22 Ways to Say YES in English: Advanced Vocabulary Lesson

Hi!

MERHABA! Ben

I'm Vanessa, from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Let's talk about 22 ways to say "yes".

"Evet" demenin 22 yolundan bahsedelim.

Are you ready to move beyond "yes" and expand your vocabulary?

"Evet"in ötesine geçmeye ve kelime dağarcığınızı genişletmeye hazır mısınız ?

Well, today, we're going to talk about 22 different ways to answer someone in the affirmative.

Pekala, bugün birine olumlu yanıt vermenin 22 farklı yolundan bahsedeceğiz.

This could either mean "yes" or it could mean just "I agree with you".

Bu, "evet" anlamına gelebilir veya sadece "Sana katılıyorum" anlamına gelebilir.

Today, I've got 12 normal expressions that you can use with no problem in daily life

Bugün, günlük hayatta

or even at your job and then I also have 10 more slang, kind of silly ways to say "yes".

ve hatta işinizde sorunsuzca kullanabileceğiniz 12 normal ifadem var ve ayrıca "evet" demenin saçma sapan 10 argo yolu daha var.

You're going to hear people use these, but I want to make sure that you know what they

İnsanların bunları kullandığını duyacaksınız ama ben onların ne

are and also know the kind of context that they're trying to use these in.

olduğunu ve bunları ne tür bir bağlamda kullanmaya çalıştıklarını bildiğinizden emin olmak istiyorum.

So with each expression, there is a counterpart.

Yani her ifadenin bir karşılığı vardır.

There is a normal one and a slang one.

Bir normal bir de argo var.

So we're going to talk about each of these in turn and then you're going to see how they're

Sırayla bunların her biri hakkında konuşacağız ve ardından

used in a little quick conversation.

kısa bir sohbette nasıl kullanıldıklarını göreceksiniz. Bu

You're going to hear two sentence a lot in this lesson.

derste çokça iki cümle duyacaksınız .

The first one is a normal question.

İlki normal bir soru.

"Do you want to come over for dinner?"

"Akşam yemeğine gelmek ister misin?"

"Do you want to come over for dinner?"

"Akşam yemeğine gelmek ister misin?"

You're going to hear this phrasal verb, "come over", a lot and it means, "Would you like

Bu "gel" fiilini çokça duyacaksınız ve "

to come to my house and eat dinner together?"

Benim evime gelip birlikte akşam yemeği yemek ister misiniz?" anlamına geliyor.

"Do you wanna", this natural pronunciation of "want to".

"İstiyor musun", "istiyor musun"un bu doğal telaffuzu.

"Do you want to come over to my house for dinner?"

"Akşam yemeği için evime gelmek ister misin ?"

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

You're also going to hear the kind of casual, slang sentence that means the same thing and

Ayrıca aynı anlama gelen ve

that is, "You cool with coming over for dinner?"

"Akşam yemeğine gelmek senin için uygun mu?"

"You cool with" something.

Bir şeyle "soğuyorsun".

"You cool with going to English class with me?"

"Benimle İngilizce dersine gelmek hoşuna gidiyor mu ?"

"You cool with going to the movies?"

"Sinemaya gitmekten hoşlanır mısın?"

"You cool with eating sushi?"

"Suşi yemeyi seviyor musun?"

"You cool with coming over to my house for dinner?"

"Akşam yemeği için evime gelmek senin için uygun mu ?"

I use this sentence in my slang examples because I wanted you to hear it again and again, but

Argo örneklerimde bu cümleyi kullanıyorum çünkü tekrar tekrar duysun istedim ama

I also wanted you to see the kind of situation that you can use this slang "yes" expression

aynı zamanda bu argo "evet" ifadesini ne tür bir durumla kullanabileceğini de görmeni istedim

with.

.

The first two ways to say "yes" are, "Yeah!" and "Oh yeah!".

