Learn English Phrases Like A Native Speaker To Use Them Fluently

you Drew Badger the Englishanyone.com and the  English fluency guide and today we're going  

Drew Badger, Englishanyone.com ve İngilizce akıcılık kılavuzu ve bugün

to learn some English phrases like a native make  sure we got the camera working properly all right

anadili gibi bazı İngilizce ifadeler öğreneceğiz kameranın düzgün çalıştığından emin olun pekala

if you're live post something in  the chat let me know if it's working

canlı yayındaysanız sohbette bir şey yayınlarsanız bana bildirin işe yarıyor

we should be good to go all  right make sure we have this

gitmek için iyi olmalıyız tamam buna sahip olduğumuzdan emin olun tamam bence bom

all right I think we should be

olmalıyız tamam

boom all right we should be  going hello hello shark is back  

gitmeliyiz merhaba merhaba köpekbalığı geri döndü

laylee let's see you're real nice to see you  there okay all right we're going to get right into  

lalee bakalım sizi orada görmek gerçekten güzel Bu konuya hemen gireceğim

this because I know Learners are interested in  learning lots and lots of phrases the trouble is  

çünkü Öğrenicilerin çok sayıda kelime öbeği öğrenmekle ilgilendiklerini biliyorum. Sorun şu ki

most people learn things and then they just forget  what they learn so they're basically wasting their  

çoğu insan bir şeyler öğrenir ve sonra öğrendiklerini unuturlar, bu nedenle temelde zamanlarını boşa harcıyorlar

time and they really are much better ways to learn  phrases and I'm going to show you the native way  

ve gerçekten çok daha iyiler deyimleri öğrenmenin yolları ve size

of doing this how native English speakers do  this and again this is the same way that you  

bunu anadili İngilizce olanların bunu nasıl yaptığını anadilde  göstereceğim ve yine bu,

would be doing this in your native language as  well so it should be an interesting video but  

bunu   kendi ana dilinizde de yapıyor olacağınız şekilde bu yüzden ilginç bir video olmalı ancak

today we're going to begin as I usually do where  we're talking about particular situations remember  

bugün genellikle yaptığım gibi belirli durumlardan bahsettiğimiz yerden başlayacağız

that what most Learners are doing typically uh we  have the English as a second language approach so  

çoğu Öğrencinin yaptığı şeyi tipik olarak uh ikinci dil olarak İngilizce yaklaşımına sahibiz, bu nedenle

the English as a second language approach this  is where we're going to usually begin with some  

ikinci dil olarak İngilizce yaklaşımı işte buradayız Genellikle

words or phrases in your native language so you  begin with whatever your native language is and  

ana dilinizdeki bazı kelimeler veya deyimlerle başlayacağız, bu nedenle ana diliniz ne olursa olsun onunla başlayacaksınız ve

then we're going to translate that into English  so we will begin with some words in your native  

sonra bunu İngilizce'ye çevireceğiz bu nedenle, ana

language whatever that native language is and  then we translate that or if you're learning  

diliniz ne olursa olsun ana dilinizdeki bazı kelimelerle başlayacağız ve sonra bunu çeviririz veya

it in English we usually get a definition so most  of the YouTube videos you will see and really any  

İngilizce olarak öğreniyorsanız, genellikle bir tanım alırız, bu nedenle YouTube videolarının çoğunda ve gerçekten her

kind of English lessons it's not just on YouTube  but it will be lots of phrases or vocabulary you  

türlü İngilizce dersinde yalnızca YouTube'da değil birçok kelime öbeği veya kelime dağarcığı olacaktır. bir

will get a quick definition of something or if  you're learning in your native language you will  

şeyin hızlı bir tanımını alırsınız veya ana dilinizde öğreniyorsanız

get a translation of that and then hopefully you  remember that information but usually you do not  

bunun bir çevirisini alırsınız ve umarız bu bilgiyi hatırlarsınız, ancak genellikle hatırlamazsınız   bu nedenle

so Learners will often they spend a lot of time  trying to get this information but they don't  

Öğrenciler genellikle anlamak için çok fazla zaman harcarlar. bu bilgiyi

retain it so the point is how can we learn the  vocabulary and remember it so we use it fluently  

saklamıyorlar, bu yüzden önemli olan kelime dağarcığını nasıl öğrenebileceğimiz ve onu nasıl hatırlayabileceğimiz, böylece onu akıcı bir şekilde kullanabileceğimiz, kulağa

sounds pretty good right all right so instead  of doing the ESL approach so English as a second  

oldukça iyi geliyor, bu yüzden ESL yaklaşımını yapmak yerine İngilizce'yi ikinci

language what we want to do is learn English as a  first language and anyone can do this this is the  

dil olarak yapmak istiyoruz. yapılacak şey, İngilizce'yi birinci dil olarak öğrenmektir ve bunu herkes yapabilir, bu

same way natives will be learning vocabulary and  this is the same way you learn vocabulary in your  

yerlilerin kelime öğrenme yöntemiyle aynıdır ve

native language as well even today if you learn  new things on the radio or TV or whatever in your  

radyo veya TV'de  yeni şeyler öğrenirseniz bugün bile  ana dilinizde kelime öğrenme yönteminizle aynıdır veya kendi ana dilinizde ne olursa olsun onlarla

native language it's the same way you're learning  with them okay so English as a first language we  

aynı şekilde öğreniyorsunuz tamam yani İngilizce birinci dil olarak

don't want to begin with another language or  a translation or a definition we really want  

başka bir dille veya bir çeviriyle veya bir tanımla başlamak istemiyoruz gerçekten bir

to begin with a situation so a situation like  something happening like a marker drops on my  

durumla yani bir durumla başlamak istiyoruz bir şey oluyor mesela kafama keçeli kalem düşmesi gibi bir

head what do I say so we have the situation like  a marker or something like a brick or whatever  

duruma sahip olmamız için ne söyleyeceğim kalem veya tuğla gibi bir şey veya her neyse

Falling on My Head what is the vocabulary that  I use in that situation all right is everybody  

Kafamın Üzerine Düşüyor bu durumda kullandığım kelime dağarcığı nedir pekala herkes

clear about this so the traditional way of  learning either we begin with a translation  

bu konuda açık mı yani geleneksel öğrenme yönteminde ya bir çeviriyle

or a definition of something and then here's the  vocabulary that we use so the target vocabulary  

veya bir şeyin tanımıyla başlarız ve sonra kullandığımız kelime dağarcığı yani hedef kelime

but natives they're not thinking about specific  grammar points or whether something is an idiom  

ancak yerliler belirli gramer noktalarını veya bir şeyin deyim

or a phrasal verb or whatever really they're just  understanding the situation like something falling  

veya deyimsel fiil olup olmadığını düşünmezler ya da gerçekten her neyse durumu sadece kafamın üstüne düşen bir şey gibi anlıyorlar

on my head and then what's the vocabulary use so  in English in this situation ouch I would use the  

ve sonra bu durumda İngilizce'de kullanılan kelime nedir

word ouch but maybe in Japanese I would say okay  so it's the situation being the same in both so  

ahh kelimesini kullanırdım ama belki Japonca'da tamam derdim yani durum aynı hem

Japanese and English a lot of people you know  they get hurt it happens but we use different  

Japonca hem de İngilizce olarak, bildiğiniz birçok insan incinir, bu olur ama biz farklı

vocabulary so children are watching what parents  do they're watching what their friends or teachers  

kelime dağarcığı kullanıyoruz, bu nedenle çocuklar ebeveynlerinin  ne yaptığını izliyorlar, arkadaşlarının veya öğretmenlerinin   ne

do and that's how they learn the vocabulary so  you can call this just learning it in context but  

yaptığını izliyorlar ve kelime dağarcığını bu şekilde öğreniyorlar, böylece arayabilirsiniz bu sadece bağlam içinde öğreniyoruz ama

really it's just so you understand it it's really  from specific situations okay so what we're going  

gerçekten bu sadece anlamanız için gerçekten belirli durumlardan geliyor tamam yani

to do today is we're going to take this idea  and we're going to take a specific situation  

bugün yapacağımız şey, bu fikri ele alacağız ve belirli bir oynama durumunu  ele alacağız

of playing card games playing card games so  I have my Japanese deck of cards over here  

kart oyunları iskambil oyunları oynuyor yani burada Japonca iskambil destem var

I took this from my kids and so this is just a  regular deck of cards but we're going to talk  

bunu çocuklarımdan aldım ve yani bu sadece normal bir iskambil destesi ama biz iskambil

about the vocabulary that we use while playing  cards so different card games it doesn't really  

oynarken kullandığımız kelime dağarcığı hakkında konuşacağız çok farklı kartlar oyunlar,

matter what game it could be poker or blackjack  or you know any other kind of game you play but  

hangi oyunun poker veya blackjack olabileceği veya oynadığınız başka türde bir oyun olduğunun pek bir önemi yoktur, ancak   normal

typically many of these phrases that we use in  regular conversation come from poker okay but  

konuşmada kullandığımız bu ifadelerin çoğu pokerden gelir, tamam ama

they do come from lots of other card games as well  and then they can be used in many situations so  

birçok başka karttan gelirler oyunlar da ve daha sonra birçok durumda kullanılabilirler, bu nedenle

the basic idea again we want to have situations so  we're going to talk about that and so we have kind  

temel fikir yine durumlara sahip olmak istiyoruz, bu nedenle bunun hakkında konuşacağız ve böylece

of like a core situation and then we're learning  some particular vocabulary connected with this  

bir tür  temel durumumuz var ve sonra belirli bazı kelimeler öğreniyoruz bununla bağlantılı   bazı   rastgele sözcükler öğrenmeye çalışmak yerine

like all these different things are connected to  the situation rather than trying to learn some  

tüm bu farklı şeyler  durumla bağlantılıdır,

random vocabulary so I don't want to go to YouTube  and teach you like here here are like the top 10  

bu nedenle YouTube'a gidip size burada olduğu gibi öğretmek istemiyorum en yaygın 10

most common phrases all right because it doesn't  really help you remember that information it's  

en yaygın ifade gibi, tamam çünkü öyle değil Bu bilgiyi hatırlamanıza gerçekten yardımcı olmayacak   sadece sorun değil,

just okay here's some random vocabulary maybe  I will need that in a conversation maybe I will  

burada bazı rastgele kelimeler belki  buna bir sohbette ihtiyacım olacak belki

not but if you learn this way it's much easier  to find places or find times to use vocabulary  

olmayacağım ama bu şekilde öğrenirseniz kelime dağarcığını kullanacağınız yerleri veya zamanları bulmak çok daha kolay   tamam

okay so you learn like a native we begin with the  situation in this situation we're talking about  

böylece şöyle öğrenirsiniz Yerli biri olarak bu durumdaki durumla başlıyoruz,

playing cards and then we're going to learn  a couple of different phrases for that but we  

iskambil oynamaktan bahsediyoruz ve sonra bunun için birkaç farklı kelime öbeği öğreneceğiz, ancak

will learn them naturally you will see how they  appear in a conversation or when we're talking  

onları doğal bir şekilde öğreneceğiz, bir konuşmada nasıl göründüklerini göreceksiniz.

about playing cards and then from that so we're  going to cover five different phrases in this  

iskambil oynamaktan bahsediyoruz ve bundan yola çıkarak bu videoda beş farklı ifadeyi ele alacağız

video and you will learn how to use them in many  different situations so it's important before we  

ve bunları birçok farklı durumda nasıl kullanacağınızı öğreneceksiniz bu nedenle

begin this lesson I want to make it clear that  you might learn something like a phrase might  

bu derse başlamadan önce önemli olduğunu belirtmek isterim ki bir kelime öbeği gibi bir şey öğrenebilirsiniz   iskambil

have a like a beginning in playing cards so  it might it might come from playing cards or  

oynamak gibi bir başlangıca sahip olabilir, bu nedenle  iskambil oyunlarından gelebilir veya

it might come from war or sports or relationships  or whatever but often that vocabulary can be used  

savaştan, spordan veya ilişkilerden gelebilir veya her neyse, ancak çoğu zaman bu kelime dağarcığı

in different ways all right so I might teach you I  will teach you some phrases but we'll see how they  

farklı şekillerde kullanılabilir, tamam mı? Sana öğretebilirim, sana bazı ifadeler öğreteceğim ama bunların

can be used in different situations or different  contexts so I might learn a phrase like uh well  

farklı durumlarda veya farklı bağlamlarda nasıl kullanılabileceğini göreceğiz, böylece uh pekala gibi bir ifade öğrenebilirim,

as we'll just get into it and I'll show you the  examples but this should be very enlightening for  

çünkü içine gireceğiz ve size göstereceğim örnekler ama bu sizin için çok aydınlatıcı olmalı

you because many people think well I don't want  to learn phrases about this because I don't care  

çünkü birçok insan iyi düşünüyor bu konuyla ilgili ifadeler öğrenmek istemiyorum çünkü bu konu umurumda

about that topic all right that's not how native  speakers are thinking what we're thinking is okay  

değil

here's a situation how can I apply that vocabulary  in other situations all right hopefully that makes  

bir durumda bu kelime dağarcığını diğer durumlarda nasıl uygulayabilirim  pekala umarım bu

sense all right so let's get into it so the first  thing uh usually when we are playing a game of  

mantıklıdır pekala o yüzden hadi konuya girelim yani ilk şey uh genellikle bir kart oyunu oynadığımızda,

cards so you can imagine we're playing a game of  cards together and I am the dealer I am the dealer  

yani bir kart oyunu oynadığımızı hayal edebilirsiniz birlikte ve ben satıcıyım   bu

so I'll just put that up here  so I will let me erase this

yüzden bunu buraya koyacağım bu yüzden bunu silmeme izin vereceğim, böylece

so we're going to distribute to pass out so those  are phrasal phrasal verb to pass something out or  

dağıtmak için dağıtacağız, yani bunlar bir şeyi dışarı aktarmak için deyimsel öbek fiildir veya

we can just talk about dealing the cards to deal  the card so I'm giving you the cards okay here's  

sadece yapabiliriz kartları dağıtmak hakkında konuş bu yüzden sana kartları veriyorum tamam işte

a card for you maybe there's a group of us playing  here's one for you one for you one for you we're  

senin için bir kart belki oynuyoruz işte sana bir tane sana bir sana bir tane sana

Distributing the cards I am dealing the cards now  the past tense of this is dealt so right now I am  

kartları dağıtıyorum kartlar şimdi bunun geçmiş zamanı dağıtılıyor yani şu anda

dealing the cards yesterday I dealt the cards I  dealt the cards so the first situation we have  

kartları dün dağıtıyorum kartları dağıttım kartları dağıttım yani

in a regular make a card game like poker is I get  dealt some cards so I get dealt some cards and we  

poker gibi normal bir kart oyununda sahip olduğumuz ilk durum bana bazı kartlar dağıtılıyor bu yüzden alıyorum bazı kartlar dağıttık ve biz

call this a hand so this is a hand of cards a  hand of cards so just like my hand right here

buna el diyoruz yani bu bir kart eli a  kart eli yani tıpkı benim elim gibi burada

a hand excuse me a hand of cards pretty easy all  right I want to take this step by step make sure  

bir el affedersiniz kart eli oldukça kolay pekala bunu adım adım yapmak istiyorum herkesin emin olduğundan emin olun

everyone understands but again everyone is  passing the cards out so everyone gets their  

anlıyor ama yine herkes kartları dağıtıyor bu yüzden herkes

hand of cards so you can't see what I have right  now I'm hiding my my hand okay so the first thing  

elindeki kartları alıyor bu yüzden şu anda elimdekileri göremiyorsunuz  şimdi elimi saklıyorum tamam bu yüzden ilk iş   size

we begin with the first phrase I want to teach  you is we all play so to play the hand the hand

öğretmek istediğim ilk ifadeyle başlıyoruz hepimiz oynuyoruz yani eli oynamak için eli

to play the hand you're dealt to play the hand  you're dealt now the basic idea of this is you  

oynamak için size dağıtılan eli oynamak için eli oynamak şimdi size dağıtıldı bunun temel fikri

don't know what you're going to get so I have my  hand of cards you have your hand of cards someone  

ne alacağınızı bilmiyorsunuz bu yüzden benim kartların eli sizde kartların eli

else the other players have their hands maybe it's  a good hand maybe it's a bad hand maybe the other  

başkasının elleri diğer oyuncuların ellerinde olabilir belki bu iyi bir el belki kötü bir el belki diğer

players don't know especially in poker really we  talk about playing the man so you're talking about  

oyuncular özellikle pokerde gerçekten adamı oynamaktan bahsediyoruz yani siz konuşuyorsunuz diğer kişiyi

how you kind of use some psychology to play the  other person so even if you have a bad hand we  

oynamak için nasıl biraz psikoloji kullandığınız hakkında, böylece eliniz kötü olsa bile,

can still talk about playing a hand well but the  important thing here the first sentence I want to  

yine de bir eli iyi oynamaktan bahsedebiliriz, ancak burada önemli olan, söylemek istediğim ilk cümle

or the first phrase I should say is to play the  hand you're dealt to play the hand you're dealt  

veya söylemem gereken ilk cümle sana dağıtılan eli oyna sana dağıtılan eli oynamak için

now this just means again you might have something  that's good you might have something that's bad  

şimdi bu yine iyi bir şeye sahip olabilirsin kötü bir şeye sahip olabilir

but you do what you can with what you have okay  so I can't change the cards that I have in my hand  

ama sahip olduğun şeyle elinden geleni yap tamam yani değiştiremem elimdeki

I can't change the cards now there might be  some games where I can exchange them with  

kartlar   kartları şu anda değiştiremiyorum bazı oyunlar olabilir

other cards or I can change them with you know  exchange them with other players but basically  

diğer kartlarla   değiştirebilirim veya bildiğiniz üzere diğer oyuncularla değiştirebilirim ama temel olarak   bana

I'm dealt a certain hand and these are the  hands or this is the hand I have okay so  

belirli bir el dağıtılır ve bunlar eller veya bu benim sahip olduğum el tamam yani

we take this idea so we have to play the hand  you're dealt so I am dealt a certain hand and  

bu fikri alıyoruz yani size dağıtılan eli oynamalıyız bu yüzden bana belirli bir el dağıtılıyor ve

now we can think about that as how do we apply  that in other situations all right so the basic  

şimdi bunu düşünebiliriz ve bunu şu şekilde nasıl uygulayabiliriz diğer durumlar pekala yani temel

idea we're talking about a hand of cards but we  can apply this in many situations for example  

fikir bir el kağıttan bahsediyoruz ancak bunu  birçok durumda uygulayabiliriz, örneğin

I can talk about well I don't really like uh  I don't know like the the area I'm living in  

hakkında iyi konuşabilirim pek sevmiyorum uh bilmiyorum beğendiğim alan gibi yaşıyorum   diyelim ki

like let's say my parents moved to a new place  uh and I don't like my school and I don't like  

ailem yeni bir yere taşındı uh ve okulumu sevmiyorum ve

the area and you're in the you know the parents  just say well uh you play the hand you're dealt  

bölgeyi sevmiyorum ve sen de aileleri biliyorsun sadece iyi söyle uh elini oynuyorsun' sana

you play the hand you're dealt so they're talking  about me so they're telling me ah you play the  

dağıtılan eli oynuyorsun yani benim hakkımda konuşuyorlar bu yüzden bana

hand you're dealt so it means you don't have any  control over that but you do the best with what  

dağıtıldığın eli oynuyorsun yani bunun üzerinde herhangi bir kontrole sahip değilsin ama en iyisini yapıyorsun diyorlar ne

you can okay so do what you can with what you  have does that make sense so to play the hand  

yapabilirsin peki elindekilerle elinden geleni yap bu mantıklı yani eli oynamak   sana

you're dealt so if I give you some cards wow maybe  you have a really good hand maybe you got lucky  

dağıtılır yani sana bazı kartlar verirsem vay belki gerçekten iyi bir elin vardır belki şanslısın

or maybe you did not all right but you do the best  you can with what you have to play the hand you're  

veya belki de olmadı pekala ama elinden gelenin en iyisini yapıyorsun elini oynamak için elinden gelenin en iyisini yapıyorsun

dealt any questions about that all right so again  the first thing we're just dealing the cards out  

bununla ilgili herhangi bir soru dağıtılıyorsa yine ilk şey sadece kartları dağıtıyoruz

everyone gets a hand and so I play the hand i'm  dealt I can't play any other cards these are the  

herkes bir el alır ve ben de eli oynarım bana dağıtıldı başka kart oynayamam bunlar sahip olduğum

cards I have I play the hand i'm dealt and just  like in Life or in business or other things maybe  

kartlar bana dağıtılan eli oynuyorum ve tıpkı hayattaki gibi, işte veya başka şeylerde belki   patronumla patronum

I'm talking to my uh like a boss at my company  and I say hey we don't have very many resources we  

gibi konuşuyorum şirket ve diyorum ki, çok fazla kaynağımız yok

need more money for this project and my boss just  says hey you play the hand you're dealt you play  

bu proje için daha fazla paraya ihtiyacımız var ve patronum  hey, sana dağıtılan eli oynuyorsun, sana

the hand you're dealt so this is the situation  we're in we can't change it so we have to do the  

dağıtılan eli oynuyorsun, yani durum bu biz bunu değiştiremiyoruz bu yüzden elimizdekilerle elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız tamam şimdiye

best we can with what we have okay to do the best  you can with what you have making sense so far so  

kadar sahip olduklarınızla yapabileceğinizin en iyisini yapmalıyız

we have the situation of playing cards but you can  see how it can be applied in different situations  

kağıt oynama durumumuz var ama nasıl  olduğunu görebilirsiniz farklı durumlarda uygulanabilir

makes sense okay so moving on uh if we're playing  our card game now watch what I'm doing here so  

mantıklı tamam öyleyse devam edelim  eğer şimdi kart oyunumuzu oynuyorsak burada ne yaptığımı izleyin

imagine you have your cards I have mine other  players were sitting around a table playing  

hayal edin sizin kartlarınız bende var diğer oyuncular şu anda bir masanın etrafında oturmuş iskambil oynuyorlardı

cards right now and I'm I'm looking at everybody  else and making sure they can't see what I have

ve ben Diğer herkese bakıyorum ve sahip olduklarımı görmemelerini sağlamaya çalışıyorum

maybe you've seen people play cards like this  where they're really trying to protect what  

belki de insanların sahip olduklarını gerçekten korumaya çalıştıkları bunun gibi kartlar oynadığını görmüşsünüzdür,

they have they're trying to cover that so  nobody else sees what they've got all right  

böylece kimse sahip olduklarını saklamaya çalışıyorlardır. başkası elinde olanı görür tamam

this is called playing your hand or keeping  your hand close to your chest so we can talk  

buna elinizi oynamak veya elinizi göğsünüze yakın  tutmak denir

about playing or keeping your cards or your  hand close to your chest all right I'll write  

kartlarınızı veya elinizi göğsünüze yakın tutmak veya oynamak hakkında konuşabiliriz, tamam

this one down for you too so we have to play the  hand you're dealt so to keep or you can say play  

bunu yazacağım   sen de bu yüzden sana dağıtılan eli oynamalıyız yani tutmak için veya kartlarını oyna diyebilirsin

your cards you can call this your  hand or your cards close to your chest  

buna senin elin veya kartların göğsüne yakın diyebilirsin

so this is my chest up here and I'm keeping my  cards close to my chest so what does that mean  

yani burası benim sandığım ve kartlarımı saklıyorum göğsüme yakın yani bu ne anlama

what's happening here I'm keeping my cards close  to my chest I'm not just you know leaving my car  

geliyor   burada ne oluyor Kartlarımı göğsüme yakın tutuyorum Sadece arabamı terk etmiyorum

just hanging out so everybody can see what I  have I'm I'm keeping them close to my chest  

sadece takılıyorum böylece herkes bende ne olduğunu görebilir Ben onları saklıyorum göğsüme yakın

now I could also be you know putting them down  on the table some people when they play cards  

