31 Days of Learning English - DAY 24 - improve your English - DIRECTION - 24th October - THURSDAY

I'm out of Tic Tacs

Tic Tacs'ım bitti

do-do-do-do-do oh there they are the sheep this morning in the field you can

yap-do-do-do-do oh işte koyunlar bu sabah tarlada,

see they are still there welcome here we go again oh my goodness I can't believe

görebilirsin hala oradalar, hoş geldin yine başlıyoruz aman tanrım inanamıyorum

that I'm still here doing this welcome today 24 of 31 days of learning

ben' Ekim 2019'da İngilizce öğrenmenin 31 gününün 24'ü bugün hala buradayım,

English in October 2019

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you ok I

herkese merhaba, ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım

hope so are you happy I really hope so here we

mutlusundur gerçekten umarım yani işte

are again live on YouTube yes I am with you every single day during the month of

tekrar YouTube'da canlı yayındayız evet 2019 Ekim ayı boyunca her gün

October 2019 to celebrate my 13th anniversary

13. yıl dönümümü kutlamak için

I'm doing it everyday 2 p.m. UK time Monday to Friday Saturday 12 p.m. just

sizinleyim her gün 14:00 Birleşik Krallık saati ile Pazartesiden Cumaya Cumartesi 12:00

after midday and on Sunday you can catch me live from 2 p.m. UK time as well

öğleden hemen sonra ve pazar günü beni saat 14:00'ten itibaren canlı yakalayabilirsiniz. İngiltere saati de

something to mention this weekend the clocks will change so we are going back

bu hafta sonu belirtilmesi gereken bir şey, saatler değişecek, bu yüzden

1 hour this weekend because British summer time will be ending as we enter

bu hafta sonu 1 saat geri gidiyoruz çünkü sonbahara ve ardından kışa girerken İngiliz yaz saati sona erecek, bu

autumn and then winter of course so the clocks are changing we are going back

yüzden saatler değişiyor

one hour here in the UK so for some of you I know some of you are also going to

burada bir saat geri gidiyoruz Birleşik Krallık'ta bu yüzden bazılarınız için biliyorum, bazılarınız da

change your clocks as well so some people will be and some people won't be

saatlerinizi değiştirecek, bu yüzden bazılarınız öyle olacak ve bazılarınız öyle olmayacak,

so for some of you it might appear that I'm on at the wrong time but it's still

bazılarınız için yanlış yerdeymişim gibi görünebilir. saat ama saat hala

2 p.m. UK time so instead of British summer time it will be G M T instead to

2. İngiltere saati yani İngiliz yaz saati yerine G M T olacak, size karşı

be honest with you I wish we would just stop all of this can we just have the

dürüst olmak gerekirse keşke tüm bunları durdursak,

clocks the same everywhere in the world well you can't have them the same of

dünyanın her yerinde aynı saatlere sahip olabilir miyiz, peki siz aynı saatlere sahip olamazsınız

course not exactly the same but you know what I mean anyway all of these changes

tabii ki tam olarak aynı değil ama yine de ne demek istediğimi biliyorsunuz, tüm bu değişiklikler insanların kafasını

all it does is confuse people people don't know where they are they don't

karıştırıyor, insanlar nerede olduklarını bilmiyorlar,

know if they are Arthur or Martha talking of which

Arthur mu yoksa Martha mı olduklarını bilmiyorlar, ki

it's mr. Duncan that's me by the way teaching English to the world and I've

bu da Mr. Duncan bu arada dünyaya İngilizce öğreten benim ve

been doing it for 13 years at the end of this month it will be the anniversary of

13 yıldır bunu yapıyorum bu ayın sonunda

my YouTube channel however there will be no

YouTube kanalımın yıl dönümü olacak ama

it looks as if there will be no that I'm not saying it I refuse to say this word

yok olacak gibi görünüyor o da olmayacak Söylemiyorum, artık bu kelimeyi söylemeyi reddediyorum, bu yüzden

anymore so it looks as if this is not happening at the end of October however

görünüşe göre bu Ekim sonunda olmayacak ama

my anniversary is happening at the end of October so I will be here for the

benim yıldönümüm Ekim sonunda oluyor, bu yüzden

rest of October one more week to go and then I'm finished with 31 days of

Ekim'in geri kalanında bir hafta daha burada olacağım. gitmek ve sonra 31 günlük

October and English who I must be honest with you it's been very busy now the

Ekim ve İngilizce ile işim bitti, size karşı dürüst olmalıyım, şimdi çok meşguldü

worst part for me was the first week during October so the first week I

benim için en kötü kısmı Ekim ayının ilk haftasıydı, bu yüzden ilk hafta

really felt as if I was climbing up hill I really felt as if everything was going

gerçekten tırmanıyormuş gibi hissettim yokuş yukarı gerçekten her şey

to be very difficult however I was able to get through the first week and Here I

çok zor olacakmış gibi hissettim ama ilk haftayı atlatabildim ve işte

am on day 24 can you believe it let's have a look outside because the window

24. günüm inanabiliyor musun dışarıya bir bakalım çünkü

is looking lovely today would you like to see the view outside oh it really

bugün pencere çok güzel görünüyor ne dersiniz dışarıdaki manzarayı görmek için oh gerçekten

does look quite beautiful out there today very green you will see that some

çok güzel görünüyor dışarısı bugün çok yeşil

of the leaves are starting to turn autumn has definitely arrived so there

yaprakların bir kısmının dönmeye başladığını göreceksiniz sonbahar kesinlikle geldi yani orada

you can see a view out of the window right now looking across and we also

pencereden bir manzara görebilirsiniz tam şimdi karşıdan bakınca ve biz ayrıca

have our bird camera operating today there it is the bird camera and you can

bugün kuş kameramızı da çalıştırın işte kuş kamerası ve şu anda

see there are some birds on the camera right now in front of us all oblivious

kamerada bazı kuşların olduğunu görebilirsiniz, şimdi

to the fact that they are now being seen seen by the entire world can you believe

tüm dünya tarafından görüldüklerinden habersizler, inanabiliyor musunuz?

it they don't even know it you can see some gold finches feeding now earlier on

onlar bunu bilmiyorlar bile bazı saka kuşlarının beslendiğini görebilirsin daha önce

I actually filmed the birds outside so let's have a look earlier on because

dışarıdaki kuşları filme aldım o yüzden daha önce bir bakalım çünkü daha önce

there were quite a few Birds outside earlier so this was earlier before I

dışarıda epeyce kuş vardı bu yüzden bu ben

came on and you can see look at that there are quite a few

gelmeden önceydi ve siz yapabilirsiniz bakın bakın

goldfinches on the bird feeder I love gold finches they are they are so

kuş besleyicide epeyce saka kuşu var Altın ispinozları severim onlar

beautiful lovely lovely birds they're so nice they look happy

çok güzeller sevimli sevimli kuşlar çok güzeller mutlu görünüyorlar

they looked cheerful and also they sound quite happy as well

neşeli görünüyorlar ve sesleri de oldukça mutlu

I love the birdsong of the Goldfinch aren't they lovely really nice so we

Kuş şarkılarını seviyorum Saka Kuşları çok sevimli değiller mi, bu yüzden

will check in we will check in live with the bird camera during today's live

kontrol edeceğiz bugünkü canlı yayın sırasında kuş kamerasıyla canlı olarak kontrol edeceğiz,

stream you are probably wondering mr. Duncan what's happened to your hands

muhtemelen merak ediyorsunuz bayım. Duncan ellerine ne oldu

have you been doing some surgery in your kitchen have you been sawing mr.

mutfağında ameliyat mı yaptın yoksa bay mı gördün?

Steve's leg off no I haven't in fact yesterday I was in the kitchen if you

Steve'in bacağını kesti hayır aslında dün mutfaktaydım

remember and I forgot to show you these these are my rubber gloves so these are

hatırlarsanız ve size göstermeyi unuttum bunlar benim lastik eldivenlerim bu yüzden bunlar

very useful items to have in the kitchen and yesterday I was showing you around

mutfakta olması çok faydalı şeyler ve dün size etrafı gezdiriyordum

my kitchen at all of the wonderful devices all of the gizmos and gadgets in

mutfak ve tüm harika cihazlar mutfağımdaki tüm alet ve aletler bu

my kitchen so yesterday I didn't show you my rubber

yüzden dün size lastik eldivenlerimi göstermedim,

gloves these come in very useful when you are doing a job that is dirty and

bunlar kirli ve nahoş bir iş yaparken çok işinize yarar

unpleasant maybe mr. Steve has blocked the toilet

belki bayım. Steve tuvaleti

up again so I have to put my hand down there and I have to get rid of the

tekrar tıkadı, bu yüzden elimi oraya koymam gerekiyor ve

blockage it's horrible and sometimes I have to go all the way to my elbow

tıkanıklıktan kurtulmam gerekiyor, bu korkunç ve bazen ta dirseğime kadar gitmem gerekiyor, o

that's how far down I have to go sometimes

kadar aşağı gitmem gerekiyor bazen bu yüzden

so my rubber gloves I didn't show these yesterday for which I apologize but

benim lastik eldivenler Bunları dün göstermedim, bunun için özür dilerim ama

there they are right now rubber gloves they are very useful if you want to do

şu anda oradalar lastik eldivenler çok kullanışlı,

something that's messy or dirty maybe you are about to clean maybe something

dağınık veya kirli bir şey yapmak istiyorsanız belki temizlemek üzeresiniz belki daha temiz ve hijyenik bir şey

that is and hygienic maybe you're about to wash mr. Steeves

belki siz' yıkamak üzereyiz bay Steve'in

underwear so perhaps you are going to wash mr. Steeves underwear you will

iç çamaşırları, belki de Bay'ı yıkayacaksın. Steeves iç çamaşırı

definitely need a pair of rubber gloves I think so here we go then live English

kesinlikle bir çift lastik eldivene ihtiyacın olacak Sanırım işte başlıyoruz o zaman İngilizce canlı yayında