"Evet" demenin ilk iki yolu "Evet!" ve "Ah evet!"

Usually, slang expressions are used for young people, but this expression can be used by

Genellikle gençler için argo ifadeler kullanılır , ancak bu ifade, neye yanıt verdiğiniz konusunda

anyone, as long as you feel really strongly about what you're responding to.

gerçekten güçlü hissettiğiniz sürece herkes tarafından kullanılabilir .

So, for example, if I said, "Hey, do you want to join my course for free?"

Örneğin, "Hey, kursuma ücretsiz katılmak ister misin?"

You could say, "Oh, yeah!"

"Ah, evet!" diyebilirsin.

You're really serious about it and you're excited.

Bu konuda gerçekten ciddisin ve heyecanlısın.

You're passionate.

Sen tutkulusun.

You're trying to emphasize, "Oh, yeah!"

Vurgulamaya çalışıyorsun, "Oh, evet!"

Let's watch this.

Bunu izleyelim.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Yeah.

Evet.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Oh, yeah.

Dan: Ah, evet.

Vanessa: The next two ways to say "yes" are "Yup" and "Yuppers".

Vanessa: "Evet" demenin sonraki iki yolu "Evet" ve "Evet".

Let's start with the normal one, which is "Yup".

Normal olan "Evet" ile başlayalım.

This could either be "Yup" or "Yep", depending on your personal preference and this is kind

Bu, kişisel tercihinize bağlı olarak "Evet" veya "Evet" olabilir ve bu,

of not-so-serious way to say yes.

evet demenin o kadar da ciddi olmayan bir yolu.

Maybe you don't really feel so strongly about something, so you could say, "Yup.

Belki bir şey hakkında gerçekten o kadar güçlü hissetmiyorsun , bu yüzden "Evet,

Yup."

evet" diyebilirsin.

"Do you like dogs?"

"Köpekleri sever misin?"

"Yup."

"Evet."

Maybe you don't love them, but they're okay.

Belki onları sevmiyorsun ama iyiler.

"Do you like dogs?"

"Köpekleri sever misin?"

"Yup."

"Evet."

If you're going to say "Yuppers", this is something I don't really recommend saying,

"Evet" diyecekseniz, bu gerçekten söylemenizi önermediğim bir şey

but you're going to hear people say this, maybe in movies or TV shows, especially young

ama insanların bunu söylediğini duyacaksınız, belki filmlerde veya TV şovlarında, özellikle

people, and maybe young people of a certain generation.

gençlerde ve belki de gençlerde. belirli nesil

Or maybe if someone's trying to play a joke, they might say this.

Ya da belki birisi şaka yapmaya çalışıyorsa, bunu söyleyebilir.

So, for me, I've heard this, but I don't really use this unless I'm just trying to be funny,

Benim için bunu duydum, ama bunu gerçekten komik olmaya çalışmadığım sürece kullanmıyorum,

but you might hear someone say, "Hey, you ate a lot of cotton candy today."

ama birinin "Hey, bugün çok fazla pamuk şeker yedin" dediğini duyabilirsin.

You could say, "Yuppers!"

"Evet!" diyebilirsin.

So it's kind of a joke.

Yani bu bir tür şaka.

It's just a silly little word that I wanted to include to expand your mind and your vocabulary.

Zihninizi ve kelime dağarcığınızı genişletmek için eklemek istediğim aptalca küçük bir kelime.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Yup.

Dan: Evet.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Yuppers!

Dan: Aferin!

Vanessa: The third two expressions are "Sure" and "Sure thing!"

Vanessa: Üçüncü iki ifade "Tabii" ve "Tabii ki!"

You can use both of these to just say "yes", but when you use "Sure thing", even though

Bunların ikisini de sadece "evet" demek için kullanabilirsiniz, ancak "Tabii ki" kullandığınızda,

this is slang and more casual, it's pretty strong, so similar to "Oh yeah!"

bu argo ve daha gündelik olmasına rağmen, oldukça güçlüdür, "Oh evet!"