şimdi onları  masaya koymayı biliyor olabilirim bazı insanlar kağıt oynarken

they're just looking at the cards like this the  cards are lying down on the table and they look  

kartlara böyle bakıyorlar kartlar  masanın üzerinde yatıyor ve

just to make sure nobody else sees what they have  all right so if I'm playing my cards close to my  

başka kimsenin olmadığından emin olmak için bakıyorlar elindekileri görüyor tamam öyleyse eğer kartlarımı göğsüme yakın oynuyorsam

chest I'm playing my cards close to my chest what  am I doing so what's the situation here what am I  

kartlarımı göğsüme yakın oynuyorum ne yapıyorum yani durum nedir burada ne

doing just post in the comments if you get this it  should be pretty clear but I'm putting my cards or  

yapıyorum bunu anladıysanız yorumlara gönderin oldukça açık olmalı ama kartlarımı koyuyorum veya

I'm playing my cards or keeping my cards close to  my chest I'm keeping my cards close to my chest  

kartlarımı oynuyorum veya  kartlarımı  göğsüme yakın tutuyorum kartlarımı göğsüme yakın tutuyorum

I'll keep moving if I don't get an answer all  right but you guys should be able to figure  

bir cevap almazsam ilerlemeye devam edeceğim pekala ama siz çocuklar

this out it should be pretty easy so to keep my  cards close to my chest all right basic answer  

bunu çözebilmelisiniz, bu yüzden kartlarımı göğsüme yakın tutmak oldukça kolay olmalı pekala temel cevap

I'm trying to hide things from other people I'm  being secretive I don't want other people to know  

Diğer insanlardan bir şeyler saklamaya çalışıyorum Gizli davranıyorum istemiyorum diğer insanların

what I'm doing so I don't talk about what I'm  doing all right remember the basic idea I'm not  

ne yaptığımı bilmesi için ne yaptığım hakkında konuşmuyorum tamam mı temel fikri hatırlayın

showing my cards so I'm not showing my cards  here but I can apply that to other situations  

kartlarımı göstermiyorum yani burada kartlarımı göstermiyorum ama bunu diğerlerine uygulayabilirim durumlar

okay I can apply this to other  situations so let's say a friend  

tamam bunu başka  durumlara uygulayabilirim, yani diyelim ki bir arkadaşım

of mine is asking me oh what are  you guys doing with your company  

bana şirketinizde ne yapıyorsunuz   diye soruyor peki o zaman

all right so I'm at maybe a business meeting with  local people in the community and we each have a  

belki topluluktaki yerel insanlarla bir iş toplantısındayım ve her birimizin bir

business and one guy is asking me hey what are you  doing uh are you are you building anything new are  

iş ve bir adam bana soruyor hey ne yapıyorsun uh yeni bir şey mi inşa ediyorsun

you doing something new and I I don't really tell  him much I just say yeah we're we're doing okay  

yeni bir şey yapıyorsun ve ben ona pek bir şey söylemiyorum sadece söylüyorum evet iyi gidiyoruz

yeah we're working on a few things so I'm being  vague I'm not really being clear and specific  

evet yapıyoruz birkaç şey üzerinde çalışıyorum bu yüzden belirsiz davranıyorum ne yaptığım konusunda gerçekten net ve net değilim

about what I'm doing I'm I'm playing my cards or  keeping my cards close to my chest keeping cards  

kartlarımı oynuyorum veya kartlarımı göğsüme yakın tutuyorum kartları

close to my chest all right so it just means  I'm not telling other people what's going on  

göğsüme yakın tutuyorum doğru yani bu sadece şu anlama geliyor  Diğer insanlara neler olduğunu anlatmıyorum

now let's say I'm in a relationship or there's  a girl I like or you know whatever the situation  

şimdi diyelim ki bir ilişkim var veya hoşlandığım bir kız var veya durum her ne ise bilirsiniz

is so I there's a girl I like uh and uh and I  don't really want to tell her how I feel I'm  

yani hoşlandığım bir kız var uh ve uh ve ben Ona nasıl hissettiğimi gerçekten söylemek istemiyorum

hoping maybe there's a situation where uh I can  somehow tell her how I feel but I'm a little bit  

umuyorum ki bir şekilde ona nasıl hissettiğimi anlatabileceğim bir durum vardır ama

shy about that so I'm keeping my cards or playing  my cards close to my chest all right so it's just  

bu konuda biraz   utangaçım, bu yüzden kartlarımı saklıyorum veya kartlarımı yakın oynuyorum göğsüme pekala yani bu sadece ne yaptığımı ifşa etmediğimi

a way of saying that I'm not revealing what I'm  doing I'm trying to keep it hidden I'm not saying  

söylemenin bir yolu.

very much or I'm being vague not being clear about  that everyone got that so far making sense Okay so  

Buraya kadar mantıklı geldi Tamam yani   size

we've got playing the hand you're dealt so I've  I've been dealt I have been dealt a hand of cards  

dağıtılan eli oynuyoruz bu yüzden bana  bana dağıtıldı bana bir el kağıt dağıtıldı

and now I'm playing my cards close to my chest I  don't want other people to know what I have and  

ve şimdi kartlarımı göğsüme yakın oynuyorum bilmiyorum Başkalarının sahip olduğum şeyi bilmesini istemiyorum ve

I'm not talking about it I'm not telling people  hey I've got this card and this card and that card  

bundan bahsetmiyorum insanlara söylemiyorum hey bende bu kart var ve bu kart ve o kart   hayır

no no I'm playing my cards close to my chest  okay or playing the cards close my chest any  

kartlarımı göğsüme yakın oynuyorum tamam veya kartları oynamak göğsümü sıkıştırıyor bununla

questions about that I'll keep moving if not but  this should be making sense so again we're talking  

ilgili herhangi bir soru yoksa devam edeceğim ama bu mantıklı olmalı, bu yüzden yine

about a basic situation of playing cards and these  are the kinds of things that happen in a card game  

kağıt oynamanın temel bir durumundan bahsediyoruz ve bunlar bir kart oyununda olan türden şeylerdir

and yet we can still use them when talking about  other things okay this is how native speakers  

ve yine de  başka şeyler hakkında konuşurken bunları kullanabiliriz, tamam, anadili İngilizce olanlar bu şekilde   tüm bunları aynı anda

they're basically building a network in their  mind about different vocabulary by understanding  

anlayarak temelde farklı sözcükler hakkında zihinlerinde bir ağ oluşturuyorlar,

all these things at the same time so rather than  learning some random vocabulary they're learning  

bu nedenle bazı rastgele sözcükler öğrenmek yerine onlar

this situation so little kids are watching their  parents play a game of cards and their dad says oh  

bu durumu o kadar çok öğreniyor ki küçük çocuklar ebeveynlerinin iskambil oyunu oynamasını izliyor ve babaları oh   size

like well you play the hand you're dealt I guess  my cards aren't very good I play the hand on dealt  

dağıtılan eli iyi oynuyorsunuz sanırım kartlarım pek iyi değil, dağıtılan eli oynuyorum   diyor

and so they learn to use those things in  other situations but notice how it's much  

ve böylece öğreniyorlar bu şeyleri başka durumlarda kullanın ama

more memorable this way all right we begin with  the situation and learn the phrases and understand  

bu şekilde ne kadar   daha akılda kalıcı olduğuna dikkat edin tamam durumla başlarız ve ifadeleri öğreniriz ve

how we can use these in other situations okay  next all right now this is another one maybe  

bunları başka durumlarda nasıl kullanabileceğimizi anlarız tamam sonraki pekala şimdi bu başka bir tane belki

you have heard this before let's say I've got my  cards over here and while no one else is looking

bunu duymuşsunuzdur önce kartlarımı buraya aldım ve başka kimse bakmıyorken

I've got an ace up my sleeve an ace up my sleeve  now usually people would not play poker with a  

benim kolumda bir as var şimdi genellikle insanlar

short sleeve shirt like this if they're going  to hide some cards somewhere so if I'm hiding  

böyle kısa kollu bir gömlekle poker oynamazlar. bazı kartları bir yere saklayacağım, yani eğer

a card up here and then I need to pull that out  sometime I've got an ace up my sleeve and Ace up  

buraya bir kart saklıyorsam ve sonra onu çıkarmam gerekirse, bir ara elimde bir as ve kolumda As var

my sleeve I'll write it down for you and Ace well  that's really sloppy handwriting here and Ace up

bunu senin ve As için yazacağım Burada gerçekten özensiz bir el yazısı var ve As yukarıda

so we have our sleeve here this is a regular  shirt sleeve and I have short shirt sleeves  

yani kolumuz burada, bu normal bir gömlek kolu ve şu anda kısa gömlek kollarım var

right now but I can hide a card up here and  I can hide the ace so the ace is typically  

ancak buraya bir kart saklayabilirim ve Ası saklayabilirim, böylece as genellikle

the best card uh in a poker game or off in  many games it's usually the highest value  

en iyi kart olur uh bir poker oyununda veya birçok oyunda bu genellikle en yüksek değerli

card but I can hide something like  this and but you notice like I'm not  

karttır ancak bunun gibi bir şeyi saklayabilirim ve ancak

in poker game I'm basically cheating so if I take  a card out let's say I don't I don't really like  

poker oyununda olmadığımı fark edersiniz temelde hile yapıyorum bu yüzden bir kart alırsam haydi yaptım diyelim Elimi gerçekten sevmiyorum ... Bana

my hand I don't like the hand I've been dealt  I don't like the hand I've been dealt so in a  

dağıtılan eli sevmiyorum Bana dağıtılan eli sevmiyorum bu yüzden

sneaky way I might tell people oh what is that  thing over there and then I switch I switch the  

sinsice insanlara söyleyebilirim oh bu şey de ne? orada ve sonra değiştiririm

card with another one or maybe I hide it someplace  else so now I have a new hand a new hand a better  

kartı başka bir kartla değiştiririm veya belki başka bir yere saklarım bu yüzden şimdi yeni bir elim var yeni bir elim daha iyi bir

hand where I have who I've got an ace all right  so people typically don't hide uh you know like  

elim var kimin olduğu yerde asım var tamam yani insanlar genellikle yapmaz sakla, bilirsin,

a card up your up your sleeve that you know would  be like a two or a three or something you could  

elinde bir kart gibi, iki veya üç gibi olacağını bildiğin bir kart gibi yapabilirsin, ne

do that depending on what you're doing but again  to have an ace up your sleeve yes I think someone  

yaptığına bağlı olarak bunu yapabilirsin ama yine de elinde bir as olması için evet bence birisi

just said a trick up your sleeve as well all right  it's the same basic idea but notice like it begins  

sadece senin kolundan da bir numara dedi tamam bu aynı temel fikir ama dikkat edin

here where I'm hiding something all right so I'm  hiding something and hopefully I can improve my  

burada bir şey sakladığım yerde başlıyor, bu yüzden bir şey saklıyorum ve umarım

hand with that thing remember in poker or you  know any kind of card game where you're trying  

o şeyle elimi   geliştirebilirim pokerde veya sizde hatırlayın Hile yapmaya çalıştığınız herhangi bir kart oyunu bilin

to cheat this is actually cheating in the game  but when you talk about someone having an ace  

bu aslında oyunda hile yapmaktır ancak birinin

up your sleeve in life so if I have an ace up  my sleeve up here I might not be talking about  

hayatta kolunda ası   olduğundan bahsederken bu nedenle, eğer elimde as varsa kolumu sıvadım burada konuşmuyor olabilirim

cheating about something it just means kind of  like keeping my cards close to my chest I have  

bir şey hakkında hile yapmak hakkında bu sadece kartlarımı göğsüme yakın tutmak gibi bir anlama geliyor

maybe something I can do an amazing thing I can  do that can help me win and it could be helping  

belki yapabileceğim harika bir şey yapabilirim  bu kazanmama yardımcı olabilir ve bu

me win in business or relationships or war or  whatever alright so let's say I'm in a war I'm  

işte veya ilişkilerde veya savaşta veya her neyse kazanmama yardımcı olabilir pekala, diyelim ki bir savaşın içindeyim

actually fighting a physical war with someone  else but they don't know about some new Laser  

aslında başka biriyle fiziksel bir savaş veriyorum ama onlar benim yarattığım bazı yeni Lazer

Technology that I created so my country has Laser  Technology and the other com other country does  

Teknolojilerini bilmiyorlar, bu nedenle ülkemde Lazer Teknolojisi var ve diğer com diğer ülke

not all right so the ace up my sleeve is the  hidden thing this hidden Laser Technology that  

hepsini bilmiyor doğru yani kolumdaki koz gizli şey diğer ülkenin bilmediği bu gizli Lazer Teknolojisi

the other country does not know about all right  so while they they think they're beating me but  

pekala yani beni yendiklerini sanıyorlar ama

aha look now I've got my special laser guns and we  win the war all right so I had an ace of my sleeve  

aha bak şimdi özel lazer silahlarım var ve biz kazanıyoruz savaş tamam bu yüzden elimde bir as vardı

all right so people might say oh do you have an  ace up your sleeve or do you have another trick  

pekala bu yüzden insanlar ah, kolunda bir as var mı veya elinde başka bir numara  var mı diyebilir, bu

up your sleeve so it just means again something  maybe you're hiding from other people you're  

yüzden bu yine bir anlam ifade ediyor belki diğer insanlardan saklanıyorsun

protecting that but you're not necessarily  cheating when you use this in real life okay  

onu   koruyorsun ama bunu gerçek hayatta kullandığında ille de hile yapmıyorsun

any questions about that should be pretty easy  all right so we've gone through three over here  

tamam  bununla ilgili sorular oldukça kolay olmalı pekala bu yüzden burada üçü geçtik

we've got to play the hand you're dealt to keep  or play cards close to your chest and we've got to  

senin eli oynamalıyız kartları göğsünüze yakın tutmak veya oynamak için dağıtıldı ve biz

have an ace up your sleeve all right so you could  have a trick up your sleeve or something else but  

kolunuza bir as koymalıyız, böylece bir numara veya başka bir şey yapabilirsiniz, ancak

it just means you're doing something that uh you  know you can you can surprise everyone with some  

bu sadece bildiğiniz bir şey yaptığınız anlamına gelir herkesi

amazing thing or skill or whatever that other  people are not expecting all right all right  

şaşırtıcı bir şeyle veya beceriyle ya da diğer insanların beklemediği her neyse şaşırtabilir misin? şu

so to keep moving we've gone through three we're  going to do two more uh next one is to be all in

to be all in now typically in a poker game I might  have my hand and then each round I'm I'm betting  

anda tipik olarak bir poker oyununda elim olabilir ve ardından her turda o ele   bahse girerim

on that on that hand so I'm betting that I have a  good hand and I'm trying to play really the other  

bu yüzden elim iyi olduğuna bahse girerim ve gerçekten diğer

players in the uh in the in the game even if my  cards are not very good so I might bet a lot of  

oyuncular oyundaki kartlarım çok iyi olmasa bile bu yüzden çok

money and make people think I have a really  good hand and maybe they know I have a good  

parayla bahse girebilirim ve insanların gerçekten iyi bir elim olduğunu düşünmelerine neden olabilirim ve belki onlar benim iyi bir elim olduğunu biliyorlar

hand or maybe they don't that's why poker is an  interesting game all right but if I'm going all in  

veya belki de bilmiyorlar' Bu yüzden poker ilginç bir oyundur, tamam ama eğer her şeyi yaparsam   bu,

it means I'm taking all of my money and putting it  in the center and I think I'm really going to win  

tüm paramı alıp merkeze  koyuyorum demektir ve gerçekten kazanacağımı düşünüyorum   bu

so I'm challenging the other person either they're  going to be all into or they are going to fold  

yüzden diğer kişi ya tamamen oyuna girecekler ya da

their card so they're going to put their cards  down and and exit that round all right so that  

kartlarını pas geçecekler, böylece kartlarını yere koyacaklar ve o turdan tamamiyle çıkacaklar, böylece o

hand of of Poker so if I'm going all in it means  I'm doing everything in that situation I'm putting  

poker eli yani ben tamamen giriyorsam bu durumda her şeyi yapıyorum                                                                                                         bu

all my risk there I'm putting everything into that  game I'm all in all right so it means like some  

people let's say again another business situation  uh I might be talking with someone and like I'm a  

biriyle ve sanki

little bit hesitant a little bit maybe nervous  about uh you know what should I do for uh for  

biraz  tereddüdüm biraz gerginim uh, uh, uh için

for a contract or a new like a business decision  but you see I'm a little bit unsure about that all  

bir sözleşme veya yeni bir iş kararı gibi  için ne yapmam gerektiğini biliyorsunuz ama görüyorsunuz, bu konuda biraz emin değilim hepsi bu

right so I lack confidence about that thing but  another person who's maybe ahead of their company  

doğru, bu konuda kendime güvenim yok ama belki de şirketlerinin ilerisinde olan başka bir kişi

they say okay we're going to do this and we are  all in on that thing okay so a company like uh so  

tamam bunu yapacağız ve hepimiz  bu şey için uğraşıyoruz tamam yani böyle bir şirket uh yani

Steve Jobs was an example of this I believe this  is the story if I'm remembering it correctly but  

Steve Jobs buna bir örnekti ben hikaye bu, eğer doğru hatırlıyorsam,

uh when Apple uh or Steve left apple and then he  came back to Apple and he was explaining to people  

ama Apple uh veya Steve apple'dan ayrıldığında ve sonra Apple'a geri döndüğünde ve insanlara açıklıyor   tamam,

okay we have all these projects or different you  know uh programs or whatever different products  

tüm bu projelerimiz var veya farklı bildiğiniz programlar veya her ne farklı ürün varsa

that we're offering to people is that we're just  going to go all in on four things that's it we're  

insanlara teklif ettiğimiz şey şu ki, sadece dört şeyi ele alacağız, işte bu kadar,

going all in on these four things so we're going  to make a computer for business a computer for  

bu dört şeyi ele alacağız, bu yüzden iş için bir bilgisayar yapacağız, insanlar için bir bilgisayar

people and a tablet and I don't know something  else it doesn't matter but the point is that we're  

ve bir tablet ve ben başka bir şey bilmiyorum önemli değil ama asıl mesele şu ki,

going all in on that particular thing so just like  I have my I have a stack of poker chips in front  

o belirli şeye her şeyi dahil ediyoruz yani tıpkı benim masamda önümde bir yığın poker fişim var gibi

of me on the table I'm pushing them all in okay  so I'm all in on something all right to be all in  

hepsini içeri itiyorum tamam bu yüzden tamamen dahil olmak için bir şeye katılıyorum

now notice I'm not worrying about as a native  speaker like well is that an idiom or is that  

şimdi fark edin ana dili İngilizce olan biri olarak bunun bir deyim mi yoksa bu

a phrasal verb or is that something else like  a proverb or whatever it doesn't matter natives  

bir öbek fiil mi yoksa başka bir şey mi olduğu konusunda endişelenmiyorum bir atasözü veya her ne olursa olsun farketmez yerliler tek

are not thinking about that all they're doing  is connecting a situation to the vocabulary  

yaptıklarının bir durumu kelime dağarcığına bağlamak olduğunu düşünmüyorlar

okay I'm connecting the situation to the  vocabulary does this make sense all right  

tamam durumu kelime dağarcığına bağlıyorum bu mantıklı mı tamam

I'll go back and check uh comments in a minute but  I want to get to the last one but hopefully this  

Geri döneceğim ve yorumları bir dakika sonra kontrol edin ama sonuncusuna geçmek istiyorum ama umarım bu

has made sense so far again we have a situation  a general situation about playing cards and it  

şimdiye kadar anlamlı olmuştur bir durumumuz kağıt oynamakla ilgili genel bir durumumuz ve

could be any kind of card game and we're learning  lots of vocabulary for that card game but we can  

herhangi bir tür kart oyunu olabilir ve çok şey öğreniyoruz  o kart oyunu için kelime dağarcığı var ama

apply this in different situations okay so just  because it's a card like card game vocabulary  

bunu  farklı durumlarda uygulayabiliriz, tamam bu yüzden kart oyunu gibi bir kelime olduğu için   bu,

that doesn't mean you can't use it in other  places okay so remember that the whole point  

onu başka  yerlerde kullanamayacağınız anlamına gelmez, tamam, bu yüzden tüm meselenin

is to make connections how can I use this when I'm  talking about dating or relationships in business  

nasıl bağlantı kuracağınız olduğunu unutmayın flört veya iş

or sports or whatever I could be buying I don't  know sheets or something like that so I go to a  

veya sporla ilgili ilişkiler veya satın alabileceğim her ne hakkında konuşurken kullanabilir miyim?

grocery well not a grocery store but uh like a  uh like a bedding store a home furniture store  

bir yatak takımı mağazası bir ev mobilyası mağazası

and I don't have like much money maybe  uh but I really like comfortable sheets  

ve çok fazla param yok belki uh ama gerçekten rahat çarşafları severim   bu yüzden

so I'm going all in on this I don't  know like 2000 thread Egyptian cotton  

buna her şeyi dahil edeceğim 2000 iplik Mısır pamuğu

sheet I don't know set something like that all  right so I'm going all in it's like I'm spending  

çarşaf bilmiyorum takım öyle bir şey tamam yani her şeyi yapacağım sanki

my money I'm gambling I'm risking a little  bit uh but I'm all in on that thing all right  

paramı harcıyorum kumar oynuyorum biraz risk alıyorum uh ama o şeye tamamen dahilim tamam

and then you accept the consequences of that  action all right now the final thing we have  

ve sonra sonuçlarını kabul edersiniz o işlem pekala şimdi elimizdeki son şey

so the last phrase over here is we'll show it  to you first all right so I have my let's see  

yani buradaki son ifade şu: ilk önce size göstereceğiz pekâlâ o yüzden bakalım

one two three four five cards over here actually  let me switch make sure I have the right cards  

bir iki üç dört beş kart burada aslında değiştirmeme izin verin, sahip olduğumdan emin olun doğru kartlar   tamam pekala,

okay all right so I have my cards over here I've  been dealt my hand and I play the hand i'm dealt  

burada kartlarım var elim dağıtıldı ve bana dağıtılan eli oynuyorum

I think I'm feeling good about this one I did  not have an ace up my sleeve I only had to use  

sanırım bu konuda kendimi iyi hissediyorum kolumda as yoktu sadece elimde vardı

the cards that I had in this situation uh and I  wanted to make sure other people were not seeing  

bu durumda elimdeki kartları kullanmak için ve diğer insanların

what I had so I'm keeping the cards close to my  chest I'm playing my cards close to my chest and  

sahip olduklarımı görmediğinden emin olmak istedim bu yüzden kartları göğsüme yakın tutuyorum kartlarımı göğsüme yakın oynuyorum ve

hopefully when I go all in on something I decide  okay I'm betting on this I think I'm going to win  

umarım karar verdiğim bir şey için her şeyi yap tamam buna bahse girerim kazanacağımı düşünüyorum

I go all in and now it's time to show the cards  it's time to put the cards on the table all right  

Her şeyi yaparım ve şimdi kartları gösterme zamanı  kartları masaya koyma zamanı tamam   bu yüzden

so when you put your cards on the table to put  your cards on the table now I'm going to show  

kartlarınızı masaya koymak için şimdi size sahip olduğum

you what I have all right so I might be actually  showing other people or I just physically put them  

