Learning English with Misterduncan - Live - Sunday 24th February 2019 - Work Idioms - live chat

It's a beautiful bright day the Sun is out the birds are singing and everything is Super Duper

Güzel, parlak bir gün, Güneş çıktı, kuşlar şarkı söylüyor ve her şey Super Duper,

live from Much Wenlock in England on a Sunday afternoon this is live English

İngiltere'deki Much Wenlock'tan canlı bir Pazar öğleden sonra bu canlı İngilizce,

it sure is baby

kesinlikle

here we go it's Sunday afternoon once again across the world and we are live as live can be something slightly

burada bebeğim, başlıyoruz, yine Pazar öğleden sonra tüm dünyada ve biz canlı olarak yaşamak biraz farklı bir şey olabilir

different today we are doing something a little bit different things will not look the same

bugün biraz farklı bir şey yapıyoruz her şey eskisi

as they usually do hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you

gibi görünmeyecek herkese merhaba ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın

okay I hope so are you happy well are you happy I really hope so I'm very happy today

iyi misin umarım çok mutlusundur iyi misin mutlusundur gerçekten umarım yani bugün çok mutluyum

because I'm outside live we are having the most wonderful day here in England it is bright

çünkü dışarıda canlı yayındayım burada İngiltere'de en harika günü yaşıyoruz hava parlak

sunny a little cool but not too bad the Sun is out everything is is quite nice so I thought

güneşli biraz havalı ama çok da kötü değil güneş çıktı her şey oldukça güzel bu yüzden

today we would do something a little different I thought we would go outside so this is officially

bugün biraz farklı bir şeyler yapalım diye düşündüm dışarı çıkalım diye düşündüm bu yüzden bu resmi olarak

the first English live stream of 2019 that we're doing outside so that's it the first

2019'un dışarıda yaptığımız ilk İngilizce canlı yayını ilki bu ah bunu

one ah write that down in your Diaries right now please so here we go and well lots of

hemen şimdi Günlüklerinize yazın lütfen işte başlıyoruz ve bugün pek çok

things coming today we have all sorts of stuff coming today because it's live English every

şey geliyor bugün her türlü şey geliyor çünkü her Pazar İngilizce canlı yayındayız

single Sunday we are live on YouTube not else not only myself mr. Duncan but also later

YouTube'da canlı yayındayız başka bir şey değil sadece kendim bay Duncan ama daha sonra da

on we have mr. Steve coming as well so lots of things to look forward to today on the

Mr. Steve de geliyor bugün

live stream something a little different don't forget we are live outside right now you can

canlı yayında sabırsızlıkla bekleyecek çok şey var biraz farklı bir şey unutma şu anda dışarıda canlı yayındayız saatin

see the time is just coming up to ten minutes past two o'clock on a Sunday afternoon it

ikiyi on geçe geldiğini görebilirsiniz Pazar öğleden sonra

is what is it today the 24th of February I can't believe how fast this month has gone

bugün ne 24 Şubat Bu ayın ne kadar hızlı geçtiğine inanamıyorum

something I want to mention very quickly there will be no live stream next week no live stream

çok hızlı bir şekilde bahsetmek istediğim bir şey gelecek hafta canlı yayın olmayacak gelecek Pazar canlı yayın yok bu

next Sunday so that's something also to make a note of in your diary if you would like

yüzden bu da yapılacak bir şey dilerseniz günlüğünüze not edin

to so there is no live stream next Sunday for various reasons which will become clear

bu yüzden önümüzdeki Pazar günü çeşitli sebeplerden dolayı canlı yayın yok ve bunlar

as they are revealed lots of things going on quite a few changes taking place let me

ortaya çıktıkça netleşecek birçok şey oluyor epeyce değişiklik oluyor ben

say so I hope you're well and the view today is gorgeous so this is the view at the moment

söyleyeyim umarım iyisinizdir ve bugünün manzarası muhteşem yani bu şu anda

looking out towards the Shropshire countryside look at that it's a glorious day that is actually

Shropshire kırsalına bakan manzara.

a live view looking out and we are outside completely live today so anything can happen

anything so everything could go wrong at any moment that is the wonderful thing about doing

her an ters gider, canlı yayın yapmanın harika yanı, sonra

live streams you never know what will happen next anything could happen as I said mr. Steve

ne olacağını asla bilemezsiniz, dediğim gibi her şey olabilir bay. Steve

will be here a little bit later on and well a lot of people like to see mr. Steve exercising

biraz sonra burada olacak ve pek çok insan Mr. Steve egzersiz yapıyor,

so I thought once again I will show you mr. Steve working [Music] yes I'm doing something

bu yüzden bir kez daha size Mr. Steve çalışıyor [Müzik] evet

a little different today we are outside live in the garden just to give you a kind of sense

bugün biraz farklı bir şey yapıyorum, dışarıda bahçede yaşıyoruz, sadece şu anda burada işlerin nasıl olduğuna dair bir fikir vermek için, bu yüzden

of what things are like at the moment here so I don't know why but suddenly the weather