I will take my gloves off because well for two reasons one they

eldivenlerimi çıkaracağım çünkü iki nedenden biri

are very hot and two unfortunately I can't operate my smartphone if I'm

çok sıcak ve iki ne yazık ki eğer ben akıllı telefonumu çalıştıramam.

wearing gloves because you can't make the phone work so first of all I will

eldiven giyiyorum çünkü telefonu çalıştıramıyorsun bu yüzden öncelikle

take off my rubber gloves it feels for me so let's have a look at the live

lastik eldivenlerimi çıkaracağım bana öyle geliyor o yüzden canlı

stream shall we who is on the live chat oh hello there hello Nessie Nessie I

yayına bir bakalım mı canlı sohbette olan biz oh merhaba merhaba merhaba Nessie Nessie I

guess what you are first on today's live stream I think I'm losing my voice today

tahmin et bugün canlı yayında ilk nesin sanırım bugün sesimi kaybediyorum

I think my voice is actually starting to fade because I've been talking non-stop

sanırım sesim aslında solmaya başlıyor çünkü

for the past 24 days well 23 days 24 days if you count today

son 24 gündür hiç durmadan konuşuyorum peki bugün sayarsan 23 gün 24 gün o

well then nasiha you are first on today's live chat

zaman nasiha bugünün canlı sohbetinde ilk sizsiniz o

well then Messier Rahul is here as well Anna Coby Luis Mendez Thank You Luis for

zaman Messier Rahul da burada Anna Coby Luis Mendez

joining me once again from sunny France I assume it's sunny it might not be here

Güneşli Fransa'dan bana bir kez daha katıldığınız için teşekkürler Luis Hava güneşli sanırım burada

in the UK it's a little bit dull a little bit dismal however it's looking

İngiltere olmayabilir biraz sıkıcı biraz kasvetli ama

rather nice outside it really does look like autumn has arrived

dışarısı oldukça güzel görünüyor gerçekten sonbahar gelmiş gibi görünüyor

hello also to Louie Louie hello Louie Louie oh I've just realised well my

Louie Louie'ye de merhaba merhaba Louie Louie oh az önce fark ettim ki

fingers smell disgusting they've been inside those rubber gloves yeah

parmaklarım iğrenç kokuyor o lastik eldivenlerin içindeyken evet

that's disgusting do I really have to put it with that smell for the rest of

bu iğrenç değil mi bu canlı yayının geri kalanı için gerçekten bu kokuyu koymak zorundayım

this livestream yeah horrible hello - Sean Anna nasiha a gay zoo zoo seeker is

evet korkunç merhaba - Sean Anna nasiha bir gey hayvanat bahçesi arayıcısı

here as well hello to you all so Theo hello Theo hello to everyone mr. Duncan

da burada hepinize merhaba bu yüzden Theo merhaba Theo herkese merhaba bay. Duncan

hope you are doing well I'm not too bad but I think my voice is starting to fade

umarım iyisindir ben çok kötü değilim ama sanırım sesim solmaya başlıyor

away because I've been using it so much during October thank you very much for

çünkü Ekim ayı boyunca onu çok fazla kullandım Koyun'a gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim

showing the Sheep you are welcome hi mr. Duncan says Cesar

hoş geldiniz merhaba bay. Duncan, Cesar'ın da

nice to see you as well hello also - Canaan or Hannon hello to you from

seni gördüğüme sevindiğini söylüyor, ayrıca merhaba - Canaan veya Hannon, Cezayir'den sana merhaba

Algeria amen amen ZT says hello Cristina asks why are you

amin amin ZT merhaba diyor Cristina neden

wearing your gloves well I've told you I've explained that I was going to show

eldivenlerini iyi giyiyorsun diye soruyor Sana söyledim onlara göstereceğimi açıkladım

them yesterday but I forgot sweetness I hate changing the clock however in my

dün tatlılığı unutmuşum saati değiştirmekten nefret ederim ama benim

country Georgia it won't happen well we have to change

ülkemde gurbette bu pek iyi olmaz

the clocks twice a year so as summer approaches we have to move the clocks

yılda iki kez saatleri değiştirmek zorunda kalırız bu yüzden yaz yaklaşırken saatleri ileri almalıyız

forward as winter approaches we have to turn the

kış yaklaşırken

clock back and it's really annoying so that is happening this Sunday so when

saatleri ileri almalıyız geri döndüm ve bu gerçekten sinir bozucu, yani bu Pazar oluyor bu yüzden

you watch me on Sunday you might notice that the deter time will be a little bit

Pazar günü beni izlediğinizde caydırıcı zamanın biraz

different but it's not my fault I have no control over whether or not we turn

farklı olacağını fark edebilirsiniz ama bu benim hatam değil Saatlerimizi geri alıp almamamız konusunda hiçbir kontrolüm yok

our clocks back I don't have that much power Hanna says why do certain

ben Hanna, bu kadar güce sahip değil, neden bazı

countries change the time well here apparently it all stems from the time

ülkeler burada zamanı iyi değiştiriyor diyor, görünüşe göre her şey

when the days would get dark early and also during the days when there was

günlerin erken karardığı zamandan ve ayrıca kirliliğin olduğu günlerden kaynaklanıyor

pollution and it was actually all about safety on the roads so it was decided

ve aslında her şey güvenlikle ilgiliydi. yollar bu yüzden saatleri değiştirirseniz

that you could get an extra hours daylight if you altered the clocks and

fazladan bir saat gün ışığı alabileceğinize karar verildi ve

apparently they worked out that this would save lives so that is what

görünüşe göre bunun hayat kurtaracağını hesapladılar, bu yüzden

happened in this country hello sweetness hello also Alberto hello Alberto Wow 28

bu ülkede olan buydu merhaba tatlım merhaba ayrıca Alberto merhaba Alberto Vay canına 28

days in a row you're amazing mr. Duncan thank you for your thank you for

gün üst üste sen harikasınız bayım Duncan teşekkürler bizi aydınlattığın için teşekkürler

enlightening us it is difficult to watch you live but always a faithful follower

seni canlı izlemek zor ama her zaman sadık bir takipçimiz

thank you very much hello Rosa hello also to muna lots of

çok teşekkürler merhaba Rosa ayrıca

people here already so let's catch up to date with the live chat hello Ana I'm

munaya da merhaba şimdiden bu yüzden canlı sohbet ile günceli yakalayalım merhaba Ana ben

allergic to rubber yes some people are they have a sensitivity to latex so yes

kauçuğa alerjim var evet bazı insanların latekse karşı hassasiyeti var bu yüzden evet

if you are allergic to rubber or latex then you can't wear rubber gloves Thank

eğer kauçuğa veya latekse alerjiniz varsa o zaman lastik eldiven giyemezsiniz

You mr. Duncan for reminding us about turning our clocks back yes

Teşekkürler bay. Duncan, bize saatlerimizi geri almayı hatırlattığı için evet

this weekend the clocks will change one hour back talking of we

bu hafta sonu saatler bir saat geri değişecek

we are talking all about direction today now this seems like a small topic an

bugün yön hakkında konuştuğumuzdan bahsederken şimdi bu küçük bir konu gibi görünüyor

innocent topic but I really feel as if today I may have bitten off more than I

masum bir konu ama gerçekten bugün ısırmış gibi hissediyorum çiğneyebileceğimden daha fazlasını çıkardım bu yüzden

can chew so I feel as if I might have taken on a very big subject so this

çok büyük bir konuyu ele almış gibi hissediyorum bu yüzden bu

might seem like a very simple subject but in fact it's quite complex maybe

çok basit bir konu gibi görünebilir ama aslında oldukça karmaşık belki de dürüst olmak gerekirse

more complicated than I had anticipated to be honest so we are talking about Y

tahmin ettiğimden daha karmaşık bu yüzden konuşuyoruz Y

direction yeah direction yeah hmm that's what

yönü evet yön evet hmm

we're doing today I've been asked to explain a phrase and apparently this was

bugün yaptığımız şey bu benden bir cümleyi açıklamam istendi ve görünüşe göre bu

used in a song I I can't remember which song but I've been asked to explain this

bir şarkıda kullanılmıştı Hangi şarkı olduğunu hatırlayamıyorum ama benden bunu açıklamam istendi bu

what does it mean when you take for granted take for granted well if you

ne anlama geliyor hafife aldığınız zaman hafife aldığınız iyi olur eğer

take for granted it means you always expect something to

hafife alırsanız bu, bir şeyin her zaman orada olmasını beklediğiniz anlamına gelir, sahip olduğunuz bir şeyin

be there you never consider the value of something you have especially if it's

değerini asla dikkate almazsınız, özellikle de

something important or valuable or something that you really need

önemli veya değerli bir şeyse veya gerçekten ihtiyacınız olan bir şeyse,

so because something is always there with you or near you or maybe something

çünkü bir şey her zaman vardır orada yanınızda ya da yakınınızda ya da belki bir şey

