Advanced English Listening - What REALLY Stops You From Speaking English Fluently?

hi there I'm Drew Badger the world's

hi there I'm Drew Badger the world's number one English Fluency Guide and it

merhaba ben Drew Badger dünyanın

selamı Ben Drew Badger dünyanın bir numaralı İngilizce Akıcılık Rehberi ve bu bir

number one English Fluency Guide and it

number one English Fluency Guide and it is a pleasure to see you back in the

numaralı İngilizce Akıcılık Rehberi ve bir

numaralı İngilizce Akıcılık Rehberi ve sizi yeniden aramızda görmek bir zevk

is a pleasure to see you back in the

is a pleasure to see you back in the studio again this is our final lesson on

sizi tekrar stüdyoda görmek

bir zevk sizi tekrar stüdyoda görmek bir zevk bu

studio again this is our final lesson on

studio again this is our final lesson on YouTube for 2018 but it's a good one

yine stüdyodaki son dersimiz bu

yine stüdyodaki son dersimiz bu 2018 için YouTube'daki son dersimiz ama iyi bir

YouTube for 2018 but it's a good one

YouTube for 2018 but it's a good one first of all excuse me I want to

YouTube 2018 ama bu iyi bir

2018 için YouTube ama iyi bir tanesi öncelikle afedersiniz öncelikle

first of all excuse me I want to

first of all excuse me I want to apologize to learners because I had some

özür dilerim öncelikle özür dilemek istiyorum

öğrencilerden özür dilemek istiyorum çünkü bazı

apologize to learners because I had some

apologize to learners because I had some technical difficulties if you try

öğrencilerden özür diledim çünkü ben bazıları

öğrencilerden özür diledi çünkü bazı teknik zorluklar yaşadım

technical difficulties if you try

technical difficulties if you try joining me or you even were at the live

teknik zorlukları denerseniz

teknik zorlukları denerseniz bana katılmaya çalışırsanız veya hatta canlı yayında bana katılıyordunuz veya hatta

joining me or you even were at the live

canlı yayında bana

joining me or you even were at the live lesson I had a couple of days ago we

katılıyordunuz veya hatta canlı ders Birkaç gün önce aldığım

lesson I had a couple of days ago we

lesson I had a couple of days ago we started out and then I just lost my

dersimiz Birkaç gün önce yaptığımız

dersimiz Birkaç gün önce yaptığımız ders Başladık ve sonra

started out and then I just lost my

started out and then I just lost my connection so I was going to be there

başladığımı kaybettim ve sonra

başladığımı kaybettim ve sonra sadece bağlantımı kaybettim, bu yüzden orada olacaktım, bu yüzden bağlantı

connection so I was going to be there

connection so I was going to be there for and how we're at least talking with

orada olacaktım, bu yüzden

orada olacaktım ve en azından

for and how we're at least talking with

for and how we're at least talking with students answering questions but because

nasıl konuşuyoruz ve en azından nasıl konuşuyoruz

ve nasıl En azından soruları cevaplayan öğrencilerle konuşuyoruz ama çünkü

students answering questions but because

students answering questions but because the video didn't work out

öğrenciler soruları cevaplıyor ama öğrenciler

soruları cevaplıyor çünkü ama video işe yaramadı çünkü video

the video didn't work out

the video didn't work out I lost the lost the video and the audio

işe yaramadı

video işe yaramadı Videoyu kaybettim ve ses

I lost the lost the video and the audio

I lost the lost the video and the audio so all I did was just I was typing

Kaybettim videoyu ve sesi kaybettim

Kaybettim videoyu ve sesi kaybettim bu yüzden tek yaptığım yazmaktı bu yüzden

so all I did was just I was typing

so all I did was just I was typing answering questions for over an hour so

tek yaptığım yazmaktı bu yüzden

tek yaptığım uzun süredir soruları cevaplamaktı bir saat yani

answering questions for over an hour so

answering questions for over an hour so hopefully I answered a lot of good

bir saatten fazla soruları yanıtlıyorum yani

bir saatten fazla soruları yanıtlıyorum yani umarım

hopefully I answered a lot of good

hopefully I answered a lot of good questions and actually I got a lot of

pek çok iyi cevap verdim umarım pek çok

iyi soruya cevap vermişimdir

questions and actually I got a lot of

questions and actually I got a lot of good questions that I wanted to talk

bir sürü

sorum var ve aslında bir sürü güzel sorum var konuşmak istediğim

good questions that I wanted to talk

good questions that I wanted to talk about for this lesson

güzel sorular konuşmak istediğim

güzel sorular bu ders için hakkında konuşmak istediğim

about for this lesson

about for this lesson ending a year is always a really

bu ders için

hakkında bu ders için bir yıl biten her zaman bir

ending a year is always a really

ending a year is always a really important time we get to reflect this

yılın gerçekten bitmesi her zaman gerçekten

bitmesidir bir yıl her zaman gerçekten önemli bir zamandır bu

important time we get to reflect this

important time we get to reflect this just means to think back over the

önemli zamanı yansıtabiliriz bu

önemli zamanı yansıtabiliriz bunu sadece tekrar düşünmek

just means to think back over the

just means to think back over the previous year and what we liked what we

demek tekrar tekrar düşünmek demektir

sadece bir önceki yılı ve neyi sevdiğimizi ve

previous year and what we liked what we

previous year and what we liked what we didn't like what we can improve upon and

önceki yılı neyi sevdiğimizi ve neyi sevdiğimizi ve neyi sevdiğimizi ve neyi sevmediğimizi neleri geliştirebileceğimizi ve

didn't like what we can improve upon and

didn't like what we can improve upon and so I want to talk about something very

neyi sevmediğimizi düşünmek anlamına gelir.

geliştirebileceğimiz şeyleri beğenmedim ve bu yüzden çok bir şeyden bahsetmek istiyorum bu

so I want to talk about something very

so I want to talk about something very important in this video I'm always

yüzden çok bir şeyden bahsetmek istiyorum bu

yüzden bu videoda çok önemli bir şeyden bahsetmek istiyorum

important in this video I'm always

important in this video I'm always talking about fluency and really the way

Bu videoda her zaman önemliyim ben'

Bu videoda her zaman önemliyim her zaman akıcılıktan bahsediyorum ve gerçekten akıcılıktan bahsetmenin yolu ve gerçekten

talking about fluency and really the way

talking about fluency and really the way to do this for me personally as a

akıcılıktan bahsetmenin yolu ve bunu gerçekten benim için yapmanın yolu olarak bunu

to do this for me personally as a

to do this for me personally as a teacher for someone who became a fluent

benim için kişisel olarak yapmak olarak

şahsen benim için bir öğretmen olarak akıcı bir öğretmen olan biri için akıcı

teacher for someone who became a fluent

teacher for someone who became a fluent speaker of a second language who helps

bir öğretmen olan biri için

ikinci bir dili akıcı bir şekilde konuşan biri için ikinci bir

speaker of a second language who helps

speaker of a second language who helps people learn now I want to talk about

dili konuşmacıya yardımcı olan

ikinci bir dili konuşmacıya yardımcı olan insanların şimdi öğrenmesine yardımcı olan biri için

people learn now I want to talk about

people learn now I want to talk about the beliefs you have because I spent a

Şimdi öğrenen insanlar hakkında konuşmak istiyorum Şimdi öğrenen insanlar hakkında konuşmak istiyorum

Sahip olduğunuz inançlar hakkında konuşmak istiyorum çünkü sahip olduğunuz inançları a harcadım çünkü a sahip olduğunuz

the beliefs you have because I spent a

the beliefs you have because I spent a lot of time talking about those things

inançları harcadım çünkü hakkında konuşmak için çok zaman harcadım bu şeyler hakkında

lot of time talking about those things

lot of time talking about those things excuse me chatting about those things

konuşurken çok zaman bu şeyler hakkında konuşurken bu

şeyler hakkında konuşurken beni affedin bu şeyler hakkında sohbet ederken

excuse me chatting about those things

excuse me chatting about those things with learners personally when I had that

beni affedin bu şeyler hakkında sohbet ederken özür dilerim

öğrencilerle kişisel olarak bu şeyler hakkında sohbet ederken

with learners personally when I had that

with learners personally when I had that that kind of live lesson so even though

öğrencilerle kişisel olarak bunu yaptığımda

öğrencilerle bunu yaptığımda şahsen ben o tür canlı ders aldığımda yani

that kind of live lesson so even though

that kind of live lesson so even though I didn't have video and audio I got to

bu tür canlı ders olmasına rağmen yani

bu tür canlı ders olmasına rağmen yani bende video ve ses olmamasına rağmen ulaştım

I didn't have video and audio I got to

I didn't have video and audio I got to speak with quite a few people and answer

video ve ses yoktu aldım

Video ve sesim yoktu, epeyce insanla konuşmam ve epeyce insanla

speak with quite a few people and answer

speak with quite a few people and answer a lot of great questions but what I kept

konuşmam ve cevap vermem,

epeyce insanla konuşmam ve birçok harika soruyu yanıtlamam gerekiyordu ama

a lot of great questions but what I kept

a lot of great questions but what I kept hearing is I can't get fluent because of

birçok harika soru sakladım. ama

birçok harika soru sakladım ama duymaya devam ettiğim şey şu ki, işittiğim için akıcı konuşamıyorum, işitme

hearing is I can't get fluent because of

hearing is I can't get fluent because of this so everybody had some kind of

nedeniyle akıcı olamıyorum, bu yüzden

akıcı konuşamıyorum, bu yüzden herkesin bir tür

this so everybody had some kind of

this so everybody had some kind of reason I say well what if you try this

bu yani herkesin bir çeşit bundan vardı

yani herkesin bir tür nedeni vardı diyorum peki ya bu

reason I say well what if you try this

reason I say well what if you try this and they think well I've got this other

nedeni denersen peki ya bu nedeni denersen peki

diyorum peki ya bunu denersen ve iyi düşünürlerse bende buna sahibim diğer

and they think well I've got this other

and they think well I've got this other thing over here so I want to talk about

ve iyi düşünüyorlar ki bu diğerine sahibim

ve iyi düşünüyorlar burada başka bir şeye sahibim bu yüzden burada bir şey hakkında konuşmak istiyorum bu yüzden

thing over here so I want to talk about

thing over here so I want to talk about just a few of the beliefs we have and

burada bir şey hakkında konuşmak istiyorum bu yüzden sadece bir şey hakkında konuşmak istiyorum sahip olduğumuz inançlardan birkaçı ve sahip olduğumuz

just a few of the beliefs we have and

just a few of the beliefs we have and really what you need to do to take your

inançlardan sadece birkaçı ve

sahip olduğumuz inançlardan sadece birkaçı ve gerçekten almak için gerçekten yapmanız

really what you need to do to take your

really what you need to do to take your English to the next level and not just

gerekenler gerçekten almak için yapmanız

gerekenler gerçekten yapmak için yapmanız gerekenler İngilizcenizi bir sonraki seviyeye taşıyın ve sadece

English to the next level and not just

English to the next level and not just your English but anything else you might

İngilizcenizi bir sonraki seviyeye değil ve sadece İngilizcenizi bir

sonraki seviyeye değil ve sadece İngilizcenizi değil, İngilizcenizi yapabileceğiniz her şeyi, ancak İngilizcenizi geliştirmek

your English but anything else you might

your English but anything else you might want to improve so any skill or just

isteyebileceğiniz her şeyi,

ancak geliştirmek isteyebileceğiniz her şeyi yani herhangi bir beceri ya da sadece

want to improve so any skill or just

want to improve so any skill or just your life in general it's really the

geliştirmek istiyorum herhangi bir beceri ya da sadece

geliştirmek istiyorum bu yüzden herhangi bir beceri ya da sadece genel olarak hayatınız gerçekten

your life in general it's really the

your life in general it's really the beliefs at the very foundation of

genel olarak hayatınız gerçekten

genel olarak hayatınız gerçekten inançların temelindeki inançlar

beliefs at the very foundation of

beliefs at the very foundation of who you are as a person or what you

Bir kişi olarak kim olduğunuz ya da

who you are as a person or what you

who you are as a person or what you think you can do because if you think

bir kişi olarak ne olduğunuz ya da

bir kişi olarak ne olduğunuz ya da ne yapabileceğinizi düşündüğünüzün temelindeki inançların temelidir çünkü eğer düşünürseniz yapabileceğinizi düşünürsünüz

think you can do because if you think

think you can do because if you think something is impossible then it doesn't

çünkü

yapabileceğini düşünüyorsan, çünkü bir şeyin imkansız olduğunu düşünüyorsan, o

something is impossible then it doesn't

something is impossible then it doesn't matter what kind of lessons you buy or

şey imkansız değildir, o zaman bir

şey imkansız değildir, o zaman ne tür dersler aldığın veya

matter what kind of lessons you buy or

matter what kind of lessons you buy or however you learn you're not going to

ne tür dersler aldığın önemli değil ya da

ne tür dersler alırsan al ya da nasıl öğrenirsen öğren gitmeyeceksin ama nasıl öğrenirsen öğren de

however you learn you're not going to

however you learn you're not going to get good results with those so that's

gitmeyeceksin

onlarla iyi sonuçlar alamazsın yani bu

get good results with those so that's

get good results with those so that's why thinking about beliefs so I drew

onlarla iyi sonuçlar al yani bu

bunlarla iyi sonuçlar elde et o yüzden inançlar hakkında düşünmenin nedeni bu yüzden

why thinking about beliefs so I drew

why thinking about beliefs so I drew this very simple picture here hopefully

neden inançlar hakkında düşünmeyi çizdim bu yüzden

neden inançlar hakkında düşünmeyi çizdim bu yüzden buraya bu çok basit resmi çizdim umarım

this very simple picture here hopefully

this very simple picture here hopefully you can see it but we have this is a

bu çok basit resim buraya umarım

bu çok basit resim buraya umarım görebilirsiniz. ama elimizde bu var, bunu

you can see it but we have this is a

you can see it but we have this is a regular person over here and the goal is

görebiliyorsunuz ama bizde bu var,

görebiliyorsunuz ama elimizde bu normal bir insan ve hedef

regular person over here and the goal is

regular person over here and the goal is to become this person over here now in

buradaki normal insan ve hedef

buradaki normal insan ve hedef şu buradaki bu kişi olmak şimdi

to become this person over here now in

to become this person over here now in my case it's helping people become more

buradaki bu kişi olmak şimdi

buradaki bu kişi olmak benim durumumda bu insanların daha çok

my case it's helping people become more

my case it's helping people become more confident speakers but for you know

benim durumum olmasına yardım ediyor insanların daha

benim durumum olmasına yardım ediyor insanların daha özgüvenli konuşmacılar olmasına yardım ediyor kendine