nedenini bilmiyorum ama aniden hava

has changed for the better over the past few days so we're having quite a nice spell of

son birkaç gündür daha iyiye doğru değişti, bu yüzden oldukça güzel bir hava dönemi yaşıyoruz,

weather it's about 14 degrees today outside so I thought mmm wouldn't it be a good idea

bugün dışarıda yaklaşık 14 derece var, bu yüzden

to go outside and do a live stream in the garden so here we are right now and I hope

dışarı çıkıp bahçede canlı yayın yapmak iyi bir fikir olmaz mı diye düşündüm. işte şimdi buradayız ve umarım

you are well the live chat is open for business I wonder who was first on the live chat let's

iyisindir canlı sohbet iş için açık Acaba canlı sohbette ilk kim vardı bir bakalım bakalım

have a look shall we so there it is the live chat on the screen and if we go back to the

canlı sohbet ekranda ve geri dönersek

beginning let's see who was first I don't know who was first but we are about to find

başlangıç ​​kimin birinci olduğunu görelim Kimin birinci olduğunu bilmiyorum ama öğrenmek üzereyiz

out oh so many people already are on the live chat I hope I can read this writing because

oh o kadar çok insan zaten canlı sohbette umarım bu yazıyı okuyabilirim çünkü

I'm using a very small screen in the garden now that looks like Khyber hello - Khyber

çok küçük bir ekran kullanıyorum bahçe şimdi Hayber'e benziyor merhaba - Hayber

I think Khyber you are first on the live chat so a big super duper round of applause for

Bence Hayber canlı sohbette ilk sizsiniz, bu yüzden sizin için büyük bir süper kandırıcı alkış aferin

you well done well done Takei bear you are first

aferin Takei ayı

on today's live chat a special live chat live in the garden also we have blue thunder and

bugünün canlı sohbetinde birincisin bahçede özel bir canlı sohbet ayrıca mavi şimşeğimiz var ve

Olga is here hello Olga nice to see you here again if I seem a little distracted it's because

Olga burada merhaba Olga sizi tekrar burada görmek güzel, eğer biraz dikkatim dağılmış görünüyorsa bunun nedeni şu anda sizinle

there are birds flying over my head as I'm talking to you right now lots of birds flying

konuşurken başımın üzerinde uçan kuşlar var, etrafta uçan bir sürü kuş var

around Louie is here hello Louie nice to see you as well on the livestream also we have

Louie burada merhaba Louie de seni canlı yayında görmek güzel ayrıca

Beatriz Beatrice is watching in Argentina hello to you by the way it's the Oscars tonight

Beatriz Beatrice Arjantin'de izliyor merhaba bu arada bu gece Oscar'lar var Oscar'ları

will you be watching the Oscars do you care about the Oscars does anyone really care I

izleyecek misin Oscar'ları umursuyor musun Oscar'ları gerçekten umursuyor mu

think the only people who are really bothered by the Oscars are those who think that they

bence sadece insanlar Oscar'lardan gerçekten rahatsız olanlar,

might win a prize that's what I think anyway Ricardo hi guys and also Pedro is here Pedro

bir ödül kazanabileceklerini düşünenler, ben de öyle düşünüyorum zaten Ricardo merhaba arkadaşlar ve ayrıca Pedro burada Pedro

and Belarusian are the moderators on the live stream also have Lena hello Lena how are you

ve Belaruslu canlı yayının moderatörleri de Lena var merhaba Lena nasılsın

I'm okay thank you very much nice to see you here Francisco and also we have feel and see

ben' m tamam teşekkür ederim seni burada görmek çok güzel Francisco ve ayrıca biz de hissediyorum ve görüyorum

and muti also Lilia and tsukete oh hello sue Kat how lovely to see your smiling face with

ve muti de Lilia ve tsukete oh merhaba sue Kat senin gülen yüzünü

us once again can I say a big thank you to those who sent some lovely donations as well

bir kez daha aramızda görmek ne kadar güzel PayPal'ıma da güzel bağışlar gönderdi

to my PayPal thank you very much and we had a lovely donation last week I think it was

çok teşekkür ederim ve geçen hafta çok güzel bir bağış yaptık sanırım

from it was it Eduardo I think it was or Leonard Noah actually I think it was from Leonard

ondandı Eduardo'dandı sanırım ya da Leonard Noah aslında sanırım Leonard'dandı geçen

we had a lovely donation last week on the live chat very very kind of you Alamgir hello

güzel bir bağış yaptık hafta canlı sohbette çok naziksiniz Alamgir

everyone I forgot about the live class how could you forget how could you forget about

herkese merhaba canlı dersi unuttum nasıl unutursunuz

our lovely live stream oh well at least next Sunday you can have a rest because I won't

güzel canlı yayınımızı nasıl unutursunuz oh peki en azından önümüzdeki Pazar dinlenebilirsiniz çünkü ben

be here next Sunday for various reasons I might mention why later on also today mr.

burada olmayacağım Önümüzdeki Pazar çeşitli nedenlerle neden daha sonra bugün de bahsedebilirim Mr.

