How to Speak Like a Native English Speaker? Ask Alisha

I have purchased a microphone!

Bir mikrofon satın aldım!

What can you do with a new mic?

Yeni bir mikrofonla neler yapabilirsiniz?

[Darth Vader breathing]

[Darth Vader nefes alıyor]

Hi everybody!

Herkese merhaba!

My name is Alisha.

Benim adım Alisha.

Welcome back to Ask Alisha, the weekly series on our YouTube channel where you ask me questions,

YouTube kanalımızda, siz bana sorular sorun,

and I answer them!

ben de cevaplayayım diyen haftalık dizi Alisha'ya Sor'a tekrar hoş geldiniz!

Maybe.

Belki.

So please remember, you can submit your questions to me at EnglishClass101.com/ask-alisha

Bu yüzden, sorularınızı bana EnglishClass101.com/ask-alisha

First question.

First Question adresinden gönderebileceğinizi lütfen unutmayın.

A lot of you have asked about what to do to get a—a voice that sounds like mine.

Birçoğunuz benimki gibi bir ses elde etmek için ne yapmanız gerektiğini sordunuz.

When I'm making these videos, I'm specifically trying to speak clearly.

Bu videoları hazırlarken özellikle anlaşılır konuşmaya çalışıyorum.

So, I'm clearly separating my words.

Yani, sözlerimi açıkça ayırıyorum.

The way that I talk with my friends and the way that I talk, uh, regularly, is a bit different

Arkadaşlarımla konuşma şeklim ve düzenli olarak konuşma şeklim,

than the way that I talk on this channel.

bu kanaldaki konuşma şeklimden biraz farklı.

But, if you want to try to get this kind of pronunciation, the best advice I have is just

Ancak, bu tür bir telaffuz öğrenmek istiyorsanız , size verebileceğim en iyi tavsiye,

to repeat this kind of pronunciation.

bu tür bir telaffuzu tekrarlamanızdır.

It depends on your goal.

Hedefinize bağlı.

If you want to learn to speak like me, or to speak like somebody else that you really

Benim gibi konuşmayı öğrenmek ya da gerçekten hayran olduğun biri gibi konuşmak istiyorsan

admire, you should try to mimic them.

, onları taklit etmeye çalışmalısın.

That's what I do.

İşte bu yaptığım şey.

And that's, uh, actually, a strategy I use when I study other languages as well.

Ve bu aslında diğer dilleri çalışırken kullandığım bir strateji.

So, if I hear something interesting that a—a—a vocabulary word that a friend, uh, has used,

Yani, ilginç bir şey duyarsam a-a- bir arkadaşımın kullandığı bir kelime,

like, in Japanese, for example, or they have a really good intonation, or just the way

mesela Japonca, ya da gerçekten iyi bir tonlamaları var ya da tam olarak

they deliver—the way they say something—is really, uh, interesting to me, or I want to—I

söyleyiş tarzları... bir şey söyle - benim için gerçekten ilginç, ya da istiyorum -

want to be able to use that too, I put that in my head.

onu da kullanabilmek istiyorum, bunu kafama koydum.

I think about that.

Bunun hakkında düşünüyorum.

And then I try to replicate that.

Ve sonra bunu kopyalamaya çalışıyorum.

I try to copy that, essentially.

Esasen bunu kopyalamaya çalışıyorum.

To make this explanation shorter: mimic!

Bu açıklamayı kısaltmak için: mimik!

Mimic.

Mimik.

If you want to learn to speak like me, mimic me.

Benim gibi konuşmayı öğrenmek istiyorsan, beni taklit et . Başka

If you want to learn to speak like somebody else, try to mimic someone else.

biri gibi konuşmayı öğrenmek istiyorsanız , başka birini taklit etmeye çalışın.

But just keep in mind that the way that I talk in these videos is different from the

Ancak bu videolardaki konuşma tarzımın

way that I talk in real life.

gerçek hayattaki konuşma şeklimden farklı olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Next question!

