Rain and water idioms / English Addict Live Lesson / Sunday 12th January 2020 / Mr Duncan + Mr Steve

they say that life is full of surprises it is full of ups and downs thrills and

derler ki hayat sürprizlerle doludur inişler ve çıkışlarla doludur heyecanlar ve

spills sometimes you have to take the rough with the smooth here we go then

dökülmelerle doludur bazen kaba olanı pürüzsüz bir şekilde almak zorundasın işte başlıyoruz o zaman

hello and welcome to another English addict live from the UK how are you

merhaba ve İngiltere'den canlı başka bir İngiliz bağımlısına hoşgeldiniz

today are you okay I hope so

bugün nasılsın bugün iyi misin Umarım öyledir

mmm-hmm whoo it looks very nice outside we have a lot of sunshine at the moment

mmm-hmm whoo dışarısı çok güzel görünüyor şu anda çok güneş ışığı var

however don't be fooled by the weather it looks very nice outside let's have

ama havaya aldanmayın dışarısı çok güzel görünüyor hadi bir daha bakalım olur mu

another look shall we it's looking rather lovely and glorious

oldukça güzel ve görkemli görünüyor

you can see the sun shining in the distance across the landscape of

görebilirsiniz Shropshire manzarası boyunca uzakta güneş parlıyor

Shropshire yes it does look nice but apparently later on today we are going

evet güzel görünüyor ama görünüşe göre bugünün ilerleyen saatlerinde

to get lots of heavy rain and winds as well strong winds will be lashing the UK

çok fazla şiddetli yağmur ve rüzgar alacağız ve daha sonra kuvvetli rüzgarlar İngiltere'yi kırbaçlayacak,

later on so it looks as if the weather here in the UK is going to get very

bu yüzden hava sanki öyle görünüyor Birleşik Krallık'ta daha

rough and very turbulent later on so here we are hi everybody this is mr.

sonra çok sert ve çalkantılı olacak, bu yüzden herkese merhaba, bu bay.

Duncan in England how are you today are you okay I hope so

Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım

are you happy I hope so here we go first of all I wasn't with

mutlusundur umarım öyleyse başlıyoruz öncelikle cuma günü seninle değildim

you on Friday now I'm not going to talk too much about this today because it is

bugün bunun hakkında fazla konuşmayacağım çünkü bu

something that is very personal and something that I'm having to cope with

bir şey bu çok kişisel ve şu

at the moment in my real life away from YouTube suffice it to say I wasn't with

anda YouTube'dan uzaktaki gerçek hayatımda başa çıkmak zorunda olduğum bir şey, cuma günü seninle olamadığım için özür dilerim,

you on Friday for which I apologise I know lots of people were waiting for me

birçok insanın beni beklediğini biliyorum

but I wasn't there unfortunately on Thursday night my

ama Ben orada değildim ne yazık ki Perşembe gecesi annem acilen

mother was rushed into hospital and that is where she is now and that is all I'm

hastaneye kaldırıldı ve şimdi orada ve bugün bununla

going to say about that today so my mother at the moment is at the moment in

ilgili söyleyeceğim tek şey bu, bu yüzden annem şu anda hastanede, bu yüzden

hospital so that's the reason why I wasn't with you on Friday for which I

Cuma günü seninle olamamamın nedeni özür dilerim, kontrol edemediğim

apologise there were things happening that I could not control you know what

şeyler oldu, hayatın nasıl olduğunu biliyorsun,

life is like sometimes things come along out of the blue without warning and that

bazen her şey birdenbire aniden ortaya çıkıyor ve

as they say his life I suppose I suppose that's what you would call it

onun hayatı dedikleri gibi sanırım sanırım

we have the live chat we have lots of things to talk about I haven't prepared

canlı sohbetimiz var konuşacak çok şeyimiz var

too many things today because I've been busy with other things doing other stuff

bugün çok fazla şey hazırlamadım çünkü az önce bahsettiğim gibi başka şeyler yapmakla

as I just mentioned a little bit busy over the past couple of days with

meşguldüm bazı şeylerle son birkaç gün,

certain things however I am here to talk to you live and of course we have the

ancak sizinle canlı konuşmak için buradayım ve tabii ki

live chat as well let us not forget the live chat I am at the moment trying to

canlı sohbetimiz de var, canlı sohbeti de unutmayalım, şu anda

get the live chat on the screen there it is oh hello to everyone hello to the

canlı sohbeti ekrana getirmeye çalışıyorum işte burada oh herkese merhaba

live chat and nice to see you all here today

canlı sohbete merhaba ve bugün hepinizi burada görmek güzel

I wonder who was first on today's live chat let's have a look

Bugünkü canlı sohbette ilk kimin olduğunu merak ediyorum hadi bir bakalım

Marwa Marwa or muwah I hope I pronounced your name right hello to you welcome to

Marwa Marwa veya muwah umarım isminizi doğru telaffuz etmişimdir size merhaba

the live chat and guess what you are first today

canlı sohbete hoş geldiniz ve tahmin et bugün ilk nesin

let's keep our spirits up today I'm sure I'm not the only person having problems

bugün moralimizi yüksek tutalım eminim dünyada sorunları olan tek kişi ben değilim

in the world so let's not dwell on that for too long

o yüzden bunun üzerinde fazla durmayalım

hello to you hello also to me tests hello - hi Lee Kwang hello Pappy

sana merhaba merhaba bana da testler merhaba - merhaba Lee Kwang merhaba Pappy

hello Jimmy Jimmy from Hong Kong hello to you

merhaba Hong Kong'dan Jimmy Jimmy merhaba sana

I like your your little icon your little emoji I like that it looks like a little

küçük ikonunu beğendim küçük emojini küçük bir domuza benzemesini seviyorum

pig does it have anything to do with the Chinese New Year I wonder

Çin Yeni Yılı ile bir ilgisi var mı merak ediyorum

hello Guadalupe hello Martha hello pal Mira hello Antonia Maria hello Maria

merhaba Guadalupe merhaba Martha merhaba dostum Mira merhaba Antonia Maria merhaba Maria

nice to see you here as well also Hank Rai and Olga

sizi de burada görmek güzel ayrıca Hank Rai ve Olga

hello also grace Noemi Pat you Cory Chris oh my goodness so many people here

merhaba ayrıca zarafet Noemi Pat size Cory Chris aman tanrım burada şimdiden bir çok insan

already hello Helena as well Maria again Kristina

merhaba Helena ve tekrar Maria Kristina

hello Kristina how are you I'm okay thank you very much I'm not too bad I

merhaba Kristina nasılsın ben iyiyim teşekkür ederim çok kötü

really can't complain I always think to myself there are people in the world

değilim gerçekten şikayet edemem her zaman kendi kendime dünyada

much worse off than myself and that's what I like to think about and it always

benden çok daha kötü durumda olan insanlar olduğunu düşünürüm

keeps me going you see hello also - sassy sassy hello also

şımarık merhaba ayrıca

Belarusian hi Belarusian nice to see you here as well something that I saw on the

Belaruslu merhaba Belaruslu da seni burada görmek güzel geçen Çarşamba canlı sohbette gördüğüm bir şey

live chat last Wednesday we were talking about retiring last week and I noticed

geçen hafta emekli olmaktan bahsediyorduk ve

that Belarusian mentioned I noticed that you mentioned on the live chat that you

Belarusça'nın bahsettiğini fark ettim Canlı sohbette

have a friend who is still working and they are into their seventies so they

bir arkadaşın olduğundan bahsettiğini fark ettim hala çalışıyorlar ve yetmişlerindeler yani

are over the age of 70 and they are still doing their job I think that's

70 yaşının üzerindeler ve hala işlerini yapıyorlar bence bu

incredible very interesting so we were talking last

inanılmaz çok ilginç bu yüzden geçen

week about retire and for those who were getting worried

hafta emekli olmaktan bahsediyorduk ve endişelenenler için

no I'm not thinking of retiring just yet however as I said at the start of

hayır ben henüz emekli olmayı düşünmüyorum ancak

today's livestream you never know we never know what is around the corner

bugünkü canlı yayının başında dediğim gibi asla bilemezsiniz köşede

waiting for us so as far as I'm aware and as far as I can tell at the moment

bizi neyin beklediğini asla bilemeyiz bu yüzden bildiğim kadarıyla ve şu anda söyleyebildiğim kadarıyla üzgün

sadly and I don't have a crystal ball I cannot see into the future but I would

ve Geleceği göremediğim bir kristal kürem yok ama

like to continue doing this for as long as possible and I suppose for as long as

bunu mümkün olduğu kadar uzun süre yapmaya devam etmek istiyorum ve sanırım sen yapmamı istediğin sürece yapmamı

you want me to do it so if you want me to do this I will carry on doing it is

istediğin sürece yapacağım yapmaya devam et,

that a deal okay that's what we'll do then mr. Bruno Beatrice

bir anlaşma tamam, öyle yapacağız o zaman bay. Bruno Beatrice,

apparently it's very hot at the moment in Argentina there are many parts of the

görünüşe göre şu anda Arjantin'de hava çok sıcak, dünyanın pek çok bölgesi

world suffering extreme weather we have Australia I suppose a lot of people have

aşırı hava koşullarından muzdarip, Avustralya'mız var, sanırım birçok insan

been talking about that one also we have other parts of the world suffering

bundan bahsediyor, ayrıca dünyanın başka yerlerinde de

severe weather as well here in the UK we are about to have some severe weather

şiddetli hava şartlarından muzdarip burada da var. Birleşik Krallık'ta şiddetli bir hava görmek üzereyiz, buraya

would you like to have a look at what is coming our way

nelerin geldiğine bir göz atmak ister misiniz,

here it is so here is the weather for the next 24 hours and you will see there

yani önümüzdeki 24 saat için hava böyle ve

is a storm heading towards us storm Brendon that's what they've called

bize doğru gelen bir fırtına olduğunu göreceksiniz Brendon fırtınası

it apparently the the weather forecasters in Ireland have named this

görünüşe göre İrlanda'daki hava tahmincileri bu

particular storm storm Brendon so there it is you can see it flying towards us

fırtınaya Brendon adını verdiler, yani orada bize doğru uçtuğunu görebilirsiniz

and also we can have a closer look as well so let's get in a little closer so

ve biz de daha yakından bakabiliriz, bu yüzden biraz daha yaklaşalım.

there it is again the UK and there is the storm that is heading our way

işte yine Birleşik Krallık ve bize doğru gelen fırtına

storm Brendon and this is going to hit the UK tonight and also early tomorrow

Brendon fırtınası var ve bu bu gece ve ayrıca yarın sabah erken saatlerde Birleşik Krallık'ı vuracak, bu

morning so a very big storm coming towards the UK

yüzden şu anda Birleşik Krallık'a doğru çok büyük bir fırtına geliyor

now and apparently where I live the wind will be very strong around 85 miles an

ve görünüşe göre rüzgar yaşadığım yerde olacak saatte 135 mil civarında çok güçlü olun, bu

hour so we are going to get a very strong storm coming our way tonight and

yüzden bu gece yolumuza çok güçlü bir fırtına çıkacak ve

it looks as if it's going to be a rather violent storm a rather ferocious storm

oldukça şiddetli bir fırtına olacak gibi görünüyor, oldukça şiddetli bir fırtına

and maybe there will be some damage caused by this particular storm as well

ve belki de bu özel durumdan kaynaklanan bazı hasarlar olabilir.

oh my goodness I don't like the sound of that to be honest

Aman Tanrım, dürüst olmak gerekirse, bunun sesinden hoşlanmıyorum, yani

so as we always say as a storm arrives or if a storm is on the way we always

her zaman söylediğimiz gibi, bir fırtına geldiğinde veya bir fırtına yaklaşıyorsa,

tell people to batten down the hatches I love that expression if you have to

insanlara her zaman ambar kapaklarını kapatmalarını söyleriz, bu ifadeyi seviyorum.

batten down the hatches it means you have to seal all of your doors and

ambar kapaklarını kapatmanız gerekiyor, bu tüm kapılarınızı ve

windows you have to make sure that they are locked and everything is secure

pencerelerinizi kapatmanız gerektiği anlamına geliyor, onların kilitli olduğundan ve her şeyin güvende olduğundan emin olmalısınız

because the wind is approaching the storm is on its ways so we have a very

çünkü rüzgar yaklaşıyor, fırtına geliyor, bu yüzden çok

big storm on its way right now here in the UK we might talk a little bit about

büyük bir fırtınamız var. şu anda burada, Birleşik Krallık'ta bunun hakkında biraz konuşabiliriz, daha

that later on it around about half past two around ten minutes from now

sonra iki buçuk civarında, bundan yaklaşık on dakika sonra

hopefully we will get mr. Steve on the live chat today I am tempting mr. Steve

umarım bay. Bugün canlı sohbette Steve, Bay'ı baştan çıkarıyorum. Steve

with a very nice snack so this is another one of mr. Steve's favorite

çok güzel bir atıştırmalıkla, bu da Mr. Steve'in en sevdiği

snacks and today it is a digestive biscuit with a little bit of cheddar

atıştırmalıklar ve bugün üzerinde biraz çedar peyniri olan sindirimi kolaylaştıran bir bisküvi

cheese on top can you see the piece of cheddar cheese I happen to know that mr.

.

Steve loves digestive biscuits with a little piece of cheddar cheese so that's

Steve, küçük bir parça çedar peyniri ile hazmı kolaylaştıran bisküvileri sever, bu yüzden

what we're doing today we will be tempting we will be luring mr. Steve

bugün yaptığımız şey bu, cezbedeceğiz, cezbedeceğiz bay. Steve

into the studio with that particular snack but the big question is

o belirli atıştırmalıkla stüdyoya giriyor ama asıl soru şu ki

will Steve take the bait if you take the bait

Steve yemi yutacak mı, eğer yemi yersen

it means you actually take the thing or you go towards the thing that is being

bu gerçekten o şeyi almışsın demektir yoksa

used to tempt you so that's what I'm doing today I will be using one of mr.

seni cezbetmek için kullanılan şeye doğru gidersin, ben de öyle yapıyorum bugün mr'dan birini kullanacağım.

Steve's favorite snacks to get him onto the live chat and also into my studio as

Steve'in onu canlı sohbete ve ayrıca benim stüdyoma ve

well lots of people on the live stream hello blues bird where are you mr.

canlı yayındaki birçok kişiye sokmak için en sevdiği atıştırmalıklar merhaba blues kuşu neredesiniz bayım?

Duncan I'm here right now live from England and as long as nothing else

Duncan şu anda İngiltere'den canlı olarak buradayım ve

happens in my life I am normally with you on Sunday Wednesday and Friday from

hayatımda başka bir şey olmadığı sürece normalde Pazar, Çarşamba ve Cuma günleri saat

2 p.m. UK time so you can catch me right here on YouTube on Sunday Wednesday and

14:00'ten itibaren sizlerleyim. Birleşik Krallık saati ile beni burada YouTube'da Pazar, Çarşamba ve

Friday 2 p.m. UK time don't forget to check the time difference where you are

Cuma günleri saat 14:00'te yakalayabilirsiniz. Birleşik Krallık saati, bulunduğunuz yerdeki saat farkını kontrol etmeyi unutmayın,

so that is when I am on and for those who want to get in touch you are more

yani ben açıkken ve benimle iletişime geçmek isteyenler için

than welcome to send me an email you can follow me on Facebook and also if you

bana bir e-posta göndermekten memnuniyet duyarız, beni Facebook'ta takip edebilirsiniz ve ayrıca isterseniz

want to you could help me to continue with my work by sending a small donation

küçük bir bağış göndererek işime devam etmeme yardımcı olabilir misiniz, bunun

I see that's interesting apparently

ilginç olduğunu görüyorum, görünüşe göre

apparently this year the Chinese New Year is the year of the snake apparently

bu yıl Çin Yeni Yılı yılan yılı, görünüşe göre bu

it's the stake year which happens to be my birth year as well so my Chinese

benim de doğum yılım olan kazık yılı. Çin

zodiac sign is the snake so oh yeah that's interesting the snake is the

burcu yılan yani oh evet bu ilginç yılan

biggest reason why he is going to join us thank you very much your snack looks

onun bize katılmasının en büyük sebebi çok teşekkür ederim atıştırmalığınız

very tempting well I hope it is I hope mr. Steve will be tempted into the

çok cazip görünüyor umarım öyledir bayım . Steve,

studio by my lovely snack that I've spent such a long time preparing for him

onun için hazırlamak için çok uzun zaman harcadığım güzel atıştırmalığım tarafından stüdyoya çekilecek

I hope I was in the kitchen working very hard and this is the snack that I will

be feeding mr. Steve today hopefully he will come in and he will be very excited

. Steve bugün umarım gelecek ve bugün

when he sees today's snack that I've prepared for mr. Steve mm-hmm so that

Mr. Steve mm-hmm

coming in around about seven minutes from now hello Irene nice to see you

yaklaşık yedi dakika sonra geliyor merhaba Irene bugün sizi burada görmek güzel

here today busy week here in the UK busy for me for

Birleşik Krallık'ta yoğun bir hafta daha önce bahsettiğim nedenlerden dolayı benim için meşgul

reasons that I mentioned earlier the royal family oh what a difficult few

kraliyet ailesi oh ne zor birkaç

months they've had what so the latest of the royal family saga apparently Megan

ay geçirdiler kraliyet ailesi destanının en sonuncusu görünüşe göre Megan

and Harry they want to leave they want to leave the UK they don't want to stay

ve Harry ayrılmak istiyorlar Birleşik Krallık'tan ayrılmak istiyorlar artık Birleşik Krallık'ta kalmak istemiyorlar

in the UK anymore they want to be far away from the royal family as far away

kraliyet ailesinden olabildiğince uzakta olmak istiyorlar

as possible I think this happens a lot though in families don't you don't you

ben Bunun çok olduğunu düşünüyorum ama ailelerde

find sometimes families are either very close together they are very close and

bazen aileler ya çok yakınlar ya çok yakınlar ve

the keeping touch all the time or a family

her zaman temasta kalıyorlar ya da bir aile

can be very distant so maybe the children leave home and

çok uzak olabiliyor bu yüzden belki çocuklar evi terk ediyor ve

maybe they move to another country or another part of the country you were

belki başka bir ülkeye ya da sizin yaşadığınız ya da yaşadığınız ülkenin başka bir yerine taşınıyorlar

living in or they are living in and so they become distant they become very

ve bu yüzden uzaklaşıyorlar birbirlerinden çok

distant very far away from each other maybe they don't communicate very often

uzaklaşıyorlar, belki de çok sık iletişim kurmuyorlar, bu

as well so there are times when a family can be very distant maybe they don't

yüzden bazen bir aile çok uzak olabilir, belki

communicate with each other as much as they should and there are very very

birbirleriyle olması gerektiği kadar iletişim kurmuyorlar ve bunun çok çok

various reasons for that many reasons why that can happen so yes very

çeşitli nedenleri var, bunun olmasının birçok nedeni var, bu yüzden evet çok

interesting a lot of people here in the UK are preoccupied at the moment with

ilginç, burada Birleşik Krallık'ta birçok insan meşgul.

what is happening in the British royal family Luis Mendez hello Luis nice to

İngiliz kraliyet ailesinde olup bitenlerle ilgili an Luis Mendez merhaba Luis

see you back and apparently you are very happy to see me yes I'm here again today

seni tekrar görmek güzel ve görünüşe göre beni gördüğüne çok sevinmişsin evet bugün yine

on a Sunday yes I didn't mention did you know it's Sunday

bir Pazar günü buradayım evet bahsetmedim Pazar olduğunu biliyor muydun

thank you very much for your company we are having a busy day today

arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim bugün yoğun bir gün geçiriyoruz

I've had a busy week how was your week hello also - Anna last Saturday

yoğun bir hafta geçirdim sizin haftanız nasıl geçti merhabalar da - Anna geçen cumartesi

says Anna I went to the hospital to see a friend of mine who has had brain

Anna diyor şimdi beyin ameliyatı olan bir arkadaşımı görmek için hastaneye gittim

surgery now that sounds serious that sounds rather serious she was not

Kulağa ciddi gelen kulağa oldukça ciddi gelen o

bad and I was absolutely emotional when she could speak better and singing her

fena değildi ve daha iyi konuşabildiği ve

perfect songs so yes I think it is a worrying time especially if someone is

mükemmel şarkılarını söyleyebildiği zaman kesinlikle duygulandım bu yüzden evet bence bu endişe verici bir dönem, özellikle de biri

going in going into hospital for surgery if they are going in for an operation or

ameliyat için hastaneye gidiyorsa, gidiyorsa ameliyat veya

something like that so it can be very difficult as you know if you are a

benzeri bir şey için bu çok zor olabilir, çünkü

regular viewer you will know that I hate hospitals very much I don't like

düzenli bir izleyiciyseniz, hastanelerden çok nefret ettiğimi bileceksiniz,

hospitals whether I am a patient or a visitor or even if I'm just walking past

hasta da olsam, ziyaretçi de olsam hastaneleri sevmem.

a hospital I just don't want to look I don't want to think about it too much so

bir hastanenin önünden geçiyorum sadece bakmak istemiyorum bunun hakkında çok fazla düşünmek istemiyorum bu yüzden