Steve will be looking for some sympathy today because mr. Steve has not been very well he

Steve bugün biraz sempati arıyor olacak çünkü Mr. Steve pek iyi değildi,

was really unwell during the week he's had a fever he's had a cold so he spent two days

hafta boyunca gerçekten rahatsızdı, ateşi vardı, nezleydi, bu yüzden iki gün

in bed in fact he went out Thursday night to do some singing and then he came back and

yatakta kaldı, aslında Perşembe gecesi şarkı söylemek için dışarı çıktı ve sonra geri geldi ve

he looked absolutely dreadful you look terrible I thought I thought he was going to collapse

kesinlikle korkunç görünüyordu. korkunç görünüyorsun

on the floor when he returned home so I said to mr. Steve I said you have to go to bed

eve döndüğünde yere yığılacağını düşündüm bu yüzden beye dedim ki Steve yatağa gitmen gerektiğini

and you can't go to work tomorrow because you're too ill so he had 24 hours of sleep

ve yarın işe gidemeyeceğini söyledim çünkü çok hastasın bu yüzden 24 saat uyudu

and now he is almost well again but of course when you get a fever when you get a cold there

ve şimdi neredeyse iyileşti ama tabii ki ateşin çıktığında ateşin çıktığında soğuk algınlığı rahatsızlığını

are many things you can do to to ease the discomfort so what do you normally do if you

hafifletmek için yapabileceğiniz birçok şey vardır, bu nedenle normalde ne yaparsınız,

get a cold or a fever if you start sneezing and coughing and your nose starts running

nezle veya ateşiniz varsa, hapşırmaya ve öksürmeye başlarsanız ve burnunuz akmaya başlarsa,

what do you normally do do you have a secret cure for your fever for your cold and at this

normalde ne yaparsınız, gizli bir tedaviniz var mı? soğuk algınlığınız için ateşiniz ve

time of year many people have colds at the moment there are so many people around fortunately

yılın bu zamanında birçok insan nezle oluyor şu anda etrafta o kadar çok insan var ki neyse ki

I didn't catch mr. Steve's cold so Steve was very ill during the week but I wasn't in fact

ben yakalanmadım bay. Steve üşüdü bu yüzden Steve hafta boyunca çok hastaydı ama ben değildim aslında

I had a lovely time during the week because I went to a place called Iron Bridge maybe

hafta boyunca güzel vakit geçirdim çünkü Iron Bridge diye bir yere gittim belki bilirsiniz

you know about it I went to a place called Iron Bridge would you like to see some of

orayı biliyorsunuz Iron Bridge diye bir yere gittim ister misiniz

the shots that I filmed during the week here we go so this is my little trip that I took

hafta boyunca çektiğim bazı çekimleri görmek için buraya gidiyoruz, bu benim

this week to iron bridge [Music] [Music] [Music] so there it was the place I visited this week

bu hafta demir köprüye yaptığım küçük gezi [Müzik] [Müzik] [Müzik] bu yüzden bu hafta çok ziyaret ettiğim yer orasıydı.

a very historical place a famous place called Iron Bridge and the reason why that place

tarihi yer Demir Köprü adında ünlü bir yer ve bu yerin

is well-known is because it is where the first ever fully iron made completely of iron the

iyi bilinmesinin nedeni, tamamen demirden yapılmış ilk tamamen demir köprünün olduğu yer olmasıdır.

iron bridge is the first ever bridge to be built completely from iron it's true I'm not

Demir köprü, tamamen demirden inşa edilen ilk köprüdür, bu doğru ben'

joking look it up on Google later on if you want so that is a place that's not very far

Şaka yapmıyorum, isterseniz daha sonra Google'a bakın, orası benden çok da uzak olmayan bir yer

away from me in fact it's just a few minutes drive and the reason why I showed you that

aslında sadece birkaç dakikalık sürüş mesafesinde ve bunu size göstermemin nedeni,

is because over the past few months the bridge has been renovated now in the past the color

son birkaç aydır köprünün şimdi geçmişte yenilenmiştir

of the bridge was was a strange dull gray color but they apparently discovered that

köprünün rengi garip donuk gri bir renkti ama görünüşe göre

the original color of the iron bridge was actually red so that's what they did they

demir köprünün orijinal renginin aslında kırmızı olduğunu keşfettiler bu yüzden

decided to renovate the bridge and they painted the whole bridge with a new color the original

köprüyü yenilemeye karar verdiler ve tamamını boyadılar yeni bir renkle köprü

color that the bridge had when it was first completed so I hope that was interesting lots

Köprünün ilk tamamlandığında sahip olduğu orijinal renk, umarım bu ilginçti,

of interesting things coming today we have mr. Steve on live chat it feels very strange

bugün pek çok ilginç şey geliyor, bayımız var . Steve canlı sohbette burada olmak çok tuhaf hissettiriyor, sana küçük

to be out here can I just let you in on a little secret I have wet feet my feet at the

bir sır verebilir miyim?