is always available you take for granted you take that thing for granted so you

always expect it to be there for example when you go into your kitchen you will

turn the tap and there will be water you always expect the water to be there you

her zaman elinizin altında. Suyun orada olmasını beklerseniz,

will take it for granted so when we take for granted

onu hafife alırsınız, bu yüzden

it means we always expect something to be there all the time

so to take for granted means you always expect something to

hafife aldığımızda, bu her zaman bir şeyin her zaman orada olmasını beklediğimiz anlamına gelir;

available or nearby perhaps if you are in a relationship maybe your girlfriend

ilişki belki kız arkadaşın

or boyfriend might accuse you of taking them for granted

ya da erkek arkadaşın seni onları hafife almakla suçlayabilir

you will always expect them to be there with you or to call you or when they

her zaman yanında olmalarını ya da seni aramalarını bekleyeceksin ya da

come round at the weekend you never appreciate how much time they actually

hafta sonu geldiklerinde sana gerçekte ne kadar zaman verdiklerini asla takdir edemezsin bu

give you so we can say that you take something for granted

yüzden söyleyebiliriz Bir şeyi doğal karşıladığınızı,

you always expect it to be there and available

her zaman orada ve erişilebilir olmasını beklediğinizi,

I do enjoy explaining words and phrases so don't worry I'm always interested to

kelimeleri ve cümleleri açıklamayı seviyorum, bu yüzden endişelenmeyin, sizden her zaman haber almak isterim

hear from you and by the way if you want to get in touch you can follow me on

ve bu arada, iletişime geçmek isterseniz takip edebilirsiniz. Facebook'ta ben

Facebook yes I have a Facebook page some people don't realize that but I do I

evet bir Facebook sayfam var bazı insanlar bunun farkında değil ama var benim

have an official yes it's official it actually has a blue tick so I've been

bir resmim var evet resmi aslında mavi tik var bu yüzden oldum

I've actually been approved by Facebook so I do have a Facebook page and also

Facebook tarafından onaylandım yani var Facebook sayfası ve ayrıca

you can email me as well if you want to you can email me and also follow me on

bana e-posta da gönderebilirsin, istersen bana e-posta gönderebilir ve beni Facebook'ta takip edebilirsin

Facebook Christina says you must never take your boyfriend for granted

Christina, erkek arkadaşını asla hafife almaman gerektiğini söylüyor,

you must never expect him to always be with you always

onun her zaman yanında olmasını asla beklememelisin, her zaman sana

give you attention maybe you forget how much time and effort he puts into it

ilgi gösterir belki sen Ne kadar zaman ve çaba harcadığını unutun,

perhaps some people take me for granted especially during October so maybe some

belki bazı insanlar özellikle Ekim ayında beni hafife alıyorlar, bu yüzden belki bazı

people don't even realize how much work and effort goes into doing this because

insanlar bunu yapmak için ne kadar emek ve çaba harcandığının farkında bile değil çünkü

it looks so easy a lot of people say mr. Duncan doing a live stream it's easy you

çok kolay görünüyor, birçok insan diyor bay. Duncan canlı yayın yapıyor çok kolay bir ara yapmayı

should try doing it sometime you really should hello Oh Rosa hello Rosa it looks

denemelisin gerçekten yapmalısın merhaba Oh Rosa merhaba Rosa söyleyeceğimi

as if you knew I was about to say Rosa says I take the

biliyormuşsun gibi görünüyor Rosa

live stream for granted yes now to take something for granted of course is not a

canlı yayını doğal karşıladığımı söylüyor evet şimdi bir şeyi hafife almak için tabii ki bu

good thing because when that thing has gone when the thing that you always

iyi bir şey değil çünkü o şey gittiğinde, her zaman

expect to be there has vanished you will really miss that thing when it's gone

orada olmasını beklediğiniz şey kaybolduğunda, o şeyi gerçekten özleyeceksiniz,

today I am off because it is the birthday of my city Manaus it is 350

bugün gittiğinde izinliyim çünkü şehrim Manaus'un doğum günü, 350

years old that's almost as old is mr. Steve almost

yaşında bu neredeyse bay kadar eski. Steve neredeyse

Giorgio ciao mr. Duncan I like your stripes on your t-shirt

Giorgio ciao mr. Duncan tişörtündeki çizgileri beğendim

thank you very much there is a long story concerning this t-shirt I didn't

çok teşekkür ederim bu tişörtle ilgili uzun bir hikaye var

buy this new I bought it from a friend of Steve's for five pounds that's not

Bunu yeni almadım Steve'in bir arkadaşından beş pounda aldım bu

bad is it and I think this is this is what is it it's Paul Smith apparently as

fena değil ve bence Paul Smith, görünüşe göre, bildiğim kadarıyla, bu

far as I'm aware that is some sort of designer clothing label I'm not really

bir tür tasarımcı giyim markası, tam olarak

sure because I'm not a follower of fashion so I paid five pounds for this

emin değilim çünkü moda takipçisi değilim, bu yüzden bunun için beş pound ödedim,

not bad when you think about it hello also to Ramzan or hello to you

fena değil bir düşününce Ramzan'a da merhaba ya da size merhaba

thanks for joining us today it's nice to see you here so many people here I was

bugün bize katıldığınız için teşekkürler sizi burada görmek güzel bu kadar çok insan

asked the other day if I could go back to my old position in the studio I think

geçen gün stüdyodaki eski pozisyonuma geri dönebilir miyim diye soruldu sanırım Uzun süredir canlı yayınlarımı

it was Pedro who asked now for those who have been watching my live streams for a

izleyenler için şimdi soran Pedro,

long time you will know that I started my live streams in 2016 however and this

canlı yayınlarıma 2016 yılında başladığımı bileceksiniz ve bu

is a big thing however over those years my live stream has changed a lot so

büyük bir şey ancak o yıllar boyunca canlı yayınım çok değişti, bu yüzden

originally this is what my live stream look

başlangıçta bu canlı yayınım nasıl görünüyor,

like so there it is that is the original setup of my livestream so that's what it

işte canlı yayınımın orijinal kurulumu bu, yani

looked like in March 2017 so I had already been doing my livestream for a

Mart 2017'de böyle görünüyordu, bu yüzden canlı yayınımı

few months so you can see my livestream used to look very different I used to

birkaç aydır yapıyordum, böylece canlı yayınımın eskiden çok farklı göründüğünü görebilirsiniz

sit in front of my computer and talk in my chair and that's one of the things

Bilgisayarımın başına oturur ve sandalyemde konuşurdum ve bu

that I found really tiring because sitting down for a long time can be very

gerçekten yorucu bulduğum şeylerden biri çünkü uzun süre oturmak çok

tiring and also the other reason why I moved is because I got a new computer

yorucu olabiliyor ve ayrıca taşınmamın diğer nedeni de yeni bir bilgisayar almam. bilgisayar

and also some new equipment and that equipment is very noisy so that's the

ve ayrıca bazı yeni ekipmanlar ve bu ekipman çok gürültülü, bu yüzden artık bilgisayarımın önünde

other reason why I don't sit in front of my computer anymore I used to do it I

oturmamamın diğer nedeni de bu.

used to sit in front of the computer but now I don't and also mr. Steve used to

ayrıca bay Steve,

be a guest way back in 2017 and also 2018 and there he is

2017'de ve ayrıca 2018'de bir konuktu ve işte

there is Steve in the studio who remembers the time when mr. Steve got

orada, stüdyoda Bay'ın olduğu zamanı hatırlayan Steve var. Steve

his grinder and it was so noisy he'd actually deafened me so there's mr.

öğütücüsünü aldı ve o kadar gürültülüydü ki beni gerçekten sağır etmişti, bu yüzden Mr.

Steve doing something rather crazy way back in 2017 so even mr. Steve used to

Steve 2017'de oldukça çılgınca bir şey yapıyor, bu yüzden bay bile. Steve eskiden

be a guest on my live stream hello to H Sam hello to you thank you very much for

canlı yayınıma konuk olurdu H Sam'e merhaba merhaba size Christina'yı izlediğiniz için çok teşekkür ederim

watching Christina I can't think of a day without your lessons because you

Dersleriniz olmadan bir gün düşünemiyorum çünkü

teach well and you're like a familiar person yes a few people have said this

iyi öğretiyorsunuz ve tanıdık biri gibisiniz evet birkaç insanlar bunu söylediler

they've said you are now part of my day so when I wake up in the morning the

artık günümün bir parçası olduğunu söylediler bu yüzden sabah uyandığımda

first thing I do is put on your live stream so for many people I have become

ilk yaptığım şey canlı yayınınızı yayınlamak oluyor bu yüzden birçok insan için ben

part of their day part of their daily life years ago I saw your video

onların gününün bir parçası haline geldim günlük hayatlarının yıllar önce videonuzu

like an unexpected gift and I still think so

beklenmedik bir hediye gibi gördüm ve hala düşünüyorum, bu yüzden iltifat

that's very kind of you to say I'm not looking for compliments by the way

aramıyorum demeniz çok naziksiniz bu

sometimes I feel a little bit shy a little bit embarrassed by all of the

arada bazen tüm ilgi eksikliğinden dolayı biraz utangaç hissediyorum

attention lack Lakisha says a narita reminds me of an italian name it does

Lakisha bir narita bana italyanca bir ismi hatırlatıyor diyor italyanca geliyor kulağa

sound italian doesn't it you are right cash trailer asks Pedro do you know for

italyanca gelmiyor mu haklısın para fragmanı pedro'ya bu gece için biliyor musun diye soruyor

tonight as I understand it fortnight is a

anladığım kadarıyla iki hafta bir

computer game and before anyone asks no I don't play computer games I really

bilgisayar oyunu ve kimse sormadan önce hayır bilgisayar oyunları oynamıyorum Gerçekten

don't I don't play playstation or xbox or Nintendo or Atari

bilmiyorum Playstation veya xbox veya Nintendo veya Atari oynamıyorum

I don't think Atari exists anymore mr. deckerd you're showing your age hello

Atari'nin artık var olduğunu sanmıyorum bayım. deckerd yaşını gösteriyorsun

also to Murray yeah oh it's nice to see you here thank you very much sweetness

murray'a da merhaba evet oh seni burada görmek güzel çok teşekkür ederim tatlım

Mitra says how I miss mr. Steve well he might join us after October

mitra ne kadar özledim bayım der. Steve, Ekim sona erdikten sonra bize katılabilir,

comes to an end so because mr. Steve has other things to do in his life he can't

bu yüzden bay. Steve'in hayatında yapacak başka işleri var

always join us unfortunately quite a few people now leaving comments Belarus er

her zaman bize katılamıyor ne yazık ki epeyce insan şimdi yorum bırakıyor Belarus er oh

oh I see some some sad news from Belarus eeeh my mother is in hospital again it's

