Super Mega Awesome Prepositions Quiz!

- I'm not dressed appropriately for this.

- Bunun için uygun giyinmedim.

This isn't right.

Bu doğru değil.

This isn't right.

Bu doğru değil.

For today's Super Mega

Bugünün Süper Mega

Awesome Prepositions Quiz.

Muhteşem Edatlar Testi için.

(happy music)

(mutlu müzik)

Yep, that's right.

Evet, doğru.

This game show on YouTube

YouTube'daki bu yarışma programına

you can take part and, if you answer everything correctly,

katılabilirsiniz ve her şeyi doğru yanıtlarsanız

you can win

absolutely nothing!

kesinlikle hiçbir şey kazanamazsınız!

Except maybe a smile.

Belki bir gülümseme dışında.

Sorry, I can't do smiles.

Üzgünüm, gülümseme yapamam.

Here's how to play.

İşte nasıl oynanacağı.

I'll give you an example situation

Size bir örnek durum

and some possible prepositions.

ve bazı olası edatlar vereceğim. Bu duruma

You have to choose the best preposition

en uygun edatı seçmelisiniz

to match that situation.

.

For each correct answer you get

Aldığınız her doğru cevap için

give yourself one point.

kendinize bir puan verin.

Remember to count your total correct answers,

Toplam doğru cevaplarınızı saymayı unutmayın,

you'll find out exactly how good your English is.

İngilizcenizin tam olarak ne kadar iyi olduğunu öğreneceksiniz.

And also after that I'll give an explanation

Ayrıca bundan sonra

of each situation and why each preposition is used.

her duruma ve neden her edatın kullanıldığına dair bir açıklama yapacağım.

Are you ready?

Hazır mısın? Hadi

Let's start.

başlayalım.

(playful music)

(eğlenceli müzik)

You get a message on your phone,

Telefonunuza

"Where are you?"

"Neredesiniz?" mesajı gelir.

You want to reply,

Cevap vermek istersen,

I'm, bed.

ben, yatağım.

The covers are over you,

Örtüler üzerinizde,

where are you?

neredesiniz?

Which preposition should you use?

Hangi edatı kullanmalısın?

I'm on bed

Yataktayım

or I'm in bed.

ya da yataktayım.

You decide.

Sen karar ver.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

Time's up.

Zaman doldu.

The correct answer is in.

Doğru cevap içeride.

I'm in bed.

Yataktayım.

If you got that correct, give yourself one point.

Doğru anladıysanız, kendinize bir puan verin.

You're amazing, you're brilliant,

Harikasın, harikasın,

you're a genius.

sen bir dahisin.

If you didn't get it correct, don't worry,

Doğru anlamadıysanız üzülmeyin,

the explanation is at the end of the video.

açıklama videonun sonunda.

Next question.

Sonraki soru.

When you have this situation,

Bu duruma düştüğünüzde

what can you say?

ne diyebilirsiniz?

Oh no, my house is on fire, in fire or with fire.

Oh hayır, evim yanıyor, yanıyor ya da yanıyor.

You choose the best one.

En iyisini seçiyorsun.

(times ticking)

(zaman ilerliyor)

The correct answer is

Doğru cevap,

my house is on fire.

evim yanıyor.

So when your hose is doing this,

Yani hortumunuz bunu yaparken

your house is on fire.

eviniz yanıyor.

If you got that correct, well done.

Doğru anladıysanız aferin.

Give yourself one more point.

Kendinize bir puan daha verin.

If not, don't worry, at least you have that gorgeous face.

Değilse, endişelenme, en azından o muhteşem yüze sahipsin.

Oh, actually, no.

Aslında hayır.

The next two questions kinda similar.

Sonraki iki soru biraz benzer.

First one, I'm spending all day, blank, playing Xbox.

Birincisi, bütün günümü boş bir şekilde Xbox oynayarak geçiriyorum.

Which preposition?

Hangi edat?