moment are actually wet and also I think that one of my neighbors is going to drive by in

Ayaklarım ıslak.

a moment in their tractor so if it gets a little bit noisy you'll know why so mr. Steve

traktörlerinde bir an, bu yüzden biraz gürültülü olursa nedenini anlayacaksınız bay. Steve

will be here today we're talking about lots of things including are you a positive person

bugün burada olacak bir sürü şeyden bahsediyoruz pozitif bir insan mısın

or are you a negative person would you describe yourself as a person who is positive or would

yoksa negatif bir insan mısın kendini pozitif bir insan olarak tanımlar mısın yoksa

you say that you are a negative person my neighbor's tractor is now coming past there

negatif bir insan olduğunu mu söylersin komşumun traktörü şimdi yanımdan geçerken

is a large piece of farmland behind my house and at the moment my neighbor is driving by

evimin arkasında büyük bir tarım arazisi var ve şu anda komşum

in his big tractor there he is maybe he'll give me a wave I don't know we'll see what

büyük traktörüyle oradan geçiyor, belki bana bir el sallar bilmiyorum ne

happens so are you a positive person or are you a pessimistic person some interesting

olacağını göreceğiz, öyle mi? pozitif bir insan mı yoksa kötümser bir insan mısınız orada bazı ilginç

words there so we have a word optimist an optimist an optimist is a person who tends

kelimeler var, bu yüzden bir kelimemiz var iyimser bir iyimser bir iyimser,

to look on the bright side of things so if you are an optimist or if you are an optimistic

olayların iyi tarafından bakma eğiliminde olan bir kişidir, bu nedenle eğer bir iyimserseniz veya iyimser bir

person this means that you always look on the bright side of life the opposite of that

insansanız bu hayatın hep iyi yanından baktığın anlamına gelir bunun tam tersi

is pessimist pessimist if you are a pessimist that means that you normally you look on the

kötümser kötümser eğer kötümsersen bu da normalde

dark side of things you look on the bleak side you look at the negative side of things

olayların karanlık tarafından baktığın anlamına gelir kasvetli tarafından baktığın şeylerin olumsuz tarafından baktığın anlamına gelir

so there are two types of people in the world you have the optimist and the pessimist an

yani dünyada iki tip insan vardır bir iyimser bir kötümser bir iyimser bir iyimser bir kötümser bir

optimist is optimistic a pessimist is pessimistic they always look on the negative side we can

kötümser onlar her zaman olumsuz yönden bakarlar

also say positive as well a positive person and we can say the opposite which is negative

pozitif de diyebiliriz pozitif de diyebiliriz pozitif insan ve tam tersini de söyleyebiliriz ki bu olumsuz

so positive optimistic negative pessimistic you always look on the dull dark negative

çok olumlu iyimser olumsuz kötümser her zaman olayların donuk karanlık olumsuz

side of things so let's have a look at one of my English lessons and this is a short

tarafına bakıyorsun bu yüzden İngilizce derslerimden birine bir göz atalım ve bu kısa bir

lesson where I talk all about that particular subject [Music] this might look like just

ders ve bu belirli konu [Müzik] hakkında konuşuyorum bu sadece gibi görünebilir

an ordinary glass of water but in fact it is something much more symbolic the way in

sıradan bir bardak su ama aslında çok daha sembolik bir şey

which you view this glass might reveal how you view your own situation in life let me

bu bardağa nasıl baktığınız hayattaki kendi durumunuzu nasıl gördüğünüzü ortaya çıkarabilir

explain to some this glass is half-full it is not empty it still has something to offer

bazılarına açıklayayım bu bardağın yarısı dolu boş değil hala var size sunacak bir şey

you there is still some water left in the glass you could say that this is a positive

bardakta hala biraz su var bunun bardağa olumlu bir bakış

way of looking at the glass however to others this glass is half-empty there is not as much

açısı olduğunu söyleyebilirsiniz ancak diğerlerine göre bu bardağın yarısı boş

water in the glass as there could be this could be viewed as being negative and pessimistic

bardakta olabileceği kadar su yok Olumsuz ve karamsar olarak görülebilir,

your perspective of the world and your situation in general can often be judged by whether

dünyaya bakış açınız ve genel olarak durumunuz, genellikle

you see that glass is half-full or half-empty as for me well what do you think is my glass

bardağın yarısını dolu veya yarı boş olarak görmenize göre değerlendirilebilir, benim için de bardağımın dolu tarafının ne olduğunu düşünüyorsunuz?

half-full or half-empty being able to see the bright side of something is not easy but

ya da yarı boş bir şeyin parlak tarafını görebilmek kolay değil ama

it can be done after all tomorrow is indeed another day take another look at your glass

yapılabilir sonuçta yarın gerçekten başka bir gün bardağınıza bir kez daha bakın

you might be pleasantly surprised by what you see [Music] and there it was an excerpt

[Müzik] gördüklerinize hoş bir şekilde şaşırabilirsiniz ve işte oradaydı.