This is reserved for situations where you feel like you really want to say "yes", so

Bu, gerçekten "evet" demek istediğinizi hissettiğiniz durumlar için ayrılmıştır, bu nedenle

you might say, "Do you want to eat ice cream tonight?"

"Bu gece dondurma yemek ister misiniz ?" diyebilirsiniz.

"Oh, sure thing!"

"Ah, eminim!"

You're feeling really strongly about it.

Bu konuda gerçekten güçlü hissediyorsun.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Sure.

Dan: Elbette.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Sure thing!

Dan: Elbette!

Vanessa: The next two ways to say "yes" are "For sure" and "Fo' shizzle".

Vanessa: "Evet" demenin sonraki iki yolu "Kesinlikle" ve "Fo' shizzle".

Let's talk about the first one because that's the most serious expression.

İlki hakkında konuşalım çünkü en ciddi ifade bu.

Let's say your friend and you decided to go see a movie and, after the movie, your friend

Diyelim ki arkadaşınızla bir film izlemeye karar verdiniz ve filmden sonra arkadaşınız

said, "Oh, that was a great movie.

"Oh, bu harika bir filmdi.

I really liked it."

Gerçekten beğendim" dedi.

You could say, "Oh, for sure.

"Ah, kesinlikle. Ben

I liked it too."

de beğendim" diyebilirsiniz.

You're just responding, "Yes, I liked it too."

Sadece "Evet, ben de beğendim" diye yanıt veriyorsunuz.

"For sure."

"Kesinlikle."

The pronunciation for these two words is quite similar, in fact.

Bu iki kelimenin telaffuzu aslında oldukça benzer.

Even though "for" includes an "O" and a "sure" includes a "U", they both sound like E-R.

"For" bir "O" ve "emin" bir "U" içermesine rağmen, ikisi de E-R gibi ses çıkarır.

"For sure."

"Kesinlikle."

"For sure."

"Kesinlikle."

I hope that you can repeat that pronunciation with me.

Umarım bu telaffuzu benimle tekrarlayabilirsin.

"For sure.

"Elbette.

For sure."

Kesinlikle."

What about the second slang expression?

Peki ya ikinci argo ifade?

Well, this one is quite silly and it's kind of similar to "Yuppers" in that we don't really

Pekala, bu oldukça aptalca ve "Yuppers"a benziyor, çünkü

use this often in daily life, but you're going to hear it and it's often kind of used to

bunu günlük hayatta pek kullanmıyoruz, ama bunu duyacaksınız ve genellikle

imitate or make fun of gangster-style English.

taklit etmek veya dalga geçmek için kullanılır. gangster tarzı İngilizce.

So if you want to just be silly and say, "Oh, that movie was great."

Yani, sadece aptal olmak ve "Ah, o film harikaydı" demek istiyorsanız.

"Fo' shizzle, it was great."

"Fo' shizzle, harikaydı."

It's just silly and kind of funny, so you might hear someone in a TV show say this.

Aptalca ve biraz komik, bu yüzden bir TV programında birinin bunu söylediğini duyabilirsiniz.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: For sure.

Dan: Elbette.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Fo' shizzle.

Dan: Kahretsin.

Vanessa: The next two ways to say "yes" are "Okay" or "K" and "Okie dokie".

Vanessa: "Evet" demenin sonraki iki yolu "Tamam" veya "K" ve "Okie dokie".

The word "okay" is pretty straightforward.

"Tamam" kelimesi oldukça basittir.

"Do you want to come to my house for dinner?"

"Akşam yemeği için evime gelmek ister misin?"

"Okay."

"Tamam aşkım."

Or you could just say, "K", and this is not quite so serious.

Ya da sadece "K" diyebilirsin ve bu o kadar da ciddi değil.

Maybe you're not so excited about something, but you could just say, "K".

