Advanced English Vocabulary: Have - EnglishAnyone.com

guide welcome if you've been let's see following  me for a while it's nice to see you again and  

rehber hoşgeldiniz, bakalım bir süredir beni takip ediyor musunuz, sizi tekrar görmek güzel ve   yeniyseniz harikasınız, yıllar içinde

if you're new fantastic I'm always excited to  help new people discover the things that I have  

keşfettiğim   sabırsızlıkla bekleyeceğim şeyleri yeni insanların keşfetmesine yardımcı olmak için her zaman heyecanlıyım

discovered over the years I will wait for some  more people to come on but at the beginning of  

birkaç kişi daha gelsin ama

this video I wanted to find out for the people  out there trying to improve their English I'd  

bu videonun  başında İngilizcelerini geliştirmeye çalışan insanlar için bir şeyler öğrenmek istedim.

like to know why so why are you trying to improve  your English and just let me know in the comments  

Nedenini öğrenmek istiyorum, neden İngilizcenizi geliştirmeye çalışıyorsunuz ve bana bildirin yorumlar

well English Today Ohio laughs Ohio that's like  that's like the spelling uh like the the state  

pekala English Today Ohio, Ohio'ya gülüyor, bu,  bu,

in the United States Ohio uh so anyway just  let me know in the comments down below so why

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki eyalet   gibi, uh, yani her neyse, aşağıdaki yorumlarda bana bildirin, bu yüzden

why are you learning English and I'd like you  to be specific because the more specific you are  

neden İngilizce öğreniyorsunuz ve ben de sizden açık olun çünkü ne kadar spesifik olursanız   size o kadar

the better I can help you the sound is good all  right fantastic nice to see you there Arturo uh  

iyi yardımcı olabilirim ses iyi pekala harika sizi orada görmek güzel Arturo uh

so anyway let me know why you are learning English  just post that right in the comment down below so  

her neyse neden İngilizce öğrendiğinizi bana bildirin bunu aşağıdaki yoruma gönderin böylece

you can tell me and again that will help me help  you better so for me personally before I get into  

bana tekrar söyle bu sana daha iyi yardımcı olmama yardımcı olacak bu yüzden kişisel olarak

today's lesson the reason I wanted to speak is  because I came to Japan and I couldn't communicate  

bugünün dersine girmeden önce konuşmak istedim çünkü Japonya'ya geldim ve iletişim kuramadım   bu

and so I wanted to learn Japanese gardening  uh and I remember I found a uh so yes if it's  

yüzden Japon bahçeciliğini öğrenmek istedim uh ve ben hatırla bir uh buldum yani evet eğer bu

for your job let me know specifically what your  job is so what do you do to be a better teacher  

senin işin içinse bana işini tam olarak söyle o yüzden daha iyi bir öğretmen olmak için ne yapıyorsun

teacher I'm new here nice to see you there uh  so yes if you tell me like more specifically  

öğretmen burada yeniyim seni orada görmek güzel uh  yani bana daha fazlasını söylersen evet özellikle

be very specific about about what you'd like  to do and what it is because the more specific  

ne yapmak istediğiniz ve bunun ne olduğu konusunda çok net olun, çünkü hedefiniz hakkında ne kadar spesifik olursanız, bunu başarmanız o kadar

you can get about your goal the easier it is to  achieve that so I came to Japan and uh I found  

kolay olur, bu yüzden Japonya'ya geldim ve neyse

luckily a gardening teacher I still think it's  amazing that I found one even without being able  

ki bir bahçıvanlık öğretmeni buldum, sanırım hala düşünüyorum bir tane bulmuş olmam harika, hatta

to uh even without being able to speak but  my the man who became my gardening teacher  

konuşamazken bile, ama benim bahçıvanlık öğretmenim olan adamım,

uh he said I have to learn Japanese in order to  to communicate with him and his crew so obviously  

onunla ve ekibiyle iletişim kurabilmem için Japonca öğrenmem gerektiğini çok açık bir şekilde,

if I can't speak then I can't communicate so I  had a very specific reason to learn obviously  

eğer yapabilirsem, dedi. konuşamıyorum o zaman iletişim kuramıyorum bu yüzden öğrenmek için çok özel bir nedenim vardı açıkçası

I wanted to just communicate in everyday life  with people but it was helpful for me to have  

sadece günlük yaşamda  insanlarla iletişim kurmak istiyordum ancak  çok özel bir hedefim olması benim için yardımcı oldu

a very specific goal and that also limited uh  the scope of what I'm learning so in that case  

ve bu aynı zamanda ne yapacağımın kapsamını da sınırladı Ben öğreniyorum, bu durumda

if you if you just have a kind of General  goal of fluency or thinking about what you  

genel  bir akıcılık hedefiniz varsa veya ne

want to learn there's a lot of vocabulary I  think there's like over I don't know like a  

öğrenmek istediğinizi düşünüyorsanız   çok fazla kelime var sanırım bitti gibi bilmiyorum

hundred a hundred thousand words in common use in  English and not I mean most of these are not used  

yüz yüz bin gibi İngilizce'de yaygın olarak kullanılan kelimeler ve demek istediğim, bunların çoğu

frequently but that's a lot of vocabulary and so  for me for gardening I was able to focus on just  

sık kullanılmaz   ancak bu çok fazla kelime dağarcığıdır ve bu nedenle benim için bahçıvanlık için sadece

a small bit uh learn kind of everyday phrases  and things related to that and so that's how  

biraz da olsa günlük ifadeleri ve bununla ilgili şeyleri öğrenmeye odaklanabildim ve böylece

I built my fluency so again the more specific  you can be uh the much kind of easier and the  

akıcılığımı bu şekilde oluşturdum, böylece tekrar ne kadar spesifik olursanız, o kadar kolay ve

faster it is to reach your particular goal so  let me look through some of these let's see I  

belirli hedefinize ulaşmak o kadar hızlı olur, bu yüzden bunlardan bazılarına göz atayım bakalım   en

wanted to watch my favorite series in English oh  okay yep so some people even if they don't care  

sevdiğim diziyi 2019'da izlemek istedim İngilizce oh tamam evet, bu yüzden bazı insanlar konuşmayı    önemsemeseler bile   en

about speaking so much they want to be able to  understand their favorite TV shows that's great  

sevdikleri TV şovlarını anlamayı isteyecekler bu harika

it's also teach English nice to communicate with  other people around the world very good to be more  

İngilizceyi öğretmek de güzel dünyadaki diğer insanlarla iletişim kurmak çok daha fazla gibi olmak çok iyi

like native speakers to be a better teacher wow  yeah I have like a lot of people who follow follow  

daha iyi bir öğretmen olmak için anadili İngilizce olanlar vay  evet takip eden birçok kişi var

this channel who are teachers nice to see you  all there from Brazil lots of people from Brazil  

bu kanalı takip eden   öğretmen olan birçok kişi sizi orada görmek güzel Brezilya'dan birçok insan

what time is it in Brazil it must be in like the  evening I just want to polish my English because  

Brezilya'da saat kaç akşam gibi olmalı Sadece İngilizcemi geliştirmek istiyorum çünkü

I work for an English company so I need to speak  English fluently all right fantastic so it sounds  

bir İngiliz şirketinde çalışıyorum, bu yüzden İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmam gerekiyor, pekala harika, bu yüzden

like everybody is in the right place then because  what I do is focus on fluency all right so today  

herkes doğru yerdeymiş gibi görünüyor, çünkü yaptığım şey akıcılığa odaklanmak, bu yüzden bugün

uh I've done this this is basically  the same lesson that I give 9 47 P.M  

uh ben' Bunu yaptım bu temelde 9 47 PM   verdiğim dersin aynısı

actually I think there are there are  several different uh time zones in Brazil  

aslında bence Brezilya'da birkaç farklı saat dilimi var

isn't it they're like four or five different  it's like a really wide country you've got  

dört veya beş farklı değil mi gerçekten geniş bir ülke gibisiniz

quite a few different time zones hi Andrew  nice to see you again today happy uh so  

epeyce farklı saat dilimleri var merhaba Andrew bugün seni tekrar görmek güzel mutlu uh çok

happy hopes they will come to Indonesia one  day good morning yes I'd like to come to  

mutlu bir gün Endonezya'ya geleceklerini umuyorum günaydın evet gelmek istiyorum

Indonesia there's many places I'd like to go  actually hopefully this uh this covered stuff  

Endonezya'ya gitmek istediğim birçok yer var aslında umarım bu uh bu örtülü şeyler

clears up for international travel more Japan  is finally opening up well 2 47 a.m in France

uluslararası seyahat için daha fazla netleşiyor Japonya nihayet sabah 2:47'de Fransa'da iyi bir şekilde açılıyor aman

oh my goodness wow lots of people teach English  all right so this will be very good for teachers  

tanrım vay canına birçok insan İngilizce öğretiyor pekala bu öğretmenler için çok iyi olacak

also this might even just be like a great class  obviously for learners but for teachers as well  

ayrıca bu harika bir sınıf gibi bile olabilir tabii ki öğrenenler için ama aynı zamanda öğretmenler için   bu yüzden sahip

so we're going to talk about the word have  make sure I'm getting this in here let's see

kelimesi hakkında konuşacağız emin olun bunu buraya alıyorum bakalım bakalım

let's see all right so we're  going to put have up here

tamam mı o yüzden buraya  sahip olacağız

now typically when uh people are learning some  new vocabulary or especially teachers or teaching  

şimdi tipik olarak uh insanlar ne zaman yeni bir kelime öğrenmek veya özellikle öğretmenler veya

vocabulary they will focus on a particular  grammar point so they will do like the past  

kelime öğretmek belirli bir gramer noktasına odaklanacaklar, böylece geçmiş

perfect or something you know whatever that that  grammar Point happens to be but I really want to  

mükemmel veya bildiğiniz bir şey o gramer Noktası ne olursa olsun, ama ben gerçekten

show you how natives learn this vocabulary because  when you understand vocabulary like a native you  

size   yerlilerin bu kelime dağarcığını nasıl öğrendiğini göstermek istiyorum çünkü kelime dağarcığını bir yerli gibi anladığınızda,

can speak like a native all right but do keep  keep letting me know your uh your stories about  

bir yerli gibi konuşabilirsiniz, ancak

why you're learning English is very interesting  to me and again it helps me do my job better  

neden İngilizce öğrendiğinizle ilgili hikayelerinizi bana bildirmeye devam edin, bu benim için çok ilginç ve yine işimi daha iyi yapmama yardımcı oluyor  bu

so we begin with something like have and a  young English-speaking child like I think  

yüzden biz have gibi bir şeyle başlayın ve bence İngilizce konuşan genç bir çocuk

about my own daughters they're learning  the word have for the first time and it's  

kendi kızlarım hakkında ilk kez have kelimesini öğreniyorlar ve bu

usually something they can physically touch so  they have like I have a a marker so I can have

genellikle fiziksel olarak dokunabilecekleri bir şey, bu yüzden sahipler sanki benim bir kalemim var, böylece sahip olabilirim

a marker now just for some simple practice let  me know some other things in the comments right  

şimdi bir işaretçi sadece basit bir uygulama için yorumlarda başka şeyler öğrenmeme izin verin tam

here that you can have just some simple things  that you can hold like that very easy I want to  

burada bazı basit şeylere sahip olabilirsiniz bu şekilde çok kolay tutabilirsiniz

make this like a very very simple where's the  teacher USA I'm in Japan right now actually  

bunu çok çok basit bir şekilde yapmak istiyorum öğretmen ABD nerede ben Şu anda Japonya'dayım aslında

in Japan and it is uh I don't know like 10  because it's a fascinating language oh very nice  

Japonya'dayım ve 10 gibi bilmiyorum çünkü büyüleyici bir dil oh çok güzel

so just let me know some other things you  can have very quickly I want to keep you  

keep interested in following this lesson and  it's easier to do that if you have I have a  

bu ders ve eğer varsa bunu yapmak daha kolay benim bir

laptop very good fantastic so you have a  computer laptop computer I have a phone

dizüstü bilgisayarım var çok iyi harika yani sizin bilgisayarınız var dizüstü bilgisayar benim bir telefonum var

all right and again the what we're trying to do  is give you a bunch of examples of something so  

ve yine yapmaya çalıştığımız şey size bir şeye ilişkin bir sürü örnek vermek

that you really get a strong very good a book  I have an English class all right so there we  

yani   gerçekten güçlü, çok iyi bir kitap edinmeniz için İngilizce dersim var tamam, işte

go we're getting getting a little bit more uh  Advanced with that so I have a phone what Japan  

başlıyoruz, uh  Bununla biraz daha ilerliyoruz, bu yüzden bir telefonum var ne Japonya

yes but people live all over the place have a  tablet all right yeah very good so these are  

evet ama insanlar her yerde yaşıyor bir tabletiniz olsun tamam evet çok iyi yani bunlar

all very simple things that children begin  learning like your your parents are asking  

çocukların öğrenmeye başladıkları çok basit şeyler aileniz

you what do you have and the child usually says  you know I have something in their hand or they  

neniz var diye soruyor ve çocuk genellikle ellerinde bir şey olduğunu biliyorsun veya

can be talking about something about themselves  so they can talk about uh I have like two hands

bir şey hakkında konuşuyor olabilirler diyor kendileri hakkında konuşabilmeleri için iki elim var

or I have two eyes or I have green eyes  or I have uh you know thinning hair  

ya da iki gözüm var ya da yeşil gözlerim var  ya da uh bilirsin incelmiş saçlarım var

or I have two ears something like that so you  can talk about the physical parts of your body  

ya da iki kulağım var onun gibi bir şey yani vücudunuzun fiziksel kısımları hakkında konuşabilirsiniz

and and slowly the the meaning of have it  begins to expand and you start working out  

ve yavaş yavaş sahip olmanın anlamı genişlemeye başlar ve bunun biraz

finding different slightly different meanings  of have this looks a little bit like an like  

farklı biraz farklı anlamlar bulmaya çalışmaya başlarsınız bu biraz

an alien creature but the point is uh if you  just learn like like the Japanese word for  

uzaylı bir yaratığa benziyor ama asıl mesele uh eğer sadece Japonca kelime gibi öğrenirseniz sahip

have like this kind of have is like like  to hold something so I have something but  

olmak bu türden bir şeyi tutmak gibidir, bu yüzden bir şeyim var ama

there are many different meanings of that now  that's what we're gonna go well I have debt  

bunun birçok farklı anlamı var şimdi  işte bu iyi gideceğiz borcum var   tamam

all right you're getting ahead of me but very  good that's a great example so again we have  

önümdesiniz ama çok  bu bir harika bir örneğimiz var

you can begin with something physical just to  understand the meaning of it and we really want  

sadece  anlamını  anlamak için  fiziksel bir şeyle başlayabilirsiniz ve biz gerçekten     anlamak için

to give lots of examples so we understand but  everybody gets these and we want to move up  

birçok örnek vermek istiyoruz, ancak bunları  herkes anlıyor ve biz

to more basic or move up to more advanced uses  of the word but following this same basic idea  

daha temele veya daha gelişmişe geçmek istiyoruz kelimenin kullanımları, ancak aynı temel fikri izleyerek

so I have a marker I have a phone and there could  be also something that you own like you have a cat  

yani bir kalemim var Bir telefonum var ve sahip olduğunuz bir şey de olabilir, örneğin bir kediniz

or a dog or you could have a house

veya bir köpeğiniz olabilir veya bir eviniz olabilir,

so now it's not like a physical thing that  you can hold like you can you can kind of  

yani artık bu fiziksel bir şey gibi değil tutabiliyormuşsun gibi tutabiliyorsun bir şekilde

touch a house but the again it's you're  you're getting for more just physically  

bir eve dokunabiliyorsun ama yine de sen daha fazlasını elde ediyorsun sadece fiziksel olarak bir

holding something to possessing something  oh how was I lost you have a girlfriend yep

şeye sahip olmak için bir şeyler tutuyorsun oh nasıl kaybettim senin bir kız arkadaşın var evet

and somebody else said debt also

ve başka biri de borç dedi

I have debt all right again we're getting more  from the the physical to the non-physical down  

Yine borcum var, burada fiziksel olandan fiziksel olmayana doğru daha fazla şey alıyoruz,

here so the the more abstract ideas  about uh specific things you could  

bu nedenle belirli şeyler hakkında ne kadar soyut fikirlere

have and you can also think mentally  about this very good you have a family

sahip olursanız ve zihinsel olarak da düşünebilirsiniz, bu çok iyi bir ailen var

and you could think again we have if you're  describing yourself the things about yourself we  

ve Kendinizle ilgili olarak aynı şekilde have kullanarak tanımlayabileceğimiz şeyleri kendiniz tanımlıyorsanız sahip olduğumuzu tekrar düşünebilirsiniz,

can describe using have in the same way so I have  again my features like I have green eyes or two  

yani yeşil gözlerim veya iki

ears or I have a black shirt I often have a black  shirt have a black shirt on or you could have

kulağım var veya siyah bir gömleğim var, genellikle siyah bir gömleğim var gibi yüz hatlarıma sahibim. siyah gömlek giy ya da

a fever you have a mustache  you have a bad memory very good

ateşin olabilir bıyığın var hafızan çok iyi kötü

or if you want to say you're intelligent you  have a he-man puppet all right so that's more  

ya da zeki olduğunu söylemek istiyorsan he-man kuklan var yani bu daha çok

of a physical thing like here like an actual a  little little puppet you have all right so I have

fiziksel bir şey burada gerçek bir küçük kukla gibisin tamam o halde benim

smarts I have smarts I have a headache I have  the flu yeah these are all very good examples  

zekam var benim zekam var başım ağrıyor nezleyim evet bunların hepsi çok iyi örnekler

so I have smarts you can say wow that kid's got  smarts that kid's got smarts so it just means  

yani benim zekam var vay be o çocuğun zekası var o çocuğun zekası var diyebilirsiniz yani bu sadece

intelligence so you have intelligence  or you can say that person has smarts  

zeka demektir, yani zekanız var veya o kişinin zekası olduğunu söyleyebilirsiniz   akıllı

smarts has some smarts so you can see all these  really interesting you have glasses again another  

bazı zekaları var yani tüm bunları görebilirsiniz gerçekten ilginç yine gözlükleriniz var bunun başka

perfect example of that so you can have like  physical cups or the actual glasses that you  

mükemmel bir örneği yani fiziksel bardaklara veya gerçek bardaklara sahip olabilirsiniz senin

have here can I say I have dumbs too we wouldn't  say you have dumbs but very good Glenn you're  

burada benim de aptallarım olduğunu söyleyebilir miyim senin aptalların olduğunu söylemezdik ama çok iyi Glenn

thinking like a native speaker so what Native  children do is they learn a pattern and then  

anadili gibi düşünüyorsun yani Yerli çocukların yaptığı şey bir kalıp öğrenmek ve sonra   merak

they ask questions they think I wonder if I could  say the opposite or use this in a different way  

ettiğimi düşündükleri sorular sormak Tersini  söyleyebilirim veya bunu farklı bir şekilde kullanabilirim

so instead of saying smarts what about dumbs and  you could like you could say that person has dumbs  

yani zeka demek yerine aptallar ne olacak ve  o kişinin aptalları olduğunu söyleyebilirsiniz

the street smarts is another example so Street  smarts is a little bit different than smarts  

sokak zekası başka bir örnektir, bu nedenle Sokak zekası zekadan biraz farklıdır   yani

so to be street smart or to have Street smarts  means you can take care of yourself and you  

sokak zekası veya Sokak zekasına sahip olmak kendi başınızın çaresine bakabileceğiniz ve

know you don't really get into trouble or you can  get out of trouble if you have something usually  

başınızın gerçekten belaya girmediğini veya genellikle

for just dealing with people and walking around  outside that kind of thing to have Street smarts  

insanlarla uğraşmak ve bu tür şeylerin dışında dolaşmaktan  oluşan bir şeyiniz varsa beladan kurtulabileceğiniz anlamına gelir Street smarts'a sahip olmak

very good so smarts in a similar way you have a  broken heart very good oh no good example though  

çok iyi yani smarts benzer şekilde kırık bir kalbiniz var çok iyi oh iyi bir örnek yine de

I hope you don't have an actual broken heart  but the same thing yeah we'll write that up here  

Umarım gerçekten kırık bir kalbiniz yoktur ama aynı şey evet bunu buraya yazacağız

okay a broken heart broken heart  perfect example so we have our heart  

tamam bir kırık kalp kırık kalp mükemmel bir örnek, yani kalbimiz var

here everything is going well with  the relationship and then blah oh no

burada ilişkide her şey yolunda gidiyor ve sonra blah oh hayır o

it's broken I have a broken heart a  broken heart all right so everyone  

kırık benim bir kalbim kırık bir kalbim kırık pekala yani herkes

understands these basic examples very  well it should be pretty easy again  

bu temel örnekleri çok  iyi anlıyor, tekrar oldukça kolay olmalı

you're thinking either a physical thing  that you can hold or something about you  

ya tutabileceğiniz fiziksel bir şey ya da sizinle ilgili bir şey düşünüyorum   Başka bir

