How to Use ACTUALLY, KiND OF, AT ALL? English Expressions Explained! Ask Alisha

Want to speak real English from your first lesson?

İlk dersinizden itibaren gerçek İngilizce konuşmak ister misiniz ? EnglishClass101.com'da

Sign up for your free lifetime account at EnglishClass101.com.

ömür boyu ücretsiz hesabınız için kaydolun .

It's another evening edition of Ask Alisha because this was a busy week.

Alisha'ya Sor'un başka bir akşam baskısı çünkü bu hafta yoğun bir haftaydı.

Hi, everybody.

Selam millet.

Welcome back to Ask Alisha.

Alisha'ya Sor'a tekrar hoş geldiniz.

The weekly series where you ask me questions and I answer them, maybe.

Bana sorular sorduğun ve benim de cevapladığım haftalık dizi belki.

First question this week comes from Eduardo.

Bu haftanın ilk sorusu Eduardo'dan geliyor.

Hi, Eduardo.

Merhaba Eduardo.

“Could you explain, please, how to use the expressions, one, ‘at all,’ two, ‘kind

" Bir, 'hiç', iki, 'bir nevi',

of,’ three, ‘actually,’ four, ‘a big picture.’”

üç, 'aslında', dört, 'büyük bir resim' ifadelerinin nasıl kullanılacağını lütfen açıklar mısınız?"

Sure.

Elbette.

Number one, “at all.”

Bir numara, "hiç." Olumsuz ifadelerden sonra

We use “at all” as an emphasis phrase after negative statements.

vurgu ifadesi olarak “hiç” kullanırız .

“I don't want to study at all today,” “He doesn't like me at all.”

"Bugün hiç ders çalışmak istemiyorum", "Benden hiç hoşlanmıyor."

We can also use this expression in question.

Söz konusu ifadeyi de kullanabiliriz.

Question two, about “kind of.”

İkinci soru, "bir nevi" hakkında.

It depends on which expression you mean.

Hangi ifadeyi kastettiğinize bağlı.

There's “kind of” which can mean a little bit or somewhat.

Biraz veya biraz anlamına gelebilecek "bir tür" var .

“I kind of want to eat Vietnamese food for dinner.”

"Akşam yemeğinde Vietnam yemeği yemek istiyorum ."

You'll also notice that the pronunciation there changes to “kinda.”

Ayrıca buradaki telaffuzun "kinda" olarak değiştiğini fark edeceksiniz.

“Kinda,” not kind of but “kinda.”

"Biraz" biraz değil ama "biraz."

Depending on the way the sentence is made, though.

Cümlenin kurulma şekline göre değişir ama.

“Kind of” can also refer to types of something.

"Tür" aynı zamanda bir şeyin türlerini de ifade edebilir.

“What kind of ice cream do you like?”

"Ne tür dondurma seversin?"

“They don't know what kind of house they want.”

"Nasıl bir ev istediklerini bilmiyorlar ."

Here, “kind of” means type.

Burada "tür" tür anlamına gelmektedir.

So, they don't know what kind of house they want, they don't know what kind of food they

Yani nasıl bir ev istediklerini bilmiyorlar ,

want to eat for dinner, for example.

örneğin akşam yemeğinde nasıl bir yemek yemek istediklerini bilmiyorlar.

So, check to see which way “kind of” is being used.

Bu nedenle, hangi şekilde "tür" kullanıldığını görmek için kontrol edin .

If it's coming before a verb like, “I kind of want to eat,” or “I kind of want to

"Yemek yemek istiyorum" veya "

go,” then, it probably means a little bit.

Gitmek istiyorum" gibi bir fiilden önce geliyorsa, muhtemelen biraz anlamına gelir.

But, if it's coming before a noun, then it probably means a type of noun.

Ancak, bir isimden önce geliyorsa, muhtemelen bir tür isim anlamına gelir.

So, I hope that helps.

Umarım bu yardımcı olur.

Third question about the word, “actually.”

"Aslında" kelimesiyle ilgili üçüncü soru.

