'A BRIGHT IDEA' 💡 / English Addict LIVE chat & Learning / Wed 9th February 2022 - with Mr Duncan

Thank heavens

for the Internet for without the Internet

İnternet için Tanrı'ya şükürler olsun, İnternet olmadan

We would never get English addict

asla

extra live stream.

ekstra canlı yayın İngiliz bağımlısı alamazdık. Yine

Here we are again.

buradayız. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

I can't believe it.

inanamıyorum

It's a very nice day today.

Bugün çok güzel bir gün.

We've got a bit of sunshine We've had some rain as well.

Biraz güneş ışığı aldık Biraz da yağmur aldık.

But it's not too bad, even though there is a chill in the air.

Ama havada bir soğukluk olsa da o kadar da kötü değil.

Things are not looking too bad here.

Burada işler çok kötü görünmüyor.

Here we go again.

Yine başlıyoruz.

Yes, it is.

Evet öyle.

Another English addict live stream coming to you.

Başka bir İngiliz bağımlısı canlı yayın size geliyor.

Live. Live. Live. Life. Live.

Canlı. Canlı. Canlı. Hayat. Canlı.

Live from the birthplace of the English language, which just happens to be.

İngiliz dilinin doğduğu yerden yaşayın ki bu tesadüfen olur. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

It's England

Burası İngiltere

They've been developing.

You've been able to move up to

Gelişmekteler. Oh'a

kadar ilerleyebildiniz

Oh, there you are.

, işte buradasınız.

Hi, everybody.

Selam millet.

This is Mr.

Ben

Duncan in England.

İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today? Are you okay?

Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so.

Umarım. Mutlu

Are you happy?

musun?

Well, are you feeling happy?

Peki, mutlu hissediyor musun?

Don't forget.

unutma

Being happy is not against the law.

Mutlu olmak yasalara aykırı değildir.

Not yet, anyway.

Henüz değil.

For the time being, it is still okay to be happy.

Şimdilik, mutlu olmak hala sorun değil.

So I hope you are feeling happy today. Yes.

Bu yüzden umarım bugün kendini mutlu hissediyorsundur. Evet.

My name is Mr. Duncan.

Benim adım Bay Duncan.

I love the English language.

İngilizce dilini seviyorum.

I love talking about English.

İngilizce hakkında konuşmayı seviyorum.

And sometimes I will appear on the Internet

Ve bazen tam da

live to talk about that very subject.

bu konu hakkında konuşmak için internette canlı olarak görüneceğim.

English? Yes.

İngilizce? Evet.

I am one of those I am an English addict.

Ben onlardan biriyim, ben bir İngiliz bağımlısıyım.

I hope you're feeling good today.

Umarım bugün iyi hissediyorsundur.

Yes. This is our midweek English addict.

Evet. Bu bizim hafta ortası İngilizce bağımlımız.

Normally I am with you on Sunday from 2 p.m.

Normalde pazar günü saat 14:00'ten itibaren sizlerleyim.

UK time, but also today we are together once more

İngiltere saati, ama aynı zamanda bugün bir kez daha beraberiz

saying time 2 p.m.

saat 14:00 diyerek.

UK time.

İngiltere saati.

That is all you have to remember.

Tüm hatırlaman gereken bu. Pazar ve Çarşamba

You don't have to remember anything else to PM UK time

İngiltere saatiyle PM için başka bir şey hatırlamanıza gerek yok

Sunday and Wednesday

and we can share our love of the English language.

ve biz de İngilizceye olan sevgimizi paylaşabiliriz.

Yes, we all live just to prove it.

Evet, hepimiz sadece kanıtlamak için yaşıyoruz.

It is now 6 minutes past 2:00 here in the UK.

İngiltere'de saat 2:00'yi 6 dakika geçiyor.

I don't know what time it is where you are because I'm not there.

Orada olmadığım için saat kaç bilmiyorum .

You see, I'm here, so I'm here and you are there.

Görüyorsun, ben buradayım, öyleyse ben buradayım ve sen oradasın.

And I love talking about English today.

Ve bugün İngilizce hakkında konuşmayı seviyorum.

We are talking about ideas, having ideas.

Fikirlerden, fikir sahibi olmaktan bahsediyoruz.

Do you ever have good ideas?

Hiç iyi fikirlerin var mı?

Do you ever have something that pops up in your brain or something you think about?

Hiç kafanızda bir şey canlanıyor ya da düşündüğünüz bir şey oluyor mu?

Something you suddenly think, hmm,

Aniden düşündüğünüz bir şey, hmm,

that's a good idea.

bu iyi bir fikir.

And that's what we're talking about today.

Ve bugün bundan bahsediyoruz.

So I hope you will stay with me.

Bu yüzden umarım benimle kalırsın.

We'll be looking at one particular unusual word.

Alışılmadık bir kelimeye bakacağız.

Also,

Ayrıca

yesterday was an anniversary for me.

dün benim için bir yıl dönümüydü.

15 years ago yesterday

15 yıl önce dün

I returned to the UK from China.

Çin'den İngiltere'ye döndüm.

I stepped foot back in the UK.

İngiltere'ye geri adım attım.

On yesterday's date,

Dünkü tarihte,

which of course was the 8th of February.

tabii ki 8 Şubat'tı.

2007 was when it happened.

2007, bunun olduğu zamandı.

So 15 years ago. Can you believe it?

Yani 15 yıl önce. Buna inanabiliyor musun? 15 yıldır Çin'de

So I've now been back in the UK after my adventures

yaşadığım maceralardan sonra şimdi İngiltere'ye geri döndüm

in China for 15 years.

.

I've been here and this year of course it will

Burada bulundum ve bu yıl tabii ki

be my 16th anniversary on YouTube.

YouTube'da 16. yılım olacak.

So a lot of things

Yani bir çok şey

happening.

15 years ago I was still adjusting to being back in England.

oluyor.

15 yıl önce hala İngiltere'de olmaya alışıyordum.

And I have to be honest with you, it took me a very long time

Ve size karşı dürüst olmam gerekirse,

to get used to the idea

to get used to actually living in the UK again.

yeniden Birleşik Krallık'ta yaşamaya alışma fikrine alışmam çok uzun zamanımı aldı.

It did feel strange and it took me a long time to adjust

Tuhaf hissettirdi ve uyum sağlamam uzun zaman aldı.

If you adjust it means you are changing or you are changing yourself

Eğer uyum sağlarsanız, bu, değişiyorsunuz demektir veya

in a certain way to suit the environment.

ortama uyum sağlamak için belirli bir şekilde kendinizi değiştiriyorsunuz demektir.

Around you, to adjust something,

Etrafında bir şeyi ayarlamak, senin

to make a slight change to something you adjust

ayarladığın bir şeyde ufak bir değişiklik yapmak

So it did take me quite a quite a long time.

yani oldukça uzun zamanımı aldı. Birleşik Krallık'ta yaşarken gerçekten rahat hale gelmem

I think it took me around five years

yaklaşık beş yılımı aldı

to actually become comfortable

living back in the UK because the lifestyle here

çünkü buradaki yaşam tarzı

is very different from that in China.

Çin'dekinden çok farklı.

Anyway, here we are and of course

Her neyse, işte buradayız ve tabii ki

we have made it all the way to the middle.

ortalara kadar geldik.

It is the middle of the week, by the way, for those who aren't sure

Hafta ortası bu arada,

it is the middle of the week, we have made it this far

hafta ortası olduğundan emin olmayanlar için

without blowing ourselves up.

kendimizi havaya uçurmadan buralara kadar geldik.

Is it not nice?

güzel değil mi

Yes, it's Wednesday

Evet, Çarşamba

Beep, beep.

Beep, beep. Beep. Beep, beep.

Bip, bip.

Bip bip. bip Bip bip.

Beep. Beep, beep, beep.

bip Bip, bip, bip.

Hello, Christine.

Merhaba Christine.

Christine is back.

Christina geri döndü.

It's nice. To see you back.

Bu iyi. Seni tekrar görmek için.

Christine. Her.

Christine. O.

Very nice indeed.

Gerçekten çok iyi.

I am in a silly mood today.

Bugün aptal bir ruh halindeyim.

A little bit silly.

Biraz aptalca.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

Christina, nice to see you.

Christina, seni görmek güzel.

Are back with this after your short spell

Kısa alışma büyüsünden sonra buna geri döndün

of adjusting.

.

That's all I'm saying. Hello, christina.

Tüm söylediğim bu. Merhaba Christina.

I think also, I have to say happy birthday to someone as well.

Ayrıca birine doğum günün kutlu olsun demem gerektiğini düşünüyorum.

Not only that, can I say a big thank you

Sadece bu da değil,

before we go any further to

Paolo'ya daha fazla gitmeden önce çok teşekkür ederim

Paolo.

.

Hello, Paolo.

Merhaba Paolo.

I want to say thank you.

teşekkür etmek istiyorum

And also I want to apologise for forgetting

Ayrıca geçen hafta şarkınızı çalmayı unuttuğum için de özür dilerim

to play your song last week.

.

What song?

Hangi şarkı?

Mr. Duncan, we don't know what you're talking about.

Bay Duncan, neden bahsettiğinizi bilmiyoruz.

Well, it is.

Öyle.

In fact, this particular song I have Duncan by Mr.

Aslında, bu özel şarkı bende Bay

Steve and Paolo.

Steve ve Paolo'dan Duncan var.

And this song is for you.

Ve bu şarkı senin için.

For you to Mr.

Sizin için Bay

Duncan Masters. Thank you.

Duncan Masters'a. Teşekkür ederim.

I really, really let him

Ben gerçekten, gerçekten izin verdim Ona

Well, I followed you by a long

, seni uzun süre takip ettim,

I fell in love with your own eyes.

kendi gözlerine aşık oldum.

And they are.

Ve onlar. Ben

You are in

I was on hold.

beklemedeydim.

Is there

I thank you, Paolo, for that.

Bunun için teşekkür ederim Paolo.

I don't think anyone ever

in my whole life I've never had a song written about me.

