Parts of Speech: Verbs, Adjectives, Conjunctions - English Grammar (2/3)

Hi everyone. It's Jennifer. Are you ready to continue our review of the parts of speech in English?

Herkese selam. Bu Jennifer. İngilizce konuşma bölümleri incelememize devam etmeye hazır mısınız?

Be sure to subscribe to my channel and follow me on social media

Kanalıma abone olmayı ve beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın,

so I can easily share more English lessons and more practice tasks with you in the future.

böylece gelecekte sizinle daha fazla İngilizce dersi ve daha fazla alıştırma görevi paylaşabilirim.

There are 9 parts of speech that I'd like to cover. Do you remember how I decided to break this lesson down?

Ele almak istediğim 9 konuşma bölümü var. Bu dersi parçalara ayırmaya nasıl karar verdiğimi hatırlıyor musun?

In Part 1, we talked about nouns, pronouns, and determiners.

1. Bölümde isimler, zamirler ve belirteçler hakkında konuştuk.

In Part 2, we'll talk about verbs, adjectives, and conjunctions.

2. Bölümde fiiller, sıfatlar ve bağlaçlar hakkında konuşacağız.

In Part 3. we'll look at adverbs, prepositions, and interjections.

3. Bölümde zarflara, edatlara ve ünlemlere bakacağız.

I'm excited to look at more grammar with you, so let's get started on Part 2.

Seninle daha fazla dil bilgisine bakacağım için heyecanlıyım, o yüzden 2. Bölüme başlayalım.

Do you remember where my family went last summer?

Geçen yaz ailemin nereye gittiğini hatırlıyor musun?

We know that nouns and pronouns help us talk about people and things

İsimlerin ve zamirlerin insanlar ve şeyler hakkında konuşmamıza yardımcı olduğunu biliyoruz.

Determiners allow us to be more specific.

Belirleyiciler daha spesifik olmamızı sağlar.

But we can't build sentences with only a subject. Every sentence must have a verb. can

Ama sadece özne ile cümle kuramayız. Her cümlenin mutlaka bir fiili vardır.

Can you identify the subject and verb in each sentence?

Her cümlede özneyi ve fiili tanımlayabilir misiniz?

Verbs can express an action or a state.

Fiiller bir eylemi veya durumu ifade edebilir.

So we have action and non-action verbs.

Yani eylemli ve eylemsiz fiillerimiz var.

You may hear the term "stative verb" for verbs that refer to a state.

Bir duruma atıfta bulunan fiiller için "durumsal fiil" terimini duyabilirsiniz.

Let's stick with action and non-action verbs.

Eylem ve eylem olmayan fiiller üzerinde duralım.

Can you tell the difference between the two? Which verbs are action verbs?

İkisi arasındaki farkı söyleyebilir misin? Hangi fiiller eylem fiilleridir?

Was is a form of BE. It's a non-action verb. It refers to a state.

Was, BE'nin bir şeklidir. Eylemsiz bir fiildir. Bir devlete atıfta bulunur.

It's important to understand and recognize the difference because you don't normally use

Farkı anlamak ve tanımak önemlidir, çünkü normalde

non-action verbs in progressive verb forms.

eylemsiz fiilleri ilerleyen fiil biçimlerinde kullanmazsınız.

In terms of syntax and statement word order, a verb follows a subject: subject + verb.

Sözdizimi ve ifade kelime sırası açısından, bir fiil özneyi takip eder: özne + fiil.

Verbs have different endings that agree with the subject. This is called subject-verb agreement.

Fiillerin özneye uygun farklı sonları vardır. Buna özne-yüklem uyumu denir.

When verbs follow a predictable pattern, we call them regular verbs.

Fiiller tahmin edilebilir bir kalıp izlediğinde onlara düzenli fiiller deriz.

For example, I fly, you fly, she flies.

Mesela ben uçuyorum, sen uçuyorsun, o uçuyor.

Or I rent, you rent, she rents.

Ya da ben kiralarım, sen kiralarsın, o kiralar.