On, for or with?

Açık, için veya birlikte?

And the next question,

Ve bir sonraki soru, pizzaya

I'm spending too much money (snaps fingers) pizza.

çok fazla para harcıyorum (parmak şıklatıyor).

Which preposition matches this one?

Buna hangi edat uyuyor?

Which preposition matches this one?

Buna hangi edat uyuyor?

Quickly write your answer.

Cevabınızı hızlıca yazın.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor) En üstteki

The correct answer for the top one is nothing.

için doğru cevap hiçbir şey.

That's right, I tricked you.

Bu doğru, seni kandırdım.

If you can't trust a random teacher on YouTube,

YouTube'da rastgele bir öğretmene güvenemezseniz

who can you trust?

kime güvenebilirsiniz?

And this next one,

Sıradaki,

I'm spending too much money on pizza.

pizzaya çok para harcıyorum.

Each of these is worth one point.

Bunların her biri bir puan değerindedir.

Add your correct answers to your total

Doğru cevaplarınızı toplamınıza ekleyin

and let's move one.

ve birini taşıyalım.

In this situation your friend has fallen in love

Bu durumda arkadaşınız

with a pizza.

bir pizzaya aşık olmuştur.

And she says, "I'm going to marry this pizza!

Ve diyor ki " Bu pizzayla evleneceğim!

"We're in love."

"Aşığız."

But you think this is a little bit strange

Ama bunun biraz garip olduğunu düşünüyorsun

and you don't agree.

ve katılmıyorsun.

So, which preposition should match here?

Peki, burada hangi edat eşleşmeli?

You choose, you have five seconds.

Sen seç, sen beş saniyen var hadi

Go!

git

(timer ticking)

Your answer of course is with.

I don't agree with this.

I don't agree with you.

Your friend bought a new shirt,

and you want to give him a compliment,

you want to say, that shirt looks really good on you.

demek istiyorum ki bu gömlek sana çok yakışmış.Yakışıyor anlamına gelen

We have the verb that means that, it suits.

fiilimiz var.Oradaki

What should go in that blank space there?

boşluğa ne girmeli?

Wow, that shirt really suits, blank, you.

Vay canına, bu gömlek gerçekten yakışmış,boş, sen.

(timer ticking)

(zamanlayıcı geçiyor)

The correct answer is,

Doğru cevap ah,

oh, I got you again!

seni yine yakaladım!

It's nothing.

Hiçbir şey.

Wow, that shirt really suits you.

Vay canına, bu gömlek sana gerçekten çok yakışmış. Yine de

Kinda looks cheap though.

biraz ucuz görünüyor.

Next example.

Sonraki örnek.

For some reason your friend wants you to look...

Nedense arkadaşın bakmanı istiyor...

Where?

Nereye?

Look at my face, look in my face

Yüzüme bak, yüzüme bak yüz

or look to my face?

mü, yüzüme mi bak?

Or maybe there is no preposition at all?

Ya da belki hiç edat yok?

Maybe I'm trying to trick you again.

Belki seni yine kandırmaya çalışıyorum.

Ha!

I wouldn't do that.

Ha!

Bunu yapmazdım.

I would.

Yapardım.

I wouldn't!

Yapmazdım!

I would!

Yapardım!

But I'm not right now.

Ama ben şu an değil.

I might be.

Olabilirim.

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

The correct answer is at.

Doğru cevap adresinde.

Look at my face.

Yüzüme bak.

Look at my face, do I look strange?

Yüzüme bak, garip mi görünüyorum?

Do I have something in my teeth?

Dişlerimde bir şey mi var?

I hope you got this one correct

Umarım bunu doğru anlamışsındır

because we're moving on to a more difficult question.

çünkü daha zor bir soruya geçiyoruz. Hayatınızla ilgili bir şeyi iyileştirme konusunda

When you feel really good and determined

gerçekten iyi ve kararlı hissettiğinizde

about improving something about your life, maybe,

, belki de

you feel motivated.

motive olmuş hissedersiniz.

