Speak With Me: English Speaking Practice

Vanessa: Hey, I'm in the market  

Vanessa: Hey,

for a new gig. My day job is in sales, but it's  not my dream job so I'm looking for something  

yeni bir iş için   pazardayım. Günlük işim satış, ancak bu benim hayalimdeki iş değil, bu yüzden tıp alanında bir şey arıyorum

in the medical field. Do you think you could  help me? Would you know how to respond to this?  

. Bana yardım edebileceğini düşünüyor musun ? Buna nasıl cevap vereceğinizi biliyor musunuz?

Well, let's talk about it. Vanessa: 

Peki, bunun hakkında konuşalım. Vanessa:

New gig, day job, medical field. Today we  are going to practice speaking together  

Yeni iş, günlük iş, tıp alanı. Bugün işiniz hakkında birlikte konuşma alıştırması yapacağız

about your job. You are going to  learn some important vocabulary,  

. Bazı önemli kelimeleri,

questions, and a sample conversation.  Plus a chance to practice speaking with me  

soruları ve örnek bir konuşma öğreneceksiniz. Artı, bugün benimle işiniz hakkında konuşma pratiği yapma şansı

about your job today. I hope that this lesson will  boost skills because talking about your job is an  

. İşiniz hakkında konuşmak

extremely common daily conversation topic, so with  today's lesson, you'll be on your way to success.  

son derece yaygın bir günlük sohbet konusu olduğundan, bu dersin becerilerinizi artıracağını umuyorum, bu nedenle bugünün dersiyle başarıya giden yolda olacaksınız. Bu derste

To help you remember everything that you  learn in this lesson, I've created a free PDF  

öğrendiğiniz her şeyi hatırlamanıza yardımcı olmak için

worksheet that you can download and use all of the  vocabulary, expressions, questions, conversations,  

tüm kelimeleri, ifadeleri, soruları, konuşmaları   indirip kullanabileceğiniz

and you can answer Vanessa's challenge question  at the end of the worksheet. You can click on  

ve çalışma sayfasının sonunda Vanessa'nın meydan okuma sorusunu yanıtlayabileceğiniz ücretsiz bir PDF   çalışma sayfası oluşturdum. .

the link in the description to download it.  All right, let's get started with some common  

İndirmek için   açıklamadaki bağlantıya tıklayabilirsiniz. Pekala,

vocabulary about jobs. Vanessa: 

meslekler hakkında bazı genel   sözcüklerle başlayalım. Vanessa:

The first category have to do with employment.  We'll talk about unemployment later. You might  

İlk kategori istihdamla ilgili. İşsizlik hakkında daha sonra konuşacağız.

say, my day job is in an office, but I'm  taking some night classes to become a nurse.  

Gündüz işim bir ofiste, diyebilirsiniz, ancak hemşire olmak için bazı gece dersleri alıyorum.

This expression, my day job usually means your  primary job. The way that you make the most money,  

Bu ifade, benim günlük işim genellikle birincil işiniz anlamına gelir . En çok parayı kazanma şekliniz

it could imply that it's during the day. But if  you happen to work a night shift, you can still  

gün içinde olduğu anlamına gelebilir. Ancak gece vardiyasında çalışıyorsanız yine de

say my day job. This is my main job and how I make  money. It's my day job. Another way to talk about  

benim gündüz işim diyebilirsiniz. Bu benim asıl işim ve nasıl para kazandığım. Bu benim günlük işim. Asıl işiniz hakkında konuşmanın başka bir yolu da,

your main job is to say my nine to five is in a  marketing firm. My nine to five, this talks about  

benim dokuzdan beşe kadar bir pazarlama şirketinde olduğunu söylemektir . Dokuzdan beşe kadar, bu,    sabah

the hours that you work, 9:00 AM to 5:00 PM. You  might work different hours. You might work 7:00 AM  

9:00'dan akşam 5:00'e kadar çalıştığınız saatlerden bahsediyor. Farklı saatlerde çalışabilirsiniz. 07:00

to 4:00 PM. You might work in the afternoon or the  evening, but we still use my nine to five to talk  

- 16:00 saatleri arasında çalışabilirsiniz. Öğleden sonra veya akşam çalışıyor olabilirsiniz , ancak yine de

about your primary job, my nine to five. Vanessa: 

ana işiniz olan benim dokuzdan beşe kadar olan işiniz hakkında konuşmak için dokuzdan beşe kadar kullanıyoruz. Vanessa:

There is kind of a new movement talking about this  expression and it's often about how people don't  

