Live English Listening & Chat - 18th November 2018 - Building Idioms + Phrases - SHEEP !!!!

so here we go again it's a Sunday afternoon and we are all together once

işte yine başlıyoruz, bir Pazar öğleden sonra ve hepimiz bir kez

more as live as live can be and can you see what has returned behind me yes the

daha canlı olabildiğince canlı birlikteyiz ve arkamda ne döndüğünü görebiliyor musunuz evet

sheep are back behind my garden coming up today we also have mr. Steve talking

koyunlar bahçemin arkasına geri geldiler bugün bizde de bay var. Steve binalarla

about words and idioms to do with buildings and of course you are more

ilgili kelimeler ve deyimlerden bahsediyor ve tabii ki

than welcome to join in on the live chat after all it's a Sunday afternoon it's

canlı sohbete katılabilirsiniz.

just after 2 o'clock here in the UK and this is live English live from Much

Wenlock in England on a Sunday afternoon this is live English oh yes it sure is baby

İngiltere'de bir Pazar günü öğleden sonra Wenlock bu canlı İngilizce oh evet kesinlikle öyle bebeğim

yes here we go again it's another Sunday it's another fun day it's another time

evet işte yine başlıyoruz bu başka bir pazar başka bir eğlenceli gün

for you to improve your English we are once again live on YouTube

İngilizcenizi geliştirmeniz için başka bir zaman bir kez daha YouTube'da canlı yayındayız

hello oh yeah hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are

merhaba oh evet merhaba millet bu Bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın

you ok I hope so are you happy

iyi misin umarım mutlusundur

I hope so can you see what I'm doing today I have been very busy all week

umarım bugün ne yaptığımı görebilir misin bütün hafta bir

preparing something can you guess what it is I'm getting in a bit of a tangle

şeyler hazırlamakla çok meşguldüm birazdan ne aldığımı tahmin edebilir misin

here today sorting out a certain thing which we will see more of later on yes

bugün burada bir karışıklığın belirli bir şeyi çözmesi, daha sonra daha fazla göreceğimiz evet,

I'm getting in a real mess here today find out later on why so here we are

bugün burada gerçekten bir karmaşanın içine giriyorum, nedenini daha sonra öğrenelim,

once again it's live English I can't believe that it's Sunday once more do

bir kez daha buradayız, canlı İngilizce olduğuna inanamıyorum Pazar bir kez daha

you feel the same way as me do you feel that this year is going by so quickly it

benim gibi hissediyor musun bu yılın çok hızlı geçtiğini hissediyor musun

is the end of November next week I can't believe it's actually the end of

önümüzdeki hafta Kasım ayının sonu

November next week and then it's December December is a very busy month

Gelecek hafta aslında Kasım ayının sonu olduğuna inanamıyorum ve sonra Aralık Aralık bir çok yoğun bir ay,

do you know why well there are lots of reasons why look out the window today we

neden biliyor musunuz, bugün pencereden dışarı bakmanız için birçok neden var,

are having a glorious day by the way an absolute glorious day look at that so

bu arada mükemmel bir gün geçiriyoruz, buna bakın, bu şu anda pencereden dışarıdaki

that is a live view at the moment out of the window oh my goodness what a

canlı bir görüntü oh my Tanrım, şu anda

beautiful day we are having right here now in the UK a live picture and we can

burada, Birleşik Krallık'ta ne kadar güzel bir gün geçiriyoruz, canlı bir resim ve

also have a look in the garden as well would you like to see the garden there

bahçeye de bakabiliriz, bahçeyi de görmek ister misiniz,

it is a live view outside I know for a fact that mr. Steve was out there

dışarıda canlı bir görüntü var, bir gerçeği biliyorum ki bay . Steve

earlier on he was out there doing some gardening so I hope he has

daha önce oradaydı, bahçeyle uğraşıyordu, bu yüzden umarım

prepared something for today's live English stream and there it is once

bugünün canlı İngilizce akışı için bir şeyler hazırlamıştır ve burada, daha önce başlangıçta bahsettiğim gibi, Birleşik Krallık'taki kırsal bölgeyi bir kez

again a lovely live view looking across the countryside here in the UK as I

daha gösteren güzel bir canlı görüntü var.

mentioned earlier at the start of today's live stream the sheep are back

bugünkü canlı yayında koyunlar geri döndüler koyunlara

they are would you like to have a look at the Sheep they have returned to the

bir göz atmak ister misiniz

back of the house and here they are right now oh yes they are back last week

evin arkasına döndüler ve işte şimdi buradalar oh evet döndüler geçen hafta

they returned and so I couldn't resist showing them today because I love it

döndüler ve ben de yapamadım bugün onları göstermeye direniyorum çünkü bunu seviyorum çünkü

I love it when there are animals at the back of the house so there you can see

evin arka tarafında

the sheep are back and there are quite a few of them this year we have a lot of

koyunların geri döndüğünü görebilmeniz için hayvanların olmasına bayılıyorum ve bu yıl onlardan epeyce var bizde

them there are 37 sheep at the back of the house now so that is the view

onlardan çok var 37 koyun var şimdi evin arka tarafında yani

outside I filmed this yesterday just to let you see the sheep and there are

dışarıdaki manzara bu sadece koyunları görmeniz için dün bunu çektim ve

quite a few of them I'm not sure if they are pregnant I'm not sure if they are

epeyce varlar hamile olup olmadıklarından emin değilim şimdiden emin değilim

already expecting little lambs I'm not sure about that but they have arrived

küçük kuzular bekliyorum bundan emin değilim ama geldiler

and they have been at the back of the house for about the past five days so

ve yaklaşık beş gündür evin arka tarafındalar bu yüzden

I'm very very excited to see the Sheep have returned Oh lovely I really love

Koyunların geri döndüğünü görmek beni çok çok heyecanlandırdı Ah güzelim Koyunları gerçekten çok seviyorum o

the sheep so much let's have another view of the Sheep here we go here's

kadar çok Koyun'a başka bir bakış atalım işte başlıyoruz işte

another one another shot of the Sheep walking by and as I mentioned there are

Koyun'un yanından geçerken başka bir görüntüsü ve bahsettiğim gibi

37 sheep at the back of the house and one of the things to mention especially

evin arkasında 37 koyun var ve özellikle bu alanda bahsedilmesi gereken şeylerden biri.

in this area the area in which I live there are many people who own dogs and

Yaşadığım yerde köpek sahibi olan birçok insan var ve

they like to take their dogs for a walk through this field but of course

köpeklerini bu tarlada yürüyüşe çıkarmayı seviyorlar ama tabii ki

dogs and sheep do not mix very well you will find that the dogs will will chase

köpekler ve koyunlar pek iyi karışmazlar, köpeklerin

the sheep and sometimes they will actually attack them and I know for a

koyunları kovaladıklarını ve bazen gerçekten onlara saldırın ve

fact that at the back of the house there have been some some attacks on on the

evin arka tarafında koyunlara bazı saldırılar olduğunu kesin olarak biliyorum

sheep in fact I think three years ago I think there were two sheep killed at the

aslında sanırım üç yıl önce evin arka tarafında köpekler tarafından öldürülen iki koyun olduğunu düşünüyorum

back of the house by dogs so I think there were some dogs that were not on

bir kaç köpek vardı tasmalarında yoktu

their leads and they they they escaped and they attacked two of the sheep and

onlar da kaçtılar ve koyunlardan ikisine saldırdılar ve

sadly they died so it is a very serious thing but if you don't put your donks on

ne yazık ki öldüler yani çok ciddi bir şey ama eşeğinizi

a lead when you go for the through a field of sheep you can have some very

tasmaya giderken tasma takmazsanız Bir koyun tarlasında çok

negative results so I'm feeling pretty happy today because the sheep are back

olumsuz sonuçlar elde edebilirsiniz, bu yüzden bugün kendimi oldukça mutlu hissediyorum çünkü koyunlar geri döndü

and I know that lots of people enjoy looking at the wildlife so I thought

ve birçok insanın vahşi yaşamı izlemekten keyif aldığını biliyorum, bu yüzden bugünün

that's what I would do at the start of today's livestream I would show you the

başında bunu yapacağımı düşündüm. canlı yayın sana

Sheep yes they are back baby was I on time today really was that was

Koyunları gösterirdim evet geri döndüler bebeğim bugün tam zamanında gelmiştim gerçekten tam

that actually on time I can't believe that I started today's livestream at

zamanındaydı Bugünkü canlı yayına

exactly 2 o'clock I can't remember the last time that happened

saat tam 2'de başladığıma inanamıyorum En son ne zaman olduğunu hatırlayamıyorum

talking of live English that is what we are here to do this afternoon it's

canlı İngilizceden bahsetmek oldu, bu öğleden sonra bunu yapmak için buradayız, ben,

myself mr. Duncan and don't forget you can catch me every week every Sunday

Bay. Duncan ve beni her pazar saat

from 2 p.m. UK time live English on YouTube and you can watch this every

14:00'ten sonra yakalayabileceğini unutma. İngiltere saati YouTube'da canlı İngilizce ve bunu her

single Sunday yes I will be here next week and the week after that and the

Pazar izleyebilirsiniz evet önümüzdeki hafta ve ondan sonraki hafta ve

week after that as well so there is nothing to fear I will be here

ondan sonraki hafta da burada olacağım, bu yüzden korkacak bir şey yok

throughout December and into 2019 I'm not joking

Aralık boyunca ve 2019'a kadar burada olacağım ben' Şaka yapmıyorum

so autumn is definitely here would you like to see something beautiful

bu yüzden sonbahar kesinlikle burada güzel bir şey görmek ister misin

something that I filmed last week okay here it is

geçen hafta filme aldığım bir şey tamam burada

ah somewhere over the rainbow looking out of my window a beautiful rainbow

ah gökkuşağının üzerinde bir yerlerde penceremden dışarı bakıyor güzel bir gökkuşağı

last week I recorded this during the week when we had some very strange

geçen hafta bunu biraz eğlendiğimiz hafta boyunca kaydettim çok garip

rainstorms so the sun was shining and the rain was falling at the same time

yağmur fırtınaları, bu yüzden güneş parlıyordu ve yağmur aynı anda yağıyordu

and of course quite often the result will be a beautiful rainbow so there you

ve elbette çoğu zaman sonuç güzel bir gökkuşağı olacak, bu yüzden

can see the view from my window last week and a rather lovely rainbow above

geçen hafta penceremden manzarayı görebiliyorsunuz ve evin üzerinde oldukça güzel bir gökkuşağı

the house isn't that nice and there you can see the little bird flying by I

var. o kadar güzel ve orada uçan küçük kuşu görebilirsiniz

think it's a pigeon so there you can see something nice filmed from the house can

bence bu bir güvercin yani orada evden çekilmiş güzel bir şey görebilirsiniz doğa videolarımı beğenen ve izlemeyi

I say once again a big thank you to those who appreciate and love to watch

sevenlere bir kez daha çok teşekkür ederim video

my nature videos so I'm I'm pleased to to hear from you if you have anything

nice to add if you have anything nice to say about my video lessons feel free if

derslerim hakkında söyleyeceğiniz güzel bir şey varsa,

you have a problem with my video lessons maybe there is something you hate about

video derslerimle ilgili bir sorununuz varsa çekinmeyin, belki benim hakkında nefret ettiğiniz bir şey vardır.

my video lessons also you can let me know but please be gentle with me

video dersleri de bana bildirebilirsin ama lütfen bana karşı nazik ol

because I am a very sensitive flower I am let's have a look at the live chat

çünkü ben çok hassas bir çiçeğim, daha sonra canlı sohbete bir göz atalım bayım

later on mr. Steve will be here of course and Steve at the moment is

. Steve elbette burada olacak ve Steve şu anda

suffering from something very strange mr. Steve has contracted autumn madness

çok garip bir şeyden muzdarip Bay. Steve sonbahar çılgınlığına yakalandı

we will have a look at that later on also we'll be talking about words and

buna daha sonra bir göz atacağız ayrıca binalarla ilgili kelimeler ve ifadeler hakkında konuşacağız. daha sonra

expressions to do with buildings words and expressions to do with buildings

different types of buildings also the things used

to construct buildings so that's what we'll be doing later on also we have the

yapacağım ayrıca

mystery idiom would you like to see the mystery idiom now okay then because I'm

gizemli deyimimiz var şimdi gizemli deyimi görmek ister misin tamam o zaman çünkü kendimi

feeling very generous today here is today's mystery idiom right now

çok cömert hissediyorum bugün işte bugünün gizemli deyimi tam şimdi

there it is so there is the mystery idiom what do you think it is if you

orada yani gizemli deyim var ne yaparsın sanırım

think you know the answer you can write it down on the live chat talking of

cevabı bildiğini düşünüyorsan canlı sohbete yazabilirsin

which the live chat is now up and running let's see who is on the live

canlı sohbet şu anda çalışıyor ve çalışıyor bakalım canlı sohbette kimler var görelim

chat shall we right now oh it's a busy one so far I

şimdi olur mu oh şu ana kadar çok meşgul ben canlı

can already see lots of people are on the live chat let's go back to the

sohbette birçok kişinin olduğunu şimdiden görebiliyorum hadi başa dönelim

beginning and see who was first ah I see that Pedro Belmont is first on

ve ilk kimmiş görelim ah görüyorum ki Pedro Belmont

the live chat hi to you Pedro and of course you get a big round of applause

canlı sohbette ilk

as well congratulations to you also Alamgir is here even though he

tebrikler ayrıca Alamgir

retracted his message I don't know what the message was I hope it was nice

mesajını geri çekmesine rağmen burada Mesajın ne olduğunu bilmiyorum umarım güzel olmuştur

matrix is also here Jimmy is here hello Jimmy nice to see you back Jimmy's here

matrix de burada Jimmy burada merhaba Jimmy seni tekrar görmek güzel Jimmy burada

Oh family also Martha in Poland Olga is here as well sweetness is here hello

Ah aile Martha da Polonya'da Olga burada da tatlılık burada merhaba

sweetness nice to see you back as well Sheeran is here hello Sheeran blue

tatlılık da seni tekrar görmek güzel Sheeran burada merhaba Sheeran mavi

thunder also we have Julie G hello Judy gee Jimmy says the week has

gökgürültüsü de bizde Julie G var merhaba Judy vay Jimmy hafta geçti diyor

passed the time is going very fast I know I agree with you I can't believe

zaman çok hızlı geçiyor biliyorum sana katılıyorum ben

how fast November has gone by it's it's really really flown by matilda is here

Kasım ayının ne kadar hızlı geçtiğine inanamıyorum, gerçekten gerçekten matilda tarafından uçtu, burada da

as well watching in columbia also we have Tana doin or 10-win watching in

Kolombiya'da izliyor, ayrıca Vietnam'da Tana yapıyor veya 10 galibiyet

vietnam i believe also we have Belarusian I wondered where you were

izliyoruz, ayrıca Beyaz Rusya'mız da var, nerede olduğunuzu merak ettim.

don't forget Belarusian and Pedro are both in charge of the live chat

Belarusian ve Pedro'nun her ikisinin de canlı sohbetten sorumlu olduğunu unutun,

they are the moderators on the live chat so they are in charge they will be

canlı sohbette moderatör oldukları için sorumlular,

watching very closely what you are saying

söylediklerinizi çok yakından izleyecekler

Pal Meera also Francisco is here hello to you as well

Pal Meera ayrıca Francisco burada size merhaba,

nice to see you every single Sunday yes I will be here every Sunday until the

sizi görmek güzel her pazar evet yıl sonuna kadar her pazar burada olacağım

end of the year and of course I will be with you during 2019 as well Ali is here

ve tabi ki 2019'da da sizlerle olacağım Ali burada size

hello to you Ali Alam is also here also sujin hello sujin nice to see you here

merhaba Ali Alam da burada ayrıca sujin merhaba sujin sizi bugün de burada görmek güzel

today also we have haole and race car or race

haole ve yarış arabamız var veya yarış

car hello sir this is race from Pakistan please can you do a livestream on

arabamız var merhaba efendim bu Pakistan'dan bir yarış lütfen tarih ve tarihle ilgili kelimeler hakkında bir canlı yayın yapabilir misiniz

history and related words to history do you know what I think that is a great

bunun harika bir fikir olduğunu biliyor musunuz

idea thank you very much for your suggestion lovely very nice X n says how

öneriniz için çok teşekkür ederim güzel çok güzel X n

how is it going how is it going it is going very well but I have had a very

nasıl gidiyor nasıl gidiyor çok iyi gidiyor ama

busy week quite busy here preparing for December because lots of things are

burada Aralık ayına hazırlanmak için çok yoğun bir hafta geçirdim çünkü Aralık ayı boyunca pek çok şey oluyor,

happening during the month of December it is a very busy month Louie Mendez

bu çok yoğun bir ay Louie Mendez

says according to the Guardian newspaper the area in which you live voted 63

Guardian gazetesine göre yaşadığınız bölge

percent for brexit I think you are right there yes that's true I think you are

brexit için yüzde 63 oy verdi diyor bence tam oradasınız evet bu doğru bence haklısınız

right ro sir said hello mr. Dan Cohen and all

ro efendim merhaba dedi bay. Dan Cohen ve

of the moderators as well isn't that nice

tüm moderatörler de o kadar hoş değil mi

oh hello Tomic I didn't see you there mr. Duncan how is your toe you will be

oh merhaba Tomic Sizi orada görmedim bay. Duncan ayak parmağın nasıl, ayak

pleased to hear that my toe is feeling much better it's still slightly painful

parmağımın çok daha iyi olduğunu duymaktan memnun olacaksın, hala biraz ağrıyor ara sıra

it aches now and again but it's much better thank you that's very kind of you

ağrıyor ama çok daha iyi, teşekkür ederim, çok naziksin

Tomic thank you very much Blue Thunder your house is very cool oh

Tomic çok teşekkür ederim Blue Thunder senin evin çok havalı oh

okay then I don't know what that's in response to

tamam o zaman

a friendly hello to everyone from mr. Bruno hello mr. Bruno I haven't seen you

Mr. Bruno merhaba bayım. Bruno, sizi

here before is it your first time please let me know

daha önce burada görmedim, ilk defa mı, lütfen

Oh mr. Duncan I love the use says T ass of course you he w e is a female sheep

bana bildirin. Duncan kullanımını seviyorum diyor T [ __ ] tabii ki sen o biz bir dişi koyunuz

thank you very much for that the sheep look like clouds against the green sky

çok teşekkür ederim koyunlar yeşil gökyüzüne karşı bulutlar gibi görünüyorlar gerçekten

they do look like that don't Knight I love sheep I love watching them in the

öyle görünüyorlar değil Şövalye Koyunları severim onları izlemeyi seviyorum

field also we have Carrodus here and yes Carrodus says some of the sheep are

tarlada ayrıca burada Carrodus var ve evet Carrodus koyunlardan bazılarının

wobbling they are hobbling they are having difficulty walking and that's the

sallandığını söylüyor topallıyorlar yürümekte zorlanıyorlar ve bu

reason why they are doing it because they are on a slope so the sheep are

yüzden yapıyorlar çünkü bir yokuştalar yani koyunlar

actually on the side of a hill and sometimes they fall over and injure

aslında bir tepenin yamacında. ve bazen düşüp

themselves so that's why some of the sheep are having difficulty walking

kendilerini yaralarlar, bu yüzden bazı koyunlar

because they have injured themselves they are slightly lame the word is lame

kendilerini yaraladıkları için yürümekte güçlük çekerler, biraz topaldırlar, bu

that's a great word by the way so if something is lame it means it can't move

arada kelime topaldır, bu harika bir kelimedir, bu yüzden bir şey topalsa, yapamayacağı anlamına gelir.

properly it has difficulty moving or walking the sheep in our region are very

düzgün hareket ediyor hareket etmekte veya yürümekte zorlanıyor bölgemizdeki koyunlar

different from those sheep Thank You Abdul farce of course there are many

o koyunlardan çok farklı Sağol Abdul farce tabi ki birçok

different types of sheep many different breeds of sheep some of them have white

farklı koyun türü var birçok farklı koyun ırkı koyunların bazılarının ayakları beyaz bazılarının

legs some of them have black legs some of them have black faces some of them

siyah ayakları var bazılarının yüzleri siyah bazılarının

have white faces some of them are very large and some of them are very small

yüzleri beyaz bazılarının çok büyük ve bazılarının çok küçük

young sac is here as well also EMSA care is here wow so many people watching

genç kesesi de burada ayrıca EMSA bakımı burada vay canına bugün birçok kişi izliyor, hakkındaki güzel yorumunuz

today thank you very much for your lovely comment about the rainbow I love

için çok teşekkür ederim gökkuşağı

to see a rainbow in the sky it always cheers me up every time I see one hello

Gökyüzünde bir gökkuşağı görmeyi seviyorum, ne zaman bir gökkuşağı görsem beni neşelendiriyor merhaba

mr. Duncan this is Olivia from Madagascar a big hello to magic

bayım. Duncan, ben Madagaskar'dan Olivia, sihirli Madagaskar'a büyük bir merhaba, bugün