şeyi göstereceğim, bu yüzden aslında diğer insanlara gösteriyor olabilirim veya onları fiziksel olarak

down on the table like that all right so to put  your cards or we can just say cards on the table

masaya koyuyorum   bu şekilde, pekala kartlar veya sadece masanın üzerindeki kartlar diyebiliriz,

all right so cards under yes Egyptian cut I've  never tried Egyptian cotton sheets I don't know  

pekâlâ, yani evet altındaki kartlar Mısır kesimi  Mısır pamuğundan çarşafları hiç denemedim

if they're amazing or not I actually like flannel  sheets so cotton but uh wherever that cotton comes  

harika olup olmadıklarını bilmiyorum   aslında pazen çarşafları çok pamuk severim ama uh nerede o pamuk

from so cards on the table so I'm putting my cards  on the table it means I'm revealing the thing  

masadaki kartlardan geliyor bu yüzden kartlarımı masaya koyuyorum bu

that I've been hiding or whatever the project I'm  working on or something now I'm telling everybody  

sakladığım şeyi ifşa ettiğim anlamına geliyor veya üzerinde çalıştığım proje her ne ise veya şimdi herkese

about it it's public everybody can see that cards  on the table cards on the table so I physically  

bundan bahsediyorum herkes masadaki kartları görebilir, bu yüzden fiziksel olarak

take the cards and put them on the table so these  are all very easy to understand when you begin  

kartları alıp masaya koyarım, böylece durumla başladığınızda bunların anlaşılması çok kolaydır

with the situation and learn them the same way  natives do all right so see how they become much  

ve onları yerlilerin yaptığı gibi öğrenirsiniz. bu yüzden nasıl çok

more memorable and you can actually use them in  conversations okay so it's about building these  

daha akılda kalıcı hale geldiklerini görün ve bunları konuşmalarda gerçekten kullanabilirsiniz tamam, bu

connections understanding what these things are  and that's what led to use them fluently all right  

bu şeylerin ne olduğunu anlamak ve bu onları akıcı bir şekilde kullanmanıza yol açan şey bu  bağlantıları kurmaktır.

if you don't understand something you won't  be able to use it fluently so in this example  

akıcı bir şekilde kullanabiliyorum yani bu örnekte

here cards on the table I can just use that in  a conversation I can say Okay cards on the table  

burada masadaki kartlar Bunu bir konuşmada kullanabilirim Tamam masadaki kartlar

this is what I'm doing cards on the table so I can  begin like a sentence like this cards on the table  

işte böyle yapıyorum masadaki kartlar böylece böyle bir  cümle gibi başlayabilirim masadaki kartlar

comma this is what I'm doing cards on the table  here's the truth cards on the table I've been  

virgül, yaptığım şey bu masadaki kartlar işte masadaki gerçek kartlar

cheating on you oh no all right so if I'm if I'm  going to say something if I'm if I'm revealing a  

sizi aldatıyorum oh hayır pekala öyleyse eğer öyleysem  bir şey söyleyeceğim eğer ben' Eğer bir  gerçeği ifşa ediyorsam, masadaki kartların

truth you can see the many many different uses we  might have for cards on the table all right or you  

pek çok farklı kullanımını görebilirsiniz, tamam mı veya

can ask someone else hey uh you seem like you've  been hiding something from me please be honest  

başka birine sorabilirsiniz hey uh benden bir şey saklıyor gibisiniz lütfen dürüst olun

put your cards on the table and let me know what  what's happening so maybe I'm talking with my wife  

kartlar masanın üzerinde ve bana ne olduğunu bildirin, bu yüzden belki karımla konuşuyorum

she seems a little bit nervous and I say hey cards  on the table what's going on all right so put your  

biraz gergin görünüyor ve hey kartlar neler oluyor diyorum, peki

cards on the table or cards on the table what's  happening and she says oh I scratched the car  

kartlarınızı masaya veya kartlarınızı masaya koyun neler olduğunu masaya yatırıyor ve diyor ki, arabayı çizdim

so I say oh no you like you didn't you didn't tell  me about that so she was she was kind of keeping  

bu yüzden oh hayır, sen bana bundan bahsetmedin, bu yüzden kartlarını bir şekilde

her cards close to her chest she didn't want to  tell me about that she was trying to think of a  

göğsüne yakın tutuyordu, bunu yapmak istemiyordu bana bir  yol bulmaya çalıştığını,

way maybe she could fix the car uh she thought  she had an ace up her sleeve like maybe her  

belki arabayı tamir edebileceğini, uh, elinde bir koz olduğunu düşündü, belki

friend could fix the car and me not know it but  she wasn't able to do that so cards on the table  

arkadaşı arabayı tamir edebilir ve ben bilmiyorum ama bunu yapamadı yani masadaki kartlar   pekala

all right now she's going to tell me the truth  cards on the table all right any questions about  

şimdi bana gerçeği söyleyecek masadaki kartlar pekala  tüm bunlarla ilgili herhangi bir soru   Mısır pamuğu

any of this so far before we start talking about  Egyptian cotton because it looks like people are  

hakkında konuşmaya başlamadan önce, çünkü görünüşe göre insanlar

interested in that all right the basic idea when  you're learning vocabulary it should be a couple  

bununla ilgileniyor   pekala temel fikir kelime öğrenirken, birbiriyle

of different things connected okay and we're  trying to learn these things and understand what  

bağlantılı birkaç farklı şey olmalıdır tamam ve biz bu şeyleri öğrenmeye ve bir

they really mean from the situation not trying to  learn a translation or a definition of something a  

şeyin çevirisini veya tanımını öğrenmeye çalışmama durumundan gerçekten ne anlama geldiklerini anlamaya çalışıyoruz.

definition is okay a translation is worse because  then you will be thinking okay like to play the  

çeviri daha kötü çünkü o zaman tamam, bana

hand i'm dealt like how do I even translate that  into my native language so you will be confusing  

dağıtılan eli oynamak gibi bunu kendi ana dilime nasıl çevirebilirim diye düşünürsünüz, bu yüzden

yourself if you do that but if you just understand  oh like this isn't really an idiom at all it's  

bunu yaparsanız kafanız karışır, ancak bir anlıyorsanız ah bu böyle değil' Gerçekten hiç de bir deyim   tıpkı

just like you know to play play of the hand that  I'm dealt like I I was dealt to this hand and now  

elin oyununu oynamayı bildiğiniz gibi  bana bu ele dağıtılmışım gibi dağıtıldım ve şimdi

I'm playing it very easy okay so someone said  never put your cards on the table with women

çok kolay oynuyorum tamam yani birisi kartlarınızı asla masaya koymayın dedi kadınlar

yes so you can see how we can we can use these  in lots of different ways so I can talk about  

evet, böylece bunları nasıl kullanabileceğimizi görebilirsiniz  bunları birçok farklı şekilde kullanabiliriz

them with business with relationships I might  be talking about war so especially if you talk  

onlar hakkında   iş ve ilişkilerle konuşabilirim savaştan bahsediyor olabilirim, bu nedenle özellikle

about uh diplomacy so different countries are  meeting they will definitely keep their cards  

diplomasi   hakkında konuşursanız, yani farklı ülkeler buluşuyor kesinlikle yapacaklar kartlarını

close to their chest even countries that are maybe  friendly with each other they're not going to tell  

göğüslerine yakın tut birbirleriyle dost olan ülkeler bile

the other country everything they're going to do  okay so there are lots of good reasons why we can  

yapacakları her şeyi diğer ülkeye söylemeyecekler tamam, bu yüzden

remember this vocabulary and then find ways  to use it as well all right but did anybody  

bu kelime dağarcığını hatırlamamız ve sonra bulmamız için pek çok iyi neden var kullanmanın yolları da tamam ama kimse

anybody not learn something from this lesson did  anyone not like this lesson at all did they did  

bu dersten bir şey öğrenmeyen var mı bu dersi hiç beğenmeyen var mı

they not learn something from it all right let me  know but this is the lesson uh and look at that  

dersten bir şey öğrenmediler tamam haber verin ama ders bu uh ve şuna bakın

it only took us half an hour I'm really glad it  didn't take uh two hours to do that because I'm  

sadece yarım saatimizi aldı bunu yapmanın iki saat sürmemesine gerçekten sevindim çünkü

gonna lose my voice but I will stay around I'll  go back and look at comments but hopefully this  

sesimi kaybedeceğim ama etrafta kalacağım geri dönüp yorumlara bakacağım ama umarım bu

makes sense again you want to learn English as  a first language this is learning English as a  

mantıklıdır yine İngilizce'yi birinci dil olarak öğrenmek istiyorsunuz, bu İngilizce'yi birinci dil olarak öğrenmektir, bizim

first language this is what we do in fluent  for life so we're really trying to help you  

hayat boyu akıcı bir şekilde yaptığımız şey budur, bu yüzden

understand things from situations really trying to  help you understand things the way natives do so  

gerçekten olayları anlamanıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. öyle yapın

it's really not complicated if you try to if you  try to think about idioms as as like wow look at  

gerçekten karmaşık değil, eğer deyimleri vay canına gibi düşünmeye çalışırsanız,

these complicated words and even if the words  are simple I don't know why they're organized  

bu karmaşık kelimelere bakın ve kelimeler basit olsa bile, neden düzenli olduklarını bilmiyorum

like this there's usually some kind of story  or origin where things come from so I'll look  

bu şekilde genellikle bir tür hikaye veya köken, bu yüzden size

at that to play the hand you're dealt pretty easy  so I get dealt a hand and now I'm playing it I'm  

oldukça kolay dağıtılan eli oynamak için buna bakacağım  bu yüzden bana bir el dağıtılıyor ve şimdi oynuyorum

playing the hand i'm delt but the basic idea the  deeper idea of that is that I use what I have and  

eli oynuyorum delttim ama temel bunun daha derindeki fikri, sahip olduğum şeyi kullanmamdır ve   tek

that's all I can do so if it's a good thing or  it's a bad thing I don't know but that's that's  

yapabileceğim bu, bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi bilmiyorum ama bu

life that's what I have to deal with okay and  sometimes you might have an ace up your sleeve  

hayat bu, başa çıkmam gereken şey bu tamam ve bazen sen Elinizde bir koz olabilir

so you might be in a situation where you're hiding  something or keeping something a secret and then  

bu nedenle  bir şeyi  saklıyor  veya bir şeyi sır olarak saklıyor olabilirsiniz ve sonra

at the last moment you can take that out and then  show everybody and say look at that and look and  

son anda bunu çıkarabilir ve ardından herkese gösterebilir ve şuna bak ve bak ve

now everyone is very impressed oh my goodness look  at that he played an amazing hand he pulled an ace  

şimdi herkes diyebilirsiniz çok etkilendim aman allahım bak harika bir el oynadı hiç yoktan bir as çıkardı ben

out of nowhere even if I'm not cheating so I'm not  cheating in real life if I'm even if I pull an ace  

hile yapmıyorsam bile bu yüzden gerçek hayatta hile yapıyorsam as çeksem bile gerçek

out of my sleeve or a trick out of my sleeve but  that's the basic idea hopefully that makes sense  

hayatta hile yapmıyorum ama temel fikir bu umarım mantıklıdır   pekala

all right let me go back and look at uh questions  comments and then we'll talk about Egyptian cotton  

geri dönüp uh sorulara yorumlara bakayım ve sonra Mısır pamuğu hakkında konuşalım

all right uh let's see so everybody nice to  see you I'm going to go through some of these  

pekala uh hadi bakalım böylece herkes sizi görmek güzel ben Bunlardan bazılarını inceleyeceğim   bu konuda

uh quickly see if anybody has any uh specific  questions about this uh I like your channel  

herhangi bir özel  sorusu olup olmadığına hızlıca bakacağım uh kanalınızı beğendim

the way you teach nice to see you again from my  benefactor nice all right very good uh Richard  

velinimetimden sizi tekrar görmek güzel öğretme şekliniz güzel pekala çok iyi uh Richard

says hello from Columbia dad Columbia ad Columbia  ad or did maybe you didn't spell that correctly  

Columbia'dan merhaba diyor baba Columbia reklamı Columbia  reklamı veya belki de doğru hecelemediniz

hello from Brussels Belgium look at that hi from  Planet X it's not so far away from Murph nice to  

Brüksel'den merhaba Belçika Belçika'dan merhaba şuna bakın X Gezegeninden Murph'ten çok da uzak değil

see you there from Earth Earth hello from Morocco  hello to my favorite live lessons glad here uh  

sizi orada görmek güzel Dünya'dan Fas'tan dünya merhaba  en sevdiğim canlı derslere merhaba sevindim işte uh   uh senden

uh I like you thanks for helping me so you would  say thanks for helping me thanks for helping me  

hoşlandım bana yardım ettiğin için teşekkürler yani bana yardım ettiğin için teşekkür edersin

improve my English it's my pleasure Serena says  hello from Mexico Hassan keep moving all right  

İngilizcemi geliştirmeme yardım ettiğin için teşekkürler Serena Meksika'dan merhaba diyor Hassan yoluna devam et

Kevin says what is your philosophy of teaching  children English as a foreign language seeing them  

Kevin diyor ki çocuklara bir çocuk olarak İngilizce öğretme felsefen nedir yabancı dil görmek

only once a week for 40 minutes to one hour do you  have an approach that is different from how you  

haftada bir kez 40 dakikadan bir saate kadar  yetişkinlere öğrettiğinizden farklı bir yaklaşımınız var mı?

teach adults no actually the the same thing I do  with kids is the same thing I do with adults and I  

would recommend if you can only see some students  for a few hours or even one hour a week I would  

bazı öğrencileri haftada yalnızca birkaç saat, hatta bir saat görebilirsiniz.

give them some other things like YouTube videos  or whatever that they can watch so I'm still  

Onlara YouTube videoları veya izleyebilecekleri başka şeyler verirdim, bu yüzden hala

teaching people the same way just like I would be  teaching my daughter so actually I was reading I  

insanlara tıpkı kızıma öğrettiğim gibi aynı şekilde öğretiyorum yani aslında okuyordum

was reading a book with my daughter last night  and in the book they were talking about remote

dün gece kızımla bir kitap okuyordum ve kitapta ücra

remote lands remote lands so the key word here was  remote and again when I'm teaching my children I  

ücra diyarlar ücra diyarlardan bahsediyorlardı, yani buradaki anahtar kelime uzaktı ve yine çocuklarıma öğretirken

will ask them lots of questions and we will try  to do this we will try to build this network  

onlara pek çok şey soracağım sorular ve bunu yapmaya çalışacağız bu ağı

around certain ideas and try to help them make  connections in their minds all right so remember  

belirli fikirler etrafında   kurmaya çalışacağız ve zihinlerinde bağlantılar kurmalarına yardımcı olmaya çalışacağız, bu nedenle    bir

that when you only get one example of something  even as a native speaker it's not very memorable  

şeyin yalnızca bir örneğini gördüğünüzde ana dili İngilizce olan biri olarak bile bunun çok akılda kalıcı olmadığını unutmayın

and you don't really understand what it means  but when you get more examples over time that's  

ve bunun ne anlama geldiğini tam olarak anlamıyorsunuz ancak zamanla daha fazla örnek elde ettiğinizde bu   bir

what helps it makes make something memorable  even for native speakers this is why we want  

şeyi anadili İngilizce olanlar için bile akılda kalıcı kılar  bu nedenle

to connect a whole bunch of things together  it's actually easier to remember more things  

bir sürü şeyi birbirine bağlamak istiyoruz aslında daha fazla şeyi hatırlamak daha kolay

like as a story than trying to learn one or two  phrases and and they don't have much Connection  

bir veya iki kelime öbeği öğrenmeye çalışmaktansa bir hikaye gibi ve bunların zihninizde fazla bir Bağlantısı yoksa

in your mind so in this example yesterday I  was reading a book with my daughter and there  

bu örnekte dün kızımla bir kitap okuyordum ve ücra diyarlarda

was a story talking about hunting dragons in  remote lands so remote places and I asked my  

ejderha avlamaktan bahseden bir hikaye vardı. uzak yerler ve

daughter this was Arya I was reading with I said  what does remote mean what does remote mean and  

kızıma bu kişinin Arya olduğunu sordum, birlikte okuduğumuz uzaktan kumanda ne anlama geliyor dedim ve

she thought for a second and she said oh like  the the remote for the TV so we have a remote  

bir saniye düşündü ve oh dedi televizyonun uzaktan kumandası gibi, yani bir uzaktan kumandamız var

you know it's got little little buttons on it the  little you know my lovely drawing over here this  

biliyorsunuz var üzerindeki küçük düğmeler biliyorsunuz buradaki sevimli çizimim bu

is supposed to be a TV remote a TV remote I said  very good yes so a remote can be this thing why do  

bir TV kumandası olması gerekiyordu bir TV kumandası çok iyi evet dedim yani kumanda bu şey olabilir neden

we call it a remote do you think why do you call  it a remote or why do we call it a remote and she  

ona kumanda diyoruz sizce neden siz ona uzaktan kumanda diyelim veya neden ona uzaktan kumanda diyoruz ve

thought for a little bit more and she said well  uh I don't know maybe yeah she didn't she didn't  

biraz daha düşündü ve iyi dedi, uh belki evet,

really have a good a good idea so I'm trying to  guide her again I don't want to just give her  

gerçekten iyi bir fikri yoktu, bu yüzden ben' ona tekrar rehberlik etmeye çalışıyorum, sadece ona   cevabı vermek istemiyorum

the answer because I want to help her think about  this and imagine it understand it like a native  

çünkü bunun hakkında düşünmesine ve bunu bir yerli gibi anladığını hayal etmesine yardımcı olmak istiyorum   bu yüzden

so I said okay well why would we use a remote  why do we use a remote why do we use a remote  

tamam dedim, neden uzaktan kumanda kullanalım neden bir uzaktan kumanda kullanıyoruz uzaktan kumanda neden kumanda kullanıyoruz

and she thought and she was like well I guess  I want to just push buttons on something I said  

ve o düşündü ve şöyle dedi: sanırım  dediğim bir şeyin düğmelerine basmak istiyorum   evet

well yes that's true you can push some buttons  on the remote but the reason we use a remote  

bu doğru, uzaktan kumandadaki bazı düğmelere  basabilirsiniz ancak uzaktan kumanda kullanmamızın nedeni   bu yüzden

is so we don't have to get up and walk to the  TV when we want to change the channel so many  

yapmıyoruz Yıllar önce kanalı değiştirmek istediğimizde kalkıp TV'ye yürümek zorunda kalıyoruz   bu

years ago the TV so some of my younger viewers  maybe you have heard about this I feel old now  

nedenle genç izleyicilerimden bazıları bunu belki duymuşsunuzdur.

but we have a TV and usually it had like the  buttons or you know the dial or something on  

düğmeler veya buradaki kadranı veya başka bir şeyi   bilirsiniz

here and you would get up and you would walk to  the TV and change the channel on the TV itself  

ve kalkarsınız ve  TV'ye doğru yürür ve TV'nin kendisinde kanalı değiştirirsiniz

so this was a time before the remote control  okay so now we have a remote control I can sit  

yani bu, uzaktan kumandadan önceki bir zamandı tamam, şimdi bir uzaktan kumandamız var, yapabilirim

back and you know I'm clicking buttons on it  and now the idea of remote is far away okay so  

arkanıza   oturun ve üzerindeki düğmelere tıkladığımı biliyorsunuz ve artık uzaktan kumanda fikri çok uzakta tamam

I'm explaining and I'm explaining to my daughter  look we call it a remote control because it's from  

açıklıyorum ve kızıma açıklıyorum  bak buna uzaktan kumanda diyoruz çünkü

far away that I can control something rather  than trying to to control it right on the TV  

uzaktan   yapabilirim doğrudan TV'de kontrol etmeye çalışmak yerine bir şeyi kontrol edin   tamam

all right and so Ari is like I get it so yeah it's  much easier than having to change the channel That  

ve bu yüzden Ari anladığım gibi yani evet kanalı değiştirmek zorunda kalmaktan çok daha kolay Bu

would be very annoying having to go to the TV and  now most TVs don't even have buttons right on them  

TV'ye gitmek zorunda olmak çok can sıkıcı olurdu ve şimdi çoğu TV bunu yapmıyor üzerlerinde düğmeler bile yok

okay but this is how uh Native kids are learning  native adults are learning this is how you are  

tamam ama Yerli çocuklar bu şekilde öğreniyor yerli yetişkinler bu şekilde öğreniyor   siz de kendi

learning new things in your native language  as well so it's much better to get uh get  

ana dilinizde yeni şeyler öğreniyorsunuz  bu yüzden bu ağı elde etmek çok daha iyi,

this network so we're learning things all in  English because I'm teaching you English but  

yani biz her şeyi İngilizce öğreniyorum çünkü sana İngilizce öğretiyorum ama

this is the same thing you were doing in  your native language as well so you might  

bu senin anadilinde yaptığınla aynı şey yani

hear something on the radio and then maybe  hear something later on a TV show and then  

radyoda bir şey duyabilirsin ve sonra belki daha sonra bir TV programında bir şey duyabilirsin ve sonra

you read it in a newspaper and as you get these  different examples then you really understand  

onu okursun bir gazetede ve bu farklı örnekleri gördüğünüzde bir

what something means so if you just call this  a remote children will remember that this is  

şeyin ne anlama geldiğini gerçekten anlarsınız yani buna sadece uzaktan kumanda dersen çocuklar bunun

a remote control because that's just what we call  it so they've heard this over and over again okay  

uzaktan kumanda olduğunu hatırlar çünkü biz ona tam olarak böyle diyoruz bu yüzden bunu defalarca duymuşlardır yine tamam

all right but as they hear another example  it's with this second example that they  

tamam ama başka bir örnek duyduklarında bu ikinci örnekle

hear ah okay remote means far away and  that's why we call it a remote control  

ah tamam uzak anlamına gelir ve  bu yüzden ona uzaktan kumanda diyoruz   tamam

all right that was a long explanation but notice  how it's better to spend more time with something  

bu uzun bir açıklama oldu ama dikkat edin onunla daha fazla zaman geçirmenin nasıl daha iyi olduğuna dikkat edin bir şey

most Learners are very they're very quick about  trying to learn give me 100 phrases as quickly  

