Learn How To Talk About Your Daily Routine in English by Watching Me Act Out Mine

(alarm beeping)

(alarm sesi)

(friendly music)

(arkadaş canlısı müzik)

Hi, Bob the Canadian here.

Merhaba, Kanadalı Bob burada.

As you continue to learn English,

İngilizce öğrenmeye devam ederken,

you want to be able to talk about your daily routine.

günlük rutininiz hakkında konuşabilmek istersiniz.

In this English lesson, I will invite you along with me

Bu İngilizce dersinde,

for part of my day so that you can see my daily routine

günlük rutinimi görmeniz

and along the way, you'll be able

ve yol boyunca

to learn how to talk about your daily routine.

günlük rutininiz hakkında nasıl konuşacağınızı öğrenebilmeniz için sizi günümün bir kısmına benimle birlikte davet edeceğim.

So in this video, we'll go from the moment I wake up

Bu videoda, uyandığım andan

until about the end of my work day.

iş günümün sonuna kadar gideceğiz.

This is part one of two videos where you're going to learn

Bu,

to talk about your daily routine.

günlük rutininiz hakkında konuşmayı öğreneceğiniz iki videonun birinci kısmı.

(alarm beeping)

(alarm çalar)

The very first thing I do every day

Her gün ilk yaptığım şey

is I wake up and then I usually press

uyanırım ve sonra genellikle

the snooze button on my alarm clock.

çalar saatimdeki erteleme düğmesine basarım.

When you wake up, it means you go from

Uyandığında, uykudan uyanıklığa geçtiğin anlamına gelir

being asleep to being awake,

,

but when my alarm first goes off,

ama alarmım ilk çaldığında,

I usually wanna sleep just a little bit more.

genellikle biraz daha uyumak isterim.

So I'm gonna do that right now.

O yüzden hemen şimdi yapacağım.

(alarm beeping)

(alarm çalar) Sabahları

So the second thing I do in the morning is I get up.

yaptığım ikinci şey, kalkmak.

When you get up, it means you actually get out of bed.

Kalktığınızda, aslında yataktan kalktığınız anlamına gelir.

So I think it's time for me to get up.

Sanırım kalkma vaktim geldi. Kalktıktan sonra yapmayı

The first thing I like to do after I get up

sevdiğim ilk şey

is I like to make the bed.

yatağı toplamaktır. Yatağınızı

It's always nice when you have your bed made.

yaptığınızda her zaman güzeldir .

So after I get up and after I make the bed,

Bu yüzden kalktıktan ve yatağı yaptıktan sonra

I usually use the bathroom.

genellikle banyoyu kullanırım.

This room behind me is our bathroom

Arkamdaki bu oda bizim banyomuz

and in English you can say this a number of ways.

ve bunu İngilizcede birkaç şekilde söyleyebilirsin.

You can say, "I use the bathroom,"

"Banyoyu kullanıyorum" diyebilirsin,

you can say, "I go to the bathroom,"

"Banyoya gidiyorum" diyebilirsin,

you can also in Canadian English say, "I use the washroom,"

ayrıca Kanada İngilizcesinde "I use the toilet"

or, "I go to the washroom."

veya "I go to toilet" diyebilirsin.

This is the one part of the lesson though

Bu, dersin

where I'm not taking the camera with me.

kamerayı yanıma almadığım tek kısmı.

I'll be right back.

Hemen döneceğim.

So the next thing I do every day is make breakfast.

Bu yüzden her gün yaptığım bir sonraki şey kahvaltı yapmak.

I usually fry two eggs in a frying pan,

Genellikle bir tavada iki yumurta kızartırım,

I usually make myself two pieces of toast in the toaster,

genellikle ekmek kızartma makinesinde kendime iki parça tost yaparım

and I make myself a mug of coffee.

ve kendime bir fincan kahve yaparım.

That is a pretty standard Bob the Canadian breakfast.

Bu oldukça standart bir Kanada kahvaltısı Bob.

So after I make breakfast, I eat breakfast.

Bu yüzden kahvaltı yaptıktan sonra kahvaltı yaparım.

There's actually two ways to say this, though, in English.

Aslında bunu İngilizce olarak söylemenin iki yolu var.

You can say, "I eat breakfast,"

"Kahvaltı yapıyorum" diyebilirsin

but you can also say, "I have breakfast."

ama "Kahvaltı yapıyorum" da diyebilirsin.

So I eat my egg on toast

Bu yüzden yumurtamı tostun üzerine yerim

and I drink my coffee from my favorite mug.

ve kahvemi en sevdiğim fincandan içerim.

This actually says, "Love the World, Bob the Canadian."

Bu aslında " Dünyayı Sevin, Kanadalı Bob" diyor.

This is from a friend of mine named Miroslav.

Bu, Miroslav adlı bir arkadaşımdan.

