Phrasal Verbs for TRAVEL: "drop off", "get in", "check out"...

Hello. My name is Emma, and in today's video I'm going to talk about something I love,

Merhaba. Benim adım Emma ve bugünün videosunda Sevdiğim bir şey hakkında konuşacağım.

and that is travel. So, if you like travelling too, if you're planning on going on a vacation,

ve bu seyahat. Yani seyahat etmeyi seviyorsan eğer tatile çıkmayı planlıyorsanız

or if you know somebody who's travelling, this video will be very, very helpful to you.

ya da seyahat eden birini tanıyorsanız, Bu video size çok ama çok yardımcı olacak.

In this video I'm going to teach you some very important verbs. They're all phrasal

Bu videoda size biraz öğreteceğim çok önemli fiiller. Onlar her şeyden ibaret.

verbs, and I'll explain what a phrasal verb is in a moment. So, these are all verbs that

fiiller, ve bir deyim fiilini açıklayacağım bir anda. Yani, bunlar bütün fiiller

we use when we're talking about travel. Okay.

konuştuğumuzda kullanıyoruz seyahat hakkında. Tamam.

So, to get started, I wanted to tell you a little bit about phrasal verbs.

Yani, başlamak için söylemek istedim cümlecik fiiller hakkında biraz.

What is a phrasal verb? One of the difficulties students have with English are verbs where you have

Bir deyim fiil nedir? Zorluklardan biri İngilizce olan öğrenciler, sahip olduğunuz fiillerdir

a verb and a preposition. So, when you see a verb and a preposition together, that's

Bir fiil ve bir edat. Yani, gördüğün zaman Bir fiil ve bir edat birlikte, bu

a phrasal verb. Now, you might be thinking: "What's a preposition?" Good question. I'm

bir deyimsel fiil. Şimdi, düşünebilirsin: "Bir edat nedir?" İyi soru. Ben

going to give you an example. We have here four words, each of these is a phrasal verb.

size bir örnek vereceğim. Buradayız Dört kelime, bunların her biri bir ifadeli fiildir.

They all have the verb "get": "get in", "get up", "get on", "get over", and there's many

Hepsi "fiil" fiiline sahipler: "içeri gir", "al" yukarı, "devam et", "geç", ve çok var

more, "get away". There's tons of them. Each of these actually can have multiple meanings,

daha fazla, "uzaklaş". Onlardan ton var. Her Bunların aslında birden çok anlamı olabilir,

too. So, one of the most difficult parts about English is learning phrasal verbs, because

çok. Yani, en zor kısımlardan biri hakkında İngilizce phrasal fiilleri öğreniyor çünkü

this, the blue part is the preposition, it can change the meaning of the verb. Okay?

Bu, mavi bölüm edat, bu fiilin anlamını değiştirebilir. Tamam?

So, prepositions are words like: "on", "off", "up", "down", "toward", "over", "away",

Yani, edatlar şöyle kelimelerdir: "on", "off", "yukarı", "aşağı", "doğru", "fazla", "uzak",

these types of words are prepositions. So, you'll notice with phrasal verbs, they're very, very

bu tür kelimeler edatlar. Yani, sen phrasal fiiller ile dikkat, onlar çok, çok

common in conversation. They're... You can write them down, too, but in general, when

konuşmada yaygın. Onlar ... yapabilirsin onları da yazın, ama genelde

people talk they often use phrasal verbs. Okay? So, they're very, very important, especially

insanlar sıklıkla phrasal fiil kullanırlar. Tamam? Yani, onlar çok, çok önemli, özellikle

when you're talking about going on a trip with your friends or family.

bir şey yapmaya gittiğinizde arkadaşlarınız veya aileniz ile yolculuk.

So let's look at some of the common phrasal verbs we use when we're talking about trips.

Öyleyse bazı ortak ifadelere bakalım Gezilerden bahsederken kullandığımız fiiller.

The first verb I want to teach you: "Drop off". Okay? So: "drop" is the verb, "off"

Sana öğretmek istediğim ilk fiil: "Bırak "Tamam" Yani: "bırak" fiil, "kapalı"

is the preposition, together: "drop off" is a phrasal verb. What does this mean:

birlikte edat, "bırak" bir fiil fiilidir. Ne anlama geliyor:

"drop off"? When you "drop someone off" it means you're taking them to a place and then you

"bırakmak"? "Birini bıraktığınızda" demek Onları bir yere götürüyorsun ve sonra sen

leave them there. So, for example, maybe your friend needs to go to the airport, so you

Onları orada bırakın. Yani, örneğin, belki arkadaşın havaalanına gitmesi gerekiyor, yani sen

drive them to the airport and you drop them off at the airport. This means you take them

Onları havaalanına götür ve onları düşür Havaalanında kapalı. Bu onları aldığın anlamına gelir

there and you leave them in that place. Okay? So they don't come home with you; they stay