Sonraki soru!

What does the word "lit" mean?

"yanmak" kelimesinin anlamı nedir?

What does the word "lit" mean?

"yanmak" kelimesinin anlamı nedir?

Lit is actually a slang word.

Lit aslında argo bir kelimedir.

It's common slang among young people, especially in the US right now.

Özellikle şu anda ABD'de gençler arasında yaygın bir argo .

Uh, maybe many of you know that the verb "to light" has the past tense, uh, "lit."

Uh, belki çoğunuz " aydınlatmak" fiilinin geçmiş zaman kipi olduğunu biliyorsunuzdur, uh, "aydınlatmak".

Lit is used to talk about, for example, a party, or, um, some kind of social gathering,

Lit, örneğin bir partiden veya bir tür sosyal toplantıdan bahsetmek için kullanılır,

usually, that's really exciting, or that's really really fun, or that's kind of crazy.

genellikle bu gerçekten heyecan vericidir veya bu gerçekten çok eğlencelidir veya bu biraz çılgıncadır.

So, "lit," using the past tense, there, you can kind of imagine that, like a fire, when

Yani, "yaktı", geçmiş zamanı kullanarak, orada, bir ateş gibi,

you light a fire, it maybe, it gets bigger, and it gets kind of wild, a little bit crazy,

bir ateş yaktığınızda, belki, daha da büyüdüğünü ve biraz çılgınca, biraz çılgınca olduğunu hayal edebilirsiniz.

like there's a spark, and then it starts.

bir kıvılcım var ve sonra başlıyor.

So, if you see the word "lit," like "this party was lit," it means it was really crazy;

Yani, "yanan" kelimesini "bu parti yanıyordu" gibi görürseniz, bu gerçekten çılgınca olduğu anlamına gelir;

it was really good; it was really fun.

gerçekten iyiydi; gerçekten eğlenceliydi.

Uh, you can use it if you want, but just keep in mind that, really, young people use that

Uh, istersen kullanabilirsin, ama unutma ki, gerçekten gençler bu

word.

kelimeyi kullanır.

I don't use that word, for reference.

Referans için bu kelimeyi kullanmıyorum.

But again, I am not cool.

Ama yine de, ben havalı değilim.

Next question!

Sonraki soru!

What is correct?

Ne doğru?

I thought you were gone or "I thought you are gone"?

Gittin mi yoksa "Gittin mi sandım"?

I thought you are gone.

gittin sandım Burada

We need to use, "I thought you were gone" here.

"Gittiğini sanıyordum" ifadesini kullanmamız gerekiyor .

I thought you were gone.

Gittiğini sanıyordum.

So, "I thought," past tense, and "you were" is also past tense.

Yani, "düşündüm" geçmiş zaman ve "sen" de geçmiş zaman.

It's a past tense thought, past tense situation, so...please use past tense!

Bu bir geçmiş zaman düşüncesi, geçmiş zaman durumu, yani...lütfen geçmiş zaman kullanın!

Yeah.

Evet.

Ah, next question!

Sıradaki soru!

Also maybe about "were" and "was."

Ayrıca belki "vardı" ve "vardı" hakkında.

Why do we use "If I were" and not "if I was"?

Neden "eğer olsaydım" kullanıyoruz da "olsaydım" kullanmıyoruz?

Uh, this is a great question.

Bu harika bir soru.

And actually, a lot of native speakers make mistakes with this.

Ve aslında, birçok anadili bu konuda hata yapıyor.

It's a small point, to be fair, but if you want to be correct, you should always use

Adil olmak gerekirse küçük bir nokta ama haklı olmak istiyorsanız, her zaman

"if I were."

"eğer ben olsaydım" kullanmalısınız.

This is a grammar point, uh, it refers to the subjunctive mood.

