Learn How to Argue in English | An English Lesson about Arguing

Hi, Bob the Canadian here and welcome

Merhaba, Kanadalı Bob burada ve

to this English lesson where I'm going

to help you learn to argue in English.

İngilizce tartışmayı öğrenmenize yardımcı olacağım bu İngilizce dersine hoş geldiniz.

In this lesson I will act out five different.

Bu derste beş farklı şekilde hareket edeceğim.

Four actually, you're only going to act out four of them.

Dört aslında, sadece dördünü oynayacaksın.

No, there are five, I'm sure of it.

Hayır, beş tane var, bundan eminim.

Nope, there are only four.

Hayır, sadece dört tane var.

You were going to do five but you could only come up

Beş tane yapacaktın ama aklına sadece

with four good ideas.

dört iyi fikir geldi.

Ah, that's right, thanks for reminding me.

Ah, doğru, hatırlattığın için teşekkürler.

In this English lesson

Bu İngilizce dersinde

I will act out four different arguments

dört farklı argümanı canlandıracağım

and while I am acting them out

ve bunları canlandırırken bir gün İngilizce tartışırken kullanabileceğin

I will help you learn some English phrases

bazı İngilizce cümleleri öğrenmene yardımcı olacağım

that you can use someday

when you are having an argument in English.

.

(light music)

(hafif müzik) İngilizce tartışırken kullanabileceğiniz

Well welcome to this video where I'm going to help you

learn some words and phrases that you can use

bazı kelimeleri ve deyimleri öğrenmenize yardımcı olacağım bu videoya hoş geldiniz

when you're having an argument in English.

.

But before we get started, if you're new here don't forget

Ama başlamadan önce, burada yeniyseniz

to click that red subscribe button below

aşağıdaki kırmızı abone ol düğmesine tıklamayı unutmayın

and give me a thumbs up if this video is helping you learn

ve bu video

just a little bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı oluyorsa bana bir başparmak verin.

So we're going to look at four different arguments

Yani dört farklı argümana bakacağız

and I'm going to act out the arguments.

ve ben argümanları canlandıracağım.

While I am acting out the arguments

Ben argümanları canlandırırken, ekranda tartışırken kullandığımız

you will see words and phrases appear on the screen

kelime ve cümle

that are the kinds of words and phrases we use

türleri olan kelimelerin ve cümlelerin göründüğünü göreceksiniz

when we're having an argument.

.

So let's look at the first argument.

Öyleyse ilk argümana bakalım.

The first argument takes place between two people

İlk tartışma,

where one of the people is denying that they did something.

insanlardan birinin bir şey yaptığını inkar ettiği iki kişi arasında gerçekleşir.

This is a pretty common kind of argument to have,

Bu,

especially between parents and young children.

özellikle ebeveynler ve küçük çocuklar arasında oldukça yaygın bir tartışma türüdür.

I was hungry so I went to the kitchen to eat a cookie

Acıktım mutfağa kurabiye yemeye gittim

but they're all gone.

ama hepsi gitmiş. Son

Did you eat the last cookie?

kurabiyeyi yedin mi?

It wasn't me.

Ben değildim.

I haven't had a cookie for days.

Günlerdir kurabiye yemedim.

It sounds yummy though.

Yine de kulağa hoş geliyor.

That doesn't make sense.

Bu mantıklı değil. Önünüzdeki masanın

There are cookie crumbs all over the table in front of you.

her yerinde kurabiye kırıntıları var .

What, these?

Bunlar mı?

These aren't from me.

Bunlar benden değil. Ben

These were here when I sat down.

oturduğumda bunlar buradaydı. sana

I don't believe you.

inanmıyorum

Who are they from then?

O zaman kimden geliyorlar? Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

Maybe the crumbs are from you.

Belki de kırıntılar sendendir. Dün gece

I saw you sitting here last night eating a cookie.

seni burada oturmuş kurabiye yerken gördüm.

From me?

Benden?

When I ate a cookie last night

Dün gece bir kurabiye yediğimde

there were still three left in the bag.