Belarus'tan bazı üzücü haberler görüyorum eeeh annem yine hastanede

a hard life can I send my best wishes to you and your mother and all of your

zor bir hayat gönderebilir miyim size, annenize ve tüm

family Greeley oh hello mr. Duncan the

ailenize en iyi dileklerimle Greeley oh merhaba bay. Duncan,

this according to Greeley Oh is the best direction are you sure about that they

Greeley'e göre bu Oh en iyi yön, sizinle aynı fikirde olmayacak

would would appear to be a lot of people who would disagree with you

pek çok insan gibi görüneceklerinden emin misiniz?

H Sam says I used to play Atari a long time ago yes I don't think they exist

H Sam, uzun zaman önce Atari oynardım evet, sanmıyorum artık varlar

anymore do they but I remember in the 1980s Atari became

ama 1980'lerde Atari'nin

a very well-known brand hello mr. Duncan I am listening to you

çok iyi bilinen bir marka haline geldiğini hatırlıyorum merhaba bayım. Duncan sizi

from Japan a big hello to all those watching in Japan I have quite a few

Japonya'dan dinliyorum Japonya'da izleyenlere kocaman bir merhaba Japonya'da izleyen epeyce

viewers watching there and it is a country that I've always been fascinated

izleyicim var ve orası her zaman hayran kaldığım bir ülke

by hello to Palmyra hello also to Anna thank you Anna

Palmyra'ya merhaba Anna'ya da merhaba teşekkürler Anna çok

it's nice to see you all here today we are now going to take a look back in

güzel bugün hepinizi burada görmek için şimdi 2013'te bu güne bir göz atacağız

time on this day in 2013 I was doing day 24 of my dunk Tober lessons and now we

smaç Tober derslerimin 24. gününü yapıyordum ve şimdi

are going to take a look at that very lesson which was published on this day

bu konuda yayınlanan derse bir göz atacağız.

six years ago

altı yıl önce gün

oh hello and good morning welcome to day 24 of 31 days of dunk Tober how are you

merhaba ve günaydın 31 günlük smaç Tober'in 24. gününe hoşgeldiniz

this morning are you fine and dandy I really really hope so welcome to another

bu sabah nasılsın iyi ve züppe misin Gerçekten gerçekten çok umuyorum ki

sneak peek at my oh so glamorous life right now I'm bringing my dust bin back

benim oh çok çekici hayatıma başka bir göz atmaya hoşgeldin şu anda ben bu sabah erkenden boşaltıldıktan sonra çöp kutumu garaj yoluna geri getiriyorum,

up the driveway after it was emptied early this morning this is my green bin

bu benim yeşil çöp kutum,

the green bin is used for putting guard and wasting grass cuttings small twigs

yeşil kutu koruma koymak ve çimen kırpıntılarını ziyan etmek için kullanılıyor, küçük dallar

and leaves anything that you cut or prune can be placed in here I have to

ve yapraklar kestiğiniz veya budadığınız her şeyi buraya koyabilirsiniz Yapmam gerekiyor

dust bins here this green one and a black one the black bin is for household

buradaki çöp bidonları bu yeşil ve bir siyah olan siyah bidon evsel

waste these are really bins they are dust bins on wheels they are nice and

atıklar için bunlar gerçekten çöp bidonları onlar tekerlekli çöp bidonları güzel ve

large which is good because each bin is emptied every two weeks their large size

genişler ki bu iyi çünkü her bir bidon iki haftada bir boşaltılıyor onların büyük boyutları

means that they are really good really good wheelie wheelie bins it's a joke

onların büyük olduğu anlamına geliyor gerçekten iyi gerçekten iyi tekerlekli çöp kutuları bu bir şaka

not a very good one

pek iyi değil

what a load of rubbish it's time to take out the rubbish we use the word rubbish

ne kadar çöp çöpü dışarı çıkarma zamanı İngiltere'de çöp kelimesini atılan

in England to describe things that have been thrown away while in the USA they

şeyleri tanımlamak için kullanırız, oysa ABD'de onlar

say garbage or trash we can use these words in other ways too if we think that

çöp veya çöp bu kelimeleri başka şekillerde de kullanabiliriz, eğer

a person is talking nonsense we can say that they are talking rubbish he is

bir kişinin saçma sapan konuştuğunu düşünürsek, onun saçma sapan konuştuğunu söyleyebiliriz, onun saçma

talking rubbish what he said was a load of garbage we can use the word trash to

sapan konuştuğunu söylediği şey bir yığın çöptü, çöp kelimesini

mean destroy or smash up the thieves trash to the house the party goers

yok etmek ya da parçalamak anlamında kullanabiliriz hırsızlar eve çöp atıyor parti müdavimleri daireyi çöpe atıyor

trashed the flat you can talk trash about someone you trash a person this

birisi hakkında saçma sapan konuşabiliyorsun bir insanı çöpe atıyorsun bu onun hakkında

means that you say bad things about them you criticize someone quite often behind

kötü şeyler söylediğin anlamına geliyor

their back yeah look more rubbish to check out more garbage to throw away

çöpe at

yeah I'll deal with you later in daily life we all have unpleasant

evet seninle daha sonra ilgileneceğim günlük hayatta hepimizin yapacak hoş olmayan

jobs to do there is always a chore that we would rather not do waiting for us I

işleri vardır her zaman yapmayı tercih etmeyeceğimiz bir iş vardır bizi beklerken

hate putting the rubbish out I normally push as much waste into my kitchen bin

çöpü dışarı atmaktan nefret ederim

as I can until it almost bursts just so I don't have to walk to the dustbin

neredeyse patlayana kadar yapabildiğim kadar çöp kutusuna yürümek zorunda kalmayayım

these sorts of tasks can be described as menial they are basic jobs that must be

bu tür görevler önemsiz olarak tanımlanabilir bunlar yapılması gereken temel işler yani

done

that is all of the rubbish thrown out all of the garbage has gone time now to

atılan tüm çöpler tüm çöpler gitti şimdi

go back indoors

içeriye dönme zamanı

another task I dislike is housework cleaning the house is such a laborious

sevmediğim başka bir iş ev işidir evi temizlemek o kadar zahmetli bir

job it can also appear to be a waste of time no sooner have you wiped a surface

iştir ki, bir yüzeyi sildikten hemen sonra zaman kaybı gibi görünebilir

clean then a layer of dust appears almost straightaway it's quite vexing

ve hemen hemen bir toz tabakası belirir, oldukça can sıkıcıdır

really to say the least washing the dishes doing the laundry

gerçekten en azından bulaşık yıkamak çamaşır

vacuuming the carpet all of these jobs I would rather not to do but do them I

yıkamak halıyı süpürmek tüm bu işleri yapmamayı tercih ederim ama yapmak

must oh there's nothing like a nice rest

zorundayım oh

after a hard day's work unfortunately there are still some jobs to do so I

zor bir iş gününden sonra güzel bir dinlenme gibisi yok ne yazık ki hala yapılacak bazı işler var bu yüzden ben

guess it's time for me to carry on with my daily tasks that pile of laundry

sanırım günlük işlerime devam etme zamanım geldi o çamaşır yığını

isn't going to wash itself well technically it does wash itself but I

teknik olarak iyi yıkanmıyor kendi kendine yıkanıyor ama

have to put it in the washing machine and press the button it's all very hard

çamaşır makinesine atıp düğmeye basmam gerekiyor orası çok zor biliyorsun

you know

there it was going back in time six years ago today I was doing my household

zamanda geriye gidiyordu altı yıl önce bugün evde ev işlerimi yapıyordum

chores in the house having to throw the rubbish or the garbage away and also I

çöpleri atmak zorunda kalıyordum ayrıca

had to clean the carpet so I hope you enjoyed that just proving that I do do

halıyı da temizlemek zorunda kalıyordum bu yüzden ev işlerini yaptığımı kanıtlamaktan umarım keyif almışsınızdır

the housework so ignore everything that Steve says because quite often Steve

bu yüzden Steve'in söylediği her şeyi görmezden gelin çünkü Steve sık sık

will badmouth he will say bad things about me he will say mr. Duncan he never

kötü konuşur benim hakkımda kötü şeyler söyler bay. Duncan asla

never cleans the house he doesn't even know where the vacuum cleaner is it's

evi temizlemez, elektrikli süpürgenin nerede olduğunu bile bilmiyor,

not true it's all lies today we are talking about direction that is what we

doğru değil, hepsi yalan bugün yönden bahsediyoruz, saat

are doing as we head towards three o'clock and that is the direction we are

üçe doğru giderken yaptığımız şey bu ve gittiğimiz yön bu.

