Live English - Sunday 26th August 2018 - words / fly phrases / awkward moments

so here we go again it is another Sunday

işte yine başlıyoruz, başka bir Pazar

doot-doot-doot so here we go then how are you are you okay it is Sunday and it

doot-doot-doot o yüzden işte başlıyoruz o zaman nasılsın iyi misin bugün Pazar ve

is a very very rainy day can you see the rain has been falling all morning

çok çok yağmurlu bir gün görüyor musun yağmur bütün sabah yağıyor gibi

although it looks as if it's just starting to ease off but a very wet day

görünse de Eğer hava daha yeni hafiflemeye başlıyorsa ama burada Birleşik Krallık'ta çok yağışlı bir günse,

here in the UK I'm not sure what it's like where you are but it is rather damp

nerede olduğunuzdan emin değilim ama bugün oldukça nemli, bu

today so here we go again it's a Sunday it's mr. Duncan hi

yüzden yine başlıyoruz, bugün bir Pazar, Bay. Duncan

everybody how are you today are you okay I hope so are you happy

herkese merhaba bugün nasılsınız iyi misiniz umarım çok mutlusunuzdur

well I really do hope that you are happy welcome to my live stream can I just say

iyi gerçekten umarım mutlusunuzdur canlı yayınıma hoşgeldiniz

first of all for those who are hopping or clicking around YouTube there are no

öncelikle YouTube'da gezinen veya tıklayanlar için

sexy ladies here there are no boxing match is taking place and there is no

seksi bir şey olmadığını söyleyebilir miyim hanımlar burada boks maçı yapılmıyor ve

hate or swearing here so so maybe this isn't for you if that's what you're

burada nefret ya da küfür yok, bu yüzden aradığınız buysa belki bu sizin için değildir

looking for but there's plenty of it on YouTube

ama YouTube'da bolca var

because that's what it's all about these days it's all about the swearing and the

çünkü bu günlerde hepsi bununla ilgili her şey küfür ve

hate because YouTube loves that because it generates lots and lots of lovely

nefretle ilgili çünkü YouTube bunu seviyor çünkü çok ama çok güzel

revenue isn't that nice the live chat is here let's get straight into the live

gelir sağlıyor o kadar da hoş değil canlı sohbet burada hadi doğrudan canlı

chat shall we lots of things to talk about today we

sohbete geçelim mi bugün konuşacak çok şeyimiz var

have mr. Steve here later on as well and you are also welcome on the live chat

bayım . Steve daha sonra burada ve siz de canlı sohbete hoş geldiniz

wow so many people here already we have Alamgir hello Alamgir thanks for joining

vay canına burada çok fazla insan var zaten Alamgir'imiz var merhaba Alamgir bugün bize katıldığınız için teşekkürler

us today I hope the sound is alright I was having some some slight sound

umarım ses iyidir Daha önce bazı hafif ses

problems earlier so I hope you can hear me ok Alamgir well done you are first on

sorunları yaşıyordum bu yüzden umarım siz de beni duyabiliyor musun tamam Alamgir aferin canlı sohbette ilk sensin

the live chat oh well done to you and I think that deserves a lovely round of

oh aferin sana ve bence bu güzel bir alkışı hak ediyor o kadar da

applause

isn't that nice thanks a lot for joining me

hoş değil bana katıldığın için çok teşekkürler

also we have Huang Krang I think you are watching in Vietnam if I'm not mistaken

bizde de Huang Krang var sanırım izliyorsun Vietnam'da yanılmıyorsam

also eleanor blue thunder and francisco and also we have laksa me and also

eleanor blue thunder ve francisco ve ayrıca laksa ben ve ayrıca

belarus er is here hi nice to see you here today as we come towards the end of

belarus er burada merhaba yoğun bir ayın sonuna doğru gelirken bugün sizi burada görmek güzel

a busy month we've done a lot this month for various reasons which I will explain

çok şey yaptık bu ay çeşitli nedenlerle

later on V tats is here as well and also me code watching in a very very hot

daha sonra anlatacağım V tats da burada ve ayrıca çok çok sıcak bir Japonya'da kod izliyorum

Japan so it's very hot where you are mika here it's quite cold in fact just

bu yüzden mika olduğunuz yer çok sıcak burası oldukça soğuk aslında sadece

to prove how cold it is I've actually put my big jumper my big sweater on so

ne kadar soğuk olduğunu kanıtlamak için ben' Aslında büyük kazağımı giydim, bu yüzden

I'm wearing my my very warm jumper yes it's been quite a contrast this week of

çok sıcak tutan kazağımı giyiyorum evet bu hafta sıcaklıklar oldukça zıttı

temperatures and today it's so cold mr. Steve actually put the heating on in the

ve bugün hava çok soğuk Bay. Steve aslında evin ısıtmasını açtı,

house can you believe it late August and we had the heating on in the house

buna inanabiliyor musun Ağustos sonunda ve evde ısıtmayı açtık

amazing Pedro is here hello - Pedro Belmont also Luis hello to you and mr.

inanılmaz Pedro burada merhaba - Pedro Belmont ayrıca Luis size merhaba ve bay.

Steve will be along later on yes don't worry he will be here Eugene is here as

Steve daha sonra yanında olacak evet merak etmeyin o burada olacak Eugene de burada

well hello mr. Duncan and mr. Steve yes he

merhaba bayım. Duncan ve Mr. Steve evet,

will be along for all those mr. Steve fans

tüm bu baylar için birlikte olacak. Steve hayranları

Kevin is here Kevin Cheung who I believe is watching in China please correct me

Kevin burada Çin'de izlediğine inandığım Kevin Cheung, lütfen yanılıyorsam beni düzeltin

if I'm wrong posh Donna is here as well and MS tip

posh Donna da burada ve MS bahşişi

Yannick hello to you and also TS hello TS I was waiting for the

Yannick size merhaba ve ayrıca TS merhaba TS

to GP race but the race is delayed because of heavy rain yes we are having

GP yarışını bekliyordum ama yarış şiddetli yağmur nedeniyle ertelendi evet

the same problem here we are having a lot of rain at the moment here in the UK

aynı sorunu burada yaşıyoruz şu anda burada çok yağmur yağıyor İngiltere'de

also hello to Turkey how are you mr. Duncan Thank You Mavi I'm okay not too

de merhaba Türkiye'ye nasılsınız bayım? Duncan Teşekkürler Mavi ben iyiyim çok

bad thank you also we have Sergio it's very nice to see you here apparently

kötü değil teşekkür ederim bizde Sergio var görünüşe göre seni burada görmek çok güzel

according to I can't find it now oh hello mr. Duncan from Brazil Alvaro and

şimdi bulamıyorum oh merhaba bayım Brezilya'dan Duncan Alvaro ve

also Hassler and tsukete oh hello tsukete is well nice to see you here

ayrıca Hassler ve tsukete oh merhaba tsukete sizi burada

with lots of lovely colorful icons we like your shirt well this isn't a shirt

bir sürü sevimli renkli simgeyle görmek çok güzel gömleğinizi seviyoruz pekala bu bir gömlek değil

this is actually something to keep me warm because it's quite cold today can

bu aslında beni sıcak tutacak bir şey çünkü bugün oldukça soğuk olabilir

you believe it it's it's coming towards the end of August and I'm actually

Ağustos ayının sonuna doğru geldiğine inanıyorsun ve aslında

feeling cold it's true I will never be the first to say hello because I always

üşüyorum bu doğru asla ilk merhaba diyen olmayacağım çünkü her zaman

connect a few minutes later oh don't worry about that Hannah there are far

birkaç dakika sonra bağlanırım oh merak etme Hannah çok

more important things to worry about in life than getting some applause from me

daha önemli şeyler var hayatta benden biraz alkış almaktan daha çok endişelenecek şeyler

trust me Stanislav hello mr. duncan it's very warm and pleasant in Spain oh you

güven bana Stanislav merhaba bay. duncan İspanya'da çok sıcak ve hoş oh

are very lucky there Kunal is here as well lots of familiar faces familiar

orada çok şanslısın Kunal da burada bir sürü tanıdık yüz tanıdık

names if it is your first time here please let me know also we have R Andres

isimler eğer buraya ilk gelişinse lütfen bana da haber ver bizde de R Andres

Arion hello to you watching in I think it's in Madagascar oh okay a very

Arion merhaba izliyorsun sanırım Madagaskar'da oh tamam çok

interesting place you're wearing this sweater yes I am because it's quite cool

ilginç bir yer bu süveteri giyiyorsun evet öyleyim çünkü bugün oldukça havalı

today I know it seems unbelievable because it's still technically it's

biliyorum inanılmaz görünüyor çünkü teknik olarak

still summer but yes I'm wearing my jumper my

hala yaz ama evet üstümde süveterimi

my warm clothing Maddie hello Mahdi from North europe in sweden

sıcak tutan kıyafetlerim Maddie merhaba Mehdi Kuzey avrupa isveç'te

hello to you also town time i might be able to read this in a moment

sana da merhaba şehir zamanı bunu bir anda okuyabilirim belki yağmurun da yağdığı

tan in him watching in thailand where it is also raining you know one of the

tayland'da onu izlerken bronzlaşırım biliyorsun

things i love i love sometimes about the rain is when you get when you get the

sevdiğim şeylerden biri de bazen yağmurla ilgili ne zaman geldiğindir

actual rain falling in a tropical place when the with the rain falls in a

tropikal bir yere yağan gerçek yağmuru alıyorsunuz, yağmur

tropical place it always feels very nice very welcome even so I do I do like the

tropikal bir yere yağdığında, her zaman çok hoş hissettiriyor, öyle olsa bile,

feeling of rain when it falls in a tropical place I really like that very

yağmurun tropikal bir yere yağdığı hissini gerçekten seviyorum, bunu gerçekten çok seviyorum

much but as you can see outside today it's not so nice we are having quite a

çok ama dışarıda görebileceğiniz gibi bugün o kadar da hoş değil çok

lot of rain in fact I think it started raining again outside so we are having a

fazla yağmur yağıyor aslında sanırım dışarıda tekrar yağmur yağmaya başladı bu yüzden oldukça fazla yaşıyoruz

lot of rather I think you might say unpleasant weather today I think so and

bugün hava kötü diyebilirsiniz bence öyle ve

it's also very cool I still can't believe it

öyle ayrıca çok havalı hala inanamıyorum

I'm actually wearing my my jumper at the moment my sweater so some people will

şu anda kazağımı giyiyorum o yüzden bazı insanlar

call this jumper jumper it is something made of wool you might

bu kazağa kazak diyecek yünden yapılmış bir şey

not be able to see the detail but the surface of this jumper or sweater is a

detayını göremeyebilirsin ama yüzeyini göremeyebilirsin Bu süveter veya süveter

little bit like a sheep it feels very much like a sheep mr. Steve always says

biraz koyun gibi, çok koyun gibi hissettiriyor bay. Steve her zaman

that this jumper looks like I am a black sheep which is by the way an expression

bu süveterin ben bir kara koyun gibi göründüğünü söyler, bu arada İngilizce'de bir ifadedir, yani

in English did you know that so if you are a black sheep it means you are an

eğer bir kara koyunsanız bunun

embarrassment normally connected to family affairs

normalde aile meseleleriyle bağlantılı bir utanç kaynağı olduğunuz anlamına geldiğini biliyor muydunuz,

so we might describe someone as being the black sheep

bu yüzden birini şöyle tanımlayabiliriz: ailenin kara koyunu olmak

of the family it means they are the embarrassment or they are the person who

demek ki onlar utanç kaynağı onlar ya da

has bought they've brought shame on the family so yes we can use that in quite a

satın alan kişi onlar aileye utanç getirdiler bu yüzden evet bunu

few ways last week we were asked if we could do some fly

birkaç şekilde kullanabiliriz geçen hafta bize biraz yapıp yapamayacağımız soruldu sinek

idioms because we were talking about flies last Wednesday for various reasons

deyimleri çünkü geçen Çarşamba çeşitli nedenlerle sineklerden bahsediyorduk

and so I thought it would be a good idea to have some phrases some words and

ve bu yüzden sineklerle veya sineklerle bağlantılı bazı ifadeler ve ifadeler kullanmanın ve

expressions connected to flies or connected with flies and flying back to

the live chat Muhammad Ali bori is watching in Iraq yes we have quite a lot

Muhammed Ali bori'nin izlediği canlı sohbete geri dönmenin iyi bir fikir olacağını düşündüm. Irak'ta evet,

of people watching in Iraq to be honest quite a few also Irene says you look

Irak'ta izleyen epeyce insan var, dürüst olmak gerekirse, epeyce az sayıda da Irene

very elegant today oh thank you very much for that Maria is here as well

bugün çok zarif göründüğünü söylüyor oh bunun için çok teşekkür ederim Maria da burada

hello Maria in Sicily it is cloudy and windy but warm Oh

merhaba Maria Sicilya'da hava bulutlu ve rüzgarlı ama sıcak Ah

Jamelia hello Jamelia yes it looks as if the garden is going to start to turn

Jamelia merhaba Jamelia evet, bahçe

green again especially the grass because it's been it's been really badly burnt

yeniden yeşermeye başlayacak gibi görünüyor, özellikle çimler çünkü yaz aylarında çok kötü bir şekilde yandı

during the summer months because we have had so much sunshine can you believe it

çünkü çok fazla güneş ışığı aldık, buna inanabiliyor musunuz,

satury know is also here hello mr. Duncan it's chilly in the UK yes it is

doymak bilmez burada da var Merhaba bayım. Duncan Birleşik Krallık'ta hava soğuk evet,

your jumper fits you well do you mean fit or do you mean suit you might say

kazağınız size

that my jumper suits me suits me or fits well so yes at the end of August it is

started to be a little cold and here we say the weather has broken yes do you

çok yakışıyor. soğuk ve burada hava bozdu diyoruz evet sen

Matt you might say that summer has broken here in the UK so it would

Matt burada Birleşik Krallık'ta yazın kırıldığını söyleyebilirsin yani

appear that we have a lot of rain on the way unfortunately

yolda çok yağmur yağıyormuş gibi görünebilir ne yazık ki

Mustafa Khaled says I do not understand you I do not understand you sorry to

Mustafa Khaled seni anlamıyorum diyor ben anlamıyorum anlıyormusun Mustafa ya üzüldün bu

hear that Mustafa there are live subtitles by the way under the screen if

arada ekranın altında canlı altyazı var bu arada eğer

you are lucky you can actually see the live subtitles under the screen oh I

şanslıysan ekranın altındaki canlı altyazıları da görebilirsin oh

remember your lessons that you made in October when you said rain rain go away

ekimde yaptığın dersleri hatırlıyorum yağmur yağmur git demiştin

please come back another day yes that's what I'm thinking today to be

lütfen gel başka bir gün evet bugün bunu düşünüyorum

honest that is actually the thought I'm having on my mind right now Pedro says

dürüst olmak gerekirse şu anda aklımdaki düşünce bu aslında Pedro

Duncan do you like the Bee Gees yes I like the Bee Gees because I grew up when

Duncan'a Bee Gees'i seviyor musun evet Bee Gees'i seviyorum çünkü Bee ne zaman büyüdüm

the Bee Gees the pop group were very popular during the late 1970's and early

Gees pop grubu 1970'lerin sonlarında ve 1980'lerin başlarında çok popülerdi, diskonun çok popüler olduğu

1980s they had a lot of big successful hits and a lot of disco hits during the

dönemde, tabii ki 1970'lerin sonlarında, çok sayıda büyük başarılı hitleri ve disko hitleri vardı

time when disco was very popular that is of course during the late 1970s

Omar is here hello Omar also Mavi yes fit is about size and suit is about the

Omar burada merhaba Omar da Mavi evet uyum beden ölçüsüdür ve takım elbise

appearance and how good something looks on you yes you are right

görünüş ve bir şeyin size ne kadar yakıştığı ile ilgilidir evet haklısınız hatice

khadijah is here it's my second time here and thank you for your lessons from

burada ikinci kez buradayım ve Fas'tan dersleriniz için teşekkür ederim

Morocco oh hello to Morocco and also Abdul Oney why do you ignore my comments

oh Fas'a merhaba ve ayrıca Abdul Öney neden? yorumlarımı iyi dikkate alın

well I don't ignore anyone's comments unless you swear at me but no Abdullah

ben kimsenin yorumlarını görmezden gelmem bana küfür etmedikçe ama Abdullah

mean or add Abdul Moyne don't worry I'm not ignoring you I never

kastetmedikçe veya Abdul Moyne eklemedikçe merak etmeyin sizi görmezden gelmiyorum

ignore anyone sometimes I might miss the messages because the live chat moves

kimseyi asla görmezden gelmem bazen mesajları kaçırabilirim çünkü canlı sohbet çok hareket ediyor

very quickly mr. Duncan from sweltering heat in Tokyo oh I see I see you are

çabuk bey Duncan Tokyo'daki bunaltıcı sıcaktan oh görüyorum ki

having a lot of nice weather at the moment I believe in Japan although it

şu anda çok güzel havalar yaşıyorsunuz Japonya'ya inanıyorum, ancak

has been raining during the past few days also in Japan in fact you've had

son birkaç gündür yağmur yağıyor, Japonya'da da aslında

some terrible storms so I hope everything is all right there now

bazı korkunç fırtınalar yaşadınız, bu yüzden ben umarım her şey yolundadır şimdi

sheeran says hi also has now hello has now my favorite song of the Bee Gees

sheeran merhaba da var şimdi merhaba var şimdi Bee Gees'in en sevdiğim şarkısı

must be staying alive well not only is that a good song it's also very good

hayatta kalmalı iyi şarkı sadece bu iyi bir şarkı değil aynı zamanda çok iyi bir

advice as well it's very good advice stay alive Abdullah MIT says thanks a

tavsiye de çok iyi bir tavsiye hayatta kal Abdullah MIT çok teşekkür ederim

lot yes it's okay I never ignore anyone so bad that I hope that's put your mind

evet sorun değil hiç kimseyi o kadar görmezden gelmem ki umarım

at rest now blue thunder is literally having

thunder there is a storm where I live now oh okay then why do you have to be a

heartbreaker it's my favorite song by the Bee Gees ah

bu senin içini rahatlatır Bee Gees'in en sevdiği şarkı ah

yes of course but it was a very big hit for Dionne Warwick so Dionne Warwick had

evet tabii ki ama Dionne Warwick için çok büyük bir hit oldu bu yüzden Dionne Warwick

a very big hit with that song boy TV says I'm living in Zambia Wow now boy TV

bu şarkıyla çok büyük bir hit oldu çocuk TV Zambiya'da yaşıyorum diyor Vay şimdi oğlum TV

I think you might be the first person ever on the live chat in Zambia so I

Bence sen olabilirsin Zambiya'da canlı sohbete katılan ilk kişi bu yüzden

think that deserves a round of applause

bence bu bir alkışı hak ediyor

Wow and hopefully mr. Steve will have one

Vay canına ve umarım bay. Steve

last look today at the register Sabah the rain is so cool I don't like summer

bugün kasaya son bir kez bakacak Sabah yağmur çok serin Yazı sevmiyorum kışı

I like winter well winter can be exciting especially

seviyorum kış özellikle kar yağdığında heyecan verici olabilir bu

when you have snow so for your for the regular viewers you will know that I

nedenle sizin için düzenli izleyiciler için

love the snow very much my favorite song is way back home says blue thunder songs

karı sevdiğimi bileceksiniz en sevdiğim şarkı eve dönüş yolunda Bee Gees'in mavi gök gürültüsü şarkılarını söylüyor,

by the Bee Gees it would appear that a lot of people like the music of the Bee

görünüşe göre birçok insan Bee Gees'in müziğini beğeniyor

Gees and on a sad note there is only one of them left now all the rest sadly have

ve üzücü bir kayda göre bunlardan sadece bir tane kaldı şimdi geri kalanı ne yazık ki var

passed away so to Reno yes it is it is fit not souped so it fits well it fits

vefat etti, yani Reno'ya göre evet, formda, çorba değil, bu yüzden tam oturuyor,

well on your body in fact you look very slender oh thank you Sat arena that's

vücudunuza iyi oturuyor, aslında çok ince görünüyorsunuz, oh teşekkür ederim Sat arena,

very kind of you I am currently trying to lose some

çok naziksiniz, şu anda biraz kilo vermeye çalışıyorum

weight because I have got a little bit fact over the past couple of months real

çünkü ben

the Blanc says hello mr. Duncan hello to you as well and also Pedro is here I

Blanc merhaba diyor bay. Duncan sana da merhaba ve Pedro da burada

think I've said hello to you already Kevin says have you been to China mr.

sanırım sana çoktan merhaba dedim Kevin diyor ki Çin'e gittiniz mi bayım.