Hayatım boyunca hiç kimsenin benim hakkımda bir şarkı yazdığını sanmıyorum.

So thank you very much, Paolo.

Bu yüzden çok teşekkür ederim, Paolo.

I believe also it's your birthday today as well.

Ayrıca bugün senin de doğum günün olduğuna inanıyorum. Doğum

So happy birthday, Paolo.

günün kutlu olsun, Paolo.

I hope you have a good day.

İyi bir gün geçirmen dileğiyle.

Oh, hello, everyone.

Herkese merhaba.

The live chat is very busy at the moment.

Canlı sohbet şu anda çok meşgul.

We have a lot of people on who was first.

Kimin birinci olduğuna dair birçok insanımız var.

That is a very good question.

Bu çok iyi bir soru.

Beatrice. Hello, Beatrice.

Beatrice. Merhaba, Beatrice.

Guess what?

Ne oldu?

You were first on today's live chat

Bugünün canlı sohbetinde ilk sen vardın O

Well, then, Beatrice,

halde Beatrice, baş parmağı olan

it would appear that you are the new champion

yeni şampiyon senmişsin gibi görünüyor

with the first finger.

.

I think so.

Bence de.

So well done.

Aferin.

Also, we have Vitesse.

Bir de Vitesse'miz var.

Hello, Vitesse.

Merhaba, Vitesse.

We have Paolo.

Paolo'muz var.

Happy birthday to Paolo.

Paolo'nun doğum günü kutlu olsun.

I hope you have a superduper day.

Umarım süper bir gün geçirirsin.

Fernando is here. We also have

Fernando burada.

my one of Marwan.

Bizim de Marwan'ımız var.

Hello to you.

Merhaba sana.

Thanks for joining me again.

Bana tekrar katıldığın için teşekkürler.

Jean is here.

Jean burada.

Hello. She in Phoenix?

Merhaba. Phoenix'te mi?

She and I wonder where you are watching.

O ve ben nereden izlediğini merak ediyoruz.

I am very intrigued.

çok meraklıyım

Beatrice is here also.

Beatrice de burada.

We have Luis Mendez is here today.

Luis Mendez bugün burada.

Thank you very much for joining me also.

Bana katıldığınız için de çok teşekkür ederim.

It's nice to hear that Christina is feeling better as well.

Christina'nın da daha iyi hissettiğini duymak güzel.

Very nice. Very good news.

Çok güzel. Çok iyi haber.

Eva is here as well.

Eva da burada.

Hello. Eva.

Merhaba. Eva.

Nice to see you back on the live chat as well.

Sizi tekrar canlı sohbette görmek güzel.

Tomic. Hello, Tomic.

Tomik. Merhaba Tomic.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Are you having a break today from your work because you are here?

Bugün burada olduğun için işine ara mı veriyorsun?

You see normally during the week you are busy working

Normalde hafta içi meşgul olduğunuzu görüyorsunuz, bu

so perhaps today you are having a break.

yüzden belki de bugün bir mola veriyorsunuz.

Thank you very much for spending your break time with me,

Mola zamanını benimle geçirdiğin için çok teşekkür ederim,

Christine.

Christine.

It says Happy Birthday Paolo, and congratulations for your song

Doğum Günün Kutlu Olsun Paolo yazıyor ve

dedicated to Mr. Steve and Mr.

Bay Steve ve Bay Duncan'a adadığınız şarkı için tebrikler

Duncan. Yes, thank you very much.

. Evet çok teşekkür ederim.

I have never had a song written for me ever.

Şimdiye kadar benim için yazılmış bir şarkı olmadı.

So that is the first song that I've ever had written about me.

Yani bu benim hakkımda yazdığım ilk şarkı.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Will get a bug in Giovanni.

Giovanni'de bir böcek alacak.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

I don't recognise your name.

Adını tanımıyorum.

Is it your first time?

İlk seferin mi?

If it is your first time on the live chat, please let me know.

Canlı sohbete ilk kez giriyorsanız, lütfen bana bildirin.

And welcome to English Addict and should I say also

Ve English Addict'e hoş geldiniz ve aynı zamanda

the largest English corner in the world.

dünyanın en büyük İngilizce köşesi demeliyim. Bu

It is.

. Şu anda

We have students all around the world watching right now.

dünyanın her yerinden izleyen öğrencilerimiz var .

Hello, Gemma, who is watching in Spain hello to you.

Merhaba, İspanya'da izleyen Gemma, sana merhaba.

Thank you for joining me as well.

Bana katıldığınız için de teşekkür ederim.

Hello. Car, car, one, two, five.

Merhaba. Araba, araba, bir, iki, beş.

Hello to you. Nice to see you as well.

Merhaba sana. Ben de seni gördüğüme sevindim.

And we are up to date with the live chat My Roots.

Ve canlı sohbet My Roots ile güncel durumdayız.

We also have Zeyad, Omar hello to you as well.

Bizde de Zeyad var, Ömer sana da merhaba.

And Mary Fowl, it's my first time here.

Ve Mary Fowl, buraya ilk defa geliyorum.

Hello, Mary Fell.

Merhaba, Mary Fell.

Mary Fell, Quezada Diaz,

Mary Fell, Quezada Diaz,

I hope I pronounce your name right.

umarım adınızı doğru telaffuz ediyorumdur.

If I if I didn't,

Yapmasaydım, elimden gelenin

I never saw so many I tried my best.

en iyisini yapmaya çalıştığım kadar çok görmedim.

That's all I can do, to be honest with you.

Sana karşı dürüst olmak gerekirse yapabileceğim tek şey bu.

So it's nice to be here with you today.

Bu yüzden bugün burada seninle olmak güzel.

As you know, I'm always fascinated to find out what it looks like

Bildiğin gibi, beni izlerken nasıl göründüğünü öğrenmek beni her zaman büyülemiştir

when you are watching me.

.

And can I say thank you very much to Sandra

who got very excited a couple of weeks ago

Birkaç hafta önce

when I showed her dog, hello, Sandra.

köpeğine merhaba Sandra'yı gösterdiğimde çok heyecanlanan Sandra'ya çok teşekkür edebilir miyim?

And here is Sandra watching me on her

Sandra da iPad'inden beni izliyor

iPad. It looks like an iPad.

. Bir iPad'e benziyor.

I'm not sure I might be wrong, but I think it might be an iPad.

Yanılıyor olabileceğimden emin değilim, ama sanırım bir iPad olabilir.

Thank you very much, Sandra.

Çok teşekkür ederim Sandra.

And Sandra was very excited because I showed her dog.

Ve Sandra köpeğini gösterdiğim için çok heyecanlandı.

Your dog Sandra called Simon.

Köpeğiniz Sandra, Simon'ı aradı.

And I think that is a brilliant name for a dog.

Ve bence bu bir köpek için harika bir isim.

If you are going to call your dog anything

Köpeğinize herhangi bir isim verecekseniz,

you should call it Simon.

ona Simon demelisiniz. Bence

I think it's brilliant. A brilliant name.

harika. Harika bir isim. Böyle

It almost looks as if I'm I matching the photograph

durursam fotoğrafa uyuyormuşum gibi geliyor Tamam

if I stand like this

Okay, not quite.

, pek değil.

But thank you, Sandra.

Ama teşekkürler, Sandra. Canlı yayınımı izlerken nasıl göründüğünü

I'm always fascinated to find out

öğrenmek beni her zaman büyülemiştir

what it looks like when you are watching my live stream.

.

I like to think of myself as a practical person.

Kendimi pratik bir insan olarak düşünmeyi seviyorum.

I'm a person that can try something

when when we say practical, we mean something.

Pratik derken bir şeyi kastediyorsak bir şeyler deneyebilen biriyim.

You actually do.

Aslında biliyorsun.

For example, when I first moved here to this house,

Örneğin, bu eve ilk taşındığımda

there was a lot of work that needed doing in the house.

evde yapılması gereken çok iş vardı.

Lots of things that had to be done.

Yapılması gereken birçok şey vardı.

So because of my background, many many years ago,

Geçmişimden dolayı, yıllar önce

I trained to become a painter and decorator.

ressam ve dekoratör olmak için eğitim aldım.

Not many people know this. I have mentioned it before.

Bunu pek kimse bilmez. Daha önce bahsetmiştim.

But in my very early years, I actually trained to be a painter and decorator.

Ama ilk yıllarımda aslında ressam ve dekoratör olmak için eğitim aldım.

And I did do that particular job for a short time before I moved on to something else,

Ve başka bir şeye geçmeden önce o işi kısa bir süre yaptım ,

something less messy, let's just say.

daha az dağınık bir şeye, diyelim ki.

But I thought today it would be interesting to show

Ama bugün pratik işler yaptığım birkaç videomu göstermenin ilginç olacağını düşündüm

a couple of videos of me

actually doing some practical work, because normally you just see me

çünkü normalde beni

standing here like this, doing very little.

burada bu şekilde dururken çok az şey yaparken görürsünüz.

I'm just standing here talking to you.

Burada durup seninle konuşuyorum.

So I thought it would be interesting to have a look at a couple of video clips

Bu yüzden pratik bir şeyler yaptığım birkaç video klibe bakmanın ilginç olacağını düşündüm

where I'm actually doing something practical.

.

Not only that, but I'm also teaching

Sadece bu değil,

a little bit of English at the same time.

aynı zamanda biraz İngilizce de öğretiyorum.

Do you

Mm hmm.

Mm hmm.

New Oh,

Yeni Oh,

hi, everybody.

merhaba millet.

This is Mr. Duncan in England.

Ben İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today? Are you okay?

Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so.

Umarım. Mutlu

Are you happy?

musun?

I hope so.

Umarım.

Well, here I am in what will be my new studio.

Pekala, işte yeni stüdyom olacak yerdeyim.

Here in much Wenlock.

Burada çok Wenlock'ta.

As you can see, I'm busy painting the walls today.

Gördüğünüz gibi bugün duvarları boyamakla meşgulüm.