Bu bir dilbilgisi noktası, uh, subjektif kipi ifade eder.

The subjunctive mood.

Subjektif ruh hali.

An explanation of subjunctive is a bit beyond the scope—it's a bit much for this video.

Bir dilek kipi açıklaması, kapsamı biraz aşıyor - bu video için biraz fazla.

But we will always use "if I were."

Ama biz her zaman "olsaydım"ı kullanacağız.

Uh, when the subject there is "I," in the conditional, "if I were," we always use "were."

Uh, özne "ben" olduğunda , "olsaydım" koşul koşulunda her zaman "were" kullanırız.

You will hear native speakers say "if I was," "if I was."

Anadili İngilizce olanların "ben olsaydım", "ben olsaydım" dediğini duyacaksınız.

If you want to be extremely strict, and extremely nitpicky, um, "were" is actually the correct

Son derece katı ve son derece titiz olmak istiyorsanız , um, "were" aslında doğru olandır

one, but if you use "was," if you make a mistake and you use "was," you will still be understood.

, ancak "was" kullanırsanız, bir hata yaparsanız ve "was" kullanırsanız, yine de anlaşılırsınız.

So, um, but yes.

Yani, ama evet.

This is related to the subjunctive mood in English.

Bu, İngilizce'deki subjektif kip ile ilgilidir .

Next question!

Sonraki soru!

Okay!

Tamam aşkım!

Next one isn't really a question, but something I have noticed that many of you do.

Sıradaki soru gerçekten bir soru değil, ama çoğunuzun yaptığını fark ettiğim bir şey var. Sıfatınızın

You like to put the article "a" or "an" before your adjective.

önüne "a" veya "an" artikelini koymayı seviyorsunuz .

Before an adjective, but you forget to use a noun.

Bir sıfattan önce, ama bir isim kullanmayı unutuyorsun.

Do you know how, like, Mario introduces himself, and he says "it's a me"?

Mario'nun kendini nasıl tanıttığını ve "benim" dediğini biliyor musun? Sıfatınızdan

When you forget to use some kind of noun after—after your adjective, or whatever, you sound a bit

sonra bir tür isim kullanmayı unuttuğunuzda , ya da her neyse, biraz

like Mario.

Mario gibi konuşuyorsunuz.

It's a nice.

Bu güzel.

It's a nice.

Bu güzel.

It's a nice WHAT?

Bu güzel bir NE?

It's funny to me, like—it's a nice!

Bu benim için komik - bu güzel!

Or, it's a me!

Ya da o bir ben!

You need to include the noun that you're referring to.

Bahsettiğiniz ismi eklemeniz gerekir .

It's a nice video, or "it's a nice explanation."

Güzel bir video veya "güzel bir açıklama."

It's nice, or "it's bad," or "it's good," or "this was a nice explanation."

Güzel ya da "kötü" ya da "iyi" ya da "bu güzel bir açıklamaydı."

But don't forget to use your noun after you use the adjective.

Ama sıfatı kullandıktan sonra isminizi kullanmayı unutmayın .

It's a nice...something.

Bu güzel bir şey.

It's a good something.

Bu iyi bir şey.

It's a bad something.

Bu kötü bir şey.

So please, uh, no article without a noun.

O yüzden lütfen, uh, isimsiz makale olmasın.

Make sure to use your noun.

İsminizi kullandığınızdan emin olun.

And it should be in the singular form.

Ve tekil formda olmalıdır.

If you are using "a" or "an," you need to use the singular form of the noun.

"a" veya "an" kullanıyorsanız, ismin tekil halini kullanmanız gerekir.

Don't sound like Mario.

Mario gibi konuşma.

Next question!

Sonraki soru!

What does it mean: "they can't take that away from me"?

"Bunu benden alamazlar" ne anlama geliyor ?

Who are "they," and what does "take away" mean?

"Onlar" kimdir ve "götürmek" ne anlama gelir?