confident speakers but for you know

confident speakers but for you know whatever it might be you know making a

güvenen konuşmacılar tanırsın ama kendine

güvenen konuşmacılar bilirsin ama senin için ne olduğunu bilirsin ne olursa olsun yapmayı bilirsin ne

whatever it might be you know making a

whatever it might be you know making a new friend or getting into the right

olursa olsun yapmayı bilirsin yeni bir arkadaş edinmeyi veya doğru

new friend or getting into the right

new friend or getting into the right college or you know whatever that thing

yeni arkadaşa girmeyi veya yeni bir arkadaşa girmeyi bilirsin doğru

yeni arkadaş ya da doğru koleje girmek ya da o şey her neyse,

college or you know whatever that thing

college or you know whatever that thing happens to be we all have goals but

kolej ya da o şey her neyse

kolej ya da o şey her neyse,

happens to be we all have goals but

happens to be we all have goals but beginning before we do any of the like

hepimizin hedefleri var ama oluyor, hepimizin hedefleri var ama

hepimiz oluyoruz hedefleri var ama başlamak benzerlerinden herhangi birini yapmadan önce başlamak

beginning before we do any of the like

beginning before we do any of the like the steps that we use in order to get

benzerlerinden herhangi birini

yapmadan önce başlamak benzerlerinden herhangi birini yapmadan önce başlamak

the steps that we use in order to get

the steps that we use in order to get those things we have to think about the

kullandığımız adımlara ulaşmak için kullandığımız adımlar o şeyleri

elde etmek için o şeyler hakkında düşünmeliyiz o

those things we have to think about the

those things we have to think about the way we believe and so when I was talking

şeyler hakkında düşünmeliyiz o

şeyler hakkında inandığımız şekilde düşünmeliyiz ve bu yüzden ben konuşurken

way we believe and so when I was talking

way we believe and so when I was talking with people a few days ago I heard a

inanırız ve bu yüzden ben bu

şekilde konuşurken inanırız ve bu yüzden birkaç gün önce insanlarla konuşurken a'yı insanlarla konuşurken duydum

with people a few days ago I heard a

with people a few days ago I heard a couple of things we were talking about

birkaç gün önce insanlarla a'yı duydum birkaç gün önce konuştuğumuz

couple of things we were talking about

couple of things we were talking about practicing so practicing was a big one

birkaç şey duydum

birkaç şeyden bahsediyorduk biz pratik yapmaktan bahsediyorduk bu yüzden pratik yapmak büyük bir şeydi

practicing so practicing was a big one

practicing so practicing was a big one and also just talking about how people

bu yüzden pratik yapmak büyük bir şeydi bu yüzden pratik yapmak

büyüktü ve aynı zamanda sadece insanların nasıl olduğu hakkında konuşmak

and also just talking about how people

and also just talking about how people learn how to speak especially can you do

ve aynı zamanda sadece insanların nasıl olduğu hakkında konuşmak

ve ayrıca insanların özellikle konuşmayı nasıl öğrendikleri hakkında konuşmak

learn how to speak especially can you do

learn how to speak especially can you do that

özellikle konuşmayı öğrenebilir misin özellikle

konuşmayı öğrenebilir misin bunu

that

that by yourself and it's actually really

kendi başına yapabilir misin ve bu gerçekten

by yourself and it's actually really

by yourself and it's actually really easy to do but I want to talk about more

kendi başına ve aslında gerçekten

kendi başına ve yapması gerçekten çok kolay ama ben daha fazla konuşmak istiyorum

easy to do but I want to talk about more

easy to do but I want to talk about more practicing because this was a big

yapması kolay ama daha

kolayından bahsetmek istiyorum ama daha fazla pratik yapmaktan bahsetmek istiyorum çünkü bu büyük bir pratikti çünkü

practicing because this was a big

practicing because this was a big problem for people and especially if you

bu büyük bir

pratikti çünkü bu insanlar için büyük bir sorundu ve özellikle de

problem for people and especially if you

problem for people and especially if you out there if you are a learner and

insanlar için problem yaşıyorsanız ve özellikle eğer

insanlar için sorun yaşıyorsanız ve özellikle dışarıdaysanız eğer bir öğrenciyseniz ve dışarıda bir

out there if you are a learner and

out there if you are a learner and you're watching this and you think well

öğrenciyseniz ve dışarıda bir öğrenciyseniz ve bunu izliyorsanız ve iyi düşünüyorsanız bunu

you're watching this and you think well

you're watching this and you think well if only I could practice or if only I

izliyorsunuz ve düşünüyorsunuz peki

bunu izliyorsun ve iyi düşünüyorsun keşke pratik yapabilseydim veya keşke keşke

if only I could practice or if only I

if only I could practice or if only I lived around native English speakers I

pratik yapabilseydim veya keşke keşke

pratik yapabilseydim veya keşke anadili İngilizce olanların yanında yaşasaydım

lived around native English speakers I

lived around native English speakers I would become fluent so whatever your if

anadili İngilizce olanların yanında yaşasaydım yaşadım

anadili İngilizce olanların yanında akıcı olurdum yani if'iniz ne olursa olsun

would become fluent so whatever your if

would become fluent so whatever your if only thing we'll just write that up here

akıcı hale gelirdi yani if'niz ne olursa olsun

akıcı hale gelirdi yani eğer tek şeyiniz ne olursa olsun

only thing we'll just write that up here

only thing we'll just write that up here if only so this is what you believe

bunu buraya yazacağız tek şey buraya yazacağımız

tek şey biz' Buraya şunu yazacağım, keşke öyleyse inandığınız şey buysa, keşke öyleyse

if only so this is what you believe

if only so this is what you believe again this is a belief you have and if a

inandığınız şey buysa,

yine inandığınız buysa, bu sizin sahip olduğunuz bir inanç ve eğer

again this is a belief you have and if a

yine bu bir inançsa ve eğer bir

again this is a belief you have and if a belief is stopping you from achieving

yine bu sahip olduğunuz bir inançtır ve eğer bir inanç sizi başarmaktan alıkoyuyorsa, inanç

belief is stopping you from achieving

belief is stopping you from achieving something then that's a negative belief

sizi başarmaktan alıkoyuyorsa, inanç sizi

bir şeyi başarmaktan alıkoyuyorsa, o zaman bu olumsuz bir inançtır, o zaman bu

something then that's a negative belief

olumsuz bir inançtır,

something then that's a negative belief so that's again a thing that would stop

o zaman bu olumsuz bir inançtır, yani bu yine bir a duracak bir şey yani

so that's again a thing that would stop

so that's again a thing that would stop you from getting from one place to the

bu yine duracak

bir şey yani bu yine sizin bir yerden bir yere gitmenizi, bir yerden bir yere gitmenizi engelleyecek bir şey

you from getting from one place to the

you from getting from one place to the other and that's going to take you

ve bu alacak

other and that's going to take you

other and that's going to take you around a path like this so a negative

diğeriniz ve bu sizi

diğerine götürecek ve bu sizi bunun gibi bir yola götürecek yani

around a path like this so a negative

around a path like this so a negative belief is going to send you up here and

bunun gibi bir yolun etrafında bir negatif yani

bunun gibi bir yolun etrafında bir negatif yani negatif bir inanç sizi buraya gönderecek ve

belief is going to send you up here and

belief is going to send you up here and around and maybe not even get you to

inanç seni buraya gönderecek ve

inanç seni buraya ve etrafa gönderecek ve belki seni

around and maybe not even get you to

around and maybe not even get you to your goal if it gets you anywhere but

etrafta dolaştırmayacak ve belki seni

etrafta dolaştıramayacak ve belki seni hedefinden başka bir yere götürüyorsa, seni

your goal if it gets you anywhere but

your goal if it gets you anywhere but it's going to waste your time or stop

hedefine bile götüremeyecek. seni amacından başka bir yere götürüyorsa ama

seni herhangi bir yere götürüyorsa ama zamanını boşa harcıyorsa ya da durduruyorsa,

it's going to waste your time or stop

it's going to waste your time or stop you from making any progress at all

zamanını boşa harcıyor ya da durduruyorsa,

zamanını boşa harcıyor ya da

you from making any progress at all

you from making any progress at all maybe you just believe well I don't live

herhangi bir ilerleme kaydetmeni engelliyorsa hiç bir şekilde

ilerleme kaydetmedin belki sadece iyi inanıyorsun ben yaşamıyorum

maybe you just believe well I don't live

maybe you just believe well I don't live in a native english-speaking country so

belki sadece iyi inanıyorsun ben

yaşamıyorum belki sadece iyi inanıyorsun ben ana dili İngilizce olan bir ülkede yaşamıyorum yani

in a native english-speaking country so

in a native english-speaking country so how can I get fluent it's just

bir yerlide İngilizce konuşulan bir ülkede bu yüzden

anadili İngilizce olan bir ülkede nasıl akıcı konuşabilirim nasıl

how can I get fluent it's just

how can I get fluent it's just impossible so I spoke with quite a few

akıcı konuşabilirim

nasıl akıcı konuşabilirim bu imkansız bu yüzden epeyce

impossible so I spoke with quite a few

impossible so I spoke with quite a few people like that and not just in that

imkansızla konuştum bu yüzden oldukça azıyla konuştum

imkansız bu yüzden epeyce insanla bu şekilde konuştum ve sadece o insanlarda değil

people like that and not just in that

people like that and not just in that particular lesson but a lot of times

ve sadece o

insanlarda değil ve sadece belirli bir derste değil, birçok kez

particular lesson but a lot of times

particular lesson but a lot of times like

like

like lots of emails from people that say if

belirli bir derste ama birçok kez

belirli bir derste ama bir çoğu zaman like gibi

insanlardan gelen çok sayıda e-posta eğer "eğer" diyen

lots of emails from people that say if

lots of emails from people that say if only if only I lived in a country with

insanlardan birçok e-posta "eğer" diyen

insanlardan çok sayıda e-posta "keşke keşke" olan bir ülkede yaşasaydım "keşke" olan

only if only I lived in a country with

only if only I lived in a country with native English speakers or if I knew

bir ülkede "sadece" ile yaşıyor olsaydım

sadece anadili İngilizce olan bir ülkede yaşadım ya da

native English speakers or if I knew

native English speakers or if I knew some English speakers or something like

anadili İngilizce olanları bilseydim ya da anadili İngilizce olanları bilseydim ya da

bazı İngilizce konuşanlar ya da bazı İngilizce konuşanlar gibi bir şey

some English speakers or something like

some English speakers or something like that I would finally get fluent now if

ya da

bazı İngilizce konuşanlar gibi bir şey ya da buna benzer bir şey bilseydim sonunda yapardım şimdi akıcı ol eğer

that I would finally get fluent now if

that I would finally get fluent now if you knew native English speakers or you

sonunda şimdi akıcı olursam eğer

sonunda şimdi akıcı olursam eğer ana dili İngilizce olan kişiler biliyorsan veya

you knew native English speakers or you

you knew native English speakers or you could practice speaking with people then

ana dili İngilizce olan kişiler tanıyorsan veya

ana dili İngilizce bilenler biliyorsan veya insanlarla konuşma pratiği yapabilirsen o zaman

could practice speaking with people then

could practice speaking with people then wouldn't you become a fluent speaker so

konuşma pratiği yapabilirsin insanlarla o zaman

insanlarla konuşma pratiği yapabilirsin o zaman akıcı bir konuşmacı olmaz mıydın yani

wouldn't you become a fluent speaker so

wouldn't you become a fluent speaker so most people would say yes to that but a

akıcı bir konuşmacı olmaz mıydın yani

akıcı bir konuşmacı olmaz mıydın yani çoğu insan buna evet derdi ama

most people would say yes to that but a

most people would say yes to that but a lot of people either they don't know how

çoğu insan evet derdi buna ama

çoğu insan buna evet derdi ama birçok insan ya

lot of people either they don't know how

lot of people either they don't know how or they just think it's not possible and

kaç kişinin olduğunu bilmiyor ya bilmiyorlar

ya nasıl olduğunu bilmiyorlar ya da sadece bunun mümkün olmadığını düşünüyorlar ve ya bunun

or they just think it's not possible and

or they just think it's not possible and so lots of things again will we'll

mümkün olmadığını düşünüyorlar ve ya da

sadece bunun mümkün olmadığını düşünüyorlar ve yine bir sürü şey olacak mı yine çok fazla şey olacak mı

so lots of things again will we'll

so lots of things again will we'll really just focus on this this idea of

yine çok fazla şey olacak mı gerçekten sadece buna odaklanacağız

really just focus on this this idea of

really just focus on this this idea of practicing just to give you an idea of

gerçekten sadece buna odaklanma fikri gerçekten

sadece buna odaklanma fikri bu pratik yapma fikri sadece sana

practicing just to give you an idea of

practicing just to give you an idea of what's possible because I want you to

pratik yapma fikri vermek için sadece sana

pratik yapma fikri vermek için sadece sana neyin mümkün olduğu hakkında bir fikir vermek için çünkü senin

what's possible because I want you to

what's possible because I want you to start thinking in the beliefs that

neyin mümkün olduğunu istiyorum mümkün çünkü

mümkün olanı istiyorum çünkü sizi doğrudan istediğiniz yere götüren inançlarla düşünmeye başlayan inançlarla düşünmeye başlamanızı istiyorum aslında

start thinking in the beliefs that

start thinking in the beliefs that actually get you directly where you want

sizi doğrudan istediğiniz yere götüren sizi

actually get you directly where you want

actually get you directly where you want to go you still have to do the work but

doğrudan istediğiniz yere götüren gitmek istiyorsun yine de işi yapmalısın ama gitmek için

to go you still have to do the work but

to go you still have to do the work but it's a lot easier if you believe you can

yine de işi yapmalısın ama

gitmek yine de işi yapmalısın ama yapabileceğine inanıyorsan bu

it's a lot easier if you believe you can

it's a lot easier if you believe you can does that make sense so if you don't

çok daha kolay, yapabileceğine inanıyorsan çok daha kolay

çok daha kolay, eğer yapabileceğine inanıyorsan bunu yap mantıklıdır, eğer yapmazsan

does that make sense so if you don't

does that make sense so if you don't believe you can do something where you

mantıklı olur, eğer yapmazsan

mantıklı olur, eğer inanmıyorsan yapabileceğine inandığın bir şeyi yapabilirsin yapabileceğinize inandığınız