Duncan yes I have I've been to China I lived there for many years teaching

Duncan evet Çin'e gittim uzun yıllar orada yaşadım

English the subtitles appear on my screen but they are not very good yes

İngilizce öğretiyorum altyazılar ekranımda görünüyor ama çok iyi değiller evet

sometimes YouTube subtitles are not very accurate they are not correct you were

bazen YouTube altyazıları çok doğru değil doğru değil haklıydın

right I haven't watched your stream for a month because I've been on holiday

izlemedim Tatilde olduğum için bir aydır yayınınız

says Lina thank you very much and it's nice to see you back again

Lina'ya çok teşekkür ediyor ve sizi yeniden görmek güzel bayım

mr. vodka I discovered that the jumper is one effected I don't know what that

. votka Jumper'ın bir etkili olduğunu keşfettim Bunun aslında ne anlama geldiğini bilmiyorum

actually means I discovered that jumper is also one

Jumper'ın

affected with Larter or by the condition exhibited by the jumping Frenchman of

Larter'dan veya Maine'li zıplayan Fransız tarafından sergilenen durumdan da etkilendiğini keşfettim

Maine I I have no idea what that means I will be honest with you my car says I

I Bunun ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yok dürüst olacağım arabam seninle

live in Pakistan right now here is something we're going to do I want to

şu anda Pakistan'da yaşadığımı söylüyor, burada yapacağımız bir şey var En

take a look at two of my favorite lessons a lot of people ask mr. Duncan

sevdiğim iki derse bir göz atmak istiyorum birçok insan bay. Duncan, en

what are your favorite lessons and I thought it would be nice to show you a

sevdiğin dersler hangileri ve yapmaktan zevk aldığım derslerimden birkaç alıntıyı sana göstermenin iyi olacağını düşündüm

couple of excerpts from my lessons that I enjoyed making and here is a group of

ve işte yaptığım

excerpts from one of the lessons that I made and in this particular lesson I

derslerden birinden bir grup alıntı ve bu özel derste

talked all about memory

hepsinden bahsettim hafıza hakkında

the important things we do and see stay in the memories of you and me the

yaptığımız ve gördüğümüz önemli şeyler sizin ve benim hatıralarımızda kalsın

moments from our childhood remain precious and treasured the limit of the

çocukluğumuzun anları değerli ve değerli kalır

memory cannot be measured as we make our way through this life with all of its

bu hayatta tüm

joy and pain those happy memories long since gone in time will make a smile

neşesi ve acısıyla yol alırken hafızanın sınırı ölçülemez uzun zaman önce kaybolan mutlu anılar tekrar tekrar gülümsetir

again and again

the word memory is a noun that defines the place where information is stored

hafıza kelimesi bilginin depolandığı yeri tanımlayan bir isimdir

memory can also be the thing that is being remembered a memory of something

hafıza aynı zamanda hatırlanan şey de olabilir bir şeyin hatırası

is stored in the memory the action of remembering involves retrieving the

hafızada saklanır eylem hatırlama,

information from the memory computers have memory as to humans although the

bilgilerin bellekten alınmasını içerir bilgisayarların insanlara göre belleği vardır, ancak

way they are designed and operate is not quite the same a stored memory can be

bunların tasarlanma ve çalışma biçimleri tam olarak aynı olmasa da, depolanan bir bellek herhangi bir

anything your first kiss the first time you ever rode a bike the day your pet

şey olabilir, ilk öpücüğünüz, ilk kez bisiklete bindiğiniz zaman, evcil hayvanınızın

goldfish died all of these significant memories are stored away somewhere up

akvaryum balığının öldüğü gün tüm bu önemli anılar burada bir yerlerde saklanıyor, daha önce de

here

as I have already said memory is also useful for carrying out a task of some

söylediğim gibi, hafıza aynı zamanda bir tür görevi yerine getirmek için de yararlıdır,

sort perhaps you are going to bake a cake you will need to know how to do it

belki bir pasta yapacaksın, nasıl yapılacağını bilmen gerekecek,

you may need a recipe book to help you remember what to do perhaps you already

bir tarife ihtiyacın olabilir ne yapacağınızı hatırlamanıza yardımcı olacak bir kitap belki de herhangi bir yardım almadan görevi nasıl yapacağınızı zaten biliyorsunuzdur

know how to carry out the task without any help we can say that you have

remembered it by heart doing something by heart means that you can remember how

bunu ezbere hatırladığınızı söyleyebiliriz bir şeyi ezbere yapmak

to do something without needing any help he was able to sing the song by heart

herhangi bir yardıma ihtiyaç duymadan bir şeyi nasıl yapacağınızı hatırlayabileceğiniz anlamına gelir. şarkıyı ezbere söyleyebiliyor o şiiri ezbere okudu

she recited the poem by heart all actors must learn to deliver their lines by

tüm aktörler repliklerini ezbere söylemeyi öğrenmeli

heart

the opposite of remember is forget if the information is in your memory then

hatırlamanın tersi unutmaktır eğer bilgi hafızanızdaysa o zaman

you will be able to remember it if the information has faded from your memory

bilgi silinip gitmişse onu hatırlayabileceksiniz hafızan

or disappeared completely then you will not be able to remember it the

ya da tamamen kaybolduysa hatırlayamayacaksın

information has gone you will not be able to recall it even if you try to

bilgi gitti hatırlamaya çalışsan da hatırlayamayacaksın

remember it if this is the case you can say my mind is a blank it's gone I can't

eğer durum buysa zihnim boş diyebilirsin gitti ben yapabilirim

remember I haven't a clue search me

hatırla bir fikrim yok ara beni

there is a phrase in English a walk down memory lane this phrase means that you

ingilizcede bir deyim var a walk down memory lane bu deyim geçmiş olaylar hakkında

are spending some time thinking or talking about past events we spent the

düşünerek ya da konuşarak biraz zaman harcadığın anlamına gelir

whole afternoon down memory lane talking about our school days you might invite a

Bir

person to take a stroll down memory lane this means that you want to talk to them

kişiyi anılar şeridinde gezinmeye davet edebilirsiniz, bu, onlarla geçmişleri hakkında konuşmak istediğiniz anlamına gelir,

about their past sometimes it is nice to take a walk down memory lane

bazen anılar şeridinde yürümek güzeldir,

the action of fondly remembering past events can be described as being

geçmiş olayları sevgiyle hatırlama eylemi,

nostalgic a nostalgic moment you are being nostalgic about something you

nostaljik ve nostaljik olarak tanımlanabilir. özlediğin bir şey hakkında nostalji yaptığın an

longed for that time to return the way something was done in the past or an

o zaman bir şeyin geçmişte yapıldığı şekle geri dönmek ya da artık var

attitude towards something which no longer exists you reflect over days gone

olmayan bir şeye karşı bir tavır almak geçmiş günlere yansıttığın an

by nostalgia is the noun that names this action items that you bought or were

nostalji bu eylemi adlandıran isimdir satın aldığın ya da size

given to you many years ago can help you remember a past event a souvenir you

yıllar önce verilmiş olanlar geçmiş bir olayı hatırlamanıza yardımcı olabilir

bought during a past holiday or a present given to you on your wedding day

geçmiş bir tatilde aldığınız bir hatıra ya da düğün gününüzde size verilen bir hediye

can help to keep that time fresh in the memory we can describe these items as

o zamanın hafızada taze kalmasına yardımcı olabilir bunları hatıra olarak tanımlayabiliriz

memorabilia

I hope you enjoyed that lesson and of course the full version is available on

I umarım bu dersi beğenmişsinizdir ve tabii ki tam versiyonu

my youtube channel

benim youtube kanalımda mevcut

hmm it is a wet day here in the UK look at that can you see it the rain is

falling again and everything is very very damp I don't know why it sort of

neden

seems to sum up the feeling today because everything is very damp and very

bugünün hissini özetliyor gibi görünüyor, çünkü her şey çok nemli ve çok

dismal but but here is something now to cheer us all up to take away all of

kasvetli ama ama şimdi hepimizi neşelendirecek ve tüm

those blues yes it is the man who always has a big smile on his face

bu hüznü ortadan kaldıracak bir şey var, evet, yüzünde her zaman kocaman bir gülümseme olan adam. yüz

it's mr. Steve Oh mr. Duncan and I won't disappoint everybody today I will have a

bu bay Steve Ah bey Duncan ve ben bugün herkesi hayal kırıklığına uğratmayacağız

nice smile on my face and try and make it for the fact that you're probably

Yüzümde hoş bir gülümseme olacak ve bugün muhtemelen pek de mutlu olmadığınız gerçeğini yansıtmaya çalışacağım,

less than happy today you're not in the best of moods are you today mr. Duncan

bugün havanız pek iyi değil, değil mi Bay. Duncan, iyi

I'm not sure am i well I'm here to cheer you up

olduğumdan emin değilim, seni neşelendirmek için buradayım,

you don't plan and everybody else doesn't have to shout but I do because

plan yapmıyorsun ve diğer herkesin bağırmasına gerek yok ama ben yapıyorum çünkü

the microphones not pointed towards me Oh Oh mr. Duncan oh look I've been I've

mikrofonlar bana doğrultulmamış Oh Oh bay. Duncan bak, kayıt

been taking my register ok goods my register as usual and but you've already

defterimi alıyorum tamam, kaydımı her zamanki gibi mal ediyorum ve ama sen zaten

given a clap to Savino Savino is first first er damn I haven't seen Sabine's

Savino'ya bir alkış verdin Savino ilk er kahretsin Sabine'nin

name on here before no so well done for being on here I don't know if it's the

adını daha önce burada görmemiştim hayır pek iyi Burada olmaktan bıktım,

first time but certainly the first time I've seen you make a comment and you

ilk kez mi bilmiyorum ama kesinlikle ilk kez yorum yaptığını görüyorum ve

were first on from India and we were talking only on Wednesday about the

ilk olarak Hindistan'dan geliyordun ve biz sadece Çarşamba günü

number of new viewers that we have in India so there's somebody else which

yeni izleyici sayısı hakkında konuşuyorduk. Hindistan'da var yani başka biri daha var ki bu

which is brilliant now I've got a few other comments here

harika şimdi burada birkaç yorum daha var

okay from various people Maria says that we don't sit down anymore why aren't you

tamam çeşitli insanlardan tamam Maria artık oturmadığımızı söylüyor

tired after two hours of standing up oh well we are that's why that's why

iki saat ayakta durduktan sonra neden yorulmadın oh pekala biz Bu yüzden mi

towards the end of the lesson my voice gets lower and lower and I seem to be

dersin sonuna doğru sesim alçalıp alçalıyor ve sanki

like a record running down I seem to run out of steam and Tia said the same thing

tükenen bir plak gibiyim Buharım bitmiş gibi ve Tia da aynı şeyi söyledi

in fact II I said she misses the old studio oh I see so yes lots of comments

aslında II Eski stüdyoyu özlediğini söyledim oh görüyorum, evet, oradaki insanlardan pek çok yorum geliyor

from people there Luis Mendez says that his country's in mourning at the moment

Luis Mendez, ülkesinin şu anda yasta olduğunu söylüyor,

okay so maybe you'd like to tell us about

tamam, belki bize anlatmak istersin,

we're not quite sure why I haven't got where you're from Louis so we'll have to

neden senin nereli olduğun konusunda tam olarak emin değiliz. Louis, bu yüzden

find out why T ass is excited about the Asian Games at the moment they are

T ass'ın şu anda Asya Oyunları hakkında neden heyecanlı olduğunu öğrenmemiz gerekecek,

they're taking place although no one seems to be talking about them not here

ancak burada kimse onlardan bahsetmiyor gibi görünüyor,

they're not know which it would be far more interesting to talk about the Asian

hangisinin çok daha fazla olacağını bilmiyorlar. Asya Oyunları hakkında konuşmak,

Games than it would be to talk about the Pope's visit to Ireland because that's

Papa'nın İrlanda ziyareti hakkında konuşmaktan daha ilginç çünkü Birleşik

all we're talking about in the UK everyone has gone pope crazy at the

Krallık'ta bahsettiğimiz tek şey bu, şu anda Birleşik Krallık'ta herkes papayı çıldırttı

moment in the UK and to be honest with you I'm pretty sick of hearing about it

ve size karşı dürüst olmak gerekirse ben dürüst olmak gerekirse bunu duymaktan oldukça sıkıldık

to be honest yes we're sick and tired of it yes anyway he wasn't insult and if I

evet bundan bıktık ve yorulduk evet her neyse o hakaret değildi ve ben

Catholic viewers we get it we get it the Pope is here we get it we understand BBC

Katolik izleyiciler anlıyorsak anlıyoruz Papa burada anlıyoruz anlıyoruz anlıyoruz BBC

News we understand that yes we've noticed

News anlıyoruz ki evet fark ettik, devam etmen gerekecek

you'd have to keep on about it Stanislav says it's very hot in Tenerife

Stanislav şu anda Tenerife'de hava çok sıcak diyor

at the moment but are you as hot as

ama Abdullah'a göre

Saudi Arabia where it's 42 degrees according to Abdullah so it's very hot

42 derece olan Suudi Arabistan kadar sıcak mısın yani şu

too inside you at the moment we've got a lot of new people that I haven't seen on

anda senin için de çok sıcak biz Daha önce canlı sohbette görmediğim birçok yeni insan var

the live chat before hala our mate Kevin Cheung Fulgencio josé Vicente I have a

hala arkadaşımız Kevin Cheung Fulgencio josé Vicente

pronounce that correctly it's great Sofia

Doğru bir şekilde harika Sofia

zebra or zebra and and and Abdullah as well al Abdul Marion I think is your

zebra veya zebra ve ve Abdullah ve al Abdul Marion olduğunu düşünüyorum

full name but yes it's all it's all very exciting lots of people here and we've

tam adınız ama evet hepsi bu hepsi çok heyecan verici burada bir çok insan ve

going to talk about aren't we have you mentioned what I'm going to talk about

hakkında konuşacağız,

later we are gonna talk about we're talking about words and phrases to do

daha sonra ne hakkında konuşacağımdan bahsetmemiş miydik, hakkında konuşacağız hakkında konuşacağız sineklerle ilgili kelimeler ve deyimler

with flies because last Wednesday we had flies invade the studio they were flying

çünkü geçen çarşamba stüdyoyu istila eden sinekler vardı

all around us so someone suggested that you should do some fly idiom I think it

etrafımızda uçuyorlardı bu yüzden birisi uçma deyimi yapmanı önerdi bence o

was Alice okay then I think it was Alice who I think is on today so if it was you

Alice'di tamam o zaman sanırım bugün olduğunu düşündüğüm kişi Alice'di Yani eğer sen olsaydın

Alice tell me whether I think it was you that said I couldn't find it on last

Alice söyle bana geçen

week's live chat is it takes a long time to look out look at it afterwards but

haftaki canlı sohbette onu bulamadığımı söyleyenin sen olduğunu düşünüp düşünmediğimi söyle sonradan bakmak uzun zaman alıyor ama

yes we are going to talk about and there are

evet bunun hakkında konuşacağız ve orada Sineklerle bağlantılı çok

a lot there are lots of phrases and words idioms connected with flies

fazla deyim ve kelime var

incredible and we're going to talk about them later probably have to do them in

inanılmaz ve onlar hakkında daha sonra konuşacağız muhtemelen bunları bölümlerde yapmak zorunda kalacağız

in in sections we had a email from Fernando who mentioned last week about

Fernando'dan geçen hafta

the English pudding I remember I do a and Fernando has actually sent us a

hatırladığım İngiliz pudinginden bahseden bir e-posta aldık. Yapıyorum ve Fernando bize

picture of the English pudding and here it is

İngiliz pudinginin bir resmini gönderdi ve işte

now mr. Duncan I'm going to be honest with you Steve

şimdi Mr. Duncan, sana karşı dürüst olacağım Steve,

I have never seen this cake anywhere so it looks more like a cake rather than a

bu pastayı hiçbir yerde görmedim, bu yüzden pudingten çok pastaya benziyor

pudding because pudding is normally very liquidy it's very soft and runny so that

