British English Pronunciation in 50 Minutes - ALL 150 words you need (+ free Pronunciation Ebook)

(bright music)

(parlak müzik)

- Hello, lovely students,

- Merhaba sevgili öğrenciler,

and welcome back to "English with Lucy."

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Today, we are going to work on your pronunciation.

Bugün telaffuzunuz üzerinde çalışacağız.

I am going to help you improve

your British English pronunciation.

İngiliz İngilizcesi telaffuzunu geliştirmene yardım edeceğim.

And by British English, I'm focusing on RP,

Ve İngiliz İngilizcesi ile aksanım olan RP'ye odaklanıyorum

which is my accent.

.

I have some good news and I have some bad news.

Bazı iyi haberlerim var ve bazı kötü haberlerim var.

Let's start with the bad news.

Kötü haberle başlayalım.

Pronunciation is really, really difficult.

Telaffuz gerçekten çok zor.

It's hard, lots of students go straight into trying

Zor, pek çok öğrenci doğrudan

to achieve a perfect RP accent,

mükemmel bir RP aksanı elde etmeye çalışıyor

and it's just not always achievable.

ve bu her zaman başarılamaz.

I have some good news though.

Yine de iyi haberlerim var.

I actually have two pieces of good news.

Aslında iki güzel haberim var.

The first piece of good news

İlk iyi haber

is that improving your pronunciation isn't so difficult.

şu ki, telaffuzunuzu geliştirmek o kadar da zor değil.

You can make little tweaks very easily,

Küçük ayarlamaları çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz

and I can help you to do that.

ve ben de bunu yapmanıza yardımcı olabilirim.

And I will help you in this video.

Ve bu videoda size yardımcı olacağım.

We'll focus on individual words and individual sounds.

Bireysel kelimelere ve bireysel seslere odaklanacağız.

My other piece of good news

Diğer bir güzel haberim de

is that I have created a free ebook for you.

sizin için ücretsiz bir e-kitap oluşturdum.

It contains everything

that we're going to cover in today's video.

Bugünün videosunda ele alacağımız her şeyi içeriyor.

You can download this for free at the moment.

Bunu şu anda ücretsiz olarak indirebilirsiniz. Bunu daha

I'm not sure how long I'm going to keep this up for.

ne kadar sürdüreceğimden emin değilim .

At some point, the ebook will disappear,

Bir noktada, e-kitap kaybolacak,

I won't have it available for free anymore.

artık onu ücretsiz olarak sunamayacağım.

If you'd like to download it,

İndirmek isterseniz,

just click on the link in the description box,

açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayın,

you enter your name and your email address.

adınızı ve e-posta adresinizi girin.

You sign up to my mailing list

Posta listeme kaydolursunuz

and the eBook comes directly to your inbox.

ve e-Kitap doğrudan gelen kutunuza gelir.

After that, you will automatically receive

Bundan sonra,

all of my weekly lesson PDFs,

haftalık ders PDF'lerimin tümünü,

any eBooks I release in the future,

gelecekte yayınlayacağım tüm e-Kitapları,

alongside my news, my updates and my course information.

haberlerim, güncellemelerim ve kurs bilgilerimin yanı sıra otomatik olarak alacaksınız.

It's a free service and you can unsubscribe at any time.

I would also like to thank the sponsor

Tamam, telaffuz dersine başlayalım.

of today's video, NordVPN.

You are here

because you want to improve your English skills.

(parlak müzik)

And the thing that I always recommend to my students

is watching English TV shows and English movies.

Merhaba, "English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

It's an amazing English learning tool.

Bugün sizin için bir telaffuz videom var

A really frustrating and annoying situation

ve hepsi yaklaşık 10 kelimeyi

is when you finally find that perfect TV show or film

yanlış telaffuz ediyor olabilirsiniz.

Öyleyse başlayalım.

that will help you to learn English

Tamam, ilk kelime bu.

and it's unavailable in your country.

I highly recommend NordVPN, I use it myself,

it's the perfect solution.

Nasıl söylersin?

It hides your location,

Meyve değil,

so not only does it improve your security,

orada iki hece yok.

Biz aslında bu kelimeyi meyve olarak telaffuz ediyoruz, meyve.

it also helps you to overcome geographical restrictions.

It allows you to unlock access

Pek çok öğrenci

to those entertainment providers

meyve ya da meyve ya da meyve deme hatasına düşüyor ama hayır,

that you can't usually access from your country.

It just takes a click.

bu sadece meyve ve meyve benim en sevdiğim yiyecek.

You open the map, you click on a location

Elimizdeki bir sonraki kelime bu.

and you'll be connected in seconds.

There also won't be any annoying delays

because speed tests have confirmed

Pek çok öğrenci aslında bunu kendi dillerinde

that NordVPN is the fastest VPN out there.

nasıl telaffuz edeceklerini telaffuz ediyor .

The team at NordVPN have given me a special offer

Muhtemelen İtalyanlar ve İspanyollar her şeyden çok.

to pass on to you.

Go to nordvpn.com/Lucy to get a two-year plan

Ama bunu kaos değil, inek değil kaos olarak telaffuz ediyoruz,

plus one additional month with a huge discount.

neredeyse bir ya-sesi, kaos ekliyoruz.

If you don't like the product,

Mutlak bir kaostu.

NordVPN provides a 30-day money-back guarantee,

Sıfat formuyla aynı , kaotikti.

so it's risk-free to try it out.

The link is in the description box as well.

Tamam, üç numara, bulduk.

Right, let's get started with the pronunciation lesson.

Şimdi okuldayken bu kelimeyi hecelemeyi öğrendiğimi

ve "Vay canına,

(bright music)

bu çılgın bir heceleme

çünkü telaffuzdan çok farklı " diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Şimdi bu kelime için tüm farklı telaffuzları duydum.

Hello, and welcome back to "English with Lucy."

Kwe-kwe duydum, Q-U duydum

I've got a pronunciation video for you today,

ama gerçekten sadece sıra, sıra, tek hece diyoruz.

and it's all about 10 words

that you might be pronouncing incorrectly.

Ve herkes İngilizlerin sıraya girmeyi sevdiğini bilir.

So let's get started.

Okay, so the first word is this one.

Kuyruk, kuyruğa, sıra var.

Aynı zamanda fiil ve isimdir.

Şimdi dört numaraya.

Ve bu, insanlar bunu söylediğinde beni hep güldürür,

How would you say it?

çünkü söylemesi gerçekten zor. Bu bu

It's not fruit,

.

there are not two syllables there.

We actually pronounce this word fruit, fruit.

Şimdi insanların crips dediğini duyuyorum.

Bir kafede çok sayıda yabancı işçiyle çalışıyordum

So many students make the mistake

ve her zaman "Sakatlar nerede?"

of saying fruit or fruit or fruit, but no,

Ben de "Crips, kreplerden mi bahsediyorsun?"

Cips diyoruz.

it's just fruit and fruit is my favourite food.

Bu sps sesini bazı insanlar için söylemek çok zor,

The next word we have is this one.

bu yüzden

her gece dişlerinizi fırçalamadan önce aynada bunu pratik yapmalısınız, cips.

So many students actually pronounce this

Tamam, beş numara bu.

how they would pronounce it in their own language.

Yemek yapmayı seviyorsanız,

Probably the Italians and the Spanish more than anything.

bu kelimeyi daha önce görmüş olmalısınız.

Ve çoğu kişi yemek tarifi veya yemek tarifi der

But we pronounce this not chaos, not cows,

but chaos, we almost add a ya-sound, chaos.

ama tarif olması gerekir.

Yani bu kelime çok düzensiz.

Normalde, sonda bir E olduğunda onu telaffuz etmeyiz,

It was an absolute chaos.

The same with the adjective form, it was chaotic.

ancak bu durumda üç heceli tarif yaparız.

Okay, number three, we have.

Tamam, altı numara, bu.

Now I remember learning to spell this word

Tamam, pek çok insan bunu yanlış telaffuz ediyor.

when I was at school and thinking, "Wow,

Her heceyi söylemek istiyorlar,

that's a crazy spelling

bu yüzden masa için rahat diyorlar,

because it's so different to the pronunciation."

ama gerçekten rahat, rahat.

Now I've heard all different pronunciations for this word.

Yani masa için rahat değil, sadece rahat.

I've heard kwe-kwe, I've heard Q-U,

but really we just say queue, queue, one syllable.

Tamam, yani aslında orada bir heceyi kaybediyoruz.

And everyone knows that British people love queuing.

Aynı şey sebze-sofrası,

Queue, to queue, there is a queue.

sebze olmayan, sebze-sofrası, sebze, sebze olmayan yedi numara için de geçerli.

It's the verb and the noun as well.

Now onto number four.

And this one always makes me laugh when people say this,

'cause it is really difficult to say.

Benzer şekilde, sekiz numaramız var.

It is this one.

Tamam, çok önemli bir kelime.

Now I hear people say crips.

Bu kelimeyi bilmiyorsan, o zaman delisin,

I used to work in a cafe with a lot of foreign workers

çünkü bu hayatımın büyük bir parçası.

Birçok kişinin çikolata ya da çikolata,

and they would always say, "Where are the crips?"

And I'm like, "Crips, are you talking about crepes?"

choco, choco dediğini duyuyorum ama biz çikolata, çikolata diyoruz.

We say crisps.

This sps sound is very difficult for some people to say,

Yani sadece iki heceli.

Ve birçok insan için bunu telaffuz etmenin oldukça zor olduğunu anlıyorum

so you need to practise this in the mirror

ama İngilizceyi iyi konuşmak istiyorsan

before you brush your teeth every night, crisps.

pratik yapmalısın.

Okay, number five is this one.

Yani çikolata, çikolata.

If you like cooking,

Tamam, ve son iki günüm haftanın günleri.

then you should have seen this word before.

Dokuz numara, bu.

And most people say recipes or receips,

Haftanın en sevdiğim günlerinden biri değil

ama doğru telaffuz etmek çok önemli.

but it should be recipe.