from one of my English lessons there are many many English lessons on my You Tube channel

İngilizce derslerimden bir alıntı You Tube kanalımda birçok İngilizce dersi var

[Music] it's a fun day because it's Sunday and it's time to improve your English listening

[Müzik] eğlenceli bir gün çünkü bugün Pazar ve İngilizce dinlemenizi geliştirme zamanı

yes every single Sunday you can catch me live next Sunday there is an exception because

evet her Pazar beni canlı yakalayabilirsiniz gelecek Pazar var bir istisna çünkü

next Sunday we won't be here live there are some things happening mr. steve is also busy

önümüzdeki Pazar canlı yayında olmayacağız bazı şeyler oluyor bayım. Steve de

next weekend and I will be busy next weekend making some changes in my studio and also

önümüzdeki hafta sonu meşgul ve ben de önümüzdeki hafta stüdyomda bazı değişiklikler yapmakla meşgul olacağım ve ayrıca

some other changes taking place next month as well so some new things to look forward

önümüzdeki ay başka değişiklikler de olacak, bu yüzden sabırsızlıkla bekleyecek bazı yeni şeyler

to maybe one or two things will look different maybe sound different who knows so some surprises

belki bir veya iki şey farklı görünecek belki kulağa farklı gelecek biliyor,

coming your way in March so just to remind you again I won't be here next Sunday no live

Mart ayında bazı sürprizler geliyor, bu yüzden size tekrar hatırlatmak için gelecek Pazar burada olmayacağım,

stream next week I hope we are all clear on that now back to the live chat lots of people

haftaya canlı yayın yok, umarım hepimiz bu konuda netizdir, şimdi canlı sohbete geri dönün, birçok insan

getting involved thank you very much so do you have a magic cure for your cold do you

dahil oluyor, çok teşekkür ederim nezleniz için sihirli bir tedaviniz var mı

have a magic cure lilius says when I start feeling and well the first thing I do is switch

sihirli bir tedaviniz var mı lilius kendimi iyi hissetmeye başladığımda yaptığım ilk şeyin

off all the technology well sometimes being quiet and alone can help you to recover from

tüm teknolojiyi kapatmak olduğunu söylüyor eh bazen sessiz ve yalnız kalmak çoğu hastalıktan kurtulmanıza yardımcı olabilir

most illnesses sometimes relaxing in a dark room maybe you can lie on the bed and close

bazen karanlık bir odada dinlenirken belki yatakta uzanıp

the curtains and relax sometimes that can be very therapeutic I think so Catherine says

perdeleri kapatıp rahatlayabilirsin bazen bu çok terapötik olabilir bence bu yüzden Catherine

your videos are so lovely and captivating I tried to make one for my group but it was

videolarının çok güzel ve büyüleyici olduğunu söylüyor grubum için bir tane yapmaya çalıştım ama

a complete mess Oh Catherine don't give up if it first you don't succeed try try again

tam oldu karışıklık Oh Catherine pes etme, önce başaramazsan dene tekrar dene İngilizce derslerimi

that's what I say when I first started making my English lessons well they weren't very

ilk kez iyi vermeye başladığımda söylediğim buydu, pek

good they weren't very good I was very nervous and I didn't know how to use the technology

iyi değildiler, pek iyi değildiler, çok gergindim ve ben teknolojiyi nasıl kullanacağımı bilmiyordum

and that was many years ago but now now I think I i've almost I've almost got the hang

ve bu yıllar önceydi ama şimdi sanırım neredeyse anladım neredeyse

of it now almost how does one become a moderator well I have chosen two people to be the moderators

şimdi neredeyse nasıl moderatör olunur pekala iki kişi seçtim

here so it's actually my choice so Pedro and Belarus yeah they are regular viewers and

buradaki moderatörler yani aslında benim seçimim Pedro ve Beyaz Rusya evet onlar düzenli izleyiciler ve

they are here every week and I have made them the moderators but who knows later on it might

her hafta buradalar ve ben onları moderatör yaptım ama kim bilir daha sonra

be someone else it might be you Bella who knows kaiba says this is the season of flu

başka biri olabilir o sen olabilirsin Bella bilen kaiba diyor ki grip mevsimi

also coughs yes lots of people coughing sneezing at the moment especially here in the UK because

de öksürüyor evet birçok insan öksürüyor hapşırıyor şu anda özellikle burada Birleşik Krallık'ta çünkü

we are still in winter even I feel is if I want to have a little cough right now hmm

hala kışınız bile hissediyorum şu anda biraz öksürmek istersem hmm bu

so I will drink a little bit of water I can barely breathe because my temperature is so

yüzden biraz içeceğim su zar zor nefes alabiliyorum çünkü ateşim çok

high oh I see so where you are I think it must be very warm at the moment yes the bridge

yüksek oh anlıyorum yani senin olduğun yer şu anda çok sıcak olmalı evet gördüğün köprü

that you saw is original and it it is the first ever iron bridge to be built in the

orijinal ve o tarihte inşa edilen ilk demir köprü

world I'm not joking nice to meet you again mr. Duncan Thank You Giovanni that's very

dünya şaka yapmıyorum sizinle tekrar tanıştığıma memnun oldum bayım. Duncan Teşekkür ederim Giovanni çok

kind of you we are doing something different today because I'm in the garden I'm doing

naziksin bugün farklı bir şey yapıyoruz çünkü ben bahçedeyim

something live in the garden so anything anything can happen including my neighbor going by