Which preposition?

Hangi edat?

I'm motivated to study,

Çalışmak için motive oluyorum,

I'm motivated for study

çalışmak için motive oluyorum

or I'm motivated in study.

veya çalışmak için motive oluyorum.

You decide which one is the best one.

Hangisinin en iyi olduğuna siz karar verin.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

The correct answer, of course, is to!

Doğru cevap elbette ki!

I'm so motivated to study.

Çalışmak için çok motive oldum. Farklı

If you wrote something different, don't worry,

bir şey yazdıysan merak etme

again, I'll explain everything at the end of this video.

yine bu videonun sonunda her şeyi anlatacağım.

This girl wants to message her ex,

Bu kız eski sevgilisine mesaj atmak istiyor

but her best friend knows,

ama en iyi arkadaşı biliyor,

no, that's a terrible idea,

hayır, bu berbat bir fikir,

your ex is very bad for you, don't!

eski sevgilin senin için çok kötü, yapma!

Don't do it.

yapma Eski

Don't even think, blank, messaging your ex.

sevgiline mesaj atmayı düşünme bile.

What is that blank?

O boşluk nedir?

Which preposition matches best?

Hangi edat en iyi uyuyor?

You decide.

(timer ticking)

Sen karar ver.

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

The most correct answer is about.

En doğru cevap yaklaşık.

Now, there is another possibility,

Şimdi, başka bir olasılık daha var,

if you wrote of,

eğer yazdıysan,

then yeah, sure, you can have that point,

o zaman evet, elbette, o noktaya sahip olabilirsin,

because you're special.

çünkü sen özelsin.

But if you wrote to, definitely no.

Ama yazdıysanız, kesinlikle hayır.

Next question.

Sonraki soru.

You're watching a movie and it's really boring.

Bir film izliyorsunuz ve gerçekten sıkıcı.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

The correct answer is of.

Doğru cevap of'dur.

Ugh, I'm really bored of this movie.

Ah, bu filmden gerçekten sıkıldım.

Did you get that one correct?

Bunu doğru anladın mı?

If you did, you're amazing.

Eğer yaptıysan, harikasın.

Don't worry if you didn't.

Eğer yapmadıysan endişelenme. Bir

Let's move to the next question.

sonraki soruya geçelim.

In this case she is going on holiday,

Bu durumda tatile gidiyor

but she needs to get on the plane for that.

ama bunun için uçağa binmesi gerekiyor.

She's a bit scared,

Biraz korkmuş,

so someone tries to help.

bu yüzden biri yardım etmeye çalışıyor.

But she says, "No, I'm scared, flying."

Ama "Hayır, korkuyorum, uçuyorum" diyor.

What's the missing preposition here?

Buradaki eksik edat nedir?

Is occupational therapy of, about, with or to?

Ergoterapi , yaklaşık mı, birlikte mi, yoksa için mi?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

The correct answer is,

Doğru cevap,

no, I'm scared of flying!

hayır, uçmaktan korkuyorum!

Now, there are other possibilities,

Şimdi, başka olasılıklar da var

but we need to change something first.

ama önce bir şeyi değiştirmemiz gerekiyor.

So, if you wrote of, you get a point.

Yani, hakkında yazarsanız, bir puan alırsınız. Farklı

If you wrote something different, no point.

bir şey yazdıysanız , anlamı yok.

She is very annoyed.

Çok sinirlendi.

Why?

Neden?

Because her friend stole her phone.

Çünkü arkadaşı telefonunu çalmıştır.

That's why.

So, how should we finish the sentence?

Bu yüzden.

Peki cümleyi nasıl bitirmeliyiz?

Ugh, I'm so annoyed, her.

Ah, ona çok sinirlendim.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

This one, there is more than one correct answer.

Bu, birden fazla doğru cevap var.