So it's very irregular this word.

Her zaman Salı, Salı, gerçekte Salı olduğunda duyuyorum

Normally, when an E is on the end we don't pronounce it,

, seç,

but in this case we do, recipe, three syllables.

sanki

Okay, number six, this one.

bu sabah kahvaltıda ne yiyeceğimi seçmek istiyormuşum gibi.

Salı, Salı değil, Salı.

Okay, so many people pronounce this incorrectly.

Ve sonra sonuncusu,

They want to say every syllable,

haftanın başka bir günü.

so they say com-for-table,

Çarşamba değil, Çarşamba,

but really it's comfortable, comfortable.

Islak gün değil, Çarşamba. Bu

So it's not com-for-table, it's just comfortable.

telaffuz dersi bu kadar.

Umarım sana yardımcı olmuştur.

Okay, so we actually lose a syllable there.

Ve umarım, artık bu kelimeleri

The same goes for number seven, which is not veg-e-table,

daha güvenli bir şekilde telaffuz edebilirsiniz.

Tekrar tekrar ve tekrar

vegetable, not veg-e-table, vegetable, vegetable.

tekrar pratik yapmanız gerekecek, ancak bu bir dil öğrenmenin bir parçası,

o yüzden şimdi başlayın.

Herkese merhaba,

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Similarly, we have number eight.

Bugün nasılsınız?

umarım çok iyisindir

Bu yüzden, son telaffuz videomdaki bazı yorumlara yanıt veren hızlı bir video yapmak istiyorum

Okay, a very important word.

If you don't know this word then you're crazy,

'cause it's a big part of my life.

I hear many people saying chocolate or chocolate,

çünkü birçok insan bana zor buldukları

diğer kelimeleri nasıl telaffuz edeceğimi sordu .

choco, choco, but we say chocolate, chocolate.

Feragatname, kanalım

So it's just two syllables.

İngiliz İngilizcesi öğretmeye adanmıştır, işim bu,

And I understand it's quite hard

bu kanal bunun için var.

for many people to pronounce,

but if you wanna speak English well

Amerikan telaffuzunun yanlış olduğunu söylemiyorum.

you've got to practise.

So chocolate, chocolate.

O yüzden lütfen herkes sakin olsun.

Okay, and my last two are days of the week.

Bir şeyleri telaffuz etmenin tek yolunun bu olduğunu söylemiyorum

So number nine, this one.

ama İngiliz İngilizcesinde biz bunu böyle yaparız.

♪ Biz böyle yapıyoruz ♪

Şimdi epeyce yorum yapılan ilki

Not one of my favourite days of the week,

but it's very important to pronounce it correctly.

bu.

I always hear Tu-e-sday, Tu-e-sday,

Nereye bakıyorum?

Mücevher olan bu mu?

when in reality it's Tuesday, choose,

Takı diyoruz.

like I want to choose

Şimdi evet, bazı yerlilerin

what I'm having for breakfast this morning.

Tuesday, not Tu-e-sday, Tuesday.

takı, mücevher dediğini duyacaksınız ama genel olarak

And then the last one,

İngilizler mücevher, mücevher diyor.

another day of the week.

Tamam, sıradaki bu.

Not Wed-nes-day, Wednesday,

not Wet-nes-day, Wednesday.

Ve ooh, bunu telaffuz ettiğim için kendimi suçlu hissediyorum,

So that's it for this pronunciation lesson.

çünkü bu bizim sözümüz değil, İtalyanların sözü.

I really hope it helped you.

İtalyanlarla yaşıyorum ve

And, hopefully, you can now pronounce these words

bu kelimeyi yanlış söylediğimde çok üzülüyorlar.

more confidently.

Şimdi telaffuz ediyoruz, pizza, pizza.

You will need to repeat and practise again and again

and again, but that's part of learning a language,

Akşam yemeği için ne istersin? Pizza pizza. Aslında

so get started now.

Hello, everyone,

böyle telaffuz edilmek istenmediğini biliyorum.

and welcome back to "English with Lucy."

How are you all today?

Biz burada Britanya'da pizza diyoruz.

I hope you're very well.

So I just want to make a quick video

Yani üçüncüsü bu.

responding to some of the comments

Bu benim kendi adım.

on my recent pronunciation video,

Bunu her videoda söylüyorum,

bilmen gerektiğini düşünüyorum.

because I had a lot of people ask me

Adımı telaffuz et, Lucy, Lucy.

how to pronounce other words that they find difficult.

Ama pek çok insan bana kısaca Gevşek diyor

Disclaimer, my channel is dedicated

ve aslında annem de bana Lolly diyor

to teaching British English, that's what I do,

ama annem dışında kimsenin bana Lolly demesine izin verilmiyor.

that's what this channel's for.

I'm not saying that American pronunciation is wrong.

Evet, Lucy.

Luthy'yi İspanyol topluluğundan

So please, everyone, just calm down.

ve Lassie, Rusie'yi ve Asya topluluğundan sık sık duyuyorum.

I'm not saying that this

L'leri ve R'leri ile mücadele ediyorlar.

is the only way to pronounce things,

but in British English, this is how we do it.

Gerçekten, adımı nasıl telaffuz ettiğin umurumda değil.

♪ This is how we do it ♪

Seni aynı şekilde seviyorum

ama doğru telaffuz etmek istiyorsan , o Lucy.

Now the first one that was commented quite a few times

is this one.

Sıradaki brokoli.

Şimdi brokoli, yani brokoli değil.

Where am I looking?

Is this one, which is jewellery.

Brokoli, ilk heceye vurgu.

We say jewellery.

Sonra schwa'mız var, brokoli.

Now yes, you will hear some native people

Beşincisi, genellikle budur.

saying jewellery, jewellery, but in general,

British people say jewellery, jewellery.

Şimdi elbette insanların genel olarak,

Okay, the next one is this one.

genel olarak konuştuğunu duyabilirsiniz, ancak biz normalde genel olarak,

genel olarak deriz.

And ooh, I kind of feel guilty pronouncing this one,

Herkese merhaba, "English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

because it's not our word, it's the Italian's.

Başlığı okudunuz,

bugün size

I live with Italians and they get very upset

when I say this word wrong.

evet yanlış telaffuz ettiğiniz 10 modacı ismi göstereceğim.

So now we pronounce it, pizza, pizza.

Ve bahse girerim buraya "Oh evet, bir bakalım.

What do you want for dinner? Pizza, pizza.

Bakalım bu tırnakları eksik İngiliz kız

I know it's not really meant to be pronounced like that.

beni neyle suçlayacak" gibi gelmişsinizdir.

We here in Britain say pizza.

So the third one is this one.

Bu videolar için araştırma yaparken kendimi şaşırttığım için kendinizi şaşırtabilirsiniz.

Ben kesinlikle bir moda uzmanı değilim.

It's my own name.

Well, I do say it every video,

I feel like you should know it.

Bununla birlikte, telaffuzla aşırı derecede ilgileniyorum

You pronounce my name, Lucy, Lucy.

ve çoğunuzun da ilgilendiğini biliyorum

ve neden bahsettiğinizi biliyormuş gibi konuşmak istiyorsunuz

But a lot of people call me Loose for short,

.

Pek çoğunuz

and my mum actually calls me Lolly,

İngilizce konuşmanızı

but no one's allowed to call me Lolly apart from my mum.

ve telaffuzunuzu geliştirmek istediğiniz ve kesinlikle

Yeah, Lucy.

I often hear Luthy from the Spanish community

bu markalar hakkında konuşurken daha profesyonel görünmek istediğiniz için burada olacaksınız.

Şimdi ilki bu,

and Lassie, Rusie, as well from the Asian community.

(iç çeker) ne muhteşem bir marka.

Her zaman, her zaman süslü kemerlerinden birini istemişimdir.

They struggle with their Ls and Rs.

Yine de hiçbir zaman birini haklı çıkaramadım.

Really, I don't mind how you pronounce my name.

I love you ll the same,

Bunu Hermes diye telaffuz ederdim.

but if you want to pronounce it correctly, it's Lucy.

Ancak araştırmamı yaptıktan sonra

The next one broccoli.

Hermes olarak telaffuz edilmesi gerektiğini öğrendim.

Now broccoli, so it's not broccoli.

Hermes, Hermes, çünkü

Broccoli, emphasis on the first syllable.

o bir Fransız tasarımcı ve H sessiz.

Then we've got the schwa, broccoli.

The fifth one is this one, generally.

Sıradaki, bu, aman Tanrım,

bu markanın telaffuzu için pek çok varyasyon duydum.

Now of course you might hear people saying generally,

generally speaking, but we normally say generally,

Sana bir ipucu vereceğim.

Markanın kurucusunun adı Adolf Dassler idi.

generally.

Hello, everyone, and welcome back to "English with Lucy."

Adolf Dassler ve lakabı Adi idi.

Dolayısıyla marka, takma adı ve soyadı,

You read the title,

today, I'm going to show you 10 fashion designer names

takma adı Adi ve soyadı Das, Adidas'ın bir karışımıdır.

that you, yes you, are pronouncing incorrectly.

Bazen Adidas ve Adidas veya Adidas duyuyorum.

And I bet you've come here like, "Oh yeah, let's see.

Ve, ama evet, Adidas olmalı.

Let's see what this British girl with missing fingernails

Sıradaki, başka bir Fransız,

is gonna accuse me of."

Well, you might surprise yourself

muhtemelen doğrayacağım,

because I surprised myself

ilk başta Balmain diyeceğim

whilst doing the research for these videos.

I'm by no means a fashion expert.

I am, however, extremely interested in pronunciation,

ama aslında Balmain, Balmain olarak telaffuz edilmeli.

and I know a lot of you guys are as well,

Bakın, Fransızlar

and you want to sound like you know

kelimelerin sonundaki N'yi telaffuz etmeyi sevmezler.

what you're talking about.

So a lot of you will be here

because you want to improve your English speaking

Balmain, Balmain.

and pronunciation and certainly

Sanırım bir Fransızca dersine ihtiyacım var.

want to sound more professional

when talking about these brands.