Çoğu Öğrenci çok öğrenme konusunda çok hızlılar bana mümkün olan en kısa sürede 100 kelime öbeği verin

as possible and then I go to the next video  on YouTube it's a waste of your time for most  

ve ardından YouTube'daki bir sonraki videoya geçiyorum çoğu insan için sizin zamanınızı boşa harcıyor,

people all right I didn't learn that way most  of my students did not learn that way either  

pekala ben bu şekilde öğrenmedim öğrencilerimin çoğu da bu şekilde öğrenmedi

in fact it's just a really frustrating process  because you go okay I'm great I'm going to watch  

aslında bu gerçekten sinir bozucu bir süreç çünkü siz gidin tamam ben harikayım

this YouTube video and it's going to teach me 100  phrases and then after that I can't use anything  

bu YouTube videosunu izleyeceğim ve bana 100 deyim öğretecek ve ondan sonra yapabilirim' konuşmalarımda hiçbir şey kullanma   pekala

in my conversations all right okay so this is  why if you learn like a native it seems like it  

tamam, bu yüzden  bir yerli gibi öğrenirseniz

takes more time but you have a fluent vocabulary  much faster you can remember what you're learning  

daha fazla zaman alıyormuş gibi görünür, ancak akıcı bir kelime dağarcığınız çok daha hızlı olur    ne öğrendiğinizi hatırlayabilir

and actually use it in conversations  confidently all right uh let's see here

ve bunu konuşmalarda güvenle kullanabilirsiniz  hepsi tamam

uh okay so I got that one hello from Brazil  hopefully everything is fine I'm playing my game  

o zaman Brezilya'dan bir merhaba aldım umarım her şey yolundadır  oyunumu oynuyorum

with the cards hitting is that right yes that's  correct all right uh so I like this method of  

kartlar çarpıyor bu doğru evet bu doğru pekala uh yani bu öğretme yöntemini seviyorum

teaching I think it's a natural way to acquire  language yes so this is how everyone acquires  

bence bu doğal dil edinmenin yolu evet, bu yüzden herkes

any language and you can do this with any number  of languages if you were a native French speaker  

herhangi bir dili bu şekilde edinir ve bunu herhangi bir sayıda dille yapabilirsiniz, eğer anadili Fransızca

or Italian speaker you can learn English the same  way so remember that even people like you already  

veya İtalyanca ise İngilizce'yi aynı şekilde öğrenebilirsiniz, bu nedenle sizin gibi insanların bile

know multiple first languages so you might know a  way of speaking with your kids or two kids or you  

birden fazla dil bildiğini unutmayın ilk diller, böylece çocuklarınızla veya iki çocuğunuzla konuşmanın bir yolunu öğrenebilirsiniz veya

might speak a different way with your boss  so you might have like in Japanese we have  

patronunuzla farklı bir şekilde konuşabilirsiniz, bu nedenle Japonca'da olduğu

a like a polite form and an honorific form of  speech and so these are all different languages  

gibi, kibar bir biçime ve onurlu bir konuşma biçimine sahibiz ve bu yüzden bunlar tüm farklı diller   bu

so I speak one way with my friends and family  another way with with people publicly these are  

yüzden arkadaşlarımla ve ailemle bir şekilde insanlarla toplum içinde başka bir şekilde konuşuyorum bunlar

two different languages and I use both of them as  a first language all right so there's not like a  

iki farklı dil ve her ikisini de birinci dil olarak kullanıyorum, bu nedenle

limit to how many you can learn uh let's see trick  up your sleeve usually means you are tricky or not  

öğrenebileceğiniz bir  sınır yok uh hadi bkz. kolunu kandırmak genellikle kurnaz olduğun veya güvenmediğin anlamına gelir

trusted yes in general I mean you could you could  have a it could have that meaning you could have  

genel olarak evet demek istediğim, yapabilirsin  olabilir o anlama gelebilirdi   bunun

it the meaning of it being like not so good he has  a trick up his sleeve but you could also have that  

anlamı o kadar iyi değilmiş gibi onun kolunda bir numara var ama buna

as a positive thing as well it just depends  on the situation but the point is I'm hiding  

olumlu bir şey olarak da sahip olabilirsiniz, bu duruma bağlıdır, ancak önemli olan şu ki, bir

something and it could be a powerful thing that  that could be positive or negative all right uh  

şeyi saklıyorum ve bu, olumlu veya olumsuz olabilecek güçlü bir şey olabilir, pekala,

I'm sure you remember Macy's they used to sell  it for a very like a high price yeah so Macy's  

eminim Macy's'i hatırlıyorsunuzdur eskiden çok yüksek bir fiyata satarlardı evet yani Macy's

yeah yeah so what about to play your cards right  yes and this is the same idea so another example  

evet evet yani kartlarınızı doğru oynamaya ne dersiniz  evet ve bu aynı fikir yani başka bir örnek   Kart oyunları için başka

I could have gone over many other expressions  for card games but I just want to focus on a  

birçok ifadenin üzerinden geçebilirdim ama sadece istiyorum bunlardan birkaçına odaklanmak için,

few of these but I could also talk about playing  my cards right so maybe I I think I should get  

ancak kartlarımı doğru oynamaktan da bahsedebilirim, bu yüzden belki de

rid of these cards and get some different ones  okay I'm going to play my cards right to play my  

bu kartlardan kurtulmalı ve farklı kartlar almalıyım, tamam, kartlarımı doğru oynayacağım,

cards right and again this just means to use what  I have to the best of my ability so if I play my  

kartlarımı doğru ve tekrar oynayacağım bu sadece sahip olduğum şeyi elimden gelen en iyi şekilde kullanmak anlamına gelir, bu nedenle

cards right maybe I can win and you can use this  just like in these other examples here if I play  

kartlarımı doğru oynarsam belki kazanabilirim ve siz de bunu buradaki diğer örneklerde olduğu gibi kullanabilirsiniz, eğer

my cards right with the girl I'm trying to marry  or something so if I treat her nicely and we have  

denediğim kızla kartlarımı doğru oynarsam evlenmek ya da başka bir şey, eğer ona iyi davranırsam ve

a good relationship if I play my cards right then  we could have uh you know something positive or  

iyi bir ilişkimiz olursa, kartlarımı doğru oynarsam, o zaman, uh, bilirsiniz, olumlu veya

good or whatever same thing with business same  thing with war all these things does this make  

iyi veya her neyse, işle aynı şey, savaşla aynı şey, tüm bunlar

sense so there is not just vocabulary only for  one thing and native speakers are always thinking  

mantıklı mı? yani sadece tek bir şey için kelime dağarcığı yoktur ve anadili İngilizce olan kişiler her zaman

how can I use this vocabulary in a different way  they might not be consciously thinking that but  

bu kelime dağarcığını farklı bir şekilde nasıl kullanabilirim diye düşünürler bunu bilinçli olarak düşünmüyor olabilirler ama

they're understanding the situation and that's  what allows them to speak fluently all right  

durumu anlıyorlar ve akıcı konuşmalarını sağlayan da bu, tamam mı

all right good questions though uh let's see

pekala güzel sorular yine de uh haydi bakalım

uh okay yep so do the best with what you can  we've got some people looks like a Mr Mario  

uh tamam evet öyleyse elinizden gelenin en iyisini yapın bazı insanlar var Bay Mario'ya benziyor

is in there enjoying the chat all right so never  put your cards on the table okay we got that one  

orada sohbetin tadını çıkarıyor pekala o yüzden asla kartlarınızı masaya koymayın tamam anladık bir   elinizde

do you have uh do the best yeah okay we got that  one too all right and and nonsense what he said  

en iyisine sahip misiniz evet tamam onu da aldık tamam ve onun hakkında söyledikleri saçmalık   tamam

about okay let's see here all right which books  do you suggest to learn for English Learners from  

bakalım burada

A1 to C1 uh as as kind of a that question doesn't  really mean anything or what's a better way to say  

A1'den C1'e kadar İngilizce öğrenenlere bir tür kitap olarak hangi kitapları öğrenmelerini önerirsiniz? bu soru gerçekten bir şey ifade etmiyor ya da

that uh the the kind of books you read have little  to do with how well you speak so many people  

okuduğunuz kitapların bu kadar çok insanla ne kadar iyi

uh I I've talked about that before I actually  have a I did a recent live about what books you  

konuştuğunuzla çok az ilgisi olduğunu söylemenin daha iyi bir yolu nedir? Akıcı olmak için hangi kitapları okumanız gerektiğine dair yakın zamanda bir canlı yayında bulundunuz,

should read to become fluent but being able to  read and being able to communicate fluently are  

ancak okuyabilmek ve akıcı bir şekilde iletişim kurabilmek birbiriyle

two different things they're related but you  can be a good reader and not a good speaker  

bağlantılı iki farklı şeydir, ancak iyi bir okuyucu olabilir ve iyi bir konuşmacı olamazsınız

or the opposite so let's say like me for example  my spoken Japanese is much better than my ability  

veya tam tersi diyelim örneğin benim gibi Japonca konuşmam okuma yeteneğimden çok daha iyi

to read because I don't know enough kanji so  I'm still slower about that but I can just I  

çünkü yeterince kanji bilmiyorum bu yüzden bu konuda hala daha yavaşım ama

can speak normally and so when you're looking  for like a specific book to read the thing is  

normal konuşabiliyorum ve bu nedenle belirli bir  gibi  aradığınızda Kitap okumak için

more what are the specific issues you have with  communication and usually it's because people are  

daha    iletişimle ilgili belirli sorunlarınız nelerdir ve genellikle bunun nedeni, insanların   bir

trying to learn things as a second language not as  a first language all right so if you're learning  

şeyleri   birinci dil olarak değil  ikinci bir dil olarak  öğrenmeye çalışmasıdır.

vocabulary and you forget it that means you're  not learning this way you should be learning  

bu  şekilde öğrenmiyorsunuz

English like a native speaker learning English  as a first language and that's what will help  

İngilizce'yi anadili olarak İngilizce öğrenen biri gibi öğrenmelisiniz ve bu

you speak all right so I wouldn't worry about  specific books for like moving from one level  

sizin iyi konuşmanıza yardımcı olacaktır, bu nedenle bir düzeyden   diğerine geçmek gibi belirli kitaplar hakkında endişelenmem

to another because you're you're actually  talking about fluency not not reading level

çünkü siz sen aslında akıcılıktan bahsediyorsun okuma seviyesinden değil

all right let's see here so you were one of the  most effective teachers on YouTube platform thanks  

pekala burada görelim yani YouTube platformundaki en etkili öğretmenlerden biriydin teşekkürler

my pleasure man you're so right all right look at  that we got to the end of the comments fantastic  

yorumlar harika

let me go back up here make sure I didn't all  right why do you always mention your daughter  

buraya geri dönmeme izin verin, doğru olmadığından emin olun neden her zaman kızınızdan bahsediyorsunuz

has examples about your dog your wife or your  viewers why do you always mention your daughter  

köpeğiniz hakkında örnekler var, eşiniz veya izleyicileriniz neden her zaman

as an example what about what about your dog  your wife or your viewers well I don't know  

örnek olarak kızınızdan bahsediyorsunuz   peki ya köpeğiniz hakkında karınız veya izleyicileriniz

what you're doing in your life yeah you tell me  but I encourage you to use those examples and I  

hayatınızda ne yaptığınızı bilmiyorum   evet siz söyleyin ancak bu örnekleri kullanmanızı tavsiye ediyorum ve

often will get examples from people in the chat so  if I'm talking about something and I say well tell  

sık sık sohbetteki insanlardan örnekler alacağım, bu nedenle  bir şeyden bahsediyorsam ve diyorum ki

me about your life and this is what we do when  we teach we talk about things from our life or  

bana hayatından bahset ve hayatımızdan şeyler hakkında konuşmayı öğrettiğimizde yaptığımız şey bu veya

if I know the student I might talk about something  from their life just like when I'm speaking with  

öğrenciyi tanıyorsam onların hayatından bir şey hakkında konuşabilirim, tıpkı çocuklarımla konuşurken olduğu gibi

my kids if I'm teaching them something so I have  two daughters a seven-year-old and a four-year-old  

eğer Onlara bir şeyler öğretiyorum bu yüzden biri yedi yaşında diğeri dört yaşında iki kızım var

and when I'm teaching them things then I will talk  to them about things that are important to them in  

ve onlara bir şeyler öğretirken onlarla hayatlarında önemli olan şeyler hakkında konuşacağım

their life and help them make those connections  as well all right just like we were talking about  

ve onlara yardımcı olacağım. bu bağlantıları da kurarlar tamam, tıpkı

with the remote example but there are lots of  these I could talk about you know things in in  

uzak örnekle  konuştuğumuz gibi, ancak bunlardan konuşabileceğim birçok  şey var

everyday life or maybe something I saw on a TV  show or a radio show or whatever but I think a  

günlük hayatta veya belki bir TV şovunda veya radyo programında gördüğüm bir şeyde veya her neyse. ancak   pek

lot of people can relate to these examples and  I also specifically like giving examples about  

çok kişinin bu örneklerle ilişki kurabileceğini düşünüyorum ve

how I teach kids and not just my own kids because  it shows you that even a child can learn this all  

sadece kendi çocuklarıma değil, çocuklara nasıl öğrettiğime ilişkin örnekler vermeyi özellikle seviyorum çünkü bir çocuğun bile bunu gayet   öğrenebileceğini gösteriyor,

right so even a child can learn this information  that means anybody can all right let's see here

böylece bir çocuk bile bunu öğrenebilir bilgi herkesin yapabileceği anlamına gelir pekala burada görelim

uh all right yes anybody else if you guys are  arguing in the chat though you're gonna get  

uh pekala evet başka herhangi biri sohbette tartışıyorsanız ancak

kicked so be kind over there all right excuse me  I'm going to face the IELTS exam in a few months  

tekmeleneceksiniz bu yüzden orada nazik olun pekala afedersiniz içinde IELTS sınavına gireceğim birkaç ay

what point for speaking thanks from uh Japan uh  the thing I would recommend is you find someone  

konuşmanın ne anlamı var uh Japonya'dan uh  benim tavsiye edeceğim şey,

who focuses on the IELTS exam or anyone else  out there who has a specific test what I do is  

IELTS sınavına odaklanan veya belirli bir testi olan başka birisini bulmanızdır. Benim yaptığım şey

I focus on conversational fluency which will  help you on the IELTS but if you have to do  

size yardımcı olacak akıcı konuşmalara odaklanmak IELTS'de ama

specific things for that test or you want to  get specific information I would recommend you  

o sınav için belirli şeyler yapmanız gerekiyorsa veya belirli bilgiler almak istiyorsanız,

get somebody more specific so someone who focuses  on that test all right remind me please what are  

daha spesifik birini bulmanızı tavsiye ederim, böylece o sınava odaklanan biri bana pekala hatırlatsın lütfen

the names of your daughters so my daughters are  Arya I'll write their names up here Aria and Noel

kızlarınızın adları nedir, bu yüzden benim kızları Arya Buraya adlarını Aria ve Noel yazacağım

so Arya has been on the channel before uh Noel  I think is not I don't know if she has or not  

yani Arya Noel'den önce kanaldaydı sanırım değil Var mı bilmiyorum

but there are probably some photos of her  I think on Instagram maybe English anyone  

ama muhtemelen onun bazı fotoğrafları var sanırım Instagram'da belki umursarsanız Instagram'da herhangi biri İngilizce olabilir

on Instagram if you care but anyway it doesn't  matter but these are the names of my my two girls  

ama yine de önemli değil ama bunlar benim iki kızımın isimleri

all right uh are you a native speaker  of English I'll let you answer that  

pekala ana diliniz İngilizce mi  buna cevap vermenize izin vereceğim

Noel is an Arabic name I've heard it's French I  suppose it could be in different different names  

Noel Arapça bir isim Fransızca olduğunu duydum sanırım farklı farklı isimlerde olabilir

as well Raphael says uh what is the most difficult  thing for Japanese when they study English uh  

Raphael diyor ki Japonlar için İngilizce çalışırken en zor olan şey nedir uh   uh Japonca konuşanlar için

uh I'd say probably the two biggest things  for Japanese speakers are pronunciation for  

muhtemelen en büyük iki şey

learning English and also just overcoming the  uh the need to be perfect but a lot of this is  

İngilizce öğrenmek için telaffuzdur ve ayrıca sadece mükemmel olma ihtiyacının üstesinden gelmek ama bunun çoğu

because the the way people teach it really it's  it's it really is learning English as a second  

çünkü insanların bunu öğretme şekli gerçekten bu  Japonya'da İngilizceyi ikinci dil olarak öğrenmek gerçekten

language in Japan not learning English as a first  language so basically nobody teaches that way and  

İngilizceyi birinci dil olarak öğrenmek değil yani temelde kimse bu şekilde öğretmiyor ve Japonca konuşanların

it's just really difficult culturally for a lot of  Japanese speakers so they they worry about their  

çoğu için kültürel olarak gerçekten zordur, bu yüzden telaffuzları hakkında endişelenirler

pronunciation and and that's because a lot of the  English sounds are not in Japanese like L and R  

ve bunun nedeni L ve R gibi İngilizce seslerin çoğunun Japonca olmamasıdır, bu nedenle

so lice and race those sound the same in Japanese  lice rice so it's a very clear clearly different  

bitler ve ırklar Japonca'da aynı sese sahiptir pirinç yani

for native English speakers but it's a sound it  sounds the same in Japanese it's like dice or dice  

anadili İngilizce olan kişiler için çok net bir şekilde farklı   ama bu bir ses Japonca'da aynı geliyor zar veya zar gibi   bu

so you don't know which one I'm talking about  usually from the context it's pretty clear but  

nedenle hangisinden bahsettiğimi anlamazsınız genellikle bağlamdan oldukça nettir ancak

pronunciation uh the grammar grammar is not  not such a big deal I mean people will people  

telaffuz uh gramer grameri bu o kadar da önemli değil demek istediğim, insanlar yapacak

will ask questions about that um but like some  things are the same so they're easier like you  

bunun hakkında sorular soracaklar um ama bazı şeyler aynı olduğu için daha kolaylar,

would have the adjective before the noun  I would say like a red car in English and  

isimden önce sıfat olur İngilizce'de kırmızı bir araba gibi derdim ve

Akai kuruma in Japanese but the verb comes at  the end of the sentence in Japanese so that's  

Akai Japonca'da kuruma ama fiil Japonca'da cümlenin sonunda gelir, bu

a little bit difficult it's like it's  like in English you would say like uh  

biraz zor gibi İngilizce'deki gibi uh

Pizza Pizza eat so that's the order in Japanese  Pizza eat but in English we say eat pizza

Pizza Pizza eat yani Japonca'daki sıralama bu Pizza eat ama İngilizce'de eat pizza deriz

all right uh  

pekala uh   uh

uh thank you for your live streams they are really  interesting to me says Eunice yes it's my pleasure  

canlı yayınlarınız için teşekkür ederim, benim için gerçekten ilginçtiler Eunice evet bu benim için bir zevkti

uh thank you for your answer says Hiroki it's my  pleasure as an ESL student what should I focus on  

uh cevabınız için teşekkür ederim Hiroki diyor ki bir ESL öğrencisi olarak bu benim için bir  zevkti

First vocabulary pronunciation or grammar yeah you  don't have to choose this that's the great thing  

İlk kelime telaffuzu veya dilbilgisi evet  yok Bunu seçmek zorunda değilsiniz

about learning English as a first language it's  not like vocabulary or pronunciation or grammar  

İngilizce'yi ana dil olarak öğrenmenin harika yanı bu  kelime dağarcığı , telaffuz veya dilbilgisi gibi değildir

you actually learn all these things at the same  time so just like we're talking about this like  

aslında tüm bunları aynı anda  öğrenirsiniz, yani tıpkı bizim bundan bahsettiğimiz gibi

you play the hand you're dealt there's grammar  and pronunciation and vocabulary in this phrase  

eli oynarsınız Bu cümlede gramer ve telaffuz ve kelime dağarcığı var

so this is how native speakers are learning the  language they're not trying to focus just like  

yani anadili İngilizce olan kişiler odaklanmaya çalışmadıkları  dili bu şekilde öğreniyorlar tıpkı

here are some grammar rules we want to learn the  vocabulary and the grammar and the pronunciation  

işte kelime , dilbilgisi ve telaffuz

all together okay so this is learning English as  a first language and it's much easier to learn  

hep birlikte öğrenmek istediğimiz bazı gramer kuralları tamam, bu İngilizce'yi ana dil olarak öğrenmektir ve bu şekilde öğrenmek çok daha kolaydır

that way and you you naturally integrate all  these different things at the same time [Music]  

ve siz doğal olarak tüm bu farklı şeyleri aynı anda bütünleştirirsiniz [Müzik]

so let's see Richard says my fluency get better  day by day thanks Drew I feel so happy about that  

öyleyse bakalım Richard akıcılığımın günden güne daha iyiye gittiğini söylüyor teşekkürler Drew hissediyorum buna çok sevindim

glad to hear it yeah that's fantastic yes if you  learn this way Improvement is guaranteed because  

bunu duyduğuma sevindim evet bu harika evet bu şekilde öğrenirseniz Gelişme garanti edilir çünkü   bunu

how would you not improve it's like funny to think  about it but see I I think somebody I answered a  

nasıl geliştirmezsiniz bunu düşünmek komik gibi ama bakın sanırım birisine cevap verdim bir yoruma cevap verdim bir

comment there was a uh it was a recent youTube  comment that I answered earlier today and this  

yorum vardı uh yakın zamanda yapılmış bir şeydi YouTube yorumuna bugün erken saatlerde yanıt verdim ve bu

was a woman I think I think she's a native Spanish  speaker but she was wondering how she can learn  

bir kadındı sanırım anadili İspanyolca olan ancak erkek arkadaşıyla

English because she wanted to communicate better  with her boyfriend and she said well he doesn't  

daha iyi iletişim kurmak istediği için İngilizce'yi nasıl öğrenebileceğini merak ediyordu ve erkek arkadaşının

want to learn Spanish because he thinks it's too  difficult all right now I know there are YouTube  

öğrenmek   istemediğini söyledi İspanyolca çünkü o bunun çok zor olduğunu düşünüyor, şu anda

videos talking about what language is like the  most difficult language to learn or whatever but  

hangi dilin öğrenilmesi en zor dil olduğundan bahseden YouTube videoları olduğunu biliyorum ama

if you look at kids little kids all over the  world learn to speak their language at at the  

çocuklara bakarsanız dünyanın her yerindeki küçük çocuklar dillerini İspanyolca'da konuşmayı öğrenirler.

same time so it's not like this one language is  is like really difficult and then they only like  

aynı zamanda, yani bu tek dil gerçekten zor gibi değil ve sonra sadece

they only start speaking when they're 20 years  old or something most kids and pretty much all  

çoğu çocuk veya benzeri bir zamanda konuşmaya başlarlar ve hemen hemen hepsi

like 99.9999 percent of kids unless they have like  no mouth or you know physical problem or something  

çocukların yüzde 99,9999'u gibi, ağızları veya ağızları olmadığı sürece fiziksel problem falan biliyorsun

like that they all learn to speak and so there's  nothing really difficult about the language itself  

hepsi konuşmayı öğreniyor ve bu yüzden dilin kendisinde gerçekten zor bir şey yok

it's just the way people teach languages and  so part of that is trying to to trying to teach  

bu sadece insanların dil öğretme şekli ve  bu yüzden bunun bir parçası

languages like it's like a a memorization example  like for a robot or something so if I'm going to  

dilleri bir ezberleme örneği gibi öğretmeye çalışmak gibi bir robot veya başka bir şey için, yani eğer size   size  sohbet için konuşuyorum

just give you a whole bunch of things like I'm  talking to chat GPT and I just say chat gbt like  

gibi bir sürü şey vereceksem ve sadece sohbet gbt'si gibi

tell me all of the different tenses in English  and chat GPD could tell me that information or  

bana İngilizce'deki tüm farklı zamanları söyle ve sohbet GPD'si bana söyleyebilir bu bilgi veya

Google could do that too but rather than doing  that because it's not going to help me use that  

Google da bunu yapabilir, ancak bunu yapmak yerine çünkü bu bilgiyi kullanmama yardımcı olmayacak

information I actually want to understand it  like a native all right so it's not about the  

aslında onu bir anadil gibi anlamak istiyorum, bu nedenle

language being difficult it's not like Spanish  is a hard language to learn but if you can make  

dilin zor olmasıyla ilgili değil, İspanyolca gibi değil zor bir dil öğrenmek için ancak

Spanish understandable like this now obviously  I'm teaching these things at a higher level for  

İspanyolca'yı  bu şekilde anlaşılır hale getirebilirseniz, açıkçası bu şeyleri sizin için   daha yüksek bir düzeyde öğretiyorum

you guys because you all understand English  at a higher level this is not a basic English  

çünkü hepiniz İngilizce'yi daha yüksek bir düzeyde anlıyorsunuz  bu temel bir İngilizce

lesson this is for people who already understand  a lot of English but just don't speak fluently so  

dersi değil, bu zaten bir bir dili anlayan insanlar içindir çok fazla İngilizce ama akıcı konuşamıyorum bu yüzden