Bu ifadeden bahseden yeni bir hareket var ve bu genellikle insanların

like their nine to five, that this is something  that they're not satisfied with. And people who  

dokuzdan beşe kadar  sevmedikleri, bu onların doymadıkları bir şeydir. Ve

are not enjoying their nine to five might find  some articles online that say, "Want to ditch  

dokuzdan beşe kadar keyif almayan kişiler internette "

your nine to five? Here's how to find your dream  job." An expression we'll talk about in a moment,  

Dokuzdan beşe  bırakmak mı istiyorsunuz? İşte hayalinizdeki işi nasıl bulacağınız ile ilgili bazı makaleler bulabilir . Birazdan bahsedeceğimiz bir ifade,

but sometimes in this modern age, nine to five  implies that it's just a job. I don't really care  

ama bazen bu modern çağda, dokuzdan beşe bunun sadece bir iş olduğunu ima eder. Gerçekten umrumda değil

about it, it's my nine to five. It's the way that  you make money, but it's not really your passion,  

, dokuza beşim var. Para kazanmanın yolu bu, ama bu senin tutkun değil,

it's my nine to five. Vanessa: 

benim dokuza beşim. Vanessa:

What about jobs that are not your primary money  making job? You can use a lot of different  

Asıl para  kazandıran işiniz olmayan işler ne olacak ? Pek çok farklı

expressions. We could call those jobs a gig, a  side-gig, a hustle, a side-hustle. Or you might  

ifade kullanabilirsiniz. Bu işleri bir iş, bir yan iş, bir koşuşturma, bir yan iş olarak adlandırabiliriz. Ya da

just say I do it on the side. So let's imagine  that you make earrings, but it's not your nine  

sadece yandan yapıyorum diyebilirsiniz. Öyleyse, küpe yaptığınızı hayal edelim, ancak dokuzdan beşe kadar vaktiniz yok

to five. It's not your primary job. Well, you  might say, I do it on the side. I make earrings  

. Bu senin birincil işin değil. Pekala , bunu yandan yapıyorum diyebilirsiniz. Kenarlarına küpe   yapıyorum

on the side. Or you could say, I have a side gig  making earrings. This is not your primary job,  

. Ya da küpeler yapan bir ek işim var diyebilirsiniz . Bu senin birincil işin değil,

but it's something that you do and you still  make some money, but it's not your primary job. 

ama yaptığın bir şey ve yine de biraz para kazanıyorsun, ama asıl işin bu değil.

Vanessa: If you don't work 40 hours a week at a job,  

Vanessa: Bir işte haftada 40 saat çalışmıyorsanız,

then you have a part-time job. In the US, 40  hours per week is considered a full-time job.  

yarı zamanlı bir işiniz var demektir. ABD'de haftada 40 saat tam zamanlı iş olarak kabul edilir.

But a lot of jobs are part-time jobs. So you  might say, yep, I work a part-time job on the  

Ancak birçok iş yarı zamanlı işlerdir. Yani , evet, hafta sonları bir restoranda yarı zamanlı bir işte çalışıyorum diyebilirsiniz

weekends at a restaurant. I work a part-time  job. Maybe it's your main way of making money,  

. Yarı zamanlı bir işte çalışıyorum. Belki bu sizin ana para kazanma yolunuzdur,

you just work less hours or maybe it's just  a side thing, or maybe you're also a student  

sadece daha az saat çalışırsınız veya belki bu yalnızca ek bir şeydir veya belki de öğrencisiniz

and you have a part-time job at the same time.  That's a great way to describe something that you  

ve aynı zamanda yarı zamanlı bir işiniz vardır. Bu, haftada 40 saatten az çalıştığınız bir şeyi tarif etmenin harika bir yolu

work less than 40 hours a week on. Vanessa: 

. Vanessa:

Now let's talk about unemployment. Unfortunately,  over the last few years, a lot of people  

Şimdi işsizlik hakkında konuşalım. Ne yazık ki son birkaç yıl içinde pek çok kişi

became unemployed. This is really scary. You don't  know how you're going to survive, feed you family,  

işsiz kaldı. Bu gerçekten korkutucu. Nasıl hayatta kalacağınızı, ailenizi nasıl besleyeceğinizi,

take care of your future. You might be laid  off, laid off means you didn't personally  

geleceğinize nasıl bakacağınızı bilmiyorsunuz. İşten çıkarılmış olabilirsiniz , işten çıkarılmış olmanız kişisel olarak

do something wrong, but the company either cut  your position, they couldn't pay for you anymore  

yanlış bir şey yapmadığınız anlamına gelir, ancak şirket ya pozisyonunuzu keser, artık sizin için ödeme yapamaz

and it's not something personal. It's usually  a problem within the company. So when a company  

ve bu kişisel bir şey değildir. Bu genellikle şirket içinde bir sorundur. Dolayısıyla, bir şirket

is suffering usually financially, or they  change their whole system, their whole model,  

genellikle mali açıdan sıkıntı çektiğinde veya tüm sistemlerini, tüm modellerini   değiştirdiğinde

and they don't need some people anymore. They  might lay you off. This is a great phrasal verb.  

ve artık bazı insanlara ihtiyaçları kalmadığında. Sizi işten çıkarabilirler. Bu harika bir deyimsel fiildir.