Bahçede canlı bir şeyler yapıyorum bu yüzden her şey olabilir komşumun

driving his big tractor I am a positive person says Amory a murid Oliviero a positive person

büyük traktörünü sürerek gitmesi dahil ben pozitif bir insanım diyor Amory mürid Oliviero pozitif bir insan

so you are an optimist an optimistic person is a person who tends to look on the bright

yani sen bir iyimsersin bu yüzden iyimser bir insan iyi tarafından bakma eğiliminde olan bir insandır

side they tend to be very positive Thank You Pedro you are optimistic as well that's nice

onlar çok pozitif olma eğilimindedirler Teşekkürler Pedro sen de iyimsersin

to know do you have any magic cures for your illness kaiba says I am pessimistic oh dear

bilmek güzel herhangi bir sihrin var mı hastalığına çare olur kaiba ben kötümserim der ah canım

kaiba says I am very pessimistic well that's not very nice I I suppose it depends how well

kaiba çok kötümserim der bu pek hoş değil sanırım o sırada hayatının ne kadar iyi

your life is going at the time I know sometimes I can be a little bit pessimistic I know sometimes

gittiğine bağlı biliyorum bazen biraz karamsar olabiliyorum biliyorum bazen

I can sometimes look on the brewer on the dark side of things but for most of the time

yapabilirim bazen bira üreticisine olayların karanlık tarafından bakın ama çoğu zaman

I try to look on the positive side there the optimistic side s : ah so says mr. Duncan

olumlu tarafından bakmaya çalışıyorum, orada iyimser taraf: ah, öyle diyor bay. Duncan

do you see the half glass full or half empty I always see the glass half full so I always

bardağın yarısını dolu mu yoksa boş mu görürsün Ben her zaman bardağın dolu tarafını görürüm bu yüzden elimden geldiğince

try to be optimistic whenever I can I always try to look on the bright side of life if

her zaman iyimser olmaya çalışırım Mümkünse her zaman hayatın parlak tarafına bakmaya çalışırım

possible lilia and also yo you were here lots of people on the live chat also we have eggy

lilia ve ayrıca yo sen buradaydın bolca canlı sohbetteki insanlar da yumurtalı

bowel Olli I hope I pronounced your name right good afternoon from Italy from Lake Como oh

bağırsağımız var Olli Umarım adını doğru telaffuz etmişimdir iyi günler İtalya'dan Como Gölü'nden oh

I know Lake Como very well I think mr. Steve's sister has actually been to Lake Como I will

Como Gölü'nü çok iyi biliyorum sanırım bay. Steve'in kız kardeşi aslında Como Gölü'ne gitti

ask Steve about that later on also Jamelia is here I am 100% positive oh that's good

Steve'e bunu daha sonra soracağım Jamelia da burada %100 olumluyum oh bu iyi

Anna says I live when one of your viewers send you their videos film near their house

Anna izleyicilerinizden biri size videolarını gönderdiğinde yaşadığımı söylüyor evlerinin yakınında bir film

I would like to see some more of those well if you if you would like to send something

görmek isterim bunlardan biraz daha iyi, eğer bir şey göndermek isterseniz, memnuniyetle

you are more than welcome to do so no problem no problem at all you are more than welcome

kabul ederiz, bu yüzden sorun değil, hiç sorun değil,

to do that if you wish mr. Steve will be here soon talking about lots of things we're talking

dilerseniz bunu yapmaktan memnuniyet duyarız bayım. Steve birazdan burada olacak, bizim iş ve meslekler hakkında konuştuğumuz birçok şey hakkında konuşacak

about work and jobs and words phrases things that you can connect to those subjects so

ve bu konularla ilişkilendirebileceğiniz kelimeler, ifadeler, bu yüzden

mr. Steve will be here very shortly but first we're going to have a look at one of my full

bay. Steve çok kısa bir süre sonra burada olacak ama önce tam İngilizce derslerimden birine bir göz atacağız,

English lessons here is an excerpt from full English number 20 and then after that mr.

burada tam İngilizce sayısı 20'den bir alıntı var ve ardından Mr.