I have doubt another good example so  we're getting a bit more abstract oops

iyi örnekten şüphem var, bu yüzden  şüphe duymak için biraz daha soyut hale geliyoruz.

to have doubt to have doubt all right everyone  following this so far making making everything  

clear I'm going kind of slowly with this but  I really want everyone to get the examples  

Bununla biraz yavaş ilerliyorum ama Gerçekten herkesin örnekleri almasını istiyorum

uh then do do then and then have the same  pronunciation then and then then and then  

uh o zaman yap o zaman ve sonra aynı telaffuza sahip o zaman ve o zaman ve o zaman

are are actually different you can listen  yeah I have an idea another good one so then  

aslında farklı dinleyebilirsin evet başka güzel bir fikrim var o zaman

more than but you will sometimes as a native  speaker is saying this they will say uh then  

daha fazla ama bazen yapacaksın anadili olarak bunu söylüyorlar, uh o zaman

like I have more than I have more than I have more  than just because it's faster and easier to say I  

benden daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olduğum gibi diyecekler

have more than I have more than enough money I'm  taller than that other person so even though you  

Diğer kişiden daha uzunum bu yüzden siz

you would speak it clearly the pronunciation is  different you would say than that's why people  

açıkça konuşsanız bile telaffuz farklı diyeceksiniz ki bu yüzden insanlar

will often write it incorrectly I remember even  in college I would still write that incorrectly  

genellikle yanlış yazar Hatırlıyorum üniversitedeyken bile  bunu yine de yanlış yazardım

sometimes so I would be comparing something and  I would say then like more more than more than  

bazen bu yüzden bir şeyler karşılaştırırım ve  o zaman beğenmekten fazlasını  derdim

just because it sounds the same when people are  speaking like that very embarrassing I know but  

çünkü insanlar bu şekilde konuşurken kulağa aynı geliyor çok utanç verici biliyorum ama

uh the correct obviously is more than more than  but remember in actual conversations you want you  

doğru olan kesinlikle birden fazladır ancak gerçek konuşmalarda istediğiniz

want to listen carefully to what other people  are saying and that's what's going to give you  

dikkatlice dinlemek istediğinizi unutmayın diğer insanların  ne söylediği ve bu size

uh the real pronunciation that people are using  but remember also it's about the context so if  

insanların kullandığı gerçek telaffuzu verecek ama aynı zamanda bağlamla ilgili olduğunu da unutmayın, bu nedenle

you are trying to speak clearly and pronounce  things very well more than at more than more  

net konuşmaya ve bir şeyleri çok iyi telaffuz etmeye çalışıyorsanız

than it's same sound as cat more than more than  cat so this is this short vowel a sound ah more  

bu aynı sestir. kedi kediden daha fazla olduğu için bu kısa sesli harf a sesi kediden daha fazla

than cat same sound but when we pronounce it it  sounds like then like a short e sound all right  

aynı ses ama telaffuz ettiğimizde kulağa kısa bir e sesi gibi geliyor pekala   pekala o

all right so moving along again want to make sure  everybody understands this even at a basic level  

yüzden tekrar devam edin herkesin bunu anladığından emin olmak istiyorum temel düzeyde bile

a child can understand this lesson so we want  to move let me erase some of this over here

bir çocuk bu dersi anlayabilir, bu yüzden hareket etmek  istiyoruz  buradakilerin bir kısmını sileyim tamam o zaman

all right so we're going to move perfectly  very good well thank you very much Carlos  

mükemmel şekilde hareket edeceğiz çok iyi pekala çok teşekkür ederim Carlos   pekala öyleyse

all right so continuing along with have we  want to get a little bit more advanced with  

devam edelim mi? bununla biraz daha ilerlemek istiyorum bu

that so we've already had a few of  these so we have an idea or doubt or  

yüzden bunlardan birkaçına zaten sahibiz bu yüzden bir fikrimiz veya şüphemiz var veya   eğlenmek eğlenmek eğlenmek

fun to have fun have fun so you can say have  fun or have a good what oh my goodness uh good

yani iyi eğlenceler veya iyi eğlenceler diyebilirsiniz ne aman tanrım ah güzel

a good time so you can have an idea  

iyi bir zaman fikir sahibi olabilmeniz için

where you have doubt you can also talk about  having a doubt have your attention very good

şüpheniz olduğunda şüpheniz hakkında da konuşabilirsiniz dikkatiniz çok iyi dikkatiniz olması için

to have attention excellent so to have it have  an idea have doubt have fun have a good time

mükemmel yani bir fikriniz olması için  şüpheniz olsun eğlenceniz iyi vakit geçiriniz korkunuz olsun

have fear have fear I have a lot of  fear or you can tell people have no  

korkunuz I çok korkun ya da insanlara korkmayın diyebilirsiniz

fear you will see this uh Daybreak  have a proposal yeah a proposal

bunu göreceksiniz uh Daybreak bir teklifiniz var evet bir

to have a proposal so again these are things  that you can you can kind of have something  

teklifiniz olacak yani yine bunlar  yapabileceğiniz şeyler

a little bit more abstract but you can  also have these in different experiences

biraz daha soyut bir şeye sahip olabilirsiniz ama siz bunları farklı deneyimlerde de yaşayabilirsiniz,

so when we talk about what experience do you have  

yani hangi deneyime sahip olduğunuzdan bahsettiğimizde

what experience do you have or what experience  are you having right now what experience so you  

hangi deneyime sahipsiniz veya şu anda hangi deneyimi yaşıyorsunuz bu nedenle

can have doubt have fun have a good time  and same way you could have a bad time

şüphe duyabilirsiniz eğlenebilirsiniz iyi vakit geçirebilirsiniz  ve aynı şekilde kötü bir zaman

or you could have trouble have a  dream that's another one so that's  

ya da bir rüya görmekte zorluk çekebilirsiniz, bu başka bir rüyadır, yani bu

again that same kind of thing here I have a dream

yine aynı türde bir rüyam var, bir

you can have trouble

to have trouble doing something  to have faith another good one

şeyi yapmakta zorlanabilirsiniz, inanmak için başka bir iyi rüyaya sahip olabilirsiniz,

you could have a little bit more  advanced way of explaining to have  

biraz daha gelişmiş bir yolunuz olabilir sorun yaşadığınızı açıklamakta

trouble you could say have again we have  a good time or you could have a hard time

tekrar iyi vakit geçiriyoruz diyebilirsiniz veya zor zamanlar geçirebilirsiniz, yani bir

so to say you have trouble with something oh  I'm having a hard time have Goosebumps so just  

şeyle ilgili sorun yaşadığınızı söylemek için oh Tüylerim diken diken oluyor, bu yüzden

had dinner that's another good example but you  can see how all of these different examples they  

yemek yedim, bu başka bir güzel örnek ama siz tüm bu farklı örneklerin

get into your mind and they start expanding your  understanding to have patience another good one

zihninize nasıl girdiğini görebilir ve sabırlı olmanız için anlayışınızı genişletmeye başlarlar, bu

so these are all things that young kids are  learning and as you start learning more like  

nedenle bunların tümü küçük çocukların öğrendiği şeylerdir ve siz daha çok anadili gibi öğrenmeye başladıkça,

a native speaker that's how you really start  expanding your use of that and another thing you  

gerçekten böyle başlarsınız bunu kullanımınızı genişletmek ve

notice as you're learning these different examples  is that there's not just one way to explain things  

bu farklı örnekleri öğrenirken fark ettiğiniz başka bir şey de, bazı şeyleri açıklamanın tek bir yolu olmadığıdır

all right oh hey man happy to see you I learned  a lot frame videos thank you glad to hear it  

pekala ah hey dostum seni gördüğüme sevindim çok çerçeve videoları öğrendim teşekkür ederim bunu duyduğuma sevindim

so to have experience have an idea have doubt  have fun have a good time all of these different  

deneyim sahibi olmak bir fikir sahibi olmak şüphe duymak eğlenmek eğlenmek iyi vakit geçirmek tüm bu farklı

things these are ways of expressing a different  experience and so when we get a little bit more  

şeyler bunlar farklı bir  deneyimi ifade etmenin yollarıdır ve bu yüzden biraz daha

difficult can I say have some sleep or have a  good time yep you can talk about like have a rest

zorlaştığımızda biraz uyuyabilir veya iyi vakit geçirebilir miyim evet siz

foreign or have a have a nap but these are  again it's another related thing where we're  

yabancı bir yerde dinlenmek veya şekerleme yapmak gibi konuşabiliriz, ancak bunlar yine  bir

kind of owning something or controlling  it for a little bit like to have control

tür  bir şeye sahip olduğumuz veya onu kontrol ettiğimiz  bir şey üzerinde kontrol sahibi olmak gibi başka bir ilgili şey

over something or uh we're controlling  it in the in like we're controlling it  

veya onu kontrol ediyoruz. içinde kontrol ediyormuşuz gibi

in time like to have a nap have a shower uh  have a bath have courage another good one

zamanında şekerleme yapmak gibi duş almak uh banyo yapmak cesaret başka bir iyi bir

courage have courage can we replace have with get  all right now I didn't want to cover get in this  

cesaret cesaret var yerine al tamam şimdi bunu örtbas etmek istemedim

video but I I guess this is a good time have  a toothache headache same kind of thing have  

video ama sanırım bu iyi bir zaman diş ağrısı baş ağrısı aynı tür şeyler

a stomach ache an earache an eye ache you know  any kind of like brain thing have a break yep  

mide ağrısı kulak ağrısı göz ağrısı beyin gibi herhangi bir şey mola evet  mola vermek

to have a break have a rest I want to just very  

dinlenmek istiyorum sadece çok

clearly because people are asking  about for someone to ask about get

açıkça çünkü insanlar  hakkında soru soracak birini soruyorlar,

so you can imagine a person and natives natives  are kind of thinking about the grammar this way  

yani bir kişiyi hayal edebilirsiniz ve yerliler dilbilgisi hakkında bu şekilde

or thinking about the vocabulary this way when  you have something you own it or control it or  

veya kelime dağarcığı hakkında bu şekilde düşünüyorlar sahip olduğunuz veya kontrol ettiğiniz bir şeye sahip olduğunuzda veya

uh are holding it in your hand it's it's kind  of something that you so this we could think  

uh onu elinizde tutmak sizin bir tür şey yani

about this bubble as hat all right but get is  like motion from one thing to something else  

bu balonu şapka olarak düşünebiliriz tamam ama olsun bir şeyden başka bir şeye hareket gibi tamam

okay so motion from one thing to something else  would we get all right so again all the examples  

yani bir şeyden başka bir şeye hareket tamam olur mu yine verdiğin tüm örnekler

you're giving get sick get tired it's like you're  moving from like a happy state to an unhappy state  

hasta ol yorgun ol mutlu bir durumdan mutsuz bir duruma geçiyor gibisin

so you're moving from one place to  another from one state to another  

yani bir yerden başka bir duruma geçiyorsun

to I got confused same kind of thing all  right so you're you're talking about like  

aynı türden kafam karıştı pekala, yani

at first you understood something but then you  got confused so you moved to a different place  

önce  bir şeyi anladınız ama sonra kafanız karıştı, bu yüzden farklı bir yere taşındınız   pekala

all right so when we think about getting something  there's it's the motion that we're talking about  

bir şey elde etmeyi düşündüğümüzde, bahsettiğimiz şey harekettir

get to get stunned all right or even something  as simple as getting uh like a present  

get to sersemletilir, hatta bir hediye almak kadar basit bir şey

so you get a present where you get a car or you  get a dog or you get you know whatever you got  

böylece bir hediye alırsınız, bir araba alırsınız veya bir  bir köpek alırsınız veya her ne hasta olursanız olun,

sick same kind of idea we're talking about moving  from one thing to another so I got a present from  

taşınmaktan bahsettiğimiz türden bir fikir bir şeyden diğerine bu yüzden annemden bir hediye aldım

my mom something moved from one thing to me  and then once I got it now I have the present  

bir şeyden bana bir şey taşındı ve sonra onu aldığımda şimdi hediyeye sahibim   tamam bu

okay that makes sense so the movement from one  thing to another and then we have now we have that  

mantıklı yani bir şeyden diğerine hareket ve sonra bizde şimdi buna sahibiz

thing so I got a present and now I have a present  all right so the these are slight differences in  

yani bir hediyem var ve şimdi bir hediyem var pekala yani bunlar

the way natives are thinking about things that  usually non-natives are not but this is why we  

yerlilerin genellikle yerli olmayanların düşünmediği şeyler hakkında düşünme biçimlerindeki küçük farklılıklar ama bu yüzden

want to make sure everybody understands  this so I got some debt from my dad okay  

herkesin bunu anladığından emin olmak istiyoruz bu yüzden anladım babamdan bir miktar borç tamam

Drew what do you think about Active Learning  regarding English learning influency what  

Drew, İngilizce öğrenmenin etkisi konusunda Aktif Öğrenme hakkında ne düşünüyorsunuz   bununla ne demek istiyorsunuz

do you mean by that rather be more specific  about Active Learning all right so moving on

Aktif Öğrenme hakkında daha spesifik olun  pekala,

now here's where people start getting stuck  we're going to get a little bit more a little  

şimdi devam edin, insanların takılmaya başladığı yer  burada biraz daha biraz

bit more advanced here uh and continuing to  talk about experience there all right so if  

daha gelişmiş uh ve orada deneyim hakkında konuşmaya devam etmek pekala bir

you want to talk about when you did something  or an experience that you had so like I have

şey yaptığınız zaman veya benim sahip olduğum gibi sizin de yaşadığınız bir deneyim hakkında konuşmak isterseniz,

I have played baseball pardoned my uh bad  writing here so I have played now instead  

beyzbol oynadım, burada kötü yazdığım için kusura bakmayın onun yerine şimdi oynadım

it's it's a little bit more advanced but it's  the same basic idea of having an experience  

bu biraz daha gelişmiş ama bir deneyime sahip olmakla aynı temel fikir bu yüzden

so I have played baseball I have danced we're just  meaning that here I am now so we're going to put  

beyzbol oynadım, dans ettim, sadece anlamına geliyorum, şimdi buradayım, bu yüzden

myself here this is Drew lovely Drew here today  and we've got some period in the time here and  

kendimi buraya koyacağız bu Drew, sevimli Drew bugün burada  ve burada biraz zamanımız var ve

we've got the future over here so this is the  pat and so at some point I had this experience  

burada geleceğimiz var, yani bu pat ve bir noktada bu deneyimi yaşadım

I have visited the museum so the same thing I  have visited the museum and then you're adding  

Müzeyi ziyaret ettim yani aynı şey Müzeyi  ziyaret ettim ve ardından

on making it even more even more interesting  several times all right now right now when  

onu daha da ilginç kılmak için birkaç kez ekliyorsunuz  tam şu anda

people are going to start talking about grammar  points I know people will say wait a minute this  

insanlar dilbilgisi noktaları hakkında konuşmaya başlayacakları zaman insanların bir dakika bekle bu

is the present perfect this is the past perfect  remember if you ask a native English speaker  

şimdiki mükemmel bu diyeceğini biliyorum. geçmiş mükemmel mi hatırlayın, anadili İngilizce olan birine sorarsanız

uh they do not know what the present perfect  or the past perfect or any of that is okay they  

uh, şimdiki mükemmelin veya geçmiş mükemmelin veya bunlardan herhangi birinin ne olduğunu bilmiyorlar

won't be able to tell you say hey can you  give me an example of the present perfect  

size söyleyemeyecekler hey diyebilirsiniz bana bir örnek verebilir misiniz mükemmel

and they will say what do you mean by that  but they can talk about their experiences at  

ve bununla ne demek istediğinizi söyleyecekler ancak   farklı zamanlarda   deneyimleri hakkında konuşabilirler

different times and this is what I'd like you to  have uh in your mind to have in your mind okay  

ve bu sizin aklınızda  olmasını istediğim şey  tamam   unutmayın

remember native speakers don't know what  the present perfect is most of them do not  

anadili İngilizce olanlar bilmez şimdiki mükemmelin ne olduğunu çoğu

they know maybe maybe some very basic words  about the language all right now you get my  

bilmiyorlar belki dille ilgili çok temel bazı kelimeler biliyorlar tamam şimdi videolarımı alıyorsun şimdi

videos now again you can say get like you receive  them or you understand them same kind of thing  

tekrar diyebilirsin al beğen onları alıyorsun veya onları anlıyorsun aynı tür şeyler

like the way you approach things yes so my  way of approaching things is the native way of  

senin gibi olaylara yaklaşın evet bu yüzden benim yaklaşım tarzım olaylara yaklaşmanın doğal yoludur

approaching things and this is how most people  teach their children a language all right most  

ve çoğu insan çocuklarına bir dili bu şekilde öğretir pekala çoğu

people actually don't don't think about it  so logically they really just give lots of  

insan aslında bunun hakkında düşünmez o kadar mantıklı olarak gerçekten çok fazla

information and children are very good at figuring  out the patterns but people can do a much better  

bilgi verirler ve çocuklar kalıpları bulmada çok iyidirler, ancak insanlar çocuklarına öğretmek konusunda çok daha iyi bir

job of teaching their kids all right but again the  same idea just like you have a marker all right

iş çıkarabilirler, tamam ama yine aynı fikir tıpkı bir keçeli kaleminiz olduğu gibi, tıpkı

just like you have a marker it's the same  thing you can have a marker or you can have  

bir keçeli kaleminiz olduğu gibi, sahip olabileceğiniz aynı şeydir bir işaretçi veya

an experience okay so I have and you're  talking about something in the past like  

bir deneyim yaşayabilirsin tamam yani ben yaşadım ve sen geçmişteki bir şeyden bahsediyorsun

that so it happened already so I have played  baseball I have seen that movie I have seen it  

yani zaten oldu bu yüzden beyzbol oynadım o filmi gördüm izledim

okay I have watched I have played I have eaten  so again just being very simple about it I have  

tamam izledim oynadım ben yedim  bu yüzden yine çok basit olmak gerekirse   böyle

played something something like that all right  so you're just talking about the ideas like you  

bir şey oynadım  pekala yani sadece kendin gibi fikirlerden bahsediyorsun

you have you're holding that experience it's  something that you own it's a part of you  

o deneyimi taşıyorsun bu sahip olduğun bir şey senin bir parçan

that's all that means all right now you  can use just the basic past tense to talk  

hepsi bu bu, pekala şimdi  hakkında konuşmak için sadece temel geçmiş zamanı kullanabilirsiniz   dün oynadığım

about you know something that happened like  yesterday I played so I can just erase this

gibi bir şey hakkında konuşmak için bunu silebilirim

and just talk about it's talking about the same  thing but just in a slightly different meaning  

ve bunun hakkında konuşabilirim  aynı şeyden bahsediyor ama sadece biraz farklı bir anlamda

okay it's it's essentially the same thing  though we're talking about something that  

tamam bu aslında aynı şey gerçi geçmişte olmuş bir şeyden bahsediyoruz

happened in the past and either you're talking  about the event or you're talking about you  

ve ya olaydan  bahsediyorsunuz ya da

holding the event okay it's just a part of you  so that's the that's the main difference with  

etkinliği düzenlemekten bahsediyorsunuz   tamam bu sadece sizin bir parçanız yani asıl fark bu

this when natives are thinking huh like oh I  have that experience I have that experience  

bununla   yerliler ah, ben o deneyime sahibim, o deneyime sahibim

I have seen that before I've seen  that movie I have played that game  

gördüm ki, o filmi izlemeden önce, o oyunu oynamıştım

I have done that thing I have been to some  place I have lived in a different country  

o şeyi yaptım, bir yerde bulundum, farklı bir yerde yaşadım ülke

all right is everyone make uh does this make  sense I really want people to understand the  

pekala herkes bunu mantıklı kılıyor mu gerçekten insanların farkı  anlamalarını istiyorum

difference because you can talk about the  same thing in slightly different ways okay  

çünkü aynı şey hakkında biraz farklı şekillerde konuşabilirsiniz tamam

so you can talk about seeing played  danced or you have seen you have played  

böylece dans ettiğinizi gördüğünüz veya oynadığınızı gördüğünüz   hakkında konuşabilirsiniz

if you want to talk about the experience what is  the role of NLP learning neuro linguistic program  

deneyim hakkında konuşmak için NLP öğrenme nörolinguistik programının rolü nedir   bu,

that's that's a whole different topic for NLP  but I want to make sure everybody understands  

NLP için tamamen farklı bir konudur ancak yurt dışına seyahat ettiğim için   herkesin anladığından emin olmak istiyorum, bu nedenle

as I have travel abroad so I traveled abroad  typically we're just talking about a specific  

yurt dışına seyahat ettim genellikle yalnızca belirli bir

event usually like I did something yesterday  or last week why not I was playing all right  

olaydan bahsediyoruz genellikle dün veya geçen hafta bir şey yaptım gibi neden olmasın iyi oynuyordum

now before we talk about some other examples  I want to make this point clear okay so I have  