Of course you don't want it to happen to you,  but it's a great phrasal verb to know, to explain  

Elbette başınıza gelmesini istemezsiniz, ama durumu açıklamak için harika bir deyimdir,

the situation, because it's not that you were  fired, to be fired means you did something wrong  

çünkü kovulmadınız, kovulmak yanlış bir şey yaptığınız anlamına gelir

and they said, "sorry, you can't work  here anymore." And there was a problem. 

ve onlar, "özür dilerim," dediler. artık burada çalışamazsınız." Ve bir sorun vardı.

Vanessa: Maybe you were late to work too many times,  

Vanessa: Belki birçok kez işe geç kaldın,

you got fired. This is different than  being laid off. When you're laid off,  

kovuldun. Bu, işten çıkarılmaktan farklıdır. İşten çıkarılmanız,

it's not your fault. And it's not embarrassing to  say, ah, man, I was laid off during the pandemic.  

bu sizin suçunuz değildir. Ve ah, dostum, pandemi sırasında işten çıkarıldım demek utanç verici değil.

That's not embarrassing. That's fine. It's  not your fault. But if you say, I was fired,  

Bu utanç verici değil. Bu iyi. Bu senin hatan değil. Ama kovuldum derseniz,

usually there's a little bit of embarrassment  to talk about that because it means there was a  

genellikle bunun hakkında konuşmak biraz utanç vericidir çünkü bu bir sorun olduğu anlamına gelir

problem. We can also say, I lost my job. This  is a little more indirect than being fired.  

. İşimi kaybettim de diyebiliriz. Bu, kovulmaktan biraz daha dolaylıdır.

It might be because you did something wrong. I  was late to work so many times that I lost my job.  

Yanlış bir şey yaptığın için olabilir. İşe o kadar çok geç kaldım ki işimi kaybettim.

This means you were fired, but you didn't directly  say that. But it could also mean that you were  

Bu, kovulduğunuz anlamına gelir, ancak bunu doğrudan söylemediniz. Ancak bu, yeni işten çıkarıldığın anlamına da gelebilir

just laid off. During the pandemic I lost my job. Vanessa: 

. Pandemi sürecinde işimi kaybettim. Vanessa:

That's not your fault, you didn't do anything  wrong, there were just problems with the economy,  

Bu senin hatan değil, sen yanlış bir şey yapmadın , sadece ekonomiyle,

problems with the world in general. So you  lost your job. So this expression to lose,  

genel olarak dünyayla ilgili sorunlar vardı. Yani işinizi kaybettiniz. Yani bu ifade kaybetmek,

my job can be used either way. It can be used if  you get fired or if you get laid off. Now, let's  

benim işim her iki şekilde de kullanılabilir. Kovulmanız veya işten çıkarılmanız durumunda kullanılabilir. Şimdi

talk about how you feel about your job. Let's  imagine that you are a waiter at a restaurant.  

işiniz hakkında ne hissettiğinizden bahsedelim. Bir restoranda garson olduğunuzu düşünelim.

Well, you might say, I'm a waiter, but it's just  a job. I'm looking for something else. It's just  

Garson olduğumu söyleyebilirsin ama bu sadece bir iş. Başka bir şey arıyorum. Bu sadece

a job. This is a common expression to talk about  a job that you don't really love. It's not your  

bir iş. Bu, gerçekten sevmediğiniz bir iş hakkında konuşmak için kullanılan yaygın bir ifadedir . Bu senin

dream job. This is the opposite. If you  love your work, for me, I love being your  

hayalindeki iş değil. Bu tam tersi. İşini seviyorsan, benim için öğretmenin olmayı seviyorum

teacher. I love being able to be your teacher  online, too. It's really a great combination. 

. Çevrimiçi öğretmeniniz olabilmeyi de seviyorum. Gerçekten harika bir kombinasyon.

