Learn English - LIVE - 25th November 2018 - Fashion - Image - Style - Dandy Duncan and Stylish Steve

welcome once again to another Sunday live English and a very cold and chilly

Başka bir Pazar günü canlı İngilizce'ye ve çok soğuk ve soğuk bir

England it really does feel as if winter has arrived so here we go again

İngiltere'ye bir kez daha hoş geldiniz, gerçekten kış gelmiş gibi hissettiriyor, bu yüzden yine

I thought I would start today's livestream by showing you two very

başlıyoruz Bugünün canlı yayınına size çok

interesting words the words are evocative and provocative evocative and

ilginç iki kelime göstererek başlamayı düşündüm, kelimeler çağrıştırıcı ve kışkırtıcı çağrışımlardır ve

provocative evocative means to bring to mind a distant memory normally through

provokatif çağrıştırıcı, normalde

an action or maybe a word or something that you have seen something is

bir eylem veya belki bir kelime veya gördüğünüz bir şey aracılığıyla uzak bir anıyı akla getirmek anlamına gelir.

evocative it brings back a pest memory or feeling and then we have provocative

provocative means to create a reaction quite often a negative one to be

Olumsuz olanı

provocative is to look for attention you normally want to create a reaction from

kışkırtıcı olmak, dikkat çekmektir, normalde yaptığınız şeyle insanların tepkisini çekmek istersiniz,

people by the thing you do perhaps you say something or do something that

belki tepki yaratan bir şey söylersiniz veya bir şey yaparsınız, kışkırtıcı bir

creates a reaction you do something that is provocative the big question today of

şey yaparsınız, bugün büyük soru

course will I be evocative or provocative or perhaps even both after

elbette ben olacak mıyım? çağrıştırıcı veya kışkırtıcı veya hatta belki her ikisi de sonuçta

all it's a Sunday afternoon it's just after two o'clock here in the UK and

bir Pazar öğleden sonra burada, Birleşik Krallık'ta saat ikiden hemen sonra ve bu

this is live English

live from Much Wenlock in England on a Sunday afternoon this is live English

bir Pazar öğleden sonra İngiltere'deki Much Wenlock'tan canlı İngilizce bu canlı İngilizce

yes we are back baby

evet geri döndük bebeğim

did-did-did dude it is Sunday it's a fun day it's time to improve your English

yaptı- did-did dostum bugün Pazar eğlenceli bir gün YouTube'da

with another livestream across the World Wide Web

World Wide Web'de başka bir canlı yayınla İngilizcenizi geliştirmenin zamanı geldi

on YouTube we are all here together again I hope you are feeling super duper

yine hep birlikte buradayız umarım süper kandırılmış hissediyorsunuzdur

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay

herkese merhaba ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

I hope so are you happy happy and cool I really really hope so here we go once

umarım çok mutlusundur mutlu ve havalısın gerçekten gerçekten umarım işte bir kez

again it's another livestream and I hope you are feeling super duper I really do

daha başlıyoruz bu başka bir canlı yayın ve umarım kendini süper kandırılmış hissediyorsundur gerçekten

what a busy week it's been here preparing all sorts of things because of

ne yoğun bir hafta geçirdim burada her türlü şeyi hazırlıyoruz çünkü

course next week we see the arrival of December December arrived next week and

tabii ki önümüzdeki hafta Aralık'ın gelişini görüyoruz Aralık gelecek hafta geldi ve

of course we only have another four maybe five weeks until the end of 2018

elbette 2018'in sonuna kadar sadece dört belki beş haftamız daha var

and of course during December we also have my favorite time of year Christmas

ve tabii ki Aralık ayında yılın en sevdiğim zamanı Noel'i de yaşıyoruz.

I love Christmas it gives me a very good excuse to behave like a big kid so I

Noel'i seviyorum, büyük bir çocuk gibi davranmam için bana çok iyi bir bahane veriyor, bu yüzden henüz açılmamış olmalarına rağmen

have my Christmas lights on the outside of the house although they they haven't

Noel ışıklarımı evin dışında tutuyorum, bu yüzden

been turned on yet so next weekend I will be turning on my Christmas lights

önümüzdeki hafta sonu Noel ışıklarımı yakacağım.

which are now outside the house I hope you are well today we have so much so

şimdi evin dışındasınız umarım bugün iyisinizdir

much to do today so many things to show you and of course there is a slight clue

bugün yapacak çok işimiz var size gösterecek çok şeyimiz var ve tabii ki şu an ekranda küçük bir ipucu var

here on the screen right now do you like my my little fashion outfit

benim küçük moda kıyafetimi

do you like my clothes today I look very super and cool I think because that is

beğendiniz mi bugün kıyafetlerim gibi çok süper ve havalı görünüyorum çünkü

what we are talking about today we will be talking all about

bugün bahsettiğimiz şey bu,

fashion words to do with clothing fashion image lots and lots of different

giyim ile ilgili moda sözcükleri hakkında konuşacağız.

words we can use to describe that particular thing and of course fashion

Elbette moda

is not just about clothing fashion is also related to behavior things that

sadece giyimle ilgili değildir moda aynı zamanda davranışla da ilgilidir,

people like generally you might say that here on YouTube sometimes people are

insanların sevdiği şeyler genel olarak burada, YouTube'da bazen insanların

fashionable or unfashionable so maybe during a certain period of time perhaps

modaya uygun veya modası geçmiş olduğunu söyleyebilirsiniz, bu nedenle belki belirli bir süre boyunca belki

people watch one particular YouTube personality and maybe after a while they

insanlar belirli bir YouTube kişiliğini izler ve belki daha sonra bir süre

get bored with that person and then they move on to someone else

o kişiden sıkılıyorlar ve sonra başka birine geçiyorlar

am i talking about a particular person I don't know maybe I am who knows it is a

belirli bir kişiden mi bahsediyorum bilmiyorum belki de öyleyim kim bilir bugün canlı yayının

very cold day as I mentioned at the start of today's livestream shall we

başında da belirttiğim gibi çok soğuk bir gün, olur mu?

have a look outside it is so cold today very cold and there is the view that is

dışarı bir bakın hava çok soğuk bugün çok soğuk ve stüdyomun

a live view looking outside the window of my studio and you can see that

penceresinden dışarıya bakan canlı bir görüntü var ve

everything today is looking very very dull and dare I say it quite misty and

bugün her şeyin çok çok sıkıcı göründüğünü görebilirsiniz ve cüret ediyorum oldukça puslu ve

murky very murky very misty and also very cold autumn is now starting to make

bulanık çok kasvetli çok puslu ve bir o kadar da soğuk sonbahar şimdi yerini

way for winter let's have a little of you let's look over there oh isn't that

kışa bırakmaya başlıyor hadi biraz sizi görelim şuraya bir bakalım oh ne

nice so you can see some of the trees have lost their leaves whilst others

güzel değil mi ağaçların bazılarının yapraklarını döktüğünü, bazılarının ise

have kept theirs and you can see all of the green trees now those trees will not

yapraklarını tuttuğunu ve yeşil ağaçların hepsini görebilirsiniz artık o ağaçlar

lose their leaves they are called evergreens so if a tree is just

yapraklarını kaybetmezler bunlara herdem yeşil denir yani eğer bir ağaç sadece yaprak

described as an evergreen it means that it will never lose its leaves even

dökmeyen olarak tanımlanırsa bu, kış aylarında bile yapraklarını asla kaybetmeyeceği anlamına gelir, bu yüzden

during the winter months so there it is looking outside and I know what you're

dışarıya bakmaktadır.

thinking where is mr. Steve well mr. Steve at the moment is also outside he's

Bay nerede diye düşündüğünüzü biliyorum. Steve pekala bayım. Steve şu anda dışarıda da

very busy outside doing some gardening chores but a little bit later on he will

bahçe işleri yapmakla meşgul ama biraz sonra

be here talking about today's big subject which is fashion and when you

burada olacak ve günümüzün en büyük konusu olan moda hakkında konuşacak ve

think of fashion you always think of clothes the type of music maybe that

modayı düşündüğünüzde hep kıyafetleri düşünürsünüz, müzik türü belki de bu.

people listen to but quite often we think of the way a person dresses the

insanlar dinler ama çoğu zaman bir kişinin nasıl giyindiğini

way they look later on we are going to take a look at some very interesting

sonradan nasıl göründüğünü düşünürüz 1970'lerde dolaşan çok ilginç bazı moda türlerine bir göz atacağız.

types of fashion that were around in the 1970s it is a period of time that myself

and also mr. Steve are both very familiar with because we grew up during

Bay. Steve ikimize de çok aşina çünkü biz

the 1970s and the 1980s we were youngsters can you believe it we were

1970'lerde büyüdük ve 1980'lerde gençtik inanabiliyor musunuz

young people at that period of time I know it seems such a long time ago now

o zamanlar gençtik

talking of things that are fashionable we have some very fashionable people on

the live chat at the moment shall we have a look at the live chat okay then

şu anda canlı sohbette bazı çok moda insanlar canlı sohbete bir göz atalım mı tamam o zaman

oh hello there matrix hello matrix matrix 2018 says hi and can

oh merhaba orada matrix merhaba matrix matrix 2018 merhaba diyor ve

I say congratulations to you because you are first on the live chat

sizi tebrik edebilir miyim çünkü canlı sohbette ilk sizsiniz

yeah congratulations matrix also in second place today we have blue thunder

evet tebrikler matrix ayrıca bugün ikinci sırada mavi gök gürültüsü var

now can I say hello to blue thunder and I would like to show something now that

şimdi mavi gök gürültüsüne merhaba diyebilir miyim ve şimdi

is actually a little video clip that was filmed by blue thunder

aslında mavi gök gürültüsü tarafından çekilmiş küçük bir video klip olan bir şey göstermek istiyorum

so before we continue we will have a look at that everybody sees me rotunda

bu yüzden devam etmeden önce herkese bir göz atacağız. beni görüyor rotunda

and my real name is sky I'm from Vietnam and I'm now 13 just oh this is my garden

ve gerçek adım gökyüzü Vietnamlıyım ve şimdi 13 yaşındayım sadece ah bu benim bahçem

and you can you can hear that he is my real sound I made this video to show my

ve onun gerçek sesim olduğunu duyabilirsiniz bu videoyu beye sesimi göstermek için yaptım

voice to mr. Duncan mr. Steve and some of my friend I T asked Julie G and Petro

. Duncan bey Steve ve bazı arkadaşlarım Julie G ve Petro'ya

and via Rossiya so thank you for listening to my sound and I hope that my

ve Rossiya aracılığıyla sordular, bu yüzden sesimi dinlediğiniz için teşekkür ederim ve umarım

son don't annoy everyone okay goodbye goodbye blue thunder oh did you enjoy

oğlum herkesi rahatsız etmez tamam hoşçakal hoşçakal mavi gök gürültüsü bundan hoşlandınız mı

that and I must say I do like your rooftop garden it's very nice so thank

ve ben de öyle söylemeliyim çatı bahçeniz gibi çok güzel bu yüzden videoyu

you very much blue thunder for sending that video in and finally finally I

gönderdiğiniz için çok teşekkür ederim mavi şimşek ve sonunda bugün canlı sohbette de

decide to show it isn't that lovely also on the live chat today Oh lots of other

o kadar hoş olmadığını göstermeye karar verdim.

people joining in as well let's have a look we have Sheeran also Alamgir is

bak Sheeran'ımız da var Alamgir de

here Martha hello Martha welcome back Tomic hello to Tomic Ferrar

burada Martha merhaba Martha tekrar hoşgeldin Tomic Tomic Ferrar'a merhaba merhaba

hello Ferrar hello Ann hello Olga hi Olga I haven't seen you for a while also

Ferrar merhaba Ann merhaba Olga merhaba Olga seni bir süredir görmüyorum ayrıca

we have sooo cat hello to sue cat and thank you very much for sending some

çok kedimiz var sue kediye merhaba ve çok teşekkür ederim bana

more of your lovely nature and God and pictures to me thank you very much that

güzel doğanızdan, Tanrı'dan ve resimlerden biraz daha göndererek çok teşekkür ederim,

was very nice of you also bina and Ally al-amin

bina ve Ally al-amin de çok naziksiniz

hello - Ali al-amin is it your first time here please let me know if it is

merhaba - Ali al-amin buraya ilk gelişiniz mi lütfen Belarusça olup olmadığını bana bildirin

Belarusian is here of course Belarusian is one of today's moderators

burada elbette Belarusça bugünün moderatörlerinden biri, bu

so please be on your best behavior or else

yüzden lütfen en iyi davranışınızı sergileyin, yoksa

Belarusian will be after you hmm you will be chased down the road by

Belarusça peşinizde olacak hmm, yolda Belaruslu tarafından kovalanacaksınız,

Belarusian also beaner gran Galina also Oh Pedro hello Pedro Pedro is the other

aynı zamanda beaner gran Galina da Oh Pedro merhaba Pedro Pedro,

moderator on the live chat so please behave yourself or else you will have

moderatördeki diğer canlı sohbet bu yüzden lütfen kendine hakim ol yoksa

Pedro chasing you down the road maybe Belarusian and Pedro will be chasing you

Pedro seni yolda kovalayacak belki Belaruslu ve Pedro

at the same time Beatriz is here also mah Avaya or other hello to you also we

aynı anda seni kovalayacak

have fredericka hello Frederico no gr also Mario hello Mario watching in

merhaba Mario Brezilya'da izliyor

Brazil also we have SK limited hello to you as well I believe you have been here

ayrıca bizde SK sınırlı var size de merhaba

before on the live chat also we have maroon maroon creeper hello to you thank

canlı sohbette daha önce burada bulunduğunuza inanıyorum ayrıca bizde maroon maroon creeper var size merhaba bana

you very much for joining me also we have TS and o we have ring sack

katıldığınız için çok teşekkür ederim bizde de TS var ve o var ring çuval

hello rung sack I haven't seen you for a long time so it's very nice to see you

merhaba rung çuval sizi uzun zamandır görmüyorum bu yüzden hepinizi burada görmek çok güzel

all here also Yamina hello you heat Yamina thank you

ayrıca Yamina merhaba siz kızıyorsunuz Yamina

for joining us on the live chat lots of people today joining us live isn't that

canlı sohbette bize katıldığınız için teşekkür ederiz bugün bir çok insan canlı yayında bize katılıyor değil mi?

lovely oh I've broken it look did you see that

güzel ah bozdum bak gördün mü bozdum

I've broken it I've broken the live chat I do that every week I'm very sorry

canlı sohbeti bozdum bunu her hafta yapıyorum bunun için çok özür dilerim

about that okay I fixed it now I pressed the wrong

tamam şimdi düzelttim yanlış

button I think so lots of things to come your way can I first clear up some

butona bastım çok düşünüyorum yolunuza çıkan şeylerin ilk önce bazı

unfinished business some unfinished business from last

yarım kalmış işlerini açıklığa kavuşturabilir miyim geçen haftaki bazı yarım kalmış işleri

week we had the mystery idiom and I forgot to give you the answer

gizemli deyimimiz vardı ve size

once again I always forget so here is the answer to last week's mystery idiom

bir kez daha cevabı vermeyi unuttum her zaman unuturum bu yüzden işte geçen haftaki gizemli deyimin cevabı

for those who have been waiting for the past week to find out what it is the

olanlar için Geçen hafta bunun ne olduğunu öğrenmek için bekleyen

mystery idiom is hold the fort hold the fort the meaning of hold the fort is

gizemli deyim, kaleyi tut kaleyi tut anlamı, başka biri geçici olarak yokken

take responsibility for a situation while another person is temporarily

bir durumun sorumluluğunu üstlenmektir,

absent you take charge for a short time you hold the fort so there it is

kısa bir süre için sorumluluğu üstlenirsin. kaleyi tut, böylece geçen haftaki

the answer to the mystery idiom from last week and I forgot to tell you what

gizemli deyimin cevabı orada ve ne olduğunu söylemeyi unuttum,

it was so there I hope that has answered your question for those who are

umarım bu,

wondering what it was so here we go we are live today lots of things to talk

ne olduğunu merak edenler için sorunuzu cevaplamıştır, işte başlıyoruz bugün canlı yayındayız dün konuşacak çok şey var

about yesterday we went for a lovely meal can you guess what we had yesterday

güzel bir yemek için gittik dün ne yediğimizi tahmin edebilir misiniz

I will give you a clue it is something that is lovely to eat during the winter

size bir ipucu vereceğim kış aylarında yemek çok

months a lovely meal that really does fill you up yesterday we went into town

güzel bir şey dün sizi gerçekten doyuran güzel bir yemek gittik kasabaya geldik ve

and we had stew and dumplings and there it is there is the actual meal that we

güveç ve köfte yedik ve işte dün yediğimiz asıl yemek yahni

had yesterday stew and dumplings absolutely delicious so you can see

ve köfte kesinlikle lezzetli, yani

there is stew there is meat there are potatoes and there is mr. Steve eating

güveç var, et var, patates var ve orada bay. Steve yemek yiyor

and he looks very hungry look how he is putting the food into his mouth so fast

ve çok aç görünüyor, yemeği nasıl o kadar hızlı ağzına koyuyor ki

the problem with mr. Steve sometimes is he's very greedy I think so sometimes

sorun Mr. Steve bazen çok açgözlü oluyor Bence bu yüzden bazen

Steve can be very greedy and there is my meal you can see there are lots of

Steve çok açgözlü olabiliyor ve işte benim yemeğim orada bir sürü

mashed potatoes cabbage and also carrots and wait a minute

patates püresi lahana ve ayrıca havuç var ve bir dakika bekleyin

mr. Steve mr. Steve put my dumpling gown how dare you did you see that mr. Steve

bayım. steve bey Steve mantı elbisemi giydirdi, onu görmeye nasıl cüret edersin Mr. Steve

tried to steal my dumpling he's very naughty so there it is a lovely winter

hamur tatlımı çalmaya çalıştı, çok yaramaz, bu yüzden çok güzel bir kış

meal the sort of meal that you really want to eat on a cold winter's day once

yemeği, soğuk bir kış gününde bir kez daha gerçekten yemek isteyeceğiniz türden bir yemek,

again mr. Steve is pushing the food into his mouth go on mr. Steve go on put the

Bay. Steve yemeği ağzına itiyor, devam edin Bay. Steve hadi

dumpling into your mouth no that's very rude but a horrible thing to do Steve so

hamur tatlısını ağzına koy hayır bu çok kaba ama yapılacak korkunç bir şey Steve bu yüzden

there is Steve and myself yesterday having a lovely meal in town and we had

Steve ve ben dün kasabada güzel bir yemek yiyoruz ve

stew and dumplings have you ever tried stewing dumplings they are absolutely

güveç ve hamur tatlısı yedik hiç köfte pilavı denediniz mi onlar kesinlikle çok

lovely so there it is the meal we had yesterday

güzel yani işte dün yediğimiz

talking of food I'm feeling a little bit hungry today because I've had no

yemek yemekten bahsediyoruz bugün biraz acıktım çünkü

breakfast I was so busy preparing today's livestream I haven't had

kahvaltı yapmadım bugünün canlı yayınını hazırlamakla o kadar meşguldüm ki

anything to eat can you believe it we're going to take a look at some words now

hiçbir şey yemedim inanabiliyor musunuz gidiyoruz şimdi bazı kelimelere bir göz atalım

some words that are very special and the reason why they are special is because

bazı kelimeler çok özeldir ve özel olmalarının nedeni, kulağa

they sound like the thing they describe so something that sounds like the thing

tarif ettikleri şey gibi gelmeleridir, bu yüzden

it describes is called imitative imitative a word that sounds like the

tarif ettiği şeye benzeyen bir şeye taklit denir taklitçi şey gibi ses çıkaran bir kelime size

thing it describes I will give you an example now here's an interesting word

bir örnek vereceğim şimdi işte ilginç bir kelime

and this word describes the sound that it names sizzle sizzle it's a great word

ve bu kelime adını verdiği sesi anlatıyor cızırtı cızırtı harika bir

that sizzle the word sizzle describes the sound of something

kelime cızırtı cızırtı bir şeyin sesini anlatıyor

sizzling maybe you are cooking something maybe you are frying something the sound

belki bir şeyler pişiriyorsunuz belki bir şeyler kızartıyorsunuz

of something frying is sizzle so sizzle is an imitative word it imitates the

kızaran bir şeyin sesi cızırtıdır yani cızırtı taklit bir kelimedir, sesi taklit eder ki

sound that it names another word here is an interesting one - like this one I

burada başka bir kelimeye isim verir ilginç - bunun gibi

love this word very much plop plop plop if something plops it is that normally

bu kelimeyi çok seviyorum plop plop plop bir şey plops ise bu normalde

describing the sound of something dropping into water so if you drop a

sesini tanımlayan şeydir suya düşen bir şey yani

stone into a lake the sound you hear will be plop plop so the sound and the

göle bir taş düşürürseniz duyduğunuz ses plop plop olacaktır yani ses ve

word actually sound the same plop plop it can also be used as a slang word to

kelime aslında aynı sestir plop plop kaka yapmak anlamında argo bir kelime olarak da kullanılabilir

mean going for a poopoo so you can say that you need to go for a plop plop so

yani siz bir plop plop'a gitmeniz gerektiğini söyleyebilir,

that word imitates the sound that it names another one now very similar to

böylece bu kelime sesi taklit eder ve şimdi cızırtıya çok benzeyen başka bir kelimeyi adlandırır

sizzle fizz fizz so fizz is kind of like sizzle it is a very similar sound maybe

fizz fizz yani fizz bir nevi cızırtı gibidir çok benzer bir sestir belki

you have a fizzy drink so when you pour the drink it will make a fizzing sound

gazlı bir içeceğiniz vardır yani ne zaman içeceği doldurduğunuzda bir köpürme sesi çıkar

please fees and two more of course we all know this one bang-bang so the word

lütfen ücretler ve iki tane daha tabii ki hepimiz bunu bir bang-bang biliyoruz, bu yüzden

bang describes the sound made by an explosion or something that drops

bang kelimesi bir patlamanın veya ağır bir şekilde düşen bir şeyin çıkardığı sesi tanımlar bang

heavily bang bang you might bang on the door you might hear a loud bang

bang kapıya vurabilirsiniz siz yüksek bir patlama duyabilir bir

something goes bang a gun goes bang fireworks go bang so there it is another

şey patlar bir silah patlar havai fişekler pat pat yani başka bir

word that's it sounds like the sound that it describes one more show you have

kelime var ki ses bir sesi daha açıklıyor gibi geliyor bir gösteri daha var

one more ok then Bing pop pop this is also a word that describes and also

tamam sonra Bing pop pop bu da tanımlayan bir kelime ve aynı zamanda

sounds like the noise it is naming pop so if something goes pop it means it's a

pop adını verdiği gürültüye benziyor, bu yüzden bir şey pop çıkarsa bu ani bir ses olduğu anlamına gelir,

sudden noise not as loud as a bang but still it is a sound that can make you

bir patlama kadar yüksek değil ama yine de sizi teninizden zıplatmanıza neden olabilecek bir sestir

jump out of your skin pop pop it can also be used to describe

pop pop, tanımlamak için de kullanılabilir.