şimdi başka örnekler hakkında konuşmadan önce bu noktayı açıklığa kavuşturmak istiyorum tamam yani

smarts now but maybe I didn't have smarts  before I wasn't wasn't so smart before  

şu anda akıllıyım ama belki daha önce akıllı değildim daha önce bu kadar akıllı değildi

but again the basic idea is if  we're talking about the event

ama yine de temel fikir şu: Gördüğüm gibi olay hakkında konuşuyorsak

like I saw I went I played I did just very  simple regular past just talking about this  

gittim oynadım sadece çok basit düzenli geçmiş yaptım sadece bunun hakkında konuşurken

so what did you do yesterday yesterday  I went to the park yesterday I ate some  

peki dün ne yaptın parka gittim dün biraz

dinner yesterday I played chess okay but if  you want to talk about saying you have had  

akşam yemeği yedim dün satranç oynadım tamam ama yine biraz deneyim kazandığını söylemek hakkında konuşmak istersen bu

some experience again it's the same thing I  have played something I have done that before

aynı şeyi oynadım bunu daha önce yaptım

and so when you want to ask someone the same  thing have you had the experience have you had  

ve bu yüzden birine aynı şeyi sormak istediğinde deneyiminiz oldu mu

that experience before yes I have no I have not  so have you have you ever played baseball before  

daha önce bu deneyimi yaşadınız mı evet bende yok hayır bende yok yani daha önce hiç beyzbol oynadınız mı   hiç

have you ever been to Japan  or maybe you live in Japan now  

Japonya'ya gittiniz mi veya belki şu anda Japonya'da yaşıyorsunuz

all right so when we're talking about different  different experiences uh I get I get some  

pekala farklı farklı deneyimlerden bahsederken Anladığım kadarıyla bazı

people asking me questions often about like  when we have something at a particular time

insanlar bana sık sık, belirli bir zamanda bir şey yaptığımızda

and we're talking about a time period so we can  talk about something continuing also so I have

ve bir zaman diliminden bahsettiğimizde, devam eden bir şey hakkında da konuşabiliriz, bu yüzden ben oynuyordum,

been playing

so I have been playing means we're  talking about it started in the past

ben oynuyordum yani biz geçmişte başladığı

and it's continuing until now so I have  been doing something for a long time  

ve şimdiye kadar devam ettiği hakkında konuşuyorum, bu yüzden uzun süredir bir şeyler yapıyorum bu yüzden

so it's not just I have the  experience I have the experience  

sadece deneyimim değil de tecrübem

continuing that's what we're talking about so I  have been teaching for wow 20 20 years I think  

devam ediyor bundan bahsediyoruz bu yüzden uzun süredir öğretmenlik yapıyorum vay 20 20 yıl bence

20 years a long time I have been studying now  again again we have have been doing something  

20 yıl uzun bir zaman şimdi okuyorum yine bir şeyler yapıyoruz

but if we don't want to talk about until now  we can just cut it off here like the experience

ama şimdiye kadar hakkında konuşmak istemiyorsak buradan deneyim deneyimler gibi burada kesebiliriz

experiences from here to here so  I I was doing something or I had  

burada ben bir şey yapıyordum veya

been playing so I had been playing for a  long time but now I don't anymore all right  

oynuyordum bu yüzden uzun süredir oynuyordum ama şimdi artık çalmıyorum pekala

now I don't want to get too complicated but the  the main point of this lesson is really just  

şimdi çok karmaşık hale gelmek istemiyorum ama bu dersin ana noktası gerçekten sadece size

to show you looking at the use of have we're  talking about holding something so I've been  

have bir şeyi tutmaktan bahsediyoruz bu yüzden

learning English since covert yep another perfect  example so you're talking about that this is the  

İngilizce'yi gizliden beri öğreniyorum başka mükemmel bir örnek yani

most basic way of understanding it but you can  control the amount of time so I have been doing  

anlamanın en temel yolunun bu olduğundan bahsediyorsunuz ama kontrol edebilirsiniz  bu yüzden

it for a certain amount of time or I will have  been if you're talking about the future again I  

belirli bir süredir yapıyorum veya yine gelecekten bahsediyorsanız yapacağım,

don't want to get to uh too complex give you  too many examples but the point is the same  

çok karmaşık hale gelmek istemiyorum size çok fazla örnek vereceğim ama önemli olan nokta şu ki aynı

idea the same basic idea of have goes all the way  through you haven't learned to draw on the board

fikir aynı temel fikir, tüm yol boyunca devam ediyor tahtada çizmeyi öğrenmediniz

yes I haven't learned how to draw I'm my drawing  skills are actually okay they're okay but  

evet nasıl çizileceğini öğrenmedim Çizim becerilerim aslında tamam onlar iyi ama

my problem is when I write I've been I've been  I have been I have been trying to write quickly  

benim sorunum ne zaman yazarım oldum bulundum hızlı yazmaya çalışıyorum

I have been trying to write quickly okay any  questions about anything I've covered so far  

hızlı yazmaya çalışıyorum tamam şu ana kadar ele aldığım herhangi bir şey hakkında herhangi bir soru varsa bakalım

any questions about that let's see I've watched  this movie but can we say I watch this movie  

bununla ilgili herhangi bir soru bakalım bu filmi izledim ama belirli anlar söylemeden bu filmi izlediğimi söyleyebilir miyiz evet

without saying specific moments yes so same  idea okay you can talk about this just to say  

yani aynı fikir tamam sadece şunu söylemek için bu konuda konuşabilirsiniz

like if you if you just want the focus to be the  movie I have seen the movie you're talking about  

sadece odak filmin  olmasını istiyorsanız konuştuğunuz filmi gördüm

your experience or just I watched the movie you're  talking about the movie I've never played baseball  

deneyiminiz ya da sadece filmi izledim bahsettiğiniz filmden hiç beyzbol oynamadım

what the difference is a little confusing  awesome explanation okay I'm getting both  

fark nedir biraz kafa karıştırıcı  harika bir açıklama tamam ikisini de anlıyorum

so people saying they don't understand  and some people saying they do and this  

yani insanlar anlamadıklarını söylüyor ve bazı insanlar anladıklarını söylüyor ve bu

is the value of naturally varied review  really you get lots of examples and the  

doğal olarak çeşitli yorumların değeridir gerçekten çok sayıda örnek alıyorsunuz ve   önemli nokta  gerçekten iyi olduğunuza inene

point is to get many many examples until it  really sinks in that you really have Wellness

kadar çok sayıda örnek elde etmektir.

I will be I will be in uh in in November  actually I'll be up in Cocoa November  

Kakao Kasım

I was kind of some of this neck how much uh how  month do you do learning English what do you  

Ben biraz bu boyunun bir parçasıydım, ne kadar ay İngilizce öğreniyorsunuz   bununla ne demek istiyorsunuz? bir bakalım

mean by that oh my God I have to do something  in the not too distant past translate for us  

so it just says good morning uh let's see this

bunu

we saw from the bus really

otobüsten gördük gerçekten

double that ah that must have been  must have been a while ago when was  

iki katı ah bu bir süre önce olmuş olmalı ne zamandı bu

that let me know in the in the comment when I was

yorumda bana izin verin pardon

pardon me I'm like reading  some quick Japanese up there

yukarıda biraz Japonca okumak gibiyim

all right but any questions about this I want to  make sure people really understand it the goal is  

tamam mı ama bununla ilgili herhangi bir soru insanların gerçekten anladığından emin olmak istiyorum  amaç

not to to have a perfect understanding the first  time you hear it it's really to understand oh  

ilk duyduğunuzda mükemmel bir anlayışa sahip olmak değil, gerçekten anlamaktır oh

I can have a physical thing just like I have  this marker and I can have an experience in the  

Fiziksel bir şeye sahip olabilirim, tıpkı bu kaleme sahip olduğum gibi ve yapabilirim aynı şekilde bir deneyime sahibim

same way but I can have fun like right now I am  having fun or I had fun in the past or if I want  

ama şu anda eğlenebilirim, eğleniyorum ya da geçmişte eğlendim ya da eğer

to say hey I just like that experience is part  of me like I have had fun okay so right now I am

hey demek istersem, bu deneyim benim bir parçam eğlendim gibi tamam çok doğru şimdi

having fun I'm having fun and  then we have in the past I had fun

eğleniyorum eğleniyorum ve geçmişte eğlendim

and then we can talk about like have you ever had  something have you ever had fun so just talking  

ve daha sonra hiç bir şey yaşadın mı hiç eğlendin mi gibi konularda konuşabiliriz, bu nedenle

about the experience rather than talking about  like the the thing that you did so it's basically  

deneyim hakkında konuşmak yerine  deneyim hakkında konuşmak gibi  yaptığın şey temelde

the same thing the same idea but this is how  natives are thinking a little bit differently  

aynı şey aynı fikir ama yerliler bu şekilde biraz farklı düşünüyor

are you talking about an experience or you just  want to talk about a thing that happened okay  

bir deneyimden mi bahsediyorsun yoksa sadece olmuş bir şey hakkında mı konuşmak istiyorsun tamam   bir

I have had to do something please when to use  I have had to ah so I have had to so it just  

şey yapmak zorunda kaldım lütfen ne zaman kullanmak Mecburdum ah, bu yüzden zorundaydım yani

means like if you're if you're in the past  it's the same idea if you want to make it  

eğer geçmişteyseniz bu aynı fikir, eğer

make it a little bit more even more challenging  so right now start with the present it's always  

onu   biraz daha zorlaştırmak istiyorsanız yani hemen şimdi şimdiki zamandan başlamak her zaman

easiest to think about right now so I have  to do something all right so have to means  

en şu anda düşünmek en kolayıdır, bu yüzden bir şeyi pekala yapmalıyım yani zorundayım demek  senin gibi

like you definitely like you must do that thing I  have to do that all right so in the past I had to

kesinlikle seviyorsun o şeyi yapmalısın ben  onu pekala yapmak zorundayım bu yüzden geçmişte

same ideas you're just talking about it at a  different time so yesterday I had to take out  

seninle aynı fikirlere sahiptim sadece bundan farklı bir zamanda bahsediyoruz, bu yüzden dün çöpü   çıkarmak zorunda kaldım dün dün

the trash yesterday I had to take out the trash I  had to but if we want to talk about the experience  

çöpü çıkarmak zorunda kaldım ama deneyim hakkında konuşmak istiyorsak

or we want to say like it's like a  part of me then we just say yes I  

veya bunun bir  parçası gibi olduğunu söylemek istiyorsak ben o zaman sadece evet deriz ki

have had that experience so I have and  then this is one thing I have had to

bu deneyimi yaşadım ve bu daha önce yapmam gereken bir şeydi

do something before okay so it's the same idea so  I have played baseball before write this up here

tamam yani bu aynı fikir bu yüzden bunu buraya yazmadan önce beyzbol oynadım

I have played I have played so I  have played it just means you're  

oynadım oynadım Ben oynadım sadece

you're talking about something in  the past and it's the experience  

geçmişte bir şeyden konuştuğunuz ve bu deneyim

that's now part of you so I am  a person who has played baseball

artık sizin bir parçanız olduğu anlamına gelir, bu yüzden ben beyzbol oynamış bir insanım,

person

has

played whatever played baseball all right but  have to again it's a slightly different usage  

beyzbol oynayan her şeyi oynamıştır, tamam ama tekrar  bu bir have'in biraz farklı kullanımı

of have but it's the the same basic idea  for the for the grammar all right so I have  

ama bu aynı temel fikir için dilbilgisi için pekala bu yüzden   şu anda

I have to do something is in the present I have to  clean my room in the past I had to clean my room  

bir şeyler yapmalıyım geçmişte odamı temizlemem gerekiyor  odamı temizlemem gerekiyordu

all right in the future I will have  to so same thing same basic idea once  

pekala gelecekte aynı temel fikre sahip olacağım.

you get I had had fun yeah you  can say that I had to have fun

so I had fun you're just talking about one thing  and I had had fun like it was and then it was not  

değildi

can you explain the Expressions I used to  

açıklayabilir misin

yeah used to just means I I did  something I did I did something

Eskiden yaptığım İfadeleri   evet eskiden sadece ben yaptım bir şey yaptım bir şey yaptım anlamına geliyordu

these are just different ways of EX of  expressing the same thing so in the past  

bunlar sadece EX'in aynı şeyi  ifade etmesinin farklı yolları yani geçmişte

you have some experience I used to do something  it means like you did it for some period of time  

biraz deneyiminiz var Ben bir şey yapardım  o bunu bir süreliğine yapmışsın demek   bu yüzden

so I used to play baseball like from this year  until this year I used to so used to it it's not  

bu yıldan bu yıla kadar beyzbol oynardım, o kadar alıştım ki   bu

it's not like a habit it's just it just means  you you did something for a while I used to do  

bir alışkanlık değil, sadece sen bir süreliğine bir şey yaptın anlamına geliyor ben eskiden

something so I used to play baseball when I was  younger I don't play baseball anymore I used to

bir şey yapardım bu yüzden gençken beyzbol oynardım artık beyzbol oynamıyorum Eskiden

all right so I have played baseball  before I used to play now I do not

iyiydi bu yüzden beyzbol oynardım  daha önce oynardım şimdi oynamıyorum Eskiden

I used to it just means from this time until that  

oynardım sadece şu andan şu ana kadar o

time but we're not usually natives  they don't remember a specific date  

zaman ama biz genellikle yerli değiliz belirli bir tarihi hatırlamıyorlar

all right so I used to play baseball from  uh from this time until this time so you  

tamam bu yüzden bu zamandan bu zamana kadar beyzbol oynardım yani

can you can say the whole thing but it's not  you don't have to say that whole thing okay

her şeyi söyleyebilirsiniz ama değil sizde yok her şeyin tamam olduğunu söylemek için

hopefully this makes sense I don't want to get  too confusing and introduce too many different  

umarım bu mantıklıdır Çok fazla  kafa  karıştırıp çok fazla     şey ortaya çıkarmak istemiyorum.

things the the whole point of this video is really  just to talk about have and then but you can see  

Bu videonun tüm amacı gerçekten  sadece sahip olmak hakkında konuşmak ve sonra

how you start asking more questions and this is  the same thing natives are thinking about that  

daha fazlasını nasıl sormaya başladığınızı görebilirsiniz. sorular ve bu yerlilerin bu konuda düşündükleriyle aynı şey   bu

so I have studied with you that's correct  

yüzden sizinle çalıştım bu doğru

I'm used to watching videos on YouTube yep  so I'm used to it so like you're still in  

YouTube'da video izlemeye alışkınım evet  bu yüzden buna alıştım, yani siz hala

that experience so you started watching videos on  YouTube and now you were still watching them now  

bu deneyimin içindesiniz, bu yüzden izlemeye başladınız YouTube'daki videolar ve şimdi onları hala izliyordunuz   Bunu

I don't get it about have hat all right let  me explain this again it's okay take your time

anlamıyorum, tamam bunu tekrar açıklamama izin verin, sorun değil, zaman ayırın,

the point is not really to understand it logically  it's to to to start getting lots of examples so  

amaç gerçekten mantıklı bir şekilde anlamak değil birçok örnek almaya başlamamız gerekiyor yani

you start thinking about it more like a native  speaker the native way it really just means  

bunu daha çok ana dili konuşan biri gibi düşünmeye başlarsınız, bu gerçekten   bir

you're understanding something without thinking  about the rules you just I get it you understand  

şeyi kuralları düşünmeden  anladığınız anlamına gelir, sadece anlıyorum

I have Trump elected we wouldn't say that  

Trump'ı seçtim, bunu söylemezdik

unless you you mean like you did that you  were the person that you had in trouble left

siz beğenmediğiniz sürece  yaptın ki başın belada olan kişi sen kaldın

and that's getting into much more advanced uses of

ve bu onun çok daha ileri düzey kullanımlarına giriyor tamam geri

it all right let me go back and see  if I get like a couple of these I  

döneyim ve bunlardan birkaçını beğenip

don't get it about have hat okay let me  answer that one right quick so I have

beğenmediğimi anlamıyorum şapkam olsun tamam buna hemen cevap vereyim, bu yüzden

I have had to do something

bir şeyler yapmak zorunda kaldım bir

have had to do something I know this sounds like a  it sounds like a funny expression but we got like  

şey yapmak zorundaydım biliyorum bu kulağa komik bir ifade gibi geliyor ama biz de

uh this is just the the past form same idea so I  have to I have to eat all right so that's one idea  

uh bu aynı fikirden sadece geçmişte kaldı, bu yüzden  yapmak zorundayım Pekâlâ yemeliyim, bu bir fikir   bir

you must do something I have to eat all right and  we want to talk about just the past so right now  

şeyler yapmalısın ben pekala yemek zorundayım ve sadece geçmiş hakkında konuşmak istiyoruz bu yüzden şu anda   yine kendi

again we just have our our simple timeline  so this is now right now I have to eat  

basit zaman çizelgemize sahibiz yani bu şimdi şu an yemek yemeliyim

I have to eat oh no I'm very hungry I  will die if I don't eat I have to eat  

yemek zorundayım oh hayır çok açım yemezsem öleceğim yemek yemeliyim   tamam yemeliyim yani

I have to eat all right so that's the present  I have to eat so the past would be I had  

şimdiki zaman  yemek yemeliyim ki geçmiş olsun

to eat all right just talking about  something at some point in the past  

geçmişte bir noktada bir şey hakkında konuşurken   dün ne zaman

we don't say when you could say when I had to eat  yesterday all right are you following this so far  

yemek yemem gerektiğini söyleyebileceğiniz zamanı söylemiyoruz  pekala bunu şimdiye kadar takip ediyor musunuz   pekala

all right so pretty simple I must do something so  it's the same thing you can replace this with must  

çok basit bir şey yapmalıyım yani bu aynı şey, bunu değiştirebilirsiniz must

I must eat or I hadn't right here  where we're placing this one over here

yemeliyim yoksa tam buraya koymamıştım bunu buraya koyduğumuz yerde

you actually wouldn't use it in the past pardon  me that's why we use add to in this example

aslında geçmişte kullanmazdınız bu yüzden bu örnekte add to kullanıyoruz

oops had two uh I had to eat or I must eat in  the present or I have to eat in the present  

oops iki tane vardı uh yemek zorundaydım ya da şimdiki zamanda yemeliyim ya da şimdiki zamanda yemeliyim

and the only thing that's different is if you're  talking about the experience as a as a part of you  

ve farklı olan tek şey, sizin bir parçanız olarak deneyimden bahsediyorsanız,

it's like who you are so you are many different  experiences we think about you as this is like you  

bu sizin kim olduğunuz gibi, yani birçok farklı deneyimsiniz diye düşünüyoruz. senin hakkında bu senin gibi

as a person all the different the different pieces  of you those are all the things that you have  

bir insan olarak senin tüm farklı farklı parçaların bunlar sahip olduğun her şey

okay so there there are the  physical things about how you look  

tamam yani nasıl göründüğünle ilgili  fiziksel şeyler var

all right so it looks like you know like I have I  have hair I have two ears I have a beard you know  

pekala bu yüzden biliyormuşsun gibi görünüyor benim sahip olduğum gibi saçım var iki kulağım var sakalım var biliyorsun

so these are things that you have you can  understand the physical things that you have  

yani bunlar sende olan şeyler sahip olduğun fiziksel şeyleri anlayabilirsin

but you also have experiences these are the  things that make that make you up you can't  

ama aynı zamanda deneyimlerin de var bunlar seni oluşturan şeylerdir

see them but they are a part of you all right I  want to really want to make that clear because  

onları göremezsin ama onlar senin bir parçan tamam bunu gerçekten açıklığa kavuşturmak istiyorum çünkü

this is what natives are talking about they don't  they don't really think about it logically but for  

yerlilerin bahsettiği şey bu aslında mantıklı düşünmüyorlar ama

understanding the grammar this is what we're  saying okay so part of this like let's say

dilbilgisini anlamak için bunu söylüyoruz tamam bunun bir kısmı, diyelim ki

part of this person is a teacher

bu kişinin bir kısmı öğretmen, bu

so I have this experience all right so I was a  teacher I used to be a teacher maybe you are a  

yüzden bu deneyimi yaşadım tamam yani ben bir öğretmendim, belki

teacher now or you are a baseball player or you  ate some pizza one time these are all different  

şimdi bir   öğretmensiniz veya bir beyzbol oyuncususunuz veya biraz pizza yediniz bir zamanlar bunların hepsi

experiences that make you up and so when we're  talking about I have had this so I like meaning  

sizi oluşturan farklı         deneyimlerdir ve bu yüzden bunu  yaşadım   yani

like me right now I had this experience so I had  I and then this one I have had this experience  