believe you can do something where you

believe you can do something where you think think something is impossible you

bir şey bir

şeyin imkansız olduğunu düşündüğünüz bir şeyin imkansız olduğunu düşündüğünüz bir şeyin

think think something is impossible you

think think something is impossible you might try to learn grammar or do all

imkansız olduğunu düşündüğünüz bir şeyin imkansız olduğunu düşündüğünüz bir şey

might try to learn grammar or do all

might try to learn grammar or do all sorts of other things but you're not

her türlü başka şeyi yapın ama siz

sorts of other things but you're not

sorts of other things but you're not going to reach your goal so the first

başka şeyler değilsiniz ama siz

başka şeyler değilsiniz ama hedefinize ulaşamayacaksınız bu yüzden ilk kişi

going to reach your goal so the first

going to reach your goal so the first thing just practicing so some people

hedefinize ulaşacak yani ilk kişi

hedefinize ulaşacak bu yüzden ilk şey sadece pratik yapmak yani bazı insanlar

thing just practicing so some people

thing just practicing so some people said I don't have anyone to practice

sadece pratik yapmak gibi oluyor bu yüzden bazı insanlar

sadece pratik yapmak gibi bir şey bu yüzden bazı insanlar pratik yapacak kimsem olmadığını söyledi

said I don't have anyone to practice

said I don't have anyone to practice speaking with now I want to show you how

Pratik yapacak kimsem yok

dedi Konuşma pratiği yapacak kimsem yok dedi şimdi size

speaking with now I want to show you how

speaking with now I want to show you how to reverse that belief to show you that

şimdi ile nasıl konuşulacağını göstermek istiyorum size

şimdi ile nasıl konuşulacağını göstermek istiyorum size bu inancı nasıl tersine çevireceğinizi göstermek istiyorum size bunu göstermek için bu

to reverse that belief to show you that

to reverse that belief to show you that it's not true because right now you are

inancı tersine çevirmek için bunu göstermek için bu inancı tersine çevirmek için bunun doğru değil çünkü şu an öylesin bu

it's not true because right now you are

it's not true because right now you are watching this video on YouTube and

doğru değil çünkü şu anda sen

doğru değilsin çünkü şu anda YouTube'da bu videoyu izliyorsun ve

watching this video on YouTube and

watching this video on YouTube and instead of watching this video you could

bu videoyu YouTube'da izliyorsun ve

bu videoyu YouTube'da izliyorsun ve bu videoyu izlemek yerine

instead of watching this video you could

instead of watching this video you could actually type in something you're

bu videoyu izleyerek yapabilirsin

bu videoyu izlemek yerine aslında bir şeyler yazabilirsin

actually type in something you're

actually type in something you're interested in maybe you care about cats

aslında yazıyorsun aslında ilgilendiğin bir

şey yazıyorsun belki ilgilenen kedileri önemsiyorsun

interested in maybe you care about cats

interested in maybe you care about cats or like maybe making birdhouses or

belki ilgilenen kedileri önemsiyorsun

belki Kedileri önemsiyorsun ya da belki kuş evleri yapmak gibi ya da

or like maybe making birdhouses or

or like maybe making birdhouses or building cars or you know whatever

belki kuş evleri yapmak ya da ya da belki

kuş evleri yapmak ya da araba yapmak gibi ya da araba yapmayı biliyorsun

building cars or you know whatever

building cars or you know whatever makeup tutorials excuse me

ya da

makeup tutorials excuse me

makeup tutorials excuse me but whatever you happen to be interested

araba yapmayı biliyorsun afedersiniz ama neyle ilgilenirseniz ilgilenin

but whatever you happen to be interested

but whatever you happen to be interested in you can find information about that

ama neyle ilgilenirseniz ilgilenin

ama her neyle ilgilenirseniz bununla ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz bununla

in you can find information about that

in you can find information about that right here on YouTube and instead of

ilgili bilgileri burada YouTube'da bulabilirsiniz ve bunun yerine

right here on YouTube and instead of

right here on YouTube and instead of watching a language learning video like

tam burada YouTube'da ve

tam burada YouTube'da ve bir dil öğrenme videosu izlemek yerine, bunun gibi

watching a language learning video like

watching a language learning video like this and then going down below in the

bir dil öğrenme videosu izlemek gibi bir

dil öğrenme videosu izlemek ve ardından bunun altında aşağıya inmek

this and then going down below in the

this and then going down below in the comments and asking hey who was wanting

ve ardından bunun altında aşağı inmek

ve sonra yorumlarda aşağı inip kimin yorum istediğini sormak

comments and asking hey who was wanting

comments and asking hey who was wanting to practice speaking with me what you

ve hey kimin

yorum istediğini sormak ve hey kimin benimle konuşma pratiği yapmak istediğini sormak

to practice speaking with me what you

to practice speaking with me what you should do is go to a different video I'm

yapmam gereken farklı bir videoya gitmek

should do is go to a different video I'm

should do is go to a different video I'm actually like telling you not to watch

Yapmam gereken farklı bir videoya gitmek

Yapmam gereken farklı bir videoya gitmek aslında sana izlememeni söylemekten hoşlanıyorum

actually like telling you not to watch

actually like telling you not to watch this video right now but it's important

aslında sana izlememeni söylemekten hoşlanıyorum

aslında sana söylemekten hoşlanıyorum bu videoyu şu an izlememek ama

this video right now but it's important

this video right now but it's important if you want to make that step so on this

bu video şu an önemli ama

bu video şu an önemli ama o adımı yapmak istiyorsanız bunda önemli

if you want to make that step so on this

if you want to make that step so on this platform right here on YouTube right now

o adımı yapmak istiyorsanız bunda bu yüzden

yapmak istiyorsanız adım atın bu platformda tam burada YouTube'da şu anda

platform right here on YouTube right now

platform right here on YouTube right now there are millions and millions really

platform tam burada YouTube'da şu anda

platform tam burada YouTube'da şu anda milyonlarca ve milyonlarca var gerçekten

there are millions and millions really

there are millions and millions really billions of people probably watching

milyonlarca ve milyonlar

var gerçekten milyonlarca ve milyonlarca gerçekten milyarlarca insan muhtemelen

billions of people probably watching

billions of people probably watching videos and all of these people you know

milyarlarca izliyor insanlar muhtemelen

milyarlarca insan muhtemelen video izliyor ve tanıdığınız tüm bu insanlar

videos and all of these people you know

videos and all of these people you know they speak many different languages but

videoları ve tanıdığınız tüm bu insanlar

videoları ve tanıdığınız tüm bu insanlar birçok farklı dil konuşuyorlar ama

they speak many different languages but

they speak many different languages but there are many English speakers and many

birçok farklı dil konuşuyorlar ama

birçok farklı dil konuşuyorlar ama İngilizce konuşan birçok kişi var ve birçoğu

there are many English speakers and many

there are many English speakers and many native English speakers that are

İngilizce konuşan çok sayıda kişi var ve birçoğu İngilizce

konuşan ve ana dili İngilizce olan birçok kişi var

native English speakers that are

native English speakers that are watching videos and all you have to do

ana dili İngilizce olan

ana dili İngilizce olan kişiler video izliyor ve tüm yapmanız gereken

watching videos and all you have to do

watching videos and all you have to do is go to a video that may be showing

videoları izlemek ve sahip olduğunuz her şey

videoları izlemek için ve tek yapmanız gereken, gösterilebilecek bir videoya gitmek,

is go to a video that may be showing

is go to a video that may be showing some content in English so if you're

gösterilebilecek bir videoya gitmek, bazı içerikleri İngilizce

gösteren bir videoya gitmek, bu nedenle,

some content in English so if you're

some content in English so if you're searching for something in

içeriğiniz İngilizceyse bu nedenle,

İngilizce'de biraz içeriğiniz varsa, yani

searching for something in

searching for something in lish then you're going to find results

lish'de bir şey ararken bir şey arıyorsanız, o zaman lish sonuçlarını bulacaksınız, o zaman lish

lish then you're going to find results

lish then you're going to find results in English and you're going to find

sonuçlarını bulacaksınız, o zaman

gideceksiniz sonuçları İngilizce olarak bulmak için

in English and you're going to find

in English and you're going to find videos made by english-speaking people

İngilizce olarak bulacaksınız ve

İngilizce olarak bulacaksınız ve İngilizce konuşan kişiler tarafından hazırlanmış videolar bulacaksınız

videos made by english-speaking people

videos made by english-speaking people who you can communicate with and that's

İngilizce konuşan kişiler tarafından hazırlanmış videolar

İngilizce konuşan kişiler tarafından yapılmış videolar bulacaksınız iletişim kurabileceğiniz insanlar ve bu,

who you can communicate with and that's

who you can communicate with and that's just one example of something where

iletişim kurabileceğiniz kişilerdir ve bu,

iletişim kurabileceğiniz kişilerdir ve bu, yalnızca bir örneğin,

just one example of something where

just one example of something where we're gonna change a belief you have

sahip olduğunuz bir inancı değiştireceğimiz bir şeyin yalnızca bir örneğinin olduğu bir şeyin yalnızca bir örneğidir.

we're gonna change a belief you have

we're gonna change a belief you have about how you learn that if you're

sahip olduğun bir inancı değiştireceğiz

nasıl öğrendiğinle ilgili sahip olduğun bir inancı değiştireceğiz

about how you learn that if you're

about how you learn that if you're thinking I can't get fluent because I

akıcı çünkü

thinking I can't get fluent because I

thinking I can't get fluent because I don't live around native English

akıcı olamayacağımı düşünüyorum çünkü

akıcı olamayacağımı düşünüyorum çünkü ana dili İngilizce olan bir ortamda yaşamıyorum ana dili

don't live around native English

don't live around native English speakers the goal is not really to live

İngilizce olan bir ortamda yaşamıyorum

ana dili İngilizce olan kişilerle birlikte yaşamıyorum amaç gerçekten yaşamak değil

speakers the goal is not really to live

speakers the goal is not really to live in an english-speaking country because

konuşmacıların amacı gerçekten canlı

konuşmacılar olmak değil, amaç gerçekten İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamak değil çünkü

in an english-speaking country because

in an english-speaking country because many people live in english-speaking

İngilizce konuşulan bir ülkede çünkü

İngilizce konuşulan bir ülkede birçok insan İngilizce konuşuyor çünkü

many people live in english-speaking

many people live in english-speaking countries and still don't get fluent so

birçok insan İngilizce yaşıyor. konuşan

birçok insan ingilizce konuşulan ülkelerde yaşıyor ve hala akıcı olamıyor bu yüzden

countries and still don't get fluent so

countries and still don't get fluent so that's why it's another reason why I

ülkeler ve hala akıcı olamıyor bu yüzden hala akıcı olamıyor bu yüzden

that's why it's another reason why I

that's why it's another reason why I like this only if only idea here for not

başka bir neden

bu neden bunu sevmemin başka bir nedeni de sadece burada böyle olmadığı için fikir

like this only if only idea here for not

like this only if only idea here for not having anyone to practice speaking with

sadece burada böyle olmadığı için sadece fikir burada

sadece böyle olmadığı için burada fikir pratik yapacak kimsenin olmaması konuşma

having anyone to practice speaking with

having anyone to practice speaking with is also not true so again the point is

pratiği yapacak kimsenin

olması konuşma pratiği yapacak kimsenin olması ile de doğru değil bu yüzden yine nokta da

is also not true so again the point is

is also not true so again the point is just to think about an idea like this

doğru değil bu yüzden tekrar nokta da doğru değil yani

yine mesele sadece bunun gibi bir fikir hakkında düşünmek

just to think about an idea like this

just to think about an idea like this and think is it really true that I can't

sadece bunun gibi bir fikir hakkında düşünmek için

sadece bir fikir hakkında düşünmek bunun gibi ve düşün yapamayacağım gerçekten doğru mu ve

and think is it really true that I can't

and think is it really true that I can't meet people to practice speaking with

yapamayacağım gerçekten doğru mu diye düşün ve insanlarla tanışıp konuşma pratiği yapamayacağımın

gerçekten doğru olup olmadığını düşün

meet people to practice speaking with

meet people to practice speaking with because I don't live in an

ile konuşma pratiği yapın çünkü ben bir yerde yaşamıyorum

because I don't live in an

because I don't live in an english-speaking country so the obvious

çünkü bir yerde yaşamıyorum çünkü

İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamıyorum yani bariz

english-speaking country so the obvious

english-speaking country so the obvious examples are obviously meeting people

İngilizce konuşulan ülke yani bariz

İngilizce konuşulan ülke yani bariz örnekler belli ki insanlarla tanışma

examples are obviously meeting people

examples are obviously meeting people online just like a platform like this

örnekleri, insanlarla tanışma

örnekleri, insanlarla çevrimiçi olarak tanışmak gibi bir platform gibi, tıpkı bunun gibi

online just like a platform like this

online just like a platform like this but really connecting with people

bir çevrimiçi platform gibi, tıpkı

bunun gibi bir çevrimiçi platform gibi, ancak insanlarla gerçekten bağlantı kuruyor

but really connecting with people

but really connecting with people wherever you happen to be now I live in

ama gerçekten insanlarla bağlantı kuruyor

ama gerçekten insanlarla her yerde bağlantı kuruyor şu anda nerede olursan ol ben de yaşıyorum şu anda

wherever you happen to be now I live in

wherever you happen to be now I live in Japan and learning Japanese is actually

nerede olursan ol orada yaşıyorum Japonya'da yaşıyorum ve Japonca öğrenmek aslında

Japan and learning Japanese is actually

Japan and learning Japanese is actually much more difficult for me where it was

Japonya'dır ve Japonca öğrenmek aslında

Japonya'dır ve Japonca öğrenmek aslında benim için çok daha zor nerede

much more difficult for me where it was

much more difficult for me where it was certainly when I lived back in America

benim için çok daha zordu,

benim için çok daha zordu, kesinlikle Amerika'da yaşadığımda, kesinlikle

certainly when I lived back in America

certainly when I lived back in America because I spent many many years actually

Amerika'da yaşadığımda,

kesinlikle Amerika'da yaşadığımda, çünkü çok uzun yıllar geçirdim

because I spent many many years actually

because I spent many many years actually living back in America after I had

çünkü aslında çok zaman geçirdim. uzun yıllar aslında

çünkü uzun yıllar Amerika'da yaşayarak geçirdim Amerika'da yaşadıktan sonra

living back in America after I had

living back in America after I had already learned a little bit of Japanese

Amerika'da tekrar yaşadıktan sonra zaten biraz Japonca öğrendikten sonra zaten biraz Japonca

already learned a little bit of Japanese

already learned a little bit of Japanese so I came to Japan and I was discovering