Belki bir şey için çok heyecanlı değilsin ama sadece "K" diyebilirsin.

The slang expression "Okie dokie" means "Okay", but it's used to kind of be silly or to make

"Okie dokie" argo ifadesi "Tamam" anlamına gelir, ancak biraz aptalca olmak veya

a situation a little bit more lighthearted.

bir durumu biraz daha neşeli hale getirmek için kullanılır.

So let's say that you're about to go on vacation and your family says, "Hey, it's time to get

Diyelim ki tatile gitmek üzeresiniz ve aileniz "Hey, arabaya binme zamanı

in the car."

" dedi.

You could say, "Okie dokie, let's go."

"Okie dokie, hadi gidelim" diyebilirsin.

It just means "Okay", but you're just being silly and being funny.

Bu sadece "Tamam" anlamına geliyor, ama sadece aptal ve komik oluyorsun.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Okay.

Tamam.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Okie dokie.

Dan: Okie dokie.

Vanessa: The next two expressions are actually not words, but they're more sounds that you

Vanessa: Sonraki iki ifade aslında kelime değil ama daha çok

make with your mouth.

ağzınla çıkardığın sesler.

The first one is "Uh-huh" and the second one is "Mm-hmm (affirmative)".

İlki "Uh-huh" ve ikincisi "Mm-hmm (olumlu)".

The first one, "Uh-huh", is a little more normal and serious and this is maybe when

İlki, "Uh-huh", biraz daha normal ve ciddidir ve bu, belki

you're not so interested in what someone has to say, but you're still going to respond

birisinin ne söyleyeceğiyle o kadar ilgilenmediğiniz , ancak yine de

"yes".

"evet" yanıtını vereceğiniz zamandır.

So let's say that your friend asks you, "I have a baseball game tomorrow.

Diyelim ki arkadaşınız size " Yarın beyzbol maçım var.

My team is playing.

Takımım oynuyor.

Do you want to come and watch?"

Gelip izlemek ister misiniz?"

You could say, "Uh-huh."

"Hı hı" diyebilirsin.

You don't really care about baseball, but you feel kind of obligated.

Beyzbolu pek umursamıyorsun ama kendini mecbur hissediyorsun.

"Uh-huh, okay.

"Hı hı, tamam.

Okay, uh-huh, uh-huh, uh-huh.

Tamam, uh-huh, uh-huh, uh-huh.

I'm listening, I know.

Dinliyorum, biliyorum.

Uh-huh, okay.

Hı-hı, tamam.

I'll do it."

Yapacağım."

You're not so passionate.

O kadar tutkulu değilsin.

You're not saying, "Oh, yeah!"

"Ah, evet!" demiyorsun. Duygularınızı gerçekten taahhüt etmeden

You're just kind of responding affirmatively without really committing your feelings.

sadece olumlu yanıt veriyorsunuz .

Now, the slang expression "Mm-hmm (affirmative)" could be used in that same way.

Şimdi, "Mm-hmm (olumlu)" argo ifadesi aynı şekilde kullanılabilir.

You're not really committing yourself, but you're still saying "yes", or it could be

Kendinizi gerçekten adamıyorsunuz ama yine de "evet" diyorsunuz, yoksa

more positive.

daha olumlu olabilirdi.

So let's say your friend says, "Hey, do you want to come to my baseball game?"

Diyelim ki arkadaşınız "Hey, beysbol maçıma gelmek ister misin?"

You could say, "Mm-hmm (affirmative)," and you can tell by the tone of my voice that

"Mm-hmm (olumlu)" diyebilirsin ve sesimin tonundan

I don't really care about going to his baseball game, but I'm still going to do it.

onun beyzbol maçına gitmeyi gerçekten umursamadığımı anlayabilirsin ama yine de gideceğim.

I'm still saying "Yes.

Hâlâ "Evet.

Mm-hmm (affirmative).