O zaman elimizde bu var.

Sanırım çoğunuz gibi ben de

Now the first one is this one,

buna baktım ve düşük düşündüm. Düşük

(sighs) what a gorgeous brand.

deneceğini düşünmüştüm , ama değil.

I've always, always wanted one of their fancy belts.

Bu bir İspanyol markası

ve W aslında wh olarak telaffuz ediliyor.

I've never been able to justify one though.

Yani Loewe, Loewe, Loewe, Loewe.

This one I used to pronounce it Hermes.

But upon doing my research,

Bu seksi bir kelime.

I found out that it should be pronounced Hermes.

Sıradaki.

Moschino değil, Moschino değil.

Hermes, Hermes, and that's because

Aslında Moschino, Moschino olarak telaffuz ediliyor,

it's a French designer and the H is silent.

çünkü bu bir İtalyan markası

The next one, this one, oh my God,

ve S-C-H-I içeren her şey ski, ski, Moschino.

I've heard so many variations

for the pronunciation of this brand.

Katımda bir şey var.

I'll give you a clue.

The founder of the brand was called Adolf Dassler.

Bu Versace.

Aslında Versace değil.

İtalyanca bir kelime,

Adolf Dassler, and his nickname was Adi.

yani Versace, Versace olmalı.

So the brand is an infusion of his nickname and his surname,

his nickname, Adi, and his surname, Das, Adidas.

Sıradaki.

Nike değil.

Bu Nike, Nike. Bir

I sometimes hear Adidas and Adidas or Adidas.

sonraki daha az Thierry Mugler

And, but yeah, it should be Adidas.

ve daha çok Thierry Mugler.

Ayrıca Saint Laurent yerine

The next one, another French one,

one that I'm likely to butcher,

Saint Laurent, Saint Laurent var.

Şimdi bununla ilgili zorluk,

it is what I would originally call Balmain,

arkadan bir re, re olan Fransız re, Fransız R sesidir.

but it should actually be pronounced Balmain, Balmain.

Üretmeyi çok zor buluyorum.

Ayrıca Birleşik Krallık'ta

See, the Frenchies don't like pronouncing

gerçekten çok yaygın olarak yanlış telaffuz edilen bir tane var.

the N at the end of words.

Ve bunu yanlış telaffuz ettiğimizi bilmemizin

Balmain, Balmain.

sebebi Rachel'ın "Friends"te orada çalışmış olması.

I think I need a French lesson.

Then we have this one.

Ralph Lauren olmalı, Ralph Lauren,

Like many of you, I imagine,

I looked at this and I thought low.

ama biz nedense onu Ralph Lauren olarak telaffuz ediyoruz.

I thought it was gonna be called low, but it's not.

Bir diğer zor olan da Givenchy, Givenchy.

It's a Spanish brand,

and that W is actually pronounced wh.

So it is Loewe, Loewe, Loewe, Loewe.

Ooh, bu bir tekerleme.

Şimdi sıradaki,

bir moda markası değil ama lüks bir ürün.

That's a sexy word.

Bu da İngiltere'de Porsche derdik

The next one.

It isn't Moschino, it is not Moschino.

ama aslında iki heceli telaffuz edilmeli,

Porsche olmalı.

Ve gerçekten arabalara düşkün olan erkek arkadaşımla görüştüm

It is actually pronounced Moschino, Moschino,

ve

Porsche olması gerektiğinde Porsche de dedi.

which is because it's an Italian brand

Yani evet, gerçekten yaygın bir hata, ama bunu aklınızda bulundurun.

and anything with S-C-H-I is ski, ski, Moschino.

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Bugün sizin için bir telaffuz videom var.

There's something on my floor.

Size

It's Versace.

yaygın olarak yanlış telaffuz edilen 10 kız isminin nasıl telaffuz edildiğini öğreteceğim.

Actually, it's not Versace.

İngiltere'de

It's an Italian word,

so it should be Versace, Versace.

yaygın olarak yanlış telaffuz edilen en popüler 10 isme sahibim.

The next one.

Yani bu isimlerden herhangi birine sahipseniz ,

It's not Nike.

bunu telefonda milyonlarca kez söylemeniz,

It is Nike, Nike.

insanlar için hecelemeniz, doğru insanları söylemeniz gerekecek.

The next one is less Thierry Mugler,

Bazen bundan o kadar sıkılırsın

ki artık insanları düzeltmeye zahmet bile etmezsin.

and it's more Thierry Mugler.

Bu isme sahip olup olmadığınızı

We also have, instead of Saint Laurent,

ve her zaman yanlış telaffuz eden insanlarla nasıl başa çıktığınızı bana bildirin.

Saint Laurent, Saint Laurent.

Now the difficulty with this is the French re,

Şimdi bunlardan bazıları yanlış telaffuz ediliyor

çünkü onları telaffuz etmenin çeşitli farklı yolları var

the French R sound, which is a re, re, from the back.

, o yüzden bunları gözden geçireceğim.

Ve herhangi birini kaçırırsam, aşağıya yorum yapın.

I find it very difficult to produce.

Derse başlayalım.

We also have one

İlki bu.

that is really, really commonly mispronounced in the UK.

Yani bu ismin resmi telaffuzu Siobhan'dır,

And the reason we know we mispronounce it

is because Rachel worked there in "Friends."

ama tabii ki bebeğinize

istediğiniz ismi verebilirsiniz, bu

yüzden ona Siobhan demek istiyorsanız , bu kesinlikle sorun değil.

It should be Ralph Lauren, Ralph Lauren,

Aynı zamanda çok güzel bir isim.

but we, for some reason pronounce it, Ralph Lauren.

Sanırım okuldaki yılımda Siobhans'tan daha fazla Siobhan'ım oldu

Another difficult one is Givenchy, Givenchy.

,

ama evet, ona ne istersen diyebilirsin,

Ooh, that one's a tongue twister.

ama genellikle yanlış telaffuz edilir, bu yüzden dikkatli ol.

Now the next one,

it's not a fashion brand, but it is a luxury item.

Sıradaki muhteşem bir isim.

Bu ismi kesinlikle seviyorum.

And this is, what we would call in the UK, Porsche,

Bu bir ve S sessiz

but it should actually be pronounced with two syllables,

ve bu biraz kafa karışıklığına neden oluyor

it should be Porsche.

ama Isla, Isla olmalı.

And I checked with my boyfriend,

who's really into cars, and he said,

Porsche as well when it should be Porsche.

Sanırım içinde sesim olan her ismi seviyorum ,

So yeah, really common mistake, but bear that one in mind.

bence çok güzel, Isla.

Welcome back to "English with Lucy."

Şimdi bir sonraki aslında iki ismin birleşimidir

Today, I've got a pronunciation video for you.

ve bu tamamen yanlış okunduğu için yanlış telaffuz edilmiştir.

I'm going to teach you how to pronounce

10 commonly mispronounced girl's names.

Elimizde Kristin ve Kirstin,

So I've got 10 of the most popular names in the UK

Kristin, Kirstin var ama evet,

birkaç kez Kristin adında birine e-posta gönderdim

that are commonly mispronounced.

So if you have any of these names yourself,

ve onları Kirstin olarak karşıladım

you're going to have to say it a million times on the phone,

ve bu biraz utanç verici bir hal alıyor.

Yani evet, Kristin ve Kirstin'e karşı ekstra, ekstra dikkatli olun .

spell it out for people, correct people.

Sometimes you might get so bored of it

Dördüncüsü, bunda doğru ya da yanlış yok.

that you don't even bother correcting people anymore.

Eva diyebilirsin ya da Eva diyebilirsin,

So let me know if you have this name

and how you deal with people mispronouncing it all the time.

yapılacak en iyi şey sadece sormak.

Beş numara, Eva veya Eva gibi,

Now some of these are mispronounced

because there are various different ways

Kyra veya Kyra'dır.

of pronouncing them, so I will go through those.

And if I miss any out, comment down below.

Bu özel yazımla,

ya da olabilir.

Let's get started with the lesson.

Kyra veya Kyra olabilir,

The first one is this one.

ancak diğer yazımlarla biraz daha net olabilir.

So the official pronunciation of this name is Siobhan,

Sıradaki,

gerçekten sorman gereken başka bir soru,

but obviously you can name your baby

whatever you want to name it,

Mia mı, yoksa Mia mı?

so if you want to call it Siobhan, that is absolutely fine.

Kim bilir? fakire sor.

It's a lovely name as well.

I think I actually had more Siobhans

Sıradaki sadece kafa karıştırıyor çünkü

in my year at school than I did Siobhans,

arka arkaya üç sesli harf var, aman Tanrım.

but yeah, you can call it what you want,

Gaia, Gaia diye telaffuz edilmeli

but commonly mispronounced, so be careful.

ama eminim ki dünyada

The next one is a gorgeous name.

ona Gaia diyen biri olacaktır.

I absolutely love this name.

Aslında bu düşünce doğrultusunda,

It is this one and the S is silent,

okuldaki öğretmenlerimden birinin adı

mutlu anlamındaki Gay idi.

and this causes some confusion,

Ama evet, aslında biraz ayıp, bu aralar çok sık

but it should be Isla, Isla.

duyduğum bir isim değil .

Sıradaki. Leigh

I think I just love any name with like the I sound in it,

içeren her şey bu şekilde yazılır.

I think it's so beautiful, Isla.

Yani tek başına Leigh olabilir

Now the next one is actually a combination of two names

veya Ashley olabilir.

Adlarında buna sahip olan kişiler

and this is mispronounced purely because people misread it.

sıklıkla Leigh

veya Ashley, vb. olarak anılmaktan şikayet ederler.

So we've got Kristin and Kirstin,

Sırada bu var.

Şimdi, açıkçası ebeveyne bağlı.

Kristin, Kirstin, but yes,

a number of times I've emailed someone called Kristin

Bu aslında Mia'daki gibi Kaia olmalı,

and I've greeted them as Kirstin

ancak bazı insanlar Kaia diyerek yanlış telaffuz edebilir.

and it gets a bit embarrassing.