So, if you wrote,

Yani ben

I'm so annoyed at her

ona çok kızdım

or I'm so annoyed with her,

ya da ona çok kızdım yazdıysanız

both are correct.

ikisi de doğru.

If you wrote either of them, you get a point.

Bunlardan herhangi birini yazarsanız , bir puan alırsınız.

But if you wrote to or about, nope,

Ama ona veya hakkında yazdıysan, hayır,

no point for you.

senin için bir anlamı yok.

By the way, how are you doing with your points?

Bu arada, puanların nasıl gidiyor?

Have you got everything correct so far?

Şimdiye kadar her şeyi doğru anladın mı? Eğer

If you have, you're amazing.

varsa, harikasın.

Like you're legit amazing.

Sanki harikasın.

But if you haven't, next question.

Ama yapmadıysanız, bir sonraki soru.

This guy is feeling very good.

Bu adam kendini çok iyi hissediyor.

Why?

Neden?

Because his English has improved a lot,

İngilizcesi çok geliştiği için

so he'll say this,

şöyle diyecek,

"There has been a huge improvement, um, my English."

"Çok büyük bir gelişme oldu, ee, benim İngilizcem."

Which preposition?

Hangi edat?

In, for or about?

İçinde, için mi yoksa hakkında mı?

(whispers) Or is there no preposition at all?

(fısıldar) Yoksa hiç edat yok mu?

I don't know, it's a secret.

Bilmiyorum, bu bir sır.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

Of course, the correct answer is in.

Elbette doğru cevap içeride. Bir

There's an improvement in something.

konuda gelişme var.

Okay, are you ready for the final question?

Tamam, son soru için hazır mısın? Hadi

Let's do it.

yapalım.

Your friend doesn't feel confident

about an exam, for example.

Örneğin arkadaşınız bir sınav konusunda kendine güvenmiyor.

And she says this,

Ve şunu söylüyor,

"I can't do it!

"Yapamam!

I'm rubbish."

Ben bir pisliğim."

But you're a good friend,

Ama sen iyi bir arkadaşsın,

so you want to tell her,

bu yüzden ona söylemek istiyorsun,

don't worry, you'll be great.

merak etme, harika olacaksın.

Why?

Neden?

I have confidence, I have faith.

Güvenim var, inancım var.

I have confidence or I have faith, you.

Güvenim var ya da inancım var, sen.

With, in, on or about,

With, in, on veya about,

which preposition do you think works best in the sentence?

sizce cümlede en çok hangi edat işe yarar?

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

When you have confidence or faith

that someone can do great things,

Birinin harika şeyler yapabileceğine dair güveniniz veya inancınız olduğunda, in

we use the preposition in.

edatını kullanırız.

Don't worry, you're gonna be great.

Endişelenme, harika olacaksın.

I have faith in you.

Sana inanıyorum. sana

I have confidence in you.

güvenim var

So that was the final question.

Yani bu son soruydu.

How many did you get correct?

Kaç tanesini doğru bildin?

What is your total?

Toplamınız nedir?

Count your correct answers now.

Şimdi doğru cevaplarınızı sayın.

(gentle chimes)

(hafif çanlar)

If you scored between zero and five,

Sıfır ile beş arasında puan aldıysanız,

you're basically an English baby.

temelde bir İngiliz bebeğisiniz.

You definitely need more practice.

Kesinlikle daha fazla pratiğe ihtiyacın var.

But don't worry, I have faith in you.

Ama merak etme, sana güveniyorum.

If you scored between six and 10,

Altı ile 10 arasında puan aldıysanız,

you're cool.

harikasınız.

But you're not cool enough.

Ama yeterince havalı değilsin.

You're like Shia LaBeouf.

Shia LaBeouf gibisin.

You're like, yeah, but still meh.

Evet gibisin ama yine de meh.

If you scored between 11 and 14, you're amazing.

11 ile 14 arasında puan aldıysanız , harikasınız.