“Actually,” right.

"Aslında," doğru. Gerçek durumu anladığımız şekliyle açıklamak

We use the word, “actually,” when we want to explain the real situation as we understand

istediğimizde "aslında" kelimesini kullanırız

it.

.

So, people like to use “actually” to introduce their opinion as though it's fact sometimes.

Bu nedenle, insanlar bazen gerçekmiş gibi fikirlerini sunmak için "aslında" kelimesini kullanmayı severler .

Some examples of this, “Actually, I don't live in the United States,” “I don't think

Buna bazı örnekler, “Aslında Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşamıyorum”, “

he actually likes chocolate.”

Aslında çikolatayı sevdiğini sanmıyorum.”

In these ways, we’re introducing a real situation as we understand it.

Bu yollarla, anladığımız şekliyle gerçek bir durumu tanıtıyoruz.

We use “actually” to do that.

Bunu yapmak için "aslında" kullanırız.

Your fourth question is about “big picture.”

Dördüncü sorunuz "büyük resim" ile ilgili.

“Big picture” is used to talk about a broad idea of something.

"Büyük resim", bir şeyin geniş bir fikrinden bahsetmek için kullanılır.

So, going away from a small detail and talking about like the entire situation at one time.

Yani küçük bir detaydan uzaklaşıp bir anda tüm durum gibi konuşmak.

“I know you think studying vocabulary is boring, but look at the big picture, it's

"Kelimeleri çalışmanın sıkıcı olduğunu düşündüğünü biliyorum ama büyük resme bak,

important to know small details,” “He's losing sight of the big picture, he's wasting

küçük detayları bilmek önemlidir." " Büyük resmi gözden kaçırıyor,

time and money.”

zaman ve para harcıyor."

So, the big picture is kind of the bigger situation.

Yani, büyük resim bir nevi daha büyük durumdur.

Hope that helps.

Umarım yardımcı olur.

Anyway, next question!

Her neyse, sıradaki soru!

Next question is from Wang Fong Chen.

Sıradaki soru Wang Fong Chen'den.

Hi, Wang Fong.

Merhaba Wang Fong.

“Hey, Alisha.

"Merhaba Alişa.

What does ‘you just made my day’ mean?

"Günümü güzelleştirdin" ne anlama geliyor?

I heard this phrase but I don't fully understand it.”

Bu cümleyi duydum ama tam olarak anlamadım .”

Yeah, so, “you made my day” is a really positive phrase.

Evet, yani "günümü güzelleştirdin" gerçekten olumlu bir ifade.

You can imagine this as, “You just made my day much better,” but we don't say “much

Bunu “ günümü çok güzelleştirdin” şeklinde düşünebilirsiniz ama “çok

better.”

daha iyi” demeyiz.

We use this when someone gives us good news, we can say, “You just made my day,” or,

Biri bize iyi bir haber verdiğinde bunu kullanırız, "Günümü güzelleştirdin" veya

“You made my day.”

"Günümü güzelleştirdin" diyebiliriz. Kulağa

Just sounds like something happened very recently.

çok yakın zamanda bir şey olmuş gibi geliyor.

“You just made my day,” “A raise?

"Günümü güzelleştirdin," "Zam mı?

You just made my day!”

Günümü güzelleştirdin!”

“We get to take the afternoon off?

"Öğleden sonra izin alacak mıyız?

You just made my day.”

Günümü güzelleştirdin.”

Those are situations where someone is really happy and wants to express that the other

Bunlar, birinin gerçekten mutlu olduğu ve diğer

person improved their day in that moment.

kişinin o anda gününü iyileştirdiğini ifade etmek istediği durumlardır.

Nice expression.

Güzel ifade.

Next question comes from Alexander.

Sıradaki soru İskender'den geliyor.

Hi, Alexander.

Merhaba İskender.

Alexander says, “Hi, Alisha.

Alexander, “Merhaba, Alisha. '

What's the difference between the words, ‘intelligent,’ ‘smart’ and ‘clever.’”