I don't uh I don't teach exactly the same way I  would I would be very specific just like if I'm  

bilmiyorum uh ben tam olarak aynı şekilde öğretmiyorum çok spesifik olurdum tıpkı

trying to teach Japanese to a beginner all right  so I'm using everything still all in Japanese to  

yeni başlayan birine Japonca öğretmeye çalışıyorsam pekala  bu yüzden ben' Japonca'yı anlamanıza yardımcı olmak için her şeyi hala Japonca olarak kullanıyorum

help you understand the language in Japanese  and it's the same principle but we're just  

ve bu aynı prensip ama biz sadece

covering more difficult things the same idea  about learning English as a first language or  

daha zor şeyleri ele alıyoruz aynı fikir İngilizce'yi ana dil olarak öğrenmekle ilgili veya

whatever that that first language is that you're  trying to learn that's what you should be doing  

o ilk dil her neyse. öğrenmeye çalışmak senin yapman gereken şey

uh uh let's see all right so Mario says I think  the sounds of the Japanese language are very  

uh uh haydi bakalım pekala yani Mario diyor ki Japoncanın sesleri çok

funny uh but I didn't like the writing not very  complicated to decipher but I didn't like the  

komik uh ama yazıyı beğenmedim, deşifre etmesi çok  karmaşık değil ama hoşuma gitmedi

writing a very complicated to safer I don't know  if it means you you do think it's this difficult  

çok karmaşıktan daha güvenliye yazmak Bilmiyorum bu, disipline etmenin bu kadar zor   olduğunu düşündüğünüz anlamına mı geliyor yoksa

to disciple or or you do not but uh do you go  to the gym because you have a strong body uh no  

gelmiyor musunuz ama spor salonuna güçlü bir vücudunuz olduğu için mi gidiyorsunuz uh hayır

I do not I just do a little bit of exercise  at home in the morning but that's all I do  

yapmıyorum sadece yapıyorum sabahları evde biraz egzersiz yapıyorum ama tüm yaptığım bu

uh I'm gonna play my last card yes so very good so  like if it's your last chance to do something I'm  

uh son kartımı oynayacağım evet çok çok iyi yani  bu sizin bir şey yapmak için son şansınızsa

going to play my last car that's another great  example so you see lots of other things if you  

son arabamı oynayacağım bu başka bir harika Örneğin,

watch a movie like rounders or another movie  about poker or card games you will naturally  

yuvarlaklar veya poker veya kart oyunları hakkında  başka bir film  izlerseniz,

hear all of these expressions and then your  mind will be it's it's like you're you're ready  

tüm bu ifadeleri doğal olarak duyacaksınız ve ardından zihniniz  bunu almaya hazırmışsınız   gibi olacak.

to receive that information and then you will  recognize it in lots of different areas of life  

bilgi ve sonra onu  hayatın birçok farklı alanında tanıyacaksınız

but please please please don't make the mistake  that a lot of Learners make of thinking that well  

ama lütfen lütfen birçok Öğrencinin iyi düşünme hatasına düşmeyin

that's just for card games I don't need to learn  that vocabulary because I don't play cards okay  

bu sadece kart oyunları için. kart oynama tamam

you need to learn the vocabulary because it might  come from cards but it's useful in many different  

kelime dağarcığını öğrenmen gerekiyor çünkü bu kartlardan gelebilir ancak birçok farklı

things and the more open you are to the vocabulary  the easier it is to speak because I might not have  

şeyde yararlıdır ve kelime bilgisine ne kadar açık olursan konuşmak o kadar kolay olur çünkü

a particular phrase for relationships maybe  I don't know much about that but I know cards  

ilişkiler için   belirli bir deyimim olmayabilir belki bu konuda pek bir şey bilmiyorum ama kartların   işe

will and I could talk about that particular  thing or use that vocabulary in the situation

yarayacağını biliyorum ve o belirli  şey hakkında konuşabilir veya bu kelime dağarcığını durumda kullanabilirim

um let's see

all right I'm gonna okay I've had that one so  Athena says how do I improve my English and get  

İngilizcemi geliştiriyorum ve

fluent if there is no one to speak with yes uh  I've seen it as I just showed in this video here  

konuşacak kimse yoksa  akıcı hale geliyorum evet uh  Az önce burada bu videoda gösterdiğim gibi gördüm   Size

I'm teaching you and you're getting fluent by how  I teach you so it really depends on the ability of  

öğretiyorum ve siz de  benim size nasıl öğrettiğimle akıcılaşıyorsunuz, bu gerçekten duruma bağlı

the teacher to help you learn and if I can make  the language understandable you will get fluent  

öğretmenin öğrenmenize yardımcı olma becerisi ve eğer ben dili anlaşılır hale getirebilirsem, konuşma pratiği yapacak

automatically even if you don't have anyone to  practice speaking with isn't that exciting so I  

kimseniz olmasa bile otomatik olarak akıcı konuşacaksınız, o kadar heyecan verici değil mi, bu yüzden

can teach you if you understand the language well  if I do a good job of teaching you understand and  

dili anlıyorsanız size öğretebilirim peki anlamayı öğretme konusunda iyi bir iş çıkarırsam ve

then you will feel more confident about speaking  with other people the actual communication with  

diğer                    daha   daha  daha daha  daha  daha fazla                         daha  daha fazla anla                      edin                                olarak öğrenme sürecinin

other people is a very small part of the  learning process and most of it like just  

çok küçük bir parçasıdır ve çoğu

like you're spending time during your day unless  you are speaking all day long to people like you  

zaman çok öğününü profesyonel bir konuşmacıymışsınız gibi insanlarla gün boyu konuşmadığınız

were a professional speaker and you spend a lot  of time most people are just getting input all  

ve çok fazla zaman harcadığınız sürece, çoğu insan tüm gün boyunca yalnızca girdi almakta, bu

day so they're watching TV or they're reading  newspapers or they're doing something they're  

nedenle TV izliyorlar veya gazete okuyorlar veya yapıyorlar bir şey

getting lots of input and after they understand  things very well all just like the remote example  

çok fazla girdi alıyorlar ve her şeyi çok iyi anladıktan sonra, tıpkı uzak örnek

I gave about my daughter that's when they're  able to speak all right so it's not about like  

kızım hakkında verdiğim zaman  o zaman düzgün konuşabiliyorlar, yani mesele

like trying to learn something get a definition  or translation for something we really want to  

bir şeyi öğrenmeye çalışmak, bir tanım elde etmek veya Bir şeyin tercümesini gerçekten

understand it like a native and then you don't  need someone to practice speaking with when you  

ana dilimiz gibi anlamak istiyoruz ve o zaman İngilizcenizi kullanabileceğiniz bir durumdayken konuşma pratiği yapacak birine ihtiyacınız yok.

are in a situation where you can use your English  feel free if you feel confident about doing that  

but if you do not it just means you're you're not  really very confident about the vocabulary you  

bu sadece kelime dağarcığı konusunda pek emin olmadığın anlamına gelir

know a lot of this is because people will learn a  lot of vocabulary but they don't really understand  

bunun çoğu sebebi insanlar çok fazla kelime öğrenecek ama

it very well and that's why they can't speak  all right so it's it's usually the doubts that  

bunu gerçekten çok iyi anlamıyorlar ve bu yüzden her şeyi konuşamıyorlar doğru yani genellikle

people have or the nervousness like am I worried  about my pronunciation or the grammar or something  

insanların sahip olduğu şüpheler veya telaffuzum veya dilbilgisi veya başka bir şey hakkında endişeleniyor muyum gibi endişeler

and that's what's stopping me from speaking  it's not like having speaking opportunities  

ve bu beni konuşmaktan alıkoyuyor  bu konuşma fırsatlarına sahip olmak gibi değil

or whatever because it's easy to find people to  speak with if you want to and you can find them  

veya her neyse çünkü konuşacak insanları bulmak kolaysa isterseniz ve onları

online or in person or whatever even if you live  in a small town somewhere you can usually find  

çevrimiçi olarak veya yüz yüze veya her neyse bulabilirsiniz. küçük bir kasabada yaşıyor olsanız bile, genellikle

people online to speak with it's not hard to  do I actually show show people how to do that  

çevrimiçi olarak konuşabileceğiniz kişiler bulabilirsiniz bunu yapmak zor değil. aslında insanlara bunu nasıl yapacaklarını gösteriyorum.

uh but you can do that and it's much  it's much easier if you just spend  

bunu yapın ve çok

your time getting lots of input and really  understanding things very well uh let's see

zamanınızı    çok                  ve gerçekten  bir şeyleri  çok                      & harcarsanız çok daha kolay olur uh hadi bakalım uh uh tamam pekala o yüzden

uh uh okay all right so I answered that one  right so vato says I have learned so many  

bir  doğru cevap verdim bu yüzden vato

phrases and vocabulary through MLB broadcast  it's cool yeah so MLB is talking about Major  

bu sayede pek çok  deyim ve kelime öğrendiğimi söylüyor MLB yayını harika evet yani MLB Major

League Baseball or she is envato um but yes if  you so if you even if you focus on one thing we  

Beyzbol Ligi'nden bahsediyor veya o envato um ama evet eğer öyleyse eğer tek bir şeye odaklansanız bile beyzbol

have a whole lesson set influent for life about  baseball uh and and we we show you how all these  

hakkında hayat boyu etkili bir ders setimiz var ve size gösteriyoruz Beyzboldaki tüm bu

phrases from baseball are used in all these  other situations so it's a very useful thing  

deyimler diğer tüm durumlarda nasıl kullanılıyor yani bu çok faydalı bir şey

so teacher what do you think about learning third  language via English I really like your method  

yani öğretmenim İngilizce aracılığıyla üçüncü bir dil öğrenmek hakkında ne düşünüyorsunuz Yönteminizi gerçekten beğendim

is it close to it I don't know what you mean by  learning a third language via English you should  

ona yakın mı Ne demek istediğinizi bilmiyorum İngilizce yoluyla üçüncü bir dili öğrenmek için

learn Japanese in Japanese learn French in French  learn Persian in Persian so don't use one language  

Japonca Japonca öğrenmelisiniz Fransızca Fransızca öğrenin Farsça Farsça öğrenin bu yüzden bir dili

to learn another one you should just learn that  language all in that language the really tricky  

başka bir dil öğrenmek için kullanmayın sadece o dili öğrenmelisiniz hepsi o dilde gerçekten zor olan

thing is that most people don't teach this way  so it's hard to get that information so I've  

şey şu ki çoğu insan bilmiyor Bu şekilde öğretmeyin  bu yüzden bu bilgiyi elde etmek zor, bu yüzden

made this available for English Learners uh  other people have asked me if they're like a  

bunu   İngilizce Öğrenenler için sağladım uh diğer insanlar bana onların bir     bir     bir       böyle öğreten   gibi olup olmadıklarını sordu

you know a German or a French or somebody else  who teaches this way I don't know maybe there  

bu şekilde öğreten  ben bilmiyorum 'biliyorum belki

are people who do I think probably more will  start teaching this way but just like you learn  

yapan insanlar vardır bence muhtemelen daha bu şekilde öğretmeye başlayacak ama tıpkı senin

English as a first language you should be learning  Japanese or French or whatever as a first language

ilk dil olarak İngilizce öğrendiğin gibi sen de ilk dil olarak Japonca veya Fransızca veya her neyse onu öğrenmelisin

uh let's see

uh bakalım

and all right Ann says teacher okay answer that  one already I've been a fact I came from Germany  

ve pekala Ann öğretmen diyor tamam buna cevap ver zaten ben bir gerçektim ben de almanya'dan geldim

too let's see I notice you're really clear in your  speech are you a real native speaker what do you  

bakalım farkettim konuşmanda gerçekten netsin gerçek bir anadili misin sen ne

think what do you think do you think I'm not a  native speaker now the interesting question is  

düşünüyorsun ne düşünüyorsun sen benim alman olmadığımı mı düşünüyorsun şimdi ilginç soru şu   önemli mi önemli mi

does it matter does it matter all right so if I'm  speaking very well does it matter if I'm a native  

yani çok  iyi konuşuyorsam anadili  olup

speaker or not maybe I am maybe I'm not I think  some people in the chat can answer that for you  

olmamam fark eder mi belki öyleyim belki değilim galiba sohbetteki bazı insanlar

Fanny says thank you for your classes and  greetings to your little daughters from your  

Fanny, dersleriniz için teşekkür ederim ve küçük kızlarınıza sizin bakış açınızdan selamlar diyor, konuşmamı geliştirmek için

point of view how many times should I spend every  week to improve my speaking you should be spending  

haftada kaç kez harcamalıyım,

some time every day even just a few minutes so in  fluent for Life what we do is have people spend  

her gün biraz zaman ayırmalısınız, sadece birkaç dakika bile olsa Hayat için akıcı bir şekilde yaptığımız şey, insanların

at least 15 minutes a day doing something so you  should be just following the steps of the program  

günde en az 15 dakikasını bir şey yaparak geçirmelerini sağlamaktır, bu nedenle

every day at least 15 minutes a day because it's  much better to do that than to get no contact with  

her gün en az 15 dakika programın adımlarını uygulamanız gerekir, çünkü bunu yapmak  kimseyle temasa geçmemekten çok daha iyidir

English but you don't have to speak you should  just be getting lots of input or you're maybe  

İngilizce ama konuşmak zorunda değilsin sadece çok fazla girdi alıyor olmalısın veya belki

writing something you can try to speak with the  lessons as well but the most important thing is  

bir şeyler yazıyorsun  derslerde konuşmayı da deneyebilirsin ama en önemli şey

to really understand that and this is why we also  just answer questions that people have them about  

bunu gerçekten anlamaktır ve bu yüzden biz de sadece insanların bu konuda sahip olduğu soruları yanıtlayın

that uh let's see uh Mario says I'm not a native  speaker it's a long way before I become a native  

uh hadi görelim uh Mario benim ana dili İngilizce olmadığımı söylüyor ana dili İngilizce olan biri olmama çok uzun zaman var

speaker yeah uh let's see he madri you are one  of the best teachers on YouTube platform thanks  

evet ah hadi bakalım o madri YouTube platformundaki en iyi öğretmenlerden birisiniz teşekkürler

from India glad to hear why don't you talk about  politics in America I think there are too many  

Hindistan, neden Amerika'da siyaset hakkında konuşmadığınızı duyduğuna memnun oldu. Bence

people talking about politics in America but if  you have a specific question you can let me know  

Amerika'da siyaset hakkında konuşan çok fazla insan var ama özel bir sorunuz varsa bana bildirin

this isn't really a channel for that uh but yeah  if you have questions I don't really know what  

bu gerçekten bunun için bir kanal değil ama evet Sorularınız varsa, siyasi bağlantının gerçekte ne olduğunu gerçekten bilmiyorum, benimle öğrenen

the the political affiliation actually would  be interesting to know that for the people who  

insanlar için bunu bilmek ilginç olurdu

learn with me um but yeah I don't again like you  can all of these phrases that we've talked about  

um ama evet, yine sizden hoşlanmıyorum, hakkında konuştuğumuz tüm bu ifadeleri

today can be used when talking about politics as  well so especially politicians I gave an example  

bugün siyasetten bahsederken de kullanılabilir, bu yüzden özellikle politikacılardan örnek verdim

about maybe two countries during a meeting of uh  like a president goes from one place to another  

belki iki ülke hakkında bir toplantı sırasında uh bir başkanın bir yerden başka bir yere gitmesi gibi   belki

maybe he keeps his cards close to his chest  he doesn't talk about everything he's being  

kartlarını göğsüne yakın tutar hakkında konuşmaz her şeyi

a little bit more secretive or maybe this other  they are negotiating about something but one guy  

biraz daha gizli yapıyor veya belki bu diğer bir şey hakkında pazarlık yapıyorlar ama bir adam

the other president has an ace up his sleeve so  he thinks oh uh like this I know the president  

diğer başkanın elinde bir koz var, bu yüzden  böyle düşünüyor, başkanın

really wants this thing and if I can give him  that thing maybe we can we can get what we want  

bu şeyi gerçekten istediğini biliyorum ve eğer ona verebilirsem o şey belki biz istediğimizi elde edebiliriz   pekala

all right so full lease is why films seem hard  for me to understand even though I can understand  

tam kira bu yüzden ana dili anlasam da filmleri anlamak benim için zor görünüyor

native uh it depends usually the the native  English that you find in real conversations  

uh bu genellikle gerçek konuşmalarda bulduğunuz ana İngilizceye bağlıdır

movies TV shows uh and especially music can be  really difficult if you can't see see people  

filmler TV şovları uh ve özellikle müzik insanları göremiyorsanız

see people's mood like mouth moving um but  usually it's because the speech is fast the  

insanların ruh hallerini göremiyorsanız gerçekten zor olabilir, örneğin ağız hareketleri um, ancak genellikle bunun nedeni konuşmanın hızlı olması,

vocabulary is difficult or the accents are hard  to understand and so I'm speaking particularly  

kelime dağarcığının veya aksanların  anlaşılmasının zor olmasıdır ve bu nedenle özellikle

clearly this is why it's so important to to  learn the language with somebody like me but  

açıkça söylüyorum bu benim gibi biriyle dili öğrenmek neden bu kadar önemli ama

then to also get lots of native examples so  this is what we do in fluent for life so we  

o zaman aynı zamanda pek çok yerel örnek elde etmek için yani bunu hayat boyu akıcı bir şekilde yapıyoruz, böylece   yerlilerin iletişim kurduğu

can help you actually learn the real way that  natives are communicating but you do it in steps  

gerçek yolu öğrenmenize yardımcı olabiliriz ama bunu siz yaparsınız adım adım

so you don't just like if I just drop you in a  conversation it will be pretty difficult for a  

yani sizi bir sohbete bırakırsam  pek   pek   çok  kişi için anlamak oldukça zor olacaktır,

lot of people to understand but if you can do it  in steps it becomes easier so you're learning the  

ancak  bunu adım adım yapabilirseniz  daha kolay hale gelir, böylece

vocabulary and you're getting used to the accents  and the speed of the language hmm uh uh let's see

kelime öğrenirsiniz ve siz' aksanlara ve dilin hızına alışmaya başlıyoruz hmm uh uh haydi bakalım aman tanrım

oh my goodness we're getting  like a lot more let's see

çok daha fazla oluyoruz haydi

all right uh let's see Newton good morning  rough again for native speakers of Spanish  

bakalım Newton günaydın anadili İspanyolca olanlar için tekrar kaba

is very easy to learn Portuguese Italian  French because yeah because of the Latin  

öğrenmesi çok kolay Portekizce İtalyanca Fransızca çünkü evet Latin

root yeah so it's similar for for  Japanese people learning Chinese  

kökünden dolayı  evet yani  Japonca öğrenen  Japonlar için benzer

or the opposite they have the same  written language or part of it anyways  

veya tam tersi onlar zaten aynı yazı diline veya bir kısmına sahipler

uh I guess I could speak French or Spanish and  Italian is easy how you play the hand you're dealt  

uh sanırım Fransızca veya İspanyolca konuşabilirim ve İtalyanca nasıl oynarsanız oynayın kolay sana dağıtılan el

man how to face every day in your life so many  different contexts yep so again the the vocabulary  

adamım hayatında her gün nasıl yüz yüze geleceğin çok farklı bağlamlar evet yani yine kelime

is very useful and that's why I'm teaching it I  don't want to teach you something you can't use in  

çok kullanışlı ve bu yüzden onu öğretiyorum sana kullanamayacağın bir şey öğretmek istemiyorum

your conversations but if you're if you're smart  if you're clever if you're listening then you will  

ama eğer zekiysen  zekiysen dinliyorsan o zaman yapacaksın

you will figure out easy ways to use these am  I planning to learn Spanish uh well I learned a  

bunları kullanmanın kolay yollarını bulacaksın [ __ ] İspanyolca öğrenmeyi planlıyorum uh iyi

little bit of Spanish I failed Spanish actually  because I was learning it the traditional way  

İspanyolca öğrendim biraz  İspanyolca'da başarısız oldum aslında çünkü geleneksel yolla öğreniyordum

um but maybe I don't know maybe in the future  I'll teach someone English for Spanish let's see  

um ama belki bilmiyorum belki gelecekte Birisine İspanyolca için İngilizce öğreteceğim bakalım

I can understand Spanish and Portuguese okay but  it's India let's see you're an amazing teacher  

İspanyolca ve Portekizce anlıyorum tamam ama burası Hindistan bakalım siz bir harika öğretmen

said Showtime glad to hear it Cruz says thank  you for your lessons they are very useful indeed  

Showtime dedi, bunu duyduğuma sevindim Cruz, dersleriniz için teşekkür ediyor bunlar gerçekten çok faydalı

in your opinion how long does it take to learn  English and to be fluent at a higher level and  

size göre İngilizce öğrenmek ve daha yüksek bir seviyede akıcı olmak ve

use all four skills of communication again you  can get fluent like I just showed these if you  

dört iletişim becerisini tekrar kullanmak ne kadar sürer bunları az önce gösterdiğim gibi akıcı, eğer

remember these and you feel confident about them  you actually get fluent in individual words and  

bunları hatırlarsanız ve kendinize güvenirseniz, aslında tek tek kelimelerde ve   tümcelerde akıcı hale gelirsiniz,

phrases you can do that almost instantly it just  depends on how long you need to review something  

bunu neredeyse anında yapabilirsiniz, bu sadece bir şeyi ne kadar süre gözden geçirmeniz gerektiğine bağlıdır

so like the example of the word remote that I  taught to my daughter now technically I could say  

uzaktan kelime örneği gibi kızıma artık teknik olarak öğrettiğimi söyleyebilirim

because she already knew what a remote control was  but she had not heard this specific usage of the  

çünkü o zaten uzaktan kumandanın ne olduğunu biliyordu ancak

word remote lands or remote places so maybe that's  like it took her I don't know three years to get  

uzak diyarlar veya uzak yerler kelimesinin bu özel kullanımını duymamıştı, bu yüzden belki de bu onun üç yılını almış gibi geldi

fluent in that but it's not really true what  happens is the first example of a remote control  

bu konuda akıcı olmak için   ama gerçekten doğru değil ilk uzaktan kumanda örneğinde

she learned that very quickly but she didn't learn  the word remote until she got that second example  

bunu çok çabuk öğrendi, ancak ikinci örneği alana kadar uzaktan kumanda kelimesini öğrenmedi

so what we do in fluent for Life the whole point  is to make this process much shorter so we want  

bu nedenle akıcı olarak yaptığımız şey bir bütün olarak Hayat için amaç bu süreci çok daha kısaltmak, bu yüzden

to give you a bunch of examples that help you  understand something very quickly rather than  

size   bir şeyi  çok hızlı bir şekilde anlamanıza yardımcı olacak bir grup örnek vermek istiyoruz

try to what the native way of is like you know you  you so it's really not very efficient so in this  

yerel yöntemin ne olduğunu denemektense sizi sizi biliyorsunuz, bu yüzden gerçekten çok verimli değil, bu

way like I can't I can't be truly efficient with  my children because there are always new things  

şekilde yapamam gibi, çocuklarımla gerçekten verimli olamam çünkü her zaman öğrendikleri yeni şeyler vardır

they're learning and I can't sit there and give  them thousands of examples all the time but I can  

ve ben orada oturup onlara her zaman binlerce örnek veremem ama

be more efficient with English Learners because  I know specifically what they need to learn in  

