How to Use English Modals? Can vs Could! Ask Alisha

Want to speak real English from your first lesson?

İlk dersinizden itibaren gerçek İngilizce konuşmak ister misiniz ? EnglishClass101.com'da

Sign up for your free lifetime account at EnglishClass101.com.

ömür boyu ücretsiz hesabınız için kaydolun .

This week we're doing a pronunciation roundup, let's go!

Bu hafta bir telaffuz toplantısı yapıyoruz, haydi başlayalım!

Hi, everybody, welcome back to Ask Alisha, the weekly series where you ask me questions

Herkese merhaba, bana sorular sorduğunuz

and I answer them, maybe!

ve benim de belki cevapladığım haftalık dizi Alisha'ya Sor'a tekrar hoş geldiniz!

The first question is from the wrong spreadsheet.

İlk soru yanlış e-tablodan.

Okay, first question this week comes from Danny.

Tamam, bu haftaki ilk soru Danny'den geliyor .

Danny says, “How do we say the ‘TH’ sound naturally?

Danny, "'TH' sesini doğal olarak nasıl söyleriz?

Sometimes I can't stick my tongue out too much when speaking or, for example, when I

Bazen konuşurken ya da örneğin

say something in a long sentence quickly.”

uzun bir cümleyle hızlı bir şekilde bir şey söylediğimde dilimi çok fazla dışarı çıkaramıyorum.”

A couple things to consider.

Dikkate alınması gereken birkaç şey.

One, there are two ‘TH’ sounds.

Bir, iki 'TH' sesi var.

There's the “TH” sound, like in “think;” and “this.”

"Th" sesi var, "düşün"deki gibi; ve bu."

Whereas Danny's talking about, your tongue kind of sticks out between your teeth, but

Oysa Danny'nin bahsettiği şey, dilin bir nevi dişlerinin arasından dışarı çıkıyor, ama

it's not such a big motion, actually, so it's not like you have to be really dramatic with

aslında bu o kadar da büyük bir hareket değil, bu yüzden

how much you stick your tongue out, like “tha.”

dilini ne kadar dışarı çıkardığın konusunda gerçekten dramatik olmana gerek yok, "tha" gibi.

It's a bit too much.

Biraz fazla.

Maybe when you practice, you can do that to kind of get used to how it feels but when

Belki pratik yaparken, nasıl hissettirdiğine alışmak için bunu yapabilirsin ama

I say that sound, when native speakers make that “TH” sound, we're only sticking our

ben o sesi söylediğimde, anadili İngilizce olan kişiler o "TH" sesini yaptığında, dilimizi sadece

tongue out a tiny bit, a really small bit between our teeth.

çok az, çok küçük bir şekilde dışarı çıkarıyoruz. dişlerimizin arasında biraz

So, “think.”

Öyleyse düşün."

It's like the tip of the tongue only, so with practice, that sound will get easier.

Sadece dilin ucu gibidir, bu yüzden pratik yaptıkça bu ses kolaylaşacaktır.

The other sound, though, with “TH,” is something we hear in a word like, ‘the’,

Diğer ses, "TH" ile birlikte, "the", "the" gibi bir kelimede duyduğumuz bir şeydir,

‘the’, so the tongue is actually, like, just touching the back of my teeth.

yani dil aslında, sanki, sadece dişlerimin arkasına dokunuyor.

“The,” or maybe like the back of my teeth and the top of my mouth a little bit, the

"The" ya da belki biraz dişlerimin arkası ve biraz ağzımın üstü gibi,

way that the sound is produced is a little bit different.

sesin üretilme şekli biraz farklı.

So, when I say “think” and “the,” there are a little bit different sounds, so

Yani, "düşün" ve "o" dediğimde biraz farklı sesler çıkıyor, bu yüzden

keep this in mind.

bunu aklınızda bulundurun.

If you're trying to say “the,” don't use the motion to pronounce the word “think.”

"the" demeye çalışıyorsanız, "düşün" kelimesini telaffuz etmek için hareketi kullanmayın.

If I'm saying “the,” “the,” “the” with a really exaggerated “TH” sound like

"Düşün"deki gibi gerçekten abartılı bir "TH" sesiyle "the", "the"

in “think,” it's going to slow me down.

, "the" diyorsam, bu beni yavaşlatacak.

So, think about that.

Yani, bunu düşün.

Next question!