Madagascar it's nice to see you here today

sizi burada görmek güzel,

thank you very much this is my first time mr. Duncan it is an honor to be

çok teşekkür ederim, bu benim ilk seferim Bay. Duncan burada olmak bir onur Teşekkürler

here Thank You sera sera jad so it is your

sera sera jad bu yüzden bu

first time I will give you a round of applause

ilk seferiniz Size bir alkış vereceğim

congratulations to Sarah jad for being here for the first time ever wow that's

Sarah jad'ı ilk kez burada olduğu için tebrikler vay canına bu çok

nice in it I love it I love it a lot so that's the chat and now it's time to

güzel Bayıldım bayıldım sohbet bu kadar ve şimdi

take a look at something which will give you an idea of how busy I have been this

size bu hafta ne kadar meşgul olduğum hakkında bir fikir verecek bir şeye bakmanın zamanı geldi

week I have been so busy do you want to know what I've been doing well this

çok meşguldüm ne yaptığımı bilmek ister misiniz bu

video will give you a very big clue

video size çok büyük bir ipucu vereyim

this month is proving to be a busy one for me I have been doing all sorts of

bu ay benim için yoğun geçecek bugün her türlü

things today I'm on the roof of my house fixing some festive lights to the

şeyi yapıyorum evimin çatısındayım garajımın üzerindeki korkuluklara şenlikli ışıklar tamir ediyorum

railings above my garage have you noticed how important lights

ne kadar önemli olduğunu fark ettiniz mi ışıklar

are during festivals and celebrations even the word light can have a

festivaller ve kutlamalar sırasındadır, ışık kelimesinin bile

significant meaning we can see the light this means that we have had a revelation

önemli bir anlamı olabilir, ışığı görebiliriz, bu bir vahiy aldığımız anlamına gelir,

if a person suddenly changes their mind about something or they have a great

eğer bir kişi aniden bir şey hakkında fikrini değiştirirse veya harika bir

idea we can say that they have seen the light something that was unclear before

fikirleri varsa gördüklerini söyleyebiliriz. ışık daha önce net olmayan bir şey

can now be seen vividly and can be understood well that person has seen the

şimdi canlı bir şekilde görülebilir ve kişinin ışığı gördüğü iyi anlaşılabilir bunlara

light

these are called fairy lights they are tiny lights that glow and twinkle fairy

peri ışıkları denir bunlar parıldayan ve parıldayan küçük ışıklardır peri

lights are often hung on Christmas trees they create a magical atmosphere with

ışıkları genellikle Noel ağaçlarına asılır büyülü bir atmosfer yaratırlar

their gentle glow some fairy lights flash or blink

nazik parıltıları bazı peri ışıkları yanıp sönüyor veya yanıp sönüyor

some are white while others are multicolored the name fairy lights dates

bazıları beyazken diğerleri çok renkli peri ışıklarının adı

back to the late 18-hundreds and became popular after they were used

18. yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor ve

as a stage prop in the Opera aisle anthe written by the composer's Gilbert &

bestecinin Gilbert &

Sullivan for the Opera small electric lights were placed on the actors who

Sullivan Operası için perileri oynayan oyuncuların üzerine küçük elektrik ışıkları yerleştirildi

were playing fairies the named fairy light stuck and is still used to this

adı verilen peri ışığı takıldı ve bu güne kadar hala kullanılıyor mumların

very day did you know that originally candles were used as decorations that

başlangıçta

does not sound very safe to me

bana pek güvenli gelmeyen dekorasyon olarak kullanıldığını biliyor muydunuz dip dip dip

dip dip dip dip dip to do it is Sunday yes it's a fun day it's time to improve

dip dip yapmak için Pazar evet eğlenceli bir gün

your English live on YouTube with me mr. Duncan coming very soon of course we

benimle YouTube'da canlı yayında İngilizcenizi geliştirme zamanı bayım. Duncan çok yakında geliyor tabi bizim

also have my partner in crime we are talking mr. Steve did it get colder in

de suç ortağımız var konuşuyoruz Mr. Steve

here is it just me I think it's you mr. Steve that's what I think anyway so mr.

burası soğudu mu sadece ben mi sanırım sizsiniz bay. Steve zaten ben de öyle düşünüyorum, bu yüzden mr.

Steve will be here in around about five minutes and today mr. Steve is suffering

Steve yaklaşık beş dakika içinde burada olacak ve bugün Mr. Steve,

from something we call autumn madness there he is

sonbahar çılgınlığı dediğimiz bir şeyden muzdarip, işte o, bakın

look Steve is really enjoying himself out in the autumn weather he's really

Steve sonbahar havasında gerçekten eğleniyor,

enjoying playing with the leaves we will see more of that later on as mr. Steve

yapraklarla oynamaktan gerçekten zevk alıyor, daha sonra bay olarak bundan daha fazlasını göreceğiz. Steve

experiences autumn Madness but what is it what actually is it here's another

sonbahar Çılgınlığı yaşıyor ama bu nedir, aslında nedir, işte

big question for you and this is something a lot of people in this

size başka bir büyük soru ve bu, bu ülkedeki pek çok insanın şu

country are asking at the moment the question is will it snow at the moment

anda sorduğu bir soru, burada sıcaklık düşmeye başladığı anda kar yağacak mı?

the temperature is starting to drop here in the UK but we haven't had any snow

Birleşik Krallık'ta ama henüz hiç kar görmedik, bu

yet so don't get too excited we we don't have any snow so this snow you can see

yüzden çok heyecanlanmayın, karımız yok, bu nedenle şu anda görebileceğiniz bu kar

at the moment is from last winter last year but the big question is will we get

geçen yılın geçen kışından, ancak asıl soru şu ki, kar yağacak mı?

any snow this year what do you think will happen do you think we will get

bu yıl kar yağar mı sizce ne olur sizce

some snow or do you think we will get no snow here in the UK now last year if you

biraz kar yağar mı yoksa şimdi İngiltere'de hiç kar yağmaz mı sizce geçen yıl

remember we had a lot of snow we had three Falls of snow so the snow fell

hatırlarsanız çok kar yağmıştı üç kere kar yağmıştı yani Kar

heavily three times so we had a lot of snow last winter more than we

üç kez yoğun bir şekilde düştü, bu yüzden geçen kış beklediğimizden çok daha fazla kar yağdı, bu

expected in fact so a lot of people were quite surprised by the amount of snow we

yüzden pek çok insan geçen yıl sahip olduğumuz kar miktarına oldukça şaşırdı, bu yüzden

have last year so that is the big question that many people here in the UK

buradaki birçok insanın sorduğu büyük soru bu. İngiltere kar yağacak mı diye

are asking will it snow will we get any snow over the next few weeks

soruyor, önümüzdeki birkaç hafta içinde kar yağacak mı?

I don't know so far there is no forecast of any snow but if you remember last

Bilmiyorum, şu ana kadar herhangi bir kar tahmini yok ama hatırlarsanız geçen

year we were all very surprised by the sudden snowfall that occurred so we're

yıl ani kar yağışı hepimizi çok şaşırtmıştı, bu yüzden '

not sure we there might be some snow who knows so that is the big question what

Kar olup olmayacağından emin değiliz, kim bilir, bu yüzden büyük soru bu, peki ya

about you have you ever experienced snow have you ever actually felt snow on your

siz hiç kar yaşadınız mı, karı gerçekten

hands or your face there is something so magical about the experience of being

ellerinizde veya yüzünüzde hissettiniz mi, dışarıda olma deneyiminde çok büyülü bir şey var

out on a snowy day it really is a very special feeling so that remains to be

Karlı bir gün gerçekten çok özel bir duygu bu yüzden

seen the live chat is very busy one more look and then we will take a little look

görülmesi gereken canlı sohbet çok meşgul bir kez daha bakın ve sonra

at something else so the live chat oh my goodness so many people here today thank

başka bir şeye biraz göz atacağız bu yüzden canlı sohbet aman tanrım bugün burada o kadar çok insan var ki teşekkür

you very much for joining me on the live chat unfortunately I've never seen snow

ederim çok canlı sohbette bana katıldığınız için çok fazla maalesef hayatımda hiç kar görmedim

in my life says Pedro also Alamgir says winter is coming again yes it is I don't

diyor Pedro ayrıca Alamgir kışın tekrar geldiğini söylüyor evet

mind winter as long as I'm in the house but of course if it starts to snow I

kış evde olduğum sürece umurumda değil ama tabii ki gelirse kar yağmaya başlar Dışarı

love to go out and play in the snow but normally I like to stay indoors during

çıkıp karda oynamayı severim ama normalde

the winter months we never have any snow in Thailand imagine that can you imagine

kış aylarında içeride kalmayı severim Tayland'da hiç kar yağmaz hayal edin

what it would be like if you had snow in Thailand I think that would be very

Tayland'da kar olsaydı nasıl olurdu hayal edebiliyor musunuz diye düşünüyorum çok

surprising piers ardour says hello sir this is the first time I am watching you

şaşırtıcı olurdu piers ardor merhaba diyor efendim sizi ilk kez izliyorum

hello piers order it's nice to see you here

merhaba piers order sizi burada görmek güzel piers

piers ardour shall heed hello sir I am watching your

ardor dikkate almalıyım merhaba efendim

live program I am from Kashmir please suggest good

canlı programınızı izliyorum ben Keşmirliyim lütfen

ways to improve my English speaking well one good suggestion is to watch my live

geliştirmek için iyi yollar önerin İyi İngilizce konuşmak iyi bir öneri, canlı

videos and of course my recorded videos as well underneath this video you will

videolarımı ve tabii ki kayıtlı videolarımı izlemenizdir. Bu videonun altında

see all of my video lessons and of course you must practice English every

tüm video derslerimi göreceksiniz ve elbette her gün İngilizce pratik yapmalısınız, bu yüzden

day so if you want to improve your English you have to use it you have to

İngilizcenizi geliştirmek istiyorsanız bunu kullanmak için

practice every day you do it whenever you have the chance so that is my

her gün pratik yapmalısın fırsatın olduğunda yap o yüzden bu benim

suggestion anyway so thank you very much peers that and I suppose I should say

önerim zaten bu yüzden çok teşekkür ederim akranlar ve sanırım canlı sohbetteki

congratulations for your first ever message on the live chat Thank You peers

ilk mesajınız için tebrikler demeliyim teşekkürler akranlar

order Wow thank you very much it's lovely to see you here on the live chat

emri Vay canına, çok teşekkür ederim, sizi burada canlı sohbette görmek çok güzel

and welcome also we have Rafael who says I remember last year we had lots of snow

ve hoş geldiniz, geçen yıl çok kar yağdığını hatırlıyorum diyen Rafael'imiz var

and this year I think we'll have snow as well who knows it we might have a lot of

ve bu yıl da kar yağacağını düşünüyorum, kimbilir bizde de olabilir çok

snow we might have no snow some people seem to think that winter will get

kar var hiç karımız olmayabilir bazı insanlar kışın daha da

warmer and warmer as the time passes so who knows who knows what we will get

ısınacağını düşünüyorlar zaman geçtikçe kim bilir ne elde edeceğiz

satoru know says hello mr. duncan also oh i think we have a donation as well

satoru bilir merhaba bayım der. duncan ayrıca oh sanırım analitik beyinden de bir bağışımız var

from analytic brain thank you very much to analytic brain who has sent a very

çok güzel bir bağış gönderen analitik beyine çok teşekkür ederim

lovely donation there thank you very much and of course you can send live

çok teşekkür ederim ve tabii ki

donations as well to help my work continue because I do all of this for

işimin devam etmesine yardımcı olmak için canlı bağışlar da gönderebilirsiniz çünkü ben bunların hepsini

free it doesn't cost you anything so everything you see everything you hear

ücretsiz yapın size hiçbir maliyeti yok bu yüzden gördüğünüz herşey duyduğunuz herşey

is all done for free do you like eating food

bedava yemek yemeyi sever misiniz

I I don't know about you but I love eating in fact at the moment I am in the

ben sizi bilmem ama ben yemeyi seviyorum aslında şu an içindeyim

process of losing weight I am trying to get a little slimmer because my stomach

kilo verme süreci biraz daha incelmeye çalışıyorum çünkü midem gittikçe

keeps getting larger and larger but do you like food I really do like food very

büyüyor ama siz yemek sever misiniz ben gerçekten yemek yemeyi çok severim

much and I have actually made a lesson all about food and right now we are

ve aslında tamamen yemekle ilgili bir ders yaptım ve şimdi

going to take a look at an excerpt from my food lesson and then after that it's

alacağız yemek dersimden bir alıntıya bir göz atın ve ondan sonra

mr. Steve

Mr. Steve

hi everybody this is mr. Duncan in England how can mr. Duncan this the dark

herkese merhaba ben Mr. İngiltere'de Duncan nasıl mr. Duncan bu karanlık

um oh hello mr. Lomax how are you what's the problem mr. Duncan I'm hungry can I

um oh merhaba bayım. Lomax nasılsınız sorun nedir bayım? Duncan acıktım

have something to eat please of course you can what would you like to eat I

yiyecek bir şeyler alabilir miyim lütfen tabii ki ne yemek istersin

would like a big juicy banana if that's okay

Büyük sulu bir muz istiyorum eğer sorun olmazsa

hmm banana eh let me see I've got to be known around here sighs there's one one

hmm muz eh bir bakayım buralarda tanınmam lazım iç çeker bir tane var bir

juicy banana there you go is that okay for you mm-hmm thank you

sulu muz işte senin için tamam mm-hmm çok teşekkür ederim

very much but not petit now then where was I

ama şimdi küçük değil o zaman neredeydim

oh yes hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today

oh evet merhaba millet bu bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

are you okay I hope so are you happy I hope so

umarım mutlusundur umarım

in today's lesson we will look at a common item which is for each of us an

bugünün dersinde her birimiz için

important part of our daily life and our means of survival today we will talk

günlük hayatımızın önemli bir parçası olan ortak bir öğeye bakacağız ve bugün hayatta kalma yollarımız yiyeceklerden bahsedecek olursak,

about food

there are many natural elements contained within food such as calcium

yiyeceklerde kalsiyum

chromium cobalt copper iron sodium and zinc it is worth noting that these are

krom kobalt bakır demir sodyum ve çinko gibi pek çok doğal element vardır.

present in very tiny amounts which is lucky for us because the human body only

requires a very small daily amount to function properly keeping the balance of

these elements right is very important as too much of them is just as bad as

Bu elementlerin dengesini doğru bir şekilde korumak çok önemlidir, çünkü bunların çok fazlası da

too little then there is protein which helps the body to function and stay well

çok azı kadar kötüdür, o zaman vücudun çalışmasına ve iyi durumda kalmasına yardımcı olan protein vardır protein,

maintained protein is made up of small organic chemicals called amino acids

amino asitler adı verilen küçük organik kimyasallardan oluşur. Sindirim

these are absorbed from food during digestion and are used to create new

sırasında gıdalardan emilirler ve vücudun ihtiyaç duyduğu yeni

proteins and other useful substances that the body requires

proteinler ve diğer faydalı maddeleri oluşturmak için kullanılırlar.

finally let us not forget one of the most important intakes that the body

Son olarak, vücudun

requires in order to function and survive water around 60% of your body is

işlevini yerine getirmek ve hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu en önemli alımlardan birini unutmayalım, vücudunuzun yaklaşık %60'ı sudur.

made up of water the water in your body keeps you cool it helps to keep the

sudan oluşur, vücudunuzdaki su sizi serin tutar,

joints of your bones soft and supple it carries nutrients to your tiny skin

kemik eklemlerinizin yumuşak ve esnek kalmasına yardımcı olur, besinleri küçük cilt hücrelerinize taşır

cells and it helps to carry away all of the waste and toxins which would

ve aksi takdirde birikecek olan tüm atıkları ve toksinleri uzaklaştırmaya yardımcı olur.

otherwise build up and cause you to become ill water is being constantly

hasta olmanıza neden olur su

used and lost by the body through sweating and going to the toilet

vücut tarafından sürekli olarak kullanılır ve terleyerek ve tuvalete giderek kaybedilir.

needless to say you must drink plenty of water everyday meals and food have

söylemeye gerek yok her gün bol su içmelisiniz yemekler ve yiyecekler

different names depending on their size when they are eaten and where they are

boyutlarına, yendikleri zamana ve bulundukları yere göre farklı isimler alırlar.

served hamburgers and other similar food is easy to make and serve so it is

servis edilen hamburger ve diğer benzer yiyeceklerin yapılması ve servis edilmesi kolaydır, bu nedenle

called convenience food or fast food McDonald's KFC and Burger King are all

hazır yiyecek veya fast food olarak adlandırılır McDonald's KFC ve Burger King'in tümü

classed as fast-food restaurants a quick small meal is called a snack or a bite a

fast-food restoranları olarak sınıflandırılır, hızlı küçük bir yemek, atıştırmalık veya bir lokma

meal where you select and serve your own food is called a buffet a large meal

yemek olarak adlandırılır; ve kendi yemeğini servis etmeye açık büfe denir

served to many people in a hall is called a banquet

bir salonda birçok kişiye servis edilen büyük bir yemeğe ziyafet denir

here's a good question is milk a food or a drink I would let you find out the

işte güzel bir soru süt bir yiyecek veya içecek bunun cevabını bulmanızı sağlardım

answer to that one remember milk and cheese contains lots

birinin süt ve peynir içerdiğini unutmayın bol miktarda

of calcium and calcium is good for your bones delicious there are many ways of

kalsiyum ve kalsiyum kemikleriniz için iyidir lezzetli açlığı ifade etmenin birçok yolu var acıktım acıktım acıktım oburum

expressing hunger I feel hungry I'm starving I'm famished

I'm ravenous I've got to eat soon or I will faint

yakında yemek yemem lazım yoksa bayılacağım

my stomach is telling me to eat Wow I really have to eat something I'm so

midem bana şunu söylüyor yemek Vay canına, gerçekten bir şeyler yemem gerekiyor Çok

hungry I could eat a horse

açım bir atı yiyebilirim

cooking food has become a very popular activity for many people and these days

Yemek pişirmek birçok insan için çok popüler bir aktivite haline geldi ve bu günlerde

there are lots of cookery programs on television

televizyonda

presented by celebrity chefs although some of them do tend to be quite rude

ünlü şefler tarafından sunulan birçok yemek programı var, ancak bazıları buna eğilimli.

and impolite such as this guy

bu adam gibi oldukça kaba

hello and welcome to go cook yourself I'm Dave nasty and I'm a chef and I'm

ve kaba olmak merhaba ve

rude to people if you don't like that then you can go cook yourself this is

kendin pişirebilirsin

the potato I like chopping them up into little pieces and then boiling them in

patatesleri küçük parçalara ayırmayı ve sonra suda kaynatmayı seviyorum

water then I mash them with butter it's called mashed potatoes can you mash

sonra onları tereyağı ile eziyorum buna patates püresi deniyor

up potatoes I guess you can't cuz you're not a chef like me I hate everyone I'm

patatesleri ezebilir misin sanırım yapamazsın çünkü benim gibi bir şef değilsin herkesten nefret ediyorum ben

Dave nasty saying go cook yourself goodbye

Dave iğrenç bir şekilde git kendine hoşçakal dedin mi yaptın mı

did you do here we go yes it's Sunday and we are live

işte gidiyoruz evet bugün Pazar ve

very very live and just to show how live we are I am now saying that it is 20

çok çok canlı yaşıyoruz ve sadece ne kadar canlı olduğumuzu göstermek için şimdi

minutes away from three o'clock here in the UK yes check your watch right now it

burada saat üçe 20 dakika uzaklıkta olduğunu söylüyorum Birleşik Krallık evet, şu anda saatinize bakın,

is definitely live talking which here is the man who isn't so much a fountain of

kesinlikle canlı konuşuyor, burada bir bilgi çeşmesi olmayan adam,

knowledge more like a dripping tap of knowledge it is mr. Steve hello hello

daha çok damlayan bir bilgi musluğu gibi, Bay. Steve merhaba

everybody I'm not sure I like that introduction mr. Jim put a dripping tap

herkese merhaba Bu tanıtımı beğendiğimden emin değilim bay. Jim damlayan bir bilgi musluğu koydu,

of knowledge does that mean I don't know very much is that what you're trying to

bu, söylemeye çalıştığınız şeyin pek bir şey bilmediğim anlamına mı geliyor

say mr. dink did you like my I gave you some lovely

Bay? Dink beğendin mi sana güzel bir

applause oh it didn't hear that because we can't really hear it here can we go

alkış verdim oh bunu duymadı çünkü burada gerçekten duyamıyoruz gidebilir miyiz arka planda belli

away I could hear it vaguely in the background I could have you listen to it

belirsiz duyabiliyordum daha

later I could hear it in my head well I've been watching the lap we're late

sonra dinletebilirdim duyabiliyordum o kafamda iyi turu izliyorum

today I'm 10 minutes later than normal mr. Duncan we've got plenty of time we

bugün geç kaldık normalden 10 dakika geç kaldım bey Duncan çok zamanımız var saat

are on until 4:00 4:00 o'clock trying to keep me away from the lovely viewers

4:00 4:00'e kadar beni sevimli izleyicilerden uzak tutmaya çalışıyoruz sen denemiyor musun

aren't you trying to you're taking 10 minutes off next week it'll be 15

10 dakika izin alıyorsun haftaya 15 olacak

minutes then 20 and I'd be just down to five minutes I'll be just saying hello

dakika, sonra 20 ve ben sadece beş dakikaya inmiş olacağım, sadece merhaba ve

goodbye mr. Steve is worried that I am cutting his time until he disappears

hoşçakal bay diyeceğim. Steve, o tamamen ortadan kaybolana kadar zamanını kısalttığım için endişeleniyor.