We use the word "they" to mean generally, just other people outside of us.

"Onlar" kelimesini genel olarak, sadece bizim dışımızdaki diğer insanları kastetmek için kullanırız.

This is used a lot to talk about, like, news, or to talk about general opinion.

Bu, haberler hakkında konuşmak veya genel görüş hakkında konuşmak için çok kullanılır.

They say that this pizza is the best pizza in the city right now.

Bu pizzanın şu anda şehrin en iyi pizzası olduğunu söylüyorlar .

They say that your English will only improve if you study every day.

İngilizcenizin ancak her gün çalışırsanız gelişeceğini söylüyorlar. Hayatta

They say that the most difficult thing you can do in your life is move to another country.

yapabileceğiniz en zor şeyin başka bir ülkeye taşınmak olduğunu söylüyorlar.

They is just anyone.

Onlar herhangi biri.

Second point: what does "take away" mean?

İkinci nokta: "almak" ne anlama geliyor?

Take away means to—Some object that belongs in one location is removed from that location.

Take away şu anlama gelir—Bir konuma ait olan bazı nesneler o konumdan kaldırılır.

Like take away food.

Yiyecek götürmek gibi.

In American English, we use "take out," actually.

Amerikan İngilizcesinde aslında "take out" kullanırız.

But take away food is a similar idea, especially like in British English.

Ama götürüp yemek benzer bir fikirdir, özellikle İngiliz İngilizcesinde olduğu gibi.

Takeaway.

Götürmek.

So, you take away your food from the restaurant.

Yani yemeğinizi restorandan alırsınız.

So, you're taking something else.

Demek başka bir şey alıyorsun.

You're removing your food from the restaurant.

Yemeğinizi restorandan çıkarıyorsunuz.

So, in the expression "they can't take that away from me," "they," meaning other people

Yani "onu benden alamazlar" ifadesinde " onlar" yani

outside you, can't take something away from you.

sizin dışınızdaki diğer insanlar sizden bir şey alamazlar .

Next one!

Sıradaki!

What does the phrase "don't be a creep, don't be a creep" mean?

"Sürüklenme, ürkütücü olma" deyiminin anlamı nedir?

I think Michael talked about this on an old English Topics video.

Sanırım Michael bundan eski bir English Topics videosunda bahsetmişti.

So, I talked in a live stream about the word "creepy," adjective "creepy."

Canlı yayında "ürkütücü" kelimesinden, "ürkütücü" sıfatından bahsettim.

So, something that causes, like, nervous suspense, is something that's creepy.

Yani, gergin bir gerilime neden olan bir şey, tüyler ürpertici bir şeydir.

The word "creep" is used as a noun.

"Sürünme" kelimesi isim olarak kullanılır.

Don't be a creep.

Bir sürüngen olma.

A person who is creepy.

Ürkütücü bir kişi.

A guy can be a creep.

Bir erkek bir sürüngen olabilir.

A girl can be a creep.

Bir kız sapık olabilir.

So, a creep is someone who causes creepy feelings.

Yani, bir sürüngen, tüyler ürpertici duygulara neden olan kişidir.

Like, uhh, something bad might happen!

Mesela, uhh, kötü bir şey olabilir!

I feel nervous!

Endişeleniyorum!

That person's a little strange; a little weird.

O kişi biraz tuhaf; biraz tuhaf.

That person is a creep.

O kişi bir sürüngendir.

He's a creep.

O bir sürüngen.

She's a creep.

O bir sürüngen.

So, "don't be a creep" means you should not behave like a creep.

Yani, "bir sürüngen olma", bir sürüngen gibi davranmamanız gerektiği anlamına gelir.

Don't create nervous feelings in the other person.

Diğer kişide gergin duygular yaratma .

Don't be a creepy person.

Ürkütücü bir insan olma.

Don't be a creep.

Bir sürüngen olma.

Everybody!

Herkes!