öğrendim zaten biraz Japonca

öğrendim Japonca, bu yüzden Japonya'ya geldim ve keşfediyordum, bu yüzden

so I came to Japan and I was discovering

so I came to Japan and I was discovering how to learn but really just as I as I

Japonya'ya geldim ve keşfediyordum, bu yüzden

Japonya'ya geldim ve nasıl öğreneceğimi keşfediyordum ama gerçekten

how to learn but really just as I as I

how to learn but really just as I as I was getting excited to learn I had to go

nasıl öğreneceğim kadar, ama gerçekten

nasıl öğrendiğim kadar öğrenmek için ama gerçekten tıpkı benim gibi öğrenmek için heyecanlanıyordum gitmem gerektiğini öğrenmek için

was getting excited to learn I had to go

was getting excited to learn I had to go back to the United States so when I went

heyecanlanıyordum gitmem gerektiğini öğrenmek için

heyecanlanıyordum Amerika Birleşik Devletleri'ne geri dönmem gerektiğini öğrenmek için heyecanlanıyordum bu yüzden Amerika

back to the United States so when I went

back to the United States so when I went back home I had to think okay I'm not in

Birleşik Devletleri'ne geri döndüğümde bu yüzden Amerika

Birleşik Devletleri'ne geri döndüğümde, yani eve döndüğümde, tamam düşünmem gerekiyordu, tamam, evde değilim, tamam düşünmem gerekiyordu,

back home I had to think okay I'm not in

back home I had to think okay I'm not in Japan anymore but how can I find

evde değilim, tamam, düşünmem gerekiyordu, Japonya'da değilim artık ama artık Japonya'yı nasıl bulabilirim

Japan anymore but how can I find

Japan anymore but how can I find Japanese people to practice speaking

ama artık

Japonya'yı nasıl bulabilirim ama Japonları konuşma pratiği yapmak için Japonlarla nasıl bulabilirim

Japanese people to practice speaking

Japanese people to practice speaking with whether it's online or in the real

Japonlarla konuşma pratiği yapmak için ister çevrimiçi ister gerçek olsun, ister

with whether it's online or in the real

with whether it's online or in the real world now I didn't think okay I mean

çevrimiçi ister gerçek olsun. gerçek

ile ister çevrimiçi ister gerçek dünyada şimdi düşünmedim tamam

world now I didn't think okay I mean

world now I didn't think okay I mean America right now so I can't practice my

dünyayı kastettim tamam düşünmedim tamam yani dünyayı kastediyorum

tamam düşünmedim şu anda Amerika demek istiyorum bu yüzden Amerikamı pratik yapamam

America right now so I can't practice my

America right now so I can't practice my Japanese I thought how can I so I had

şu anda Amerika'mı pratik yapamam

şu anda Japoncamı pratik yapamam Nasıl yapabilirim diye düşündüm bu yüzden

Japanese I thought how can I so I had

Japanese I thought how can I so I had the belief that like oh I probably can

Japoncam vardı Nasıl yapabilirim diye düşündüm

Japoncam vardı Nasıl yapabilirim diye düşündüm bu yüzden şöyle bir inancım vardı oh muhtemelen yapabilirim

the belief that like oh I probably can

the belief that like oh I probably can find someone there must be a Japanese

inancı gibi oh muhtemelen yapabilirim

inancı gibi oh muhtemelen birisini bulabilirim bir Japon olmalı birini bul bir

find someone there must be a Japanese

find someone there must be a Japanese person either physically around me or

Japon olmalı

birini bul bir Japon olmalı ya fiziksel olarak etrafımda ya da

person either physically around me or

person either physically around me or online that I can meet and I actually

fiziksel olarak bir kişi çevremde veya

fiziksel olarak çevremde veya çevrimiçi olarak tanışabileceğim ve aslında

online that I can meet and I actually

online that I can meet and I actually met both it when it was really not very

çevrimiçi olarak tanışabileceğim ve aslında çevrimiçi olarak

tanışabileceğim ve aslında her ikisiyle de gerçekten pek

met both it when it was really not very

met both it when it was really not very difficult but I used back in I was

tanışmadığında tanıştım ve gerçekten tanışmadığında çok

tanıştım her ikisiyle de gerçekten çok zor olmadığında ama eskiden

difficult but I used back in I was

difficult but I used back in I was living in Seattle and I lived

zordum ama eskiden

zordum ama eskiden Seattle'da yaşıyordum ve Seattle'da yaşıyordum ve Seattle'da yaşıyordum

living in Seattle and I lived

living in Seattle and I lived let's see not very far from actually

ve

Seattle'da yaşıyordum ve Yaşadım bakalım gerçekten çok uzak değil bakalım aslında

let's see not very far from actually

let's see not very far from actually quite a few Japanese speakers and I

çok uzak değil bakalım aslında

çok uzak değil görelim aslında epeyce Japonca konuşan ve ben

quite a few Japanese speakers and I

quite a few Japanese speakers and I didn't know anybody when I was moving to

epeyce Japonca konuşan ve ben

epeyce Japonca konuşan ve ben kimseyi tanımıyordum ne zaman Taşınırken

didn't know anybody when I was moving to

didn't know anybody when I was moving to Seattle actually I just moved there

kimseyi tanımıyordum Seattle'a

taşınırken kimseyi tanımıyordum aslında oraya yeni taşındım

Seattle actually I just moved there

Seattle actually I just moved there after I came back from Japan because I

Seattle aslında oraya yeni taşındım

Seattle aslında Japonya'dan döndükten sonra oraya yeni taşındım çünkü ben

after I came back from Japan because I

after I came back from Japan because I wanted to see what it was like in that

Japonya'dan döndükten sonra çünkü

Japonya'dan döndükten sonra çünkü nasıl bir şey olduğunu görmek istedim o şehirde nasıl bir şey

wanted to see what it was like in that

wanted to see what it was like in that city but I didn't know anyone so I

olduğunu görmek istedim

o şehirde nasıl olduğunu görmek istedim ama bilmiyordum kimse bu yüzden

city but I didn't know anyone so I

city but I didn't know anyone so I didn't really know even

şehirdeyim ama kimseyi tanımıyordum bu yüzden

şehirdim ama kimseyi tanımıyordum bu yüzden gerçekten bilmiyordum hatta

didn't really know even

didn't really know even English speakers there as well so I had

gerçekten bilmiyordum hatta

orada İngilizce konuşanlar bile gerçekten bilmiyordum, bu yüzden

English speakers there as well so I had

English speakers there as well so I had to make friends but one way I wanted to

İngilizcem vardı orada da konuşmacılar vardı, bu yüzden

orada İngilizce konuşanlar da vardı, bu yüzden arkadaş edinmem gerekiyordu ama bir şekilde

to make friends but one way I wanted to

to make friends but one way I wanted to practice my Japanese was I got a job at

arkadaş edinmek istiyordum ama

bir şekilde arkadaş edinmek istiyordum ama Japonca pratik yapmak istememin bir yolu da bir işim olmasıydı.

practice my Japanese was I got a job at

practice my Japanese was I got a job at a Japanese restaurant so I started I was

pratikte Japoncam pratikte bir iş buldum

Japoncam bir Japon restoranında iş buldum ve başladım

a Japanese restaurant so I started I was

a Japanese restaurant so I started I was a manager and a server at a sushi

Japon restoranıydım bu yüzden başladım

Japon restoranıydım bu yüzden başladım Bir şirkette yönetici ve sunucuydum suşi

a manager and a server at a sushi

a manager and a server at a sushi restaurant in Seattle so I actually did

bir suşide bir yönetici ve bir sunucu Seattle'daki

bir suşi restoranında bir yönetici ve bir sunucu bu yüzden aslında

restaurant in Seattle so I actually did

restaurant in Seattle so I actually did that for a while as a way just to stay

Seattle'da restoran yaptım bu yüzden aslında

Seattle'da restoran yaptım bu yüzden aslında bunu bir süre sadece orada kalmanın bir yolu olarak yaptım

that for a while as a way just to stay

that for a while as a way just to stay connected with Japanese and you know

bir süre sadece bunu sürdürmenin bir yolu olarak

bir süre sadece Japonlarla bağlantıda kalmanın bir yolu olarak ve siz

connected with Japanese and you know

connected with Japanese and you know many of the customers were just regular

Japonlarla bağlantıda olduğunuzu biliyorsunuz ve

Japonlarla bağlantıda olduğunuzu biliyorsunuz ve müşterilerin çoğunun düzenli olduğunu biliyorsunuz

many of the customers were just regular

many of the customers were just regular people from America who didn't speak any

Müşterilerin çoğu, Amerika'dan hiç Japonca konuşmayan

people from America who didn't speak any

people from America who didn't speak any Japanese but sometimes we would have

Amerika'dan hiç konuşmayan sıradan insanlardı ama bazen

Japanese but sometimes we would have

Japanese but sometimes we would have staff or not staff but customers who

Japonca olurdu ama bazen

Japonca olurdu ama bazen biz personeli olsun ya da olmasın, ancak

staff or not staff but customers who

staff or not staff but customers who would come in to the restaurant

personeli olan ya da olmayan müşteriler,

personeli olan ya da olmayan müşteriler, ancak restorana gelen müşteriler

would come in to the restaurant

would come in to the restaurant and so I would get to practice my

restorana gelirdi ve böylece benim

and so I would get to practice my

and so I would get to practice my Japanese with them but again the idea

ve bu yüzden pratik yapardım

ve bu yüzden onlarla Japonca pratik yapardım ama yine

Japanese with them but again the idea

Japanese with them but again the idea here is not for me to think about

onlarla Japonca fikri ama yine

onlarla Japonca fikri ama yine buradaki fikir burada düşünmek bana göre değil,

here is not for me to think about

here is not for me to think about speaking practice directly it's for me

bana göre değil

burada düşünmek doğrudan konuşma pratiği hakkında düşünmek bana göre değil doğrudan bana

speaking practice directly it's for me

speaking practice directly it's for me to think about how can i connect with

konuşma pratiği doğrudan bana bir

to think about how can i connect with

to think about how can i connect with something with something I'm interested

şeyle bir şeyle bağlantı kurmak ilgilendiğim bir şeyle bir şeyle

something with something I'm interested

something with something I'm interested in so in that way I'm interested in

ilgileniyorum bir şeyle

ilgileniyorum bu şekilde ilgileniyorum bu şekilde

in so in that way I'm interested in

in so in that way I'm interested in Japanese food and maybe some Japanese

ilgileniyorum

bu şekilde ben' Japon yemeklerine ve belki biraz Japon Japon

Japanese food and maybe some Japanese

Japanese food and maybe some Japanese speakers you know they're eating

yemeklerine ve belki biraz Japon Japon yemeklerine ve belki bazı Japonca konuşanlara ilgi duyuyorum

speakers you know they're eating

speakers you know they're eating Japanese food also so I can have a good

iyi bir

Japanese food also so I can have a good

Japanese food also so I can have a good reason to meet and talk with those

Japon yemeği de bu yüzden iyi bir

Japon yemeği yiyebilirim, böylece o insanlarla tanışmak ve konuşmak için iyi bir nedenim olabilir, bu nedenle

reason to meet and talk with those

reason to meet and talk with those people but if I just walk up to Japanese

bu insanlarla tanışıp konuşmak için iyi bir nedenim olabilir ama eğer Japonlara doğru yürürsem

people but if I just walk up to Japanese

people but if I just walk up to Japanese people and say hey will you practice

ama Japonların yanına gidip

Japonların yanına gidip hey insanlarla pratik yapacak mısın dersem ve hey insanlarla

people and say hey will you practice

people and say hey will you practice speaking with me then they're not really

pratik yapacak mısın dersem

ve hey benimle konuşma pratiği yapacak mısın dersem o zaman gerçekten

speaking with me then they're not really

speaking with me then they're not really going to listen they're going to say

benimle konuşmuyorlar o zaman

benimle gerçekten konuşmuyorlar o zaman gerçekten dinlemeyecekler

going to listen they're going to say

going to listen they're going to say well maybe I can help you some people

dinleyeceğim diyecekler

dinleyeceğim diyecekler iyi diyecekler belki bazı insanlara yardımcı olabilirim

well maybe I can help you some people

well maybe I can help you some people might help especially if they want to

pekala belki ben bazı insanlara yardımcı olabilirim belki size yardımcı olabilirim

bazı insanlar yardım edebilir özellikle isterlerse

might help especially if they want to

might help especially if they want to maybe practice their English but it's

yardım edebilir özellikle isterlerse

yardım edebilirler özellikle belki İngilizce pratik yapmak isterlerse ama bu

maybe practice their English but it's

maybe practice their English but it's really more difficult you know just like

belki İngilizce pratik yapmaktır ama

belki İngilizce pratik yapıyorlar ama bu gerçekten daha zor biliyorsun tıpkı

really more difficult you know just like

really more difficult you know just like if I walk up to someone and say hey you

gerçekten daha zor biliyorsun tıpkı gerçekten

daha zor biliyorsun tıpkı birinin yanına yürürsem ve hey sen dersem,

if I walk up to someone and say hey you

birine doğru yürürsem ve yürürsem hey sen dersem gibi

if I walk up to someone and say hey you you speak a little bit of French don't

birine ve hey, sen biraz Fransızca konuşuyorsun,

you speak a little bit of French don't

you speak a little bit of French don't you speak some French for me right now

biraz Fransızca konuşmuyor musun,

biraz Fransızca konuşmuyor musun, benim için biraz Fransızca konuşmuyor musun, şimdi

you speak some French for me right now

you speak some French for me right now and most people say well I can but what

benim için biraz Fransızca konuşuyorsun şu anda

benim için biraz Fransızca konuşuyorsun ve çoğu insan iyi diyor ki yapabilirim ama

and most people say well I can but what

and most people say well I can but what do you want me to say so that's a bad

çoğu insanın iyi dediği şeyi yapabilirim ama

çoğu insanın iyi dediği şeyi yapabilirim ama ne söylememi istiyorsun yani bu kötü bir şey

do you want me to say so that's a bad

do you want me to say so that's a bad way to begin a conversation but again

mi istiyorsun söylememi istiyorsun, bu kötü bir şey mi

söylememi istiyorsun, bu yüzden bu bir sohbete başlamanın kötü bir yolu ama yine

way to begin a conversation but again

way to begin a conversation but again the whole point is like how can you how

bir sohbete başlamanın bir yolu ama yine

bir sohbete başlamanın bir yolu ama yine bütün mesele nasıl yapabilirsin nasıl

the whole point is like how can you how

the whole point is like how can you how can you move as quickly as possible from

bütün mesele nasıl olabilirsin nasıl

tüm mesele nasıl gibi nasıl mümkün olduğunca çabuk hareket edebilirsin itibaren

can you move as quickly as possible from

can you move as quickly as possible from where you are now to where you want to

mümkün olduğunca çabuk hareket edebilir misin şu anda bulunduğun yerden istediğin yere mümkün olduğunca