şu an   benim gibi   bu deneyimi yaşadım   bu yüzden     yaşadım ve sonra bu ,   bu deneyimi yaşadım

so I we would say that is I have had to eat so  this experience you have that right now in the  

yani ben yemek zorunda kaldım yani bu deneyimi şu anda yaşıyorsun bu yüzden buna sahibiz yani bende var yani

present that's why we have it so I have so  I have the experience of having to eat and  

yemek zorunda olma deneyimim var ve

it's it sounds funny when we explain it in the  present like that but this is what you're saying  

bunu şimdiki zamanda açıkladığımızda kulağa komik geliyor öyle ama sen böyle diyorsun

okay so if you're just talking about the  past by itself yesterday I had to eat  

tamam yani eğer sadece  geçmişten bahsediyorsan dün yemek zorundaydım

yesterday I had to eat but if you want to talk  about this as like a part of you it's like a part  

dün yemek zorundaydım ama bunun hakkında  senin bir parçan gibi konuşmak istersen, bu sanki bir

of your experience have you ever had to eat and  it's a funny way of saying this so have you ever

deneyiminizin bir bölümünde hiç yemek zorunda kaldınız mı ve bunu söylemenin komik bir yolu, hiç yaptınız mı

and no so this is a basic the basic  question is do you have the experience  

ve hayır yani bu temel  temel soru, deneyiminiz var mı   bir

do you have the experience as part of you  have you ever talked before have you ever  

parçanız olarak deneyiminiz var mı hiç daha önce konuştun mu hiç

had pizza have you ever eaten something have  you ever eaten Chinese food okay we're talking  

pizza yedin mi hiç bir şey yedin mi hiç Çin yemeği yedin mi tamam

about who you are it's the experiences that you  have about yourself so have you ever had to eat

kim olduğun hakkında konuşuyoruz bu kendinle ilgili sahip olduğun deneyimler yani hiç yemek zorunda kaldın mı

now it sounds funny but the basic idea is we're  talking about the experience as like a part of you  

şimdi kulağa komik geliyor ama temel fikir deneyimden sizin bir parçanız olarak mı bahsediyoruz

all right the experience is like a a part of  you and not just the the thing itself but this  

pekala deneyim sizin bir parçanız gibidir ve sadece şeyin kendisinden değil, bu   bu

is how you you can start making longer and more  interesting things and and again it it comes into  

şekilde daha uzun ve daha ilginç şeyler yapmaya başlayabilirsiniz ve ve yine o

your mind and at first you're like well that  doesn't make any sense like have had to have  

aklınıza   gelir ve ilk başta iyi gibisiniz bu hiçbir anlam ifade etmiyor

why are they saying that but if you understand  it from the pieces and think about it more from  

neden bunu söylüyorlar ama eğer bunu parçalardan anlıyorsanız ve daha çok

the situation you're talking about who you  are as a person so I am these experiences  

konuştuğunuz durumdan düşünüyorsanız sen kişi olarak ben de bu deneyimlerim

okay so I am a teacher I am someone who who ate  pizza someone who uh lived in Germany someone  

tamam yani ben bir öğretmenim pizza yiyen biriyim Almanya'da yaşamış biri

who you know all these different things someone  who feels fear someone who feels happiness maybe  

tüm bu farklı şeyleri bildiğin biri korku hisseden biri mutluluk hisseden biri belki

you have a more realistic exam all right give me  give me a verb you want to you want to understand

sende bir daha gerçekçi sınav pekala bana anlamak istediğin bir fiil ver

and we'll go through it again we'll  go through it again I want to make  

ve tekrar üzerinden geçelim tekrar üzerinden geçeceğiz

sure you get lots of examples  and make sure you understand  

bol bol örnek aldığından ve tekrar anladığından emin olmak istiyorum

again it's the same basic idea we're starting  with have to hold something it's a part of you  

başladığımız aynı temel fikir bir şeyi tutmak zorunda o

I have whatever that thing is okay so  it doesn't matter what the thing is

it's something you own or you control  or it's a part of you in some way  

senin bir parçan yol

so here's you I know it's a funny picture of you  all right so I have and then what do you have  

işte buradasın biliyorum bu senin komik bir resmin pekala bende var ve sonra sende ne var

so lots of different things can fill this space  so I have two eyes I have two ears I have hair I  

bu boşluğu pek çok farklı şey doldurabilir yani iki gözüm var iki kulağım var saçım var

have this color skin I have a brother I have  a sister I have fear so you can talk about  

bu ten rengine sahibim ben Bir erkek kardeşim var Bir kız kardeşim var Korktuğum şeyler hakkında konuşabilmeniz için sahip olduğunuz

things that you have feelings that you have  uh and we're talking about experiences also  

hisleriniz ve biz de deneyimlerden bahsediyoruz  bu

so when we're talking about uh experiences it's  the same idea it's just a part of you so these  

nedenle deneyimlerden bahsederken bu aynı fikir, bu sadece onun bir parçası yani bu

experiences are a part of you just like your  eyes or your ears I have a sore throat to be  

deneyimler sizin bir parçanızdır tıpkı gözleriniz veya kulaklarınız gibi Boğazım ağrıyor

a musician okay so I have and you want to  be something so you can say I am a musician

müzisyen olmak için   tamam öyleyse var ve siz bir şey  olmak istiyorsunuz ki ben müzisyenim diyebilesiniz

I'm going to write that badly but yes I am a  musician all right so I am a musician that's  

bunu yazacağım kötü ama evet ben bir müzisyenim tamam yani ben

who you are it's part of you I am a teacher  I am a dog walker I am a musician whatever  

bir

whatever your thing is okay so I am a musician  or you can say I have and you want to talk about  

müzisyenim bu sen kimsin bu senin bir parçan Ben yaşadım ve bunun deneyimi hakkında konuşmak istiyorsunuz, sanki bir

the experience of that like like you have been  doing it for a while you're talking about the  

süredir bunu yapıyormuşsunuz gibi,

experience so I am a musician and I have been  we're talking about that experience in time  

deneyimden bahsediyorsunuz, bu yüzden ben bir müzisyenim ve ben zaman içinde bu deneyimden bahsediyordum,

so I am a musician right now I am and you started  being a musician I became a musician so I became  

yani ben şu anda bir müzisyenim ve sen müzisyen olmaya başladın ben müzisyen oldum böylece bu noktada

where you started playing an  instrument whatever that is at  

bir enstrüman çalmaya başladığın yer oldum

this point and you're still doing it  now and if you want to describe this  

ve şu anda hala çalıyorsun ve bunu tarif etmek istersen   ben

I have been a musician I have been a musician  for a while I haven't had a shower in a month  

oldum müzisyen bir süredir müzisyenim  bir aydır duş almadım

I hope not I haven't had a shower in a  month so I have not done something same idea  

umarım bir  aydır duş almadım bu yüzden aynı fikirde bir şey yapmadım

all right so salmon this is a grammar lesson but  the point is to learn the grammar and understand  

pekala somon bu bir gramer dersi ama mesele dilbilgisini öğrenmek ve

the grammar like and Native but I want to  get people people get really stuck on this  

dilbilgisini anlamaktır, örneğin ve Native gibi ama ben insanların bu tür şeylere gerçekten takılıp kalmasını sağlamak istiyorum,

on this kind of thing they're they're trying to  think about the words individually rather than  

sözcükleri tek tek düşünmeye çalışıyorlar,

understanding it like a native and you understand  it like a native as you get more examples and and  

sözcükleri bir tür gibi anlamaktansa yerel ve daha fazla örnek aldıkça onu bir yerel gibi anlıyorsunuz ve ve

slowly sometimes quickly but usually you get a  few examples and and it becomes clear for you  

yavaş bazen hızlı ama genellikle birkaç örnek alırsınız ve ve sizin için netleşir   bu

all right that's why we're going over these  so this is called naturally varied review  

yüzden bunların üzerinden geçiyoruz  bu nedenle buna doğal olarak çeşitli inceleme denir   tümü

all right so you get this trying to understand  the foundation what does it mean to say you have  

doğru yani temeli anlamaya çalışırken bunu elde edersiniz  bir şeye sahipsin   tamam demek ne anlama gelir

something all right when you when you try to  understand just the word have by itself have

sadece  have tek başına have kelimesini anlamaya çalıştığınızda

there are lots of General meanings about this  like to have to hold to be a part of you in some  

bununla ilgili pek çok Genel anlam vardır  olmak zorunda olmak zorunda olmak gibi bir şekilde senin bir parçan

way or you own it or you control it all right it  just means it's like a part of you in some way

ya da ona sahipsin ya da kontrol ediyorsun tamam mı bu sadece bir şekilde senin bir parçan gibi olduğu anlamına gelir yani

so the understanding is experience yeah  it's the same it's the same idea so you  

anlayış deneyimdir evet aynı fikir aynı fikir bu yüzden

can have an experience that's why we we  use the word like have and experience

bir deneyim yaşayabilirsin bu yüzden biz sahip olmak ve deneyimlemek gibi kelimeyi kullanırız,

this is a regular irregular usage of the word  

bu, kelimenin düzenli ve düzensiz bir kullanımıdır

so think about all the amazing experiences you  can have if you go to Disney World or something  

bu nedenle, Disney World'e veya başka bir şeye giderseniz   yaşayabileceğiniz tüm harika deneyimleri düşünün   pekala, bu

all right so you can have so I had the most  amazing experience but this this idea of like  

nedenle, ben en harika deneyimi yaşadım ama bu fikir deneyime sahip olmak

to have experience experience means something  you do or something you feel it's the same idea  

deneyime sahip olmak, yaptığınız bir şey veya hissettiğiniz bir şey anlamına gelir, aynı fikir

okay to have fear is to have an experience you're  experiencing fear okay I have eyes I have power  

tamam korkmak bir deneyim yaşamaktır korkuyu deneyimliyorsunuz tamam gözlerim var gücüm var

I have cried I have fears I have a brother I have  dreamed with her I have bad habits okay and as you  

ağladım korkularım var sahip olduğum bir erkek kardeş onunla rüya gördüm kötü alışkanlıklarım var tamam ve sen

say this more and more the best explanation I've  seen okay so you have seen the best explanation  

bunu gittikçe daha fazla ifade ettikçe gördüğüm en iyi açıklama tamam bu yüzden gördüğün en iyi açıklamayı gördün

you have seen so it means you have seen many  explanations and now oh this is the best one  

yani bu birçok açıklama gördüğün anlamına geliyor ve şimdi oh bu en iyisi   pekala,

all right I have a giant vocabulary my writing  is perfect however I can't remember my vocabulary  

dev bir kelime dağarcığım var yazım mükemmel ancak kelime dağarcığımı hatırlayamıyorum

yeah so this video specifically is just talking  about the word have but if you if you get the  

evet, yani bu video özellikle sahip  kelimesinden bahsediyor, ancak   daha

deeper message the deeper message of this class  this lesson here this little little workshop  

derin mesajı alırsanız, bu sınıfın daha derin mesajını alırsınız bu ders burada bu küçük küçük atölye

about one word it just is talking about learning  like a native and if you do this with everything  

bir kelimeyle ilgili bir yerli gibi  öğrenmekten bahsediyor ve bunu

with all the things that you learn the vocabulary  pronunciation grammar it all works together okay  

her şeyle birlikte   öğrendiğiniz her şeyle birlikte kelime telaffuz dilbilgisi hepsi birlikte çalışıyor tamam

if you do this you will become a fluent speaker  I do have experience and this is another thing  

bunu yaparsanız bir akıcı konuşmacı Deneyimim var ve bu başka bir şey

so like when people go to a job interview  do they say do you have experience with what  

yani insanlar bir iş görüşmesine gittiklerinde  neyle ilgili deneyiminiz var mı?

I have experience teaching I have experience  in sales I have experience in whatever  

okay all right let me go back and make  sure people aren't falling behind over here  

ve insanların burada geride kalmadığından emin olun   ah,

uh some amazing class I was able to understand  these have been thank you yeah so again it's  

anlayabildiğim harika bir ders bunlar teşekkür ederim evet, yani tekrar

just it's it the only difference is you're  talking about the experience or as a part of you  

sadece  tek fark deneyimden veya sizin bir parçanız olarak   konuşuyor olmanızdır

that's that's the real the real difference  when people say have you done something  

gerçek fark budur insanlar bir şey yaptın mı dediğinde   bu

that's a it's a very short way of saying are you  the kind of person or are you someone who has  

çok kısa bir şekilde sen böyle bir insan mısın yoksa   bu deneyime sahip biri misin?

this experience so you can have remember you can  have physical things about yourself you can have  

eyes you can have ears you can have a mouth you  can have this these are physical things that you  

gözleriniz olabilir kulaklarınız olabilir ağzınız olabilir buna sahip olabilirsiniz buna sahip olabilirsiniz bunlar görebildiğiniz fiziksel şeylerdir

can see so when a young child starts learning the  language for the first time this is how they learn  

yani küçük bir çocuk dili ilk kez öğrenmeye başladığında bu şekilde öğrenirler

what do you have like I have uh I have a brother  I have a sister I have you know I have black hair  

neleriniz var benim gibi uh ben bir erkek kardeşim var bir kız kardeşim var biliyorsun siyah saçlarım

or whatever a black shirt I have a parent I  have two parents I have a grandmother I have a  

veya her neyse siyah gömleğim var bir ebeveynim iki ebeveynim var bir büyükannem var bir

family so have done again I have done something  before I have played I have it's the same idea  

ailem var bu yüzden tekrar yaptım oynamadan önce bir şeyler yaptım yaptım aynı fikir   bu

so I have played or I have done something before  same idea okay I know it the those those grammar  

yüzden daha önce oynadım veya daha önce bir şey yaptım  aynı fikir tamam biliyorum o dilbilgisi

points are a little bit uh so you have a nice  smile you have a nice smile excellent you have  

noktaları biraz uh yani hoş bir gülüşünüz var hoş bir gülümsemeniz var mükemmel siz

a nice smile all right again same thing it's  easy to understand having something physical  

yine güzel bir gülümsemeniz var tamam mı aynı şey fiziksel bir şeye sahip olmayı anlamak kolaydır

because you can see it or even seeing like a  brother or a sister like they're not stuck to me  

çünkü onu görebilir veya hatta bir erkek veya kız kardeş gibi görünebilirsiniz; onlar bana bağlı değiller

my brother or sister is not stuck to me they're  not on me but these are the general ideas about  

erkek veya kız kardeşim bana bağlı değil onlar bende değiller ama bunlar hakkında genel fikirler

have so to have something physical or you can  have something close to you something that you  

fiziksel bir şeye sahip olmanız veya size  yakın  bir şeye sahip olmanız

own like I have a marker in my hand but I have a  classroom that's maybe in a in a different place  

gibi elimde bir keçeli kalem var ama bir sınıfım var  belki farklı bir yerde

all right so I've played baseball before  I played baseball before yep so in that  

pekala bu yüzden beyzbol oynadım evet daha önce beyzbol oynadım yani bu

way it's the same thing so we'll look at  this example the baseball example again

şekilde aynı şey yani bu örneğe beyzbol örneğine tekrar bakacağız

so what is what is the difference  between these two things  

yani bu iki şey arasındaki fark nedir

so I have well actually we'll do  it we'll do this one so I played

yani ben de aslında yapacağız yapacağız yapacağız yapacağız bunu yap bu yüzden oynadım

I played baseball I have

beyzbol oynadım

all right is one word different I played baseball  and I have played baseball what's the difference  

tamam tamam bir kelime farklı beyzbol oynadım ve beyzbol oynadım  fark nedir

when natives are saying these what do  they what do they really mean by that  

yerliler bunları söylerken bununla gerçekte ne demek istiyorlar

okay I played baseball again we'll draw our little  Circle in lines here simple timeline this is now

tamam tekrar beyzbol oynadım biz' Küçük Çemberimizi buradaki çizgilerle çizeceğiz basit zaman çizelgesi bu şimdi

I played baseball you're talking about something  that happened in the past at this point I played  

beyzbol oynadım geçmişte olan bir şeyden bahsediyorsunuz bu noktada

baseball all right I have played baseball  what's the difference what's the difference  

beyzbol oynadım tamam beyzbol oynadım fark nedir fark nedir

I played baseball I I have played baseball  they're both talking about the same thing  

beyzbol oynadım bende var beyzbol oynadı ikisi de aynı şeyden bahsediyor

it's just like a slight a slight difference is  that this one is saying like this is a part of me  

bu tıpkı küçük bir fark gibi bu benim bir parçammış gibi söylüyor

I have played baseball it's an experience that  is a part of me now I have played baseball all  

Beyzbol oynadım bu bir deneyim artık benim bir parçam oldu beyzbol oynadım tamam

right but if you just say I played baseball if  you're just talking about the activity it's just  

ama sadece beyzbol oynadım dersen eğer sadece aktiviteden bahsediyorsan bu sadece

something that you did so in conversations when  you talk about what did you do yesterday tell me  

konuşmalarda yaptığın bir şeydir dün ne yaptın hakkında konuşurken bana

something you did yesterday oh I played baseball  you wouldn't say I have played baseball because  

dün yaptığın bir şeyi söyle oh beysbol oynadım yapmazsın beysbol oynadığımı söyleme çünkü

you're not talking about yourself you're just  talking about the experience I played baseball  

kendin hakkında konuşmuyorsun sadece deneyimden bahsediyorsun  dün beyzbol oynadım   dün

yesterday I ran a mile yesterday I walked  my dog yesterday I ate some chicken  

bir mil koştum dün köpeğimi gezdirdim dün biraz tavuk yedim  pekala bu

all right so I've done with you or I am done  with you yes so if you want to talk about like  

yüzden seninle işim bitti veya seninle işim bitti evet yani eğer biriyle işinin bittiği hakkında konuşmak istiyorsan

being done with someone to be done with someone  that's a little bit different than this one  

bundan biraz farklı olan birisiyle işinin bitmesi

to be done with someone means you're you're  finished with that thing or to be done with a  

demek o şeyle işin bittiği anlamına gelir

person like I don't want to speak with you anymore  I'm done with that I'm done with that person I'm  

artık seninle konuşmak istemiyorum gibi biriyle işim bitti o kişiyle işim bitti,

done with that which is different from have but  yes then you can use it that way so be careful  

sahip olduğumdan farklı olanla işim bitti ama evet o zaman bu şekilde kullanabilirsin öyle olsun dikkatli

with that that's a very strong language I'm  done with you but you can talk about being done  

bu çok güçlü bir dil sizinle işim bitirdim ancak

like I'm done with my research paper just in a in  like the grammar is is fine it's not bad language  

araştırma makalemle işim bitti gibi bir anda yaptığım hakkında konuşabilirsiniz gibi dilbilgisi iyi, kötü bir dil değil

okay so let's see different and amazing  explanation I played baseball but may not  

tamam o halde farklı görelim ve inanılmaz açıklama Beyzbol oynadım ama

play anymore I have played baseball and make you  play now it has nothing to do with it okay so I  

artık oynayamayabilirim Beyzbol oynadım ve şimdi oynamanızı sağladım bunun bununla hiçbir ilgisi yok tamam yani

want to make it like people are still you're  still thinking like a student it's like wait  

insanlar hala öyleymiş gibi yapmak istiyorum siz hala bir öğrenci gibi düşünüyorsunuz bu sanki

a minute what is it the only difference the only  difference is whether you're talking about just  

bir dakika bekleyin tek fark nedir tek fark şu ki sadece

the event that you did something that you did I've  watched your videos yes so something that you did  

olaydan mı bahsediyorsun senin yaptığın bir şeyi yaptığın videolarını izledim evet yani yaptığın bir şeyden mi yoksa

or is it a part of you now it is a part of you  any anything that you do becomes a part of you  

bu senin bir parçan mı şimdi bu senin bir parçan mı senin yaptığın herhangi bir şey senin bir parçan olur

but how are you talking about that do you  care is that what you is that what you mean  

ama bundan nasıl bahsediyorsun umurunda mı senin ne demek istediğini

so in a regular conversation when someone asks me  what did you do yesterday they're not asking about  

yani normal bir sohbette biri bana dün ne yaptın diye sorduğunda sormuyorlar

who I am they're just asking you know did I do  something so the event so this one it's just the  

kim olduğumu soruyorlar sadece bir şey yapıp yapmadığımı soruyorlar yani olay yani bu sadece

event e-v-e-n-t so we're talking about the event  the activity whatever that is so I played baseball  

olay a-v-e-n-t yani olay hakkında konuşuyoruz aktivite her neyse o yüzden beyzbol oynadım   işte

that's what this is I played baseball but I have  played it's like you're talking about who you are

bu buydu ben beyzbol oynadım ama oynadım sanki kim olduğunuzdan bahsediyorsunuz tamam

all right it's really asking about  the person it's asking about you  

gerçekten sizi sorduğu kişiyi soruyor

are you someone who has played baseball

beyzbol oynayan biri misiniz

have you ever been to some place this  is about just an event in your life  

hiç bir yere gittiniz mi bu sadece hayatınızdaki bir olay hakkında

not a part of you well it's in in this case  you're you're really asking about the person  

değil senin bir parçan bu durumda gerçekten kişi hakkında soru soruyorsun

you're not asking about the event you're  asking like are you the kind of person  

olay hakkında soru sormuyorsun  soruyorsun

who has done this before so the simple way to  say that is have you ever done something but I'm  

bunu daha önce yapmış bir tür insan mısın   yani bunu yapmanın basit yolu hiç bir şey yaptın mı ama ben

asking like is it a part of you okay I know this  it sounds like a weird idea but the difference is  

senin bir parçan mı diye soruyorum tamam biliyorum  kulağa garip bir fikir gibi geliyor ama fark şu ki

when you meet someone you're asking about them  because you don't know what they did yesterday  

biriyle tanıştığında onlar hakkında soru soruyorsun çünkü bilmiyorsun dün ne yaptıklarını

or you're you're you're trying to learn about  the person that's why we speak about the person

veya siz kişi hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorsunuz bu yüzden o kişi hakkında konuşuyoruz

okay so who are you that's that's what you're  asking when you meet someone for the first time  

tamam peki siz kimsiniz biriyle ilk tanıştığınızda bunu soruyorsunuz   kimsiniz

who are you all right so I don't know anything  about about just events in your life I want to  

pekala, sadece hayatındaki olaylar hakkında hiçbir şey bilmiyorum

know who you are are you the kind of person are  you someone who has done this have you ever did  

kim olduğunu bilmek istiyorum sen böyle bir insansın bunu yapmış mıydın hiç yaptın mı

this have you ever you know like those kinds of  examples I'm asking about that I'm not asking what  

hiç biliyor musun bu tür şeyler gibi örnekler bunu soruyorum ne yaptığını sormuyorum

you did I'm asking have you ever all right I'm  asking about you but if I'm if I saw you yesterday  

hiç iyi misin diye soruyorum seni soruyorum ama eğer seni dün görseydim

and I say oh hey what did you do yesterday I'm  talking about the event I want to know about  

ve ah hey dün ne yaptın derim Bilmek istediğim olaydan bahsediyorum

what are the different events that you did now  the the thing is like they're basically the same  

