Top 10 British English Homophones

- Hello everyone, and welcome back to English with Lucy.

- Herkese merhaba ve Lucy ile İngilizceye tekrar hoş geldiniz.

Today's lesson is going to be about homophones.

Bugünün dersi sesteş sözcükler hakkında olacak.

These are words that sound alike, but are spelt differently.

Bunlar kulağa aynı gelen fakat farklı yazılışları olan kelimelerdir.

Learning more about these homophones

Bu sesteş sözcükler hakkında daha fazla şey öğrenmek, İngilizce dinleme

will help you improve your English listening skills.

becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacaktır .

And ultimately, it will help you understand

Ve nihayetinde,

native speakers, like myself.

benim gibi anadili İngilizce olan kişileri anlamanıza yardımcı olacaktır.

So, if you want to improve your listening comprehension,

Bu nedenle, dinlediğinizi anlama becerinizi geliştirmek istiyorsanız,

keep watching.

izlemeye devam edin.

The first homophones are affect and effect.

İlk sesteş sözcükler etki ve etkidir.

What is the difference?

Fark ne?

I actually get questions about these words

Aslında yorumlar bölümünde bu kelimelerle ilgili

quite frequently in the comments section.

oldukça sık sorular alıyorum.

Well, affect with an a is a verb.

Eh, bir a ile etkilemek bir fiildir.

The illness did not affect me.

Hastalık beni etkilemedi.

And effect with an e is a noun.

Ve e ile etki bir isimdir.

The illness didn't have an effect on me.

Hastalığın bende bir etkisi olmadı. Bir

The next homophone is which and witch.

sonraki sesteş ses, hangisi ve cadıdır.

Which is the pronoun that we all know and love.

Hepimizin bildiği ve sevdiği zamir budur. Londra'dan aldığım

I'm wearing a red top, which I bought in London.

kırmızı bir bluz giyiyorum .

And a witch is a scary or nasty woman, normally.

Ve bir cadı, normalde korkutucu ya da iğrenç bir kadındır.

Number three, we have here and hear.

Üç numara, buradayız ve duyuyoruz.

Well, they're both pronounced in exactly the same way.

Şey, ikisi de tamamen aynı şekilde telaffuz ediliyor.

But one, here, is a pronoun to indicate a location.

Ama burada biri, bir yeri belirtmek için bir zamirdir.

Whoops, I definitely meant to say adverb, sorry about that.

Hay aksi, kesinlikle zarf demek istemiştim, bunun için üzgünüm.

So we've got, can you come here?

Aldık, buraya gelebilir misin?

And the other one, hear, again is a verb.

Ve diğeri, duymak, yine bir fiildir.

To hear something.

Bir şey duymak için.

To indicate listening.

Dinlediğini belirtmek için.

Can you come and hear this, for example.

Gelip şunu duyabilir misin mesela.

Number four, are and our.

Dört numara, biz ve bizim.

The first one is a form of the verb "to be".

Birincisi "olmak" fiilinin bir şeklidir.

These are my students.

Bunlar benim öğrencilerim.

And the other, a plural possessive form of "we".

Diğeri ise "biz"in çoğul iyelik hali.

This is our classroom.

Bu bizim sınıfımız.

Then we've got by and buy.

Sonra uğrar ve satın alırız. By

By with b-y is a preposition indicating location.

ile byy, konumu belirten bir edattır.

I am by the door.

kapının yanındayım

Buy with b-u-y is a verb meaning, to purchase.

b-u-y ile satın almak , satın almak anlamına gelen bir fiildir.

Are you going to buy this?

Bunu satın alacak mısın?

Number six, weather and whether.

Altı numara, hava durumu ve olup olmadığı.

This weather means the state of the atmosphere.

Bu hava, atmosferin durumu demektir.

The weather is very nice today.

Bugün hava çok güzel.

Whereas the other whether is a conjunction

Diğer ise

to introduce choices.

seçenekleri tanıtmak için bir bağlaçtır.

Could you tell me whether you'd prefer to go out or stay in?

Bana dışarı çıkmayı mı yoksa içeride kalmayı mı tercih ettiğini söyler misin?