İngilizce Öğrenenlerle daha verimli olabilirim çünkü öğrettiğimiz durumlarda tam olarak neyi öğrenmeleri gerektiğini biliyorum

the situations we're teaching but again if I had  taught my daughter remote control and remote in  

ama yine de kızıma uzaktan kumandayı ve uzaktan kumandayı

the same conversation then she would have gotten  fluent in that vocabulary very quickly so there's  

aynı konuşmada öğretmiş olsaydım o zaman bu kelime dağarcığında çok hızlı bir şekilde akıcı hale gelirdi, yani

not like a time limit or something about how  quickly you get fluent in that information  

bir zaman sınırı gibi bir şey yok veya bu bilgilerde ne kadar çabuk akıcı hale geldiğinizle ilgili bir şey

and then you could be able to read write listen or  speak that information or listen to and speak that  

ve sonra bu bilgileri okuyabilir, yazabilir, dinleyebilir veya  konuşabilir veya bu

information so in general what we do in fluent for  life is we have people go through a whole lesson  

bilgileri dinleyip konuşabilirsiniz. Yani genel olarak hayat boyunca akıcı olarak yaptığımız şey, insanların bir bütünden geçmesini sağlamaktır.

set which is built around a conversation but it  takes you through that in steps and you get fluent  

bir konuşma etrafında oluşturulmuş ders seti, ancak sizi adım adım ilerletir ve

in that conversation in like 30 days or less but  again like to be you don't really get fluent in  

bu konuşmada yaklaşık 30 gün veya daha kısa sürede akıcı hale gelirsiniz, ancak yine istediğiniz gibi

the language you just get fluent word by word  as you learn more and that helps you communicate  

akıcı kelime öğrendiğiniz dilde gerçekten akıcı değilsiniz. kelime daha fazla öğrendikçe ve

fluently in your other conversations uh greetings  from Mexico by the way uh by the sounds of  

diğer konuşmalarınızda akıcı bir şekilde iletişim kurmanıza   yardımcı olur   bu arada Meksika'dan selamlar  uh sesleriyle

Japanese language is pretty cool yeah like again  I I think Japanese is a nice sounding language I'm  

Japonca oldukça havalı evet tekrar gibi Bence Japonca kulağa hoş gelen bir dil ben

Ahmad from Philadelphia and I see you there Fannie  again I have another question what do you think  

Philadelphia'dan Ahmad ve Seni orada görüyorum Fannie yine başka bir sorum var

about learning English using poetry thank you I  just listened to a podcast about that but I would  

şiir kullanarak İngilizce öğrenmek hakkında ne düşünüyorsun teşekkür ederim bununla ilgili bir podcast dinledim ama

like your opinion yeah it doesn't matter I I don't  tell people only use poetry or only use movies or  

senin fikrini almak isterim evet önemli değil insanlara sadece şiir kullanır demiyorum ya da sadece filmleri ya da

whatever if you're interested in that thing then  keep doing it if it's helping you understand how  

o şeyle ilgileniyorsanız, o zaman  deyimsel fiilleri nasıl anlayacağınızı anlamanıza yardımcı oluyorsa yapmaya devam edin

to understand phrasal verbs uh search phrasal  verbs on our Channel and you will see that this  

uh deyimsel fiilleri Kanalımızda arayın ve

is what we do in fluid for Life the same thing is  helping you understand these things like a native  

sıvı için yaptığımızın bu olduğunu göreceksiniz Life the aynı şey bu şeyleri ana diliniz gibi anlamanıza yardımcı oluyor

so you should be seeing them visually helping you  understand them the same way children learn them  

bu yüzden onları görsel olarak görmeniz gerekir çocukların onları öğrendiği gibi anlamanıza yardımcı oluyor

and that's how you use them fluently Chang says  I'm not sure if it's the right time to ask do  

ve bu şekilde akıcı bir şekilde kullanıyorsunuz Chang, " yap" demenin doğru zamanı olup olmadığından emin değilim

native speakers still use this idiom in the pink  is it in the pink in the pink of Health we have a  

Anadili İngilizce olan kişiler hala bu deyimi pembe renkte kullanıyor  mi pembe renkte Sağlık'ın pembesinde

lot of arguments at school about it in the pink  uh I've heard that expression but I have never  

okulda bu konuda pek çok tartışmamız var.

used that it almost sounds more British English  sounds like like a British expression so you  

İngilizce, kulağa bir İngiliz ifadesi gibi geliyor, bu yüzden

might use that but people might like you would you  would have to be clear about the context of that  

bunu kullanabilirsiniz, ancak insanlar sizden hoşlanabilir, bunun bağlamı hakkında net olmanız gerekirdi,  um ama

um but yeah I don't like I don't know I suppose  people could use that I would check Google so do  

evet, sevmiyorum, bilmiyorum, sanırım insanlar bunu kullanabilir. Google'ı kontrol edin

a Google Search and then you can look at like  the Google tools for recency and see how how  

bir Google Araması yapın ve ardından Google araçları gibi yeniliğe bakabilir ve ne

frequently it's being used and I think also like  the engram or whatever they call it can track  

sıklıkta kullanıldığını görebilirsiniz ve bence aynı zamanda engram veya her ne diyorlarsa

trends for that vocabulary and you can see if it's  going up or going down over time for for people  

o kelime dağarcığıyla ilgili eğilimleri izleyebilir ve olup olmadığını görebilirsiniz kelime dağarcığını kullanan insanlar için zamanla artıyor veya azalıyor

using the vocabulary uh let's see Arturo and I  see you there uh benefactor again I hope I can put  

uh hadi bakalım Arturo ve seni orada görüyorum uh hayırsever tekrar hayırsever umarım

your PayPal because I want to say thanks to you  drew for your help and effort I hope you can put  

PayPal'ınızı koyabilirim çünkü size teşekkür etmek istiyorum yardımınız ve çabanız için çizdim

your PayPal oh you've done you want to like like  donate some money or something oh I don't need  

PayPal'ınızı koyabilirsiniz oh yapmışsınız beğenmek istiyorsunuz biraz para bağışlayın falan

any donations if that's what you mean but if you'd  like to buy a course we do accept Paypal for that  

Duran says how often do you stream in a week  usually like lately once a week maybe twice a  

haftada ne sıklıkta yayın yapıyorsun genellikle şu son zamanlarda haftada bir belki

week I will not be recording again this week  but next week I will uh I'm okay so uh you  

haftada iki kez bu hafta tekrar kayıt yapmayacağım ama gelecek hafta yapacağım uh ben iyiyim yani sen

are an amazing teacher we appreciate you so much  glad to hear it uh let's see and let's see Vinnie  

harika bir öğretmensin seni takdir ediyoruz çok memnunuz duy bakalım görelim bakalım Vinnie

Vaughn YouTuber he is American so he is more than  native Logan I disagree with you teacher haha okay  

Vaughn YouTuber o Amerikalı, bu yüzden yerli Logan'dan daha fazlası, sana katılmıyorum öğretmenim haha ​​tamam

now native speakers can make mistakes uh so  we can learn wrong things so it does matter  

şimdi anadili İngilizce olanlar hata yapabilir, yani yanlış şeyler öğrenebiliriz, bu yüzden önemli

I don't know what you're referring to but like  native English speakers make mistakes as well  

Bilmiyorum Bahsettiğiniz şey, ancak anadili İngilizce olanların da hata yapması gibi   asıl

the point is when you're learning that you should  be learning with someone who can who can teach  

mesele,

you the correct thing and help you understand it  like a native rather than trying to understand  

size doğru şeyi öğretebilecek ve bunu bir yerli gibi denemek yerine anlamanıza yardımcı olabilecek birileriyle öğrenmeniz gerektiğidir.

it like uh like a student so you don't want to  just remember like a table of grammar you want  

bunu bir öğrenci gibi anlamak yani sadece bir dilbilgisi tablosu gibi hatırlamak istemiyorsunuz insanların dilbilgisi kullandığı bir

to understand what's happening in a situation  when people are using grammar so if I'm doing  

durumda neler olduğunu anlamak istiyorsunuz yani

something yesterday then the situation is using  that past tense scramber or you know simple  

dün bir şey yapıyorsam o zaman durum bunu kullanıyor demektir geçmiş zaman scramber veya basit

simple past or a different grammar point but you  would understand that from the context that's how  

basit geçmiş veya farklı bir dilbilgisi noktasını bilirsiniz, ancak bağlamdan,

natives are learning it so most natives do not  know the names like present perfect and split  

yerlilerin onu bu şekilde öğrendiğini anlarsınız, bu nedenle çoğu yerli present perfect ve split   mastar gibi adları

infinitive and other things like that only like a  linguist or maybe a higher level college student  

ve bunun gibi diğer şeyleri yalnızca bir dilbilimci veya belki daha üst düzey bir üniversite öğrencisi

that deals with that information would do that  so it's not necessary to know that to use it  

bu bilgilerle ilgilenir bunu yapar bu nedenle, onu kullanmak için bilmek gerekli değildir

maybe Donald Trump needs to  put his cards on the table  

belki Donald Trump'ın kartlarını  masaya koyması gerekir

of course people who are not native as speakers  of English make mistakes easily even the language  

tabii ki anadili İngilizce olmayan kişiler hata yapar kolayca dil

is easy and difficult to reply to my previous  question I think you're a real native speaker  

önceki  soruma yanıt vermek kolay ve zordur Bence sen gerçek bir anadilisin

your accent is so clear because I understand you  rapidly as a non-native speaker who has learned  

aksanın çok net çünkü seni anadili olmayan ve İngilizce öğrenmiş biri olarak hızla anlıyorum

English yes I am a native English speaker but  again I want to make it clear to people that  

evet ben ana dili İngilizce olan biriyim ama yine de insanlara şunu açıklığa kavuşturmak istiyorum ki

the reason I've become like a native speaker is  because of how I learn it's not where I lived or  

anadili gibi olmamın nedeni nasıl öğrendiğimdir, nerede yaşadığım veya

who my parents were it's just how I learned the  language so I could take someone else who was  

ailemin kim olduğu değil, başka birini yanıma alabilmek için dili nasıl öğrendiğimdir.

like born in Colombia or whatever and teach them  a language and they would still learn to speak  

Kolombiya'da veya başka bir yerde doğmuş gibiydiler ve onlara bir dil öğrettiler ve yine de akıcı bir şekilde konuşmayı öğreneceklerdi, bu

fluently so they might not know like some cultural  references or whatever but I mean they would they  

nedenle bazı kültürel referansları falan bilmeyebilirler ama demek istediğim   yerli olmasalar bile temelde

would basically be at least a fluent speaker if  not a native speaker Martin uh polyglot hey uh Hey  

en azından akıcı bir konuşmacı olurlardı konuşmacı Martin uh çok dilli hey uh Hey

Maine Mr Martin I'm a native speaker of Brazilian  Portuguese and I would like to know how to look  

Maine Bay Martin Ana dili Brezilya Portekizcesi olan biriyim ve nasıl

more a native look more a native speaker of the  United States I'm guessing you want to sound more  

daha çok  anadili   daha   Amerika Birleşik Devletleri  anadili olarak görüneceğimi bilmek istiyorum.

like a like a native United States English speaker  is that what you're saying if so uh do this learn  

anadili Amerika Birleşik Devletleri İngilizcesi olan birisi şunu söylüyorsunuz, eğer öyleyse uh bunu yapın

English like a native that's what we do and  that's how you get fluent in Portuguese I'm  

İngilizceyi ana diliniz gibi öğrenin, bizim yaptığımız bu ve  bu şekilde Portekizce akıcı hale gelirsiniz

guessing uh but that's how you would get fluent  in English too Mike could you tell us if there is  

sanırım   ama bu şekilde akıcı olursunuz İngilizce de Mike bize İngilizce şeyleri

any scientific proof about the good efficiency of  your method to study English things well if you're  

iyi çalışmak için yönteminizin iyi verimliliğine dair herhangi bir bilimsel kanıt olup olmadığını söyleyebilir misiniz, eğer bununla

looking for studies about that I've talked about  a couple of these if you go to my site so go to  

ilgili çalışmalar arıyorsanız bunlardan birkaçından bahsettim, siteme giderseniz

englishanyone.com and you will find we have a link  to a couple of different studies I think that talk  

englishanyone.com'a gidin ve birkaç farklı çalışmaya bağlantımız olduğunu göreceksiniz. Sanırım bu konuşma   elimizdeki

about that there's some recent articles we have  I was actually talking with a another friend of  

bazı yeni makaleler var aslında başka bir arkadaşımla konuşuyordum

mine this is a woman I met not that long ago here  in Japan and she she had told me like she's a like  

bu kadın o kadar uzun süredir tanışmadığım bir kadın önce burada Japonya'da ve bana

an IELTS teacher I think there's a Japanese woman  but she was telling me about some other research  

IELTS öğretmeni gibi olduğunu söylemişti. Sanırım Japon bir kadın var ama bana öğrettiğim

that was going on about this same kind of stuff  that I teach so what happens like you can if you  

aynı tür şeyler hakkında devam eden başka bir araştırmadan bahsediyordu, yani senin gibi olan şey

go to the uh what video is that so on my channel  I did a live video about like your brain on ESL or  

kanalımda ESL veya efl derslerinde beyniniz gibi canlı bir video yaptım

efl lessons and so most people who are learning  the traditional way they have a lot going on in  

ve bu nedenle geleneksel yöntemle öğrenen çoğu insanın kafasında çok şey oluyor

their head and it becomes very frustrating and  they get exhausted very quickly because they're  

ve bu çok sinir bozucu hale gelir ve çok çabuk yorulurlar çünkü

trying to think and translate in their head  when they speak in English but native speakers  

kafalarında   İngilizce konuşurken düşünmeye ve tercüme etmeye çalışırlar, ancak anadili İngilizce olanlar  bunu

do not do that so fluent speakers are just able to  communicate like right now it's I could speak for  

yapmazlar, bu nedenle akıcı konuşanlar şu anda ben konuşabilirdim   gibi iletişim kurabilirler

a long time it's not frustrating or difficult for  me to do that um because I haven't I'm not trying  

uzun zamandır bunu yapmak benim için sinir bozucu veya zor değil um çünkü yapmadım

to think and translate in my head or think about  grammar rules so there is there are like lots of  

kafamda düşünmeye ve tercüme etmeye veya gramer kuralları hakkında düşünmeye çalışmıyorum bu yüzden bunun pek çok

uh very basic reasons why this would work and  so it should be kind of uh even without having  

uh çok temel nedeni var çalışmak ve bu yüzden bir tür şey olmalı

some scientific studies you can you can feel the  fluency developing as you learn the right way uh  

bazı    bazı bilimsel çalışmalar yapmadan bile doğru şekilde öğrendikçe akıcılığın geliştiğini hissedebilirsiniz uh

Stephen crashen is another example so if you  if you look that up but you can click on the  

Stephen crashen başka bir örnektir yani eğer buna bakarsanız  ancak   bağlantıya tıklayabilirsiniz Bu videonun altındaki

link for fluent for Life uh in the description  below this video and you can learn more about  

açıklamada Yaşam için akıcı uh ve bununla ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz, bu

that as well so we talk about some of Steven  crash's work but there really isn't a better  

nedenle Steven crash'in çalışmalarından bazılarından bahsediyoruz, ancak gerçekten

way I've found to become a fluent speaker other  than what everybody does to learn their native  

akıcı bir konuşmacı olmak için bulduğum daha iyi bir yol yok. herkes kendi ana dilini öğrenmek için yapar

language so if you learn English as a native  speaker you will speak like a native it's it's  

yani İngilizceyi anadili olarak öğrenirseniz anadili gibi konuşursunuz bu

really that simple and the reason people struggle  is because they don't learn that way all right

gerçekten bu kadar basit ve insanların mücadele etmesinin nedeni bu şekilde öğrenmemeleridir pekala

um all right let's see let's see Mike okay  I answer that one already so native English  

um pekala hadi bakalım görelim Mike tamam Cevap veriyorum ki anadili İngilizce olan biri zaten

speakers have learned everything in their  language they've learned science Philosophy  

kendi dillerinde her şeyi öğrenmiş bilim felsefesini

for years English Learners need time to reach  fluency but they'll never speak like a native  

yıllardır İngilizce öğrenenlerin akıcılığa ulaşmak için zamana ihtiyaçları vardır ancak asla ana dili İngilizce olan biri gibi konuşmazlar

yes you can you can argue about this and say  well like my friend you know he lived in an  

evet bunu tartışabilirsiniz ve arkadaşım gibi

English-speaking country or this guy like he  learned about nuclear physics or whatever in  

İngilizce konuşulan bir ülkede yaşadığını biliyorsun ya da bu adam nükleer fiziği veya başka bir şeyi

in English and it's like great you know we're if  you're really talking about everyday communication  

İngilizce öğrenmiş gibi ve gerçekten günlük iletişimden bahsediyorsan

and how quickly you would be able to communicate  with other people and have good conversations  

ve ne kadar hızlı olduğunu biliyorsan harikayız diğer insanlarla iletişim kurabilir ve iyi sohbetler edebilirsiniz

it's actually very quick and if you remember even  using the native speaker example when I'm looking  

bu aslında çok hızlıdır ve

at my kids or any other kids who are learning the  language they know fewer words fewer words fewer  

çocuklarıma veya dili öğrenen diğer çocuklara baktığımda anadili örneğini kullandığımı bile hatırlarsanız daha az kelime bilirler. daha az

words all right so less less vocabulary fewer  words than a lot of people watching this video  

kelime tamam yani daha az kelime dağarcığı şu anda bu videoyu izleyen birçok kişiden daha az kelime

right now but they still communicate better  all right A lot of them do and the point is  

ama yine de daha iyi iletişim kuruyor  pekala

they've had more time and they've spent more time  with that vocabulary they really understand that  

o kelime dağarcığını gerçekten anlıyorlar

vocabulary well while lots of English Learners  are trying to learn more vocabulary so it's not  

kelime dağarcığını iyi anlıyorlar, ancak pek çok İngilizce Öğrenci daha fazla kelime öğrenmeye çalışıyor, bu nedenle

about where you live it's about how you learn the  language and yes you can argue well uh my like I  

nerede yaşadığınızla ilgili değil, dili nasıl öğrendiğinizle ilgili ve evet, iyi tartışabilirsiniz uh benim gibi ben

didn't learn that like some I don't know I didn't  see some movie or take a class in whatever science  

bunu bazıları gibi öğrenmedim Bilmiyorum belirli bir kelime öğrenmek için film izlemedim veya herhangi bir bilim dalında ders almadım

or something like that to learn some specific  vocabulary but a lot of native speakers don't  

veya buna benzer bir şey yapmadım ama anadili İngilizce olanların çoğu bir

know things as well I don't know a lot of things  for biology or other life sciences I just don't  

şeyleri iyi bilmiyor ben de pek çok şey bilmiyorum biyoloji veya diğer yaşam bilimleri için

know that vocabulary so I could not communicate  fluently about that I could talk I could have a  

o kelime dağarcığını bilmiyorum bu yüzden bu konuda akıcı bir şekilde iletişim kuramadım konuşabilirdim

conversation with someone and ask them questions  and communicate with the vocabulary I have but if  

biriyle sohbet edebilir ve onlara sorular sorabilir ve sahip olduğum kelime dağarcığıyla iletişim kurabilirim ama eğer

I don't know like I don't know nucleus or I don't  know cell wall or like other you know specific  

bilmiyorum çekirdeği bilmiyorum veya hücre duvarını bilmiyorum veya diğerleri gibi siz bunun gibi belirli

things like that I just don't know that vocabulary  but that doesn't have much to do with fluency  

şeyleri biliyorsunuz ben sadece o kelime dağarcığını bilmiyorum ama bunun akıcılıkla pek bir ilgisi yok

that's just it's just like knowledge that you're  adding on to your ability to speak but I can speak  

bu sadece bilgi gibi konuşma yeteneğinize katkıda bulunuyorsunuz ama ben bir

fluently even if I don't know about something and  I could still have a conversation about that okay

şey hakkında bilgim olmasa bile akıcı bir şekilde konuşabiliyorum ve yine de bu konuda konuşabilirim tamam

um let's see

um bakalım

all right I answered those already how are we  doing it for time here uh we're still doing  

tamam mı bunları cevapladım zaten bunu nasıl yapıyoruz zaman için burada uh hala yapıyoruz   tamam pekala

okay all right um so you don't need money Mr Drew  well pass it over here well I'm not I don't need  

um yani paraya ihtiyacınız yok Bay Drew peki buraya aktarın benim bağışa ihtiyacım yok

any donations I'm always happy to have people  uh people pay me for for lessons but I don't  

insanların bana ödeme yapmasından her zaman mutlu olurum dersler için ama sevmiyorum   bende olmayan parayı

I don't really like just like people donating  money I don't have so I don't have a way to do  

bağışlayan insanlardan pek hoşlanmıyorum bu yüzden yapacak bir yolum yok   ya yaptığım şeyi

that it's like either if you like what I do then  buy the programs if you don't like what I do you  

beğenirsen beğenmezsen programları satın al gibi bir şey benim yaptığım gibi

probably shouldn't be watching these videos uh  but yes I'm always happy to have some more money

muhtemelen bu videoları izlememelisiniz uh ama evet biraz daha param olduğu için her zaman mutluyum uh hadi bakalım

uh let's see I have been learning idioms  

deyimler

and phrase orbs I'm going to hit  the hay nice and I see you later  

ve deyim küreleri öğreniyorum samanları  güzelce vuracağım ve ben sonra görüşürüz

uh I use I use Duolingo basic languages okay  yeah I've tried Duolingo I didn't really like  

uh kullanıyorum Duolingo temel dillerini kullanıyorum tamam  evet Duolingo'yu denedim   pek hoşuma gitmedi

it very much I was testing it out but if people  are enjoying uh learning that way then great

test ediyordum ama insanlar bu şekilde öğrenmekten zevk alıyorsa o zaman harika bence

I think your videos are very helpful glad to hear  it see I had learned about 5 000 English words to  

videolarınız çok yardımcı oluyor duyduğuma sevindim 5 000 kadar İngilizce kelime öğrendiğimi

the moment to run I run into your videos and  then I found that I thought I can't use that  

anladığımda  videolarınıza rastladım ve sonra bunu kullanamayacağımı düşündüm

yes I don't want to laugh at that end but this  is a common thing it's not your fault if this has  

evet bu sonda gülmek istemiyorum ama bu  Bu sizin başınıza geldiyse bu sizin suçunuz değildir,

happened to you this is way everybody teaches the  language but part of it is also human psychology  

bu herkesin dili öğretme şeklidir, ancak bunun bir parçası da insan psikolojisidir   bir şey hakkındaki anlayışımızı derinleştirmek yerine

where we are always trying to learn something new  rather than deepen our understanding of something  

her zaman yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz

it's like a young a young child not a child  but like a young person that wants to start  

genç bir genç gibi çocuk çocuk değil bir iş kurmak isteyen genç bir kişi gibi

a business and so they they get very excited and  they start a business uh trying to sell whatever  

ve bu yüzden çok heyecanlanıyorlar ve sosisli sandviç satmak gibi herhangi bir şey satmaya çalışırken bir iş kuruyorlar

like sell hot dogs or something and then they get  bored of it within a month and then they say well  

ve sonra bir ay içinde bundan sıkılıyorlar ve sonra iyi

that business didn't work it's like well there  are lots of you know businesses that sell hot  

işlerin yürümediğini söylüyorlar, sanki pek çoğunuz sosisli

dogs and make you know Millions if not billions  of dollars so it's nothing about the business it's  

sandviç satan ve size milyarlarca değilse de Milyonlarca dolar kazandıran işletmeler var, bu yüzden işle ilgili hiçbir şey yok,

just will you spend time focusing on something  or not so we we get around this problem by uh by  

sadece bir şeye odaklanmak için zaman harcayacak mısınız ya da harcamayacak mısınız? bu sorunu

trying to help people review in different ways  so this is the natural varied review we use to  

insanların farklı şekillerde inceleme yapmasına yardımcı olmaya çalışarak   aşıyoruz yani bu,   insanların kelime öğrenmesine yardımcı olmak için kullandığımız doğal çeşitli incelemedir, bu nedenle

help people learn vocabulary so then I started to  use your method and it takes much more time but it  

sizin yönteminizi  kullanmaya başladım ve çok daha fazla zaman alıyor ama

works yeah so at the beginning at the beginning  you're switching to this way of learning and it  

işe yarıyor evet yani başlangıçta bu öğrenme biçimine geçiyorsunuz ve

feels like it's a little bit slower but when you  start speaking more confidently like yeah it works  

bu biraz daha yavaşmış gibi geliyor ama evet gibi daha özgüvenli bir şekilde konuşmaya başladığınızda işe yarıyor  tamam

all right so again like I I have to take you  from the age you are now I can't take you from  

yani tekrar sizi yaşınızdan almam gerekiyormuş gibi şimdi seni

when you were a child but even young children when  they're learning a language it still takes them uh  