going in now thanks for your lovely comments thank you very much to

şimdi giriyorum güzel yorumların için teşekkürler Christina'ya çok teşekkürler

Christina a sheep in the house and a penguin - very nice yes we have some

evde bir koyun ve bir penguen - çok güzel evet

very strange things in our house one or two of the things are in the window and

evimizde çok garip şeyler var bir veya iki şey pencerede ve

my postman really does think that we might be a little bit crazy because we

benim postacım gerçekten biraz deli olabileceğimizi düşünüyor çünkü

do have a sheep and also a snake in our window and that is of course lady

penceremizde bir koyun ve bir de yılan var ve bu tabii ki Leydi

Willington and also Sydney Sydney the snake hello - Pedro mr. Duncan do you

Willington ve ayrıca yılan Sydney Sydney merhaba - Pedro Bay. Duncan,

spend your day alone well today I'm alone because mr. Steve

gününü yalnız geçiriyorsun, bugün yalnızım çünkü Bay. Steve

isn't here so I am alone but I not lonely there is a difference to be alone

burada değil, bu yüzden yalnızım ama yalnız değilim, yalnız olmanın bir farkı var,

means to be solo or by yourself however the feeling of loneliness is the

yalnız olmak ya da kendi başına olmak anlamına gelir, ancak yalnızlık hissi, yalnız

sadness or unhappiness caused by being alone so if you feel unhappy because you

olmanın neden olduğu üzüntü ya da mutsuzluktur, bu yüzden mutsuz hissediyorsan, çünkü sen

are on your own then you feel alone but I

varsın. kendine ait o zaman kendini yalnız hissediyorsun ama ben kendimi

don't I never feel alone there are lots of things to do to occupy my mind and of

asla yalnız hissetmiyorum kafamı meşgul edecek çok şey var ve

course I can go out to see people and friends but at the moment during October

tabii ki dışarı çıkıp insanları ve arkadaşlarımı görebilirim ama şu anda Ekim ayı boyunca

the most important thing in my life is this doing this hello to everyone who

hayatımdaki en önemli şey hayat bu işi yapıyor

has joined me today it's nice to see you as we enter day 24 we are talking about

bana katılan herkese merhaba bugün 24. güne girerken sizi görmek güzel biz

direction today when we talk about direction this subject actually has

yönden bahsediyoruz bugün istikametten bahsederken bu konu aslında

quite a big a large expansive description there are many ways of

oldukça geniş geniş kapsamlı bir anlatıma sahip bir çok yolu var

describing this particular word so when we talk about direction it means the way

bu özel kelimeyi tanımlıyor yani yön hakkında konuştuğumuzda bu,

you are going however the way you are going can be all sorts of things it can

gittiğiniz yol anlamına gelir ancak gittiğiniz yol her türlü şey olabilir

be physically it can be in your mind it can be the way you plan your life or

fiziksel olabilir zihninizde olabilir hayatınızı planlama şekliniz olabilir ya da

maybe your day so where we talk about direction there are many ways of using

belki gününüz bu yüzden yön hakkında konuştuğumuz yerde bunu kullanmanın birçok yolu vardır bunun hakkında

this there are many ways of talking about it we often talk about where we

konuşmanın birçok yolu vardır genellikle nereye gittiğimizden bahsederiz bu yüzden

are heading so when we say heading we mean where are you going or the

yön derken nereye gidiyorsunuz veya nereye gidiyorsunuz demek istiyoruz

direction you are heading in so when we talk about heading we mean you are going

yön hakkında konuştuğumuzda,

in a certain direction you are traveling in a certain way you are heading that

belirli bir yöne gittiğinizi kastediyoruz, belirli bir şekilde seyahat ediyorsunuz, o yöne gidiyorsunuz,

way you are heading that way also headed now this is more commonly used in

o yöne gidiyorsunuz, ayrıca şu anda bu, Amerikan İngilizcesinde daha yaygın olarak kullanılıyor,

American English so quite often you will see headed used in American English and

bu nedenle sıklıkla ' head'in kullanıldığını göreceksiniz. Amerikan İngilizcesinde ve

heading used in British English so there is a difference between these two words

İngiliz İngilizcesinde kullanılan başlık yani bu iki kelime arasında bir fark var

however they basically mean the same thing he's headed west

ancak temelde aynı anlama geliyorlar o batıya gidiyor o

he's heading west so American English British English I hope that helps where

batıya gidiyor yani Amerikan İngilizcesi İngiliz İngilizcesi umarım bu yön hakkında konuştuğumuz yerde yardımcı olur

we talk about direction of course we are talking about lots of things so we talk

tabii ki konuşuyoruz pek çok şey hakkında bu yüzden

about direction we are talking about our course so this again is a word that can

yön hakkında konuşuyoruz rotamız hakkında konuşuyoruz yani bu yine

be used in more than one way so when we talk about course it means maybe the way

birden fazla şekilde kullanılabilen bir kelime bu yüzden rota hakkında konuştuğumuzda belki

we are going or the route we are taking of course this can also mean the

gittiğimiz yol veya izlediğimiz rota anlamına geliyor Tabii bu aynı zamanda

direction you take when you are doing something in your life or of course if

hayatınızda bir şeyler yaparken izlediğiniz yön anlamına da gelebilir veya tabii ki

you want to educate yourself you will take a course so a number of things that

kendinizi eğitmek istiyorsanız bir kursa gideceksiniz yani bir takım şeyler

you have to learn a number of exams that you must take to achieve the thing that

öğrenmeniz gerekiyor bir takım sınavlara girmeniz gerekiyor

you get at the end so when we talk about course in education it means a group of

sonunda elde ettiğiniz şeyi başarmak için yani eğitimde kurs hakkında konuştuğumuzda, bir grup

things are a number of things you must learn a skill you must attain and of

şey öğrenmeniz gereken bir dizi şey, elde etmeniz gereken bir beceri ve

course exams that you must take at the end so during the course you will learn

elbette sonunda girmeniz gereken sınavlardır. kursta bir

things and normally at the end of the course you will be tested route so again

şeyler öğreneceksiniz ve normalde kursun sonunda test edileceksiniz route yani yine

this word normally is used to describe direction so we talked about a person's

bu kelime normalde yönü tanımlamak için kullanılır bu yüzden bir kişinin

route where you are going so in that respect direction and route pretty much

gideceğiniz rotasından bahsettik bu yüzden bu açıdan yön ve rota hemen hemen

have the same meaning you are talking about the way you are going the

var aynı anlama gittiğin yoldan bahsediyorsun gittiğin

direction you are going in which direction are you going in which route

yöne gidiyorsun hangi yöne gidiyorsun hangi rotayı izliyorsun

are you taking when you are driving on the road for example there might be many

yolda giderken örneğin

directions that you can go in to get from one place to another or you can

gitmek için gidebileceğin birçok yön olabilir bir yerden başka bir yere veya

take a certain route so when you go on a certain route

belirli bir rotayı takip edebilirsiniz yani belirli bir rotada gittiğinizde

it means you in a certain direction you follow some

bu, belirli bir yönde bazı

instructions so the word root can also mean a set of instructions that tell you

talimatları takip ettiğiniz anlamına gelir, bu nedenle kök kelimesi size nereye gideceğinizi söyleyen bir dizi talimat anlamına da gelebilir,

where to go so the root might be on the map so you follow the route on the map I

böylece kök haritada olabilir bu yüzden haritadaki rotayı takip edersiniz Ben

I am here and I need to get to here so I must follow the route I must go in a

buradayım ve buraya gelmem gerekiyor bu yüzden rotayı takip etmeliyim

certain direction so some good words there some very interesting words some

Belli bir yöne gitmeliyim bu yüzden bazı güzel sözler orada bazı çok ilginç kelimeler biraz

more words we can use connected to direction we can say way so where you

daha biz yönle bağlantılı olarak kullanabiliriz yol diyebiliriz yani nereye gidiyorsunuz yani bu şekilde

are going so the way you are traveling the way again this can be used in more

tekrar aynı yolda seyahat ediyorsunuz bu birden fazla

than one way so when we talk about way we might mean the way to a place so the

şekilde kullanılabilir yani yol hakkında konuşurken bir yere giden yolu kastedebiliriz yani

direction or the route or of course we can talk about the method of doing

yön veya rota ya da tabii ki bir şeyi yapma yönteminden bahsedebiliriz

something so when we talk about the method of doing something we can also

yani bir şeyi yapma yönteminden bahsederken

say way so the way you cook your meal the way you do something the method and

yol da diyebiliriz yani yemeğinizi pişirme şekliniz bir şeyi yapma şekliniz yöntem ve

of course the direction you must find your way you go from one place to

tabii ki yapmanız gereken yön yolunu bul bir yerden başka bir yere gidiyorsun

another you find your way quite often we use that phrase to mean that we are not

yolunu buluyorsun oldukça sık bu ifadeyi

sure where we are going maybe you are not sure which way to go another one

nereye gittiğimizden emin olmadığımız anlamına gelir

bearing so your sense of direction so quite often when you are outside you

genellikle dışarıdayken

will know where you are so your bearing is your sense of direction you know

nerede olduğunuzu bileceksiniz, bu nedenle yönünüz yön duygunuzdur,

which way to go you know which way to turn

hangi yöne gideceğinizi bilirsiniz, hangi yöne döneceğinizi bilirsiniz,

you know which direction to go in you know which way you are facing and we

hangi yöne gideceğinizi bilirsiniz, hangi yöne baktığınızı bilirsiniz ve

often use this word bearing bearing so your movement in a certain direction and

bunu sıklıkla kullanırız yön kelimesi yani belirli bir yöndeki hareketiniz ve

also knowing the position you are in which way you are facing so you might

aynı zamanda hangi konumda olduğunuzu bilmek yönünüzü kaybedebilirsiniz kaybolabilirsiniz yol