completely anyway I was looking at the live stream

okay before coming on in fact I was doing some gardening I would try to fit

in an hour's gardening now before coming live on stream because but this time of

the year we can't do it afterwards because it'll be dark by the time we

yılın herhangi bir zamanında daha sonra yapamayız çünkü

finish at the live stream so I'll try to get in the bit of garden beforehand but

canlı yayını bitirdiğimizde hava kararmış olacak bu yüzden önceden biraz bahçeye girmeye çalışacağım ama

I still had time to look at the live chat which JC Jordi's had an operation

canlı sohbete bakacak zamanım hala var JC Jordi ameliyat oldu

okay an angioplasty well that's is that something to your heart yes she's had

tamam bir anjiyoplasti peki bu kalbinize bir şey oldu evet

some little stents put in in her heart so that's quite a you know it's not a in

kalbine küçük stentler yerleştirildi yani bu oldukça

substantial procedure it's not it so we hope you're well and recovering it's not

önemli bir prosedür olmadığını biliyorsunuz bu yüzden umarız iyisinizdir ve iyileşmek

a simple procedure it's very complex so any operation that you have

basit bir prosedür değil çok karmaşık yani kalbinizin olduğu herhangi bir operasyon

your heart it I would imagine it's very very what would you say how would you

hayal ediyorum çok çok ne dersiniz bu

describe that essential essential yes it is also a very complicated operation so

olmazsa olmazı nasıl tarif edersiniz evet aynı zamanda çok karmaşık bir operasyon yani

Wow so how are you at the moment JC Geordi are you recovering recovering yes

vay be nasılsınız şu anda JC Geordi iyileşiyor musunuz iyileşiyor evet

so yes we wish JC Geordi well and you know if for what was quite a significant

yani evet JC Geordi'ye geçmiş olsun diliyoruz ve oldukça

operation yeah I'm sorry an essential its operation yeah so I should apologize

önemli bir ameliyat için özür dilerim evet bu yüzden

first of all for missing the message so it was on the live chat it's on the live

öncelikle mesajı kaçırdığım için özür dilemeliyim. canlı sohbetteydi canlı

chat but of course at the beginning there's a lots of messages so you're

sohbette ama tabii ki başlarda bir sürü mesaj var yani

probably but you don't see them all they're going off the screen yes I

muhtemelen siz ama hepsini görmüyorsunuz ekrandan çıkıyorlar evet

didn't see I'm to have so apologies for not seeing your message and I hope you

görmedim ben' Mesajınızı göremediğim için çok özür dilerim ve umarım kendinizi

are feeling much better and geo angioplasty so that's where they repair

çok daha iyi hissediyorsunuzdur ve jeo anjiyoplasti bu yüzden tamir ettikleri yer orası

I think that's where they repair the the actual valves now I think they put

sanırım gerçek kapakçıkları tamir ettikleri yer burası sanırım

little they just open up your open heart vessels with little stents so it'll so

çok az koydular sadece açık kalp damarlarınızı açıyorlar küçük stentler var, bu yüzden

they put some they put something inside to make the the the tubes wide I think

biraz takacaklar, tüpleri genişletmek için içine bir şey koyuyorlar sanırım yani

so I think that's what it is yes I'm not a heart surgeon so I don't know but well

I hope you're feeling better and it sounds like you've had it done before

sanırım öyle daha iyi hissediyorsun ve söylediklerinden daha önce yaptırmış gibisin

from what you were saying oh okay but you are in the right place because we

oh tamam ama doğru yerdesin çünkü

will always cheer you up we will gladden your heart literally

seni her zaman neşelendireceğiz kalbini tam anlamıyla sevindireceğiz

will will make you laugh Carrodus says he's noticed a sheep and that some of

seni güldüreceğiz carrodus diyor o bir koyun fark etti ve

them are hobbling yeah though is used a good phrase they're hobbling hobble it

bazılarının topalladığını evet ama iyi bir tabir kullanılmış topallıyorlar topallıyorlar

means that they're they've got what one's got a poorly leg and can't walk

demek ki onların zayıf bir bacağı var ve

properly so they're sort of hobble in this sort of not walking properly though

düzgün yürüyemiyorlar bu yüzden bir nevi Bu tür bir durumda topallarlar ama düzgün yürümezler

they are and we always laugh about there's one hobbling there at the back

ve arkada topallayan biri olduğuna hep güleriz

because sheep are always so afraid of everything they run away and they injure

çünkü koyunlar her zaman her şeyden o kadar korkarlar ki kaçarlar ve

them so they injure themselves there must be very prone to getting their legs

onları yaralarlar, bu yüzden kendilerini yaralarlar. bacaklar

injured yes well because also as I mentioned earlier

yaralı evet iyi çünkü daha önce de belirttiğim gibi

the field is on a slope field is on a slope so they keep when they run away

saha yokuşta saha yokuşta bu yüzden kaçarken takılıp

they actually trip and hurt them that there is one now you can see it yes it's

onları incitiyorlar ki şimdi bir tane var bunu görebiliyorsunuz evet

limping that is lame gonna be meat much meat on that leg oh

topallıyor bu topal olacak etli ol o bacakta çok et oh

okay thank you Steve and GF broom says that when they were growing up there

tamam teşekkür ederim Steve ve GF süpürge, büyürken

were sheep dogs that would herd the sheep and bring them in in the evening

koyunları güden ve akşamları onları getiren çoban köpekleri olduğunu söylüyor, biz

we're out here they still use them they do still use sheep dogs here in fact the

buradayız, onları hala kullanıyorlar, hala yapıyorlar burada çoban köpekleri kullanın aslında

the the farmer that brought those sheep has a couple of sheepdogs hmm and of

o koyunları getiren çiftçinin birkaç çoban köpeği var hmm ve

course they sometimes use quadbikes now don't they

tabii ki bazen dörtlü bisiklet kullanıyorlar değil mi

what to round the Sheep oh yes they use quad bikes I thought you were going to

Koyunları yuvarlamak için oh evet dörtlü bisiklet kullanıyorlar diyeceğini sanmıştım

say that the sheep were on the quad bikes

koyunların dörtlü bisiklete bindiğini

haha the sheep were riding the quad I would love to see a sheep riding a quad

haha ​​koyunlar dörtlü bisiklete biniyordu Bir koyunun dörtlü bisiklete bindiğini görmek isterdim

bike Maria says have we still got the spiders yes we have but hopefully

Maria diyor ki hala örümceklerimiz var mı evet bizde ama umarım

they'll be gone soon yes because my friend said that he got another friend

yakında giderler evet çünkü arkadaşım dedi

who wanted to to look after them for a while so hopefully we'll get rid of them

Onlara bir süre bakmak isteyen başka bir arkadaşı olduğunu, umarım Noel'den önce onlardan kurtuluruz, bu yüzden

before Christmas so we've we've had these spiders for nearly ten months it

bu örümcekleri yaklaşık on aydır yaşıyoruz,

was only supposed to be for a few weeks but but they will be going soon and and

sadece birkaç hafta olması gerekiyordu. ama ama yakında gidecekler ve ve

to be honest good riddance Jimmy asks are you back in Wikipedia yet

dürüst olmak gerekirse, geçmiş olsun Jimmy, Wikipedia'ya geri döndünüz mü diye soruyor,

oh that's a good question I did check a couple of days ago and I'm not there

oh bu iyi bir soru, birkaç gün önce kontrol ettim ve orada değilim,

right so we're starting this campaign again some horrible person I think it's

bu yüzden bu kampanyayı yeniden başlatıyoruz korkunç bir insan rakip olduğunu düşünüyorum

a rival a rival English teacher actually removed me from the Much Wenlock page

rakip bir İngilizce öğretmeni beni Much Wenlock sayfasından çıkardı

you had a page a mention yeah an entry in the Wikipedia page and a much Wenlock

bir sayfanız vardı bir sözünüz vardı evet Wikipedia sayfasında bir girişiniz vardı ve bir too Wenlock sizin

saying that you were a notable English teacher nobody a notable person just

dikkate değer bir İngilizce öğretmeni olduğunuzu söylüyor hiç kimse kayda değer bir kişi sadece Geçen hafta söylediklerimizi

reminding case anybody watching didn't hear what we said last week somebody has

izleyen kimsenin duymadığını hatırlatan biri

removed mr. Duncan from the Much Wenlock page and we're going to appear we're

Mr. Much Wenlock sayfasından Duncan ve biz görüneceğiz,

going to ask again if somebody can add mr. don't come back in you need to have

birisinin Mr. geri gelme,

privileges or something don't you but yes you need to have editing priveleges

ayrıcalıklara falan ihtiyacın var, değil mi ama evet,

editing privileges on Wikipedia so if someone can put me on to Wikipedia onto

Wikipedia'da düzenleme ayrıcalıklarına sahip olman gerekiyor, böylece birisi beni Wikipedia'ya

the not not my own page but on the Much Wenlock page and then i will be there

kendi sayfama değil, Much Wenlock'a koyabilirse Sayfa ve sonra tekrar orada olacağım, haklı olarak oraya aitsin, Ben

again you rightfully belong I belong there I

do a lot for Much Wenlock I I promote it all around the world and the main thing

Wenlock için çok şey yapıyorum I, onu dünyanın her yerinde tanıtıyorum ve asıl önemli olan, sen

is that you're a notable English teacher and you deserve to have a place on

dikkate değer bir İngilizce öğretmenisin ve Wikipedia'da bir yeri hak ediyorsun.

Wikipedia and the fact that somebody put you in and then somebody removed you I

ve birinin seni içeri sokması ve sonra birinin seni kaldırması bence bu utanç verici bence kıskançlığın ayıbı iğrenç

think that's disgraceful I think it's disgrace of jealousy it's

disgusting yes because it is a fact there's nobody else doing what you're

evet çünkü senin yaptığını başka kimsenin yapmadığı bir gerçek her

doing no in England let alone just much when

that's it on so anyway just blowing your trumpet for you mr. Duncan because

neyse, sizin için trompetinizi üflüyorum bay. Duncan, çünkü

please will somebody add mr. Duncan back on to Wikipedia and if you do we'll make

lütfen biri Bay'ı ekler mi? Duncan Wikipedia'ya geri döndü ve eğer yaparsan

a special mention tell us if you do and we'll make a special mention and hmm

özel olarak bahsedeceğiz eğer yaparsan bize söyle ve özel olarak bahsedeceğiz ve hmm

well we could send a t-shirt couldn't we I will do my robot Iman I will do my

pekala bir tişört gönderebilirdik değil mi robotumu yapacağım İman ben

robot dance for you would send you a little present yes bribery and

senin için robot dansımı yapacağım sana küçük bir hediye gönderirdim evet rüşvet ve

corruption is that it Steve anything else to mention that's all I could there

yolsuzluk Steve'in anlatabileceğim başka bir şey var hepsi bu

were lots of comments lots of lovely comments from people quite a few new

people as well some I think these somebody from Madagascar can't remember

Madagaskar'dan gelenler

their name now okay we've seen lots of programs about Madagascar because that's

şimdi isimlerini hatırlamıyor tamam mı Madagaskar hakkında pek çok program gördük çünkü orası

a very popular place for naturalists to go and film yes not late not naturists

doğa bilimcilerin gidip film çekmesi için çok popüler bir yer evet geç değil natüristler

naturalist like David Attenborough so natural ists

David Attenborough gibi natüralist yani natüralistler

or people that are that are interested in wildlife

ya da insanlar yaban hayatıyla ilgilenirler

naturists are people who like to take their clothes off and walk around in in

natüristler kıyafetlerini çıkarıp

the fresh air with no clothes so there is a difference

temiz havada çıplak dolaşmayı seven insanlardır yani

naturalist naturalist and naturist yes I'm not right the programs we've seen

natüralist natüralist ve natürist bir fark vardır evet haklı değilim

about Madagascar which is an island just off Africa somewhere I believe they've

Madagaskar hakkında gördüğümüz programlar Afrika'nın hemen açıklarında bir ada,

got these spiny forests seven days that Madagascar lemurs are leaping onto these

bu dikenli ormanlara sahip olduklarına inanıyorum, yedi gün boyunca Madagaskar lemurları bu

spiny plants okay and we've seen this program we don't know how they don't

dikenli bitkilerin üzerine atlıyor tamam ve bu programı gördük, kendilerini nasıl öldürmediklerini bilmiyoruz,

kill themselves no well they like cacti something like that I don't know you're

hoşlarına gitmiyor kaktüsler böyle bir şey bilmiyorum senin

in this program somebody who I can't remember what your name is now somebody

bu programda olduğunu şimdi adını hatırlayamadığım biri

it's on from Madagascar tell us about these if I'm right about the spiny

Madagaskarlı biri bize bunları anlat dikenli ormanlar konusunda haklıysam

forests and you've got these little they're not monkeys they're lemurs okay

bu küçükler maymun değiller lemur tamam

I think and they've bleep around it anyway what what I do know about

bence ve zaten onun etrafında bipliyorlar Madagaskar hakkında bildiğim şey, tam olarak sadece Madagaskar'da bulunan

Madagascar is there are lots of animals that are only found in Madagascar

pek çok hayvan olduğu

exactly and also that's where Charles Darwin came up with the idea of the

ve ayrıca Charles Darwin'in ortaya çıktığı yer

theory of evolution so Charles Darwin got in it was you're thinking of the

evrim teorisi fikriyle yani Charles Darwin dahil oldu

Galapagos Islands always a Galapagos Islands well there's two very small

Galapagos Adaları'nı düşünüyorsun, her zaman bir Galapagos Adaları, peki orada iki çok küçük

islands you seen they look very similar if you close your eyes and put your

ada var, gözlerini kapatırsan ve

hands on your head they do look very similar good job I'm here Galapagos

ellerini başına koyarsan çok benzer göründüklerini gördün. kafaya çok benziyorlar iyi iş ben buradayım galapagos

Islands and Madagascar he probably went there as well.did

adaları ve madagaskar muhtemelen oraya da gitmiştir

Disney make a movie about the Galapagos Islands everyone's made a movie about

that or was it or was it Madagascar I think there are special tourist trips to

to the Galapagos Islands Galapagus yes we got into that subject but you took us

Galapagos Adaları'na turist gezileri Galapagus evet o konuya girdik ama bizi

there I I've been very busy this week Steve putting putting up the Christmas

oraya götürdünüz I Bu hafta çok meşguldüm Steve Noel

lights and mr. Steve gave me a surprise he's actually given me some lovely new

ışıklarını koymakla ve Mr. Steve bana bir sürpriz yaptı, aslında

lights to put him on the house right and there we go can you see the new light so

onu evin üzerine koymam için bana bazı güzel yeni ışıklar verdi ve işte başlıyoruz, yeni ışığı görebiliyor musunuz, yani

these are some new lights that mr. Steve has given ie gave me a nice surprise

bunlar bayın yaptığı bazı yeni ışıklar. Steve bana güzel bir sürpriz verdi,

so there you can see some new lights that I put up this week and they are

bu yüzden orada bu hafta koyduğum bazı yeni ışıkları görebilirsiniz ve bunlara

called festoon lights festoon it's not a great word it says festoon what does it

festoon ışıkları festoon deniyor, bu harika bir kelime değil festoon diyor, ne

mean do you know where it comes from no well it comes from a feast where Garland

anlama geliyor, nereden geldiğini biliyor musunuz? Pekala, Garland

and flowers were hung in lovely string arrangements so they were hung up and so

ve çiçeklerin güzel ip aranjmanlarına asıldığı bir ziyafetten geliyor, böylece asıldılar ve böylece

the feast of celebration so that's why we have festoon for lack of lack for

kutlama ziyafeti bu yüzden

festival festival nation festivals or special feasts that were held so it is a

festival festivali ulus festivalleri veya düzenlenen özel bayramlar eksikliği nedeniyle fistonumuz var.

very very old word and there you can see some festoon lights which are now

çok çok eski bir kelime ve orada şu anda evin dışında olan bazı aynalı lambaları görebilirsiniz.

outside the house I hope the neighbors I really hope the neighbors will enjoy

Umarım komşular, umarım komşular

looking at those talking of Christmas so I said by those lights mr. day your

Noel'den bahsedenlere bakmaktan zevk alırlar, bu yüzden o ışıkların yanında dedim ki Bay. gün

early Christmas present mr. Duncan thank you get up on the ladder and put them up

erken Noel hediyeniz bay. Duncan teşekkür ederim, merdivene çık ve onları kaldır

and that's what I know that's what I did but talking of Christmas do you think

ve ben de bunu yaptım ama Noel'den bahsetmişken sence

that it's too early yes oh okay well that was quicker I want

çok erken mi evet oh tamam peki bu daha hızlıydı

to talk about Christmas mr. Duncan do you think it's too early to talk about

Noel hakkında konuşmak istiyorum bay. Duncan, Noel hakkında konuşmak için çok erken olduğunu düşünüyor musun

Christmas and there you can see last year so these video clips you can see

ve orada geçen yıl görebilirsin yani şimdi görebileceğin bu video klipler

now they were actually filmed last year but do you think it is too early to talk

aslında geçen yıl çekildiler ama sence Noel hakkında konuşmak için çok erken

about Christmas and there you can see some lovely festive arrangements in the

ve orada bazılarını görebilirsin Wenlock'ta yaşadığım yerel kitapçıda güzel bayram düzenlemeleri

local bookshop where I live in much Wenlock what else oh look there's the

başka ne var ah bak burada

square the famous square in Much Wenlock and you can see there are lots of

Much Wenlock'taki ünlü meydan var ve bir sürü

Christmas lights but even though we only have we only have about is it four weeks

Noel ışığı olduğunu görebilirsiniz ama bizde sadece olmasına rağmen elimizde sadece dört hafta mı var?

or five weeks so about five weeks weeks five weeks till Christmas is it too

ya da beş hafta yani yaklaşık beş hafta hafta beş hafta Noel'e kadar

early to talk about Christmas so what do you think do you think it is too early

Noel hakkında konuşmak için çok mu erken yani sizce

to mention Christmas Steve has already given his answer he thinks yes it is too

Noel'den bahsetmek için çok mu erken Steve cevabını çoktan verdi evet diye düşünüyor evet çok

early I don't think you should talk about Christmas - at least the 1st of

erken ben bilmiyorum "Noel hakkında konuşman gerektiğini düşünüyorum - en azından

December and really I think it should be two weeks before two weeks before and no

Aralık'ın 1'i ve gerçekten bence iki hafta öncesinden iki hafta önce olmalı ve bundan

more than that that's my opinion but of course the shops want you to buy

daha fazlası olmamalı bu benim görüşüm ama tabii ki dükkanlar senin bir

lots of things and but I don't think you should start mentioning it talking about

sürü şey almanı istiyor ve ama Bundan bahsetmeye başlaman gerektiğini düşünmüyorum

it now maybe for children I mean when do advent calendars start on the 1st of

şimdi bunun hakkında konuşurken belki çocuklar için demek istiyorum Noel takvimi 1

December done well I'm yes I must admit I always get very excited around this

Aralık'ta ne zaman başlar iyi yapılır Evet, itiraf etmeliyim ki bu zamanlarda her zaman çok heyecanlanırım

time because I love to put the Christmas lights up I'm like a I'm like a big

çünkü yapmayı seviyorum Noel ışıklarını yak Büyük bir

child really is that's why I likes the lights everywhere I love the lights I

çocuk gibiyim gerçekten bu yüzden her yerde ışıkları seviyorum Işıkları seviyorum

love the festivity and of course last week the temperature in the UK was very

Şenliği seviyorum ve tabii ki geçen hafta İngiltere'de sıcaklık çok

high so I decided to do it last week whilst the weather was really really

yüksekti bu yüzden karar verdim geçen hafta hava gerçekten çok

good yes but what you wanted to do mr. Duncan with

güzelken yapmak için evet ama ne yapmak istediniz bayım. Duncan

the festoon lights as you wanted to put them on the highest part of the house

aynalı aynaları evin en yüksek kısmına koymak istediğin gibi

love you yes you wanted to hang those from the gutter right on the top of the

seni seviyorum evet evin tam tepesindeki oluktan asmak istedin

of the house so where the roof the lowest part of the roof I wanted to hang

yani çatının çatının en alçak olduğu yere istedim

the lights along there on the burbs but yes but so you said oh I'm going to hang

ışıkları çalılıkların üzerine asmak için ama evet ama sen oh

them up there and I thought there's no way mr. Duncan is gonna go that high at

onları oraya asacağım dedin ve bunun hiçbir yolu olmadığını düşündüm bay. Duncan merdivenlerde o kadar yükseğe çıkacak

the ladders but anyway I wasn't snow point of me saying you'll never do that

ama her neyse, bunu asla yapmayacağını söylemedim,

because that would have made mr. Duncan even more determined to do it so he put

çünkü bu Mr. Duncan bunu yapmaya daha da kararlı, bu yüzden

the ladders up so you decided just to let me go ahead and decide to let you go

merdivenleri kaldırdı, bu yüzden sadece benim devam etmeme karar verdin ve devam etmene izin vermeye karar verdin

ahead and do it try not to talk over you today did it berate me last week for

ve bugün senin hakkında konuşmamaya çalış, geçen hafta senin hakkında konuştuğum için beni azarladı mı?

talking over you so I shall try and look for clues

when as I can just interject with my sentences and my opinions I'll put my

Cümlelerimi ve fikirlerimi araya girebildiğim zaman ipuçlarını aramaya çalışacağım. Sözünüzü

map my hand over your mouth without without interrupting you or talking over

kesmeden, konuşmadan haritamı elimle ağzınıza kapatacağım.

you I try my hardest this week okay we've got the message anyway

Bu hafta elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım tamam mı? mesaj at

anyway tell us a story I Gress tell us the story that means I digress it means

yine de bize bir hikaye anlat Ben Gress bize hikayeyi anlat yani konuyu dağıtıyorum anlamına geliyor bu