şu anda yaptığınız farklı olaylar neler mesele şu ki temelde aynılar

it's just when you're you're thinking differently  about them uh when you when you think about them  

sadece siz farklı düşünürken onlar hakkında farklı düşünüyorsunuz uh siz ne zaman onları

in this way this is how natives now natives  will not explain this to you I'm I'm kind of  

bu şekilde düşünün, şimdi yerliler bunu size nasıl açıklamayacaklar Ben bir şekilde

revealing the way natives think about the grammar  even though they don't think about it this way  

yerlilerin dil bilgisi hakkında bu şekilde düşünmeseler de bu şekilde düşünmelerini açıklıyorum

okay but this is what's happening so when you  meet someone for the first time have you ever

tamam ama olan bu oluyor yani biriyle ilk kez tanıştığında hiç iyi misin

all right now you don't have to say ever you  can just say have you played have you done  

şimdi hiç iyi misin demek zorunda değilsin sadece oynadın mı yaptın mı diyebilirsin her

have you whatever it just means have you the  experience all right it's another way of saying

ne anlama geliyorsa deneyimin var tamam mı başka bir yolu

it's almost like a kind of like an  old like an Old English you know from  

neredeyse bir tür eski gibi eski gibi eski bir İngiliz gibi Shakespeare'den bildiğiniz gibi

Shakespeare times way of asking the word  all right so do you have this experience

kelimeyi sormanın bir yolu peki bu deneyime sahip misiniz

that's the question so do you have the  experience all right do you have that  

soru bu yani deneyime sahip misiniz pekala bu deneyime sahip misiniz evet ben

experience yes I have that experience  all right but we're just we're changing  

o deneyimi yaşa tamam ama biz sadece

the order of it and it almost sounds  like Old English it's like have you

sırasını değiştiriyoruz ve kulağa neredeyse Eski İngilizce gibi geliyor, bu

have you the experience

deneyimi yaşadın mı

so have you ever have you ever it's the same thing  okay so often in it in like a job interview people  

yani hiç yaşadın mı hiç aynı şey tamam çok sık bir iş görüşmesi gibi insanlar

will just ask you do you have you know like this  experience okay so do you have uh experience with  

size sadece şunu soracak: böyle bir deneyiminiz var mı?

with handling people managing money do you have  experience with sales do you have experience  

with marketing do you have experience with uh  accounting okay but we're just talking about  

ama biz sadece bundan bahsediyoruz

this like all of these things are experiences  and these are experiences okay everything is  

tüm bunlar deneyimmiş gibi ve bunlar deneyimler tamam her şey   bu bir deneyim

it's like an experience it's something that  you that happens to you or something that you  

gibi bu senin başına gelen bir şey veya senin yaptığın bir şey

do but the question is are we talking about  the thing or are we talking about the person  

ama soru şu ki şeyden mi bahsediyoruz  yoksa kişi hakkında mı konuşuyoruz   pekala

all right let me go back make sure I really want  to make sure you guys understand so I used to  

geri döneyim emin olun  gerçekten sizin  anladığınızdan  emin olmak istiyorum bu yüzden

play I've never pictured this idea very good  same idea so I have never pictured this idea  

oynardım Bu fikri hiç aklıma getirmedim çok iyi aynı fikir bu yüzden bu fikri hiç düşünmedim

I've never pictured this idea if  you're talking about this yes most  

hiç düşünmedim bu fikir hakkında konuşuyorsanız, evet çoğu

people are are thinking about the  grammar they're thinking about words  

insanlar gramer hakkında düşünüyor, deneyimler hakkında değil, kelimeler hakkında düşünüyorlar, bu

not experiences so natives are thinking  about they're thinking about situations

nedenle yerliler hakkında düşünüyorlar, durumlar hakkında düşünüyorlar

and then connecting that with words situations are  connected with words okay most English Learners  

ve sonra bunu kelimelerle ilişkilendiriyorlar, durumlar kelimelerle bağlantılı, tamam İngilizce Öğrenenlerin çoğu   kendi

are taking a word in their native language  and then connecting that to English they're  

ana dillerinde bir kelime alıyor ve sonra bunu İngilizce'ye

Translating that that's why they get really  confused they're not thinking about it like a  

bağlıyorlar   Bu yüzden gerçekten  kafalarının karıştığını tercüme ediyorlar, anadili gibi düşünmüyorlar

native speaker and native speakers are doing this  unconsciously this is how they're thinking about  

ve anadili İngilizce olanlar bunu bilinçsizce yapıyorlar, işte böyle yapıyorlar

it oh have you ever done something do you have the  experience it would sound weird to ask someone oh  

bunu düşünüyorum oh hiç bir şey yaptın mı deneyimin var mı birine sormak garip gelebilir oh gitar

do you have the experience of of uh playing a  guitar we would just say oh like have you ever  

çalma deneyimin var mı biz sadece şöyle deriz oh mesela hiç yaptın mı

or have you played have you the experience do you  have the experience it's the same thing we're just  

veya çaldın mı var mı tecrüben var mı tecrüben aynı şey sadece

changing the word order but we're asking about the  person who are you who are you not what did you do  

kelime sırasını değiştiriyoruz ama kişi hakkında soruyoruz kimsin sen kimsin ne yaptın ne yaptın

okay the answer in the job interview should that  be used in past participle well you can say yes  

tamam cevap iş görüşmesinde kullanılır mı geçmiş ortacı evet diyebilirsin

I I have I have experience doing that it's the  same you you would answer the nice thing about  

ben bunu yapmakta deneyimim var soruları yanıtlamanın güzel yanı aynı

answering questions is that you get the same  thing you're kind of flipping it back on itself  

şeyi elde ediyor olmandır bir bakıma kendi kendine geri çeviriyorsun tamam

all right so have you ever you can say yes I have  or do you have experience that yes I do so yes I  

öyleyse hiç yaptın mı Evet diyebilirsiniz deneyimim var veya sizin var mı bu evet evet öyle evet

have experience in sales because you're talking  about it's talking about who you are you still  

satış deneyimim var çünkü konuşuyorsunuz bu kim olduğunuzdan bahsediyor hala

have experience in sales it doesn't matter today  or 20 years from now you still have experience  

satış deneyiminiz var bugün veya 20 yıl sonra farketmez şimdi hala deneyimin var

like the experience is always with you so you keep  doing it so you have that you have that experience  

deneyim her zaman seninle olduğu gibi yapmaya devam et ki o deneyime sahipsin

don't worry about the like the time like you it  doesn't matter when it happens you still have  

zaman gibi şeyler için endişelenme senin gibi ne zaman olduğu önemli değil hala

that experience so today you are learning  this lesson with me and now you have that  

o deneyime sahipsin yani bugün bu dersi benimle öğreniyorsunuz ve şimdi o

experience I I have the experience I learned so  I have learned that lesson with you on that day  

deneyime sahipsiniz Ben öğrendiğim deneyime sahibim bu yüzden o dersi sizinle o gün öğrendim

all right so it includes a pass the president  would be something like past for experiences and  

tamam yani bir geçiş içeriyor başkan deneyimler ve olaylar için geçmiş gibi bir şey olur

events and president think no no it doesn't  matter what what it is it's all experiences  

ve başkan düşün hayır hayır ne olduğu önemli değil tüm deneyimler

okay so we're just talking about different  different verbs but you can you can talk  

tamam yani biz sadece farklı farklı fiillerden bahsediyoruz ama sen

about a feeling or uh or a mental state  so if you're talking about right now

bir duygu ya da ah ya da zihinsel bir durum hakkında konuşabilirsin yani doğru hakkında konuşuyorsan şimdi

so I am something  

yani ben bir şeyim

I am scared that's the experience I'm having  right now that's my present experience I am scared  

Korkarım bu benim yaşadığım deneyim  şu anki deneyimim bu korkuyorum

I am scared I am scared okay very simple it's  a feeling I have so I have the feeling of being  

Korkuyorum korkuyorum tamam çok basit bu bende bir duygu bu yüzden

scared all right or if you want to talk  about just a simple past so I was scared  

korkmuş gibi hissediyorum tamam mı yoksa sadece basit bir geçmişten bahsetmek istiyorsun bu yüzden korktum

but because you were scared now you have that  experience so I have been scared before yes I have  

ama sen şimdi korktuğun için o  deneyimi yaşıyorsun bu yüzden ben daha önce korkmuştum evet korkmuştum bu yüzden sadece

been scared so even just one time I have been you  had that experience so I have been scared before  

bir kez ben oldum sen bu deneyimi yaşadın bu yüzden ben de oldum daha önce korkmuştum

so if you say who are you I am scared we wouldn't  really talk about that like because it's not it's  

yani kimsin dersen korkarım bunun hakkında gerçekten konuşmazdık çünkü o değil   o

it's a it's a part of you it's something you  have all right you are not fear it's something  

senin bir parçan bu sende olan bir şey tamam korkmuyorsun o bir şey

you have you have the experience all right so  right now you are you're talking about like  

sende var deneyimin var pekala şu anda hakkında konuşuyorsun   bu bir

it's a it's it's a different way of saying  that so what's another way of saying this  

bu bunu söylemenin farklı bir yolu peki bunu söylemenin başka bir

another way of saying I am scared what would  be another another simple way of saying that

yolu   korkuyorum demenin başka bir yolu nedir  korkum olduğunu söylemenin başka bir basit yolu ne olabilir Korktuğum

I have fear

I am scared as I have fear  I I am experiencing fear  

kadar korkuyorum Ben korku yaşıyorum

so I am experiencing fear same thing  all right so all of these it doesn't  

bu yüzden korkuyu yaşıyorum aynı şey tamam yani tüm bunların

matter if you're talking about an action or a  feeling or something like you physically held  

bir eylemden veya hissedişten veya fiziksel olarak tuttuğunuz gibi bir şeyden

or whatever it doesn't matter all you're doing  is changing the time when you did that thing

veya her ne olursa olsun bahsediyor olmanız farketmez Tek yaptığın şey o şeyi yaptığın zamanı değiştirmek vay

wow stegosaurus from Taiwan I have a Stegosaurus  I have a pet stegosaurus all right does this make  

Tayvan'dan stegosaurus Benim bir Stegosaurus'um var  Evcil bir stegosaurus'um var pekala bu mantıklı mı?

sense I hope I hope you guys are starting to get  it we so we started very simply just talking about  

çok

having something all right very simple I'm having  something I'm holding something I have a marker  

basit bir şeye sahip olmaktan bahsetmeye başladım tamam çok basit bir şey yaşıyorum bir şey tutuyorum elimde bir keçeli kalem var bu

in my hand it's the same idea so just like I'm  physically having something or I physically have  

aynı fikir yani tıpkı fiziksel olarak bir şeye sahip olduğum veya fiziksel olarak bir şeye sahip

something I have a phobia that's true hint from  Libya I got it all right fantastic now you might  

olduğum gibi fobi bu  Libya'dan gerçek bir ipucu  Tamam anladım harika şimdi

not use it perfectly all the time but you should  be thinking like huh what are all the experiences  

her zaman mükemmel bir şekilde kullanamayabilirsiniz ancak tüm deneyimler neler   diye düşünmeniz gerekir   Sahip olduğum

I have I have experience as a teacher I have  experience as you know many many different things  

bir öğretmen olarak deneyimim var birçoğunun bildiği gibi deneyimim var farklı şeyler

a Stegosaurus in advance work now  it's just the kind of dinosaur  

bir Stegosaurus önceden çalışır şimdi bu tam da bir tür dinozor

I draw a Stegosaurus for you so here's  a I draw a simple body up here do you do  

Sizin için bir Stegosaurus çiziyorum yani işte  buraya basit bir vücut çiziyorum

the stegosaurus has these little spikes  over here and that kind of back just  

stegosaurus'un bu küçük sivri uçları burada  ve bu tür bir sırtı var

all right so hopefully this makes sense  very well explained thanks just found  

tamam öyleyse umarım bu mantıklıdır çok iyi açıklanmış teşekkürler az önce buldum

amazing English teacher fantastic well it's a  pleasure to have to have you here to have you  

harika İngilizce öğretmeni harika pek bir senin burada olmana sahip olmak bir zevk   burada

here it's a pleasure to have you here so have is  a very useful word and most people they think oh  

olman bir zevk bu yüzden sahip çok yararlı bir kelimedir ve çoğu insanın ah

have like well that's just some basic English  I know what that means but then they struggle  

beğendiklerini düşünürler peki bu sadece bazı temel İngilizce bunun ne anlama geldiğini biliyorum ama sonra

with this more difficult stuff all right you get  the foundation right you really understand what  

bu daha zor şeylerle mücadele ediyorlar tamam tamam temeli doğru anladınız

it means and there are lots of different ways to  understand that okay remember to have something  

bunun ne anlama geldiğini gerçekten anlıyorsunuz ve bunu anlamanın pek çok farklı yolu var tamam tamam bir şeye sahip olmayı unutmayın

and we're just talking about like very very simple  even a child would understand what do you have in  

ve biz sadece çok çok basit bir şeyden bahsediyorum bir çocuk bile elinde ne olduğunu anlayabilir

your hand I have a marker okay could you give me  some tips for dealing with anxiety while talking  

bir kalemim var tamam, bana İngilizce konuşurken kaygıyla başa çıkmak için bazı ipuçları verebilir misiniz

with English all right so people have uh kind  of more questions about that I might have to say  

pekala  böylece insanların daha fazla sorusu olur bununla ilgili olarak şunu söylemem gerekebilir

that for another time I've covered that actually  in many videos and actually cover that in fluent  

daha önce  bunu aslında birçok videoda  ele aldım ve aslında bunu

for life as well I have a whole program about  that called the Insight which is actually very  

yaşam için   akıcı bir şekilde   ele aldım. Insight adlı bununla ilgili  koca bir programım var ve bu aslında çok

interesting it's more kind of mindset psychology  stuff but in general the most fundamental thing  

ilginç, daha çok bir tür zihniyet psikoloji  böyle şeyler ama genel olarak

about uh about feeling more confident in language  is really understanding the language well  

dilde daha özgüvenli hissetmeyle ilgili   en temel şey dili gerçekten iyi anlamaktır

okay why do you have a marker in your hand that's  another very again excellent use why do I have a  

tamam neden elinizde bir kalem var ki bu yine çok mükemmel bir kullanım neden benim bir

marker I have two markers I have three markers  and as you get used to using the language as you  

işaretçim var iki işaretçim var I üç işaretleyiciye sahip ve siz dili kullanmaya alıştıkça

start feeling more confident about it that's how  you start really speaking well most Learners have  

bu konuda kendinize daha fazla güvenmeye başladıkça bu şekilde gerçekten iyi konuşmaya başlarsınız   çoğu Öğrenci  konuşmada

trouble speaking because they get stuck they  think okay I know what the word have is so I  

sorun yaşar çünkü takılıp kalırlar

don't really need to understand it in like in a  way that a native would understand but a native  

tamam diye düşünürler. Bunu gerçekten bir yerlinin anlayacağı şekilde anlamanıza gerek yok ama bir yerli

has no trouble speaking and you probably have no  anxiety speaking your native language all right  

konuşmada sorun yaşamıyor ve muhtemelen sizin ana dilinizi konuşmakta hiç endişeniz yok pekala

so it's not really about you as a person you  have you have anxiety okay it's like a part of  

yani bu gerçekten bir kişi olarak sizinle ilgili değil sizin kaygınız var tamam sanki bir parçanız gibi

you you have anxiety about learning English or  speaking English I should say you have anxiety  

İngilizce öğrenmek veya İngilizce konuşmak konusunda endişeniz var.

all right to have and to hold through sickness  and in health yes in sickness and in health  

so you have anxiety it's just a part of you  it's something that you have now you can get  

şu anda sahip olduğun bir şeyden

rid of that now I don't have anxiety I do not  have anxiety anymore all right so let's imagine

kurtulabilirsin artık kaygım yok artık kaygım yok pekala o halde tıpkı benim gibi

a person who feels fear

korku hisseden bir kişi hayal edelim

just as I this idea about about having  something be be a part of you okay so right now

bir şeyin senin bir parçan olma fikri hakkında bu fikir tamam mı yani şu anda

I have

I have anxiety so if you're talking  about who you are as a person right now  

kaygım var bu yüzden şu anda bir kişi olarak kim olduğunuz hakkında konuşuyorsanız

you have this experience I am experiencing anxiety  I am feeling anxiety I have anxiety it's the same  

bu deneyimi yaşıyorsunuz kaygı yaşıyorum  kaygı hissediyorum kaygım var bu aynı

thing it just means who you are we're talking  about who you are when you have something okay  

şey bu sadece sizin kim olduğunuz anlamına geliyor biz' kim olduğun hakkında konuşuyorsan bir şeye sahipsen tamam

like you have a marker it's a part of you it's  who you are okay I know like the marker is not  

bir işaretin varmış gibi o senin bir parçandır o senin kim olduğun tamam biliyorum işaretçi

you but it's it's like part of who you are  as a person right now maybe I let go yes at  

sen değilsin ama şu anda bir kişi olarak kim olduğunun bir parçası gibi belki ben bırak gitsin evet şu

the moment okay at the moment so if I if I'm  not now the marker is not a part of me I do  

anda tamam şu anda yani eğer ben değilsem  şimdi işaretçi benim bir parçam değildir

not have a marker it's not a part of me now it  is a part of me okay it's not like growing out  

işaretçim yok o benim bir parçam değil şimdi benim bir parçam tamam öyle değil

of my ear or something okay but the idea is that  you it's it's it's connected to you in some way  

kulağımdan  büyümek falan tamam ama fikir şu ki, sensin, o bir şekilde sana bağlı   pekala bu

all right so I have anxiety very simple from the  present right now but let's say we move into the  

yüzden şu an  şimdiki zamandan  çok basit bir kaygım var ama diyelim  geleceğe taşıdığımızı

future and so like the I don't I don't want to  get too uh uh too tricky with with the moving this  

ve benim gibi Bunu hareket ettirirken çok uh uh fazla hile yapmak istemiyorum

around but let's say uh you you have anxiety  right now and then in the future you do not  

ama diyelim ki şu anda kaygınız var ve gelecekte de

all right so at this point we move kind of  into the future and now we say I don't have  

iyi olmayacaksınız yani bu noktada bir nevi konuya geçiyoruz gelecek ve şimdi kaygım yok diyoruz

anxiety all right so now the new present  like you had anxiety here so I had

pekala yani şimdi sizin gibi yeni şimdiki zamanın burada kaygısı vardı,

I had anxiety so we're just talking about the  event by itself at this point at this moment  

ben de kaygım vardı bu yüzden şu anda bu noktada tek başına olay hakkında konuşuyoruz   bende

I have I have happiness well you can you can kind  of say I have happiness but you can just say I am  

var mutluluk peki yapabilirsin bir nevi mutluluğum var diyebilirsin ama sadece mutluyum diyebilirsin

happy but yeah you're thinking like a native very  good very good so it's the same kind of idea you  

ama evet bir yerli gibi düşünüyorsun çok iyi çok iyi yani bu aynı türden bir fikir sen   içinde

can you can experience happiness to have happiness  in your life yeah you can say that very good so  

mutluluk yaşamak için mutluluğu deneyimleyebilirsin senin hayatın evet bunu çok iyi diyebilirsin yani