çabuk hareket edebilir misin

where you are now to where you want to

where you are now to where you want to be and it begins with the beliefs that

şimdi istediğiniz yere şimdi olduğunuz yere

şimdi olmak istediğiniz yere ve olması gereken inançlarla başlar

be and it begins with the beliefs that

be and it begins with the beliefs that you have so as one example like I talked

ve olması gereken inançlarla başlar

ve sahip olduğunuz inançlarla başlar yani bir örnek olarak size bahsettiğim gibi

you have so as one example like I talked

you have so as one example like I talked with some other people related to this

bir örnek olarak,

konuştuğum gibi, bir örnek olarak, bununla ilgili başka insanlarla konuştum, bununla

with some other people related to this

with some other people related to this idea of practicing and they said well

ilgili diğer bazı insanlarla,

bu uygulama fikriyle ilgili diğer bazı insanlarla konuştum ve onlar

idea of practicing and they said well

idea of practicing and they said well native speakers don't want to speak with

pratik yapma fikrinin iyi olduğunu söylediler ve onlar iyi

uygulama fikri dediler ve iyi dediler anadili İngilizce olan kişiler ana dili İngilizce olanlarla konuşmak istemiyorlar ana dili İngilizce olanlarla

native speakers don't want to speak with

native speakers don't want to speak with me so this is another belief they have

konuşmak istemiyorlar benimle

konuşmak istemiyorlar yani bu başka bir inanç

me so this is another belief they have

me so this is another belief they have native speakers don't want to speak with

bana sahipler yani bu başka bir inanç

bana sahipler yani bu başka bir inanç onların anadili İngilizce olanlarla konuşmak istemiyorlar

native speakers don't want to speak with

native speakers don't want to speak with me and so when I was asking more

ana dili İngilizce olanlarla konuşmak istemiyorlar benimle

konuşmak istemiyorlar ve bu yüzden ben daha çok soru sorduğumda

me and so when I was asking more

me and so when I was asking more questions well why do you think that why

ve bu yüzden ben bana daha çok soru soruyordu

ve bu yüzden ben daha çok soru sorduğumda neden bunu düşünüyorsun neden

questions well why do you think that why

questions well why do you think that why do you believe that and so one person

sorular iyi neden böyle düşünüyorsun neden

sorular iyi neden böyle düşünüyorsun neden buna inanıyorsun ve bir kişi

do you believe that and so one person

do you believe that and so one person said well I tried speaking with a native

buna inanıyor musun ve bir kişi kişi

buna inanıyor musun ve bir kişi iyi dedi anadili ile konuşmayı denedim iyi dedi

said well I tried speaking with a native

said well I tried speaking with a native speaker and you know they didn't want to

anadili ile konuşmayı denedim

iyi dedi anadili ile konuşmayı denedim ve onların konuşmak istemediklerini biliyorsun

speaker and you know they didn't want to

speaker and you know they didn't want to talk with me or they ignored me or

ve yapmadıklarını biliyorsun'

Konuşmak istemiyorlar ve biliyorsun benimle konuşmak istemiyorlardı ya da beni görmezden geldiler ya da benimle

talk with me or they ignored me or

talk with me or they ignored me or something like that

something like that

something like that and when I asked okay how were you

konuştular ya da beni görmezden geldiler ya da benimle

konuştular ya da beni görmezden geldiler ya da onun gibi bir şey onun

gibi bir şey ve ben sorduğumda tamam nasılsın diye

and when I asked okay how were you

and when I asked okay how were you actually trying to speak with them again

sorduğumda tamam nasılsın

ve tamam dediğimde aslında onlarla tekrar konuşmaya çalışıyordun

actually trying to speak with them again

actually trying to speak with them again they were just trying to ask for

aslında onlarla tekrar konuşmaya çalışıyordun

aslında onlarla tekrar konuşmaya çalışıyorlardı sadece onlar için sormaya çalışıyorlardı

they were just trying to ask for

they were just trying to ask for speaking practice instead of trying to

sadece sormaya çalışıyorlardı,

sadece konuşma pratiği yapmaya çalışmak yerine

speaking practice instead of trying to

speaking practice instead of trying to connect with with some kind of interest

konuşma pratiği yapmaya çalışmak yerine, bir

connect with with some kind of interest

connect with with some kind of interest that they shared with that person so

tür ilgi ile bağlantı kurmaya çalışmak yerine, sadece konuşma pratiği istemeye çalışıyorlardı.

o kişiyle paylaştıkları ilgiyi o

that they shared with that person so

that they shared with that person so when you are kind of like if you think

kişiyle paylaştılar böylece

o kişiyle paylaştılar yani bir nevi beğenirseniz düşünürseniz beğenirsiniz düşünürseniz düşünürseniz

when you are kind of like if you think

when you are kind of like if you think about maybe practicing with someone you

beğenirsiniz düşünürseniz belki hakkında olduğun biriyle pratik yapmak

about maybe practicing with someone you

about maybe practicing with someone you have an idea of a native speaker up here

belki hakkında olduğun biriyle pratik yapmak belki hakkında olduğun

biriyle pratik yapmak burada anadili hakkında bir fikrin var

have an idea of a native speaker up here

have an idea of a native speaker up here is like wow this person is up here and

burada anadili hakkında bir fikrin var

burada anadili hakkında bir fikrin var vay canına bu kişi gibi burada ve vay

is like wow this person is up here and

is like wow this person is up here and I'm just like down here as like a

gibi bu kişi yukarıda ve

vay bu kişi burada gibi ve

I'm just like down here as like a

I'm just like down here as like a learner and you know it's like a kid and

ben tıpkı burada gibiyim bir öğrenci ve bunun bir çocuk ve öğrenen gibi olduğunu biliyorsunuz

learner and you know it's like a kid and

learner and you know it's like a kid and an adult okay you see this

ve bunun bir çocuk ve öğrenen gibi olduğunu biliyorsunuz

ve bunun bir çocuk ve bir yetişkin gibi olduğunu biliyorsunuz tamam bunu

an adult okay you see this

an adult okay you see this hopefully yes it looks like it's right

bir yetişkin olarak görüyorsunuz tamam bunu

bir yetişkin olarak görüyorsunuz tamam bunu görüyorsunuz umarım evet görünüyor doğru gibi

hopefully yes it looks like it's right

hopefully yes it looks like it's right at the bottom here but you have this

umarım evet doğru gibi görünür

umarım evet tam altta gibi görünür ama

at the bottom here but you have this

at the bottom here but you have this idea you're you're looking up to that

burada altta bu var ama

burada altta var ama bu fikrin var yukarıya bakıyorsun o

idea you're you're looking up to that

idea you're you're looking up to that person saying wow that person is a

fikre sen o

fikre bakıyorsun sen o kişiye bakıyorsun vay vay diyen bir

person saying wow that person is a

person saying wow that person is a native speaker but why there's no reason

kişi vay diyen bir kişi o

kişi vay o kişinin anadili İngilizce olan ama neden var diyen bir kişi anadili için bir sebep yok

native speaker but why there's no reason

native speaker but why there's no reason to look up to a person like that just

ama neden

anadili için bir sebep yok ama neden böyle bir insana sadece böyle bir insana bakmak için bir sebep yok

to look up to a person like that just

to look up to a person like that just because they naturally speak a different

sırf doğal olarak farklı konuşuyorlar diye böyle bir insana bakmak için neden yok

because they naturally speak a different

because they naturally speak a different language it's a nice thing that they can

çünkü doğal olarak farklı bir dil konuşuyorlar

çünkü doğal olarak farklı bir dil konuşuyorlar dil bilmeleri güzel bir şey dil

language it's a nice thing that they can

language it's a nice thing that they can do that but you you put them we call

bilmeleri

güzel bir şey bunu yapabilmeleri güzel bir şey ama sen koy onları biz yap diyoruz

do that but you you put them we call

do that but you you put them we call this to put someone on a pedestal so

ama sen koy onlara

bunu yap diyoruz ama sen koy onları biz buna birini bir kaideye koymak diyoruz yani

this to put someone on a pedestal so

this to put someone on a pedestal so I'll draw a pedestal like here a

bu birini bir kaideye koymak için yani

bu birini bir kaideye koymak için yani buradaki gibi bir kaide çizeceğim a

I'll draw a pedestal like here a

I'll draw a pedestal like here a pedestal it's like those like columns

çizeceğim kaide buradaki gibi

bir kaide çizeceğim buradaki gibi bir kaide sütun benzeri olanlar gibi kaide bu

pedestal it's like those like columns

pedestal it's like those like columns that you see on this is a really bad

sütun benzeri olanlar gibi kaide bu gördüğünüz

sütunlar gibi

that you see on this is a really bad

that you see on this is a really bad picture actually but so this is like a

bunda gördüğünüz gerçekten kötü bunda gördüğünüz gerçekten kötü aslında

bu gerçekten kötü bir resim ama yani bu

picture actually but so this is like a

picture actually but so this is like a pedestal so you put something like a

aslında bir resim gibi ama yani bu

aslında bir resim gibi ama yani bu bir kaide gibi yani kaide gibi bir şey koyuyorsun

pedestal so you put something like a

pedestal so you put something like a nice you know vase or something up here

yani kaide gibi bir şey koyuyorsun yani

koy güzel bir şey bilirsin

nice you know vase or something up here

nice you know vase or something up here a trophy or something something special

vazo ya da buradaki bir şey

a trophy or something something special

a trophy or something something special that you put on top of this to make it

bunun

that you put on top of this to make it

that you put on top of this to make it you know you're you're saying wow this

üstüne koymak bunu yapmak için bunun

üstüne koymak bunu yapmak için bunu yapmak için biliyorsun vay bunu

you know you're you're saying wow this

you know you're you're saying wow this is like an amazing thing a special thing

söylüyorsun vay bunu biliyorsun vay diyorsun bunu

biliyorsun Vay canına, bu harika bir şey gibi, özel bir şey

is like an amazing thing a special thing

is like an amazing thing a special thing so when you put a native speaker up on a

harika bir şey gibi, özel bir şey

harika bir şey gibi, özel bir şey yani anadili İngilizce olan birini

so when you put a native speaker up on a

so when you put a native speaker up on a pedestal like that it changes the way

so'nun üzerine koyduğunuzda, anadili İngilizce olan birini yükselttiğinizde mi söylüyorsunuz?

Yani, anadilini böyle bir kaide üzerine koyduğunuzda, kaidenin şeklini şu şekilde değiştirir, kaidenin şeklini şu

pedestal like that it changes the way

pedestal like that it changes the way you look at that person now with me I

şekilde değiştirir,

o kişiye şimdi benimle olan bakış açınızı değiştirir Ben

you look at that person now with me I

you look at that person now with me I don't look at Japanese people and think

şimdi o kişiye benimle birlikte bakarsınız

Şimdi benimle birlikte o kişiye bakıyorsun Japonlara bakıp düşünmüyorum

don't look at Japanese people and think

don't look at Japanese people and think oh wow it's a native Japanese speaker

Japonlara bakıp düşünmeyin Japonlara bakıp

düşünmeyin vay canına anadili Japonca

oh wow it's a native Japanese speaker

oh wow it's a native Japanese speaker and like I need to look up to that

oh vay anadili Japonca konuşmacı

oh vay anadili Japonca olan biri ve sanki buna bakmam gerekiyormuş gibi

and like I need to look up to that

and like I need to look up to that person I respect them just the same as I

ve buna bakmam gerekiyormuş gibi

ve sanki o kişiye bakmam gerekiyormuş gibi onlara saygı duyduğum gibi saygı duyuyorum

person I respect them just the same as I

person I respect them just the same as I respect everyone else but I'm looking at

onlara sadece saygı duyuyorum Kendim gibi

onlara da saygı duyuyorum herkese saygı duyduğum gibi ama ben

respect everyone else but I'm looking at

respect everyone else but I'm looking at them as an equal so they're looking at

herkese saygıya bakıyorum ama

herkese saygıya bakıyorum ama onlara eşit olarak bakıyorum bu yüzden onlar da

them as an equal so they're looking at

them as an equal so they're looking at me as an equal and I'm thinking okay

onlara bakıyor eşit olarak, yani

onlara eşit olarak bakıyorlar, bu yüzden bana eşit olarak bakıyorlar ve ben de

me as an equal and I'm thinking okay

me as an equal and I'm thinking okay what can I do that's connected with

tamam ben de eşit olarak düşünüyorum ve tamam, ben de

eşit olarak düşünüyorum ve tamam ne düşünüyorum yapabilir miyim bununla bağlantılı

what can I do that's connected with

what can I do that's connected with something they're interested in so I

ne yapabilirim ile bağlantılı

ne yapabilirim ile bağlantılı bu onların ilgilendikleri bir şeyle bağlantılı yani ben onların

something they're interested in so I

something they're interested in so I came to Japan to study gardening and I

ilgilendikleri bir şey yani ben

onların ilgilendikleri bir şey bu yüzden Japonya'ya bahçıvanlık okumak için geldim ve ben

came to Japan to study gardening and I

came to Japan to study gardening and I connected with other Japanese people who

Japonya'ya bahçıvanlık okumak için geldim ve

Japonya'ya bahçıvanlık okumak için geldim ve diğer Japonlarla bağlantı kurdum,

connected with other Japanese people who

connected with other Japanese people who were also interested in gardening it's

diğer Japonlarla bağlantı kurdum, bahçecilikle de ilgilenen

diğer Japonlarla bağlantı kurdum,

were also interested in gardening it's

were also interested in gardening it's pretty obvious so I didn't say to anyone

aynı zamanda bahçecilikle de ilgileniyordum, aynı zamanda

bahçecilikle ilgileniyorum bu oldukça açık bu yüzden kimseye

pretty obvious so I didn't say to anyone

pretty obvious so I didn't say to anyone hey can you practice speaking with me

oldukça açık demedim bu yüzden kimseye

oldukça açık demedim bu yüzden kimseye demedim hey benimle konuşma pratiği yapabilir misin