I was talking about something else apart from the main subject so you put the

benim ana konudan başka bir şeyden bahsettiğim anlamına geliyor bu yüzden

ladders up and I thought mr. Duncan if you go up those ladders and you fall off

merdivenleri kaldırdınız ve ben de mr. Duncan eğer o merdivenlerden yukarı çıkarsan ve düşersen düşerek

you will fall to your death yes probably because it was very high and you've got

ölürsün evet muhtemelen çünkü çok yüksekti ve ne olduğunu anladın yaklaşık

what happened you got about halfway up and then decided oh dear and I was quite

yarısına kadar çıktın ve sonra karar verdin canım ve oldukça

worried because I thought I don't want mr. Duncan going up there because

endişelendim çünkü düşündüm ki ben istemiyorum bay Duncan oraya gidiyor çünkü

there's a last thing I want to do is have to do this show all on my own

yapmak istediğim son şey bu şovu tek başıma yapmak zorunda olmak, bu

so I got halfway up the ladder and then started screaming like a girl

yüzden merdivenin yarısına geldim ve sonra bir kız gibi çığlık atmaya başladım,

you didn't really scream I was I was a little worried and afraid so I didn't go

gerçekten bağırmadın, ben öyleydim, biraz endişeliydim. ve korktum bu yüzden

to the top so instead I had to put the lights a little lower down yes it's a

tepeye çıkmadım onun yerine ışıkları biraz daha aşağıya koymak zorunda kaldım evet bu

slightly more agreeable height a height that if you fell you would survive so so

biraz daha uygun bir yükseklik ki düşerseniz hayatta kalırsınız yani sizce

what do you think the height that you could fall from safely so is there a

düşebileceğiniz yükseklik nedir güvenli bir yerden düşmek yani bir

height because uh sometimes you hear of people who are just walking

yükseklik var mı çünkü uh bazen sadece uzun yürüyen insanlardan söz edildiğini duyarsınız

long and they fall over in the street and the end they die so so I suppose

ve sokakta düşerler ve sonunda ölürler bu yüzden sanırım

there is no safe height so I suppose you could you could you could die if you

güvenli bir yükseklik yoktur bu yüzden sanırım yapabilirdiniz yapabilirdiniz yapabilirdiniz

fell from any height well but of course the higher you are your body is

herhangi bir yükseklikten düşersen ölürsün ama tabii ki ne kadar yükseğe çıkarsan vücudun

physically designed to be able to withstand I mean the way we've evolved

fiziksel olarak dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır yani

mm-hmm the human body the impact apparently that there's a sort of

insan vücudunu geliştirme şeklimizi kastediyorum mm-hmm darbe görünüşe göre bir tür

maximum impact that we can we can survive is around 30 miles an hour oh

maksimum darbe var saatte 30 mil civarında hayatta kalabiliriz oh

okay then if you start going I mean if you think of the speed you can run at

tamam o zaman gitmeye başlarsan, koşabileceğin hızı düşünürsen

and you hit your head you can anything more that that's why

ve kafanı çarparsan daha fazlasını yapabilirsin, bu yüzden

people die in cars obviously the human body isn't designed to withstand impacts

insanlar arabalarda ölür, belli ki insan vücudu darbelere dayanacak şekilde tasarlanmamıştır,

every certain species are supposed to be cheering JC Geordi up this is this is

her belirli türün JC Geordi'yi neşelendirmesi gerekir, bu

not very cheerful yes if you I think I mean as you say if you fall on your head

pek neşeli değil evet eğer düşünürseniz demek istediğim, eğer kafanızın üzerine düşerseniz

can withstand an impact yeah I've got it yes I don't know what

bir darbeye dayanabilirim evet bende var o evet

the height is but I shouldn't think it's more than about you still carry so many

yüksekliğin ne olduğunu bilmiyorum ama yine kendi Yüksekliklerinin kat kat fazlasını taşımanla ilgili olduğunu düşünmemeliyim

times your own Heights again okay stop I'm trying to that's my spot it depends

yine tamam dur deniyorum orası benim yerim

on whether you fall on soft ground hard ground what part of your body hits the

yumuşak zemine düşüp düşmediğine bağlı sert zemin Vücudunun hangi kısmı

floor first I think I think rude you know what I should have done him when I

yere ilk çarpıyor sanırım kabalık ediyorum ne yapmam gerektiğini biliyorsun

went up the other day to put the lights up on the side of the house I should

geçen gün evin yan tarafındaki ışıkları yakmak için yukarı çıktığımda

have had a little parachute that would open and then I could I could come down

ona küçük bir paraşüt yapmalıydım. açılacaktı ve sonra

to the ground very safely that wouldn't have worked mr. Duncan

çok güvenli bir şekilde yere inebilirdim, bu işe yaramazdı Bay. Duncan

why because you wouldn't have had time to deploy the parachute so I you have to

neden çünkü paraşütü açacak vaktin olmayacaktı, ben de

pull the cord deploy it so what you should have done is put got the bed from

ipi çekmelisin onu aç, yapman gereken şey üst kattan yatağı alıp

upstairs and put the mattress on the ground and then if you fall you'd have

şilteyi yere koymak ve sonra düşersen

fallen onto the mattress and that would have broken your fall I could have

Yatağın üzerine düşecektim ve bu senin düşüşünü engelleyecekti,

actually strapped the mattress to my back it's not the first time I've done

aslında yatağı sırtıma bağlayabilirdim, bunu hayatımda ilk kez yapmıyorum

that in my life really yeah so we've got some words to lock and reform would you

gerçekten evet, bu yüzden kilitlememiz ve düzeltmemiz gereken bazı sözlerimiz var.

like to have a look at the live chat I would have a look today yet not well not

canlı sohbete bir göz atmak ister misin bugün bir bakardım ama pek iyi değil

since I was upstairs no okay then that's the strange thing to explain so there's

çünkü üst kattaydım hayır tamam o zaman bu garip bir şey yani

the live chat and there were lots of people on the

canlı sohbet var ve canlı sohbette bir sürü insan vardı

live chat oh dear let's have a look so thank you very much once again to

oh canım hadi bir bakalım öyleyse

analytic brain for your your very generous donation thank you very much

analitik beyine çok cömert bağışınız için bir kez daha çok teşekkür ederim süper kontrolde çok teşekkür ederim ah evet

there on the super checked we have oh yes he said something about Madagascar

Madagaskar hakkında bir şeyler söyledi

then where no we are in the page to talk about Christmas as a bit further down

sonra nerede hayır hakkında konuşmak için sayfadayız Noel biraz daha aşağıda

there Joe I'm going up first I'll just give me a chance sorry we're

Joe önce ben yukarı çıkıyorum sadece bana bir şans vereceğim üzgünüm

not going anywhere Madagascar in my family that is a joke

ailemde Madagaskar'da hiçbir yere gitmiyoruz bu bir şaka

they say that the capital of Madagascar is very confusing I think the name oh

Madagaskar'ın başkentinin çok kafa karıştırıcı olduğunu söylüyorlar sanırım isim oh

yes I can't pronounce that can you pronounce that Steve and Tarara and -

evet telaffuz edemiyorum bunu telaffuz edebilir misin Steve ve Tarara ve -

rah rah rah rah Riva and and - rubber and - rah rah rah Riva yes apparently

rah rah rah rah Riva ve ve - kauçuk ve - rah rah rah Riva evet görünüşe göre burası

that's the capital of Madagascar I didn't know that I didn't know that

Madagaskar'ın başkenti Bilmediğimi bilmiyordum

either we want more information on Madagascar perhaps we will get that JC

ya Madagaskar hakkında daha fazla bilgi istediğimizi biliyoruz belki de JC

Geordi says yes Charles Darwin has been to South America in the Galapagos

Geordi'nin evet dediğini alacağız Charles Darwin Galapagos Adaları'ndaki Güney Amerika'ya

Islands and also the continental areas such as Rio de Janeiro and also are you

ve ayrıca Rio de Janeiro gibi kıtasal bölgelere gitti ve ayrıca

going to read that for me I tie a tie a tie a polka or palco eteri Palko I'm not

bunu benim için okuyacak mısın ben kravat a kravat a polka veya palco eteri Palko

going to try and read that again I think YouTube will come around and push a

Bunu tekrar okumaya çalışmayacağım sanırım YouTube gelip

custard pie into my face no we are no it is too early to talk about Christmas oh

suratıma kremalı bir turta sokacak hayır biz hayır Noel hakkında konuşmak için çok erken oh

I think Pedro agrees with you Steve oh definitely yes so it's too early

ben Sanırım Pedro seninle aynı fikirde Steve oh kesinlikle evet yani çok erken

Jordao says yes I think it's too early to talk about Christmas

Jordao evet diyor Bence Noel hakkında konuşmak için çok erken

I hate those stores for stores and the shops that hurry to make us all feel

Bu mağazalardan ve hepimize yılın bittiğini hissettirmek için acele eden dükkanlardan nefret ediyorum evet

that the year has ended yes I suppose so but I suppose that the thing is lots of

sanırım öyle ama sanırım mesele şu ki, birçok

shops have to all try to make money I think that's the reason why Czech

dükkanın hepsi para kazanmaya çalışmak zorunda bence Çek

Republic is suffering from temperatures of 30 degrees where is that just right

Cumhuriyeti'nin 30 derecelik sıcaklıklardan muzdarip olmasının nedeni bu tam olarak en

at the top oh okay let's have a look Julie G says

üstte oh tamam bir bakalım Julie G diyor ki Çek

it is unpleasant this hot weather in the Czech Republic everyone is suffering 30

Cumhuriyeti'nde bu sıcak hava nahoş şu anda herkes 30 derece çekiyor

degrees at the moment I thought it would be winter in a Czech Republic if it

Bir Çek Cumhuriyeti'nde hava

would be quite cool there now how surprising I'm surprised I'm shocked

çok soğuk olsaydı şimdi kış olurdu diye düşündüm ne kadar şaşırtıcı Şaşırdım şok oldum

very shocked it is already full of Christmas decorations in every store

çok şok oldum şimdiden her mağaza Noel süsleriyle dolu

says Rosa and also who else is here hello mr. Duncan so glad to join your

diyor Rosa ve ayrıca kimler var burada merhaba bay. Duncan hayat dersinize katıldığım için çok mutluyum

life lesson Yaroslav oh hello Yaroslava is it your first time here today is it

Yaroslav oh merhaba Yaroslava bugün buraya ilk gelişiniz mi size

your first hello to you Wow lots of new people here and finally before we go to

ilk merhabanız mı Vay canına burada bir sürü yeni insan var ve son olarak

our lovely words today we are talking about words to do with buildings and

güzel sözlerimize geçmeden önce bugün yapılacak kelimelerden bahsediyoruz binalar ve

things used to build houses and all sorts of other things buildings roofs

evler inşa etmek için kullanılan şeyler ve diğer her türlü şey binalar çatılar

yes that was a very generous donation thank you very much to analytic brain

evet bu çok cömert bir bağıştı analitik beyine

once again thanks a lot for that and also a big hello to Kara - what child

bir kez daha çok teşekkür ederim bunun için çok teşekkürler ve ayrıca Kara'ya kocaman bir merhaba - hangi çocuk

hasn't tried to launch themselves with an umbrella yes I must admit I've never

denemedi? kendilerini bir şemsiye ile fırlatmak için evet itiraf etmeliyim ki hiç

tried I've never tried to jump off a building whilst holding an umbrella it

denemedim şemsiye tutarken bir binadan atlamayı

doesn't turn inside out yes it wouldn't be very it wouldn't end well I don't

hiç denemedim ters yüz olmuyor evet pek olmazdı sonu iyi olmazdı ben

think so it wouldn't end well promised baepsae says hello mr. d'Ancona would

sonu iyi olmayacak diye düşünme baepsae merhaba der bay. d'Ancona parlamento binaları

you mind doing a live lesson about the houses of parliament and hello and

hakkında canlı bir ders yaparmısınız ve

greetings from Middleburg in zealand which is in the netherlands hello to you

hollanda'daki zelanda'daki Middleburg'dan merhaba ve selamlar size

too promised baepsae or Batsy it's a bit like Shirley bass I was going to say if

de merhaba söz verdim baepsae veya Batsy biraz Shirley bass gibi, eğer olsaydınız diyecektim ünlü şarkıcı

you were in are you related to Shirley Bassey the famous singer if you are then

Shirley Bassey ile akraba mısın, eğer öyleysen

yes I know we could do that something about the houses of parliament I tell

evet biliyorum bunu parlamento evleri hakkında bir şeyler yapabiliriz

you something next week you know what I would love to do I would love to do I

Gelecek hafta sana bir şey söyleyeceğim ne yapmayı çok isterim biliyorsun yapmayı çok isterim yapmayı çok isterim Londra'ya gittiğimizde

would love to actually do something where we go to London and actually do a

gerçekten bir şeyler yapın ve aslında

live stream from London but because of the situation now in

Londra'dan canlı yayın yapın ama şu anda Londra'daki durum nedeniyle

Londyn if you walk around with the camera or if you are doing filming or

kamerayla dolaşırsanız veya film çekiyorsanız veya

anything that looks out of the ordinary you will often be stopped by the police

sıra dışı görünen herhangi bir şey yapıyorsanız sık sık durdurulursunuz. polis tarafından

so it's very hard to do that now filming around London is not as easy as it used

bu yüzden bunu yapmak çok zor, şimdi Londra'da çekim yapmak eskisi kadar kolay değil,

to be peer peers are de Charlotte says please visit Kashmir you'll love it oh I

akranları de Charlotte diyor ki lütfen Keşmir'i ziyaret et, onu seveceksin, oh bahse

bet we would because Kashmir e food is renowned for

girerim severiz çünkü Keşmir yemekleri yemekleriyle ünlüdür.

being delicious and we love a good curry don't we mr. Duncan I do like curry even

lezzetli ve iyi bir köriyi seviyoruz, değil mi bay. Duncan Köriyi severim ama

though the aftereffect isn't very good I don't know the specifics of Kashmir food

etkisi çok iyi olmasa da Keşmir yemeğinin özelliklerini bilmiyorum Muhtemelen

I think it's probably vegetarian oh really

vejetaryen olduğunu düşünüyorum oh gerçekten oh tabii ki evet

oh of course yes I suppose it would be yes if it's India definitely so lots of

Hindistan olsaydı kesinlikle evet olurdu kesinlikle çok fazla

vegetables yes Kashmir food it's got a particular blend

sebze evet Keşmir yemeği, Hindistan'ın diğer bölgelerinden farklı olan özel bir baharat karışımına sahip.

of spices that's different to other other parts of India I hope I'm right

Umarım

about that anyway I want to learn English but it's too difficult I live in

bu konuda haklıyımdır. Yine de İngilizce öğrenmek istiyorum ama bu çok zor Brezilya'da yaşıyorum.

Brazil well Philippe you have come to the right

Philippe doğru yere geldiniz

place because it's English all the way on a Sunday afternoon with mr. Duncan

çünkü orası Bay ile bir Pazar öğleden sonra yol boyunca İngilizce. Duncan

that's me and mr. Steve as well four minutes past three o'clock on a

bu ben ve Bay. Steve de bir Pazar öğleden sonra saat üçü dört geçe başka

Sunday afternoon he's an interesting question before we get into something

bir şeye girmeden önce ilginç bir soru.

else do you ever sulk sulk

it's a great word if you sulk it means you go into a bad mood normally over a

specific thing or a reason so to sulk means you become very gloomy and moody

surat asmak için bir neden, çok kasvetli ve karamsar olmanız

and upset over maybe one particular thing so behavioral thing so perhaps you

ve belki belirli bir şey için çok davranışsal bir şey yüzünden üzülmeniz anlamına gelir, bu yüzden belki bir

wanted something and then you couldn't have it

şey istediniz ve sonra ona sahip olamadınız

and so you sulk you get into a mood yes you become difficult to deal with hmm so

ve bu yüzden somurttunuz, bir ruh haline girdiniz, evet başa çıkılması zor hale geldiniz hmm ile

if you yes that's right if you your parents you asked your parents could I

öyleyse evet bu doğru eğer sen ailen anne babana

have a new bike and they said no you

yeni bir bisikletim olabilir mi diye sordun ve onlar hayır sana

a new bike and they get upset about it and go into a sulk also they've become

yeni bir bisiklet dediler ve buna üzülüp surat astılar ayrıca

very obnoxious and won't talk to you become difficult refused to do things

çok iğrenç oldular ve kazandılar Seninle konuşmak zorlaştı,

that you asked them to do because they're sulking because they didn't get

onlardan yapmalarını istediğin şeyleri yapmayı reddettiler çünkü istediklerini alamadıkları için surat asıyorlar

what they wanted hmm so that's a great word I don't think

adults sulk very but I think you kept people consult in relationships can't

insanlar ilişkilerde danışırlar

they are you sure about I think adults sometimes are worse than children

emin olamazlar mı bence yetişkinler bazen özellikle ilişkilerde çocuklardan daha kötüdür

especially in relationships so maybe the wife might might have one thought about

bu yüzden belki karının bir şey hakkında bir düşüncesi olabilir

something and the husband has the opposite thought and maybe the wife says

ve kocanın tam tersi bir düşüncesi olabilir ve belki karısı

no you can't do that or you can't go out tonight and so the husband will will

hayır diyebilir' bunu yapma yoksa bu gece dışarı çıkamazsın ve bu yüzden kocan

silk hmm okay I'll stay in then hmm so yes I think adults sometimes adults

ipekli olacak hmm tamam ben kalacağım o zaman hmm yani evet bence yetişkinler bazen yetişkinler

can be worse than children the lad has asked something which is right up our

çocuklardan daha kötü olabiliyor delikanlı bizim sokağın yukarısında olan bir şey sordu

street right there let me just put it onto the screen before we say something

tam orada, bir şeyin

is right up our street it means that we're but we know a lot about it and

bizim sokağımızda olduğunu söylemeden önce ekrana koymama izin verin, bu, bizim ama onun hakkında çok şey bildiğimiz ve sizin sokağınızda bir şey olduğunu

we're very keen to talk about it if you say something's right up your street

söylerseniz, bunun hakkında konuşmaya çok hevesli olduğumuz anlamına gelir.

that means that you're very enthusiastic to talk about it

bu, onun hakkında konuşmak için çok hevesli olduğun anlamına geliyor

oh so yes Vlad has said we'd like to hear about eighties music in your

oh yani evet Vlad, derslerinizde seksenlerin müziği hakkında bir şeyler duymak istediğimizi söyledi.

classes any chance some Sunday well we can't play the music carplay

unfortunately because of copyright rules you know YouTube is terrible now because

YouTube artık korkunç çünkü

you can't do anything you can't sing a song or say anything or even you can't

hiçbir şey yapamıyorsun şarkı söyleyemiyorsun hiçbir şey söyleyemiyorsun hatta

even hum a tune anymore and you will get punished by YouTube but we can talk

artık bir melodi bile mırıldanamıyorsun ve YouTube tarafından cezalandırılacaksın ama

about the artists and the singers oh I could talk all afternoon

sanatçılar ve şarkıcılar hakkında konuşabiliriz oh Bütün öğleden sonra konuşabilirim

exactly it's right up your street it's right at my street it is it is a subject

tam olarak sizin sokağınızda tam benim sokağımda bu

that I'm very fond of so yes because we are we are children of the eighties we

çok sevdiğim bir konu yani evet çünkü biz seksenlerin çocuklarıyız

grew up during the 1970s and 1980s so mr. Steve and myself we bow

1970'lerde ve 1980'lerde büyüdük yani bayım . Steve ve ben

grew up during that time so we are very familiar with music that's two things

o dönemde büyüdük, bu yüzden müziğe çok aşinayız, bu iki şey

next week has a parliament and eighties music okay well maybe not next week

önümüzdeki hafta bir parlamento ve seksenler müziği var tamam belki önümüzdeki hafta değil

because I have something else planned next week what's that next week we are

çünkü gelecek hafta başka bir planım var o gelecek hafta ne

going to have a fashion show a fashion show

yapacağız bir defile var bir defile evet bayım

yes mr. Steve and myself we are going to be beautiful sexy models but I'm used to

. Steve ve ben güzel seksi modeller olacağız ama

that of course on the catwalk in my younger years of course I was a model

buna alışkınım tabi ki gençlik yıllarımda podyumda

missus really well III was as well he's sadly wrong

mankenlik yaptım hanımefendi gerçekten iyi III de öyleydi o ne yazık ki yanılıyordu

