the beginning of this word, but just forget it, jor, jor.

Bu kelimenin başında bir DR var ama unut gitsin, jor, jor.

You might hear drawer, drawer with a clearer DR, drawer, drawer.

Çekmece, çekmece daha net bir DR, çekmece, çekmece duyabilirsiniz.

But when most people are speaking quickly, we just say jor.

Ama çoğu insan hızlı konuşurken biz sadece jor deriz.

Put it in the jor.

Jor'a koy.

Mirror, mirror, I already mentioned this word, telling you that it's a good idea to look

Ayna, ayna, aynaya bakmanın iyi bir fikir olduğunu söyleyerek bu kelimeden daha önce bahsetmiştim

in the mirror.

.

Here, we need to have two syllables, mirr-or.

Burada iki heceye ihtiyacımız var, mirr-or.

It kind of sounds like M-I-R-E-R, mirror, mirror, mirror.

Kulağa M-I-R-E-R, mirror, mirror, mirror gibi geliyor.

Can you say that with me, mirror?

Bunu benimle söyler misin ayna?

Desks, desks, the end of this word is a little bit weird.

Sıralar, sıralar, bu kelimenin sonu biraz garip.

What's English thinking?

İngiliz ne düşünüyor?

I don't know, but let's say it together, desks, desks.

Bilmiyorum ama beraber söyleyelim sıralar sıralar.

This is the same as asks.

Bu sorulanla aynı.

He asks a lot of questions.

Bir sürü soru soruyor.

When you say it quickly, it sounds similarly, just quicker.

Hızlı bir şekilde söylediğinizde, kulağa benzer geliyor, sadece daha hızlı.

He asks a lot of questions.

Bir sürü soru soruyor.

He asks a lot of questions.

Bir sürü soru soruyor.

Lovely, isn't it?

Güzel, değil mi?

Library, library, library, I'm going to the library.

Kütüphane, kütüphane, kütüphane, kütüphaneye gidiyorum . Bu

Make sure that you sound each of those syllables out, library, library.

hecelerin her birini seslendirdiğinizden emin olun , kitaplık, kitaplık.

Often, often, both of these are correct and it's just a personal preference.

Çoğu zaman, çoğu zaman bunların ikisi de doğrudur ve bu sadece kişisel bir tercihtir.

For me, I think I often say often without the T sound.

Benim için sık sık T sesi olmadan söylediğimi düşünüyorum .

But sometimes, I include a T just depending on what's going on in the rest of the sentence.

Ama bazen, sadece cümlenin geri kalanında olup bitenlere bağlı olarak bir T ekliyorum .

So, you've got two correct answers here.

Yani, burada iki doğru cevabınız var.

Let's say them together, often, often, often, often.

Bunları birlikte söyleyelim, sık sık, sık sık, sık sık.

Subtle, subtle, what's happening here?

İnce, ince, burada neler oluyor?

We have a BT in the middle of this word, but it sounds like a D. Well, first of all, the

Bu kelimenin ortasında bir BT var ama kulağa D ​​gibi geliyor. Her şeyden önce,

B is silent so let's forget about that.

B sessiz, o yüzden bunu unutalım.

And in American English, if there is a T with two vowels on either side, because, remember,

Ve Amerikan İngilizcesinde, her iki tarafında iki ünlü olan bir T varsa, çünkü unutmayın,

we forgot about that B, often that T changes to a D sound.

B'yi unuttuk, T genellikle D sesine dönüşür.

So, this word is a unique case because we have a silent letter in the middle of the

Yani, bu kelime benzersiz bir durum çünkü kelimenin ortasında sessiz bir harf var

word.

.

Let's say it together one more time, subtle, subtle, subtle.

Bir kez daha birlikte söyleyelim, ince, ince, ince.

Let's go on to some numbers.

Bazı rakamlara geçelim.

13, 30, 13, 30, what's the difference between these two words?

13, 30, 13, 30, bu iki kelime arasındaki fark nedir? Bunun gibi

We're gonna be talking about a bunch of pairs, like this, teens, and then the tens place

bir grup çift hakkında konuşacağız, gençler ve sonra onlar basamağı

words.

kelimeleri.

So, here, let's look at 13.

13'e bakalım.

Do you hear a T in the middle of that word, 13?

Bu kelimenin ortasında bir T sesi duyuyor musunuz, 13?