Steve will be right here [Music] I love watching movies and TV shows especially where my favorite

Steve tam burada olacak [Müzik] Filmleri ve TV şovlarını özellikle en sevdiğim

performers are in them however sometimes I find myself wondering whether or not they

oyuncuların olduğu yerlerde izlemeyi seviyorum ama bazen

are putting as much effort into their performances as they could be for instance sometimes an

performansları için olabilecekleri kadar çaba gösterip göstermediklerini merak ediyorum, örneğin bazen bir

actor in a movie might give a subdued performance in their role I'm sure we have all seen this

aktör bir filmde rollerinde bastırılmış bir performans verebilir eminim hepimiz bunun olduğunu görmüşüzdür

happen when this occurs we can say that the actor is phoning in their actions they are

bu gerçekleştiğinde aktörün eylemlerinde telefon ettiğini söyleyebiliriz

not putting as much effort into what they are doing as they usually do I didn't think

yaptıkları işe genellikle olduğu kadar fazla çaba sarf etmezler

much of Bruce Willis in the whole nine yards he seemed to be phoning it in this means that

Dokuz yarda boyunca Bruce Willis'i pek düşünmedim mi?

the actor in question seemed bored and disinterested in the role he was playing he seemed to be

phoning it in adil performance can be described as weak lackluster bland and uninspiring they

zayıf, donuk, yavan ve ilham vermeyen olarak tanımlanıyorlar

are doing it without any interest whatsoever they are phoning it in it's time now to take

bunu herhangi bir ilgileri olmadan yapıyorlar şimdi

a look at another buzzword a buzzword is a word or sentence that is popular or well used

başka bir moda kelimeye bakmanın zamanı geldi

during a certain period of time today's buzz word is meme in its original use the word

vızıltı kelime orijinal kullanımında meme'dir

meme is a noun that means an element of a culture or system of behavior passed on from

meme kelimesi, taklit veya diğer genetik olmayan yollarla bir bireyden diğerine aktarılan bir kültür veya davranış sisteminin bir unsuru anlamına gelen bir isimdir,

one individual to another by imitation or other non genetic means that is to say a habit

yani bir alışkanlık

or type of behavior which is passed on by being copied or imitated by others these days

veya davranış türü anlamına gelir. bu günlerde başkaları tarafından kopyalanarak veya taklit edilerek aktarılıyor

the word meme relates to an image video or piece of text which is typically humorous

meme kelimesi, doğası gereği genellikle mizahi olan ve

in nature that is copied and spread rapidly by Internet users often with slight variations

İnternet kullanıcıları tarafından genellikle küçük değişikliklerle kopyalanan ve hızla yayılan bir görüntü video veya metin parçası ile ilgilidir,

so a meme is a funny picture or a humorous video clip or a catchy slogan I'm sure recently

bu nedenle bir meme komik bir resimdir. ya da komik bir video klip ya da akılda kalıcı bir slogan eminim ki son zamanlarda

you have looked at a meme on the internet perhaps it was that winning baby or maybe

internette bir meme'e bakmışsınızdır, belki o kazanan bebekti ya da belki

that miserable cat or that sarcastic reinterpretation of Willy Wonka or perhaps it was that annoyed

o sefil kedi ya da Willy Wonka'nın alaycı yeniden yorumu ya da belki de o sinir bozucu

baby each one of these images is a good example of a meme what exactly is a phrasal verb well

bebekti. bu görüntülerin iyi bir örneği memdir tam olarak öbek fiil nedir peki her şeyden

first of all a verb is a word that expresses an action it is a doing word it shows in action

önce fiil bir eylemi ifade eden bir kelimedir eylemde gösteren bir yapan kelimedir

phrasal verbs are formed by two or more words usually consisting of an adverb and a main

öbek fiiller iki veya daha fazla kelimeden oluşur, genellikle bunlardan oluşur bir zarf ve bir ana

verb they can be transitive or intransitive good examples of phrasal verbs include run

fiil geçişli veya geçişsiz olabilirler öbek fiillerin iyi örnekleri şunları içerir:

out you run out of petrol you've used up all the petrol the petrol has run out the car

tükendi senin benzinin bitti tüm benzini tükettin benzin bitti araba

has used up all the petrol another good phrasal is hang up to when the telephone conversation

tüm benzini tüketti başka bir iyi ifade telefonu kapat telefon konuşması ne zaman

is to hang up you hang up on someone you hang up on the person you were talking to then

kapatılacak birine telefonu kapatıyorsun konuştuğun kişiye telefonu o zaman

there is hand in you hand in your homework you give the homework to your teacher another

el ele ödevinde var ödevi öğretmenine veriyorsun başka bir

phrasal verb is mix up this can be the action of combining or mixing two or more things

deyimsel fiil bu karışıyor iki veya daha fazla şeyi birleştirme veya karıştırma eylemi olabilir

together mix URP can also mean to mistake one thing for another phrasal verbs are used

mix URP aynı zamanda bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak anlamına da gelebilir deyimsel fiiller

as a way of expressing an action in an informal way they can often be confusing to those learning

bir eylemi gayri resmi bir şekilde ifade etmenin bir yolu olarak kullanılırlar, genellikle İngilizce öğrenenler için kafa karıştırıcı olabilirler.