That's good advice!

Bu iyi bir tavsiye!

Don't be a creep!

Bir sürüngen olma!

Don't be a creep!

Bir sürüngen olma! Her zaman

Try to be a nice and understanding, um, and respectful person, always.

iyi ve anlayışlı, um ve saygılı bir insan olmaya çalışın.

Next question!

Sonraki soru!

Oh, that was my last one for this week.

Bu, bu haftaki son paylaşımımdı.

All right!

Elbette!

So, those are, um, my favorite questions, or the questions that I wanted to talk to

Bunlar benim en sevdiğim sorular ya da bu hafta sizinle konuşmak istediğim sorular

you about this week.

.

I hope that those are some useful points for you.

Umarım bunlar sizin için bazı yararlı noktalardır .

And if you have any questions, please feel free to let me know at EnglishClass101.com/ask-alisha.

Herhangi bir sorunuz varsa, lütfen EnglishClass101.com/ask-alisha adresinden bana bildirmekten çekinmeyin.

That's where you can submit your questions to me.

Sorularınızı bana buradan iletebilirsiniz .

It makes it very easy for me to check and see, um, all the questions in one place.

Tüm soruları tek bir yerde kontrol edip görmemi çok kolaylaştırıyor.

So definitely check that out.

Bu yüzden kesinlikle kontrol edin.

I think you can sign in with your, uh, regular EnglishClass101.com account, and submit as

Bence normal EnglishClass101.com hesabınızla oturum açabilir ve

many questions as you want.

istediğiniz kadar soru gönderebilirsiniz.

And then I'll choose what I like, and what I want to talk about.

Sonra neyi sevdiğimi ve ne hakkında konuşmak istediğimi seçeceğim.

And of course, if a lot of you ask the same question, I'll definitely try to answer that,

Ve elbette, çoğunuz aynı soruyu soruyorsa, onu da kesinlikle cevaplamaya çalışacağım

too.

.

So please check that out!

Bu yüzden lütfen kontrol edin!

EnglishClass101.com/ask-alisha If you liked this video, please make sure

TurkishClass101.com/ask-alisha Bu videoyu beğendiyseniz, lütfen

to give it a thumbs up, because if you guys like it, then I can continue to make the videos.

beğendiğinizden emin olun, çünkü beğendiyseniz videoları yapmaya devam edebilirim.

So please make sure to like it!

Bu yüzden lütfen beğendiğinizden emin olun!

Also, subscribe to the channel if you haven't already, and check us out at EnglishClass101.com

Ayrıca, henüz yapmadıysanız kanala abone olun ve

for other good stuff too.

diğer güzel şeyler için EnglishClass101.com'da bize göz atın. Alisha'ya Sor'un

Thanks very much for watching this episode of Ask Alisha, and I'll see you again next week.

bu bölümünü izlediğiniz için çok teşekkürler , haftaya tekrar görüşürüz.

Byeee!

Güle güle!

What are the things I can do with my microphone, I wonder?

Mikrofonumla neler yapabileceğimi merak ediyorum. Dün gece yatakta uzanırken

I feel like I had some ideas for this when I was laying in bed last night, and now I've

bunun için bazı fikirlerim varmış gibi hissediyorum ve şimdi

forgotten them all.

hepsini unuttum.

Oh, now, I can take my videos on the road and be, like, a golf reporter.

Oh, şimdi videolarımı yolda çekebilirim ve bir golf muhabiri gibi olabilirim.

Uh, yes, the ball—the ball is rolling.

Ah, evet, top... top dönüyor.

Why am I Russian?

Neden Rusum?

I'm a Russian golf reporter now.

Artık bir Rus golf muhabiriyim.

Ah!

Ah!

Maybe I'll be a beatboxer.

Belki bir beatboxer olurum.

How do you do that?

Bunu nasıl yaptın?

[questionable beatboxing]

[şüpheli beatboxing]