hey can you practice speaking with me

hey can you practice speaking with me because that's begging you're asking

hey benimle konuşma pratiği yapabilir misin

hey can benimle konuşma pratiği yapıyorsun çünkü bu yalvarıyorsun

because that's begging you're asking

because that's begging you're asking someone and you're looking up to them

çünkü bu yalvarıyorsun çünkü bu yalvarıyor

çünkü bu yalvarıyor birisine soruyorsun ve onlara saygı duyuyorsun

someone and you're looking up to them

someone and you're looking up to them saying will you give me something please

ve onlara

birine saygı duyuyorsun ve sen bakıyorsun bana bir şey verir misin lütfen diyerek

saying will you give me something please

saying will you give me something please give me give me so you don't think about

bana bir şey verir misin lütfen

diyerek bana bir şey verir misin lütfen ver bana ver ki düşünme bana

give me give me so you don't think about

give me give me so you don't think about it like that so you try to connect with

ver bana ver diye düşünme ver bana ver bana yani bu konuda böyle düşünmüyorsunuz, bu yüzden onunla bu şekilde bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz,

it like that so you try to connect with

it like that so you try to connect with them so when I explain that to the

onunla

bu şekilde bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz, böylece onlarla bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz, ben

them so when I explain that to the

them so when I explain that to the person just saying it's not about you

onlara bunu açıkladığımda, bunu onlara açıkladığımda bu

yüzden kişiye bunu açıkladığımda bunun seninle ilgili olmadığını söyleyen kişinin sadece

person just saying it's not about you

person just saying it's not about you that native speakers don't want to

seninle ilgili olmadığını söyleyen kişinin sadece

seninle ilgili olmadığını söylediğimde anadili İngilizce olanların bunu istememesi anadili

that native speakers don't want to

that native speakers don't want to practice with you it's about the

İngilizce olanların istememesi Seninle pratik yapmak istemiyorum, seninle pratik yapmakla ilgili, seninle pratik yapmakla ilgili, sahip olduğun

practice with you it's about the

practice with you it's about the approach that you have so it's the way

yaklaşımla ilgili, bu yüzden sahip

approach that you have so it's the way

approach that you have so it's the way that you try to connect with native

olduğun yaklaşım, bu yüzden

sahip olduğun yaklaşım, bu yüzden bağlantı kurmaya çalıştığın yol bu. yerel ile

that you try to connect with native

that you try to connect with native speakers that lets you connect and speak

bağlantı kurmaya çalıştığınız yerel ile bağlantı kurmaya

çalıştığınız yerel konuşmacılar ile bağlantı kurup konuşmanızı sağlayan

speakers that lets you connect and speak

speakers that lets you connect and speak with them or the

hoparlörler bağlayıp konuşmanızı sağlayan

hoparlörler ile bağlantı kurmanızı ve onlarla konuşmanızı sağlayan hoparlörler veya onlarla veya

with them or the

with them or the try to reject you so again we have these

onlarla veya onlarla veya deneyin seni reddetmek için bu yüzden yine seni

try to reject you so again we have these

try to reject you so again we have these different ideas number one you can't

reddetmeye çalışan bunlara sahibiz yani yine seni reddetmeye çalışan bunlara sahibiz yani yine bu

farklı fikirlere sahibiz bir numara yapamazsınız farklı fikirler bir

different ideas number one you can't

different ideas number one you can't practice with natives or you can't

numara yapamazsınız

farklı fikirler bir numara yapamazsınız yerlilerle pratik yapın veya

practice with natives or you can't

practice with natives or you can't improve your fluency because you have no

yerlilerle pratik yapamazsınız veya

yerlilerle pratik yapamazsınız veya akıcılığınızı geliştiremezsiniz çünkü

improve your fluency because you have no

improve your fluency because you have no one to practice with well there are

akıcılığınızı geliştiremezsiniz çünkü

akıcılığınızı geliştiremezsiniz çünkü iyi pratik yapacak kimse yoktur

one to practice with well there are

one to practice with well there are native speakers everywhere and remember

pratik yapmak için bir tane var iyi pratik yapmak için

bir tane var iyi her yerde ana dili İngilizce olan kişiler vardır ve

native speakers everywhere and remember

native speakers everywhere and remember I'm here in Japan or when I was back in

her yerde ana dili İngilizce olan kişileri hatırlayın ve ana dili İngilizce olan kişileri

her yerde hatırlayın ve unutmayın Japonya'dayım ya da geri döndüğümde

I'm here in Japan or when I was back in

I'm here in Japan or when I was back in America I'm trying to learn Japanese and

Japonya'dayım ya da geri döndüğümde

burada Japonya'dayım veya Amerika'ya döndüğümde Japonca ve Amerika öğrenmeye çalışıyorum

America I'm trying to learn Japanese and

America I'm trying to learn Japanese and there are many more English speakers

Japonca ve

Amerika öğrenmeye çalışıyorum Japonca öğrenmeye çalışıyorum ve daha birçok İngilizce konuşan var

there are many more English speakers

there are many more English speakers around the world than Japanese speakers

İngilizce konuşan çok daha fazla var dünyada

İngilizce konuşan insan sayısı Japonca konuşandan fazla

around the world than Japanese speakers

around the world than Japanese speakers it's much more difficult for me to find

dünya çapında Japonca konuşan kişi Japonca konuşandan çok daha fazla benim için bulmak çok daha zor bulmak

it's much more difficult for me to find

it's much more difficult for me to find somebody like that but I did with native

benim için çok daha zor bulmak

çok daha zor benim için öyle birini bulmam için ama ben bunu yerli biriyle yaptım ama bunun gibi yerli

somebody like that but I did with native

somebody like that but I did with native English speakers or even just really

biriyle yaptım ama

anadili İngilizce olanlarla, hatta sadece gerçekten

English speakers or even just really

English speakers or even just really good English speakers who were from

İngilizce konuşanlarla, hatta sadece gerçekten

İngilizce konuşanlarla veya hatta gerçekten iyi İngilizce konuşanlarla yaptım

good English speakers who were from

good English speakers who were from different countries are all over the

iyi İngilizce konuşanlardandı

iyi İngilizce konuşanlardandı farklı ülkelerdendi her yerde

different countries are all over the

different countries are all over the place they're everywhere English is the

farklı ülkeler her yerde

farklı ülkeler her yerdeler her yerdeler İngilizce

place they're everywhere English is the

place they're everywhere English is the easiest language to learn when you want

her yerde oldukları yerdir İngilizce oldukları

yerdir İngilizce her yerde İngilizce konuşan insanlarla bağlantı kurmak istediğinizde öğrenmesi en

easiest language to learn when you want

easiest language to learn when you want to connect with people who speak the

kolay dili istediğinizde öğrenmesi en

kolay dil istediğinizde öğrenmesi en kolay dildir

to connect with people who speak the

to connect with people who speak the language a final thing I'll talk about

son bir şey dil hakkında konuşacağım son bir

language a final thing I'll talk about

language a final thing I'll talk about about practicing here another limiting

şey dil hakkında konuşacağım

son bir şey burada pratik yapmaktan bahsedeceğim burada

about practicing here another limiting

about practicing here another limiting belief people had is that my English is

pratik yapmakla ilgili başka bir sınırlayıcı

burada pratik yapmakla ilgili başka bir sınırlayıcı insanların sahip olduğu başka bir sınırlayıcı inanç, İngilizcemin

belief people had is that my English is

belief people had is that my English is not good enough to practice with a

inanç olduğudur insanlar İngilizcemin

insanların sahip olduğu inanç, İngilizcemin pratik yapmak için yeterince iyi olmadığı, pratik yapmak için

not good enough to practice with a

not good enough to practice with a native English speaker so even if there

yeterince iyi olmadığı ve

anadili İngilizce olan biriyle pratik yapmak için yeterince iyi olmadığı, yani

native English speaker so even if there

native English speaker so even if there is a native speaker even if there is a

anadili İngilizce olan biri olsa bile yani anadili İngilizce olsa bile

İngilizce konuşan yani ana dili İngilizce olan biri olsa bile

is a native speaker even if there is a

is a native speaker even if there is a native speaker I'm too shy because I

anadili İngilizce olan biri olsa bile

anadili İngilizce olan biri olsa bile anadili İngilizce olan biri olsa bile çok utangaçım çünkü

native speaker I'm too shy because I

native speaker I'm too shy because I don't have anything to give to that

ana dili İngilizce olan biriyim çok utangaçım çünkü Ben

anadili İngilizce olan çok utangaçım çünkü verecek hiçbir şeyim yok buna

don't have anything to give to that

don't have anything to give to that native English speaker so people think

verecek hiçbir şeyim yok o anadili İngilizce olana

verecek hiçbir şeyim yok bu yüzden insanlar

native English speaker so people think

native English speaker so people think why would a native speaker want to speak

anadili İngilizce sanıyor bu yüzden insanlar

ana dili İngilizce düşünüyor İngilizce konuşabilen insanlar, anadili İngilizce olan biri neden konuşmak istesin ki, ana dili İngilizce olan biri neden

why would a native speaker want to speak

why would a native speaker want to speak with me now number one you've got again

konuşmak istesin ki,

anadili İngilizce olan biri neden benimle konuşmak istesin ki şimdi bir numara yine

with me now number one you've got again

with me now number one you've got again the idea that you are connecting with

benimle birliktesin şimdi bir numara yine benimle

birliktesin ben şimdi bir numara, yine birisiyle bir şey yüzünden bağlantı kurduğun fikriyle bağlantı kurduğun fikrine sahipsin, sen bir şey

the idea that you are connecting with

the idea that you are connecting with someone because of something you're

someone because of something you're

someone because of something you're interested in so you're not thinking

yüzünden birisisin, bir

şey yüzünden birisin ilgileniyorsun o yüzden ilgilendiğini düşünmüyorsun o yüzden

interested in so you're not thinking

interested in so you're not thinking about why would the native speaker want

ilgilendiğini düşünmüyorsun o halde anadili İngilizce olan kişi neden istesin ki

about why would the native speaker want

about why would the native speaker want to practice with me I don't have

anadili İngilizce olan kişi neden benimle pratik yapmak istesin ki diye düşünmüyorsun

to practice with me I don't have

to practice with me I don't have anything to give to that person first I

Benimle pratik yapmak zorunda değilim Benimle pratik yapmak zorunda değilim

İlk önce o kişiye verecek bir şeyim yok Önce

anything to give to that person first I

anything to give to that person first I mean you should hopefully be speaking

o kişiye verecek bir şeyim yok Önce

o kişiye verecek bir şeyim Yani önce sen vermelisin umarım konuşuyor olman, umarım

mean you should hopefully be speaking

mean you should hopefully be speaking with them about something you're

konuşman gerektiği anlamına gelir,

umarım onlarla konuşman gerektiği anlamına gelir, onlarla birlikte olduğun bir şey hakkında, onlarla birlikte

with them about something you're

with them about something you're interested in but the most important

olduğun bir şey hakkında,

ilgi duyduğun bir şey hakkında ama en önemli

interested in but the most important

interested in but the most important idea something I hope can change your

ilgi duyduğun ama en önemli

ilgi duyduğun şey hakkında ama en önemli fikir bir şey umarım fikrini değiştirebilir

idea something I hope can change your

idea something I hope can change your beliefs right now about practicing if

bir şey umarım fikrini değiştirebilir

umarım bir şey şu anda pratik yapma hakkındaki inançlarını değiştirebilir if şu anda pratik

beliefs right now about practicing if

beliefs right now about practicing if you believe this as well so if you

yapma hakkındaki inançlar eğer

şu anda pratik yapma hakkındaki inançlar eğer buna da inanıyorsan sen de

you believe this as well so if you

you believe this as well so if you believe that natives don't want to speak

buna inanıyorsan buna da

inanıyorsan yani yerlilerin konuşmak istemediğine inanıyorsan

believe that natives don't want to speak

believe that natives don't want to speak with you or you don't have any value to

yerlilerin konuşmak istemediğine inan

yerlilerin seninle konuşmak istemediğine inan yoksa sen de inanmazsın' Seninle bir değerin yok

with you or you don't have any value to

with you or you don't have any value to give to a native speaker I want you to

ya da senin yanında hiçbir değerin yok

ya da anadili İngilizce olan birine verecek hiçbir değerin yok

give to a native speaker I want you to

give to a native speaker I want you to remember this it's really important just

Anadili İngilizce olan birine vermeni istiyorum

Anadili İngilizce olan birine vermeni istiyorum Bunu hatırlamanı istiyorum, bu gerçekten önemli, sadece

remember this it's really important just

remember this it's really important just to listen and that's really the most

hatırla, bu gerçekten önemli, sadece şunu

hatırla, sadece dinlemek gerçekten önemli ve bu gerçekten en çok dinlenen şey ve bu gerçekten

to listen and that's really the most

to listen and that's really the most important thing you can give to someone

en çok

dinlenen şey ve bu gerçekten birine verebileceğin en önemli şey.