Orada ve onları o yerde bırakıyorsunuz. Tamam? Yani seninle eve gelmiyorlar; kalıyorlar

there. So, for example, I have a friend named Frank, and when Frank goes travelling:

Orada. Yani, örneğin, adında bir arkadaşım var Frank ve Frank seyahat ettiğinde:

"We drop Frank off at the airport." So, we drive Frank to the airport, he has all his luggage,

"Frank'i havaalanında bırakıyoruz." Yani sürdük Frank havaalanına, onun tüm valizlerine sahip.

his suitcases, and then we say to Frank: "Goodbye, Frank, you know, have a nice trip." We drop

valizleri ve sonra Frank'e şöyle diyoruz: "Hoşçakal, Frank, biliyorsun, iyi yolculuklar.

Frank off at the airport. You can also use "drop off" in a lot of other situations. For

Frank havaalanında. Ayrıca kullanabilirsiniz diğer birçok durumda "bırakma". İçin

example, when you were a child maybe your parents, your mom or your dad, or maybe your

Örneğin, bir çocukken belki ebeveynler, annen ya da baban, ya da belki

grandparents dropped you off at school. This means that they took you to school, and then

büyükbabalar seni okulda bıraktı. Bu seni okula götürdüler ve sonra

once you got to school, they would say goodbye to you and they would leave. So: "drop off"

okula gittikten sonra veda ederler size ve onlar ayrılırlardı. Yani: "bırak"

means you take someone to a place, and then you leave them there. You'll also notice...

Birini bir yere götürdüğün anlamına gelir ve sonra Onları orada bırakırsın. Ayrıca fark edeceksiniz ...

So, I have here the verb and the preposition. "Frank" is a name of a person and it's in

Yani, ben burada fiil ve edat var. "Frank" bir kişinin adı ve içeride

the middle of "drop" and "off". Okay? So, these two are not together. We drop somebody

"düşme" ve "kapalı" nın ortası. Tamam? Yani, Bu ikisi birlikte değil. Birini düşürürüz

off at the airport. Okay? So, sometimes with phrasal verbs... For some phrasal verbs you

Havaalanında kapalı. Tamam? Yani, bazen phrasal fiilleri ... Bazı phrasal fiiller için

actually separate them, and you can put the names of somebody between them; for other

aslında onları ayırın ve aralarında birinin isimleri; diğeri için

ones you can't do that. For this one: "drop off", you put the name between the two...

bunu yapamazsın. Bunun için: "bırak kapalı ", iki arasındaki adı koydu ...

Between the verb and the preposition.

Fiil ve arasında edat.

So, now let's look at another example of a common phrasal verb. "See off". Okay? So,

Şimdi, şimdi bir başka örneğe bakalım. ortak ifadeli fiil. "Görmek". Tamam? Yani,

again, we have "off" in both of these. "See off" is when... It's similar to "drop off",

yine, her ikisinde de "kapalı" var. "Görmek kapalı "ne zaman ..." bırak "a benzer,

but it's a little bit different. Sometimes your family or your friends are going away

ama biraz farklı. Ara sıra ailen ya da arkadaşların gidiyor

for a long time, maybe they're going on a vacation or a trip, so you want to

uzun bir süre, belki de devam ediyorlar bir tatil ya da gezi, yani sen

"see them off".

"onları görün".

It means you want to say goodbye to them at the airport, at the train station,

Onlara veda etmek istediğin anlamına geliyor havaalanında, tren istasyonunda

maybe at their house. So, it's that goodbye you say before somebody goes off on a vacation.

belki onların evinde. Demek ki, bu sana hoşçakal Biri tatile çıkmadan önce söyle.

Okay? So, for example: "We see Frank off." Frank is going to Australia, so we go to the

Tamam? Yani, örneğin: "Frank'i görüyoruz." Frank Avustralya'ya gidiyor, biz de

airport because we want to say goodbye to Frank, so: "We see Frank off" is another way

havaalanına çünkü veda etmek istiyoruz Frank, yani: "Frank'i görüyoruz" başka bir yoldur

to say: "We say goodbye to Frank when he goes on his trip." All right, so now let's look

şöyle demiş: "Giderken Frank'e veda edeceğiz." Onun gezisinde "Tamam, şimdi bakalım

at... Oh, and again, similar to "drop off", notice where "Frank" is. "We see Frank off.",

... Oh, ve yine, "düşme" ye benzer, "Frank" in nerede olduğuna dikkat edin. "Frank'i görüyoruz",

"Frank" is between the verb and the preposition. Okay? So, we see somebody off.

"Frank", fiil ile edat. Tamam? Yani, birini görüyoruz.

"We see our mother off.", "We see our father off.", "We see our friend off."