I've spent the last two days at a hospital so as you can imagine I wasn't

son iki günü hastanede geçirdim yani tahmin edebileceğiniz gibi

enjoying it very much hello Corey what about the strikes in Paris Irene and

bundan pek zevk almıyordum çok merhaba Corey, Paris'teki grevlerden ne haber Irene ve

also Luis is well maybe Luis Mendez can also talk about this very interesting to

ayrıca Luis iyi belki Luis Mendez de bundan bahsedebilir çok ilginç,

note that here in the UK on British television on the news here in the UK

burada Birleşik Krallık'ta İngiliz televizyonunda haberlerde burada Birleşik Krallık'taki

they are not talking about the riots in France at all they're not mentioning

isyanlardan bahsetmiyorlar. Fransa'da onlardan hiç bahsetmiyorlar,

them at all it's very strange so I've been forced I've actually had to

bu çok garip, bu yüzden zorlandım, aslında Fransa'da neler olup bittiğini öğrenmek için İngiltere

go and find another news source outside the UK to find out about what's

dışında başka bir haber kaynağı bulmam gerekti, bu

happening in France so a lot of dramatic things taking place and apparently the

yüzden birçok dramatik şey var. görünüşe göre

reason for the protests is a change to way that pensions are worked out and

protestoların nedeni, emekli maaşlarının Fransa'dakilere ödenme şeklinin değişmesi

given to those in France and it would appear that the French government is

ve görünüşe göre Fransız hükümeti

slowly backing down albeit temporarily hello netra hello to you as well

geçici de olsa yavaş yavaş geri adım atıyor merhaba netra merhaba size de

hello also to Palmyra hello Hannon Hannon Hannon asks who is

merhaba Palmyra'ya da merhaba merhaba Hannon Hannon Hannon, Bay'ın kim olduğunu sorar

mr. Steve well hopefully we will see mr. Steve soon because I have one of his

. Steve, umarım Bay'ı görürüz. Steve yakında çünkü

favorite snacks right here in the studio there it is so today I will be tempting

burada, stüdyoda en sevdiği atıştırmalıklardan biri var, bu yüzden bugün

mr. Steve hopefully he will take the bait and he will come into the studio to

Bay'ı cezbedeceğim. Steve umarım yemi yutar ve bize katılmak için stüdyoya gelir

join us and there you can see what we are using today

ve orada bugün ne kullandığımızı görebilirsiniz

a lovely digestive biscuit with some cheese very nice I like the look of that

biraz peynirli güzel bir sindirim bisküvisi çok hoş Bunun görünümünü beğendim

also we have a couple of subjects to talk about today phrases idioms

ayrıca yapacak birkaç konumuz var bugün hakkında konuşmak

connected to rain and water and I suppose to make the actual subject a

yağmur ve su ile ilgili deyimler ve sanırım asıl konuyu

little broader we could expand a little bit more and say general weather as well

biraz daha genişletmek için biraz daha genişletebilir ve genel hava durumunu da söyleyebiliriz, bu

so we will look at that in a little while also what is the difference

yüzden birazdan buna bakacağız ayrıca arasındaki fark nedir

between this word and this word so what are the difference is or what is the

bu kelime ve bu kelime yani fark nedir veya

difference between these two words a little bit later on I will be talking

bu iki kelime arasındaki fark nedir biraz sonra

about them and maybe mr. Steve will be talking to us about his plans for the

onlardan bahsedeceğim ve belki bayım. Steve bize gelecekle ilgili planları hakkında konuşacak

future because we were talking about retiring last week I'm not retiring yet

çünkü geçen hafta emekli olmaktan bahsediyorduk.

but we will see what happens however a lot of people do retire as an early age

some people retire later in life some people never retire they carry on doing

insanlar asla emekli olmuyorlar, her

the things that they've always done forever

zaman yaptıkları şeyleri yapmaya devam ediyorlar, ta ki yetmişli

and ever until they drop a bit like Belarusian

who is still working as a dentist even though they are now into their seventies

yaşlarına gelmelerine rağmen hala diş hekimi olarak çalışan Belaruslular gibi biraz düşene kadar ve

and they are still doing their wood job the job that they obviously enjoy I

hala ahşap işlerini yapmaya devam ediyorlar. Açıkçası zevk aldıklarını

think so it would appear that Britain is going to

düşünüyorum, bu yüzden İngiltere,

have some fun with these storms alongside its southern Ally Australia

güney Müttefik Avustralya'nın yanı sıra bu fırtınalarla biraz eğlenecek gibi görünüyor,

well it's a little bit the opposite early we're going to have lots of rain

biraz tam tersi, çok yağmur yağacağız

and in Australia in Australia they're having lots of hot weather but it is

ve Avustralya'da Avustralya'da onlar ' hava çok sıcak ama orda yaz

summer there don't forget it is summer in Australia at the moment

unutma şu anda Avustralya'da yaz

hello also - Celia or should I say Cecilia hello to you we are having very

hot weather in Belo Horizonte it feels like I am living in hell I know the

cehennemde hissini biliyorum merhaba dikişim

feeling hello my seam oh yes the royal family is in trouble I saw a photo where

oh evet kraliyet ailesinin başı dertte

the Queen drove without a seatbelt and also a driving licence well I don't

Kraliçe'nin emniyet kemeri ve ehliyet olmadan araba kullandığı bir fotoğraf gördüm pekala

think the Queen had a driving licence did you know that I don't think the

Kraliçe'nin ehliyeti olduğunu sanmıyorum biliyor muydunuz ben

Queen actually holds a driver's licence I heard that many years ago how true it

Kraliçe'nin aslında bir ehliyet sahibi olduğunu düşünmeyin bunu yıllar önce duydum ne kadar doğru hiçbir

is I have no idea but I heard many years ago that the Queen actually doesn't hold

fikrim yok ama yıllar önce Kraliçe'nin aslında ne

either a passport or a driving license she doesn't have either of those things

pasaportu ne de ehliyeti olmadığını duydum. bunlardan herhangi birine sahip

because well she's the queen to be honest with you I mean everyone knows

çünkü o kraliçe, sana karşı dürüst olmak gerekirse, demek istediğim, herkes kraliçenin

who the queen is I suppose her face is everywhere on stamps on coins on notes

kim olduğunu biliyor demek istiyorum ki, yüzü her yerde pulların, banknotların, madeni paraların üzerinde,

so all sorts of British currency has a picture of the Queen on it

bu yüzden her tür İngiliz para biriminin üzerinde Kraliçe'nin resmi var.

hello also Chryst's in the Philippines there is a volcano mount mount thar

ayrıca Filipinler'de Chryst'de bir volkanik dağ var

which has erupted after many after many after a long time causing people to

uzun bir süre sonra patlayan ve insanların bölgeden tahliyesine neden olan bir volkanik dağ var

evacuate from the area hello Anna as well so many people are here now we are

merhaba Anna ve pek çok insan şimdi burada

going to take a short break and then after that mr. Steve hopefully will be

kısa bir ara vereceğiz ve sonra ondan sonra bey Steve umarım

joining us so a quick break and then hopefully we will have mr. Steve here in

kısa bir mola için bize katılır ve sonra umarım Mr. Steve burada,

the studio I will get a little snack ready and hopefully I will be able to

stüdyoda biraz atıştırmalık hazırlayacağım ve umarım

tempt mr. Steve into the studio

Mr. Steve oradaki stüdyoya giriyor, o

there he is mr. Steve what what was he doing there it looked like he was

bay. Steve orada ne yapıyordu sanki

fighting with something no in fact it was mr. Steve with his poncho doing his

bir şeyle savaşıyor gibiydi hayır aslında o mr. Steve pançosuyla

poncho dance something we recorded a couple of years ago and the rain is on

panço dansı yapıyor, birkaç yıl önce kaydettiğimiz bir şey ve yağmur yolda, bu yüzden

the way so we will all be wearing our Poncho's this time tomorrow because it

yarın bu zamanlar hepimiz pançolarımızı giyeceğiz çünkü bu tarafa doğru gelen

looks as if there is a ferocious storm heading this way however now wait wait a

şiddetli bir fırtına varmış gibi görünüyor ancak şimdi bekleyin bekle bir

moment we have something more important to talk about than the weather we have a

dakika konuşacak daha önemli bir şey var havadan daha önemli

special guest but unfortunately our special guest sometimes is very shy so

özel bir konuğumuz var ama ne yazık ki özel konuğumuz bazen çok utangaç oluyor bu yüzden

today I have decided to make a little snack there it is can you see it there

bugün biraz atıştırma yapmaya karar verdim işte orada görebiliyor musun

is the snack for my special guest but unfortunately he is a very shy person as

özel konuğum ama ne yazık ki bildiğiniz gibi çok utangaç biri

you know and what we have to do we have to lure him into the studio so I will

ve yapmamız gereken onu stüdyoya çekmemiz gerekiyor bu yüzden

leave the snack here and hopefully we will be able to tempt mr. Steve into the

atıştırmalığı burada bırakacağım ve umarım Bay'ı baştan çıkarabiliriz. Steve'in

studio it might take a couple of moments it might take a few seconds so please

stüdyoya girmesi birkaç dakika sürebilir, birkaç saniye sürebilir, bu yüzden lütfen

bear with me trust me it will be worth the wait so here we go we have to tempt

bana katlanın, beklemeye değecek, bu yüzden işte başlıyoruz,

mr. Steve into the studio

Bay'ı baştan çıkarmalıyız. Steve stüdyoya girdi

Oh gotcha we've got him again we've got mr. Steve we've caught him there is no

Ah yakaladım onu ​​yine yakaladık Mr. Steve onu yakaladık

escape for you this time mr. Steve you are here you are now forced onto the

bu sefer sizin için kaçış yok bayım. Steve buradasın, şimdi

internet in front of all these lovely people so what do you think about that

tüm bu sevimli insanların önünde internete girmek zorundasın, bu yüzden

it's a very dry I need some water mr. Duncan have some water I can't swallow

çok kuru, biraz suya ihtiyacım var hakkında ne düşünüyorsun? Duncan biraz su içsin, yutamıyorum,

it I can't produce enough saliva mr. Steve doesn't normally have difficulty

yeteri kadar tükürük üretemiyorum bay. Steve normalde

swallowing things but today today you can't get it in Oh have you got it down

bir şeyleri yutmakta zorluk çekmez ama bugün bugün onu içeri alamıyorsunuz Oh, indirdiniz mi

oh that's better mr. Duncan Oh once again we've managed to lure me to the

oh bu daha iyi bayım. Duncan Oh, bir kez daha beni

live stream okay with a tasty snack and that was of

canlı yayına çekmeyi başardık, tamam, lezzetli bir atıştırmalıkla ve bu

course a digestive biscuit a wholemeal biscuit with cheese on yes my mouth one

tabii ki hazmı kolaylaştıran bir bisküviydi, üzerine peynirli kepekli bir bisküviydi, evet ağzım en

of your favourite snacks well mr. Duncan can you see what I've

sevdiğiniz atıştırmalıklardan biri, pekala bayım. Duncan,

got on today now you can't know I knew harm I knew this was going to happen but

bugün üzerimde ne olduğunu görebilir misin, şimdi bilemezsin, zararı biliyordum, bunun olacağını biliyordum ama

not me to jump up and down wait don't don't jump anywhere what I will do is I

ben değil, yukarı ve aşağı zıpla, bekle, hiçbir yere atlama, ne yapacağım ben

will set one of the other cameras up and you can go in stand in front of the

diğer kameralardan birini kuracak ve siz

other camera I've got a very special t-shirt on today viewers hello to

diğer kameranın önüne geçebilirsiniz bugün üzerimde çok özel bir tişört var izleyiciler

everybody in the world wide web of English mr. Duncan of courses that

dünya çapında ingilizce ağında herkese merhaba bay . Duncan

probably already said that today but no a friend of mine has been on a tour of a

tabii ki bu muhtemelen çoktan söylemiştir ama hiçbir arkadaşım bir kıta turuna çıkmadı

continent he was there for three weeks on holiday and he toured many different

üç haftadır tatil için oradaydı ve

countries in a certain continent now I maybe you could guess which one it was

belli bir kıtada birçok farklı ülkeyi gezdi şimdi belki hangisi olduğunu tahmin edebilirsiniz.

maybe 10 anybody get a little if I say Condor maybe that will give somebody a

belki 10 kişiydi Condor dersem biraz olsun belki bu birilerine bir

clue but he went to various countries in this continent and many of you will know

ipucu verir ama o bu kıtada çeşitli ülkelere gitti ve çoğunuz ziyaret etmek

it's a particular continent that I wish to visit ok show us things very jealous

istediğim belirli bir kıta olduğunu bilecek tamam bize Condor'u çok kıskanç şeyler gösterin

Condor is that the same spelling as the bird I'm not sure mr. Duncan I'm not

kuşla aynı yazım olduğundan emin değilim bay. Duncan

sure no okay do you notice I'm a little taller today

emin değilim hayır tamam fark ettin mi bugün biraz daha uzunum evet sen

yes have you noticed as well because well for two reasons one Steve is

de fark ettin mi çünkü iki nedenden biri Steve

wearing a pair of strainers sneakers their running shoes but they have a very

bir çift süzgeçli spor ayakkabı giyiyor koşu ayakkabısı ama tabanları çok kalın

thick sole so mr. Steve is looking taller also I've slightly repositioned

yani bayım . Steve daha uzun görünüyor ayrıca kamerayı da hafifçe yeniden konumlandırdım bu

the camera as well so the camera is it is slightly different that's why I'm

yüzden kamera biraz farklı bu yüzden

having difficulty getting can you just move over Steve yes of Cour you likes to

almakta zorluk çekiyorum Steve'in üzerine geçebilir misin evet tabii ki

push me off the screen I'm not pushing you off I'm just moving you over so

beni ekrandan itmeyi seviyorsun ben seni itmiyorum sadece kaydırıyorum o yüzden

going show over there on the other camera show your t-shirt your t-shirt

gidiyorum diğer kamerada göster tişörtünü göster tişörtünü

your special t-shirt now don't forget we can't hear you it's a it's a camera but

özel tişörtünü şimdi unutma seni duyamıyoruz bu bir kamera ama ne

it has no microphone unfortunately so so here is mr. Steve coming onto your

yazık ki mikrofonu yok, bu yüzden işte bay. Steve

screen now there he is oh I like that Steve well we can't hear what you're

şimdi ekranınıza geliyor işte o oh bunu sevdim Steve ne dediğini duyamıyoruz

saying because you're not on the microphone in

çünkü aslında mikrofonda değilsin aslında

fact I think I prefer it with you not on that so there is mr. Steve with his

sanırım senin onda olmamanı tercih ederim o yüzden bay var. Steve,

lovely t-shirt and and one of your work colleagues brought this back for you

sevimli tişörtüyle ve iş arkadaşlarınızdan biri bunu sizin için geri getirdi

so very nice very nice what does it say on the back yes Oh turn around

çok çok güzel çok güzel arkasında ne yazıyor evet Oh arkanı dön

No

Hayır

so it says Kolker eric weeper maybe that is something in the Peruvian language so

yani Kolker eric weeper yazıyor belki bu Peru dilinde bir şeydir hadi

come on come back Steve apparently Steve seems to think that he's a fashion model

geri dön Steve görünüşe göre Steve onun bir manken olduğunu düşünüyor gibi görünüyor

I'm not sure about that so you're back so it's Peru Peru that is correct

Bundan emin değilim bu yüzden geri döndün yani Peru Peru bu doğru

friend of mine in fact he went to Brazil Peru Argentina Ecuador him and his wife

arkadaşım aslında Brezilya'ya gitti Peru Arjantin Ekvador o ve onun karısı

went all over the place it must have cost him a fortune you must you must

her yeri dolaştı ona bir servete mal olmuş olmalı sen

have been a bit jealous as well because you want to go to Brazil yes I do well

de biraz kıskanmış olmalısın çünkü Brezilya'ya gitmek istiyorsun evet ben iyi yaparım

I'd like to go to South America so he's been to quite a few of the countries he

Güney Amerika'ya gitmek isterdim bu yüzden o epeyce o

did a bit of a tour a tour for three weeks while he was away all his

yokken tüm

customers left him and went elsewhere because he was away so no I'm only

müşterileri onu terk etti ve başka bir yere gitti, bu yüzden hayır sadece şaka

joking a strange thing to say well I was jealous jealous green with jealousy

yapıyorum, iyi söylemek için garip bir şey kıskandım kıskandım yeşil Kıskançlıkla

because he went to visit South America with his partner well his wife but

Güney Amerika'yı ziyarete gitti çünkü partneri yani karısı ama onlar

they've been married for many years I love the way you used you seemed to sort

uzun yıllardır evliler, kullanma şeklini seviyorum,

of divide being a partner with being a wife but technically it's the same thing

partner olmayı eş olmakla bir nevi ayırıyor gibiydin ama teknik olarak aynı şey

isn't it yes but if you say partner yes normally

değil evet ama partner dersen evet normalde

means unmarried normally means unmarried you say my partner in life you've just

bekar demektir normalde bekar demektir hayattaki partnerim diyorsun az önce

noticed mr. Duncan there's some very extensive cobwebs the lights in the

farkettin bayım. Duncan, bazı çok geniş örümcek ağları var, stüdyodaki ışıklar,

studio are highlighting what can only be described as very poor tidiness in mr.

Mr.

Duncan's mr. Duke Steve DS I'm the web's the web's are

Duncan'ın Mr. Duke Steve DS Ben web'im, web'ler

everywhere they're gigantic those aren't webs they look like webs to

her yerde onlar devasa onlar ağ değiller bana ağ gibi görünüyorlar bayım

me mr. Duncan the mat the spider must be about that big yes okay I'm going to

. Duncan, örümceğin hasırı o kadar büyük olmalı evet tamam,

come in here with a feather duster okay then well I would do if it wasn't

buraya tüylü bir toz beziyle geleceğim tamam o zaman pekala,

for the fact that I've thrown the feather duster away because it's useless

tüy tozunu işe yaramaz olduğu için atmış olmam gerçeği olmasaydı yapardım

and living all this information a feather duster that's what you use to

ve tüm bu bilgileri yaşayan bir kuş tüyü süpürge, odanızın köşelerindeki örümcek ağlarından kurtulmak için kullandığınız şey

get rid of cobwebs in the corners of your rooms but my mother always had

ama annemin hep

feather duster which she used but they're actually very poor at the job

kullandığı kuş tüyü süpürgesi vardı ama aslında işinde çok fakirler

because they leave feathers come off the does anybody know what a feather duster

çünkü tüy bırakıyorlar. tüy toplayıcının ne olduğunu bilen var mı sanırım

is I think I think I think there are feather dusters in other countries it's

sanırım diğer ülkelerde tüy toplayıcılar var bu

just it's a pole and it's got lots of feathers concentrated into the top and

sadece bir sırık ve tepede bir sürü tüy var ve

the idea is the feathers will get rid of all the cobwebs and spiders so they're

fikir şu ki tüyler tüm örümcek ağlarını yok edecek ve örümcekler bu yüzden

not very effective it's just basically something you use for dusting bit of a

çok etkili değiller, sadece temelde uzun saplı bir tür fırçanın tozunu almak için kullandığınız bir şey

sort of a brush with a long handle but it's got made of feathers yes yeah

ama tüylerden yapılmış evet evet

but the clue is in the word feather well I don't know if people use feather

ama ipucu tüy kelimesinde, bilmiyorum. insanlar tüylü toz

dusters in it can be they're very ticklish there if you buy a feather

bezi kullanırlar, orada çok gıdıklanırlar, eğer bir tüylü

duster it's often got connotations with sort of how can I put it mr. Duncan

toz bezi alırsanız, genellikle onu nasıl ifade edebilirim bayım gibi çağrışımlar vardır. Duncan,

don't know recreational activities involve some form of stimulation

eğlence aktivitelerinin bir tür uyarım içerdiğini bilmiyor,

what feather dusters are used in a way aren't they you've never heard this at

kuş tüyü toz bezleri bir şekilde kullanılıyor, bunu hiç duymadınız mı,

all yes they they are because I think if you sort of rub a feather duster over

evet öyleler çünkü sanırım birinin vücuduna tüylü toz bezi sürerseniz öyle olması gerekiyordu

somebody's body it's supposed to be so I've heard it's supposed to be arousing

öyle olduğunu duydum tahrik edici olması gerektiğini duydum

Oh a feather duster you must have heard of that yes he's led a sheltered life

ah bir tüy silgi bunu duymuş olmalısın evet korunaklı bir hayat sürmüş yani daha yeni duydum

well well I mean I've just heard about it's just what people say so I forgot to

insanların öyle söylediği için

change the camera by the way everyone's complaining they're all saying mr.

değiştirmeyi unuttum kamera bu arada herkes şikayet ediyor hepsi bay diyor.