Vanessa: Great for you, I can touch a lot of people  

Vanessa: Harikasın, birçok insana dokunabilirim

and also my life can have a lot of flexibility.  Working online as your English teacher is my dream  

ve ayrıca hayatım çok fazla esnekliğe sahip olabilir. İngilizce öğretmeniniz olarak internette çalışmak benim hayalimdeki

job, but there can also be some problems with  work. You might say, it's hard to find a good  

iştir, ancak iş  ile ilgili bazı sorunlar da olabilir . İyi bir

work/life balance. This expression, a work life  balance is often used when you're working so much,  

iş/yaşam dengesi bulmanın zor olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu ifade, iş-yaşam dengesi çok çalıştığınızda

or maybe like me you work from home. So it's  hard to have a good line between your personal  

veya belki benim gibi evden çalıştığınızda sıklıkla kullanılır. Bu nedenle, özel hayatınız ile iş hayatınız arasında iyi bir çizgi olması zordur

life and your work life. So maybe if you've been  working a lot, you might say, I just need to take  

. Yani, belki çok çalıştıysanız, sadece

a break and find a better work/life balance.  That's really important. If you've been working  

bir  ara vermem ve daha iyi bir iş/yaşam dengesi bulmam gerektiğini söyleyebilirsiniz. Bu gerçekten önemli.

a lot, maybe you've even been studying a lot,  you might face burnout, burnout. This doesn't  

Çok çalışıyorsanız, hatta belki çok çalışıyorsanız, tükenmişlik, tükenmişlik ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Bunun

have to do with fire, but it kind of has the sense  that your figurative flame and love of your job  

ateşle bir ilgisi yoktur, ancak mecazi ateşinizin ve işinize olan sevginizin

has gone out. Vanessa: 

söndüğü hissine sahiptir. Vanessa:

So if you experience burnout, it means the thing  that was your dream job, the thing that you felt  

Yani tükenmişlik yaşarsanız, bu hayalinizdeki iş, tutkulu hissettiğin şey ve

passionate about, you no longer feel passionate  about. This might be temporary. This happens to  

artık tutkulu olmadığın anlamına gelir . Bu geçici olabilir. Bu,

a lot of people like me who create content on  YouTube. You have to be creative and come up  

benim gibi YouTube'da içerik oluşturan birçok kişinin başına gelir . Yaratıcı olmanız ve

with a lot of ideas and sometimes there aren't  many good ideas. Maybe I just have some kind of  

bir sürü fikir bulmanız gerekir ve bazen pek fazla iyi fikir olmayabilir. Belki de

temporary writer's block and don't come up  with a good idea. And I feel overwhelmed.  

geçici bir yazma engelim var ve aklıma iyi bir fikir gelmiyor. Ve bunalmış hissediyorum.

Well, that might mean I am burnt out. I  am experiencing burnout, or we might say,  

Bu, tükenmiş olduğum anlamına gelebilir. Tükenmişlik yaşıyorum veya

I'm burnt out. I'm burnt out on my job, I've been  working for 12 hours a day for the last three  

Tükendim. İşimde tükendim, son üç haftadır günde 12 saat çalışıyorum

weeks, I'm burnt out. I need a break. I hope that  you can avoid this before it gets too serious,  

, tükendim. Molaya ihtiyacım var. Umarım bu durum çok ciddileşmeden önleyebilirsiniz

but it's something that's really common if you are  working too much or if you're studying too much. 

ancak çok  çalışıyorsanız veya çok çalışıyorsanız bu gerçekten yaygın olan bir durumdur.

Vanessa: Now let's talk about four common  

Vanessa: Şimdi

phrases for describing your job. And just a little  note, a while ago, I made this video a hundred  

işinizi tarif etmek için yaygın olarak kullanılan dört deyimden bahsedelim. Ve küçük bir not, bir süre önce bu videoyu

jobs in English. So if you would like to learn how  to pronounce your personal job, or if you would  

İngilizce'de yüz   iş yaptım. Dolayısıyla, kişisel işinizin nasıl telaffuz edildiğini öğrenmek veya

like some more information about specific jobs  in English, you can check out that video and get  

belirli işler hakkında İngilizce daha fazla bilgi edinmek isterseniz , o videoyu izleyebilir ve

some more details about that. But let's talk about  four common phrases to talk about what you do. You  

bu konuda daha fazla ayrıntı alabilirsiniz. Ancak, ne yaptığınızdan bahsetmek için dört yaygın ifadeden bahsedelim.

might say, I am a teacher. I am a doctor. I'm a  healthcare worker. I'm a construction worker. I'm  

Ben bir öğretmenim diyebilirsiniz. Ben doktorum. Ben bir sağlık çalışanıyım. Ben bir inşaat işçisiyim. Ben

a designer, whatever you might be, I am. But  we could also say I work in... Plus a field.  

bir tasarımcıyım, sen ne olursan ol, benim. Ancak  şu alanda çalışıyorum da diyebiliriz... Artı bir alan.