So yeah, be extra, extra careful over Kristin and Kirstin.

Ve sonuncusu bu, yine

ebeveyne bağlı,

Number four, there is no right or wrong with this one.

Leyla olabilir veya Leyla olabilir.

You can say Eva, or you can say Eva,

Ben şahsen Layla'yı tercih ederim

çünkü içinde benim sesim var ki

the best thing to do is just ask.

bence bu çok güzel.

Number five, much like Eva or Eva,

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Bugün sizlere

is Kyra or Kyra.

genellikle erkeklere verilen yanlış telaffuz edilen bebek isimlerinden bahsetmek istiyorum

. Bahsetmek istediğim

With this particular spelling,

ilk isim

it could be either or.

aslında bir Hispanik isim

It could be either Kyra or Kyra,

ve Joaquin, Joaquin,

but with other spellings, it can be a little bit more clear.

"Walking Dead" gibi.

The next one, another one

Yani İspanyolca'da Joaquin olması gerekir,

where you really should just ask,

ancak İngilizce konuşanlar genellikle

is it Mia, or is it Mia?

onu Joaquin, Joaquin olarak telaffuz etme eğilimindedir.

Who knows? Ask the poor person.

Yani Joaquin Phoenix, örneğin, doğru gelmiyor,

The next one is confusing purely because

it has three vowels in a row, oh my God.

dilden yuvarlanmıyor.

İkincisi, şimdi bazılarınız

It should be pronounced Gaia, Gaia,

buna gülecek çünkü nasıl telaffuz edileceğini bileceksiniz.

but I'm pretty sure there will be someone in the world

Ama dürüst olmak gerekirse, çocukluğumun büyük bir bölümünde

that calls it Gaia.

Actually on that line of thought,

bunun görüldüğü, görüldüğü şeklinde telaffuz edildiğini düşündüm.

one of my school teachers was actually called Gay,

which comes from the meaning happy.

Yani, aktör Sean Bean'i tanıyorsunuz,

But yeah, a bit of a shame actually,

onun Seen Bean olduğunu düşünmüştüm ama evet,

it's not a name that I hear so frequently nowadays.

Sean olarak telaffuz edilmeli.

Next one.

Sıradaki.

Anything containing Leigh spelled like this.

Şimdi bu sadece ebeveynlere bağlı.

Stephen olabilir ve Steven olabilir, bu

So it could be Leigh on its own,

or it could be Ashley.

onlara kalmış, bu yüzden sadece bununla sor.

People who have this in their name

frequently complain of being called Leigh

Şimdi bir sonraki biraz kafa karıştırıcı

or Ashley, et cetera.

çünkü herhangi bir şey olabilir,

Next we have this one.

Now, obviously it depends on the parent.

bu yüzden muhtemelen onu yanlış telaffuz edeceksiniz

This one should actually be Kaia like in Mia,

ve bu yüzden en iyisi kişiye

adını nasıl telaffuz ettiğini sormak.

but some people might mispronounce it by saying Kaia.

Elias olabilir, Elias olabilir

And the last one is this one, again,

ve Elias olabilir.

it depends on the parent,

it could be Layla or it could be Layla.

Bunlar sadece oradaki tüm varyasyonlar mı?

Sanırım Elias da diyebilirsin, sadece sor.

I personally prefer Layla

because it's got that I sound in it,

Sıradaki.

which I think is so beautiful.

X ile başlayan her şey zordur.

Welcome back to "English with Lucy."

Today, I want to talk to you

Bu, normalde Xander, Xander olarak telaffuz edilir.

about commonly mispronounced baby names

that are usually given to boys.

Sıradaki X ile telaffuz ediliyor

So the first name that I'd like to talk about

ve bu Xavier, Xavier,

is actually a Hispanic name

and it is Joaquin, Joaquin,

ama Xavier adında biriyle de tanışabilirsin.

like the "Walking Dead."

Peki ya bu?

So in Spanish it should be Joaquin,

Noel mi? Noel gibi mi?

but speakers of English generally

tend to pronounce it as Joaquin, Joaquin.

Olabilir, daha önce Noel adında biriyle tanışmıştım

ama o kadındı ve normalde

So Joaquin Phoenix, for example, it doesn't feel right,

bu ismin erkek versiyonu Noel, Noel'dir.

it doesn't roll off the tongue.

Number two, now, some of you are gonna laugh

Şimdi bu, Owen'ın İrlanda versiyonu.

at this one because you will know how to pronounce it.

But I honestly, for the majority of my childhood,

Eoghan, hatırlıyorum,

Eoghan Quigg'i hatırlayan var mı? 2000 gibi

thought that this was pronounced as seen, seen.

bir "X-Factor" katılımcısıydı

So, you know the actor, Sean Bean,

ve çok yakışıklı olduğunu düşündüm, ama evet,

I thought he was Seen Bean, but yes,

it should be pronounced Sean.

adını okuduğumu ve Eoghan düşündüğümü hatırlıyorum,

The next one.

Now this just depends on the parents.

ama görünüşe göre Eoghan değil.

It could be Stephen and it could be Steven,

Şimdi sıradaki, Louis mi yoksa Louis mi?

it's up to them, so just ask with this one.

Kişiye sormanız gerekecek

Now the next one is a little bit confusing

çünkü her şey

because it could be anything,

ebeveynlerinin onları nasıl adlandırmaya karar verdiğine bağlı.

Üzgünüm çocuklar, bu biraz kaçık.

so you are likely to mispronounce it,

and that's why it's best just to ask the person

Elimizdeki son kişi Jaden.

how they pronounce their name.

Şimdi Jaden Smith sayesinde biliyoruz,

It could be Elias, it could be Elias

ancak birkaç yıl önce

insanların kafası oldukça karışmıştı

and it could be Elias.

ve Jarden, Jadden'ı duyuyorduk

ama hayır, görünüşe göre Jaden olmalıydı.

Are those just all the variations there?

I guess you could say Elias as well, just ask.

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Bugün sizin için başka bir telaffuz videom var.

The next one.

Anything beginning with an X is difficult.

This one is normally pronounced Xander, Xander.

Telaffuzu gerçekten zor olan tüm İngilizce yer isimlerini gözden geçireceğim.

Ve sana bazı sırlar vereceğim.

Next one we have is actually pronounced with an X

Evet, size bazı kurallar vereceğim.

and that is Xavier, Xavier,

Ve eğer not alırsan ve öğrenirsen,

umarım İngilizce yer isimlerini telaffuz etmek

but you could meet someone called Xavier as well.

çok daha kolay olacaktır.

What about this one?

Bunu biraz daha eğlenceli hale getirmek

Is it Noel? Like Christmas?

ve kendinize gülmenizi sağlamak için

It could be, I have met somebody called Noel before,

bunu bir test yaptım.

Bu yüzden puanınızla aşağıya yorum yapabilirsiniz.

but she was female, and normally

the male version of this name is Noel, Noel.

Ne olduğunu söylemeden önce, telaffuzu tahmin etmeniz için size biraz zaman vereceğim.

Now this one is just the Irish version of Owen.

Bakalım kaç tanesini yanlış yapacaksın.

Eoghan, and I remember,

Oh, üzgünüm, daha motive olmalıyım.

Bakalım kaç tanesini doğru yapacaksın.

does anyone remember Eoghan Quigg?

He was an "X-Factor" participant in like 2000 and something,

Şimdi bunu bölge bölge yapacağım.

Ve güney İngiltere ile başlamak istiyorum

and I thought he was so handsome, but yeah,

çünkü orası bir nevi orada bulunuyorum.

I remember reading his name and thinking Eoghan,

but no Eoghan, apparently.

Bir numara.

Bu güzel şehri nasıl telaffuz edersiniz?

Now the next one, is it Louis or is it Louis?

(saat tik takları)

You're going to have to ask the person

Gloucester olarak telaffuz ediliyor, Gloucester.

because it all depends

on what their parents decided to call them.

İki numaralı.

Sorry guys, that one's a bit of a cop out.

Bu Oxfordshire kasabasını nasıl telaffuz ediyorsunuz?

The last one we have is Jaden.

Gitmek istersen, harika bir tasarım mağazası var.

We know it now because of Jaden Smith,

Oraya gitmeyi seviyoruz.

but a few years back,

people were pretty confused

(saat tik takları)

and we were hearing Jarden, Jadden,

but no, apparently it should be Jaden.

Ben Bicester, Bicester.

Welcome back to "English with Lucy."

Ve sizi temin ederim ki o tasarım mağazası yapılmadan önce

Today, I have another pronunciation video for you.

ona Bicester diyordum, bu yüzden yalnız değilsiniz.

I'm going to be going through all of the English place names

Üç numara, Londra'nın hemen dışındaki bu kasabayı nasıl telaffuz ediyorsun

that are really hard to pronounce.

And I'm going to be letting you in on some secrets.

?

Yes, I'm going to be giving you some rules.

(saat tik takları)

And if you take note and if you learn them,

hopefully pronouncing English place names

Bu Slough, Slough.

should be a lot easier.

And to make it a little bit more fun

Eğlenceli gerçek, bir keresinde bir iPhone çalındı

and to allow you guys to laugh at yourselves,

ve Slough'da göründü. Asla

I've made it a quiz.

geri alamadım.

So you can comment below with your score.

Ve dört numara, bu bölümün sonuncusu,

I'm basically going to give you a little bit of time

bu kasabayı nasıl telaffuz ediyorsunuz?

to guess the pronunciation before I tell you what it is.

(saatin tik takları)

Let's see how many you get wrong.

Oh, sorry, I should be more motivational.

Okuma, Okuma

Let's see how many you get right.

ve Okuma Festivali gittiğim ilk festivaldi,

Now, I'm going to do it area by area.

muhtemelen sonuncusuydu, hayır, o

And I'd like to start with southern England

simply because that's where I'm based, sort of.

zamandan beri bir tanesine gittim.