Zeki', 'akıllı' ve 'akıllı' kelimeleri arasındaki fark nedir? “

“Intelligent” and “smart” have the same meaning.

Akıllı” ve “akıllı” aynı anlama gelir.

They mean someone who has a lot of knowledge and the image is that they got it from books,

Çok fazla bilgiye sahip olan birini kastediyorlar ve onu kitaplardan, ders

from studying, from classrooms, from lectures.

çalışmaktan, sınıflardan, derslerden aldıkları imajı var.

“Intelligent” and “smart,” they have that same feeling about them.

"Akıllı" ve "zeki" onlar hakkında aynı duyguya sahipler.

But, “intelligence,” sounds more formal.

Ancak "zeka" kulağa daha resmi geliyor.

“Smart” is used a lot among young people who have good academic abilities, for example.

"Akıllı", örneğin akademik yetenekleri iyi olan gençler arasında çokça kullanılıyor.

“Clever” also means that someone has a lot of knowledge but the idea with “clever,”

"Zeki" aynı zamanda birinin çok fazla bilgiye sahip olduğu anlamına gelir, ancak "zeki" fikri,

maybe they have knowledge from books and classes, yes, but their knowledge is from world experience.

belki kitaplardan ve derslerden bilgi sahibidir, evet, ancak bilgileri dünya deneyimindendir.

So, they're really good with people, in situations and they can think quickly, maybe, and they

Yani, insanlarla, durumlarda gerçekten iyiler ve hızlı düşünebiliyorlar, belki ve

have good ideas.

iyi fikirleri var.

That's someone who is “clever.”

Bu, "zeki" olan biri.

Sometimes “clever” has the image of being a little bit sneaky too.

Bazen "zeki" biraz sinsi olma imajına da sahiptir.

Next question comes from Celso Moreno.

Sıradaki soru Celso Moreno'dan geliyor.

You wrote your name in all caps.

Adını büyük harflerle yazmışsın.

“’Back to back,’ what does it mean?

Arka arkaya, ne demek?

Sometimes I hear it in baseball games.

Bazen beyzbol maçlarında duyuyorum.

Do you know?”

Biliyor musunuz?"

Yes, I do know.

Evet, biliyorum.

The expression “back to back” means one thing after another.

"Arka arkaya" ifadesi, birbiri ardına gelen şeyleri ifade eder.

So, we have two things, sometimes more, “back to back to back,” you can put that in a

Yani, iki şeyimiz var, bazen daha fazla, "arka arkaya", bunu bir

line.

satıra koyabilirsiniz.

It means, in baseball, for example, like one home run after another.

Örneğin beysbolda, birbiri ardına sayı koşusu anlamına gelir .

We could say, “two home runs back to back,” two or more things happening quickly in succession.

Arka arkaya hızla gerçekleşen iki veya daha fazla şey "arka arkaya iki home run" diyebiliriz.

It's used a lot in sports.

Sporda çok kullanılır.

Next question is from Anderson Souza.

Sıradaki soru Anderson Souza'dan.

Anderson Souza.

Anderson Souza.

Hi, Anderson.

Merhaba, Anderson.

Anderson asks, “Hi, Alisha.

Anderson, "Merhaba, Alisha.

How are you doing?

Nasılsın?

I'm reading ‘Harry Potter’ and I just saw the sentence, ‘G’night, Harry.’

'Harry Potter' okuyorum ve az önce 'İyi geceler, Harry' cümlesini gördüm. '

How do you pronounce ‘g’night?’”

G'gece'yi nasıl telaffuz edersiniz?'”

Yeah, “good night,” we sometimes say “G'night,” So, that “ood” in “good” is dropped.

Evet, “iyi geceler”, bazen “İyi geceler” deriz. Böylece, "iyi" kelimesindeki "ood" düşer.

We've removed that “ood” sound and we say, “G'night.”

O "ood" sesini kaldırdık ve "İyi geceler" deriz. İyi

“G’night.”

geceler.

“G’night,” that's how you say it.

"İyi geceler," böyle diyorsun.