Duncan changed the camera we can just see your empty studio I forgot to change

Duncan kamerayı değiştirdi sadece boş stüdyonu görebiliyoruz Değiştirmeyi unuttum değiştirmeyi unuttum

it you see that that that's what people were seeing oh I see right so everything

insanların gördüğü de buydu

that we've just said has been fairly pointless

well no wicked well we can still be heard but not seen it's a good job we've

ama görmemek iyi bir iş bizde

got people watching some people might prefer that of course then you might

izleyen insanlar var bazı insanlar bunu tercih edebilir tabi o zaman

prefer not to be able to see is it's a little bit like a podcast so close your

görememeyi tercih edebilirsin biraz podcast gibi o yüzden gözlerini kapat

eyes and imagine that you are listening to a podcast and it's pretty much the

ve dinlediğini hayal et podcast ve hemen hemen

same thing really so so this is a podcast with pictures isn't that nice

aynı şey gerçekten bu yüzden bu resimli bir podcast o kadar güzel değil

not very pretty pictures though no I think in fact to be honest with I think

çok güzel resimler değil ama hayır aslında dürüst olmak gerekirse

I prefer this view so this is where I normally sit Steve in this chair can you

bu görüşü tercih ettiğimi düşünüyorum bu yüzden normalde oturduğum yer burası Steve Bu sandalyede

see in the distance there was a chair and that is where I spend a lot of my

uzaktan bir sandalye olduğunu görebiliyor musunuz ve orada zamanımın çoğunu

time sitting editing typing sending emails reading emails so the corner of

oturup yazarak, yazarak, e-postaları okuyarak ve e-postaları okuyarak geçiriyorum.

my studio over there is where I spend a lot of my time doing hosing composing

beste yapmak,

and writing and doing all sorts of things so and you can see the clock of

yazmak ve her türlü şeyi yapmak yani ve saati

course in the distance as well it is just coming up to quarter to three mr.

elbette uzaktan da görebilirsiniz, üçe çeyrek kala geliyor bayım.

Steve yes well just above that clock and to

Steve evet, saatin hemen üzerinde ve

the left are all the cobwebs and I'm going to get a duster out they don't get

solda tüm örümcek ağları var ve ben bir toz bezi alacağım

rid of them somebody says poor spiders why would we have to remove the Nets you

onlardan kurtulmuyorlar biri zavallı örümcekler diyor neden Ağları kaldırmamız gerekiyor,

mean webs of course I tell you what I'm going to try and focus on those webs

yani ağları kastediyorsunuz Size ne deneyeceğimi söylüyorum ve bu ağlara odaklanacağım

because now I want to see them I want to see the cobwebs in my studio would you

çünkü şimdi onları görmek istiyorum Stüdyomdaki örümcek ağlarını görmek istiyorum

like to see the cobwebs in the studio because Steve now has embarrassed me I'm

Stüdyodaki örümcek ağlarını görmek ister misiniz çünkü Steve şimdi beni utandırdı ben

embarrassed I am ashamed you'll have to come to this view mr. Duncan okay where

utandım ben utandım bu manzaraya gelmek zorunda kalacaksınız bay Duncan tamam

the light is catching them yes well um the reason we don't want cobwebs and

ışığın onları yakaladığı yer evet pekala um evde örümcek ağları ve örümcekler istemememizin nedeni,

spiders in the house is because they multiply just like what animals do once

tıpkı hayvanların kendilerine bıraktıktan sonra yaptıkları gibi çoğalmalarıdır

you leave them to themselves and in fact this studio where mr. Duncan first moved

ve aslında Mr. Duncan ilk kez

in seven years ago had and all I can describe as an as an infestation of

yedi yıl önce taşındı ve tek tanımlayabileceğim şey

spiders so something's infested it means there's a lot of them so and we usually

örümcek istilası, yani bir şey istila edilmiş, bu da onlardan çok olduğu anlamına geliyor ve biz

use that word to refer to creatures like mice an infestation of mice or rats

bu kelimeyi genellikle fareler veya fareler, örümcekler istilası gibi yaratıklara atıfta bulunmak için kullanırız.

spiders fleas you would normally use the word in that way to describe to many of

pire kelimesini normalde bir evin bir odasındaki bir yerde bulunan

a particular animal or insect in one place in a room in a house and when we

belirli bir hayvanı veya böceği tanımlamak için bu şekilde kullanırsınız ve

remove certain cupboards obvious that the previous residents had

bazı dolapları kaldırdığımızda, önceki sakinlerin

not bothered to get rid of the spiders and they've been Luck hunt you couldn't

örümceklerden kurtulma zahmetine girmediği açıktır. Şans avı oldular

count them there were hundreds of them and the problem is you do really don't

onları sayamadın yüzlercesi vardı ve sorun şu ki

want them because they've become a bit of a pain in the neck yes here we go

onları gerçekten istemiyorsun çünkü biraz baş belası oldular evet işte başlıyoruz

so here are the cobwebs apparently these are the cobwebs the cobwebs that mr.

işte buradalar örümcek ağları görünüşe göre bunlar örümcek ağları Mr.

Steve was talking about there they are they're not that bad well not from that

Steve, orada olduklarından bahsediyordu, o kadar da kötü değiller, o açıdan değil,

angle mr. Duncan from this angle they look a lot I don't think you can really

bayım. Duncan bu açıdan çok görünüyorlar. Bulunduğunuz yerden onları gerçekten görebileceğinizi sanmıyorum nereye gidiyorsunuz

see them from where you are where are you going no that's it you come over to

hayır,

where I am mr. Duncan more over this way and you will see what I mean

benim olduğum yere gelin, bayım. Duncan bu yoldan daha fazla ve ne demek istediğimi anlayacaksın tamam

okay then well unfortunately my equipment doesn't do that never mind I

o zaman ne yazık ki ekipmanım bunu yapmıyor boşver bende

have I have Awkward equipment a light is catching them my assuming my equipment

Garip ekipmanlarım var ve onları yakalayan bir ışık onları yakalıyor ekipmanımın

is awkward not the first time I've had that said to me cobwebs yes that's what

garip olduğunu varsayıyorum ilk kez değil bu bana örümcek ağları dedi evet, örümcekleri

we use to describe the the spiders spin cobwebs don't though because they catch

tarif etmek için kullandığımız şey bu, örümcek ağlarını örerler, çünkü

their prey flies and well there's some spiders eat other spiders in fact the

avlarını sinekleri yakalarlar ve bazı örümcekler başka örümcekleri yerler aslında

spiders that we had infested in the room here our particular type of spider

odada musallat olduğumuz örümcekler bizim özel tipimizdir örümceğin

called what what do they call mr. Duncan I can't remember their cellar spiders

adı ne bay ne diyorlar. Duncan mahzen örümceklerini hatırlayamıyorum normal bir örümceğe kıyasla

they've got very very long legs and very small bodies compared to a normal spider

çok çok uzun bacakları ve çok küçük bedenleri var

so they're about that big and they hang from the corners of the room and if you

yani o kadar büyükler ve odanın köşelerinden sarkıyorlar ve

go near them they vibrate very rapidly because they think you can't see them

yanlarına yaklaştığınızda titreşiyorlar. çok hızlı çünkü onları göremeyeceğinizi düşünüyorlar

but they actually catch other spiders which is something quite unusual if

ama aslında diğer örümcekleri yakalıyorlar ki bu, dalga halinde yamyamlarsa oldukça sıra dışı bir şey,

they're cannibals in a wave if you think about it they're eating other spiders so

eğer düşünürseniz diğer örümcekleri yiyorlar, o yüzden

out of I've been talking to the neighbors and apparently lots of the

konuştuğum kadarıyla komşular ve görünüşe göre birçok

neighbors also have a problem with these types of spiders they're normally found

komşunun da bu tür örümceklerle bir sorunu var, normalde

in dark places hence their name celer spider so the normally found in

karanlık yerlerde bulunurlar, bu nedenle adları kereviz örümceğidir, bu nedenle normalde

dark cellars or room where it's damp horrible I don't like

karanlık mahzenlerde veya nemli korkunç odalarda bulunurlar

them because when you go into into the gala there's millions of them in our

Onları sevmiyorum çünkü galaya girdiğinizde garajımızda milyonlarca var,

garage where I keep the car millions I would say is their multiplied very very

arabayı tuttuğum milyonların çok çok hızlı çoğaldığını söyleyebilirim

rapidly and you go in and they drop on you they do so you know here we go that

ve içeri giriyorsunuz ve üzerinize düşüyorlar, yani biliyorsunuz işte başlıyoruz ki bence

I think we've got I think we might have we might have it I think we've gotten

biz var sanırım bizde olabilir bizde olabilir sanırım

one of the things there it is can you see it there we go it's not it's not

şeylerden birini aldık orada görebiliyor musunuz işte başlıyoruz

very clear on the picture but you can see a cobweb that's the problem with

resimde pek net değil ama bir örümcek ağı görebiliyorsunuz sorun bu

cobwebs the problem with cobwebs is you can't

örümcek ağlarıyla ilgili sorun,

see them very clearly and that's the reason why I can't see them so you can

onları çok net görememenizdir ve bu yüzden onları göremiyorum, böylece

see that there is a cobweb one of many cobwebs in my studio I don't know why

bir örümcek ağı olduğunu görebilirsiniz, stüdyomdaki birçok örümcek ağından biri Nedenini bilmiyorum

mr. Steve wants to embarrass me so much

Bay. Steve beni o kadar utandırmak istiyor ki

Sarina said yes didn't we have some spiders in a box we did we had I was

Sarina evet dedi bir kutuda örümceklerimiz yok muydu bizde vardı

looking after a friend's tarantulas which of course a very big spiders about

Bir arkadaşımın tarantulalarına bakıyordum ki bu tabii ki çok büyük örümcekler yaklaşık

as big as your hand mr. Duncan's there pointing out the cobwebs so yes satoru

eliniz kadar büyüktü Bay. Duncan orada örümcek ağlarını gösteriyor, bu yüzden evet satoru,

you know we were looking after my friend's tarantulas but he's now got

biliyorsun, arkadaşımın tarantulalarına bakıyorduk ama şimdi

them back because he was renting somewhere and he wasn't allowed to keep

onları geri aldı çünkü bir yer kiralıyordu ve evcil hayvan beslemesine izin verilmedi,

pets not even spiders so we had them for a year they've gone back now he's

örümcekler bile, bu yüzden onlara bir yıl boyunca sahip olduk. şimdi geri döndüm,

looking after them so we're glad to get them out of the house so what have you

onlara bakıyor, bu yüzden onları evden çıkardığımıza sevindik,

been talking about today mr. Duncan I feel as though I've been boring

bugün neden bahsediyorsunuz bayım? Duncan, herkesi sıkıyormuşum gibi hissediyorum,

everybody we've we've mainly been talking about cobwebs I think I've been

daha çok örümcek ağlarından bahsediyorduk sanırım ben de

on I think 85% of today's live stream has been as talking about cobwebs so

bugünün canlı yayınının %85'inde örümcek ağlarından bahsediyordum, bu yüzden

thank you Steve anyway for letting me know about the cobweb that was really

yine de izin verdiğin için teşekkürler Steve Örümcek ağını gerçekten çok

really useful Christine of course is right when you

işe yaradığını biliyorum Christine elbette haklı,

live in the countryside it's normal to have spied as it is because there's a

kırsalda yaşarken casusluk yapman normal, çünkü

lot more of them and they they they come into the house when you've got the

onlardan çok daha fazla var ve onlar eve geldiğinde eve geliyorlar.

windows open in the summer I've seen them crawling in

yazın pencereler açık

another thing that those spiders are also called daddy longlegs spiders

başka bir şeyde süründüklerini gördüm, o örümceklere baba uzun bacaklı örümcekler de deniyor,

that's the other word for them so they that there are a particular type of

bu onlar için başka bir kelime, bu yüzden belirli bir örümcek türü var

spider and until we moved here we we hadn't really seen them before but this

ve biz buraya taşınana kadar gerçekten yaşamamıştık. onları daha önce görmüştüm ama bu

house is full of them and every year we try not to kill them Steve don't we we

ev onlarla dolu ve her yıl onları öldürmemeye çalışıyoruz Steve elimizden gelenin en iyisini yapmıyor muyuz

try our best how mayor says that let me go and fetch

belediye başkanı izin ver

something oh I know what Steve is going to get that the thing that Steve is now

bir şey getireyim diyor oh Steve'in ne alacağını biliyorum o şeyi Steve'in şimdi

going to get was the first-ever mystery item on my first ever live chat my first

alacağı, ilk canlı sohbetimdeki ilk gizemli öğeydi, ilk

ever live stream ID mr. Duncan no we fetching my device here there we go let

canlı yayın kimliğim mr. Duncan hayır, cihazımı buraya getiriyoruz, gidiyoruz size

me give you the full view are you sure that's not your your douche it's not a

tam görüntüyü vereyim, bunun sizin aptalınız olmadığından emin misiniz,

lightsaber it looks like something you insert something that you insert

ışın kılıcı değil, bir şeye benziyor, bir yere soktuğunuz bir şey,

somewhere always rude aren't you mr. Duncan well in fact this is a humane way

her zaman kaba değil mi, bayım? Duncan aslında bu insancıl bir yoldur

Hugh may Humane if something is humane it means that what does it mean mr. do

Hugh olabilir İnsancıl bir şey insancılsa bunun anlamı ne demektir Bay Duncan?

something humane means it will not cause any strain or suffering that's it or

insancıl bir şey yapmak, herhangi bir gerginliğe veya ıstıraba neden olmayacağı anlamına gelir, işte bu ya da

fear in someone so you are doing something without causing any any

korku, bu yüzden herhangi bir zulme neden olmadan

cruelty or without being cruel so for example if your cat maybe you have a cat

ya da zalim olmadan bir şeyler yapıyorsunuz, örneğin, kediniz varsa, belki bir kediniz var,

maybe you have a very old pussy and your pussy is old and it's seen better days

belki de çok yaşlı bir amınız var. ve senin [ __ ] yaşlı ve daha iyi günler gördü

and unfortunately your old cat can no longer walk its ill and clearly its

ve ne yazık ki yaşlı kedin artık hasta ve açıkça

suffering so sometimes people will have their animal put down but the Mayland

ıstırap içinde yürüyemiyor, bu yüzden bazen insanlar hayvanlarını yere seriyorlar ama Mayland

the method the method is humane so they do it humanely so maybe I think normally

yöntemi insancıl, bu yüzden bunu insanca yapıyorlar yani belki Bence normalde

they use an injection so maybe they inject something into the animal to make

bir enjeksiyon kullanıyorlar, bu yüzden belki hayvana uykusunu getirmek için bir şey enjekte ediyorlar

it sleepy and then it will slowly go to sleep forever a non humane way of

ve sonra hayvan yavaşça sonsuza kadar uykuya dalacak, bir kediyi öldürmenin insani olmayan bir yolu,

killing a cat for example to just sort of hit it a lot

örneğin ona çok fazla vurmak, bu kadar.

that's it beat it with a stick and kick it so that

bir sopayla ve tekmeyle, bu

would be a non humane way of so a humane way of removing spot while they talk

insani olmayan bir yol olurdu, yani onlar bundan bahsederken leke çıkarmanın insancıl bir yolu,

about it when you people meat eaters of course if you're going to kill animals

siz et yiyenler elbette hayvanları

to eat them you most people want to know that that animal has been killed

yemek için öldürecekseniz, çoğu insan bunu yapmak ister. o hayvanın

humanely yes so quickly so it doesn't suffer I'm going to be honest with you

insanca öldürüldüğünü biliyorum evet çok hızlı acı çekmemesi için sana karşı dürüst olacağım

Steve I've not met met many vegetarians who who just eat non animal products who

Steve sadece hayvansal olmayan ürünleri yiyen ve

are happy with even humane killing no but if you're a meat-eater you don't

insanca öldürmekten bile mutlu olan pek çok vejetaryenle tanışmadım hayır ama et yiyen biriyseniz,

want to you don't want your animal to have suffered when it's done that's true

hayvanınızın acı çekmesini istemezsiniz, bu doğru

yeah but what about if your see some people think that plants have feelings

evet ama ya bazı insanlar bitkilerin duyguları olduğunu düşünüyorsa,

don't they so how do you kill a plant humanely yes is it vegetable there's no

öyle değil mi? bir bitkiyi insanca öldürür müsün sebze mi evet böyle bir şey yok

such there's a little carrot what about the little carrot living in the ground a

biraz havuç var ya küçük havuç toprakta yaşıyor

little carrot minding its own business just living and having a lovely day

biraz havuç kendi işine bakıyor sadece yaşıyor ve güzel bir gün

thinking oh this is nice isn't it oh I've got my I've got my lovely little

geçiriyor oh bu güzel değil mi oh Yerde benim sevimli küçük

warm space in the ground and my little my little leaves are coming out into the

sıcak alanım var ve benim küçük benim küçük yapraklarım

beautiful sunshine and that little carrot is having a lovely time and then

güzel güneş ışığına çıkıyor ve o küçük havuç harika vakit geçiriyor ve sonra

suddenly someone comes along and pulls it out of the ground

aniden biri gelip onu oradan çekiyor. yer

shops its head off and then slices it into little pieces after skinning it and

kafasını koparır ve sonra derisini yüzdükten sonra küçük parçalara ayırır ve

and then they boil it in water or eat it raw yes so this is used to catch spiders

sonra suda kaynatırlar veya çiğ yerler evet yani bu evdeki örümcekleri yakalamak için kullanılır, bu yüzden

in the house so it's got a little and you hear that we can all hear that Steve

biraz var ve duyarsınız ki yapabiliriz herkes Steve'in

it's like a vacuum cleaner and it sucks the spider you put it up to the ceiling

elektrikli süpürge gibi olduğunu ve örümceği emiyor, tavana kadar koyuyorsun, bunu

in you you turn this on and it sucks it in and then you let it out outside hmm

çalıştırıyorsun ve emiyor ve sonra dışarı salıyorsun hmm

and that's what I do so let's see if I can find one in your room no no I wasn't

ve ben de öyle yapıyorum, bakalım eğer ben odanızda bir tane bulabilirim hayır hayır

planning on this being a whole live stream there's one under your cap try

bunun tamamını canlı yayın olarak planlamıyordum şapkanızın altında bir tane var

not to sit my brain up well so that was very interesting for bringing up that

beynimi dik tutmamaya çalışın bu çok ilginçti çünkü

terrible cobweb in the corner of the studio thank you very much you can

stüdyonun köşesindeki o korkunç örümcek ağını gündeme getirdim çok teşekkür ederim

actually see the live chat there as well now by the way

aslında canlı sohbeti orada da görebilirsin şimdi bu arada

brilliant done something very lovely for you it's not nice because yes I like to

zekice yapılmış senin için çok hoş bir şey bu hoş değil çünkü evet

look at the live chat somebody just said there what is the meaning of the idiom

canlı sohbete bakmayı seviyorum birisi az önce orada dedi get deyiminin anlamı nedir

get a rain check if you get a rain check it means you put something off to

yağmur kontrolü, yağmur kontrolü alırsanız, bir şeyi

another day or another time so a rain check is something that your arranged to

başka bir güne veya başka bir zamana ertelediğiniz anlamına gelir, bu nedenle yağmur kontrolü,

do at a later date because an event has been cancelled or called off so maybe a

bir etkinlik iptal edildiğinden veya iptal edildiğinden, yani bir

sporting event is supposed to happen but unfortunately it rains so the person

spor etkinliğinden dolayı daha sonraki bir tarihte yapmayı planladığınız bir şeydir. olması gerekiyor ama ne yazık ki yağmur yağıyor, bu yüzden kişi bir

will receive something that says you can come to the next game or the next match

sonraki oyuna veya sonraki maça gelebileceğini söyleyen bir şey alacak,

so quite often is an idiom we will say I will give you a rain check it means we

bu yüzden sıklıkla bir deyimdir, sana bir yağmur kontrolü vereceğim diyeceğiz, bu

will do something at a later date because I can't do it at the moment

şu anda bir şeyler yapacağımız anlamına gelir ileri bir tarih çünkü şu anda yapamam

unfortunately like the the weather idioms rain on my parade

ne yazık ki hava durumu deyimleri geçit törenime yağıyor

yet dispatch you to spoil someone's fun to take away the enjoyment of something

ama sizi birinin eğlencesini bozmaya gönderiyor bir şeyin keyfini çıkarmak için

maybe a person comes along and they try to take away your happiness or your

belki biri gelir ve sizin mutluluğunuzu çalmaya çalışır ya da

spirit of joy and contentment so someone comes along and they try to take it away

neşe ve memnuniyet ruhunuz, böylece birisi gelir ve onu almaya çalışırlar, geçit

they try to rain on your parade yes so if you were having a nice outdoor parade

töreninize yağmur yağmaya çalışırlar, evet, eğer güzel bir açık hava geçit töreni yapıyor olsaydınız

and all everyday and it rained it would ruin that parade so it doesn't mean

ve her gün yağmur yağsaydı, o geçit törenini mahvederdi, bu yüzden olmaz' Kelimenin

literally rain they could ruin it in other ways they can

tam anlamıyla yağmur anlamına gelmez, başka şekillerde mahvedebilirler,

be nasty to you or they could hit you or they could do something that would make

size karşı kötü olabilirler veya size vurabilirler veya

that event that you're part of unpleasant satury no mentions euthanasia

bu olayı hoş olmayan doygunluğun bir parçası olmanıza neden olacak bir şey yapabilirler, ötenaziden

now I suppose euthanasia is one of those subjects that is very hard just to talk

artık söz edilmiyor, sanırım ötenazi bunlardan biridir. hiç hazırlık yapmadan konuşması çok zor olan konular

about without any preparation but basically we are talking about putting

ama temelde birini koymaktan bahsediyoruz

someone and by that I mean an animal or a person out of their misery

ve bununla bir hayvanı veya bir insanı sefaletinden kastediyorum

so we are entering a very big subject there quite a large subject that so not

yani çok büyük bir konuya giriyoruz orada oldukça geniş bir konu yani

only would you would you put an animal out of its misery

sadece bir hayvanı sefaletinden kurtarmakla kalmazsınız,

so euthanasia quite often is used with animals we often say that they are put

bu yüzden ötenazi hayvanlarda sıklıkla kullanılır biz sık sık onların söndürüldüklerini söyleriz

out put down or in American English they say put put out

ya da Amerikan İngilizcesinde onlar söndürür derler

I'm sure it's put out I think euthanasia is mainly used though isn't it mr.

eminim söndürülür sanırım ağırlıklı olarak kullanılır, değil mi mr.