Incidentally, there is an expression

Bu arada,

in English to do with paint,

İngilizce'de paint ile yapmak,

something that is boring or tedious to watch.

sıkıcı ya da izlemesi sıkıcı bir şey diye bir ifade var.

You can say it's like watching paint dry

Boyanın kurumasını izlemek gibi diyebilirsiniz

because, of course, paint takes a long time to dry

çünkü tabii ki boyanın kuruması uzun sürüyor

and it's very boring to watch.

ve izlemesi çok sıkıcı.

So not only am I decorating today,

O yüzden bugün sadece dekorasyon yapmıyorum, aynı zamanda size

I'm also teaching you a little bit of English as well.

biraz İngilizce de öğretiyorum.

Such a busy man.

Ne kadar meşgul bir adam.

Okay.

Tamam aşkım.

Anyway, I better get back to work before my paint starts to dry.

Her neyse, boyam kurumaya başlamadan işe dönsem iyi olacak.

Okay. Is that alright?

Tamam aşkım. Bu iyi mi?

Thank you very much, by the way, for your lovely messages saying, Mr.

Bu arada Bay Duncan, sizi özledik diyen güzel mesajlarınız için çok teşekkür ederim

Duncan, we've missed you.

.

Well, don't worry, I'm still here.

Merak etme, ben hala buradayım.

Busy painting my walls, preparing my new studio

Duvarlarımı boyamakla,

in which I'm going to make lots of new English lessons.

birçok yeni İngilizce dersi yapacağım yeni stüdyomu hazırlamakla meşgulüm.

Just for you.

Sadece senin için.

So I look forward to doing that.

Bu yüzden bunu yapmak için sabırsızlanıyorum.

And I look forward to seeing you all very soon.

Ve hepinizi çok yakında görmeyi dört gözle bekliyorum.

This is Mr.

Bay

Duncan in his new studio, painting away

Duncan yeni stüdyosunda

very busily, saying, thank you for dropping by.

çok meşgul bir şekilde resim yapıyor ve uğradığınız için teşekkür ederim diyor.

And of course,

Ve tabii ki,

ta ta for now,

ta ta şimdilik, telif hakkı olmayan

it's a random tune

rastgele bir melodi,

that's not in copyright

you still here?

hala burada mısın?

I have to carry on now.

Şimdi devam etmeliyim.

I'm sorry.

Üzgünüm.

See you later.

Sonra görüşürüz.

ta ta for now.

Şimdilik ta ta.

Very nice.

Çok güzel.

There I was way back in 2013

2013'te, şu

painting this actual studio,

the one I'm standing in right now. Yes.

anda içinde bulunduğum bu gerçek stüdyoyu boyuyordum. Evet.

I can do things.

şeyler yapabilirim.

I can do lots of different things besides this.

Bunun dışında birçok farklı şey yapabilirim. Ben

I can also paint as well.

de resim yapabilirim. Birazdan

We will see

a little bit of stripping taking place in a few moments.

biraz sıyrılmanın gerçekleştiğini göreceğiz.

Not only can I paint the walls

Sadece duvarları boyamakla kalmıyor,

but I can also strip the walls as well.

aynı zamanda duvarları da sıyırabiliyorum.

So we will have a little bit of Mr.

Bu yüzden birazdan Bay

Duncan stripping in a few moments as well.

Duncan'ın da biraz sıyrılmasına sahip olacağız.

So that's the room I'm standing in now.

Demek şu anda içinde bulunduğum oda bu. Az

The video you just watched was me actually painting

önce izlediğiniz video, şu anda içinde bulunduğum

and preparing this actual studio that I'm standing in right now.

bu gerçek stüdyoyu gerçekten boyamam ve hazırlamamdı .

And can I just say it took a long time

Ve her şeyi yoluna koymanın uzun zaman aldığını söyleyebilir miyim?

to get everything sorted

You wouldn't believe how much work

is involved in setting up your own studio.

Kendi stüdyonuzu kurmanın ne kadar zahmetli olduğuna inanamazsınız.

Not just the equipment, not just the camera, not just the lights.

Sadece ekipman değil, sadece kamera değil, sadece ışıklar da değil. Benim öğrendiklerimin

There's lots of other things you have to consider as well

yanı sıra düşünmeniz gereken daha birçok şey var

as I found out.

.

Yes. Apparently, the. The Bulldog.

Evet. Görünüşe göre, Buldog.

The bulldog.

Buldog.

Yes. It is a bulldog called Simon.

Evet. Simon adında bir buldog.

That is Sandra's dog.

O Sandra'nın köpeği.

Sandra Gonzalez yes.

Sandra Gonzalez evet.

Her dog is called Simon, and it is a bulldog.

Köpeğinin adı Simon ve o bir buldog.

They are actually quite lovely dogs.

Aslında oldukça sevimli köpeklerdir.

I think they're actually quite friendly.

Aslında oldukça arkadaş canlısı olduklarını düşünüyorum.

Sometimes certain dogs

Bazen bazı köpeklerin

have a type of character

bir tür karakteri vardır

and some people quite often miss understand

ve bazı insanlar genellikle

the character of a particular dog.

belirli bir köpeğin karakterini anlamazlar.

And I think bulldogs sometimes

Ve bence buldozerler bazen

get some unfair comments made about them.

onlar hakkında yapılan bazı haksız yorumlara maruz kalıyor.

But actually Bulldogs are quite friendly, they're quite lovely,

Ama aslında Bulldoglar oldukça cana yakın, oldukça sevimliler, her ne kadar

even though sometimes they can dribble.

bazen top sürme yapabilseler de.

That's one of the things I really did a few years ago when I met one of my friends

Bu, birkaç yıl önce bir buldogu olan arkadaşlarımdan biriyle tanıştığımda gerçekten yaptığım şeylerden biriydi

who had a bulldog and and when I went up to it to stroke it,

ve onu okşamak için yanına gittiğimde

it was dribbling from its mouth.

ağzından salyalar akıyordu.

Lots of dribble and spit was coming out of its mouth.

Ağzından bir sürü salya ve tükürük çıkıyordu.

Thank you, Christina, for your lovely compliment, Mr.

Güzel iltifatınız için teşekkürler Christina, Bay

Duncan.

You are not only an English teacher, you can do many other things.

Duncan.

Sen sadece bir İngilizce öğretmeni değilsin, daha birçok şey yapabilirsin.

Well, I try my best.

Pekala, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.

I'm not good at everything.

Her şeyde iyi değilim.

Sometimes in the past, I've tried to do things,

Bazen geçmişte bir şeyler yapmaya çalıştım

and I've done them really badly,

ve onları gerçekten kötü yaptım,

so I'm not good at everything.

bu yüzden her şeyde iyi değilim.

I've tried things in the past.

Geçmişte bir şeyler denedim.

That I've been I've been hopeless at.

Olduğum şeyde umutsuzdum.

To be hopeless at something means that you can't do it.

Bir şeyde umutsuz olmak, onu yapamayacağınız anlamına gelir.

So there are things that I've tried to do,

Yani yapmaya çalıştığım şeyler var

but unfortunately, I am hopeless at doing that.

ama ne yazık ki bunu yapmak konusunda umutsuzum.

The live chat is very busy Hello, Khalid.

Canlı sohbet çok meşgul Merhaba Khalid.

Khalid Persan.

Halid Persan.

Hello to you. Watching in India.

Merhaba sana. Hindistan'da izliyorum.

A big hello to you.

Sana kocaman bir merhaba.

I know that I have a lot of viewers watching in India.

Hindistan'da izleyen çok izleyicim olduğunu biliyorum. Bu

By the way, have you noticed something

arada, görünüşümde farklı bir şey fark ettin mi

different about my appearance?

?

Yes, there it is.

Evet, işte orada.

Do you remember a few days ago I was actually preparing

Hatırlıyor musun birkaç gün önce

to repair this watch.

bu saati tamir etmeye hazırlanıyordum.

I was going to replace the battery and also replace the strap as well.

Pili ve kayışı da değiştirecektim.

The wrist strap and I did.

Bilek kayışı ve ben yaptık.

And now it works.

Ve şimdi çalışıyor.

So this watch, which I've owned

since 1997 or 1998,

1997 veya 1998'den beri sahip olduğum bu saat,

I think it was actually 1998 when I bought this, when in fact

sanırım bunu aldığımda aslında 1998'di, aslında

I can let you in on a secret.

size bir sır verebilirim.

I didn't buy this. Mr.

Bunu satın almadım. Bay

Steve gave this for my birthday way back in 1998.

Steve bunu 1998'de doğum günüm için vermişti.

So I've had this watch for quite a long time

Bu saati epeydir kullanıyorum

and I decided to repair it

ve tamir etmeye karar verdim

and I put a new battery inside

ve içine yeni bir pil taktım

and I also put a new strap on the watch as well.

ve ayrıca saate yeni bir kayış taktım. .

So now it looks almost brand new

Yani şimdi

even though it is around

20, maybe 22 23 years old.

20, belki 22 23 yaşında olmasına rağmen neredeyse yepyeni görünüyor.

So I've had this watch for a very long time and now it is working perfectly.

Bu saati çok uzun zamandır kullanıyorum ve şimdi mükemmel çalışıyor. Görünüşe

So another one of my little skills

göre küçük becerilerimden biri de

apparently

repairing watches.

saatleri tamir etmek.

I might set up my own business.

Kendi işimi kurabilirim.

Okay.

Tamam aşkım.

As I promised, here is another video clip of me doing something practical.

Söz verdiğim gibi, işte pratik bir şeyler yaptığım başka bir video klip.

And in this particular video I am stripping

Ve bu özel videoda

in the bedroom.

yatak odasında striptiz yapıyorum.

What does that all mean?

Bütün bunlar ne anlama geliyor?

Well, let's find out

Peki, 222222222'ye öğrenelim

to 222222222

Hi, everybody.

Herkese merhaba.

This is Mr. Duncan in England.

Ben İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you okay? I hope so.

? Umarım.

How are you?

Nasılsın?

Pipe up.

Up, up, up, up, up, up, up, up, up, up, up.