important thing you can give to someone

important thing you can give to someone so I can sit and listen to someone else

Birine verebileceğiniz önemli bir şey Birine verebileceğiniz önemli bir

şey, böylece oturup başka birini dinleyebilirim,

so I can sit and listen to someone else

so I can sit and listen to someone else speak even for 20 minutes or an hour and

böylece oturup başka birini dinleyebilirim,

oturup başka birinin konuşmasını 20 dakika veya bir saat bile olsa dinleyebilirim ve

speak even for 20 minutes or an hour and

speak even for 20 minutes or an hour and just say yeah I agree I understand what

20 dakika veya bir saat bile olsa konuşun ve

hatta 20 dakika veya bir saat konuşun ve sadece evet deyin Katılıyorum Neyi anlıyorum

just say yeah I agree I understand what

just say yeah I agree I understand what you're saying and just listen to them

sadece evet deyin Katılıyorum Neyi anlıyorum

sadece evet deyin Katılıyorum Ne dediğinizi anlıyorum ve sadece dinleyin onları

you're saying and just listen to them

you're saying and just listen to them speak because most people are not really

söylüyorsun ve sadece söylediklerini dinle ve konuşmalarını dinle

çünkü çoğu insan gerçekten

speak because most people are not really

speak because most people are not really good listeners you can kind of hear what

konuşmuyor çünkü çoğu insan gerçekten

konuşmuyor çünkü çoğu insan gerçekten

good listeners you can kind of hear what

good listeners you can kind of hear what people are saying but we're often

iyi dinleyici değil ne kadar

iyi dinleyiciler olduğunu duyabiliyorsun insanların ne dediğini duyabiliyorsun ama biz sık sık

people are saying but we're often

people are saying but we're often thinking you know myself included I need

insanlar söylüyoruz ama biz sık sık

insanlar söylüyoruz ama çoğu zaman kendimi dahil bildiğini düşünüyoruz

thinking you know myself included I need

thinking you know myself included I need you know more practice listening to

kendimi dahil bildiğini düşünmeye ihtiyacım var

Kendimi bildiğini düşünmeye ihtiyacım var, daha fazla pratik bilmene ihtiyacım var, daha fazla

you know more practice listening to

you know more practice listening to other people but really listening means

dinlemeye ihtiyacım var, daha fazla pratik dinlemeye ihtiyacım var

other people but really listening means

other people but really listening means you're allowing them to speak you're not

konuşmalarına izin vermiyorsun

you're allowing them to speak you're not

you're allowing them to speak you're not just thinking about what you want to say

konuşmalarına izin vermiyorsun

konuşmalarına izin vermiyorsun sadece ne söylemek istediğini düşünmüyorsun sadece

just thinking about what you want to say

just thinking about what you want to say and so as a learner you can really relax

ne söylemek istediğini düşünüyorsun sadece

ne istediğini düşünüyorsun söylemek ve böylece bir öğrenci olarak gerçekten rahatlayabilirsiniz

and so as a learner you can really relax

and so as a learner you can really relax okay I don't really know very much

ve böylece bir öğrenci olarak gerçekten rahatlayabilirsiniz

ve böylece bir öğrenci olarak gerçekten rahatlayabilirsiniz tamam gerçekten çok fazla

okay I don't really know very much

okay I don't really know very much but I can listen to that person speak

bilmiyorum tamam gerçekten çok fazla bilmiyorum tamam

bilmiyorum 'gerçekten çok şey biliyorum ama o kişinin konuşmasını dinleyebiliyorum

but I can listen to that person speak

but I can listen to that person speak and that's how you get into a

ama o kişinin konuşmasını dinleyebiliyorum

ama o kişinin konuşmasını dinleyebiliyorum ve işte böyle a'ya giriyorsun ve işte

and that's how you get into a

and that's how you get into a conversation with someone so that is

böyle a'ya giriyorsun

ve işte böyle giriyorsun biriyle sohbet yani bu

conversation with someone so that is

conversation with someone so that is valuable you can give value to a native

birisiyle sohbet yani bu

biriyle sohbet yani değerlidir yerli birine değer verebilirsiniz

valuable you can give value to a native

valuable you can give value to a native English speaker when you're practicing

değerli anadili İngilizce olan birine değer verebilirsiniz pratik yaparken

ana dili İngilizce olan birine değer verebilirsiniz

English speaker when you're practicing

English speaker when you're practicing with them even if you don't know very

İngilizce konuşanlar pratik yaparken

İngilizce konuşanlar onlarla pratik yaparken onlarla çok şey bilmeseniz

with them even if you don't know very

with them even if you don't know very much English so often you know people

bile onlarla çok bilmeseniz

bile çok fazla İngilizce bilmeseniz bile sık sık bilirsiniz insanlar

much English so often you know people

much English so often you know people listening to my videos they know quite a

çok fazla İngilizce biliyorlar, insanları çok fazla

İngilizce tanıyorlar, o kadar sık ​​ki, videolarımı dinleyen insanları çok iyi tanıyorlar, videolarımı dinlemeyi oldukça iyi biliyorlar,

listening to my videos they know quite a

listening to my videos they know quite a bit but they're just not very confident

videolarımı dinlemeyi oldukça iyi biliyorlar, biraz biliyorlar ama kendilerine pek güvenmiyorlar

bit but they're just not very confident

bit but they're just not very confident yet but it's the beliefs that they have

ama biraz kendilerine güvenmiyorlar

ama henüz kendilerine çok da güvenmiyorlar ama henüz sahip oldukları inançlar

yet but it's the beliefs that they have

yet but it's the beliefs that they have about what they can't do that stop them

ama henüz sahip oldukları inançlar

ama onları durduran, yapamayacaklarına dair sahip oldukları inançlar. onları

about what they can't do that stop them

about what they can't do that stop them from speaking so the people watching

durduramayacakları şeyler hakkında onları durduramayacakları şeyler hakkında konuşmalarına engel olacak şeyler hakkında

yani izleyen insanlar

from speaking so the people watching

from speaking so the people watching this video right now maybe that's you

konuşmaktan yani izleyen insanlar

konuşmaktan dolayı yani şu anda bu videoyu izleyen insanlar belki şu

this video right now maybe that's you

this video right now maybe that's you out there you know a lot of English and

an bu video sizsiniz belki

bu video şu anda bu sensin belki de oradaki sensin çok fazla İngilizce biliyorsun ve

out there you know a lot of English and

out there you know a lot of English and I know that because you can understand

dışarıda çok fazla İngilizce biliyorsun ve

dışarıda çok fazla İngilizce biliyorsun ve bunu biliyorum çünkü sen anlayabilirsin

I know that because you can understand

I know that because you can understand what I'm saying right now but you just

bunu biliyorum çünkü sen anlayabilirsin Bunu

biliyorum çünkü şu anda ne dediğimi anlıyorsun ama

what I'm saying right now but you just

what I'm saying right now but you just can't speak because you have beliefs

şu anda ne söylediğimi anlıyorsun ama sen tam şu anda ne söylediğimi biliyorsun ama

konuşamıyorsun çünkü inançların var

can't speak because you have beliefs

can't speak because you have beliefs that stop you from speaking that stop

konuşamıyorsun çünkü İnançların var

konuşamazsın çünkü inançların var ki seni konuşmaktan alıkoyuyorlar, konuşmanı engelliyorlar,

that stop you from speaking that stop

that stop you from speaking that stop you from building confidence that stop

konuşmanı engelliyorlar, konuşmanı engelliyorlar, güven oluşturmanı engelliyorlar,

you from building confidence that stop

you from building confidence that stop you from getting fluent so think about

güven oluşturmanı engelliyorlar,

güven oluşturmanı engelliyorlar. sen akıcı olmaktan bu yüzden

you from getting fluent so think about

you from getting fluent so think about those things again we were just talking

akıcı olmaktan kendini düşün bu yüzden

akıcı olmaktan kendini düşün bu yüzden o şeyleri tekrar düşün biz sadece yine o şeylerden bahsediyorduk yine o

those things again we were just talking

those things again we were just talking about practicing today but number one

şeylerden bahsediyorduk bugün tam pratik yapmaktan bahsediyorduk ama bir numara pratik

about practicing today but number one

about practicing today but number one there are lots of native speakers around

yapmaktan bugün ama bir numara

bugün pratik yapmakla ilgili ama bir numara etrafta ana dili İngilizce olan çok sayıda kişi var etrafta ana dili İngilizce olan

there are lots of native speakers around

there are lots of native speakers around to practice with you both online and in

çok sayıda kişi var etrafta

hem çevrimiçi hem de

to practice with you both online and in

to practice with you both online and in person number two you can meet these

sizinle pratik yapmak için anadili İngilizce olan çok sayıda kişi var hem çevrimiçi hem de pratik yapmak için

hem çevrimiçi hem de iki numaralı kişide bu

person number two you can meet these

person number two you can meet these people it's really easy to do that but

iki numaralı kişiyle tanışabilirsiniz bu

iki numaralı kişiyle tanışabilirsiniz bu insanlarla tanışabilirsiniz bunu yapmak gerçekten çok kolay ama

people it's really easy to do that but

people it's really easy to do that but it just depends on your approach how you

insanlar bunu yapmak gerçekten çok kolay ama

insanlar bunu yapmak gerçekten çok kolay ama bu sadece yaklaşımınıza bağlı

it just depends on your approach how you

it just depends on your approach how you do that remember to connect with these

do that remember to connect with these

do that remember to connect with these people online or in person with things

people online or in person with things

people online or in person with things you're interested in don't ask them to

insanların çevrimiçi olduğu şeylerle veya yüz yüze insanların çevrimiçi olduğu şeylerle

veya şahsen ilgilendiğiniz şeyleri onlara sormayın, ilgilendiğiniz şeyleri

you're interested in don't ask them to

you're interested in don't ask them to practice with you and the final thing is

onlara sormayın,

onlardan pratik yapmalarını istemeyin seninle ve son şey

practice with you and the final thing is

practice with you and the final thing is that you do have value to give these

seninle pratik yapmak ve son şey

seninle pratik yapmak ve son şey şu ki, değerin var bunları vermek için

that you do have value to give these

that you do have value to give these people their again like don't put a

değerin var bunları vermek için

değerin var bu insanlara tekrar vermek için değerin var bir

people their again like don't put a

people their again like don't put a native speaker up here on a pedestal

insanı bir daha oraya koyma, bir

insanı bir daha kendi yerine koyma, anadili İngilizce olan birini buraya bir kaideye koyma, anadili İngilizce olanını

native speaker up here on a pedestal

native speaker up here on a pedestal just respect that person and say

buraya bir kaideye,

anadili İngilizce olanını buraya bir kaideye koyma, sadece o kişiye saygı duy ve

just respect that person and say

just respect that person and say hopefully you know I can give some value

sadece o kişiye saygı duy de ve

sadece o kişiye saygı duy ve umarım biliyorsundur, biraz değer

hopefully you know I can give some value

hopefully you know I can give some value to that person just even by listening to

verebilirim umarım biliyorsundur, umarım biliyorsundur, umarım

biliyorsundur ki, sırf o kişiyi dinleyerek

to that person just even by listening to

to that person just even by listening to them but you begin by trying to have

bile o kişiye biraz değer verebilirim

o kişiyi dinleyerek hatta sadece dinleyerek ama onlara sahip olmaya çalışarak başlarsın

them but you begin by trying to have

them but you begin by trying to have some kind of shared interest and that's

ama onlara sahip olmaya çalışarak başlarsın

ama bir tür ortak ilgiye sahip olmaya çalışarak başlarsın ve bu

some kind of shared interest and that's

some kind of shared interest and that's what's going to help you become a much

bir tür ortak ilgidir ve bu

biraz bir tür ortak ilgi ve bu sizin

what's going to help you become a much

what's going to help you become a much more confident speaker so at the end of

çok daha özgüvenli bir konuşmacı olmanıza yardım edecek bir şey olmanıza yardımcı olacak şey bu

more confident speaker so at the end of

more confident speaker so at the end of 2018 here really think about the beliefs

2018'in sonunda buradaki inançları gerçekten düşünün

2018 here really think about the beliefs

2018 here really think about the beliefs you have and what's stopping you what

2018 burada gerçekten inançları düşünün 2018

burada gerçekten sahip olduğunuz inançları ve sizi neyin durdurduğunu

you have and what's stopping you what

you have and what's stopping you what are you saying if only about and then

ve neyin sizi durdurduğunu

ve sahip olduklarınızı ve sizi neyin durdurduğunu gerçekten düşünün eğer ne diyorsanız sadece hakkında ve sonra mı

are you saying if only about and then

are you saying if only about and then try to reverse that try to try to show

diyorsun, sadece hakkında mı diyorsun ve sonra

sadece hakkında mı diyorsun ve sonra tersine çevirmeye çalış, göstermeye çalış, tersine çevirmeye çalış, göstermeye çalış, tersine

try to reverse that try to try to show

try to reverse that try to try to show why it's not true and that's going to

çevirmeye çalış, neden olmadığını göstermeye çalış doğru ve bu

why it's not true and that's going to

why it's not true and that's going to help you become a much more confident

yüzden doğru olmayacak ve bu yüzden

doğru olmayacak ve bu, kendinize çok daha fazla güvenmenize yardımcı olacak,

help you become a much more confident

help you become a much more confident speaker well if you enjoyed this video

kendinize çok daha fazla güvenmenize yardımcı olacak,

çok daha özgüvenli bir konuşmacı olmanıza yardımcı olacak, peki bu video

speaker well if you enjoyed this video

speaker well if you enjoyed this video do like and subscribe comment below let

konuşmacıyı beğendiyseniz Pekala, bu videoyu beğendiyseniz

konuşmacı Pekala, bu videoyu beğendiyseniz beğenin ve abone olun, aşağıya yorum yapın,

do like and subscribe comment below let

do like and subscribe comment below let me know if there are any beliefs you

beğenin ve abone olun, aşağıya yorum yapın,

beğenin ve abone olun, aşağıdaki yoruma izin verin, bildiğiniz herhangi bir inanç varsa

me know if there are any beliefs you

me know if there are any beliefs you have about learning that are stopping

bana bildirin, bildiğiniz herhangi bir inanç varsa.