Yes, there is a T in the middle of that word, 13.

Evet, o kelimenin ortasında T var, 13.

But, if I tell you my age minus one year, 30, 30, do you hear a T in the middle of that

Ama size yaşımı eksi bir yıl, 30, 30 desem, o kelimenin ortasında bir T duyuyor musunuz

word, no.

, hayır.

This T has changed to a D. Now, this is for American English.

Bu T, D olarak değişti. Şimdi, bu Amerikan İngilizcesi içindir.

This is quite common.

Bu oldukça yaygındır.

That T is gonna sound like a T. So, let's say those two pairs together and make sure

Bu T, T gibi ses çıkaracak. O halde, bu iki çifti birlikte söyleyelim ve ayırt etmenize yardımcı olacak

that there's a T and then a D sound, which is gonna help you to differentiate.

bir T ve ardından bir D sesi olduğundan emin olalım .

And just to let you know, sometimes native speakers, when they hear other people say

Ve bilmenizi isterim ki, bazen anadili İngilizce olan kişiler, diğer insanların sayı söylediğini duyduklarında

numbers, they have difficulty with this too.

, bunda da zorlanırlar.

So, it's no problem to clarify, "Did you say 13 or 30," and you can say that again and

Yani, " 13 mü yoksa 30 mu dediniz" sorusunu netleştirmek sorun değil ve bunu tekrar söyleyebilirsiniz ve

someone will have no problem saying, "Oh, I meant 13."

birisi "Oh, 13'ü kastettim" demekte sorun yaşamaz.

Great, let's say those two together, 13, 30, 13, 30.

Harika, bu ikisi birlikte diyelim, 13, 30, 13, 30.

14, 40, do you hear something similar here?

14, 40, burada benzer bir şey duyuyor musunuz?

We have a T and then a D sound.

Bir T ve ardından bir D sesimiz var.

14, 40, 15, 50, 15, 50, 16, 60, 16, 60.

14, 40, 15, 50, 15, 50, 16, 60, 16, 60. Tüm bu çiftler için

Make sure that you're using the T and then the D for all of these pairs.

T'yi ve ardından D'yi kullandığınızdan emin olun .

17, 70, 17, 70, 18, 80, 18, 80, 19, 90, 19, 90.

17, 70, 17, 70, 18, 80, 18, 80, 19, 90, 19, 90.

In 1990, in the year 1990, I was three years old, so I don't remember too much from the

1990'da, 1990 yılında, üç yaşındaydım, bu yüzden 1990 yılından pek bir şey hatırlamıyorum.

year 1990.

Fourth, fourth, having a TH at the end of words sometimes trips up English learners,

Dördüncüsü, dördüncüsü, kelimelerin sonunda TH olması bazen İngilizce öğrenenleri şaşırtabilir, bu

so here's your chance to practice it.

yüzden pratik yapma şansın burada.

Let's say it, fourth, fourth.

Dördüncü, dördüncü diyelim.

Notice, my tongue is between my teeth here.

Dikkat et, dilim burada dişlerimin arasında.

I want yours to look exactly the same.

Seninkinin tamamen aynı görünmesini istiyorum.

Fourth, fifth, fifth, there's a little bit of spit that happens here with this word,

Dördüncü, beşinci, beşinci, burada bu kelimeyle birlikte biraz tükürük var,

so watch out if you're too close to somebody.

bu yüzden birine çok yakınsanız dikkatli olun.

Let's say it together, fifth, fifth.

Birlikte beşinci, beşinci diyelim.

My tongue is between my teeth.

Dilim dişlerimin arasında.

I hope yours is too.

Umarım seninki de öyledir.

Fifth, sixth, sixth.

Beşinci, altıncı, altıncı.

This is a workout for your jaw, and your tongue and your teeth.

Bu, çeneniz, diliniz ve dişleriniz için bir egzersizdir .

Let's say it slowly, sixth, just like saying the word six and adding TH, favorite English

Yavaşça altıncı olarak söyleyelim, tıpkı altı kelimesini söyleyip sonuna TH, en sevilen İngilizce

learner's sound the T-H to the end of it.

öğrenicisinin sesi olan T-H'yi eklemek gibi.

Sixth, sixth.

Altıncı, altıncı.

Twenty, twenty, there's a T in the middle of this word.