When verbs don't follow this predictable pattern, we call them irregular verbs. For example, I am, you are, she is.

Fiiller bu öngörülebilir kalıbı izlemediğinde, onlara düzensiz fiiller diyoruz. Mesela ben, sen, o.

My children helped me cover some of the irregular verbs in English.

Çocuklarım İngilizce'deki bazı düzensiz fiilleri anlatmama yardım ettiler.

You can see those lessons in the Kid to Kid English series. I'll put the link in the video description.

Bu dersleri Kid to Kid English serisinde görebilirsiniz. Linki video açıklamasına koyacağım.

Action verbs break down further into two groups depending on whether they take an object or not.

Eylem fiilleri, nesne alıp almamalarına göre iki gruba ayrılır.

Transitive verbs require an object. For example:

Geçişli fiiller bir nesne gerektirir. Örneğin:

rent a car

araba kiralamak

visit national parks

milli parkları ziyaret etmek

Intransitive verbs don't require an object. For example: fly.

Geçişsiz fiiller nesne gerektirmez. Örneğin: uçmak.

Some verbs have transitive and intransitive meanings.

Bazı fiillerin geçişli ve geçişsiz anlamları vardır.

When it comes to transitive verbs,

Geçişli fiiller söz konusu olduğunda,

something you have to be careful about is the kind of object a verb can take.

dikkat etmeniz gereken bir şey, fiilin ne tür bir nesne alabileceğidir.

Some verbs are only followed by an infinitive.

Bazı fiillerin ardından yalnızca bir mastar gelir.

That's a two-part verb form with TO + the base verb: to fly, to rent, to visit.

Bu, TO + temel fiilden oluşan iki parçalı bir fiil formu: uçmak, kiralamak, ziyaret etmek.

Some verbs are only followed by a gerund. That's the -ing form:

Bazı fiillerin ardından sadece ulaç gelir. Bu -ing formu:

driving, flying, visiting.

araba kullanmak, uçmak, ziyaret etmek.

I have an older lesson on transitive verbs that can be followed by either an infinitive or a gerund.

Geçişli fiiller hakkında daha eski bir dersim var ve bunu mastar veya ulaç takip edebilir.

But your choice changes the meaning. I'll put that link in the video description.

Ama senin seçimin anlamı değiştirir. O linki video açıklamasına koyacağım.

Gerunds are special because we formed them from verbs,

Ulaçlar özeldir çünkü onları fiillerden oluşturduk,

but once we put on that -ing ending, the word functions as a noun.

ama bu -ing ekini bir kez koyduğumuzda, kelime bir isim olarak işlev görür.

so a gerund can be a subject, an object, or a complement.

yani ulaç özne, nesne veya tamamlayıcı olabilir.

What's a complement? Well, let's go back to non-action verbs for a moment.

Tamamlayıcı nedir? Pekala, bir an için eylemsiz fiillere geri dönelim.

You'll hear teachers talk about linking verbs. These are verbs that link the subject to a complement.

Öğretmenlerin fiilleri bağlamak hakkında konuştuklarını duyacaksınız. Bunlar konuyu bir tümleçle ilişkilendiren fiillerdir.

We became excited.

Heyecanlandık.

We felt tired after the long drive to Wyoming. The road trip seemed endless.

Wyoming'e yaptığımız uzun yolculuktan sonra kendimizi yorgun hissettik. Yolculuk sonsuz gibiydi.

Devil's Tower is a national monument.

Şeytan Kulesi ulusal bir anıttır.

Subject complements are often adjectives or nouns. They define the subject or complete its meaning.

Konu tamamlayıcıları genellikle sıfatlar veya isimlerdir. Konuyu tanımlar veya anlamını tamamlarlar.

Linking verbs include...

Bağlayıcı fiiller şunları içerir...

Here's another group of verbs: auxiliary verbs, but I prefer the shorter term - helping verbs.

İşte başka bir fiil grubu: yardımcı fiiller, ama ben daha kısa terimi tercih ediyorum - yardımcı fiiller.

We use helping verbs to form questions and make negative sentences in simple tenses.