çünkü puding normalde çok sıvı, çok yumuşak ve akıcı, bu yüzden

looks like a cake to me and it looks like a fruitcake maybe it's got cherries

bana pasta gibi görünüyor ve meyveli kek gibi görünüyor belki kiraz

and sultanas and on top it looks like it has cherries and maybe I want to say

ve kuru üzüm var ve üstünde kiraz var gibi görünüyor ve belki üstüne ceviz demek istiyorum

walnuts on the top it doesn't like walnuts in some kind of icing yes I

bir çeşit kremada ceviz sevmiyor evet

think what they've done mr. Duncan is that they've thought of what an English

bence ne yaptılar bay. Duncan, bir İngiliz

pudding should look like and they've just sort of mixed all different

pudinginin nasıl görünmesi gerektiğini düşündüklerini ve

elements from different cakes and things and called English pudding we don't have

farklı keklerden ve diğer şeylerden gelen tüm farklı unsurları bir şekilde karıştırdıklarını ve İngiliz pudingi adını verdiklerini,

anything like that in this country I can tell you there's nothing called English

bu ülkede böyle bir şey olmadığını size söyleyebilirim. İngiliz pudingi diye bir şey yok

pudding and I've never seen anything like that in England it just looks like

ve İngiltere'de hiç böyle bir şey görmedim, sadece

a cake yes dear it reminds me of like a Christmas pudding yes I think it's just

bir pastaya benziyor evet canım bana Noel pudingini hatırlatıyor evet bence

like a cake with with self-tanners and and cherries and nuts in it I don't know

bronzlaştırıcılar, kirazlar ve fındıklı bir pasta gibi burada

what you'd call it over here but maybe it's a new recipe I just well I would

buna ne isim verirsiniz bilmiyorum ama belki yeni bir tariftir ben de

probably call it a fruit and nut cake yes it's probably like a fruit and nut

ona muhtemelen meyveli ve fındıklı kek derdim evet muhtemelen meyveli ve cevizli

cake so so we're we're Fernando is it's called

kek gibi, bu yüzden biz' Fernando'ya

English pudding so that's interesting that you can send us some yes thanks for

İngiliz pudingi deniyor, bu yüzden ilginç, bize biraz gönderebilirsiniz evet, gönderdiğiniz için teşekkürler, çünkü

sending as that photograph that's very interesting it is very entry are always

çok ilginç olan bu fotoğraf, herkes her zaman

interested to see other things and it's always always interested to see how how

başka şeyler görmekle ilgilenir ve her zaman nasıl

we are represented in other another countries

temsil edildiğimizi görmekle ilgilenir. diğer ülkelerde

that's correct because what happens what what we get over here is we have Chinese

bu doğru çünkü ne oluyor burada elde ettiğimiz şey

food here in the UK obviously Chinese restaurant and Indian restaurants but

Birleşik Krallık'ta Çin yemeği var tabii ki Çin restoranı ve Hint restoranları ama

the food that is served there is not typical of what would be served in the

orada servis edilen yemekler

original country so these were the curries that we get here in Indian

orijinal ülkede servis edilenlere özgü değil yani bunlar Burada Hint restoranlarında yediğimiz köriler,

restaurants are nothing like what well they're very dissimilar to what you

would get in the natural country so an Indian curry here is very full of fat in

doğal ülkede alacağınızdan çok farklıydı, bu yüzden burada bir Hint körisi Birleşik

the UK and according to the people that make it because I've spoken to quite a

Krallık'ta ve onu yapan insanlara göre çok yağla dolu. çünkü pek

few that's not what they eat they're Indian but they don't eat this this is

çok kişiyle konuştum, yedikleri şey bu değil, Hintliler ama bunu yemiyorlar, bu

just what they present to English peoples are quite often a dish in

sadece İngilizlere sundukları şey, genellikle

another country is is often quite different to what it was in its original

başka bir ülkedeki bir yemek, genellikle olduğundan oldukça farklı. orijinal

country hmm and Chinese foods the same because you say Chinese food here is

ülkesindeydi hmm ve Çin yemekleri aynı çünkü burada Çin yemeğinin

nothing like it is in China no it's a lot it's a lot it's a lot different I

Çin'deki gibi olmadığını söylüyorsunuz hayır çok çok çok çok

must admit it is much different if you have Chinese food here in the UK and

farklı Kabul etmeliyim ki burada Çin yemeği yerseniz çok farklı Birleşik Krallık ve

have the real Chinese food in China there is a definite difference shall we

Çin'de gerçek Çin yemeğine sahip olmak arasında kesin bir fark var

have a quick look at the live chat please as I'm sure you are very eager

canlı sohbete hızlıca bir göz atalım mı lütfen, çünkü eminim ki

gagging your wagon to look at the live chat yes okay then there's no one means

canlı sohbete bakmak için vagonunuzu tıkamaya çok heveslisiniz evet tamam o zaman kimse yok demektir bir şeyi

if you saying you're gagging to do something it means you're very keen to

yapmak için öğürdüğünü söylüyorsan, bu onu yapmaya çok hevesli olduğun anlamına gelir, evet

do it yes you you can't wait to do it I know there it is your dreams have come

yapmak için sabırsızlanıyorsun, biliyorum işte hayallerin

true Steve oh yes Jamila says that mr. Steve doesn't seem

gerçek oldu Steve oh evet Jamila diyor ki bay. Steve

to be chilly he's not wearing a sweater now well I did start off wearing a shirt

üşümüş görünmüyor, şu anda bir süveter giymiyor, altında bir tişörtle bir gömlek giymeye başladım

with a t-shirt underneath but it was too hot because mr. Duncan studio is always

ama çok sıcaktı çünkü Bay. Duncan stüdyosu her zaman evin

about 10 degrees hotter than the rest of the house by wearing mine and wearing my

geri kalanından yaklaşık 10 derece daha sıcaktır, benimkini giyip

jumper I felt very cold earlier yes well I put the heating on can you believe it

kazağımı giyerdim daha önce çok üşümüştüm evet, ısıtmayı çalıştırdım, inanabiliyor musunuz,

it's still August and I put the heating on in the house because it was colder

hala Ağustos ve evin ısıtmasını açtım çünkü

than it would have been in winter hmm so yes it is but I just felt a bit warm so

kışın olacağından daha soğuktu hmm yani evet öyle ama biraz sıcak hissettim bu yüzden

I took it off this mail says mr. Steve has no hair on

bu postadan çıkardım diyor bay. Steve'in kafasında saç yok

his head now his truth is correct well observed

şimdi onun gerçeği doğru iyi gözlemlendi

well observed yes is definitely nothing wrong with your eyesight oh okay Jahlil

iyi gözlemlendi evet kesinlikle gözünüzde bir sorun yok oh tamam Jahlil

it's from Afghanistan and living in Melbourne in Australia oh I have a

Afganistan'dan ve Avustralya'da Melbourne'de yaşıyor oh benim

friend also living in Melbourne in Australia one of my friends from China

de Avustralya'da Melbourne'da yaşayan bir arkadaşım var benim de biri

who lived in China and actually is Chinese but now he lives in Australia

Çin'de yaşayan ve aslında Çinli olan Çinli arkadaşlar ama şimdi o Avustralya'da

working in a hospital that's correct and that was somebody that you helped and

bir hastanede çalışıyor bu doğru ve yardım ettiğiniz kişi oydu ve

now because it because of you helping them to learn English they are now in

şimdi sizin onlara İngilizce öğrenmelerine yardım ettiğiniz için şimdi

Australia yes they know I know they're now living there and helping people who

Avustralya'dalar evet biliyorlar Şu anda orada yaşadıklarını ve hasta insanlara yardım edip

were ill and helping them get better they the parents hate you but hey he's

iyileşmelerine yardım ettiklerini biliyorum, ebeveynleri senden nefret ediyor ama hey,

having a lovely life in Australia Oh

Avustralya'da çok güzel bir hayat yaşıyor Oh

Luis says that you're not smiling today mr. Duncan I'm not smiling really why

Luis bugün gülümsemediğinizi söylüyor Bay. Duncan gerçekten gülmüyorum neden

not he said you're not here today mr. Duncan

bugün burada olmadığınızı söyledi Bay. Duncan

not even a smile Oh I'll just go back a bit because I saw a

bir gülümseme bile yok Oh, sadece biraz geri döneceğim çünkü

comment earlier on it I think it was Alice that said that it was her that

daha önce onun hakkında bir yorum gördüm. Alice'in bize

suggested that we yes that's correct fly idioms hmm I deserve a round of

evet bu doğru deyimleri kullanmamızı önerenin o olduğunu söylediğini düşünüyorum hmm bir alkışı hak ediyorum

applause thank you very much Alice well we gave you a round of applause already

teşekkür ederim seni çok iyi Alice peki sana bir alkış verdik zaten

Steve did that's true and I first cut I don't want to wear them out the spiders

Steve yaptı bu doğru ve ilk ben kestim onları yıpratmak istemiyorum örümcekler

may need a heat lamp says Jeff yes that's that's correct but according to

bir ısı lambasına ihtiyaç duyabilir diyor Jeff evet bu doğru ama

my friend that looks after these spiders who's whose spiders they are it says you

görünen arkadaşıma göre kimin örümceği oldukları bu örümceklerden sonra,

don't have to worry about them getting too cold they'll just go to sleep it's

çok üşümeleri konusunda endişelenmene gerek yok, sadece uykuya dalacaklar, çok ısınmaları

easy you have to worry about them getting too hot because that's what can

konusunda endişelenmen kolay çünkü

kill them hmm Alice asks about your eye thank you I was wondering nobody had

onları öldürebilecek şey bu, hmm Alice soruyor gözüne teşekkür ederim kimsenin gözümü sormadığını merak ediyordum

asked about my eye I was wondering I was looking at the live chat and I thought

canlı sohbete bakıyordum da kimsenin

nobody cares about mr. Steve and he's poorly i but yes it's a lot better thank

umurunda değil sanmıştım mr. Steve ve o kötü i ama evet çok daha iyi teşekkür

you very much Thank You Alice oh you see Alice really

ederim çok teşekkür ederim Alice oh görüyorsun Alice sinek deyimleri

is is pleased that I'm going to talk about

hakkında konuşacağım için gerçekten memnun

fly idioms but yes thank you Alice my eye is a lot better the antibiotics have

ama evet teşekkür ederim Alice gözüm antibiyotiklerden çok daha iyi

worked and I can see clearly again I can see clearly now my eye is better what a

işe yaradı ve tekrar net bir şekilde görebiliyorum şimdi net bir şekilde görebiliyorum şimdi gözüm ne kadar

lovely song missile arias English pudding Suzuka yes it's funny how people

güzel bir şarkı füze aryaları İngiliz pudingi Suzuka evet komik,

abroad have a pudding they call it English pudding mmm pasta ray that must

yurtdışındaki insanların pudingi var buna İngiliz pudingi diyorlar mmm makarna ray bu

be like pastry yes it does sound a bit like that yes it must be the same sort

hamur işi gibi olmalı evet öyle kulağa biraz öyle geliyor evet hamur işi gibi aynı türden bir şey olmalı

of thing like pastry what would you say was a typical English pudding you were

tipik bir İngiliz pudingi olduğunu söyler miydiniz

going to have a pudding in the UK I would say something like maybe apple pie

Birleşik Krallık'ta bir puding yiyecektiniz ben belki elmalı turta elmalı kek gibi bir şey derdim

apple crumble yes so it may be a pie that it has fruit inside apple pie

evet bu yüzden olabilir içinde meyve olan bir turta elmalı turta bu

that's a very common pudding or you could always suet pudding oh yes bread

çok yaygın bir puding ya da her zaman süet pudingi yapabilirsin

and butter pudding bread and butter pudding and of course let us not forget

spotted dick oh of course not no he's a lot better

now we mustn't forget about our spotted dick yes he went to the GI clinic and

benekli sikimizi unutmamalıyız evet GI kliniğine gitti ve

now he's a lot better yes that's so maybe that pudding that we saw there was

şimdi çok daha iyi evet bu yüzden belki orada gördüğümüz puding

maybe it is a bread and butter pudding but it looked like cake to us that

belki bir ekmek ve tereyağlı pudingdi ama bize pasta gibi geldi o

English pudding thing could have been yes but generally English puddings are

İngiliz pudingi şey evet olabilirdi ama genellikle İngiliz pudingleri

very stodgy yes when we say stodgy we mean they're heavy full of fat and sugar

çok tıknazdır evet tıknaz derken ağır, yağ, şeker

and carbohydrates and wheat but you can also have things like rice pudding yes

ve karbonhidrat ve buğday dolu olduklarını kastediyoruz ama sütlaç gibi şeyler de yiyebilirsiniz evet

that's right rice pudding which isn't isn't a cake it's actually milk with

bu doğru sütlaç ki değil pasta değil aslında sütlü pilav

rice so it's it's actually the opposite it's it's the opposite of a cake cap

yani aslında tam tersi pasta kapağının tam tersi dule naber

dule says what's up folks from Somalia thank you very much how lovely what's

diyor somalililer çok teşekkür ederim ne güzel ne

the difference between rather than and instead of well Ismail

fark var ismail yerine

I would rather rather van and instead of well that they're very similar yet

daha ziyade van ve iyi yerine çok benzerler ama bunun

getting meaning instead is otherwise or one thing is replaced

yerine anlam kazanıyorlar aksi halde ya da bir şeyin yerini başka bir şey alıyor bu yüzden

with another so instead of going to the shops I went to my friend's house so

dükkana gitmek yerine arkadaşımın evine gittim bu yüzden

rather than go tomorrow go to the shop I went to my friend's

yarın gitmektense dükkana gittim gittim arkadaşımın

house so actually the meaning is is virtually the same blue thunder want

evine yani aslında anlamı hemen hemen aynı mavi gök gürültüsü

your email address that's very nice I think I've got my email address would it

e-posta adresinizi istiyorum bu çok güzel sanırım e-posta adresimi aldım

come up on the screen there it is now so my email address is now on the screen

ekranda gelir mi şimdi orada yani e-posta adresim şimdi ekranda

going across right now and also my Facebook page for those who want to find

şu an karşıdan karşıya geçmekte olan ekran ve ayrıca facebook sayfam ne zaman

out when I'm on and when my new lessons are being uploaded you can follow me on

açık olduğumu ve yeni derslerimin ne zaman yüklendiğini öğrenmek isteyenler için beni facebooktan takip edebilirsiniz

Facebook there you go blue thunder which we know isn't your real name but I've

orda gerçek ismin olmadığını bildiğimiz mavi gök gürültüsü ama

forgotten what it is so maybe you'd like to tell us again we've got two people

ne olduğunu unuttum, belki bize tekrar söylemek istersin, Somali'den izleyen iki kişi var,

watching from Somalia now there's somebody else oh okay well why else is

şimdi başka biri var oh tamam peki neden başka

watching somebody asked you said oh no what did I get that me what's that I

izliyor biri sordu sen dedin oh hayır ne anladım ben o ben o ne ya ben de somali'den

thought there was somebody at two people from Somalia I thought now huh chocolate

iki kişi var sanmıştım şimdi düşündüm ha çikolatalı

pudding vanilla pudding yes stodgy yes that's right heavy heavy yeah so if

puding vanilyalı puding evet sıkıcı evet bu doğru ağır ağır evet yani

you're describing a cake as heavy you would use the you wouldn't use you

bir pastayı ağır olarak tanımlıyorsan kullanırsın kullanmazsın

wouldn't use the word hefty well you could do or unwi live never heard of

kullanmazsın' hefty kelimesini iyi yapabilirsin ya da yaşayamazsın

hefty being used to describe pudding so you might say stodgy if it's got a lot

hefty'nin pudingi tarif etmek için kullanıldığını hiç duymadım bu yüzden çok yağlıysa tıknaz diyebilirsin sonradan

of fat if it's very heavy to eat in afterwards you feel very full very full

yemek çok ağırsa sonradan kendini çok tok hissedersin

so you can say that it is very stodgy thank you

Michel for saying that you like my lovely shirts which are all from one

Michel, hepsi tek bir yerden olan güzel gömleklerimi beğendiğini söylediğin için teşekkür ederim

place because I always get all my shirts from one shop and I think I've mentioned

çünkü tüm gömleklerimi her zaman tek bir dükkandan alırım ve sanırım

that before I don't know whether we'll mention it

bundan daha önce bahsetmiştim, öyle olup olmadığını bilmiyorum' Bahsedeceğim

but I always get them in the sale van long asks when do we use mean and meant

ama onları her zaman satış minibüsünde alıyorum uzun süre ne zaman kastediyoruz ve

well they are the same thing except in British English we say mint

iyi kastettiğimizi soruyor bunlar aynı şey ancak İngiliz İngilizcesinde nane diyoruz

and in

ve

general English we say mean so you meant what did you mean what we meant so quite

genel İngilizcede kastediyoruz demek istediniz ne demek istediniz ne demek istediniz ne demek istediniz anlamına geliyordu,

often you'll hear that used in British English what do you mean by that mr.

bunun İngiliz İngilizcesinde kullanıldığını duyacaksınız, bu bay ile ne demek istiyorsunuz?