Duncan in reference to human quite often yes so to end the suffering of a person

Duncan insana atıfta bulunurken oldukça sık evet bu yüzden bir kişinin acısını sona erdirmek için

to end the suffering of a human being we often talk about euthanasia but not

bir insanın acısını sona erdirmek için sık sık ötenazi hakkında konuşuruz ama bugün hakkında

the best subject to be talking about today by the way it's a very

konuşulacak en iyi konu değil bu arada bu çok

controversial subject because most countries because a doctor would never

tartışmalı bir konu çünkü çoğu ülke çünkü bir doktor asla

intentionally kill a person or end a person's life even though they are

kasten bir insanı öldürmez ya da

suffering and have no chance of living doctors are not allowed to the and it

acı çekmesine ve yaşama şansı olmamasına rağmen

allowed to they have sworn they have to swear so when a doctor becomes a doctor

bir insanın hayatına son vermez.

they have to swear not to cause any harm or distress or suffering to a human

bir insana herhangi bir zarar, sıkıntı veya ıstırap vermeyeceğine yemin etmek zorundalar, bu

being at all so they call it the Hippocratic oath that they have to take

yüzden buna Hipokrat yemini diyorlar,

yes but of course if you decided you wanted to end your own life or you

evet ama tabii ki kendi hayatına son vermeye karar verdiysen veya

wanted somebody to end your life for you because you were suffering then that is

birinin bitmesini istediysen senin hayatın senin için çünkü acı çekiyordun o zaman bu

a very controversial subject which we won't get into because if you want you

çok tartışmalı bir konu ki buna girmeyeceğiz çünkü istersen

can't do it in this country it's not allowed it's against the law and I think

yapamazsın bu ülkede buna izin verilmiyor bu yasalara aykırı ve sanırım

it is in most countries Switzerland so you have to go to Switzerland if you

çoğu ülkede de öyle İsviçre yani İsviçre'ye gitmek zorundasın, eğer

want to do if you want to end your life humanely obviously and you want somebody

yapmak istiyorsan, hayatını insanca bitirmek istiyorsan ve bunu

else to do it for you so what I suppose is but could you describe suicide as as

senin için başka birinin yapmasını istiyorsan, sanırım öyle ama intiharı ötenazi olarak tanımlayabilir misin

euthanasia I think with euthanasia I think the point is that you get somebody

sanırım ötenazi ile I asıl mesele şu ki,

else to end your life for you okay but obviously that's not the same as murder

başka birinin senin yerine hayatına son vermesini sağlıyorsun tamam ama belli ki bu cinayetle aynı şey değil

obviously there's a difference there so you amaze you is that you you've got a

tabii ki orada bir fark var bu yüzden seni şaşırtıyorsun,

terminal illness and you want for example you've got a terminal illness

ölümcül bir hastalığın var ve örneğin sen istiyorsun' ölümcül bir hastalığınız varsa

you've got six months to live or a year to live

yaşayacak altı ayınız veya yaşayacak bir yılınız var

but for that entire time you are going to really suffer the doctors have said

ama tüm bu süre boyunca gerçekten acı çekeceksiniz doktorlar hayatta

there's no chance of you surviving no chance of you recovering ever so some

kalma şansınızın olmadığını söylediler iyileşme şansınız hiç yok bu yüzden bazı

people might decide that they want their life to end but they want somebody to do

insanlar karar verebilir hayatlarının sona ermesini istiyorlar ama bunu birilerinin

it in a humane way for them doctors can't do it it's not legal for anybody

kendileri için insani bir şekilde yapmasını istiyorlar, doktorlar bunu yapamıyor, bu ülkede kimsenin yapması yasal değil,

to do it in this country if you do that you will go to prison so if if you if

bunu yaparsanız hapse girersiniz.

you stood by that the railway track and you got your friend to push you in front

demiryolu hattının yanında dursan ve arkadaşının seni trenin önüne itmesini sağlasan

of the train but that that's humane isn't it would you say that's humane

ama bu insancıl değil mi bu insancıl diyebilir misin

probably not it's pretty fast isn't it I think that's humane and I think with

muhtemelen değil oldukça hızlı değil mi bence bu insancıl ve bence

humane you don't want a lot of mess afterwards oh I see I think that you

İnsancıllıkla sonrasında çok fazla karmaşa istemezsin oh, görüyorum ki

know you want the body to remain fairly intact

vücudun oldukça bozulmamış kalmasını istediğini biliyorsun tamam

okay no it's the typical situation is that somebody's got terminal cancer

hayır bu tipik bir durum birinin terminal kanseri

terminal cancer okay well you cancer that can't be operated on no nothing can

terminal kanseri var tamam peki sen kanserin olamaz ameliyat olmak hiçbir şey

treat it's you Bibi's gone to the point where there is no turning back it's

tedavi edemez sensin Bibi öyle bir noktaya gitti ki geri dönüş yok

terminal it's terminal and but you know those last few months of your life are

terminal ve ama biliyorsun hayatının son birkaç ayı

going to be pretty awful so you ask a relative for example it could be your

çok kötü geçecek bu yüzden bir akrabana soruyorsun mesela

partner who loves you very much will you when it gets really bad and I

seni çok seven partnerin olur musun işler gerçekten kötüleştiğinde ve ben artık kendime

can't help myself anymore will you end my life for me and that's you can't do

hakim olamadığımda benim için hayatımı sonlandırır mısın ve

it it's not legal in this country because that person would probably go to

bunu yapamazsın bu ülkede yasal değil çünkü o kişi muhtemelen gider

prison from even though the person was gonna die

kişi zaten ölecek olmasına rağmen

anyway so you had to go to Switzerland it's still classed as murder yes it's

İsviçre'ye gitmeniz gerekmesine rağmen yine de cinayet olarak sınıflandırılıyor evet

there there is no there is no way of taking a person's life without being

orada yok hayır

somehow charged with murder or manslaughter that's another one isn't it

bir şekilde cinayet veya adam öldürme ile suçlanmadan bir kişinin hayatını almanın bir yolu yok bu başka bir şey değil 'Buna

I don't know why they call it manslaughter they should call it person

neden adam öldürme diyorlar bilmiyorum, buna insan katliamı demeleri gerekiyor, ötenazinin

slaughter it's interesting that euthanasia has got the word Youth in it

içinde Gençlik kelimesinin olması ilginç,

I think I mean it's not about the same but youth usually means life and doesn't

sanırım aynı şey değil ama gençlik genellikle hayat anlamına geliyor ve neden öyle değil mi? tabi ki

it why are you th of course it's spelt

differently but it's but it's pronounced the same as an action it's euthanize yes

farklı heceleniyor ama bu ama bir eylemle aynı şekilde telaffuz ediliyor ötenazi evet bu

that's right somebody just asked about an idiom what is the meaning of you can

doğru biri az önce bir deyim sordu anlamı nedir

lead a horse to water but you can't make it drink yes well maybe maybe I want mr.

atı suya götürebilirsin ama onu içiremezsin evet peki belki belki ben istiyorum bay

Steve to to take some advice from me maybe I want to give mr. Steve some some

Steve'e benden bazı tavsiyeler alması için belki Bay'a vermek istiyorum. Steve,

of my wisdom that I've gathered during my long and productive long productive

uzun ve üretken uzun üretken

long life so I want to pass on something to mr. Steve a piece of advice something

uzun yaşamım boyunca topladığım bilgeliğimin bir kısmını, bu yüzden Bay'a bir şey aktarmak istiyorum . Steve'e bir tavsiye,

I want to let Steve know about and I believe it will help him to change his

Steve'in bilmesini istediğim bir şey ve bunun hayatını değiştirmesine

life and make it better however maybe mr. Steve won't take the advice maybe

ve daha iyi hale getirmesine yardımcı olacağına inanıyorum, ancak belki bay. Steve tavsiyeyi dinlemeyecek, belki

Steve will just ignore my advice and just say but what does mr. Duncan know

Steve tavsiyemi görmezden gelecek ve sadece ama bay ne yapar diyecek. Duncan

about that he knows nothing water what a stupid idiot

onun hiçbir şey bilmediğini biliyor, ne kadar aptal bir aptalın

I'm going to ignore his advice so that's where the expression comes from you can

tavsiyesini görmezden geleceğim, bu yüzden ifadenin geldiği yer burasıdır,

lead mr. Steve to water but you can't make him drink that's it but in that

Bay. Steve'e su verir ama ona içiremezsin o kadar ama bu

case when we are talking about the idiom it's a horse yes

durumda deyimden bahsederken bu bir attır evet

advice that you might give to somebody but if they don't take up that advice

tavsiye birine verebilirsin ama eğer bu tavsiyeyi almazlarsa

then that's their choice they don't you know you can't make somebody do

o zaman bu onların seçimi onlar kimseye bir

something oh yes which right now that's all right yes

şey yaptıramayacağınızı bilmiyor musunuz oh evet ki şu anda sorun değil evet evet konuyu

yes change the subject from murder to marry life yes that's just lighten

cinayetten evlilik hayatına değiştirin evet bu sadece

things up but it's light in the mood let's talk about something that's a bit

işleri hafifletti ama havam hafif hadi birazcık bir şey hakkında konuşalım Örümcek ağlarından

happy you started it by mentioning cobwebs it's amazing how a conversation

bahsederek başlamanıza sevindim, bir konuşmanın

can go from one subject to another so because of here we go I will show you

bir konudan diğerine geçmesi inanılmaz, bu yüzden işte başlıyoruz size göstereceğim

because because of this cobweb in my studio we ended up talking about

çünkü stüdyomdaki bu örümcek ağı yüzünden sonunda ötenazi hakkında konuşmaya başladık, o kadar da

euthanasia isn't that strange how one subject or one topic can lead to

garip değil mi? konu veya bir konu diğerine yol açabilir

another isn't it weird yes we're not getting good feedback about talking on

garip değil mi evet ötenazi konusunda konuşmakla ilgili iyi geri dönüşler alamıyoruz

the subject of euthanasia no well I'm sure I'm sure a lot of

pek iyi eminim pek çok

people are against it for for various reasons moral or religious reasons so

insan çeşitli nedenlerle buna karşıdır ahlaki ya da dini sebepler yani evet

yes I could imagine that so in Switzerland it is it isn't allowed in

tahmin edebiliyorum ki isviçre'de buna izin verilmiyor yani isviçre'de buna izin verilmiyor yani bunu

Switzerland right so where did I get that from wait well people did

nereden çıkardım iyi bekle insanlar

Switzerland it isn't allowed to end someone's life those who came to die

isviçre'ye birinin hayatına son verilmesine izin verilmiyor buraya ölmeye gelenler

here they have to do it by themselves yes well that's what I thought well when

onlar bunu kendi başına yapmak zorunda evet pekala,

you said that I thought that the person has to still do it themselves because I

kişinin yine de kendisinin yapması gerektiğini düşündüğümü söylediğinde ben de bunu iyi düşündüm çünkü yok edecek bir hastalığı olan bir adam hakkında

saw a documentary about this very moving documentary about a man who had an

bu çok dokunaklı belgesel hakkında bir belgesel izledim.

illness that was going to destroy his his body and I think his brain and he

onun vücudu ve bence beyni ve o

decided to go to another country Switzerland but when they do it you

başka bir ülkeye gitmeye karar verdi İsviçre ama bunu yaptıklarında

still have to do it yourself yes but people can give you the medicines don't

yine de kendin yapmak zorundasın evet ama insanlar sana ilaçları verebilir değil mi

that's it and you might and yes it's like it's like I don't know it's like if

bu kadar ve sen yapabilirsin ve evet sanki öyle bilmiyorum gibi sanki

you owned a railway track and you had a large steam train so the steam train and

bir demiryolu hattınız var ve büyük bir buharlı treniniz var yani buharlı tren ve

the railway track are there and they're yours but and then you let the steam

demiryolu orada ve onlar sizin ama sonra buharlı

train go but then you say to the person right there there's the track there's

treni bırakıyorsunuz ama sonra diyorsunuz ki tam oradaki kişi ray var

the steam train but you have to step in front of it would that be right always

buharlı tren var ama onun önüne geçmelisiniz bu tren rayına atlarken her zaman doğru olur mu bayım

with the jumping onto a train track mr. doe everybody knows how mr. Duncan will

. herkes bay nasıl biliyor mu? Duncan canına kıymak

end his life if he wants to blood is thicker

istiyorsa hayatına son verecek kan daha kalın

water that's a good idiom it means that your close relatives are essentially

sudur bu iyi bir deyim yani yakın akrabalarınız

more important than a peep from the friends that's essentially what it means

arkadaşlardan gelen bir dikizden daha önemli

so no matter what your family do to you you will always forgive them that's what

onları affet

the phrase means you will always figure you will forgive them far more things

deyimin anlamı bu, her zaman onları çok daha fazla şeyi affedeceğinizi

and you would forget you forgive your friends

ve arkadaşlarınızı affedeceğinizi unutacağınızı düşünürsünüz,

so what Lud ie blood relatives so you will accept a lot more from your your

yani Lud yani kan akrabaları, böylece ailenizden çok daha fazlasını kabul edeceksiniz

family bad things and indiscretions and things that might annoy you so you might

kötü şeyler, düşüncesizlikler ve şeyler canınızı sıkabilir,

lose a friend or get rid of a friend from your life for doing something

bir arkadaşınızı kaybedebilir veya bir arkadaşınızı bir şey yaptığınız için hayatınızdan çıkarabilirsiniz

however you might be more forgiving when it comes to one of your family members

ama iş aile üyelerinden birine geldiğinde

if your brother or sister stole some some money from you for example yes or

kardeşin veya kız kardeşin senden biraz para çalmışsa daha affedici olabilirsin mesela evet ya da

from you or from another relative yes from an or from another relative or even

sizden ya da başka bir akrabadan evet bir ya da başka bir akrabadan ya da

from anybody else not so if they've even if they committed a crime a they'd

başka herhangi birinden değil yani eğer suç işlemiş olsalar bile

murdered somebody you would be more likely to accept and forgive them and

birini öldürmüş olsalar onları kabul etme ve bağışlama olasılığınız daha yüksek olur ve sonra

then you would if it was somebody who wasn't a relative ie the water is me is

siz Akraba olmayan biri olsaydı, yani su benim,

somebody who isn't a relative that's it because of course evolution in terms of

akraba olmayan biri olsaydı, çünkü elbette

evolution and survival it's our families that are more

evrim ve hayatta kalma açısından evrim, daha

important and no matter what they do the survival of the family unit is most

önemli olan ailelerimiz ve ne yaparlarsa yapsınlar. aile biriminin hayatta kalması en

important because you're passing on your genes anyway

önemlisi çünkü zaten genlerinizi aktarıyorsunuz zaten

anyway what do you mean anyway I didn't finish my sentence that's not some

ne demek istiyorsunuz zaten cümlemi tamamlamadım bu

things to show using rain because we have a storm coming storm do we yes what

yağmur kullanarak gösterilecek bazı şeyler değil çünkü fırtına geliyor fırtına var mı evet ne

do you say when you've got a storm coming we better batten down the hatches

yapalım diyorsun ki, yaklaşan bir fırtına olduğunda ambar kapaklarını sıkıştırsak iyi olur

yes I've done that one already okay storm brain I was in the garden storm

evet bunu zaten yaptım tamam fırtına beyin Bahçedeydim fırtına

Brendan is on its way streamed and Brendan it's been a it's

Brendan yolda akıntıya kapıldı ve Brendan

actually been named by the Irish Meteorological Organization so they've

aslında bir isim tarafından verildi İrlanda Meteoroloji Örgütü

named it so that's why it has an Irish name you see it so Brendan storm storm

adını koymuşlar, bu yüzden İrlandalı bir adı var, onu görüyorsunuz, yani Brendan fırtınası

Oh Brendan

Oh Brendan

save something for a rainy day see there is another one you see see what I did

yağmurlu bir gün için bir şey sakla, başka bir tane daha var, bakın ne yaptığımı görün

that rainy you see it's raining rainy day save something for a rainy day you

o yağmurlu, bakın yağmur yağıyor yağmurlu gün bir şeyi yağmurlu

put something back until you really need it you really need something so you put

it away or you put it somewhere safe until you need it

you put something away or save something for a rainy day when you really need it

bir gün için sakla bir şeyi gerçekten ihtiyacın olana kadar geri koy bir

you look at you what could you use it as an example for that types of food maybe

bakıyorsun o tür yiyeceklere örnek olarak ne kullanabilirsin belki

money money yes mostly mostly people will save money for a rainy day and what

para para evet çoğunlukla insanlar yağmurlu bir gün için para biriktirirler ve

we mean by rainy day and that idiom is bad luck so when you get some bad luck

yağmurlu gün derken neyi kastediyoruz ve bu deyim şanssızlıktır yani biraz aldığınızda kötü şans

yes or a situation where you leave something where you need something

evet ya da bir şeyi bıraktığın bir durum, bir şeye çok paraya ihtiyacın olduğu yerde

so money yes something happens oh maybe something breaks down or your car breaks

evet bir şey olur oh belki bir şey bozulur ya da araban

down you need to have it repaired so you've saved some money for the rainy

bozulur, onu tamir ettirmen gerekir, böylece işlerin yolunda gitmediği yağmurlu gün için biraz para biriktirmiş olursun.

day when things aren't going so well hmm hello also to Palmyra

pek iyi gitmiyor hmm Palmyra'ya da merhaba merhaba

hello Belarusian I was told by a friend's grandmother who was 10 years

Belarusça 10 yılını yatakta geçiren bir arkadaşımın büyükannesi bana

spent 10 years in bed that she couldn't move she couldn't talk but when somebody

hareket edemediğini, konuşamadığını ama birisi

talked to her a tear could be seen from her I very sad so sometimes you might

onunla konuştuğunda gözünden bir gözyaşı görülebildiğini söyledi. ona çok üzüldüm bu yüzden bazen

appear to be completely unresponsive but maybe you still you are still aware what

tamamen tepkisiz görünebilirsin ama belki hala

is happening around you palmyra says in their country they say we say save

çevrende olup bitenlerin farkındasındır palmyra kendi ülkelerinde

something for a black day yes and when things are going wrong that's it so save

bir şeyi kara bir gün için sakla deriz derler evet ve işler ters gittiğinde bu kadar

it for a rainy day catch a falling star and put it in your pocket save it save

yağmurlu bir gün için sakla, kayan bir yıldızı yakala ve cebine koy, onu

it for a rainy day patro says here that his brother always

yağmurlu bir gün için sakla, patron burada kardeşinin ondan her zaman

stole money from him from his savings box but he always forgave him well

tasarruf kutusundan para çaldığını ama onu her zaman iyi affettiğini söylüyor, o kadar ama

that's it but if a friend did that you'd probably or somebody you didn't know

eğer Muhtemelen sizin yapacağınızı bir arkadaşınız yaptı veya

very well you can call the police it is strange how we are more willing to

çok iyi tanımadığınız biri polisi arayabilirsiniz, garip bir şekilde

forgive a family member for their for their bad behavior because because

bir aile üyemizi kötü davranışlarından dolayı affetmeye daha istekliyiz çünkü

what's most important to most people is the family unit mother father

çoğu insan için en önemli olan şey aile birimi anne baba büyükanne ve

grandparents children so you will forgive a lot for them because you don't

büyükbaba çocuklar bu yüzden onlar için çok şey affedeceksiniz çünkü

want to give up that relationship but then that's all about passing on your

o ilişkiden vazgeçmek istemiyorsunuz ama o zaman bu tamamen genlerinizi aktarmakla ilgili

genes yes so you seem obsessed you seem obsessed today with kissing on your

evet bu yüzden takıntılı görünüyorsunuz bugün genlerinizi öpmeye takıntılı görünüyorsunuz

genes I'm not particularly obsessed with that how are your genes they're gonna

ben Buna özellikle takıntılı değilim, genlerin nasıl

stay with me got any children have you got any wise or exes well I did far as I

bende kalacaklar, herhangi bir çocuğun var mı, herhangi bir bilgen ya da eski sevgilin var mı? Bildiğim kadarıyla yaptım, bildiğim kadarıyla hiç

know I've never fathered a child as far as I know there are no I have no

çocuk babası olmadım. benim

offspring a little mini Steve as far as I know there's nobody out there I wonder

evladım yok küçücük minicik steve bildiğim kadarıyla kimse yok oralarda merak ediyorum

what I wonder what a baby would look like if you had a baby if you actually

bebek nasıl olur acaba bebek yapsan gerçekten baba

fathered a baby it'd probably look like this really I mean let's face it Steve

olsan muhtemelen böyle gözükürdü gerçekten yani hadi diyelim Kabul et Steve

looks like a a large baby anyway I mean it's incredibly sad for Humanity that

zaten iri bir bebeğe benziyor Demek istediğim,

I'm not passing my genes on or not yet at least

genlerimi aktarmıyor olmam veya henüz vermemem İnsanlık için inanılmaz derecede üzücü, en azından