Sesini çıkarmak.

Yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı, yukarı.

Happy?

Mutlu?

I hope so.

Umarım.

Here I am once again in my house.

İşte bir kez daha evimdeyim.

Decorating yet another room.

Yine bir odayı dekore etmek.

I've just finished my studio, and now I'm starting to decorate it.

Stüdyomu yeni bitirdim ve şimdi onu dekore etmeye başlıyorum.

My bedroom, as you can see. See,

Gördüğünüz gibi benim yatak odam. Bakın,

the walls are fairly flat and quite clean.

duvarlar oldukça düz ve oldukça temiz.

But I don't like the wallpaper.

Ama duvar kağıdını sevmiyorum.

The wallpaper is not to my taste.

Duvar kağıdı benim zevkime göre değil.

Let's say

Diyelim

so today I'm doing a bit of stripping.

ki bugün biraz striptiz yapıyorum.

Yes, I'm stripping in my bedroom.

Evet, yatak odamda striptiz yapıyorum. Ne

How what did you think I meant?

demek istediğimi nasıl düşündün?

I'm stripping the walls.

Duvarları yıkıyorum.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

Now, the good thing about this wallpaper is that it has two layers.

Şimdi, bu duvar kağıdıyla ilgili iyi olan şey, iki katmanı olmasıdır.

It has the outer layer, which is shiny

Parlak ve pürüzsüz bir dış katmana

and smooth and an underlay

ve bir alt katmana sahiptir,

so you can take the outer layer off

böylece dış katmanı

very easily just by peeling it.

sadece soyarak çok kolay bir şekilde çıkarabilirsiniz.

So watch.

Öyleyse izle.

Hopefully this will work.

Umarım bu işe yarar.

If it doesn't work, I'm going to be very embarrassed.

Eğer işe yaramazsa, çok utanacağım.

Here we go. La, la, la.

İşte başlıyoruz. La, la, la.

Time to strip, baby.

Soyunma zamanı bebeğim.

Boo boo, boo, boo.

yuh yuh, yuh, yuh.

Oh, no.

Oh hayır.

I've lost to this.

Buna yenildim.

That's torn.

Bu yırtık.

It's the.

Bu.

Slowly,

Yavaş

slowly.

yavaş.

No, no.

Hayır hayır.

But it's working.

Ama çalışıyor.

Yeah.

Evet.

Oh, yeah.

Ah evet.

I'm stripping in my bedroom.

Yatak odamda striptiz yapıyorum.

I'm stripping off the wall.

Duvardan sıyrılıyorum.

I'm removing all the paper

Tüm kağıtları çıkarıyorum

and I'm showing it to you all

ve hepinize gösteriyorum

Okay, a little further.

Tamam, biraz daha.

I a bit more

Ben biraz daha

and ooh.

ve ooh.

Oh, not quite,

Oh, tam olarak değil,

but I got most of it.

ama çoğunu anladım.

Now I screw the paper up into a ball

Şimdi kağıdı bir top haline getirdim,

what do I do with the paper now?

şimdi kağıtla ne yapacağım?

I simply

Basitçe

throw it away.

atıyorum.

Okay, I'm going to carry on decorating now.

Tamam, şimdi süslemeye devam edeceğim.

I hope you enjoyed this little insight into my part

Umarım yarı zamanlı dekorasyonumla ilgili bu küçük fikir hoşunuza gitmiştir

time decorating. Job

. İş

This is Mr.

Bu Bay

Duncan in his bedroom, stripping off,

Duncan, yatak odasında soyunuyor

but not his clothes.

ama kıyafetlerini çıkarmıyor.

It's the wallpaper saying Thank you for watching me.

Beni izlediğiniz için teşekkür ederim diyen duvar kağıdı.

Teaching you, and of course,

Sana ve tabii ki

to talk for now.

şimdilik konuşmayı öğretiyorum.

Okay.

Tamam aşkım.

Very intriguing.

Çok ilgi çekici.

So that you have proof

Böylece

that I am not just an English teacher.

benim sadece bir İngilizce öğretmeni olmadığıma dair kanıtınız olur.

I am also a little bit of a painter and decorator.

Ben de biraz ressam ve dekoratörüm.

Something I used to do many years ago.

Yıllar önce yaptığım bir şeydi.

I don't do it very much anymore because most of this house

Artık pek yapmıyorum çünkü bu evin çoğu

has now been decorated and can you guess who did it to

dekore edildi ve bunu bana kimin yaptığını tahmin edebilir misiniz

me? I had to do it.

? Bunu yapmak zorundaydım.

I had to do it all.

Hepsini yapmak zorundaydım.

That is one of the problems.

Sorunlardan biri de bu.

When you have a certain skill if you have an ability to do something,

Belirli bir beceriye sahip olduğunuzda, bir şeyi yapma yeteneğiniz varsa,

you often find that other people want you to do it for them as well.

genellikle diğer insanların da bunu onlar için yapmanızı istediğini görürsünüz.

I think so.

Bence de.

Hello to the live chat. Thanks for joining me today.

Canlı sohbete merhaba. Bugün bana katıldığın için teşekkürler.

Yes, it is the midweek English addict and we are live right now.

Evet, hafta ortası İngilizce bağımlısıyız ve şu anda canlı yayındayız.

We're talking about ideas, having ideas,

Fikirlerden, fikirlere sahip olmaktan,

having good ideas.

iyi fikirlere sahip olmaktan bahsediyoruz. Bunun

Are you we think it's it's amazing.

harika olduğunu mu düşünüyoruz?

Especially when you hear about inventions.

Özellikle icatları duyduğunuzda.

A person sits down one day and then and then suddenly

Bir insan bir gün oturur ve sonra birdenbire

in that brain,

o beyinde

they have an idea for something, maybe a new invention,

bir şey için bir fikir olur, belki yeni bir buluş,

maybe something that inspires them to create something new.

belki de yeni bir şey yaratmaları için onlara ilham veren bir şey .

So I'm always fascinated by the way in which ideas work

Bu yüzden fikirlerin nasıl çalıştığı

and how they can suddenly appear in your brain.

ve nasıl aniden beyninizde belirebildiği beni her zaman büyülemiştir.

We are talking about ideas today.

Bugün fikirler hakkında konuşuyoruz.

Hello to Richard.

Richard'a merhaba.

Hello, Richard. Nice to see you here today.

Merhaba Richard. Bugün seni burada görmek güzel.

One of my regular viewers, Claudia is here.

Düzenli izleyicilerimden biri olan Claudia burada.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia. Bugün

I'm sorry to hear that your Internet connexion

internet bağlantınızın

today is not very good,

pek iyi olmadığını duyduğuma üzüldüm,

but I hope you can stay with me for as long as possible.

ama umarım mümkün olduğunca uzun süre benimle kalırsınız.

Hello.

Merhaba.

Also to Melanie Hello, Elena.

Ayrıca Melanie'ye Merhaba, Elena.

Elena, he says my girlfriend brought me a watch for Christmas.

Elena, kız arkadaşımın Noel için bana bir saat getirdiğini söylüyor.

Oh, sorry for my birthday, not Christmas.

Oh, doğum günüm için üzgünüm, Noel için değil.

For your birthday.

Doğum günün için.

Is it a nice watch?

Güzel bir saat mi?

What kind of watch is it now?

Şimdi ne tür bir saat?

When we talk about watches, there are many different types of watch.

Saat denilince aklımıza pek çok saat çeşidi gelmektedir.

You might notice this one.

Bunu fark edebilirsiniz.

This particular watch is actually digital,

Bu özel saat aslında dijitaldir

and it uses a battery, and it shows the time on the screen.

ve bir pil kullanır ve ekranda zamanı gösterir.

You might say that it prints.

yazdırdığını söyleyebilirsiniz.

It prints the time on the screen.

Saati ekrana yazdırır.

But also this particular watch has a calculator as well.

Ama aynı zamanda bu özel saatin bir de hesap makinesi var.

Not only that, you can you can also store

Sadece bu değil,

phone numbers in the watch.

telefon numaralarını da saate kaydedebilirsiniz.

So where are you back in the late 1990s,

Peki 1990'ların sonlarında neredesiniz,

this particular watch was quite sophisticated.

bu özel saat oldukça sofistike idi.

Of course nowadays people

Tabii ki günümüzde

people have one of these, don't they?

insanlar bunlardan birine sahipler, değil mi?

So nowadays people use their, their mobile phone

Yani günümüzde insanlar cep telefonlarını

to actually work things out.

gerçekten işleri halletmek için kullanıyorlar.

Yes, most people's telephones

Evet, çoğu kişinin telefonunda

have a calculator as well.

hesap makinesi de vardır.

So I suppose you might say that this has been replaced

Sanırım bunun yerini

by this thing, this particular device.

bu şeyin, bu özel cihazın aldığını söyleyebilirsiniz.

I think it's fair to say but way back in 1998

Sanırım söylemesi adil ama 1998'de

this was, this was very sophisticated.

bu çok karmaşıktı.

There were no iPhones around, there wasn't really

Etrafta hiç iPhone yoktu,

anything like that to be honest.

dürüst olmak gerekirse gerçekten böyle bir şey yoktu.

So, so this watch was really sophisticated.

Yani, bu saat gerçekten sofistike.

Hello, Paolo.

Merhaba Paolo. İngilizce

Who says the way you teach English is the best idea ever?

öğretme şeklinizin gelmiş geçmiş en iyi fikir olduğunu kim söylüyor?

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim. Bunu yaparken

One of the things that I always find interesting about doing

her zaman ilginç bulduğum şeylerden biri de

this is coming up with new ideas, new things to talk about.

yeni fikirler, konuşacak yeni şeyler bulmak. Bir

Someone once said, I won't say who, but someone once said, Mr.

keresinde biri, Kim olduğunu söylemeyeceğim dedi, ama bir keresinde birisi, Bay

Duncan, it would appear that you can talk about anything

Duncan, görünüşe göre her şey hakkında

for a long period of time.

uzun süre konuşabilirsiniz, dedi.