Sonraki soru!

Next question comes from Maxim.

Sıradaki soru Maxim'den geliyor.

Hi Maxim!

Merhaba Maksim!

Maxim says, “How do you pronounce, ‘I shouldn't have done it,’ ‘I couldn't have

Maxim, "' Bunu yapmamalıydım', '

done it,’ and ‘I wouldn't have done it,’?”

Yapamazdım' ve 'Yapamazdım' nasıl telaffuz edilir?"

So, here, these are negative past perfect statements.

Yani, burada, bunlar negatif geçmiş mükemmel ifadelerdir. Burada

I'm using kind of exaggerated pronunciation here, “I should not have” becomes “shouldn't've,”

abartılı bir telaffuz kullanıyorum , "I should not have", "shouldn't've" olur,

but a native speaker, a native English speaker, an American English speaker will say “shouldn’t

ancak anadili İngilizce olan biri, Amerikan İngilizcesi konuşan biri "shouldn't

a,” “shouldn't have done it,” “couldn't have done it,” and “wouldn't have done

a", "shouldn" diyecektir. 'yapsaydım', ' yapamazdım' ve '

it.”

yapamazdım'.

“Wouldn't've” and “couldn't've” have that same “vu” sound, but again, it makes

"Yapmazdım" ve "olmazdım" aynı "vu" sesine sahip olabilirdi, ama yine de, bu

it hard to say all of those sounds clearly in speech if we're focusing a lot on saying

sesleri söylemeye çok odaklanırsak, konuşmada tüm bu

those sounds clearly in speech, our speaking slows down, so we say “shouldna,” “couldna,”

sesleri net bir şekilde söylemeyi zorlaştırır. konuşmada açıkça yavaşlar, bu yüzden "shouldna", "couldna",

“wouldna.”

"wouldna" deriz.

“Shouldn't have,” “couldn't have,” and “wouldn't have.”

"Yapmamalıydım", "yapmamalıydım" ve "olmamalıydı."

I guess it's sort of the in-between like the medium kind of pronunciation there but when

Sanırım bu, oradaki orta tür telaffuz gibi bir tür ikisinin arası, ama

speaking rapidly a very fast like native level speed will say, “shouldna”, “couldna”

hızlı konuşurken yerel düzeydeki gibi çok hızlı bir hız "shouldna", "couldna"

and “wouldna.”

ve "wouldna" diyecek.

So, give those a try, “shouldna,” “couldna,” “wouldna,” “shouldn’t have,” “couldn’t

Öyleyse, bunları bir deneyin, "yapmalıydım", "yapmamalıydım", "olmamalıydı", "olmamalıydı", " olmamalıydı", "

have,” “wouldn’t have,” “should not have,” “could not have,” “would

olmamalı", " olmamalıydı", "olmamalıydı", "olmamalıydı" ,” “

not have,” “shouldna,” “couldna,” “wouldna.”

yapmazdım”, “gerekirdi”, “yapmazdım,” “yapmazdım.”

Hope that helps.

Umarım yardımcı olur.

Okay, next follow-up question.

Tamam, bir sonraki takip sorusu.

Now, follow-up question to this question comes from Sunil.

Şimdi, bu sorunun devamı niteliğindeki soru Sunil'den geliyor.

Sunil, hi.

Sunil, merhaba.

Sunil asks, “Can we use “could” for the future?”

Sunil, "Gelecek için" yapabilir miyiz ? "diye soruyor.

So, I’m guessing this is talking about future plans, in which case yes you can.

Yani, sanırım bu gelecek planlarından bahsediyor, bu durumda evet yapabilirsin. Yapmak

When you’re thinking about something you want to do or you’re trying to decide what

istediğiniz bir şey hakkında düşünürken veya ne yapabileceğinize karar vermeye çalışırken

you might do, you can use “could” just to talk about the possibility of something.

, bir şeyin olasılığından bahsetmek için "could"u kullanabilirsiniz.

We use could to say something is just possible.

Bir şeyin mümkün olduğunu söylemek için Could kullanırız.

For example, “I could go to the beach this weekend,” or “I could sleep in late tomorrow

Örneğin, "Bu hafta sonu sahile gidebilirim" veya "İstersem yarın geç yatabilirim

if I want to,” or “I could go and visit my parents next week.”

" veya " Önümüzdeki hafta ailemi ziyarete gidebilirim."