things that are popular so we can say pop to mean a sound like I don't know if

popüler olan şeyler yani pop diyebiliriz, şampanya şişesini açıp açmadığınızı bilmiyorum gibi bir ses anlamına gelir,

you are opening a champagne bottle the sound is pop pop and also it can be

ses pop pop'tur ve ayrıca

used to describe something that is fashionable or popular talking of which

modaya uygun veya popüler olan ve hakkında

we are talking all about fashion today would you like to see a little bit from

konuştuğumuz bir şeyi tanımlamak için kullanılabilir. Bugün tamamen modadan bahsediyoruz, moda ile ilgili derslerimden birinden biraz görmek ister misiniz

one of my lessons all about fashion and this particular lesson was made many

ve bu özel ders

years ago and you might notice that I look very

yıllar önce yapıldı ve bu derste çok çok genç göründüğümü fark edebilirsiniz

very young in this lesson hi everybody this is mr. Duncan in England how are

. Duncan İngiltere'de

you today are you okay I hope so are you happy I hope so in today's

bugün nasılsın iyi misin umarım mutlusundur umarım bugünün dersinde çoğumuzu etkileyen

lesson we will take a look at the ins and outs of a very big subject that

çok büyük bir konunun tüm ayrıntılarına bir göz atacağız

affects many of us the world of fashion the word fashion relates to any item or

moda dünyası moda kelimesiyle bağlantılıdır

behavior that is considered the most popular or relevant during a certain

belirli bir

time or with a particular group of people or something that generally

süre boyunca veya belirli bir grup insanla en popüler veya alakalı olarak kabul edilen herhangi bir öğe veya davranışa veya genellikle

appeals to the majority in each group it can be used as a verb when creating

her gruptaki çoğunluğa hitap eden bir şeye,

something into a certain shape or form it can also be used is a mess noun to

belirli bir şekle bir şey oluştururken fiil olarak kullanılabilir veya aynı zamanda giysi ve kozmetik ürünlerinin pazarlanmasını tanımlamak için dağınık bir isim olarak da kullanılabilir.

describe the marketing of clothes and cosmetics fashion is more than a word it

shapes our everyday way of living not to mention our behavior - when we

look back in time it seems as if every decade had its very own unique set of

styles and trends in the 1940s women mostly wore long skirts and men dressed

1940'larda kendine özgü stil ve trendler dizisi, bu dönemde kadınlar çoğunlukla uzun etek giyiyordu ve erkekler

in suits and ties during this time there was no great following of fashion among

takım elbise ve kravat giyiyordu,

teenagers mainly due to a very different attitude towards the used at that time

esas olarak o zamanlar kullanılanlara karşı çok farklı bir tutum nedeniyle gençler arasında modayı büyük bir şekilde takip etmiyordu.

the rule back then was that teenagers should be seen and not heard

although all that changed in a big way during the late

1950s with the birth of Rakhi roll music and the resulting fandom among the young

1950'lerin sonlarında Rakhi roll müziğinin doğuşuyla her şey büyük ölçüde değişti ve bunun sonucunda onu dinleyen gençler arasındaki fandom

who listen to it the 1960s and 70s saw similar changes and as the decades

1960'lar ve 70'lerde benzer değişiklikler gördü. Yıllar

passed new trends and styles followed these days it seems as if everything

geçtikçe yeni trendler ve stiller takip etti bu günlerde, sanki her şey

revolves around trends and fashion some people say that we have become too

trendler ve moda etrafında dönüyor gibi görünüyor, bazı insanlar

obsessed with what to wear which mobile phone to carry and how to look what do

ne giyeceğimize, hangi cep telefonunu taşıyacağımıza ve nasıl görüneceğimize çok takıntılı hale geldiğimizi söylüyor,

you think it would be fair to say that we all follow fashion in some way these

sizce bu ne olurdu? Hepimizin bir şekilde modayı takip ettiğini söylemek doğru olur, bu

days it seems more important than ever to be in touch with what is popular and

günlerde popüler olan ve revaçta olan şeylerle temas halinde olmak her zamankinden daha önemli görünüyor.

in vogue although if a person becomes too obsessed with fashionable items and

their appearance then we may begin to dislike them and describe them as vain

ve onları kibirli, sığ, bencil, moda kurbanı olarak tanımlayın

shallow self-centered a victim of fashion

and we have more of that type of thing coming later on

ve daha sonra bu türden daha çok şeyimiz olacak

yes it is Sunday it's a fun day it's time to improve your English live on

evet, bugün Pazar, eğlenceli bir gün, YouTube'da canlı yayında İngilizcenizi geliştirme zamanı.

YouTube I hope you enjoyed that that particular lesson was made many many

Umarım o dersi beğenmişsinizdir. uzun

years ago I think it was 2009 I made that so 9 years ago can you

yıllar önce yapılmıştı sanırım 2009'du bunu 9 yıl önce yaptım inanabiliyor musun

believe it oh my goodness and I look so young then

aman tanrım ve o zaman çok genç görünüyorum

but then some people say that I still look very very young isn't that nice

ama sonra bazı insanlar hala çok çok genç göründüğümü söylüyorlar o kadar güzel değil mi

coming up to half past half past two in the UK and we are live across YouTube

İngiltere'de iki buçukta ve

for those that are wondering where mr. Steve is well can I just say that Steve

Mr. Steve iyi, Steve'in

is still recovering from a very bad case of autumn madness

hala çok kötü bir sonbahar çılgınlığı vakasından kurtulmaya çalıştığını söyleyebilir miyim?

Oh mr. Steve you are so funny so Steve will be here in a few moments time but

Steve çok komiksin, bu yüzden Steve birkaç dakika içinde burada olacak ama

we are talking about fashion today lots of things to do with fashion maybe

bugün moda hakkında konuşuyoruz moda ile ilgili pek çok şey belki moda olan

something that is fashionable fashionable if something is fashionable

bir şey modaya uygun bir şey modaysa

it means it's something that a lot of people enjoy doing or they like to

bu pek çok insanın yapmaktan zevk aldığı bir şey demektir. ya da

follow it or copy it or maybe listen to it so there are many different ways of

takip etmeyi ya da kopyalamayı ya da belki dinlemeyi seviyorlar, bu yüzden

using the word fashion and fashionable would you like to have a look at one of

moda ve modaya uygun kelimesini kullanmanın birçok farklı yolu var.

my full English lessons we'll be taking a look at that in a moment

bir dakika içinde

and of course the live chat is open as well for those who want to get involved

ve tabii ki dahil olmak isteyenler için canlı sohbet de açık

but first of all did you go to a Black Friday sale last Friday it was Black

ama her şeyden önce geçen Cuma günü bir Kara Cuma indirimine gittiniz mi,

Friday the day when all of the shops opened their doors and they they put on

tüm mağazaların kapılarını açtığı gün Kara Cuma idi ve onlar insanları dükkanlarına çekmek için

lots of discounts and lots of sales to entice people into their shops would you

çok sayıda indirim ve çok sayıda satış yaptılar,

like to have a look at one particular Black Friday sale take a look at this

belirli bir Kara Cuma indirimine bir göz atmak ister misiniz,

now this is something that makes me feel a little bit sad

şimdi buna bir göz atın, bu beni biraz üzen bir şey.

look at that did you see that so that those people there were all trying to

oradaki insanların hepsi

get into the shop at the same time they were crushing against the front of the

dükkana girmeye çalışırken aynı anda dükkanın önünü eziyorlardı,

shop in fact there were so many people pushing and shoving that the glass on

aslında o kadar çok insan itip kakıyordu ki

the front of the actual shop smashed it's shattered so there were so many

asıl dükkanın önündeki cam kırıldı. paramparça oldu, o kadar çok

people trying to get in to the actual store so they could find their Black

insan Kara Cuma indirimlerini bulabilmek için asıl mağazaya girmeye çalışıyordu,

Friday bargains so did you go to a Black Friday sale last week or did you not

yani geçen hafta bir Kara Cuma indirimine gittin mi yoksa

bother personally myself I didn't I didn't do it I didn't go to any Black

bizzat kendim uğraşmadın mı ben yapmadım ben yapmadım yap ben hiçbir Black

Friday sales I didn't buy anything from anywhere on Friday so on Friday I didn't

Friday indirimine gitmedim Cuma günü hiçbir yerden bir şey almadım yani Cuma günü

buy a single thing but what about you did you go to the Black Friday sales did

tek bir şey almadım ama ya sen Black Friday indirimlerine gittin mi

you have a look did you find something that was useful did you get a bargain

baktın mı yararlı bir şey buldunuz mu bir pazarlık aldınız mı bir pazarlık almaktan

there is nothing more exciting than getting a bargain but of course the

daha heyecan verici bir şey yoktur ama tabii ki

bargain has to be a good one so quite often if you go to a supermarket or a

pazarlık iyi olmalıdır, o kadar sık ​​bir süpermarkete veya

store you might think that you are getting a really good bargain but maybe

mağazaya giderseniz, öyle olduğunuzu düşünebilirsiniz. gerçekten iyi bir pazarlık elde etmek ama belki de

that bargain isn't as good as you think it is so what about you have you been to

bu pazarlık düşündüğünüz kadar iyi değildir, peki ya

any Black Friday sales let's have a look at one of my full English lessons then

herhangi bir Kara Cuma satışında bulundunuz mu, tam İngilizce derslerimden birine bir göz atalım, sonra

after this mr. Steve will be here the big question is what will mr. Steve be

bundan sonra bay. Steve burada olacak, asıl soru şu, Mr. Steve giyiyor

wearing

it is possible to take very serious and deep topics and represent them with

çok ciddi ve derin konuları alıp metaforlarla temsil etmek mümkündür mecazi

metaphors to speak metaphorically is to represent something with an easily

konuşmak bir şeyi kolayca

identifiable sentence or phrase we can also use visual metaphors it is possible

tanımlanabilir bir cümle veya deyimle temsil etmektir görsel metaforlar da kullanabiliriz burada

to express the meaning of something visually here is a good example of a

bir şeyin anlamını görsel olarak ifade etmek mümkündür iyi bir

metaphor and an idiom the trials and burdens that we have in Jordan life can

metafor ve deyim örneği Ürdün'de yaşadığımız sınavlar ve yükler hayat

be summed up with this visual metaphor

bu görsel metaforla özetlenebilir,

as we go through life we often end up carrying or dragging lots of baggage in

hayattan geçerken genellikle çok fazla bagaj taşır veya sürükleriz,

this sense the baggage consists of all the bad things that have happened to us

bu anlamda bagaj her şeyden oluşur Başımıza gelen kötü şeyler

the traumatic events the hardships the failures relationships that have left us

Travmatik olaylar Zorluklar Bizi yaralayan ilişkiler Başarısızlıklar

scarred the hurtful things that people have said to us those terrible moments

İnsanların bize söylediği incitici şeyler

we would much rather forget we often refer to these things as emotional

Unutmayı tercih edeceğimiz o korkunç anlar İlerleyen zamanlarda bu tür şeyleri genellikle duygusal yük olarak adlandırırız.

baggage the further through life you walk then

Yürüdüğünüz hayat, o zaman

the more baggage you have to take with you of course not all of us have to

yanınıza ne kadar çok yük almanız gerekiyorsa, tabii ki hepimiz, ortaya çıkan her sorunla başa çıkmak için

carry so much baggage

o kadar çok yük taşımak zorunda değiliz,

dealing with each problem as it occurs can prevent you from having so much

emotional baggage to carry with you we tend to avoid having relationships with

yanınızda taşıyacağınız çok fazla duygusal yüke sahip olmanızı engelleyebiliriz.

people who have lots of baggage having said that it is impossible to go through

Çok fazla bagajı olan insanlarla ilişkiler,

life without acquiring some emotional baggage perhaps it is more about how you

biraz duygusal bagaj edinmeden hayattan geçmenin imkansız olduğunu söyleyen, belki de daha çok,

deal with it in the first place then what you end up having to carry

ilk etapta bununla nasıl başa çıktığınla, sonra da sonunda yanında ne taşımak zorunda kaldığınla ilgilidir.

with you this particular visual metaphor is one that many of us can identify with

mecaz çoğumuzun özdeşleştirebileceği bir kelime

here's a funny word can you see it it looks like the word fishing but spelt

burada komik bir kelime görebiliyor musun balık tutma kelimesine benziyor ama farklı yazıldığından bu ne halt iyi hakkında

differently what the heck is that all about well I will tell you this word is

sana bu kelimenin

indeed pronounced as fishing but as you can see it is spelt with a pH at the

gerçekten de balıkçılık olarak telaffuz edildiğini söyleyeceğim ama senin gibi başında bir pH ile yazıldığına bakın,

beginning this particular fishing means to attempt to obtain someone's personal

bu özel balıkçılık, büyük ve iyi bilinen bir şirketi temsil ediyormuş gibi davranarak birinin

details such as their address or bank details by pretending to represent a

adresi veya banka bilgileri gibi kişisel bilgilerini elde etmeye çalışmak anlamına gelir,

large well-known company this is normally done in the form of an email

bu normalde bir e-posta şeklinde yapılır. Birinden büyük bir bankadan olduğunu söyleyen

for example you might receive an email from someone saying that they are from a

bir e-posta alabilirsiniz, size

big bank they tell you that your account has been changed so you must send them

hesabınızın değiştirildiğini söylerler, bu nedenle hesabın sıfırlanabilmesi için

your personal details such as your credit card details or password so the

kredi kartı bilgileriniz veya şifreniz gibi kişisel bilgilerinizi onlara göndermeniz gerekir.

account can be reset of course the person writing is not from the bank they

yazı bankadan gelmiyor

are just trying to get your personal details they are fishing they are trying

sadece kişisel bilgilerinizi almaya çalışıyorlar avlanıyorlar aldatma yoluyla

to get your personal information from you through deception the person doing

kişisel bilgilerinizi sizden almaya çalışıyorlar aldatmayı yapan kişiye

the deceiving is called a Fisher so the next time you receive an email from

Fisher denir, bu nedenle bir dahaki sefere birinden şöyle bir e-posta alırsınız:

someone saying that they are from your bank or a large company or the orphan of

bankanızdan veya büyük bir şirketten veya

a millionaire be very careful as there is a chance that someone is fishing for

bir milyonerin yetiminden olduklarına dair çok dikkatli olun, çünkü birisinin

your personal details and your money

kişisel bilgilerinizi ve paranızı avlama olasılığı vardır.

I love idioms don't you there are many expressions around that

Deyimleri severim, değil mi?

relate to our own existence there can be no doubt that life has its

kendi varlığımız hiç şüphe yok ki hayatın

ups and downs there are sunny days and dark days happy times and sad times we

inişleri ve çıkışları vardır güneşli günler ve karanlık günler vardır mutlu zamanlar ve hüzünlü zamanlar

must take the rough with the smooth there will always be unexpected things

pürüzsüzlükle başa çıkmalıyız her zaman beklenmedik şeyler

that come along to try and throw us off the path to happiness but we must take

gelip bizi başından savmaya çalışır. mutluluğa giden yol ama

it on the chin we have to grin and bear it

bunu göze almalıyız sırıtmalı ve katlanmalıyız

we must put on a brave face good fortune can be described as an upturn when

cesur bir yüz takmalıyız iyi talih işler düzelmeye başladığında bir yükseliş olarak tanımlanabilir

things start to get better we can say that there is light on the horizon a

ufukta ışık var diyebiliriz bir

glimmer of hope means that there is light at the end of the tunnel things

umut ışığı, tünelin sonunda ışık olduğu anlamına gelir, her şey

are getting better as I said many years ago in one of my earlier lessons without

daha iyiye gidiyor, yıllar önce daha önceki derslerimden birinde söylediğim gibi, üzüntü olmadan

sadness we would never really know what it is like to be truly happy

gerçekten mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu asla bilemeyiz

and of course you can find all of my lovely lessons on my youtube channel on

ve tabii ki siz tüm güzel derslerimi youtube

my playlists

kanalımda oynatma listelerimde bulabilirsiniz

do-do-do-do-do it is a Sunday it's a fun day it's time to improve your English

do-do-do-do-do bugün bir pazar eğlenceli bir gün İngilizcenizi geliştirme zamanı

live on YouTube 20 minutes away from 3 o'clock here in the UK I don't know what

YouTube'da canlı yayında saat 3'e 20 dakika uzaklıkta burada Birleşik Krallık

time it is where you are because I'm not there well here he is

Senin bulunduğun yerde saat kaç bilmiyorum çünkü ben orada pek iyi değilim o burada Steve'in görünüşünden

I must say I am very very impressed by the way Steve looks you look absolutely

çok çok etkilendiğimi söylemeliyim

incredible here he is it's mr. Steve

burada kesinlikle inanılmaz görünüyorsun o o bay. Steve

hello mr. Duncan hello there oh yes I just come down from the estate you know

merhaba bayım. Duncan merhaba orada oh evet malikaneden yeni geldim, biliyorsun

one of the horses was lame yet have it put down shot you know you can't tell

atlardan biri topaldı ama vuruldu, biliyorsun

you can't let them carry on like that yes my thousand acre estate I've come

söyleyemezsin böyle devam etmelerine izin veremezsin evet benim bin dönümlük arazim ben'

all the way down from there just to be in this share with you mr. Duncan today

Bunca yolu sırf sizinle bu paylaşımda bulunmak için geldim Mr. Duncan bugün

later on I'm going to do some clay pigeon shooting and then we're off to

daha sonra kil güvercini avına çıkacağım ve sonra

the pub to have a nice good meal what you'd say to that mr. Duncan you know

güzel bir yemek yemek için bara gideceğiz o Bay Duncan'a ne diyeceksiniz. Duncan biliyorsun

you know we were eating a meal yesterday do you want to see Steve eating a meal

dün yemek yerken Steve'i yemek yerken görmek ister misin

this is what Steve does when he eats so so this is the the food we had yesterday

Steve yemek yerken böyle yapar yani dün yediğimiz yemek buydu

I showed this earlier and this is Steve and myself having a lovely meal

Bunu daha önce gösterdim ve bu Steve ve ben yemek yerken dün güzel bir yemek

yesterday a lovely winter meal stew and dumplings and watched the way in which

güzel bir kış yemeği güveç ve mantı ve

Steve eats his food look at this he really pushes all of that food into his

Steve'in yemeğini yeme şeklini izledi şuna bakın gerçekten tüm o yemeği ağzına itiyor izleyin

mouth watch it here it goes one two three oh so there is Steve

işte bir iki üç oh yani Steve

eating and we had a lovely meal yesterday look stew and dumpling I

yemek yiyor ve biz yedik dün güzel bir yemek bak güveç ve mantı

didn't know you were filming me at that point wasn't that delicious secretly

o noktada beni filme çektiğini bilmiyordum beni

filming me as always and look what happens in a moment Steve tries to steal

her zamanki gibi gizlice filme alman o kadar lezzetli değildi ve bak bir anda ne oluyor Steve hamur tatlımı çalmaya çalışıyor izle

my dumpling watch this look no no Steve no that is my dumpling no put it back I

bu bak hayır hayır Steve hayır bu benim hamur tatlım hayır geri koy

should think so that's terrible I can't believe I can't believe that I can't

bence bu çok korkunç inanamıyorum

believe Steve tried to steal my dumpling well they did look very nice mr. Duncan

inanamıyorum Steve'in benim hamur tatlımı çalmaya çalıştığına inanamıyorum çok güzel görünüyorlardı bay. Duncan, sen çekerken

so I thought you know I'll have a go while you're filming you're distracted

bir deneyeceğimi bildiğini düşündüm, dikkatin dağıldı, bir

I'll try and get two dumplings instead of just one

yerine iki hamur tatlısı almaya çalışacağım

yes you look amazing thank you very much yes yes this out down from the thousand

evet harika görünüyorsun çok teşekkür ederim evet evet bu bin

acre estate look at this and what would you call this style sort of a country

dönümden aşağı malikane şuna bak ve bu tarza ne dersin bir çeşit taşra beyefendisi

gent yes Country Gentlemen a country gent they were sort of where these sort

evet Taşra Beyleri bir taşra beyefendisi bir nevi bu tür

of hats this is my father's hat by the way

şapkaların olduğu yerdeydi bu babamın şapkası, bu arada

you look like a gamekeeper or maybe a squire a squire exactly and I'm the I'm

bir bekçi ya da belki bir yaver gibi görünüyorsun aynen ve ben

the the Squires son so the squire a squire you don't really

Toprak Sahibinin oğluyum yani yaver bir yaver

hear that word anymore do you Swire an owner of lend so maybe they

artık bu kelimeyi gerçekten duymuyorsunuz bir borç verenin sahibini Swire ediyor musunuz yani belki onların

have a large house and they own lots of land they are described as a squire

büyük bir evleri ve çok arazileri var anlatılıyor bir yaver olarak

they've got an estate yes and a state of vast acreage of land where they've got

bir malikaneleri var evet ve

all sorts of businesses taking place we've got horses sheep in another field

her türlü işi yaptıkları geniş bir araziye sahipler, başka bir tarlada atlarımız, koyunlarımız var,

they've probably got clay pigeon shooting going on somewhere else a bit

muhtemelen başka bir yerde kil güvercini avlıyorlar

of fishing in the lake all sorts of things going on on these estates yes

gölde biraz balık tutmak bu mülklerde her türlü şey oluyor evet

very close I'll go to the county show whether but whether be displaying all

çok yakın ilçe gösterisine gideceğim ama mülklerinde sahip oldukları

the all the various horses and cattle that they've got on their estate

tüm çeşitli atları ve sığırları sergileyip sergilemeyeceğim muhtemelen

probably grow wine with a certain particular name can you grow wine yes

büyüyecek belirli bir isimle şarap şarap yetiştirebilir misin evet

grapes do they grow grapes so that do the bottles grow on the tree then you

üzümler üzüm yetiştiriyorlar mı ki şişeler ağaçta büyüyor mu o zaman

can just pull them straight at the tree in the bottles of course I'm not quite

onları doğrudan ağaca doğru çekebilirsiniz şişelerde tabii ki tam olarak

accurate see this is probably quite accurate this jacket the Hat the tie

doğru değilim, bakın bu muhtemelen oldukça doğru bu ceket Şapka kravat

plane reserved but the shirt they wouldn't normally run a white shirt

uçağı tarafından ayrıldı ama gömlek normalde beyaz bir gömlek

they'd wear a sort of a cheque sort of a light check shirt with a sort of a

giymezlerdi bir tür kareli bir tür hafif kareli gömlek giyerlerdi ve bir tür

flannelette sort of heavy heavy material I love all of these new words you keep

pazen gibi ağır ağır malzeme severim tüm bu yeni kelimeleri

using so I think Steve so if I were to describe Steve's appearance I would say

kullanmaya devam ediyorsun, bu yüzden Steve'i düşünüyorum, bu yüzden Steve'in görünüşünü tarif edecek olsaydım,

that this is very traditional and mine my appearance is very modern so which

bunun çok geleneksel olduğunu söylerdim ve benim görünüşüm çok modern, bu yüzden hangisini

one do you prefer out there modern which one do you prefer so this is something

modern olarak tercih edersin, hangisini tercih edersin yani bu

that looks very sort of trendy very stylish yes for about 1970 what are you

çok modaya uygun görünen bir şey, evet yaklaşık 1970 için, neden

talking about as I did joking mr. Duncan well ribbing

bahsediyorsunuz, ben şaka yaptım bay. Duncan, nervür Joe'yu iyi bir şekilde yırtıyor,

the ribbing Joe these clothes came from China this is from China this this

bu kıyafetler Çin'den geldi, bu Çin'den, bu

clothing isn't that great and a I've got my lovely jumper and my my Robert trendy

kıyafet o kadar iyi değil ve benim sevimli süveterim ve Robert'ım modaya uygun,

looking what just snakeskin mr. Duncan it is not snakeskin it is plastic Oh

yılan derisi gibi görünüyor Bay. Duncan yılan derisi değil plastik Ah

polythene it is it is fake well I would rather wear plastic than an animal so I

polietilen o sahte kuyu Bir hayvan yerine plastik giymeyi tercih ederim bu yüzden

don't want to wear fur or leather so this actually isn't made from a dead

kürk veya deri giymek istemiyorum bu yüzden bu aslında ölü bir

animal it's actually just plastic but it does look rather nice whenever we go to

hayvandan yapılmadı aslında sadece plastik ama ne zaman Verne Gölü'ne gitsek çok güzel görünüyor, biz