I mean just imagine you know the gene pool of the human race without mine in

insan ırkının gen havuzunu benimki olmadan bildiğini hayal et

it hmm it's very sad but you know there you go

hmm bu çok üzücü ama biliyorsun işte

so is life a person who saves things for a rainy day can be very cautious so

hayat yağmurlu bir gün için bir şeyler biriktiren bir insan çok dikkatli olabilir bu yüzden

maybe a person who saves something for a rainy day thank you Anna what is the

belki yağmurlu bir gün için bir şeyler biriktiren biri teşekkür ederim Anna yağmurlu bir gün

name of the person that saves money for a rainy day

için para biriktiren kişinin adı nedir gün

cautious so maybe a person who is very cautious they are a person who is always

temkinli yani belki çok temkinli bir kişi paranın miktarına her zaman dikkat eden bir kişidir

mindful of the amount of money sensible or sensible a sensible person will

makul veya mantıklı bir kişi

always save money for a rainy day because life isn't fair and you don't

her zaman yağmurlu bir gün için para biriktirir çünkü hayat adil değildir ve siz

know what's going to happen you don't have to tell me about that one now

ne olduğunu bilmezsiniz olacak bunu bana şimdi anlatmana gerek yok bugünkü şovun

sometimes in life as I said at the of today's show sometimes life can be

sonunda dediğim gibi bazen hayatta bazen hayat

unfair sometimes you have ups and downs sometimes you have thrills and spills

adaletsiz olabilir bazen inişler ve çıkışlar olur bazen heyecanlar ve dökülmeler olur

sometimes things don't go right and here's a good one

bazen işler yolunda gitmez ve işte iyi bir tanesi,

he never rains but it pours it never rains but it pours

asla yağmur yağmaz ama yağar, asla yağmur yağmaz ama yağar, bu,

that means when something bad happens quite often many bad things will happen

kötü bir şey olduğunda oldukça sık olarak birçok kötü şeyin

at the same time so you might find that there is more than one bad thing

aynı anda olacağı anlamına gelir, bu nedenle birden fazla kötü şeyin olduğunu görebilirsiniz,

happening so maybe this week for me there were a few things happening that

bu yüzden belki bu Benim için her hafta

we've had to sort out and deal with but quite often lots of things will come

halletmemiz ve halletmemiz gereken birkaç şey oldu ama çoğu zaman pek çok şey

along at the same time witness Steve that's right so that's typically said by

aynı anda ortaya çıkıyor.

somebody who if you're a sort of you normally say that to cheer somebody up

normalde bunu birisini neşelendirmek için söylerseniz

don't you if you say that to somebody and they're having a lot they're having

ve çok şey geçiriyorlar,

a bad day hmm the car broke down then they got to work and then they cut

kötü bir gün geçiriyorlar, hmm, araba bozuldu, sonra işe gitmeleri gerekiyor ve sonra

themselves on a pen some paper or and the boss shouted at them and you might

kendilerini kesiyorlar, değil mi? biraz kağıt kalem ya da ve patron onlara bağırdı ve

say to somebody to try and cheer them away never rains but it pours that's a

birine onları neşelendirmeye çalışmasını söyleyebilirsin asla yağmur yağmaz ama

terrible there and you're showing empathy to some understanding to

sağanak yağar ve sen anlayış gösteren

somebody my day is terrible I I cut my finger on a piece of paper my life is

birisine anlayış gösteriyorsun günüm berbat Parmağımı kestim bir kağıtta hayatım

ruined get over you can get now it's the accumulation of different bad things all

mahvoldu atlatabilirsin şimdi farklı kötü şeylerin birikimi hepsi

happening together you could kill someone with paper mr. Duncan maybe it

bir arada oluyor kağıtla birini öldürebilirsin bayım. Duncan belki

wouldn't be a very humane way oh my goodness what's what's what's wrong with

çok insani bir yol olmazdı aman tanrım bugün neyiniz var neyiniz var

you today dark thoughts today mr. Dongo dark

bugün kara düşünceler bayım. Dongo karanlık

thought are you saying that a piece of paper can be used as a weapon well I bet

düşündü, bir parça kağıdın silah olarak kullanılabileceğini mi söylüyorsun peki bahse girerim

they do in prison what that means now they'll be banning paper they do in

hapishanede yapıyorlar, bunun anlamı şimdi kağıdı yasaklayacaklar hapishanelerde yaptıklarına bahse

prisons I bet I bet they're always slashing each other with bits of paper

girerim her zaman birbirlerini kesiyorlardır kağıt parçaları

all the prisoners are covered in paper paper cuts but yes it never rains it

tüm mahkumlar kağıtlarla kaplı kağıt kesikleri ama evet asla yağmur yağmaz

never rains but it pours it's it's a sort of your sort of and that often is

asla yağmur yağmaz ama sağanak yağar bu sizin tarzınızdır ve çoğu zaman böyledir

the case it's a similar expression to say

things bad things always come in threes don't they it's it's it's sort of it's

kötü şeyler her zaman üçer üçer gelir demek benzer bir ifadedir öyle değil mi, bu

almost like a part of the human psyche that we said tend to think that if one

bir nevi insan ruhunun bir parçası gibi, bir

bad thing happens lots of others will probably happen at the same time and

kötü şey olursa muhtemelen aynı anda pek çok başka şeyin olacağını düşünme eğilimindeyiz ve

certainly here in the UK we say things are always bad things always come in

kesinlikle burada Birleşik Krallık'ta bazı şeyler söylüyoruz. her zaman kötü şeyler her zaman

threes so if one back bad thing happens you're waiting for the other two and

üçlü gelir, bu yüzden bir kötü şey daha olursa diğer ikisini beklersiniz ve

once you've had the third one you almost oh that's it I'm done for a while now we

üçüncüsünü aldıktan sonra neredeyse oh bu kadardır, bir süreliğine işim bitti, şimdi

do well have that looks we do often think that though don't we we often

o bakışlara sahibiz sık sık düşünürüz, yine de sık sık

think that bad things bad things come along in succession groups of three so

kötü şeylerin birbirini takip eden üçlü gruplar halinde ortaya çıktığını düşünmez miyiz, bu yüzden

maybe one thing happens it's bad and then another thing happens and then we

belki bir şey olur, bu kötüdür ve sonra başka bir şey olur ve sonra

believe that there will be another one another bad thing because we always

başka bir kötü şey olacağına inanırız. çünkü her zaman

think that there they are always three of them we do I don't know why that is I

orada üç tane olduğunu düşünürüz, yaparız neden böyle olduğunu bilmiyorum

think it's and then when you've had the third one you think oh what a relief I'm

ve sonra üçüncüsünü yaşadığınızda ne kadar rahatladığımı düşünürsünüz,

gonna have a spell now when there's no bad luck so yes it never rains but it

şimdi bir büyü yapacağım kötü şans yok bu yüzden evet asla yağmur yağmaz ama

pours is a similar expression to saying bad things always come in three hmm but

yağar, kötü şeylerin her zaman üç hmm'de geldiğini söylemeye benzer bir ifadedir ama

that one's just a bit more specific come rain or shine come rain or shine so this

bu biraz daha spesifiktir, gel yağmur ya da parla, yağmur ya da parla, yani bu,

refers to any event anything that's coming your way so whatever happens come

herhangi bir olaya atıfta bulunur. yolunuz ne olursa olsun,

rain or shine so whether something is negative or positive so come rain or

yağmur yağsın ya da parıldasın, bir şey olumlu ya da olumsuz olsun, yağmur ya da

shine things will always be fine come rain or shine mr. Duncan will always be

parıldasın, her şey her zaman güzel olacak, yağmur ya da parıldasın bay. Duncan Pazar günü her zaman

here well on Sunday yes it is an expression which means no matter how bad

iyi burada olacak evet bu, işler ne kadar kötüye

things get then mr. Duncan will always be here I mean not necessarily always

giderse gitsin, o zaman bayım anlamına gelen bir ifadedir. Duncan her zaman burada olacak yani her zaman değil

but that is the sort of way you could use that expression I always try to be

ama bu tabiri böyle kullanabilirsiniz ben hep burada olmaya çalışıyorum

here unfortunately on Friday we had a little problem didn't we my mum was

ne yazık ki cuma günü küçük bir sorunumuz oldu değil mi annem

taken into hospital on Thursday night oh so we've been the last two days haven't

perşembe gecesi hastaneye kaldırıldı oh yani son iki gündür değil mi biz

we you haven't explained this yet I have oh right yes yes she's been suddenly

bunu henüz açıklamadın ah doğru evet evet aniden

taken very very ill so my mum's in the hospital and that's

çok çok hastalandı bu yüzden annem hastanede ve biz de bunu

what we've been doing we've been going to the hospital for the past a couple of

yapıyorduk son birkaç

days so that's why I wasn't there with you on Friday but I will be with you on

gündür hastaneye gidiyorum bu yüzden cuma günü yanında olamadım ama çarşamba günü yanında olacağım

Wednesday don't worry this is when you can catch me by the way ah Sunday

merak etme bu arada beni yakalayabileceğin zaman ah pazar

Wednesday and Friday Roger wants flags of the day flags of

çarşamba ve Friday Roger günün bayraklarını

the day and the landmarks so that's where I used to we used to start the

günün bayraklarını ve yer işaretlerini istiyor, ben de eskiden

livestream - oh you mean flight flags of the world and I was in a different part

canlı yayına burada başlardık - ah, dünyanın uçuş bayraklarını kastediyorsunuz ve ben her yıl dünyanın farklı bir yerindeydim

of the world every year talking about different highlights of different

farklı şeylerden bahsediyordum farklı ülkelerin öne çıkanları

countries wasn't I so yes pecho does like flags of the world say that I'll

ben öyle değildim, evet, pecho dünya bayraklarını seviyor, onu

try and find it shall I try and find flags of the world

bulmaya çalışacağım diyor, dünyanın bayraklarını bulmaya çalışmalı

Oh only Pedro likes it just didn't get good feedback did it apart from Pedro I

mıyım? Pedro'dan

don't remember that I've only Joe are you watching the same livestream Jamila

Hatırlamıyorum ben sadece Joe aynı canlı yayını izliyor musun Jamila

says mr. Steve is as right as rain hi soon as right as rain that's a good one

diyor bay. Steve yağmur kadar haklı merhaba yağmur kadar haklı merhaba, bu iyi bir şey,

we haven't gotten unless mr. Duncan has that one here if something says right as

Bay. Bir şey yağmur gibi doğru söylüyorsa, Duncan'ın elinde o var

rain but what does that mean mr. Dave right as rain means perfectly okay fit

ama bu ne anlama geliyor bayım? Dave yağmur kadar doğru demek mükemmel tamam

as right as rain yes something is perfect that there are no problems

yağmur kadar doğru evet bir şey mükemmel ki sorun yok

everything is everything is as right as rain as it should be as it should be

herşey her şey yağmur kadar olması gerektiği gibi olması gerektiği gibi tıpkı

just like rain I suppose rain is as it should be rain is rain I'm trying to

yağmur gibi sanırım yağmur olması gerektiği gibi yağmur yağmur

find the flags of the world people say I feel as right as rain

dünyanın bayraklarını bulmaya çalışıyorum insanlar diyor ki yağmur kadar doğru hissediyorum

can't you meaning I feel healthy I feel happy I feel good

değil mi sağlıklı hissediyorum mutlu hissediyorum iyi hissediyorum

I'm as right as rain right as rain that's a very commonly used expression

yağmur kadar haklıyım yağmur kadar haklıyım bu çok sık kullanılan bir ifade

in the UK actually as opposed to feeling down in the dumps which if you say you

Birleşik Krallık'ta aslında çöplüklerde moralsiz hissetmenin aksine, ki bu, çöplüklerde moralinizin bozuk olduğunu söylerseniz,

feel down in the dumps that's the opposite to saying right as rain it

bu, yağmur kadar doğru demenin tersidir, bu,

means you're feeling sad unhappy not necessarily ill just emotional your mood

üzgün hissettiğiniz, mutsuz, hasta olmanız gerekmez, sadece duygusal, ruh halinizin kötü

is is down down in the dumps you're really cheering everyone else

olduğu anlamına gelir. ne saçmalık bugün herkesi gerçekten neşelendiriyorsun

today you're not even cheering me up I really do need cheering up today

beni neşelendirmiyorsun bile bugün gerçekten neşelendirmeye ihtiyacım var işte

here's something to cheer you all up especially Pedro Belmont here it is it's

hepinizi neşelendirecek bir şey var özellikle Pedro Belmont işte

Steve its flags of the world

Steve dünyanın bayrakları

so just for Pedro that was flakes of the world oh very nice

bu yüzden sadece Pedro için dünyanın pullarıydı ah çok güzel çok çok

very very nice now I was quite impressed with the way

güzel şimdi çok etkilendim bunu nasıl

that I managed to do that what a big head I mean not there's no modesty there

becerebildim ne büyük kafa yani yok tevazu yok

at all is there I just know my modesty I managed to find the flags of the world

orda sadece tevazumu biliyorum ben bulmayı başardım dünya bayrakları

people are talking about a book popper Gary oh and Balzac of it that's book and

insanlar bir kitapçıdan bahsediyor Gary oh ve Balzac bu kitaptan ve

it's a book I think I can't remember who first mentioned it now saying that it's

bu bir kitaptan sanırım ilk kimin bahsettiğini hatırlayamıyorum şimdi bunun tüm parasını biriktiren

it's it's a book about somebody who saves their money all the time and never

biri hakkında bir kitap olduğunu söylüyor zaman ve asla

gives it to anybody oh it's not isn't that where the word

kimseye vermez oh cimri kelimesinin geldiği yer değil mi

miser comes from does it I'm sure it is yes I might be mistaken but but we do

eminim evet yanılıyor olabilirim ama ama

have a great word called miser it's it's a word but I think that comes from a

cimri diye harika bir kelimemiz var bu bir kelime ama bence Bu, parasını

story of a person who would not give their money away they would just keep it

vermeyen bir kişinin hikayesinden geliyor, sadece tutacaklardı

and it would just pile up hoard their money well we've got a similar story if

ve paralarını istifleyeceklerdi, benzer bir hikayemiz var, eğer

it's May it may be similar to Scrooge the book that we have here so different

Mayıs ise, Scrooge kitabına benzer olabilir. burada çok farklı

cultures probably have different different stories regarding people who

kültürlerin muhtemelen paralarını biriktiren insanlarla ilgili farklı farklı hikayeleri var

save their money and we've got one called Scrooge that's a great that's a

ve bizde Scrooge adında bir tane var bu harika bu harika bir

great word miser so a person who keeps their money they don't like to spend

kelime cimri bu yüzden parasını elinde tutan bir kişi para harcamayı sevmez tasarruf eder

money they will save it they will let it pile up in their in their room or put it

into their bed many years ago before people used banks people would often put

Yıllar önce, insanlar bankaları kullanmadan önce, odalarında birikmesine izin verirler ya da yataklarına koyarlar, insanlar genellikle yatağının altına, yatağın üstüne para koyarlardı

money under their their mattress on the bed I'm a bit of a miser would you say

mr. Duncan I don't like to spend money I like to save it I've always been a saver

. Duncan parayı harcamayı sevmiyorum Biriktirmeyi seviyorum Her zaman harcayan değil biriktiren oldum ki bu kız

rather than a spender which is the complete opposite to my sister she's a

kardeşimin tam tersi o

spender not a saver I'm you know that's there are typical behaviors I think I

harcayan değil biriktiren Biliyorsun bu tipik davranışlar var benim sanırım

spend more now but I think as you I think it's all to do with security with

şimdi daha fazla harcıyorum ama sanırım senin gibi bunun benim için güvenlikle ilgili olduğunu düşünüyorum

me I like to feel as though I'm never going

to be in a position when I don't have any money if I lost my job you know I'd

işimi kaybedersem hiç param olmayacak bir pozisyonda olmayacakmışım gibi hissetmeyi seviyorum

have savings to keep me going yeah I like that security I don't think that's

devam etmemi sağlayacak birikimlerim olacağını biliyorum evet bu güvenliği seviyorum

the same thing as a miser a miser just won't spend money at all so they won't

cimri ile aynı şey olduğunu düşünmüyorum sadece hiç para harcamıyor bu yüzden

even invest it or put it in the bank they will just keep it all around them

yatırım bile yapmıyorlar ya da bankaya koymuyorlar

it I suppose it's very similar to the fable of Midas King Midas that's another

Sanırım bu, Midas Kralı Midas'ın masalına çok benziyor, bu da etrafındaki

great story where he touched the things around him and everything magically

şeylere dokunduğu ve her şeyin sihirli bir şekilde altına

turned to gold but in the end he had nothing he starved to death because he

dönüştüğü ama sonunda hiçbir şeyi kalmadığı ve açlıktan öldüğü başka bir harika hikaye.

couldn't eat because every time he touched the food it turned to gold he

yemek yiyemediği için çünkü yiyeceğe her dokunduğunda altına dönüşüyordu yemek

couldn't eat so he starved to death somebody said there was no flag of

yiyemediği için açlıktan öldü biri orada nikaragua bayrağı olmadığını söyledi

nicaragua nicaragua in there nicaragua that's a very difficult word for us to

nikaragua bu bizim için telaffuz etmesi çok zor bir kelime

pronounce nicaragua nicaragua i think of nicaragua 'yes i spell that correct easy

nikaragua nikaragua Nikaragua'yı düşünüyorum 'evet, doğru heceledim, kolay

pronounce that correctly easy but you are an English teacher I would expect

telaffuz ediyorum, ama siz bir İngilizce öğretmenisiniz,

you to be able to mr. Duncan yes well that was interesting any more any more

bayım yapabilmenizi beklerdim. Duncan evet pekala bu ilginçti artık

phrases to do with the the weather mister yes I'm trying to I'm trying to

hava durumuyla ilgili daha fazla söz yok bayım evet yapmaya çalışıyorum bu

so we had come rain or shine here is another one and this this is one that we

yüzden yağmur yağacak ya da parlayacaktık burada bir tane daha ve bu

often say when we want to cheer someone up we want to make them feel happy we

sık sık söylediğimiz bir şey birini neşelendirmek istiyoruz, onları mutlu hissettirmek istiyoruz, onları dünyanın

want to make them feel joyous on top of the world we want them to feel bright

tepesinde neşeli hissettirmek istiyoruz, onların parlak

and gay keep your sunny side up keep your sunny side up don't worry

ve neşeli hissetmelerini istiyoruz, güneşli tarafınızı yüksek tutun, güneşli tarafınızı yukarıda tutun, endişelenmeyin,

keep your sunny side up keep your sunny side up mr. Steve don't get down don't

güneşli tarafınızı koruyun tarafı yukarı, güneşli tarafınızı yukarıda tutun bay. Steve pes etme mutsuz olma neşeli kal

get miserable stay cheerful keep your sunny side yes it just means show us

neşeli tarafını koru evet bu sadece bize

your your happy bright sunny personality and keeping good spirits even when

mutlu parlak güneşli kişiliğini göster ve işler çok iyi gitmediğinde bile moralini iyi tut demek dinlemeye

things aren't going so well keep listening I don't like today I mean

devam et bugün hoşuma gitmedi Yani

today I've this week or should I say the last two

bugün bu haftayı geçirdim ya da son iki

days I've had some really awful experiences but I always try to look on

gün mü demeliyim gerçekten çok kötü deneyimler yaşadım ama her zaman hayatın iyi tarafından bakmaya çalışıyorum bu yüzden

the bright side of life so sometimes you have to do it sometimes

bazen yapmak zorundasın bazen

you have to force yourself sometimes you can do it quite easily so Pedro's seen

kendini bazen zorlamak zorundasın bunu oldukça kolay bir şekilde yapabilirsin, Pedro

flags of the the world and now he's off oh I see you've just used us used us I

dünyanın bayraklarını gördü ve şimdi gitti oh görüyorum ki bizi kullandın bizi kullandın

feel I feel you stopped by joking I feel as if you spent the night with me and

şaka yaparak durduğunu hissediyorum sanki geceyi benimle geçirmişsin gibi hissediyorum ve

then you you get up in the early morning and leave before I've even woken up

sonra sen sabah erkenden kalkıyorsun ve ben daha aç

hungry wasn't there either mr. Duncan no Nicaragua Lincoln agua I bet you any

uyanmadan gidiyorsun orda da yokmuydu bey. Duncan no Nicaragua Lincoln agua Herhangi bir paraya bahse girerim

money I bet you ten pounds hungary is in that list it is it is there have another

10 sterline bahse girerim Macaristan o listede var o başka bir

look keep your sunny-side up stay looking on

göz atın güneşli tarafınızı yukarıda tutun her

the bright side of life even when things seem bad always look on

şey kötü göründüğünde bile hayatın parlak tarafına bakın her zaman bakın

the bright side of life I do I do do do do do thank you very

hayatın parlak tarafı

much to song so yes a miser apparently is from the Latin Missouri as' poor and

şarkı için çok teşekkür ederim bu yüzden evet bir cimri görünüşe göre Latin Missouri'den 'fakir ve

lack of generosity so a miser actually comes from Latin I suppose there's no

cömertlikten yoksun' yani bir cimri aslında Latince'den geliyor Sanırım

surprise there really see you later Pedro Pedro is going you can also say

orada gerçekten bir sürpriz yok sonra görüşürüz Pedro Pedro gidiyor ayrıca iyi tarafından

look on the bright side yes you can look on the bright side of life the sunny

bak diyebilirsin evet hayatın parlak tarafına bakabilirsin güneşli

side the positive side the the fun side anything that gives you that feeling of

tarafına pozitif tarafına eğlenceli tarafına o pozitiflik hissini veren

positivity and makes you feel happy I suppose yes because if you stay positive

ve seni mutlu hissettiren her şey ben varsayalım evet çünkü pozitif kalırsanız

it's difficult because I you wouldn't call me the most positive person in the

bu zor çünkü bana dünyanın en pozitif insanı demezsiniz değil mi

world would you mr. Duncan I've always been my father said to me I

bayım? Duncan bana her zaman babam oldum dedi,

can still remember him telling me you're a pessimist not an optimist

onun bana

amongst other things and then I was only about seven or eight at the time and

diğer şeylerin yanı sıra iyimser değil de karamsar olduğunu söylediğini hala hatırlıyorum ve o zamanlar sadece yedi ya da sekiz yaşındaydım ve

that stayed with me ever since he probably shouldn't have said that

bu muhtemelen o zamandan beri benimle kaldı. bunu söylememeliydim

because I do tend to look on I'd tend to look for the worst things that can

çünkü bakma eğilimindeyim, olabilecek en kötü şeyleri arama eğilimindeyim evet

happen yes don't I yes I don't tend to think you're the complete opposite mr.

değil mi evet evet sizin tam tersi olduğunuzu düşünmüyorum Bay.