I I used to do modelling gravity a they all wanted me I'm not even joking

ben eskiden yerçekimi modellemesi yapardım hepsi beni istiyordu şaka bile yapmıyorum bu

that's true I was I was a I was a sexy model in my teenage years and now Gary

doğruydu öyleydim ergenlik yıllarımda seksi bir modeldim ve şimdi Gary

listed oh not really I'm joking you have people looking you

listeledi oh gerçekten şaka yapmıyorum seni arayan insanlar var zaten evet zaten

up anyway yes anyway I've got some words mr. Steve

bende var bazı sözler bay Steve

is no way mr. Steve has got some words and they are words and phrases go quick

hiçbir şekilde Bay değil. Steve'in bazı kelimeleri var ve bunlar kelimeler ve deyimler hızlı geri dön

go back go back to the live chat I saw the word Mustang wait there you've got

canlı sohbete geri dön Mustang kelimesini gördüm orada bekle

to calm down a bit Steve words to do with buildings we've done the live chat

biraz sakinleşmelisin Steve'in binalarla ilgili kelimeleri canlı sohbeti yaptık

now we can't we can't just kill you mentioned a Mustang okay Jeff I knew it

şimdi yapamayız seni öylece öldüremeyiz bir Mustang'den bahsetmişti tamam Jeff

was Jeff I couldn't tell but I knew it was mr. Steve sulks about his Mustang oh

Jeff olduğunu biliyordum söyleyemedim ama Bay olduğunu biliyordum. Steve Mustang'i hakkında somurtuyor oh

okay hmm well I'm not really so looking because that after sell cut myself but

tamam hmm pek öyle bakmıyorum çünkü satıştan sonra kendimi kestim ama evet hayır

but yes no I'm I'm I don't think you're sulk I think you pine pine yeah so if

ben somurttuğunu düşünmüyorum bence sen çam çamı evet öyleyse

you pine for something it means you want it to happen you you you really

eğer bir şeyi özlemek, bunun olmasını istediğin anlamına gelir sen gerçekten

distraught because you can't have so this is you not talking over yes that's

perişan oldun çünkü yapamazsın yani bu sen konuşmuyorsun evet bu benim evet tamam o zaman

me yes okay then yes you don't seem to have

changed at all yes you're still talking over the top of me so if you pine for

evet hiç değişmemiş gibisin evet hala üstümden konuşmak, bu yüzden

something it means you want something you desire it you you really want it

bir şey için can atıyorsan, bu bir şeyi istediğin anlamına gelir, onu arzularsın, onu gerçekten

with all your heart so yes so if you do that you pine although I don't think

tüm kalbinle istersin, yani evet, öyleyse bunu yaparsan, özlersin, gerçi ben senin surat astığını düşünmüyorum

you're sulking so mr. Steve might you

bu yüzden bay . Steve, bayım olabilir misiniz?

mr. Steve might sulk if someone says that you can't have a Ford Mustang Sam

Birisi bir Ford Mustang'e sahip olamayacağını söylediğinde Steve somurtabilir Sam

Steve might sometimes sulk if he thinks that he can't have one if I asked you to

Steve, senden

buy me one and you said no I'm not going to I might sulk well I'm not gonna buy

bana bir tane almanı istersem ve sen hayır gitmeyeceğim, alabilirim dediysem, sahip olamayacağını düşünürse somurtabilir. surat asma,

you just go up because okay they're telling us about kashmira food no it's

sana ısmarlamayacağım, sadece yukarı çık çünkü tamam, bize kashmira yemeklerinden bahsediyorlar, hayır

not and it contains many non veg food it's very different from Indian food

değil ve birçok sebze olmayan yiyecek içeriyor, Hint yemeklerinden çok farklı,

well Kashmir is a country on its own isn't it I believe Pierce dad says no it

peki Keşmir kendi başına bir ülke değil mi? Pierce'ın babasının hayır,

is not it is called where's where's Juan was one and it contains many non

öyle değil, Juan'ın nerede olduğu denir ve sebze olmayan pek çok yemek içeriyor, tamam tamam, kulağa o

vegetable dishes all right okay well that sounds even then that sounds even

zaman bile

better cuz I love meat exactly I like to get some meat Pedro is asking to be like

daha iyi geliyor çünkü eti tam olarak seviyorum, biraz et almayı seviyorum diyor Pedro

Elton John Phil Collins and Pet Shop Boys know a little bit and yes

Elton John gibi olmak Phil Collins ve Pet Shop Boys biraz biliyorlar ve evet

so Elton John I'm not a big fan of Elton John I'll be honest I'm not a huge fan I

yani Elton John Elton John'un büyük bir hayranı değilim Dürüst olacağım büyük bir hayranı değilim

like surfies songs not many Phil Collins yes okay he was very good with Genesis

Sörf şarkılarını severim pek Phil Collins değil evet tamam Genesis ile çok iyiydi

had a few big hits do did you know that with Genesis Phil Collins wasn't the

birkaç büyük hiti vardı bunu biliyor muydunuz Genesis ile Phil Collins

original lead singer oh he was actually the drummer the lead singer was oh I'm

orijinal solist değildi oh o aslında davulcuydu baş şarkıcıydı oh

trying to think who it was now and it was Peter Gabriel was the lead singer

şimdi kim olduğunu düşünmeye çalışıyorum ve Peter Gabriel baş şarkıcıydı

Lee yeah Peter Gabriel was the lead singer of Genesis and he left and so

Lee evet Peter Gabriel Genesis'in baş şarkıcısıydı ve o ayrıldı ve bu yüzden

they had no singer and Phil Collins wasn't supposed to sing on any of their

şarkıcıları yoktu ve Phil Collins'in şarkılarının hiçbirinde şarkı söylememesi gerekiyordu

songs and so they said Phil you've got quite a good singing voice would you

ve bu yüzden Phil'e sen dediler oldukça iyi bir sese sahipsin

like to have a go at singing and that's what happens so after their singer after

şarkı söylemeyi denemek ister miydin ve olan bu ve şarkıcıları

their vocalist left they had to find somebody else to do it so that's why

vokalistleri gittikten sonra bunu yapacak başka birini bulmak zorunda kaldılar bu yüzden

Phil Collins became the singer in Genesis somebody asked further down is

Phil Collins Genesis'te şarkıcı oldu birisi daha aşağıdan sordu

selling the same as angry not really no no so angry means you just get into a

kızgın ile aynı şeyi satıyor, gerçekten hayır, çok kızgın değil, sadece sinirleniyorsunuz

temper but sulking is the opposite you normally don't do any

ama somurtmak tam tersi, normalde hiçbir

thing so you normally go very quiet or you do nothing so you don't really do

şey yapmıyorsunuz, bu yüzden normalde çok sessizsiniz veya hiçbir şey yapmıyorsunuz, bu yüzden gerçekten

anything if you sulk you just do this yes and your your your you're not

hiçbir şey yapmıyorsunuz surat asarsan sadece bunu yap evet ve seninki

accepting what somebody's said to you about some bad news yes

kötü bir haber hakkında birinin sana söylediklerini kabul etmiyorsun

say somebody your parents asked you to you wanted a bike and they said no

instead of just accepting that perhaps they couldn't afford it or it wasn't

Ödeyemezsin ya da

your birthday or something you you you won't accept it and then you'll try to

doğum günün değildi ya da başka bir şey kabul etmeyeceksin ve sonra onlarla

punish them by not talking to them not cooperating with them when meals are

konuşmayarak onlarla işbirliği yapmamak yemek

ready not eating your food things like that yes vitalic fight Ali or vitally

hazır olduğunda onlarla işbirliği yapmamak yemeğini yememek gibi şeylerle onları cezalandırmaya çalışacaksın. evet vitalic kavga Ali veya vitally

vitally grabar says I was very excited when I saw the title of the stream I got

vitally grabar diyor ki akışın adını görünce çok heyecanlandım

super excited I loved buildings and everything that has to do with DIY do

çok heyecanlandım binaları ve DIY ile ilgili her şeyi kendin yap

do-it-yourself I have I have made all my furniture by myself great to be here

kendin yap mobilyamı yaptım tek başıma burada olduğum için harika

antastic thank you very much for joining us today

antastik bugün bize katıldığınız için çok teşekkür ederim

could you make me some bedside cabinets I'll send you the sizes of I tally

bana birkaç komodin yapabilir misiniz size çetelesinin boyutlarını göndereceğim

because the bed where it's located it's very difficult to fit standard bedside

çünkü yatağın bulunduğu yere, satın aldığınız standart komodinlere sığması çok zor

cabinets that you buy from a shop because they're too big so I want them

bir dükkan çünkü çok büyükler bu yüzden

quite narrow with a couple of drawers I'll send you the dimensions and you can

birkaç çekmeceli oldukça dar olmalarını istiyorum size boyutları göndereceğim ve

make them for me thank you very much and and they would arrange transport ok that

onları benim için yapabilirsiniz çok teşekkür ederim ve nakliyeyi ayarlayacaklar tamam bu kulağa bir şey

sounds that sounds like a terrible idea ah not a separate country yet we've

gibi geliyor berbat bir fikir ah ayrı bir ülke değil ama

we've got we've got to we've got to move on a bit Steve last week you were

elimizde var elimizde var biraz ilerlemek zorundayız Steve geçen hafta

complaining that we didn't have enough time yeah that's it yeah region occupied

yeterli zamanımız olmadığından şikayet ediyordunuz evet bu kadar evet işgal edilen bölge

by India Pakistan and China yes it's not on the street it's not on the screen by

Hindistan Pakistan ve Çin evet sokakta değil bu arada ekranda değil oraya

the way rather there we go so what what's that

gidiyoruz yani nedir o

Kashmir isn't a separate country yet whether they want to be separate of them

Keşmir ayrı bir ülke değil henüz onlardan ayrı olmak istiyorlar mı

going this yeah well done Steve yes I almost got it right yes you are you are

gidiyorlar bu evet aferin Steve evet ben neredeyse doğru anladım evet sen kelimenin

literally the dripping tap of knowledge all right so let's have a look at some

tam anlamıyla bilginin damlayan musluğusun pekala o yüzden hadi bazı kelimelere bir göz atalım

words if Steve will let me if I don't see I'm gonna close my eyes

Steve izin verirse görmezsem gözlerimi kapatacağım

so I don't see the words to do with buildings words to do with parts of

böylece binalarla ilgili kelimeler,

buildings and different types of buildings as well so mr. Steve is going

binaların bölümleri ve farklı bina türleri ile ilgili kelimeler, yani mr. Steve şu

to show us right now the first one are you ready Steve the first ones yes I'm

anda bize ilkini gösterecek, hazır mısın Steve ilkleri evet ben

ready okay let me just put you back on just so we can see your lovely lovely

hazırım tamam tamam bırak seni tekrar giyeyim ki senin güzel güzel

face there it is right so the first set of words are connected with that have

yüzünü görebilelim orada doğru yani ilk kelime grubu bununla bağlantılı,

the word house in them or something to do with a house which obviously is a

içlerinde ev kelimesi var veya bir evle ilgili bir şey var ki bu açıkça bir

building okay yes so house a house is definitely a busy one it's first first

bina tamam tamam evet yani ev bir ev kesinlikle meşgul bir ev onun ilk ilk

phrase is household name okay household name gooey cheese if you describe

cümlesi ev adı tamam ev adı aşırı duygusal peynir gibi

something as a household name or a person as a household name it means

bir şey tanımlarsanız bir ev ismi veya hane ismi olarak bir kişi,

they're very popular they're known everywhere in households everywhere or

çok popüler oldukları anlamına gelir, her yerde, her yerde, her yerde veya

in one specific location or everywhere in a country it could be a person an

belirli bir yerde veya bir ülkenin her yerinde, bir kişi olabilir, bir

object thing anything television this phrase used to be used before in more

nesne, herhangi bir şey, televizyon, bu ifade eskiden olduğu gibi daha önce daha

local area so you could say somebody was well-known performer there might be a

yerel bir alanda kullanıldı, böylece birinin tanınmış bir sanatçı olduğunu söyleyebilirsiniz,

singer or some kind of artist in a town and everybody knew them and they were a

bir kasabada bir şarkıcı veya bir tür sanatçı olabilir ve herkes onları tanıyordu ve onlar bir

household name or have you seen John or Alice or did you see them last night in

ev ismiydi veya John veya Alice'i gördünüz mü veya gördünüz mü? dün gece

the hall performing they were excellent everybody talking about them and then

salonda sergiledikleri performans mükemmeldi, herkes onlardan bahsediyordu ve sonra

when television came along people became household names all over the country

televizyon ortaya çıktığında, insanlar

because they could see them on TV so a household name for an object would be

onları televizyonda görebildikleri için ülkenin her yerinde bilinen isimler haline geldi, böylece bir nesne için bir ev ismi

something like a Hoover which is a type of vacuum cleaner or it could be you

Hoover gibi bir şey olurdu. bir tür elektrikli süpürge veya

could say an iPhone is a household name because everybody knows about it a

bir iPhone'un bir ev adı olduğunu söyleyebilirsiniz çünkü herkes onu biliyor bir

person you could say mr. Duncan is a household name in many parts of the

kişi diyebilirsiniz bay. Duncan, İngilizce öğretimi sayesinde dünyanın birçok yerinde bilinen bir isimdir.

world through his English teaching I'm not sure about that a household names i

Bir ev isminin, yani

means popular or something that's popular could be a pop groove a foot

popüler anlamına geldiğinden emin değilim veya popüler olan bir şey, bir pop müziği olabilir, bir ayak

football could be a house named David Beckham is a household name

futbolu, David Beckham adında bir ev olabilir.

everybody knows about him so that's household name

herkesin onun hakkında bildiği isim, bu yüzden

he's a phrase a house divided against itself cannot stand it's like a proverb

o bir deyim, kendi içinde bölünmüş bir ev dayanamaz, bir atasözü gibi,

a house divided against itself cannot stand exactly well actually it was

kendi içinde bölünmüş bir ev tam olarak iyi duramaz aslında

Abraham Lincoln oh the first to use this phrase apparently in the US of A in 1885

Abraham Lincoln'dü oh, görünüşe göre ABD'de bu ifadeyi ilk kullanan kişi A. 1885'te

when he was doing one of his famous speeches he made many famous speeches

ünlü konuşmalarından birini yaparken birçok ünlü konuşma yaptı

and it means really things will work out when there is unity amongst all the

ve bu, bir görevdeki tüm bireyler arasında birlik olduğunda gerçekten her şeyin yoluna gireceği anlamına gelir,

individuals in a task so if you want to get something - if you've got a group of

yani bir şey elde etmek istiyorsanız - eğer bir grubunuz varsa

people and you want to get something done then you've got to have unity

insan sayısı ve bir şeyi halletmek istiyorsan, o zaman

within that group everybody's got to be seen from the same song sheet okay and

o grup içinde birlik olmalısın, herkes aynı şarkı sayfasından görülmeli, tamam ve

everyone must be agreed otherwise everything will fall down so if you want

herkes hemfikir olmalı, aksi takdirde her şey alt üst olur, yani istersen,

to if you want to do something which at the time he wanted to abolish slavery

istersen o zaman köleliği kaldırmak istediği bir şeyi yapın,

then you can't have a group of people saying one thing a group of people

o zaman bir grup insanın bir şey söylemesini sağlayamazsınız, bir grup insanın

saying another say you've got to bring everybody together yes

başka bir şey söylemesini sağlayamazsınız, herkesi bir araya getirmelisiniz evet,

unity the workers is is another example of using the phrase the workers need to

işçiler birliktir, kullanmanın başka bir örneğidir. işçilerin

form a union because a house divided against itself cannot stand

bir sendika kurması gerekir çünkü kendi içinde bölünmüş bir ev ayakta kalamaz,

so if everybody is arguing arguing among themselves or amongst themselves then

bu yüzden herkes kendi aralarında veya kendi aralarında tartışıyorsa, o zaman elde etmek

you won't achieve what you want to achieve you've got to be united and

istediğinizi elde edemezsiniz, birlik olmalısınız ve

that's just a phrase that means everybody's got to agree and then you

bu sadece bir söz bu herkesin hemfikir olması gerektiği anlamına gelir ve sonra

can move forward with whatever it is you want to do a house divided against

ne yapmak istiyorsanız onunla ilerleyebilirsiniz kendi içinde bölünmüş bir ev ayakta

itself cannot stand in other words you can't complete what you want to do I'd

duramaz başka bir deyişle yapmak istediğinizi tamamlayamazsınız

say so so in in many situations you need everyone to be united all right it or to

birçok durumda öyle derdim herkesin birlik olmasına ya da

follow the same way of thinking so you might talk about the political situation

aynı düşünce tarzını takip etmesine ihtiyacın var, böylece birçok ülkedeki siyasi durum hakkında konuşabilirsin,

in many countries now you can see that there are there is a lot of division

şimdi burada, örneğin Birleşik Krallık'ta ve Birleşik Krallık'ta çok fazla bölünme olduğunu görebilirsiniz.

here in the UK for example and in the USA so a lot of people talk about there

ABD'de pek çok insan bölünmeler olduğundan bahsediyor

are divisions sometimes if people do not join together

bazen insanlar bir araya gelmezse

if there isn't unity quite often it will not stand or things will be disrupted so

birlik olmazsa çoğu zaman ayakta duramaz veya işler bozulur bu yüzden

yes I think that's a very good one sometimes you want to achieve something

evet bence bu çok iyi bir şey bazen bir şeyler başarmak istersiniz

quite important maybe socially maybe there's a

oldukça önemli belki toplumsal olarak belki

particular group of people that when he'd need support and standing up for

belirli bir grup insan vardır ki onun desteğe ihtiyacı olduğunda ve savunduğu zaman

but women's rights is a popular one now but if women who wanted women's rights

ama kadın hakları artık popüler bir hak ama kadın haklarının

to become more popular we're all arguing among themselves nothing will get

daha popüler olmasını isteyen kadınlar kendi aralarında tartışıyorsa hiçbir şey olmaz

achieved so they have to be if you've got a cause that's important you've all

başarmak zorundalar, eğer önemli bir amacınız varsa, hepiniz

got to unite and move forward together otherwise you're evil just fall and

birleşip birlikte ilerlemelisiniz, aksi takdirde kötüsünüz ve

nothing worth a few people are saying that that's actually a biblical passage

hiçbir şey değmez, birkaç kişi bunun aslında İncil'den bir pasaj olduğunu söylüyor. Pekala

it could well be could Rabi I looked at Abraham Lincoln first used it okay well

Rabi olabilir mi, Abraham Lincoln'e baktım, ilk önce kullandı, tamam,

what Abraham Lincoln was around before the Bible I think if it was in the Bible

Abraham Lincoln'ün İncil'den önce etrafta olduğu şey, bence İncil'de olsaydı

but he he sort of used it and made it popular yes maybe he paraphrased so

ama o onu bir şekilde kullandı ve popüler yaptı evet belki başka kelimelerle ifade etti, bu yüzden

another one here we go how solve if you've got a house of something you're

burada biz Git nasıl çözersen bir evin varsa

looking puzzled mr. Duncan hmm the house of that is an important group of people

şaşırmış görünüyorsun mr. Duncan hmm bunun evi önemli bir insan grubu

or a reigning group of people the house of or important people at the House of

veya hüküm süren bir insan grubu Avam Kamarası'ndaki önemli insanlar

Commons the House of Lords in the UK or House of Representatives it means a

Birleşik Krallık'taki Lordlar Kamarası veya Temsilciler Meclisi

group of people in that case they're all voting and passing laws that it just

bu durumda bir grup insan anlamına gelir. Hepimiz, bunun sadece

means an important group of people and you call them a House of something so if

önemli bir grup insan anlamına geldiğini oyluyor ve yasaları geçiriyoruz ve siz onlara bir şeyin Evi diyorsunuz, bu nedenle,

you've got for example a reigning the reigning monarch of we well obviously

örneğin, hüküm süren bir hükümdarınız varsa, açıkçası

we've got Queen Elizabeth here yes but this week a lot of people talking about

burada Kraliçe Elizabeth var, evet ama bu hafta pek çok insan

Prince Charles he will be the next king so yes once the Queen dies we will have

Prens Charles hakkında konuşuyor, o bir sonraki kral olacak, bu yüzden evet, Kraliçe öldüğünde

King chow we will but King Charles and the Queen and her mother and father are

Kral yemeği yiyeceğiz, alacağız ama Kral Charles, Kraliçe ve annesi ve babası,

all part of the House of Windsor the house of wit so it's a group that is the

hepsi Windsor Evi'nin bir parçası. zeka yani bu, şu

current reigning family the family that are the king and queen

anki hüküm süren aile olan bir grup bu ülkenin kralı ve kraliçesi

or king or queen of this country you call it that the House of Windsor hmm in

veya kralı veya kraliçesi olan aileye Windsor Evi diyorsunuz hmm

Saudi Arabia you've got the House of Saud which comes from particular King

Suudi Arabistan'da Suud Hanedanı var ki bu nereden geliyor belirli Kral

and all his descendants who who were who are now reigning in that country today

ve bugün o ülkede hüküm süren tüm soyundan gelenler,

no so it's the house of something and then in fashion and in shops you you'd

hayır, yani burası bir şeyin evi ve sonra modada ve mağazalarda

like had the House of Dior you know all the fashion house the House of Dior

Dior Evi'ne sahip olmak istersiniz, tüm moda evi Evi'ni bilirsiniz. Dior, kulağa

it sounds very important if you put house of something because you've got

çok önemli geliyor, çünkü Avam Kamarası'na sahipsin çünkü

House of Commons House of wins are all those important groups have then if you

House of Avam Kamarası'na sahipsin, o zaman eğer

if you've got a company and you put house in front of it it makes it sound

bir şirketin varsa ve önüne house koyarsan, ses çıkarır.