Evet, festivaller bana göre değil, meğer

biri çadırımın üstüne atlamış, harika değil.

Number one.

How do you pronounce this beautiful city?

Tamam, Londra'daki yerlere geçelim.

(clock ticking)

İlki,

bunun Londra'da bir metro durağı var

It's pronounced Gloucester, Gloucester.

ve benim üniversiteye gittiğim yer orası.

Bunu nasıl telafuz edersin?

Number two.

How do you pronounce this Oxfordshire town?

(saat tik takları)

If you do want to go, it has a great designer outlet.

Marylebone olmalı, Marylebone,

We love going there.

(clock ticking)

ama şimdi o kadar yaygın bir şekilde yanlış telaffuz ediliyor ki kim bilir.

It's Bicester, Bicester.

Eminim bu video

And I can assure you before that design outlet was built,

hakkında Marylebone'un nasıl telaffuz edildiğine dair birkaç fikrim olacak.

İki numara, Hillingdon ilçesinde küçük bir kasaba .

I was calling it Bicester, so you're not alone.

Number three, how do you pronounce this town,

Bu nasıl telaffuz edilir?

(saat tıkırdar)

that's just outside of London?

(clock ticking)

Ruislip olmalı, Ruislip.

It's Slough, Slough.

Üç numara, burası Londra'nın merkezinde bir bölge.

Fun fact, I once had an iPhone stolen

Yine kendi metro istasyonu var.

and it appeared in Slough.

Nasıl telaffuz edersiniz?

I never got it back.

(saat tik takları)

And number four, the last one of this section,

how do you pronounce this town?

Holborn, Holborn diye telaffuz edilmeli. Bir

(clock ticking)

sonraki Londra'nın bir ilçesidir.

It's Reading, Reading,

Ayrıca bir metro istasyonu vardır. Eskiden

burada yaşardım ve yanlış telaffuz etmeye başladım.

and Reading Festival was the first festival

Burayı nasıl telaffuz edersiniz?

I ever went to, potentially the last, no,

(saat ilerliyor)

I have been to one since.

Yeah, festivals aren't for me,

Southwark, Southwark olmalı.

turns out someone jumped on my tent, not great.

Sıradaki.

Okay, let's move on to places in London.

Buranın bir futbol kulübü var, çok ünlü bir futbol takımı.

The first one,

this has a tube stop in London

Nasıl telaffuz edersiniz?

and it's where I went to university.

(saat ilerliyor)

How do you pronounce it?

(clock ticking)

Tottenham, Tottenham olmalı.

Şimdi orada gırtlaksı bir durak kullandım.

It should be Marylebone, Marylebone,

Tamam, Tottenham, Tottenham diye telaffuz edilmeli

but it's now so widely mispronounced that who knows.

ama duyduğum herkes Tottenham, Tottenham Hot Spurs diyor. Sırada

I'm sure I'll have a couple of opinions on this video

burası var.

about how to pronounce Marylebone.

Number two, a little town in the borough of Hillingdon.

Güya güzel bir yer.

Nasıl telaffuz edersiniz?

(saat tik takları)

How is this one pronounced?

(clock ticking)

Chiswick, Chiswick olmalı,

Z sesiyle, bana neden diye sorma.

It should be Ruislip, Ruislip.

Sıradaki gibi.

Number three, this is an area in central London.

Müstakbel kayınbiraderimin yaşadığı yer.

Burayı nasıl telaffuz edersiniz?

It, again, has its own tube station.

(saat ilerliyor)

How would you pronounce it?

(clock ticking)

Greenwich, Greenwich olmalı.

It should be pronounced Holborn, Holborn.

Tamam, Midlands'a geçiyoruz.

The next one is a borough of London.

Birincisi, buranın adını taşıyan bir sos var .

It also has a tube station.

I used to live here and I started off mispronouncing it.

Nasıl telaffuz edersiniz?

How would you pronounce this place?

(saat tik takları)

(clock ticking)

Worcester olmalı, Worcester, sadece iki hece. Bir

It should be Southwark, Southwark.

sonraki, bu oldukça benzer.

The next one.

This place has a football club, a very famous football team.

Bu şehri nasıl telaffuz edersiniz?

(saat ilerliyor)

How would you pronounce it?

(clock ticking)

(Lucy homurdanıyor)

Leicester, Leicester olmalı

It should be Tottenham, Tottenham.

ve aynısı Londra'daki Leicester Meydanı için de geçerli.

Now I used a glottal stop there.

Okay, it should be pronounced Tottenham, Tottenham,

Tamam, buna geçelim.

Burada

but everyone I hear says Tottenham, Tottenham Hot Spurs.

sporda her zaman gerçekten iyi olan harika bir üniversite var.

Nasıl telaffuz edersiniz?

Next we have this place.

(saatin tik takları)

Lovely place, supposedly.

How would you pronounce it?

(clock ticking)

Loughborough, Loughborough olmalı

, yine sadece iki heceli,

It should be Chiswick, Chiswick,

ama bazılarının Loughborough dediğini duyabilirsin

with a Z sound, don't ask me why.

ama sutyen, sutyen olmalı.

It's the way it is, next.

Ve sonuncusu, bu şehri nasıl telaffuz edersiniz?

Where my brother-in-law-to-be lives.

How would you pronounce this place?

(saat ilerliyor)

(clock ticking)

It should be Greenwich, Greenwich.

Derby olmalı, Derby.

Tamam, ilki Yorkshire'da bulunuyor.

Okay, moving on to the Midlands.

Nasıl telaffuz edersiniz?

Number one, there is a sauce named after this place.

(saat tik takları)

How would you pronounce it?

Sadece Barugh olmalı, Barugh.

(clock ticking)

Sıradaki, bu yeri nasıl telaffuz edersiniz?

It should be Worcester, Worcester, just two syllables.

(saat tik takları)

The next one, this one's quite similar.

Keighley, Keighley olarak telaffuz edilmelidir.

How would you pronounce this city?

Ve sonuncusu, bu Cumbria kasabası.

(clock ticking)

Nasıl telaffuz edersiniz?

(saat tıkırdar)

(Lucy grunts)

It should be Leicester, Leicester,

Sedbergh olmalı, Sedbergh.

and the same goes for Leicester Square in London.

Tamam, aşağıdaki yorumlarda

kaç tanesini doğru yaptığınızı bana bildirin.

Okay, moving on to this one.

Ve puanınız düşükse lütfen üzülmeyin,

There is a fantastic university here

isimler çok saçma.

Neredeyse bir bekçi gibi.

that's always really good at sport.

How would you pronounce it?

Buralı olmadığını bildiğimiz yerlerden söyleyemezsen beğen.

(clock ticking)

Şimdi sizlerle

yer adlarının ekleriyle ilgili birkaç kural paylaşacağım.

It should be Loughborough, Loughborough,

Genel olarak, bu ekleri bilmek,

again, only two syllables,

but you might hear some people saying Loughborough,

çok çeşitli yer adlarını nasıl telaffuz edeceğinizi otomatik olarak bileceğiniz anlamına gelir.

but it should be bra, bra.

Tamam, önce ilçemiz var, ilçe.

And the last one, how would you pronounce this city?

Örneğin, Loughborough, Loughborough.

(clock ticking)

O zaman gömelim, gömelim.

Örneğin, Bibury, Bibury.

It should be Derby, Derby.

Sonra cester var, cester.

Okay, the first one located in Yorkshire.

Örneğin Bicester, Bicester.

How would you pronounce it?

(clock ticking)

Sonra tarak var, tarak.

It should just be Barugh, Barugh.

Örneğin Salcombe, Salcombe.

The next one, how would you pronounce this location?

Sonra Tottenham, Tottenham'daki gibi jambon, jambon var

(clock ticking)

.

It should be pronounced Keighley, Keighley.

Sonra devam ediyoruz.

Bu bir ek değil, aslında

And the last one, this Cumbrian town.

kelimenin ilk hecesinde.

Londra ve Tonbridge'deki gibi devam ediyor.

How would you pronounce it?

(clock ticking)

O zaman shire veya sheer, shire veya sheer var.

It should be Sedbergh, Sedbergh.

Okay, let me know in the comments below

Bedfordshire, Bedfordshire'a göre değişir,

how many you got right.

hangisini istersen onu seçebilirsin.

And please don't worry if your score is low,

the names are ridiculous.

Ve sonuncusu,

It's almost like a gatekeeper.

Like if you can't say the places

Bournemouth'daki gibi ağzımız var.

we know you're not from here.

Tamam, bugünün dersi bu kadar.

Now, I'm going to share a couple of rules with the you

Umarım eğlenmişsindir.

about suffixes of place names.

Puanlarınızı paylaşmayı unutmayın

ve telaffuzu

In general, knowing these suffixes

gerçekten zor olan diğer yer adlarına katkıda bulunmayı unutmayın.

will mean you will automatically know

Herkese merhaba, "English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

how to pronounce a wide variety of place names.

Bugün sizin için başka bir telaffuz videom var.

Okay, first we have borough, borough.

Ve çok talep edilen bir şey.

For example, Loughborough, Loughborough.

video yaptım

Birkaç ay önce,

Then we have bury, bury.

yaygın olarak yanlış telaffuz edilen marka adları hakkında bir video çekmiştim.

For example, Bibury, Bibury.

Ve insanlar gerçekten, gerçekten

yaygın olarak yanlış telaffuz edilen araba isimlerini istiyor gibiydi.

Then we have cester, cester.

Artık araba uzmanı değilim.

Ehliyet sınavımı daha bir yıl önce geçtim

For example, Bicester, Bicester.

ama telaffuza büyük ilgi duyuyorum

Then we have combe, combe.

ve araştırmamı yaptım

For example, Salcombe, Salcombe.

ve size yardımcı olmak için buradayım.

İtalyan olanlarla başlayalım.

Then we have ham, ham,

İlki, bu,

like in Tottenham, Tottenham.

birçok insan ona Alfa Romeo diyor

çünkü kulağa Romeo ve Juliet gibi geliyor

Then we have on, on.

ama bu bir İtalyan markası,

yani Alfa Romeo olmalı.