Duncan always thinks everything's going to be alright and will work

Duncan her zaman her şeyin yoluna gireceğini ve işe yarayacağını düşünür

I was on the opposite end I would think things if it can go wrong it will and

Ben karşı uçtaydım İşler ters gidebilirse ters gider diye düşünürdüm ve

probably will so we're both in extremes you're an optimist I'm a pessimist yes I

muhtemelen ters gider bu yüzden ikimiz de uç noktalardayız sen iyimsersin ben karamsarım evet ben

am quite optimistic even last night last night we got back late last night from

dün gece bile oldukça iyimserim dün gece hastaneden geç döndük

the hospital very traumatic day and we got back we decided to have a little

çok travmatik bir gün ve döndük biraz bira içmeye karar verdik

beer didn't we we thought let's have a beer

değil mi bir bira içelim dedik değil mi

we rarely drink beer but last night go on okay that this is a good

nadiren bira içeriz ama dün gece devam tamam bu

indication of our different carers so as so I thought I said to Steve I said

farklı bakıcılarımızın iyi bir göstergesi bu yüzden Steve'e dedim ki hadi

let's have a beer we've got a couple of cans of beer they've been in the

bir bira içelim dedim birkaç kutu biramız var

cupboard for a long time but I thought let's have a beer so we opened the beer

uzun zamandır dolaptalar ama düşündüm ki hadi bir bira içelim, birayı açtık

and I poured the beer into two small glasses so we had half of the can each

ve birayı iki küçük bardağa doldurdum, böylece her bir Steve için kutunun yarısına sahip olduk,

Steve so this gives you an insight into Steve's brain Steve instead of just

bu size Steve'in beyni hakkında bir fikir verir Steve, biranın tadını çıkarmak yerine sadece biranın tadını

enjoying the beer instead of enjoying the beer and just having a little moment

çıkarmak yerine Steve biraz rahatladıktan sonra,

of relaxation he decides to look at the cam that the beer had come out of to see

when the sell-by date was or the use-by date and he says oh oh I don't think we

son kullanma tarihi veya son kullanma tarihi ne zaman olduğunu görmek için biranın çıktığı kameraya bakmaya karar verir ve oh oh,

should drink this beer oh it says December 2019 oh I don't I

bu birayı içmemiz gerektiğini düşünmüyorum der. oh aralık 2019 yazıyor oh sanmıyorum

don't think we should drink that I said to Steve I said look for goodness sake I

içmemiz gerektiğini düşünmüyorum bunu Steve'e söyledim Allah aşkına bak dedim

just enjoy the bloody beer yes because I because I've because I've read all this

sadece kanlı biranın tadını çıkarıyorum evet çünkü ben çünkü ben çünkü tüm bu

information on canned food that metals and chemicals leach out into the food

bilgileri okudum metal ve kimyasalların yemeğe karıştığı konserve yiyeceklerde

and and I didn't enjoy it at all I only drank half of it and threw the rest away

ve ben bundan hiç zevk almadım sadece yarısını içtim ve gerisini attım

I was convinced it was going to make me ill well I drank it I had my I had my

beni hasta edeceğinden emindim onu ​​içtim

beer and I enjoyed it and all you've done Steve is bring all

Biramı içtim ve çok eğlendim ve senin tek yaptığın Steve

all that negativity onto yourself that's you I that just that's the way I am it

tüm bu olumsuzluğu kendi üzerine getirmek, o sensin ben buyum,

is it certainly is and well I used to work with somebody when I worked in the

kesinlikle öyle ve iyi, eskiden biriyle çalışırdım.

hospital I mentioned this the other week I used to work with somebody he was

geçen hafta bahsettiğim hastanede birisiyle çalışırdım

always very downbeat he was always looked down in

her zaman çok karamsardı

the dumps he was always negative everything was his in fact his whole

çöplüklerde hep küçümsenirdi her zaman olumsuzdu her şey onundu aslında tüm sınır

deportment was you know he said it went around like that he was it was the same

dışı edilmesi bilirsin böyle dolaştığını söylemesiydi o

age as me I know he's a bit older than me at I'm sorry I've got to stop you

benimle aynı yaşta mıydı benden biraz daha büyük olduğunu biliyorum özür dilerim seni durdurmak zorundayım

Steve just use a word that I haven't heard for about 35 years

Steve yaklaşık 35 yıldır duymadığım bir kelime kullan sınır dışı et

deportment it portman do your deport I've never talked about that is a word

portman sınır dışı et ben bunun hakkında hiç konuşmadım,

that is actually a word that has more cobwebs on it than in the corner of my

aslında üzerinde benim stüdyomun köşesinde olduğundan daha fazla örümcek ağı olan bir kelimedir,

studio right no one ever talks about deportment well deportment means how do

doğru kimse tevazudan bahsetmiyor, peki deportment, kendinizi nasıl taşıdığınız anlamına gelir,

you carry yourself your posture your posture and you walk when you stand up

duruşunuzu, duruşunuzu ve ne zaman yürürsünüz ayağa kalkıyorsun

have you got good deportment you're bad deport deportment do you hold yourself

iyi tavır sergiliyor musun kötü davranıyorsun kendini dik tutuyor

up and stand erect and walk with a positive stance ballerinas have good

ve dik duruyor ve olumlu bir duruşla yürüyorsun balerinler iyi

deportment okay because you walk and people that are in the in the Armed

tavır sergiliyor tamam çünkü yürüyorsun ve Silahlı

Forces have good deportment so it's it's it's it means that you carry yourself

Kuvvetlerdeki insanların tavırları iyi yani bu, kendini taşıdığın anlamına geliyor, biliyorsun,

you know you're not slouching I just love the way that you mentioned

kambur durmuyorsun, sadece

ballerinas and people in the army have you got good deportment let's see if

balerinlerden ve ordudaki insanlardan bahsetme şekline bayılıyorum, iyi tavırların var mı, bakalım

people use this phrase at all we've got and noisy bird outside I upset that

insanlar bu tabiri kullanıyor mu bizde var ve gürültülü dışardaki kuş Üzüldüm o ne

what's that what bird is it mr. Duncan what do you think it is I can't remember

kuş bu ne bayım. Duncan ne olduğunu sanıyorsun,

the name oh for goodness sake you're gonna be in the next bit to my mother so

adını hatırlayamıyorum oh tanrı aşkına, bir sonraki bölümde annemin yanında olacaksın, bu yüzden

did people hear that loud sort of metallic call of the pheasant I went

insanlar daha önce dışarı çıktığım sülün o yüksek sesli metalik çağrısını duydular mı

outside earlier and I upset him he was hiding in the bushes and he flew off it

ve üzüldüm çalıların arasında saklanıyordu ve oradan uçtu

you know in a panic okay Tomic says I'm a wimp thanks for that

panik içinde biliyorsun tamam Tomic benim pısırık olduğumu söylüyor bunun için teşekkürler evet

yes it's true I'm not a wimp I'm not a wimp

doğru ben pısırık değilim ben pısırık değilim

a wimp is somebody who cowers from a weak person yes I'm not a weak person he

pısırık korkan biridir zayıf bir insan evet ben zayıf bir insan değilim,

didn't stand up for himself and is afraid to

kendisi için ayağa kalkmadı ve

stand up to people or to take on new challenges that isn't actually me just a

insanlara karşı çıkmaktan veya aslında ben olmayan yeni zorluklarla uğraşmaktan korkuyor, sadece

weak weak person or with a person with a weak character yes you can't stand are

zayıf, zayıf bir insan veya zayıf karakter evet dayanamazsın

you always if you if you say your negative or somebody who is thinks

her zaman mısın eğer olumsuz olduğunu söylersen veya olumsuz düşünen biri bunun pısırıkla

negatively that that's not the same thing as a wimp that's a different thing

aynı şey olmadığını, bu tamamen farklı bir şeydir

all together a wimp is somebody who doesn't stand up for himself it's just

pısırık, ayağa kalkmayan kişidir kendisi sadece

we a weak person yes weak that's it that is not me mr. Duncan I can stand up for

biz zayıf bir insanız evet zayıf bu ben değilim bayım. Duncan kendim için ayağa kalkabilirim buz gibi bekle tamam anladık

myself iced you wait okay we get it I find that

very hard to believe somebody says I don't have a good Department

Birinin benim iyi bir departmanım olmadığını söylediğine inanmak çok zor

yes Department report yes it means if you slouch I will put the word if you

slouch your shoulders around and your neck is bent and you sort of shuffle

Boynunuz bükülü ve

about deportment it means you carry yourself

hareket konusunda biraz kıpırdanıyorsunuz, bu kendinizi

no nice positive way your neck is straight your shoulders are back and I

olumlu bir şekilde taşıyamadığınız anlamına geliyor, boynunuz düz, omuzlarınız geride ve

think it makes you you feel more positive if you walk and that actually

bence bu, yürürseniz daha pozitif hissetmenizi sağlıyor ve bu aslında

is a scientific fact if you actually feel when you see somebody if they're

bilimsel bir gerçek. Birini gördüğünüzde gerçekten

feeling worried or afraid they they sort of you know they their whole deportment

endişeli veya korkmuş hissediyorsanız, sanki siz bilirsiniz, tüm tavırları

changes and they they sort of go into themselves but if you they've found that

değişir ve bir nevi kendi içlerine girerler ama eğer siz bunu buldularsa,

if you actually I'm gonna increase your make your mood better by just standing

gerçekten ben yapacağım. sadece ayakta durarak

okay and acting like you were positive and that actually changes it has a hand

ve pozitifmiş gibi davranarak ruh halinizi iyileştirin ve bu aslında değişir, ruh

effect of changing your mood so doing something physical change can change

halinizi değiştirmenin bir el etkisi vardır, bu nedenle fiziksel bir değişiklik yapmak fikrinizi değiştirebilir

your mind okay as well as the other way round okay

tamam ve tam tersi tamam hadi çizelim o

let's let's draw a line under that yes graceful way of carrying yourself here's

altında bir çizgi evet kendini taşımanın zarif yolu işte

another one it's all water under the bridge something that has happened that

bir tane daha köprünün altında sular var

you want to forget about maybe a disagreement that you've had with

unutmak istediğin bir şey olmuş belki tanıdığın biriyle yaşadığın bir anlaşmazlık

someone that you know maybe something that you want to forget about maybe you

belki unutmak istediğin bir şey belki

had a fight with your friend or partner and now you want to forget all about it

arkadaşınla veya partnerinle kavga ettin ve şimdi her şeyi unutmak istiyorsun

we can say that it is all water under the bridge it's over

köprünün altından sular geçti diyebilirz ki

with let's forget about our differences let's forget about the fights that we

farklılıklarımızı unutalım yaptığımız kavgaları unutalım

had wouldn't it be lovely if the USA and Iran said let's forget about it it's all

değil mi? ne güzel olur ABD ve İran unutalım deseler

water under the bridge of course it isn't going to happen because things

köprünün altından sular akıyor tabi ki olmayacak çünkü

have really escalated over the past few days yes for reasons I'm not going to go

son birkaç gündür olaylar gerçekten kızıştı evet sebeplerden dolayı

into just like water that flows constantly flows and new water comes

sadece buna girmeyeceğim akan su sürekli akar ve yeni sular gelir

along in life events happen they go and new events come along and you know it's

hayatta olaylar olur gider yeni olaylar gelir ve bilirsin ki

don't keep hanging on to those past events let it flow away let it flow away

o geçmiş olaylara takılıp kalma akışına bırak akıp gitsin tıpkı

just like water would under a bridge flow away and you have arguments or

köprünün altından su gibi akıp gitsin akıp gidersiniz ve tartışmalarınız veya

friends or family and sometimes for a long people weeks or months or years in

arkadaşlarınız veya aileniz olur ve bazen uzun insanlar haftalarca veya aylarca veya yıllarca

some cases I had a friend well-known in speak 2 for 10 years or never again and

bazı durumlarda konuşmada iyi tanınan bir arkadaşım vardı 2 10 yıl veya bir daha asla ve

then when you meet up when you talk about it you think oh that's not so bad

sonra buluştuğunuzda hakkında konuştuğunuzda o kadar da kötü olmadığını düşünüyorsun

and then you say then they might say well I apologize for what I did to you

ve sonra diyorsun ki o zaman iyi diyebilirler sana yaptıklarım için özür dilerim

those bad things I did to you and you might say let's forget about it it's

sana yaptığım o kötü şeyler için ve sen unut gitsin diyebilirsin

water under the bridge you've just gone you've just reminded me of something I

köprünün altından sular az önce gittin bana

remember many years ago my father and my my uncle virtually getting into a

yıllar önce hatırladığım bir şeyi hatırlattın, babam ve amcamın

fistfight in the back garden of our house when

evimizin arka bahçesinde sera yapmaya

they were trying to put a green house up in the back garden and my father called

çalışırken adeta yumruk yumruğa kavgaya tutuştuklarını ve babamın

my uncle a wimp he called him a wimp and and my uncle

beni çağırdığını. pısırık amca ona pısırık dedi ve amcam

got very angry and they started sort of but they weren't really fighting with

çok kızdı ve biraz başladılar ama yumruklarıyla gerçekten kavga etmiyorlardı

their fists but it almost became violent however my uncle left the house in a

ama neredeyse şiddetlendi ama amcam aceleyle evden çıktı

hurry he sped off in his Citroen he had one of these cars called a Citroen

Citroen'iyle hızlandı Citroen Fransız arabası denen bu arabalardan birine sahipti

French car and and he was very strange because when you started the car up it

ve çok tuhaftı çünkü arabayı çalıştırdığınızda

would it would rise on a cushion of air very strange I always thought his car

bir hava yastığı üzerinde yükselir miydi çok tuhaf Ben her zaman onun arabasının

was like something from the future so if you remember Citron's during the early

gelecekten bir şey gibi olduğunu düşünmüştüm, bu yüzden eğer 1980'lerin başlarında Citron'ları hatırlayın,

1980s they actually looked like cars in the future because they would they would

aslında gelecekte arabalara benziyorlardı çünkü havalanacaklardı,

take off they would hover slightly when you started live up yes they did you

yaşamaya başladığınızda hafifçe havada asılı kalacaklardı, evet yaptılar,

they were very comfortable though they were they did have I think sort of air

çok rahatlardı ama onlarda vardı sanırım bir çeşit havalı

Springs and so they were very comfortable hmm Tomic I forgive you for

yaylar ve bu yüzden çok rahatlardı hmm Tomic,

calling me a wimp it's water under the bridge

bana pısırık dediğin için seni affediyorum, köprünün altında su var,

however accurate you were I think he probably meant because I was frightened

ne kadar doğru söylemiş olsan da, muhtemelen kuşun sesinden korktuğum için demek istediğini düşünüyorum,

at the sound of the bird so yes when it comes to things like that maybe I am a

bu tür şeylere gelince evet belki

bit of a wimp yes if an animal came near me or somebody looked angry and wanted

Biraz pısırığım evet, eğer bir hayvan yanıma gelse veya biri kızgın görünüp

to beat me up I think I would be a bit of a wimp if someone is really scared we

beni dövmek istese, bence biraz pısırık olurum, eğer biri gerçekten korkuyorsa,

can say that they are afraid of their own shadow maybe a person who is who is

onların kendi gölgelerinden korktuklarını söyleyebiliriz. belki

a real coward or a person who is a wimp if you said to somebody there's a spider

gerçek bir korkak ya da pısırık birine odanın köşesinde bir örümcek var deseniz,

in the corner of that room will you remove it and somebody might scream and

onu kaldırır mısınız ve biri çığlık atabilir ve

they might not like the spider and you might call them a wimp you wouldn't

örümceği sevmeyebilir ve siz arayabilirsiniz. onlara pısırık demezsiniz

maybe not you wouldn't call a girl a wimp if she didn't like if she didn't

belki de bir kıza pısırık demezsiniz eğer o sevmiyorsa eğer kız bir

like a spider you would call a man a wimp if if he couldn't pick up a spider

örümceği sevmiyorsa bir erkeğe pısırık dersiniz eğer bir örümceği yakalayamıyorsa

and put it out but we win well we all know that women don't like spiders

ve söndürün ama biz kazanırız, hepimiz biliyoruz ki kadınlar zaten örümcekleri sevmez, bu

anyway so so you don't have to say that do you really not to a woman but you

yüzden bunu gerçekten bir kadına değil

would to a man because all women all women every single woman on the planet

bir erkeğe yaparsınız demek zorunda değilsiniz çünkü tüm kadınlar tüm kadınlar her bir kadın

that they're all afraid of spiders aren't you I know you are you're sitting

hepsinin örümceklerden korktuğu gezegen sen değil misin biliyorum sen

there now saying mr. Duncan you're right I am a woman and I'm afraid of spiders

orada oturuyorsun şimdi bay diyorsun Duncan haklısın ben bir kadınım ve örümceklerden korkarım öyle

are I think so I'm I'm a hundred and one percent sure that that's true our mech

düşünüyorum yani yüzde yüz eminim ki bunun doğru olduğundan makinemiz

was saying it in reference to the point that I only drunk I overstated that my

bunu sadece benim içtiğim noktaya atıfta bulunarak söylüyordu.