Duncan well what I mean is I meant to give the explanation of the word mean

Duncan, demek istediğim,

did yes I meant to do something you're sort of saying that you've forgotten to

evet, yaptım mı, bir şey yapmak istedim,

do something and and you meant to do it so I I meant before I came on on this

bir şeyi yapmayı unuttuğunu söylüyorsun ve bunu yapmak niyetindeydin, bu yüzden ben gelmeden önce demek istemiştim. bu konuda bay

mr. Duncan's live show today I meant to go to the toilet but I forgot lovely now

Bugün Duncan'ın canlı şovu tuvalete gidecektim ama unuttum güzelim şimdi

my bladder is full hello from Japan has she no hello huh Kushina watching in

mesanem dolu Japonya'dan merhaba o merhaba yok mu huh Kushina Japonya'da izliyor

Japan a big hello to you as well SEC East I haven't seen SEC East out for a

size de büyük bir merhaba SEC East SEC East'i dışarıda görmedim bir

while no well a hello lovely what a lovely

süre pek iyi değil merhaba güzel ne kadar güzel bir

view it looks like looks like a panoramic shot of something I think I

manzaraya benziyor bir şeyin panoramik çekimine benziyor sanırım

think a sec of star I want to say Seco star is in Indonesia Indonesia but I

bir saniye yıldız Seco yıldızı Endonezya'da demek istiyorum ama

might be wrong well I've got something I've got something I want to show that I

yanılıyor olabilirim pekala bir şeyim var Endonezce konuşabildiğimi göstermek istediğim bir şey var bay

can speak in Indonesian mr. Duncan really yes so you you know some

. Duncan gerçekten evet, yani sen biraz

Indonesian language I do indeed so I think ts is for

Endonezya dili biliyorsun, ben gerçekten biliyorum, bu yüzden bence ts

Indonesia isn't she yes and so that's two people well I'm in a choir as you

Endonezya için, o evet değil mi ve bu iki kişi demek, muhtemelen bildiğin gibi bir korodayım

probably know because I've mentioned it before and we are singing we've got a

çünkü bundan daha önce bahsetmiştim ve biz şarkı söylüyoruz,

concert in about seven weeks time okay and we're learning some new pieces of

yaklaşık yedi hafta sonra bir konserimiz var, tamam ve bazı yeni müzik parçaları öğreniyoruz

music and we were given a new piece of music that we're going to sing which is

ve bize söyleyeceğimiz yeni bir müzik parçası verildi, bu

an Indonesian lullaby now are you telling me that you actually will sing

bir Endonezya ninnisi, şimdi bana mı söylüyorsun?

this song in Indonesian well I'm not going to sing it because it's a

Bu şarkıyı gerçekten Endonezyaca söyleyeceksin, söylemeyeceğim çünkü bu

four-part harmony song oh okay and the part that I sing isn't the

dört bölümlük bir armoni şarkısı oh tamam ve söylediğim kısım değil, bu

so I'm the tenor so I'm singing one of the so you're sort of doing it

yüzden ben tenorum, bu yüzden bir tane söylüyorum. yani bir nevi bunu yapıyorsun

yes I'm not singing the actual tune okay then but yes if we can should we say

evet gerçek melodiyi söylemiyorum tamam o zaman ama evet eğer yapabilirsek

that for later this would anyone like to hear me say something in Indonesia I'm

bunu daha sonra Endonezya'da bir şey söylediğimi duymak isteyen olur mu diyebilir miyiz merak ediyorum

intrigued to know where he's in lullaby I'm intrigued to find out where this is

nerede o ninnide Bunun aslında nerede dürüst olacağını öğrenmek ilgimi çekiyor,

actually going to be honest well I just thought it'd be interesting because we

sadece ilginç olacağını düşündüm çünkü

speak English a lot do we have lots of people watching so Mendon easier I

çok İngilizce konuşuyoruz, izleyen çok insan var mı, bu yüzden Mendon daha kolay Bazen

sometimes speak English yes so I thought it would be interesting to to let people

İngilizce konuşurum evet bu yüzden ben İnsanların

know that we are actually singing we don't always sing everything in English

aslında şarkı söylediğimizi bilmelerini sağlamanın ilginç olacağını düşündüm, her zaman her şeyi İngilizce

we're singing something in Indonesian well you could give us a taste of it now

söylemiyoruz, Endonezce bir şeyler söylüyoruz.

so Lee Ram I can let you have center stage you can show is what this is all

gösterebileceğin sahne, tüm bunların neyle

about I'm rather intrigued and then I can I can control the volume to make

ilgili olduğu, oldukça meraklıyım ve sonra çok yüksek olmadığından emin olmak için sesi kontrol edebilirim ama

sure it's not too loud but it won't take very long

çok uzun sürmeyecek, bu yüzden

so this is an Indonesian lullaby so a lullaby is something that you sing to a

bu bir Endonezya ninni, yani bir ninni bir şey Bir

child to help it to go to sleep so it's soft sort of melodies designed to calm

çocuğa uyumasına yardımcı olmak için şarkı söylüyorsunuz, bu yüzden bu, çocuklarınızı sakinleştirmek ve uyutmak için tasarlanmış yumuşak melodiler,

and send your children to sleep really so it's quite a common a common type of

bu yüzden oldukça yaygın, yaygın bir

song but I didn't know that you had lullabies in Indonesia so this one is

şarkı ama içinde ninniler olduğunu bilmiyordum. Endonezya yani buna Endonezya deniyor

called I don't know if I'm going to pronounce all this correctly but it's

Tüm bunları doğru telaffuz edip etmeyeceğimi bilmiyorum ama

called su Lee Ram and it's a lovely piece of music and the words are su Lee

adı su Lee Ram ve çok hoş bir müzik parçası ve sözleri su Lee

Ram su Lee RAM RAM RAM su Lee Ram yang - I do high in dong soo who rang so maybe

Ram su Lee RAM RAM RAM su Lee Ram yang - Dong soo'yu kimin çaldığını çok merak ediyorum, bu yüzden

somebody could tell me what I'm pronouncing that correctly B Jack

belki birisi bana neyi doğru telaffuz ettiğimi söyleyebilir B Jack

lisanna deep and Angmar nice which means asleep my baby and her shoe

lisanna deep ve Angmar nice yani bebeğim ve onun ayakkabı barı uyuyor

bar well that's the translation we've got

demek elimizdeki çeviri bu

here so yes it's lovely zuly rom slowly ROM

yani evet bu güzel zuly rom yavaş yavaş ROM ROM

ROM ROM truly ROM Young Money's hard into pjcrus on are deep on demand nice

ROM gerçekten ROM Young Money's hard in request on request on nice

that's not very good that's sort of what it is well that should light up the live

bu pek iyi değil bu bir nevi canlı sohbeti aydınlatması gereken bir şey bayım

chat mr. Duncan I finished by the way you can come back

. Duncan bitirdim bu arada şimdi geri gelebilirsin şimdi

now wait a lullaby so it says close your eyes sleep my child high above the

bir ninni bekle diyor ki gözlerini kapat uyu çocuğum

silvery stars go by Oh sleep my baby and hush you by and it just goes on like

gümüşi yıldızların yukarısında git geçiyor Oh uyu bebeğim ve sus seni ve bu böyle devam ediyor

that and then we're all singing berries harmony so it's very we don't want to

ve sonra biz tüm şarkı söyleyen meyveler uyum içinde, bu yüzden

get copyright claims do we mr. Duncan so I won't say who it's by but that must be

telif hakkı iddiaları almak istemiyoruz, değil mi baylar? Duncan, bu yüzden kime ait olduğunu söylemeyeceğim ama bu

an Indonesian melody so we'd like to know please if it is so tea ass if

bir Endonezya melodisi olmalı, bu yüzden lütfen o kadar çay kıçlı olup olmadığını bilmek istiyoruz, eğer

you're there or anybody else from Indonesia could you understand what I

oradaysanız veya Endonezya'dan başka biri ne

was saying maybe once it's maybe everyone's very keen to talk about the

dediğimi belki bir kez anlayabilir mi? belki herkes sinek deyimleri hakkında konuşmaya çok heveslidir,

about the the fly idioms okay they seem very interested to they but can I just

tamam onlara çok ilgili görünüyorlar ama

show something we've just had an email come through - from Blue Thunder

az önce Blue Thunder'dan bir e-posta aldığımız bir şeyi gösterebilir miyim

and they've they're living in Vietnam and here is some delicious Vietnamese

ve onlar Vietnam'da yaşıyorlar ve işte bazı lezzetli Vietnam

food whoa what do you think about that that looks like chicken wings to me it

yemekleri vay canına, bana tavuk kanadı gibi görünen şey hakkında ne düşünüyorsun,

does look like chicken and maybe the I think the other thing looks like I

tavuk gibi görünüyor ve belki de diğer şeyin benziyor gibi olduğunu merak ediyorum,

wonder it looks a bit like prawns in the bowl yes it could be with rice with rice

kasede biraz karides gibi görünüyor evet olabilir pilavlı pilav

and also it looks like lettuce lettuce lettuce lettuce lettuce it looks like it

ve ayrıca marula benziyor marul marula benziyor

should be pronounced let you yeah but it's a lettuce yes lettuce

telaffuz edilmeli evet evet ama bu bir marul evet marul

so that looks very nice in fact I want to reach into the screen right now and

yani çok güzel duruyor aslında şu an ekrana ulaşmak ve

actually take a bite to be honest that I'm a little bit hungry if the truth

gerçekten almak istiyorum dürüst olmak gerekirse biraz açım gerçek

were known I want to know I want to know if anybody says anybody from Indonesia

bilinseydi bilmek isterim Endonezya'dan

like TR says that I've pronounced that correctly well already someone says it

TR gibi birinin bunu doğru telaffuz ettiğimi söylediğini söyleyen olup olmadığını bilmek istiyorum zaten birisi kulağa

sounds Japanese Jamelia says it sounds Japanese but it's supposed to be

Japonca geliyor diyor Jamelia kulağa Japonca geliyor ama Endonezyaca olması gerekiyor

Indonesian this is an Indonesian lullaby yes is it was almost mr. Steve but you

bu bir Endonezya ninnisi evet neredeyse mr. Steve ama

have you have a great but you have a great job and your voice is wonderful

senin harika bir işin var ama harika bir işin var ve sesin harika

oh okay I wasn't really in tune with that because it's a what you call a

oh tamam buna gerçekten uyum sağlayamadım çünkü bu

four-part harmony so you've got you've got the top Sopranos and you've got the

dört parçalı bir uyum dediğin şey yani sende var sende var en iyi Sopranolar ve

Altos which is a lower voice in the females and you've got the hi tanners

kadınlarda daha düşük bir ses olan Altos'a sahipsiniz ve merhaba bronzlaştırıcı

male voices and then the basis so there's four part harm

erkek seslerine sahipsiniz ve sonra temel yani dört kısım zarar var

and I I'm not singing the tune or the melody it's The Sopranos that are

ve ben melodiyi ya da melodiyi söylemiyorum Bunu

singing that so I was trying to remember what they normally sing but yes we're

söyleyen Sopranolar, bu yüzden normalde ne söylediklerini hatırlamaya çalışıyordum ama evet, biz

just what I just want to know whether it really is an Indonesian lullaby or Natsu

sadece bunun gerçekten bir Endonezya ninnisi mi yoksa Natsu

Lee Ram it's called okay there's sue Lee Ram sue

Lee Ram mı olduğunu bilmek istediğim şeyiz, ona dava aç Lee Ram dava aç

Lee Ram please tell us because I'm singing it so if it's a load of rubbish

Lee Ram lütfen söyle bize çünkü ben söylüyorum o yüzden eğer bu bir sürü saçmalıksa

we want to know and I want to be able to tell they the choirmaster paradise says

bilmek istiyoruz ve onlara söyleyebilmek istiyorum koro şefi cennet

TS is already sleeping because it is very late now

TS çoktan uyuyor diyor çünkü artık çok geç oldu

in Indonesia couldn't even stay awake for me singing of Indonesian oh yeah no

Endonezya uyanık bile kalamadı benim için Endonezce şarkı söylüyor oh evet hayır

the lullaby two TS is there maybe you've sent her to sleep center to sleep

iki TS ninni orada mı belki onu uyuması için uyku merkezine göndermişsinizdir

because it is a lullaby yes designed to help people children just fall off to

çünkü bu bir ninnidir evet insanların uykuya dalmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır

sleep or anybody for that matter it's making me doze off to be honest no

ya da herhangi biri bu konuda beni uyutuyor dürüst olmak gerekirse, hayır,

you need a rocket up your jacksie mr. Duncan a rocket up your jacksie Oh

Jacksie Mr. Duncan, jacksie'nizi yükseltiyor Oh

Kailyn how do I explain that to phrase you should as you mentioned it if

Kailyn,

somebody's bit sort of it seems a bit tired or not really getting on with the

birisi biraz yorgun görünüyorsa veya gerçekten işe yaramıyorsa

job and it needs a bit of it like it's like saying give somebody a kick up the

ve biraz buna ihtiyacı varsa, bahsettiğiniz gibi ifade etmem gerektiğini nasıl açıklayabilirim? birinin kıçına bir tekme atmak onu

backside it means get them going so if you put a rocket up there jacksie

harekete geçirmek demektir yani yukarıya bir roket koyarsan jacksie

it means you put a rocket up their backsides or what does Jack sue mean

bu onun arka tarafına bir roket koyacağın anlamına gelir ya da Jack sue ne demek

jack sea means your backside your bottom oh okay

jack sea senin arka tarafın popon anlamına gelir oh tamam

so if you stick a rocket up there obviously they'll be zooming around then

öyleyse eğer orada roket belli ki etrafta zum yapacaklar o zaman

that's the idea as I understand that actually originates from from jackass if

anladığım kadarıyla fikir bu aslında eşekten kaynaklanıyor yanılmıyorsam

I'm not mistaken I don't know I think so you need a rocket up your backside I

bilmiyorum bence bu yüzden kıçına bir rokete ihtiyacın var

will try to find out where Jack C comes from or maybe someone will tell us on

bulmaya çalışacağım Jack C nereden geliyor veya belki birisi canlı sohbette bize söyleyecek

the live chat because they all have Google they do TR su ly RAM on here is

çünkü hepsinde Google var TR su ly RAM burada

spelled s UL r a am s u ir am I'm going dyslexic mr. Duncan think you are su l

UL r ams u ir diye yazılıyor disleksik mi oluyorum mr. Duncan su l

ir am yes no one's going to understand any of that I think it's probably not

ir [ __ ] evet kimse bunların hiçbirini anlamayacak Sanırım bu muhtemelen

proper Indonesian let's let's get on with these fly idioms shall we before we

uygun Endonezya dili değil hadi şu uçma deyimleriyle devam edelim mi

fly you've just stolen my thunder mr. Duncan like that here we go the way you

uçmadan önce şimşeklerimi çaldınız Bay. Duncan'ın hoşuna giderse,

do them in groups of a hundred if it fills the time there aren't that many

zamanı doldurursa, o kadar çok

mr. dunk no okay you said to me earlier there was but not hundreds oh okay then

bay yokken, onları yüz kişilik gruplar halinde yaptığınız gibi gidiyoruz. smaç hayır tamam bana daha önce dedin ama yüzlerce değil oh tamam o zaman

how many roughly I've got about 12 I've got have I got time to go upstairs and

kaç tane kabaca 12 tane var yukarı çıkıp uyumak için zamanım var bayım

have a sleep mr. Duncan you need a kick up the backside or jack see right here's

. Duncan, kıçına bir tekme atmalısın ya da jack bak, işte

the first one then to fly at someone if you fly it somebody it means you're

ilki burada, sonra birine uçarsan, bu,

suddenly angry with them and you start berating them and

onlara aniden kızdığın anlamına gelir ve onları azarlamaya ve

attacking them in some way it can be verbally or physically hmm

onlara bir şekilde sözlü olarak saldırmaya başlarsın. ya da fiziksel olarak hmm

so if I was suddenly fly at you mr. Duncan and starts shouting at you that

yani birdenbire sana doğru uçarsam mr. Duncan ve sana bağırmaya başlar,

that would be how you would use that expression or somebody you you're from

o ifadeyi böyle kullanırdın yoksa

from nothing you suddenly just jump at somebody you go there you go for them

hiçten geldiğin birisine aniden atlarsın oraya gidersin onlar için gidersin onlar için

you go for them so perhaps they were there was a party and somebody was

gidersin belki onlar bir parti vardı ve biri

chatting up somebody else's girlfriend and they were getting more and more

başka birinin kız arkadaşıyla sohbet ediyordu ve gittikçe daha fazla

angry they could see them dancing and that's suddenly out of nowhere they just

sinirleniyorlardı, onların dans ettiğini görebildiler ve birdenbire onlara doğru

flew at them and it started punching them and hitting them that's how you

uçtular ve onlara yumruk atmaya başladı ve onları

would use that expression to fly it somebody but it can be verbally as well

uçurmak için bu ifadeyi böyle kullanırdın birisi ama sözlü olarak da olabilir

can't it mm-hmm I'm just writing something on the chat English lullabies

değil mi mm-hmm sadece sohbete bir şeyler yazıyorum İngilizce ninniler

yes there are lots of English lullabies maybe on maybe that would be suitable

evet bir sürü İngilizce ninni var belki açık olabilir belki bu

for a Wednesday evening wouldn't Oh what are you writing mr. Duncan I've tried to

bir Çarşamba akşamı için uygun olur olmaz Ah ne var siz yazıyorsunuz bay Duncan,

write something down but it's not working

bir şeyler yazmaya çalıştım ama olmuyor

there we go I hate technology so much not as much as I do mr. Duncan I'm

işte, teknolojiden benim kadar nefret etmiyorum bayım . Duncan

really going off technology I might I might emigrate to a a desert island

gerçekten teknolojiden uzaklaşıyorum Belki bilgisayarların olmadığı ıssız bir adaya göç edebilirim

where there are no computers carry gas that's correct British slang the

gaz taşır doğru

buttocks or anus let's just say bottom let's just say bottom yeah we almost got

through a live english stream without saying bottom or anus but there you go

popo veya anüs diyor ama işte

Jeff has already mentioned one and I've already written it down I know you're

Jeff zaten bir taneden bahsetmişti ve ben zaten yazdım,

trying to catch me out but there's no flies on me there's one I've got one in

beni yakalamaya çalıştığını biliyorum ama üzerimde sinek yok var

already if you say there's no flies on somebody it means that they're sharp

zaten bir tane var diyorsan bende var Birinin üzerine uçmak yok, bu onların keskin zekalı oldukları anlamına gelir,

quick-witted you can't get one over on them isn't that right mr. Duncan that is

onları unutamazsınız, öyle değil mi bay. Duncan bu

right so if you say there's no flies on somebody so I have this ready even

doğru yani eğer birinin üzerinde sinek olmadığını söylersen,

though Jeff mentioned it because you know I've done my research yeah you

Jeff bahsetmiş olsa da bunu hazırladım çünkü biliyorsun araştırmamı yaptım evet

can't get one over on me I know he's only joking I know it

beni azarlayamazsın Sadece şaka yaptığını biliyorum biliyorum

but fly off the handle that means to suddenly become very angry mm-hmm

ama birdenbire çok kızmak anlamına gelen koldan uçmak, mm-hmm öyle

doesn't it so you just fought and it can be unexpected and and sometimes there's

değil mi, yani kavga ettiniz ve bu beklenmedik olabilir ve bazen

no logic to it so you might said I might suddenly shout at you for no reason you

bunun hiçbir mantığı yoktur, bu yüzden aniden size sebepsiz yere bağırabileceğimi söyleyebilirsiniz. birdenbire

say I don't don't fly off the handle with me I haven't done anything too big

öfkelenmek veya sinirlenmek için çok büyük bir şey yapmadım demek

to become enraged or angry very suddenly yes and sometimes maybe if you appear to

evet ve bazen belki

be too sensitive to something you get angry very easily you fly off the handle

bir şeye karşı çok hassas görünürsen çok kolay sinirlenirsin ve uçup gidersin tutamaç

yes angry or upset so your your reaction is

evet kızgın ya da üzgün yani tepkiniz

disproportionate to the event really so you you're reacting in a way that is you

olayla orantısız gerçekten yani öyle bir şekilde tepki veriyorsunuz ki bu

shouldn't be reacting as much as you are so you fly off the handle usually for

kadar tepki vermemeniz gerekiyor bu yüzden genellikle

little or no reason hmm so oversensitive maybe you're you're a bit stressed and

çok az ya da sebepsiz yere uçup gidiyorsunuz hmm çok hassassın belki biraz streslisin ve

the slightest thing makes you start shouting and getting very upset yes you

en ufak şey bağırmaya başlamana ve çok üzülmene neden oluyor

lie off the hand you lose control of your emotions

exactly it must be something to do with like a hammer and you suddenly that the

aniden

handle flies off or something like that and it's something going out of control

kulp fırlıyor ya da onun gibi bir şey ve bu kontrolden çıkan bir şey, bu

so you fly off the handle I am flying when I drink my vodka I bet you are

yüzden kulptan uçuyorsunuz Votkamı içtiğimde uçuyorum, bahse girerim siz

mr. vodka man I'll put it on the screen chiller oh it is lose control that's it

baysınız. votka adamı ekrana koyacağım soğutucu oh kontrolü kaybetmek işte bu

Chris that's exactly what that means suddenly angry flight but but but in in

Chris bu tam olarak bunun anlamı aniden öfkeli uçuş ama ama

a disproportionate way yes Hoshino says flying off my handle because of my

orantısız bir şekilde evet Hoshino kaygımdan dolayı elimden uçmanın

anxiety well anxiety can cause people to to to react in a way that they otherwise

kaygıya neden olabileceğini söylüyor insanlar aksi takdirde

wouldn't have done the same thing happens to me doesn't it mr. Duncan it

aynı şeyi yapmayacakları şekilde tepki vermek zorunda kalıyorlar, değil mi bayım? Duncan,

does I get a bit anxious sometimes and a bit you know you're thinking about

bazen biraz endişeleniyorum ve bazı

things too much and then the slightest thing can make you lose your temper and

şeyler hakkında çok fazla düşündüğünü biliyorsun ve sonra en ufak bir şey senin öfkeni kaybetmene ve

fly off the handle just lose control of your emotions as

kontrolden çıkmana neden olabilir, sadece duygularının kontrolünü kaybedebilirsin, Bay

mr. Duncan said before sue cats just at home

Duncan. Duncan daha önce kedilere dava açmadan önce sadece evde

interesting no I see ah Valerie series is is is is talking about

ilginç dedi hayır görüyorum ah Valerie dizisi shaniyah hakkında konuşuyor

shaniyah always that is that mr. Watkins man's name do we know now shaniyah

her zaman bu o mr. Watkins adamın adını şimdi biliyor muyuz shaniyah,

call Veen Shelia Corinne I thought it was Lena all right okay genia cool

Veen Shelia Corinne'i çağırın Lena olduğunu düşündüm tamam tamam genia cool

korneev right here's another one oh I can't be seen there's no point to be

korneev işte bir tane daha oh ben görünemem bunu yapmanın bir anlamı yok

doing that it's and until we do this we mr. Duncan makes me bigger we're back

bunu ve biz bunu yapana kadar biz bay. Duncan beni büyütüyor geri döndük

won't hurt a fly or wouldn't hurt a fly wouldn't hurt a fly there we go see if

bir sineği incitmeyecek ya da bir sineği incitmeyecek bir sineği incitmeyecek oraya gidiyoruz bakalım

you describe someone as a as a person who wouldn't hurt a fly

birini bir sineği incitmeyecek bir insan olarak tanımlıyorsan

you can probably work it out it means they're quite Jen quite a gentle person

muhtemelen yapabilirsin Bunu hallet, oldukça nazik insanlar oldukları anlamına gelir,

they wouldn't do harm to anybody either physically or verbally for that matter

bu konuda ne fiziksel ne de sözlü olarak kimseye zarar vermezler,

so mr. Duncan could be described as somebody he's such a nice person mr.

bu yüzden bay. Duncan, çok iyi bir insan olan biri olarak tanımlanabilir Bay.