Number seven, there, their, and they're.

Yedi numara, orada, onların ve onlar.

(laughs)

(gülüyor)

This there can act as many different parts of speech.

Bu, konuşmanın birçok farklı bölümünde hareket edebilir.

It can be a pronoun.

Bir zamir olabilir.

For example, there are a lot of people.

Örneğin, bir sürü insan var.

Then we have their, which is a pronoun.

Sonra bir zamir olan onların var.

My students forgot their books.

Öğrencilerim kitaplarını unuttular.

Finally we have they're, which is a contraction of they are.

Sonunda onlar var, ki bu onların kısaltmasıdır.

They're very nice people.

Onlar çok hoş insanlar.

They are very nice people.

Onlar çok hoş insanlar.

Then we have two, too, and to.

O zaman bizde de iki tane var ve to.

Well firstly we've got two, the number two.

Öncelikle elimizde iki tane var, iki numara.

I have two pets, a dog and a cat.

İki evcil hayvanım var, bir köpek ve bir kedi.

Then we've got too, which can mean excessively, or also.

O zaman bizde de var, bu da aşırı anlamına gelebilir veya aynı zamanda. Dışarı

I am too tired to go out.

çıkmak için çok yorgunum.

Or, I will come too.

Yoksa ben de geleceğim.

The final to can be used to indicate an infinitive.

Final to bir mastarı belirtmek için kullanılabilir. Dışarı

Do you want to go out?

çıkmak ister misin?

It can also be a preposition.

Ayrıca bir edat olabilir.

I am going to the park.

Parka gidiyorum.

Then we have your and you're.

O zaman bizde senin ve sen varız.

The first one, your is a pronoun.

İlki, senin bir zamirdir.

Don't forget your coat.

Ceketini unutma.

The second one is a contraction for you are.

İkincisi sizin için bir kasılmadır.

You're going to get cold if you don't wear a coat.

Mont giymezsen üşürsün.

And number ten, we have one and won.

Ve on numara, bizde bir tane var ve kazandık.

The first one, o-n-e, refers to the number one.

İlki, o-n-e, bir numarayı ifade eder.

A single unit.

Tek bir birim.

For example, I have one nose.

Mesela tek burnum var.

Thankfully, it would be terrible if I had two.

Neyse ki, iki tane olsaydı korkunç olurdu.

The other word, w-o-n, won again

Diğer kelime olan w-o-n, tekrar

is the past tense for the verb "to win".

kazanmak fiilinin geçmiş zamanıdır.

So, I recently won a competition.

Yani, geçenlerde bir yarışma kazandım.

Alright guys, that was my video on

Pekala millet, bu benim

the top ten British English homophones.

İngiliz İngilizcesi ilk on sesteş kelimesiyle ilgili videomdu.

I hope you found it useful.

Umarım faydalı bulmuşsundur.

If you do want to take your listening to the next level,

Dinlemenizi bir sonraki seviyeye taşımak istiyorsanız, tamamen dinleme becerileriyle ilgili olan

make sure you watch my latest video,

son videomu izlediğinizden emin olun

which is all about listening skills.

.

The link is in the description box.

Bağlantı, açıklama kutusundadır.

If you want to improve your pronunciation,

Telaffuzunuzu geliştirmek istiyorsanız, English with Lucy Facebook sayfamda her Pazar Londra saati ile 4:30 GMT'de

you can join in my free live pronunciation,

ücretsiz canlı telaffuz

and vocabulary lesson,

ve kelime dersime katılabilirsiniz

which is every Sunday at 4:30 GMT, that's London time,

on my English with Lucy Facebook page.

. Yaptıklarımdan haberdar olmak için

You can also like my Instagram

instagram hesabımı da beğenebilirsiniz

to keep up to date with what I'm doing.

.

Don't forget, I now post on Mondays,

Unutmayın, artık Pazartesi,

Wednesdays, and Saturdays,

Çarşamba ve Cumartesi günleri paylaşım yapıyorum

and I will see you again soon for another lesson.

ve yakında başka bir derste görüşmek üzere.

(blows kiss)

(öpücük atar)