You can stand in front of a camera and just talk and talk.

Bir kameranın önünde durabilir ve sadece konuşup konuşabilirsiniz.

And sometimes you talk about nothing,

Ve bazen hiçbir şey hakkında konuşmuyorsun

but still you make it interesting

ama yine de ilginç kılıyorsun

but yes, sometimes it is difficult

ama evet, bazen

to come up with new ideas, new things.

yeni fikirler, yeni şeyler bulmak zor.

However, I often find that my ideas will pop in my head

Bununla birlikte,

during moments when I'm relaxing or doing something

rahatladığım veya işimi ilgilendirmeyen bir şey yaptığım anlarda fikirlerimin kafamda belirdiğini görüyorum,

that does not concern my work for example,

örneğin,

if I am outside walking

quite often I will have lots of good ideas.

sık sık dışarıda yürüyorsam, pek çok iyi fikrim olacak.

So I'm walking along the street or I'm walking through a field

Sokakta yürüyorum ya da bir tarlada

enjoying the scenery, and then suddenly

manzaranın tadını çıkararak yürüyorum ve sonra birden

I have an idea.

aklıma bir fikir geliyor.

I have a good idea about something, something that

Bir şey hakkında iyi bir fikrim var,

I think would be a good subject to talk about,

hakkında konuşmak için iyi bir konu olacağını düşündüğüm bir şey

or maybe something interesting to discuss on the live stream.

veya belki de canlı yayında tartışmak için ilginç bir şey.

Thank you, Marshmallow, for your lovely comment.

Güzel yorumun için teşekkür ederim Marshmallow.

Hello, Adam Ahmed what is the weather like in England?

Merhaba Adam Ahmed İngiltere'de hava nasıl?

Well, as you can see behind me, that is a live view

Pekala, arkamda görebileceğiniz gibi, bu

looking out of the window it is dry.

pencereden dışarı bakan canlı bir görüntü, kuru.

We had some lovely sunshine earlier, but the sunshine has now gone.

Daha önce güzel bir güneş ışığımız vardı, ama güneş ışığı şimdi gitti.

And apparently over the next couple of days, it's going to become very cold.

Ve görünüşe göre önümüzdeki birkaç gün içinde hava çok soğuk olacak.

We had a beautiful day yesterday.

Dün güzel bir gün geçirdik.

It was such a lovely day yesterday.

Dün çok güzel bir gündü.

I went out for a walk and I didn't even wear my coat.

Yürüyüşe çıktım ve montumu bile giymedim.

It was so warm yesterday.

Dün çok sıcaktı.

However, today it's a little colder.

Ancak bugün hava biraz daha soğuk.

So we are going to have some freeze temperatures

Yani

here in England over the next couple of days.

önümüzdeki birkaç gün içinde İngiltere'de bazı donma sıcaklıkları yaşayacağız.

Hello, Sash.

Merhaba Sasha.

Sash, hello,

Sash, merhaba

Shaista. Hello.

Shaista. Merhaba.

I am very excited to be part of your life lesson.

Hayat dersinizin bir parçası olduğum için çok heyecanlıyım.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Sash. Sash, it's nice to have you here.

kuşak. Sash, burada olman çok güzel.

Everyone is welcome.

Herkes hoş geldiniz.

All around the world.

Dünyanın her yerinde.

Wherever you are, you are very welcome to join in today.

Nerede olursanız olun, bugün katılabilirsiniz.

So we are talking about having ideas

Yani, yeni fikirlerle ortaya çıkan fikirlere sahip olmakla

talking about words and phrases connected

bağlantılı kelimeler ve ifadeler hakkında konuşmaktan bahsediyoruz

to having ideas coming up with new ideas.

.

Sometimes it's easy and sometimes it's quite difficult

Bazen kolay bazen de oldukça zor

There he is, Mr.

İşte, Bay

Steve.

Steve.

And yes, he will be joining us again next Sunday.

Ve evet, gelecek Pazar tekrar aramıza katılacak.

I hope your Wednesday is going well.

Umarım çarşamba gününüz iyi geçiyordur.

Mine is not too bad.

Benimki çok kötü değil.

I can't grumble.

homurdanamam.

I have no complaints

at the moment.

Şu anda hiçbir şikayetim yok.

Anyway, I hope your day is going well.

Her neyse, umarım gününüz iyi geçiyordur.

As well, actually.

Ayrıca aslında.

Sudhir Bourgeois says

Sudhir Bourgeois,

time unfortunately, is a big issue

with me because I don't want to miss your live stream, but unfortunately

canlı yayınınızı kaçırmak istemediğim için maalesef zamanın benim için büyük bir sorun olduğunu söylüyor, ancak maalesef

my schedule does not permit me to do so.

programım buna izin vermiyor.

Well, I have good news for you

Pekala,

if you miss my live stream, if you can't join in

canlı yayınımı kaçırdıysanız, katılamıyorsanız

and sometimes I know you have other things to do out there,

ve bazen orada yapacak başka işleriniz olduğunu biliyorum,

we all have busy lives.

hepimizin meşgul bir hayatı var, size iyi haberlerim var.

If you can't join in, you can always watch my live streams again.

Katılamazsanız, canlı yayınlarımı her zaman tekrar izleyebilirsiniz.

You can always watch them again

Onları

and again as many times as you want.

her zaman istediğiniz kadar tekrar tekrar izleyebilirsiniz.

You are more than welcome to do so.

Bunu yapmaktan memnuniyet duyarız.

No problem.

Sorun değil.

Hello, vous lact.

Merhaba, vous lakt.

Hello. Hello, Slats. Hello, Mr. Duncan.

Merhaba. Merhaba Slats. Merhaba, Bay Duncan.

I like your channel very much and I don't want to miss any of your videos.

Kanalınızı çok beğeniyorum ve hiçbir videonuzu kaçırmak istemiyorum.

All of my video lessons are on my YouTube channel.

Tüm video derslerim YouTube kanalımda.

And under this video, you will you will find all of my playlists.

Ve bu videonun altında tüm oynatma listelerimi bulacaksınız.

So all of the playlists for my video

Yani video derslerim için tüm oynatma listeleri

lessons are under this video.

bu videonun altında.

Underneath you will see the list underneath

Altında birçok fikrin altındaki listeyi göreceksiniz

lots of ideas.

.

I often find that my best ideas

Sıklıkla en iyi fikirlerimin

come when I'm doing something different.

farklı bir şey yaparken ortaya çıktığını görüyorum.

Doing something else.

Başka bir şey yapmak.

If my mind is rested,

Zihnim dinlenmişse, biraz önce söylediğim gibi

if I'm doing something that makes me feel relaxed,

beni rahatlatan bir şey yapıyorsam,

as I said a few moments ago, such as walking, having a lovely walk.

yürümek, güzel bir yürüyüş yapmak gibi.

Your mind starts to wonder

Zihniniz,

you can expand your thoughts.

düşüncelerinizi genişletebileceğinizi merak etmeye başlar.

And quite often I will have lots of ideas when I'm walking around

Ve çoğu zaman etrafta dolaşırken aklıma pek çok fikir gelir ve

which leads me very nicely

bu da beni

to today's topic, which is ideas.

bugünün konusu olan fikirlere çok güzel bir şekilde yönlendirir.

The words and phrases connected to ideas,

Fikirlerle bağlantılı kelimeler ve ifadeler,

having ideas, having thoughts,

fikirlere sahip olmak, düşüncelere sahip olmak, beyninize

something useful that pops

giren yararlı bir şey

into your brain, an idea.

, bir fikir.

So we are going to look at some words and phrases

Bu yüzden bazı kelimelere ve deyimlere bakacağız

and hear

ve

is the first sentence connected to ideas?

ilk cümlenin fikirlerle bağlantılı olup olmadığını duyacağız.

Well, when we have an idea or when we need to create an idea,

Pekala, bir fikrimiz olduğunda veya bir fikir yaratmamız gerektiğinde,

we often say that we need to come up

sık

with new ideas so quite often

sık yeni fikirler bulmamız gerektiğini söyleriz,

if you are working in a certain type of job

eğer yaratıcı olan belirli bir işte çalışıyorsanız

that is creative, then your brain

, o zaman beyninizin bunu yapması gerekir.

has to be able to come up with new ideas all the time.

her an yeni fikirler üretebilmek.

So if you are coming up with new ideas,

Yani yeni fikirler buluyorsanız, bu

it means your brain is creating new ideas, new things

beyninizin yeni fikirler, yapabileceğiniz yeni şeyler

that you can do, new things that you can try,

, deneyebileceğiniz yeni şeyler,

something new that you can create.

yaratabileceğiniz yeni şeyler yarattığı anlamına gelir.

You are coming up with new ideas.

Yeni fikirlerle geliyorsunuz.

We can say that you put your thinking cap on.

Düşünme sınırınızı taktığınızı söyleyebiliriz.

So if a person is putting their thinking cap

Dolayısıyla, bir kişi düşünme sınırını takıyorsa

on, it means they are

, bu,

going to think that they are going to consider.

dikkate alacaklarını düşünecekleri anlamına gelir.

They are going to try and come up with an idea,

Bir fikir bulmaya çalışacaklar,

something that needs to be solved.

çözülmesi gereken bir şey.

So so ideas can be used in many different ways.

Böylece fikirler birçok farklı şekilde kullanılabilir.

An idea can be a way of doing something,

Bir fikir, bir şeyi yapmanın bir yolu,

a way of solving a problem,

bir sorunu çözmenin bir yolu,

something that you can't solve a difficult situation.

zor bir durumu çözemeyeceğiniz bir şey olabilir. Bu

So quite often you will have to think

yüzden çoğu zaman

you will have to try and work out how to solve the problem.

sorunu nasıl çözeceğinizi denemeniz ve çözmeniz gerektiğini düşünmeniz gerekecek.

You will have to put your thinking cap on

Düşünme şapkanızı takmanız gerekecek

and as you can see today I have my English addict

ve bugün görebileceğiniz gibi, benim İngiliz bağımlısı

thinking cap

düşünme şapkam var,

it doesn't always work, but sometimes it does.

her zaman işe yaramıyor ama bazen işe yarıyor.