Lake Verne we hotel I always wear this because I'm guaranteed to get everyone

otele her zaman bunu giyerim çünkü herkesin

everyone's looking at me for all the wrong reasons they stare at my my shiny

yanlış nedenlerle bana bakmasını garanti ederim, parlak

snakeskin jacket and they go wow look at that guy

yılan derisi ceketime bakarlar ve vay canına, şuna bakarlar adam

what a guy they go oh dear he's not fitting in here wearing a strange jacket

ne adammış ya canım o buraya sığmıyor garip bir ceket giyiyor

that does not fit in with our ultra conservative way of thinking and

aşırı muhafazakar düşünce tarzımıza ve

dressing as hotel I just like the atashi breeze through there without even a

otel gibi giyinmemize uymuyor sadece atashi esintisini yorum bile yapmadan oradan geçirmeyi seviyorum

comment I like the attention he does he's an attention seeker would you like

ilgiyi seviyorum o o ilgi arayan biri mi

to have a look at the live chat no because I'm just wondering what people

canlı sohbete bir göz atmak ister misin hayır çünkü insanların

are making of our appearance today because we look very different from how

bugünkü görünümümüz hakkında ne düşündüklerini merak ediyorum çünkü normalde göründüğümüzden çok farklı görünüyoruz

we normally look you look amazing yeah I would never associate with somebody

harika görünüyorsun evet asla onunla ilişkilendirmem

dressed like that in my high status you should have a shot a country gent you

benim yüksek statümde böyle giyinmiş biri bir taşra beyefendisine ateş etmelisin

should have a shotgun over your shoulder yes and you should be shooting grouse or

omzunda bir pompalı tüfek olmalı evet ve orman tavuğu veya orman tavuğu veya sülün avlıyor olmalısın

shooting grouse or pheasant pheasants I'm off to do a bit of fox hunting later

ben sonra biraz tilki avına çıkacağım

as well no you can't do that though you bring that fox hunting here as damn anti

pekala hayır, o tilki avını buraya lanet olası tilki avlayan insanlar olarak getirseniz de bunu yapamazsınız,

fox hunting people people is that what the hold is those doubt anti anti fox

o şüphe anti tilki

hunting people they're all over the estate we have to have them arrested

avlayan insanlar, mülkün her yerindeler, onları

regularly here is the live check yes let's have a look you know I like the

burada düzenli olarak tutuklatmamız gerekiyor. canlı kontrol evet bir bakalım

live chat oh it is knock yourself out so tommix birthday

canlı sohbeti seviyorum oh kendini nakavt yani tommix doğum günü

today happy birthday to Tomic Oh happy birthday to Tom atomic he's watching us

bugün Tomic'in doğum günü kutlu olsun Oh doğum günü Tom Atom'un doğum günü bizi doğum gününde izliyor

on his birthday Tomic it's your birthday yes today

Tomic bugün senin doğum günün evet bugün

it's your birthday hip-hip-hooray let's have some applause for tommix birthday

senin doğum günü hip-hip-yaşasın tommix için biraz alkış alalım doğum günü

can we sing happy birthday with that copyright they'll have the applause

bu telif hakkıyla doğum günün kutlu olsun şarkısını söyleyebilir miyiz alkışı

first and how many candles Tomic are on your cake yes how many how many candles

ilk onlar alacak ve tomic pastanızda kaç mum var evet

this year yes many how many candles is it more than 21 I think Steve is asking

bu yıl kaç mum var evet kaç mum 21'den fazla mı sanırım Steve

how old you are yes exactly so that's nice Tomic has a

kaç yaşında olduğunu soruyor evet tam olarak bu çok güzel Tomic'in

birthday so congratulations to you lots of people by the way on the live

doğum günü var bu arada sizi birçok insan için tebrikler

chat today let's go let's go to the real time so let's have a look so that was

bugün canlı sohbette hadi gidelim gerçek zamana gidelim o yüzden hadi bir bak

the start of today's livestream and here it is now oh my goodness lots of people

bugünkü canlı yayının başlangıcı buydu ve işte şimdi aman tanrım bir sürü insan

are joining us someone has said someone said mr. Duncan we noticed that you

bize katılıyor biri dedi biri dedi ki bay dedi . Duncan, yemeğinizi yerken

always sit in the same place when you have your meal that's true that's true

hep aynı yerde oturduğunuzu fark ettik, bu doğru, öyle

we do we always we always like to have the same table when we go for our our

yaparız, hep aynı masaya sahip olmayı severiz,

little meal while being local celebrities you see we have to reserve

küçük yemeğimize gittiğimizde, yerel ünlüler olarak, gördüğünüz gibi, rezerve etmek zorundayız.

the table yeah I can't just walk in and just sit anywhere yes we have to be on

masa evet öylece içeri girip herhangi bir yere oturamam evet

show in our table that we have the same one every week where people could see is

masamızda göstermeliyiz ki her hafta aynı masaya sahibiz ve insanlar

them then you know we're opening champagne all that sort of thing signing

onları görebilir, o zaman bilirsiniz şampanya açıyoruz bu tür şeyler imza atan

autograph people are coming up and saying are you

insanlar gelip siz bay mısınız diyorlar

mr. Duncan from YouTube and I say I say yes yes I am so I I write my autograph

. YouTube'dan Duncan ve evet diyorum, öyleyim, bu yüzden imzamı yazıyorum

and they go and they're happy so we always do that every week we have a

ve gidiyorlar ve mutlular, bu yüzden her hafta bunu hep yapıyoruz

little corner a little secluded corner where we sit and we have the same table

küçük bir köşemiz var oturduğumuz küçük tenha bir köşe ve aynı masamız var

in fact the other week the other week I wanted some extra mashed potatoes do you

aslında geçen hafta fazladan patates püresi istedim

remember what happened you got them yes well I got them yes but

ne olduğunu hatırlıyor musun sen aldın evet ben aldım evet

but the lady who was serving us says don't worry I'll go and tell them who

ama bize hizmet eden bayan merak etme gidip onlara kim olduğunu söyleyeceğim diyor

you are exactly and everybody looked round yes everyone looked round they

aynen ve herkes etrafına baktı evet herkes etrafına baktı

thought they thought I was some celebrity was joking but they said you

benim bir ünlünün şaka yaptığını düşündüler ama onun söylediği

know it was a joke that worked the way she said it yes I don't think she did

şekilde işe yarayan bir şaka olduğunu bildiğinizi söylediler evet

mean it as a joke it was real she was really impressive

şaka olarak söylediğini sanmıyorum gerçekti o gerçekten etkileyiciydi

she said swelling yes okay then to calm down again okay you got it you got to

şişkinlik dedi evet tamam sonra tekrar sakinleşmek için tamam anladınız

learn this Judy discipline it's a very it's a no studio

bu Judy disiplinini öğrenmelisiniz bu

discipline where I'm concerned mr. Duncan you should know that I've noticed

benim ilgilendiğim yerde stüdyo dışı bir disiplindir bay. Duncan bilmelisin ki

that and serve the viewers as they're clicking away talking of birthdays it is

bunu fark ettim ve doğum günlerinden bahseden izleyicilere hizmet ediyorum, 30'a gelmeden

my less time to watch you live before reaching 30 so Jimmy Jimmy is about to

seni canlı izlemek için daha az zamanım var, bu yüzden Jimmy Jimmy

reach the age of 30 so when is your birthday

30 yaşına gelmek üzere, seninki ne zaman? doğum günü

Jimmy please let us know must be this week mr. Steve did you enjoy the video

Jimmy lütfen bu hafta olması gerektiğini bize bildirin bay. Steve

of blue thunder blue thunder was on the roof of his house well I haven't seen it

mavi şimşek videosunu beğendin mi mavi şimşek evinin çatısındaydı peki ben daha izlemedim

yet mr. Duncan just told me before I came on with him that he's shown the

bay. Duncan ben onunla çıkmadan önce bana

video of you blue thunder but I wasn't here to watch it so I we will watch the

senin mavi şimşeğin videosunu gösterdiğini söyledi ama ben onu izlemek için burada değildim bu yüzden

show later and I will see the video you can watch it again if you want okay

şovu daha sonra izleyeceğiz ve videoyu göreceğim istersen tekrar izleyebilirsin tamam

watching now here it is here is the video that blue thunder sent everybody

izliyorum şimdi işte mavi gök gürültüsünün yolladığı video herkes

sees me rotunda and my real name is sky I'm from Vietnam and I'm now 13 just oh

beni görüyor rotunda ve benim gerçek adım gökyüzü Vietnamlıyım ve şimdi 13 yaşındayım sadece oh

this is my garden and you can you can he is my real sound I made this video to

bu benim bahçem ve yapabilirsin yapabilirsin o benim gerçeğim ses Bu videoyu

show my voice to mr. Duncan mr. Steve and some of my friend I T asked Julie G

sesimi beye göstermek için yaptım. Duncan bey Steve ve bazı arkadaşlarım I T sordu Julie G

and Petro and bi Lucia so thank you for listening to my sound and I hope that my

ve Petro ve bi Lucia bu yüzden sesimi dinlediğiniz için teşekkür ederim ve umarım

son don't annoy everyone okay goodbye thank you very much once again to blue

oğlum herkesi rahatsız etmez tamam hoşçakalın mavi gök gürültüsüne bir kez daha çok teşekkür ederim bunun

thunder thanks for that so there we go so a few weeks ago a few weeks ago we

için teşekkürler gidiyoruz o yüzden birkaç hafta önce birkaç hafta önce

were going to play it but then we didn't so today I thought I would play it just

oynayacaktık ama sonra oynamadık o yüzden bugün sadece

for bluth and that's roughly what I tell you what's impressed me they're great

bluth için oynayacağımı düşündüm ve kabaca bunu size söylüyorum

you must be growing lots of vegetables on the roof hmm and you've got that

beni etkileyen şeyler harika olmalı çatıda bir sürü sebze yetiştiriyorsun hmm ve o

water heater because you must have lots of hot Sun there so that's heating your

su ısıtıcısına sahipsin çünkü orada çok fazla sıcak güneş olmalı ki bu senin suyunu ısıtmayı çok

water I'd love so that that's quite

isterim ki bu oldukça

eco-friendly yes heating the water I thought I'd find

çevre dostu olsun evet suyu ısıtmak düşündüm ben' d

that fascinating I like I like hot countries always have those on their

bunu büyüleyici buluyorum Seviyorum sıcak ülkelerin çatılarında her zaman bunlardan var

roofs we don't have them here because it never gets hot enough to heat our water

bizim burada yok çünkü hiçbir zaman suyumuzu iyi ısıtmak için yeterince ısınmaz

well the solar panel darling the solar like solar panels I think so but I think

güneş paneli sevgilim güneş güneş panelleri gibi bence öyle ama bence borulardan geçen suyu bir

that think they'd sort of heats the waters it's going through the pipes yes

nevi ısıtacaklarını düşünüyorlar evet

that's pretty good yes so well done well done that that's

bu oldukça iyi evet çok aferin aferin bu

very ecologically friendly it is anyway we're not talking about that today we're

çok çevre dostu her neyse bugün bundan

talking about so it more important than that we are talking all about fashion

bahsetmiyoruz bu yüzden daha önemli moda

fashion fashion fashion fashion you mean fashion fashion fashion fashion

moda moda moda moda demek istediniz moda moda moda moda moda

fashion fashion fashion what a great effect mr. Duncan it's like an echo

moda moda ne büyük bir etki bay. Duncan bu bir yankı gibi

we'll see what it's like later will we how oh yeah somebody said that sue Kat

bunun nasıl bir şey olduğunu daha sonra göreceğiz nasıl olacak mı oh evet birisi Sue Kat'in ikna

said that I look like somebody from the persuaders really yes oh okay

edicilerden biri gibi göründüğümü söylediğini söyledi

referencing another 70s TV show showing your age suit cat

that we're all the same sort of age I can't believe that you know that show

aynı yaşta

that persuaders sue cat knows all these old shows good you must be a similar age

ikna edicilerin dava ettiği şovu bildiğine inanamıyorum tüm bu eski şovları iyi biliyor bizimle aynı yaşta olmalı

to ourselves the persuaders was a TV show that was on in the seventies in

ikna ediciler yetmişlerde yayınlanan bir televizyon programıydı

fact I think it's the late 60s it probably was and it starred Roger Moore

aslında sanırım Muhtemelen 60'ların sonlarıydı ve başrolde Roger Moore oynadı

Roger Moore who of course is more famous for playing James Bond and also can you

Roger Moore, elbette James Bond oynamasıyla daha ünlü ve ayrıca tahmin edebilir misiniz

guess can you name the other person oh now I do know yes Roger Moore Roger

diğer kişinin adını söyleyebilir misiniz oh şimdi biliyorum evet Roger Moore Roger

Moore and another famous actor who died he was a famous actor and he was in one

Moore ve başka bir ünlü aktör öldü o ünlü bir aktördü ve

of the most famous films in fact a lot of people believe it's one of the the

en ünlü filmlerden birindeydi aslında birçok insan bunun

best films ever made give me a clue some like it hot is the

şimdiye kadar yapılmış en iyi filmlerden biri olduğuna inanıyor bana bir ipucu verin bazıları filmin adı sıcak gibi

name of the film and he was also in that you see with a Doris Day with Marilyn

ve o da Marilyn Monroe ve Monroe ile bir Doris Günü ile gördüğünüzde,

Monroe and Monroe even that says Marilyn Monroe I'm like it hot and Jack Lemmon

bu bile Marilyn Monroe'nun ben ateşliyim ve Jack Lemmon'un bu

so they were in some like it hot I know his name and later later he lost his

yüzden bazılarının içindeydiler, onun adını biliyorum ve daha sonra

hair but he would wear this terrible wig all the time did he write yes okay who

saçlarını kaybetti ama giyerdi bu korkunç peruk her zaman yazdı mı evet tamam

is this I can't remember his name give me a clue give me his first name well if

bu kim onun adını hatırlayamıyorum bana bir ipucu ver bana adını ver peki

it gave you his first name you'd know who it was

sana onun adını verdiyse kim

not sure what it was quite unusual at the time for them to be in a program

olduğunu bilirdin ne olduğundan emin değildim o zamanlar birlikte bir programda olmaları oldukça sıra dışı

together the other the other actor Tony Curtis yes I I knew it

diğer diğer aktör Tony Curtis evet biliyordum evet

yes Tony Curtis you didn't know it if you know if you move if you knew who it

tony curtis bunu bilmiyordunuz eğer bilseydiniz hareket ederdiniz kim

was though why didn't you tell me yes Tony Curtis he was very famous at the

olduğunu bilseniz de neden olmasın söyle bana evet Tony Curtis o zamanlar çok ünlüydü

time yes Tony Curtis was that was one of those matinee idols

evet Tony Curtis o matine idollerinden biriydi

yes matinee idol when he was very young he was very fashionable lots of people

evet matine idolü çok gençken çok modaydı birçok insan

like to see his movies are we are talking all about fashion today things

onun filmlerini izlemekten hoşlanıyor mu yani biz her şeyden mi bahsediyoruz? günümüzde moda

to do with fashion of course when we think of fashion we think of advertising

moda ile ilgili şeyler elbette modayı düşündüğümüzde reklamı düşündüğümüzde

we think of clothes we think of shapes and things that people like to look at

kıyafetleri düşünürüz şekiller ve insanların bakmaktan hoşlandıkları şeyler

maybe things people like to listen to and there is mr. Steve sneeze I was I

belki de insanların dinlemekten hoşlandıkları şeyler ve Mr. Steve hapşırma Bugün

was wondering where Steve's sneeze was today it's my weekly show sneeze it's

Steve'in hapşırmasının nerede olduğunu merak ediyordum, bu benim haftalık şovum hapşırma, burada durur durmaz

become a bit of a tradition there soon as I stand here I want to sneeze every

orada bir gelenek haline geldi Her hafta hapşırmak istiyorum,

week maybe you're allergic to me it's probably that plastic thing you've got

belki bana alerjin vardır, muhtemelen şu plastik şey'

on it maybe it's might aftershave it's probably these old clothes because this

giydim belki tıraş losyonu olabilir muhtemelen bu eski kıyafetler çünkü

this is my father's hat it's probably full of dust this hat that Steve is

bu babamın şapkası muhtemelen tozla dolu Steve'in taktığı bu şapka

wearing belonged to your your your late father it did indeed and he used to wear

senin rahmetli babana aitti gerçekten de öyleydi ve

it was used to wear these sorts of hats because they were very popular when he

o eskiden giyerdi bu tür şapkalar tak çünkü o büyürken çok popülerdi

was growing up everybody wore a hat like this kid fur would you know not it did

herkes bu çocuk kürkü gibi bir şapka takardı biliyor muydunuz

well it's sort of like a cap yes it's a cap yes so normally people that work on

iyi yaptı bu bir çeşit şapka gibi evet bu bir şapka evet yani normalde karada çalışan insanlar

the land or maybe the own land farmers so farmers will often wear these types

veya belki kendi arazi çiftçileri bu yüzden çiftçiler genellikle bu tür

of hats but of course over the years they've become very fashionable quite

şapkalar takarlar ama tabii ki yıllar geçtikçe çok moda oldular oldukça

fashionable my eyes are watering we actually saw were you actually spoke to

moda oldular gözlerim yaşarıyor gerçekten gördük gerçekten

a farmer did we have the night do you remember well there's lots of farmers

bir çiftçiyle konuştunuz mu gece geçirdik mi hatırlıyor musunuz Pekala,

really where we spoke to an actual farmer farmer and because we were

gerçek bir çiftçi çiftçiyle konuştuğumuz çok sayıda çiftçi var ve çünkü

looking at his cows and a map to feed them and he was chatting away and he had

ineklerine ve onları beslemek için bir haritaya bakıyorduk ve o sohbet ediyordu ve

a hat on just like this but typical farmer he must I don't think he ever

tam da bunun gibi bir şapkası vardı ama tipik bir çiftçi bunu yapmamalı.

takes it off because it was so dirty it had this massive grease patch all around

Onu hiç çıkardığını sanmıyorum çünkü o kadar kirliydi ki, ön tarafında büyük bir yağ lekesi vardı,

the front where he must have just she's done all the time never washed it

her zaman yapmış olmalı, hiç yıkamadı,

it was absolutely filthy wasn't it it was but then he he works on the leg

kesinlikle kirliydi, öyle değil miydi ama sonra çalışıyor ayaküstü

working other than sweating toiling on the land who's working hard unlike us

çalışmak ter dökmek dışında toprakta emek vermek bizden farklı olarak çok çalışanı

I'm not criticizing we're just an observation it sounded like you were

eleştirmiyorum biz sadece bir gözlemiz sanki

good to sign this hat for about 30 years and probably never tasted of even

bu şapkayı yaklaşık 30 yıldır imzalamanız iyiymiş ve muhtemelen hiç tatmadınız hatta muhtemelen

written probably goes to bed in it but yes my father had a whole selection of

gider içinde yatmak için ama evet babamın bunlardan bir sürü seçimi vardı

these and I kept them after he died and who would have thought that I'd be

ve o öldükten sonra onları sakladım ve

wearing it today live in front of literally millions of people it's

bugün onu tam anlamıyla milyonlarca insanın önünde canlı olarak giyeceğimi kim düşünebilirdi

incredible you look amazing though you look amazing today I must say I'm very

inanılmaz görünüyorsun ama bak harika görünüyorsun bugün harika söylemeliyim ki çok

impressed so I didn't know what Steve was going to wear to be honest I had no

etkilendim bu yüzden Steve'in ne giyeceğini bilmiyordum dürüst olmak gerekirse

idea what he was going to wear so back to the live chat because we haven't said

ne giyeceği hakkında hiçbir fikrim yoktu bu yüzden canlı sohbete geri döndüm çünkü

hello to many people together have we no so let's have a look at the live chat

pek çoğuna merhaba demedik insanlar bir arada hayır o yüzden canlı sohbete

once again Oh lots of I think we have a lot of new people here today tastic I

bir kez daha bakalım Ah bir sürü sanırım bugün burada bir sürü yeni insan var tastic

think if it's your first time if it's your first time we will give you a

Bence bu ilk seferinse eğer ilk seferinse sana

little round of applause so we have lots of people a lot of people sing happy

biraz tur atacağız alkışlar, bu yüzden birçok insanımız var, birçok insan

birthday to Tomic isn't that lovely isn't that nice telling us how old he is

Tomic'e doğum günün kutlu olsun şarkısını söylüyor, o kadar güzel değil mi, bize onun kaç yaşında olduğunu söylemesi o kadar da hoş değil,

yet so yes I like that thank you tsukete for mentioning the TV show called the

bu yüzden evet, bunu sevdim, ikna ediciler adlı TV programından bahsettiğin için teşekkürler tsukete

persuaders incredible now we're not hunting any animals don't

inanılmaz şimdi herhangi bir hayvan avlamıyoruz

worry we were just joking oh no no we don't we don't hunt animals quite off

merak etmeyin sadece şaka yapıyorduk oh hayır hayır hayvanları avlamıyoruz

quite often the animals will hunt us they will chase us around the fields

oldukça sık hayvanlar bizi avlayacaklar bizi tarlalarda kovalayacaklar

quite often bulls yes mr. Steve looks like Sherlock Holmes yes

oldukça sık boğalar evet Bay. Steve, Sherlock Holmes'a benziyor evet

yes if only you had his pipe I could have the pipe yes and it but probably

evet, onun piposu sende olsaydı, ben de alabilirdim evet ve o ama muhtemelen

not a white shirt more of a sort of a duller thick woollen shirt with it with

beyaz bir gömlek değil, üzerinde hafif bir kontrol olan bir tür daha mat, kalın yünlü bir gömlek,

a light check on it yeah that's not the contrarian sway I think Steve is

evet bu aykırı değil Salınım Steve'in

obsessed with chick shirts also you're wearing the wrong hat have I of course

piliç gömleklerine takıntılı olduğunu düşünüyorum ayrıca yanlış şapka takıyorsun tabii ki