Mm-hmm (olumlu).

Mm-hmm (affirmative)."

Mm-hmm (olumlu)" diyorum.

But if you want to say it in a slightly different way, let's say that, earlier, I had told him

Ama biraz farklı bir şekilde söylemek isterseniz , diyelim ki daha önce ona

"Yes, I'm going to come to your baseball game.

"Evet, beyzbol maçınıza geleceğim.

Yeah, I'm going to come!"

Evet, geleceğim!"

He might ask me, "Are you still interested in coming to my game?"

Bana "Hala oyunuma gelmekle ilgileniyor musun?" diye sorabilir.

I could say, "Mm-hmm (affirmative)!

"Mm-hmm (olumlu)!

Mm-hmm (affirmative)!"

Mm-hmm (olumlu)!" diyebilirim.

It's a little more positive.

Biraz daha olumlu.

The inflection in my voice is more optimistic.

Sesimdeki tonlama daha iyimser.

"Mm-hmm (affirmative), I'm still interested!

"Mm-hmm (olumlu), hala ilgileniyorum!

Mm-hmm (affirmative)!"

Mm-hmm (olumlu)!"

You can see the difference between "Mm-hmm (affirmative)," and "Mm-hmm (affirmative)!"

"Mm-hmm (olumlu)" ve "Mm-hmm (olumlu)!" arasındaki farkı görebilirsiniz.

The tone is a little bit higher.

Ton biraz daha yüksek.

"Mm-hmm (affirmative)!

"Mm-hmm (olumlu)!

Mm-hmm (affirmative)."

Mm-hmm (olumlu)."

And my eyes and my face are more interested.

Ve gözlerim ve yüzüm daha ilgili.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Uh-huh.

Dan: Hı hı.

Vanessa: You still cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelme konusunda hâlâ rahat mısın ?

Dan: Mm-hmm (affirmative).

Dan: Mm-hmm (olumlu).

Vanessa: The next two affirmative expressions are "Right" and "Right on!"

Vanessa: Sonraki iki olumlu ifade "Doğru" ve "Doğru!"

The first one, "Right", is a little more normal and the most common time that we use this

İlki, "Doğru", biraz daha normal ve bunu kullandığımız en yaygın zaman

is responding to the tag question, "Right?"

, "Değil mi?" etiket sorusuna yanıt vermektir.

So let's say I say to you, "You're making dinner tonight, right?"

Diyelim ki size " Bu akşam yemek hazırlıyorsunuz, değil mi?"

You could say, "Right."

"Doğru" diyebilirsin. Bir önceki cümleyi bitirdiğim

You're just responding with the same word that I finished the previous sentence with

aynı kelimeyle cevap veriyorsun

and this is the most common way to use this, so when you hear someone say, "Right?"

ve bu, bunu kullanmanın en yaygın yolu, yani birisinin "Değil mi?" dediğini duyduğunda

You can say, "Right."

"Doğru" diyebilirsin.

But the slang expression, "Right on", is kind of associated with surfer slang.

Ancak argo ifadesi, "Tam açık", bir nevi sörfçü argosuyla ilişkilendirilir.

At least that's the image that comes to my mind, is someone with a surfboard and they're

En azından aklıma gelen görüntü bu , sörf tahtası olan biri

walking on the beach and someone says, "Wow, that was a great wave that you just caught!"

sahilde yürüyor ve birisi "Vay canına, az önce yakaladığın harika bir dalgaydı!" diyor.

And they say, "Right on!"

Ve "Haydi!" diyorlar.

So you might see this in some movies or TV shows where these situations come up, or maybe

Bunu, bu tür durumların ortaya çıktığı bazı filmlerde veya TV şovlarında görebilirsiniz veya belki

someone's trying to imitate this kind of person, this kind of persona of "I'm a cool beach

birileri bu tür bir kişiyi, bu tür bir "Ben havalı bir plaj

guy," so you might hear this in those situations.

adamıyım" kişiliğini taklit etmeye çalışıyordur, bu yüzden bunu o filmlerde duyabilirsiniz. durumlar.