I had anxiety so if we moved kind of uh in the in  the future now this is the present and the future  

endişem vardı yani gelecekte bir nevi hareket edersek şimdi bu şimdi ve gelecek

is like or this is the past all right but very  simply I had anxiety all right even if we just  

ya da bu geçmiş gibi pekala ama çok basitçe endişem vardı tamam şimdi   şu andan itibaren düşünsek bile

think about it from the present right now so I  don't have anxiety now I had anxiety in the Pres  

kaygım yok yani kaygım yok Geçmişte

or in the past all right we're just talking about  the event I had anxiety all right I experienced  

veya geçmişte kaygım vardı tamam  sadece olaydan bahsediyoruz kaygım vardı tamam

anxiety but if we want to say I had anxiety as a  part of you how would we say that all right so I  

kaygı yaşadım  ama eğer senin bir parçan olarak kaygım vardı demek istiyoruz bunu nasıl söylerdik peki ben

had anxiety how do we how do we say that as a  part of you like you're asking someone you're  

kaygım vardı bunu nasıl söyleriz bunu bir parçanız olarak birisine soruyormuşsunuz gibi

asking someone about who they are how would we  say that all right I'll give you a second to see  

birine kim olduğunu soruyorsunuz nasıl söyleyeceğiz pekala size bir saniye veriyorum görmeniz için

if you can put that in the comments let's see who  can get the answer first if they get it very good

bunu yorumlara yazarsanız bakalım cevabı ilk kim alacak, eğer çok iyi anladılarsa,

I've had anxiety I have had anxiety  before very good all right so all we  

kaygı yaşadım, kaygı yaşadım  daha önce çok iyi pekala demek istediğimiz şu

mean is like and I'll even I'll write  this out so it's easier to see I have  

ve ben bile bunu yazacağım böylece daha kolay görebilirim kim olduğuma dair

so I have who I am had anxiety that's part of  who I am at one point at one point I had anxiety

kaygılarım var bu kim olduğumun bir parçası bir noktada bir noktada kaygım vardı

so I have this experience I still haven't

yani bu deneyime sahibim hala

okay I still haven't so right now like I  I still have this experience so even even  

iyi değilim şu anda hala öyle değil gibi  hala bu deneyimim var yani   şu

right now I am not feeling anxiety I do not have  anxiety right now but I have I have had anxiety  

anda bile kaygı hissetmiyorum şu anda kaygım yok ama kaygım vardı

I have felt it before same thing so I have felt  

Aynı şeyi daha önce de hissetmiştim bu yüzden

same idea if you want to remove have to make it  easier all right now if you want to change it  

aynı fikri kaldırmak istiyorsan bunu daha kolay hale getirmek zorundasın şimdi değiştirmek istiyorsan yine

again I had so instead of have we're going  to say had down here so I had had anxiety  

öyle yapmıştım yerine burada vardı diyeceğim bu yüzden ben kaygı vardı

we're talking about who you were as a person not  who you are okay who you were all right this is  

bir kişi olarak kim olduğunuzdan bahsediyoruz  kim olduğunuzdan değil  tamam kim olduğunuzdan  bu   bu

the this is the like the kind of tricky thing but  you're thinking about who you are as a person all  

biraz aldatıcı bir şey ama bir kişi olarak kim olduğunuzu düşünüyorsunuz

right so as a person right now I have had anxiety  I have felt that before it's part of me but if you  

tamam  yani şu anda bir insan olarak endişem var  daha önce bunun benim bir parçam olduğunu hissettim ama zaman içinde hareket eden

want to talk about even yourself as a person kind  of moving through time all right I had had anxiety  

bir kişi olarak kendinizden bahsetmek istiyorsanız pekala  endişem vardı

there there was a time when I had anxiety but now  I don't I don't experience that before but it's  

bir zaman vardı kaygı ama şimdi Bunu daha önce deneyimlemiyorum ama   bu

it's really the same thing so I have had anxiety  and I had had anxiety it's really the same thing  

gerçekten aynı şey bu yüzden kaygım vardı ve kaygım vardı bu gerçekten aynı şey   farklı

you're just talking about yourself at different  states like in different times all right yes it  

zamanlarda olduğu gibi farklı durumlarda kendinizden bahsediyorsunuz pekala evet   kulağa

sounds tricky and like but native speakers  will use it like this this is what they mean

aldatıcı geliyor ama ana dili İngilizce olan kişiler bunu şu şekilde kullanacaklar demek istedikleri buydu

I don't understand I had hat yeah so it's it's  a tricky thing where you're talking about like  

Anlamıyorum şapkam vardı evet bu yüzden

this person moving through time all right but  it's it's best to kind of forget about this  

bu kişinin zaman içinde hareket etmesi gibi konuştuğunuz şey aldatıcı bir şey tamam mı ama bunu bir şekilde unutmak

one and just think about who you are now as a  person okay so I had anxiety about something

ve bir kişi olarak şu anda kim olduğunuzu düşünmek en iyisidir, tamam bu yüzden bir şey hakkında endişelendim bir

I have had anxiety about something

şey hakkında endişelendim

my native says I had my coffee night I drank my  coffee it's again it was it was a part of them  

yerlim diyor ki kahvemi içtim gece kahvemi içtim kahvemi içtim yine o onların bir parçası mıydı

at that moment that's what they mean all right  so you're you can you can drink something or you  

o anda demek istedikleri buydu yani sen sen bir şeyler içebilirsin veya sen   akşam

can have something same thing with dinner  I can have dinner or I can eat dinner okay

yemeğiyle aynı şeyi yiyebilirsin  akşam yemeği yiyebilirim veya akşam yemeği yiyebilirim tamam bu

so I had anxiety I don't have anxiety and I have  had it like I I there is a there is a moment I  

yüzden endişelendim ben kaygım yok ve yaşadım gibi Ben var bir an var bir

have the experience or you can think yes I  had the experience I had felt anxiety before  

deneyimim var veya siz

like there was a time usually we're talking  about like like there was a time in the past  

evet diye düşünebilirsiniz. geçmişte bir zaman vardı   işte şimdiki zaman işte geçmiş burada

so here's the present here's the past there  was a time like from here to here I had anxiety  

bir zaman vardı buradan buraya

all right that's who I was that's  who I was but it's not who I am now  

kadar endişelerim vardı  peki o bendim o kimdim ama şimdi

it's who I was so I was the kind  of person who had anxiety uh but  

ben bu değilim   o bendim yani öyleydim kaygısı olan türden bir insan ama

and again like it the experience never  leaves you it's always with you okay

ve yine bunun gibi deneyim sizi asla bırakmaz, her zaman yanınızda olur, tamam bu

does that make sense

mantıklı yani

so you always are are like  the experience never goes away

siz her zaman öylesiniz deneyim asla ortadan kalkmaz

yeah we wouldn't say I had have  you'd say like I have because  

evet diyemeyiz, ben yapmıştım, siz yapardınız bende varmış gibi söyle çünkü

it's just the experience that you have all right

bu sadece senin sahip olduğun bir deneyim tamam

okay now again like I'm trying I'm giving you  like this is many years of of learning that  

tamam şimdi tekrar deniyorum gibi sana veriyorum sanki bu uzun yıllar süren öğrenmedir ki

little kids get in in like an hour so young  children they will learn these experiences  

küçük çocuklar bir saat gibi bir sürede girerler, böylece küçük çocuklar öğrenirler bu deneyimler

they will learn the they will they will develop  this understanding over many years this is how  

öğrenecekler istedikleri gibi geliştirecekler bu anlayışı yıllar içinde geliştirecekler

natives are understanding the language all right  but you're getting it in an hour so it don't don't  

yerliler dili bu şekilde anlıyorlar  pekala ama siz onu bir saat içinde anlıyorsunuz, bu yüzden

expect to like magically use it it's I'm putting  a lot of information into your brain at one time  

sihirli bir şekilde beğenmeyi beklemeyin bu Beyninize bir seferde pek çok bilgi koyuyorum

okay but if I'm I'm just showing you if you take  the right steps you start with something basic  

tamam ama eğer size gösteriyorsam doğru adımları atarsanız  basit bir şeyle başlar

and move up and you get naturally varied review  you understand it like a native and get naturally  

ve ilerlersiniz ve doğal olarak çeşitli incelemeler alırsınız bunu şöyle anlarsınız: bir yerli ve doğal olarak

varied review you get fluent automatically  all right so if I can continue to give you  

çeşitli bir inceleme yapın, otomatik olarak akıcı hale gelirsiniz, bu yüzden size

this information every day teach you a little bit  more you would get fluent even if you don't speak  

bu bilgileri her gün vermeye devam edebilirsem, size biraz daha  daha fazla öğretirseniz, konuşmasanız bile akıcı konuşabilirsiniz   tamam

okay does that make sense any anybody think they  would not get fluent if I kept teaching them  

bu mantıklı mı kimse düşünüyor mu onlara öğretmeye devam etsem akıcı olmayacaklardı

okay anyone let me let me know if there's still  something I know people will still think oh I need  

tamam kimse bana haber versin, insanların hala  düşüneceğini bildiğim bir şey varsa

I need to have a practice partner or something  you do not need a practice partner you need to  

bir pratik partnerim falan olmalı sizin bir pratik partnerine ihtiyacınız yok

understand the language like a native I'm going  to get angry about that because it's it's it's  

anlamanız gerekiyor   anadilim gibi dil buna kızacağım çünkü bu

so simple it's so simple if you understand well  you feel confident so you speak that's how it  

çok basit çok basit eğer iyi anlarsan kendine güvenirsin bu yüzden konuşursun işte böyle

works that's how fluency happens all right I  want to get knowledge vicariously through you  

çalışır akıcılık böyle olur pekala ben dolaylı yoldan bilgi almak istiyorum sen

well you wouldn't this isn't even vicarious  you're you're you're learning it directly  

pekala yapmazdın bu vekaleten bile değil  sensin sen bunu doğrudan

from me this is not watching me do something  this is me putting these ideas into your brain  

benden öğreniyorsun bu benim bir şey yapmamı izlemiyor bu fikirleri beynine ben koyuyorum  tamam

all right so you do not you do not need a partner  to speak with okay this is not you you don't get  

öyleyse yapma konuşmak için bir ortağa ihtiyacınız yok tamam bu siz değilsiniz

fluent by speaking now the reason people think you  need to get fluent by speaking is because you have  

şimdi konuşarak akıcı olamıyorsunuz insanların sizin konuşarak akıcı olmanız gerektiğini düşünmesinin nedeni,

to have like some kind of uh basically the it's  hard to understand the language and so when the  

bir tür şeye sahip olmanız gerektiğidir uh temelde şu anlamanın zor olması dil ve dolayısıyla

language is hard to understand then people think  okay I have to practice what I learned now okay  

dili anlamak zor olduğunda, o zaman insanlar tamam şimdi öğrendiklerimi uygulamalıyım tamam

but if you understand you don't need to practice  like the practicing is is the understanding itself  

ama anlarsan pratik yapmana gerek yok gibi pratik yapmak anlamanın kendisidir

the learning what what we just did for an  hour now like 70 minutes that is the practice  

az önce ne için yaptığımızı öğrenmektir bir saat şimdi 70 dakika gibi bu alıştırmadır

all right this is the practice it's all the input  that you get that helps you really understand  

pekala bu alıştırmadır aldığınız tüm girdi gerçekten

like a native and that's how you speak if you  don't understand something then you're really  

bir yerli gibi   anlamanıza yardımcı olur  ve bu şekilde konuşursanız bir şeyi  anlamazsanız, o zaman gerçekten

just repeating things Without Really knowing  what you're talking about that's not really  

sadece tekrar edersiniz Ne hakkında konuştuğunuzu gerçekten bilmeden bu,

understanding the language and so that's why  people think they need a speaking partner to  

dili gerçekten anlamak değildir ve bu nedenle insanlar konuşmak için bir konuşma partnerine ihtiyaç duyduklarını düşünürler,

speak but they don't the truth is you just need to  understand the language very well and most people  

ancak gerçek şu ki, dili çok iyi anlamanız gerekir ve çoğu insan

do not most people don't really understand what  they're saying all right they're just thinking  

anlar. çoğu insan ne dediğini tam olarak anlamıyor pekala onlar sadece düşünüyorlar

okay like in my native language the word for have  is this and so if I translate that in my head then  

tamam benim ana dilimde sahip olmak kelimesinin bu olduğu ve bu yüzden bunu kafamda çevirirsem o zaman

I will and then they get stuck in conversations so  the Translating works fine at the very basic level  

yapacağım ve sonra takılıp kalacaklar konuşmalar yani Çeviri en temel düzeyde iyi çalışıyor

like Macau in Japanese I'm holding a marker but  if I want to get like much more uh difficult  

Japonca'daki Macau gibi  elimde bir kalem tutuyorum ama  onunla çok daha zor   yapmak istiyorsam

with it uh then it's going to be more difficult  for me to understand because I'm really having  

uh o zaman anlamak benim için daha zor olacak çünkü ben gerçekten   bunun

to think very hard about that I have to think I  have to have to think hard about that all right  

hakkında çok çok düşünmem gerekiyor   bunun hakkında çok düşünmeliyim  pekala   bir bakalım, öyle olmak için

let's see so I think the only thing I should  do to become uh is a marry a woman from England  

yapmam gereken tek şey İngiltere'den bir kadınla evlenmek

the cons of you and Drews never translate is  really boosting my studies yes so again if  

siz ve Drews'un eksileri asla tercüme etme çalışmalarımı gerçekten hızlandırmıyor evet bu yüzden yine

think about how you learned your native language  all right I want to make this very clear because  

ana dilinizi nasıl öğrendiğinizi düşünün  pekala bunu açıkça belirtmek istiyorum çünkü

people don't believe me people don't believe  me you know it's I should what I should do I  

insanlar bana inanmıyor insanlar  bana inanmıyor ne yapmam gerektiğini biliyorsunuz

should I should make like a very like simple uh  course where we're gonna review grammar tables and  

Dilbilgisi tablolarını ve

stuff like that because everybody just that's  what most people know okay we're gonna study  

bunun gibi şeyleri gözden geçireceğimiz çok basit bir kurs yapmalıyım çünkü herkes bu çoğu insanın bildiği şeydir tamam

grammar tables and and you know people are happy  to do that even though they don't really speak  

dilbilgisi tabloları üzerinde çalışacağız ve insanların bunu yapmaktan mutlu olduğunu biliyorsunuz gerçekten konuşmasalar da

I want I want you to imagine come back with  me to when you were a young child all right  

benimle küçük bir çocukken  geri geldiğinizi hayal etmenizi istiyorum

so this is uh this is you and we're gonna put you  here and a little diaper on you all right and you  

yani bu uh bu sizsiniz ve sizi buraya  koyacağız ve üzerinize biraz bebek bezi koyacağız tamam ve sen

got your parents over here and you got your you  know other family members or you know the people  

ailen buraya geldi ve diğer aile üyelerini veya

in your town or your school or whatever all right  and so they're giving you input all the time until  

kasabanızdaki veya okulunuzdaki   insanları tanıyorsunuz  veya her neyse ve bu yüzden siz gerçekten iki yaşına gelene kadar size her zaman bilgi veriyorlar

you are really two years old you don't really  say much some kids start speaking earlier but  

pek bir şey söylemiyorsunuz bazı çocuklar daha erken konuşmaya başlıyor ama

most of them do not what you're really getting  is information from all these people and at  

çoğu bu insanlardan gerçekten bilgi alamıyor ve

most people actually are not very good teachers  they're just they're talking to their kids and  

çoğu insan aslında pek iyi öğretmenler değil sadece kendi arkadaşlarıyla konuşuyorlar çocuklar ve

trying to communicate but they don't really do a  good job most people don't communicate very well  

iletişim kurmaya çalışırlar ama gerçekten iyi bir iş çıkarmazlar çoğu insan pek iyi iletişim kurmaz   bu

so you have to learn how to do this if  you want to you know have your children  

nedenle, çocuklarınızın

speaking earlier the way to do that uh is to  make the language understandable even as a  

daha erken konuşmasını  istiyorsanız, bunu nasıl yapacağınızı öğrenmelisiniz, bunun yolu uh dili ana dili olan bir ebeveyn olarak bile anlaşılır kılmak

native parent all right but remember something  very very very very very important about this  

tamam ama bununla ilgili çok çok çok çok çok önemli bir şeyi unutmayın

all right the important thing here is you did  not you did not forget translations foreign

tamam burada önemli olan şu ki siz yabancı çevirileri

you did not get translations as you learned  you did not get translations as you learned  

unutmadınız öğrendiğiniz gibi çeviriler almadınız ana dilinizi öğrendiğiniz gibi çeviriler alın

your native language because what translation  could you do you can't translate there's nothing  

çünkü hangi çeviriyi yapabilirdiniz tercüme edemezsiniz

to translate you're only trying to get one  language in there you have to get the first  

tercüme edilecek hiçbir şey yoktur orada sadece bir dil edinmeye çalışıyorsunuz

language before you can do anything else you  can't translate anything because you're just  

başka bir şey yapmadan önce ilk dili almalısınız ' hiçbir şeyi çevirme çünkü sadece

getting the first language okay does that  make sense everybody everybody understands  

ilk dili alıyorsun tamam bu mantıklı mı herkes anlıyor

this right now all right the main idea is you did  not learn your native language through translation  

bunu şu anda pekala ana fikir şu ki ana dilinizi çeviri yoluyla öğrenmediniz

okay it's impossible to do that all right so what  else did you not do okay what else did you not do  

tamam bunu yapmak imkansız tamam öyleyse başka ne yaptın yapmadın tamam başka ne yapmadın

did your parents let me know in the comments if  your parents uh gave you grammar tables like this

anne baban sana bunun gibi gramer tabloları verdiyse ailen yorumlarda bana haber verdi mi,

raise your hand did anyone give you grammar  tables when you were learning as a child  

elini kaldır sen çocukken öğrenirken kimse sana gramer  tabloları verdi mi

and I mean you know like two  years old three years old anybody  

ve yani biliyorsun iki yaşında üç yaşında herhangi biri

did anyone get grammar tables no  no no okay all right did anyone

kimse dilbilgisi tabloları aldı mı hayır  hayır hayır tamam pekala kimse

review a textbook with their parents Did anyone  say okay we're going to teach you whatever your  

ebeveynleriyle bir ders kitabını gözden geçirdi mi Biri tamam dedi mi size

native language is is Thai or Chinese or  Portuguese or German or French or swiss or  

ana diliniz Tayca veya Çince veya Portekizce ne olursa olsun öğreteceğiz veya Almanca veya Fransızca veya İsviçre veya

whatever the language is all right did you get a  translation did you get a textbook no no no no no  

dil her neyse tamam çeviri aldınız mı ders kitabı aldınız mı hayır hayır hayır hayır hayır

now at this point you weren't even speaking  anything you didn't even have a practice partner  

şimdi bu noktada hiçbir şey konuşmuyordunuz bile bir pratik partneriniz bile yoktu   pekala

all right you didn't have a practice partner  you're just getting information from people  

siz alıştırma partneriniz yoktu sadece insanlardan bilgi alıyorsunuz   bu

that's it so no textbook no grammar tables no  flash cards you didn't you weren't using like  

yüzden ders kitabı yok gramer tablosu yok bilgi kartı yok kullanmıyordunuz

the Anki app or whatever like there was no spaced  repetition or whatever like doing any of that  

anki uygulaması veya benzeri herhangi bir şey boşluklu tekrar veya benzeri bir şey yoktu bunların herhangi birini yapıyor   bunların hiçbirini

stuff none of this stuff you did not translate you  did not get textbooks you did not do any of this  

çevirmediniz ders kitapları almadınız bunların hiçbirini yapmadınız

and yet you still learned your  native language how did you do that  

ve yine de ana dilinizi öğrendiniz bunu nasıl yaptınız   bu

how is that possible how did you learn  your native language without the Anki app  

nasıl mümkün olabilir ana dilinizi onsuz nasıl öğrendiniz Anki uygulaması

how did you learn without a textbook how did you  learn without flash cards or without studying  

ders kitabı olmadan nasıl öğrendin bilgi kartları olmadan veya

grammar tables how did you do that see people keep  telling me as a partner is important but why why  

dilbilgisi tablolarını çalışmadan nasıl öğrendin bunu nasıl yaptın ki insanlar bana bir ortak olarak önemli ama neden

is a partner important why is the partner  important the baby isn't saying anything  

bir ortak neden önemli, ortak neden önemli? bebek hiçbir şey söylemiyor

the baby is still learning and they're not  really saying anything they're not really  

bebek hala öğreniyor ve gerçekten hiçbir şey söylemiyor

communicating with people but they are getting  information they're getting lots of information

insanlarla gerçekten iletişim kurmuyorlar ama bilgi alıyorlar çok fazla bilgi alıyorlar

and that's it is this that's how you got fluent

ve işte bu kadar akıcı hale geldin

and you watch even young children when  they and I want to be clear about this  

ve küçük çocukları bile izliyorsun onlar ve ben bu konuda net olmak istiyoruz

it's not it's not about listening or  observing or whatever what you're really  

mesele dinlemek veya gözlemlemek değil ya da her ne yapıyorsan aslında

doing is understanding you're building  the logic of the language in your mind  

anlamak, dilin mantığını zihninde inşa ediyorsun   yaptığın şey bu bunu

that's what you're doing so it's not it's  not about just listening to people or just  

yapmak mesele sadece insanları dinlemek veya sadece   bir

watching or doing something it's understanding  something that's how you learn if you understand  