Superhero-like even.

Hatta süper kahraman gibi.

You should replace your English teacher.

İngilizce öğretmenini değiştirmelisin.

And if you got a perfect 15,

Ve mükemmel bir 15'iniz varsa,

you're basically royalty in English.

temelde İngilizce'de kralsınız demektir.

You are now the king or the queen of England,

Artık İngiltere'nin kralı ya da kraliçesisiniz

and your passport is in the post,

ve pasaportunuz postada, size

coming to you right now.

geliyor.

(clapping)

(alkışlar)

You deserve it.

Bunu hak ediyorsun.

You earned that passport.

O pasaportu kazandın.

Well done, well done.

Aferin, aferin.

Welcome to being British.

İngiliz olmaya hoş geldiniz.

Okay, you probably have questions,

Tamam, muhtemelen sorularınız vardır,

don't worry, I've got answers.

merak etmeyin, cevaplarım var.

Let's look in detail at each question.

Her soruya ayrıntılı olarak bakalım.

Okay, that first situation.

Tamam, bu ilk durum.

The correct answer is I'm in bed.

Doğru cevap, yataktayım. Her zaman gördüğüm

A very common mistake I always see is I'm on bed.

çok yaygın bir hata, yatakta olmamdır.

Maybe you wrote that recently.

Belki de yakın zamanda yazdın.

You can use on, but that's like,

Kullanabilirsin, ama bu sanki,

here's your bed and you're sitting,

işte yatağın ve yatağında oturuyorsun,

or standing, or jumping on your bed.

ayakta duruyorsun ya da zıplıyorsun.

And that's when you use on.

Ve işte o zaman kullanırsın.

But if you are here, like this,

Ama buradaysan, böyleyse,

you're in bed.

yataktasın demektir.

For this situation, yeah, I know,

Bu durum için, evet, biliyorum,

prepositions are very weird.

edatlar çok garip.

This one it just happens to be on.

Bu sadece açık oluyor.

My house is on fire.

Evim yanıyor.

We don't say my house is in fire,

Evim yanıyor demeyiz,

we don't say my house is with fire.

evim yanıyor demeyiz.

Just because English is weird, I'm sorry.

İngilizce garip olduğu için üzgünüm.

Okay, so why this and why this?

Tamam, peki neden bu ve neden bu?

I know, it's really annoying.

Biliyorum, gerçekten sinir bozucu.

Okay, when you use the verb spend,

Tamam, harcamak,

spend time, spend money

vakit geçirmek,

on a thing.

bir şeye para harcamak fiilini kullandığınızda.

But look at this one, what the hell?

Ama şuna bak, ne oluyor?

There's no preposition there.

Orada edat yok.

Why is that?

Nedenmiş?

It's actually very, very simple.

Aslında çok çok basit.

So, we have a verb, if you spend time, if you spend money,

Yani, bir fiilimiz var, eğer zaman harcarsanız, para harcarsanız,

with the verb you don't use a preposition,

fiil ile bir edat kullanmazsınız,

you just use that verb with the ing form,

sadece o fiili ing formuyla kullanırsınız, bu

so just keep that in mind for next time.

yüzden bir dahaki sefere bunu aklınızda bulundurun.

Also, really common mistake I hear with this,

Ayrıca, bununla ilgili duyduğum gerçekten yaygın bir hata,

is I'm spending all day or I'm spending time to play.

tüm günümü ya da oyun oynamak için zaman harcıyorum.

No!

HAYIR!

Remember you have a verb, just the ing form.

Bir fiilin olduğunu hatırla , sadece ing formu.

No preposition, no to, verb ing.

Edat yok, hayır, fiil.

That's it.

Bu kadar.

Okay.

Tamam aşkım.

The agree or disagree thing.

Katılıyorum ya da katılmıyorum meselesi.

I don't agree with this.

Buna katılmıyorum.

I don't agree with you.

sana katılmıyorum

But you could add about marrying a pizza, the subject.

