27 Clothing PHRASAL VERBS

Vanessa: Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Vanessa: Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to get dressed?

Giyinmeye hazır mısın? Hadi

Let's do it.

yapalım.

Everyone wears clothes.

Herkes kıyafet giyer.

I'm wearing clothes.

Ben kıyafet giyiyorum.

I hope you're wearing clothes.

Umarım kıyafet giyiyorsundur.

Talking about your daily life, like clothing is a great way to expand your vocabulary and

Kıyafet gibi günlük hayatınız hakkında konuşmak, kelime dağarcığınızı genişletmenin ve

really use English every day.

İngilizceyi her gün gerçekten kullanmanın harika bir yoludur. Bu

So today I'd like to invite you on a journey with me to talk about 27 phrasal verbs related

yüzden bugün sizi giyimle ilgili 27 deyimsel fiil hakkında konuşmak için benimle bir yolculuğa davet etmek istiyorum

to clothing.

.

Today, Dan, my husband is going to be the model for all of the phrasal verbs that we

Bugün, Dan, kocam konuştuğumuz tüm deyimsel fiiller için model olacak

talk about.

.

I am very pregnant right now and it's difficult for me to get into clothing, so I really appreciate

Şu anda çok hamileyim ve giyinmek benim için zor, bu yüzden yardımını gerçekten takdir ediyorum

his help.

.

By the time you're watching this video, I've already had my baby, but right now I haven't,

Siz bu videoyu izlerken, benim zaten bebeğim olmuştu ama şu anda yok,

so thank you Dan for your help.

bu yüzden yardımın için teşekkürler Dan.

Let's get started with the first category of clothing phrasal verbs.

İlk giyim öbek fiil kategorisi ile başlayalım .

If a phrasal verb can be split, and a lot of these can, look for the blue pronouns so

Bir deyimsel fiil bölünebiliyorsa ve bunların çoğu bölünebiliyorsa,

that you can see how to split the phrasal verb.

deyimsel fiilin nasıl bölüneceğini görebilmek için mavi zamirleri arayın .

For example, I put on the shirt or I put it on.

Mesela gömleği giyerim ya da giyerim.

Let's take a look at the first category.

İlk kategoriye bir göz atalım.

Vanessa: Buying, try on, get into, fit into.

Vanessa: Satın al, dene, içine gir, uyum sağla.

Dan is trying on this striped shirt.

Dan bu çizgili gömleği deniyor.

He already tried on a red one.

Zaten kırmızı olanı denedi.

Which one should he get?

Hangisini almalı?

He tried it on.

Üzerinde denedi.

Do you think that Dan will be able to get into this shirt?

Dan'in bu gömleğe girebileceğini düşünüyor musun ?

He used to fit into it 30 years ago.

30 yıl önce buna uyuyordu.

Dressing, put on, throw on, have on, take off.

Giyinmek, giymek, atmak, giydirmek, çıkarmak.

Dan puts on a hoodie because it's a little bit chilly outside today.

Dan kapüşonlu giyiyor çünkü bugün dışarısı biraz soğuk. O

He puts it on.

koyar.

He's late for work so he's just going to throw on his hoodie and run out the door.

İşe geç kaldı, bu yüzden kapşonlusunu giyip kapıdan koşacak.

He's throwing it on.

Üzerine atıyor. Bahar olmasına

Dan has had on his hoodie all day, even though it's spring.

rağmen Dan bütün gün kapşonlusunu giydi .

He had it on.

Üzerinde vardı.

Vanessa: After wearing his hoodie all day, he is finally ready to take it off.

Vanessa: Kapşonlusunu bütün gün giydikten sonra nihayet çıkarmaya hazır.

Closing, zip up, button up, tuck in, roll up.

Kapatma, fermuar açma, ilikleme, katlama, sarma.

Dan zips up his coat to get ready to go outside.

Dan dışarı çıkmaya hazırlanmak için ceketinin fermuarını çekiyor.

He zips it up.

Fermuarını kapatıyor.

He makes sure to button up his dress shirt carefully before his date with me.

Benimle randevusundan önce gömleğinin düğmelerini dikkatlice ilikliyor.

He buttons it up.

Düğmelerini ilikliyor.

After buttoning it up, it's time to tuck in his shirt.

Düğmelerini ilikledikten sonra sıra gömleğini sokmaya geliyor .

He tucks it in.

It's warm this afternoon so Dan decides to roll up his sleeves before going outside.

Bu öğleden sonra hava sıcak, bu yüzden Dan dışarı çıkmadan önce kolları sıvamaya karar veriyor.

He rolls them up.

Onları yuvarlar.

Fancy, dress up, dress up like.

Süslü, giyin, gibi giyin.

Dan is really dressing up for this date.

Dan gerçekten bu randevu için giyiniyor. Sence

Do you think he's going to change his pants?

pantolonunu değiştirecek mi?

Vanessa: Dan is dressed up like an annoying tourist.