çantada hala üç tane kalmıştı.

Calm down.

Sakin ol.

I don't know who ate the last cookie.

Son kurabiyeyi kimin yediğini bilmiyorum.

I can't stand it when this happens.

Bu olduğunda buna dayanamıyorum.

This is so aggravating.

Bu çok ağırlaştırıcı.

I hope you find the culprit.

Umarım suçluyu bulursun.

Well I hope you enjoyed that first argument

Umarım bu ilk tartışmadan hoşlanmışsındır

and were able to learn some English words

ve ondan bazı İngilizce kelimeler

and phrases from it.

ve deyimler öğrenebilmişsindir.

Our second argument takes place between two people

İkinci tartışmamız iki kişi arasında geçiyor

and they are going to be arguing about money.

ve onlar para konusunda tartışacaklar.

Money is another one of those things

Para,

that people often have arguments about.

insanların sıklıkla tartıştığı şeylerden bir diğeridir.

I think it's time to buy a new camera.

Sanırım yeni bir kamera almanın zamanı geldi.

This one is getting old.

Bu eskiyor.

When did you buy it?

Ne zaman satın aldın?

It doesn't seem that long ago to me.

Bana o kadar uzun zaman önceymiş gibi gelmiyor.

Hmm let me see, I think it was last month.

Hmm bir bakayım, sanırım geçen aydı.

Yeah, it was last month.

Evet, geçen aydı.

It was on sale, it was a great deal.

İndirimdeydi, çok iyi oldu.

You must be joking.

Şaka yapıyor olmalısın.

You just bought it last month

Geçen ay satın aldınız

and you already want to buy a new one?

ve şimdiden yeni bir tane almak mı istiyorsunuz?

Yeah, why not?

Evet neden olmasın?

This one doesn't have all the features that I want.

Bu, istediğim tüm özelliklere sahip değil .

Do you realize you still owe me money?

Bana hala borcun olduğunun farkında mısın?

I lent you $100 last week.

Geçen hafta sana 100 dolar borç verdim. Bana hala borcunu ödememişken

I can't believe you're thinking about buying a new camera

yeni bir fotoğraf makinesi almayı düşündüğüne inanamıyorum

when you still haven't paid me back.

.

It really gets on my nerves when you do things like that.

Böyle şeyler yaptığında gerçekten sinirlerimi bozuyor.

I thought I already paid you back.

Sana geri ödediğimi sanıyordum.

Didn't I give you the money last week?

Sana parayı geçen hafta vermedim mi?

No you didn't.

hayır yapmadın

Yes I did.

Evet yaptım.

No you didn't.

hayır yapmadın

I'm so annoyed.

çok sinirlendim

You always do things like this.

Hep böyle şeyler yapıyorsun.

You borrow money from me and then you never pay me back.

Benden borç para alıyorsun ve sonra bana geri ödemiyorsun.

That's not completely true.

Bu tamamen doğru değil.

I do pay you back, sometimes it just takes awhile,

Sana geri ödüyorum, bazen biraz zaman alıyor

and I did pay back that $100 that I owed you.

ve sana borçlu olduğum 100 doları geri ödedim.

It was last week when you were dropping me off at work,

Geçen hafta beni işe bırakırken,

I handed you $100 as I got out of the car.

arabadan inerken sana 100 dolar verdim.

Oh that's right.

Evet bu doğru.

I'm sorry, I forgot about that.

Üzgünüm, bunu unutmuşum.

Hey, no problem, apology accepted.

Hey, sorun değil, özür kabul edildi.

By the way, can I borrow some money?

Bu arada, biraz borç para alabilir miyim?

I'd like to buy a new camera.

Yeni bir fotoğraf makinesi almak istiyorum.

You can't be serious.

Ciddi olamazsın.

Well that was the second argument and it was about money.

Bu ikinci tartışmaydı ve parayla ilgiliydi.

Money often seems to cause arguments between people.