Another way of coming up with ideas is to get

Fikir bulmanın başka bir yolu da

the old grey matter working.

eski gri maddenin çalışmasını sağlamaktır.

And when we say grey matter, we mean your brain.

Ve gri madde dediğimizde beyninizi kastediyoruz.

After all, that is where all of the ideas come.

Sonuçta, tüm fikirlerin geldiği yer burasıdır.

That is where all of your ideas appear up here in the brain.

Tüm fikirlerinizin burada, beyinde belirdiği yer burasıdır.

And even now, scientists don't really understand

Ve şimdi bile, bilim adamları

how we are able to come up with ideas.

nasıl fikir üretebildiğimizi gerçekten anlamıyorlar.

How does the brain work when it's coming up with something

Beyin, var olmayabilecek bir şey bulduğunda nasıl çalışır

that might not exist?

?

How is that possible?

Bu nasıl mümkün olabilir? Şarkı veya müzik yazabilen

I'm always fascinated by people who are able to write songs or music,

insanlara her zaman hayran olmuşumdur ,

so the music somehow

böylece müzik bir şekilde

is created, appear in their brain.

yaratılır, beyinlerinde belirir.

But how do they do it?

Ama bunu nasıl yapıyorlar?

How are they able to do it?

Bunu nasıl başarıyorlar?

I think it is a natural ability.

Bunun doğal bir yetenek olduğunu düşünüyorum.

So as something that was always there, and I believe

Yani her zaman orada olan bir şey olarak ve

that everyone every person on the planet

gezegendeki herkesin

has some sort of natural ability up here.

burada bir tür doğal yeteneği olduğuna inanıyorum.

Some think they are able to think about or consider

Bazıları düşünebileceklerini veya düşünebileceklerini

or maybe something they are able to create.

veya belki de yaratabilecekleri bir şey olduğunu düşünüyorlar.

So I think everyone everyone has something up here

Bu yüzden herkesin burada yaratabileceği veya kullanabileceği bir şeyler olduğunu düşünüyorum

that they can create or use.

.

So the old grey

Yani eski gri

matter, you have to think carefully.

madde, dikkatlice düşünmelisin. Yeni fikirlerinizi bulmak için

You have to get the old grey matter working

eski gri maddeyi çalıştırmalısınız

to come up with your new ideas.

.

Maybe you are in a group, maybe at work you have a group of people together.

Belki bir gruptasınız, belki işte bir grup insanınız var.

You might have to put your heads together.

Kafanızı birleştirmek zorunda kalabilirsiniz.

You might have to work together to come up with an idea.

Bir fikir bulmak için birlikte çalışmanız gerekebilir.

So sometimes, especially in business, you might find that

Bu yüzden bazen, özellikle iş hayatında,

there will be more than one person, maybe two or three people

birden fazla kişinin, belki iki veya üç kişinin

or maybe a large group of people will try to come up

veya belki de büyük bir insan grubunun

with some new ideas.

bazı yeni fikirler bulmaya çalıştığını görebilirsiniz.

You have to put your heads together.

Başınızı bir araya getirmelisiniz.

It means you are trying to combine

Bu,

all of your brain power to come up with something new

yeni

or something original.

veya orijinal bir şey bulmak için tüm beyin gücünüzü birleştirmeye çalıştığınız anlamına gelir.

If you brainstorm something.

Bir şey beyin fırtınası yaparsanız.

So this is an action.

Yani bu bir eylemdir.

This is actually an action we are talking about here.

Bu aslında burada bahsettiğimiz bir eylemdir.

Brain storm.

Beyin fırtınası.

So if you brainstorm something,

Yani bir şey hakkında beyin fırtınası yaparsanız, bu

it means you are discussing a topic or maybe a project

bir konuyu veya belki bir projeyi,

something you have to achieve, something you have to create, you brainstorm.

başarmanız gereken, yaratmanız gereken bir şeyi tartıştığınız anlamına gelir, beyin fırtınası yaparsınız.

So lots of people will sit down together and they will try to come up with new ideas.

Böylece pek çok insan bir araya gelecek ve yeni fikirler bulmaya çalışacaklar.

You brainstorm.

Beyin fırtınası yapıyorsun.

So you are using this as a verb,

Yani bunu fiil olarak kullanıyorsunuz,

as a verb, you are brainstorming,

fiil olarak beyin fırtınası yapıyorsunuz,

you are trying to create new ideas.

yeni fikirler üretmeye çalışıyorsunuz.

And quite often it's not easy to do

Ve çoğu zaman yapmak kolay değil,

it might seem easy.

kolay görünebilir.

It might appear to be an easy thing.

Kolay bir şey gibi görünebilir.

But let me tell you now, it is not

Ama şimdi söyleyeyim, o değil

Here's another one.

İşte bir tane daha.

Wrack your brain.

Beynini sar.

If you rack your brains,

Kafa yorarsanız,

it means you are thinking really carefully.

gerçekten dikkatli düşünüyorsunuz demektir.

Sometimes it's so hard to think.

Bazen düşünmek çok zor.

Sometimes you have to sit down and you have to concentrate.

Bazen oturmanız ve konsantre olmanız gerekir.

Maybe you have to think for many, many hours

Belki de

to come up with a new idea.

yeni bir fikir bulmak için saatlerce düşünmeniz gerekir.

So if you rack your brains, it means you are using them.

Yani kafa yorarsanız, onları kullanıyorsunuz demektir.

You are using those brain cells,

O beyin hücrelerini kullanıyorsunuz,

you are trying to find a new idea.

yeni bir fikir bulmaya çalışıyorsunuz.

You are trying to come up with a new idea or maybe a new creation. Oh,

Yeni bir fikir veya belki de yeni bir yaratım bulmaya çalışıyorsunuz.

fancy.

Harika.

If you suddenly have an idea,

Aniden bir fikriniz varsa,

we can say that you have a brain wave.

beyin dalganız var diyebiliriz.

If you have a brain wave,

Bir beyin dalganız varsa,

it means suddenly you think of something new,

bu aniden yeni bir şey,

a new idea, a new plan.

yeni bir fikir, yeni bir plan düşündüğünüz anlamına gelir.

I have a brainwave

you think of something new.

Yeni bir şey düşündüğüne dair bir beyin dalgam var.

You create something in your mind

Zihninizde

that has never existed before.

daha önce hiç var olmayan bir şey yaratırsınız.

A good idea can be described as a brainwave

İyi bir fikir, burada görebileceğiniz gibi, bir ampul anına sahip olabileceğiniz bir beyin dalgası olarak tanımlanabilir

you might have a light bulb moment, as you can see here.

.

Can you see my little light bulb

Benim küçük ampulümü görebiliyor musun?

Quite often we will show an idea

Oldukça sık olarak ampul şeklinde bir fikir göstereceğiz

in the form of a light bulb.

.

Maybe something suddenly appears in your head.

Belki aniden kafanızda bir şey belirir. Sanki

It's as if a small light has suddenly turned on.

küçük bir ışık aniden yanmış gibi.

You have a moment of inspiration

Bir ilham anınız var,

something in your mind suddenly

zihninizde bir şey aniden

turns on like a light.

bir ışık gibi yanıyor.

So we often say that a person will have a light bulb moment,

Bu yüzden sık sık bir kişinin bir ampul anı,

a moment of inspiration,

bir ilham anı,

a moment where they suddenly think of something, something new

aniden bir şey, yeni bir şey düşündüğü bir an yaşayacağını söyleriz.

We often describe an idea as a spark.

Genellikle bir fikri bir kıvılcım olarak tanımlarız.

A small spark

Küçük bir kıvılcım

can ignite a big idea.

büyük bir fikri ateşleyebilir.

So something that starts off small,

Yani küçük başlayan bir şey,

a small idea, a small thought,

küçük bir fikir, küçük bir düşünce,

something you've created in your mind that seems small,

zihninizde yarattığınız ve küçük görünen bir şey

can sometimes lead to big things happening.

bazen büyük şeylerin olmasına yol açabilir.

So we often describe an idea as a spark.

Bu yüzden genellikle bir fikri bir kıvılcım olarak tanımlarız. Beyninizde

Imagine a small spark

küçük bir kıvılcımın çıktığını hayal edin

going off in your brain and that is a good way

ve bu,

of describing a moment of thought

bir düşünce anını

and a moment of coming up with a new idea, which I think is brilliant.

ve bence harika olduğunu düşündüğüm yeni bir fikir bulma anını tanımlamanın iyi bir yolu .

Or a good idea can be described

Ya da iyi bir fikir,

as a spark of genius.

bir deha kıvılcımı olarak tanımlanabilir.

I love that word.

Bu kelimeyi seviyorum.

Genius.

Dahi.

A spark

of genius can be used to describe a good idea.

İyi bir fikri tanımlamak için bir deha kıvılcımı kullanılabilir.

That's a brilliant idea.

Bu harika bir fikir.

That is a spark of genius.

Bu bir deha kıvılcımı. Sende

You had a spark of genius.

bir deha kıvılcımı vardı.

Something happened in your brain that made you come up with that idea.

Beyninde bu fikri bulmana neden olan bir şey oldu.

It's a brilliant idea.

Bu harika bir fikir.

A bright idea is a good thought or a great suggestion.

Parlak bir fikir, iyi bir düşünce veya harika bir öneridir.

You might describe a bright idea

Parlak bir fikri

as a good idea, something creative,

iyi bir fikir, yaratıcı bir şey,

something that might help lots of people,

birçok insana yardımcı olabilecek bir şey,

maybe a certain type of invention, a bright idea.

belki belirli bir icat türü, parlak bir fikir olarak tanımlayabilirsiniz.

You come up with a bright idea.

Parlak bir fikir buldun.

We can also use bright idea sarcastically.

Parlak fikri alaycı bir şekilde de kullanabiliriz.

So maybe someone thinks of something

Yani belki birisi bir şey düşünür,

they come up with an idea, but the idea is terrible.

bir fikir bulur, ama fikir korkunçtur.