Basit zamanlarda soru oluşturmak ve olumsuz cümleler kurmak için yardımcı fiilleri kullanırız.

Notice in those examples how the helping verb changes form to agree with the subject

Bu örneklerde, yardımcı fiilin özneyle aynı fikirde olmak ve zamanı yansıtmak için nasıl biçim değiştirdiğine dikkat edin

and reflect the time period. But the main verb remains a base verb. It doesn't change.

. Ancak ana fiil, temel fiil olarak kalır. Değişmiyor.

We can also use helping verbs for emphasis.

Vurgu için yardımcı fiilleri de kullanabiliriz.

I know you aren't going to South Dakota or Wyoming any time soon, but if you ever do decide to go,

Yakın zamanda Güney Dakota'ya veya Wyoming'e gitmeyeceğinizi biliyorum, ancak gitmeye karar verirseniz,

I'll give you some good tips

size bazı iyi ipuçları vereceğim

Perhaps we can look more in detail at this use of helping verbs in a future video.

Belki gelecekteki bir videoda yardımcı fiillerin bu kullanımına daha ayrıntılı bakabiliriz. .

In progressive verb forms, we use the helping verb BE.

Aşamalı fiil formlarında, BE yardımcı fiilini kullanırız.

Progressive verb forms use BE + the present participle. That's the -ing form.

Progresif fiil formları BE + mevcut katılımcıyı kullanır. Bu -ing formu.

In perfect verb forms, we use the helping verb HAVE.

Mükemmel fiil formlarında, HAVE yardımcı fiilini kullanırız.

Have you ever heard of the wind cave national park?

Hiç rüzgar mağarası milli parkını duydunuz mu?

I've taken my children to visit a few different caves?

Çocuklarımı birkaç farklı mağarayı ziyarete götürdüm?

Perfect verb forms use HAVE + a past participle.

Mükemmel fiil formları HAVE + geçmiş bir ortacı kullanır.

That's the -ed form of a regular verb or the third form of an irregular verb,

Bu, düzenli bir fiilin -ed biçimi veya düzensiz bir fiilin üçüncü biçimidir,

Such as: eat, ate, eaten. I've eaten.

Örneğin: ye, ye, yemiş. Yedim.

I'd eaten.

yemiştim.

To review all verb tenses in English, check out my playlist on this topic. I'll include the link in the video description.

İngilizce'deki tüm fiil zamanlarını incelemek için bu konudaki çalma listeme göz atın. Linki video açıklamasına ekleyeceğim.

Let's talk about a very important group of helping verbs: modal verbs.

Çok önemli bir yardımcı fiil grubundan bahsedelim: modal fiiller.

Modal verbs like will help us talk about future events or actions

like modal fiilleri gelecekteki olaylar veya eylemler hakkında konuşmamıza yardımcı olur like

Modal's like WOULD and COULD help us form conditional sentences.

kipleri WULD ve COULD koşullu cümleler oluşturmamıza yardımcı olur.

Modal verbs do not change form to agree with the subject and number.

Modal fiiller özne ve sayıya uymak için şekil değiştirmezler.

The same form of a modal verb is used for all subjects:

Tüm konular için aynı modal fiil biçimi kullanılır:

I must, you must, he must.

I must, you must, o must.

Modal verbs will have to be a whole other series of lessons because there are many uses.

Modal fiiller, birçok kullanımları olduğu için tamamen başka bir ders dizisi olmak zorunda kalacak.

You want me to cover modal verbs, please like this video

Modal fiilleri işlememi istiyorsun, lütfen bu videoyu beğen ki

so I know that you like grammar and you value my grammar lessons.

grameri sevdiğini ve gramer derslerime değer verdiğini bileyim.

A quick overview of modal verbs is that they combined with a main verb to express different ideas.

Modal fiillere hızlı bir genel bakış, farklı fikirleri ifade etmek için bir ana fiil ile bir araya gelmeleridir.

For example:

Örneğin:

necessity

gereklilik,

certainty

kesinlik

and ability.

ve yetenek.