Duncan he wouldn't hurt a fly except if except if you were watching last

Duncan bir sineği bile incitmezdi ama geçen

Wednesday uh I did hurt two flies yes exactly so in fact that would be an

çarşambayı izliyor olsaydınız uh ben iki sineği incittim evet tam olarak bu yüzden aslında

inaccurate way of describing that expression so it really means that

bu ifadeyi tarif etmenin yanlış bir yolu olur bu yüzden gerçekten

they're a very gentle person because most people kill flies they're not

çok kibar insanlar oldukları anlamına gelir çoğu insan sinekleri öldürdüğü için,

really considered an endangered species no or sacred or sacred in any way I

gerçekten nesli tükenmekte olan bir tür olarak kabul edilmiyorlar, hiçbir şekilde kutsal veya kutsal sayılmıyorlar, sineklerin kutsal olduğu herhangi

don't know of any religion or country where flies are sacred it was not an

bir din veya ülke bilmiyorum,

open season can you imagine if it flies and mosquitoes were seen as being really

açık bir mevsim değildi, sinek ve sivrisinek olup olmadığını hayal edebiliyor musunuz? gerçekten bir

sort of iconic or premise be preserved the whole world would have malaria we

tür ikonik veya öncül olarak görülüyordu korunmak tüm dünyada sıtma olurdu hepimiz

would all have these diseases that are transmitted by flies or mosquitoes

sinekler veya sivrisinekler tarafından bulaşan bu hastalıklara sahip olurduk

yes that that's right so if you don't even if you can't even kill a fly then

evet bu doğru yani eğer yapmazsanız bile öldüremezseniz bile uç o zaman

you must be a very gentle person and a nice person but maybe maybe sometimes a

çok nazik ve iyi bir insan olmalısın ama belki bazen

bit put-upon and a bit downtrodden perhaps because

biraz yıpranmış ve biraz ezilmiş olabilirsin çünkü

sometimes you need to stand up for yourself and maybe practice by by

bazen kendin için ayağa kalkman gerekiyor ve belki de

killing flies yeah so if you if someone describes you as a pet if you feel a bit

sinekleri öldürerek pratik yapman gerekiyor evet öyleyse eğer biri tarif ederse Bir evcil hayvan olarak kendinizi biraz

put down perhaps or a bit like people are using you then maybe you should

aşağılanmış hissediyorsanız veya biraz da insanlar sizi kullanıyormuş gibi hissediyorsanız, o zaman belki

start killing some flies and to make you you know to get your bloodlust up and

birkaç sinek öldürmeye başlamanız ve kana susamışlığınızı artırmanız ve kendinizi

make you feel like you could stand up for yourself and then move on from flies

savunabileceğinizi hissettirmeniz gerekir. ve sonra sineklerden

to I don't know Birds where would you go after that I don't

Bilmiyorum Kuşlara geçin, bundan sonra nereye gidersiniz bilmiyorum,

know as long as you don't you don't end up doing humans that's it once you once

yapmadığınız sürece sonunda insanları öldürmezsiniz, bu kadar, bir kez

you feel comfortable killing humans then maybe it's time to stop yes it's

insanları öldürmek konusunda kendinizi rahat hissettiğinizde o zaman belki de durmanın zamanı gelmiştir evet

probably that's probably the limit that's when you wouldn't describe

muhtemelen sınır budur işte o zaman

yourself as a person who wouldn't hurt a fly

kendinizi bir sineği bile incitmeyecek biri olarak tanımlamazsınız

yes but there you go well even if you would hurt a fly you could never say

evet ama işte iyi gidiyorsunuz bir sineği bile incitseniz bile bunu asla söyleyemezsiniz

that you wouldn't hurt a fly because you you would hurt a fly so I think a lot of

Bir sineği incit çünkü sen bir sineği incitmiş olursun, bu yüzden bence birçok

people will kill insects because they they fly around and they land on

insan böcekleri öldürecek çünkü onlar etrafta uçuyorlar ve

horrible things things that spread diseases and then they land on your food

korkunç şeylerin üzerine konuyorlar, hastalık yayan şeyler ve sonra yemeğinizin üzerine konuyorlar

and things like that so I think I think it's justified I think you are justified

ve bunun gibi şeyler. Bence haklı olduğunu düşünüyorum

to actually kill flies because they can spread germs diseases and especially hot

Aslında sinekleri öldürmeyi haklı buluyorsunuz çünkü onlar mikropları yayabilir hastalıkları ve özellikle sıcak

countries so you have mosquitoes in spreading malaria malaria sue cat

ülkelerde sivrisinekler var bu yüzden sıtmayı yaymakta sıtma dava kedi sinekleri

doesn't kill flies no sin cat was getting upset on Wednesday when we were

öldürmez günah yok kedi çarşamba günü biz üzülürken üzülüyordu

killing the Flies yes but no I mean I don't like twe don't like to kill flies

sinekleri öldürmek evet ama hayır yani ben sinekleri öldürmeyi sevmiyorum sinekleri

we don't like to kill well I mean we let end it I let an ant

öldürmeyi sevmiyoruz iyi öldürmeyi sevmiyoruz yani bitirelim demek istiyorum

if there's an ant I will let it out I don't like to kill anything but

Karınca varsa karıncaya izin veririm salıveririm Herhangi bir şeyi öldürmekten hoşlanmam ama

sometimes you just have to there is no way back anyway because for the past

bazen sadece zorundasın zaten geri dönüş yok çünkü son

couple of we've both been feeding crickets to

birkaç yıldır ikimiz de

these giant tarantulas so to be honest they have there is no way back yes

bu dev tarantulaları cırcır böcekleriyle besliyoruz bu yüzden dürüst olmak gerekirse geri dönüşleri yok evet

not even my responsibility I don't I don't know how I became the person who

benim bile değil sorumluluk Bilmiyorum nasıl oldu da

had to feed the crickets to these to these stupid tarantulas yes can we just

cırcır böceklerini bu aptal tarantulalara beslemek zorunda kalan kişi oldum evet

go back a bit on the live chat because some people were making comments

canlı sohbette biraz geri dönebilir miyiz çünkü bazı insanlar

I suppose so loud about the use of the word fly and I think just a little bit

hakkında çok yüksek sesle yorum yapıyordu. uçmak kelimesinin kullanımı ve bence biraz

further mister vodkas the right okay Oh Eugene right okay set out flypaper says

daha fazla bay vodkas doğru tamam Oh Eugene doğru tamam yola çık sinek kağıdı

Jeff yes well hmm would you use that expression there set out fly my best

Jeff diyor evet peki hmm orada o ifadeyi kullanır mısın uçmaya başla yapabileceğin en iyi

pose you could do yes I've never heard it used I think you can put out flypaper

pozum evet yaptım kullanıldığını hiç duymadım sanırım

hang on hang glider but thanks for trying

yelkenli kanatta uçuş kağıdını kaldırabilirsin ama denediğin için teşekkürler

yeah it's still good a use in we contacted set it we can't accept that

evet hala iyi bir kullanım ayarladık onu bugün kabul edemeyiz

one today I'm afraid it's not that's not particularly correct

korkarım ki bu özellikle doğru değil ne yazık ki

unfortunately I'm sure we can get another use of the word set in Josep is

ben Josep'te geçen kelimeyi başka bir şekilde kullanabileceğimizden eminim,

got one ah where's that then fly the nest there's a good one fly the nest

bir ah nerede o zaman yuvayı uçur, iyi bir tane yuvayı uçur,

so that means does it not mr. Duncan when when you when you when you've grown

yani bu, mr. Duncan, sen

up fly the nest it's it's like a bird flying out of it a baby bird leaving its

büyüdüğünde yuvadan uçarsan, sanki yuvadan uçan bir kuş gibi, yuvasından ayrılan yavru bir kuş

nest and going out to be an adult for the first time basically it means

ve ilk kez yetişkin olmak için dışarı çıkıyor, temelde bu, evden

leaving home leaving home that's it mr. Duncan fly the nest you leave home you

ayrılmak, evi terk etmek anlamına geliyor, bu kadar. Bay. Duncan yuvayı uçurur evden çıkarsın anne

leave your parents your parents wave goodbye to you a new wave goodbye to

babandan ayrılırsın anne baban sana veda eder yeni bir dalga anne

your parents some might say that's the best day of your life yes it's it's

babana veda eder bazıları bunun hayatının en güzel günü olduğunu söyleyebilir evet

natural for most people to want to leave home not everybody does but it's it's

çoğu insanın evden ayrılmak istemesi doğaldır herkes istemez ama

nothing nothing you nothing wrong with that the birds do it that's it

Kuşların bunu yapmasında bir sorun yok,

all animals usually leave home or leave the nest

tüm hayvanlar genellikle evi terk eder veya yuvayı terk eder

and we both did and the rest is history I don't know where I'm going with this

ve ikimiz de yaptık ve gerisi tarih Bu bayla nereye gideceğimi bilmiyorum

mr. Dingle but I have I have no idea where you're going with this people

. Dingle ama bilmiyorum bu insanlarla nereye gittiğin hakkında hiçbir fikrim yok

right flyball flyball now I haven't heard of that one

sağ flyball flyball şimdi bunu duymadım

what about a fly on the wall a fly on the wall I've got that one somewhere

duvardaki bir sinek duvardaki bir sinek hakkında bir şey var onu bir yerlerde buldum

oh okay it's here why don't you show it then well I was looking at their

oh tamam bu burada neden göstermiyorsun o zaman onların

comments and then you know move on yeah why I'm the water fly on the wall

yorumlarına bakıyordum ve sonra devam et evet neden duvarda su uçuyorum

well when anybody I find the wall it basically means that you want to be

peki herhangi biri duvarı bulduğumda bu temelde görünmez olmak istediğin anlamına geliyor

invisible in a room watching and listening to what's going on so if you

bir oda neler olup bittiğini izliyor ve dinliyor, bu nedenle

think something's secrets going on in a room it might be a a meeting at work

bir odada bir şeylerin sırları olduğunu düşünüyorsanız, bu

your boss has gone in there with with a colleague maybe to tell them off or

patronunuzun bir meslektaşıyla oraya gittiği bir iş toplantısı olabilir, belki onları azarlamak veya başka

something and you would use the expression while wish I was a fly on the

bir şey için kullanabilirsiniz. keşke duvardaki bir sinek olsaydım

wall because you want to know you can't you don't know what's going on but you

çünkü bilmek istersin çünkü neler olduğunu bilmiyorsun ama

want to know so you want to be as small and as invisible as a fly on the wall in

bilmek istiyorsun yani bir yerlerde duvardaki bir sinek kadar küçük ve görünmez olmak istiyorsun

somewhere and then you can watch everything that's going on I think it

ve o zaman olup biten her şeyi izleyebilirsiniz Bence bu

also means you can blend in to the surroundings because no one really

aynı zamanda çevreye karışabileceğiniz anlamına da geliyor çünkü kimse

notices a fly sitting on some furniture or on the wall and so they can listen to

bazı mobilyalarda veya duvarda oturan bir sineği gerçekten fark etmiyor ve böylece

the conversation I would love to be a fly on the wall of mr. duncan studio

sohbeti dinleyebiliyorlar Bir sinek olmak isterdim bey duvarında duncan stüdyosu

after the live stream finishes I would love to be a fly on mr. Duncan's studio

canlı yayın bittikten sonra Mr. Duncan'ın stüdyo

wall that sort of thing yes oh if for example if somebody was

duvarı bu tür bir şey evet oh eğer örneğin biri

cheating on on the boyfriend or girlfriend and and they came home and

erkek arkadaşını veya kız arkadaşını aldatıyorsa ve eve geldiklerinde bunu

they were they'd found out and well the neighbors might say well wish I was a

öğrenmişlerse ve komşular keşke duvardaki bir sinek olsaydım diyebilir.

fly on the wall in that house mmm because you'd want to hear the argument

o evde mmm çünkü sürmekte olan tartışmayı duymak istersin olmak

that was going on you want to be you want to hear the thing that you would

istersin aslında duyamayacağın şeyi duymak istersin

actually not be able to hear and there is a word we use it

ve kullandığımız bir kelime var kulak

eavesdrop yes Eve's eavesdrop eavesdrop eavesdrop so if you eavesdrop

misafiri evet Eve'in kulak misafiri kulak misafiri kulak misafiri bu yüzden kulak misafiri olursanız,

it means you listen in to something that you're not supposed to everybody's being

bu, herkesin

very clever with this and and coming up with with examples that I've that I've

bu konuda çok zekice davranması ve

already got here which is very good so somebody's got one fly by night by night

burada zaten sahip olduğum örneklerle ortaya çıkması gerekmeyen bir şeyi dinlediğiniz anlamına gelir ki bu çok iyi, yani birinin bir tane var. gece uçar gece uçarsın

fly by night so well done - rozer fly by night that's that somebody who is

çok iyi iş - rozer gece uçar bu

unreliable and we'll just sort of disappear without telling anyone so you

güvenilmez biri ve biz kimseye söylemeden bir şekilde ortadan kaybolacağız böylece

might you might employ somebody and certainly one day they just don't bother

birini işe alabilirsin ve kesinlikle bir gün zahmet etmezler

coming into work anymore and they don't even tell you a fly by night somebody

artık işe geliyorlar ve size gece uçup gitmediğini bile söylemiyorlar

who's unreliable somebody who isn't around when they should be hmm you can

güvenilmez biri olması gerektiği halde ortalıkta olmayan biri hmm bunu

say that about a boyfriend or a girlfriend as well fly-by-night and

bir erkek arkadaş veya kız arkadaş hakkında da söyleyebilirsin gece uçup

unreliable person yes or maybe someone that comes stays for a while and then

güvenilmez biri evet ya da belki gelen biri bir süre kalır ve sonra ortadan

disappears vanishes so they are just temporary so a fly-by-night shop or a

kaybolur, bu yüzden geçicidirler, yani bir gece gündüz dükkanı veya bir

fly-by-night salesman so they come they do their business and then they're gone

gece satıcısı gelirler, işlerini yaparlar ve sonra giderler,

so they are just here today and gone tomorrow

böylece onlar sadece bugün buradalar ve yarın gidiyorlar

they are fly-by-night and they go the expression is meaning that they're just

gece uçup gidiyorlar ve gidiyorlar ifadesi sadece

sort of disappearing at nighttime hmm but of course they just date it what it

gece vakti ortadan kayboluyorlar anlamına geliyor hmm ama tabii ki sadece çıkıyorlar bunun

means is they just don't turn up anymore and they don't tell anyone they're just

anlamı sadece ortaya çıkmıyorlar artık kimseye öylece gittiklerini söylemiyorlar ve

gone and you never really find out what's what's happened to them or where

onlara ne olduğunu ya da nereye

they've gone never see them again an unreliable employee or person I would

gittiklerini asla öğrenemiyorsunuz onları bir daha asla görmüyorsunuz güvenilmez bir çalışanı ya da insanı

say good one pigs might fly - they might pigs might fly or pigs will fly

domuzlar uçabilir - olabilirler domuzlar uçabilir veya domuzlar uçabilir

Guiseppe thank you for that one mr. Duncan might get a thousand viewers on

Guiseppe bunun için teşekkür ederim bayım. Duncan canlı yayınında bin izleyiciye ulaşabilir

his live stream or pigs might fly or pigs will fly

veya domuzlar uçabilir veya domuzlar uçabilir

yes as if you don't believe something will happen ah this is a very good one

evet sanki bir şey olacağına inanmıyormuşsunuz gibi ah bu çok iyi bir şey

if you don't believe someone will do something yes you you can use expression

eğer birinin bir şey yapacağına inanmıyorsanız evet yapabilirsiniz ifadeyi kullanın

no pigs of pigs up pigs might fly or pigs will fly so for example you could

domuzlar yukarı domuzlar uçabilir veya domuzlar uçabilir yani örneğin

say oh I wonder if we're going to get a 10% wage rise this year look

ah, acaba bu yıl %10'luk bir maaş artışı alacak mıyız diyebilirsiniz

and then somebody might say and there's no chance of it happening seems oh oh oh

ve sonra birisi diyebilir ve bunun olma ihtimali yok öyle görünüyor ki oh oh oh

yes pigs will fly before that happens pigs might fly so it's something that's

evet domuzlar bu olmadan önce uçacaklar domuzlar uçabilir yani bu

highly unlikely to happen hmm so you're like a pigs obviously can't fly and will

çok düşük bir ihtimalle gerçekleşecek bir şey hmm yani domuzlar gibisin belli ki uçamıyorlar ve

never fly so if you were to see a pig flying you're saying that the thing that

asla uçamayacaklar o yüzden bir domuzun seni uçurduğunu görsen'

you thought would happen is is is is just what it just means it's not gonna

Olacağını düşündüğünüz şeyin, bunun olmayacağı anlamına geldiğini söylüyorsunuz,

happen but you're stating the unlikelihood of that thing happening

ancak o şeyin olma ihtimalinin düşük olduğunu söylüyorsunuz,

that's right so mr. Duncan will be on YouTube for

bu doğru, bu yüzden bay. Duncan

another 10 years doing his live streams or I would say we're and pigs might fly

canlı yayınlarını yaparak 10 yıl daha YouTube'da olacak yoksa biz ve domuzlar uçabilir

mr. Duncan that's to say that you will be on YouTube for another 10 years so I

bay derdim. Duncan, bu senin YouTube'da 10 yıl daha kalacağın anlamına geliyor bu yüzden terimin

don't think that's a correct use of the term first I try the fly to go outside

doğru bir şekilde kullanıldığını düşünmüyorum önce dışarı çıkmak için sineği denerim

oh I think we're talking about killing flies now first I will try to get the

oh sanırım şimdi sinekleri öldürmekten bahsediyoruz önce ben deneyeceğim

fly to go outside so I can oh so I open the door and I chase it with a towel yes

sineği dışarı çıkarmak için, böylece yapabilirim, oh, bu yüzden kapıyı açıp bir havluyla kovalarım evet

but sometimes flies are very very stupid and they won't go to the window they

ama bazen sinekler çok çok aptaldır ve pencereye gitmezler, öylece

just fly around the room or if you're doing something else of course flies can

odanın içinde uçarlar ya da sen' Başka bir şey yapmak elbette sinekler

be very distracting like the other night we were trying to do our live stream and