very granular important House of Fraser is that is most of what House of Fraser

çok ayrıntılı önemli House of Fraser, House of Fraser'ın çoğu

is is a shop yeah isn't it big department store in this country but

bir mağazadır, evet, bu ülkedeki büyük bir mağaza değil mi, ancak

quite often fashion companies will call themselves houses house fashion houses

moda şirketleri genellikle kendilerini ev ev moda evleri olarak adlandırırlar

yes so places places where the designers are and so it's one company so quite

evet, bu nedenle tasarımcıların olduğu yerler ve bu yüzden bu bir şirket o kadar

often they use it to describe a company that's right so or

sık ​​sık doğru olan bir şirketi veya hüküm süren bir hükümdarı tanımlamak için kullanıyorlar bu yüzden

a reigning monarch so when we say reign we don't mean rain that falls we mean

saltanat dediğimizde yağan yağmuru kastetmiyoruz,

rain means to rule over something so with the spelling is different so I have

yağmurun bir şeye hükmetmek anlamına geldiğini kastediyoruz, bu yüzden yazım farklı yani

a go at the spelling No okay fact okay then do you have another one Steve right

Hecelemeyi denerim Hayır tamam gerçek tamam o zaman bir tane daha var mı Steve sağ

so household we have 35 minutes left well I can't pick this one up mr. Duncan

yani ev 35 dakikamız kaldı peki bunu alamam bayım. Duncan

house of cards so I came out of car house of cards oh oh how do you get

iskambil evi yani ben de araba evinden çıktım oh oh

ready to get that from mr. Duncan you mean this house of cards a house of

bunu Bay'dan almaya nasıl hazırlanırsınız? Duncan, bu iskambil kartlarından ev iskambil

cards where did you get that from anyway you must have guessed I was going to put

kartlarından bir ev demek istiyorsun, bunu nereden aldın zaten tahmin etmiş olmalısın

that one up well as you can see if you're trying to build something or

bunu iyi bir şekilde koyacağımı, görebileceğin gibi bir şey inşa etmeye çalışıyorsan ya da

there's a TV show as well there is but they can't put that other one back up

bir TV şovu da varsa. var ama diğerini tekrar yukarı koyamıyorlar

there we go so you're trying to build something making made of cards

oraya gidiyoruz yani kartlardan yapılmış bir şey yapmaya çalışıyorsunuz içinden geçen

what's through what's the one thing that is not very good about it it's flimsy

tek şey bu konuda pek iyi olmayan dayanıksız dayanıksız

it's a flimsy structure can easily fall down and when we use a phrase house of

bir yapı kolayca düşebilir aşağı ve iskambilden bir ev tabirini kullandığımızda

cards remain a flimsy structure a flimsy arrangement that's in danger of

dayanıksız bir yapı olarak kalır çökme tehlikesi olan dayanıksız bir düzenleme

collapsing we don't normally refer to buildings we're using it metaphorically

normalde binaları kastetmiyoruz onu mecazi olarak kullanıyoruz tam

we're not literally meaning a building made of cars or something where we

anlamıyla arabalardan yapılmış bir binayı kastetmiyoruz ya da başka bir şey

normally referring to a company or a political something like that server

Normalde bir şirketten veya bu sunucu gibi politik bir şeyden bahsediyoruz,

except for example the company collapsed after only six months in business

ancak örneğin şirket,

because it was built on a house of cards or built of a house of cards so

bir kart evi üzerine inşa edildiğinden veya bir kart evi üzerine inşa edildiğinden, yani

something that's fragile or flimsy or not very well built or constructed yes

kırılgan veya dayanıksız veya çok olmayan bir şey olduğundan, iş hayatında yalnızca altı ay sonra çöktü. iyi inşa edilmiş veya inşa edilmiş evet bu

so the company they started a company perhaps they didn't employ the right

yüzden kurdukları şirket bir şirket belki doğru insanları istihdam etmediler

people or the idea wasn't very good in the first place or they sold it at the

veya fikir ilk etapta çok iyi değildi veya

wrong price they but they were disorganized in the way they set it all

yanlış fiyata sattılar ama kullandıkları şekilde dağınıktılar her şeyi ayarladı

up and the company failed and you can say it failed because it was it was

ve şirket başarısız oldu ve başarısız olduğunu söyleyebilirsin çünkü

built on a house of cards it was just it was wasn't very well put together okay

bir iskambil evi üzerine inşa edilmişti sadece pek iyi bir araya getirilmemişti tamam

the proposal you can have it like a proposal so you might want to make a

teklif bir teklif gibi alabilirsin böylece yapabilirsin parlamentoda bir teklif yapmak istiyorum

proposal in that in the house of parliament and the MP doesn't do it put

ve milletvekili bunu yapmıyor,

it construct the arguments very well and you can say the proposal collapsed as it

argümanları çok iyi kuruyor ve teklif çöktü diyebilirsiniz, çünkü bu

was just a house of cards it wasn't thought through properly so if you want

sadece bir iskambil eviydi, düzgün düşünülmemiş yani

to form something and you want it to be solid based on a solid firm foundations

bir şey oluşturmak istiyorsanız ve bunun sağlam bir sağlam temele dayalı sağlam olmasını istiyorsanız, burada

we're using building metaphors really here so that's it a flimsy structure or

gerçekten inşa metaforları kullanıyoruz, yani bu dayanıksız bir yapı veya

a flimsy arrangement that can easily fall down so some girls on a house of

kolayca düşebilecek dayanıksız bir düzenleme, bu yüzden bazı kızlar bir

car that's it so not not the TV show no no I know there is a TV show called

arabanın üzerine bu kadar yani dizi değil hayır hayır biliyorum house of cards diye bir tv dizisi var

house of cards so it's not this in fact it's not this at all it is actually this

yani bu değil aslında hiç de bu değil aslında bu

house of cards so I'd say the the actor that was axed from the leading role in

kartların evi yani baltalanan oyuncu diyeceğim

the house of cards so you could say that his career was built on a house of car

iskambil evindeki başrolden yani kariyerinin bir araba evi üzerine inşa edildiğini söyleyebilirsiniz evet

yes ironically ironically because he was up to no good

ironik bir şekilde ironik bir şekilde çünkü

with women no well he was up to no good with people

kadınlarla arası iyi değildi hayır insanlarla arası iyi değildi

yes doing something he shouldn't have been doing it wasn't women okay then

evet yapması gereken bir şeyi yapıyordu ' Yapıyordu bunu kadınlar değildi

well he was in it yes inappropriately what would you say

tamam o zaman o işin içindeydi evet uygunsuz bir şekilde

so Kevin Spacey allegedly built his we've got to say allegedly allegedly

Kevin Spacey'nin kendi işini kurduğu iddia ediliyor,

well if it's allegedly why did he lose his job so if somebody alleges something

iddiaya göre iyi olduğu iddia ediliyorsa neden işini kaybettiğini söylemeliyiz, öyleyse biri bir şey

if they say something you can lose your job

söylerlerse işinizi kaybedebileceğinizi söyleyin, bu yüzden

so say yeah yeah that happened that that person did that and then they lose their

evet deyin, o kişi bunu yaptı ve sonra işlerini kaybettiler,

job that's not very fair is it okay Kevin Spacey's career fell like a house

bu pek adil değil tamam mı Kevin Spacey'nin kariyeri bir kart evi gibi düştü

of cards yes oh the structure upon his his career

evet ah onun üzerindeki yapı kariyeri

was built you could say he had a fatal flaw in like the fatal flaw in the

inşa edildi, bir binanın inşasındaki ölümcül kusur gibi ölümcül bir kusuru olduğunu söyleyebilirsin

construction of a building sooner or later he was going to be found out for

er ya da geç

his bad behavior hmm and he got out in his career has fallen apart like like a

kötü davranışı ortaya çıkacaktı hmm ve kariyerinde çıktı, gibi dağıldı.

house of cards I don't think anyone ever said that I think at first I think they

iskambilden bir ev kimsenin bunu söylemediğini sanmıyorum ilk başta

have lost we don't know if anything's proved but there we go here's another

kaybettiklerini düşünüyorum bir şey kanıtlandı mı bilmiyoruz ama işte başlıyoruz

one public house public house public house is just a place a tavern a bar

bir tane daha meyhane meyhane meyhane sadece bir yer bir taverna Birleşik Krallık'ta

where alcohol is licensed for sale so commonly in the UK they are this word

alkolün satış ruhsatının çok yaygın olduğu bar, bunlar

public house is abbreviated to just pub P you be just pub so we've only got that

halk evi kelimesi sadece pub P olarak kısaltılır, siz sadece pub olun, bu yüzden sadece o

bit of it I can't do it mr. Duncan because there we go it's all back to

kadarına sahibiz, yapamam bay. Duncan çünkü işte her şey arka arkaya gidiyor,

front what people don't understand is I'm watching myself on the monitor but

insanların anlamadığı şey şu ki, ben monitörde kendimi izliyorum ama

everything's back to front pub that's what it's shortened to public house the

her şey arka arkaya pub yani meyhaneye kısaltılmış hali, bir

place where you see lots of people drinking and having a good time you look

sürü insanın içki içtiğini ve yemek yediğini gördüğün yer. iyi zaman

to the window that all we look at we go there too much Wenlock and there's a pub

pencereye bak ki tek baktığımız şey oraya çok fazla Wenlock'a gidiyoruz ve orada bir bar var

there and look through the window and they're all drinking away with their

ve pencereden bakıyoruz ve hepsi

beer singing songs but we're never going is it because they're all local people

biralarını şarkı söyleyerek içiyorlar ama biz asla gitmiyoruz çünkü onlar 'hepsi yerel insanlarsınız ve

and it's and they might beat us up but you can

bizi dövebilirler ama

also call it a tavern a tavern tavern in pub or public house a place where they

buna aynı zamanda bir taverna da diyebilirsiniz meyhanede meyhane veya meyhane

sell alcohol to people members of the public go in and pay lent

insanlara alkol sattıkları bir yer halk üyeleri içeri girip ödünç verme

rink yeah you're my best friend yum-yum Steve Steve all I ever told you

pisti ödeyin evet siz' en iyi arkadaşımsın yum-yum Steve Steve sana söylediğim tek şey

that you're you're my best friends too we don't drink do we mr. Duncan he's God

sen benim de en iyi arkadaşlarımsın içmiyoruz değil mi bay. Duncan o Tanrı

oh he's got liver disease from all that abuse of alcohol over many years well

ah, yıllardır alkolün kötüye kullanılmasından karaciğer hastalığı var,

yes we doubt my mother always used to say she was afraid of purpose because

evet, annemin her zaman amaçtan korktuğunu söylediğinden şüpheliyiz çünkü

they used to have a reputation when she was growing up she's she used to tell me

büyürken bir üne sahiplerdi, o bana söylerdi

she used to run past pubs because they were always full of rowdy people

barların önünden koşardı çünkü her zaman içki içen kabadayı insanlarla doluydu

drinking and you know you had a reputation for people going in there not

ve bilirsiniz, oraya giden insanların

having particularly good reputations of course that's not really the case now

pek iyi bir üne sahip olmamasıyla ilgili bir ününüz vardı tabii ki artık durum böyle değil şimdi

rowdy pubs are always rowdy I thought you said Randy rowdy rowdy lot of noise

gürültülü barlar her zaman gürültülü Randy dediğini sanmıştım kabadayı kabadayı çok fazla gürültü

going on because people are drinking and having a good time okay

oluyor çünkü insanlar içiyor ve iyi vakit geçiriyor tamam

talking of time penthouse penthouse and stop talking about a magazine mr. doom

zaman çatı katı çatı katı hakkında konuşmak ve bir dergi hakkında konuşmayı bırakın bay. doom

isn't is that the magazine with the naked ladies is that still going I can't

değil, çıplak bayanlarla dergi hala devam ediyor,

I don't know a penthouse is an apartment situated on the roof of a building often

bilmiyorum, çatı katı, genellikle teraslı bir binanın çatısında yer alan bir dairedir

with a terrace and it so it's usually in a block of flats and on the top it's

ve bu nedenle genellikle bir bloktadır. daireler ve en üstte,

flat on the top of the block of flats and you've normally gotta you can have

apartman bloğunun tepesinde düzdür ve normalde, ya en üst kısım, en üst kısım,

well either it's the the top the very top part the top impartment s' or that

üst bölmelerin ya da bu,

could be a separate one built right on the top of the block of flats mm-hmm and

tam üzerine inşa edilmiş ayrı bir parça olabilir. apartman bloğunun tepesinde mm-hmm ve

it's got a terrace and you can look at you've got a lovely view so the

bir terası var ve güzel bir manzaraya sahip olduğunuza bakabilirsiniz, bu nedenle

penthouse suite or the penthouse apartments are regarded as the

çatı katı süiti veya çatı katı daireleri, normalde kendi dairelerinde yaşamak için

best the most luxurious exclusive places to live normally their own apartment

en iyi, en lüks ve seçkin yerler olarak kabul edilir.

block normally there on the top floor that's what I said

blok normalde orada en üst katta öyle dedim yani en

so they're on the top floor they're normally very big and sometimes they

üst kattalar normalde çok büyükler ve bazen

have more than one level as well so the penthouse can have maybe two floors so

birden fazla katları da var bu yüzden çatı katı belki iki katlı olabilir yani

it's the luxury apartment or the luxury room a bigger you've got more space

lüks apartman veya lüks oda ne kadar büyükse, o kadar fazla alana sahipsin,

you've got a nice view out you might have a terrace

güzel bir manzaraya sahipsin, bir terasa sahip olabilirsin,

I have never a lot more I have never stayed in a Payne penthouse suite ever

hiç bu kadar fazla kalmamıştım, Payne penthouse süitinde hiç kalmamıştım,

think I did once in a hotel oh very nice but apparently is coming it used to be

bir otelde bir kez yaptığımı sanıyordum, oh çok güzel ama görünüşe göre geliyor, eskiden

used to mean sloping roof because it apparently the penthouse on the top of a

eğimli çatı anlamında kullanılırdı çünkü görünüşe göre büyük bir binanın tepesindeki çatı katı,

big building used to be that like the place that covered up all the all the

tüm

machinery and the lift shaft top of the lift shafts and things like that but

makineleri ve asansör boşluklarının üstünü ve diğer şeyleri kaplayan yer gibi bir yerdi. böyle ama

nowadays it means a very exclusive place to live at the top of it big block of

bugünlerde büyük bir apartman bloğunun tepesinde

flats or a nudie magazine or a nudie magazine well I don't know if that even

ya da bir nudie dergisi ya da bir nudie dergisinin tepesinde yaşamak için çok özel bir yer anlamına geliyor,

exists anymore does it so I go by nudie magazine so I've heard well you've got

artık bu var mı bilmiyorum, bu yüzden nudie dergisine bakıyorum bu yüzden ben iyi duydum

the Internet there is the Internet Steve this is I mean do people still buy

internet var internet var internet var steve yani insanlar hala

magazines anymore I don't know I don't think Internet now my my my knowledge

dergi alıyor mu bilmiyorum artık internet düşünmüyorum bilgim

how I believe my knowledge of nudie magazines with naked ladies inside it

çıplak dergiler hakkındaki bilgilerime nasıl inanıyorum içindeki çıplak bayanlar

trust me I I know very little about it how about

bana güvenin asit evi hakkında çok az şey biliyorum

acid house mr. Duncan Oh acid house I see or just acid you don't

bayım. Duncan Oh asit evi görüyorum ya da sadece asit,

need to have the house on there you see you just say what acid house it's a type

evin orada olmasına gerek yok, sadece asit evinin ne olduğunu söyleyin,

of music from the late eighties and early nineties disco music with a

seksenlerin sonlarından ve doksanların başlarından kalma bir müzik türü disko müziği ve

certain disco electronic dance music isn't it's dance music with an

belirli bir disko elektronik dans müziği Bu,

electronic sort of mesmerizing beat to it hypnotic sound that is normally

elektronik bir tür büyüleyici ritmi olan hipnotik bir sese sahip dans müziği, normalde ecstasy

associated with people taking the drug ecstasy you for accuse

uyuşturucu alan insanlarla ilişkilendirilir, çünkü

the people will dance all night tears I'm just trying to label take and oh

insanları bütün gece dans edecekler gözyaşları içinde sadece etiketlemeye çalışıyorum ve oh

yeah they will take ecstasy I'm just trying to do that's acid house acid have

evet alacaklar ecstasy sadece yapmaya çalışıyorum bunu asit evi asidi asidin

it stirred around around acid how it was very big in the 1990s and this this

etrafında karıştırdı 1990'larda nasıl da çok büyüktü ve bu bu

t-shirt this symbol was was the symbol of acid house music you're joking no I'm

tişört bu sembol asit evi müziğinin simgesiydi şaka yapıyorsun hayır ben şaka

not joking that's what I'm saying it so why are you wearing her are you

yapmıyorum, öyle söylüyorum, öyleyse neden onu giyiyorsun,

promoting drug use well well the smiley face was around for many years before

uyuşturucu kullanımını teşvik ediyorsun, peki gülen yüz, ondan önce uzun yıllar ortalıktaydı,

then so this first appeared in the 1960s and

bu yüzden bu ilk olarak 1960'larda ortaya çıktı ve

it was invented by Forrest Gump Forrest Gump invented this I saw it in the

Forrest Gump tarafından icat edildi Forrest Gump bunu icat etti Filmlerde görmüştüm bence

movies I don't think you should wear that that's not really appropriate now I

giymemelisin ki bu pek uygun değil şimdi

know that mr. Duncan all right all right you know I think that's very bad it's

biliyorum ki bay. Duncan tamam tamam biliyorsun bence bu çok kötü çok

very bad I'm gonna put you in the doghouse ha ha

kötü seni kulübeye koyacağım ha ha ha ha

you see what I did there I certainly heard what you did there doghouse if you

orada ne yaptığımı gördün orada ne yaptığını kesinlikle duydum

put somebody in a doghouse it means you're punishing them punishing them for

köpek kulübesine birini koyarsan bu sensin demektir onları cezalandırıyorum onları

bad behavior where do you get out from have you been looking through my word

kötü davranıştan dolayı cezalandırıyorum nereden çıkıyorsun söz

night you've been looking through my words these are actually ones that I

geceme mi bakıyorsun sözlerime mi bakıyorsun bunlar aslında sen

found on my own just in case you didn't use them see I'm too clever for you mr.

kullanmassın diye kendi kendime bulduğum sözler. bakın ben sizin için fazla zekiyim bayım

Duncan so know them all to be in the doghouse

Duncan hepsini bilsin ki köpek kulübesinde olmak

be in the doghouse it means that you've it means you've done something to upset

köpek kulübesinde olmak, birini üzecek bir şey yaptığınız anlamına gelir,

somebody normally the the husband is in the doghouse with his wife because he's

normalde koca karısıyla birlikte köpek kulübesindedir çünkü

done something to upset his wife and his wife's not talking to it doesn't mean

karısını üzecek bir şey yapmıştır ve karısının onunla konuşmaması, kelimenin

you're literally going into her into where the dog is it means that you're

tam anlamıyla onunla köpeğin olduğu yere girdiğin anlamına gelmez, bu senin cezalandırıldığın anlamına gelir, hayır,

being punished it means that no nobody somebody's not talking to you over there

orada kimsenin seninle konuşmadığı

or they're punishing you it's a it's a figure of speech the figure of speech

veya seni cezalandırdıkları anlamına gelir, bu bir bu bir mecazdır mecaz evet

yes look my wife's I'm not going back home until later because I'm in the

karımınkine bakın eve daha sonra dönmüyorum çünkü

doghouse at home or maybe maybe the husband came back the night before very

evde köpek kulübesindeyim ya da belki koca önceki gece çok

late yes and so the next morning the wife is very angry

geç geldi evet ve bu yüzden ertesi sabah karım çok sinirli

where were you last night where were you last night you didn't go back home and

dün gece neredeydin dün gece neredeydin eve dönmedin ve

to

I'll shut up I'll do what I like don't tell me what to do and then you'll be

susacağım ne istersem onu ​​yapacağım bana ne yapacağımı söyleme ve sonra

nagged at a bit yes so then the husband will be in the doghouse yes it just

dırdır edileceksin biraz evet yani o zaman koca köpek kulübesinde olacak evet bu sadece eğer

means that you know if you if you if a dog's been naughty you go go into your

bir köpek yaramazlık yaptıysa

basket go into your basket you send the dog in there for punishment or into the

sepetinize girerseniz sepetinize girersiniz köpeği ceza için oraya gönderirsiniz veya

kennel or into the kennel yes so there we go in the tree in the doghouse you

köpek kulübesine ya da kulübeye evet işte orada ağaca köpek kulübesine giriyoruz

could be in the doghouse with your boss at work okay

patronun işteyken köpek kulübesinde olabilirsin

well because she didn't do that project yes exactly he didn't finish the project

tamam çünkü o projeyi yapmadı evet tam olarak o projeyi

on time and the boss has told me off who got to be careful I'm in the doghouse

zamanında bitirmedi ve patron bana kimin dikkatli olması gerektiğini söyledi şu anda patronumla köpek kulübesindeyim, bu

with my boss at the moment it means that you're young you're not you're not being

senin genç olduğun anlamına geliyor,

looked upon particularly favorably yes you are you are you have a black mark

özellikle olumlu bakılmıyorsun evet öylesin öylesin

against you a black mark and you might have to do something so for example if

size karşı kara bir leke ve bir şeyler yapmanız gerekebilir, örneğin koca

the husband is in the doghouse with his wife because he was laid back or had too

rahat olduğu veya

much to drink the night before or wasn't home in time to take her out to have a

önceki gece çok fazla içtiği veya almak için zamanında evde olmadığı için karısıyla köpek kulübesindeyse

hair done or to go back to the party then you might have to buy some flowers

saçını yaptırmak ya da partiye geri dönmek için dışarı çıktı, sonra

or some chocolates too to get yourself back in favour and out of the dog home

kendini geri kazanmak için biraz çiçek ya da biraz çikolata alman gerekebilir ve köpek evinden sadece evlilikler