Ama buna bir pizzacıyla evlenmeyi de ekleyebilirsin, konu.

When we talk about agreement,

Anlaşmadan bahsettiğimizde,

as meaning I approve of this,

bunu onaylıyorum

or I don't approve, in this case,

veya onaylamıyorum anlamında, bu durumda

just use with.

sadece ile kullanın.

I don't agree with you marrying a pizza.

Bir pizzacıyla evlenmene katılmıyorum.

It's just strange.

Bu sadece garip.

Or I don't agree with the president's stupid ideas.

Ya da başkanın aptalca fikirlerine katılmıyorum.

I don't approve of them.

Onları onaylamıyorum.

But, of course, agree could mean you have

Ancak, elbette, katılıyorum,

the same opinion about something.

bir şey hakkında aynı fikre sahip olduğunuz anlamına gelebilir.

If your opinions agree then it's a different preposition,

Görüşleriniz aynı fikirdeyse, o zaman bu farklı bir edattır,

then it's on.

o zaman açık.

We agree on a lot of things,

Pek çok konuda hemfikiriz

but I don't agree with you marrying a pizza.

ama bir pizzacıyla evlenmene katılmıyorum.

Or you could agree on a deal, a plan, a proposition.

Veya bir anlaşma, plan, teklif üzerinde anlaşabilirsiniz.

For example, we agreed on meeting at 8 o'clock.

Örneğin, saat 8'de buluşmak için anlaştık.

Or, we can't agree on anything.

Ya da hiçbir konuda anlaşamıyoruz.

Let's break up.

Ayrılalım.

This one.

Bu.

A very common mistake I hear is

Duyduğum çok yaygın bir hata,

it's suits to you.

sana yakıştığı.

No.

Hayır.

That's a really common mistake,

Bu çok yaygın bir hatadır,

don't make it in the future.

gelecekte yapmayın.

There should be no preposition with the verb suits.

Fiil takımlarıyla edat olmamalıdır.

That shirt suits you.

O gömlek sana yakışmış.

Those shoes, they're awesome.

O ayakkabılar, harikalar.

Where did you get those shoes, they really suit you.

O ayakkabıları nereden aldın , sana çok yakışmış.

Okay, so the look at my face thing,

Tamam, yüzüme bakma olayı

a very common mistake.

çok yaygın bir hata.

For example, if Spanish is your first language,

Örneğin, İspanyolca ana dilinizse,

the translation you wouldn't put a preposition, right?

çeviriye bir edat koymazsınız, değil mi?

Like, look my face.

Mesela yüzüme bak.

That's a very common mistake that I hear often

Bu, ilk dilleri Latince olan öğrencilerden sıklıkla duyduğum çok yaygın bir hata

from students with Latin languages as their first language.

.

So, just be careful with the verb look,

Yani, sadece bakmak fiiline dikkat edin, bir

you look at something, someone, someone's face, whatever.

şeye, birine, birinin yüzüne, her neyse ona bakarsınız.

Yes, there is an exception here, with in.

Evet, burada in ile bir istisna var.

For example, maybe it feels like something went

Örneğin, belki gözünüze bir şey kaçmış gibi hissediyor

in your eye and it really hurts.

ve gerçekten acıyor.

Can you look in my eye?

gözlerime bakabilir misin

Do I have anything in my eye?

gözümde bişey mi var

In that case, yeah, look in my eye.

Bu durumda, evet, gözüme bak.

Or, if you want to be romantic,

Ya da romantik olmak istiyorsan

you could say, look in my eyes.

gözlerime bak diyebilirsin.

That's no, why did I think that was romantic?

Hayır, neden bunun romantik olduğunu düşündüm?

That's not romantic.

Bu romantik değil.

Wait, is it?

Bekle, öyle mi?

No, okay, maybe if you wanted to hypnotize someone,

Hayır, tamam, belki birini hipnotize etmek isteseydin,

then you would say, look in my eyes.

o zaman gözlerime bak derdin.