So, these are all statements of just simple possibility.

Yani, bunların hepsi sadece basit olasılık ifadeleridir.

We’re not saying, “I’m going to do that,” or, “Maybe I’ll do that.”

"Bunu yapacağım" veya "Belki bunu yapacağım" demiyoruz.

We’re only saying that it is possible so that’s what we use “could” for.

Sadece bunun mümkün olduğunu söylüyoruz, bu yüzden "can" kelimesini bunun için kullanıyoruz.

If we’re talking about future plans, yes, we can use “could” for simple possibility.

Gelecek planlarından bahsediyorsak, evet, basit olasılık için "could" kullanabiliriz.

Next question is another follow-up question.

Sonraki soru başka bir takip sorusudur.

Follow-up question to from Bahar.

Bahar'dan devam sorusu.

Hi Bahar.

Merhaba Bahar.

Bahar says, “My question is about ‘can’ and ‘could.’

Bahar, “Benim sorum 'can' ve 'col' ile ilgili.

When I want to use these when asking for something how do I use can and could in the right situation?”

Bunları bir şey isterken kullanmak istediğimde can ve Could'u doğru durumda nasıl kullanırım?'' diyor.

When you’re making a request, “can” is going to sound more casual, “could”

Bir istekte bulunurken, "can" kulağa daha rahat gelecek, "can"

is going to sound a little more polite.

biraz daha kibar olacak.

If you’re visiting a friend’s house, you can say, “Can I have something to drink?”

Bir arkadaşınızın evini ziyaret ediyorsanız, "İçecek bir şey alabilir miyim?" diyebilirsiniz.

or “Could I have something to drink?”

veya "İçecek bir şey alabilir miyim?"

“Could” sounds more polite in that case.

Bu durumda "olabilir" kulağa daha kibar geliyor.

“Can” is probably a little more natural since they’re your friend.

"Can" muhtemelen senin arkadaşın oldukları için biraz daha doğal.

If you are, however, at like someone’s office, you’re visiting a colleague you might instead

Bununla birlikte, birinin ofisindeyseniz, bir meslektaşınızı ziyaret ediyorsanız, bunun yerine

use, “Could I have something to drink?” or “Could I have a glass of water?” that

"Bir şeyler içebilir miyim?" veya "Bir bardak su alabilir miyim?" bu kulağa

sounds a little more formal.

biraz daha resmi geliyor.

If you’re worried, just go with “could” it sounds a little more polite.

Endişeleniyorsanız, "yapabilir" ile devam edin, bu kulağa biraz daha kibar geliyor.

It’s always correct.

Her zaman doğrudur.

And, Bahar has a second question “Are ‘would’ and ‘might’ similar a little bit and do

Ve Bahar'ın ikinci bir sorusu olur "Wuld" ve "muhtemelen" biraz benzer midir ve

both of them consist of possibility?”

ikisi de olasılıktan mı ibarettir?

Yes and no.

Evet ve hayır.

“Would” is used to talk about potential situation.

Olası bir durum hakkında konuşmak için “would” kullanılır .

So, we’ve talked about on this series before a pattern like, “if I were blah blah blah,

Yani, "Ben falan filan

I would…” like, “If I were a teacher, I would teach Math,” or “If I were rich,

olsaydım ..." gibi, "Öğretmen olsaydım Matematik öğretirdim" veya "Zengin olsaydım,

I would buy a house.”

ben" gibi bir modelden önce bu dizi hakkında konuştuk. bir ev alırdım.”

So, we use “would” to talk about unreal situations.

Bu yüzden, gerçek olmayan durumlardan bahsetmek için "would" kullanırız .

In terms of like actual possibility, like future plans, we don’t really use “would”

Gerçek olasılık gibi, gelecek planları gibi, "would" u gerçekten

in that way.

bu şekilde kullanmıyoruz.

“Might,” however, yes, we do use “might” to talk about possibilities.

"Might", ancak evet, olasılıklardan bahsetmek için "kudret" kelimesini kullanırız . Oldukça yüksek bir şansa sahip bir şey

We use “may” and “might” to talk about something that has a fairly good chance, maybe

hakkında konuşmak için "may" ve "might" kullanırız , örneğin

like a 30% to 50% chance or so of happening like, “I may study later,” or “I might

"Daha sonra çalışabilirim" veya "

meet up with my friends for dinner tonight.”