You want to come over for dinner, right?

Akşam yemeğine gelmek istiyorsun, değil mi?

Dan: Right.

Doğru.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Right on.

Dan: Hemen.

Vanessa: The next two expressions are "All right" and "Alrighty".

Vanessa: Sonraki iki ifade " Tamam" ve "Tamam".

The first one you can use in a lot of different situations.

İlki birçok farklı durumda kullanabilirsiniz.

Let's imagine that your boss asks you to finish your report by 3 PM and he says, "Hey, can

Patronunuzun sizden raporunuzu saat 15.00'e kadar bitirmenizi istediğini ve "Hey,

you finish your report?"

raporunuzu bitirebilir misiniz?"

You could say, "All right."

"Pekala" diyebilirsin.

"All right."

"Elbette."

It's not so enthusiastic, but it's not too negative like "Uh-huh".

Çok hevesli değil ama "Uh-huh" gibi çok da olumsuz değil.

You're just simply stating, "All right, I'll do it."

Sadece "Tamam, yapacağım" diyorsunuz.

It's kind of professional.

Bu biraz profesyonel.

On the other hand, the slang expression, "Alrighty" is more casual, but it's also when you want

Öte yandan, "Pekala" argo ifadesi daha rahattır, ancak aynı zamanda

to be silly or kind of funny.

aptalca veya komik olmak istediğinizde de kullanılır.

So if your friend says, "Hey, let's go have some coffee," you could say, "Alrighty!"

Yani arkadaşınız "Hadi gidip biraz kahve içelim" derse, "Pekala!" diyebilirsiniz.

This is kind of overly enthusiastic, maybe a little bit of an exaggeration, but if you

Bu biraz fazla hevesli, belki biraz abartı ama

want to just be silly, you could say, "Alrighty, let's go!"

aptallık etmek istersen, "Pekala, hadi gidelim!" diyebilirsin.

It's just coffee, it's not that exciting.

Sadece kahve, o kadar heyecan verici değil.

Maybe it is that exciting for you, but it's not the most amazing thing in the world.

Belki senin için o kadar heyecan verici, ama dünyadaki en harika şey değil.

Oh, maybe it is the most amazing thing in the world to you, but let's imagine that you

Oh, belki de senin için dünyadaki en harika şey ama

just feel kind of neutral about it.

bu konuda biraz tarafsız hissettiğini düşünelim.

It's a good time, it'll be fun, but it's not amazing.

Güzel bir zaman, eğlenceli olacak ama muhteşem değil.

You could say, "Alrighty, let's go!"

"Tamam, hadi gidelim!" diyebilirsiniz.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: All right.

Dan: Pekala.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Alrighty!

Pekala!

Vanessa: The next set of expressions is "Definitely" or "Certainly" and "Totally", "Totes", "Totes

Vanessa: Bir sonraki ifade grubu "Kesinlikle" veya "Kesinlikle" ve "Kesinlikle", "Totes", "Totes

ma goats".

ma keçiler" şeklindedir.

Let's start with the more serious ones, which are "Definitely", "Certainly".

"Kesinlikle", "Kesinlikle" olan daha ciddi olanlarla başlayalım.

This is something that you can use in a lot of situations, including professional ones.

Bu, profesyonel olanlar da dahil olmak üzere pek çok durumda kullanabileceğiniz bir şeydir .

So let's imagine again that your boss asks you to finish your report at 3 o'clock.

O halde patronunuzun sizden raporunuzu saat 3'te bitirmenizi istediğini tekrar düşünelim.

You could say, "Definitely."

"Kesinlikle" diyebilirsin.

"Certainly.

"Elbette.

I will do it.

Yapacağım.

I can get it finished."

Bitirebilirim."