worries about the beer being out of date as usual I was worried that I might get

Biranın her zamanki gibi son kullanma tarihi geçtiğine dair endişelerimi abarttım

poison baby always happens over cautious over cautious anything Steve does he's

Zehirlenebileceğimden endişelendim bebeğim her zaman aşırı temkinli davranır Steve'in yaptığı her şeyde

always worried we can't have any fun early without Steve finding one

her zaman endişelenir Steve endişelenecek bir şey bulmadan erkenden eğlenemeyeceğiz

to worry about anything whatever it is anything I always look for

her ne olursa olsun, her zaman aradığım şey,

I mean it's healthy in a way to always be able to see whether somebody thought

sağlıklı olan, birisinin bir

something is dangerous or not that's okay what could go wrong that's healthy

şeyin tehlikeli olup olmadığını düşünüp düşünmediğini her zaman görebilmektir, sorun değil, neyin yanlış gidebileceği sağlıklıdır,

but if you fixate on that too much then it becomes a bit of a disorder hmm

ancak buna çok fazla takılırsanız, o zaman biraz olur bir bozukluğun hmm

and you there's only so much you can do in situations to to mitigate the danger

ve sen durumlarda yapabileceğin çok şey var tehlikeyi azaltmak için bir şeyin tehlikesini azaltmak için azaltmak için bir

of something to reduce if you mitigate something it means you reduce okay I'm

şeyi hafifletirsen bu azalttığın anlamına gelir tamam

loving your choice of words deportment is is the best word that I've heard in a

kelime seçimini seviyorum sınır dışı etmek kullandığım en iyi kelime

long time deportment well if you don't carry on don't explain it all again when

uzun zamandır duymuştum tabiri caizse devam etmiyorsan gençken yaşlandıkça tekrar anlatma tamam mı

you're young as you get old okay you mustn't let it slide if you

don't have to explain it again there is a rewind button on the player so you can

orada tekrar anlatmak zorunda değilsen kaçırma oynatıcıdaki bir geri sarma düğmesidir, böylece

if you want to know what's what deportment means go back about 15

sınır dışı etmenin ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsanız canlı yayında yaklaşık 15 dakika geriye gidin

minutes on the live stream and you will see Steve talking about a word that no

ve Steve'in artık gezegende kimsenin kullanmadığı bir kelime hakkında konuştuğunu göreceksiniz

one on the planet uses anymore Cecilia is not not afraid of spiders but is

Cecilia korkmuyor örümceklerden ama

afraid of snakes yeah I think I would be pretty afraid of snakes I would yes it

yılanlardan korkar evet bence yılanlardan oldukça korkardım evet evet bu

depends where it is really I mean in this country you shouldn't need to be

gerçekten nerede olduğuna bağlı demek istediğim bu ülkede

afraid of snakes because we haven't really got any poisonous snakes but what

yılanlardan korkmanıza gerek yok çünkü bizde gerçekten zehirli bir şey yok yılanlar ama ya

if they what if there's a lot of snakes around you and they don't know got

onlar ya çevrenizde bir sürü yılan varsa ve

baseball bats can you be afraid of them then I think so I would it also depends

beyzbol sopalarınız olduğunu bilmiyorlarsa onlardan korkabilir misiniz o zaman bence öyle yapardım bu aynı zamanda

where the snake is maybe it's going up your trouser leg in which case you have

yılanın nerede olduğuna da bağlı belki pantolon paçanıza giriyordur hangi durumda

to be very afraid we have I believe do we not soon a tea

çok korkmanız lazım inandım değilmi yakında bir çay

cake we come a tea waiting a tea cake in a cup of tea waiting yes very nice we're

keki bir çaya bekleriz bir çayda kek bekleriz evet çok güzel

doing a slightly longer one today because I wasn't here on Friday because

bugün biraz daha uzun yapıyoruz çünkü ben değildim Cuma günü burada, çünkü

my poor mummy was taken into hospital she's still in hospital now thanks for

zavallı annem hastaneye kaldırıldı, şu anda hala hastanede, bu

your lovely messages by the way thanks a lot today

arada güzel mesajlarınız için teşekkürler, çok teşekkürler, bugün

want to talk too much about it but yes

bunun hakkında çok fazla konuşmak istiyorum ama evet,

silence on the live stream that must be a first that doesn't happen very often

canlı yayında sessizlik, bu bir ilk olmalı, öyle değil' Çok sık olmuyor, bu

be the first time that's ever happened the only time we get silence on here is

ilk kez oluyor, burada sessiz kaldığımız tek zaman,

when I forget to open the microphone a lot of snakes in Brazil that is correct

mikrofonu açmayı unuttuğum zamandır, Brezilya'da çok fazla yılan var,

I've heard this yes yes well in in the forests giant anacondas and and adders

bu doğru, bunu duydum evet evet ormanlarda iyi durumda dev anakondalar ve engerekler

and all sorts of rattlesnakes probably I think rattlesnakes are more in the sort

ve her türlü çıngıraklı yılan muhtemelen bence çıngıraklı yılanlar daha çok

of desert II areas but yes lots of venomous dangerous snakes what we've

çöl II bölgelerindedir ama evet çok sayıda zehirli tehlikeli yılan bununla

seen programs about that every year hundreds thousands of people die oh my

ilgili programlar gördüğümüz her yıl yüzbinlerce insan ölüyor aman

god is a hundred is it hundreds of millions I think it's Millions

tanrım yüz o yüz milyonlarca bence milyon o

is it billion uh Dyer snake bites because they they all you you have to

milyar uh Dyer yılan ısırıkları çünkü onlar senin tek ihtiyacın olan

have your limbs chopped off and all sorts of things Steve have you ever come

uzuvlarının kesilmesi ve her türlü şey Steve hiç

face to face with a snake uh yes because my friends what kind of snake you're

bir yılanla yüz yüze geldin mi uh evet çünkü arkadaşlarım ne Bahsettiğiniz bir tür yılan,

talking about mr. Duncan I don't know what you mean what do you know what you

bayım. Duncan ne demek istediğini anlamıyorum ne biliyor musun

met all these I've just realized these running shoes are very uncomfortable

tüm bunlarla tanıştığını yeni farkettim bu koşu ayakkabısı çok rahatsız

okay Glenda needles in my feet they're not very good running shoes if they're

tamam Glenda ayağımı iğneliyor ayaklarını yapıyorsa pek iyi koşu ayakkabısı değiller

making your feet hurt I know but they're not mean you're not meant to stand in

incittiğini biliyorum ama onların içinde durmaman gerektiği anlamına gelmiyorlar onların

them you meant to run in them that's probably rather uncomfortable what brand

içinde koşmak istedin bu muhtemelen oldukça rahatsız edici hangi marka

are they a six that does not sound like a brand that's never heard of them Steve

onlar altılı kulağa onları hiç duymamış bir marka gibi gelmiyor Steve

has bought some cheap sneakers no they're not a six a SC i I think

satın aldı ucuz spor ayakkabılar hayır onlar altı a SC değiller i bence

something like oh it's basics no it's not basics it starts with an A it starts

oh bu temel bilgiler hayır temel değil A ile başlıyor A

with an A hey Ashton a six let me have a look let's see if I can I've seen I've

ile başlıyor hey Ashton a altı bir bakayım bakalım yapabilir miyim gördüm

seen the there we go these are my running shoes stinky stinky running

işte gidiyoruz bunlar benim koşu ayakkabılarım kokuşmuş kokuşmuş koşu

shoes a six a si CS that's the first time I've ever worn them because I

ayakkabıları a six a si CS onları ilk kez giydim çünkü

bought the Museu bought these they were in a sale I do a lot of run

Museu'dan aldım bunları aldım indirimdeydi çok yaparım koş

and I bought them in a sale you can't smell this there's nothing wrong with

ve onları bir indirimden aldım, bunun kokusunu alamıyorsun bunda yanlış bir şey yok o

that there's no that fast just the glue Lucas I've never I've never actually

kadar hızlı değil sadece yapıştırıcı Lucas ben hiç yapmadım aslında

it's the first time I've ever worn them because I bought them at the end of the

onları ilk kez giyiyorum çünkü onları satın aldım

summer and they were in a sale and I needed some more new running shoes but

yaz sonunda ve indirimdeydiler ve yeni koşu ayakkabılarına ihtiyacım vardı ama

of course it's winter now and I didn't want to get them dirty and muddy so I

tabii ki şimdi kış ve onları kirletmek ve çamurlamak istemedim, bu yüzden

haven't actually used these I've been using my winter running shoes which are

bunları aslında kullanmadım.

designed for running in this so yes they were actually quite expensive there are

bunun içinde koşmak için tasarlanmış kışlık koşu ayakkabılarımı kullanıyorum yani evet aslında oldukça pahalıydı

people can you believe it there are people who actually enjoy smelling and

insanlar var buna inanabilir misiniz başkalarının ayakkabılarını koklamaktan gerçekten zevk alan insanlar var

sniffing other people's shoes they actually find it stimulating I don't

gerçekten tahrik edici buluyorlar

know why they do that because I can't stand I hate the smell you wimp mr.

bilmiyorum neden bunu yap çünkü dayanamıyorum kokundan nefret ediyorum mr.

Duncan you wimp I think that's like saying you that you

Duncan seni pısırık sanırım bu sana başkalarının çiftliğini koklamayı sevdiğini söylemek gibi bir şey.

like smelling other people's farm you can see I haven't I haven't even been

running in these you haven't used them look how clean the soles are that's why

I've got them on in the house because I actually took them straight out of the

onları evin içinde takıyorum çünkü aslında onları kutudan çıkardım, bu

box so I should be using these insulating when the weather is better

yüzden hava daha iyi olduğunda bu izolasyonları kullanmalıyım tamam mı?

okay I I I'm I'm sure you're really pleased to hear all of that news about

mr. Steve's new sneakers back to snakes no I haven't come face to fit the only

Steve'in yeni spor ayakkabısı yılanlara geri döndü hayır sadece yüzüne sığdırmak için gelmedim tamam tamam

yes okay I won't say that there is what you call this an idiom another another

bu deyim dediğiniz şey var demeyeceğim başka bir

word for shall I say it mr. Duncan it's a little rude no probably not no no

kelime için mi söyleyeyim bay. Duncan biraz kaba hayır muhtemelen değil hayır hayır pek

don't well I think it's just not rude

iyi değil Bence bu sadece kaba değil evet

yes I suppose I suppose it can be a sort of euphemism euphemism not an idiom not

sanırım bir tür örtmece olabilir örtmece bir deyim değil

not not a euthanasia ism like a euphemism an alternative word for

ötenazi değil örtmece gibi bir şey için alternatif bir kelime pantolon yılanı

something if you were to use the word trouser snake that was a trouser snake

kelimesini kullanacak olsaydın

look can I just say that you have opened this door and now you must walk through

bak bu kapıyı açtın diyebilir miyim ve şimdi içinden geçmek zorundasın

now you opened the door didn't I saying have you come face to face with any

şimdi kapıyı açtın değil mi demiştim herhangi bir yılanla yüz yüze geldin mi

snake Eyez is not and snakes and then you giggled you

Eyez değil ve yılanlar ve sonra kıkırdadınız

mention snakes now somebody has mentioned snakes on here right you sure

yılanlardan bahsediyorsunuz şimdi burada biri yılanlardan bahsetmişti

it was it was now I can't remember either yes so Sam or Sam or us man asks

şimdi öyle olduğundan eminsiniz ya evet hatırlayamıyorum yani Sam ya da Sam ya da biz adam

where are you in Britain we are in a place called Much Wenlock Much Wenlock

İngiltere'de neredesiniz diye soruyor Much Wenlock diye bir yer Much Wenlock

is a tiny little town and we lived there so does anybody know what the phrase

küçücük bir kasaba ve biz orada yaşadık, bu yüzden

trouser snake means it's a part of the body part of the body it's a part of the

pantolon yılanı deyiminin ne anlama geldiğini bilen var mı, vücudun bir parçasıdır, vücudun bir parçasıdır,

male body it's a man's body part so women don't have trouser snakes well

erkek vücudunun bir parçasıdır, bir erkeğin vücudunun bir parçasıdır, yani kadınlar pantalon yılanları yok pekala

actually they might they might nowadays actually nowadays they might you see you

aslında olabilirler belki de bugünlerde aslında bugünlerde görebilirsin görebilirsin

see we live in this world where everyone wants to swap and change it's a little

bu dünyada yaşıyoruz herkesin değiş tokuş etmek istediği

bit like having one of those modern drills have you seen those tools that

bu biraz modern matkaplardan birine sahip olmak gibi o aletleri gördün mü

you can buy and you can put anything on the end of them and some people like to

satın alabilirsin ve uçlarına herhangi bir şey takabilirsin ve bazı insanlar

change their tools so they take that off and put something else on there instead

aletlerini değiştirmek isterler, bu yüzden onu çıkarıp yerine başka bir şey koyarlar, bu

so yet they might so a lady might have a trouser snake she might decide that

yüzden bir bayanın pantolon yılanı olabilir, bunun olduğuna karar verebilir.

that's what she wants for her birthday hi Lee Kwang says why didn't you buy

doğum günü için ne istiyor merhaba Lee Kwang neden

Nike shoes that better than Asics well that's a matter of opinion

Asics'ten daha iyi Nike ayakkabılar almadın diyor peki bu bir görüş meselesi

okay matter of opinion so that's something that probably can't be proved

tamam görüş meselesi yani bu muhtemelen kanıtlanamayacak bir şey

but is something that you could debate how do you prove then well that's why

ama nasıl olduğunu tartışabileceğiniz bir şey o zaman iyi kanıtlıyor musun o yüzden

it's a matter of opinion you say a matter of opinion you're

bu bir fikir meselesidir bir fikir meselesi diyorsun

referring to a subject that you can't actually prove one way or the other or

aslında şu ya da bu şekilde kanıtlayamayacağın ya da

would be difficult to prove so it's dependent on I think in different

kanıtlaması zor olacak bir konuya atıfta bulunuyorsun bu yüzden buna bağlı bence farklı

countries different brands have different levels of status Nike or Nike

ülkeler farklı markaların farklı statü seviyeleri var Nike veya Nike

I don't know how you pronounce it now Nike Nike in the 80s and 90s and the UK

Şimdi nasıl telaffuz edildiğini bilmiyorum Nike 80'ler ve 90'larda Nike ve İngiltere

night he was the top brand I think it was if you had Nike trained as zero

gecesinde o en iyi markaydı Bence Nike gerçekten sıfır olarak eğitilmiş olsaydı

really something there were many brands I wear but Nike was one of

bir şey giydiğim birçok marka vardı ama Nike en

top ones but now I don't think they're in the UK I don't think Nike are quite

iyilerinden biriydi ama şimdi Birleşik Krallık'ta olduklarını sanmıyorum Nike'ın

seen as one of the top brands any well there was a little bit of controversy

en iyi markalardan biri olarak görüldüğünü pek sanmıyorum.

about Nike wasn't that so I think it was all to do with the the American football

Nike hakkındaki tartışma bu değildi, bu yüzden bence hepsi Amerikan

players not kneeling or kneeling on the ground and I think it had something to

futbolcularının yerde diz çökmemesi veya diz çökmemesiyle ilgiliydi ve bence bunun

do with that taking a knee so I think it has to do that okay talking about

diz çökmesiyle bir ilgisi vardı, bu yüzden bence bunu yapması gerekiyor tamam

trouser snakes is woken Jeff up he's made a copy jeff has woken up Jeff was

pantolon yılanlarından bahsetmek Jeff'i uyandırdı bir kopya yaptı jeff uyandı Jeff

there but the mention of trouser snake and we certainly they were the comment

oradaydı ama pantolon yılanından bahsediliyor ve biz kesinlikle onlardık

we certainly know how to get Jeff's attention yes a big snake in the

Jeff'in dikkatini nasıl çekeceğimizi kesinlikle biliyoruz evet pantolonun içinde büyük bir yılan

trousers says Cecilia Cecilia I'm surprised that Cecilia would say that

Cecilia Cecilia diyor Cecilia'nın

I'm finding out a lot of things today about you out there in YouTube land but

bugün YouTube diyarında senin hakkında pek çok şey bulduğumu söylemesine şaşırdım ama

yes Santa Reno says of course the police if you're looking for somebody that's

evet, Santa Reno,

missing a missing person or you want to find somebody you you give the dog the

kayıp bir kişiyi arayan birini arıyorsan ya da istiyorsan tabii ki polis diyor. birini bulmak için köpeğe o

somebody's shoe or underwear and of course they will having very good scent

kişinin ayakkabısını veya iç çamaşırını verirsin ve tabii ki çok iyi bir koku hafızasına sahip olurlar

memory they they will track down that person they have a keen sense of smell

o kişinin izini sürerler keskin bir koku alma duyuları vardır

yes certain types of dogs not all dogs I mean you never see a chihuahua on it in

evet bazı köpek türleri tüm köpekleri değil yani asla görmezsin Bir arama partisinde üzerinde bir chihuahua var

a search party looking for someone I tell you the reason I use Asics over

birini arıyor sana neden Nike yerine Asics kullandığımı söylüyorum

over Nikes because I've got very wide feet very broad feet and this particular

çünkü çok geniş ayaklarım var ve bu özel

brand it tends to have a much broader fitting when I used to be when I was

marka ben eskiden çok daha geniş kalıplara sahip olma eğilimindeydi.

young because did they have did they have sneakers then a few years ago just

gençken çünkü spor ayakkabıları var mıydı, sonra birkaç yıl önce

run around in bare feet through the mud so when I was when I was growing up my

çamurda çıplak ayakla koştum, bu yüzden ben büyürken

mummy and daddy took me to a shoe shop to be measured to have shoes used to do

annem ve babam beni bir ayakkabı dükkanına götürdüler. ayakkabılar eskiden

you remember in the I don't know if people do this and at least I'd say in

hatırlıyor musun insanlar bunu yapar mı bilmiyorum ve en azından

the olden days but when we used to grow up when you went to where we used to

eski günlerde derdim ama biz büyüdüğümüzde büyüdüğümüz yere gittiğinde

grow up maybe they still do it for children I suppose they do

belki hala yapıyorlar çocuklar için sanırım yapıyorlar

they put your foot into a measure and find out what size your foot is here for

ayağınızı bir ölçüye [ __ ] ve burada ayağınızın kaç numara olduğunu öğreniyorlar çünkü size

they give you the but what shoes to wear and it does help you know you're not

hangi ayakkabıları giymeniz gerektiğini veriyorlar ve bu,

just going to put any any shoe on a child are you were a big clown shoe can

herhangi bir ayakkabıyı öylece giymeyeceğinizi bilmenize yardımcı oluyor bir çocuk muydunuz, büyük bir palyaço ayakkabısıydınız,

you see your son or daughter walking around with giant long shoes just

oğlunuzun veya kızınızın etrafta dev uzun ayakkabılarla dolaştığını görebiliyor musunuz,

because the person in the shop couldn't be bothered to measure their foot so

çünkü dükkandaki kişi ayaklarını

quite often with a child you have to measure their foot because their feet

bir çocukla çok sık ölçmekten rahatsız olamadığı için ayaklarını ölçmek zorundasınız. çünkü ayakları

are still growing and I used to work in Footwear you do many years not anymore

hala büyüyor ve ben eskiden Ayakkabı'da çalışıyordum, uzun yıllar yapıyorsun artık değil,

rather you do that's the present tense although big did although past ten

yapıyorsun bu şimdiki zaman olmasına rağmen büyük yapmış olmasına rağmen geçmiş on olmasına rağmen

although due to the smell in the studio it feels as if I am working in Footwear

stüdyodaki kokudan dolayı tekrar Ayakkabı'da çalışıyormuşum gibi geliyor

again joking but the point I was making mr. Duncan okay you won't make I was

şaka ama benim değindiğim nokta mr. Duncan tamam, ima etmeyeceksin

making a point you you rudely interrupted were you making a point what

Bir noktaya değiniyordum kabaca sözünü kestin sen bir noktaya mı değiniyordun

was the point I was making something about something about the shoes I was

Ayakkabılarla ilgili bir şeyle ilgili bir şeyler söylüyordum

making it I was making a point about the shoes what were we saying just before

Ayakkabılarla ilgili bir noktaya değiniyordum ne diyorduk senden hemen önce sözümü

you you interrupted me so it's up to you to remind me of what I was talking about

kestin, bu yüzden bana ne hakkında konuştuğumu hatırlatmak sana kalmış, sen neden bahsediyorsun,

what are you talking about says jamila steve has no idea he called yes about

jamila steve'in aradığı hakkında hiçbir fikri yok,

broad fitting that was it Thank You Tomic for reminding me so I

geniş uydurma hakkında evet, öyle miydi, bana hatırlattığın için teşekkürler Tomic, ben de

read your your your message and then it reminded me so they used to say to me

okudum senin mesajın sonra aklıma geldi o yüzden bana derlerdi ki ben

when I was a child the assistant in the shops used to say Oh has he got six toes

çocukken dükkânlardaki asistan ah onun altı parmağı var mı

because my foot was so wide they used to laugh and joke they could never find

çünkü ayağım o kadar genişti ki gülerler şakalaşırlardı asla bulamazlardı

feet as shoes to fit my wide feet and they used to joke that I had six toes so

ayaklar ayakkabı gibi geniş ayaklarıma uyacaktı ve altı parmağım olduğu konusunda şaka yaparlarmış, o yüzden işte

there you go I just thought I'd just throw that little story in Wow well I

o küçük hikayeyi Wow'a atayım dedim.

still have broad feet what is the difference between an idiom and a

euphemism well an idiom is something that is often used in a way that it's

örtmece iyi bir deyim, genellikle

not designed to be used so an idiom is a kind of expression however euphemism is

kullanılmak üzere tasarlanmamış bir şekilde kullanılan bir şeydir, bu nedenle bir deyim bir tür ifadedir, ancak örtmece

something slightly different so you will say something that is rude

biraz farklı bir şeydir, bu nedenle kaba,

good or naughty or something that might be offensive but you use something else

iyi veya yaramaz veya olabilecek bir şey söyleyeceksiniz. saldırgan ama onun yerine saldırgan olmayan başka bir şey kullanıyorsun

that isn't offensive in its place for example I'm trying to think of well

mesela ben iyi düşünmeye çalışıyorum

I suppose trouser snake trouser snake trouser snake is a euphemism for the

pantolon yılanı pantolon yılanı pantolon yılanı posta uygulaması için bir örtmece.

mail app latest ogre said it when I said it well I was going to say appendage I

ek diyeceğim onu

said her pending and he said the other word a euphemism another way of

beklemede dedim ve o diğer kelimeyi bir örtmece dedi bir şey

different word or expression for something there we go but okay what are

için farklı bir kelime veya ifadenin başka bir yolu işte gidiyoruz ama tamam ne

you talking to Nike has an offer running shoes so Tomic says that you can get

konuşuyorsun Nike'ın koşu ayakkabısı teklifi var, bu yüzden Tomic

wider shoe fittings in Nike that's good to know is it I feel like it working in

daha geniş bir ayakkabı alabileceğini söylüyor Nike'da bağlantı parçaları olduğunu bilmek güzel, tekrar ayakkabı mağazasında çalışıyormuş gibi hissediyorum, sen

the shoe shop again you did you worked in a shoe shop this many years many

yaptın, bir ayakkabı mağazasında çalıştın, bunca yıl, yıllar,

years many many years ago before I've before I got a proper job I used to

yıllar önce, daha önce düzgün bir işim var, eskiden

spend all day looking at people's stinky feet it was only a part-time short

harcardım Bütün gün insanların kokuşmuş ayaklarına bakmak, uluslararası

affair before I went on to become an international YouTube star well that the

bir YouTube yıldızı olmaya devam etmeden önce sadece yarı zamanlı kısa bir ilişkiydi.