I work in education. I work in healthcare. I  work in business. I work in marketing. So here  

Eğitimde çalışıyorum. Sağlık sektöründe çalışıyorum. İşletmede çalışıyorum. Pazarlamada çalışıyorum. Yani burada

we have a general term. It doesn't talk about your  specific position, but it's a common expression  

genel bir terimimiz var. Özel konumunuzdan bahsetmiyor, ancak

used when you're describing your job. Vanessa: 

işinizi tarif ederken kullanılan yaygın bir ifade. Vanessa:

I work in education. Maybe you're not specifically  a teacher, maybe you help to create a curriculum  

Eğitim alanında çalışıyorum. Belki özellikle bir öğretmen değilsiniz, belki bir müfredat oluşturmaya yardımcı oluyorsunuz

or maybe there's something that's a little  complex that you don't want to explain.  

veya belki açıklamak istemediğiniz biraz karmaşık bir şey var .

You might just say, I work in education. Cool.  You could also talk about the company you work  

Eğitimde çalışıyorum diyebilirsiniz. Serin. Çalıştığınız şirket hakkında da konuşabilirsiniz

for. I work for Amazon. I work for Google,  especially if this is a well known company,  

. Amazon için çalışıyorum. Google için çalışıyorum, özellikle bu şirket iyi bilinen bir şirketse,

even if it's just well known locally, this  is a common expression you might use. Yeah,  

yerel olarak iyi biliniyor olsa bile, bu kullanabileceğiniz yaygın bir ifadedir. Evet,

I work for Samsung. I work for Duke Power, which  is the power plant in my city. If I said this to  

Samsung için çalışıyorum. Şehrimdeki enerji santrali olan Duke Power için çalışıyorum. Bunu

somebody who lived in France, they would have no  idea what I was talking about because this is a  

Fransa'da yaşayan birine söyleseydim, neden bahsettiğimi anlamazlardı çünkü bu

local business. But if I said that to someone  locally, they would understand exactly. So it's  

yerel bir iş. Ama bunu yerel olarak birine söyleseydim , tam olarak anlarlardı. Yani bu

kind of all about the context here. Vanessa: 

burada tamamen bağlamla ilgili. Vanessa:  Ya

What if you have your own business? What if  you run your own business, you can use that  

kendi işiniz varsa? Ya kendi işinizi yönetiyorsanız, bu

expression, to run. For me, I run my own business.  We could say I run an online education business.  

ifadeyi çalıştırmak için kullanabilirsiniz. Benim için kendi işimi yönetiyorum. Bir çevrimiçi eğitim işi yürüttüğümü söyleyebiliriz.

Well, that means that I teach online,  but it means I'm the CEO, the boss,  

Bu, çevrimiçi ders verdiğim anlamına gelir, ancak bu, CEO, patron benim,

I wear all the hats. I run a business. So we could  use this for a lot of different situations as  

tüm şapkaları taktığım anlamına gelir. Bir işletme işletiyorum. Yani bunu birçok farklı durum için                                            ..

long as you are the entrepreneur, you're the one  who's in charge of the business. I run a business. 

Bir işletme işletiyorum.

Vanessa: Before we get to our  

Vanessa: Örnek sohbetimize geçmeden önce

sample conversation, of course, we need to talk  out some common job questions. This is essential  

, elbette bazı yaygın iş sorularını konuşmamız gerekiyor. Bu,

for daily conversation because usually these are  the questions we use in small talk. So that's why  

günlük sohbet için önemlidir, çünkü bunlar genellikle havadan sudan sohbette kullandığımız sorulardır. Bu nedenle

this topic is really important to know about. One  of the most common small talk questions after you  

bu konu hakkında bilgi sahibi olmak gerçekten önemlidir.

say, hey, my name's Vanessa. Oh, nice to meet  you. What do people say next? What do you do?  

Selam, benim adım Vanessa dedikten sonra en sık sorulan havadan sudan sorulardan biri. Oh, tanıştığımıza memnun oldum . İnsanlar bundan sonra ne diyor? Ne yapıyorsun?

What do you do? The full expression for this  is possibly, what do you do for work? But we  

Ne yapıyorsun? Bunun  tam ifadesi muhtemelen, iş için ne yapıyorsun? Ama

often just say, what do you do? And this doesn't  mean I'm sitting here right now talking to you,  

çoğu zaman ne iş yapıyorsun? Ve bu  şu anda burada oturup sizinle konuştuğum anlamına gelmiyor

what are you doing right now? This  means what's your job. What do you do? 