Thanks again Miroslav for the mug.

Kupa için Miroslav'a tekrar teşekkürler.

But again, every day I eat breakfast or I have breakfast.

Ama yine de her gün kahvaltı yaparım ya da kahvaltı yaparım.

The next thing I do is I use my computer

Yaptığım bir sonraki şey,

to check my email and to read the news.

e-postamı kontrol etmek ve haberleri okumak için bilgisayarımı kullanmak.

I like to check my email every morning

Her sabah e-postamı kontrol etmeyi

and I like to read the news every morning.

ve her sabah haberleri okumayı seviyorum.

I also spend a little bit of time

Ayrıca

checking my social media accounts

like Facebook and Instagram and TikTok.

Facebook, Instagram ve TikTok gibi sosyal medya hesaplarımı kontrol etmek için biraz zaman harcıyorum.

I probably spend a little bit too much time doing that.

Muhtemelen bunun için biraz fazla zaman harcıyorum.

So this next part of my day you are not invited to

Yani günümün bundan sonraki kısmına davetli değilsin

because every day I take a shower.

çünkü ben her gün duş alıyorum.

There are two ways to say this, though, in English.

Ancak bunu İngilizce olarak söylemenin iki yolu var.

You can say, "Every day I take a shower."

"Her gün duş alıyorum" diyebilirsiniz.

You can also say, "Every day I have a shower."

"Her gün duş alıyorum" da diyebilirsiniz.

I usually take a shower every day before I go to work.

Genelde her gün işe gitmeden önce duş alırım.

After my shower, I dry off with a towel

Duştan sonra havluyla kurulanıp

and then I put on some deodorant.

ardından deodorant sıkıyorum.

After that, I get dressed.

Ondan sonra giyinirim. Bugün

I decide what I'm going to wear for the day

ne giyeceğime karar veriyorum,

and then I get dressed and I get ready to go to work.

sonra giyiniyorum ve işe gitmek için hazırlanıyorum.

After I get dressed, I go back to the bathroom

Giyindikten sonra banyoya geri dönüyorum

and if I need to, I will shave,

ve gerekirse tıraş olacağım

but I don't actually shave every day.

ama aslında her gün tıraş olmuyorum.

But if it's a day where I need to shave, I shave.

Ama tıraş olmam gereken bir günse tıraş olurum.

After that, I get some toothpaste and my toothbrush

Ondan sonra biraz diş macunu ve diş fırçamı alıp

and I will brush my teeth.

dişlerimi fırçalayacağım.

So the next thing I do is I come back to the kitchen

Bundan sonra yaptığım şey mutfağa geri dönüp

and I make a lunch.

öğle yemeği hazırlamak.

I don't like to buy lunch every day.

Her gün öğle yemeği ısmarlamayı sevmiyorum.

I don't like to spend money.

Para harcamayı sevmiyorum. Bu

So I usually make a sandwich and I grab a banana,

yüzden genellikle bir sandviç yaparım ve bir muz alırım

and this will be my lunch for today.

ve bu, bugünkü öğle yemeğim olacak.

So in English, we would say, "Every day I make a lunch."

Yani İngilizce'de "Her gün öğle yemeği yaparım" derdik.

We can also, though, say, "Every day I pack a lunch."

Yine de, "Her gün bir öğle yemeği hazırlıyorum" da diyebiliriz.

When you pack a lunch, it means that you

Öğle yemeğini paketlediğinde, öğle

put your lunch in a nice lunch bag like this one.

yemeğini bunun gibi güzel bir öğle yemeği çantasına koyduğun anlamına gelir.

So every day I make a lunch, and every day I pack a lunch.

Bu yüzden her gün bir öğle yemeği hazırlıyorum ve her gün bir öğle yemeği hazırlıyorum.

The next thing I do every day is I grab my things.

Her gün yaptığım bir sonraki şey eşyalarımı toplamak.

When I say I grab my things, it means that I grab my keys,

Eşyalarımı alıyorum dediğimde, anahtarlarımı alıyorum,

I grab my phone, I grab my wallet, I grab my laptop,

telefonumu alıyorum, cüzdanımı alıyorum, dizüstü bilgisayarımı alıyorum

and I grab the lunch that I made because I'm just about

ve yaptığım öğle yemeğini alıyorum çünkü

ready to head out the door and go to work.

yola çıkmak üzereyim. kapı ve işe gitmek.

So the next thing I do in my daily routine is I go to work.

Yani günlük rutinimde yaptığım bir sonraki şey işe gitmek.

Every day at about 7:30 Monday through Friday, I go to work.

Pazartesiden cumaya her gün yaklaşık 7:30'da işe giderim. Yine de

If you were someone who was in school though,

okula giden biri olsaydın,

you would say, "I go to school."