"Annemizi görüyoruz.", "Görüyoruz ki baba kapalı. "" Arkadaşımızı görüyoruz. "

So, this is the way you use this phrasal verb.

Yani, bu şekilde Bu deyim fiilini kullan.

Now, let's look at some other phrasal verbs that have to do with travel.

Şimdi, başka bir ifadeye bakalım seyahatle ilgili olan fiiller.

Okay, so our next phrasal verb is very important when we're talking about the airport. Okay?

Tamam, sıradaki cümlemiz çok önemli havaalanından bahsederken. Tamam?

So, if you've ever been on an airplane, you should know this word: "take off". So, the

Yani, eğer hiç uçakta olsaydınız, Bu kelimeyi bilmeli: "çıkar". Böylece

meaning of "take off" is this is when the airplane leaves the airport and flies away.

"Take off" anlamı, ne zaman uçak havaalanından ayrılıyor ve uçup gidiyor.

Okay? So, if this is the airplane, it takes off. Okay? It's the opposite of "lands". So:

Tamam? Yani, uçak bu ise, alır kapatır. Tamam? "Topraklar" ın tersi. Yani:

"takes off" means the airplane goes up into the sky. So, an example of this is very simple:

"çıkarır" uçağın içine girdiği anlamına gelir gökyüzü. Yani, bunun bir örneği çok basit:

"The plane takes off." Okay? "The plane takes off at 7 o'clock." Again, "takes" and "off"

"Uçak kalktı." Tamam? "Uçağa biniyor Saat 7'de kapalı. "Tekrar" "alır" ve "kapalı"

are together, so there's nothing separating them.

birlikte var, yani onları ayıran hiçbir şey yok.

All right, what's another important phrasal verb? We also have: "Get in". So, this also

Pekala, başka önemli bir deyim nedir? fiil? Ayrıca: "İçeri al" da var. Yani, bu da

has to do with the airplane. This is when the plane arrives at the airport. "...on an airport"

uçakla ilgisi var. Bu ne zaman uçak havaalanında geliyor. "... bir havaalanında"

, "plane arrives", sorry. The plane arrives at an airport. Okay? So, for example:

"uçak geldi", pardon. Uçak geldi bir havaalanında. Tamam? Yani, örneğin:

"Frank's plane gets in at 9 pm." We can also use this for a person. Okay? When you say:

Frank’in uçağı saat 9’da. Biz de yapabiliriz Bunu bir kişi için kullan. Tamam? Dediğinde:

"Frank gets in at 9 pm", it pretty much means arrives. So: "Frank gets in at 9 pm.", "Frank's airplane gets in at 9 pm." We can also use this for train:

"Frank saat 9'da içeri girer", hemen hemen anlamı gelir. Yani: "Frank içeri giriyor Saat 9: 00'da, Frank'in uçağı saat 9'da içeri giriyor. Bunu tren için de kullanabiliriz:

"Frank's train gets in at 9 pm."

Frank'in treni saat 9'da içeri giriyor.

So, it means arrives. Okay? And we use it a lot when we talk about transportation,

Yani, demek gelir. Tamam? Ve onu kullanıyoruz ulaşım hakkında konuştuğumuzda,

like planes and trains. Okay.

uçaklar ve trenler gibi. Tamam.

The next one: "Check in". "Check in" and "Check out". These are very important for when you

Bir sonraki: "Check in". "Check in" ve "Check "Bunlar sizin için çok önemlidir.

stay at a hotel or a hostile. Okay? So, when you check in, this means you register at the

Bir otelde ya da düşmanca kalmak. Tamam? Öyleyse ne zaman kontrol edersiniz, bu da kayıt olduğunuz anlamına gelir

hotel. So, for example, I want to stay at a hotel, I want to sleep at the hotel, I go

otel. Yani, örneğin, bir otel, otelde uyumak istiyorum, giderim

to the hotel and there's somebody at the front desk, and what do I say to them? I say:

otele ve ön tarafta biri var masa ve onlara ne diyeyim? Diyorum:

"I would like to check in." "Frank checks in.", "Frank checks in to the hotel."

"Check-in yapmak istiyorum." "Frank kontrolleri "." "Frank otele girer."

So, this means Frank goes into the hotel, and he tells them: "I'm here. I want a bed. I check in."

Yani bu, Frank'in otele girdiği anlamına geliyor. onlara: "Ben buradayım. Bir yatak istiyorum. Ben kontrol ederim."

Now, the opposite of this is "Check out". This is when you leave the hotel, and you

Şimdi, bunun tersi "Check out". Bu oteli terk ettiğin zaman ve sen

pay them the money for your stay there. So, maybe you go to the hotel for five days, when

Orada kalmak için onlara para ödemek. Yani, belki sen beş gün boyunca otele gidiyorsun

you leave the hotel and you pay the money for those five days, that's when you check

Otelden ayrıl ve parayı öde O beş gün için, kontrol ettiğin zaman

out. So, we can say: "Frank checks out." Now, let's look at a couple more phrasal verbs.

dışarı. Yani şöyle diyebiliriz: "Frank kontrol ediyor." Şimdi, Birkaç tane daha cümle fiiline bakalım.