şu anda ne yapıyorsunuz? Bu işinizin ne olduğu anlamına gelir. Ne yapıyorsun?

Vanessa: So you might use one of  

Vanessa: Yani,

those expressions as we talked about earlier and  say, oh, I work for Google. I work in marketing.  

daha önce konuştuğumuz gibi bu ifadelerden birini kullanabilir ve " Oh, ben Google için çalışıyorum" diyebilirsiniz. Pazarlamada çalışıyorum.

Awesome. What do you do? Or what do you do for  work? When you tell someone what you do, if they  

Mükemmel. Ne yapıyorsun? Veya iş için ne yaparsınız ? Birine ne yaptığınızı söylediğinizde,

are a good conversationalist, they might ask more  questions. Or you could ask this question too.  

iyi bir sohbet uzmanıysa daha fazla soru sorabilirler. Ya da bu soruyu siz de sorabilirsiniz.

What's that like? What's that like? So you're  asking about their experience. What's it like to  

Bu nasıl bir şey? Bu nasıl bir şey? Yani deneyimlerini soruyorsunuz.

be a nurse in the hospital these days? Well, you  might say, well, I like the doctor I work for, but  

Bugünlerde hastanede hemşire olmak nasıl bir duygu? Pekala, çalıştığım doktoru seviyorum diyebilirsiniz, ancak

it's just been really intense lately and it's not  my dream job. I really want to be a photographer  

son zamanlarda gerçekten yoğun ve bu benim hayalimdeki iş değil. Gerçekten

for foster and animals and help them to find a new  home. That's what I would love to do. I'd love to  

bakıcılar ve hayvanlar için fotoğrafçı olmak ve yeni bir yuva bulmalarına yardımcı olmak istiyorum . Bunu yapmayı çok isterim.

get into photography. Vanessa: 

Fotoğrafçılığa   girmeyi çok isterim. Vanessa:

Okay. Well, here, you just answered the question,  what's that like, with a lot of juicy details  

Tamam. Pekala, işte, sohbeti daha da ilerletebilecek pek çok ilgi çekici ayrıntıyla   bu nasıl bir şey? sorusunu yanıtladınız

that can further the conversation more. So when  you ask someone what's that like, if they give  

. Yani birine bunun nasıl bir şey olduğunu sorduğunuzda,

you some details, don't miss that opportunity,  you can pull any of those details and say, oh,  

size bazı ayrıntılar verirlerse bu fırsatı kaçırmayın, bu ayrıntılardan herhangi birini çekip, ah,

you like foster animals. Have you ever had  any foster animals? Oh, I have a dog too.  

koruyucu hayvanları seviyorsunuz diyebilirsiniz. Hiç koruyucu hayvanınız oldu mu? Benim de bir köpeğim var.

And you can kind of snowball the conversation. So  this is a great way to get more information and  

Ve sohbeti bir nevi kartopu yapabilirsiniz. Yani bu, daha fazla bilgi edinmenin ve

learn about someone else. If you're talking with  someone who you already know, maybe you kind of  

başka biri hakkında bilgi edinmenin harika bir yoludur. Halihazırda tanıdığınız biriyle konuşuyorsanız, belki onların

think you know what work they do, but you're not  sure or you haven't talked with them for a while.  

ne iş yaptığını bildiğinizi düşünebilirsiniz, ancak emin değilsiniz veya onlarla bir süredir konuşmamışsınızdır.

You might ask this question, where are you working  these days? Where are you working these days? 

Bu soruyu sorabilirsiniz, bu günlerde nerede çalışıyorsunuz? Bu günlerde nerede çalışıyorsun?

Vanessa: These days means  

Vanessa: Bu günler,

now. But if you haven't seen someone for five  years, maybe you knew what their previous job was  

şimdi anlamına gelir. Ancak birini beş yıldır görmediyseniz, belki önceki işinin ne olduğunu biliyordunuz

and you're trying to make small talk conversation  again and get to know maybe something's changed  

ve yeniden havadan sudan konuşmaya  çalışıyor ve belki de hayatlarında bir şeylerin değiştiğini   tanımaya çalışıyorsunuzdur

in their life. So you could ask, where are  you working these days? And you might say,  

. Bu günlerde nerede çalıştığınızı sorabilirsiniz. Ve diyebilirsiniz ki,

oh yeah, actually I'm still working at Google.  I've had the same job for the last five years,  

evet, aslında hala Google'da çalışıyorum. Son beş yıldır aynı işi yapıyorum.   İşten

I feel really lucky that I didn't get laid off,  so that's where I'm at. And let's say you're  