Okay, to be motivated to do something,

Tamam, bir şeyi yapmaya motive olmak için,

if you have a verb, you use to.

eğer bir fiilin varsa, alışırsın.

I'm motivated to study.

Çalışmak için motive oldum.

I'm motivated to do something.

Bir şeyler yapmak için motive oldum.

But let's imagine, that today you have a big day

Ama bugün büyük bir gününüz olduğunu

and you feel motivated.

ve kendinizi motive hissettiğinizi hayal edelim.

If it's a noun, use for.

Bu bir isimse, için kullanın.

I feel really motivated for today.

Bugün için gerçekten motive hissediyorum.

I feel really motivated for this.

Bunun için gerçekten motive hissediyorum.

Think of and think about.

Düşün ve düşün.

Now, in general they are very, very similar

Şimdi, genel olarak çok, çok benzerler

and sometimes they're used for the same contexts.

ve bazen aynı bağlamlar için kullanılıyorlar.

However, there is a difference in feeling and meaning.

Ancak duygu ve anlam farkı vardır. Bir

Think of, that's just an awareness of something.

düşünün, bu sadece bir şeyin farkındalığı.

For example, think of a number.

Örneğin, bir sayı düşünün.

So a number just appears.

Yani sadece bir sayı belirir.

This number thought isn't there for a long time,

Bu sayı düşüncesi uzun süredir yok, bu

so that's think of.

yüzden düşünün. Bir

Think about, that implies some longer thought,

düşünün, bu biraz daha uzun düşünmeyi,

some consideration.

biraz düşünmeyi gerektirir.

Like, I've been thinking about you all day.

Mesela bütün gün seni düşündüm.

I've been thinking about our relationship

İlişkimizi düşünüyordum

and I hate you.

ve senden nefret ediyorum.

Or in this case, think about,

Veya bu durumda, bir düşünün,

we use that for threats.

bunu tehditler için kullanıyoruz.

Don't even think about messaging your ex.

Eski sevgiline mesaj atmayı aklından bile geçirme.

Could we say of?

diyebilir miyiz?

Nah, yes.

Hayır, evet.

But think about works better in threats.

Ancak tehditlerde daha iyi çalıştığını düşünün.

To be bored of something.

Bir şeyden sıkılmak.

Now, originally, we said,

Şimdi, başlangıçta,

I'm really bored by this movie.

bu filmden gerçekten sıkıldım dedik.

Or I'm really bored with this movie.

Ya ben bu filmden gerçekten sıkıldım.

But it has become way more common recently to say of.

Ancak son zamanlarda söylenmesi çok daha yaygın hale geldi.

So much so that if you said,

O kadar ki derseniz ben

I'm really bored by this movie.

bu filmden gerçekten sıkıldım.

I'm really bored with this movie.

Bu filmden gerçekten sıkıldım.

That sounds a little bit strange.

Kulağa biraz garip geliyor.

So, use of.

Yani, kullanımı.

Now, sometimes we might hear something like,

Şimdi, bazen,

I'm bored with this conversation, I'm leaving.

bu konuşmadan sıkıldım , gidiyorum gibi şeyler duyabiliriz.

You might hear that

Bunu duyabilirsiniz

and it this context, to say I'm bored with it,

ve bu bağlamda, bundan sıkıldım demek,

has that dismissive feeling, right?

o küçümseyici duyguya sahip, değil mi?

So, huh, I'm bored with it.

Yani, ha, bundan sıkıldım.

It's like you're leaving something.

Sanki bir şey bırakıyorsun.

I'm bored with this,

Bu işten sıkıldım,

I'm leaving it, goodbye to this thing.

bırakıyorum, hoşçakalın bu iş.

But in general, use of.

Ama genel olarak, kullanımı.

Okay, to be scared of something.

Tamam, bir şeyden korkmak.