Arkadaşımla buluşabilirim" gibi, belki de %30 ila %50 arasında bir ihtimal gibi. Bu akşam akşam yemeği için arkadaşlar. Bu kullanımda Amerikan İngilizcesinde

The difference between “may” and “might” in American English in this usage, in terms

“may” ve “might” arasındaki fark ,

of talking about possibility, is that “might” is more casual.

olasılıktan bahsetmek açısından, “might”ın daha gelişigüzel olmasıdır.

“Might” is more often used in daily conversation.

"Might" daha çok günlük konuşmalarda kullanılır.

“May” sounds a bit formal, “may” sounds like a little bit too polite in most situations.

"May" kulağa biraz resmi geliyor, "may" çoğu durumda biraz fazla kibar gibi geliyor.

“Might is the one we use.

"Kudret bizim kullandığımızdır.

So, “might” refers to possibility.

Yani "kudret" olasılığı ifade eder.

“I might do something,” “He might do something,” “I might not do something

"Ben bir şeyler yapabilirim", "O bir şeyler yapabilir", "Ben de bir şeyler yapmayabilirim

as well.”

."

So, in these situations, “might” is used for possibility, yes.

Yani bu gibi durumlarda "kudret" olasılık için kullanılır, evet.

So, “would” is used more to talk about potential, potential in an unreal situation.

Bu nedenle, "would" daha çok potansiyelden, gerçek olmayan bir durumdaki potansiyelden bahsetmek için kullanılır.

Next question!

Sonraki soru! Bir

The next question comes from Hung Mai Lyn.

sonraki soru Hung Mai Lyn'den geliyor.

I hope I pronounced it right.

Umarım doğru telaffuz etmişimdir.

Hung Mai Lyn says, “Hi, how do you pronounce, ‘I’d like’ and ‘I like,’ please.

Hung Mai Lyn, "Merhaba, 'istiyorum' ve 'beğendim'i nasıl telaffuz edersiniz lütfen.

Thank you so much.”

Çok teşekkür ederim."

Aha!

Aha!

This is a very common question.

Bu çok yaygın bir sorudur.

“I’d like” versus “I like.”

"İstiyorum" ve "Seviyorum".

Lots of people asked to how do I listen for the difference between these two, “I’d

Pek çok insan bu ikisi arasındaki farkı nasıl dinleyeceğimi sordu, “

like” and “I like.”

isterdim” ve “beğendim”. Şu anda

I’m trying to pronounce it very clearly right now.

çok net bir şekilde telaffuz etmeye çalışıyorum .

“I’d like” and “I like,” of course, there’s a “D” sound but when native

"İstiyorum" ve "beğendim" tabi ki bir "D" sesi var ama ana dili İngilizce olan

speakers speak quickly, the “D” sound kind of disappears.

kişiler hızlı konuştuğunda "D" sesi bir nevi kayboluyor.

“I’d like to,” “I like to.”

"İstiyorum", "İstiyorum."

My tongue touches the top of my mouth when I make the “D” sound.

“D” sesini çıkardığımda dilim ağzımın üst kısmına değiyor.

“I’d like,” I think a better key to help you when you’re listening for this

"Keşke", bu sesi dinlerken size yardımcı olacak daha iyi bir anahtar olduğunu düşünüyorum

sound, and I think that this is something native speakers unconsciously do, is we listen

ve bence bu, anadili İngilizce olanların bilinçsizce yaptığı bir şey,

for the grammar in the entire sentence.

tüm cümledeki dilbilgisini dinlemek.

We’re not listening specifically for the “I like” or the “I’d like” there.

Orada özellikle "beğendim" veya "beğendim" için dinlemiyoruz.

We’re listening to the grammar in the sentence.

Cümledeki grameri dinliyoruz.

If, for example, it’s at a restaurant and you say “I’d like a beer, please.”

Örneğin, bir restorandaysanız ve "Bir bira istiyorum, lütfen" derseniz.

That sentence makes sense meaning “I would like a beer, please.”

Bu cümle, " Bir bira istiyorum, lütfen" anlamına geliyor.

If we say, “I like a beer, please,” it’s grammatically incorrect.

"Bir bira severim, lütfen" dersek, dilbilgisi açısından yanlış olur.

“I like beer,” is correct.

"Bira severim" doğrudur.