Sherlock Holmes traditionally he would wear a

Sherlock Holmes geleneksel olarak geyik

deerstalker that's right a type of hat called a deer stalk evoking the good old

avcısı takardı bu doğru geyik sapı denen eski güzel

time says volunteer it's not nice yes yes sort of nineteen

günleri çağrıştıran bir tür şapka gönüllü diyor hoş değil evet evet bindokuz otuzlu kırklı ellili gibi hali vakti yerinde

thirties forties fifties well-to-do men would wear this sort of an outfit I'd

erkekler böyle bir kıyafet giyerdi

probably have boots on that come up to the knees maybe even what do they call

muhtemelen dizlerime kadar gelen botlarım olurdu

those trousers where they're sort of tied at the ankles they call them

ayak bilekleri onlara

breeches reaches or knickerbockers knickerbockers that have those on

pantolon uzanıyor veya külotlu çorap diyorlar knickerbockers bunlar var

because that had just come off my horse yes probably but obviously not anymore

çünkü o benim atımdan yeni çıkmıştı evet muhtemelen ama açıkçası artık değil Bir

I I would like to think that I'm of sort of posh stock yes

tür havalı stok olduğumu düşünmek isterim evet

royalty okay actually do you remember when we went out once somebody we went

telif hakkı tamam aslında ne zaman yaptığımızı hatırlıyor musun Bir zamanlar

out to a museum once a living museum the Black Country Museum in the Black

bir müzeye gittik, bir zamanlar yaşayan bir müzeye,

Country Inn near Dudley in the Midlands and it's a museum where of the the

Midlands'ta Dudley yakınlarındaki Black Country Inn'deki Black Country Inn'deki Black Country Müzesi ve

old-time sort of what the Black Country the Industrial Revolution all that sort

Black Country, Sanayi Devrimi gibi eski zamanların olduğu bir müze. bir tür

of thing and you go there and there are people dressed up in old clothes yes in

şey ve oraya gidiyorsunuz ve eski kıyafetler giymiş insanlar var evet

costume in costumes and we went in to look at one and somebody thought I was

kostümler içinde kostümler ve birine bakmak için içeri girdik ve biri benim

Prince Edward I said oh it's Prince Edward yes do you remember that you do I

Prens Edward olduğumu sandı dedim Ah bu Prens Edward evet hatırladığını hatırlıyor musun ben

don't remember that at all well I do I've always remembered it because people

bunu pek iyi hatırlamıyorum, bunu hep hatırladım çünkü insanlar

think I look like royalty you see mr. Duncan and I'm often mistaken for a

benim asilzade gibi göründüğümü düşünüyor, bakın bayım. Duncan ve ben genellikle

member of the royal family yes you do have many similarities my eyes are close

kraliyet ailesinin bir üyesi sanılıyoruz evet pek çok benzerliğiniz var benim gözlerim

together and theirs are as well I think that's what gives it away and the hair

birbirine yakın ve onlarınki de öyle bence bunu ele veren bu ve saç

loss the hair loss of course yeah can you believe that Prince Harry Prince

dökülmesi saç dökülmesi tabii ki evet inanabiliyor musunuz Prens Harry Prens

Harry is now losing his hair so Prince William has lost his hair and now Prince

Harry artık saçlarını kaybediyor, bu yüzden Prens William saçlarını kaybetti ve

Harry apparently is starting to lose his hair as well so I thought I'd throw that

görünüşe göre Prens Harry de saçlarını kaybetmeye başlıyor, bu yüzden onu ekleyeyim dedim

in isn't that important I don't know why yes of course it's important please

o kadar da önemli değil neden bilmiyorum evet tabii ki önemli lütfen

you're secretly pleased because you want them to lose their hair like you have

gizliden gizliye memnunsun çünkü onların da senin gibi saçlarının dökülmesini istiyorsun ama

yet you want them all to go bald and ugly and well and and all it's important

hepsinin kel, çirkin ve sağlıklı olmasını istiyorsun ve tüm önemli olan

because Prince William is the heir to the throne sothey no heir to the throne

çünkü Prens William tahtın varisi, yani onlar hayır tahtın varisi

yes he's we could describe him as the ball

evet o onu

old to the Fred thrown it's not easy to say that I think no air to the threat

Fred'in attığı eski top olarak tanımlayabiliriz tehdit havası olmaması

that's better yes that was my joke by the way I've got

daha iyi olduğunu söylemek kolay değil evet bu benim şakamdı bu arada

lots of words today mr. Duncan associated with fashion and clothes

bugün bir sürü sözüm var bayım . Duncan moda ve kıyafetlerle ilişkilendiriliyor

really yes just I just I could've I could've done twice as many there were

gerçekten evet sadece ben sadece yapabilirdim iki katını yapabilirdim o kadar

so many I've got a whole pile of them down here so I can't wait to talk to you

çok vardı ki burada bir yığın dolusu var bu yüzden seninle konuşmak için sabırsızlanıyorum

Old English style that's right yes mr. Steve has old English style and mr.

Eski İngilizce tarz bu doğru evet bayım Steve'in eski İngiliz tarzı var ve mr.

Steve looks very elegant so it would appear that people like liked you more

Steve çok zarif görünüyor, bu yüzden insanlar sizi benden daha çok beğenmiş gibi görünüyor,

than me so they like the traditional appearance of mr. Steve rather than my

bu yüzden Bay'ın geleneksel görünümünü beğeniyorlar. Steve benim

my rather modern appearance so they like yours so maybe the next time we go out

oldukça modern görünüşümden daha çok seninkini seviyorlar yani belki bir dahaki sefere

into town maybe you could dress like that oh well I'd see what response we

şehre gittiğimizde belki böyle giyinebilirsin

get they will think that you are the local landowner maybe I get free meals I

bedava yemek

think so so that's the live chat we are going to take a quick look at some

sanırım bu yüzden canlı sohbet bu, daha önce de bahsettiğim gibi, yaklaşık yıllar önce olan bazı modalara hızlıca bir göz atacağız bay

fashion that was around many years ago so as I mentioned earlier mr. Steve and

. Steve ve

myself we both grew up in the 1970s 1980s and we remember that period of

ben ikimiz de 1970'lerde 1980'lerde büyüdük ve o

time very vividly fondly but do you remember the types of fashion that were

dönemi çok canlı bir şekilde sevgiyle hatırlıyoruz ama özellikle 1970'lerde olan moda türlerini hatırlıyor musunuz,

around especially during the 1970s I do now between you and me now this is just

şimdi sizinle benim aramda yapıyorum şimdi bu sadece

my own opinion but I think that fashion nowadays is very dull and everything

kendi görüşüm ama bence bugünlerde moda çok sıkıcı ve her şey

there's there's no color there's no style everything is very dull there

var renk yok stil yok her şey çok sıkıcı modern moda söz konusu

seems to be no imagination when it comes to modern fashion but if you go back to

olduğunda hayal gücü yok gibi görünüyor ama 1970'lere geri dönerseniz

the 1970s well let's take a look at the 1970s take a look at this Steve

1970'lere bir göz atalım şu Steve'e bir bak

there's the 1970s look at all of those amazing clothes laid trousers flares so

1970'ler var o harika kıyafetlerin hepsine bak pantalonlar bol bol yani

trousers that are very wide you also had Punk so people would dress in

çok geniş pantolonlar da punk vardı yani insanlar giyinirdi

they would put pieces of metal through their noses and they would have bright

burunlarından metal parçaları geçirirlerdi ve parlak

red or maybe bright orange hair and of course that particular style of hair you

kırmızı ya da belki parlak turuncu saçlar ve tabii ki

can see on the screen now is called a Mohican and then you have the suave suit

şu anda ekranda gördüğünüz o özel saç stiline Mohikan deniyor ve o zaman hoş bir takım elbiseniz var

isn't that isn't it I met I love that suit by the way that that looks like the

değil mi?

type of suit that they would wear in the stylistics yes a pop group that's right

stilistikte giyecekleri takım elbise türü gibi evet, stilistik olarak adlandırılan bir pop grubu,

called the stylistics very sort of trendy back in the 70s he used to be

70'lerde çok modaydı, yetmişlerde

very distinct fashions in the seventies and in the eighties as well in the

ve seksenlerde ve

eighties it was great big wide shoulder pads and high-waisted trousers yes we're

seksenlerde çok farklı modaydı. harika, geniş, geniş omuz vatkaları ve yüksek belli pantolonlar, evet,

talking about the 7 to 17 well of the remark what I'm what I'm saying is I was

7'den 17'ye kadar olan sözlerden bahsediyoruz, demek istediğim şu ki,

agreeing with you that now there isn't really you couldn't pinpoint any

şimdi gerçekten yapamayacağınız konusunda size katılıyorum.

particular fashion no it's just a bit of everything yes everything is fashion now

belirli bir modayı kesin olarak belirleyin hayır her şeyden biraz var evet şimdi her şey moda oysa

whereas in the seventies it was very specific

yetmişlerde çok özeldi

yes but what what is new fashion now is very dull and dismal there's no colour

evet ama şimdi yeni olan moda çok sıkıcı ve kasvetli

if you go into a shop now to buy clothing it's all the same colour gray

artık kıyafet almak için bir dükkana gittiğinizde renk yok hepsi aynı renk gri gri

gray and black and there's nothing is nothing there's nothing to wear although

ve siyah ve hiçbir şey yok hiçbir şey giyecek hiçbir şey yok

having said that I'm wearing gray and black grays and blacks it's the same

gri ve siyah giydiğimi söylememe rağmen griler ve siyahlar

with cars have you noticed particularly German cars that people buy houses

arabalarla aynı özellikle Alman arabaları insanların ev satın aldığını fark ettiniz mi

particularly houses and Mercedes they're always there always some shade of silver

özellikle ev ve Mercedes her zaman

somewhere between silver and black and there's about 20 shades in between they

gümüş ve siyah arasında bir yerde bir miktar gümüş tonu vardır ve arada yaklaşık 20 ton vardır,

often joke about how does color color if you look up that the colors of Audi cars

Audi arabalarının renklerine bakarsanız

there's probably one red one a white one one blue one and then about 20 shades of

muhtemelen bir kırmızı ve beyaz bir renk vardır. mavi bir ve sonra

somewhere between silver and black yes so that is the fashion so that's the

gümüş ve siyah arasında bir yerde yaklaşık 20 ton evet yani moda bu yani

other thing I remember about the seventies so when you think about things

yetmişler hakkında hatırladığım diğer şey bu yüzden

like cars cars were all sorts of different colors you had red cars yellow

arabalar gibi şeyleri düşündüğünüzde arabalar her türden farklı renkteydi, kırmızı arabalarınız vardı sarı

cars orange cars yes green cars you never see green cars actually green is

arabalar turuncu arabalar evet yeşil arabalar yeşil arabaları hiç görmezsiniz aslında yeşil geri geliyor

coming back Oh Ike I mean is coming back it used to be seen as very unlucky

Oh Ike yani geri geliyor eskiden çok şanssız olarak görülürdü

but now if you if you buy a car that isn't some shade of gray people think

ama şimdi grinin bir tonu olmayan bir araba alırsanız insanlar

that you're not sophisticated see that color particularly in a car has become a

şöyle düşünür Sofistike değilsin özellikle arabadaki rengin sofistike olduğunun bir işareti haline geldiğini gör

sign of sophistication oh I'm better than you Oh fancy buying a a red car Oh

oh ben senden daha iyiyim Ah kırmızı bir araba almayı hayal et Oh

No you've got to have a shade of gray in a car to be sophisticated okay black

Hayır Sofistike olmak için bir arabada grinin bir tonu olmalı tamam mı siyah

with and people always have black seats now

ve insanların her zaman siyah koltukları var artık

I mean all that there's nothing worse in a car than black leather seats they're

demek istediğim, bir arabada siyah deri koltuklardan daha kötü bir şey yoktur,

hot they're dull and but people think if you have a you know like a tan leather

sıcaktırlar, donukturlar ve ama insanlar bildiğiniz bir ten rengi deri

or or a beige leather in a car they think you're old-fashioned yeah I have

veya bej deri gibi olduğunu düşünürler. arabada eski kafalı olduğunu düşünüyorlar evet neden

no idea what you're talking about I want a cars already I don't know how we got

bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok zaten araba istiyorum araba konusuna nasıl geldik bilmiyorum

onto the subject of cars I'm talking about clothings from the so let's have

another look at this well there's another fashion you see because black

buna bir kez daha bakın, gördüğünüz başka bir moda var çünkü

men in the 70s always had an afro hairstyle

70'lerde siyah erkeklerin her zaman afro bir saç modeli vardı

oh yes the big the big hair the big hair where is now you never see that

oh evet, büyük, büyük saç, büyük saç nerede şimdi hiç görmüyorsunuz, neredeyse

virtually all black people now cut their hair very short with us but the mend

tüm siyah insanlar artık saçlarını çok kısa kestiriyor. biz ama yine de düzelir

anyway but once again but once again that's changing because I've noticed

ama bir kez daha ama bir kez daha bu değişiyor çünkü

that big hair among black people is is actually coming back it so you well yes

siyah insanlar arasındaki büyük saçların aslında geri geldiğini fark ettim, bu yüzden iyisin evet az önce

I've just said that that's why I just said oh I'm just I just said that

söyledim bu yüzden dedim ki oh ben sadece Sadece o

sentence you see that's why I said it all I'm saying is it you know especially

cümleyi söyledim, işte bu yüzden söyledim, tüm söylediğim, özellikle

young young black kids that they're having that afro again so the big the

genç siyahi çocukların tekrar o afroya sahip olduklarını biliyorsun, bu yüzden büyük,

big hair is coming back right okay I'm just jealous because I haven't got much

büyük saçlar geri geliyor, tamam mı, sadece kıskanıyorum çünkü artık fazla saçım yok

hair anymore here's another one let's have a look at

işte bir tane daha hadi

this picture now oh my goodness Steve Steve oh yes I think this is pretty

bu resme bir bakalım şimdi aman tanrım Steve Steve oh evet bence bu tarzların

pretty good evidence of just how bad the style could be and men always had

ne kadar kötü olabileceğinin ve erkeklerin her zaman

mustaches in the 70s didn't they that was quite common well they have them now

bıyıklarının olduğunu gösteren oldukça iyi bir kanıt. 70'ler değil miydi o çok yaygındı şimdi onlarda var ama

but yes but I'm saying not so much now in the 70s a moustache was very common

evet ama diyorum ki artık o kadar da değil 70'lerde bıyık çok yaygındı

yes mustaches and especially beards are very popular now but you can see I think

evet bıyık ve özellikle sakal şimdi çok revaçta ama bence

the fashion in the 70s was everything that was worn a

moda 70'lerde giyilen her şeydi ve

the waist was tight and everything below the waist was very loose yes and baggy

bel dardı ve belin altındaki her şey çok boldu, evet ve boldu,

so I think that would probably be the best way of describing 70s fashion so

bu yüzden muhtemelen 70'lerin modasını tanımlamanın en iyi yolu bu olurdu, bu yüzden

everything was tight above the waist and then below the waist everything was very

her şey belin üstünde ve ardından belin altında sıkıydı. her şey çok

loose you can see the trousers there they are very loose trousers my mother

boldu pantolonları görebilirsiniz orada çok bol pantolonlar annem

bought me a pair of flared trousers flared jeans and they were incredibly

bana bir çift bol paça pantolon aldı ve inanılmaz derecede can sıkıcıydı,

annoying which is presumably why they haven't really come back into fashion

muhtemelen bu yüzden gerçekten modaya geri dönmediler

because when you've got all that material around your ankle it's very

çünkü siz varken ayak bileğinizin etrafındaki tüm o malzemeler çok

noisy when you're walking it flaps around and if it gets wet it's

gürültülü, yürürken çok gürültülü, etrafta uçuşuyor ve ıslanırsa

horrendous so the so the trousers would come down and then they would go out

korkunç, bu yüzden pantolonlar aşağı iniyor ve sonra dışarı çıkıyorlardı,

they would tape out they would and they were really wide I used to have a pair

bantlanacaklardı ve gerçekten genişlerdi ben

of Flair's many years before we met and they were so wide they were really white

biz tanışmadan yıllar önce bir çift Flair vardı ve o kadar genişlerdi ki gerçekten beyazdılar, altları

they must have been about 20 inches at the bottom and they would just flap in

yaklaşık 20 inç olmalı ve rüzgarda kanat çırpıyorlardı,

the wind it's truing so we'll have a look at

bu doğru, bu yüzden işaret fişeklerine bir göz atacağız

flares in a moment but first of all here's another one is something you

birazdan ama ilk olarak burada bir tane daha var

might recognize Steve a poncho a poncho and things that were knitted so things

Steve bir panço panço ve örülmüş şeyler yani

that were knitted using wool so you can see there is a jumper on the right and

yün kullanılarak örülmüş şeyler yani sağda bir süveter var ve

on the left you can see something called a poncho and of course Poncho's are a

solda da görebilirsiniz panço denen bir şey ve tabii ki pançolar

type of clothing that mr. Steve is very familiar with

bayların giydiği bir giyim türüdür. Steve size çok aşinadır,

you know what I think Steve would make a brilliant model

bence Steve harika bir model olur bugün

it's a Sunday it's a fun day it's time to improve your English if you are

bir pazar eğlenceli bir gün İngilizcenizi geliştirme zamanı eğer İngilizcenizi

improving your English maybe you are having difficulty reading or maybe

geliştiriyorsanız belki okumakta veya belki

listening or maybe speaking I hope these lessons and these live streams will help

dinlemekte veya belki konuşmakta zorluk çekiyorsunuzdur umarım bunlar dersler ve bu canlı yayınlar size yardımcı olacaktır

you here we go mr. Steve you have some words to give us soon I thought you

işte başlıyoruz bayım. Steve, yakında bize söyleyecek bazı sözlerin var,

meant now but you can put them on the table that's okay I was ready to go then

şimdi demek istediğini sandım ama onları masaya koyabilirsin sorun değil, gitmeye hazırdım, sonra

have a quick look at the live chat show without what you're moving up to we will

canlı sohbet programına, ilerlediğin şey olmadan hızlıca bir göz atacağız.

have another look at the live chat because I'm always interested to see

canlı sohbete bir kez daha göz atın çünkü dürüst olmak gerekirse canlı sohbette neler olup bittiğini görmek her zaman ilgimi çeker, o yüzden

what's happening on the live chat to be honest so there we go

işte başlıyoruz,

so what do you think Steve look at that lots of lovely comments the rain poncho

ne düşünüyorsunuz Steve o bir sürü güzel yoruma bakıyor yağmur panço

video yes we just did that very quickly didn't we off the cuff that's it ah

videosu evet biz bunu çok iyi yaptık çabuk manşeti çıkarmadık işte bu kadar ah

there we go off the cuff I've got it I've got a phrase off the cuff to show

işte manşetten çıkıyoruz anladım daha sonra göstermek için manşetten bir cümle aldım

later okay what what to do with what to do with words connected with clothing

tamam ne ile ne yapmalı giyim ile ilgili kelimelerle ne yapmalı

clothes yes the cuff that's what we're talking about today words to do with

evet manşet bugün bahsettiğimiz şey bu, kıyafetlerle ilgili kelimeler

clothes clothing things that you wear and apparently there are quite a lot of

giydiğiniz şeyler ve görünüşe göre oldukça fazla var,

them there are more than you would think there are many words to do with clothing

düşündüğünüzden daha fazla var, kıyafetle ilgili birçok kelime var

yes ooh cat cars from the 70s yes I love cars from the 70s as well because they

evet ooh kedi arabaları 70'ler evet 70'lerin arabalarını da seviyorum çünkü daha yeni

just had there was such a variety of shapes cars now of I think they're much

vardılar o kadar çeşitli şekiller vardı ki şimdilerde arabaların çok

more bore that they've got the styling of a car now have you noticed and you've

daha sıkıcı olduğunu düşünüyorum artık bir araba stiline sahipler artık fark ettiniz mi ve gördünüz mü?