you seem to have a lot of knowledge of marriages only yeah that's pretty good

hakkında çok fazla bilgin var gibi görünüyor evet bu

for a person who isn't married that's pretty you can know about it

evli olmayan biri için oldukça iyi bu güzel bunu bilebilirsin bu

that's pretty amazing you you seem to have a lot of insight well that's all

oldukça şaşırtıcı senin çok fazla içgörün var gibi bende olmadığını

the house ones okay then that I can think of anybody if you've got one that

you've thought of that I haven't I have one here to have a few loose tiles well

düşündün bende yok burada bir kaç kiremit gevşek kiremit var orası

that's not a house I haven't come onto tiles yet yes oh okay then but lot of

ev değil kiremitlere henüz gelmedim evet ah tamam o zaman ama

tiles are on the roof tiles are on the roof yes go on then you see so so yes to

kiremitlerin çoğu kiremitlerin üzerinde çatı evet devam et o zaman görüyorsun yani evet

have a few loose tiles there aren't any loose tiles on that roof no well that's

birkaç gevşek kiremit olması için o çatıda herhangi bir gevşek kiremit yok hayır pek iyi bu

just showing you what tiles are so there you can see tiles to have a few loose

sadece kiremitlerin ne olduğunu gösteriyor yani orada kiremitleri görebilirsin birkaç gevşek

tiles this is a great expression so this means to be a little bit odd or maybe a

kiremit var bu bir harika bir ifade, yani bu biraz tuhaf veya belki biraz çılgın olmak anlamına gelir

little crazy or maybe your behavior is a little strange

veya belki davranışlarınız biraz tuhaftır

or maybe you might not be very clever you might say that that person seems to

veya belki çok zeki olmayabilirsiniz, o kişinin

have a few loose tile how long it take you to come up with that one oh it's

birkaç taş kırmış gibi göründüğünü söyleyebilirsiniz, ne kadar sürer onu bulmak için oh bu

another one go on okay then then there is two doorstep someone to do it house

başka bir tane devam et tamam o zaman iki kapı eşiği var o evi

again there's a doorstep on your house talking about building when you walk

tekrar yapacak biri var evinde bir eşik var binadan bahsediyor

into the house there is a doorstep it does that mean to deal with doors tips

eve girdiğinde bir eşik var anlaşmak anlamına mı geliyor kapı ipuçlarıyla

um if you dog eat there badly no if you just let me actually say what it is to

um, eğer köpek orada çok kötü yersen hayır, birinin kapısının önünde olmanın ne demek olduğunu gerçekten söylememe izin verirsen,

doorstep someone means that you you actually Harris them at their door so

onları gerçekten kapılarında Harrislediğin anlamına gelir, böylece

you won't leave them alone so for example if you are a famous actor and

onları yalnız bırakmazsın, örneğin ünlüysen aktör ve

maybe you've done something bad maybe the reporters will go to your

belki kötü bir şey yaptın belki muhabirler evinize giderler

house and they will doorstep you that means they will go onto your doorstep

ve kapınıza gelirler yani kapınıza gelirler

and they will Harris you at your front door are so Princess Diana famous people

ve sizi ön kapınızda Harris yaparlar yani Prenses Diana ünlü insanlar kapı

being doorsteps have you been doorstep to mr. Duncan I have what your YouTube

eşiğindeydiniz mi? bay kapı eşiği Duncan,

fans around the world I have never been door stepped I've had my door kicked in

dünyanın dört bir yanındaki YouTube hayranlarınıza sahibim, hiç kapıma basılmadım,

a few times but never I've never been door stepped well done for coming up

birkaç kez kapım tekmelendi, ama asla kapıma basılmadım,

with a few words that I didn't I've got another one another one yeah I've still

sahip olmadığım birkaç kelimeyle geldiğim için aferin. bir tane daha var bir tane daha evet

got a pile down here okay then I'll do one more of mine and then you can do

burada hala bir yığınım var tamam o zaman benimkinden bir tane daha yapacağım ve sonra sen

yours here's another one put it on the slate they're all to do with tiles

seninkini yapabilirsin işte bir tane daha tahtaya koy bunların hepsi fayanslarla ilgili

Andrews no they're not what the doorstep isn't put it on the slate who puts their

Andrews, hayır onlar kapı eşiğindeki şey değiller,

doorstep on the roof that's not very easy way to get into your house so don't

kapı eşiğini çatıya koyanların evinize girmenin pek kolay bir yolu olmadığını, o yüzden

put it on the slate of course slates are also on the roof it's another word for

tahtaya koymayın, tabii ki arduvazlar da vardır. çatı kiremit için başka bir kelimedir

tiles and they're quite often unlike those they're flat yes and you can write

ve çoğu zaman düz olduklarından farklıdırlar ve

on them yes and also the tablet another word for tile

üzerlerine evet yazabilirsiniz ve ayrıca tablet Amerikan İngilizcesinde kiremit için başka bir kelimedir,

in American English is do you know no shingle chingle chingle so if you if in

biliyor musunuz kiremit yok chingle chingle yani eğer içindeyseniz

American English tiles roof tiles are known as shingles shingles so put it on

Amerikan İngilizcesi kiremitleri çatı kiremitleri kiremit kiremitleri olarak bilinir, bu yüzden kiremitlerin üzerine koy

the shingles then put it on the slate is something that's used in British English

ve arduvazın üzerine koy İngiliz İngilizcesinde kullanılan bir şeydir

and that's the reason why we say slate if you put it on the slate it means you

ve bu yüzden arduvaz dememizin nedeni, eğer onu arduvaz üzerine koyarsanız,

ask someone to take credit so you don't pay for something straight away you say

birinden yapmasını istediğiniz anlamına gelir. kredi al, böylece bir şey için hemen ödeme yapmazsın,

can you put it on the slate normally used in bars or pubs so when you order a

normalde barlarda veya publarda kullanılan tahtaya koyabilir misin dersin, böylece bir

drink they will say oh can I have a pint of beer oh and can you put it on the

içki ısmarladığında, ah, bir bardak bira alabilir miyim, oh ve koyabilir misin? listede

slate it means I won't pay for it now at the end of the month I will give you all

bu, şimdi ödemeyeceğim anlamına geliyor, ayın sonunda sana

of the money that I owe you so put it on the slate so we use that normally in

borçlu olduğum tüm parayı vereceğim, bu yüzden bunu listeye koy, böylece bunu normalde

British English so like put it on the bill hmmm but put it on the slate

İngiliz İngilizcesinde kullanıyoruz, yani koymak gibi fatura hmmm ama tahtaya koyun,

presumably referring to in ancient times where you would literally have a slate

muhtemelen eski zamanlara atıfta bulunarak, kelimenin tam anlamıyla bunun gibi ince bir kaya parçası gibi bir levhaya sahip olacağınız,

like it like that like a thin piece of rock that you would write things on with

üzerine tebeşirle bir şeyler yazacağınız

chalk yes a slates and write things so yes I can menu well in fact that's what

evet bir yazı tahtası ve bir şeyler yazabileceğiniz için evet yapabilirim menü aslında

they used to do here so in the bar they would actually have something where they

burada yaptıkları buydu, bu yüzden barda

would put people's names and how much they owed literally it was on the slate

insanların isimlerini ve tam anlamıyla ne kadar borçlu olduklarını yazacakları bir şey olurdu.

probably probably a slate Welsh slate which is a gray dark gray material

useful for putting on roofs of houses so it's flat you don't use chalk and you

evlerin çatılarını düzleştirmek için kullanışlıdır, tebeşir kullanmazsınız ve

can write it like a black boy look at exact boards so put it on the slate

zenci bir çocuk gibi yazabilirsiniz, tam tahtalara bakın, bu yüzden arduvazın üzerine koyun,

that's a welder well done well done taken so now it's your turn the live

bu bir kaynakçı aferin aferin, şimdi sıra sizde canlı yayın

chat oh you want to look at the live chat ok then we've only got 20 minutes

sohbet oh canlı sohbete bakmak istiyorsun tamam o zaman sadece 20 dakikamız

left have you got a video to show as well yes

kaldı gösterecek bir videon var mı evet

I have I've got but we're going to have a look at Steve going crazy with his

bende var ama Steve'in delirmesine bir göz atacağız onun

autumn madness I think I thought you were going to to use a few loose tiles

sonbahar çılgınlığı sanırım birkaç gevşek fayans kullanacağını düşündüm

as the wave into the the I've definitely got a few lose time is this a sentence

so here we go then right so Philippe says I am going to meet with my

english-speaking boyfriend will communicate by Google Translate probably

ingilizce konuşan erkek arkadaşımla Google Translate aracılığıyla iletişim kuracak muhtemelen

will have a nice time you do have a nice time Philippe with your English speaking

iyi vakit geçireceksin sen iyi vakit geçireceksin Philippe, İngilizce konuşan

boyfriend and also Carragher Cara - that sounds like friend with benefits

erkek arkadaşınla ve ayrıca Carragher Cara ile - kulağa faydaları olan bir arkadaş gibi geliyor

Cara das says shingal is a rectangular wooden tile used on walls or roofs yes

Cara das şingalin kullanılan dikdörtgen bir ahşap karo olduğunu söylüyor duvarlarda veya çatılarda evet,

so normally shingle is used in American English so I hope that is fine there I

yani normalde Amerikan İngilizcesinde kiremit kullanılır, bu yüzden umarım orada sorun yoktur umarım

hope we all agree on that so Steve do you have something else to show us

hepimiz bu konuda hemfikirizdir, Steve bize gösterecek başka bir şeyin var mı,

I do I hope so I have got words now talking about building bridges oh ok

umarım vardır, şimdi bina hakkında konuşurken kelimelerim var köprüler oh tamam

Larry gene so all of these are to do with bridges all of these are to do with

Larry gene yani bunların hepsi köprülerle ilgili hepsi

bridges yes yes right so cross the bridge or cross that bridge huh we will

köprülerle ilgili evet evet doğru yani köprüyü geç ya da o köprüyü geç hah o köprüye

cross that bridge when we come to it I like phrase that we use a lot in the

geldiğimizde o köprüyü geçeceğiz kullandığımız deyimi seviyorum Birleşik Krallık'ta çoğu zaman

UK it means resolve a problem when it

bir sorun ortaya çıktığında çözmek anlamına gelir,

occurs focus on focus on the issues that need to be sorted now not things that

şimdi sıralanması gereken sorunlara odaklanın

may or may not happen in the future wait until the problem comes up and then

gelecekte olabilecek veya olmayacak şeylere değil sorun ortaya çıkana kadar bekleyin ve sonra bir sorun çıkacağını

solve it rather than anticipating a problem it's often use as advice softer

tahmin etmek yerine onu çözün. sorun genellikle tavsiye olarak kullanılır yumuşak

news a phrase for advice to somebody to stop them worrying about something that

haberler henüz gerçekleşmemiş veya olmayabilecek bir şey hakkında endişelenmelerini engellemek için birine tavsiye için bir cümle,

hasn't yet happened or may not happen so for example what will I do if I fail the

örneğin İngilizce sınavında başarısız olursam ne yapacağım

English exam you might ask somebody and they might reply don't worry

birine sorabilirsiniz ve onlar cevapla merak etme

cross that bridge when you come to it so you might not fail the English exam so

o köprüyü geçtiğinde karşıya geç ki İngilizce sınavında başarısız olmayasın o yüzden

don't worry about that now cross that if you do fail it will sort something out

şimdi onu geç geç eğer başarısız olursan bir şeyler

will solve it afterwards you might to take the exam again or something like

çözer sonra sınava girebilirsin yine ya da onun gibi bir şey

that yes so yes you could say I'm going for a job interview oh but what happens

evet yani evet iş görüşmesine gidiyorum diyebilirsin oh ama

if I fail the job interview ah I'm gonna I'm not going to be able to afford to

iş görüşmesinde başarısız olursam ne olur ah ben ipoteğimi ödeyemeyecek durumda olacağım

pay the mortgage on my house bubble that somebody might say well don't worry

birinin iyi diyebileceği ev balonu endişelenme

cross that bridge when you come to it so don't worry about what might happen just

o köprüye geldiğinde geç o yüzden ne olabileceği konusunda endişelenme sadece neyi

concentrate on what you can control and what you can do now it's a phrase that

kontrol edebileceğine ve şimdi ne yapabileceğine odaklan bu

people use to stop you worrying about things

insanların seni durdurmak için kullandıkları bir söz

mm-hmm cross that we'll cross that bridge when we come to it so don't worry

hm-hmm çapraz şeyler için endişeleniyorum ki o köprüye geldiğimizde geçeceğiz yani merak etme

about it now we will worry about it when the time arrives that's it so for

şimdi zamanı geldiğinde endişeleneceğiz o kadar yani

example I might have said to mr. Duncan well I've got all these words about four

mesela bey'e diyebilirdim. Duncan, peki, dört köprü ve bina hakkında tüm bu sözleri aldım,

bridges and buildings what happens if I if I if I miss out too what will people

eğer ben de kaçırırsam ne olur, insanlar

think you know what will happen and you might say well don't worry mr. Steve

ne olacağını bildiğinizi sanacak ve endişelenmeyin bay diyebilirsiniz. Steve

we'll cross that bridge when we come to it

o köprüye vardığımızda geçeceğiz

there we go build bridges oh okay I don't mean literally build bridges so

oraya köprüler kurmaya gidiyoruz oh tamam tam anlamıyla köprüler kurmaktan bahsetmiyorum yani

this is again figurative figurative yes metaphorically not literally that means

bu yine mecazi mecazi evet mecazi anlamda değil yani bir

to build bridges with something or someone means to improve relationships

şeyle veya biriyle köprüler kurmak ilişkileri geliştirmek demektir Birbirinden hoşlanmayabilecek veya pek iyi anlaşamayacak

between people or groups of people who may not like each other or may not get

insanlar veya insan grupları arasında, tıpkı

on very well you're bi you might you're trying to just like you're trying to

connect the two sides of a river by building a bridge you're trying to

bir nehrin iki yakasını bir köprü yaparak birbirine bağlamaya çalıştığınız gibi, bi'siniz. Aynı fikirde olmayan, pek iyi anlaşamayan

connect two groups of people together who don't see eye-to-eye they don't get

iki grup insanı birbirine bağlamaya çalışıyorsunuz,

on very well they've got a difference of opinion and you're trying to find a way

fikir ayrılıkları var ve ortak bir zemin bulmanın bir yolunu bulmaya çalışıyorsunuz.

of finding common ground to could you you want to get on with these people

bu insanlarla iyi geçinmek istiyorsun

because if you don't you don't wanna be warring or fighting all the time

çünkü istemiyorsan sürekli savaşmak ya da kavga etmek istemezsin

no let's find some common ground and build some bridges it means finding

hayır ortak bir zemin bulalım ve birkaç köprü kuralım bu

common ground or something that you can you can communicate with it that in fact

ortak bir zemin ya da iletişim kurabileceğin bir şey bulmak demektir

shows that you've probably not that different after after their breakup John

John,

is trying to build bridges again with his wife so they broke it up over

karısıyla tekrar köprüler kurmaya çalışıyor, bu yüzden

something and now he's trying to probably phoning her up sending her

bir şey yüzünden ayrıldılar ve şimdi muhtemelen onu arayıp mektuplar göndermeye çalışıyor. tekrar iletişim

letters or something like that trying to some common ground that they can

kurabilecekleri ortak bir zemin bulmaya çalışmak,

communicate again so I think at some point at some point John must have been

bu yüzden bir noktada John'un

in the doghouse that's it well yes it's a bit worse than that the the the two

köpek kulübesinde olması gerektiğini düşünüyorum, bu iyi evet, iki

rival political parties will have to build bridges if they are going to solve

rakip siyasi partinin köprüler kurmak zorunda kalacağından biraz daha kötü.

the country's problems so political parties don't get on but there's some

siyasi partiler anlaşamasın diye ülkenin sorunlarını çözecekler ama

important things it needs like brexit from poor they've got to build bridges

bunun için ihtiyaç duyduğu bazı önemli şeyler var, örneğin yoksullardan çıkmak gibi, köprüler kurmaları

and stop fighting each other because they need to solve some problems we can

ve birbirleriyle kavga etmeyi bırakmaları gerekiyor çünkü bazı sorunları çözmeleri gerekiyor

say that we can say that you you heal the divide here the divide build bridges

diyebiliriz ki burada bölünmeyi iyileştirdiğinizi söyleyebiliriz, bölmek köprüler inşa etmek

means you're just finding some common ground yes that's good

sadece ortak bir zemin bulmak anlamına gelir evet bu iyi

here's another one a burn bridges or burn your bridges we all do this we all

işte bir tane daha a köprüleri yakın ya da köprülerinizi yakın hepimiz bunu yaparız bunu hepimiz

do this or burn your bridge it means to destroy the possibility of ever going

yaparız ya da köprülerinizi yakarız anlamına gelir bir şey

back to something or someone by doing something and really unforgivable hmm so

yaparak bir şeye veya birine geri dönme olasılığını yok etmek ve gerçekten affedilemez hmm bu yüzden

if you burn your bridges it means you can never go back

köprülerinizi yakarsanız bu asla geri dönemeyeceğiniz anlamına gelir

hmm you might have a friend you fall out you punch them in the face break their

hmm bir arkadaşınız olabilir, düşersiniz suratlarına yumruk atarsınız dişlerini kırarsınız

teeth and they go to a hospital and you know that's it you're never

ve bir hastaneye gidiyorlar ve biliyorsun işte bu kadar ondan

going to be able to go back again after that so here's another I can never work

sonra bir daha geri dönemeyeceksin yani işte bir tane daha

for that company again I burnt my bridges with the boss when I criticized

o şirkette bir daha asla çalışamam patronu sosyal medyada alenen eleştirdiğimde onunla olan köprülerimi yıktım

him openly on social media yes another way of doing that of course

medya evet bunu yapmanın başka bir yolu da elbette

is to just resign from your job so you say maybe you have a great career and

işinizden istifa etmektir, böylece belki harika bir kariyeriniz olur ve

your job is successful in you earn a lot of money and you go oh what a great life

işinizde başarılı olursunuz, çok para kazanırsınız ve gidersiniz oh ne harika bir hayat

and then a new boss arrives and you hate him and one day you have a fight yeah

ve sonra yeni bir patron gelir ve ondan nefret edersin ve bir gün kavga edersin evet

and you go okay I've had enough of you I resign and you walk out but the next day

ve gidersin tamam senden bıktım istifa ediyorum ve gidiyorsun ama ertesi gün

you kind of regret it you regret saying those things but it's too late because

biraz pişman oluyorsun bunları söylediğine pişman oluyorsun ama artık çok geç çünkü

you have already burned that bridge can't go back that's often used as

sen o köprüyü çoktan yaktım geri dönemezsin bu genellikle tavsiye olarak kullanılır

advice isn't it sometimes people will say hmm yes I don't burn your bridges

değil mi bazen insanlar hmm evet

with that job because you know make sure when you leave

o işle köprülerini yakmam çünkü biliyorsun gittiğinde emin ol

doesn't have to be a job we're using job as an example you don't like the job you

bir olmak zorunda değil iş işi örnek olarak kullanıyoruz işi sevmiyorsun işten

hate the job you hate the boss and all the people working there so you get

nefret ediyorsun patrondan ve orada çalışan tüm insanlardan nefret ediyorsun bu yüzden

another job but somebody says you know don't don't leave on bad terms don't

başka bir iş buluyorsun ama biri bilirsin diyor kötü şartlarda ayrılma

burn your bridges because something might change and you might want to go

köprülerini yakma çünkü bir şeyler değişebilir ve

back there in later years that's interesting

daha sonraki yıllarda oraya geri dönmek isteyebilirsin bu ilginç

Jimmy says just like this live chat we all build bridges between us exactly

isn't that great I love it I love that thank you very much Jimmy for that the

Jimmy çok teşekkür ederim bu

live chat today by the way is very it's very busy very busy

arada bugün canlı sohbet çok meşgul çok meşgul bir tane daha

can I show another one mr. Duncan you may mr. Steve because I will let you

gösterebilir miyim bayım. Duncan, bayım. Steve çünkü

water under the bridge oh yeah it's water under the bridge

köprünün altından su almana izin vereceğim oh evet köprünün altında su var

something has passed and it's not important anymore something you can't

bir şeyler geçti ve artık önemli değil bir şey

change it something's happened you can't change it but it's not important anymore

değiştiremezsin bir şey oldu değiştiremezsin ama artık önemli

you can't change it I didn't mean to say what I do fall out with somebody fall

değil değiştiremezsin Ne demek istemedim biriyle aram bozuldu ve

out with and have an argument and you're trying to get back together again and

tartıştım ve sen tekrar bir araya gelmeye çalışıyorsun ve

you say oh I'm sorry for what I said please can you forgive me

ah, söylediklerim için özür dilerim, lütfen beni affedebilir misin

can't we just say it's water under the bridge let's forget it a bit like saying

? 'köprünün altından su var' demiyoruz, biraz unutalım, hadi

let's let bygones be bygones let sleeping dogs lie yes I didn't mean

geçmiş geçmişte kalsın, uyuyan köpekler yatsın, evet demek istemedim

what it's just water under the bridge you use that as an expression when

sadece köprünün altında su var, bir şey olduğunda bunu bir ifade olarak kullanıyorsunuz

something's happened but you can't change it I but you're trying to you

ama sen değiştiremem ben ama sen bilmeye çalışıyorsun hadi aşalım

know just let's get over it let's it's water under

the bridge forget it we had our disagreement let's forget it

köprünün altından sular var unutalım anlaşmazlığımız vardı unutalım

it's all in the past it's all water under the bridge there we go I've got

hepsi geçmişte kaldı köprünün altından sular işte gidiyoruz ben'