With modal verbs we can give advice,

Kip fiillerle tavsiye verebilir,

give permission or a warning,

izin verebilir veya uyarıda bulunabilir,

make guesses or express possibilities,

tahminlerde bulunabilir veya olasılıkları ifade edebilir

and more.

ve daha fazlasını yapabiliriz.

Check out the video description for a link to a lesson I have on modal verbs and past possibilities.

Modal fiiller ve geçmiş olasılıklar üzerine aldığım bir dersin bağlantısı için video açıklamasına göz atın.

A final way to categorize verbs is to talk about active and passive verbs.

Fiilleri kategorize etmenin son bir yolu, aktif ve pasif fiiller hakkında konuşmaktır.

This is a broad topic, but basically active verbs focus on the doer of the action,

Bu geniş bir konudur, ancak temelde aktif fiiller, eylemi yapana,

the one who performs the action.

eylemi gerçekleştiren kişiye odaklanır.

Passive verbs shift the focus to the receiver of the action.

Pasif fiiller, odağı eylemin alıcısına kaydırır.

Active verbs have an object.

Aktif fiillerin bir nesnesi vardır.

Passive verbs take that object and make it the subject of the sentence.

Edilgen fiiller o nesneyi alır ve onu cümlenin öznesi yapar.

We usually form the passive with the helping verb BE and then the past participle.

Genellikle edilgeni BE yardımcı fiiliyle ve ardından geçmiş katılımcıyla oluştururuz.

This is our main verb.

Bu bizim ana fiilimizdir.

The past participle is the -ed form of a regular verb or the third form of an irregular verb,

Geçmiş katılımcı, düzenli bir fiilin -ed biçimi veya düzensiz bir fiilin üçüncü biçimidir,

like eat, ate, eaten.

örneğin eat, eat, eat.

It's possible to form the passive with other helping verbs like GET. GET can sound more formal

Edilgeni GET gibi diğer yardımcı fiillerle oluşturmak mümkündür. GET daha resmi gelebilir

Or GET in the passive can express the start of some state.

veya pasifteki GET bir durumun başlangıcını ifade edebilir.

A special group of passive verbs are the verbs we use to form the stative passive.

Özel bir pasif fiil grubu, durum pasifini oluşturmak için kullandığımız fiillerdir.

The stative passive use is similar in structure, but the meaning doesn't imply that an action was received.

Statif pasif kullanım yapı olarak benzerdir, ancak anlamı bir eylemin alındığı anlamına gelmez.

We use the state of passive to express a state in detail.

Bir durumu ayrıntılı olarak ifade etmek için pasif durumunu kullanırız.

So we still have the helping verb BE and a past participle,

Yani hala BE yardımcı fiiline ve geçmiş bir katılımcıya sahibiz,

But no one performed an action. We're talking about states in these stative passive examples.

Ama kimse bir eylem gerçekleştirmedi. Bu durağan pasif örneklerde durumlardan bahsediyoruz.

We're talking about location and composition.

Konum ve kompozisyondan bahsediyoruz.

If you'd like more practice with the stative passive, I'll include the link to that lesson in the video description.

Stative pasif ile daha fazla pratik yapmak isterseniz, o dersin bağlantısını video açıklamasına ekleyeceğim.

I mentioned in Part 1 that some words can belong to more than one word class.

Bazı kelimelerin birden fazla kelime sınıfına ait olabileceğinden 1. bölümde bahsetmiştim.

That's true of some verbs and adjectives.

Bu bazı fiiller ve sıfatlar için geçerlidir.

Consider the word "injured."

"Yaralı" kelimesini düşünün.

You can't always tell by looking at a word what part of speech it is.

Bir kelimeye bakarak konuşmanın hangi kısmı olduğunu her zaman söyleyemezsiniz.

You need to know what meaning or meanings the word has.

Kelimenin hangi anlamı veya anlamları olduğunu bilmeniz gerekir.

How many ways can the word function in a sentence?

Kelime bir cümlede kaç şekilde işlev görebilir?

On the one hand, I can say no one got injured.