lose your bearing you might get lost track is another one and this word also

başka bir kelimedir ve bu kelimenin de

has lots of uses track can be a pathway that you follow to get from one place to

birçok kullanımı vardır iz bir patika olabilir bir yerden başka bir yere gitmek için takip ettiğiniz

another you can have a preset lion that something will follow such as a railway

önceden ayarlanmış bir aslana sahip olabilirsiniz, örneğin bir demiryolu hattı gibi bir şeyin takip edeceği

track so track can also mean line that goes in a certain direction a track also

bu nedenle iz, belirli bir yöne giden çizgi anlamına da gelebilir, bir yol aynı zamanda

track can mean follow so in that respect we are using it as a verb you track

takip anlamına da gelebilir, bu nedenle biz bunu bir fiil olarak kullanarak

someone you are following them you know where they are you are following them as

birini takip ediyorsun onu takip ediyorsun nerede olduklarını biliyorsun

they move around you track that person you know where they are going another

etrafta dolaşırken onları takip ediyorsun o kişiyi takip ediyorsun nereye gittiklerini biliyorsun başka bir

word in fact we have three words here journey now these are words that

kelime aslında burada üç kelimemiz var yolculuk şimdi bunlar

describe the trip that you are making so when you go in a certain direction you

yaptığınız yolculuğu tarif edin yani belli bir yöne gittiğinizde

are moving to a certain place you are going from somewhere to somewhere you

belli bir yere hareket ediyorsunuz bir yerden bir yere gidiyorsunuz yani

are going on a journey so the journey is the trip that you make transit transit

seyahate çıkıyorsunuz yani yolculuk transit yaptığınız yolculuktur transit

means to be moving so you are moving along you are in transit so when we talk

hareket ediyor olmak demektir yani siz ilerliyorsunuz transit halindesiniz bu yüzden

about transit it means travel the movement

transit hakkında konuştuğumuzda bu, seyahat etmek anlamına gelir, transit olduğunuz harekettir,

transit you are in transit so if we say that a person is in transit it means

yani bir kişinin transit halinde olduğunu söylersek, bu hareket halinde oldukları anlamına gelir,

they are moving they are on the move they are traveling they might be in

hareket halindedirler, seyahat ediyorlar olabilir

transit by car or plane they are in transit if you are going on a long trip

araba ya da uçakla transit geçiyorlar transit halindeler eğer uzun bir yolculuğa

or a long journey we can say voyage voyage a long trip a long journey is a

ya da uzun bir yolculuğa çıkacaksanız yolculuk yolculuk uzun bir yolculuk uzun bir

voyage we often think of voyage as traveling over sea so if you are sailing

yolculuktur diyebiliriz biz genellikle yolculuğu deniz yoluyla seyahat etmek olarak düşünürüz. deniz

on a cruise if you are on a boat we will often describe that as a voyage because

yolculuğunda yelken açmak, eğer bir teknedeyseniz bunu genellikle bir yolculuk olarak tanımlarız, çünkü

quite often when you travel by sea the journey will be very long quite often

çoğu zaman deniz yoluyla seyahat ettiğinizde yolculuk çok uzun olur,

another word we can use eventually trip I've mentioned this already so generally

sıklıkla kullanabileceğimiz başka bir kelime yolculuktur Bundan zaten çok genel olarak bahsetmiştim.

speaking we will often use the word trip to mean journey you are going to a

yolculuk kelimesini sıklıkla yolculuk anlamında kullanırız belli bir yere gidiyorsunuz

certain place you are going to see a certain city or a certain country you go

belli bir şehri veya belli bir ülkeyi göreceksiniz

on a trip you take a trip of course the word trip can also mean fall so if you

seyahate çıkıyorsunuz seyahate çıkıyorsunuz elbette gezi kelimesi sonbahar anlamına da gelebilir yani eğer

fall over you also trip so this particular word

üzerinize düşsün yolculuk da yani bu özel kelimenin birden

has more than one use expedition if you go to explore something you want to look

fazla kullanım alanı var keşif gezisi bir şeyi keşfetmeye giderseniz bir

at something closely maybe you go on holiday maybe you go to a certain place

şeye yakından bakmak istersiniz belki tatile gidersiniz belki belli bir yere gidersiniz

perhaps you go to Egypt to look at the pyramids you will go on an expedition

belki piramitlere bakmak için Mısır'a gidersiniz sefere çıkacaksın

you will go to look around a certain place sometimes you will investigate the

belli bir yere bakmaya gideceksin bazen

things that are there you will look closely at them so we say expedition

oradaki şeyleri araştıracaksın yakından bakacaksın o yüzden sefer diyoruz

if you are going somewhere for a short time maybe just one day or maybe for the

eğer kısa bir süre için belki bir günlüğüne veya belki bir süreliğine bir yere gidiyorsan

afternoon we can say outing you go on an outing so an outing can mean a day trip

öğleden sonra gezmeye gidiyoruz diyebiliriz, yani gezi, günübirlik bir gezi anlamına gelebilir,

you go somewhere for a short period of time so you might go on an outing to the

kısa bir süre için bir yere gidersiniz, bu nedenle plajda gezintiye çıkabilirsiniz, plaja

beach you go to the beach and then later that day you will come back an outing

gidersiniz ve sonra o gün daha sonra bir geziye geri gelin

you have an outing you go on a short trip you take a short journey and you

bir geziniz var kısa bir geziye çıkıyorsunuz kısa bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve

stay there for a short period of time you just go out to experience something

orada kısa bir süre kalıyorsunuz sadece

new or interesting excursion so when we talk about excursion it means an

yeni veya ilginç bir gezi deneyimi yaşamak için dışarı çıkıyorsunuz yani gezi hakkında konuştuğumuzda bu organize bir gezi anlamına gelir.

organized trip an organized journey so you might go with many people on a bus

gezi organize bir yolculuk bir çok insanla birlikte bir otobüse

or a coach you will take a coach to a certain place you will go on an

veya arabaya binebilirsin böylece belirli bir yere bir otobüse bineceksin

excursion an excursion so you might go away next week to the beach we can say

bir gezintiye çıkacaksın gelecek hafta sahile gidebilmek için geziye gidiyorsun diyebiliriz

that you are going on an excursion day trip day trip so once again day trip

bir gezi günübirlik gezi günübirlik gezi yani bir kez daha günlük gezi,

means a short journey or a short stay a day trip you go somewhere and then later

kısa bir yolculuk veya kısa bir konaklama anlamına gelir, bir yere gittiğiniz bir günlük gezi ve ardından

the same day you will return if you want to take a little journey if you want to

aynı gün sonra geri dönersiniz, eğer küçük bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız,

go on a journey and have some fun we can say jaunt jaunt you might go away

devam etmek istiyorsanız bir yolculuk ve biraz eğlenin diyebiliriz gezip dolaş

somewhere to have a bit of fun maybe you go out in your car and drive somewhere

biraz eğlenmek için bir yere gidebilirsin belki arabanla dışarı çıkıp

scenic you will take a jaunt I love that word it sounds French doesn't it hello

manzaralı bir yere gidersin gezintiye çıkarsın bu kelimeyi seviyorum kulağa fransızca geliyor değil mi merhaba

to Palmyra hello to Shawn ferry voyage is a long journey

Palmyra'ya Shawn'a merhaba feribot yolculuğu uzun bir yolculuktur

yes so if you go on a voyage quite often it is a long journey we often think of

evet, bu nedenle sık sık bir yolculuğa çıkarsanız bu uzun bir yolculuktur, genellikle

it as going by boat or by ship many people nowadays like to go on a cruise

bunu tekneyle veya gemiyle gitmek olarak düşünürüz.

so they will go on a boat for many days and nights and travel around the world

birçok gün ve gece bir tekneye binin ve dünyanın

to different places they will go on a voyage of discovery oh I like that

farklı yerlerini dolaşın, bir keşif yolculuğuna çıkacaklar, bu hoşuma gitti, bu yüzden keşif

so when we talk about voyage of discovery it can also mean the things

yolculuğu hakkında konuştuğumuzda,

you learn about yourself or about life so that's the reason why I said that

kendiniz veya hayat hakkında öğrendiğiniz şeyler anlamına da gelebilir. Bu yüzden

this is a very big subject so not only is Direction physical it can also mean

bunun çok büyük bir konu olduğunu söylememin nedeni bu yüzden Yön sadece fiziksel değil, aynı zamanda

the way that you view your life or the things you want to do later in your life

hayatınıza bakışınız veya daha sonra yapmak istediğiniz şeyler anlamına da gelebilir,

so the direction is not only physical it is also in your mind as well the

bu yüzden yön sadece fiziksel değildir. aynı zamanda aklınızda da

direction that you want to go in the way you want your life to go the things you

gitmek istediğiniz yön, hayatınızın istediğiniz şekilde gitmesi,

want to do in the future we can talk about your direction the way you are

gelecekte yapmak istediğiniz şeyler, gittiğiniz yön hakkında konuşabiliriz,

going hello to Ramsey Nouah again mr. Duncan all these words are they nouns

Ramsey Nouah beye tekrar merhaba. Duncan tüm bu kelimeler isimdir,

most of them are nouns yes so the excursion describes the journey

çoğu isimdir evet, bu yüzden gezi, yolculuğun

direction is where you are going if you direct someone that means you are doing

yönünü, nereye gittiğinizi açıklar, eğer birini yönlendirirseniz, bu,

the thing you are telling a person where to go so direct is verb we are using it

bir kişiye nereye gideceğini söylediğiniz şeyi yaptığınız anlamına gelir, o kadar doğrudan biz fiiliz