This isn't a suffix, it's actually

in the first syllable of a word.

Yani Alfa Romeo değil,

It's on as in London and Tonbridge.

Alfa Romeo veya Alfa Romeo.

Bir sonraki, çok yaygın bir marka değil,

Then we have shire or sheer, shire or sheer.

ama Lancia olarak anıldığını duydum

ve Lancia, Lancia olmalı.

It depends, Bedfordshire, Bedfordshire,

Şimdi bir sonraki, üç numara

you can choose whichever you like.

çok pahalı bir araba markası

And the last one, we have mouth, mouth,

ve biz onu oldukça sık yanlış telaffuz etme eğilimindeyiz.

as in Bournemouth.

Birçok insan Lamborghini veya Lamborghini diyebilir.

Right, that's it for today's lesson.

Lamborghini olmalı, Lamborghini

I hope you enjoyed it.

Don't forget to share your scores

and don't forget to contribute

yani o bor sesi. Yuvarlanan R'ler hakkında

any other really difficult to pronounce place names.

çok fazla endişelenmemize gerek olduğunu düşünmüyorum

çünkü bunu herkes yapamaz,

Hello, everyone, and welcome back to "English with Lucy."

ama en azından bor, Lamborghini'yi denemeliyiz.

I've got another pronunciation video for you today.

Sıradaki, Maserati mi?

And it's one that's been highly requested.

I made a video.

Maserati olmalı.

I made a video a couple of months ago

Maserati dersen affedilirsin diye düşünüyorum.

about commonly mispronounced brand names.

And people seemed to really, really

Pekala, sıradaki, bir Alman araba ismi.

want commonly mispronounced car names.

Çoğu kişi Audi diyebilir

Now I'm not a car expert.

ama biz Almanlar gibi olacaksak

I only passed my driving test a year ago,

Audi, Audi dememiz gerekiyor.

Sıradaki, başka bir Alman otomobil markası.

but I take great interest in pronunciation

Marka videomda bahsettiğim bu.

and I've done my research,

Birleşik Krallık'ta biz buna hep Porsche diyoruz

and I'm here to help you guys out.

Let's start with the Italian ones.

ama sonunda bir schwa olmalı,

Porsche, Porsche olması gerekiyor. Bir

The first one, this one,

sonraki, bir başka Alman , bu, Volkswagen.

a lot of people call it Alfa Romeo

because it sounds like Romeo and Juliet,

but it's an Italian brand,

Almanya'da Volkswagen derlerdi.

so it should be Alfa Romeo.

V, F sesi çıkarır ve W, W sesi verir.

So it's not Alfa Romeo,

it's Alfa Romeo or Alfa Romeo.

volkswagen, volkswagen.

The next one, not such a common brand,

but I have heard it referred to as a Lancia

Tamam, bir sonraki muhtemelen

and it should be Lancia, Lancia.

bugün bu listedeki en karmaşık olanı.

Now the next one, number three,

İsveçli bir otomobil markasıdır.

is a very expensive car brand

Buna ne isim vereceğimi bile bilmiyorum.

and we tend to pronounce it incorrectly quite frequently.

Sadece bir şans verirdim, Koenigsegg, Koenigsegg.

A lot of people might say Lamborghini or Lamborghini.

Koenigsegg kulağa hoş geliyor.

Koenigsegg, Koenigsegg olmalı.

It should be Lamborghini, Lamborghini,

Şimdi sıradaki, elimizde bu var.

so it's that bor sound.

I don't think we have to worry too much

Pek çok insan ona Chevrolet derdi.

about the rolled Rs because not everybody can do that,

Sondaki T harfi insanların kafasını karıştırıyor

but we should at least try bor, Lamborghini.

ama telaffuz edilmiyor.

Bu Chevrolet, Chevrolet.

The next one, is it Maserati?

Ve sonuncusu,

ve bu benim en çok mücadele edeceğim,

It should be Maserati.

çünkü o Fransız uf sesi var. Bu bu

I think you'll be forgiven if you say Maserati.

.

Genellikle Citroen, Citroen

Okay, the next one, a German car name.

A lot of people might say Audi,

veya Citroen yanlış telaffuz edilir, ancak Citroen olarak telaffuz edilmelidir,

but if we're going to be like the Germans,

ancak sadece Citroen diyebilirsiniz.

we need to say Audi, Audi.

Citroen, dostum,

The next one, another German car brand.

Fransız otomobil markalarında ustalaşabilecek miyim bilmiyorum

This one I did mention in my brand video.

ama belki sadece İtalyan markalarını alırım.

In the UK, we always call this Porsche,

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

but it should have a schwa at the end,

it needs to be Porsche, Porsche.

Bugün, şimdiye kadarki en büyük telaffuz videomu çektim.

The next one, another German one, this one, Volkswagen.

Yapılışı uzun zaman oldu.

In Germany, they would say Volkswagen.

Bu video size

The V makes a F sound and the W makes a W sound.

telaffuzu zor olan 100 kelimeyi,

kelimelerin tanımlarını

ve İngiliz İngilizcesinde nasıl telaffuz edildiğini gösterecek. Bağlantısını açıklama kutusuna koyacağım

Volkswagen, Volkswagen.

Okay, the next one is possibly

"Oxford Learner's Dictionary"deki telaffuz tavsiyesine uyuyoruz

.

the most complicated one we have on this list today.

It's a Swedish car brand.

Bu video

telaffuzun ve rahatlaman için harika olacak,

I don't even know what I would call this.

I would just give it a go, Koenigsegg, Koenigsegg.

çünkü pek çok insanın videolarıma

sadece

Koenigsegg sounds beautiful.

arka planda yumuşak bir sesle konuşması için geldiğini hissediyorum,

It should be Koenigsegg, Koenigsegg.

ama aynı zamanda senin dinlemen için de harika olacak.

çünkü belirli kelimeleri nasıl telaffuz edeceğinizi biliyorsanız,

Now the next, one we've got this one.

o zaman

A lot of people would call it Chevrolet.

insanlar size söylediğinde onları anlayabilirsiniz.

People get confused by that T on the end,

Ayrıca tanımı da sizinle paylaşacağım,

but it's not pronounced.

böylece kelime dağarcığınızı geliştirebileceksiniz.

It is Chevrolet, Chevrolet.

Yani bu videonun sonunda

100 kelimeyi anlayabilmeli, kelime

And the final one,

and this is the one I'm going to struggle with most,

'cause it's got that French ugh sound.

dağarcığınızda 100 gelişmiş kelime kullanabilmeli

It is this one.

ve ayrıca 100 kelimeyi mükemmel telaffuz edebilmelisiniz.

It often gets mispronounced Citroen, Citroen,

Evet, videoya başlayalım.

or Citroen, but it should be pronounced Citroen,

Bir, yine de, yine de,

but you could just say Citroen.

yine de anlamına gelir.

Citroen, man, I don't know

if I'll ever be able to master the French car brands,

İki, badem, badem. Yemek

but maybe I'll just buy Italian ones.

Welcome back to "English with Lucy."

pişirmede

Today, I've got my biggest pronunciation video yet.

ve badem yağı yapımında kullanılan badem ağacının yassı, soluk, tatlı cevizi.

It's been a long time in the making.

Üç, anemon, anemon.

This video is going to show you 100 words

Kırmızı, beyaz, mavi veya mor çiçekleri olan,

that are difficult to pronounce,

the definitions of the words

and also how to pronounce them in British English.

fincan şeklinde ve koyu merkezleri olan küçük bir bitki.

We're going along with the pronunciation advice

Dört, Antarktika, Antarktika.

from the "Oxford Learner's Dictionary,"

the link of which I will put in the description box.

Dünyanın

Güney Kutbu'nu çevreleyen bölgeleriyle bağlantılı.

This video is going to be fabulous

for your pronunciation, for your relaxation,

Beş, takımadalar, takımadalar.

because I feel like a lot of people come to my videos

just to have someone talking

Bir grup ada ve onları çevreleyen deniz.

in a soft voice in the background,

Altı, arktik, arktik. Kuzey Kutbu çevresindeki

but it's also gonna be great for your listening,

because if you know how to pronounce certain words,

bölgelerle ilgili veya bu bölgelerde oluyor

then you will be able to understand them

.

when people say them to you.

Yedi, yıldız işareti, yıldız işareti.

I'm also going to share the definition with you as well,

so you'll be able to improve your vocabulary.

Bir şeyi küçük yıldız simgesiyle işaretlemek için.

So by the end of this video,

you should be able to understand 100 words,

Sekiz, atlet, atlet.

use 100 advanced words in your vocabulary

and also pronounce 100 words perfectly.

Spor dallarında yarışan kimse.

Right, let's get started with the video.

Dokuz, buket, buket. Çekici bir şekilde

One, albeit, albeit,

düzenlenmiş bir demet çiçek .

meaning although.

10 numara, bira fabrikası, bira fabrikası.

Two, almond, almond.

Bira yapılan bir fabrika veya bira yapan bir şirket.

The flat, pale, sweet nut

11 numara, şamandıra, şamandıra.

of the almond tree used in cooking

and to make almond oil.

Three, anemone, anemone.

Teknelerin gitmesi için güvenli olan yerleri işaretlemek için suda yüzen bir nesne.

12, gömmek, gömmek.

A small plant with red, white, blue, or purple flowers

Yere bir şey saklamak.

that are shaped like cups and have dark centres.

13, önbellek, önbellek. Bir program çalışırken sıklıkla ihtiyaç duyulan verilerin kopyalarını saklayan

Four, antarctic, antarctic.

bilgisayar belleğinin bir bölümü

Connected with the regions of the world

surrounding the South Pole.

.

Five, archipelago, archipelago.

14, aday, aday.

A group of islands and the sea surrounding them.

Seçilmeye çalışan

veya bir iş başvurusunda bulunan kişi.

Six, arctic, arctic.