öğrenme hakkında sahip olduğunuz, durduran,

have about learning that are stopping

have about learning that are stopping you and maybe I can try to reverse those

öğrenme hakkında sahip olduğunuz, durduran,

öğrenme hakkında sahip olduğunuz ve sizi durduran herhangi bir inancınız olup olmadığını biliyorum ve belki o sizi tersine çevirmeye çalışabilirim

you and maybe I can try to reverse those

you and maybe I can try to reverse those as well but if you really just think

ve belki o sizi tersine çevirmeye çalışabilirim

ve belki deneyebilirim bunları da tersine çevirmek için ama eğer gerçekten iyi düşünürsen

as well but if you really just think

as well but if you really just think about is it really true that you know

ama gerçekten sadece iyi

düşünürsen ama gerçekten sadece düşünürsen bildiğin gerçekten doğru mu

about is it really true that you know

about is it really true that you know maybe I can't practice with natives

bildiğin gerçekten doğru mu bildiğin

gerçekten doğru mu biliyorum belki yerlilerle pratik yapamam belki

maybe I can't practice with natives

maybe I can't practice with natives because I don't live in an

yerlilerle pratik yapamam belki

yerlilerle pratik yapamam çünkü an'da yaşamıyorum çünkü

because I don't live in an

because I don't live in an english-speaking country you just try to

a'da yaşamıyorum

çünkü ingilizce yaşamıyorum -konuşan ülke sadece

english-speaking country you just try to

english-speaking country you just try to think about people who do live in

ingilizce konuşulan ülkeye denersiniz sadece

ingilizce konuşulan ülkeye denersiniz sadece içinde yaşayan insanları düşünmeye çalışırsın yaşayan insanları düşünürsün

think about people who do live in

think about people who do live in english-speaking countries like all of

ingilizce konuşulan ülkelerde yaşayan insanları düşünürsün tıpkı diğerleri gibi

english-speaking countries like all of

english-speaking countries like all of the non-native speakers in the United

İngilizce konuşulan ülkelerin tümü

İngilizce konuşulan tüm ülkeler gibi Birleşik Devletler'deki anadili olmayanların tümü gibi

the non-native speakers in the United

the non-native speakers in the United States who can't

Birleşik

Devletler'de anadili olmayanlar Amerika Birleşik Devletleri'nde anadili olmayanlar yapamayan

States who can't

States who can't speak don't think about that like I'm

Devletler Yapamayan

Devletler konuşamayan bunu ben konuşuyorum gibi düşünme bunu ben

speak don't think about that like I'm

speak don't think about that like I'm you know here like living in like Peru

konuşuyormuşum gibi düşünme bunu ben gibi düşünme bunu burada Peru gibi yaşamak gibi

you know here like living in like Peru

you know here like living in like Peru or something and I'm a I'm not an

biliyorsun burada yaşamak gibi Peru gibi

burada bilirsiniz, Peru gibi bir yerde yaşamak gibi ve ben bir ben değilim

or something and I'm a I'm not an

or something and I'm a I'm not an English speaker and like I can't become

veya bir şey değilim ve ben bir ben değilim veya bir

şey değilim ve ben bir İngilizce konuşan biri değilim ve

English speaker and like I can't become

English speaker and like I can't become fluent because I don't live in the

İngilizce konuşamıyorum gibi ve

İngilizce konuşamıyorum gibi ve akıcı olamıyorum çünkü

fluent because I don't live in the

fluent because I don't live in the United States but I guarantee you there

akıcı yaşamıyorum çünkü akıcı yaşamıyorum

çünkü yaşamıyorum gibi Amerika Birleşik Devletleri ama orada size garanti ederim Amerika Birleşik

United States but I guarantee you there

United States but I guarantee you there are people from Peru living in the

Devletleri ama size orada garanti ederim Amerika

Birleşik Devletleri ama size garanti ederim Peru'da yaşayan insanlar var

are people from Peru living in the

are people from Peru living in the United States that don't speak English

Peru'da yaşayan

insanlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan ve konuşmayan Perulu insanlar var İngilizce Amerika

United States that don't speak English

United States that don't speak English very well so it's not where you live

Birleşik Devletleri İngilizce konuşmayan Amerika

Birleşik Devletleri İngilizceyi çok iyi konuşmayan Amerika Birleşik Devletleri bu yüzden çok iyi yaşadığın yer değil

very well so it's not where you live

very well so it's not where you live it's how you think remember that so do

yani iyi yaşadığın yer değil bu yüzden

yaşadığın yer değil nasıl düşündüğün öyle olduğunu hatırla öyle yap

it's how you think remember that so do

it's how you think remember that so do like subscribe to the video be sure to

nasıl düşünüyorsun bunu hatırla öyle yap öyle

düşünüyorsun bunu hatırla öyleyse beğen videoya abone ol beğendiğinden emin ol

like subscribe to the video be sure to

like subscribe to the video be sure to click that little Bell icon because

videoya abone ol beğendiğinden emin ol

videoya abone ol o küçük Zil simgesine tıkladığından emin ol çünkü

click that little Bell icon because

click that little Bell icon because YouTube wants to always make it more

o küçük Zil simgesine tıkla çünkü

o küçük Zil simgesini tıklayın çünkü YouTube her zaman daha fazlasını yapmak

YouTube wants to always make it more

YouTube wants to always make it more difficult for people to get subscribers

istiyor YouTube

her zaman daha fazlasını yapmak istiyor YouTube her zaman

difficult for people to get subscribers

difficult for people to get subscribers and to see their videos I don't know why

insanların abone bulmasını zorlaştırmak istiyor videolar neden bilmiyorum

and to see their videos I don't know why

and to see their videos I don't know why but anyway I look forward to seeing you

ve onların videolarını görmek için neden bilmiyorum

ve videolarını görmek için neden bilmiyorum ama yine de seni görmeyi dört gözle bekliyorum

but anyway I look forward to seeing you

but anyway I look forward to seeing you in 2019 I've got a lot of great ideas

ama yine de seni görmeyi dört gözle bekliyorum

ama yine de dört gözle bekliyorum 2019'da görüşmek üzere 2019'da çok harika fikirlerim var 2019'da

in 2019 I've got a lot of great ideas

in 2019 I've got a lot of great ideas especially the new app will be releasing

çok harika fikirlerim var

Özellikle yeni uygulama çıkacak

especially the new app will be releasing

especially the new app will be releasing all about pronunciation and being able

özellikle yeni uygulama çıkacak

özellikle yeni uygulama telaffuz ve telaffuz hakkında her şeyi yayınlayacak ve

all about pronunciation and being able

all about pronunciation and being able to read and spell and I'm gonna show

telaffuz ve

okuma ve heceleme hakkında her şeyi yapabilecek ve

to read and spell and I'm gonna show

to read and spell and I'm gonna show people exactly how it is possible even

okumayı ve hecelemeyi göstereceğim ve

okumayı ve hecelemeyi göstereceğim ve İnsanlara tam olarak nasıl mümkün olduğunu göstereceğim, hatta

people exactly how it is possible even

people exactly how it is possible even if they don't believe it to teach

insanlara bile tam olarak nasıl mümkün olduğunu, hatta

insanlara bile tam olarak nasıl mümkün olduğunu göstereceğim, inanmasalar bile öğretmenin,

if they don't believe it to teach

if they don't believe it to teach yourself English without a teacher it's

inanmıyorlarsa öğretmenin,

inanmıyorlarsa öğretmenin tam olarak nasıl mümkün olduğunu göstereceğim. İngilizceyi kendine öğretmensiz öğretmek kendin

yourself English without a teacher it's

yourself English without a teacher it's going to be amazing anyway have a

kendin İngilizce öğretmensiz kendin kendin

İngilizce öğretmensiz nasılsa harika olacak yine de harika olacak yine de harika olacak yine de

going to be amazing anyway have a

going to be amazing anyway have a fantastic day do comment down below let

harika olacak harika bir gün geçir harika bir gün geçir aşağıya yorum yap

fantastic day do comment down below let

fantastic day do comment down below let me know if you have any questions and

harika olsun gün aşağıya yorum yapın

harika gün aşağıya yorum yapın herhangi bir sorunuz varsa bana bildirin ve

me know if you have any questions and

me know if you have any questions and also if you'd like to learn more about

herhangi bir sorunuz varsa bana bildirin ve

herhangi bir sorunuz varsa bana bildirin ve ayrıca hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ayrıca

also if you'd like to learn more about

also if you'd like to learn more about how you can improve the number one thing

eğer Bir numaralı şeyi nasıl geliştirebileceğiniz hakkında daha fazla şey öğrenmek isterseniz, bir numaralı

şeyi

how you can improve the number one thing

how you can improve the number one thing you can do is focus on your weakest

nasıl geliştirebileceğiniz hakkında daha fazla şey öğrenmek istersiniz,

yapabileceğiniz bir numaralı şey, en zayıf olduğunuz noktalara odaklanmaktır.

you can do is focus on your weakest

you can do is focus on your weakest fluency habit I explain more about that

yapabileceğin en zayıf yönüne odaklanmak

yapabileceğin en zayıf akıcılık alışkanlığına odaklanmak bu

fluency habit I explain more about that

fluency habit I explain more about that in a personal guide I can show that's

akıcılık alışkanlığı hakkında daha fazla açıklama yapmak

in a personal guide I can show that's

in a personal guide I can show that's really just delivered for your personal

bunun

kişisel bir rehberde olduğunu gösterebilirim, bunun gerçekten sadece kişiseliniz için teslim edildiğini gerçekten sadece

really just delivered for your personal

really just delivered for your personal needs so whatever you struggle with it

kişisel ihtiyaçlarınız için teslim edildiğini gerçekten sadece kişisel

needs so whatever you struggle with it

needs so whatever you struggle with it could be your pronunciation or your

ihtiyaçlarınız için iletildiğini gösterebilirim. telaffuzunuz olabilir veya sizin

could be your pronunciation or your

could be your pronunciation or your grammar anything but click on the link

telaffuzunuz olabilir veya sizin

telaffuzunuz veya dil bilginiz olabilir herhangi bir şey ama dilbilgisi bağlantısına tıklayın

grammar anything but click on the link

grammar anything but click on the link in the upper right of this video and you

dilbilgisi bağlantısına tıklama dışında herhangi bir şey ama bu videonun sağ üst kısmındaki bağlantıya tıklayın ve

in the upper right of this video and you

in the upper right of this video and you can learn more about how to do that so I

üst kısımdaki siz bu videonun sağında ve siz

bu videonun sağ üst tarafında ve bunun nasıl yapılacağı hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz, böylece ben de bunun

can learn more about how to do that so I

can learn more about how to do that so I can give you a free personalized guide

nasıl yapılacağı hakkında daha fazla bilgi edinebilirim, böylece bunun

nasıl yapılacağı hakkında daha fazla bilgi edinebilirim, böylece size ücretsiz olarak verebilirim kişiselleştirilmiş rehber size

can give you a free personalized guide

can give you a free personalized guide that's going to teach you much more

ücretsiz bir kişiselleştirilmiş rehber verebilir size

ücretsiz bir kişiselleştirilmiş rehber verebilir bu size çok daha fazla şey öğretecek bu size

that's going to teach you much more

that's going to teach you much more about how to improve your speaking have

daha fazla şey öğretecek bu size konuşmanızı nasıl geliştireceğiniz hakkında

çok daha fazla şey öğretecek

about how to improve your speaking have

about how to improve your speaking have a fantastic day and I'll see you next

konuşmanızı nasıl geliştireceğiniz hakkında

konuşmanızı nasıl geliştireceğiniz hakkında bilgi sahibiyim harika bir gün geçirin ve bir sonraki

a fantastic day and I'll see you next

a fantastic day and I'll see you next time bye bye if you'd like to learn

harika günde görüşürüz ve bir sonraki

harika günde görüşürüz ve bir dahaki sefere görüşürüz bye bye öğrenmek istiyorsanız

time bye bye if you'd like to learn

time bye bye if you'd like to learn hundreds more useful words and phrases

bye bye zaman öğrenmek istiyorsan

güle güle daha yüzlerce yararlı kelime ve deyim öğrenmek istiyorsan güle güle

hundreds more useful words and phrases

hundreds more useful words and phrases subscribe to the English in E one calm

yüzlerce daha yararlı kelime ve deyim

yüzlerce daha yararlı kelime ve deyim English

subscribe to the English in E one calm

subscribe to the English in E one calm YouTube channel and be sure to click the

in E'ye abone ol sakin bir şekilde

English in E bir sakin YouTube kanalına abone olun ve YouTube kanalına tıkladığınızdan emin olun ve

YouTube channel and be sure to click the

YouTube channel and be sure to click the bell icon to be notified when we release

YouTube kanalını tıkladığınızdan emin olun ve

bell icon to be notified when we release

bell icon to be notified when we release new videos and if you'd like to know

yayınladığımızda haberdar olmak için zil simgesine tıkladığınızdan haberdar olmak için zil simgesine tıklayın Yeni videolar

yayınladığımızda haberdar olmak için zil simgesi ve

new videos and if you'd like to know

new videos and if you'd like to know exactly what to do to become a

yeni videolar öğrenmek istiyorsanız ve

yeni videolar öğrenmek istiyorsanız ve

exactly what to do to become a

exactly what to do to become a successful English speaker click on the

tam olarak ne yapmanız gerektiğini tam olarak bilmek istiyorsanız

tam olarak başarılı bir İngilizce konuşmacısı olmak için ne yapılmalı

successful English speaker click on the

successful English speaker click on the link in this video or on the link in the

başarılı İngilizce konuşmacıya tıklayın

başarılı İngilizce konuşmacıya tıklayın bu videodaki bağlantıya veya

link in this video or on the link in the

link in this video or on the link in the description below this video to tell me

bu videodaki bağlantıya veya

bu videodaki bağlantıya tıklayın video veya bu videonun altındaki açıklamadaki bağlantıda bana anlatmak için

description below this video to tell me

description below this video to tell me what your biggest communication problem

bu videonun altındaki

açıklamayı bana bu videonun altındaki açıklamayı anlatmak için en büyük iletişim probleminizin ne olduğunu bana anlatmak için en

what your biggest communication problem

what your biggest communication problem is answer five quick questions and I'll

büyük iletişim probleminizin ne olduğunu beş hızlı soruyu yanıtlayın ve ben

is answer five quick questions and I'll

is answer five quick questions and I'll send you a free personalized guide that

Beş hızlı soruyu yanıtlayacağım ve ben de

beş hızlı soruyu yanıtlayacağım ve size ücretsiz bir kişiselleştirilmiş rehber

send you a free personalized guide that

send you a free personalized guide that will help you start speaking more like a

gönderen ücretsiz bir kişiselleştirilmiş rehber göndereceğim ve size

daha çok bir vasiyet gibi konuşmaya başlamanıza yardımcı olacak ücretsiz bir kişiselleştirilmiş rehber gönderen

will help you start speaking more like a

will help you start speaking more like a native today it takes less than a minute

daha çok bir yerli gibi konuşmaya başlamanıza yardımcı olacak

daha çok bir yerli gibi konuşmaya başlamanıza yardımcı olacak bugün bir dakikadan az sürüyor

native today it takes less than a minute

native today it takes less than a minute and you can download your FREE guide

yerli bugün bir dakikadan az sürüyor

bugün bir dakikadan az sürüyor ve ÜCRETSİZ rehberinizi indirebilir

and you can download your FREE guide

and you can download your FREE guide instantly so click on the link in this

ve indirebilirsiniz ÜCRETSİZ rehberiniz

ve ÜCRETSİZ rehberinizi anında indirebilirsiniz, bu yüzden bu anında bağlantıya tıklayın

instantly so click on the link in this

instantly so click on the link in this video or on the link in the description

yani bu

anında bağlantıya tıklayın bu videodaki bağlantıya veya açıklama videosundaki bağlantıya

video or on the link in the description

video or on the link in the description below this

below this

below this video and start getting fluent now see

veya açıklamadaki bağlantıya tıklayın

video veya aşağıdaki açıklamadaki bağlantıda bunun altında bunun altında

bu videonun altında ve akıcı konuşmaya başlayın şimdi

video and start getting fluent now see

video and start getting fluent now see you in the next video

videoyu izleyin ve akıcı olmaya başlayın şimdi

videoyu izleyin ve akıcı olmaya başlayın şimdi bir sonraki videoda görüşmek üzere