Maybe the idea is awful.

Belki de fikir korkunçtur.

It doesn't work it's a bad idea, we might say.

İşe yaramıyor, bunun kötü bir fikir olduğunu söyleyebiliriz.

Whose bright idea was that?

Bu kimin parlak fikriydi?

So we are using that particular phrase

Bu yüzden,

that sentence is being used sarcastically

because the idea was not good.

fikir iyi olmadığı için alaycı bir şekilde kullanılan o cümleyi kullanıyoruz.

It was a terrible idea.

Korkunç bir fikirdi.

Whose bright idea was that?

Bu kimin parlak fikriydi?

My shoes were dirty, so I decided to leave them outside.

Ayakkabılarım kirliydi, ben de onları dışarıda bırakmaya karar verdim.

And fortunately, during the night, it rained

Neyse ki gece yağmur yağdı

and my shoes got wet.

ve ayakkabılarım ıslandı.

Someone might say Whose bright idea was that?

Birisi, Bu kimin parlak fikriydi diyebilir.

And I will say it was my idea.

Ve bunun benim fikrim olduğunu söyleyeceğim.

And I know it was a terrible idea.

Ve bunun berbat bir fikir olduğunu biliyorum.

So we might describe a bright idea.

Böylece parlak bir fikri tarif edebiliriz.

We might use it sarcastically.

Bunu alaycı bir şekilde kullanabiliriz. Bir şeyin

The concept or standard

kavramı veya standart

perception of something is the idea.

algısı fikirdir.

So in your mind, if you think of a certain thing,

Yani zihninizde, belirli bir şeyi düşünürseniz,

then it will always appear

o zaman her zaman

in one particular way.

belirli bir şekilde görünecektir.

For example, if you think

Örneğin

of a house, imagine a house in your mind.

bir ev düşünüyorsanız, aklınızda bir ev hayal edin.

I think your imagination will come up, will produce

Sanırım hayal gücünüz ortaya çıkacak,

a very similar thing to everyone else.

herkese çok benzer bir şey üretecek.

So if I think of a house, I will think of four windows,

Yani bir ev deyince aklıma dört pencere,

one door, a roof

bir kapı, bir çatı

and a chimney with a little bit of smoke coming out of it.

ve içinden biraz duman çıkan bir baca gelir.

So your idea of something is your perception

Yani bir şey hakkındaki fikriniz, sizin algınızdır

and quite often everyone has the same perception

ve çoğu zaman herkes

or the same thought of a certain thing, especially when we are talking

belirli bir şey hakkında aynı algıya veya aynı düşünceye sahiptir, özellikle de

about the the appearance of something, the concept

bir şeyin görünümünden, bir

or the appearance of something.

şeyin kavramından veya görünümünden bahsederken.

We are talking about having ideas.

Fikir sahibi olmaktan bahsediyoruz.

Now we have idea phrases which include the following

Artık aşağıdakileri içeren fikir cümlelerimiz var. Birinin kafasına

You might put an idea

bir fikir sokabilirsiniz

into someone's head, so you might make a suggestion.

, böylece bir öneride bulunabilirsiniz.

You might say something that will inspire another person.

Başka birine ilham verecek bir şey söyleyebilirsin.

Or maybe you are trying to convince that person to do something.

Ya da belki o kişiyi bir şeyler yapması için ikna etmeye çalışıyorsunuzdur.

So you might put

Yani

an idea into another person's head.

başka birinin kafasına bir fikir sokabilirsiniz.

You say something, you do something,

Bir şey söylersin, bir şey

and that person will go Ooh, that's a good idea.

yaparsın ve o kişi "Ooh, bu iyi bir fikir" der.

You are putting an idea into someone else's head.

Başkasının kafasına bir fikir sokuyorsun.

You are making a suggestion

to change the way another person thinks.

Başka bir kişinin düşünme biçimini değiştirmek için bir öneride bulunuyorsunuz.

You are trying to put an idea into someone's head.

Birinin kafasına bir fikir sokmaya çalışıyorsunuz.

We can also say that you might have no idea.

Hiçbir fikriniz olmayabileceğini de söyleyebiliriz.

If you have no idea,

Hiçbir fikriniz yoksa,

it means you are clueless you don't know.

bilmediğiniz hiçbir fikriniz yok demektir. Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

A person might ask you a question,

Biri size bir soru sorabilir

but unfortunately you don't know the answer.

ama ne yazık ki cevabı bilmiyorsunuz.

To the question.

Soruya.

So you will say,

Yani

I don't know.

bilmiyorum diyeceksiniz. Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

I don't know.

Bilmiyorum. Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

Maybe you are answering a question in a quiz

Belki bir sınavda bir soruya cevap veriyorsunuz

and the question is very difficult and you don't know the answer.

ve soru çok zor ve cevabı bilmiyorsunuz.

You don't know what the answer is.

Cevabın ne olduğunu bilmiyorsun. Hiçbir fikrim yok

You will respond by saying,

diyerek cevap vereceksiniz

I have no

idea to be clueless.

.

You don't know the answer.

Cevabı bilmiyorsun. Fikir hakkında hiçbir

You have no idea

fikrin yok

the idea.

.

Never crossed my mind.

Aklımdan hiç geçmedi.

This is a sentence that people will often use

Bu, insanların

when they want to say that they did not think that particular thing,

o şeyi düşünmediklerini, bu

the idea did not cross my mind.

fikrin aklımdan geçmediğini söylemek istediklerinde sıklıkla kullanacakları bir cümle.

So in this particular sentence,

Yani bu özel cümlede,

we are using the idea to me

thought the thought never crossed my mind.

düşüncenin aklımdan hiç geçmediğini düşündüğüm fikrini kullanıyoruz.

The idea never crossed my mind.

Bu fikir aklımdan hiç geçmedi.

I didn't even think that

I didn't think that the idea never crossed my mind.

Fikrin aklımdan hiç geçmediğini düşünmediğimi bile düşünmedim.

It's a good one.

İyi bir tane.

I like that one.

Bunu beğendim.

And one more,

Ve bir tane daha,

one more and I will be going soon.

bir tane daha ve yakında gideceğim.

The word idea originates from the Greek word meaning to see.

Fikir kelimesi, Yunanca görmek anlamına gelen kelimeden gelir.

So when you have an idea, quite often

Dolayısıyla, bir fikriniz olduğunda, sıklıkla

you will visualise that thing.

o şeyi gözünüzde canlandırırsınız.

And this is one of the reasons why the brain

Beynin

is so amazing.

bu kadar harika olmasının nedenlerinden biri de budur.

It is magical, the brain is amazing.

Sihirlidir, beyin harikadır.

So sometimes you can have an idea but you don't just think the idea,

Yani bazen bir fikriniz olabilir ama sadece fikri düşünmezsiniz,

you can actually see the idea, you can visualise it.

fikri gerçekten görebilir, görselleştirebilirsiniz.

So maybe if you are thinking of

Yani belki de

drawing a picture or painting something,

bir resim çizmeyi veya bir şeyler çizmeyi düşünüyorsanız,

quite often you will all already have the idea in your brain.

çoğu zaman bu fikir zaten beyninizde olacaktır.

The idea will already be there.

Fikir zaten orada olacak.

So quite often when you create something,

Çoğu zaman bir şey yarattığınızda,

the idea will not just be a thought, it will also be an image.

fikir sadece bir düşünce olmayacak, aynı zamanda bir görüntü olacaktır.

You can actually see it.

Aslında görebilirsin.

So that's the reason why we often say idea, because it

Sık sık fikir dememizin nedeni budur, çünkü

originates from the word to see,

görmek kelimesinden gelir

and that's how we come up with ideas.

ve bu şekilde fikirler üretiriz.

They come up in our mind sometimes they are visual,

Aklımıza geliyorlar bazen görsel,

sometimes we can hear something, maybe a speech

bazen bir şeyler duyabiliyoruz, belki

we want to give, or maybe a piece of music that we want to write.

yapmak istediğimiz bir konuşma, belki de yazmak istediğimiz bir müzik parçası.

Quite often

Çoğu zaman

the idea will will not just be a thought.

fikir sadece bir düşünce olmayacaktır.

Quite often the idea can be real.

Çoğu zaman fikir gerçek olabilir.

It can be a real thing in your brain.

Beyninizde gerçek bir şey olabilir.

I hope you enjoyed that because I am fascinated.

Umarım beğenmişsinizdir çünkü ben büyülendim.

One of the things that always fascinates me

Beni her zaman büyüleyen şeylerden biri

and this is something going back to my childhood when I visited the

ve bu, çocukluğuma, yıllar önce çocukken

the Royal Academy of Art in London many years ago as a child,

Londra'daki Kraliyet Sanat Akademisi'ni ziyaret ettiğimde

and I went to see the Impressionists,

ve Empresyonistler

a group of artists known as the Impressionists.

olarak bilinen bir grup sanatçı olan İzlenimcileri görmeye gittiğimde olan bir şey. İzlenimciler. Eminim

I'm sure you know who I'm talking about.

kimden bahsettiğimi biliyorsundur.

We have people like Renoir, and I suppose

Renoir gibi insanlarımız var ve sanırım

we have people like Monet and also Manet.

Monet ve ayrıca Manet gibi insanlarımız var.

A lot of people get Monet and Monet mixed up

Birçok insan Monet ve Monet'yi karıştırıyor

but they were both very good artists.

ama ikisi de çok iyi sanatçılardı.

So that is that is the moment of time where I became fascinated

İşte o an,

by people who are able to create,

yaratma yeteneğine sahip insanlardan büyülendiğim andı,

because all I could do was

çünkü tek yapabildiğim

imagine that person sitting down in front of a blank canvas.

o kişiyi boş bir tuvalin önünde otururken hayal etmekti.

Nothing in front of them.

Önlerinde hiçbir şey yok.

And yet they are able to come up

Yine de

with something that is both interesting

hem bakması ilginç hem de güzel olan bir şey bulabiliyorlar

to look at, but also beautiful as well.