15, karamel, karamel. Yiyeceklere renk veya tat

Related to or happening in the regions

katmak için kullanılan yanmış şeker .

around the North Pole.

Seven, asterisk, asterisk.

16, kaos, kaos.

To mark something with the little star symbol.

Tam bir kafa karışıklığı ve düzen eksikliği durumu.

Eight, athlete, athlete.

17, şovenizm, şovenizm. Ülkenizin diğerlerinden daha iyi olduğuna dair

A person who competes in sports.

saldırgan ve mantıksız bir inanç

Nine, bouquet, bouquet.

.

18, giysiler, giysiler.

A bunch of flowers arranged in an attractive way.

Number 10, brewery, brewery.

Pantolon,

gömlek ve şort gibi giydiğiniz şeyler.

A factory where beer is made or a company that makes beer.

19, kakao, kakao.

Number 11, buoy, buoy.

Tropikal bir ağacın ezilmiş tohumlarından, kakao çekirdeklerinden yapılan koyu kahverengi bir toz.

An object which floats on water

20, rahat, rahat.

to mark where is safe for boats to go.

12, bury, bury.

Keyifli bir şekilde rahatlamış hissetmek.

21, darbe, darbe.

To hide something in the ground.

13, cache, cache.

Yasadışı ve genellikle şiddet içeren ani bir hükümet değişikliği.

A part of a computer's memory that stores copies of data

22, moloz, moloz.

that is often needed whilst a programme is running.

Bir yere bırakılan

14, candidate, candidate.

ve istenilmeyen malzeme parçaları.

23, çıkış, başlangıç.

A person who is trying to be elected

or is applying for a job.

Bir sanatçının veya sporcunun ilk kez halka açık görünümü.

15, caramel, caramel.

24, eskimiş, eskimiş.

Burnt sugar used for adding colour or flavour to food.

Çok yaşlı ve iyi durumda ya da sağlıklı değil.

16, chaos, chaos.

25, defibrilatör, defibrilatör.

A state of complete confusion and lack of order.

17, chauvinism, chauvinism.

Kalbe kontrollü elektrik şoku vererek kalp kaslarının hareketlerini kontrol etmeye yarayan alet.

26, dang humması, dang humması. Sivrisineklerin taşıdığı

An aggressive and unreasonable belief

that your country is better than all others.

bir virüsün neden olduğu bir hastalık .

18, clothes, clothes.

27, bozulmak, bozulmak.

The things that you wear, such as trousers,

Daha kötü olmak için.

shirts and shorts.

28, genişletmek, genişletmek.

19, cocoa, cocoa.

Olmak veya daha büyük,

A dark brown powder made from the crushed seeds,

daha geniş veya daha açık bir şey yapmak.

29, elit, elit.

cocoa beans, of a tropical tree.

20, comfortable, comfortable.

Bir toplumdaki, sayıca az

ama güçlü ve zengin ya da zeki oldukları için çok fazla etkiye sahip olan bir grup insandan,

Feeling relaxed in a pleasant way.

vb.

21, coup, coup.

30, özet, özet.

A sudden change of government

Bir şeyin mükemmel bir örneği.

that is illegal and often violent.

31, espresso, espresso. Öğütülmüş kahve çekirdeklerinden buhar veya kaynar su geçirilerek yapılan

22, debris, debris.

güçlü bir siyah kahve

Pieces of material that are left somewhere

.

and are not wanted.

23, debut, debut.

32, vb. Bahsetmiş olabileceğiniz başka şeyler olduğunu

The first public appearance of a performer or sports player.

göstermek için bir listeden sonra kullanılır

.

33, gaf, gaf.

24, decrepit, decrepit.

Very old and not in good condition or health.

Sosyal olarak doğru olmadığı için utanmaya neden olan bir eylem veya açıklama.

25, defibrillator, defibrillator.

34, Şubat, Şubat.

A piece of equipment used to control

the movements of the heart muscles

Yılın ikinci ayı, Ocak ve Mart ayları arasıdır.

by giving the heart a controlled electric shock.

35, film, film.

26, dengue, dengue.

A disease caused by a virus carried by mosquitoes.

Bir dizi hareketli resim.

36, mali, mali.

27, deteriorate, deteriorate.

Hükümet veya kamu parasıyla, özellikle vergilerle bağlantılı.

To become worse.

37, yapraklar, yapraklar.

28, dilate, dilate.

To become, or to make something larger,

Bir ağacın veya bitkinin yaprakları.

wider, or more open.

38, fuaye, fuaye.

29, elite, elite.

Bir tiyatro veya otelin girişinde

Of a group of people in a society, small in number,

insanların buluşabileceği veya bekleyebileceği geniş bir açık alan.

but powerful and with a lot of influence

39, tür, tür. Özel özelliklerinden dolayı tanıdığınız

because they're rich or intelligent, et cetera.

belirli bir film, sanat, müzik

30, epitome, epitome.

veya edebiyat türü veya tarzı

.

A perfect example of something.

40, GIF, GIF.

31, espresso, espresso.

Grafik değişim formatının kısaltması.

A strong black coffee made by forcing steam

41, ölçü, ölçü. Bir

or boiling water through ground coffee beans.

32, et cetera, et cetera.

şeyin miktarını veya seviyesini ölçmek için bir araç.

42, iğrenç, iğrenç.

Used after a list to show that there are other things

that you could have mentioned.

33, faux pas, faux pas.

Ahlaki olarak çok kötü.

43, varis, varis.

An action or remark that causes embarrassment

because it's not socially correct.

Birinin parasını, malını veya unvanını

34, February, February.

o kişi öldüğünde alma konusunda yasal hakkı olan kişi.

44, bitki, bitki.

The second month of the year, between January and March.

Yaprakları, çiçekleri veya tohumları

35, film, film.

yiyeceklere tat vermek, ilaçlarda

veya hoş kokuları için kullanılan bir bitki.

45, hiyerarşi, hiyerarşi.

A series of moving pictures.

36, fiscal, fiscal.

Özellikle bir toplum veya organizasyonda,

Connected with government or public money, especially taxes.

insanların en yüksekten en

düşüğe doğru farklı önem seviyelerinde organize edildiği bir sistem.

37, foliage, foliage.

46, mübalağa, mübalağa.

The leaves of a tree or a plant.

38, foyer, foyer.

Bir şeyi gerçekte olduğundan daha iyi, daha heyecan verici,

daha tehlikeli vb. gösteren bir yazma veya konuşma biçimi.

A large open space inside the entrance of a theatre or hotel

47, rezil, rezil.

where people can meet or wait.

39, genre, genre.

Kötü ya da kötü olmasıyla tanınır.

48, hüner, hüner.

A particular type or style of film, art, music,

or literature that you recognise

Bir şeyler icat etme veya sorunları

because of its special features.

zekice yeni yollarla çözme yeteneği.

40, GIF, GIF.

49, yorumla, yorumla.

The abbreviation for graphic interchange format.

Bir şeyin anlamını açıklamak.

41, gauge, gauge.

50, seyahat programı, seyahat programı.

An instrument for measuring

the amount or level of something.

Rota

ve ziyaret ettiğiniz yerleri içeren bir yolculuk planı.

42, heinous, heinous.

51, mücevher, mücevher. İnsanların süs olarak taktığı

Morally very bad.

43, heir, heir.

yüzük, kolye gibi nesneler

.

A person who has the legal right

52, yükümlü, yükümlü.

to receive someone's money, property or title

Yasal olarak bedelini ödemekle yükümlüdür.

when that person dies.

53, kütüphane, kütüphane.

44, herb, herb.

A plant whose leaves, flowers or seeds

are used to flavour food, in medicines,

İnsanların okuması, çalışması veya ödünç alması için kitapların, CD'lerin, gazetelerin vb. tutulduğu bir bina.

or for their pleasant smell.

45, hierarchy, hierarchy.

54, iç çamaşırı, iç çamaşırı.

Kadın iç giyimi.

A system, especially in a society or organisation,

Bunu iç çamaşırı olarak telaffuz etmenin çok yaygın olduğunu unutmayın.

in which people are organised

55, leylak rengi, leylak rengi. Soluk

into different levels of importance from highest to lowest.

46, hyperbole, hyperbole.

mor bir renk.

56, ortaçağ, ortaçağ.

A way of writing or speaking

that makes something sound better, more exciting,

Ortaçağ ile bağlantılı.

more dangerous, et cetera, than it really is.

57, meme, meme. Bir internet kullanıcısından diğerine hızlı bir şekilde aktarılan

47, infamous, infamous.

bir resim, video vb.

Well-known for being bad or evil.

Genellikle komik hale getiren küçük değişikliklerle .

48, ingenuity, ingenuity.

58, minyatür, minyatür.

The ability to invent things or solve problems

in clever new ways.

Çok küçük veya normalden çok daha küçük.

49, interpret, interpret.

59, yaramaz, yaramaz.

To explain the meaning of something.

50, itinerary, itinerary.

Oyun oynamaktan veya insanları rahatsız etmekten zevk almak.

60, keşiş, keşiş. Bir manastırda

A plan of a journey, including the route

and the places that you visit.

51, jewellery, jewellery.

birbirinden ayrı yaşayan,

evlenmeyen veya kişisel eşyası olmayan dini bir grubun üyesi.

Objects, such as rings and necklaces

that people wear as decoration.

61, münakaşa, münakaşa.

52, liable, liable.

Gerçekleşmesi olası değildir ve bu nedenle dikkate almaya değmez.

Legally responsible for paying the cost.

62, niş, niş.

53, library, library.

Rahat veya uygun bir iş, rol, yaşam tarzı vb.

A building in which books, CDs, newspapers, et cetera,

63, nükleer, nükleer. Nükleer enerjinin

are kept for people to read, study, or borrow.

54, lingerie, lingerie.

kullanılması, üretilmesi veya elde edilmesi.

64, yansıma, yansıma. Tanımladıkları seslere benzer

Women's underwear.