Yirmi, yirmi, bu kelimenin ortasında bir T var .

What happened to it?

Ona ne oldu?

It's gone.

Gitti.

So, we need to pronounce with word without the T, tweny, tweny.

Yani, T, tweny, tweny olmadan kelime ile telaffuz etmemiz gerekiyor.

This is something that often happens in English when there's an NT in the middle of word.

Bu, kelimenin ortasında bir NT olduğunda İngilizce'de sıklıkla olan bir şeydir.

For example, words like sentence, winter, these words also have a T but we don't pronounce

Örneğin cümle, kış gibi kelimelerde bu kelimelerin de T harfi vardır ama biz onu telaffuz etmeyiz

it.

.

So, I wanna help you pronounce this a little bit better.

Bunu biraz daha iyi telaffuz etmenize yardımcı olmak istiyorum . Hadi

Let's practice the word twenty.

yirmi kelimesini çalışalım.

But if you wanna take it deeper, you can watch a previous video that I made about NT in the

Ama daha derine inmek isterseniz, daha önce NT hakkında yaptığım bir videoyu

middle of words.

kelimelerin ortasında izleyebilirsiniz.

Up here, you can click on that link and watch that pronunciation video.

Burada, o bağlantıya tıklayıp o telaffuz videosunu izleyebilirsiniz.

Let's say that together, twenty, twenty, twenty.

Birlikte yirmi, yirmi, yirmi diyelim.

Now, let's move on to some food words that are difficult.

Şimdi zor olan bazı yemek sözlerine geçelim . İster

We're often in food situations, whether it's at our house, or at a restaurant or just talking

evimizde, ister bir restoranda ya da sadece

about drinking something, so I wanna make sure that you can pronounce these correctly.

bir şeyler içmekten bahsediyor olalım, sık sık yemek durumlarındayız, bu yüzden bunları doğru telaffuz edebildiğinizden emin olmak istiyorum.

Water, water, this is quite an American English pronunciation.

Su, su, bu tam bir Amerikan İngilizcesi telaffuzu.

If you wanna speak like an American, this is a keyword to use.

Bir Amerikalı gibi konuşmak istiyorsanız, bu kullanılacak bir anahtar kelimedir. Daha önce konuştuğumuz gibi,

Make sure that that T has changed to a D, like we've already talked about, water.

T'nin D olarak değiştiğinden emin olun , su.

And make sure the ER at the end is quite wrong, water, water, water.

Ve sondaki acil servisin oldukça yanlış olduğundan emin olun, su, su, su.

Can you say that with me, water?

Bunu benimle söyler misin, su?

I want some water.

Biraz su istiyorum.

Coffee, coffee, make sure that F, here, is clear.

Kahve, kahve, buradaki F'nin temiz olduğundan emin olun .

Your teeth are on your bottom lip and there's some air passing through, coffee, coffee.

Dişlerin alt dudağında ve içinden biraz hava geçiyor, kahve, kahve.

This is actually tea but, shh, don't tell anybody.

Bu aslında çay ama şşşt kimseye söyleme.

Wine, wine, make sure that the W is clear, wine, wine.

Şarap, şarap, W'nin temiz olduğundan emin olun, şarap, şarap.

Beer, beer, let's break down this word because it's a common word, but I've heard a lot of

Bira, bira, hadi bu kelimeyi parçalara ayıralım çünkü bu yaygın bir kelime ama

mispronunciations for it.

onun için çok fazla yanlış telaffuz duydum.

So, let's say it slowly, beer, beer.

Öyleyse yavaşça söyleyelim, bira, bira.

Do you hear that final part, er, er, er.

Son kısmı duyuyor musun, er, er, er.

Do you see my lips, the way that they're moving?

Hareket eden dudaklarımı görüyor musun?

I want yours to do the same thing, beer, beer, beer.

Seninkinin de aynı şeyi yapmasını istiyorum, bira, bira, bira.

I want some beer.

Biraz bira istiyorum.

Refrigerator, refrigerator, I'm gonna give you some good news about this word in just

Buzdolabı, buzdolabı, birazdan size bu kelimeyle ilgili güzel bir haber vereceğim

a moment, but let's practice this word.

, ama bu kelimeyi pratik yapalım.

Refrig ... make sure that there's some vibration happening here ... refrigerator, refrigerator.