Hope that helped.

Umarım bu yardımcı olmuştur.

Next question is from Oz Rocha Junior.

Sıradaki soru Oz Rocha Junior'dan.

Sorry, I hope I said that right.

Üzgünüm, umarım doğru söylemişimdir.

“Alisha, how do we separate words in a text when we get to the end of the line?”

"Alisha, satırın sonuna geldiğimizde bir metindeki kelimeleri nasıl ayırırız ?"

Your text formatting software should do that for you.

Metin biçimlendirme yazılımınız bunu sizin için yapmalıdır.

Do you use Word?

Word'ü kullanıyor musun?

Word should do that for you.

Word bunu sizin için yapmalı.

If you use just text or Notepads, there should be a Word Wrap function, I don't know.

Sadece metin veya Not Defteri kullanıyorsanız, Word Kaydırma işlevi olmalı, bilmiyorum.

Google it if that doesn't help.

Bu yardımcı olmazsa Google'da arayın.

Your second question, though.

Yine de ikinci sorunuz.

“What is the difference in pronunciation between ‘life’ and ‘live’ or ‘live?’

" 'Hayat' ile 'yaşamak' veya 'yaşamak' arasındaki telaffuz farkı nedir?

For example, ‘My life is good.’

Örneğin, 'Hayatım güzel'.

And, two, ‘I live in a big city.’”

Ve ikincisi, 'Büyük bir şehirde yaşıyorum.'”

Right.

Doğru.

So, “life” and the word that spelled, L-I-V-E, as in your example, “I live in

Yani, "hayat" ve L-I-V-E olarak yazılan kelime, örneğinizdeki gibi, "

a big city,” have different pronunciations.

Büyük bir şehirde yaşıyorum", farklı telaffuzlara sahip.

The vowel pronunciation of the “I” sound is different.

“I” sesinin ünlü telaffuzu farklıdır.

In “life,” it's a very open sound.

"Hayatta" çok açık bir ses.

/lī/ like “life.”

/lī/ "hayat" gibi.

In the second word, “live,” the “I” sound is kind of tall, /li/.

İkinci kelime olan "canlı"da "ben" sesi biraz uzun, /li/.

It's very like kind of in your nose, “live.”

Sanki burnunun içinde, "canlı" gibi.

That's the first sound that's a bit different.

Bu biraz farklı olan ilk ses.

So, “/lī/, /li/, /lī/, /li/.”

Yani, “/lī/, /li/, /lī/, /li/.”

That's the “I” sound that's different.

Farklı olan “ben” sesidir.

But then, the consonant sound is also different.

Ancak ünsüz sesi de farklıdır.

The “F” in life.

Hayattaki “F”.

/’f/, so, there's just air coming out of my mouth.

/'f/, yani, ağzımdan sadece hava çıkıyor . Orada

I'm not making any sound with my vocal cords there.

ses tellerim ile ses çıkarmıyorum .

Just “life.”

Sadece hayat."

With the word, “live,” however, I'm making a /v/ sound.

Ancak “canlı” sözcüğüyle bir /v/ sesi çıkarıyorum.

So, /v/, that's the difference.

Yani, /v/, fark bu.

/v/, so I have to use my vocal cords to make that /v/ sound.

/v/, bu yüzden /v/ sesini çıkarmak için ses tellerimi kullanmam gerekiyor .

So, “life,” no vocal cords, “live,” vocal cords used.

Yani “hayat” ses telleri yok, “canlı” ses telleri kullanılıyor.

However, do be careful.

Ancak dikkatli olun.

“Live,” L-I-V-E, can also be pronounced, /līv/.

"Live" L-I-V-E, /līv/ olarak da telaffuz edilebilir.

So, that “V” sound I talked about, where you use your vocal cords, plus that open “I”

Yani, bahsettiğim o “V” sesi, ses tellerinizi kullandığınız yerde, artı o açık “I”

sound, /līv/.

sesi, /līv/.

So, like, “a live performance,” for example.