Note that it's very common

to pronounce this as lingerie.

sesler içeren kelimelerin gerçeği

55, mauve, mauve.

.

65, emir, emir.

A pale purple colour.

56, mediaeval, mediaeval.

Bir hükümet veya yetkili bir kişi tarafından yapılan bir emir veya kural

Connected with the middle ages.

.

57, meme, meme.

66, paradigma, paradigma.

An image, video, et cetera,

Tipik bir örnek veya bir şeyin modeli.

that is quickly passed from one internet user to another,

67, fenomen, fenomen.

often with slight changes that make it humorous.

58, miniature, miniature.

Doğada ya da toplumdaki bir gerçek ya da olay,

özellikle tam olarak anlaşılmamış bir olay.

Very small or much smaller than usual.

68, resim, resim.

59, mischievous, mischievous.

Enjoying playing tricks or annoying people.

Bir kişiyi, sahneyi veya bir şeyi gösteren bir tablo, çizim vb.

69, pizza, pizza. Üstünde

60, monk, monk.

A member of a religious group of men

who live apart from each other in a monastery

peynir, domates, sebze, et vb. bulunan yuvarlak yassı ekmek tabanından oluşan bir İtalyan yemeği.

and who do not marry or have personal belongings.

61, moot, moot.

70, tesisatçı, tesisatçı.

Unlikely to happen and therefore not worth considering.

Mesleği

tuvalet ve su boruları gibi şeyleri tamir etmek ve tamir etmek olan kimse.

62, niche, niche.

71, başlangıç, başlangıç.

A comfortable or suitable job, role, way of life, et cetera.

Kısa bir müzik parçası,

özellikle daha uzun bir parçanın girişi.

63, nuclear, nuclear.

72, ayrıcalıklı, ayrıcalıklı. Önemi veya sosyal konumu nedeniyle

Using, producing, or resulting from nuclear energy.

belirli bir kişi veya gruba ait bir hak veya avantaj

64, onomatopoeia, onomatopoeia.

.

The fact of words containing sounds

73, reçete, reçete.

similar to the noises they describe.

Bir doktorun,

65, ordinance, ordinance.

hangi ilacı almanız gerektiğini

ve eczaneden veya eczaneden almanızı sağlayan resmi bir kağıt parçası.

An order, or a rule made by a government

or a person in a position of authority.

74, muhtemelen, muhtemelen.

66, paradigm, paradigm.

Bir şeyin

olma ihtimalinin yüksek olduğunu veya doğru olabileceğini söylerken kullanılır.

A typical example, or pattern of something.

75, telaffuz, telaffuz.

67, phenomenon, phenomenon.

Bir dilin

veya belirli bir kelimenin veya sesin telaffuz edilme şekli.

A fact, or an event in nature or society,

76, secde et, secde et.

especially one that is not fully understood.

Yere uzanmış ve yüzü aşağı dönük.

68, picture, picture.

77, takma ad, takma ad.

A painting, a drawing, et cetera,

that shows a person, scene or thing.

Birinin,

özellikle de bir yazarın gerçek adı yerine kullandığı bir ad.

69, pizza, pizza.

78, rıhtım, rıhtım.

An Italian dish consisting of a round flat bread base

Teknelerin yükleme için geldiği bir limanda bir platform.

with cheese, tomatoes, vegetables, meat, et cetera, on top.

79, kuyruk, sıra.

70, plumber, plumber.

Bir şey için

A person whose job it is to fix and repair things

ya da bir şey yapmak için bekleyen bir dizi insan, araba vb.

80, kinoa, kinoa. Tohumları için yetiştirilen

such as toilets and water pipes.

71, prelude, prelude.

bir Güney Amerika bitkisi .

A short piece of music,

81, ahududu, ahududu. Çalıların üzerinde yetişen

especially an introduction to a longer piece.

küçük, koyu kırmızı, yumuşak bir meyve.

72, prerogative, prerogative.

82, rejim, rejim. Bir şeyi

A right, or an advantage

belonging to a particular person or group

yönetme veya organize etme yöntemi veya sistemi .

because of their importance or social position.

73, prescription, prescription.

83, buluşma, buluşma.

An official piece of paper on which a doctor writes,

Biriyle

belirli bir yer ve zamanda buluşmak için bir düzenleme.

which medicine you should have,

and which enables you to get it from a chemist or drugstore.

84, kırsal, kırsal.

74, probably, probably.

Kırsal bölgeyle bağlantılı veya benzeri.

85, somon balığı, somon balığı. Yemek için kullanılan

Used to say that something

is likely to happen or to be true.

75, pronunciation, pronunciation.

gümüş tenli ve pembe etli büyük bir balık

.

The way in which a language

86, program, program.

or particular word or sound is pronounced.

76, prostrate, prostrate.

Yapmanız gereken tüm işleri

ve her şeyi ne zaman yapmanız gerektiğini listeleyen bir plan.

Lying on the ground and facing downwards.

87, silikon, silikon. Kayalarda ve kumda bulunan kahverengi

77, pseudonym, pseudonym.

A name used by somebody,

bir toz veya gri bir katı olarak bulunan kimyasal bir element

especially a writer, instead of their real name.

.

88, altıncı, altıncı.

78, quay, quay.

Sıra numarası, altı numara.

A platform in a harbour where boats come in to load.

Not, çoğu insan sadece altıncı diyor.

79, queue, queue.

89, belirli, özel.

A line of people, cars, et cetera, waiting for something,

Ayrıntılı ve kesin.

or to do something.

90, belirtilebilir, belirtilebilir.

80, quinoa, quinoa.

A South American plant grown for its seeds.

Özellikle kesin bir ölçü,

81, raspberry, raspberry.

saat, tarih, ağırlık vb. vererek ifade edilebilecek bir şey.

A small, dark red, soft fruit grown on bushes.

91, durum, durum.

82, regime, regime.

Bir süreç sırasında belirli bir zamandaki durum.

A method or system of managing or organising something.

92, ince, ince.

83, rendezvous, rendezvous.

Çok belirgin veya belirgin değil.

93, süit, süit.

An arrangement to meet someone

at a particular place and time.

Özellikle bir otelde bir dizi oda.

84, rural, rural.

94, sıcaklık, sıcaklık.

Connected with, or like, the countryside.

85, salmon, salmon.

Bir yerin veya şeyin ne kadar soğuk veya sıcak olduğunun derece cinsinden ölçümü.

95, gıdıklanıyor, gıdıklanıyor.

A large fish with silver skin and pink flesh

Gıdıklanmaya karşı hassas.

that is used for food.

96, triatlon, triatlon.

86, schedule, schedule.

İnsanların

A plan that lists all the work that you need to do,

genellikle yüzme, bisiklete binme ve koşma olmak üzere üç farklı spor dalında yarıştığı bir spor etkinliği.

and when you need to do each thing.

97, vale, uşak. Bir otelin müdavimleri için

87, silicon, silicon.

temizlik, ütü, çamaşır yıkama

A chemical element which exists

as a brown powder or a grey solid

vb. işlerde çalışan bir adam.

that is found in rocks and sand.

98, araç, araç.

88, sixth, sixth.

İnsanları

Ordinal number, number six.

veya malları bir yerden başka bir yere taşımak için kullanılan araba veya kamyon gibi bir şey.

Note, most people just say sixth.

99, kış gibi, kış gibi.

89, specific, specific.

Tipik kış veya soğuk.

Detailed and exact.

100, sarısı, sarısı. Yumurtanın ortasındaki

90, specifiable, specifiable.

yuvarlak sarı kısım .

Something that can be stated,

Evet, bugünün dersi bu kadar.

especially by giving an exact measurement,

Tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın.

time, date, weight, et cetera.

Benim Facebook'um var.

Instagram'ım var, kişisel sayfam

91, status, status.

Lucy, İngilizce sayfam EnglishwithLucy.

Ayrıca englishwithlucy.co.uk web sitem var .

The situation at a particular time during a process.

Ve orada

harika bir etkileşimli telaffuz aracım var.

92, subtle, subtle.

Böylece fonemlere tıklayabilir

Not very noticeable or obvious.

ve bu fonemleri söylediğimi

93, suite, suite.

ve bu fonemleri içeren kelimeleri söylediğimi duyabilirsiniz , bu harika.

A set of rooms, especially in a hotel.

Son olarak, İngiltere kırsalındaki

94, temperature, temperature.

yaşamlarımızı vlog'ladığımız kişisel kanalım Lucy Bella'ya göz atabilirsiniz

.

Ve tüm vlog'lar tamamen altyazılıdır,

The measurement in degrees of how cold

or hot a place or thing is.

böylece bunları kelime pratiği yapmak

ve dinleme becerilerinizi geliştirmek için kullanabilirsiniz.

95, ticklish, ticklish.

Yakında başka bir ders için görüşürüz, hoşçakal, mwah.

Sensitive to being tickled.

96, triathlon, triathlon.

(parlak müzik)

A sporting event in which people compete

in three different sports,

usually swimming, cycling and running.

97, valet, valet.

A man who is employed for cleaning, pressing, laundering,

et cetera, for patrons of a hotel.

(iyimser müzik)

98, vehicle, vehicle.

A thing that is used for transporting people

or goods from one place to another, such as a car or lorry.

99, wintry, wintry.

Typical of winter or cold.

100, yolk, yolk.

The round yellow part in the middle of an egg.

Right, that is it for today's lesson.

Don't forget to connect with me on all of my social media.

I've got my Facebook.

I've got my Instagram, my personal one,

Lucy, my English page, EnglishwithLucy.

I've also got my website englishwithlucy.co.uk.

And on there,

I have got an awesome interactive pronunciation tool.

So you can click on the phonemes

and hear me say those phonemes

and say words that contain those phonemes, it's awesome.

Finally, you can check out my personal channel,

Lucy Bella, where we vlog our lives here

in the English countryside.

And all of the vlogs are fully subtitled,

so you can use them for vocabulary practise

and to improve your listening skills.

I will see you soon for another lesson, bye, mwah.

(bright music)

(upbeat music)