often commented on this that they're just the most bizarre styling that

sık sık bunun hakkında yorum yaptılar, sadece en tuhaf tarzlar,

someone in modern cars some of them are quite ugly just these bizarre angles and

modern arabalardaki birileri, bazıları oldukça çirkin, sadece bu tuhaf açılar ve

and there's one particular car now what's it called I don't know it's a

ve şimdi belirli bir araba var, adı ne, bilmiyorum, bu bir

Nissan like it's like an S it's like a sort of a small SUV okay and it's it's

Nissan, sanki bir S bu bir tür küçük SUV gibi tamam ve

got to be the the Nissan Juke that's it oh that's right hey but don't some

Nissan Juke olmalı bu kadar oh bu doğru hey ama bazı

people call it the Nissan joke well that's what I called it in word once on

insanlar buna Nissan şakası demiyor mu bir zamanlar kelimede öyle dedim

and because it was the most bizarre looking car I mean it certainly stands

ve çünkü en tuhaf görünen arabaydı demek istediğim kesinlikle

out I'm not gonna criticize it because probably somebody's got one burlock how

göze çarpıyor onu eleştirmeyeceğim çünkü muhtemelen birinin bir burlock'u var

burl up on the live chat says my parents had a Citroen 2cv in the 1970s well they

canlı sohbette ne kadar patlak veriyor ailemin 1970'lerde Citroen 2cv'si olduğunu söylüyor,

were very popular cars for people who were sort of anti-establishment

insanlar için çok popüler arabalardı bunlar bir tür düzen karşıtı

eco-warriors very cheap form of reliable form of transport but if you drove a 2cv

eko-savaşçılardı, çok ucuz güvenilir ulaşım biçimiydi, ancak İngiltere'de 2cv kullanırsanız,

in England then you people would think you were a bit of a sort of eco warrior

o zaman insanlar bir tür eko savaşçı

yes that sort of person you were you sort of war you probably a bit of a you

olduğunuzu düşünürdünüz, evet bu tür bir insandınız. savaşın içinde muhtemelen biraz

wanted to get about but you didn't want the excess of a big car polluting the

uğraşmak istediniz ama gezegeni kirleten büyük bir arabanın fazlasını istemediniz, bu yüzden

planet so you would drive a 2cv because that was showing that you were sort of

2cv kullanırdınız çünkü bu sizin

more of a caring person more environmentally aware friend

daha çevreci bir insan olduğunuzu gösteriyordu. farkında arkadaş

some people would said that it looked like a pram that was turned upside down

bazı insanlar bunun ters çevrilmiş bir çocuk arabasına

or a snail yes I think they're bringing them back I think they're going to yes I

veya bir salyangoz gibi göründüğünü söylerlerdi evet sanırım onları geri getiriyorlar sanırım evet yapacaklarını

thought they stopped making them because they were dangerous well they were there

sanıyordum çünkü tehlikeli oldukları için yapmayı bırakmışlardı. oradaydılar

but they were actually yet they were actually produced obviously by Citroen I

ama aslında yine de açıkça Citroen tarafından üretildiler, bence

think back in the 1940s or something like that so that they were they got

1940'larda ya da onun gibi bir şey, bu yüzden tarlalardan

this an amazing ability to just go through fields they've got this amazing

geçmek için inanılmaz bir yeteneğe sahiplerdi, tekerleklerin bu inanılmaz

articulation of the wheels so that they could go over lumps and bumps in the

eklemine sahipler, böylece bu arada moderatörlerin nerede olduğu Fransa'daki alanlardaki topaklar ve tümseklerin üzerinden geçebilirler

fields in France where where were the moderators by the way because we've got

çünkü

somebody spamming and the moderators aren't even getting rid of them so right

spam yapan birileri var ve moderatörler onlardan kurtulamıyor bile, bu yüzden

there's a there's somebody spamming there can you see on the screen there

orada spam yapan biri var, görebiliyor musunuz? oradaki ekranda

they are spamming are they so yes well yes yes that's because I just said so

spam gönderiyorlar çok mu evet pekala evet evet çünkü az önce spam gönderiyorlar dediğim için

they're spamming that's it you see you see there it is you see this spam that's

orada görüyorsunuz işte bu spamı görüyorsunuz işte

what spam looks like Steve sexy Zaher Zaher Yarra yes I think it's a lady who

spam Steve seksi Zaher Zaher Yarra evet bence bu

wants to look at her naked body right okay but we're not going to no

çıplak vücuduna bakmak isteyen bir bayan tamam tamam ama

interested love sorry so yeah you are definitely barking up

ilgilenmeyeceğiz aşk üzgünüm yani evet kesinlikle

the wrong tree definitely I live in oh sorry about that

yanlış ağaca havlıyorsun kesinlikle içinde yaşıyorum oh o için üzgünüm

sue cat says I live in córdoba córdoba córdoba in

dava kedi córdoba'da yaşıyorum córdoba córdoba diyor

Argentina probably roll the are very mr. Duncan Oh dog but that's it the spam has

Arjantin'de muhtemelen rulo çok bay vardır. Duncan Ah köpek ama bu kadar spam

gone now Oh as gastic I think I think my

şimdi gitti Oh as gastic Sanırım

moderators have fallen asleep sue cats retracted a message what was she saying

moderatörlerim uykuya daldı dava kedileri bir mesajı geri çekti ne diyordu

was it rude where Oh what did you say sue cat yes exactly

nerede kabaydı Oh ne dedin dava kedi evet tam olarak

what did you say I want to know now Thank You Pedro Thank You Federico for

ne dedin ben şimdi bilmek istiyorum Teşekkürler Pedro Federico'ya

doing that quick off the mark sue cats got a got a metal gray cut car

bu kadar hızlı yaptığın için teşekkürler dava kedilerinin metal gri bir arabası var

never mind okay what am I gonna get these some of

boş ver tamam ne yapacağım

these words as mr. doe I wasn't sure where that was going then Trabant yes a

Bay olarak bu sözlerden bazılarını alacağım. doe bunun nereye gittiğinden emin değildim o zaman Trabant evet bir

Trabant oh go back up mr. Duncan oh here we go

Trabant oh geri dön bayım. Duncan oh işte

stop Carrodus Trabant isn't that I think that's a Russian car isn't it a Trabant

duracağız Carrodus Trabant Rus arabası değil mi Trabant

I don't think it's a Russian car please correct me you are the car person not me

Rus arabası olduğunu düşünmüyorum lütfen beni düzeltin araba kişisi sizsiniz ben değil

I think it's a famous sort of Russian car I think Oh No yes no no it's a sort

Sanırım bu ünlü bir tür Rus arabası bence Oh Hayır evet hayır hayır bu bir tür

I think it's it a three-wheeled car it's just sort of quite a basic car is it

Bence bu üç tekerlekli bir araba bu oldukça basit bir

you're the car expert maybe it's not Russian okay then

araba araba uzmanı sizsiniz belki Rus değil tamam o zaman

but where's Cara desk from but yes I do remember the trip and it looks like a

ama Cara masası nereden ama evet Geziyi hatırlıyorum ve bir

sort of a blob sure it had three wheels yes okay then a Trabant so where was the

tür damla gibi görünüyor kesinlikle üç tekerleği vardı evet tamam o zaman bir Trabant yani

Trabant made I don't know I can't remember no not you I'm not I'm not

Trabant nerede yapıldı bilmiyorum hatırlayamıyorum hayır sen değil ben değilim size

broadcasting my live stream to you I'm broadcasting to the world there I'm

canlı yayınımı yayınlamıyorum orada dünyaya yayın yapıyorum

asking the world to let us know oh I can't believe I'm still having to

dünya bize haber versin diyorum ah inanamıyorum hala

describe and explain these things anyway Trabant was produced in Germany Oh

bunları anlatmak ve anlatmak zorunda kalıyorum Trabant Almanya'da yapılmıştı Ah

Germany so you were kind of near I wasn't here by about a thousand and a

Almanya yani sen biraz yakındın ben yaklaşık bin

half miles VW Beetle wasn't that it wasn't the Hitler car yes well it's true

buçuk mil kadar burada değildim VW Beetle, Hitler arabası değildi değil mi evet doğru evet

yes the the VW Beetle was actually designed by Adolf Hitler that's amazing

VW Beetle aslında Adolf Hitler tarafından tasarlandı

that's incredible but then you have to also be careful Steve because his

bu inanılmaz inanılmaz ama aynı zamanda dikkatli olmalısın Steve çünkü en

favorite car was the Mercedes true he Hitler

sevdiği araba Mercedes'ti doğru o Hitler onun

his Mercedes they are nice cars he have to be careful he was right about that

Mercedes'i onlar güzel arabalar o konuda haklıydı

okay Steve said that not me yeah we won't say that we were cut off

tamam Steve dedi ki ben değil evet biz demeyeceğiz

all I can say is Hitler was wrong about everything

tüm söyleyebileceğim, Hitler'in

apart from Mercedes which were a good cars major that's probably the only car

Mercedes dışında her şey hakkında yanıldığıydı ki o zamanlar Almanya'da yapılan muhtemelen tek otomobildi.

that was being made in Germany at the time

East Germany that's right East Germany okay that's good that's right

Doğu Almanya bu doğru Doğu Almanya tamam bu iyi bu doğru evet

yes you say you say that as if you knew all along I think it was it was a

diyorsunuz sanki başından beri biliyormuşsun gibi

strange-looking car I'm sure it was three wheels I might be wrong

Garip görünümlü bir araba olduğunu düşünüyorum Üç tekerlekli olduğundan eminim yanılıyor olabilirim tamam o

okay then behind the Iron Curtain exactly

zaman Demir Perdenin arkasında kesinlikle tamam

okay anything else Nicolai we live your lessons teachers more than you can

başka bir şey Nicolai biz senin derslerini hocalardan daha çok yaşarız tahmin edebilirsiniz

imagine oh thank you muhammad al hem re oh

oh teşekkür ederim muhammad al hem re oh

that's very kind of you I've been watching your lessons for three years

çok naziksiniz üç yıldır derslerinizi izliyorum çok

thank you very much as lovely so yes the the Trabant I do

teşekkür ederim çok güzel yani evet Trabant yapıyorum

i-i've heard of it yes but i-i've never seen I couldn't imagine what it looked

i-duydum evet ama ben -hiç görmedim neye benzediğini hayal bile edemedim

like or what it looks like I don't know I don't Aska says are you far away from

bilmiyorum bilmiyorum aska lancaster'dan çok mu uzaktasın diyor evet

Lancaster yes we are yes we are a very long way from Lancaster and I would say

biz evet lancaster'dan çok uzaktayız ve

three or four hours drive at least yes a long way couple hundred miles probably

En az üç ya da dört saatlik sürüş diyebilirim evet uzun bir yol birkaç yüz mil muhtemelen evet hayır

yes no it's about 200 miles away today so we are we are over towards Wales if

bugün yaklaşık 200 mil uzakta bu yüzden Galler'e doğru gidiyoruz Birleşik

you know where Wales is in the UK you will know where we are we are not far

Krallık'ta Galler'in nerede olduğunu biliyorsanız nerede olduğumuzu bileceksiniz biz

away from Wales pedro's asking if Julie's going to send us a video oh okay

Galler'den çok uzakta değiller Pedro Julie'nin bize bir video gönderip göndermeyeceğini soruyor oh tamam

nice Julie G Pedro's pret Pedro is asking will you send a video in the next

güzel Julie G Pedro'nun sevgilisi Pedro bir sonraki derste bir video gönderir misin diye soruyor

class oh okay then sue Kat says I retracted my message it

oh tamam o zaman dava Kat mesajımı geri çektim

was bad writing oh I see that's okay then though you were swearing at us

yazı kötüydü diyor oh Anladım tamam o zaman bize küfretmiş olsan da

don't worry about that so we have to say córdoba córdoba accent

bunun için endişelenme bu yüzden ilk hecede córdoba córdoba aksanı söylemeliyiz oh

the the the first syllable oh but but quois like cone so its co-kura Cordoba

ama koni gibi quois bu yüzden co-kura Cordoba

no I think she's saying you you accent it like in cone oh I see yeah I think so

hayır sanırım sana diyor aksan koni gibi oh anlıyorum evet bence öyle

yes córdoba córdoba dope could alert all

evet córdoba córdoba dope duymak istediğimiz herkesi uyarabilir

where we want to hear it we want to hear it said if you want to hear Supercat

bunu söylediğini duymak istiyoruz Supercat'in söylediğini duymak istiyorsanız yaptığımız

saying it I'm sure all of the things we've done so far have sounded nothing

her şeyden eminim şimdiye kadar hiçbir şey söylenmesi

like the way it's supposed to be pronounced the Trabant was made of

gerektiği gibi gelmedi Trabant kartondan yapılmıştı

cardboard was it probably very fashionable would these were fashionable

muhtemelen çok modaydı bunlar modaya uygun

cars rather 2cv it was a fashionable car the beetle was a fashionable car I don't

arabalardı daha çok 2cv modaya uygun bir arabaydı böcek modaya uygun bir arabaydı

remember the Trabant yes I don't think it was really sold in this country oh I

Trabant'ı hatırlamıyorum evet Bu ülkede gerçekten satıldığını sanmıyorum oh

think you just said it was fashionable well well it was it was talked about a

sanırım az önce moda olduğunu söyledin, alternatif görüşlere

lot sort of a car that old people with alternative views would buy alternative

sahip yaşlıların alacağı bir araba türünden çok konuşuldu, evet

you yeah not mainstream people do you do you mean hippies yes I think so but

ana akım insanların değil senin alternatifini satın alacaktı hippileri mi kastediyorsunuz evet öyle düşünüyorum ama

certainly the 2cv hippies brought 2cv I got the feeling you were avoiding that

kesinlikle 2cv hippiler 2cv getirdiler bu kelimeden kaçındığınız hissine kapıldım

word well I had a friend in cotton in college okay and she was a bit of a

pekala üniversitede pamukta bir arkadaşım vardı tamam ve o biraz

hippie so I mean I was as well we didn't follow traditional ways of thinking so

hippiydi yani ben de öyleydim geleneksel düşünce tarzlarını takip etmedik, bu yüzden

she had a beetle Volkswagen Beetle nearly poisoned her to death actually

bir böceği vardı Volkswagen Beetle onu neredeyse zehirleyerek öldürüyordu

because there bizarrely enough the heating in in Volkswagen Beetles used to

çünkü Volkswagen Beetles'ta yeterince tuhaf bir şekilde ısıtma vardı, eskiden

runt used to come off the exhaust pipe can you believe it sounds sensible if

egzoz borusundan çıkıyordu.

you've got a hole in your exhaust pipe yeah car filled with exhaust fumes they

Egzoz borunuzda bir delik var evet araba egzoz gazlarıyla dolu onu

stopped that at some boring find that let's let's slow down a bit because

durdurdular sıkıcı bir yerde hadi biraz yavaşlayalım çünkü

we're running out of time yes I'm just about to say something

zamanımız azalıyor evet tam da bir şey söylemek üzereyim

vadym says what is your accent mr. Duncan it's English I'm English we're in

vadym ne diyor aksanınız bayım Duncan İngilizce Ben İngilizim İngiltere'deyiz o

England it whereabouts well probably England English it's English they know

nerede muhtemelen İngiltere İngilizcesi İngilizce olduğunu biliyorlar İngilizce olduğunu kastetmiyorum

it's English I don't mean well it's staff Audion isn't it well yes yes but

Audion iyi değil mi evet evet ama

it's yesterday yes but it's it's just English that's what I'm think they want

dün evet ama bu sadece İngilizce

to know if it's British or American you're saying that's what I think that

İngiliz mi yoksa Amerikalı mı olduğunu bilmek istediklerini düşünüyorum,

people would know whether they know you'll be surprised you will be

insanların bilseler de bunu bileceklerini söylüyorsun, şaşıracaksın, şaşıracaksın,

surprised I still get lots of messages from people

hala insanlardan bay diyen birçok mesaj alıyorum

saying mr. Duncan are you American or British

. Duncan siz Amerikalı veya İngiliz misiniz

so yes it's never assume anything and they never assume anything when it comes

yani evet bu asla bir şey varsaymaz ve iş öğretmeye geldiğinde asla hiçbir şey varsaymazlar, bu yüzden

to teaching so we have oh I see wouldn't it be great

oh anladım,

to create an online community on whatsapp well lots of people have done

whatsapp'ta çevrimiçi bir topluluk oluşturmak harika olmaz mıydı, pek çok insan

that in the past but they they normally disappear after time so lots of people

bunu yaptı. geçmiş ama normalde bir süre sonra kayboluyorlar, bu yüzden birçok insan

are enthusiastic at first and then slowly they fade away that's it run sack

ilk başta hevesli ve sonra yavaş yavaş kayboluyorlar, bu kadar teşekkür

thank you yes British accent so very well thank

ederim evet İngiliz aksanı çok iyi teşekkür

you Javed now Steve just mentioned that he

ederim Javed şimdi Steve

likes alternative things I'm going to show you something now which is pretty

alternatif şeyleri sevdiğinden bahsetti ben gidiyorum şimdi size oldukça rahatsız edici bir şey göstermek için

disturbing disturbing just to show you how alternative Steve is could you tell

rahatsız edici sadece size Steve'in ne kadar alternatif olduğunu göstermek için

us something about this photograph Steve and that photograph that even a little

bize bu fotoğraf Steve hakkında bir şeyler söyleyebilir misiniz ve o fotoğraf biraz da olsa tamam o ben

okay that's not me that's not me mr. Duncan that's not me at all here is a

değilim bu ben değilim bay. Duncan bu ben değilim, bu

photograph of mr. Steve dressed as a lady I was asked to do it it was a party

Mr. Steve bir hanımefendi gibi giyinmişti benden bunu yapmam istendi,

we were going to a party and I was it was a party where the men were supposed

bir partiye gidiyorduk ve ben de erkeklerin

to dress up as women and I did it under great protest

kadın kılığına girmesi gereken bir partiydim ve bunu büyük bir protestoyla yaptım,

it was incredibly it was incredible actually was very enjoyable mr. Duncan

inanılmazdı inanılmaz aslında çok keyifliydi baylar Duncan,

don't I look absolutely beautiful oh I look beautiful mr. Duncan so there there

kesinlikle güzel görünmüyor muyum, oh, çok güzel görünüyorum Bay. Duncan yani orada

is this is actually mr. Steve way back in the early 1990s dressed as a woman

bu aslında bay. Steve 1990'ların başında kadın kılığında

now we did promise this a couple of weeks ago we did say a couple of weeks

şimdi bunun sözünü birkaç hafta önce vermiştik birkaç hafta

ago that we were going to show mr. Steve as a lady so there is mr. Steve as a

önce Bay'a göstereceğimizi söylemiştik. Bir hanımefendi olarak Steve yani bay var. Bir kadın olarak Steve

woman and I must admit you do look quite you look really convincing oh it's such

ve itiraf etmeliyim ki oldukça güzel görünüyorsun gerçekten inandırıcı görünüyorsun oh bu çok

beauty so there is Steve let's just see how close we can get before the camera

güzel yani Steve var hadi kamera kırılmadan önce ne kadar yaklaşabileceğimize bir

breaks oh dear God I still can't believe that's you you know we went to this

bakalım aman tanrım hala inanamıyorum o sensin biliyorsun biz bu

party didn't we yes you keep saying that and I actually drove there like that

partiye gittik değil mi evet sen bunu söyleyip duruyorsun ve ben aslında oraya o şekilde sürdüm

Steve drove his car and we got stopped by the police dressed like that so I

Steve arabasını sürdü ve böyle giyinmiş polis tarafından durdurulduk bu yüzden

have a only we might be losing lots of viewers

tek bildiğim şu an çok sayıda izleyici kaybediyor olabiliriz

now yes lots of people are clicking away you

evet çok insanlar tıklıyor

wanna have a look at another one here's another one this is one of Steve looking

başka bir tane daha bakmak istiyorsun işte bir tane daha bu Steve'in

very smart so we just saw Steve there Steve that honestly I'm not joking that

çok zeki görünüyor bu yüzden az önce Steve'i orada gördük Steve dürüst olmak gerekirse şaka yapmıyorum

is actually mr. Steven yeah jokey I lucky I haven't got barely changed into

bu aslında bay. Steven evet şakacı Şanslıyım ki zar zor değişmedim o

then mr. Duncan so you can see that there is a slight let's just do a

zaman Mr. Duncan, böylece hafif bir fark olduğunu görebilirsin, hadi

comparison there so we have Steve dressed very smartly and also as a woman

orada bir karşılaştırma yapalım, bu yüzden Steve'i çok şık giydirdik ve ayrıca bir kadın olarak

how old was I in that picture I must admit I think I was digital in my mid to

o resimde kaç yaşındaydım, itiraf etmeliyim ki dijitalken yirmili

late twenties when I've got that dinner jacket on there yes it was actually not

yaşlarımın ortalarındaydım. Üzerimde o gece ceketi var evet aslında çok

long after I think it's after we met you know I think you could picture that was

uzun sürmedi sanırım biz tanıştıktan sonraydı biliyorsun sanırım

not long after we met he was going to one of your conferences and you were

tanışmamızdan kısa bir süre sonra onun konferanslarınızdan birine gideceğini ve sizin

wearing your dinner jacket so there so that is Steve I think I got some hair

akşam yemeğinizi giydiğinizi hayal edebiliyordunuz. ceket işte bu Steve sanırım

left that is Steve in 1989 behind me so they had yes all those years ago

arkamda 1989'da Steve olan biraz saç kaldı, bu yüzden onlarda vardı evet tüm o yıllar önce evet işte beni

yes there you go which you prefer me in the dress or me in the dinner jacket so

elbiseyle mi yoksa ceketle mi tercih ediyorsun bu yüzden

we were talking about fashion and and there you saw two very different types

konuşuyorduk moda hakkında ve orada çok farklı iki moda türü gördünüz

of fashion you saw mr. Steve dressed in his lovely dinner jacket and also mr.

bayım. Steve güzel akşam yemeği ceketini giydi ve ayrıca Mr.