çok dikkat dağıtıcı olabilir, geçen gece canlı yayınımızı yapmaya çalışıyorduk ve

the Flies kept attacking mr. Steve I don't know why that's it once they said

Sinekler Mr. Steve neden böyle olduğunu bilmiyorum, bir kez

well maybe says it that she tries to get them out and then if they don't then

iyi dediler, belki de onları çıkarmaya çalıştığını söylüyorlar ve sonra yapmazlarsa

she'll kill them you know you give him a give them a chance yes give them a

onları öldürecek, ona bir şans verdiğini biliyorsun, onlara bir şans ver, evet onlara bir şans ver.

chance imagine gives us a fighting chance but yes they if something starts

şans hayal bize bir dövüş şansı veriyor ama evet onlar bir şey

to hurt you and it's an insect then well it's it's that then that then you then

seni incitmeye başlarsa ve bu bir böcekse o zaman o zaman sen

you want to kill it it's the same with dogs it's the same with any pet

onu öldürmek istiyorsun köpekler için de aynısı herhangi bir evcil hayvan için de aynı

everybody goes oh look at that lovely dog I spew and then it bites you I'll

herkes gider oh bak o sevimli köpeğe kustum ve sonra seni ısırdı

put it down hmm so animals are alright as long as everyone's quite willing to

onu yere bırakacağım hmm bu yüzden herkes

let animals live and be nice and happy but then the moment they attack you then

hayvanların yaşamasına, iyi ve mutlu olmasına izin vermeye oldukça istekli olduğu sürece hayvanlar iyidir ama sonra sana saldırdıkları an

it's time to put them down would be what most people would say I mean we've got a

onları koymanın zamanı gelir Aşağı çoğu insanın söyleyeceği şey olurdu Demek istediğim,

bit of a problem in this country because a lot of people want pets and want dogs

bu ülkede biraz sorunumuz var çünkü birçok insan evcil hayvan istiyor ve köpekleri evcil

as pets it's become we were discussing that the other week it's becoming more

hayvan olarak istiyor geçen hafta bunun giderek

and more prevalent more and more people are having dogs as pets but because as a

daha yaygın hale geldiğini tartışıyorduk. ve daha fazla insan evcil hayvan olarak köpek besliyor ama bunun bir sonucu olarak

result of that what's going to happen is that more and more children are going to

daha fazla çocuk

get seriously injured because a dog at the end of the day is still an animal

ciddi şekilde yaralanacak çünkü günün sonunda bir köpek hala bir hayvan

and eventually if you you know it might get jealous and it might bite your baby

ve sonunda siz bilirsiniz kıskanabilir ve bebeğinizi ısırabilir

and there's a lot of cases of that tragically in this country where

ve bu ülkede trajik bir şekilde bunun pek çok vakası var,

particularly if people buy dogs of a certain aggressive breeds then they'll

özellikle insanlar belirli bir saldırgan cinsten köpek satın alırsa, o zaman

just attack you eventually mostly they don't of course yes I'm not going to get

size saldırırlar ve sonunda çoğunlukla saldırmazlar elbette evet ben

started on this subject because I have a lot to say about not just dogs but dog

Bu konuya başlamayacağım çünkü sadece köpekler için değil, köpek sahipleri hakkında da söyleyeceğim çok şey var

owners as well and today is national dog day is it can you believe it is it here

ve bugün ulusal köpek günü, inanabiliyor musunuz, burada mı,

we are a national dog day where all these people who believe that dogs are

tüm bunların olduğu bir ulusal köpek günüyüz. Köpeklerin insanlarla tamamen aynı olduğuna inanan insanlar,

exactly the same as human beings will treat their dog like a person they do

köpeklerine bir insan gibi davranacaklardır.

they do I mean it is I think we're probably I would probably quite

confidently say that the UK was probably the the world's capital in terms of the

number of people who have dogs as pets you'll find it happens in a lot of

Evcil hayvan olarak köpek besleyen insanların sayısı arasında, bunun Çin'deki birçok ülkede olduğunu göreceksiniz,

countries in China is the same thing in China it's it's almost like a fashion

Çin'de aynı şey bu neredeyse bir moda

accessory a fashion accessory if I can actually speak for a change a fashion

aksesuarı gibi bir moda aksesuarı, eğer gerçekten bir değişiklik için konuşabilirsem, bir moda

accessory so something you buy just to show off

aksesuarı. yani sadece arkadaşlarına hava atmak için aldığın bir şey

your friends just to show how lovely and how oh look at me I have a dog and I

sadece ne kadar güzel ve ne kadar güzel olduğunu göstermek için bana bak bir köpeğim var ve

rescued this dog this is a rescue dog so so I'm so lovely on tie this is my

bu köpeği kurtardım bu bir kurtarma köpeği bu yüzden kravat takarken çok güzelim bu benim

virtue I'm showing you how virtuous I am by having a dog but dogs are not people

erdemim ben' Bir köpeğe sahip olarak size ne kadar erdemli olduğumu gösteriyorum ama köpekler insan değiller,

they are not human beings and some people treat them as if they are

insan değiller ve bazı insanlar onlara

interestingly our neighbor because we've got we've got some neighbors just down

ilginç bir şekilde komşumuzmuş gibi davranıyor çünkü yolun hemen aşağısında bazı komşularımız

the road who have got two very annoying dogs that bark very loudly at you every

var. yanından her geçtiğinde sana çok yüksek sesle havlayan çok sinir bozucu iki köpeğin var

time you go past and but they just stay with but they say that they're rescue

ve onlar sadece yanında kalıyorlar ama kurtarma köpekleri olduklarını söylüyorlar

dogs hmm so someone says they've got a rescue dog it's like oh it doesn't

matter how the dog behaves I've been so good as to take these dogs in then you

köpek nasıl davranır bu köpekleri içeri alacak kadar iyi davrandım o zaman

can't criticize me yes rescue dogs know that they will bark there if they'll

beni eleştiremezsiniz evet kurtarma köpekleri

bite you their rescue dogs yes that's what I just said though they show their

sizi ısırırlarsa orada havlayacaklarını bilirler onların kurtarma köpekleri evet az önce söylediğim şey bu

virtue don't know yeah the person the person will say I am such a good

erdemlerini bilmiyorum evet kişi diyecek ki ben çok iyi ve

virtuous person look I have a dog and I rescued it aren't I wonderful and and

erdemli bir insanım bak benim bir köpeğim var ve onu kurtardım harika değil miyim ve

last week I went for a charity run anti a virtuous person look at my t-shirt it

geçen hafta erdemli bir insana karşı bir hayır kurumuna gittim bak tişörtümde

says charity on it I am so virtuous look at me look at me

sadaka yazıyor çok erdemliyim bak bana bak

my virtue yes but one of somebody we had some friends around the other day didn't

erdemim evet ama biri geçen gün çevremizde bir kaç arkadaşımız vardı değil mi ben

we and they laughed when I when I described when I described because they

tarif ettiğimde güldüler ben tarif ettiğimde tarif ettiğimde çünkü

were talking about their dog they've got dogs swelling on this a bit so I'm just

köpeklerinden bahsediyorlardı, köpekleri bu konuda biraz şişiyor, bu yüzden şunu söyleyeceğim,

going to say that people often they said that people will describe their dogs as

insanlar sık ​​sık insanların köpeklerini

rescue dogs yes as an excuse if they're if they're not well behaved yeah so what

kurtarma köpeği olarak tanımlayacaklarını söylediler, evet eğer öyleyse bir bahane olarak iyi davranmamışlar evet yani

it means is they haven't trained the dogs properly rescue dogs it's also fair

bunun anlamı köpekleri gerektiği gibi eğitmemişler

to say that often a rescue dogs are badly behaved yes that it's so because

kurtarma köpekleri kurtarma köpeklerinin genellikle kötü davrandığını söylemek de doğru olur

they're there there are kicked around and abused but still worse things happen

to human beings every day around the world and no one cares they seem that

dünyanın her yerinde her gün insanların başına bir şeyler geliyor ve kimsenin umurunda değil,

they seem to care more about dogs than they do about other human being

köpekleri diğer insanlardan daha çok önemsiyor gibi görünüyorlar, bu

it's very worrying it is you can take it too far right

çok endişe verici, çok ileri gidebilirsin, doğru mu,

he's do you want another phrase mr. doe let's have another phrase with a fly

başka bir ifade ister misin bayım? . doe hadi bir sinek mavisi sormuş sinek mavi sormuş sinek ile başka bir cümle kuralım

blue asked fly blue asked fly that means that you're very busy so someone is

running around like a blue asked fly it means that they're very busy so you can

say oh my goodness it's been so busy at work today I've just been running around

bugün işte meşgulüm

like a blue-assed fly hmm and that actually refers to a blue

mavi kıçlı bir sinek gibi etrafta koşuşturuyorum hmm ve bu aslında

bottle which is a common type of quite a big fly but they buzz around very

oldukça büyük bir sineğin yaygın bir türü olan mavi bir şişeyi ifade ediyor ama onlar her yerde çok enerjik bir şekilde vızıldıyorlar asla asla

energetically all over the place they never they never sort of land they never

yapmadıkları asla hareketsiz oturmadıkları bir tür kara, bu yüzden

sit still so it's describing the activity of a fly and relating it to how

bir sineğin faaliyetini anlatıyor ve bunu

busy you are in your everyday life you can just say I've had such a busy day

günlük hayatınızda ne kadar meşgul olduğunuzla ilişkilendiriyor

today I been running around like a blue-assed fly yes and and once again

evet ve ve bir kez daha

arse refers to your bottom it does so it's a it's it's a blue bottle which is

kıç kıçınızı ifade ediyor, bu yüzden bu bir mavi bir şişe, ki bu bir

a fly that's got a blue bottom mmm literally is it's got a blue back to it

sinek ve mavi bir dip var mmm kelimenin tam anlamıyla arkası mavi mi

yes it's that the actual fly is called a blue bottle yes okay that's good yes yes

evet, gerçek sineğe mavi şişe deniyor evet tamam bu iyi evet evet

a busy busy person dashing around like a blue asked fly mr. Duncan before on

meşgul bir meşgul insan mavi bir sinek gibi etrafta koşuşturup uçup gitti bayım. Duncan daha önce

Sunday morning before he comes on to his livestream he's running around like a

Pazar sabahı canlı yayınına gelmeden önce mavi kıçlı bir sinek gibi etrafta koşuşturuyor

blue-assed fly hmm very busy getting everything ready I'm having a lie-in

hmm her şeyi hazırlamakla çok meşgulüm

next Sunday lovely lion can't wait okay let's make

Gelecek Pazar yatacağım sevimli aslan bekleyemez tamam hadi

sparks fly make sparks fly that's got two meanings really the first one is to

kıvılcımlar uçuşsun kıvılcımlar çıksın uçmanın iki anlamı var gerçekten birincisi

start an argument or a fight cause confusion turmoil make sparks fly if

tartışma ya da kavga çıkarmak kafa karışıklığına neden olmak kargaşa kıvılcımlar saçmak mary'nin

Mary finds out he was seen if Mary finds out that her boyfriend was seen out with

görüldüğünü öğrenirse erkek arkadaşının eski kız arkadaşıyla görüldüğünü öğrenirse

his ex-girlfriend sparks will fly so it means it there's going to be an

kıvılcımlar uçacak yani uçacak bir

argument a lot of upset a lot of turmoil and literally just as if you were to

tartışma olacağı anlamına gelir, çok fazla üzülecek, çok fazla kargaşa olacak ve kelimenin tam anlamıyla sanki

start sparks if you were to start sparks going and it could catch fire to a bit

kıvılcımlar çıkaracaksanız, kıvılcımlar çıkaracaksanız ve bir

of paper or wood and then it'll just blow up out of all proportion so it just

parça kağıt veya tahta alev alabilir ve sonra olacak sadece orantısız bir şekilde patlayın, bu sadece

means having an argument causing confusion making sparks fly and turning

bir tartışmanın olması, kafa karışıklığına neden olması, kıvılcımları uçurması ve

it into a great big fire and that's it Oh fight will break out a fight yes oh

onu büyük bir ateşe dönüştürmesi anlamına gelir ve işte bu kadar Oh kavga bir kavgayı başlatır evet oh

but it also can convene to do something with great energy or enthusiasm hmm

ama aynı zamanda büyük enerjiyle bir şeyler yapmak için toplanabilir ya da coşku hmm

so that new footballer that's joined Manchester United has really made sparks

yani Manchester United'a katılan yeni futbolcu gerçekten sahada kıvılcımlar saçtı bu

fly on the on the field so it just means somebody with a lot of energy and

yüzden bu sadece çok fazla enerjisi ve coşkusu olan birinin

enthusiasm that everybody else in the team is humble I mean look at him well

takımdaki diğer herkesin alçakgönüllü olduğu anlamına geliyor.

we've got to up our game now so it's somebody that makes sparks fly

şimdi oyunumuzu geliştirmemiz gerekiyor, bu yüzden kıvılcımları uçuran biri,

somebody's got a lot of enthusiasm and energy that they bring to whatever they

birinin çok fazla coşkusu ve enerjisi var,

do that sometimes will shock other people around them hmm

yaptıkları her şey bazen etraflarındaki diğer insanları şok edecek, hmm evet pekala evet

yes all right yes that's pretty good we're almost at the end of the

bu oldukça iyi, neredeyse sona geldik

livestream so we're going to end with an excerpt from one of my lessons what time

canlı yayının sonu, bu yüzden bugün kaçta bitirdiğimiz derslerimden birinden bir alıntıyla bitireceğiz

we finishing today mr. doing earth it will finish in about 10 minutes

bay. dünyayı yapıyor yaklaşık 10 dakika içinde bitecek

it's gonna be have another quick I've got a few more here

hızlı bir şekilde daha olacak Burada birkaç tane daha var

okay this have some more let's quickly go back to the live chat before we

tamam bunda biraz daha var hadi hızlı bir şekilde canlı sohbete geri dönelim toplanmadan önce şimdi

before we pack up can you check your email now I can't blue thunder I'm now

e-postanı kontrol edebilir misin şimdi yapabilirim mavi şimşek şimdi

standing here doing a live stream unfortunately I could do it just a few

burada durup canlı yayın yapıyorum ne yazık ki bunu birkaç

moments ago but not now Alice it was justified to kill those two flies

dakika önce yapabildim ama şimdi değil Alice,

because they bit mr. Steve exactly once they once they'd bite you attack you

Mr. Steve tam olarak bir kez ısırdıklarında seni ısırırlar ve sana saldırırlarsa,

that's it it's time they've got to die I would be more worried about what the

ölmeleri gereken zaman gelir, ben daha çok sineklerin

what the flies will catch from mr. Steve to be honest yes exactly who knows what

Mr. Steve dürüst olmak gerekirse evet tam olarak ne taşıdığımı kim biliyor

I'm carrying indeed yes making sparks fly says Hoshino yes because my rival of

gerçekten evet kıvılcımları uçurmak Hoshino diyor evet çünkü Poe'nun rakibim hadi

Poe come on faced well you faced each other

iyi yüzleştiniz birbirinizle

exactly yeah so you make sparks fly you get it really creates a bit of a bit of

tam olarak yüzleştiniz evet bu yüzden kıvılcımları uçuruyorsunuz, anladınız mı gerçekten biraz biraz

energy and enthusiasm like that that stupid boxing match last night on

enerji ve coşku, dün gece YouTube'daki o aptal boks maçı gibi,

YouTube because because if there's one thing that YouTube loves its aggression

çünkü YouTube'un saldırganlığını,

hate and violence it gets lots and lots of lovely clicks and ad revenue ah

nefretini ve şiddetini sevdiği bir şey varsa, çok ama çok güzel tıklamalar alıyor ve reklam geliri ah

oh you tube you really do like it so much espírito that's a nice name

oh you tube gerçekten seviyorsun yani çok espírito bu güzel bir isim

espírito that sounds like a very energetic name hello my name is oh that

espírito kulağa çok enerjik bir ad gibi geliyor merhaba benim adım oh bu

isn't you know my name is Maura and I'm from Brazil and they love us so thank

bilmiyor musunuz benim adım Maura ve ben Brezilyalıyım ve bizi seviyorlar bu yüzden

you very much that's nice I'm glad someone does everybody loves you mr.