verbally you are telling a person where to go I will direct you I will tell you

sözlü olarak bir kişiye nereye gideceğini söylüyorsun seni yönlendireceğim sana

where to go I will explain the directions to you so in that respect it

nereye gideceğini söyleyeceğim sana yol tariflerini açıklayacağım bu bakımdan

is a verb hello Mika I often go for a day trip at the weekend I think a lot of

merhaba mika fiilidir hafta sonları sık sık günübirlik geziye giderim ben sanırım pek çok

people do it's very popular especially when the weather

insan yapıyor çok popüler özellikle hava

is nice especially when it's nice outside but as you can hear I'm losing

güzelken özellikle dışarısı güzelken ama duyabildiğiniz gibi

my voice can you believe it I made it all a wait

sesimi kaybediyorum inanabiliyor musunuz bugün hepsini bekledim

today 24 and I start losing my voice can you believe that I can't believe it so

24 ve sesimi kaybetmeye başladım can Buna inanamadığıma inanıyorsun, bu yüzden

when we talk about direction I'm going to show you very quickly how we can

yön hakkında konuştuğumuzda size çok hızlı bir şekilde harika

express direction with some of my amazing drawings would you like to see

çizimlerimden bazılarıyla yönü nasıl ifade edebileceğimizi göstereceğim güzel çizimlerimi görmek ister misiniz

my lovely drawings oh here we go

oh işte

so quite often when we give directions we will often use these terms the terms

çok sık gidiyoruz yön verirken bu terimleri sıklıkla kullanacağız, terimler

are up/down so quite often we will say up and down now the way we use this

yukarı/aşağıdır, bu yüzden sıklıkla yukarı ve aşağı diyeceğiz, şimdi bunu kullanma şeklimiz

varies depending on the situation so when we say up it can mean climb so you

duruma göre değişir, bu yüzden yukarı dediğimizde tırmanış anlamına gelebilir, böylece

might go up a hill or up a mountain you go up a slope you go upwards so we are

yukarı çıkabilirsiniz bir tepeye veya bir dağa tırmanırsınız bir yokuşu çıkarsınız yukarıya çıkarsınız yani

talking about not just traveling forwards but also traveling up so up

sadece ileriye doğru gitmekten değil, aynı zamanda yukarı doğru çıkmaktan da bahsediyoruz

however in some cases we might also use the word up when we are talking about

ancak bazı durumlarda yönden bahsederken yukarı kelimesini de kullanabiliriz

direction so quite often we will say up the road you need to go up the road and

o kadar sık yolun yukarısına gitmeniz gerektiğini söyler ve

quite often and this is very strange I don't know why this happens but quite

oldukça sık ve bu çok garip Bunun neden olduğunu bilmiyorum ama

often if we are talking about things that are on the right we will say up and

çoğu zaman sağdaki şeylerden bahsediyorsak yukarı diyeceğiz ve

quite often if we talk about things that are on the left we will often say down I

oldukça sık olarak eğer solda olan şeyler hakkında konuşuruz sık sık aşağı diyeceğiz

don't know why that happens it's very strange but I've noticed when I do it if

bunun neden olduğunu bilmiyorum çok garip ama bunu yaptığımda fark ettim eğer

I ever give directions if I'm pointing right I will always say up and if her

talimat verirsem sağı gösteriyorsam her zaman yukarıyı söyleyeceğim ve eğer onun

point left I will always say down you need to go up there you need to go down

noktası soldaysa, her zaman aşağı diyeceğim, oraya gitmeniz gerekiyor,

there it's very strange that so quite often we will use up and down to show

oraya gitmeniz gerekiyor, bu çok garip, bu yüzden sıklıkla belirli bir rotada yön göstermek için yukarı ve aşağıyı kullanırız,

direction on a certain route you can go up the road you can go down the road so

yoldan yukarı çıkabilirsiniz, yapabilirsiniz yolun aşağısına git yani önden

if it is going away from you in front its up if it is going away from

senden uzaklaşıyorsa yukarısı

you behind you it is down I came from down the road down the road I was down

arkandan uzaklaşıyorsa aşağıdır yolun aşağısından geldim yolun aşağısından

the road and now I am going up the road I came from down the road and now I am

yolun aşağısındaydım ve şimdi yolun yukarısına çıkıyorum Yolun aşağısından geldim ve şimdi

going up the road so you will see that these two words even though they are

yolun yukarısına çıkıyorum, bu yüzden göreceksiniz ki bu iki kelime

very simple words very basic can have their own special meaning when we are

çok basit kelimeler olsa da çok temel kelimeler, yön hakkında konuşurken kendi özel anlamlarına sahip olabilir,

talking about direction you go up you go down the other thing that it's worth

yukarı gidersiniz, aşağı gidersiniz. Dikkat edilmesi gereken diğer bir şey de

noting is you are watching me on a screen so when I say right and left it

beni bir ekranda izliyorsunuz yani sağ ve sol dediğimde

is not your right and left because you are watching me so as you look at the

sağınız ve solunuz değil çünkü beni izliyorsunuz yani ekrana baktığınızda

screen this is left and this is right however from my point of view this is

bu sol ve bu sağ ama benim bakış açısından bu

right and this is left and that is one of the things that can be confusing when

sağ ve bu sol ve bu yön verirken kafa karıştırıcı olabilecek şeylerden biri

you are giving directions you have to make sure that the other person knows

diğer kişinin sizin

that you mean left and right you have to make sure they know that it is their

sol ve sağdan bahsettiğinizi bildiğinden emin olmalısınız bunu bildiklerinden emin olmalısınız onların

left or your left so my left and your left are different depending on your

solu veya sizin solunuz yani benim solum ve sizin solunuz bakış açınıza bağlı olarak farklı,

point of view which where you are facing anna says up the road can also be follow

anna yolun yukarısı da takip edilebilir

or straight yes you are right yes you can go straight up the road you can also

veya düz olabilir diyor evet haklısın evet yoldan dümdüz gidebilirsin sen ayrıca

go straight down the road you can also follow the road so when you follow it

yoldan dümdüz gidebilirsin yolu da takip edebilirsin bu yüzden onu takip ettiğinde

just means you drive along so you follow the road you drive along the road I hope

sadece ilerlediğin anlamına gelir, yani yol boyunca sürdüğün yolu takip edersin umarım yol tarifi verirken

you enjoyed my little diagram when we are giving directions we will often give

küçük diyagramımı beğenmişsindir, genellikle

specific instructions for example you might come to a junction and you can see

spesifik olarak veririz talimatlar örneğin bir kavşağa gelebilir ve

here this particular Junction is called a crossroads so you can see the

burada bu belirli Kavşağa kavşak denildiğini görebilirsiniz, böylece

crossroad is two roads that intersect so that road continues and that road

kavşağın kesişen iki yol olduğunu görebilirsiniz, bu yol devam eder ve bu yol

continues across so when we are giving instructions we might tell someone to go

karşıdan devam eder, bu nedenle talimat verirken şunu söyleyebiliriz biri

straight on so if you go straight on it means you go across the road of course

dümdüz gidecek yani dümdüz giderseniz bu yolun karşısına geçeceğiniz anlamına gelir elbette

you have to stop first of all you have to stop to make sure there is no traffic

durmalısınız her şeyden önce durmalısınız ki

coming this way but when we give a person instructions we will say go

bu yoldan gelen trafik olmadığından emin olun ama biz bir kişiye talimat verdiğimizde biz

straight on go straight on so don't turn go straight on continue ahead however we

dümdüz git dümdüz git öyleyse dönme dümdüz git devam et ama

might also be telling someone to turn so you might tell someone to turn right you

aynı zamanda birine dönmesini söylüyor olabiliriz, böylece birine sağa dönmesini söyleyebilirsiniz bir

turn right at the next Junction so at the next Junction you turn right

sonraki Kavşakta sağa dönün, böylece bir sonraki Kavşakta sağa dönün

we might tell them the opposite we might say at the junction

biz onlara tam tersini söyleyebiliriz, kavşakta şunu söyleyebiliriz: bir

you need to turn left turn left at the next Junction turn right at the next

sonraki Kavşakta sola dönmeniz gerekir sonraki Kavşakta sağa dönün

Junction so when you come to a junction and that's a junction a junction is

yani bir kavşağa geldiğinizde ve bu bir kavşaktır, kavşak

where one road meets another but you have a choice of which way to turn you

bir yolun diğeriyle buluştuğu yerdir, ancak hangi yöne döneceğinize dair bir seçim

either turn left or right so there is your choice and this type of Junction is

ya sola ya da sağa dönün yani seçiminiz var ve bu tür Kavşağa

called a T Junction the reason why we call it T Junction is

T Kavşağı denir, T Kavşağı dememizin nedeni T

because it looks like the letter T we can also talk about direction from a

harfine benzemesidir yön hakkında da konuşabiliriz.