“I like beer,” or “I’d like a beer,” “I would like a beer,” those sentences

"Bira severim" veya "Bir bira isterim", " Bira isterim" bu cümleler

are correct but they communicate different things.

doğrudur ama farklı şeyleri iletirler.

So, listen for the grammar in the sentence.

Bu nedenle, cümledeki grameri dinleyin.

If you can listen to the grammar of the sentence, overall, it can help you identify, “Did

Cümlenin gramerini genel olarak dinleyebilirseniz, "

the speaker say “I like” or “I’d like?”

Konuşmacı "Hoşuma gitti" mi yoksa "İstiyorum" mu dedi?

This is a key point I think.

Bu bence kilit nokta.

Next question comes from Aya, Aya, Hi Aya!

Sıradaki soru Aya, Aya, Merhaba Aya'dan geliyor!

“How do I pronounce words like ‘important,’ ‘written’ and ‘mountain’ in an American

"'Önemli', 'yazılı' ve 'dağ' gibi kelimeleri Amerikan

accent.”

aksanıyla nasıl telaffuz ederim."

Ah!

Ah!

“Important,” “written,” and “mountain” all have these “T” sounds in the middle

"Önemli", "yazılı" ve "dağ" kelimelerinin tümü kelimenin ortasında bu "T" seslerine sahiptir,

of the word but native speakers don’t pronounce the “T” sound clearly like I just did.

ancak anadili İngilizce olan kişiler "T" sesini benim yaptığım gibi net bir şekilde telaffuz etmezler.

Instead, we say, “impor’nt,” “wri’n,” “moun’n.”

Bunun yerine, "import'nt", "wri'n", "moun'n" deriz.

This has like an apostrophe sound, almost.

Bu neredeyse kesme işareti gibi bir sese sahip.

So, “important,” “impor’nt,” we drop the “T” sound or it sounds very soft.

Yani, "important", "impor'nt", "T" sesini düşürüyoruz veya kulağa çok yumuşak geliyor.

So, this is how these three words are pronounced.

Yani, bu üç kelime bu şekilde telaffuz edilir.

You might hear this in other words, too.

Bunu başka kelimelerle de duyabilirsiniz.

Thanks for the question though.

Yine de soru için teşekkürler.

Next question!

Sonraki soru!

Next question comes from Kesavarish?

Sıradaki soru Kesavarish'ten mi geliyor?

Casavarasch?

Casavarasch mı?

Sorry.

“What is the difference between ‘tonight’ and ‘this night’?”

Üzgünüm.

"' Bu gece' ile 'bu gece' arasındaki fark nedir?"

We use “tonight” in everyday conversation.

Günlük konuşmada "bu gece" kullanırız.

“What are you doing tonight?”

"Bu akşam ne yapıyorsun?"

“Where are you going tonight?”

"Bu akşam nereye gidiyorsun?"

“Tonight, I want to,” “Tonight, I’m going to blah blah blah.”

"Bu gece, istiyorum," "Bu gece, falan filan yapacağım." Örneğin,

We only use “this night” for like very formal speeches, for example.

"bu gece" kelimesini sadece çok resmi konuşmalar için kullanırız.

“Tonight” is the one that we use in everyday conversation.

"Bu gece" günlük konuşmamızda kullandığımız kelimedir .

Those are all the questions that I want to answer this week.

Bu hafta cevaplamak istediğim sorular bunlar.

Thank you so much for sending your questions.

Sorularınızı gönderdiğiniz için çok teşekkür ederiz.

Remember, you can send them to me at Englishclass101.com/ask-alisha.

Unutmayın, bunları bana Englishclass101.com/ask-alisha adresinden gönderebilirsiniz.

I’ll check them out there.

Onları orada kontrol edeceğim.

If you like the video, please make sure to give it a thumbs up, subscribe to the channel

Videoyu beğendiyseniz, lütfen beğendiğinizden emin olun, kanala abone olun

and check us out at Englishclass101.com for some other good resources, too.

ve diğer bazı iyi kaynaklar için Englishclass101.com'da bize göz atın. Alisha'ya Sor'un

Thanks very much for watching this episode of Ask Alisha and I will see you again next week.

bu bölümünü izlediğiniz için çok teşekkürler, haftaya tekrar görüşürüz.

Bye-bye!

Güle güle!

Hmm! Pronunciation is hard.

Hmm! Telaffuz zordur.