Vanessa: Dan sinir bozucu bir turist gibi giyinmiş . Süslü giyinmek ile birinin giyinme şeklini taklit etmek olan benzer giyinmek

Notice the difference between dress up, which is fancy and dress up like, which is to imitate

arasındaki farka dikkat edin

the way someone dresses.

.

Weather, bundle up, wrap up, strip down.

Hava durumu, paketleyin, sarın, soyun.

Don't forget to bundle up before you go outside.

Dışarı çıkmadan önce toplanmayı unutmayın.

Make sure you wrap up.

Tamamladığınızdan emin olun.

It's cold out there.

Dışarısı soğuk.

When Dan got inside, it was so hot that he needed to strip down.

Dan içeri girdiğinde hava o kadar sıcaktı ki soyunması gerekti.

Ah, that feels better.

Ah, bu daha iyi hissettiriyor.

Old, wear out.

Eski, yıpranmış.

Dan wore his favorite shorts so much that now they are completely worn out.

Dan en sevdiği şortu o kadar çok giymişti ki artık tamamen yıpranmıştı.

He wore them out.

Onları yıprattı.

Shoes, slip on, slip off, lace up, break in, kick off.

Ayakkabılar, giy, çıkar, bağla, zorla gir, fırlat.

Dan slips on his shoes before he goes outside.

Dan dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını giyer.

He slips them on.

Onları kaydırır.

Vanessa: He quickly slips them off every time he goes inside the house.

Vanessa: Ne zaman eve girse onları hemen çıkarıyor .

Dan is lacing up his hiking boots and then he ties the laces into a double knot.

Dan yürüyüş botlarını bağlıyor ve ardından bağcıkları çift düğüm olacak şekilde bağlıyor.

He laces them up.

Onları bağlar.

These are new boots, so Dan needs to break them in for a few days.

Bunlar yeni çizmeler, bu yüzden Dan'in birkaç günlüğüne onları zorlaması gerekiyor.

Dan kicks off his hiking boots after a long hike.

Dan, uzun bir yürüyüşün ardından yürüyüş botlarını çıkarıyor .

Ah, that feels good.

Bu iyi hissettiriyor.

He kicks them off.

Onları kovuyor.

Modifying, let out, taken.

Değiştirme, bırakma, alma.

This shirt is a little too small.

Bu gömlek biraz fazla küçük.

Dan needs to get it let out if he wants to wear it comfortably.

Dan rahat giymek istiyorsa çıkarması gerekiyor .

The tailor will let it out.

Terzi bırakacak.

Dan really likes these pants, but they're too big.

Dan bu pantolonları gerçekten seviyor ama çok büyükler.

Maybe he will get them taken in professionally.

Belki onları profesyonelce içeri alır.

The tailor will take them in.

Terzi alacak onları.

Tidying, fold up, hang up, put away.

Topla, katla, as, kaldır.

After washing his favorite cat tank top Dan folds it up carefully.

Dan, en sevdiği kedi kolsuz bluzunu yıkadıktan sonra dikkatlice katlıyor.

Now that this video is finished, Dan hangs up his coat and puts it away in the closet.

Bu video bittiğinde, Dan ceketini asıyor ve dolaba kaldırıyor.

He hangs it up.

Asıyor.

Vanessa: Now I'd like to give you a little test.

Vanessa: Şimdi sana küçük bir test yapmak istiyorum .

Do you think you can fill in the blank with the correct phrasal verb?

Boşluğu doğru deyimsel fiil ile doldurabileceğinizi düşünüyor musunuz ?

I'm going to read a sentence with a blank and I want you to think about which phrasal

Boşluk bırakılmış bir cümle okuyacağım ve sizden cümlede hangi deyimsel

verb would be best in the sentence and then I'm going to read the sentence a second time

fiilin daha iyi olacağını düşünmenizi istiyorum ve ardından cümleyi ikinci kez

with the correct phrasal verb.

doğru deyimsel fiille okuyacağım.

I'd like you to also try to read these sentences out loud with me.

Bu cümleleri benimle birlikte yüksek sesle okumaya çalışmanızı da isterim. Öbek fiilleri

It's going to be a great chance to remember the phrasal verbs because you're speaking

hatırlamak için harika bir fırsat olacak çünkü

out loud and also you're trying to think of which one's the best fit.

yüksek sesle konuşuyorsunuz ve ayrıca hangisinin en uygun olduğunu düşünmeye çalışıyorsunuz.

Let's get started.

Başlayalım.

After going to Paris, Dan felt inspired to ________ more often instead of wearing sweatpants

Dan, Paris'e gittikten sonra her gün eşofman ve kapşonlu giymek yerine daha sık ________ için ilham aldı

and a hoodie every day.

.

After going to Paris, Dan felt inspired to dress up more often instead of wearing sweatpants

Dan, Paris'e gittikten sonra her gün eşofman ve kapşonlu giymek yerine daha sık giyinmek için ilham aldı

and a hoodie every day.

.

He went to the store to ________ some classy shirts.

Bazı klas gömlekler ________ için dükkana gitti .

Vanessa: What do you think goes in the blank?

Vanessa: Sizce boşluğa ne gelir?