çok teşekkür ederim çok güzel sevindim birisi herkes seni seviyor mu bay

Duncan Alice says is fly the nest the same as fresh out of the nest

Duncan Alice, yuvadan uçmanın yuvadan yeni çıkmakla aynı şey olduğunu söylüyor yuvadan yeni

well fresh out of the nest means new it's something or inexperienced ah yes

çıkmış demek yeni bir şey ya da deneyimsiz ah evet yani

so that's the difference there fly the less me to fly the nest means leave home

oradaki fark bu ne kadar az uçarsam yuvadan uçmam demek yuvadan ayrılmak demek

so fly the nest means leave home you go you leave home and fresh out of the nest

yuvadan uçmak demektir evden çıkarsın gidersin evden çıkarsın yuvadan yeni çıkmışsın

means you are inexperienced ts says that mr. Steve is on the fly yes if you do

demek tecrübesizsin diyor ts bey Steve hareket halinde evet, eğer bir

something on the fly actually that actually that isn't actually right I'm

şeyi anında yaparsan aslında bu aslında doğru değil

sorry oh if you do something on the fly it means that you're not really prepared

Üzgünüm oh bir şeyi anında yaparsan bu gerçekten hazırlıklı olmadığın anlamına gelir hayır hiçbir şey olmadan

no you do something spontaneously without any preparation you do it on the

kendiliğinden bir şey yaparsın hazırlık sen bunu anında yaparsın

fly but I do do that sometimes well actually yes you are right I often do go

ama ben bunu bazen iyi yaparım aslında evet haklısın sık sık gidip

off and say things don't I on the fly you certainly do but if yes if you say

bir şeyler söylerim ben anında değil mi sen kesinlikle yaparsın ama eğer evet ise eğer

somebody's doing something on the fly normally it means that they do something

birinin anında bir şeyler yaptığını söylersen normal bu, bir şeyi kendiliğinden yaptıkları anlamına gelir,

spontaneously they're not prepared they're not following any set method

hazırlıklı değiller, herhangi bir belirlenmiş yöntemi takip etmiyorlar,

there they're just sort of relying on their experience and intuition to sort

sadece deneyimlerine ve sezgilerine güveniyorlar ve

of carry them through I'm sure I've got that one

onları bir şekilde ilerletiyorlar.

let's have a look I thought I had that one alright so thanks for that - yes

bir bak buna sahip olduğumu düşünmüştüm, bunun için teşekkürler - evet

have I done that one already on the fly no it just means you yeah you're just

onu zaten anında yaptım mı hayır

doing something spontaneous there doesn't it mister Jess so to do

bu sadece sen olduğun anlamına geliyor

something spontaneously without any preparation or you you decide to do it

herhangi bir hazırlık yapmadan ya da kendiliğinden yapmaya karar verirsin

spontaneously you do it on the fly Oh in Argentina apparently fly is money we're

anında yaparsın Oh görünüşe göre Arjantin'de uçmak paradır, henüz

not going just yet of course we used to use fly as street talk to mean a person

gitmiyoruz tabii ki uçmayı sokak konuşması olarak

who is very cool and very attractive they are very fly I don't think we use

çok havalı ve havalı bir insan anlamında kullanırdık. çok çekici onlar çok uçar

that anymore I think that comes from the 1990s but you can have a fly a fly guy

bunu artık kullandığımızı sanmıyorum sanırım bu 1990'lardan geliyor ama bir sinek, bir sinek adam

or a fly girl or my boyfriend he is so fly kind of street talk that's that's

veya bir sinek kız veya erkek arkadaşım olabilir o o kadar uçar ki bir tür sokak konuşması bu

what I want to say street talk here's another one fly in the face of if you

benim yaptığım şey sokak konuşması demek istiyorum, işte başka bir yüz yüze uçmak, eğer

fly in the face of something it means you do something in complete opposition

bir şeyin yüzüne uçarsanız, bu, başka bir şeye tamamen zıt bir şey yaptığınız anlamına gelir,

to something else so you're in clear opposition or something that's that a

yani açık bir muhalefet içindesiniz ya da bir şey,

new idea that comes out that there's a complete opposite to whatever ideas and

ortaya çıkan yeni bir fikir hakkında düşünülen fikir ve kavramların tam tersi vardır, bu

concepts are thought about that's it so a good example is mr. Duncan's

yüzden iyi bir örnek mr. Duncan'ın

livestreams fly in the face of all those other people who tried to get clickbait

canlı yayınları,

by being sexy and having suggestive thumbnails that be quiet yes that would

seksi davranarak ve sessiz olan müstehcen küçük resimlere sahip olarak tıklama tuzağına düşmeye çalışan diğer tüm insanların suratına çarpıyor, evet bu, evren

be that would be that new theory about the universe flies in the face of all

hakkındaki yeni teorinin,

current thinking surrounding the origins of the universe something like that what

kökenleri çevreleyen mevcut tüm düşüncelerin karşısında uçması olurdu. Evrenin böyle bir şey

you just said flies in the face of everything that we've agreed upon so you

az önce söylediğiniz üzerinde anlaştığımız her şeye aykırıdır ve bu yüzden bir

say something that's complete opposite of what is considered to be sort of the

tür norm olarak kabul edilenin

norm or what is what has been established as as a set set rule

veya bir dizi olarak kurulmuş olanın tam tersi bir şey söylüyorsunuz. kural koyarım

maybe there we go I keep saying there we go don't I there

belki de gideriz işte başlıyoruz diyorum durmayın gideriz

we go I tipping fly-tipping so if you if you're a fly tipping means

uçağa devrilme yani eğer bir sinekseniz devrilme

illegal dumping and when I say dumping I don't mean going to the toilet fly

yasadışı boşaltma anlamına gelir ve boşaltma dediğimde oraya gitmeyi kastetmiyorum tuvalet sineği

tipping it means that if you if you've got an old bed mattress or an old sink

devrilme, eğer eski bir yatak şilteniz veya eski bir lavabonuz varsa

and you you just you think well I can't be bothered to take it down to where it

ve siz sadece iyi düşünüyorsanız, onu

should properly be disposed of I'm just going to chuck it on the side of the

düzgün bir şekilde atılması gereken yere götürmek için canımı sıkamam, ben sadece yolun kenarına atacağım evet, çöpünüzü

road yes so to leave your rubbish in a place of convenience so you just take it

uygun bir yere bırakmak için, yani

out in your car and some people will throw their unwanted things out of the

arabanıza atıyorsunuz ve bazı insanlar istenmeyen eşyalarını

car in a country lane in fact round here you will often find strange objects on

bir taşra şeridinde arabadan atacaklar, aslında bu civarlarda yolun kenarında, kişinin yeni park ettiği yerde sık sık garip nesneler bulacaksınız,

the side of the road where the person is just parked the car got the thing out

araba şeyi dışarı attı,

dumped it they've left it there and then driven off so we call that fly to

orada bıraktılar ve sonra uzaklaştılar, bu yüzden o

tipping fly tipping it's it's like doing something on the fly you just suddenly

uçağa devrilme sinek diyoruz, bu bir şey yapmak gibi anında aniden bir

do something but in this case you're tipping tipping rubbish is actually

şey yaparsın ama bu durumda çöpü bahşiş vermek aslında

illegal you can be fined in this country for fly tipping so tip just means you

yasa dışıdır bu ülkede sinek bahşişi için para cezasına çarptırılabilirsin yani

are you are leaving rubbish somewhere so you can have a rubbish tip so that's a

bahşiş sadece çöpü bir yere bırakıyorsun demek ki çöp bahşişi alabilirsin yani orası

place where all of your unwanted things are left so fly tipping is the actual

tüm istenmeyen şeylerin bırakıldığı bir yer yani fly-bahşiş

verb you are of doing it you are tipping something you are leaving it there so

yapmakta olduğunuz asıl fiildir bir şeyi deviriyorsunuz orada bırakıyorsunuz yani bu arada Providence'ın suratına uçmanın dışında

there are other definitions by the way besides that fly in the face of

başka tanımlar da var bu

Providence that's yes that that's a thank you for that sérgio fly in the

evet Bu, serginin

face of Providence of what is considered to be what you should do mmm-hmm right

Providence'ın yüzüne yaptığı ve yapmanız gereken şey olarak kabul edilen şey için bir teşekkür olduğunu mmm-hmm

so here's another one mr. Duncan another one another one

yani işte bir tane daha bay. Duncan başka bir başka

barfly perfect bar fly so the bar we refer to here is somewhere where you go

bar sineği mükemmel bir bar sineği, bu yüzden burada bahsettiğimiz bar, hmm'ye içmeye gittiğiniz bir yer,

out drinking to hmm so a barfly is somebody who spends a

bu yüzden bir bar sineği,

lot of time too much time in a bar or a pub drinking so they just sit there

bir barda veya bir barda içki içerek çok fazla zaman harcayan kişidir, bu yüzden sadece otururlar

drink after drink they might spend hours and hours of this if you've got a friend

her

that you know is always out drinking and maybe goes to the same pub all the time

zaman dışarıda içki içtiğini ve belki de her zaman aynı bara,

the same bar but often they will sit in exactly the same place at the bar and

aynı bara gittiğini bildiğiniz bir arkadaşınız varsa, ancak çoğu zaman tam olarak aynı yerde otururlar. bar ve

drink that's it sounds like a good idea to me so they've

içki bana iyi bir fikir gibi geldi bu yüzden en

got their favorite scenes and they just sit there night after night a barfly

sevdikleri sahneleri var ve her gece orada öylece oturuyorlar bir kusmuk sineği

don't know why they call them a buck a flies move around but that's it well I

onlara neden bozuk para dediklerini bilmiyorum sinekler ortalıkta dolaşıyor ama bu kadar iyi ben

think also they tend to sort of settle in places so sometimes you'll see a fly

ayrıca bir yere yerleşme eğiliminde olduklarını düşünüyorum, bu yüzden bazen bir yerde bir sinek görürsünüz

in one place and it'll just stay there for a long time or maybe a barfly it

ve orada uzun süre kalır ya da belki bir bar sineği,

might also refer to them going from one bar to another

bir bardan diğerine gitmelerini de ifade edebilir

Guiseppe says I should fly to Sicily one day I'd love to yes just send me the

Guiseppe diyor Bir gün Sicilya'ya uçmalıyım, çok isterim evet, sadece bana

airfare ok mr. Duncan wants to pee I don't

uçak biletini gönderin, tamam mr. Duncan işemek istiyor ben istemiyorum

shiron says that what's wrong with you today you look a bit sad come on yes I

Shiron diyor ki bugün senin neyin var biraz üzgün görünüyorsun hadi evet

don't you need to cheer up mr. Duncan I do life's not so bad jeff says zip up

neşelenmene gerek yok bayım. Duncan, biliyorum hayat o kadar da kötü değil jeff fermuarını kapat diyor

your fly yes my fly isn't open trust me not not that they'd be much to see if it

evet sinekliğim açık değil güven bana bunun bir ayyaş olup olmadığını görecekleri pek bir şey yok

was a boozer Sergio that's it a barfly booze to

Sergio

somebody who drinks a lot that's it and Tomic said he used to be a barfly oh

bu kadar çok içen biri için barsinek içkisi bu o ve Tomic onun bir bar sineği olduğunu söyledi oh

that's very interesting right as the crow flies as the crow flies

bu çok ilginç, doğru, kuş uçarken kuş uçarken

this means the shortest route to somewhere the shortest route to

bu, bir yere giden en kısa yol anlamına gelir, bir yere giden en kısa yol

somewhere because obviously if you go somewhere in a car then the roads twist

çünkü belli ki bir yere arabayla giderseniz, o zaman yollar

around all over the place they don't go straight so you can say so as the crow

her yerde kıvrılır. yer üstünde dümdüz gitmezler yani kuş uçarken diyebilirsin ki

flies it's the distance the shortest distance is somewhere so as if a bird

en kısa mesafe bir yerdedir yani bir kuş

was flying from one place to another so the bird doesn't have to think about the

bir yerden bir yere uçuyormuş gibi kuş yolları düşünmek zorunda kalmasın

roads or the valleys or the hills it can just fly across

ya da uçabileceği vadiler ya da tepeler,

so that is the shortest distance that's it crude The Crow is causes a bird a

yani en kısa mesafe budur, bu kabadır Karga bir kuşa neden olur, bir

type of bird but you could say as that as the plane flies but you normally

kuş türü ama uçak uçarken böyle diyebilirsiniz ama normalde

prefer to a bird say a crow hmm something like that so it's a straight

bir kuşun karga demesini tercih edersiniz hmm öyle bir şey yani tam bir

dicey because then the nearest hotel is 15 kilometres away as the crow flies

riskli çünkü o zaman en yakın otel kuş uçuşu 15 kilometre uzakta

people often say that I don't though they say it so much now but we always

insanlar sık ​​​​sık öyle diyorlar ki şimdi çok fazla söylemiyorlar ama biz hep şöyle

used to say that oh it's it's it's ten miles as the crow flies so if you were

derdik ah bu on mil karga uçarken yani

to walk across the fields and go in a straight line hmm ie go the same way the

tarlalarda yürüyüp düz bir çizgide gidecekseniz hmm yani karganın gideceği yöne giderseniz

crow would go it would only be that would be the short distance but if you

bu sadece kısa mesafe olur ama

went in your car or on a bike you'd have to go round all the bends and over the

arabanızla veya bisikletle giderseniz tüm virajları dönüp

bridges and things like that so sometimes if you live near a river and

köprülerin ve bunun gibi şeylerin üzerinden geçmeniz gerekir, bu yüzden bazen bir nehrin ve köprünün yakınında yaşıyorsanız

and the the bridge and you want to go the other side of the river to another

ve nehrin diğer tarafına başka bir

town the bridge might not be right where you wanted to be it might be five miles

kasabaya gitmek isterseniz köprü olmayabilir. tam olmak istediğin yerde nehrin beş mil

down the river so the next town is just across the river it's only a mile away

aşağısında olabilir, bu yüzden bir sonraki kasaba nehrin hemen karşısında, sadece bir mil uzakta,

is the crow flies if you were to drive it you'd have to give five miles we've

karga uçuyor, eğer onu kullanacaksan, tanımladığımız beş mili vermelisin

defined a bridge to go I know it so as if you are flying there yes it's as if

gidilecek bir köprü biliyorum yani sanki oraya uçuyormuşsun gibi evet sanki

you are flying exactly it's a more accurate description of how I mean if

uçuyormuşsun gibi tam olarak bu nasıl demek istediğimin daha doğru bir açıklamasıdır, eğer

you can see if you look out of a window and you can see somewhere you know a

bir pencereden dışarı bakarsan görebilirsin ve bildiğin bir yeri görebilirsin

mile away then you wouldn't describe that as being

mil uzakta o zaman bunu

need ten miles away you'd say well it's only a mile away as the crow flies of

on mil ötede ihtiyaç olarak tanımlamazsınız kuş uçuşu sadece bir mil uzakta diyeceksiniz

course you were to drive there you've got to go I think I've described that

tabii ki oraya arabayla gideceksiniz gitmeniz gerekiyor Sanırım onu ​​tarif ettim artık artık

one any more any more yes like a plane shiron exactly yes Giuseppe Giuseppe

evet bir uçak shiron gibi tam olarak evet Giuseppe Giuseppe

Trump's policies flying in the face of common sense yes you could describe that

Trump'ın politikaları sağduyu karşısında uçuyor evet

you could describe he's flying in the face of of how how you think a president

bir başkanın nasıl davranması gerektiğini düşündüğünüz karşısında nasıl uçtuğunu tarif edebilirsiniz

should act hmm we're not saying whether that's right or

hmm biz değiliz bunun doğru mu

wrong but that is a correct use of the phrase Giuseppe well done time flies

yanlış mı olduğunu söylemek ama bu Giuseppe ifadesinin doğru kullanımıdır aferin zaman uçup gidiyor iyi olmak için

almost time to go well I got that one saved up for last but because I thought

neredeyse zaman geçiyor onu en sona sakladım ama

that would be quite a clever way to end the livestream that somebody's already

bunun canlı yayını bitirmenin oldukça akıllıca bir yolu olacağını düşündüm birinin zaten

got in butterflies in your stomach butterflies so obviously the butterflies

midenizde kelebekler var kelebekler o kadar açık ki kelebekler

are nice little gentle but butterflies are butterflies aren't they we know what

güzel, biraz nazik ama kelebekler kelebekler, biz kelebeklerin ne olduğunu bilmiyoruz,

butterflies are they're insects they're insects that sort of flutter around with

onlar böcekler böcekler,

these lovely delicate wings and often when somebody is nervous or anxious

bu sevimli narin kanatlarla ortalıkta bir tür kanat çırpıyorlar ve çoğu zaman ne zaman birisi gergin ya da endişeli

perhaps they're going to have got to make a speech or they've got a job

belki bir konuşma yapması gerekecek ya da bir iş

interview or an exam you might have an English exam coming up and you might the

görüşmesi ya da sınavı var sizin için yaklaşan bir İngilizce sınavı olabilir ve bu konuda

anxiety and distress caused by worrying about that can cause butterflies in your

endişelenmenin neden olduğu kaygı ve sıkıntı sizin için önemli olabilir. Midenizde kelebekler uçuşuyor ki bu

stomach which is that feeling that you get when you're a bit nervous a bit

biraz gerginken biraz endişeli olduğunuzda hissettiğiniz duygu

anxious so it's it's basically an idiom for feeling nervous you have butterflies

yani bu temelde gergin hissetmek için kullanılan bir deyim Midenizde kelebekler var

in your stomach yes so sometimes I get butterflies in my stomach before 2:30

evet bu yüzden bazen 2:30'dan önce midemde kelebekler uçuşuyor.