şeyi izlemek veya yapmak değil, bir şeyi anlamaktır böyle öğrenirsiniz, anlarsanız   o

then you feel confident and you speak if  you don't understand you feel shy okay

zaman kendinize güvenirsiniz ve anlamazsanız konuşursunuz, utangaçsınız tamam,

so babies are learning this way now the jump  the jump here is you can learn this way too  

yani bebekler bu şekilde öğreniyor şimdi atlama buraya atlama, bu şekilde de öğrenebilirsiniz

and this is what I teach I just gave  you an hour over an hour example of that  

ve ben bunu öğrettim az önce size bir saatten fazla bir örnek verdim   bu

so our parent or parents or the partners not  mean the child is not communicating with the  

nedenle ebeveynimiz veya ebeveynlerimiz veya ortaklar, çocuğun ebeveynleriyle uzun süre iletişim kurmadığı anlamına gelmez

parents for the first usually two years they  don't they don't really say much they might say  

genellikle ilk iki yıl gerçekten pek bir şey söylemezler  biliyorsunuz  iletişim kurmak için

you know like move their hands or something to  communicate but they're not they're not really  

ellerini hareket ettirmek veya başka bir şey söylemek isterler ama aslında

having a conversation it's all about getting input  and this is the same thing if I if I take you and  

sohbet etmiyorlar, her şey girdi almakla ilgili ve bu aynı şey eğer seni alırsam ve

I drop you into China and everyone just like  speaking really fast it would be very difficult  

seni Çin'e bırakırsam ve herkes gerçekten hızlı konuşmak isterse dili öğrenmen çok zor olur

for you to learn the language but if people are  giving you understandable messages then that's  

ama insanlar sana anlaşılır mesajlar veriyorsa o zaman o

when you start speaking because you actually feel  you understand the language all right so people  

zaman konuşmaya başlarsın çünkü gerçekten sen dili iyi anladığını hisset ki insanlar iyi

say well I'm living in a country where there is no  English how can I learn you're learning right now  

desin İngilizcenin olmadığı bir ülkede yaşıyorum nasıl öğrenebilirim şu anda öğreniyorsun İngilizce öğrenmek için

you don't need to be in an English-speaking  country to learn English you're learning  

İngilizce konuşulan bir ülkede olmana gerek yok sen

right now with a phone or a computer  or however you're watching this video

şu anda bir telefon veya bilgisayarla öğreniyorsunuz veya bu videoyu nasıl izliyorsanız

you don't need to be in an English-speaking  country now think about all the things that  

İngilizce konuşulan bir ülkede olmanıza gerek yok şimdi hayatınızda öğrendiğiniz tüm şeyleri düşünün

you've learned in your life that you've learned  through television through movies through books  

televizyon aracılığıyla filmler aracılığıyla kitaplar aracılığıyla öğrendiniz

probably you have some favorite authors or  some favorite actors that you like watching  

muhtemelen filmlerde izlemekten hoşlandığınız bazı favori yazarlarınız veya bazı favori aktörleriniz vardır

in movies and you've never met those people in  person but probably learned a lot from them like  

ve bu insanlarla hiç yüz yüze tanışmamışsınızdır ancak muhtemelen onlardan çok şey öğrenmişsinizdir, örneğin

you learned you know catch phrases so characters  and TV shows that say like oh my goodness little  

sloganları bildiğinizi öğrendiniz, yani karakterler ve Aman tanrım küçük

kids learn that they're just copying from the  TV show but they understand what's happening  

çocuklar sadece TV programından kopyaladıklarını öğreniyorlar ama neler olduğunu anlıyorlar

okay I really want to make this clear like  there is nothing else that you need you don't  

tamam bunu gerçekten netleştirmek istiyorum başka hiçbir şeye ihtiyacınız yokmuş gibi

need a practice partner it's even when you are  speaking it's the input that you get from other  

bir alıştırma partnerine ihtiyacınız yok  gibi söyleyen TV şovları konuşurken bile akıcılığınızı geliştiren diğer insanlardan aldığınız girdilerdir

people that's developing your fluency all right  so you can't speak like me because you're just  

yani benim gibi konuşamazsınız çünkü sadece

you just haven't had the same kind of practice  that I have but it's all it's all the input  

benim sahip olduğum türden bir pratiğe sahip olmadınız ama bu hepsi girdi

you've probably spent most of your time learning  English through these traditional methods up here  

muhtemelen zamanınızın çoğunu buradaki geleneksel yöntemlerle İngilizce öğrenmek için harcadınız

but I don't have Partners but you don't  need a partner you don't need a partner  

ancak benim Partnerim yok ama sizin  bir partnere ihtiyacınız yok  bir partnere ihtiyacınız yok

all right now I can give my like Japanese  you know my Japanese example right here  

şimdi verebilirim benim Japonca gibi buradaki Japonca örneğimi bilirsiniz

maca maca maca maca kudoimaka Kudo kudo  ow I Maka Akai Maka kudo how akka corre

maca maca maca maca kudoimaka Kudo kudo ow I Maka Akai Maka kudo nasıl akka corre

kuroimaka who do I come  coming okay could o kudo kudo  

kuroimaka kim geliyorum geliyorum tamam olabilir mi o kudo kudo

now if I could continue teaching like that  every day you would become fluent in Japanese

şimdi böyle öğretmeye devam edebilseydim her gün sen olurdun Japonca'yı

again you're not going to learn it from one lesson  

tekrar akıcı hale getirmek, onu tek bir dersten öğrenemeyeceksiniz   akıcılığı oluşturmak için

it's all the different input that  comes together to build the fluency  

tüm farklı girdiler bir araya gelir

most people they're learning something one time so  their mind doesn't really understand what they're  

çoğu insan bir şeyi bir kez öğrenir, bu nedenle zihinleri ne   öğrendiklerini gerçekten anlamaz

learning and that's why they struggle to speak so  they learn one thing so if I'm a Japanese learner

ve bu yüzden konuşmakta zorlanıyorlar, bu yüzden bir şey öğreniyorlar, yani ben Japonca öğrenen

multi have all right this this is how most  people are thinking about the language they're  

biriysem, pekala bu çoğu insanın

translating from one language into another and  that's it but as I showed you today there's a  

bir dilden diğerine tercüme ettikleri dil hakkında düşündükleri şeydir ve hepsi bu, ancak gösterdiğim gibi bugün sahip olun

whole world of understanding about the word  have that most people will never understand  

kelimesiyle ilgili koca bir anlayış dünyası var ve çoğu insan bunu asla anlamayacak

because they're not learning like that  they're learning like this they're translating  

çünkü onlar bu şekilde öğrenmiyorlar bu şekilde öğreniyorlar çeviri yapıyorlar

using some flash cards and spaced repetition  or whatever and they're getting textbooks  

bazı flash kartlar ve aralıklı tekrarlar kullanarak veya her neyse ve anlıyorlar ders kitapları

grammar tables translations

dilbilgisi tabloları çevirileri

okay

tamam mantıklı pekala

make sense

all right let me see if anybody had any questions  about that because I'm losing my voice this video  

bakayım bu konuda herhangi bir sorusu olan çünkü sesimi kaybediyorum bu video

session is precious no I disagree we do  need to partner it is impossible to learn  

oturum değerli hayır katılmıyorum ortak olmamız gerekiyor

a language without them all right some people  oh no I'm getting low battery mode over here  

onlar olmadan bir dil öğrenmek imkansız tamam mı bazı insanlar oh hayır, burada düşük pil moduna geçiyorum

there will be some people

bazı insanlar olacak

two kinds of people really two kinds  of people will watch this video

iki tür insan gerçekten iki tür insan bu videoyu izleyecek

the first kind of person I need uh practice  partner and the other one is I don't need

ilk tür insan uh pratik yapma ortağına ihtiyacım var ve diğeri ben yapmıyorum

now what will happen in the future is this the  person who says I need a practice partner will  

şimdi ihtiyacım var gelecekte ne olacak bu bir egzersiz partnerine ihtiyacım olduğunu söyleyen kişi

do nothing or they will go out and keep looking  and wasting their time looking for more people  

hiçbir şey yapmayacak veya dışarı çıkıp aramaya devam edecek ve daha fazla insan arayarak zamanlarını harcayacaklar

maybe they will find somebody but who knows if  the person they're speaking with is a good person  

belki birini bulacaklar ama kim bilir buldukları kişi konuşmak için iyi bir insan

to speak with or not it might be hard to find  someone when will you find the time to practice  

olup olmadığı birini bulmak zor olabilir  ne zaman birisiyle pratik yapacak  zaman

with someone and even if you find someone you  could be you know like you're you're kind of  

bulacaksınız ve olabileceğiniz birini bulsanız bile, öyle olduğunuzu bilirsiniz, bir nevi sizsiniz

using your Japanese or your English or whatever  your language is to help you understand something  

bir şeyi anlamanıza yardımcı olmak için Japoncanızı veya İngilizcenizi veya hangi dili kullanıyorsanız kullanın   bunu doğru yaptığınızda

you're you're really taking a lot of time a lot  of a lot a lot a lot of time and a lot of risk  

gerçekten çok fazla  çok  çok  çok fazla zaman ve çok fazla risk alıyorsunuz

when you do this all right this person over here  starts improving immediately they're not waiting  

buradaki kişi hemen gelişmeye başlıyor

for anybody because they know the thing that  gets them fluent is understanding like a native

kimseyi beklemiyorlar çünkü onları akıcı hale getiren şeyin bir yerli gibi anlamak olduğunu biliyorlar

it's just that people don't believe  it people don't believe it's possible  

sadece insanlar bunun mümkün olduğuna inanmıyorlar

understanding like a native  is what gets you fluent  

bir yerli gibi anlamanın ne olduğuna inanmıyorlar seni akıcı hale getirir

understanding like a native is what gets you  fluent all right so these people here they  

bir yerli gibi anlamak seni akıcı yapan şeydir pekala yani buradaki insanlar

believe it's not true but this is what they  believe they believe I speak and then I get  

bunun doğru olmadığına inanıyorlar ama benim konuştuğuma inandıkları şeyin bu olduğuna inanıyorlar ve sonra ben

fluent now related to this they will think I need  to live in an English-speaking country or I need  

şimdi akıcı oluyorum bununla ilgili olarak yaşamam gerektiğini düşünecekler İngilizce konuşulan bir ülke veya

a native speaker but I personally know lots of  native speakers so native English speakers here in  

ana dili İngilizce olan birisine ihtiyacım var ama şahsen burada ana dili İngilizce olan ve ana dili İngilizce olan birçok

Japan so I have many friends out here and many of  them they have lived here for many years some of  

kişi tanıyorum bu nedenle burada birçok arkadaşım var ve birçoğu uzun yıllardır burada yaşıyor, bazıları

them over 10 years 20 years and they still can't  speak Japanese they are married to Japanese women  

10 yıldan fazla 20 yıl ve hala Japonca konuşamıyorlar Japon kadınlarla evliler

you know or like you know women who are married  to Japanese men and they still can't speak  

bilirsiniz veya bildiğiniz gibi Japon erkeklerle evli olan ve hala konuşamayan kadınlar

they still can't speak it's not where you live  and it's not your speaking that gets you fluent  

hala konuşamıyorlar yaşadığınız yer değil ve ​​orası değil konuşmanız sizi akıcı hale getirir

it's understanding like a native okay so  here's what happens you get understanding

anadiliniz gibi anlamaktır tamam yani işte olan şey anlamaktır anlamak size

understanding gives you confidence  and confidence is what lets you speak

güven verir ve güven konuşmanızı sağlayan şeydir

okay understanding gives you confidence  confidence is what lets you speak

tamam anlamak size güven verir güven konuşmanızı sağlayan şeydir

okay it's really very simple it's just many many  many many years you have been taught this but it  

tamam gerçekten çok basit sadece çok sayıda uzun yıllar sana bu öğretildi ama

doesn't work that's why everybody keeps everybody  keeps doing this same thing they're like I gotta  

işe yaramıyor bu yüzden herkes aynı şeyi yapmaya devam ediyor sanki ben

keep learning and keep learning and learning  and learning but they don't get more fluent  

öğrenmeye devam etmeliyim ve öğrenmeye ve öğrenmeye devam etmeliyim ve öğrenmeye devam etmeliyim ama daha akıcı olmuyorlar tamam mı

all right the problem is this the problem  is the the foundation of the learning  

sorun şu ki, sorun öğrenmenin temelidir

now they didn't learn their native language  this way but they did learn English this way  

şimdi anadillerini bu şekilde öğrenmediler, ancak İngilizceyi bu şekilde öğrendiler

and if they did that's how they became a  fluent speaker and it doesn't matter what  

ve eğer öğrendilerse bu şekilde akıcı bir konuşmacı oldular ve hangi

language it is if you're learning any language  Portuguese or you know or uh French Swahili  

dilin olduğu önemli değil herhangi bir dili öğreniyorsanız Portekizce veya Fransızca Svahili'yi biliyorsanız

you learn it the same way you will become  fluent in the language the same way now of  

onu aynı şekilde öğrenirseniz, dilde  aynı şekilde  akıcı hale gelirsiniz,

course you can use the language the point is to  use the language and to speak but if you're not  

elbette   dili kullanabilirsiniz, asıl mesele dili kullanmak ve konuşmak ama eğer

comfortable you're only hurting yourself when  you try to do that now you've probably all been  

rahat değilseniz, sadece kendinizi incitiyorsunuz, bunu yapmaya çalıştığınızda muhtemelen hepiniz

in a classroom where you felt oh no the teacher  is going to ask me something and you're in the  

bir sınıftaydınız ve oh hayır öğretmen bana bir şey soracak ve siz

classroom and everybody's looking at you and the  teacher says repeat after me you're not feeling  

sınıftasınız ve herkes sana bakıyor ve öğretmen benden sonra tekrar et diyor kendini

comfortable so of course you're not going  to speak okay it's very simple if you don't  

rahat hissetmiyorsun yani tabii ki konuşmayacaksın tamam anlamazsan çok basit

understand and natives are like this too native  children if they don't understand something then  

ve yerliler de böyle yerli çocuklar anlamazlarsa bir şeyi anlayınca

they won't want to speak I see this with my  own children when they don't really understand  

konuşmak istemeyecekler Bunu kendi çocuklarımla görüyorum, gerçekten anlamadıklarında

or when they're trying to say something they  can't put you exactly the the right way to say  

veya bir şey söylemeye çalıştıklarında size  bir şeyi söylemeniz için tam olarak doğru yolu gösteremediklerinde  o

something then they don't want to say something  you can see it on their face it's very clear  

zaman anlamazlar 'bir şey söylemek istiyorum yüzlerinde görebilirsiniz, bu çok açık   bu yerli

it's the same thing for non-native adults  and it's really even worse for us because  

olmayan yetişkinler için de aynı şey ve bizim için gerçekten daha da kötü çünkü

as adults we want to be speaking you know you  you can speak your native language very well  

yetişkinler olarak konuşmak istiyoruz, biliyorsunuz siz ana dilinizi çok iyi konuşabiliyorsunuz peki

and then you start speaking English and suddenly  you're like I'm a baby again okay like your dog  

ve sonra İngilizce konuşmaya başlarsınız ve aniden  ben yeniden bir bebekmişim gibi olursunuz, tamam, köpeğiniz gibi   yani evet,

so yes if your dog can understand English uh then  they would probably be able to speak and there  

eğer köpeğiniz İngilizce anlıyorsa, o zaman muhtemelen konuşabilirler ve

are lots of things that a dog can't understand  you know they they're they're really trying to  

bir köpeğin anlayabileceği birçok şey vardır anlamıyorum biliyorsunuz gerçekten   ne

pay attention to what you're what you're doing  my English is impeccable you know impeccable  

yaptığınıza dikkat etmeye çalışıyorlar İngilizcem kusursuz, kusursuz biliyorsunuz

well thank you I've been learning for  a long time because the the main ideas  

pekala teşekkür ederim uzun süredir öğreniyorum çünkü asıl

of everything I do is about this idea to  understand something like a native all right  

Yaptığım her şeyin fikirleri, bu fikirle ilgili bir şeyi  yerli gibi anlamak için  pekala

now when you believe it's possible and I just  showed you it is for an hour in this video already  

bunun mümkün olduğuna inandığınızda ve bunun  size bu videoda bir saat olduğunu zaten gösterdim   bu şekilde

that's how you get fluid all right does anyone  believe if I could teach them every day they  

akıcı hale geliyorsunuz, pekala inanabilir miyim? onlara her gün öğretin

would not get fluent now here I'll give you one  one last example because my phone is going to die  

akıcı olmayacaklarını şimdi burada size son bir örnek vereceğim çünkü telefonum

on me in just a second impeccable it just means  like like amazing it's without flaws beautiful

bir saniye sonra üzerimde ölecek kusursuz bu sadece harika gibi kusurları yok güzel

now the really cool thing about my job

şimdi gerçekten harika olan şey anlamına geliyor benim işim,

is it if if I were like a gym a Gym trainer or  whatever so you have like the person who's had  

bir spor salonu gibi olsaydım, bir Spor salonu eğitmeni veya her neyse, spor salonunu görmüş kişi gibi,

the gym he's got the muscles over here he's a Gym  trainer so the first the first job is you know  

burada kasları var, o bir Spor Salonu eğitmeni, yani ilk iş, bilirsiniz

he's trying to teach somebody else it doesn't  really have muscles over here this is the Gym  

birisine öğretmeye çalışıyor yoksa buradaki gerçekten kaslara sahip değildir, bu Spor Salonu

trainer so the first thing is for the Gym trainer  to be a good teacher all right and so he has to  

antrenörüdür, bu nedenle Spor Salonu eğitmeni için ilk şey iyi bir öğretmen olmalıdır ve bu nedenle

teach this person and the second thing is this  person has to do the work they actually have to  

bu kişiye öğretmek zorundadır ve ikinci şey, bu kişinin yapması gerekenleri yapmasıdır işte aslında

do the exercises and do them correctly that's a  that's actually like too big we call these fail  

egzersizleri yapmak zorundalar ve onları doğru şekilde yapmak zorundalar ki bu aslında çok büyük gibi biz bu başarısız

points fail points so if you have a problem with  this then this thing doesn't matter so this person  

noktalara başarısız noktalar diyoruz yani bununla ilgili bir sorununuz varsa o zaman bu şey önemli değil yani bu kişi

is a bad teacher then this person obviously will  not become a like a strong bodybuilder or whatever  

kötü bir öğretmen o zaman bu kişi belli ki güçlü bir vücut geliştirmeci gibi olmayacak

okay but if this person is really good I mean  even if this person is really good if this person  

tamam ama bu kişi gerçekten iyiyse yani bu kişi gerçekten iyi olsa bile  bu kişi

doesn't do the work then they won't get the body  that they want okay so this is a typical kind of  

işi yapmazsa o zaman istedikleri vücuda  sahip olamayacaklar tamam mı yani bu,

teaching thing where you're doing something  physical now with with me the really nice  

şu anda benimle birlikte fiziksel bir şey yaptığın tipik bir öğretme işidir.

thing about what I do is like you don't have  to do anything all I have to do is just teach  

Yaptığım şeyle ilgili gerçekten güzel olan şey, senin hiçbir şey yapmana gerek yok, tek yapmam gereken sadece

you well and you automatically become a fluent  speaker just by the way I teach you even if you  

sana iyi öğretmek ve sen size öğrettiğim yöntemle otomatik olarak akıcı konuşmacı olun

don't speak or have someone to practice with even  if you don't live in an English-speaking country  

konuşmasanız veya pratik yapacak birisine sahip olmasanız bile İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamıyor olsanız bile

you will become fluent because I can affect that  as as a teacher okay so the great thing about what  

akıcı olacaksınız çünkü bunu bir öğretmenim tamam yani yaptığım şeyle ilgili harika olan şey,