.

So that's one of the reasons why I'm fascinated by art.

Sanata ilgi duymamın nedenlerinden biri de bu.

I'm fascinated by people that are able

to create something from here.

Buradan bir şeyler yaratabilen insanlara hayran kaldım.

It doesn't exist anywhere in the world.

Dünyanın hiçbir yerinde yok.

And yet they are able to create it.

Ve yine de onu yaratabiliyorlar.

So my visit many years ago in, in the mid 1970s

Bu yüzden yıllar önce, 1970'lerin ortalarında, birçok ünlü Empresyonistin

when I went along to see this wonderful art exhibition

bu harika sanat sergisini görmeye gittiğim ziyaretim, aklımı

of many of the famous Impressionists,

it blew my mind,

başımdan aldı,

my little mind, my little brain was blown away by it.

küçük aklım, küçük beynim uçup gitti.

I was fascinated by it to think that these people had sat down

Bu insanların oturup

and they had created these wonderful images.

bu harika görüntüleri yarattıklarını düşünmek beni büyüledi.

Sometimes the paintings would be huge, they would be really large

Bazen resimler çok büyük olurdu, gerçekten çok büyük olurdu

I suppose a good example would be Monet with his water lilies.

sanırım iyi bir örnek nilüferleriyle Monet olurdu .

There was a great exhibition in Paris of Monets

Paris'te etrafı sarılmış Monet nilüferlerinin harika bir sergisi vardı

water lilies that are all surrounded.

.

They are all around

Hepsi

a large room, and you can walk in

büyük bir odanın etrafındalar ve içeri girdiğinizde

and you can see these huge water lilies,

bu devasa nilüferleri görebilirsiniz,

these pictures of

I think it was actually a lake that Monet actually owned,

sanırım bu aslında Monet'nin sahip olduğu bir göldü,

but yes, I love that sort of painting.

ama evet, bu tür tabloları seviyorum.

I love Impressionism because sometimes the painting

İzlenimciliği seviyorum çünkü bazen tablo,

can look different depending on how close you are to it.

ona ne kadar yakın olduğunuza bağlı olarak farklı görünebilir.

So if you stand very far away from a painting, especially

Yani bir tablodan çok uzakta durursanız, özellikle de

if it's an impression painting

bu bir izlenim tablosuysa,

you can see things

that stand out more the further away you get.

uzaklaştıkça daha da göze çarpan şeyler görebilirsiniz.

However, if you move closer to the painting,

Ancak resme biraz daha yaklaşırsanız, uzaktayken göremediğiniz

once again, you can see things

şeyleri bir kez daha görebilirsiniz

that you couldn't see when you were standing far away.

. İzlenimcilikten bu

So that's one of the reasons why I was so inspired

kadar ilham almamın

and fascinated by Impressionism, because the paintings would change

ve büyülenmemin nedenlerinden biri de buydu, çünkü resimler değişirdi,

they would literally change depending on

how far away you were from them.

onlardan ne kadar uzakta olduğunuza bağlı olarak tam anlamıyla değişirlerdi. Demek

So that's that's my little story.

benim küçük hikayem bu kadar.

And that's one of the reasons why I'm always fascinated

Ve bu,

by people who are able to create, whether it is songwriting

ister şarkı yazarlığı

or painting or poetry, all of those things.

, ister resim veya şiir olsun, tüm bu şeyleri yaratabilen insanlara her zaman hayran olmamın nedenlerinden biri.

They fascinate me a lot

Beni çok büyülediler

before I go I'm going to show you a word.

gitmeden önce size bir kelime göstereceğim.

This is a word that is used quite often

when we see something, maybe we try to read something

Bir şey gördüğümüzde, belki bir şeyler okumaya çalıştığımızda çok sık kullandığımız bir kelime bu

but unfortunately it makes no sense.

ama ne yazık ki hiçbir anlam ifade etmiyor.

And the word is

Ve kelime

gobbledegook.

gobbledegook.

I love this word,

Bu kelimeyi seviyorum,

gobbledegook.

gobbledegook.

Gobbledegook here's an interesting word.

Gobbledegook işte ilginç bir kelime.

The word means a confusing or poorly

Kelime, kafa karıştırıcı veya kötü

expressed instruction or guide

ifade edilmiş bir talimat veya kılavuz anlamına gelir,

so something that has been written to explain something.

yani bir şeyi açıklamak için yazılmış bir şey.

Unfortunately, it is not very good

Ne yazık ki, çok iyi değil

and it is not very clear

ve çok net değil. Bu

So a confusing or poorly expressed

nedenle, genellikle özel jargon jargonu kullanılarak, kafa karıştırıcı veya zayıf bir şekilde ifade edilmiş bir

instruction or guide, often using specialised

talimat veya kılavuz

jargon jargon.

.

So when we talk about jargon, we are using terms,

Yani jargondan bahsederken terimleri, yani

things that are only used in certain areas.

sadece belirli alanlarda kullanılan şeyleri kullanıyoruz.

Specialist words, technical words

Uzman kelimeleri, teknik kelimeler

can be described as jargon

jargon olarak tanımlanabilir.

So quite

Bu yüzden çoğu

often if we read something, maybe an instruction

zaman bir şey, belki bir talimat

or something that is trying to give you information, put it,

veya size bilgi vermeye çalışan bir şey okursak,

unfortunately, you don't understand it.

ne yazık ki anlamazsınız. Hiç bir

It makes no sense.

anlamı yok.

You can say that it is all

Hepsinin

gobbledegook gobbledegook.

saçma sapan saçmalık olduğunu söyleyebilirsin.

I love that word.

Bu kelimeyi seviyorum.

It is a very funny word.

Bu çok komik bir kelime.

So the next time you read something that makes no sense,

Yani bir dahaki sefere anlamsız bir şey okuduğunuzda,

maybe you have bought some some new piece of technology

belki yeni bir teknoloji satın almışsınızdır

and then you read the instructions

ve sonra talimatları okursunuz

but you don't understand any of it.

ama hiçbirini anlamazsınız.

You can just say, Oh, I can't follow these instructions.

Ah, bu talimatları takip edemem diyebilirsiniz.

It's all gobbledegook.

Hepsi saçma sapan.

And there it is.

Ve işte burada.

A lovely word to leave you with before I say goodbye

Hoşçakal demeden önce size bırakacağım güzel bir söz,

thank you very much for your company today.

bugün bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Hello to a little corpse.

Küçük bir cesede merhaba.

Hello, the corpse.

Merhaba ceset.

Hello, Mr. Keith Baldy.

Merhaba, Bay Keith Baldy.

You are awesome.

Harikasın.

Thank you very much. It's very kind of you.

Çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz.

I take that as a compliment.

Bunu bir iltifat olarak alıyorum.

I as I do everything.

Ben her şeyi yaptığım gibi.

Hello, forest leprechaun.

Merhaba, orman cücesi.

Oh, hello, forest leprechaun.

Oh, merhaba, orman cücesi.

I haven't seen you for a while.

Seni bir süredir görmedim.

It's nice to see you back.

Seni tekrar görmek güzel.

I will be back with you.

Seninle döneceğim.

Don't forget, I am back with you on Sunday.

Pazar günü yine sizlerle birlikte olacağımı unutmayın. İşte

There it is. It's on the screen now.

burada. Şimdi ekranda.

English and act live

İngilizce ve

on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'ten itibaren canlı yayın yapın.

UK. Time is when I'm back with you.

İngiltere Seninle geri döndüğüm zamandır. Pazar günü

And don't forget also we are going to have Mr.

Bay Steve'in de bizimle olacağını unutmayın

Steve with us on Sunday as well.

. 9 Şubat Çarşamba günü yapacağımız

I hope you've enjoyed this live stream for Wednesday,

bu canlı yayını umarım beğenmişsinizdir

the 9th of February.

.

Don't forget next week it's a special week

Önümüzdeki hafta özel bir hafta olduğunu unutmayın

because we have Valentine's Day and also Mr.

çünkü Sevgililer Günü ve ayrıca Bay

Steve's birthday as well.

Steve'in doğum günü var.

Is next week.

Gelecek hafta.

I'm not sure if we are doing a live stream on Mr.

Bay Steve'in doğum gününde canlı yayın yapıp yapmadığımızdan emin değilim

Steve's birthday because we might be going out.

çünkü dışarı çıkıyor olabiliriz.

We might actually go out somewhere so I'm not sure at the moment.

Aslında bir yere gidebiliriz, bu yüzden şu anda emin değilim.

We will let you know on Sunday if there will be a live stream on Mr.

Bay

Steve's birthday, but we will see what happens.

Steve'in doğum gününde canlı yayın olup olmayacağını Pazar günü size bildireceğiz ama ne olacağını göreceğiz.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

If you missed this, don't worry, you can watch it all over again.

Kaçırdıysanız üzülmeyin, tekrar tekrar izleyebilirsiniz.

With captions later on today.

Bugün daha sonra altyazılarla.

Thank you for your company.

Şirketiniz için teşekkür ederiz.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

And I hope I have given you some good ideas

Ve umarım size İngilizce öğrenmeniz için bazı iyi fikirler vermişimdir

for your English learning.

.

I hope I have given you some inspiration.

Umarım size biraz ilham vermişimdir.

See you on Sunday. Thank you very much.

Pazar görüşürüz. Çok teşekkür ederim.

This is Mr Duncan, in the birthplace of English, saying thanks for watching.

Ben, İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkürler.

See you on Sunday.

Pazar görüşürüz.

Thank you once again to Paolo for your lovely song.

Güzel şarkınız için Paolo'ya bir kez daha teşekkür ederim.

And you know what's coming next?

Ve sonra ne geliyor biliyor musun?

Yes, you do.

Evet yaparsın.

See, one Sunday, 2 p.m.

Bakın, bir Pazar, öğleden sonra 2.

UK time.

İngiltere saati.

And, of course,

Ve tabii ki

ta ta for now.

şimdilik ta ta.

I'm a big boy now.

Ben artık büyük bir çocuğum.