when I'm coming on to be with mr. Duncan on the livestream yeah

Bay ile olmaya geliyorum. Duncan canlı yayında evet, bir tane daha ve

so another one and then we'll start to get ready to wrap this all up drop like

sonra her şeyi tamamlamaya hazırlanacağız sinek gibi

flies people getting sick or ill or dying in a short period of time people

damla insanlar kısa bir süre içinde hastalanıyor, hastalanıyor veya ölüyor insanlar sinek

are drop dropping like flies so you might say there's a flu bug in the area

gibi düşüyor, yani bir şey var diyebilirsiniz bölgede grip böceği var bir

you lots of people get ill sudden you can say peep they're dropping like flies

sürü insan aniden hastalanıyor dikiz diyebilirsin sinek gibi düşüyorlar bu

so everybody's suddenly becoming ill or sick all of a sudden it could be flu it

yüzden herkes aniden hastalanıyor veya hastalanıyor bu grip olabilir

could be any illness can you think of any other use where you would use that

herhangi bir hastalık olabilir aklınıza gelen başka bir kullanım alanı var mı bunun

it just means people to suddenly I mean there could be a you could be a group it

sadece insanlar anlamına geldiğini kullanırdın, yani bir grup olabilirdin, bir grup olabilirdin,

doesn't have to be illness no there was brother was a recent story about a lot

hastalık olmak zorunda değil, hayır, yakın zamanda bir otelde birçok insanın hastalandığına dair bir hikaye vardı,

of people becoming ill in a hotel do you remember oh yes very recently in Egypt

hatırlıyor musun? oh evet çok yakın zamanda Mısır'da bu

so a couple of people sadly died and lots of other people became ill so

yüzden birkaç kişi ne yazık ki öldü ve diğer birçok insan hastalandı, bu yüzden

people someone described the actual event as people were dropping like flies

insanlar gerçek olayı insanların sinekler gibi yere düştüğü şeklinde tanımladılar,

they were all becoming ill one after the other

hepsi çok hızlı bir şekilde birbiri ardına hastalanıyordu,

very quickly so it's like flies don't live very long and a lot of them can

bu yüzden sinekler gibi don' Çok uzun yaşamazlar ve birçoğu

suddenly die or become ill but yes if you if there's a situation where lots of

aniden ölebilir veya hastalanabilir, ancak evet, birçok

people suddenly become ill for no apparent reason

insanın bariz bir sebep olmadan aniden hastalandığı

food poisoning like in a hotel or a flu bug then you can say there they're

bir otel veya grip böceği gibi gıda zehirlenmesi gibi bir durum varsa, o zaman orada diyebilirsiniz. sinekler

dropping like flies hmm fly by the seat of your pants

gibi düşüyor hmm pantolonunun yanından uçuyorsun

oh yes that's similar to just on the fly mm do something and you make it a bish

oh evet bu sadece anında mm'ye benzer

you go along that's it you make it up as you go along you're unprepared for

something so you just fly by the seat of your pants you're just using your

Yani sadece pantolonunun yanından uçarsın,

intuition and your experience to get you through a situation hmm

seni bir durumdan kurtarmak için sadece sezgilerini ve tecrübeni kullanırsın hmm

so if somebody is new to a particular task or sometimes people just don't

yani eğer biri belirli bir görevde yeniyse veya bazen insanlar

prepare very well about anything then you can say they're flying by the seat

hiçbir şeye çok iyi hazırlanamıyorsa o zaman sen pantolonlarının altından uçtuklarını söyleyebilirler

of their pants they're not very well prepared okay and I think this is a

çok iyi hazırlanmış değiller tamam ve bence bu

suitable one for the last one yes because we're going in a moment I'm

sonuncusu için uygun evet çünkü birazdan gidiyoruz

going to finish soon and we're going to have an excerpt from one of my favorite

birazdan bitireceğim ve biz Sizden ayrılmadan önce en sevdiğim derslerden birinden bir alıntı yapacağız,

lessons before we leave you so let's have one more mr. Steve and then look at

o yüzden bir tane daha alalım bayım. Steve ve sonra

the live chat first let's look at the live chat okay here it is the live chat

canlı sohbete bakalım önce canlı sohbete bakalım tamam işte canlı sohbet

is on the screen our Virginia is her husband's birthday today

ekranda bizim Virginia bugün kocasının doğum günü

and he likes studying English with us thank you very much big hello for London

ve o bizimle İngilizce çalışmayı seviyor çok teşekkür ederim Londra şehir merkezine büyük merhaba

city centre Debenhams Oxford Street that's a sonal a sonal man is that

Debenhams Oxford Street, bu bir oğul bir oğul, o

closing down no we would love to know what your actual name is a sonal man it

kapanıştır, hayır, gerçek adınızın ne olduğunu bilmek isteriz, bir oğul adam,

might be your last chance to ever tell us a sonal man what is your name mr.

bize bir oğula, adınızın ne olduğunu söylemeniz için son şansınız olabilir Bay.

Duncan is a bit tired today I am tired I'm very very tired not sick just tired

Duncan bugün biraz yorgun ben yorgunum çok çok yorgunum hasta değilim sadece yorgun

Tran wants to know your email address again yes I but I keep putting it on the

Tran e-posta adresinizi tekrar öğrenmek istiyor evet ben ama onu ekrana koymaya devam ediyorum

screen you know you have to sort of there it is it's going across now it's

biliyorsunuz orada bir şekilde yapmanız gerekiyor karşıdan karşıya geçiyor şimdi

now on the screen it's now there right there on the screen going across the

ekranda şimdi orada tam orada ekranda ekran boyunca ilerliyor şu

screen right now it's now there there it is the email address is there and also

anda orada e-posta adresi orada ve ayrıca

my facebook address is there on the screen is using the correct hello Carlos

benim facebook adresim de ekranda doğru merhabayı kullanıyor

from Brazil Eugene is using the correct is using that phrase when time flies

Brezilya'dan Carlos Eugene doğru kullanmak bu cümleyi kullanmak zaman uçup giderken

time flies when we have fun that's it and we've really had fun today amen now

zaman uçar eğlendiğimizde bu kadar ve bugün gerçekten çok eğlendik amin şimdi

I'm not feeling cold at all I'm feeling quite warm today because it's hot in mr.

hiç üşümüyorum bugün oldukça sıcak hissediyorum çünkü mr.

Duncan studio I think mr. Duncan needs to take his jump Rob think that's why

Duncan stüdyosu sanırım bay. Duncan'ın atlaması gerekiyor Rob, bu yüzden

he's a bit tired he's overheating I'm not tired today I'm not just a bit tired

biraz yorgun olduğunu düşünüyor, aşırı ısınıyor Bugün yorgun değilim, sadece biraz yorgun değilim

but but it depends what definition of tired you are using you see

ama bu, yorgunluğun hangi tanımını kullandığınıza bağlı, görüyorsunuz

ceqa star mr. Duncan a mr. Steve it was also very nice lesson this time as well

ceqa yıldızı bay. Bay Duncan Steve bu sefer de çok güzel bir dersti

goodbye from Tokyo see you later second star I actually said you were in

Tokyo'dan vedalaş sonra görüşürüz ikinci yıldız Aslında Endonezya'dasın dedim

Indonesia but you are of course in Japan my mistake I'm ever so sorry time flies

ama tabii ki Japonya'dasın benim hatam çok üzgünüm zaman

like an arrow yes I that that's never seen that expression before but that

bir ok gibi uçuyor evet ben bu bu ifadeyi daha önce hiç görmemiştim ama

that's a good expression so it goes very quickly and when we say time flies it

bu iyi bir ifade bu yüzden çok çabuk geçiyor ve zaman uçup gidiyor dediğimizde bu,

means that a particular period goes seems to go in a shorter period of time

belirli bir sürenin gerçekte olduğundan daha kısa bir sürede geçtiği anlamına gelir

than it actually is and it's usually for happy events or Pleasant events you

ve genellikle mutlu olaylar veya Keyifli olaylar içindir.

normally say you could say oh while I'm watching mr. Duncan's livestream time

normalde bay bay'ı izlerken oh diyebileceğinizi söylediğiniz olaylar . Duncan'ın canlı yayın süresi

flies it's because you're enjoying it so when

uçup gidiyor, çünkü siz bundan zevk alıyorsunuz, bu yüzden bir

you enjoy things time seems to pass faster it doesn't of course know but

şeylerden zevk aldığınızda zaman daha hızlı geçiyor gibi görünüyor, tabii ki bilmiyor ama

that's just an expression so I might say it's the opposite oh I wouldn't say that

bu sadece bir ifade, bu yüzden tam tersi diyebilirim oh,

about your back your life dreams mr. Duncan it means that you're sort of

sırtınız için bunu söylemezdim hayat hayalleriniz bay Duncan bu, güzel şeyler hakkında düşündüğün şekilde bir nevi geçmişi andığın anlamına geliyor.

reminiscing about the past in a way you you're thinking about nice Pleasant

Hoş

events bad times usually go slowly Pleasant times usually go very quickly

olaylar, kötü zamanlar genellikle yavaş geçer. Hoş zamanlar genellikle çok hızlı geçer.

mmm so it doesn't seem that we've enjoyed it today so time has flown for

bu yüzden zaman bizim için akıp gitti

us because it hasn't seemed like nearly two hours that we've been alive I've

çünkü neredeyse iki saattir hayattaymışız gibi gelmedi

only been on for over an hour hmm mr. Duncan's been on a bit more than

sadece bir saatten fazla süredir buradayım hmm bayım. Duncan benim uçacağımdan biraz daha fazla uçuyor

I'll fly hi says Giuseppe thank you for that one Giuseppe you could both fly

merhaba diyor Giuseppe bunun için teşekkür ediyor Giuseppe ikiniz de

high which means we'd be doing very well hmm and very successful it says flying

yükseğe uçabilirsiniz, bu da çok iyi gideceğimiz anlamına gelir hmm ve çok başarılı yüksekten uçmak diyor tam

high what's the opposite singing sinking like

tersi ne diyor şarkı kaya gibi batıyor

a rock yes as I say that yes so you fly high if you are doing really well for

evet, evet dediğim gibi, yüksekten uçarsın, örneğin gerçekten iyiysen,

example if you're on YouTube and you have lots of people watching and you're

örneğin YouTube'daysan ve seni izleyen çok insan varsa ve

doing really well maybe you're you're going live with a boxing match with

gerçekten iyiysen, belki de bir boksla canlı yayına gidiyorsundur.

another half-wit yes then you'd be really really flying high oh you might

başka bir yarım zekayla eşleşir evet o zaman gerçekten çok yüksekten uçarsın oh

be sinking like a rock like like I don't notice certain English teacher so there

gibi bir kaya gibi batıyor olabilirsin Belirli bir İngilizce öğretmenini fark etmiyorum bu yüzden işte

you go we're going sooo not we Steve yes it looks like it ooh time has flown

gidiyoruz çoook gidiyoruz Steve değil Steve evet öyle görünüyor ooh zaman uçtu

Thomas flown it's the time for us to go that those those 11 years back again

Thomas uçtu bizim için o 11 yılı tekrar

very quickly very quickly yes what does that mean well we'll be back again very

çok hızlı çok

quickly yeah soon soon well we're back again soon because you mustn't

hızlı bir şekilde geri gitme zamanı

disappoint our lovely viewers now well there will be some videos in September

sevgili izleyicilerimizi şimdiden hayal kırıklığına uğratmamalısınız, eylül ayında bazı videolar olacak

but you may have seen on my youtube channel this is the last livestream for

ama youtube kanalımda görmüşsünüzdür, bu bir süreliğine son canlı yayın, bir süre

a while we won't be doing any more for a while so during September there will be

daha yapmayacağız, bu yüzden eylül ayında olacak

no live streams and this actually is the last one today so to miss these mr.

canlı yayın yok ve bu aslında bugünkü son yayın, bu yüzden bu bayları kaçırmak için.

Duncan yes well you know we'll be back though so live streams sometimes

Duncan evet, geri döneceğimizi biliyorsun ama bu yüzden canlı yayınlar bazen

circumstances come along and you just have to bite the bullet as they say so I

şartlar ortaya çıkar ve dedikleri gibi kurşunu ısırman gerekir, bu yüzden

hope you've enjoyed today's livestream we're gonna end with something quite

umarım bugünkü canlı yayından keyif almışsındır, benimkilerden oldukça ilginç bir şeyle bitireceğiz.

interesting one of my all-time favorite lessons and it's something that I like

tüm zamanların en sevdiğim dersleri ve şimdi tekrar izlemekten hoşlandığım bir şey

watching now again sometimes I watch my own lessons I

bazen kendi derslerimi izliyorum

know it's very egotistical and Steve always makes fun of me for watching my

bunun çok bencilce olduğunu biliyorum ve Steve kendi derslerimi izlediğim için benimle her zaman dalga geçiyor

own things but yes sometimes it's very useful as well so we'll see you later

ama evet bazen de çok faydalı oluyor, o yüzden göreceğiz sonra

thanks mr. Steve thank you very much thank you to everyone today thank you

teşekkür ederim bayım Steve çok teşekkür ederim bugün herkese çok teşekkür ederim

for your lovely comments and I'm going to continue to keep the register going

güzel yorumlarınız için teşekkür ederim ve kaydı

okay and and see who's watching your videos mr. Duncan even though there's no

düzgün bir şekilde devam ettirmeye devam edeceğim ve videolarınızı kimlerin izlediğini göreceğim bay. Duncan,

livestream he'll be you'll be doing that you'll be doing some live streams I know

canlı yayın olmamasına rağmen, o siz olacaksınız ve bazı canlı yayınlar yapacaksınız, biliyorum

mr. Duncan bro Jeff says OMG yes look everyone's upset

bayım. Duncan kardeş Jeff, Aman Tanrım diyor, evet bakın herkes üzgün

mr. Duncan no nobody's upset of course they are lots of other wonderful

Bay. Duncan, hayır kimse üzgün değil tabii ki onlar YouTube'da bir sürü başka harika

wonderful content on YouTube lots of sexy ladies teaching English lots of

harika içerik var İngilizce öğreten bir sürü seksi bayan bir sürü

cute young men lots of people fighting in boxing and swearing so there's lots

sevimli genç adam bir sürü insan boksta dövüşüyor ve küfür ediyor bu yüzden

and lots for everyone I will just fade away and no one will remember me Oh mr.

herkes için bir sürü şey var ben öylece gözden kaybolup gideceğim ve hiç kimse beni hatırlayacak Oh bay.

Duncan don't be silly it's true don't be silly mr. do not being silly

Duncan aptal olma, bu doğru, aptal olma Bay. Aptallık etmeyin, bundan

it's true that 24 hours from now this livestream will fade away and no one

24 saat sonra bu canlı yayın kaybolacak ve kimse

will be watching it and I know that that's true

onu izlemeyecek ve bunun doğru olduğunu biliyorum

because it happens every single week well it's a live stream there you go mr.

çünkü her hafta oluyor, bu bir canlı yayın, buyurun bayım.

Duncan anyway on that and happy note yes I will say goodbye and hopefully see you

Duncan yine de bu konuda ve mutlu not evet, hoşçakal diyeceğim ve umarım

all again very soon mmm Thank You mr. Steve ta ta for now mr. Steve is going

çok yakında tekrar görüşürüz mmm Teşekkürler bay. Steve ta ta şimdilik bay. Steve gidiyor

and there he goes

ve işte gidiyor,

we'll catch you later and I will leave you with something... this is one of my

seni sonra yakalarız ve sana bir şey bırakacağım... bu benim

favourite English lessons and I hope you enjoy it

en sevdiğim İngilizce derslerimden biridir ve umarım beğenirsin

we all have feelings they are the individual part of our character that

hepimizin duyguları vardır, bunlar karakterimizin bireysel parçalarıdır. çevremizdeki

show the way we feel depending on the situations around us when we say

durumlara bağlı olarak nasıl hissettiğimizi göstermek,

feelings we are actually describing one feeling at a time although sometimes for

duygular derken aslında her seferinde tek bir duyguyu tanımlıyoruz, ancak bazen örneğin

example due to illness a person may experience many feelings at once the way

hastalık nedeniyle bir kişi aynı anda birçok duygu yaşayabilir,

you feel relates to your emotional state mood frame of mind temper disposition

sizin hissetme şekliniz duygusal durumunuzla ilgilidir. ruh hali

state of mind spirit good or bad can be added to all of these words to show a

ruh hali iyi ya da kötü bu kelimelerin hepsine

positive mood and a negative one

olumlu bir ruh hali ve bir olumsuz ruh halini göstermek için eklenebilir

our feelings and moods are all related to the way we think in our minds the

duygularımız ve ruh hallerimiz tamamen zihnimizde düşünme biçimimizle ilgilidir

study of this subject is called psychology this also covers the way we

bu konunun incelenmesine denir psikoloji bu aynı zamanda

behave generally our minds control everything we do

davranış şeklimizi de kapsar genel olarak zihnimiz

besides actions your mood can also affect your health if you were to feel

eylemlerin yanı sıra yaptığımız her şeyi kontrol eder ruh haliniz sağlığınızı da etkileyebilir eğer

unhappy over a long period of time then you may need to see a doctor

uzun bir süre mutsuz hissederseniz o zaman bir doktora görünmeniz gerekebilir depresyondan mustarip olabilirsiniz

you could be suffering from depression this is often caused by stress from a

Bu genellikle,

sudden change in your life such as the loss of your job or the death of a loved

işinizi kaybetmeniz veya sevdiğiniz birinin ölümü gibi hayatınızdaki ani bir değişiklikten kaynaklanan stresten kaynaklanır.

one there are many different things around us that have the ability to

change the way we feel a piece of classical music might make you feel sad

üzülmene neden olur

it touches you emotionally it moves you a happy story may uplift your mood and

duygusal olarak dokunur seni duygulandırır mutlu bir hikaye moralini yükseltip

cheer you up you may find yourself both laughing and

neşelendirebilir

crying while watching a romantic movie either alone or with your lover

romantik bir film izlerken kendini hem gülerken hem ağlarken bulabilirsin tek başına ya da sevgilinle

I feel happy I feel glad I feel excited I never feel sad the day is alive and I

mutlu hissediyorum memnun hissediyorum heyecanlı hissediyorum Hiç üzülmüyorum gün yaşıyor ve kendimi

feel great tomorrow will be good I just can't wait

harika hissediyorum yarın iyi olacak Sadece bekleyemem

my heart is warm with a rosy glow the smile on my face I love to show I need

kalbim pembe bir parıltıyla sıcak Yüzümde gülümseme Göstermeyi seviyorum

to jump I like to see I want to live I love everything

Zıplamaya ihtiyacım var Görmeyi seviyorum Görmek istiyorum yaşamak her şeyi seviyorum

I feel down I feel bad I feel miserable I really feel sad I hate this day I

kötü hissediyorum kendimi kötü hissediyorum perişan hissediyorum gerçekten üzgün hissediyorum bu günden

dislike it all my heart is down feel like I will fall so gray is this world

nefret ediyorum bundan hoşlanmıyorum tüm kalbim üzgün düşecek gibi hissediyorum çok gri

with its trouble and strife so cold my spirit in this dark and gloomy life

dertleri ve çekişmeleri ile bu dünya çok soğuk ruhum bunda karanlık ve kasvetli hayat

happy synonyms bright content cheerful elated glowing jolly joyful marry Sonny

mutlu eşanlamlılar parlak içerik neşeli coşkulu parıldayan neşeli neşeli evlenmek Sonny

fad synonyms blue for law depressed down gloomy glum moody solemn woeful

fad eşanlamlıları yasa için mavi bunalımlı kasvetli asık suratlı karamsar ciddi kederli

it would be fair to say that we all go through times when things seem bad

Hepimizin işlerin kötü göründüğü zamanlarda

people can sometimes let you down they have the ability to say things that make

insanların bazen sizi yüzüstü bırakabileceğini söylemek adil olur.

you unhappy events and circumstances make them along and destroy your plans

for the future as the poet Stephen spender once wrote

Şair Stephen Harper'ın bir zamanlar yazdığı gibi, olaylar ve koşullar onları bir araya getirir ve gelecekle ilgili planlarınızı mahveder.

you must live through the time when everything hurts life comes with no

guarantees or promises the sunny days of contentment can only be truly

Memnuniyet ancak umutsuzluğun

appreciated through the dark gloomy nights of despair for without sadness we

karanlık kasvetli gecelerinde gerçekten takdir edilebilir çünkü üzüntü olmadan

would never really know what it is like to be truly happy.

gerçekten mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu asla bilemeyiz.