This is clear and you're being professional about it.

Bu açık ve bu konuda profesyonel davranıyorsun.

On the other hand, if you said, "Totally", it's a little more informal, kind of youthful

Öte yandan, "Tamamen" derseniz, biraz daha gayri resmi, biraz genç

or maybe juvenile.

veya belki çocuksu. Arkadaşlarınızla

It's not a problem if you want to exude this kind of feeling with your friends but, at

bu tür bir duyguyu yaymak istiyorsanız sorun değil, ancak

a job, it's not very acceptable and it's certainly not acceptable at your job to use the even

bir işte çok kabul edilebilir değil ve işinizde daha da

stronger slang expression, "Totes".

güçlü bir argo ifadesi olan "Totes" kullanmak kesinlikle kabul edilemez.

This is a more modern slang.

Bu daha modern bir argo.

I feel like it just came out in the last couple years, but it's just a shortened version of

Son birkaç yılda çıkmış gibi hissediyorum , ama "Totally" nin sadece kısaltılmış bir versiyonu

"Totally".

.

"You want to go to the movies?"

"Sinemaya gitmek ister misin?"

"Totes."

"El çantaları."

"That was a really great movie."

"Bu gerçekten harika bir filmdi."

"Totes."

"El çantaları."

Maybe you'll say this, maybe you won't, but it's something that maybe teenagers might

Bunu belki söyleyeceksin, belki söylemeyeceksin ama bu belki ergenlerin

be more likely to say or people who are kind of imitating young people.

ya da gençleri taklit edenlerin daha çok söyleyebileceği bir şey.

And, if you want to be a little bit weird and crazy, I don't really recommend it, kind

Ve biraz tuhaf ve çılgın olmak istiyorsanız, bunu gerçekten tavsiye etmiyorum,

of like "Yuppers" and "Fo' shizzle".

"Yuppers" ve "Fo' shizzle" gibi.

This expression "Totes ma goats" is something that my husband says and I guess he heard

Bu "Totes ma keçiler" ifadesi, kocamın söylediği bir şeydir ve sanırım

it from somewhere, so maybe someone else says this and you might hear it, but there's always

bir yerden duymuştur, bu yüzden belki başka biri söylüyor ve siz de duyabilirsiniz, ancak argo ifadelere her zaman

ways to add on to slang expressions to make them even more crazy and this is just one

onları daha da çılgın hale getirmek için eklemenin yolları vardır. ve bu sadece bir

option.

seçenek.

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Definitely.

Dan: Kesinlikle.

Vanessa: You cool with coming over for dinner?

Vanessa: Akşam yemeğine gelmek hoşunuza gitti mi?

Dan: Totally.

Dan: Tamamen.

Totes.

çanta.

Totes ma goats.

Totes ma keçiler.

Vanessa: The next two are "You bet" and "You betcha!"

Vanessa: Sonraki ikisi "Bahse girersin" ve " Bahse girersin!"

"You bet" just means "yes", but it's pretty strong and it's something that I don't really

"Bahse girerim" sadece "evet" anlamına gelir, ancak oldukça güçlüdür ve

recommend using in a professional situation, but you can certainly use it with your family

profesyonel bir durumda kullanılmasını gerçekten önermediğim bir şeydir, ancak kesinlikle aileniz

and friends.

ve arkadaşlarınızla kullanabilirsiniz.

"Do you like this dinner?"

"Bu yemeği beğendin mi?"

"You bet.

"Emin ol.

Oh, that was great."

Oh, bu harikaydı."

The expression, "You betcha", is something that kind of exudes, maybe, the South of the

"Bahse girersin" ifadesi, belki de ABD'nin güneyinden yayılan bir şeydir

US.

.

So when someone says, "You betcha", you kind of feel like they're responding to a question

Birisi "Bahse girersin" dediğinde, "

like, "Hey, you ready to come in and eat some pie?"