çıkarılmadığım için kendimi gerçekten şanslı hissediyorum, yani bu noktadayım. Diyelim ki

talking with someone and you know what job they  have. Well, you could ask this question. How's  

biriyle konuşuyorsunuz ve onların ne işi olduğunu biliyorsunuz . Peki, bu soruyu sorabilirsin.

work going? This is similar to asking, how's your  family? Oh, how was your vacation? This is just a  

Iş nasıl gidiyor? Bu, ailen nasıl diye sormaya benzer. Tatilin nasıl geçti? Bu,

common, small talk question about someone's job. Vanessa: 

birinin işiyle ilgili   yaygın, havadan sudan konuşulan bir sorudur. Vanessa:

How's work going? And maybe they'll just say,  oh, it's going fine. Okay, that's fine. But if  

İşler nasıl gidiyor? Ve belki sadece, oh, her şey yolunda gidiyor' derler. Tamam, sorun değil. Ama

they give you more information, they might say  something like, oh, it's going okay, it was kind  

size daha fazla bilgi verirlerse, şöyle bir şey diyebilirler: Ah, her şey yolunda gidiyor,

of my side-gig for a while and then I got hired  full time, but I'm having a hard time finding a  

bir süreliğine benim yan işimdi ve sonra tam zamanlı olarak işe alındım, ancak iş bulmakta zorlanıyorum.

work/life balance, so I think I'm going to look  for something in a different field soon. Oh,  

/yaşam dengesi, bu yüzden sanırım yakında farklı bir alanda bir şeyler arayacağım. Oh,

well, you just had a great conversation there  and you've got lots more information to be able  

pekala, az önce orada harika bir sohbet ettiniz ve biriyle daha fazla sohbet edebilmek için çok daha fazla bilgiye sahipsiniz

to have more conversation with someone, just  from the simple question, how's work going? 

, sadece basit soruyla, iş nasıl gidiyor?

Vanessa: All right. Now it's time to see a sample using all  

Vanessa: Pekala. Şimdi, az önce bahsettiğimiz bu ifadelerin tümünü veya birçoğunu kullanan bir örneği görmenin zamanı geldi

of these expressions or many of these expressions  that we just talked about. You'll see my husband,  

. Kocam

Dan and I having a little chit chat about our  jobs. And I hope that you recognize some of these  

Dan ve benim işlerimiz hakkında biraz sohbet ettiğimizi göreceksiniz . Ve umarım konuştuğumuz bu ifadelerden ve sorulardan bazılarını fark etmişsinizdir

expressions and questions that we talked about  because in a moment after the sample conversation,  

çünkü örnek konuşmadan hemen sonra

it will be your turn to use them and to have a  conversation with me. Are you ready? Let's watch. 

bunları kullanma ve benimle konuşma sırası size gelecek. Hazır mısın? Hadi izleyelim.

Dan: Hey Vanessa, where are you working these days? 

Dan: Hey Vanessa, bugünlerde nerede çalışıyorsun?

Vanessa: Oh, Hey Dan. I run an online business so  

Vanessa: Ah, merhaba Dan. Herhangi bir yerden çalışabilmem için çevrimiçi bir iş yürütüyorum

I can work from anywhere, it's pretty great. Dan: 

, bu oldukça harika. Dan:

Wow. What's that like? Vanessa: 

Vay canına. Bu nasıl bir şey? Vanessa:

Well, I help students learn English and  speak with confidence. It's my dream job,  

Öğrencilerin İngilizce öğrenmelerine ve güvenle konuşmalarına yardımcı oluyorum. Bu benim hayalimdeki iş,

but I have to be careful to avoid burning out. Dan: 

ama tükenmemek için dikkatli olmalıyım. Dan:

Oh, that's awesome, but I understand. Vanessa: 

Oh, bu harika ama anlıyorum. Vanessa:

What about you? Dan: 

Ya sen? Dan:

Well, unfortunately I just got laid off  at the coffee shop when they closed,  

Ne yazık ki kafe kapandığında işten çıkarıldım

but I got a job working part-time at a hotel. Vanessa: 

ancak bir otelde yarı zamanlı çalışan bir iş buldum. Vanessa:

Oh man, that's a bummer. Have you ever worked  in marketing? I'm looking for someone to help  

Ah adamım, bu bir serseri. Hiç pazarlama alanında çalıştınız mı?

if you want a side-gig behind the scenes. Dan: 

Sahne arkasında bir yan iş istiyorsanız   yardım edecek birini arıyorum. Dan:

That'd be great, tell me more about it. Vanessa: 

Bu harika olur, bana daha fazla anlat. Vanessa:

I wonder if Dan will get the job in marketing,  working for Vanessa. All right, now it is your  