Örneğin, "canlı bir performans" gibi.

So, you need to pay attention to the grammar of the sentence to understand if it's /liv/

Bu yüzden cümlenin /liv/ mi

or /līv/, as well.

yoksa /līv/ olduğunu anlamak için cümlenin dilbilgisine de dikkat etmeniz gerekir.

So, “life” and “live,” have very different pronunciations.

Yani, "hayat" ve "yaşamak" çok farklı telaffuzlara sahiptir.

Good one.

İyi bir.

Nice catch.

Güzel yakalayış.

I hope you can practice those.

Umarım bunları uygulayabilirsin.

Next question is from Harley.

Sıradaki soru Harley'den.

Hi, Harley, hello again.

Merhaba, Harley, tekrar merhaba.

“What is the correct use?

“Doğru kullanım nedir?

It's, ‘I have breakfast,’ ‘I have lunch,’ ‘I have dinner.’

'Kahvaltı yaparım', 'Öğle yemeği yerim', 'Akşam yemeği yerim'

Or, ‘I breakfast,’ ‘I lunch,’ ‘I dinner,’ ‘I dine.’”

veya 'Kahvaltı yaparım', 'Öğle yemeği yerim', ' Akşam yemeği yerim', 'Yemek yerim

Ah, nice question, Harley.

.

I use the “I have lunch,” “I have dinner,” “I have breakfast,” version.

"Öğle yemeği yiyorum", "Akşam yemeği yiyorum", "Kahvaltı yapıyorum" versiyonunu kullanıyorum.

If you drop “have,” you sound very posh.

"Sahip" kelimesini bırakırsanız, kulağa çok şık geliyor.

“Posh” means like fashionable, sophisticated, a bit rich as well.

"Posh" modaya uygun, sofistike, biraz da zengin anlamına gelir.

So, I'm not any of those things but saying, “I breakfast,” “I lunch,” “I dinner.”

Yani ben o şeylerden biri değilim ama "Kahvaltı yaparım", "Öğle yemeği yerim", "Akşam yemeği yerim" derim. Bu aktivite hakkında

It sounds like you have a very high opinion of that activity.

çok yüksek bir fikriniz var gibi görünüyor .

In most cases, at least in my life, I don't have a reason to speak like that, so I always

Çoğu durumda, en azından hayatımda, böyle konuşmak için bir nedenim yok, bu yüzden her zaman

say, “I have breakfast,” or “I have lunch,” or “I have dinner.”

"Kahvaltı yapıyorum" veya " Öğle yemeği yiyorum" veya "Akşam yemeği yiyorum" diyorum.

It's not incorrect to say, “I breakfast,” “I lunch,” “I dine,” but it sounds

"Kahvaltı yaparım", "öğle yemeği yerim", "akşam yemeği yerim" demek yanlış değil ama

a bit unnatural in most everyday life situations.

çoğu günlük yaşam durumunda kulağa biraz doğal gelmiyor.

You don't really need to talk with that level of formality, I don't think.

Bu kadar formaliteyle konuşmana gerek yok bence.

Hope that helps you.

Umarım bu sana yardımcı olur.

Okay, so, those are all the questions that I want to look at for this week.

Pekala, bu hafta incelemek istediğim sorular bunlar.

Thank you so much for sending me your questions.

Sorularınızı bana gönderdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Remember, you can send your questions to me at EnglishClass101.com/ask-alisha.

Unutmayın, sorularınızı bana EnglishClass101.com/ask-alisha adresinden gönderebilirsiniz.

If you like the video, please make sure to give us a thumbs up, subscribe to the channel

Videoyu beğendiyseniz, lütfen bize bir başparmak verin, kanala abone olun

and come check us out at EnglishClass101.com for some other good English study tools.

ve diğer bazı iyi İngilizce çalışma araçları için EnglishClass101.com'a gelin. Alisha'ya Sor'un

Thanks very much for watching this episode of Ask Alisha and I will see you again next week.

bu bölümünü izlediğiniz için çok teşekkürler, haftaya tekrar görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.