Steve dressed as a lady I'm very versatile you know so I've heard

Steve bir hanımefendi gibi giyinir ben çok yönlüyüm biliyorsun bu yüzden duydum

oh I just like wearing different clothes it just makes you feel so different you

oh sadece farklı kıyafetler giymeyi seviyorum bu seni çok farklı hissettiriyor biliyorsun

know when I would you know I did it once at work so work we had a work it

ne zaman bilirim bunu bir kez işte yaptım yani işte bir işimiz vardı bir hanımefendi gibi

certainly makes you feel different when you're dressed as a lady I think I've

giyindiğinde kesinlikle kendini farklı hissettiriyor sanırım

mentioned this before we had a work this is a Work Conference and they decided

bundan daha önce bahsetmiştim, bu bir çalışma konferansı ve

every cunt we have a conference every year and they would want some theme so

her amcığın her yıl bir konferansı olmasına karar verdiler ve bir tema isteyeceklerdi

this year we had to dress up in Spanish style I think we've shown pictures of

bu yüzden bu sene İspanyol tarzı giyinmek zorunda kaldık sanırım

that Spanish style but one year they said all the men dress as women and all

o İspanyol tarzının resimlerini göstermiştik ama bir yıl bütün erkeklerin kadın gibi giyindiğini ve bütün

the women dress as men and so I went dressed as a woman and can you believe

kadınların da erkek gibi giyindiğini söylediler ve ben de kadın gibi giyinip gittim ve inanabiliyor musun?

it or nobody has bothered all the other men

o ya da hiç kimse rahatsız etmedi diğer tüm erkekler bunu

were too scared to do it I was the only one and people people actually even

yapmaktan çok korktular sadece bendim ve insanlar aslında erkek olmana rağmen erkek

though you're a man they know you're a man

olduğunu biliyorlar

you but you've got a dress on they treat you like you're a woman it's quite

ama üzerinde elbisen var sana davranıyorlar sanki bir kadınsın bu oldukça

strange very interest so we're people asking you out on dates

garip çok ilgi bu yüzden biz insanlar sana çıkma teklif ediyoruz

yes voters are you being chatted up I was married I think I got married the

evet seçmenler sen sohbet mi ediyorsun evliydim sanırım

next day to somebody that doesn't surprise me one bit so I I think the

ertesi gün beni hiç şaşırtmayan biriyle evlendim Bence

live chat will probably be in meltdown maybe not so let's have a look well

canlı sohbet muhtemelen eriyecek belki de olmayacak o yüzden hadi iyi bakalım

let's look at the live chat and then you've got some words to show us a lot

canlı sohbete bakalım ve sonra bize çok fazla makyaj gösterecek bazı sözlerin var

of makeup yes how correct it's a cross dress yes mr. Steve was doing a bit of

evet çapraz elbise ne kadar doğru evet bayım. Steve biraz

cross dressing is that yes that is the correct phrase and I yes that's it and

çapraz giyiniyordu, evet bu doğru ifade ve ben evet bu ve

can I just say that Steve only did it that time at one time oh you did it

Steve'in bunu yalnızca o sefer bir seferde yaptığını söyleyebilir miyim oh siz

twice I've done it twice mr. Steve has only done it twice so there Oh someone's

iki kez yaptınız ben iki kez yaptım bay. Steve bunu yalnızca iki kez yaptı, bu yüzden orada Oh, biri

buying an electric car Olga says that was the best moment of today's live

elektrikli araba alıyor Olga, bugünkü canlı yayının en iyi anı olduğunu söylüyor,

stream how was it what did you say Steve just go up a bit

nasıldı sen ne dedin Steve biraz yukarı

or down a bit and on the other way the other way had it up down which is which

veya aşağı git ve diğer yoldan diğer yol yukarı mı aşağı mı hangi

back you know yeah stop you don't know the difference between up and down

geri olduğunu biliyorsun evet dur yukarı ve aşağı arasındaki farkı bilmiyorsun

someone's buying a Tesla next year Oh COO and on he's buying a Tesla well yes

birisi seneye bir Tesla alıyor Oh COO ve o bir Tesla alıyor peki evet

oscy so electric car the old Tesla that's the way it's going Oh Martha says

oscy yani elektrikli araba eski Tesla bu böyle gidiyor Oh Martha çok

beautiful thank you yes I still can't quite believe that I showed that picture

güzel teşekkür ederim diyor evet hala o resmi gösterdiğime inanamıyorum

maybe next week we could have an embarrassing picture of me I'll never

belki haftaya utanç verici bir resmim olabilir

live it down I'll never live it down if you say to

somebody if you say to somebody I'll never live it down it means you you're

birine asla dayanamayacağım dersen bu

so embarrassed you'll never get over it you know what you you reminded me of

çok utandığın anlamına gelir asla üstesinden gelemezsin biliyorsun bana orada neyi

there you reminded me of Dustin Hoffman when he was in that famous move in

hatırlattın bana Dustin Hoffman'ın o ünlü taşınma sırasındaki halini hatırlattın

Tootsie Tootsie yes or of course mrs. Doubtfire so it's not unusual for people

Tootsie Tootsie evet ya da tabii ki Mrs. Doubtfire yani insanların

to dress as women or it's not unusual for men to dress as women Queen of the

kadın gibi giyinmesi alışılmadık bir durum değil ya da erkeklerin kadın gibi giyinmesi alışılmadık bir durum değil Çölün kraliçesi

desert says burlock who I see I feel like I'm

burlock kimi gördüğümü hapşıracak gibi hissediyorum çok yaşa bayım diyor

going to sneeze bless you mr. Duncan bless you we had a

. Duncan seni korusun

sneeze eat so I had one sneeze and Steve had one sneeze if these old clothes are

hapşırdık yemek yedik bu yüzden ben bir hapşırdım ve Steve bir hapşırdı eğer bu eski giysiler

covered in dust I think it is I think it's it's your father's dandruff I've

tozla kaplıysa sanırım bu babanın kepeği bende var

got we know we won't have much time left look at all these yeah okay here we go

biliyoruz fazla zamanımız olmayacak sol bunlara bakın evet tamam işte başlıyoruz

then Lois all these I've got today mr. Steve has some great great words and

o zaman Lois bunların hepsi bugün bende var mr. Steve'in bazı harika harika sözleri ve

expressions I wanted to show the Flair's let's have a look quickly at the Flair's

ifadeleri var Flair'e göstermek istedim, hadi Flair'e hızlıca bir göz atalım,

so there they are look they're the Flair's mm-hmm for those who are just

işte onlar Flair'in mm-hmm'si, tıpkı

like that flared trousers and if you got wet if you were out in the rain they

o kloş pantolon gibi olanlar için ve eğer ıslandıysan yağmurda dışarıdaydın

were horrendous and of course who can forget platform shoes I never had those

korkunçtu ve tabii ki kim unutabilir platform ayakkabılarını hiç giymedim

no Kenny now those look like women's shoes but they are actually men's shoes

Kenny yok şimdi kadın ayakkabısı gibi görünüyorlar ama aslında erkek ayakkabıları

those they're actually for men right and those those styles that style of shoe

onlar aslında erkekler için doğru ve o tarzlar ayakkabı

was very popular in the 1970s I don't remember anybody wearing those are out

1970'lerde çok popülerdi bunları kimsenin giydiğini hatırlamıyorum

on the street I used to have a pair of platform shoes did you yes someone

sokakta bir çift platform ayakkabım vardı evet

actually gave me a pair and I wore them and they they had this this little piece

gerçekten biri bana bir çift verdi ve ben onları giydim ve onlarda bu küçük parça vardı

of gold it wasn't real gold but they had them on the the very fronts of the shoes

Altın gerçek altın değildi ama ayakkabıların önlerinde

they had this little piece of gold and I loved them and there were platform shoes

bu küçük altın parçaları vardı ve onları çok seviyordum ve çok yüksek platform ayakkabılar vardı

very high and I was only about I couldn't have been more than about 10 or

ve ben sadece daha fazla olamazdım 10 veya

11 and I was wearing these platform shoes I think that that explains a lot

11 yaşlarındaydım ve bu platform ayakkabıları giyiyordum bence bu çok şeyi açıklıyor

and for your ankles bad for everything not to mention not to mention your what

ve ayak bileklerin için her şey kötü

what not to mention the way people look at you I'm not surprised a lot of these

Bu

fashions like those sort of people would anyway than if they were in London a lot

modaların çoğu, bu tür insanlar gibi zaten Londra'da olsalardı çok

of fashion because people like in the 90 people who grow up in the 1960s

moda olurdu çünkü 90'lardaki gibi insanlar 1960'larda büyüyen insanlar

everybody assumed that everybody in the sixties like the Beatles and they were

altmışlarda herkesin Beatles'ı sevdiğini ve

all they were all sleeping with everybody but in fact it was well the

hepsinin onlar olduğunu varsaydı. hepsi herkesle yatıyor ama aslında iyiydi

sixth swinging sixties okay we're not talking about the sixties we're talking

altıncı sallanan altmışlar tamam altmışlardan bahsetmiyoruz yediden bahsediyoruz

about the seven I never I'm you let me explain my song you keep going

asla ben şarkımı açıklayayım sen

completely off the subject I'm not what at the point I'm trying to

tamamen konudan sapıp duruyorsun ben'

make if you listen mr. Duncan okay is that often fashion is something that is

Dinlerseniz şu anda yapmaya çalıştığım şey ben değilim bayım. Duncan tamam, moda genellikle

just centered around London and nobody else

Londra merkezli bir şeydir ve

elsewhere around Britain takes much notice of it no that's the point I was

İngiltere'nin başka yerlerinde başka hiç kimse buna pek dikkat etmez

trying to make okay they rudely interrupted but that but that was more

common in us in the 60s I think but in the 70s lots of people we were getting

Sanırım ama 70'lerde ben de dahil olmak üzere pek çok insanın

quite quite groovy with their fashion including me do you want to see

modasıyla oldukça harika hale geliyorduk,

something a picture taken of me now so we had an embarrassing photograph we had

şimdi benim bir resmimin çekilmiş olduğunu görmek ister misiniz, bu yüzden utanç verici bir fotoğrafımız vardı,

an embarrassing photograph of Steve so here here now just to make things equal

Steve'in utanç verici bir fotoğrafı vardı, bu yüzden şimdi burada sadece burada her şeyi eşit yapmak benim

here is a very embarrassing photograph of me Oh mr. Duncan in fact there are

çok utanç verici bir fotoğrafım Oh bay. Duncan aslında

two photographs so that's me that's you how old were you there you're like a

iki fotoğraf var yani bu benim o sensin orada kaç yaşındaydın bir kız gibiydin

girl I was about eighteen eighteen eighteen when that was taken so that's

o çekildiğinde on sekiz on sekiz on sekiz yaşındaydım yani bu benim

me way back in the early 1980s and I was

1980'lerin başında ve

dressing up as my favorite pop star called Adam Ant so there you go so that

favorim gibi giyiniyordum pop yıldızı Adam Ant'ı aradı, işte bu yüzden

so we've we've had mr. Steve's embarrassing photograph and there you

bizde bayımız oldu. Steve'in utanç verici fotoğrafı ve orada

can see my embarrassing photograph when I dressed up as my favorite pop star so

benim en sevdiğim pop yıldızı gibi giyindiğimde benim utanç verici fotoğrafımı görebilirsiniz, bu yüzden şimdi bununla başlayalım,

let's get right with that now let's get these words going right okay then we

bu kelimeleri doğru söyleyelim, tamam o zaman

might not have time for all of them but we will try our best later than mr.

hepsi için zamanımız olmayabilir ama elimizden gelenin en iyisini yapacağız bay daha geç

Duncan right the first one suited and booted okay suited and booted what does

Duncan doğru ilk takım elbise giymiş tamam takım elbise giymiş çizme giymiş ne

that mean that means that you're dressing up in your finest clothes

demek en güzel kıyafetlerinizi giyiyorsunuz

because you're all formally dressed you're wearing your best clothes because

çünkü hepiniz resmi giyinmişsiniz en iyi kıyafetlerinizi giyiyorsunuz çünkü

you go into an important event or an important function or it means to get

önemli bir etkinliğe gidiyorsunuz ya da önemli bir işlev veya

ready for something that big and important to dress up in your best

o kadar büyük ve önemli bir şeye hazırlanmak anlamına gelir, en iyi

clothes everyone was suited and booted for the big gala event so if you go into

kıyafetlerinizi giyin, herkes büyük gala etkinliği için uygun ve hazırdı, bu nedenle

a wedding a conference suited and booted it just means you're dressed in your

bir düğüne uygun ve hazır bir konferansa giderseniz, bu sadece sizsiniz demektir.

smartness and clothes a bit like I am today

şıklığınızı ve kıyafetlerinizi biraz benim bugün olduğum gibi giyinin,

you could say I'm suited and booted yes so mr. Steve looks small

ben takım elbiseliyim diyebilir ve evet, yani bayım. Steve küçük görünüyor,

he looks like he will go out and impress many people he is suited booted and

dışarı çıkıp birçok insanı etkileyecek gibi görünüyor, uygun çizmeli ve

unmuted booted so someone might say that too they might say or you might say oh

açık çizmeli, böylece birileri de öyle diyebilir, diyebilir veya diyebilirsiniz ki, ah,

I've got to get ready to go to the party I'm gonna get suited and booted later it

partiye gitmeye hazırlanmalıyım ben daha sonra giyilip giyilecek bu

just means you're gonna get really dressed up here's another one a similar

sadece gerçekten giyineceğin anlamına geliyor işte bir tane daha benzer bir deyim

phrase get all dolled up get all dolled up that's usually applied to women women

get all dolled up usually men don't usually get dolled up well sometimes

peki bazen

they do sometimes they do like I did in that picture is mr. Steve at least twice

yaparlar bazen yaparlar benim o resimde yaptığım gibi mr. Steve hayatında en az iki kez

in his life has got dolled up with makeup it just means it just means to

makyajla süslendi, bu sadece

dress up in fashionable clothes and put all your makeup on yeah a bit like a

modaya uygun kıyafetler giymek ve tüm makyajını yapmak anlamına geliyor, evet biraz oyuncak bebek

doll to look like a doll in other words it's very attractive and beautiful so

gibi görünmek için oyuncak bebek gibi, başka bir deyişle çok çekici ve güzel yani

you could say women like to get all dolled up on a Friday night and go out

kadınların bir Cuma gecesi süslenip

clubbing if I'm not mistaken it comes from the the nineteen I want to say

klüplere gitmeyi sevdiklerini söyleyebilirsin, eğer yanılmıyorsam on dokuzdan geliyor

1920s 1930s when the the dolly birds you would get dolly bird yes

1920'ler 1930'lar

doh or maybe later than that so the phrase dolly would often refer to a very

belki daha sonra, bu yüzden dolly ifadesi genellikle çok

gorgeous woman and maybe a woman that had taken a lot of time to make herself

güzel bir kadına ve belki de kendini güzel göstermesi çok zaman alan bir kadına atıfta bulunurdu,

look beautiful exactly it's it's probably not no it's

muhtemelen hayır değil,

it's sort of a negative sort of sort of negative II sort of because it sort of

bu bir tür olumsuz bir tür olumsuz II bir nevi

implies that we're in a getting dressed up to be to make themselves attractive

kendilerini çekici kılmak için giyindiğimizi ve

you know and want to pick up a man it's sort of used in that way isn't it oh

bir erkeği tavlamak istediğimizi ima ettiği için bu bir nevi bu şekilde kullanılıyor, değil mi oh

just get all dolled up just to get just to get all spruced up makeup on show off

sadece süslenip süslenmek için varlıklarınızı sergilemek için tüm gösterişli makyajınızı yapın

your assets yes when you're going yeah but it's normally relating to women

evet giderken evet ama bu normalde kadınlarla ilgilidir

maybe making themselves look attractive another wife another one quickly all the

belki kendilerini çekici göstermek başka bir eş başka bir kişi hızlı bir şekilde tüm

rage all the rage mr. Duncan what's up what's up this button do clothes because

öfke tüm öfke bay. Duncan naber naber bu düğme giysi giy çünkü

something if something is all the rage it means it's very popular

bir şey çok öfkeliyse bu çok popüler demektir

it's in fashion okay in fashion it's popular it's the height of fashion but

modada tamam modada popüler bu modanın doruğu ama

it's employed also implies that it won't last my parents love the Beatles they

aynı zamanda kullanılmış olması ailemin çok sevdiği uzun sürmeyeceğini ima ediyor Beatles

were all the rage in the sixties flared trousers I used to have flared trousers

altmışlarda çok modaydı, kloş paçalı pantolonlar, eskiden kloş pantolonlarım vardı,

they were all the rage in the 70s I'm having this wonderful image of your

onlar 70'lerde çok modaydı,

mother screaming at the Beatles well that's what I mean she didn't you never

annenin Beatles'a bağırdığı harika bir imajım var, demek istediğim buydu, sen hiç yapmadın mı? tamam mı,

did oh okay it comes from all the rage it comes from

tüm öfkeden geliyor,

the word rabies meaning madness going a bit mad rage because when people got

kuduz kelimesinden geliyor, deliliğin biraz çıldırması anlamına geliyor çünkü insanlar

rabies they they go a bit mad so that all the rage is something that

kuduza yakalandıklarında biraz çıldırıyorlar, bu yüzden tüm öfke,

everyone's very excited about it so yes flared trousers in the seventies

herkesin bu konuda çok heyecanlandığı bir şey, bu yüzden evet kloş pantolon yetmişlerde

were all the rage beards men wearing beards in the in the UK now men wearing

tüm öfke sakallarıydı Birleşik Krallık'ta sakal takan erkekler şimdi sakal takan erkekler

beards is all the rage yes would you like everyone would you would you like a

çok popüler evet herkesi ister miydin

beard now Steve yes I would let's put some beards on because apparently the

şimdi sakal ister miydin Steve evet biraz sakal bırakalım çünkü görünüşe göre

most the most fashionable way to look now is to have a beard so let's put some

en çok Şimdi bakmanın en moda yolu sakal bırakmak o yüzden yüzümüze biraz sakal bırakalım tamam mı bakalım

beards on ha on our faces shall we okay let's see we can do it to do have you

yapalım mı

ever grown a beard mr. Duncan I have had a beard in the past so there is my beard

hiç sakal bıraktınız mı bayım? Duncan Geçmişte bir sakalım vardı, bu yüzden sakalım

isn't that lovely oh that's my beard and here is mr. Steve's beard so now we have

o kadar güzel değil mi oh bu benim sakalım ve işte Bay Duncan. Steve'in sakalı yani artık

beards does just stay still Steve I'm moving you don't you don't move okay all

sakallarımız var sadece kıpırdamadan dur Steve ben hareket ediyorum sen hareket etme sen hareket etme tamam pekala

right stay very still so there we go so that's what we look like if we had

çok hareketsiz kal o yüzden işte böyle görünüyoruz

beards very sophisticated if I grow a beard there would be gray mr. Duncan

sakallarımız olsaydı çok sofistike eğer ben uzatırsam orada bir sakal gri olurdu mr. Duncan

that's the that's the sad thing it's very difficult to keep it central why is

bu üzücü olan şey onu merkezde tutmak çok zor neden

my why is my sideburn going up as face bizarre because you may keep moving

benim favorim neden yüzüm tuhaf olarak yukarı çıkıyor çünkü oraya gitmeye devam edebilirsin

there we go would you like it bigger so there we get

daha büyük ister misin yani işte alıyoruz

are you enjoying this so I have a beard I think I look quite good with a beard

bundan zevk alıyor musun yani ben sakal bence şimdi sakalla oldukça iyi görünüyorum bayım

now mr. Miller I I quite like that yeah look at that

. Miller I Bunu çok beğendim evet bak şuna

if you stand a bit further back Steve because you're going forward you make

biraz daha geride durursan Steve çünkü ilerliyorsun

yourself Lord you can't do this I can't believe I keep having to explain these

kendin oluyorsun Tanrım bunu yapamazsın İnanamıyorum sürekli bunları açıklamak zorunda kalıyorum

things so there it's very difficult so can I just say I think I look quite sexy

o yüzden orası çok zor bu yüzden sakalla oldukça seksi göründüğümü söyleyebilirim

with a beard oh yeah as well that's quite good that's

oh evet bu da oldukça iyi bu o

that's not too bad there we go I've got it now I've got it now mr. Duncan that's

kadar da kötü değil haydi şimdi anladım şimdi anladım bayım. Duncan bu

it great what do you think should I grow a beard yes I think you should grow a

harika ne düşünüyorsun sakal bırakmalı mıyım evet bence

beard it'll climb I drew one once a rose in my twenties and I've got lots of

sakal bırakmalısın o tırmanacak yirmili yaşlarımda bir gül çizmiştim ve

action I can tell you lots of action a lots of action and what unfortunately is

çok işim var sana çok şey anlatabilirim bol bol aksiyon ve ne yazık ki

from sheep so they're back to the words they haven't got long mr. Duncan I've

koyundan gelen bu yüzden uzun süre alamadıkları sözlere geri döndüler mr. Duncan

got lady to the oh we're running out of time so bye-bye to the beards another

hanımefendi oh, zamanımız tükeniyor, bu yüzden sakallara güle güle bir

one Steve okay write some things that right has been has been good someone who

tane daha Steve tamam bazı şeyleri yaz, doğru olan iyi biriydi, bir

was once very popular but they're not anymore but they're still around oh that

zamanlar çok popüler olan biri ama artık değiller ama hala ortalıktalar oh bu

might be me so somebody who was very popular once and it could be doesn't

ben olabilirim yani bir zamanlar çok popüler olan biri olabilir ve bu

have to be a pop star or an actor somebody who's got old and they're a bit

bir pop yıldızı ya da aktör olmak zorunda değil yaşlanmış biri ve biraz

of a joke and you can describe them as a has-been they were something one at one

şaka gibiler ve tarif edebilirsiniz eskimiş gibi onlar bir zamanlar bir şeydi

time but they're not anymore but for some reason they're still around

ama artık değiller ama nedense hala ortalıktalar

and annoying everybody mr. Duncan is a bit of a has-been but it can be somebody

ve herkesi rahatsız ediyorlar bayım. Duncan biraz eskimiş ama

at work somebody who was very successful at work but some other they've hung on

işteki biri işte çok başarılı olan biri olabilir ama tutundukları

and they're not doing much anymore and you just describe them as a bit of a

ve artık pek bir şey yapmıyorlar ve siz onları biraz sahip olarak tanımlıyorsunuz.

has-been so it's not a very nice phrase actually never want to be described as a

-oldu yani pek hoş bir tabir değil aslında asla eskimiş olarak tanımlanmak istemezsiniz belki modası

has-been maybe something that's unfashionable something that yes yes so

geçmiş bir şey evet evet yani modası

it's fallen from fashion it's no longer fashionable another one do you wash your

geçti artık modası kalmadı başka bir

dirty linen in public wash your dirty linen in public okay obviously if you

kirli çamaşırlarınızı toplum içinde yıkıyor musunuz kirlilerinizi yıkıyorsunuz herkesin görmesi için

were to wash your underpants and dirty clothes for everybody to see that would

iç çamaşırını ve kirli kıyafetlerini yıkayacak olsaydın

that would be a bit distasteful and not very not very nice so what that phrase

bu biraz tatsız olurdu ve pek de hoş olmazdı yani bu ifadenin

means is that you you talk about all your personal problems affairs

anlamı senin tüm kişisel problemlerin hakkında konuştuğundur.