Bir yandan kimsenin yaralanmadığını söyleyebilirim.

"Got injured" is my verb. It's a passive verb.

"Yaralandım" benim fiilim. Pasif bir fiildir.

On the other hand, I can talk about an injured hiker.

Öte yandan, yaralı bir yürüyüşçü hakkında konuşabilirim.

Then I'm using "injured" as an adjective.

O zaman sıfat olarak "yaralı" kullanıyorum.

I can easily tell that in "injured hiker"... "injured" is an adjective because adjectives often come before nouns.

"Yaralı uzun yürüyüşçü"de... "yaralı"nın bir sıfat olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim çünkü sıfatlar genellikle isimlerden önce gelir.

When adjectives come before nouns they become part of the noun phrase.

Sıfatlar isimlerden önce geldiklerinde isim tamlamasının bir parçası olurlar.

That bit of knowledge will help you form sentences correctly, so let's talk more in detail about adjectives.

Bu biraz bilgi, cümleleri doğru bir şekilde kurmanıza yardımcı olacaktır, o yüzden sıfatlar hakkında daha ayrıntılı konuşalım.

Adjectives describe nouns or pronouns. They answer the question: What kind? Or perhaps, which one?

Sıfatlar isimleri veya zamirleri tanımlar. Şu soruya cevap veriyorlar: Ne tür? Ya da belki hangisi?

If you remember what adjectives do and what questions they answer, you'll be able to tell the difference between

Sıfatların ne işe yaradığını ve hangi soruları yanıtladıklarını hatırlarsanız,

participles used as adjectives and

sıfat olarak kullanılan

participles used as verbs.

ortaçlar ile fiil olarak kullanılan ortaçlar arasındaki farkı anlayabilirsiniz.

Do you see the difference? Take a look.

Farkı görüyor musun? Bir göz at.

In these examples, I'm using participles as adjectives.

Bu örneklerde sıfat olarak ortaçları kullanıyorum.

Some people call them participial adjectives. We can call them -ed and -ing adjectives.

Bazı insanlar onlara katılımcı sıfatlar diyor. Bunlara -ed ve -ing sıfatları diyebiliriz.

We formed these words from verbs, but they behave as adjectives.

Bu kelimeleri fiillerden oluşturduk ama sıfat gibi davranıyorlar.

The -ed adjectives have a passive meaning, and they generally focus on people's feelings or states.

-ed sıfatları pasif bir anlama sahiptir ve genellikle insanların duygularına veya durumlarına odaklanır.

How do you feel? Tired, bored, surprised.

Nasıl hissediyorsun? Yorgun, bıkkın, şaşırmış.

The -ing adjectives have an active meaning and generally focus on the impact or effect

-ing sıfatlarının aktif bir anlamı vardır ve genellikle bir

something or someone can have.

şeyin veya birinin sahip olabileceği etkiye veya etkiye odaklanır.

What's it like? Amazing, interesting, boring, exciting.

Nasıl bir şey? Şaşırtıcı, ilginç, sıkıcı, heyecan verici.

Participial adjectives, like any adjectives, can have different positions in a sentence. Let's talk more about this.

Katılımcı sıfatlar, herhangi bir sıfat gibi, bir cümlede farklı konumlara sahip olabilir. Bunun hakkında daha fazla konuşalım.

I said that adjectives often come before nouns.

Sıfatların genellikle isimlerden önce geldiğini söyledim.

When they do, we call them attributive adjectives. Here are some examples.

Yaptıklarında, onlara niteleme sıfatları diyoruz. İşte bazı örnekler.

Some adjectives like BIG and LONG are commonly used before nouns.

BIG ve LONG gibi bazı sıfatlar genellikle isimlerden önce kullanılır.

Other nouns tend to follow verbs, so we use them as subject complements after linking verbs.

Diğer isimler fiilleri takip etme eğilimindedir, bu yüzden onları fiilleri bağladıktan sonra özne tümleçleri olarak kullanırız.

These adjectives are called predicative adjectives. They're not part of the subject. They're part of the predicate.