Soğutma ... burada bir miktar titreşim olduğundan emin olun ... buzdolabı, buzdolabı.

Where is that [da] coming from that end?

Bu [da] o uçtan nereden geliyor?

There is a T, and that T is changing to a D. So, let's try to speed this word up.

Bir T var ve bu T, D olarak değişiyor. Öyleyse, bu kelimeyi hızlandırmaya çalışalım.

If you have difficultly with this word, just break it down into different segments with

Bu kelimeyi kullanmakta zorlanıyorsanız, onu benimle birlikte farklı bölümlere ayırın

me, and then we'll put it all together.

ve sonra hepsini bir araya getireceğiz.

Refrigerator, refrigerator, my refrigerator broke so I have to get a new one.

Buzdolabı, buzdolabı, buzdolabım bozuldu yenisini almak zorundayım. Kullanabileceğimiz

We're so lucky to live in a time with refrigerators that we can use, refrigerator.

buzdolaplarının olduğu bir zamanda yaşadığımız için çok şanslıyız , buzdolabı.

But, I have some good news.

Ama bazı iyi haberlerim var.

You can say fridge, fridge.

Buzdolabı, buzdolabı diyebilirsiniz.

Oh, we say this all the time because the word refrigerator is a big word.

Oh, bunu her zaman söylüyoruz çünkü buzdolabı kelimesi büyük bir kelime.

Let's be honest.

Dürüst olalım.

So, you can just shorten it and say fridge.

Yani, sadece kısaltabilir ve buzdolabı diyebilirsiniz.

I need to buy a new fridge.

Yeni bir buzdolabı almam gerekiyor.

What's the best fridge on the market?

Piyasadaki en iyi buzdolabı hangisi?

I'm so lucky to have a fridge.

Buzdolabım olduğu için çok şanslıyım.

Let's say this word slowly, fridge, fridge.

Bu kelimeyi yavaş yavaş söyleyelim, buzdolabı, buzdolabı.

There's a [ga].

Bir [ga] var.

That vibration that's happening here, fridge.

Burada meydana gelen o titreşim, buzdolabı.

Hamburger, hamburger, if you have ever seen The Pink Panther, or you've at least seen

Hamburger, hamburger, eğer The Pink Panther'i daha önce gördüyseniz veya en azından

The Pink Panther clip with Steve Martin, where he tries to say the word hamburger.

Steve Martin'in hamburger kelimesini söylemeye çalıştığı The Pink Panther klibini gördünüz.

Oh, I love this clip.

Ah, bu klibe bayılıyorum.

If you have not seen it, I recommend just typing into the internet "Pink Panther hamburger."

Eğer görmediyseniz internete "Pink Panther hamburger" yazmanızı tavsiye ederim.

You'll laugh for days.

Günlerce güleceksin.

I certainly do, and every time that I see it I laugh.

Kesinlikle seviyorum ve her gördüğümde gülüyorum. Hamburger

Let's try to say it together so that you can pronounce it better than Steve Martin in this

filmindeki Steve Martin'den daha iyi telaffuz edebilmeniz için birlikte söylemeye çalışalım

movie, hamburger.

.

Make sure that the H has some air coming out, hamburger.

H'den bir miktar hava çıkışı olduğundan emin olun, hamburger.

Those two final sounds are quite similar, er, gr, er, er, hamburger.

Bu son iki ses oldukça benzer, er, gr, er, er, hamburger.

All right, let's say it all together, hamburger, hamburger.

Pekala, hep birlikte söyleyelim, hamburger, hamburger.

I'd like to buy a hamburger.

Bir hamburger almak istiyorum.

Breakfast, lunch, dinner, breakfast.

Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği, kahvaltı.

That final A kind of sounds like a short I, breakfast.

Bu son A, kulağa kısa bir I, kahvaltı gibi geliyor .

A fist is this, when you do this with your hands you making fists, because you're angry.

Yumruk budur, bunu ellerinle yaptığında yumruk yaparsın, çünkü kızgınsın.

Well, I hope you're not angry about breakfast, but it's pretty much that same sound, breakfast,

Umarım kahvaltı konusunda kızgın değilsindir, ama hemen hemen aynı ses, kahvaltı,

breakfast.

kahvaltı.

Then we have lunch, lunch.

Sonra öğle yemeği yiyoruz, öğle yemeği.