some more but you want to have a little break before we do it we're gonna have a

biraz daha var ama bunu yapmadan önce biraz ara vermek istiyorsun, bir

break because Steve yesterday went crazy crazy crazy absolutely nuts and loose

ara vereceğiz çünkü Steve dün çıldırdı çıldırdı çıldırdı kesinlikle çıldırdı ve gevşek

tiles yeah I think Steve definitely has some loose tiles on his roof yesterday

kiremitler evet bence Steve'in dün çatısında kesinlikle gevşek kiremitler var

Steve went crazy he was suffering from something called autumn madness

Steve gitti çılgınca sonbahar çılgınlığı denen bir şeyden muzdaripti

yes that looks like a very severe case of autumn madness

evet bu çok ciddi bir sonbahar çılgınlığı vakasına benziyor

yes indeed we are here and it's a very misty afternoon look at the view at the

evet gerçekten buradayız ve çok puslu bir öğleden sonra manzaraya bakın şu

moment you can see it is very misty out there Steve it is yes so that is a live

anda dışarısı çok puslu Steve bu evet, bu

view at the moment from my studio window and you can see the Sun is starting to

şu anda stüdyo penceremden canlı bir görüntü ve güneşin batmaya başladığını görebilirsiniz,

set the colors are turning orange the leaves look very or terminal

renkler turuncuya dönüyor, yapraklar çok ya da terminal görünüyor,

everything is very atmospheric I think that's a good way of describing it so

her şey çok atmosferik, bence bu, sonbaharı tanımlamanın iyi bir yolu

autumn is definitely here it is late afternoon early evening here in the UK

kesinlikle burada, burada Birleşik Krallık'ta akşamın erken saatlerinde öğleden sonra erken saatlerde bir

about another hour of sunlight and then the Sun will disappear and we will also

saat daha güneş ışığı var ve sonra Güneş kaybolacak ve biz de

be disappearing in ten minutes ten minutes I've got a few more words to

on dakika içinde

get in before then mr. Duncan okay Steve I was going to roll naked in that I

kaybolacağız. Duncan tamam Steve çıplak yuvarlanacaktım ki

dunno I actually wanted to do it oh I wanted to take all my clothes off and

bilmiyorum gerçekten yapmak istedim oh tüm kıyafetlerimi çıkarmak ve

just roll naked in the leaves there's something earthy there's

yapraklarda çıplak yuvarlanmak istedim topraksı bir şey var ne olduğunu

something I don't know what is that it's like that's a strange atmosphere at that

bilmediğim bir şey bu nasıl bir şey yılın bu zamanında garip bir atmosfer,

time of the year you just want to be close to nature and sort of roll around

sadece doğaya yakın olmak ve içinde bir şekilde yuvarlanmak istiyorsunuz,

in it so I think mr. Steve is not so much a naturalist he's more a naturist

bu yüzden bence bay. Steve pek doğa bilimci değil, daha çok doğacı

show me bits right here we go bricks and mortar okay it's a mortar well a

bana biraz göster tam burada tuğla ve harç gidiyoruz tamam bu bir harç kuyusu bir

building of course is constructed of bricks and the mortar like the cement in

bina elbette tuğla ve harçtan inşa edilir, aradaki çimento gibi

between holding it all together so bricks and mortar is it's something

hepsini bir arada tutan yani tuğla ve harç önemli bir şey mi

substantial what we're referring to here is something is actually a building

burada bahsettiğimiz şey bir şey aslında bir bina,

something visible substantial has an inherent value to it so for example it's

görünür bir şey, önemli bir değere sahip, örneğin,

a phrase that you use for example he invested in bricks and mortar rather

kullandığınız bir ifade, örneğin hisse senetleri ve hisse senetleri yerine tuğla ve harca yatırım yaptı, bu yüzden

than stocks and shares so it means that he put his money into something solid

parasını sağlam bir şeye,

into a building bricks and mortar we just literally mean it's a building

tuğla ve harç bir binaya yatırdığı anlamına gelir, kelimenin tam anlamıyla bir bina olduğunu kastediyoruz,

there's no metaphor there we are literally meaning a building yes

burada metafor yok, kelimenin tam anlamıyla bir binayı kastediyoruz evet,

we use it quite often to just describe something it's solid or something that

bunu oldukça sık bir şeyi katı veya

has mass or has structure so we're talking about

kütlesi olan bir şeyi tanımlamak için kullanırız. yapısı var yani bir

the actual solid part of something the bricks and mortar so yes you're right

şeyin gerçek katı kısmından bahsediyoruz tuğla ve harç yani evet haklısın bu

it's it's generally used when we are talking about buying a house building

genellikle bir ev satın almaktan bahsederken kullanılır inşaat

zone owning a house you own the bricks and mortar

bölgesi bir eve sahip olmak tuğla ve harç size ait

it means the house belongs to you yes I don't you you can say as well that the

demektir ev sana ait evet sen de öyle diyebilirsin

you can just strike describe a company you can say that company is a bricks and

grev yapabilirsin bir şirketi tanımla o şirketin tuğla ve

mortar company it means it has a head office a building and branches made of

harç şirketi olduğunu söyleyebilirsin bu onun bir ana ofisi bir binası ve sadece binalardan oluşan şubeleri olduğu anlamına gelir

mere buildings as opposed to for example an internet-based company which isn't

örneğin tuğla olmayan ve B olmayan internet tabanlı bir şirketin aksine,

brick that's not a B wouldn't describe that as a bricks and mortar company like

bunu Amazon gibi tuğla ve harç şirketi olarak tanımlamaz

Amazon like Amazon but they have buildings but no but yes they don't have

ama binaları var ama hayır ama evet

a shop that you go into that's it there's no physical shop so there isn't

öyle bir dükkanları yok içeri giriyorsun orası fiziksel bir dükkan yok yani

a doorway although having said that in some places there are now Amazon shops

bir kapı yok bazı yerlerde artık Amazon mağazaları olduğunu söylememe rağmen

all right I suppose I should be careful what I'm saying there so when you when

tamam sanırım orada ne dediğime dikkat etmeliyim

you refer to some bricks and mortar in that way you just literally meter

bazılarına atıfta bulunduğunda tuğla ve harç bu şekilde, kelimenin tam anlamıyla

building and you usually say well I'm I would rather invest in if you've got

binayı ölçersiniz ve genellikle şöyle dersiniz, eğer birine yatırım yapacak çok

lots of money to invest somebody somewhere you've got various choices you

paranız varsa, bir yere yatırım yapmak için çok paranız varsa, çeşitli seçenekleriniz vardır,

can buy buildings with it or you can put it on the stock market or put it in the

onunla bina satın alabilirsiniz veya siz borsaya veya

bank but if you invest in bricks and mortar it means you're investing in

bankaya koyabilirsiniz ama tuğla ve harca yatırım yapıyorsanız binalara yatırım yapıyorsunuz demektir

buildings have you got a roof over your head

başınızın üzerinde bir çatınız var mı

aa roof farik roof over your head so obviously it's a home a shelter have you

aa çatı farik başınızın üzerinde çatı yani belli ki bir ev barınak

a roof over your head mate literally means a house or somewhere where you

başınızın üzerinde bir çatınız var mı mate kelimenin tam anlamıyla bir ev veya yaşadığınız bir yer anlamına gelir elementten

live you've got somewhere you covered up from the element so it's a basic need

koruduğunuz bir yeriniz var yani

like food and water having a roof over your head having shelter is a basic need

yemek ve su gibi temel bir ihtiyaçtır başınızı sokacak bir çatıya sahip olmak barınağa sahip olmak temel bir ihtiyaçtır

isn't it so I've lost my job and I've got no money to buy food but at least

işimi kaybettim ve yiyecek alacak param yok ama en azından

I've got a roof over my head you often hear people say things like that I want

başımı sokabileceğim bir çatı var, öyle değil mi?

us to pay for the mortgage on the house as quickly as possible because then no

evi olabildiğince çabuk çünkü o zaman

matter what happens if I lose my job we'll always have a

ne olursa olsun işimi kaybedersem her zaman

roof over our heads so you just you just mean it's just a phrase that you use to

başımızın üzerinde bir çatı olacak bu yüzden sen sadece bu sadece

mean you've got some way to live yes or maybe you offer a homeless person you

yaşamak için bir yolun olduğunu belirtmek için kullandığın bir deyim evet ya da belki evsiz birine

offer them a roof over their head yes you offer to take them in you offer some

başını sokacak bir çatı teklif ediyorsun evet onu içeri almayı teklif ediyorsun ona kalacak bir

accommodation for them you want to give them a roof over their head yes Karen

yer teklif ediyorsun onlara başlarını sokacak bir çatı vermek istiyorsun evet Karen

asked bricks-and-mortar not castles in the sky okay not something something

kaleler değil tuğla ve harç istedi gökyüzü tamam değil kesin bir şey

definite something that you can see do you want to put your money into

görebildiğiniz bir şey paranızı bir şeye yatırmak istiyor musunuz

something people say you can't go wrong putting your money into bricks and

insanlar paranızı tuğla ve

mortar because it will always be there that's it

harca koyarken yanlış gidemezsiniz diyor çünkü o her zaman orada olacak o kadar oysa

whereas the Internet sorry if you invest in stocks and shares they might plummet

internet özür dilerim eğer hisse senetlerine ve hisse senetlerine yatırım yapın,

in value or your the the if you put your money in a bank the bank might go bust

değerleri düşebilir veya paranızı bir bankaya koyarsanız banka iflas edebilir,

you might lose all your money but if you've got your money invested in

tüm paranızı kaybedebilirsiniz, ancak paranızı mülke yatırdıysanız,

property it'll always be safe yes in brick symbol and also you have a nice

her zaman güvende olacaktır. evet tuğla sembolünde ve ayrıca geceleri kalacak güzel bir yerin var

place to stay at night you can sleep in a house with a roof over your head we've

başını sokabileceğin bir çatısı olan bir evde uyuyabilirsin

only got time for baby maybe two more yes three more oh the last one I'm going

sadece bebek için zamanımız var belki iki tane daha evet üç tane daha oh sonuncusu gidiyorum

to save the last one for right here we go

sonuncuyu şuraya sakla

okay then raise the roof oh okay raise the roof that means to create a

tamam o zaman çatıyı kaldır oh tamam çatıyı kaldır bu bir

boisterous and disturbance and uproar a performance to raise the roof could be

gürültü, rahatsızlık ve kargaşa yaratmak anlamına gelir çatıyı yükseltmek için bir performans

reckless as well oh it's oh no it's equivalent to raise a ruckus in America

da pervasız olabilir oh bu oh hayır gürültü çıkarmaya eşdeğer Amerika'da

they say raise a ruckus ruckus they do learn to react or protest heartily to

bir gürültü koparmak derler, Ronaldo bir futbol maçında galibiyet golünü attığında bir şeye yürekten tepki vermeyi veya protesto etmeyi öğrenirler.

something when Ronaldo scored the winning goal in the football match the

fans raised the roof that means they created so much noise

and uproar that the roof was literally lifted off its foundations you don't

temeller derken tam anlamıyla kastetmiyorsunuz yani o kadar çok

mean that literally you mean they're created so much noise that the strength

gürültü yarattılar ki gücü

and power of it could literally raise the roof off hmm

ve gücü kelimenin tam anlamıyla çatıyı kaldırabilir hmm

so it's again figurative its figurative that's right the opera singer

yani yine mecazi onun mecazi doğru opera sanatçısı

raise the roof with her performance so a seamer so powerful she raised the roof

performansıyla çatıyı kaldırıyor yani a seamer o kadar güçlü ki çatıyı kaldırdı

but yes it normally referred to large crowds of people creating such a noise

ama evet normalde büyük insan kalabalığına gönderme yapıyordu bu kadar gürültü yaratan

building blocks building blocks okay now I'm not really a building blocks you

yapı taşları yapı taşları tamam şimdi ben gerçekten bir yapı taşı değilim tuğla

could say you're like bricks bricks are the building blocks of a building the

gibiyim diyebilirsin tuğlalar bir yapının yapı taşlarıdır

the most substantial part the basic elements the most important part of

en önemli kısmı inşa etmek bir şeyin en önemli kısmı

something will reduce to its basic constituents obviously a building is

temel bileşenlerine indirgenecektir, belli ki bir bina

made of bricks mm-hmm that's that's the the building blocks of

tuğladan yapılmıştır mm-hmm bu,

a house unless it's made of wood yes the foundation of something but you can have

ahşaptan yapılmadığı sürece bir evin yapı taşlarıdır evet bir şeyin temeli ama

using it figuratively or not literally you can have the the building blocks of

mecazi anlamda kullanabilirsiniz, gerçek anlamda kullanamazsınız hayatın yapı taşlarına sahip olabilirsiniz hayatın yapı taşlarını kastediyorsanız

life you can describe some things if you say the building blocks of life you mean

bazı şeyleri tarif edebilirsiniz

or there's various ways of describing that but if you say what are the

ya da bunu tanımlamanın çeşitli yolları var ama

building blocks of life you can say they are sulfur phosphorus oxygen nitrogen

yapı taşları nelerdir derseniz yaşamın kükürt fosfor oksijen nitrojen

hydrogen and calcium carbon sorry carbon so those molecules sulfur phosphorus

hidrojen ve kalsiyum karbon özür karbon yani bu moleküller kükürt fosfor

oxygen they are the built they are the elements that form all the basic

oksijen olduklarını söyleyebilirsiniz onlar inşa edilmişlerdir tüm moleküllerinizi oluşturan tüm temel yapı taşlarını oluşturan elementlerdir

building blocks that form all your molecules and everything in your body

ve vücudunuzda oluşturdukları her şey

they form the cells that form the organs that form everything so we say that the

her şeyi oluşturan organları oluşturan hücreler yani

building blocks of life building blocks of life but you can see you can say

hayatın yapı taşları hayatın yapı taşları diyoruz ama görüyorsunuz

cells are the building blocks of life as well oh you can say DNA is or the

hücreler de hayatın yapı taşları diyebilirsiniz ah DNA ya da

nucleic acids are the building blocks of DNA but it means that them an important

nükleik asitler diyebilirsiniz DNA'nın yapı taşları, ancak bu, onların bir şeyin tamamını oluşturan önemli bir bileşen olduğu anlamına gelir,

constituent that makes up the whole of something so lots of one small thing

çok sayıda küçük şey

make up something larger that's it you can have the building blocks of success

daha büyük bir şeyi oluşturur, bu kadar başarının yapı taşlarına sahip olabilirsiniz,

so the building blocks of success are hard work and perseverance you could say

bu nedenle başarının yapı taşları sıkı çalışma ve azimdir.

so it doesn't have to be actual things it can be used in that way as well

gerçek şeyler olması gerekmediğini söyleyebilirsiniz, bu şekilde kullanılabilir

a company you can say the building blocks of this company are there are the

bir şirket de diyebilirsiniz ki bu şirketin yapı taşları

talents of the and the people that work for us mm-hmm

bizim için çalışan insanların yetenekleri ve insanlardır mm-hmm

see what I'm saying man that's very good the important things are things that

ne dediğimi anla adamım bu çok iyi önemli şeyler

make it important so in a minute mm-hmm mr. Duncan is going to leave and I'm

onu önemli kılan şeylerdir yani bir dakika içinde mm-hmm bay. Duncan gidecek ve ben

going to leave and we can use the expression then Elvis has left the

gideceğim ve ifadesini kullanabiliriz o zaman Elvis binayı terk etti

building mmm-hmm are you with me I'm with you

mmm-hmm benimle misin I'm with you

Elvis has left the building which is a phrase that means the show's over the

Elvis binayı terk etti bu da gösterinin bittiği anlamına gelen bir ifadedir.

party's over everybody go home go and do what you were doing before no good

parti bitti herkes evine gitsin ve daha önce ne yapıyorsan onu yap

hanging around after mr. Duncan says what do you say at the end of your show

bay Duncan, şovunun sonunda ne diyorsun diyor

I normally I normally say off for now why did you ask me however I couldn't

Normalde normalde şimdilik kapalı derim ama neden bana sordun ama

remember and you might think well is he really gone I'll just hang but somebody

hatırlayamadım ve gerçekten gitti mi diye iyi düşünebilirsiniz Sadece takılırım ama biri

might come and I might like somebody could come along and say no Elvis has

gelebilir ve Birinin gelip Elvis'in

left the building because that what that phrase comes from is because when people

binayı terk etmediğini söylemesini isteyebilirim çünkü bu ifadenin geldiği şey, çünkü insanlar

used to go to Elvis Presley concerts apparently after he left and he's done

görünüşe göre o ayrıldıktan sonra Elvis Presley konserlerine gittiklerinde ve o

his encore they kept thinking he was coming back for more and somebody had to

encore'unu yaptıktan sonra onun için geri geleceğini düşünmeye devam ettiler. daha fazlası ve birisi

go out and say go home Elvis has left the building in other words there's no

dışarı çıkıp eve git demek zorunda kaldı Elvis binayı terk etti başka bir deyişle

point in hanging around any longer it's all over show's over it's gone the end

artık ortalıkta dolanmanın bir anlamı yok şov bitti bitti son sıralama artık

sort we're staying anymore okay time to leave yes it is it is as you can see the

kalıyoruz tamam ayrılma zamanı evet öyle gördüğünüz gibi

clock is saying four o'clock so Elvis has left the building and it's a phrase

saat dördü gösteriyor, bu yüzden Elvis binayı terk etti ve bu

you can use even a party or in it work if there's a meeting and people are

bir partide veya işte bile kullanabileceğiniz bir ifade, eğer bir toplantı varsa ve insanlar

hanging around you know you can say you know that if there's an important person

etrafta takılıyorsa, bilirsiniz diyebilirsiniz ki biliyorsunuz Eğer önemli biri varsa

and they leave it's all over you know the party there could be somebody who's

ve ayrılırsa her şey biter, bilirsiniz parti

the life and soul of the party and they've gone and there's no point

partinin canı ve ruhu olan biri olabilir ve o kişi gider ve

hanging around somebody why so Elvis has left the building he died on the toilet

birinin etrafında dolanmanın bir anlamı yoktur neden Elvis binayı terk etti ve öldü. tuvalet

okay Elvis he died on the toilet so in a minute's time mr. Duncan and mr. Steve

tamam Elvis tuvalette öldü yani bir dakika içinde bayım. Duncan ve Mr. Steve, internetten çıkmak üzere olduğumuzu

will have left the building that says so we are about to leave the internet so

söyleyen binayı terk etmiş olacak, bu yüzden geri dönmemizi bekleyerek

don't hang around waiting for us to come back as we won't we won't on next Sunday

ortalıkta dolanmayın, çünkü önümüzdeki Pazar günü gelmeyeceğiz,

we won't come back until next Sunday so we will be back next Sunday

önümüzdeki Pazar gününe kadar geri dönmeyeceğiz yani önümüzdeki Pazar günü geri döneceğiz,

let's just have a quick look at the time when we are here every Sunday live

her Pazar

English from 2 o'clock UK time so there it is 2 p.m. UK time by Martha every

İngiltere saatiyle 2'den itibaren canlı İngilizce burada olduğumuz zamana hızlıca bir göz atalım, yani orada saat 14:00. İngiltere saati ile Martha

every Sunday 2 p.m. UK time also you can make donations as well on the super chat

her Pazar 14:00 İngiltere zamanı ayrıca süper sohbette de bağış yapabilirsiniz

and also you can donate at PayPal as well a very simple method of making a

ve ayrıca PayPal'da bağışta bulunabilirsiniz ve bu işin sonsuza dek devam etmesine yardımcı olmak için çok basit bir bağış yapma yöntemi

donation to help this work continue forever and ever and every Joe didn't

ve her Joe

have to paid really didn't have to get rid of anyone today today I think he did

gerçekten ödeme yapmak zorunda değildi' Bugün kimseden kurtulmak zorunda kalmadım sanırım yaptı evet tamam neyse şimdi

yes ok anyway we're going now see you later Steve see you later bye bye bye

gidiyoruz sonra görüşürüz Steve sonra görüşürüz güle

bye everybody Steve is leaving the building mr. Steve

güle herkes Steve binadan ayrılıyor bay. Steve

is leaving the building let's have another look at mr. Steve going crazy

binadan ayrılıyor, hadi Bay'a bir kez daha bakalım. Steve dün çıldırdı

yesterday

yes it's almost time for us to go there was mr. Steve having fun in the leaves

evet bizim için neredeyse oraya gitme zamanımız geldi bay. Steve yapraklarda eğleniyor

and it's time for me to leave you thanks a lot for your company thank you very

ve benim için ayrılma zamanı geldi, şirketiniz için çok teşekkürler, bana

much for joining me I hope you've enjoyed the past two hours of live

katıldığınız için çok teşekkür ederim, umarım son iki saatlik canlı

streaming this is mr. Duncan in the birthplace of the English language of

yayından keyif almışsınızdır, bu bay. Duncan, İngiliz dilinin doğum yeri

course that is England saying thank you for joining me today see you next Sunday

olan İngiltere'de, bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim, gelecek Pazar

2:00 p.m. UK time and of course you know what's coming next yes you do until the

14:00'te görüşmek üzere. İngiltere zamanı ve tabii ki bundan sonra ne olacağını biliyorsunuz evet, bir

next time we meet right here on YouTube...

dahaki sefere YouTube'da buluşana kadar biliyorsunuz...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)