You want to talk about your fear in general.

Genel olarak korkunuz hakkında konuşmak istiyorsunuz. Bu durumda, uçmak için

Use I'm scared of verb with ing,

ing ile Fiilden korkuyorum

in this case, flying.

.

Can I say I'm scared to fly?

Uçmaktan korktuğumu söyleyebilir miyim?

Yes, you could,

Evet, yapabilirsin,

but when you say I'm scared to do something,

ama bir şeyi yapmaktan korkuyorum dediğin zaman,

that verb is in the infinitive,

o fiil mastar halindedir,

I'm scared to do, I'm scared to go, I'm scared to.

yapmaktan korkuyorum, gitmekten korkuyorum, gitmekten korkuyorum.

I'm scared to lose you, don't leave me!

Seni kaybetmekten korkuyorum, beni bırakma!

That implies that you're going to do it

Bu, onu yapacağınız

and you're scared.

ve korktuğunuz anlamına gelir.

So, I mean in this context, yes,

Yani bu bağlamda yani evet

that could be a possibility,

bu bir ihtimal olabilir

but if you wrote to here,

ama buraya yazarsan

you didn't get a point because I wrote flying, not fly,

puan alamazsın çünkü ben uçmak değil uçmak yazdım

so it has to be of.

yani olması lazım.

Okay, to be annoyed at someone,

Tamam, birine kızmak,

to be annoyed with someone.

birine kızmak.

In general, just use those two.

Genel olarak, sadece bu ikisini kullanın.

But remember the reason that I gave,

Ama verdiğim sebebi unutma,

she's annoyed because her friend stole her phone.

arkadaşı telefonunu çaldığı için kızdı.

In this case it's better to use about.

Bu durumda about kullanmak daha iyidir.

What are you annoyed about?

Neye sinirlendin?

I'm so annoyed about her stealing my phone.

Telefonumu çalmasına çok sinirlendim.

Just remember though, you want that verb in the ing form.

Yine de unutma, o fiili ing biçiminde istiyorsun.

I'm really annoyed about her stealing my phone.

Telefonumu çalmasına gerçekten sinirlendim.

And actually, you could use at here.

Ve aslında, burayı kullanabilirsin.

I'm so annoyed at her staling my phone.

Telefonumu çalmasına çok sinirlendim.

What the hell?

Ne oluyor be?

Okay when we talk about improvements,

Tamam, iyileştirmelerden bahsederken,

yep, use the preposition in.

evet, edatını kullanın.

This is a huge improvement in my English.

Bu benim İngilizcemde çok büyük bir gelişme.

Less commonly, but still definitely okay to use,

Daha az yaygın, ancak yine de kullanımı kesinlikle uygun,

you could say,

diyebilirsiniz ki, İngilizcemde

there's has been a huge improvement with my English.

büyük bir gelişme oldu. Bu da

That's completely fine too.

gayet iyi.

But I didn't give you that option, so.

Ama sana bu seçeneği sunmadım, o yüzden.

And finally, having faith or confidence in someone.

Ve son olarak, birine inanmak veya güvenmek.

Sometimes I've heard few different options in this.

Bazen bu konuda birkaç farklı seçenek duydum. sana

I have faith with you.

inancım var

I have faith about you.

Sana inancım var.

I have faith on you.

sana inancım var

No, just in.

Hayır, yeni geldim.

Just because English is weird.

Sadece İngilizce tuhaf olduğu için.

Sorry.

Üzgünüm.

So, thanks for playing.

Oynadığınız için teşekkürler.

Remember to challenge your friends

Arkadaşlarınıza

or anyone who studies English.

veya İngilizce öğrenen herkese meydan okumayı unutmayın.

And I'll see you next time

Ve bir dahaki sefere

in the Super Mega

Super Mega

Awesome Prepositions Quiz.

Awesome Prepositions Quiz'de görüşürüz.

(lively music)

(canlı müzik)