"Okula gidiyorum" derdin.

If you are someone who stays home,

Evde kalan biriyseniz,

at this point in your routine you might stay home.

rutininizin bu noktasında evde kalabilirsiniz.

But for me, every day at this time, I go to work.

Ama benim için her gün bu saatte işe giderim. İşe giderken

One of the things I like about my drive to work

sevdiğim şeylerden biri de hiç

is that there are no traffic jams, ever.

trafik sıkışıklığının olmaması. Evimden çalıştığım okula

It takes me only 10 minutes to drive

arabayla sadece 10 dakika sürüyor

from my house to the school that I work at.

.

When I get to work, I take off my jacket

İşe gittiğimde ceketimi çıkarıp

and I hang up my jacket,

asıyorum

and then I say hi to all the other

ve sonra öğretmenler odasındaki diğer tüm öğretmenlere merhaba diyorum

teachers in the staffroom.

.

Hi everybody.

Selam millet.

Hi.

MERHABA.

Hi, Bob.

Merhaba Bob. Öğle

I put my lunch in the fridge,

yemeğimi buzdolabına koyuyorum,

I teach my first class of the day,

günün ilk dersine,

which is grade nine French, this is our textbook,

yani dokuzuncu sınıfa Fransızca öğretiyorum, bu bizim ders kitabımız,

to a lot of students who are usually

genellikle

very interested in learning a new language.

yeni bir dil öğrenmekle çok ilgilenen birçok öğrenciye.

(student snoring)

(öğrenci horlar)

Every day after teaching my first class,

Her gün ilk dersimi verdikten sonra,

I go to my teacher work area

öğretmenimin çalışma alanına giderim

and I grade student work with my red pen

ve öğrenci çalışmalarını kırmızı kalemimle notlarım

and I plan my lessons for my next two classes.

ve sonraki iki dersim için derslerimi planlarım. Bundan

After that it's lunch time,

sonra öğle yemeği zamanı,

so I eat my lunch and I talk to the other teachers

bu yüzden öğle yemeğimi yiyorum ve öğretmenler

who are in the staffroom eating their lunch as well.

odasında öğle yemeğini yiyen diğer öğretmenlerle de konuşuyorum.

Hey, did you see that hockey game the other night?

Hey, geçen geceki hokey maçını gördün mü?

I know this doesn't sound very Canadian

Bunun kulağa pek Kanadalı gibi gelmediğini biliyorum

but I don't actually watch hockey.

ama aslında hokey izlemiyorum.

After lunch, I teach my next class of the day,

Öğle yemeğinden sonra günün bir sonraki dersi

which is computer class.

olan bilgisayar dersini veririm.

In computer class, I teach students how to make video games.

Bilgisayar dersinde öğrencilere video oyunları yapmayı öğretiyorum.

It is a really, really fun class.

Gerçekten çok eğlenceli bir ders.

And then I teach my last class of the day,

Sonra günün son dersi olan

which is grade 10 French.

10. sınıf Fransızca'yı öğretiyorum.

This is our textbook.

Bu bizim ders kitabımız.

(student snoring)

(öğrenci horlar)

And that's pretty much the end of my workday.

Ve bu benim iş günümün hemen hemen sonu.

I usually put on my jacket at the end of the day

Genellikle günün sonunda ceketimi giyerim

and I say bye, bye everybody, to all of my colleagues.

ve herkese, tüm meslektaşlarıma güle güle derim.

Well hey, thanks for coming along

Pekala,

with me for part of my day.

günümün bir bölümünde benimle geldiğin için teşekkürler.

I hope you were able to learn

Umarım günlük rutinin hakkında konuşmak için

a few more English words and phrases

birkaç İngilizce kelime ve deyim daha öğrenebilirsin

to talk about your daily routine.

.

Don't forget that next week,

Unutmayın, önümüzdeki hafta, normalde akşamları yaptığım şeylerden biraz daha bahsedeceğim

part two of this video will come out

bu videonun ikinci bölümü gelecek

where I will talk some more about

the things that I normally do in the evening.

.

But I hope this English lesson

Ama umarım bu İngilizce dersi, günlük rutinleriniz hakkında konuşmak için

helped you learn just a few more English words and phrases

birkaç İngilizce kelime ve deyim daha öğrenmenize yardımcı olmuştur

to talk about your daily routines.

.

I'm Bob the Canadian and you're learning English with me.

Ben Kanadalı Bob ve sen benimle İngilizce öğreniyorsun. Burada yeniyseniz

Don't forget to subscribe if you are new here

abone olmayı unutmayın

and give me a thumbs up if this video

ve bu video

helped you learn just a little bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olduysa bana bir başparmak verin.

Thanks for watching and have a great day.

İzlediğiniz için teşekkürler ve iyi günler.

(friendly music)

(dostça müzik)