Dan'in Vanessa için çalışan pazarlama işini alıp alamayacağını merak ediyorum . Pekala, şimdi

turn. And what I want to tell you is I will be  asking you some questions and having a little  

sıra sizde. Ve size söylemek istediğim şey, size bazı sorular soracağım ve biraz

conversation, but I recommend going back and  reviewing this. You're welcome to pause the  

sohbet edeceğim, ancak geri dönüp bunu gözden geçirmenizi öneririm.

video and answer longer if you would like, this  is a great chance to have kind of a structured,  

İsterseniz videoyu duraklatabilir ve daha uzun yanıt verebilirsiniz. Bu, İngilizce olarak yapılandırılmış,   baskı içermeyen bir konuşma yapmak için harika bir fırsat

no pressure conversation in English. All right,  are you ready to get started? Let's imagine we  

. Pekala, başlamaya hazır mısınız?

were at a gathering and the host said, oh Vanessa,  this is your name. And we get introduced to each  

Bir toplantıda olduğumuzu ve ev sahibinin "Ah Vanessa, bu senin adın" dediğini hayal edelim. Ve birbirimizle tanıştırılırız

other. And then the host leaves. Here we  need to have some small talk. So I ask you,  

. Ve sonra ev sahibi ayrılır. Burada küçük bir konuşma yapmamız gerekiyor. O yüzden sana soruyorum

so tell me what do you do? And now  it's your turn to talk. Go ahead.  

söyle bana ne yapıyorsun? Ve şimdi konuşma sırası sizde. Devam etmek.

And what's that like, do you enjoy your work? Vanessa: 

Ve bu nasıl bir şey, işini seviyor musun? Vanessa:

Oh, me? Oh, I run an online English business  where I teach English online to students around  

Ah, ben mi? Oh, dünyanın her yerindeki öğrencilere çevrimiçi İngilizce öğrettiğim bir çevrimiçi İngilizce işletmesi işletiyorum

the world. It's really my dream job. I feel pretty  lucky. Well, good luck with your work. I'm so glad  

. Gerçekten hayalimdeki iş. Kendimi oldukça şanslı hissediyorum. Peki, işinizde bol şanslar. Sizinle tanıştığıma   çok memnun oldum

to meet you. And I'll talk to you later, bye. How  did you do? Did you have a chance to speak out  

. Ve seninle sonra konuşurum, hoşçakal. Nasıl yaptın?

loud and practice with me? Feel free to go back  and review that last segment or this whole video  

Benimle yüksek sesle konuşma ve pratik yapma şansınız oldu mu? Kendinize güveninizi artırmak için geri dönüp o son bölümü veya tüm videoyu istediğiniz kadar gözden geçirmekten çekinmeyin

as many times as you would like  to boost your confidence because  

çünkü

when you have small talk in English, you will  absolutely encounter this conversation topic. 

İngilizce kısa sohbet ettiğinizde, kesinlikle bu sohbet konusuyla karşılaşacaksınız.

Vanessa: Don't forget to download the free PDF worksheet  

Vanessa:

for today's lesson, with all of the important  vocabulary, questions, sample conversation,  

Bugünkü ders için tüm önemli kelimeleri, soruları, örnek konuşmayı

and Vanessa's challenge question at the end of the  worksheet. And now I have a question for you. What  

ve çalışma sayfasının sonunda Vanessa'nın meydan okuma sorusunu içeren ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirmeyi unutmayın . Ve şimdi size bir sorum var.

is your dream job? Let me know in the comments,  I would love to see what it is. Maybe it's your  

Hayalindeki meslek ne? Yorumlarda bana bildirin, ne olduğunu görmek isterim. Belki de şu

current job. Maybe it's a job you would love to  have in the future. Let me know, what's your dream  

anki işinizdir. Belki gelecekte sahip olmak isteyeceğiniz bir iştir . Hayalindeki mesleğin ne olduğunu bana bildir

job and I will see you again next Friday for  a new lesson here on my YouTube channel, bye. 

ve önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için görüşürüz, hoşçakal.

Vanessa: The next step is  

Vanessa: Sonraki adım,

to download the free PDF worksheet for this  lesson. With this free PDF, you will master  

bu  ders için ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirmektir . Bu ücretsiz PDF ile

today's lesson and never forget what you have  learned. You can be a confident English speaker.  

bugünün dersinde ustalaşacak ve öğrendiklerinizi asla unutmayacaksınız . Kendine güvenen bir İngilizce konuşmacısı olabilirsiniz.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel  for a free English lesson every Friday, bye.

Her Cuma ücretsiz İngilizce dersi için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın, hoşçakalın.