Make sure that your tongue is out of your mouth to make the L, lunch.

L, öğle yemeği yapmak için dilinizin ağzınızın dışında olduğundan emin olun.

And then, dinner, dinner, dinner.

Ve sonra, akşam yemeği, akşam yemeği, akşam yemeği.

You might hear the word supper, but I've only heard people from the South use this and most

Akşam yemeği kelimesini duyabilirsiniz, ancak bunu sadece Güneylilerin kullandığını duydum ve çoğu

people just say dinner, so I recommend using the most common word, dinner, dinner.

insan sadece akşam yemeği diyor, bu yüzden en yaygın kelime olan akşam yemeği, akşam yemeğini kullanmanızı tavsiye ediyorum.

For your evening meal, dinner.

Akşam yemeğiniz için, akşam yemeği.

And finally, we have the best part of all, dessert, dessert.

Ve son olarak, en iyi kısmımız var, tatlı, tatlı.

Oh, why is there a Z in the middle of this word?

Oh, bu kelimenin ortasında neden bir Z var ?

Dessert, there's a lot of vibration going on here, dessert, dessert, dessert.

Tatlı, burada çok fazla titreşim oluyor , tatlı, tatlı, tatlı.

Well, we need to make a difference between the word dessert and the word desert.

Peki, tatlı kelimesi ile tatlı kelimesi arasında bir fark yaratmamız gerekiyor.

The word desert is where cactuses and snakes live, but we don't want to eat the desert.

Çöl kelimesi kaktüslerin ve yılanların yaşadığı yerdir ama biz çölü yemek istemiyoruz.

We want to eat dessert, so make sure that we're pronouncing this correctly.

Tatlı yemek istiyoruz, bu yüzden bunu doğru telaffuz ettiğimizden emin olun.

The emphasis is on that second syllable, dessert, dessert.

Vurgu o ikinci hecede, tatlı, tatlı.

But when we're talking about the sand, and cactuses and snakes, we say desert, desert.

Ama kumdan, kaktüslerden ve yılanlardan bahsederken çöl diyoruz, çöl.

In fact, the emphasis is on the first part, desert.

Aslında, vurgu ilk kısım üzerindedir, çöl.

And to go along with dessert, we have chocolate, chocolate.

Ve tatlıyla birlikte, çikolatamız var, çikolata.

There's a lot of sounds in the middle of this word that are being reduced.

Bu kelimenin ortasında azaltılan birçok ses var .

So, I wanna make it simple.

Yani, basitleştirmek istiyorum.

Just remember, choc-late, choc-late.

Unutma, çikolata geç, çikolata geç.

If you say choc-o-late, people will look at you a little bit strange, so make sure you

Choc-o-late dersen, insanlar sana biraz garip bakarlar, bu yüzden

cut out that middle part and just say choc-late.

o orta kısmı kesip sadece çikolata dediğinden emin ol.

I want some chocolate milk.

Biraz çikolatalı süt istiyorum.

I like hot chocolate.

Sıcak çikolatayı severim.

I wanna eat chocolate every day, chocolate.

Her gün çikolata yemek istiyorum, çikolata.

How did you do?

Nasıl yaptın?

You can click in the description to see a time stamp for each of the words that we talked

Bahsettiğimiz kelimelerin her biri için bir zaman damgası görmek için açıklamaya tıklayabilirsiniz

about.

.

Maybe the word 16 and 60 aren't difficult for you, but the word mirror is.

Belki 16 ve 60 kelimesi sizin için zor değil ama ayna kelimesi zor.

Excellent, go to that time stamp and practice it five times out loud.

Mükemmel, o zaman damgasına gidin ve yüksek sesle beş kez pratik yapın.

You can do it.

Bunu yapabilirsin.

And now, I have a question for you.

Ve şimdi size bir sorum var.

Which one of these words was the most difficult for you to pronounce, and which other words

Bu kelimelerden hangisini telaffuz etmekte en çok zorlandınız ve ilerideki bir derste başka hangi kelimeleri

would you like me to help you pronounce in a future lesson?

telaffuz etmenize yardımcı olmamı istersiniz ?

Thank you so much for learning English with me, and I'll see you again next Friday for

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim . Gelecek Cuma

a new lesson here on my YouTube channel.

YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free ebook, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much, bye.

Çok teşekkürler, hoşçakal.