He went to the store to try on some classy shirts.

Bazı şık gömlekleri denemek için mağazaya gitti .

First he ________ his hoodie, that was ______ after years of daily use.

İlk olarak, yıllarca günlük kullanımdan sonra ______ olan kapşonlusunu ________.

First he took off his hoodie that was worn out after years of daily use.

Önce yıllarca günlük kullanımdan yıpranan kapşonlusunu çıkardı.

As he was _______ the first colored shirt he took a look in the mirror.

O _______ ilk renkli gömlek olduğu için aynaya baktı.

As he was buttoning up the first colored shirt he took a look in the mirror.

İlk renkli gömleğini iliklerken aynaya baktı.

Vanessa was going to love his new style.

Vanessa onun yeni tarzına bayılacaktı.

He carefully ______ the shirts and came out of the dressing room to look at the shoe selection.

Gömlekleri dikkatlice ______ ve ayakkabı seçimine bakmak için soyunma odasından çıktı.

Vanessa: He carefully hung up the shirts and came out of the dressing room to look at the

Vanessa: Dikkatlice gömlekleri astı ve ayakkabı seçimine bakmak için soyunma odasından çıktı

shoe selection.

.

He ______ some brown dress shoes, but all of the shoes seem too stiff and uncomfortable.

Birkaç kahverengi elbise ayakkabısı ______ ama tüm ayakkabılar çok sert ve rahatsız görünüyor.

He laced up some brown dress shoes, but all the shoes seem too stiff and uncomfortable.

Kahverengi elbise ayakkabılarının bağcıklarını bağladı ama bütün ayakkabılar çok sert ve rahatsız görünüyor.

It would take too long to _________ so Dan decided just to buy the shirts.

_________ çok uzun sürerdi, bu yüzden Dan sadece gömlekleri almaya karar verdi.

It would take too long to break them in so Dan decided to just buy the shirts.

Onları kırmak çok uzun sürerdi, bu yüzden Dan sadece gömlekleri almaya karar verdi.

Half classy was better than not classy at all.

Yarım klas, hiç klas olmamaktan daha iyiydi .

Now I'm going to read the story out loud all together one more time.

Şimdi hikayeyi bir kez daha hep birlikte yüksek sesle okuyacağım.

I want you to try to read it out loud with me to exercise your pronunciation, to challenge

Telaffuzunuzu geliştirmek,

your memory and just to be able to use English.

hafızanızı zorlamak ve sadece İngilizceyi kullanabilmek için benimle yüksek sesle okumaya çalışmanızı istiyorum.

Let's read that full story.

O hikayenin tamamını okuyalım.

After going to Paris, Dan felt inspired to dress up more often instead of wearing sweatpants

Dan, Paris'e gittikten sonra her gün eşofman ve kapşonlu giymek yerine daha sık giyinmek için ilham aldı

and a hoodie every day.

.

Vanessa: He went to the store to try on some classy shirts.

Vanessa: Şık gömlekler denemek için mağazaya gitti .

First he took off his hoodie that was worn out after years of daily use.

Önce yıllarca günlük kullanımdan yıpranan kapşonlusunu çıkardı.

As he was buttoning up the first colored shirt, he took a look in the mirror.

İlk renkli gömleğini iliklerken aynaya baktı.

Vanessa was going to love his new style.

Vanessa onun yeni tarzına bayılacaktı.

He carefully hung up the shirts and came out of the dressing room to look at the shoe selection.

Dikkatlice gömlekleri astı ve ayakkabı seçimine bakmak için soyunma odasından çıktı.

He laced up some brown dress shoes, but all the shoes seem too stiff and uncomfortable.

Kahverengi elbise ayakkabılarının bağcıklarını bağladı ama bütün ayakkabılar çok sert ve rahatsız görünüyor.

It would take too long to break them in so Dan decided to just buy the shirts.

Onları kırmak çok uzun sürerdi, bu yüzden Dan sadece gömlekleri almaya karar verdi.

Half classy was better than not classy at all.

Yarım klas, hiç klas olmamaktan daha iyiydi .

And now I have a question for you.

Ve şimdi size bir sorum var.

In the comments let me know, can you use these phrasal verbs to describe what you did to

Yorumlarda bana bildirin, bugün giyinmek için ne yaptığınızı açıklamak için bu deyimsel fiilleri kullanabilir misiniz

get dressed today?

?

You might say, "Well, I just slipped on my shoes and threw on a tee shirt," or "I had

"Ayakkabılarımı giydim ve bir tişört giydim" veya "

to get dressed up for a presentation today."

Bugün bir sunum için giyinmem gerekiyordu" diyebilirsiniz.

Let me know in the comments and thank you so much for learning English with me.

Yorumlarda bana haber verin ve benimle İngilizce öğrendiğiniz için çok teşekkür ederim.

I'll see you again next Friday for a new lesson here on my YouTube channel, bye.

Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere , hoşçakalın.

Vanessa: The next step is to download my free ebook, Five Steps to Becoming a Confident

Vanessa: Bir sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

English Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.