Hey, gelip biraz turta yemeye hazır mısın ?" gibi bir soruya yanıt veriyormuş gibi hissedersin.

Someone might say, "You betcha!"

Biri "Bahse girersin!" diyebilir.

You might see this in movies or TV shows with characters who have those kind of personalities.

Bunu, bu tür kişiliklere sahip karakterlerin olduğu filmlerde veya TV şovlarında görebilirsiniz.

So if that's you, you can use it, but I want to make sure you can understand that person

Yani bu sizseniz, onu kullanabilirsiniz, ancak kullandıkları

and their personality through the vocabulary that they use.

kelime dağarcığı aracılığıyla o kişiyi ve kişiliğini anlayabildiğinizden emin olmak istiyorum .

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: You bet!

Dan: Bahse girerim!

Vanessa: Danny, you ready for dinner?

Vanessa: Danny, akşam yemeği için hazır mısın?

Dan: You betcha!

Dan: Bahse girerim!

Vanessa: The next expression is "Of course!"

Vanessa: Bir sonraki ifade "Elbette!"

"Do you like English?"

"İngilizceyi seviyor musun?"

"Of course!"

"Elbette!"

This one doesn't have a slang counterpart, at least that I could come up with.

Bunun argo karşılığı yok, en azından benim bulabildiğim kadarıyla.

If you can come up with one, let me know in the comments.

Bir tane bulabilirseniz, yorumlarda bana bildirin .

But it is quite strong and you're just responding, "Of course!

Ama oldukça güçlü ve siz sadece "Elbette!

Yes!"

Evet!"

"Do you like English?"

"İngilizceyi seviyor musun?"

"Of course!"

"Elbette!"

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Of course!

Tabii ki!

Vanessa: And our final expression today is "Sounds good!"

Vanessa: Ve bugünkü son ifademiz "Kulağa hoş geliyor!"

Or you can lengthen it and say, "Sounds good to me!"

Ya da uzatıp "Kulağa hoş geliyor !" diyebilirsiniz.

Your friend might say, "Hey, do you want to go to New York next week?"

Arkadaşın "Hey, haftaya New York'a gitmek ister misin?" diyebilir.

"Sounds good to me!

"Kulağa iyi geliyor!

I agree, yes.

Katılıyorum, evet.

This is a great idea.

Bu harika bir fikir.

Sounds good to me!"

Bana iyi geliyor!"

Do you want to come over for dinner?

Akşam yemeğine gelmek ister misin?

Dan: Sounds good to me!

Dan: Kulağa hoş geliyor!

Vanessa: That was a lot of expressions that mean "yes".

Vanessa: Bu, "evet" anlamına gelen pek çok ifadeydi.

I hope that, today, your vocabulary and your mind was able to expand.

Umarım bugün kelime dağarcığınız ve zihniniz genişleyebilir.

I have a challenge for you now.

Şimdi senin için bir meydan okumam var.

In the comments below this video, I want you to write a question and then write an answer

Bu videonun altındaki yorumlarda sizden bir soru yazmanızı ve ardından

using one of these 22 "yes" expressions.

bu 22 "evet" ifadesinden birini kullanarak bir cevap yazmanızı istiyorum.

Make sure that your question matches the answer.

Sorunuzun cevapla eşleştiğinden emin olun.

Don't ask a professional question and then answer with a slang expression.

Profesyonel bir soru sorup argo bir ifadeyle cevap vermeyin.

Make sure that they match and, if you have any questions, feel free to ask me.

Eşleştiklerinden emin olun ve herhangi bir sorunuz varsa bana sormaktan çekinmeyin.

I'll try my best to help you.

Sana yardım etmek için elimden geleni yapacağım.

Thanks so much for learning with me!

Benimle öğrendiğin için çok teşekkürler!

Have a great day.

İyi günler.

Bye!

Hoşçakal! Bir

The next step is to download my free e-book, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye!

Hoşçakal!