Para genellikle insanlar arasında tartışmalara neden oluyor gibi görünüyor.

But let's look at our third argument.

Ama üçüncü argümanımıza bakalım.

Our third argument takes place

Üçüncü tartışmamız

between a parent and a teenager.

bir ebeveyn ile bir genç arasında geçiyor. Her dilde

There are often arguments between parents and teenagers

ebeveynler ve gençler arasında sıklıkla tartışmalar olur

in every language.

. Bu gece

You can't go out with your friends tonight,

arkadaşlarınla ​​dışarı çıkamazsın , bugün

it's Grandpa's birthday today and we're going

büyükbabanın doğum günü ve

to Grandma and Grandpa's house tonight for dinner.

bu akşam akşam yemeği için büyükanne ve büyükbabanın evine gidiyoruz.

Really?

Gerçekten mi?

Unbelievable.

Inanılmaz.

Why are you just telling me about this now?

Neden şimdi bana bundan bahsediyorsun?

My friends and I were planning

Arkadaşlarım ve ben

to go see the new Avengers movie.

yeni Avengers filmini izlemeye gitmeyi planlıyorduk.

We've been talking about this all week.

Bütün hafta bunun hakkında konuştuk.

I can't back out now.

Şimdi geri çekilemem.

I told you last week that we were going

Geçen hafta sana

to visit Grandpa and Grandma today.

bugün büyükbaba ve büyükanneyi ziyaret edeceğimizi söylemiştim.

No you didn't.

hayır yapmadın

Yes I did.

Evet yaptım.

In fact, I mentioned it every day this week at breakfast

Hatta bu hafta her gün kahvaltıda sen

before you left for school.

okula gitmeden önce bundan bahsetmiştim.

This is totally unfair.

Bu tamamen haksızlık. Bana

I have no recollection of you telling me this at all.

bunu söylediğini hiç hatırlamıyorum.

You're just making this up.

Bunu sadece uyduruyorsun.

I'm not making it up, it's the truth.

Ben uydurmuyorum, gerçek bu.

You just never hear what I'm saying to you

Sana ne söylediğimi asla duymuyorsun

because you always have your headphones on

çünkü her zaman kulaklıklarını takıyorsun

and your music is always a little bit too loud

ve müziğin sesi her zaman biraz fazla yüksek bu

so you just can't hear me.

yüzden beni duyamıyorsun.

That's a lie, I don't always have them on.

Bu bir yalan, onları her zaman üzerimde tutmuyorum.

Well you have them on a lot

Pekala, onları çok takıyorsun

and even when you don't have them on

ve üzerlerinde olmadığında bile,

you're usually not paying attention to me

when I'm telling you something.

sana bir şey söylediğimde genellikle bana dikkat etmiyorsun.

What?

Ne?

That's it!

Bu kadar!

I'm done, you're grounded.

Ben bitirdim, sen cezalısın.

Well I hope when you were a teenager

Umarım gençken

you didn't argue too much with your parents.

ailenle çok fazla tartışmamışsındır.

But let's move on to our fourth argument.

Ama dördüncü argümanımıza geçelim.

Our fourth argument takes place between two people

Dördüncü tartışmamız,

who are talking about the sport of football,

futbol sporundan

or as we like to call it in Canada, soccer.

ya da Kanada'da sevdiğimiz adıyla futboldan bahseden iki kişi arasında geçiyor.

Who do you think is the best football player of all time?

Sizce gelmiş geçmiş en iyi futbolcu kim?

Definitely Messi.

kesinlikle messi

He's like magic on the field and if you think about it

Sahada sihir gibidir ve düşünürseniz

he's such a great team player.

harika bir takım oyuncusudur.

Hmm that's a good point but I would pick Ronaldo.

Hmm bu iyi bir nokta ama Ronaldo'yu seçerdim.

He has such an explosive and aggressive playing style.

Çok patlayıcı ve agresif bir oyun stili var.

The other team never knows what to do with him.

Diğer takım onunla ne yapacağını asla bilemez. O

He's unstoppable.

durdurulamaz.