çocukluğundan alamam ama küçük çocukların bile bir dili öğrenmeleri hala onların uh

many years like if they like because as a baby  they're not saying anything for the first two  

isterlerse uzun yıllar alıyor çünkü bebekken ilk ikisi için hiçbir şey söylemiyorlar

years or whatever uh and they start using some  vocabulary but most of that is just input that  

yıl ya da her neyse uh ve bazı kelime dağarcıklarını kullanmaya başlarlar, ancak bunların çoğu yalnızca

they're getting and if you're efficient with that  you can get fluent very quickly uh I'm still here  

elde ettikleri   girdidir ve bu konuda becerikliyseniz çok hızlı bir şekilde akıcı konuşabilirsiniz uh ben hala buradayım

just wanted to say the item to hit the hay gotcha  this channel is underrated yeah well if you'd like  

sadece vurulacak öğeyi söylemek istedim ne yazık ki bu kanalın değeri düşük, evet pekala

to make it rated better than recommend it to more  people yes indeed I met English native speakers  

daha fazla  kişiye önermek yerine  daha iyi derecelendirilmek istiyorsanız evet gerçekten de anadili İngilizce olan kişilerle tanıştım

have studied many things and I mean something from  everything yeah but again it's it's not difficult  

birçok şey inceledim ve  her şeyden bir şey demek istiyorum evet ama yine de bu zor   değil

to get some of this information as well if you  if you do it efficiently and so you can learn a  

bu bilgilerin bir kısmını da edinin, eğer verimli bir şekilde yaparsanız ve böylece

little bit of science a little bit of literature  a little bit of other things like that so you're  

biraz  bilim  biraz edebiyat biraz da bunun gibi başka şeyler öğrenebilirsiniz, böylece

prepared in conversations so it's like me I can  have I can use native Japanese references in  

konuşmalara   hazırlıklı olursunuz, yani ben yapabilirim

my conversations from TV shows or books or other  things like that because I've been more efficient  

Konuşmalarımda TV programlarından veya kitaplardan veya bunun gibi başka  şeylerden yerel Japonca referanslar kullanabilir miyim, çünkü

about like the uses of those or like the use of  that for learning that thing so I want to focus on  

bunların kullanımları hakkında   veya o şeyi öğrenmek için bunun kullanımı konusunda daha verimliyim, dolayısıyla   şeylere odaklanmak istiyorum

things that are very common and that's why native  the way we teach in fluent for life has all these  

bunlar çok yaygındır ve bu nedenle yerel yaşam için akıcı bir şekilde öğrettiğimiz yöntem tüm bunlara

focuses on different topics so you don't need to  spend like years in college to learn about science  

farklı konulara odaklanır; bu nedenle, bilim hakkında bilgi edinmek için üniversitede yıllar harcamanıza

to have a conversation about that if you learn  a lot of the basic things and some like a couple  

bu konuda sohbet etmek zorunda kalmazsınız, eğer çok öğrenirseniz  temel şeylerden ve bazıları,

of cool additional phrases that will impress  people that will help you a lot in conversations

insanları etkileyecek, konuşmalarda size çok yardımcı olacak birkaç harika ek ifade gibi.

I give up learning English oh no you gave I  don't give up what else is the pronunciation  

of are there in a sentence is tough are there are  there are there I didn't expect I don't I don't  

cümle zor var  var  var ummuyordum ummuyorum

mean native speakers are experts in science  yes I'm just saying like you like don't don't  

anadili İngilizce olanların bilimde uzman olduğunu kastetmiyorum evet sadece senin gibi söylüyorum

put limitations on on your ability to improve  by by trying to compare like what is a native  

yeteneğinize sınırlamalar koymayın karşılaştırmaya çalışarak geliştirmek için ana

speaker like does a native speaker know I don't  like this many scientific words or whatever uh

dili İngilizce olan bir kişi ana dili İngilizce olan biri bilir mi bu kadar çok bilimsel kelimeden hoşlanmadığımı veya her neyse uh uh

uh so which one is better British or American  accent I don't know I wouldn't say it's better  

yani hangisi daha iyi İngiliz aksanı yoksa Amerikan aksanı bilmiyorum yapmazdım İngiliz aksanıyla öğrenmektense

it just depends on where you where you live if  you need to speak with more British speakers  

daha fazla İngiliz konuşmacıyla konuşmanız gerekiyorsa, nerede yaşadığınıza bağlı olarak daha iyi olduğunu söyleyin.

than learn with a British accent so what we  do in fluent for life is we actually give you  

British English American English uh English  from Canada United States like even different  

hatta

places in the United States because you will  hear different speakers anywhere in the world  

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki farklı yerler gibi, çünkü dünyanın herhangi bir yerinde farklı konuşmacılar duyacaksınız

uh you really hit the head uh hit the nail on  the head with this lesson glad to hear it estima  

uh gerçekten kafayı yemişsiniz bu dersle tam da çiviyi vurmuşsunuz bunu duyduğuma sevindim estima

Olga says I don't pretend to speak like a native  I like my own accent my boyfriend says I have  

Olga, bir erkek gibi konuşuyormuş gibi yapmıyorum diyor yerli kendi aksanımı seviyorum erkek arkadaşım

special sounds it works for me the most important  thing is it reach the best level of connection to  

özel seslerim olduğunu söylüyor benim için çalışıyor en önemli şey insanlarla bağlantı kurmak için en iyi düzeye ulaşmak evet pekala bak

connect with people yep all right look at that  I think we got through everybody and if I think  

buna sanırım herkesi aştık ve eğer düşünürsem

somebody said I didn't answer their question  before I don't remember but it's better just  

biri daha önce sorularına cevap vermediğimi söyledi hatırlamıyorum ama

put your question again so if anybody has any  questions I'll hang around for one last minute  

sorunuzu tekrar sorsanız daha iyi olur, herhangi birinin sorusu olursa son bir dakika

here to make sure everybody gets their questions  answered I think I didn't answer a question from  

burada dolaşacağım herkesin sorularını aldığından emin olmak için cevaplandı sanırım vermedim

a previous stream which is why I teach so  I thought I would answer that very quickly  

Önceki bir yayından gelen bir soruyu yanıtlamıyorum, bu yüzden öğretiyorum, bu yüzden bunu burada çok hızlı bir şekilde yanıtlayacağımı düşündüm

here and it's because I know what it's like to  struggle to learn languages so most of my like  

ve bunun nedeni, dil öğrenmek için çabalamanın nasıl bir şey olduğunu bildiğim için çoğu zaman

beginning of of learning languages for the first I  don't know like 15 years or so learning trying to  

dil öğrenmenin ilk olarak başlamasıdır. Bilmiyorum 15 yıl kadar falan

learn Latin French Spanish and Japanese even in  Japan I still couldn't speak but it was finally  

Japonya'da bile Latin Fransızca İspanyolca ve Japonca öğrenmeye çalışarak öğreniyorum Hala konuşamıyordum ama sonunda

when I learned to speak or when I understood this  about learning English as a first language but in  

konuşmayı öğrendiğimde veya İngilizceyi birinci dil olarak öğrenmeyle ilgili bunu anladığımda oldu ama

my case learning Japanese as a first language  that's when I finally became fluent so I like  

benim durumumda   Japonca'yı ilk dil olarak öğrenmek o zaman sonunda akıcı hale geldim bu yüzden

seeing other people learn things and especially  my own kids when they discover something like  

diğer insanların ve özellikle kendi çocuklarımın   gibi bir şey keşfettiklerinde

oh yeah like the word remote I like seeing  people learn things and that's why I teach

oh evet uzaktan kumanda kelimesi gibi İnsanların bir şeyler öğrendiğini görmeyi seviyorum ve bu yüzden öğretiyorum

uh advise and advice what is the  difference well advise as you're  

uh tavsiye ve tavsiye fark nedir peki tavsiye edin çünkü

like telling people to do something and advice  is the specific information you're giving them  

insanlara bir şey yapmalarını söylemekten hoşlanıyorsunuz ve tavsiye onlara verdiğiniz özel bilgidir

why don't you do a podcast explain the meanings of  different words on different topics uh I do have a  

neden bir podcast yapmıyorsunuz farklı konularda farklı kelimelerin anlamlarını açıklıyorsunuz uh ben bir

podcast and I've covered that uh like stuff like  that before but we all the the information about  

podcast'im var ve buna benzer şeyleri daha önce ele aldım ancak

uh how to learn and all the specific the like the  stuff that gets you fluent we've already done all  

uh nasıl öğrenileceğiyle ilgili tüm bilgileri ve sizi akıcı hale getiren tüm belirli şeyleri zaten yaptık

that it's all finished for people in fluent for  Life uh so I don't really need to go back and  

her şey için bitti insanlar Hayat için akıcıdır, bu yüzden gerçekten geri dönüp   ve bu bilgiyi elde etmeye yardım etmek  isteyen insanlar

and do all that for the people who would like  help to get that information and they want to  

için tüm bunları yapmama gerek yok ve onlar

get it systematically and get fluent very quickly  that's what we do in that but I don't really need  

bunu   sistematik olarak almak ve çok hızlı bir şekilde akıcı hale gelmek istiyorlar bizim bu işte yaptığımız şey bu ama buna gerçekten ihtiyacım yok bu

to this is why I actually don't spend a lot  of time making uh YouTube videos about like  

yüzden kelime öğrenmek gibi şeyler hakkında uh YouTube videoları hazırlamak için çok fazla zaman harcamıyorum

learning vocabulary and stuff I suppose I could do  a few more this one I just thought it would be an  

sanırım bu videodan birkaç tane daha yapabilirim ilginç bir yol olacağını düşündüm

interesting way to combine vocabulary learning  with the principle of learning English as a  

kelime öğrenimini İngilizce'yi birinci dil olarak öğrenme ilkesiyle birleştirmek için,

first language so hopefully you have enjoyed this  video but a lot of the vocabulary stuff on YouTube  

umarım bu videoyu beğenmişsinizdir, ancak YouTube'daki kelime dağarcığının çoğu

already is like here are some grammar points  or here is I don't know 10 phrases for travel  

zaten şu şekildedir: işte bazı gramer noktaları veya işte seyahat için bilmiyorum 10 kelime öbeği

or it's you know whatever something like that but  often it's not it's not very memorable for people  

ya da her neyse bunun gibi bir şey ama çoğu zaman değil, insanlar için pek akılda kalıcı değil

because usually like learning something with  a YouTube video even watching one of my videos  

çünkü genellikle bir YouTube videosuyla bir şeyler öğrenmek hatta benim videolarımdan birini izlemek

I think they're good videos but you still need  a lot more review to remember that information  

gibi   Bence bunlar iyi videolar ama yine de hatırlamak için  çok daha fazla incelemeye ihtiyacınız var o bilgi

uh let's see uh yolks was asking how can I improve  my pronunciation I usually get Frederick if you  

uh sarısı telaffuzumu nasıl geliştirebilirim  diye soruyordu. Genellikle Frederick'i alıyorum, eğer

click on the link in the description below this  you can get that app and this is where you can  

aşağıdaki açıklamadaki bağlantıya tıklarsanız bu o uygulamayı edinebilirsiniz ve burası

actually listen to me pronounce words and teach  you the rules of pronunciation step by step so you  

kelimeleri telaffuz etmemi gerçekten dinleyebileceğiniz ve size öğretebileceğiniz  yer telaffuz kurallarını adım adım uygulayın, böylece   bunu yapmaya çalışıyorsanız

will sound more like an American English speaker  if you're trying to do that but that's how you  

daha çok Amerikan İngilizcesi konuşan biri gibi konuşabilirsiniz, ancak dili bu şekilde

should be learning the language and it will also  also help you understand how to connect words in  

öğrenmelisiniz ve ayrıca  cümlelerde sözcükleri nasıl bağlayacağınızı anlamanıza da yardımcı olacaktır

sentences uh do we need to learn the IPA in order  to give us a sound like a native English speaker  

uh do bize anadili İngilizce olan biri gibi bir ses vermek için IPA'yı öğrenmemiz gerekiyor

uh no uh when often we will get questions like  this like do I need to do this like ask yourself  

uh hayır uh ne zaman  bunun gibi sorular alacağız, bunu kendime sormam gerekiyor mu, kendinize

does a native do that so most native speakers do  not know the International Phonetic Alphabet and  

sorun   anadili İngilizce olan çoğu kişi bunu yapmaz mı? Uluslararası Fonetik Alfabeyi biliyorum ve

that means you don't need to know that either it  might be helpful some people like knowing that  

bu, bilmenize gerek olmadığı anlamına gelir bazı    bu bilgileri bilmek gibi  yardımcı olabilir,

information but for me I'd rather just go directly  to the language I don't want to go IPA to Japanese  

ancak benim için doğrudan  dile gitmeyi tercih ederim IPA'dan Japoncaya gitmek istemiyorum

I want to go directly to Japanese and learn it the  same way a native speaker would learn it foreign  

Doğrudan Japonca'ya gitmek ve ana dili İngilizce olan birinin yabancı dilden öğreneceği şekilde öğrenmek istiyorum

could you please repeat the name of your site  slower just click on the link in the description  

lütfen sitenizin adını daha yavaş tekrarlayabilir misiniz  sadece

below this video so englishany1.com is the site  but you can find the links right below this video  

bu videonun altındaki açıklamadaki bağlantıya tıklayın   bu nedenle site englishany1.com'dur ancak siz bu videonun hemen altındaki bağlantıları bulabilir

are you watching Demon Slayer uh no I don't  no I haven't I know the uh that's uh I think  

Demon Slayer izliyor musun uh hayır izlemedim  hayır bilmiyorum uh bu uh sanırım

um the Japanese but yeah I've heard of that and  I know it's popular but no I'm actually like  

um Japonlar ama evet bunu duydum ve popüler olduğunu biliyorum ama hayır Aslında

reading Doraemon right now so that's a another  Japanese comic this other thing a Demon Slayer  

şu anda  Doraemon okumaktan hoşlanıyorum, yani bu başka bir Japon çizgi romanı, bu diğer şey bir Demon Slayer

began as a comic as well but yes I'm sure in the  future I will I will get to something like that  

bir çizgi roman olarak başladı ama evet eminim gelecekte  böyle bir şeye geleceğim

right teacher let's see Mom it says why do  Learners tend to start thinking about how to  

doğru öğretmenim hadi anne görelim Öğreniciler gerçek

build a sentence when they talk or respond in a  real conversation uh you should watch the video  

bir konuşmada konuşurken veya yanıt verirken neden bir cümle kurmayı düşünmeye başlarlar diyor uh videoyu izlemelisiniz bunu

I did uh was that last week I think if you look  for uh just go go back after you finish this one  

about the live uh it's the live videos on our  Channel um what's the name of it though it's  

canlı yayınla ilgili uh bu  Kanalımızdaki canlı videolar um onun adı ne gerçi

like how to connect uh how to connect words  in sentences fluently I forget exactly what  

nasıl bağlanır uh sözcükleri cümlelerde akıcı bir şekilde nasıl birleştiririm videonun başlığının tam olarak ne

the title of the video is but you'll see like  a chain on the video thumbnail and that's where  

olduğunu unuttum ama şöyle göreceksiniz video küçük resminde bir zincir ve işte burada

I'm talking about people not getting fluent in  individual words and phrases and that's why they  

Tek tek kelimeleri ve ifadeleri  akıcı bir şekilde kullanamayan insanlardan bahsediyorum ve bu nedenle   daha

can't make larger sentences so if you can't if you  can't use individual words and phrases fluently if  

büyük cümleler kuramazlar, yani siz yapamıyorsanız tek tek kelimeleri ve ifadeleri akıcı bir şekilde kullanamıyorsanız eğer

you don't feel very confident about that then you  won't be able to use higher level things like a  

bu konuda kendinize pek güvenmiyorsanız, o zaman bir  tümce gibi daha üst düzey şeyleri kullanamayacaksınız,

sentence all right so it's just like having the  pieces of something so a chain uh if you have a  

yani bu tıpkı bir şeyin  parçalarına  sahip olmak gibi, yani bir zincir uh,

weak Link in the chain like a word you don't know  then of course that will break the chain and then  

zincirde   zayıf bir Halkanız varsa gibi bilmediğin bir kelime o zaman elbette bu zinciri kıracak ve sonra

you can't speak fluently for that conversation  or for that sentence I should say all right so  

o konuşma için veya o cümle için akıcı bir şekilde konuşamıyorsun, tamam demeliyim o yüzden

watch that video but it really talks about using  learning vocabulary fluently so you understand  

o videoyu izle ama gerçekten akıcı bir şekilde kelime öğrenmekten bahsediyor, bu yüzden sen anlıyor

and can actually use those things correctly  and automatically in a conversation foreign  

ve bunları yabancı bir konuşmada doğru  ve otomatik olarak kullanabiliyor

hi everybody I am from Indonesia still learning  English it's a great lesson thank you teacher

herkese merhaba, ben Endonezyalıyım, hala İngilizce öğreniyorum, bu harika bir ders teşekkür ederim öğretmenim

oh he hasn't was yeah

oh o değildi evet

[Music]  

[Müzik]

it's a very cute uh well we've got some  Japanese speakers in the house I really  

çok tatlı uh bizde var evde bazı  Japonca konuşanlar ben gerçekten

I really don't mind if you take a breath  or take a break for drinking water yes I  

Su içmek için bir nefes alsanız veya ara verseniz gerçekten umurumda değil evet   keyif

will enjoy I don't have my mint tea today so  I like I like talking I just forget you know

alacağım bugün nane çayı içmeyeceğim bu yüzden seviyorum konuşmayı seviyorum

ah all right so I will recover Olga again  Drew thanks uh because you spend time doing  

ah pekala Olga'yı tekrar kurtaracağım Drew teşekkürler uh çünkü

everything to prepare the class and it is a  treasure furthermore it is fun you are very  

sınıfı hazırlamak için her şeyi yaparak zaman harcıyorsunuz ve bu bir hazine ayrıca eğlenceli siz

patient with all of us very thankful now it's  my pleasure pronunciations I think why answer  

hepimize karşı çok  sabırlısınız şimdi bu benim zevkim telaffuzlar düşünüyorum neden cevap

that question already please take care of  your throat yes I'll be okay I don't see  

bu soru zaten lütfen  boğazınıza dikkat edin evet iyi olacağım anlamıyorum   Aslında

I don't actually spend a lot of my day talking  usually I'm reading things or or learning or on  

günümün çoğunu konuşarak geçirmiyorum genellikle bir şeyler okuyorum veya veya öğreniyorum veya

the computer doing something so I don't like this  is my like I do all of my talking at one time and  

bilgisayarda bir şeyler yapıyorum bu yüzden yapmıyorum ' böyle benim tarzım tüm konuşmamı bir seferde yapıyorum ve

then the rest of the day I won't say much laughs  uh let's see how can we apply NVR on our own so  

günün geri kalanında pek gülmeyeceğim uh hadi NVR'yi kendi başımıza nasıl uygulayabileceğimizi görelim yani

you're talking about naturally varied review I'm  guessing um if you watch the the video about uh  

doğal olarak değişen incelemeden bahsediyorsunuz Tahminimce  um

making espresso that's one way to do it so go back  that's another video you can watch on our Channel  

espresso yapmanın bir yolu bu yapmakla ilgili videoyu izlerseniz geri dönün  bu, Kanalımızda izleyebileceğiniz başka bir video

um so uh just to explain to everybody so naturally  varied review this is how we're trying to get lots  

um umh sadece herkese çok doğal çeşitli inceleme açıklamak için işte böyle yapıyoruz' çok

of input uh the example with remote is one example  of naturally varied review with my daughter so she  

fazla girdi elde etmeye çalışıyoruz uh uzaktan kumandalı örnek, kızımla doğal olarak çeşitli incelemelerin bir örneğidir, bu nedenle o

learns remote control and she just knows well  the name of this thing is just remote but that  

uzaktan kumandayı öğrenir ve bu şeyin adının sadece uzak olduğunu çok iyi bilir, ancak bu

doesn't mean anything to her yet it's only when  she gets another example of like a remote island  

onun için henüz bir şey ifade etmez ancak uzak bir ada gibi başka bir örnek aldığında

that she's thinking ah okay like they mean far  away so remote is something that means far like  

ah tamam, demek istedikleri çok  çok uzak, yani uzak

a remote jungle would be far away all right so  notice how like usually if you hear something you  

uzak bir orman çok uzakta olacak demektir düşünür, bu yüzden bir şey duyarsanız genellikle ne kadar ...

get one example it doesn't really help you use  it fluently it's also not very memorable so my  

bir örnek, akıcı bir şekilde kullanmanıza gerçekten yardımcı olmuyor, aynı zamanda çok akılda kalıcı değil, bu nedenle

daughter or both of them they hear the word remote  over and over and over again because I'd say like  

kızım veya her ikisi de uzaktan kumanda kelimesini tekrar tekrar duyuyorlar çünkü şunu söyleyebilirim ki

you know change the channel or put the remote down  or whatever but hearing remote Islands or remote  

bilirsiniz kanalı değiştirin veya uzaktan kumandayı yerine koyun aşağı veya her neyse ama uzak adaları veya uzak

lands that helps them actually understand and make  that connection so when you want to get naturally  

diyarları duymak, bu bağlantıyı gerçekten anlamalarına ve kurmalarına yardımcı olur, böylece

varied review by yourself so this is what we do  in fluid for life but if you're not in the program  

kendi başınıza doğal olarak çeşitli incelemeler almak istediğinizde, bu yüzden ömür boyu akıcı bir şekilde yaptığımız şey budur, ancak programda değilseniz,

you can just try to try to do this by yourself  uh the only difficult thing is where you need  

siz bunu kendi başınıza yapmayı deneyebilirsiniz uh tek zor şey,

to get lots of explanations about something so if  you don't understand the vocabulary it's really  

bir şey hakkında   çok sayıda açıklama almanız gerektiğidir, bu nedenle kelime dağarcığını anlamıyorsanız,

valuable to have a teacher there you can learn  much faster that way but if you're doing it by  

orada bir öğretmeninizin olması gerçekten değerlidir, bu şekilde  çok daha hızlı öğrenebilirsiniz ancak   kendi başınıza yapıyorsanız,

yourself you can with enough review get get that  understanding the same way natives are getting it  

yeterince gözden geçirerek bunu yerlilerin anladığı şekilde anlayarak elde edebilirsiniz

so I gave you one example of that in the espresso  video so watch that video is this live now says  

bu yüzden size espresso  videosunda bunun bir örneğini verdim, bu yüzden videoyu izleyin bu canlı şimdi

slimy yes it is but it's almost not live anymore  and then people can come back and watch it later  

sümüksü diyor evet öyle ama artık neredeyse canlı değil ve ​​ardından insanlar geri gelip daha sonra

all right when is the next live Drew can you  tell me uh probably next Monday yes a remote  

izleyebilir   tamam bir sonraki canlı yayın

job excellent excellent usage of that remote job  but notice how like each time you get that so  

ne zaman bunu anlayın

the first time I've given this example before but  if I put some uh flash cards on the on the board

bu örneği daha önce ilk kez verdim ama tahtaya bazı flash kartlar koyarsam

and I'm trying to teach you a new language  like an alien language or something

ve size yeni bir dil öğretmeye çalışırsam uzaylı dili veya benzeri bir şey,

so let's say I draw this

diyelim ki bunu

so I am a teacher in a classroom and I said  well I'd say this is we'll just call this a  