Bu sıfatlara yüklem sıfatları denir. Konunun bir parçası değiller. Onlar yüklemin bir parçası.

Adjectives can help us make comparisons. That's when we use comparative and superlative adjectives.

Sıfatlar karşılaştırma yapmamıza yardımcı olabilir. İşte o zaman karşılaştırmalı ve üstün sıfatlar kullanırız.

Comparative adjectives are used for comparing two things or two people.

Karşılaştırmalı sıfatlar iki şeyi veya iki kişiyi karşılaştırmak için kullanılır.

Superlative adjectives allow us to name one person or thing that is above or below all others in some way.

Üstün sıfatlar, bir şekilde diğerlerinin üstünde veya altında olan bir kişiyi veya şeyi adlandırmamızı sağlar.

Comparative and superlative adjectives are usually formed from qualitative adjectives -

Karşılaştırmalı ve üstün sıfatlar genellikle niteliksel sıfatlardan oluşur -

adjectives that describe a quality. For that reason, they're also called descriptive adjectives.

bir kaliteyi tanımlayan sıfatlar. Bu nedenle tanımlayıcı sıfatlar olarak da adlandırılırlar.

We usually don't have comparative and superlative forms of classifying adjectives.

Sıfatları sınıflandırmak için karşılaştırmalı ve üstünlük sağlayan biçimlerimiz genellikle yoktur.

For example, "a national park." We don't talk about one park being more national than another.

Örneğin, "bir milli park". Bir parkın diğerinden daha ulusal olduğundan bahsetmiyoruz.

It's just a type of park a national park.

Bu sadece bir tür park, bir milli park.

Maybe one park is more interesting than another, but certainly not more or less national.

Belki bir park diğerinden daha ilginçtir, ancak kesinlikle az ya da çok ulusal değildir.

With more than one quality, we need to know the order of adjectives. We usually follow this pattern:

Birden fazla nitelik ile sıfatların sırasını bilmemiz gerekir. Biz genellikle şu modeli takip ederiz:

Some sources may recommend a slightly different pattern, but there won't be too much variation from the pattern I just showed you.

Bazı kaynaklar biraz farklı bir model önerebilir, ancak size az önce gösterdiğim modelden çok fazla bir farklılık olmayacaktır.

Most everyone would agree with the word order in the following phrases:

Çoğu kişi, aşağıdaki ifadelerdeki kelime sırasına katılacaktır:

We can also have a noun before another noun, as in "a family car."

"Aile arabası" örneğinde olduğu gibi, başka bir isimden önce bir ismimiz de olabilir.

"Family" behaves like an adjective describing "car."

"Aile", "araba"yı tanımlayan bir sıfat gibi davranır.

We call it a noun modifier and it goes last on our list.

Biz buna isim değiştirici diyoruz ve listemizde son sırada yer alıyor.

We can use other combinations to form compound adjectives.

Bileşik sıfatlar oluşturmak için diğer kombinasyonları kullanabiliriz.

They include: a noun + adjective

Bunlar şunları içerir: bir isim + sıfat

adjective + noun

sıfat + isim

noun + past participle

isim + geçmiş ortacı

noun + present participle

isim + şimdiki ortacı

number + noun

sayısı + isim

I'll place links to my lessons on adjectives, especially the lesson on the order of adjectives in the video description.

Sıfatlarla ilgili derslerime, özellikle de sıfatların sırasına ilişkin derse video açıklamasında bağlantılar yerleştireceğim.

Some put determiners in with adjectives, and while there's overlap with

Bazıları belirteçleri sıfatların içine koyar ve

demonstrative adjectives and possessive adjectives, I think overall the role of determiners is a bit different.

işaret sıfatları ve iyelik sıfatlarıyla örtüşse de, genel olarak belirleyicilerin rolünün biraz farklı olduğunu düşünüyorum.

Determiners are less about qualities and

Belirleyiciler, nitelikler ve

classification and more about specifying what or who we're talking about.

sınıflandırmadan çok, neden veya kimden bahsettiğimizi belirtmekle ilgilidir.