all sorts of things that you normally would want to keep to yourself and

normalde kendinize ve

within the family you talk about them all in public and of course this it's a

aile içinde saklamak isteyeceğiniz türden şeyler hakkında herkesin içinde konuşuyorsunuz ve elbette bu

bit of an old-fashioned phrase because these days people particularly

biraz eski moda bir deyim çünkü bu günlerde insanlar özellikle

celebrities like to talk about all their problems out in public so celebrities

ünlüler tüm sorunları hakkında konuşmayı seviyor. toplum içinde ünlüler

are always washing their dirty linen in public telling everybody about what's

her zaman kirli çamaşırlarını yıkarlar herkese

going on in their private life because they do it because it it gets them more

özel hayatlarında neler olup bittiğini anlatırlar çünkü bunu onları daha popüler hale getirdiği için yaparlar

popular hmm and of course the most famous celebrity that did this was I

hmm ve tabii ki bunu yapan en ünlü ünlü

think it was Princess Diana yes who because normally you would use a phrase

sanırım Prensesti Diana evet kim çünkü normalde

like my my parents taught me to never to wash my dirty linen in public and always

ailemin bana kirli çamaşırlarımı asla toplum içinde yıkamamamı ve

keep everything within the family and of course Diana Princess Diana famously

her şeyi aile içinde tutmamı öğrettiği gibi bir cümle kullanırdın ve tabii ki Diana Prenses Diana ünlü bir şekilde

went on television and told everybody about that that her husband was having

televizyona çıktı ve herkese kocasının

an affair with another woman and wrote a book about it and that was the ultimate

başka bir kadınla ilişkisi vardı ve bu konuda bir kitap yazdı ve bu, toplum içinde

probably example of washing a dirty linen in public there was a famous

kirli çamaşırları yıkamanın muhtemelen en son örneğiydi,

interview with Martin Bashir many years ago where she talked about everything so

yıllar önce Martin Bashir ile her şeyden bahsettiği ünlü bir röportaj vardı;

if you wash your dirty linen in public you reveal secrets so yes sometimes a

toplum içinde sırları açığa vurursun yani evet bazen bir

person can wash somebody else's dirty linen as well they can reveal secrets

insan başka birinin kirli çamaşırlarını yıkayabilir aynı zamanda

about another person it's normally seen you it's totally seen as a bit

başka bir insan hakkındaki sırları da ifşa edebilir normalde seni görür bu tamamen tatsız olarak görülür

distasteful yeah because it's going to embarrass somebody so that's why should

you dirty linen in public good we do a bit of that really don't we on this

kamu yararına bunu biraz yapıyoruz gerçekten değil mi bu

livestream thing often that's all we do that's all we do we're often talking

canlı yayın olayında sık sık tek yaptığımız bu

about our private lives it's reaching it we talk about our stinky feet we talk

about what we eat we talk about our poops and our pee pees and we talk about

yemek kakalarımız ve çişlerimiz hakkında konuşuyoruz ve

what else we talk about it's very private and personal we can talk about

başka ne hakkında konuştuğumuzu konuşuyoruz bu çok özel ve kişisel

our affairs next week yes our numerous affairs over the years I don't think we

ilişkilerimiz hakkında gelecek hafta konuşabiliriz evet yıllar boyunca sayısız ilişkimiz

have enough time we are doing anyone's interested wolf in sheep's clothing a

yeterli zamanımız olduğunu düşünmüyorum biz koyun kılığına girmiş kurt koyun kılığına girmiş kurt

wolf in sheep's clothing ah that's someone who appears

ah bu

to be nice but underneath they're actually not very nice at all so they

hoş görünen biri ama aslında pek hoş değiller bu yüzden

seem to be like a sheep or gentle and kind but in fact they'll they'll bite

koyun gibi görünüyorlar veya nazik ve kibar ama aslında yapacaklar

your head off given the chance don't trust bill at work he's a wolf in

fırsat verildiğinde kafanı ısırır iş yerinde bill'e güvenme o koyun kılığına girmiş bir kurt

sheep's clothing and will stab you in the back yes

ve seni sırtından bıçaklayacak evet

she says nice things to your face and then talks behind your back she's a wolf

yüzüne güzel şeyler söyleyip arkandan konuşuyor o koyun kılığına girmiş bir kurt

in sheep's clothing someone once described me as a wolf in

birisi bir zamanlar beni koyun kılığına girmiş bir kurt olarak tanımladılar mı

sheep's clothing did they many years ago because when I

yıllar önce çünkü ben

was young you might not believe this Steve but I was quite attractive when I

gençken buna inanmayabilirsin Steve ama ben gençken oldukça çekiciydim

was young not anymore he's seen the picture and I would turn many heads I

artık o resmi görmedi ve ben birçok kişinin kafasını

used to turn lots of heads when I was young it's true

çevirirdim. gençken bir sürü kafa vardı bu doğru

and someone once described me as a wolf in sheep's clothing they said you appear

ve biri beni koyun kılığına girmiş bir kurt olarak tanımlamıştı,

all lovely on the outside but really you're quite devious underneath and I

dışarıdan çok hoş göründüğünü söylediler ama aslında altından oldukça sinsisin ve buna

couldn't believe it I thought how insulting is that terrible might have a

inanamadım, bunun ne kadar aşağılayıcı olduğunu düşündüm korkunç bir

point though yeah so somebody that seems to be nice on the outside but in fact is

anlamı olabilir ama evet yani dışarıdan iyi görünen ama aslında

ruthless and nasty on the it sometimes people pretend down they're all nice to

acımasız ve iğrenç biri bazen insanlar yüzünüze iyi bakıyormuş gibi davranırlar

your face but then in fact they're talking behind your back and they're not

ama aslında arkanızdan konuşurlar ve

being very nice at all here's another one dress to the nines or dress to the

hiç de iyi davranmıyorlar işte bir tane daha dokuzlara kadar elbise veya tepeden tırnağa elbise

teeth dress to the nines it just means that you're literally dressed all the

way up as in your best smartest clothes you're dressed to the nines

dokuzlar

all right good you're dressed to the nines are you after a wedding you

pekala iyi dokuzlara kadar giyindin mi bir düğünden sonra

sometimes say it like that to somebody don't you yeah so you say to somebody

bazen birine böyle söylersin değil mi evet yani

who's very smartly dressed and you don't expect them to be oh you're dressed to

çok şık giyimli birine diyorsun ve onların öyle olmasını beklemiyorsun oh sen

the nines where are you off to a wedding and you sir might say no I'm just after

Dokuzlara kadar giyindim, nerede bir düğüne gidiyorsunuz ve siz bayım diyebilirsiniz ki hayır hemen peşindeyim ben

I'm just this is how I always dress yeah jester they're not I don't know where

her zaman böyle giyinirim evet şakacı onlar değiller

that comes from dress to the teeth you can explain because that means you're

bunun nereden geldiğini bilmiyorum dişlerine kadar açıklayabilirsin çünkü bu, buraya kadar şık kıyafetler giymiş olduğun anlamına geliyor.

dressed all the way up to here hmm in posh clothes I think it just

describes the fact that you're wearing lots and lots of clothing to look very

impressive all the guests were dressed to the nines it's a bit like suited and

dokuzlar biraz takım elbiseli ve botlu gibi

booted but suited and booted is a more modern

ama takım elbiseli ve çizmeli daha modern bir

phrase okay I hand me down hand me down Oh hand me down if if if you wear

tabir tamam ellerimi aşağı bana ver

hand-me-downs it means you're wearing clothes from other people of worn

usually your older brothers or sisters and they grow out of them and your

Genellikle ağabeylerinizi veya kız kardeşlerinizi giyerler ve onlardan büyürler ve anne

parents give them to you a hand-me-down something that is normally from somebody

babanız onlara, normalde

else in your family and they've grown out of it and they give it to you did

ailenizden başka birinden gelen eski bir şeyi size verirler ve onlar bundan büyümüşlerdir ve onu size verirler.

you ever wear hand-me-downs mr. Dan all the time my family a lot of people think

Hiç elden düşme giydin mi bayım? Dan her zaman ailem birçok insan benim

I grew up in a wealthy family but I didn't are my family was pretty poor to

varlıklı bir ailede büyüdüğümü düşünüyor ama ben değildim, ailem

be honest and I didn't have always have new clothes quite often we would have

dürüst olmak gerekirse oldukça fakirdi ve her zaman yeni kıyafetlerim olmadı, oldukça sık

clothes that were given to us by other people or we were buy second-hand

kıyafetlerimiz olurdu. bize başkaları tarafından verilmiş veya ikinci el

clothes soaked clothes that were owned by someone else but a hand-me-down is

kıyafetler alıyorduk başkasına ait olan ıslanmış kıyafetler ama elden düşme

usually within the family that's it so a hand-me-down is something brother so

genellikle aile içinde oluyor yani elden düşme bir şey kardeş yani

maybe a hat or a scarf or maybe a pair of trousers so yes but but yes quite

belki bir şapka ya da bir atkı ya da belki bir pantolon yani evet ama evet oldukça

well I didn't wear me handed down I didn't wear my sister's clothes it looks

iyi Kendimi teslim etmedim Ablamın kıyafetlerini giymedim az önce

like it from that picture we just saw earlier with cap in hand or with with a

gördüğümüz resimden öyle görünüyor elinde şapkayla ya da şapkayla

hat in hand if you do something if you do something with cap in hand it means

elinde şapka bir şey yaparsan bir şey yaparsan elinde kasketle bir şey

that you do it apologetically or meekly you've done something wrong and you have

yaparsan bu özür dileyerek ya da uysalca yaptığın anlamına gelir yanlış bir şey yaptın ve

to admit it and you go cap in hand to somebody he went home to apologize to

bunu kabul etmelisin ve biriyle el ele gidip özür dilemek için eve gitti

his wife with cap in hand means you've made oh you made it you've made a big

elinde şapkayla karısına yaptığın anlamına gelir, oh yaptın, büyük bir

mistake so it's best to good best to go to your boss cap in hand and admit what

hata yaptın, bu yüzden en iyisi patronuna elinde şapkayla gitmek ve ne

you've done so if you go cap in hand you literally just because if you take your

yaptığını itiraf etmek, yani eğer kaptırırsan kelimenin tam anlamıyla sana el uzatıyorum çünkü

cap off it's a sign of sort of you you're sort of giving in a sign of sort

şapkanı çıkarırsan bu senin bir tür işaretindir, bir nevi kendini teslim ediyorsun demektir

of it's actually a sign of humility yes a sign of humility when you take your

bu aslında bir tevazu işaretidir evet bir tevazu işaretidir şapkanı çıkardığında bir tevazu işaretidir.

hat off a sign of humility go into a church you take your hat off or funeral

tevazu bir kiliseye git şapkanı çıkar ya da

a funeral meekly people if you keep your hat on it's you you're sort of you've

cenaze cenaze uysal insanlar eğer şapkanı takarsan bu sensin

got a bit of strength if you take your hat off then that's a sort of not a sign

bir nevi gücün var demektir eğer şapkanı çıkarırsan o zaman bu bir tür değil

of weakness but a sign yes of humility yes you're being a bitch

zayıflık belirtisi ama tevazu işareti evet tevazu evet [ __ ] gibisin sevinç mütevazi

elation humble humble man so you going to admit yes I'm sorry I was wrong you

mütevazi adam bu yüzden kabul edeceksin evet özür dilerim yanılmışım

take your hat off hmm so it's a bit of an old-fashioned phrase another one you

şapkanı çıkar hmm yani bu biraz eski moda bir tabir başka

could use is to go back with your tail between your legs what's that got to do

Kuyruğunu bacaklarının arasına alıp geri dönmek kullanabilirsin bunun

with fashion mister don't get nothing nothing it's nothing but it's similar

modayla ne alakası var bayım hiçbir şey alma hiçbir şey ama benzer

meaning it is it is yes right next one take your hat off take your hat a lot of

anlamı evet hemen sonra şapkanı çıkar şapkanı çıkar a

these a hat related if you take your hat off to somebody you you accept publicly

Bunların birçoğu şapka çıkarırsanız, alenen kabul ettiğiniz birine şapka çıkarırsanız,

that someone has done better than you in something I take my hat off to you mr.

birisinin sizden daha iyi bir şey yaptığını kabul edersiniz, ben de size şapka çıkarırım bayım.

Duncan you've put on a wonderful show today oh thank you so you might not

Duncan, bugün harika bir şov sergiledin, teşekkürler, yani

think that they could do that you might be talking you might think somebody

senin konuştuğunu onların yapamayacaklarını düşünebilirsin, birinin bir

can't do something but then they do it and you say quite humbly I take my hat

şeyi yapamayacağını düşünebilirsin ama sonra yaparlar ve sen alçakgönüllülükle şapkamı alırım dersin

off to you you've done very well you've beaten me in the sales towers I didn't

sana çok iyi iş çıkardın beni satış kulelerinde yendin yapabileceğini

think you could I take my hat off to you admit that somebody has done something

düşünmemiştim sana şapka çıkartıyorum birinin

better than you you are showing how impressed you are by something yes and

senden daha iyi bir şey yaptığını kabul ediyorsun bir şeyden ne kadar etkilendiğini gösteriyorsun evet ve

you're humbly admitting that to them to roll up one sleeves if you roll up your

alçakgönüllülükle kabul ediyorsun ki onlara bir kol sıvamak için

sleeves if you say you get means you're getting ready to do something tough or

kolları sıvarsan eğer alırsan zor veya

difficult task obviously if you wait doesn't usually mean something if you

zor bir göreve hazırlanıyorsun demektir açıkçası beklersen genellikle bir şey ifade etmez eğer

were going to do some digging in the garden he would roll your sleeves up so

bahçede biraz kazı yapacaktın, kollarını sıvardı ki

they wouldn't get dirty but we don't we use this phrase really - in other ways

kirlenmesinler ama biz bu tabiri gerçekten kullanmıyoruz - başka anlamlarda

so Sally rolled up her sleeves and began working on her lesson plans so it just

Sally kolları sıvadı ve ders planları üzerinde çalışmaya başladı yani bu sadece

means that you're getting down to a difficult or a task something that needs

zor bir işe ya da yapılması gereken bir göreve başladığınız anlamına gelir,

doing we're going to have to roll our sleeves up mr. Duncan if we are going to

kolları sıvamamız gerekecek bayım . Duncan, eğer

get this show ready for two o'clock on a Sunday yes means we've really got to get

bu şovu bir pazar günü saat iki için hazırlayacaksak, evet, gerçekten işe

down to the work little timely we've got to get going we've got to do it we've

biraz zamanında başlamalıyız demektir, yola koyulmalıyız, bunu yapmalıyız.

got to start now we've got a roll our sleeves up and start working just as if

şimdi başlamalıyız kollarımızı sıvadık ve sanki bir şey yapacakmış gibi çalışmaya başladık

you were going to do something Manuel know you would you would roll your

sleeves up alright just it just means you're gonna get down

heavy work put your thinking cap on well we've got a cap on a thinking cap

iyi düşünme başlığı bizde bir düşünme başlığında bir sınır var,

it means when you want to somebody says to you you say I want to do something

bu şu anlama gelir: istediğin zaman biri sana bir şey yapmak istiyorum derse

and you don't know what to do somebody might say well you'll have to go and put

ve sen ne yapacağını bilemezsen birisi gitmen gerekecek diyebilir ve

your thinking cap on it just means you'll have to go away and think about

şapkanı başına koy, sadece gitmen ve ne yapmak istediğini düşünmen gerekeceği anlamına gelir, bu

what you want to do it's a strange expression I don't know

garip bir ifade,

where it comes from put on your thinking cap it means think about something and

nereden geldiğini bilmiyorum, şapkanı tak, bir şey hakkında düşün ve

come up with a plan there are actually a lot of words to do with hats and cap

gel anlamına gelir bir planla aslında şapkalar ve kasketlerle ilgili pek çok kelime var

there are there are it's quite amazing so you might say oh I don't know what I

orada var bu oldukça şaşırtıcı bu yüzden oh sana ne

might say to you no you might say to me I don't know next Sunday I haven't got a

diyeceğimi bilmiyorum diyebilirsin hayır bana bilmiyorum diyebilirsin gelecek pazar hiçbir

clue but what we're going to do what's the theme for next Sunday's a live

fikrim yok ama ne yapacağız önümüzdeki pazarın teması ne canlı

lesson I might say well you'll have to go and put your thinking cap on mister

ders canlı ders gidip düşünme sınırını koymalısın bayım

didn't I need to consider because I don't think think about something I need

düşünmeme gerek yok muydu çünkü bir şey hakkında düşünmüyorum

to put my thinking cap it's almost like you've got it you've got a cap and that

şapkamı takmam gerekiyor sanki şapkan var ve

all the ideas are in here you've got to put it on and think about what you're

tüm fikirler burada

going to do wear your heart on your sleeve sleeve you see that's clothing

kalbini koluna takacaksın bunun kıyafet olduğunu görüyorsun

wear your heart on your sleeve that's somebody who who just displays all their

kalbini giy bu tüm duygularını herkesin önünde sergileyen biri sanki

emotions publicly it's like they don't keep any feelings in you know exactly

içinde hiçbir duygu barındırmıyorlar tam olarak ne

what they think all the time bill wears his heart on his sleeve

düşündüklerini biliyorsun hepsi zaman faturası kalbini koluna takıyor

bill bill weighs his heart on his sleeve you always know just what he's thinking

fatura faturası kalbini kolunda tartıyor ne düşündüğünü her zaman biliyorsun, bu

so it it might be somebody who tells you exactly what he thinks of you or he's

yüzden sana senin hakkında tam olarak ne düşündüğünü söyleyen biri olabilir ya da

very emotional oh I'm in love with Sally you know it doesn't doesn't hold

çok duygusal, oh ben aşığım Sally biliyorsun, hiçbir şey tutmuyor,

anything in I always tells you know we'll always know exactly what they're

sana her zaman söylerim, ne hissettiklerini her zaman tam olarak bileceğimizi biliriz,

feeling they usually emotional people a lot of people say this about you they

genellikle duygusal insanlar, birçok insan senin hakkında bunu söyler,

would say Steve he wears his heart on his sleeve yes you know they do so if we

Steve'in kalbini taktığını söylerler. onun kolu evet biliyorsun öyle yapıyorlar eğer

just met have you got an ace up your sleeve mr. Duncan an ace up your sleeve

yeni tanışmış olsaydık kolunda bir as var mı bay. Duncan'ın elinde bir koz var,

that means you've got some secret little plan secret little plan that you can use

bu, neredeyse gizli bir silah gibi zor durumlarda kullanabileceğiniz bazı gizli küçük planınız olduğu anlamına gelir

in difficult situations like almost like a secret weapon

and ace up your sleeve so if you were doing some difficult negotiations with a

ve kolunuzu sıvayın, yani bir şirketle zorlu müzakereler yapıyorsanız

company and you weren't getting anywhere and then you've got this secret little

ve siz hiçbir yere varamadınız ve sonra bu küçük sırrınız var,

you've just kept it's like keeping something in your back pocket you keep

az önce sakladınız, arka cebinizde bir şey taşıyormuşsunuz gibi, bir şeyi

keeping something back but you're only going to use it if it's absolutely

saklıyorsunuz ama onu yalnızca

necessary in the negotiations the rival company played their ace card and

müzakerelerde kesinlikle gerekliyse kullanacaksınız rakip şirket as kartını oynadı ve

offered extra incentive yes so maybe the race card or had an ace up

ekstra teşvik teklif etti evet, bu yüzden belki yarış kartı veya bir as vardı

listen that's it so to have an ace up your sleeve

dinleyin, bu yüzden kolunuza bir as olması, aynı zamanda

means also it can mean that you are may be cheating slightly as well well in

cards a purse can hide the most valuable card and then suddenly produce it it

kartlarda ve cüzdanlarda biraz da iyi hile yapabileceğiniz anlamına gelebilir. en değerli kartı saklayabilir ve sonra aniden üretebilir,

just made it while it refers to card games to the ACE is it is is probably

kart oyunlarında ACE'ye atıfta bulunurken bunu yaptı, eğer as kartınız varsa muhtemelen

the one that you could always win if you've got the ace card so it just means

her zaman kazanabileceğiniz karttır, yani bu sadece

that you've got a secret little plan there hmm if all else fails you know

sizsiniz demektir. Orada küçük gizli bir planın var hmm eğer diğer her şey başarısız olursa

you've always got something you can pull out out of the bag that's another way

her zaman çantadan çıkarabileceğin bir şeyin olduğunu biliyorsun bu başka bir yol

it's something to are you gonna pull something out of the bag you got an ace

up your sleeve you've got some little plan hidden away that could help you in

Ayrıca, bir şirketle müzakerelerde size yardımcı olabilecek küçük bir planınız var

the negotiations with a company and of course you can have just something up

ve elbette gizli saklı bir şeyiniz olabilir,

your sleeve something that you haven't revealed yet off the cuff off the cuff

henüz açığa vurmadığınız bir şey,

well that's a cuff cuff is the is that is that part of a shirt and in in in

bu bir manşet manşetidir. yani bir gömleğin o kısmı ve

days gone by people were making speeches and they wanted to make last-minute

geçen günlerde insanlar konuşmalar yapıyorlardı ve son dakika değişiklikleri yapmak istiyorlardı

changes or thought or something at the last minute they would write it on their

ya da son dakikada bir şey düşünüyorlardı ya da

sleeve or on their cuff and that would help them remember something in a speech

kollarına ya da manşetlerine yazıyorlardı. bu onların bir konuşmadaki bir şeyi hatırlamalarına yardımcı olur,

so if you do something off the cuff it means you do something spontaneous

bu nedenle bir şeyi birdenbire yaparsanız, spontane bir şey yaptığınız anlamına gelir,

unguarded unprepared and unprepared comment or speech say something without

hazırlıksız ve hazırlıksız bir yorum veya konuşma, düşünmeden bir şeyler söyleyin,

thinking about it so often an off-the-cuff remark can get

bu nedenle çoğu zaman beklenmedik bir açıklama

you into trouble hmm because you hadn't planned to say it it

başınızı belaya sokabilir. hmm çünkü bunu söylemeyi planlamamıştın,

just comes out now I'm always coming out with off-the-cuff remarks to wonder live

şimdi ortaya çıkıyor, her zaman canlı canlı merak etmek için beklenmedik açıklamalar yapıyorum

Steve has a habit of saying things off-the-cuff things having to trouble

Steve'in önceden olmayan şeyler söyleme alışkanlığı var.

things that are spontaneous so so if you say something spontaneously you say it

spontane yani spontane bir şey söylersen

off-the-cuff without any preparation you can just make an off-the-cuff speech but

herhangi bir hazırlık yapmadan bunu alelade söylersin sadece alelade bir konuşma yapabilirsin ama

don't get yourself into trouble but usually an off-the-cuff remark is

başını belaya sokma ama genellikle alelade bir açıklama Yani,

something where you go I mean Donald Trump for example is always is known for

örneğin Donald Trump her zaman

his off-the-cuff remarks and tweets where he just whatever he planned to say

gelişigüzel sözleri ve tweet'leriyle tanınır, burada söylemeyi planladığı her şeyi

he doesn't say it and he says something and it usually upsets other people

söylemez ve bir şey söyler ve bu genellikle diğer insanları üzer, ancak

although in his case he probably is planning the off-the-cuff remarks there

onun durumunda olmasına rağmen. muhtemelen gelişigüzel sözler planlıyor işte

we go he has a habit of making sarcastic

gidiyoruz insanları sık sık rahatsız eden alaycı, gelişigüzel sözler söyleme alışkanlığı var

off-the-cuff remarks which often upset people

tighten one's belt if you tighten your belt it means that you've got you've got

kemerini sıkarsan kemerini sıkarsan bu senin sahip olduğun anlamına gelir

to cut down on your spending you're a bit short of money

Harcamalarını kısmak için biraz paran eksik,

you've got to tighten your belt we're going to have to tighten our belts this

kemerini sıkmalısın, bu Noel'de kemerlerimizi sıkmamız gerekecek,

Christmas as I'm not going to get any bonus this year I'm going to have to

çünkü bu yıl herhangi bir ikramiye alamayacağım, gidiyorum.