şöyle çiziyorum Ben bir sınıfta öğretmenim ve dedim ki buna sadece

an Ugg Ugg so I show you a flash card and I  say Ugg and then like your your brain doesn't  

bir   Ugg Ugg diyeceğiz, bu yüzden size bir bilgi kartı gösteriyorum ve Ugg diyorum ve sonra sanki beyniniz

really know for sure you're you're still you've  learned something okay I associate this picture  

gerçekten bilmiyor eminim hala bir şey öğrendin tamam bu resmi

with this sound but I still don't know 100  what that means so if you can think about like  

bu sesle ilişkilendiriyorum ama bunun ne anlama geldiğini hala 100 bilmiyorum yani

a Target being here like I can think and maybe it  means it could mean airplane it could mean flying  

bir Hedefin burada olduğunu düşünebiliyorsan benim düşünebileceğim gibi ve belki de uçak anlamına gelebilir, uçmak anlamına gelebilir

it could mean a vehicle it could mean a shape it  could mean lots of different things so it's only  

bir araç anlamına gelebilir, bir şekil anlamına gelebilir birçok farklı anlama gelebilir, bu nedenle yalnızca   size

when I give you more examples that you really feel  very confident your your confidence increases and  

daha fazla örnek verdiğimde gerçekten kendinizden çok  emin hissedersiniz, güveniniz artar ve

your doubt decreases so you can use that thing  so if I give you another example like this one

şüpheniz azalır, böylece o şeyi kullanabilirsiniz bu yüzden size bunun gibi başka bir örnek verirsem

and this is also Ugg now you're like oh  like will that that changed something in  

ve bu da Ugg şimdi diyeceksiniz ki bu, zihninizdeki bir şeyi değiştirecek mi tıpkı

your mind just like this remote example so we  have remote control remote island remote work  

bu uzak örnek gibi yani uzaktan kumandamız var uzaktan ada uzaktan çalışması

it's like ah okay we're talking about far away  so this one oh I bet I bet he means some kind  

bu ah tamam çok uzaklardan bahsediyoruz yani bu oh bahse girerim bir

of vehicle or Transportation or something  like that I gave you another flash card  

tür araç veya Ulaşım veya buna benzer bir şey demek istiyor sana başka bir flash kart verdim

here's a boat there's Ugg also okay we're  talking about Transportation or Vehicles all  

işte bir tekne var Ugg da tamam Ulaşımdan bahsediyoruz veya Araçlar

right so you become more confident each time  you get an example this is a basic physical  

pekala, böylece her örnek aldığınızda kendinize daha çok güvenirsiniz, bu çocuklara verebileceğiniz temel bir fiziksel

example that you might give to kids but it's  the same thing with the remote example as well  

örnektir, ancak uzak örnekle de aynı şey   tamam

all right ugh yes so I don't want anyone to come  to the video later and think I'm teaching them  

ugh evet, bu yüzden kimsenin gelmesini istemiyorum videoyu daha sonra açın ve onlara

some English this is not English this doesn't  mean anything but I can demonstrate this using  

biraz İngilizce öğrettiğimi düşünün, bu İngilizce değil, bu hiçbir şey ifade etmez, ancak bunu,

like an alien language about how people process  information so if I tell you something and a  

insanların bilgiyi nasıl işlediği hakkında bir yabancı dil gibi kullanarak gösterebilirim, böylece size bir şey söylersem ve

teacher a teacher understands so they don't they  don't really like think about it very much so the  

bir öğretmen öğretmen anlar bu yüzden onlar bunun hakkında pek düşünmeyi pek sevmiyorlar bu yüzden

teacher understands like Ugh don't you remember  like what is Ugg but really the student is like  

öğretmen şunu anlıyor: Ugh, Ugg'un ne olduğunu hatırlamıyor musun ama gerçekten öğrenci şöyle:

uh I'll feel bad like the teacher will feel bad if  I don't remember this you know like I'll look like  

Bunu hatırlamıyorum, biliyorsun,

a stupid student if I don't remember and so nobody  says anything so the teacher doesn't say anything  

eğer hatırlamazsam aptal bir öğrenci gibi görüneceğim ve bu yüzden kimse bir şey söylemiyor, bu yüzden öğretmen bir şey söylemiyor

the student doesn't say anything and then no  learning really happens okay so people forget what  

öğrenci hiçbir şey söylemiyor ve sonra hiçbir öğrenme olmuyor, tamam mı? yani insanlar ne

they're learning but as you get if you spend a  bit more time with something I promise you if you  

öğrendiklerini unuturlar, ancak bir şey    biraz daha fazla zaman  harcarsanız, size söz veriyorum

spend a little bit more time with things you will  feel much more confident about them and that's how  

biraz daha fazla  zaman  harcarsanız, onlar hakkında kendinize çok daha fazla güvenirsiniz ve bu şekilde

you will speak fluently it's not about trying to  repeat things like I go in a conversation and I  

akıcı bir şekilde konuşabilirsiniz. bir sohbete giriyorum ve

try to use the word Ugg I won't feel confident  about that if I don't first understand what it  

Ugg kelimesini kullanmaya çalışıyorum gibi şeyleri tekrar etmeye çalışmakla ilgili değil. Önce ne anlama geldiğini anlamazsam bu konuda kendime güvenmem   tamam,

means all right so this is why I want to spend  a lot of time really feel confident really  

bu yüzden çok  harcamak istiyorum zaman gerçekten

understand that thing well and then naturally  I will want to speak okay so fluency comes with  

o şeyi iyi anladığınızdan gerçekten emin olun ve sonra doğal olarak tamam konuşmak isteyeceğim, bu nedenle akıcılık   dili anlamayla birlikte gelir

the understanding of the language it's not by you  trying to repeat words and phrases to other people  

diğer insanlara kelimeleri ve deyimleri tekrar etmeye çalışmanız

and you can feel it in your mind you can feel the  the Improvement in your mind when you're like Ah  

ve bunu zihninizde hissedebilirsiniz Ah gibi olduğunuzda zihninizdeki İyileşmeyi hissedebilir,

that's the aha moment the aha moment where you  actually feel yourself understanding something  

işte o aha anı, gerçekten bir şeyi anladığınızı hissettiğiniz aha anı,

ah now I get it okay when you have that feeling  then you're ready to speak all right but you don't  

ah şimdi anlıyorum tamam, o duyguya sahip olduğunuzda, o zaman konuşmaya hazırsınız tamamdır ama siz

need to force yourself to speak before that the  speech is the result of understanding like this  

önce kendinizi konuşmaya zorlamanıza gerek yok konuşma bu şekilde anlamanın sonucudur   pekala

all right everybody get that hopefully this  makes sense but this is how you learn English  

herkes anlar ki umarım bu mantıklıdır ama İngilizceyi bu şekilde öğrenirsiniz

uh like notice in a in a regular like everyday  uh conversation or the way like native Native  

uh gibi normal bir günlük gibi normal bir konuşmada veya tıpkı yerli      yerli

children would be learning they might just get one  example so they hear their parents talking about  

çocukların sadece bir  örnek alabileceklerini öğrenecekleri için

something like Ugh okay uh and maybe they don't  really know what's what that is but maybe two  

Ugh tamam uh gibi bir şey hakkında konuşurken ebeveynlerini duyarlar ve belki bunun ne olduğunu gerçekten bilmezler ama belki iki

weeks later they get another example and maybe  three weeks later they get another example and  

hafta sonra başka bir örnek alırlar ve üç haftalar sonra başka bir örnek alırlar ve

then finally that it took like a month for them  to really understand what that meant but it's it's  

sonunda bunun ne anlama geldiğini gerçekten anlamaları bir ay kadar sürdü, ancak bu

not the the actual length of time it's just when  they got these examples so if I can give you three  

gerçek süre değil, tam bu örnekleri aldıkları zaman, bu yüzden size ilk

examples at the same time that's where you will  feel very confident about that so this is why we  

başta üç   örnek verebilirsem aynı zamanda bu konuda kendinden emin hissedeceksin, bu yüzden

do this in Frederick as well so in the app there  are four different icons for each of the words  

bunu Frederick'te de yapıyoruz, bu yüzden uygulamada her kelime için dört farklı simge var

okay so when you're going through them  you might see the first icon and like oh  

tamam, bu yüzden onları incelerken ilkini görebilirsin simgesi ve like oh

I don't really know what that means but as you  look at a couple and maybe you can even get a  

Bunun ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyorum ama bir çifte baktığınızda ve belki de

few more by yourself that will really help  you understand the vocabulary like a native  

birkaç tane daha elde edebilirsiniz, bu gerçekten yerel bir dil gibi kelime dağarcığını anlamanıza yardımcı olur   tamam

okay what 100 likes 100 likes congratulations  all right thank you yes we need millions of  

ne 100 beğeni 100 beğeni tebrikler hepsi doğru teşekkür ederim evet milyonlarca beğeniye ihtiyacımız var

likes [Laughter] we've got to get millions of  viewers first let's see what the pterodactyl from  

[Gülüşmeler] önce milyonlarca izleyici elde etmeliyiz   Tayvan'dan gelen pterodaktilin ne olduğunu görelim

Taiwan nice to see you here all right uh Julia is  it okay to study English by watching cartoons like  

sizi burada görmek güzel pekala Julia Peppa Pig gibi çizgi filmler izleyerek İngilizce çalışmakta sorun var mı altyazısız film

Peppa Pig can I improve my English by watching  movies without subtitles yeah so remember the  

izleyerek İngilizcemi geliştirebilir miyim evet, bu yüzden

the goal is first to understand the language and  then get lots of examples that's it so if you're  

hedefin önce dili anlamak ve ardından birçok örnek elde etmek olduğunu unutmayın, bu nedenle

watching Peppa Pig or whatever other movies you  want to watch it doesn't matter about subtitles  

Peppa Pig veya başka hangi filmleri izlemek istiyorsanız izlemiyorsa öyle değil altyazılar önemli değildir

you should really be watching it with English  subtitles rather than using your native language  

ana dilinizi kullanmak yerine gerçekten İngilizce  altyazılı izlemelisiniz   bu nedenle                                      ...

so you don't want translations in what you're  learning but you should be getting if you need to  

read that's certainly fine sometimes I will watch  Japanese things and have the subtitles in Japanese  

ve Japonca altyazıları var

and it's actually interesting like in Japan  there's so much text on the screen for Japanese  

ve aslında Japonya'daki gibi ekranda Japon    Japon TV için o kadar çok metin var ki

TV that's Pride one of the reasons why people  become good readers because they just see the  

Gurur, insanların iyi okuyucular olmasının nedenlerinden biridir çünkü

vocabulary again and again written on the screen  have had something very different from English  

ekranda tekrar tekrar yazılan kelime dağarcığını görürler bir şeyler görmüşlerdir İngiliz   televizyonundan çok farklı

television but yes so use English subtitles if  you want to use subtitles that's fine but yeah  

ama evet bu yüzden altyazı kullanmak istiyorsanız İngilizce altyazı kullanın, sorun değil ama evet

watch cartoons watch stuff for Peppa Pig actually  a lot a lot of people especially people who follow  

çizgi film izleyin, aslında Peppa Pig için şeyler izleyin pek çok kişi, özellikle   Kanalımı    takip eden kişiler

my Channel or other people uh who know a lot of  English but don't speak it's really because they  

veya çok şey bilen diğer kişiler İngilizce ama konuşmuyorlar çünkü gerçekten

don't know the language well enough and so they  would really benefit from watching Peppa Pig or  

dili yeterince iyi bilmiyorlar ve bu yüzden Peppa Pig'i veya

other things that have maybe the the vocabulary  is a little bit easier but it really covers the  

kelime dağarcığı olan  diğer şeyleri izlemekten gerçekten faydalanabilirler .

basics very well so people might worry about do I  say in or on or like is my pronunciation correct  

bu nedenle insanlar telaffuzumun doğru olup olmadığı konusunda en veya söylediğim veya beğendiğim  konusunda endişelenebilir

but if you focus on the basics and get a lot of  that a lot of those examples like for me even  

ancak temel bilgilere odaklanırsanız ve bu örneklerin çoğu benim için   gibi

learning Japanese I still go back to reviewing  the basics sometimes if I'm like yeah I wonder  

Japonca öğrenirken bile bazen yine de temel bilgileri gözden geçirmeye geri dönerim evet gibiysem merak ediyorum

if I'm using that correctly and I'll go back and  get a whole bunch of examples for something then  

bunu doğru kullanıp kullanmıyorum ve geri dönüp  bir şey için bir sürü örnek alacağım o

like ah okay now I'm feeling confident about  that thing and now like when I feel confident  

zaman   ah tamam şimdi kendime güveniyorum o şey hakkında kendime güveniyorum ve şimdi kendime güvendiğimde gibi

that I'm in the conversation and I feel much more  in control and I'm able to enjoy myself much more

sohbetin içindeyim ve kontrolün çok daha fazla bende olduğunu hissediyorum ve kendimden çok daha fazla keyif alabiliyorum, tamam,

all right hopefully that makes sense all right  Mohammed says so does that mean we should take  

umarım bu mantıklıdır, pekala Muhammed öyle diyor, bu zaten

the words that we already know and spend time  to understand them or we just need to do that  

bildiğimiz   kelimeleri alıp zaman harcamamız gerektiği anlamına mı geliyor? onları anlamak için veya bizim bunu yapmamız gerekiyor

with new words it's just any anything that you  don't feel confident about using so if you're  

yeni kelimelerle kullanmak konusunda kendinize güvenmediğiniz herhangi bir şey.

in a conversation Muhammad uh and and you there's  a word you want to say but you don't watch or you  

izlemezsen

don't uh or you still feel nervous about saying  that then you should review that vocabulary if  

yapmazsın veya bunu söylemek konusunda hala gergin hissediyorsan o zaman

you already know the vocabulary and you use it  well then use it you know you don't have to feel  

kelime dağarcığını zaten biliyorsan ve onu iyi kullanıyorsan  o kelime dağarcığını gözden geçirmelisin  o zaman kullan, bunun için kendini kötü hissetmene   gerek olmadığını biliyorsun

bad about that but just review what you need  to review uh but don't watch Teletubbies yes so  

ama sadece gözden geçirmek için neye ihtiyacın olduğunu gözden geçir ama Teletubbies'i izleme evet yani

Teletubbies is probably going to give uh I don't  even know if they use there I think there is some  

Teletubbies muhtemelen verecek ah orayı kullanıp kullanmadıklarını bile bilmiyorum bence bebekler

regular English in that don't watch stuff for  babies because there's a lot of stuff that like  

için şeyler izlemeyen bazı normal İngilizceler var çünkü var gibi pek çok şey   gibi

it's like like even even like too low sometimes  it's just like baby talk in in words uh or in  

hatta çok düşük gibi bazen

like stuff for really little kids but something  for kindergarteners is really good I like the  

gerçekten küçük çocuklar için kelimelerle bebek konuşması gibi ama anaokulları için bir şeyler gerçekten çok iyi

stuff my kids watch you know they'll watch uh  like like Peppa Pig is a good example actually

Çocuklarımın izlediği şeyleri seviyorum, bilirsiniz onlar' Uh Peppa Pig gibi iyi bir örnekmiş gibi izleyeceğim aslında

but yeah I mean unless you just like watching  the Teletubbies themselves like like walking  

ama evet demek istediğim Teletubbies'i izlemekten hoşlanmıyorsanız etrafta dolaşmak gibi

around you know it's funny that show is still on  they tell it's amazing all right what time is it  

komik olduğunu biliyorsunuz o şovun hala devam ediyor harika olduğunu söylüyorlar tamam saat kaç   pekala

all right now it's time to shut it down uh but  hopefully you guys have enjoyed this guys to show  

şimdi kapatmanın zamanı geldi ama umarız çocuklar

your support by liking this video If you learned  something from the teachers the precious Channel  

bu videoyu beğenerek desteğinizi göstermekten keyif almışsınızdır Değerli Kanalın öğretmenlerinden bir şey öğrendiyseniz

yes uh Eunice and I do appreciate people giving  me like challenging me on ideas and if they're  

evet uh Eunice ve ben insanlara fikirler konusunda bana meydan okumaktan hoşlananları takdir ediyorum ve eğer

thinking like well I don't know if this works or  is this like a provable thing is this guy serious  

iyi düşünüyorlar, bunun işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum veya bu kanıtlanabilir bir şey mi bu adam ciddi mi   evet

can you really become a better speaker without  speaking yes all right but I encourage you to  

konuşmadan gerçekten daha iyi bir konuşmacı olabilir misiniz?

try these things for yourself hopefully at the  beginning of this video you should already have  

bu videonun başında,

learned some of these things and you felt much  more confident maybe you've heard them before but  

bunlardan bazılarını öğrenmiş olmanız gerekirdi ve kendinizi çok   daha   daha   daha  önce duymuşsunuzdur, ancak

now you feel even more confident because again  as you get more examples of something you will  

şimdi   daha fazla kendinize güveniyorsunuz çünkü yine bir şey hakkında daha fazla örnek aldıkça

feel more confident you will feel less doubt about  these particular words and phrases and that's what  

daha  emin hissedeceksiniz. bu belirli kelimeler ve deyimler hakkında daha az şüpheye kapılmayın ve bu,

will allow you to use them fluently and I'm trying  to help you feel motivated and excited to speak by  

onları akıcı bir şekilde kullanmanıza izin verecektir ve ben,

uh by really just understanding the language like  a native when you do that you will feel much more  

gerçekten sadece dili bir ana diliniz gibi anlayarak, hissedeceğinizi hissedeceğiniz şekilde, konuşmak için motive ve heyecanlı hissetmenize yardımcı olmaya çalışıyorum. çok daha fazla

confident uh let's see Nikita from Nikita you  are so amazing I use your strategies to gain  

kendinden emin uh görelim Nikita'dan Nikita sen o kadar harikasın ki stratejilerini

confidence in English speaking that really works  glad to hear yeah again this is the same thing  

gerçekten işe yarayan İngilizce konuşma konusunda güven kazanmak için kullanıyorum  evet tekrar duyduğuma sevindim  bu

you're doing to learn your English or to learn  your native language uh it's the same thing you're  

İngilizce öğrenmek veya ana dilini öğrenmek için yaptığın şeyin aynısı Akıcı bir konuşmacı

doing to learn English if you want to become  a fluent speaker greetings from the red planet  

olmak istiyorsanız İngilizce öğrenmek için yaptığınız şeyin aynısı kızıl gezegenden selamlar

yes got a lot of people actually we have a lot of  people from uh outer space watching today's video  

evet birçok insan var aslında bugünün videosunu izleyen uzaydan birçok insan var

we got somebody from plan X I think a few people  from Mars maybe somebody on the moon I think uh  

plandan birileri var X Sanırım Mars'tan birkaç kişi belki de Ay'da biri bence uh

Sardis says do you still live in Japan yes I'm  in Nagasaki Japan right now learning English  

Sardis diyor ki hala Japonya'da mı yaşıyorsunuz evet şu anda  Nagazaki Japonya'dayım

with those little animals isn't too childish  I think yes remember don't don't be a snob all  

o küçük hayvanlarla İngilizce öğreniyorum   çok çocukça değil bence evet hatırla yapma züppelik yapma

right a snob is like well I'm not watching Peppa  Pig because that's for kids you know it's like you  

tamam bir züppe iyidir Peppa Pig'i izlemiyorum çünkü bu çocuklar için biliyorsunuz siz

should be watching Peppa Pig it's a really good  show and there are lots of actual adult jokes in  

Peppa Pig'i izlemelisiniz bu gerçekten iyi bir şov ve bu şovda pek çok gerçek yetişkin şakası var

that show all right so if you if you pay attention  like those the the people who make those shows  

pekala, eğer bu şovları yapan insanlar gibi dikkat ederseniz, hem çocuklar hem de yetişkinler

they know how to write a good show that's for  kids and also for adults so there are many many  

için iyi bir şovun nasıl yazılacağını bilirler, bu nedenle

jokes that the kids might not get but the adults  will find them funny and so sometimes my kids are  

çocukların anlamayabileceği ama yetişkinlerin bulacağı pek çok   şaka vardır. komikler ve bu yüzden bazen çocuklarım

watching a show and I laugh at a joke and they  they look at me like what am I laughing at but it  

bir şov izliyor ve ben bir şakaya gülüyorum ve bana neye gülüyorum gibi bakıyorlar ama bunun

was because it was a joke for uh for older people  you will find this in Disney movies a lot actually  

nedeni   yaşlı insanlar için bir şakaydı bunu Disney filmlerinde bulacaksınız çok aslında

I'm from Uzbekistan I love to watch your  videos it really helped me a lot I'm glad  

Özbekistan'lıyım videolarınızı izlemeyi seviyorum bana gerçekten çok yardımcı oldu bunu

to hear it uh when's your next class how is  your schedule please let us know yes I don't  

duyduğuma sevindim bir sonraki dersiniz ne zaman programınız nasıl lütfen bize bildirin evet

really have a schedule for these but you will  probably find me here at this time a week from  

bunlar için gerçekten bir programım yok ama muhtemelen bugünden itibaren bir hafta bu saatte beni burada bulacaksınız, bu

today so next Monday Japanese time if I'm going  to learn English like this I prefer a Donald  

yüzden önümüzdeki Pazartesi Japonca, eğer İngilizceyi böyle öğreneceksem Donald

Duck Mickey Mouse Pluto Walt Disney characters  less Teletubbies yes so pick whatever you like  

Ördek Mickey Fare Pluto Walt Disney karakterlerini Teletubbiler olmadan tercih ederim evet bu yüzden ne istersen onu seç

whatever that is Ninja Turtles uh or you know  whatever anything else you like I used to work  

her neyse Ninja Kaplumbağalar mı ya da bilirsiniz başka ne isterseniz, ben eskiden

as a truck driver and playing your videos while  I drive nice yes as long as you're getting the  

bir kamyon şoförü olarak çalışırdım ve güzel araba sürerken videolarınızı oynardım evet   incelemeyi aldığınız sürece

review get that review you will become a more  confident speaker all right now before I lose  

o incelemeyi alın, kendinize daha çok güvenen bir konuşmacı olursunuz, tamam mı? şimdi

my voice completely I would like to say goodbye  you have a lovely family we can all right thank  

sesimi tamamen kaybetmeden hoşçakal demek istiyorum çok güzel bir ailen var hepimiz çok teşekkür edebiliriz

you very much uh it's been a pleasure helping  you all learn I hope you all have a fantastic  

uh hepinizin öğrenmesine yardımcı olmak benim için bir zevkti umarım hepinize harika bir

day if you would like more help this is what  we do a lot of this stuff is just giving you  

gün geçirirsiniz bu konuda daha fazla yardım isterseniz bizim yaptığımız şey bu şeylerin çoğu size sadece

simple examples but it's telling a lot of  like the theory and how we get fluent like  

basit örnekler vermek ama teori gibi pek çok şeyi ve bunun gibi nasıl akıcı hale geldiğimizi anlatıyor

this but if you'd like help step by step this  is what you can do in fluent for life you can  

ama adım adım yardım isterseniz bu akıcılıkla yapabileceğiniz şeydir hayatım

just click on the link in the description and I  will see you guys all in the next video bye-bye

açıklamadaki bağlantıya tıklamanız yeterli ve  bir sonraki videoda görüşürüz hepiniz hoşçakalın