point of view of a compass so quite often certainly years ago many people

bir pusulanın bakış açısından, çok sık olarak, kesinlikle yıllar önce, birçok insan,

would carry a compass something that they would look at so they would know

which direction or what direction they were going in so quite often we will

hangi yöne veya hangi yöne gittiklerini bilsinler diye bakacakları bir pusula taşırlardı, o kadar sık ​​sık

give instructions to tell someone to also go in a certain direction so these

birisine söylemesi için talimatlar veririz. ayrıca belirli bir yöne gidin, bu nedenle bunlar

are very precise instructions for example we might tell someone to head

çok kesin talimatlardır, örneğin birine kuzeye gitmesini söyleyebiliriz,

north head north you head north so in the

siz kuzeye gidin, yani

country you are traveling in in the town you are traveling in you head north so

seyahat ettiğiniz ülkede seyahat ettiğiniz kasabada kuzeye gidin, yani eğer

if you look at the direction of your compass you will know that you need to

bakarsanız pusulanızın yönüne göre

go north and then of course we have head south when we say head we mean go you go

kuzeye gitmeniz gerektiğini bileceksiniz ve sonra elbette güneye yöneliyoruz, yön dediğimizde, o yöne gidiyorsunuz demek istiyoruz,

in that direction you head south so again in the country or city or town you

güneye yöneliyorsunuz, böylece yine ülke, şehir veya kasabada

go in that direction on the map or on your compass

o yöne gidiyorsunuz haritada veya pusulanızda

we can head east head east you go in that direction or of course head west

doğuya gidebiliriz doğuya doğru siz o yöne gidin veya tabii ki batıya doğru ilerleyin doğuya doğru

head east head west it is very distracting because from my

batıya doğru çok dikkat dağıtıcı çünkü benim

point of view this is actually the wrong way around but I know it's right you

açımdan bu aslında yanlış bir yol ama doğru olduğunu biliyorum

head east you head west you go east early you go west early an

doğuya git batıya git doğuya erken git batıya erken git doğuya doğru

easterly direction westerly again it means the same thing

yön batıya doğru yine aynı anlama geliyor bu yüzden

so I hope that's alright we are big how we will not know English I don't know

umarım sorun değil biz büyüğüz nasıl ingilizce bilmeyeceğiz

what that means I don't know what I mean Sayid

bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ne demek istediğim Sayid

if you could explain what you mean that we're very nice hello grace chin

ne demek istediğini açıklayabilirsen biz çok iyiyiz merhaba lütuf chin

oh hello grace nice to see you here I will be going soon I can't believe how

oh merhaba lütuf seni burada görmek güzel yakında gideceğim

quickly this lesson has gone today if a person is going the wrong way we can say

bugün bu dersin ne kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum bir insan gidiyorsa yanlış yöne gitmemeleri gereken

that they are heading in the direction that they shouldn't be so we might tell

yöne gittiklerini söyleyebiliriz böylece

a person that you are going the wrong way you are heading in the wrong

bir kişiye yanlış yöne gidiyorsun yanlış

direction you are going the wrong way you have to turn around you do what you

yöne gidiyorsun yanlış yöne gidiyorsun dönmen gerektiğini söyleyebiliriz

are going the wrong way

yanlış yöne gidiyorsun

no you are going the wrong way direction and appearance we can also describe

hayır yanlış yöne gidiyorsun yön ve görünüm

things in certain ways from their appearance the direction of an object

şeyleri görünüşlerinden belirli şekillerde tanımlayabiliriz bir nesnenin yönü

the wrong way up so for example this is the wrong way up it is upside down it is

yanlış yoldan yukarı yani örneğin bu yanlış yol yukarı yukarı doğru

the wrong way up

yanlış yol

now it is the right way up so the wrong way up means something is upside down it

şimdi yukarı doğru doğru yani yukarı yanlış yol bir şeyin ters olduğu anlamına geliyor yukarı doğru yanlış

is the wrong way up and just to prove it

ve sadece

this is upside down this is the right way up so upside down is direction it

bunun ters olduğunu kanıtlamak için bu doğru yol yukarı yani baş aşağı yön,

refers to the position of an object whether it is the right way or the wrong

bir nesnenin konumunu ifade eder, ister doğru ister yanlış olsun,

way something is upside down so direction can also refer to the way

bir şey baş aşağıdır, bu nedenle yön aynı zamanda bir şeyin görünme biçimine de atıfta bulunabilir, ya

something appears as well what if something is inside out inside out again

bir şey tersyüz olmuşsa, yine

we are talking about the appearance of something perhaps you put on your

görünümden bahsediyoruz bir şeyin belki kıyafetlerini giyersin

clothes maybe you put your t-shirt on your body you wear it but then suddenly

belki tişörtünü vücuduna giydirirsin onu giyersin ama bir anda

you realize that it is inside out so the inside of your t-shirt is on the outside

anlarsın ki tersyüz olmuş tişörtünün içi dışarıda

so you've put your t-shirt on inside out inside out another way of describing

yani tişörtünü giymişsindir -gömlek üzerinde tersyüz tersyüz bunu tanımlamanın başka bir yolu da

this something is inverted inverted so maybe it is inside-out or maybe it is

ters çevrilmiş yani belki ters yüz edilmiş ya da belki aynaya

the wrong way round as if you are looking in a mirror so when you look in

bakıyormuşsunuz gibi yanlış bir şekilde, bu yüzden

the mirror you are seeing an inverted image so something that is inverted is

aynaya baktığınızda bir şey görüyorsunuz. ters görüntü yani ters olan bir şey

the wrong way round it has been turned around for example your reflection in

ters yöne dönmüştür örneğin aynadaki yansımanız

the mirror is inverted or we can say reversed so something has been

terstir ya da ters diyebiliriz yani bir şey ilk olmuştur terstir

first it is the wrong way round it's almost time to finish I hope you've

bitmeye yakındır umarım Bu

enjoyed today's livestream by the way if you've enjoyed it tell a friend if you

arada bugünün canlı yayınını beğendim eğer beğendiyseniz bir arkadaşınıza söyleyin eğer

haven't tell me if you would like to subscribe don't forget you can like and

abone olmak istiyorsanız abone olmayı ve like atmayı unutmayın

subscribe so give this video a big thumbs up that would be ever so nice and

o yüzden bu videoya tam puan verin. her şey çok güzel ve

of course don't forget you can also

tabii ki abone olabileceğinizi de unutmayın

subscribe don't forget to activate your notifications so you will never miss

bildirimlerinizi açmayı unutmayın bir daha

another one of my lessons so please subscribe and like

derslerimi kaçırmazsınız bu yüzden lütfen abone olun

like and subscribe that would be lovely I am about to go I will see you tomorrow

ve beğenin abone olun çok güzel olur ben gitmek üzereyim ben yarın görüşürüz Ekim ayı boyunca

we are here every day every single day during October so I will be back

her gün buradayız bu yüzden

tomorrow from 2 p.m. UK time and I will see you tomorrow hopefully if it be a

yarın saat 14:00'ten sonra döneceğim. İngiltere saati ve yarın görüşürüz umarım

good day because it's Friday tomorrow so I'm sure everyone will be really happy

iyi bir gün olur çünkü yarın Cuma bu yüzden eminim ki Grace sayesinde herkes gerçekten mutlu olacak

thanks to grace I love your lessons very much thank you so much mr. Duncan you

Derslerinizi çok seviyorum çok teşekkür ederim Bay. Duncan

are welcome no problem that's why I'm here

rica ederim sorun değil o yüzden buradayım

let's have one last look at the birds I wonder what the birds are doing let's

kuşlara son bir kez bakalım kuşlar ne yapıyor merak ediyorum

have a look outside well first of all those are the trees we'll see those in a

önce dışarıya bir bakalım ağaçlar bunlar birazdan onları da göreceğiz

minute like that you see however what I want to show you are the birds there

böyle görüyorsunuz ancak size göstermek istediğim şey kuşlar orada,

they are right now in the garden oh look I can

şu anda bahçedeler oh bakın

see in the middle you can see a green Finch so the bird in the middle is a

ortada yeşil bir ispinoz görebiliyorsunuz yani ortadaki kuş

green Finch and then the one on the Left the one on the left is a goldfinch

yeşil bir ispinoz ve sonra üstteki kuş Soldaki saka kuşu

so there are quite a few birds now in the garden so that is a live view out of

yani şu anda bahçede epeyce kuş var yani bu penceremden canlı bir görüntü şu

my window at the moment you can see the birds are

anda kuşların

busily feeding it is there their late afternoon lunch and that's it there is

yoğun bir şekilde beslenmekte olduğunu görebilirsiniz orada öğleden sonra öğle yemeği var ve bu kadar

no more it's time to go I can't believe it it's gone so fast thank you iron

artık yok gitme zamanı inanamıyorum çok çabuk geçti teşekkürler demir teşekkürler

Thank You Meeker Thank You sweetness thank you Anna

Meeker teşekkürler tatlım teşekkürler Anna

I will join you again tomorrow from 2 p.m. UK time and of course the weekend

yarın saat 14:00 den itibaren tekrar aranıza katılacağım. İngiltere saati ve tabii ki hafta sonu

is just around the corner are you excited I hope so

yaklaşıyor, heyecanlı mısınız, umarım

this is mr. Duncan in the birthplace of English saying thanks for watching me I

bu Bay'dır. Duncan İngilizcenin doğum yerinde beni izlediğiniz için teşekkürler diyor

am going to rest my voice now and I will see you tomorrow

şimdi sesimi dinlendiriyorum ve yarın görüşürüz

and of course you know what's coming next yes you do until tomorrow

ve tabi ki bundan sonra ne olacağını biliyorsunuz evet yarına kadar yaparsınız şimdilik ta ta

ta ta for now 8-)

8-)