thing no Amy al sir says I wear Nike sneakers seems that they're very very

popular is Nike welcome to sneaker talk a new podcast where we talk for hours

spor ayakkabı konuşmak için saatlerce ayak genişliği hakkında konuştuğumuz yeni bir podcast

and hours about foot width and they're obviously comfortable and I think

ve açıkça rahatlar ve bence

certain brands because of your feet shape of your feet certain brands are

bazı markalar ayaklarınızın şekli nedeniyle bazı markalar

more comfortable for you than others eisah like Adidas shoes but anyway okay

sizin için diğerlerinden daha rahat eeah adidas ayakkabıları gibi ama neyse tamam,

is there someone else in this room if there's someone there who's that I'm

bu odada başka biri var mı, eğer orada biri varsa, düşündüğüm kişi,

thinking I'm looking off when I'm thinking and our brains working away you

düşünürken ve beynimiz çalışırken başka yere bakıyorum,

are always looking off do you have flat feet no I don't have flat

hep başka yere bakıyorsun, senin düztaban var mı hayır, bende düz yok

feet up with a lovely arch but a lovely arch in my foot I don't have flat feet

ayaklar yukarıda güzel bir kavisle ama ayağımda güzel bir kavis ile düztabanlığım yok

no but they're they're quite wide I can walk on water

hayır ama oldukça genişler suda yürüyebilirim

actually they're so wide and many people say to me you know aren't you you can

aslında çok genişler ve birçok insan bana bildiğinizi söylüyor

walk on water you're such a wonderful person if you say to somebody if you

Su üzerinde yürüyebilirsin, sen harika bir insansın, eğer birine sen

someone's walking on water if you say someone's walking on water they're there

su üzerinde yürüyor diyorsan, eğer birisi su üzerinde yürüyor dersen, o kişi oradadır,

of course going back to biblical times if you talk about the Bible cause Jesus

tabii ki İncil zamanlarına geri döner, eğer İncil hakkında konuşursan çünkü eğer hikayelere

Christ could have walk on water if you believe the stories of course so if

inanırsan İsa Mesih suda yürüyebilirdi tabii ki bu yüzden eğer

somebody says to you all you can walk on water they're saying that you're at the

biri sana her şeyinle suda yürüyebilirsin derse

same level as as Jesus but we must be careful what we say there's a very

İsa ile aynı seviyede olduğunu söylüyorlar ama ne söylediğimize dikkat etmeliyiz çok

naughty boy well there was a famous story wasn't that famous story in the

yaramaz bir çocuk var peki ünlü bir hikaye vardı İncil'deki o ünlü hikaye değildi

Bible in the Bible where Jesus walked on water I remember these stories because

İncil'de İsa'nın suda yürüdüğü bu hikayeleri hatırlıyorum çünkü

we sort of grew up with them Indian school did is there actually a story

onlarla bir şekilde büyüdük çünkü Hint okulu yaptı aslında bir hikaye var mı?

where he does walk on water oh yes there is yes there's one where we

su üzerinde yürür mü oh evet var evet bir tane var

drink a lot of water we walked on water definitely I remember it was a other guy

çok su içtiğimiz su üzerinde yürüdük kesinlikle hatırlıyorum suyu ayırabilecek başka bir adamdı

that could part the water Noah and there was it wasn't Noah and there was the

Noah ve bir vardı o Noah değildi ve diğeri de vardı

other no no no I met with the ark it was Moses Moses parted the waters you're

hayır hayır hayır gemiyle tanıştım Musa'ydı Musa suları ayırdı

right yes if you believe this if you believe it you know

haklısın evet buna inanıyorsan buna inanıyorsan

always Doris did you learn much about the Bible at school because you seem to

her zaman biliyorsun Doris okulda İncil hakkında çok şey öğrendin mi çünkü

be making this stuff up Tomic says you've offended people who

bu saçmalıkları uyduruyor gibisin Tomic

work in shoe shops now by saying yes then I got a proper job well yes well

şimdi ayakkabı mağazalarında çalışan insanları, evet o zaman düzgün bir iş buldum diyerek gücendirdiğinizi söylüyor, evet, peki,

well no one starts a career it's offended all just assistants shop

kimse bir kariyere başlamıyor, alınıyor, hepsi sadece tezgâhtar

assistants just people have a shoe shop around the world shoe shops but it is

asistanları, sadece insanların dünyanın her yerinde bir ayakkabı mağazası var, ama bu öyle

but it is the worst job in the world it can't be the worst job in the world mr.

ama dünyanın en kötü işi dünyanın en kötü işi olamaz bayım.

Cain I think you should you know not deed

Cain bence bilmelisin ki

yourself into a Heimlich digging your hole I've done it I've done the job and

kendini bir Heimlich'e kaptırma, çukurunu kazan Ben yaptım, işi yaptım

and so I I'm in a position where I can actually say that that job literally

ve bu yüzden o işin kelimenin tam anlamıyla berbat olduğunu gerçekten söyleyebileceğim bir pozisyondayım.

stinks literally you have to spend all day you get people coming in off the

tüm günü geçirmek için sokaklardan gelen insanları buluyorsunuz

streets and they want to be measured or they want to try on a pair of shoes and

ve ölçülmek istiyorlar ya da bir çift ayakkabı denemek istiyorlar ve

I used to have to put up with some of the worst smelling feet ever some of

ben şimdiye kadarki en kötü kokan ayaklardan bazılarına katlanmak zorunda kalıyordum

some of the feet were awful certain sometimes the toes were all sticking out

bazı ayaklardan çok belliydi bazen ayak parmaklarının uçları dışarı fırlıyordu güle

the ends bye-bye belarus belarus is going see you

güle belarus belarus

later belarus is already gone see you later talking of bad jobs when

daha sonra görüşecek belarus çoktan gitti sonra görüşürüz

we were visiting your mother in hospital that suddenly reminds you of what nurses

anneni hastanede ziyaret ederken bu sana birdenbire hemşirelerin yapması gerekenleri hatırlatan kötü işlerden bahsediyor

have to do in a hospital okay they have to do some things which you would never

bir hastanede yap tamam, normal günlük hayatta normalde yapmak istemeyeceğin bazı şeyleri yapmak zorundalar,

want to have to do normally in normal everyday life would you there I mean the

orada mısın yani hastanedeki insanlara

things that they have to do to care for people in hospital that's got to be one

bakmak için yapmaları gereken şeylerden

of the most fantastic jobs to do and it's not very well-paid I wouldn't know

biri olmalı yapılacak en harika işler ve çok iyi maaş almıyorlar hayran olunacak

some of the things that you have to do if you're a new job to admire that is oh

yeni bir işseniz yapmanız gereken bazı şeyleri bilemem bu oh

here we go we've got it we've got a new nickname for mr. Steve we want we can

işte başlıyoruz anladık anladık Bay için yeni bir takma ad. Steve,

call mr. Steve The Hobbit because vicars hobbits this is another

bay arayabiliriz istiyoruz. Steve The Hobbit çünkü rahipler hobbitler bu başka bir

book this time we're not talking about Dino The Hobbit mr. Duncan we read that

kitap bu sefer Hobbit Dino hakkında konuşmuyoruz bay. Duncan bunu

at school did you okay you're not you're not getting it

okulda okuduk iyi misin değil misin

confused with the Bible are you it would appear that you are but yes they're all

İncil ile karıştırmıyorsun öyleymişsin gibi görünüyorsun ama evet onların hepsi hikaye

stories they are stories that's true but yes because in the story by Tolkien

onlar doğru hikayeler ama evet çünkü hikayede Tolkien

Junior Tolkien yes I know I know mr. Duncan

Junior Tolkien evet biliyorum biliyorum bayım. Duncan

junior Tolkien yeah that's his what was his name then his full name

junior Tolkien evet bu onun adı neydi o zaman tam adı

Jon I don't know Jeremiah Jacob I don't know what his first day was but he's

Jon Bilmiyorum Jeremiah Jacob İlk gününün ne olduğunu bilmiyorum ama

known as Jo so it's not the same guy that wrote Game of Thrones but

Jo olarak biliniyor bu yüzden Game of Thrones'u yazan adamla aynı değil ama

apparently the hobbits all of the hobbits

görünüşe göre hobbitler tüm hobbitler

very wide feet their feet are almost square shaped because they have their

çok geniş ayaklar neredeyse kare şeklinde çünkü onların

large so yes you are right mr. steve is full of himself

büyükleri var yani evet haklısınız bayım. steve kendine hakim

it says serene I'm it's all acting I'm just joke I just Joe thank you for I'm

sakin diyor ben hepsi rol yapıyorum ben sadece şakayım

doing it for comic effect finally someone has noticed that Steve is really

full of himself thank you thank you very much Oh somebody nutrient Trin knew in

Oh, Trin'in Vietnam'da izlerken tanıdığı, besleyici biri

watching in Vietnam says hello it's my very first time that I'm here

merhaba diyor, ilk kez buradayım,

thank you very much Trin thanks rien new wind you deserve a round of applause I

çok teşekkür ederim Trin, teşekkürler rien yeni rüzgar, bir alkışı hak ediyorsun,

think so welcome to my live chat

bence canlı sohbetime hoş geldin,

it's always nice to know that we've got new people watching and they make

bunu bilmek her zaman güzel İzleyen yeni insanlar var ve

comment so it's nice to know when anyone's watching because a lot of time

yorum yapıyorlar, bu yüzden birinin izlediğini bilmek güzel çünkü çoğu zaman

people are watching but they're not making comments so we don't know they're

insanlar izliyor ama yorum yapmıyorlar, bu yüzden orada olduklarını bilmiyoruz,

there so ask us a question I'm not usually here of course no Steve's

bu yüzden bize bir soru sorun I Normalde burada değilim tabii ki hayır Steve

normally off with the off somewhere else he's off with the fair is people seem to

normalde başka bir yerde kapalıdır o fuardadır insanlar

think we're promoting brands you're adidas nike a6 I will get them all in

sizin adidas nike a6 markaları tanıttığımızı düşünüyorlar Hepsini alacağım

I've only been wearing adidas clothes on my videos for about the past twelve or

Sadece adidas giyiyorum Yaklaşık son on iki veya

thirteen years well of course we'd love to be sponsored by any of those

on üç yıldır videolarımda kıyafetler, tabii ki bu belirli markalardan herhangi biri tarafından sponsor olmayı çok isterdik,

particular brands wouldn't we mr. Duncan or anyone

değil mi bay. Duncan ya da herhangi biri ne

whatever you do maybe I don't know maybe you run a shoe shop and you want to

yaparsan yap belki bilmiyorum belki bir ayakkabı dükkanı işletiyorsun ve

sponsor me although I have a feeling I have a feeling after today I don't think

bana sponsor olmak istiyorsun ama içimde bir his var bugünden sonra

any shoe shop or any shoe manufacturer is going to they're not going to sponsor

hiçbir ayakkabıcının ya da ayakkabı üreticisinin yapacağını düşünmüyorum

this on burnt your bridges there mr. dome I have another idiom we've got in

oradaki yanmış köprülerinize sponsor olmayacaklar bayım. dome Başka bir deyimim var,

there burn two bridges it means that there's no way back you

orada var, iki köprüyü yakmak, bir şeyi söylediğin veya yaptığın için geri dönüşün olmadığı anlamına gelir,

said or done something it is so upsetting that there's no way

o kadar üzücü ki, daha önce

that you can go back to where you were before okay with a person or an

olduğun yere geri dönmenin hiçbir yolu yok, bir kişiyle veya bir şeyle tamam.

organization so for example you might leave your job and you might before you

Örneğin, işinizden ayrılabilirsiniz ve

go you might swear at the boss and tell him to get lost and say you're the worst

gitmeden önce patrona küfredebilir ve ona kaybolmasını söyleyebilir ve gelmiş geçmiş en kötü patron olduğunuzu söyleyebilir

boss ever or do something awful if you might you might have a poo on his office

veya korkunç bir şey yapabilirsiniz. ofis

desk exactly you take a dump you could just take a giant wet stee something so

masası tam olarak çöpe atıyorsun dev bir ıslak sopayı alabilirsin masasının üzerinde o kadar

bad big poo on his desk that you could never

kötü büyük bir kaka olabilir ki bir

go back to that job again so no one would ever accept you back in no matter

daha asla o işe geri dönemezsin bu yüzden ne olursa olsun kimse seni geri kabul etmez

what never whereas if you just left and just sort of say goodbye I hope

oysa eğer sadece ayrıldı ve bir nevi hoşçakal deyin umarım

everything goes all right in the future you might have had a job offer back

gelecekte her şey yolunda gider orada bir iş teklifi almış olabilirsiniz

there but because you made a dump on his desk and mr. Duncan said you don't have

ama çünkü onun masasına bir çöplük yaptınız ve bay. Duncan, geri dönmek zorunda olmadığını,

to go back say I've never done that I've never

asla yapmadığımı,

actually taken a giant dump on any boss or any boss's desk just so we're clear

aslında hiçbir patronun veya patronun masasının üzerine büyük bir çöp atmadığımı söyledi, bu yüzden

on that when are we going mr. Duncan

ne zaman gideceğimiz konusunda netiz Bay. Duncan,

we're not dark outside it's getting dark in Hungary it's getting dark in here

dışarısı karanlık değil Macaristan'da hava kararıyor, burası hava kararıyor,

well we were talking about euthanasia oh yeah there's a very dark subject I'd say

ötenazi hakkında konuşuyorduk oh evet, çok karanlık bir konu var,

that and wonder that we've moved on from and now we've returned to thanks to you

bunu söylerdim ve o konudan uzaklaştık ve şimdi geri döndük diye merak ediyorum senin sayende teşekkür ederim

thank you Steve well we're going in a moment because

Steve birazdan gidiyoruz çünkü

we've been here for two hours so an extra long one just the way Steve

iki saattir buradayız yani fazladan uzun bir saat tam da Steve'in

likes it today today nobody Ben anyway now I won't go back to trouser snake

bugün sevdiği gibi bugün kimse Ben nasılsa şimdi pantolon yılanına geri dönmeyeceğim

we've dealt with that one okay so another thing to mention today we were

bununla başa çıktık tamam, bu yüzden bugün bahsetmemiz gereken başka bir şey,

able to tempt mr. Steve into the studio by offering this one of mr. Steve's

Bay'ı baştan çıkarabildik. Steve, Mr. Steve'in

favorite snacks but the big question is what will the snack be next week what

en sevdiği atıştırmalıklar ama asıl soru, önümüzdeki hafta atıştırmalığın ne olacağı,

will they the snack that I will be using to tempt mr. Steve into the studio what

onlar benim Bay'ı baştan çıkarmak için kullanacağım atıştırmalık ne olacak? Steve stüdyoya

would it be next week find out don't forget also I'm back with you on

gelecek hafta ne olacak öğren öğren ayrıca

Wednesday and Friday as well hopefully and also next Sunday we'll be back

çarşamba ve cuma günleri de umarım seninle geri dönüyorum ve ayrıca gelecek pazar

together next Sunday won't we yes if you let me mr. Duncan we will see what

önümüzdeki pazar tekrar birlikte olacağız izin verirsen evet olmaz mı ben bayım Duncan ne olduğunu göreceğiz,

happened are you inviting me on next Sunday if the fates allow we will need

eğer kader izin verirse, beni gelecek Pazar günü davet ediyor musunuz, o

so long we will be here that's a Christmas song

kadar uzun süreye ihtiyacımız olacak ki, burada olacağız, bu bir Noel şarkısı,

well I'll toddle off shall I mr. don't guess I'll go prepare the tea and tea

pekala, yürüyüp gideceğim, olur mu bay. tahmin etme gidip çay ve çay

cakes I am I'm quite hungry I'm quite peckish to be honest do you want another

keklerini hazırlayacağım oldukça açım dürüst olmak gerekirse oldukça acıktım neredeyse hiç

quick sniff of my virtually unused trainers no no we won't do that I do not

kullanmadığım spor ayakkabımı bir kez daha koklamak ister misin hayır hayır bunu yapmayacağız ben yaparım

want to sniff you I think this is some kind of fetish no I don't want to sniff

seni koklamak istemiyorum bence bu bir tür fetiş hayır spor ayakkabılarını koklamak istemiyorum

your sneakers to be honest deep-fried Mars bar no we're just having yes and

dürüst olmak gerekirse derin yağda kızartılmış Mars bar hayır sadece yiyoruz evet ve bu

we'll be preparing the meal for tonight we haven't got salmon tonight because we

akşam için yemek hazırlayacağız Bu gece somon balığımız var çünkü

haven't got any in the fridge we need to do a shop so we haven't discussed that

buzdolabında hiç somonumuz yok, bir alışveriş yapmamız gerekiyor, bu yüzden

mr. Duncan what we're going to eat tonight oh maybe we can discuss that

Bay Roth'u konuşmadık. Duncan bu akşam ne yiyeceğiz oh belki bunu

later beans on toast when we're not doing a live stream ta ta everybody and

daha sonra herkese canlı yayın yapmadığımız zamanlarda tostta fasulyeleri tartışabiliriz ve

hopefully see you next week bye bye he's gone mr. Steve has left the building

umarım haftaya görüşürüz, hoşçakal o gitti bay. Steve binayı terk etti

K says are you having a deep-fried Mars bar I like the sound of that do you

K, derin yağda kızartılmış bir Mars barı mı yiyorsun diyor, bunun sesini beğendim,

know what I actually fancy a deep-fried Mars bar that sounds quite nice in fact

aslında ne severim biliyor musun, derin yağda kızartılmış bir Mars barı kulağa oldukça hoş geliyor, aslında

well I'm going it's time to say goodbye I've been here for two hours I hope

pekala, gidiyorum söylemenin zamanı geldi elveda iki saattir buradayım umarım

you've enjoyed today's busy lesson sorry once again for not being with you on

bugünün yoğun dersinden keyif almışsınızdır cuma günü sizinle olamadığım için bir kez daha özür dilerim daha önce

Friday as I explained earlier some circumstances some things occurred that

açıkladığım gibi bazı durumlarda halletmem gereken bazı şeyler oldu refakatiniz için

I had to sort out thank you very much for your company thank you for watching

çok teşekkür ederim İzlediğiniz için teşekkür ederim

I will see you on Wednesday at 2 p.m. UK time also don't forget if

Çarşamba günü saat 14:00'te görüşürüz. İngiltere zamanı da unutma

you want to don't forget you can like and subscribe if you like what you're

istersen beğenebilirsin ve izlediklerini beğendiysen abone olabilirsin

watching don't forget to give me a lovely like click like now go on click

bana güzel bir like atmayı unutma beğen tıkla şimdi devam et tıkla

like it's easy you just move down under the video and click like give me a

beğen kolay sen sadece hareket et videonun altına tıklayın ve beğen'e tıklayın, bana

lovely fresh thumbs up and also if you like this you can also give me your time

güzel bir taze başparmak verin ve ayrıca bunu beğenirseniz, ayrıca

every week with a subscription so maybe you can subscribe to my channel as well

her hafta bir abonelikle bana zaman ayırabilirsiniz, böylece belki kanalıma da abone olabilirsiniz, işte

that's it it's time to go almost time to say goodbye thank you very much to Maria

bu neredeyse gitme zamanı veda etmek için Maria Rosa Olga'ya çok teşekkür ederim

Rosa Olga thank you very much for watching me during this live stream a

bu canlı yayında beni izlediğiniz için çok teşekkür ederim

very long one today very long thanks also to mr. Steve for joining me today I

bugün çok uzun bir canlı yayında beni izlediğiniz için çok teşekkür ederim Mr. Bugün bana katıldığı için Steve,

enjoyed your company well he said you're welcome by Anna

arkadaşlığınızdan çok keyif aldım, hoşgeldiniz dedi Anna

bye rosa bye-bye - hi Lee Kwang pal Mira

bye rosa bye-bye - merhaba Lee Kwang dostum Mira

very great to see you all here today thanks for your lovely messages of

bugün hepinizi burada görmek çok güzel zor zamanlarımda güzel destek mesajlarınız için teşekkürler

support during my rather difficult time I will be back with you on Wednesday at

ben çarşamba günü saat 14:00'da sizlerle birlikte olacağız.

2 p.m. UK time this is mr. Duncan in the birthplace of

İngiltere saati, bu bay. Duncan ingilizcenin doğum yerinde

English saying thanks for watching see you on Wednesday

izlediğiniz için teşekkürler çarşamba günü görüşmek üzere kendinize iyi bakın

take care stay safe and of course until the next time we meet right here on youtube...

güvende kalın ve tabii ki bir dahaki sefere burada youtube'da buluşana kadar...

Tatar for now

Tatar şimdilik