tighten my belt until I've got this loan paid off in the car so you're a bit

Bu krediyi arabada ödeyene kadar kemerimi sıkmak zorundayım, bu yüzden biraz

short of money you've got to cut down on what you normally do cut down on your

paran eksik, normalde yaptığın şeyleri kısmalısın,

spending you have to Kaizen your belt you have to control how much money you

harcamalarını kısmalısın, kemerini Kaizen yapmalısın ne kadar para harcadığınızı kontrol etmelisiniz, bu yüzden

spend so you need to tighten your belt if you loosen your belt it means you

kemerinizi sıkmanız gerekir, kemerinizi gevşetirseniz bu,

you've got a bit more freedom to spend a bit more spending money a similar one

biraz daha fazla para harcamak için biraz daha özgür olduğunuz anlamına gelir, benzer bir parayla

get along on a shoestring ah good one that's a long a thank you mr. Duncan get

idare edin, ah iyi bir bu uzun bir teşekkür bayım. Duncan

along on a shoestring that means you you you've got to get by with very little

bir pabuçla geçiniyor, yani sen çok az bir parayla idare etmelisin

money a small amount of money so small that you could only buy a shoestring

küçük bir miktar para o kadar küçük ki onunla ancak bir pabuç bağı alabilirsin

with it hmm your laces in your shoes so the implication is you you really

hmm bağcıkların ayakkabılarının içinde yani ima sensin gerçekten sen

haven't got much money at all we've got to get along on a shoestring so you've

çok paramız yok çok az parayla geçinmemiz gerekiyor yani senin

got very little money at I think it might have science to do with

çok az paran var bence bunun bilimle bir ilgisi olabilir

the fact that people who had little money would just tie what they had with

a shoestring and then carry it could be could be by the way talking of

bir pabuçla ve sonra taşı, bu arada pabuçlardan bahsetmek olabilir,

shoestrings here it our little studio in Much

burada Much Wenlock'taki küçük stüdyomuz,

Wenlock we do try our best to keep all of this going week after week but of

tüm bunları her hafta devam ettirmek için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ama

course we do also rely on your donations as well so can I say a big thank you to

elbette bağışlarınıza da güveniyoruz. pekala, patreon sitesinde ve tabii ki PayPal aracılığıyla bağış yapanlara büyük bir teşekkür edebilir miyim?

those who have made donations on the patreon site and of course through

PayPal as well you can make donations also through PayPal in fact a lot of

PayPal aracılığıyla da bağış yapabilirsiniz, aslında birçok

people prefer to do that Steve be curse it's safer and more secure so if you

insan bunu yapmayı tercih ediyor Steve lanet olsun, bu daha güvenli ve daha fazlası güvenli, bu yüzden

would like to make a donation you are more than welcome to do so and you can

bağış yapmak istiyorsanız, bunu yapmaktan memnuniyet duyarız ve

catch us here every Sunday at 2 p.m. UK time we will we will be here every week

bizi her Pazar saat 14: 00'te burada yakalayabilirsiniz. Birleşik Krallık zamanı her hafta burada olacağız

and of course into 2019 there is the address now going across and you can

ve tabii ki 2019'a kadar şu anda karşıdan karşıya geçen bir adres var ve

make a donation to that address thank you very much for all of your help by

bu adrese bağışta bulunabilirsiniz bu arada tüm yardımlarınız için çok teşekkür ederim

the way and you've said to me as well it's sometimes better to make a donation

ve bana dediniz ayrıca bazen PayPal aracılığıyla bağış yapmak daha iyidir

through PayPal yes because then you get all of it yes yes ok then ok fine

evet çünkü o zaman hepsini alırsınız evet evet tamam o zaman tamam iyi

hint hint nudge notes no I'm feeling I'm feeling thirsty

ipucu ipucu dürtme notları hayır aniden susadığımı hissediyorum

all of a sudden yeah do you have some old words I do yes and they will have a

evet bazı eski sözleriniz var mı Evet yapıyorum ve

look at the live chat hit below the belt hit below the belt

canlı sohbete bakacaklar kemerin altına vur kemerin altına vur

this phrase probably comes from a boxing rule boxers in a ring the rule is you

bu cümle muhtemelen bir boks kuralından geliyor ringdeki boksörler kural şudur:

never hit a man below the belt or a woman for that matter because if you do

asla bir erkeğe veya bir kadına belden aşağı vurmazsın çünkü eğer yaparsan

you're hitting them in their private parts and that's very uncomfortable and

onların özel bölgelerine vuruyorsun ve bu çok rahatsız edici ve

seen as very unfair so in boxing you never hit anyone below the belt but in

haksızlık olarak görülüyor bu yüzden boksta asla kimseyi belden aşağı vurmuyorsun ama

this the way we're using it here it means you're not it's an unfair tactic

bu şekilde burada kullanıyoruz, bu senin olmadığın anlamına geliyor. birine haksız yere saldırmak için adil olmayan bir taktik

to attack someone unjustly or unfairly and it's something against the rules

ve bu kurallara aykırı bir şey

you're doing something against the rules as if you were punching somebody in the

kurallara aykırı bir şey yapıyorsun sanki özel banyoda birine yumruk atıyormuşsun gibi

private bath you might make a cruel comment about Maggie cruel comment about

Maggie hakkında acımasız bir yorumda bulunabilirsin bunu nasıl söyleyebilirsin hakkında acımasız yorum benim

how could you say that how could you say that about me why did you have to hit me

hakkımda neden beni

below the belt that's it yes so yes you might be having an argument with

belden aşağı vurmak zorunda olduğunu söyleyebilir misin bu kadar evet yani evet biriyle tartışıyor olabilirsiniz

somebody and then they suddenly they suddenly come out with something that

ve sonra birdenbire sizi gerçekten kötü hissettiren bir şeyle ortaya çıkarlar

really makes you feel bad oh well don't you remember when you when

oh pekala yapma Hatırlıyor musun

you when you slept with such and such as wife Oh such yeah that's a strange name

falanca eş gibi biriyle yattığın zaman Ah öyle evet,

for a person such and such John got the job over bill by telling the boss about

böyle biri için garip bir isim ve böyle John, patrona Jon'un içki alışkanlığını anlatarak işi fatura üzerinden aldı,

Jon's drinking habit alright so he sneakily went off and he said to me well

tamam, bu yüzden sinsice gitti ve o bana iyi biliyorsun

you know I don't think you should give the job to citizens and then bill finds

işi vatandaşlara vermen gerektiğini düşünmüyorum dedi ve sonra bill

out about it says all thanks for hitting me below that that that would be hitting

bunu öğrendiğinde bana vurduğun için teşekkürler diyor bunun

below the belt doing something that's a bit unfair yes actually it's funny that

biraz adaletsiz bir şey yaparak belden aşağı vurmak olacağını söylüyor evet aslında bu

on the live chat we have Farrah who says I think it means insulting or

Canlı sohbette Farrah'ın birisine hakaret etmek veya onun

doing something inappropriate about someone yes so if you hit someone below

hakkında uygunsuz bir şey yapmak anlamına geldiğini söyleyen Farrah'a sahip olmamız komik evet yani birini belden aşağı vurursanız bu harika bir

the belt that's a great expression yes that's right something unfair that the

ifade evet

live chat is it you can do it but that you know you're resorting to bad tact

bu doğru canlı sohbetin yapabileceği bir şey değil mi ama kötü bir inceliğe başvurduğunuzu biliyorsunuz

okay we've got three minutes wait there I'm just showing the live

tamam üç dakikamız var orada bekleyin sadece canlı

chat rest for a moment I know you get very excited so Pedro Belmont has made a

sohbeti gösteriyorum geri kalan bir an çok heyecanlandığınızı biliyorum bu yüzden Pedro Belmont

brilliant suggestion oh let's make videos about our streets

harika bir öneride bulundu oh hadi videolar çekelim sokaklarımız hakkında

so maybe the area in which you live or around about the area so maybe not your

yani belki yaşadığınız bölge veya civarı bölge hakkında yani belki

house so you don't have to identify your house or your address but maybe you

eviniz değil yani evinizi veya adresinizi belirtmek zorunda değilsiniz ama belki

could show around the area where you live in perhaps we could show some of

yaşadığınız bölgeyi gezdirebilirsiniz belki biz gösterebiliriz

those videos next week exactly a good idea so if you want to send a video

Gelecek hafta bu videolardan bazıları tam olarak iyi bir fikir, bu yüzden bir video göndermek istiyorsanız

Thank You Pedro for that that's a great great suggestion and you can send it to

Teşekkürler Pedro bunun için harika bir öneri ve

my email address the details are below this video like email address yes Gabi

benim e-posta adresime gönderebilirsiniz ayrıntılar bu videonun altında e-posta adresi gibi evet Gabi

cap in hand it's humble it means you're humble

cap in yandan mütevazi mütevazi olduğun anlamına gelir

humble you're admitting to something you're doing something in a humble way

mütevazi bir şeyi kabul ediyorsun mütevazi bir şekilde bir şey yapıyorsun

and Rosa spontaneous yes is off the cuff it's something spontaneous but usually

ve Rosa kendiliğinden

quite often it said it might get you into trouble because you haven't really

had a chance to think about it beforehand unplanned so yes I think

önceden planlanmamış bu yüzden evet bence bu

that's a good idea so maybe go outside do a very short video just show maybe

iyi bir fikir bu yüzden belki dışarı çıkın çok kısa bir video yapın sadece belki

what what goes on in your street or what goes on around the area where you live

sokağınızda neler olup bittiğini veya yaşadığınız bölgede neler olup bittiğini gösterin

so yes do that so Pedro Julie Belarusian maybe Rosa

öyleyse evet bunu yap yani Pedro Julie Belarusça belki Rosa

Rin sac send something in why not and show us that the location show us your

Rin sacı neden olmasın diye bir şeyler gönder ve bize konumun bize çevreni gösterdiğini göster

surroundings since ook at the blue garden yes su Katz

çünkü mavi bahçeye bak evet su Katz

garden is amazing anymore mr. dink we will do I think we will squeeze two more

bahçesi artık harika bay. bence iki tane daha sıkalım

okay where is that the trousers or where's the panel a person who wears the

tamam o pantolon nerede ya da panel nerede pantolonu giyen bir kişi pantolon

trousers trousers or wears the pants now pants trousers are what we say in the UK

ya da pantolonu giyen kişi şimdi pantolon pantolon İngiltere'de ne dersek o pantolona

pants they usually call that pants trousers pants in the u.s. so we just

genellikle pantolon diyorlar pantolon pantolon ABD'de. yani biz

mean we just mean trousers or pants so the same thing what hang on what

sadece pantolon veya pantolon demek istiyoruz yani aynı şey ne asılı ne

continuous so it means who is the real boss in a household and it's in a

sürekli yani bir evdeki gerçek patronun kim olduğu anlamına gelir ve bu

domestic situation and it's usually referring to the wife being the real

ev içi bir durumdur ve genellikle karının evdeki gerçek patron olmasına atıfta bulunur.

boss in the household so a wife who orders her husband about and even though

Bu nedenle, kocasına emirler veren bir kadın,

he's the one that goes out to work and earns the money can often be described

dışarı çıkıp parayı kazanan kişi olmasına rağmen, genellikle

as the person wearing the trousers so if you see somebody whose wife is maybe you

pantolon giyen kişi olarak tanımlanabilir, bu nedenle, karısı olan birini görürseniz, belki de

can tell who's really in charge as that relationship so it orders her husband

gerçekte kimin sorumlu olduğunu anlayabilirsiniz.

about you can see who wears the trousers in that house who is the boss who means

o evde kimin pantolon giydiğini görebilirsin patron kim evet demek kime kime her şeyi yapar her

yes who get to who does everything everything done that she wants usually

istediğini yapar her şeyi yapar genellikle normalde beklediğiniz

refers to a woman in a relationship where you would normally expect the man

bir ilişkideki bir kadını ifade eder erkek

to be in charge maybe not these days but yes make so much but the person who

sorumlu olabilir bu aralar değil ama evet çok kazanıyor ama

wears the trousers the one that's in charge who's really in charge yes but it

pantolonu giyen kişi gerçekten yetkili evet ama bu ille de

doesn't necessarily mean a woman because there are two of our neighbors and they

kadın anlamına gelmiyor çünkü iki komşumuz var ve

always say that that in our situation that I wear the trousers isn't that

her zaman onlar bizim durumumuzda pantolon giymem o kadar da

strange so I'm in charge people think I'm the dominant person in the

garip değil bu yüzden sorumlu benim diyen insanlar ilişkide baskın kişinin ben olduğumu düşünüyor

relationship isn't that strange it's not true

o kadar garip değil doğru değil

it isn't he's the boss he he wears the trousers

patron değil mi o pantolonu

well sometimes sometimes he wears he wears a dress yes yeah that off that

iyi giyer bazen bazen giyer elbise giyer evet evet bu kapalı

phrase is usually used talking about people you can see who wears the

tabir genellikle insanlar hakkında konuşurken kullanılır

trousers in that house yes the one who's really in charge okay one more very

o evde pantolonu kimin giydiğini görebilirsiniz evet gerçekten yetkili olan tamam bir daha çok

quickly right what should we do here we go this is something that we rarely do

çabuk doğru ne yapmalıyız işte başlıyoruz bu nadiren yaptığımız bir şey

burn a hole in your pocket if you burn a hole in your pocket that means that you

cebinizde bir delik açarsanız cebinizde bir delik açarsanız bu

spend a lot of money hmm you probably more than you should do you

çok para harcadığınız anlamına gelir hmm muhtemelen gereğinden fazla yaparsınız

spend more money quickly without really thinking about it yes so literally so

gerçekten düşünmeden hızlı bir şekilde daha fazla para harcarsınız bu konuda evet tam anlamıyla böylece

you could say Martha as soon as she gets paid she

Martha parasını alır almaz

spends all her money and burns a hole in her pocket so you know as I understand

tüm parasını harcıyor ve cebinde bir delik açıyor diyebilirsin yani anladığım kadarıyla

it I always thought it was the other way around

her zaman bunun tam tersi olduğunu düşünmüştüm

so if if the money burns a hole in your pocket it means you can't wait yeah to

yani eğer para yanarsa cebinde delik var dışarı

go out and spend it means that as well so you have the money but you can't wait

çıkıp harcamak için bekleyemiyorsun demek evet demek ki paran var ama

to spend it it's like the money is burning a hole in your pocket you want

harcamak için sabırsızlanıyorsun para cebinde istediğin gibi delik açıyor gibi

to get out of your pocket and into a cash till yes and and you're gonna spend

cebinizden çıkıp nakit paraya çevirmek, evet olana kadar ve

it all on something so maybe you can go out and enjoy the Black Friday sales we

hepsini bir şeye harcayacaksınız, böylece belki dışarı çıkıp Kara Cuma indirimlerinin tadını çıkarabilirsiniz,

all know people who who as soon as they get paid go off and spend all their

hepimiz parasını alır almaz giden ve giden insanları tanıyoruz. tüm

money because it's bits burning that the wages are burning a hole in their pocket

paralarını harcıyorlar çünkü biraz yakıyor maaşlar ceplerinde bir delik açıyor

I think that's it we'll leave it there because we're already two minutes we're

sanırım bu kadar orada bırakacağız çünkü zaten iki dakikayı geçtik

two minutes over though that's it okay we have

iki dakikayı aştık ama sorun değil bizde

B we have to be firm after all I'm wearing the trousers I wear the trousers

B var bizde sonuçta sağlam olmak için pantolonu giyiyorum

on the livestream that's correct that's true yes I'm wearing the boring charge

canlı yayında pantolonu giyiyorum bu doğru bu doğru evet canlı yayında sıkıcı yükü giyiyorum

with the livestream yes okay then so a quick look at the live chat and then we

evet tamam o zaman canlı sohbete hızlıca bir göz atın ve sonra gidiyoruz

are going I'm just so somebody just said at the

ben Ben sadece birisi arabada dedi ki bu

buggy it's at why Martha I just have just the word that came to came to mind

neden Martha'da aklıma gelen kelimeyi aldım

I just use words people's names and I don't mean anyone on the live chat

Sadece insanların isimlerini kullanıyorum ve canlı sohbette kimseyi kastetmiyorum

normally normally it relates to our neighbors we've got a we've got a

normalde normalde komşularımızla ilgilidir bizim bir

neighbor called mouth we've got a neighbor neighbor called Martha and also

komşumuz var,mouth adında bir komşumuz var, Martha adında bir komşumuz var ve ayrıca

a neighbor who lives nearby called Bill so that's the reason why Steve often

yakınlarda yaşayan Bill adında bir komşumuz var, bu yüzden Steve'in

uses those names it's nothing to do with the live chat trust me

bu isimleri sık sık kullanmasının nedeni bu, canlı sohbet güveniyle ilgisi yok çok

have a lovely birthday party Tomic if you're having one so don't forget if you

güzel bir doğum günü partim var Tomic eğer yapacaksan unutma o civarda yaşadığın yerle ilgili

want to send a video of your local area around about the place you live don't

bir video göndermek istersen

don't give us your address don't show your house but show the area show the

bize adresini verme adresini gösterme ev ama alanı göster yerleri göster

locations show the surroundings feel free yes and that's it I think we

çevreyi göster özgür hisset evet ve bu kadar bence

are completely out of time can you believe it Steve but not out of pocket

tamamen zamanımız doldu inanabiliyor musun Steve ama cebinden değil

I'm trying to get another word in we're out of time but not out of pocket out of

başka bir kelime daha almaya çalışıyorum zamanımız tükendi ama cebinden değil

pocket that means money that is owed to you you're out of pocket you all you you

cebinden yani sana olan borç para cebinden çıkmışsın

all your friends go out are you going to have a mall Amir out together and you

tüm arkadaşların dışarı çıkıyorsun Amir birlikte bir alışveriş merkezi mi açacaksınız ve

pay for it up front and they've robbed they've all to give give you a bit of a

peşin ödüyorsunuz ve onlar Size faturanın bir kısmını vermek için hepsini soydunuz

bit of the bill and somebody doesn't and you're out of pocket by 10 pounds

ve biri vermiyor ve cebinizden 10 pound çıkıyor

because somebody hasn't given it means you're owed some money yeah so it means

çünkü biri vermedi çünkü borcunuz var demektir evet yani

you make a loss means you make a loss out-of-pocket expenses so you have to go

zarar ediyorsun demektir cepten yaptığın harcamalardan zarar ediyorsun yani

and buy your own petrol for work you have to claim the expenses back and in

iş için gidip kendi benzinini almalısın masrafları geri almak zorundasın ve kendi

your out of pocket to get paid back line your own pockets do cam getting them all

cebinden geri ödeme almak için kendi cebinden kamera hepsini

aligned around pocket you do realise when it when you gamble like that that

cebinizde hizalandırıyor, böyle kumar oynadığınızda,

the YouTube subtitles later will not understand anything you're saying line

daha sonra YouTube altyazılarının söylediğiniz hiçbir şeyi anlamayacağını,

your own pockets earn money from shady deals and a politician lined his own

kendi ceplerinizi doldurduğunuzu, gölgeli anlaşmalardan para kazandığınızı ve bir politikacının kendi

pockets with bribes I've got them all in mr. Duncan so you are you are putting

ceplerini rüşvetle doldurduğunu anlıyorsunuz. Hepsini Mr. Duncan yani sen

the money into your pocket you're putting lime in your pocket you

parayı cebine koyuyorsun cebine kireç koyuyorsun cebine

are lining your pocket bribes yes okay that's great we're going right thank you steve

rüşvet dolduruyorsun evet tamam bu harika doğru gidiyoruz teşekkür ederim steve

Thank You mr. Duncan see you all next

teşekkür ederim bay. Duncan hepinizle

week and bye bye - I'm not gonna say ta ta for now because you listen you say that

haftaya görüşürüz ve güle güle - Şimdilik ta ta demeyeceğim çünkü dinliyorsunuz ki

every week you don't have to say that there's no need to say that just say

her hafta bunu söylemek zorunda değilsiniz söylemenize gerek yok sadece

'goodbye' why are you gonna fade me away though

'hoşçakal' deyin neden? yine de beni uzaklaştıracak bay

mr. Steve is going to fade away there he goes he's gone

Steve orada gözden kaybolacak, gitti,

so that's mr. Steve gone that is the view outside you can see already it's

yani bu bay. Steve gitti bu, dışarıdan görebileceğiniz manzara bu, hava

starting to get dark and now it is time to say goodbye I hope you've enjoyed

kararmaya başladı ve şimdi vedalaşma zamanı umarım

today's lesson it's been very exciting a lot of things going on today I hope

bugünkü dersten keyif almışsınızdır çok heyecan vericiydi bugün bir çok şey oluyor umarım

you've enjoyed it we actually got to see mr. Steve we saw mr. Steve wearing a

beğenmişsinizdir Aslında Bay'ı görmeliyiz. Steve Bay'ı gördük. Steve'in bir

dress we saw we also saw mr. Steve wearing a dinner jacket so I hope you

elbise giydiğini gördük ayrıca Mr. Steve bir smokin giyiyor, umarım beğenmişsinizdir,

enjoyed that I will be back next week next week from 2 p.m. at UK time don't

önümüzdeki hafta saat 14:00'ten sonra döneceğim. Birleşik Krallık saatinde,

forget there is the time if you want to join us

every single Sunday live on YouTube - p.m. UK time and finally if you want to

her Pazar YouTube'da canlı yayında bize katılmak istiyorsanız, zamanın olduğunu unutmayın - p.m. Birleşik Krallık zamanı ve son olarak,

make a donation via PayPal you are more than welcome there is the address going

PayPal aracılığıyla bağış yapmak istiyorsanız, memnuniyetle karşılarız, şu anda geçmiş olan adres var, artık

past right now that's it there is no more

yok,

this is mr. duncan in england saying thank you so much for watching today I

bu bay. ingiltere'de duncan bugün izlediğiniz için çok teşekkür ederim

hope you've enjoyed it I'm back next week 2 p.m. UK time and of course next

umarım beğenmişsinizdir haftaya 14:00'da geri dönüyorum. Birleşik Krallık zamanı ve tabii ki önümüzdeki

week it is December yes the final month of 2019

hafta Aralık, evet 2019'un son ayı mı

or should I say 2018 we'll be here with 2019 just around the corner and of

yoksa 2018 mi demeliyim, 2019'un hemen köşesinde olacağız ve

course Christmas is also on the way and next week we will be putting on the

tabii ki Noel de yolda ve önümüzdeki hafta

Christmas lights so much to look forward to next Sunday and of course you know

Noel ışıkları, gelecek Pazar gününü dört gözle bekleyecek kadar çok ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz, şimdilik

what's coming next

stay cool, ta ta for now 8-)

sakin kalın, şimdilik ta ta 8-)