I think on that front though you could make the argument

Bence bu cephede,

that Messi is just as good, if not better.

Messi'nin daha iyi olmasa da aynı derecede iyi olduğu iddiasını öne sürebilirsiniz.

In the last game where I watched him play

Oynarken izlediğim son maçta

he scored two points because the other team

karşı takım

could not get the ball away from him.

topu ondan uzaklaştıramadığı için iki sayı attı.

Hmm I'm still not convinced though.

Hmm yine de ikna olmadım.

Once Ronaldo has the ball he owns it.

Ronaldo topa sahip olduğunda, onun sahibidir.

He's such a great physical and technical player

Fiziği ve teknik olarak o kadar iyi bir oyuncu

that the other team has trouble pushing him off the ball.

ki karşı takım onu ​​topun dışına itmekte zorlanıyor.

Plus, have you seen how high he can jump

Artı, topa kafa atması gerektiğinde ne kadar yükseğe zıplayabildiğini gördünüz mü

when he needs to head the ball?

?

It is out of this world.

Bu dünyanın dışında.

In my opinion being able to jump high and head the ball

Kanımca, yükseğe zıplayabilmek ve topa kafa vurabilmek,

is not a good measure of a player's overall abilities.

bir oyuncunun genel yeteneklerinin iyi bir ölçüsü değildir .

Besides wouldn't you rather have a player like Messi,

Ayrıca Messi gibi topu

who's able to control the ball and move quickly

kontrol edebilen ve

up and down the field with it?

onunla sahada hızlı hareket edebilen bir oyuncuya sahip olmayı tercih etmez miydiniz?

Sure, but the way I see it, it's just one more tool

Elbette, ama benim gördüğüm kadarıyla bu ,

in Ronaldo's tool box that allows him to make great plays.

Ronaldo'nun alet çantasındaki harika oyunlar yapmasını sağlayan bir alet daha.

You have to admit though, that Messi excels

Yine de, Messi'nin

at covering the whole field.

tüm sahayı korumada çok başarılı olduğunu kabul etmelisiniz.

He sometimes plays defense and helps his team

Bazen savunmada oynar ve takımının

get out of a bad situation.

kötü bir durumdan kurtulmasına yardımcı olur.

True, but that's not his job.

Doğru, ama bu onun işi değil.

At least Ronaldo's team plays really good defense

En azından Ronaldo'nun takımı gerçekten iyi savunma yapıyor

and allows him to stay in a good scoring position

ve onun her zaman iyi bir gol pozisyonunda kalmasına izin veriyor

all the time.

.

You know what?

I don't think you are going to convince me.

Biliyor musun?

Beni ikna edeceğini sanmıyorum.

I think we'll just have to agree to disagree.

Sanırım aynı fikirde olmadığımız konusunda hemfikir olmamız gerekecek.

Sounds good, it's been nice talking to you.

Kulağa hoş geliyor, seninle konuşmak güzeldi.

But what about Pelé?

Peki Pele ne olacak?

Well that was four different arguments in English

Bu, İngilizce'de dört farklı argümandı

and I hope that while you were watching those arguments

ve umarım bu argümanları izlerken

you were able to learn just a few more

birkaç

English words and phrases.

İngilizce kelime ve kelime öbeği daha öğrenebilmişsinizdir.

I'm Bob the Canadian and you're learning English

Ben Kanadalı Bob ve siz

with me here on YouTube.

benimle burada, YouTube'da İngilizce öğreniyorsunuz. Buraya

If this is your first time here, don't forget to click

ilk gelişinizse ,

that red subscribe button over there

oradaki kırmızı abone ol düğmesine tıklamayı unutmayın

and give me a thumbs up if this video helped you learn

ve bu video

just a little bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olduysa bana bir başparmak verin.

And if you have the time, why don't you stick around

Vaktiniz varsa, neden burada kalıp

and watch just a couple more videos?

birkaç video daha izlemiyorsunuz?

(light music)

(hafif müzik)