I do is like if I'm good at what I do then you  get fluent guaranteed if I teach you well then you  

eğer yaptığım işte iyiysem o zaman akıcı olacaksın, sana iyi öğretirsem o zaman

will understand and you will speak fluently if I  teach you badly you will be confused and you will  

anlayacaksın ve akıcı konuşacaksın, eğer sana kötü öğretirsem kafan karışacak ve

have trouble and you will not feel confident about  speaking so you will not speak okay so what I do  

sorun yaşayacaksın ve konuşma konusunda kendine güvenemeyeceksin bu yüzden iyi konuşamayacaksın bu yüzden benim yaptığım şey

like what I just gave you this whole long example  here I really want to show you that you can do it  

sana biraz önce verdiğim gibi burada gerçekten yapabileceğini göstermek istiyorum

and there's nothing stopping you from doing it as  long as you're getting the right input so it's not  

ve seni hiçbir şey bundan alıkoyamaz doğru girdiyi aldığınız sürece bunu yapın, yani

about only listening or only watching or something  the the base of that is the understanding  

mesele   yalnızca dinlemek veya yalnızca izlemek veya başka bir şey değildir bunun temeli anlamaktır   bir şeyi

if you understand something if you're like ah I  got it that's when you can speak because you feel  

anlıyorsanız, ah anladım  derseniz, işte o zaman konuşabilirsiniz çünkü İngilizce

confident about what you say so those who can't  speak English they need to speak but the teacher  

konuşamayanların konuşmaları gerektiğini söylüyor ama öğretmen

is saying is not to speak and just listen those  who can't speak English they need to speak but the  

konuşmamaları gerektiğini söylüyor ve sadece İngilizce konuşamayanları dinle İngilizce konuşamayanların konuşmaları gerektiğini söylüyor ama

teacher is saying is not to speak and just listen  all right if you're talking about me pay attention  

öğretmen konuşmamaları gerektiğini söylüyor konuş ve sadece dinle tamam, eğer benim hakkımda konuşuyorsan dikkat et

I'm saying if you want to speak you have to  understand the language like a native the goal  

demek istiyorum ki, eğer konuşmak istiyorsan dili anadilin gibi anlamalısın  amaç

is speech but the goal comes from understanding  you don't speak and speak and repeat and repeat  

ama amaç anlamaktan gelir konuşmuyorsun ve konuşmuyorsun ve

things that you don't understand that doesn't  make any sense you don't become better by  

anlamadığın hiçbir anlam ifade etmeyen şeyleri tekrar tekrar tekrarla gerçekten anlamadığın şeyleri tekrarlayarak daha iyi olmuyorsun bu

repeating things that you don't really understand  that's why people struggle to speak they don't  

yüzden insanlar konuşmakta zorlanırlar ne dediklerini

understand what they're saying okay you can tell  when they don't understand something because they  

anlamazlar tamam, bir şeyi anlamadıklarında bunu anlayabilirsiniz çünkü

use simple ways of explaining things instead  of more like more difficult ones so the goal  

olayları açıklamanın daha zor olanlar yerine basit yollarını kullanırlar, bu nedenle amaç

is speech but you don't get there by speaking I  know it sounds like a weird idea but this makes  

konuşmaktır, ancak oraya konuşarak ulaşamazsınız. Kulağa tuhaf bir fikir gibi geldiğini biliyorum ama bu mantıklı olur

sense okay if you understand something you feel  confident about using it so you speak okay so  

tamam bir şeyi anlıyorsan onu kullanma konusunda kendinden emin hissediyorsun yani konuş tamam yani

understanding just like I showed you before like  if I can give you a lesson in Japanese foreign

anlıyorsan tıpkı sana daha önce gösterdiğim gibi mesela sana japonca yabancı bir ders verebilirsem

at first you won't quite  understand what I'm saying  

ilk başta ne dediğimi tam olarak anlamayacaksın

but with two or three lessons  you're like ah I got it okay

ama iki veya üç dersle ah anladım tamam

do you understand see right now I just gave  you that's a very simple lesson in Japanese  

anlıyor musun bak şimdi sana  bu çok basit bir Japonca dersi verdim

and you will probably forget that tomorrow  and that's okay and that's why you don't  

ve muhtemelen yarın bunu unutacaksın  ve sorun değil ve bu yüzden

just learn something that I the first part of  this is like understanding it like a native  

sadece öğrenmiyorsun ilk kısmında bunun bir yerli gibi anlamak gibi   pekala tamam

all right okay uh if you if you disagree with what  I'm saying I wish you the best I wish you the best  

uh, eğer söylediklerime katılmıyorsanız en iyisini diliyorum  en iyisini diliyorum

go out and keep looking for people to practice  with instead of understanding like a native  

dışarı çıkın ve birlikte pratik yapacak insanlar aramaya devam edin yerli gibi anlamak yerine

okay of course you should find people to  speak with if you feel comfortable but  

tamam tabii ki kendinizi rahat hissediyorsanız konuşacak insanlar bulmalısınız ama

typically you feel comfortable when you  understand it's really that simple okay

anladığınızda genellikle rahat hissedersiniz bu gerçekten bu kadar basit tamam

all right I know it seems like a magical  thing that I'm doing but really I'm just  

tamam, yaptığımın sihirli bir şey gibi göründüğünü biliyorum ama gerçekten Ben sadece

helping you understand the language the same  way a native does okay all right hopefully  

dili bir yerlinin anladığı şekilde anlamanıza yardımcı oluyorum, tamam, umarım

this makes sense all right who would who  would like to get like many more classes  

bu mantıklıdır, kim

like this with me who who who thinks they would  get fluent if I if I could teach them like this

bunun gibi daha birçok dersi benimle almak ister   kim düşünürse ben olsam  akıcı konuşacağını düşünür Onlara bu şekilde öğretebilirdim

me

of course I get I am I do me me all right now why  would you get fluent it's just really because you  

tabii ki anlıyorum, öyleyim, beni hemen şimdi yapıyorsun neden akıcı konuşasın ki bu gerçekten

would understand the language and you would feel  confident remember like the the biggest thing here  

dili anlayacaksın ve kendinden emin hissedeceksin  buradaki en büyük şey gibi hatırla   eğer

if you if you watch a movie who who is like seen  many movies by their favorite actor probably many  

istersen en sevdiği aktörün birçok filmini izlemiş gibi olan bir film izleyin muhtemelen çoğunuz

of you okay I want to be a a clock with you  I probably mean like have me around the clock  

tamam sizinle bir saat olmak istiyorum  yani muhtemelen günün her saatinde benimle olmak istiyorum

all right so if you would get fluent this  way this is what I do in fluent for life

peki bu  şekilde akıcı konuşursanız bu  benim yaptığım şey hayat için akıcı bir şekilde yap

the whole program is teaching you like I teach my  own children and then you can learn whatever you  

tüm program sana öğretiyor, benim kendi çocuklarıma öğrettiğim gibi ve sonra istediğin her şeyi

want whenever you want and I get you fluent  guaranteed that's what I do all right so  

istediğin zaman öğrenebilirsin ve seni akıcı hale getireceğim garanti edilir, benim yaptığım şey bu, böylece   öğrenecek

you don't have to find people to practice with  you don't need to live in an English-speaking  

insanlar bulmak zorunda değilsin pratik yap İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamana gerek yok bilmene gerek

country you don't need to you know go out and do  anything you just need to understand like a native  

yok dışarı çık ve bir yerli gibi anlaman gereken her şeyi yap

okay so the goal is to think like a native to  understand like a native so you speak like one  

tamam yani amaç bir yerli gibi düşünmek bir yerli gibi anlamak yerli gibi konuşuyorsun

but you you have to you have to  understand something before you can do it  

ama yapmalısın  bir şeyi  yapmadan önce anlaman gerekir

if I give someone like a bat and a baseball and  and I say go out and hit the baseball most people  

birine sopa ve beyzbol topu verirsem ve dışarı çıkıp beysbola vur derim çoğu insan

cannot do that I'm telling them what to do but I'm  not really like preparing them to do that okay you  

söylediğimi yapamaz onlara ne yapmaları gerektiğini ama onları buna hazırlamaktan pek hoşlanmıyorum tamam mı

have to understand first and then you do something  okay so I don't have a link in this video I will  

önce anlamalısın ve sonra bir şeyler yapmalısın tamam bu videoda bir bağlantım yok

probably have one in the description uh later it's  a live video uh but I like teaching this just so I  

muhtemelen açıklamada bir tane olacak uh daha sonra canlı bir video ama bunu öğretmeyi seviyorum, böylece

can answer questions and show people that you  really can do it when you understand like a  

soruları yanıtlayabilir ve insanlara bir   anadil gibi anladığınızda bunu gerçekten yapabileceğinizi gösterebilirim

native and that's the whole Foundation you feel  much more confident this is how you got fluent  

ve tüm temel budur kendinizden çok daha  emin hissedersiniz, ana dilinizde bu şekilde akıcı

in your native language and this is often uh what  was how I got fluent in Japanese oh man we're at  

ve bu genellikle Japonca'yı nasıl akıcı hale getirdiğimdi oh adamım

100 minutes right now Jesus all right but when  you but when he's saying something he does not  

şu anda   100 dakikadayız İsa tamam ama o bir şey söylediğinde

understand he just practiced how you say the words  he developed pronunciation yes there's a there's  

anlamaz sadece kelimeleri nasıl söylediğinizi çalıştı telaffuzunu geliştirdi evet bunun

a part of that yes you can repeat things and you  will kind of understand what you're saying you can  

bir kısmı var evet bazı şeyleri tekrar edebilirsin ve ne demek istediğini bir nevi anlayacaksın

do that all right this is why my daughter after  she's watching a bunch of cartoons she started to  

bunu yapabilirsin pekala bu yüzden kızım bir sürü çizgi film izledikten sonra

speak English yeah I feel confident listening  to you because I understand what you say but  

İngilizce konuşmaya başladı evet kendime güveniyorum seni dinliyorum çünkü ne dediğini anlıyorum ama

uh you speak uh clear English than what other  native speakers yeah and so what I do in fluent  

sen diğer anadili İngilizce olanlardan daha net İngilizce konuşuyorsun evet ve bu yüzden hayatım boyunca akıcı bir şekilde yaptığım şey şu:

for life is I I take you from understanding  my speech to understanding native speakers  

Seni konuşmamı anlamaktan ana dili İngilizce olan kişileri anlamaya götürüyorum

okay so you again you move in steps from  understanding like a native or understanding  

tamam yani tekrar harekete geç yerli gibi anlamaktan veya anlamaktan

kind of like the the way I would teach you in this  kind of video uh to understanding like a native  

bu tür videolarda size öğrettiğim gibi anlamaktan ahh yerli gibi anlamaktan

oh no 10 left on my better it's my first time  I've never understood things I've never known  

oh hayır 10 tane kaldı daha iyi bu benim ilk seferim  Asla anlamadığım şeyleri hiç anlamadım biliniyor

before thanks a bunch I followed you for many  years before your daughter was born you taught  

daha önce bir sürü teşekkürler sizi yıllarca takip ettim kızınız doğmadan önce bana

me to speak without anyone in doubt uh fluently  I can't thank you enough you're the best glad to  

kimse şüphe duymadan konuşmayı öğrettiniz ah akıcı

hear it often how often do I stream live classes  uh I probably people enjoy these live videos I'll  

sınıflar ah, muhtemelen insanlar bu canlı videolardan keyif alıyor   muhtemelen

probably do them more but if you want to learn  with me anytime you want to have me on demand  

onları daha çok yapacağım, ancak benimle öğrenmek istiyorsanız, istediğiniz zaman bana sahip olmak isterseniz   hayat için

that's what fluent for life is now if anybody  has any questions about fluent for life I can  

akıcı olan budur, eğer herhangi birinin yaşam için akıcı hakkında herhangi bir sorusu varsa, yapabilirim

answer those very quickly uh before I run out  I love to you know have people understand this  

bunları çok çabuk cevapla, bitmeden önce İnsanların bunu anlamasını sağlamanı bilmeni seviyorum

but the basic idea is if you understand like  a native you will speak like one that's really  

ama temel fikir şu ki, bir yerli gibi anlarsan ana dili gibi konuşursun, gerçekten

all you need to do so you don't need to live  in an English-speaking country you don't need  

tek yapman gereken bu, böylece içinde yaşamak zorunda kalmazsın İngilizce konuşulan bir ülkede,

to have a native English speaking friend or  schedule speaking practice times you just sit  

anadili İngilizce olan bir arkadaşınıza   sahip olmanıza veya konuşma pratiği zamanları planlamanıza gerek yoktur, sadece

back and relax and understand the language like a  native and that's how you get fluent all right so  

arkanıza yaslanın ve rahatlayın ve dili bir ana diliniz gibi anlayın ve bu şekilde akıcı konuşabilirsiniz, yani

if you feel confident and you feel like you're  really understanding and you're enjoying this  

kendinize güveniyorsanız ve siz gerçekten anladığınızı ve bundan keyif aldığınızı hissedin

you'll really love fluent for life it will take  you through all kinds of grammar points all the  

gerçekten seveceksiniz ömür boyu akıcı sizi her türlü dilbilgisi noktasından geçirecek tüm   kelime dağarcığı

vocabulary uh so all the same same kinds  of things so again how to improve grammar  

uh yani hepsi aynı tür şeyler yani tekrar dilbilgisi nasıl geliştirilir

same exact thing that we just covered in this  video all right so we we went through grammar  

aynı tam olarak bu videoda ele aldığımız şeyi tamam, bu yüzden dilbilgisini inceledik

and again natives aren't thinking about  learning grammar they're thinking about  

ve yine yerliler dilbilgisi öğrenmeyi düşünmüyorlar   kelime dağarcığını

understanding vocabulary and connecting that  with situations so yes it is a paid program  

anlamak ve bunu durumlarla ilişkilendirmek hakkında düşünüyorlar, bu yüzden evet, bu ücretli bir programdır

if you'd like to do that so fluent for life is  for people who want the fastest results possible  

eğer isterseniz bunu yapmayı seviyorum hayat için çok akıcı mümkün olan en hızlı sonuçları isteyen insanlar içindir

all right so uh our fluent for life like  podcast uh well there are some audios but  

pekala yani bizim akıcımız podcast gibi ah pekala bazı sesler var ama

it's mostly video learning like this so fluent  for life will give you lots of videos the first  

çoğunlukla video öğrenimi böyle çok akıcı hayat için çok akıcı size birçok video verecek

video I saw on your channel is you baking yeah  so that's one of the lessons from fluent for life  

kanalınızda gördüğüm ilk   video yemek pişiriyorsunuz evet yani bu fluent for life'tan çıkardığımız derslerden biri

we've been learning a lot with you  yes it's my pleasure to help you all  

sizinle çok şey öğreniyoruz  evet hepinize yardımcı olmak benim için bir zevk

but now my battery is going to die so if you have  any questions you can also send us a mail at info  

ama şimdi pilim bitecek, öyleyse eğer herhangi bir sorunuz varsa info   englishanyone.com adresinden bize e-posta da gönderebilirsiniz,

englishanyone.com but fluent for life it's my  whole program I spent many years building it  

ancak hayat boyunca akıcılık benim tüm programım onu ​​oluşturmak için öğrencilerle uzun yıllar harcadım

with students and this is why so many of them are  getting fluent now all over the world thousands  

ve bu yüzden çoğu şu anda dünyanın her yerinde binlerce   öğrenci akıcı konuşuyor

of students even though they have like one guy  he wrote me he lives like on a mountain in I  

tek bir adama sahip olmalarına rağmen bana yazdı, ben   Nepal'de bir dağda yaşıyormuş gibi yaşıyor

think like Nepal or something he doesn't know any  English speakers but he learned how to speak from  

ya da başka bir şey İngilizce bilmiyor ama konuşmayı

the program again it's not it's not complicated  you understand like a native and you can speak  

yine programdan öğrendi, karmaşık değil anladığınız gibi ana diliniz ve

with it we run out of energy too what is the  fee for fluent for Life go to go to uh English  

onunla konuşabilirsiniz, enerjimiz de tükeniyor, fluent for Life'ın ücreti nedir uh English

anyone.com and you can learn more about that  it's much better to like learn all about the  

oneone.com'a gidin ve bu konuda daha fazla bilgi edinebilirsiniz, beğenmek çok daha iyidir program hakkında her şeyi öğrenin

program and you understand why it's so valuable  but still very affordable and it will help you  

ve anlarsınız neden bu kadar değerli ama yine de çok uygun fiyatlı ve

become a fluent speaker very quickly all right  so where is the link yes there is no link uh  

çok hızlı bir şekilde akıcı bir konuşmacı olmanıza yardımcı olacak, peki bağlantı nerede evet bağlantı yok uh

in this video because it's a live video I'll have  to put up a link in the future but you can just  

bu videoda çünkü bu canlı bir video, bir bağlantı yerleştirmem gerekecek ancak

go to englishanyone.com or to search fluent for  life and you can learn more about the program but  

englishanyone.com'a gidebilir veya akıcı bir şekilde ömür boyu arama yapabilirsiniz ve program hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz, ancak

especially if you have been if you have been  if this is your experience if you have been  

özellikle daha önce bulunduysanız bu sizin deneyiminizse   olmaya

if you have been trying to learn English for  a long time and you still can't speak most  

çalışıyorsanız uzun bir süredir İngilizce öğreniyorsunuz ve hala konuşamıyorsunuz yardım ettiğim insanların çoğu

of the people I helped have been trying to learn  English for years and they still can't communicate  

yıllardır  İngilizce öğrenmeye çalışıyor ve hala   yıllardır iletişim kuramıyorlar

for years okay so if you'd like to start speaking  fluently in the next 30 days or less that's what  

tamam öyleyse bir sonraki aşamada akıcı bir şekilde  konuşmaya başlamak isterseniz 30 gün veya daha az işte bu

I help you do in fluent for life so you get to  choose the thing that you're learning whatever  

Ömür boyu akıcı bir şekilde yapmanıza yardımcı oluyorum, böylece

the topic is for business or personal reasons  or whatever and then you start getting fluent  

konu  iş veya kişisel nedenlerle veya her ne olursa olsun   öğrenmekte olduğunuz şeyi seçebiliyorsunuz ve

in that in the next 30 days or less so if  you've been struggling for a long time and  

sonraki 30 gün içinde bu konuda akıcı olmaya başlıyorsunuz ya da daha az, eğer uzun süredir mücadele ediyorsanız ve

you really want to end that struggle that's  how I help you do it all right well I would  

bu mücadeleyi gerçekten bitirmek istiyorsanız, bunu  gayet iyi yapmanıza bu şekilde yardımcı oluyorum

like to say thank you for joining me it's always  a pleasure I will probably do another video on  

bana katıldığınız için teşekkür etmek isterim, her zaman bir zevktir, muhtemelen başka bir tane yapacağım video

Thursday Japan time you can look that up whenever  that is in your your time but probably around this  

Perşembe Japonya saatiyle, sizin zamanınız olduğunda ona bakabilirsiniz, ancak muhtemelen

time on Thursday two days from now uh because I'm  enjoying these and people like these live videos  

bundan iki gün sonra Perşembe günü bu saatlerde uh çünkü bunlardan ve bu canlı videolardan hoşlanıyorum

but if you want anything on demand fluent for  life is what you're going to get and again it is  

ancak istek üzerine akıcı bir şey istiyorsanız hayat elde edeceğiniz şeydir ve yine bu

a paid program and it's not the cheapest program  available because I wanted to make it the best  

ücretli bir programdır ve mevcut en ucuz program  değildir çünkü onu en iyi   program yapmak istedim

program and I wanted to put everything I had into  it all right see if there's any final questions  

ve sahip olduğum her şeyi ona  koymak istedim, tamam bakalım son sorular var mı hadi

let's see your honest the most important  is understanding yes time get thank you a  

dürüstlüğünü görelim en önemli anlamaktır evet zaman al çok teşekkür ederim

lot yes okay so the time uh probably around  this time what day are you this very moment  

çok evet tamam o zaman uh muhtemelen bu zamanlar hangi gündesin şu an

so it is uh Wednesday no I will be it'll  be Friday my my time Friday from probably  

yani bugün uh çarşamba hayır benim zamanım cuma olacak Cuma muhtemelen

maybe around 10 o'clock 10 a.m so around  the same time I don't know if I'll go uh  

belki saat 10:00 civarı, yani aynı saatlerde gider miyim bilmiyorum uh

for for a very long time make a video  on get yes that's in fluent for life  

çok uzun bir süre için bir video çekin evet bu ömür boyu akıcı   bu yüzden

so they're over like there's like 500 audios and  videos in the program all right but if you like  

bittiler gibi programda yaklaşık 500 ses ve video var, tamam ama

learning this way uh and when I'm in a live  video I tend to ramble I'll talk about things  

bu şekilde   öğrenmeyi seviyorsanız ve canlı bir videodayken gevezelik etme eğilimindeyim

or whatever but I can focus and edit videos and  things in fluent for life so you really get the  

veya her neyse, ancak odaklanabilir ve videoları ve şeyleri düzenleyebilirim hayat için akıcı yani gerçekten elinizden gelenin en iyisini elde edersiniz pekala

best you can right there all right that'll be it  for me today and I'll see you in the next video

bugün benim için bu kadar ve bir sonraki videoda görüşürüz