Okay, so our next phrasal verb is: "set out". Okay? "Set out". So, what does it mean? When

Tamam, sıradaki cümlemiz fiil: "yola çık". Tamam? "Yola çıkmak". Yani bunun anlamı nedir? Ne zaman

you set out it means you start... So, key word here is "start". A journey, or you sometimes

Başlıyorsun demek istiyorsun ... Yani, anahtar kelime işte burada "başlangıç". Bir yolculuk ya da bazen

start a road trip. So, it's the beginning of usually a journey or a trip. So, for example,

bir yolculuğa çık. Yani, başlangıcı genellikle bir yolculuk ya da yolculuk. Yani, örneğin,

imagine Frank, he's at the hotel and he wants to go on an adventure, he wants to explore.

Frank'i hayal et, o otelde ve o istiyor bir maceraya gitmek için, keşfetmek istiyor.

Maybe he's... I said he was in Australia, maybe he's in Sydney, Australia, and he wants

Belki de ... Avustralya’da olduğunu söyledim. belki o Sydney, Avustralya'da ve o istiyor

to explore Sydney, so we can say: "Frank set out early to explore." This means that Frank

Sydney'i keşfetmek için şöyle diyebiliriz: "Frank set keşfe çıkmak için erken. "

starts his journey early. Okay? If you've ever gone on a road trip where you drove your

yolculuğuna erken başlar. Tamam? Eğer sen hiç sürdüğün bir yolculuğa gittim

car somewhere very far, you know, maybe you drove your car for three days to go somewhere,

araba çok uzaklarda, biliyorsun, belki sen Bir yere gitmek için arabanızı üç gün sürdü,

you can say: "Every day we set out early" or "we set out late". So this means we began

"Her gün erkenden yola çıkıyoruz" diyebilirsiniz ya da "geç yola çıkıyoruz". Yani bu başladık demek

our trip early or we began our trip late. So, "set out" means to start a journey.

Yolculuğumuz erken ya da geç yolculuğumuza başladık. Yani, "yola", bir yolculuğa başlamak demektir.

Okay, our last one, very important: "pick up". Okay, there's many different meanings

Tamam, sonuncu, çok önemli: "Pick" yukarı ". Pek çok farklı anlam var.

of the word "pick up". You can pick up the phone, you can pick something up with your

"pick up" kelimesinin. Sen alabilirsin Telefonunuzla bir şey seçebilirsiniz

hand. In this case it's a little bit different when we're talking about travel. When we're

el. Bu durumda biraz farklı seyahat hakkında konuştuğumuzda. Ne zaman

talking about "pick up" here, we're talking about where you get someone from a place,

Burada "pick up" hakkında konuşmak, biz konuşuyoruz Bir yerden birisini nereden aldığın hakkında

and then you take them to another place. So, for example, when Frank comes home, I will

ve sonra onları başka bir yere götürün. Yani, örneğin, Frank eve geldiğinde

pick Frank up from the airport and take Frank home. Okay? So it's where you... Usually it's

Frank'i havaalanından al ve Frank'i al. ev. Tamam? Yani burada sen ... Genellikle

you're in a car, not always, but usually you pick somebody up with your car, and you take

sen bir arabadasın, her zaman değil, ama genellikle sen Arabanla birini al, ve sen al

them somewhere else. So, for example: "Michelle picks Frank up in her car." So, maybe at the

Onları başka bir yere. Yani, örneğin: "Michelle Frank'i arabasına alır. "Yani, belki de

airport, she drives to the airport, Frank's there from his long trip in Australia, and

havaalanına, havaalanına gidiyor, Frank'in Avustralya’daki uzun seyahatinden ve

she picks him up. Not literally, she doesn't lift him up. No. With her car, she takes him

O onu alır. Tam anlamıyla değil Kaldır onu. Hayır. Arabasıyla onu alır.

from the airport to his house. Okay.

havaalanından evine. Tamam.

So, I'd like you to come visit our website at www.engvid.com,

Ben de seni ziyarete gelmeni istiyorum www.engvid.com adresindeki web sitemiz

and there, you can actually do a quiz to practice all the words you learned today and the grammar in these words.

ve orada, tüm pratik yapmak için bir sınav yapabilirsiniz. Bugün öğrendiğiniz kelimeler ve bu kelimelerdeki dilbilgisi.

So, I hope you check that out. And until next time, take care.

Umarım bunu kontrol edersin. Ve bir dahaki sefere kadar kendine iyi bak.