Let's move on to another part of speech: conjunctions.

Konuşmanın başka bir bölümüne geçelim: bağlaçlar.

Conjunctions are connecting words, words that join.

Bağlaçlar, birleştiren, birleştiren sözcüklerdir.

AND is the most common example.

AND en yaygın örnektir.

AND belongs to a group known as

AND, koordinasyon bağlaçları olarak bilinen bir gruba aittir

coordinating conjunctions.

.

Without going into too much detail about sentence types,

Cümle türleri hakkında çok fazla ayrıntıya girmeden,

I'll tell you that coordinating conjunctions allow us to join

koordinasyon bağlaçlarının

two complete ideas together and form a compound sentence.

iki tam fikri bir araya getirmemize ve bileşik bir cümle oluşturmamıza izin verdiğini söyleyeceğim.

Coordinating conjunctions are often memorized with the help of an acronym: FANBOYS.

Eşgüdüm bağlaçları genellikle bir kısaltma yardımıyla ezberlenir: FANBOYS.

For example:

Örneğin:

For now, let's not look at whole sentences let's look at shorter examples.

Şimdilik tüm cümlelere bakmayalım daha kısa örneklere bakalım.

Correlative conjunctions work in pairs.

Bağlaşık bağlaçlar çiftler halinde çalışır.

If you've watched my lesson on types of clauses, you'll recall another kind of conjunction:

Cümle türleri hakkındaki dersimi izlediyseniz, başka bir bağlaç türünü hatırlayacaksınız:

subordinating conjunctions.

ikincil bağlaçlar.

These words allow us to form complex sentences where one idea is dependent on another.

Bu kelimeler, bir fikrin diğerine bağlı olduğu karmaşık cümleler kurmamızı sağlar.

You can watch that lesson to review and understand the use of subordinating conjunctions like IF, BECAUSE, and WHEN.

IF, BECAUSE ve WHEN gibi yardımcı bağlaçların kullanımını gözden geçirmek ve anlamak için bu dersi izleyebilirsiniz.

Subordinating conjunctions help form adverb clauses.

Alt bağlaçlar, zarf cümleciklerinin oluşturulmasına yardımcı olur.

You'll have a better understanding of adverb clauses if we first talk about adverbs. That's what we'll do in Part 3.

Önce zarflardan bahsedersek, zarf cümleciklerini daha iyi anlayacaksın. 3. Kısım'da yapacağımız şey bu.

We'll end here for now, but I'll see you again soon for the final part of our lesson on the parts of speech in English.

Şimdilik burada bitireceğiz, ancak yakında İngilizce konuşma bölümleriyle ilgili dersimizin son kısmı için tekrar görüşürüz.

Please remember to like this video. As always, thanks for watching and happy studies!

Lütfen bu videoyu beğenmeyi unutmayın. Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Become a sponsor of English with Jennifer.

Jennifer ile İngilizce'ye sponsor olun.

You'll get a special badge, bonus posts, on-screen credit, and a monthly live stream.

Özel bir rozet, bonus gönderiler, ekran kredisi ve aylık canlı yayın alacaksınız.

Click on the link or look in the video description for more information.

Daha fazla bilgi için bağlantıya tıklayın veya video açıklamasına bakın.

Note that sponsorships are not available in every country at this time.

Sponsorlukların şu anda her ülkede mevcut olmadığını unutmayın.

I'd like to say a very special thank you to my current sponsors. Hopefully, more of you will join us for the next live stream.

Mevcut sponsorlarıma çok özel bir teşekkür etmek istiyorum. Umarım, bir sonraki canlı yayında daha fazla kişi bize katılır.

Join me on my YouTube community tab for special posts each week.

Her hafta özel gönderiler için YouTube topluluk sekmemde bana katılın.

If you haven't already, please subscribe to my channel. That way you'll get notification of every new video I upload to YouTube.

Henüz yapmadıysanız, lütfen kanalıma abone olun. Bu şekilde, YouTube'a yüklediğim her yeni video hakkında bildirim alacaksınız.