English as a second language [Music] and of course don't forget there are lots of other

ikinci dil [Müzik] ve tabii ki

English lessons on my youtube channel and many many episodes of mr. Duncan's full English

youtube kanalımda başka birçok İngilizce dersi ve mr. Duncan'ın tam İngilizce

[Music] dip doodoo it's a Sunday it's a fun day it's a very strange moment of time because

[Müzik] dip doodoo'su bugün bir Pazar eğlenceli bir gün çok garip bir an çünkü

we are in the garden and now joining me as well here he is he's been poorly he's been

bahçedeyiz ve şimdi burada bana da katılıyor o kötüydü

sick during the week he's not feeling very well in fact he spent 24 hours in bed sleeping

hafta boyunca hastaydı kendini pek iyi hissetmiyor aslında 24 saatini yatakta uyuyarak geçirdi

yes it's mr. Steve mr. Duncan huh I haven't been very well this

evet bu bay. steve bey Duncan huh Bu hafta pek iyi değildim

week Steve said don't worry I'm not going to talk loudly you can turn the microphone

Steve merak etme dedi yüksek sesle konuşmayacağım mikrofonu

right up don't worry I will only be talking very softly and the first thing Steve does

hemen açabilirsin merak etme sadece çok alçak sesle konuşacağım ve Steve'in yaptığı ilk şey

is makes the loudest noise possible so thanks for that I have had a bad cold this week mr.

mümkün olan en yüksek gürültüyü yapıyor, bunun için teşekkürler, bu hafta çok kötü bir soğuk algınlığı geçirdim bay.

Duncan yes I've got my tissues ready you don't sound good now no I'm not going to strain

Duncan evet mendillerimi hazırladım şimdi sesin iyi gelmiyor hayır

my voice today and mr. Duncan he knows I'm recovering from a cold hello everybody but

bugün sesimi zorlamayacağım ve bay. Duncan, soğuk algınlığından kurtulduğumu biliyor, herkese merhaba, ama hadi

he said all let's go outside on what is quite a cold day it looks nice and sunny but in

oldukça soğuk bir günde dışarı çıkalım dedi, güzel ve güneşli görünüyor ama

fact it's quite cold so I don't want to catch pneumonia mr. Duncan yes it does seem strange

aslında oldukça soğuk, bu yüzden zatürreye yakalanmak istemiyorum Bay. Duncan evet,

that I've decided to drank mr. Steve out into the garden now it's it's quite pleasant but

Mr. Steve bahçeye çıktı, şimdi oldukça hoş ama

the thing is mr. Steve is under the weather under the weather literally under the weather

olay şu ki Bay. Steve havanın altında, kelimenin tam anlamıyla havanın altında,

we are literally under the weather today but mr. Steve is not feeling very well so if you

bugün tam anlamıyla havanın altındayız ama bay. Steve kendini pek iyi hissetmiyor, bu yüzden

have any magic remedies or maybe a magic cure for the common cold because Steve is not feeling

herhangi bir sihirli çareniz varsa veya soğuk algınlığı için sihirli bir tedaviniz varsa çünkü Steve

very well when you came back on Thursday he went out singing on Thursday night and I did

Perşembe günü geri döndüğünüzde kendini pek iyi hissetmiyor, Perşembe gecesi şarkı söylemeye gitti ve ben

I didn't want him to I thought I thought mr. Steve you're going to become very ill if you

istemedim ona Bay düşündüm düşündüm. Steve,

keep rushing around doing things so you came back on Thursday and you looked absolutely

bir şeyleri yapmaya devam edersen çok hasta olacaksın, bu yüzden Perşembe günü geri geldin ve kesinlikle

dreadful you were white you could barely speak so so I said to you I said you you have to

korkunç görünüyordun, beyazdın, zar zor konuşabiliyordun, bu yüzden sana dinlenmen gerektiğini söyledim.

take a rest so the next day you had you had a day off work and you you relaxed you had

ertesi gün işten izin aldın ve rahatladın

a good sleep and then you've seemed a lot better yesterday I have a lot better Thank

iyi bir uyku çektin ve sonra dün çok daha iyi görünüyordun ben çok daha iyiyim teşekkür ederim bayım

You mr. Duncan uh yes I've had to go out Thursday nights because we've got a show next week

Duncan evet Perşembe geceleri dışarı çıkmak zorunda kaldım çünkü haftaya bir gösterimiz var

and there was a very important rehearsal so I went along I didn't do any singing because

ve çok önemli bir prova vardı bu yüzden eşlik ettim hiç şarkı söylemedim çünkü

I couldn't but I did feel a bit ill when I came back so I decided to take Friday off

yapamadım ama biraz hissettim döndüğümde hastaydım bu yüzden Cuma günü işten izin almaya karar verdim

work and I spent most of the day sleep yes it's true so Steve had the day off on Friday

ve günün çoğunu uyuyarak geçirdim evet bu doğru yani Steve Cuma günü izinliydi

he didn't go to work but he just spent it in bed asleep but that that's what we said

işe gitmedi ama sadece yatakta uyuyarak geçirdi ama bu kadar daha

earlier sometimes just having having nothing nearby so you just go into your bedroom you

önce de söylediğimiz gibi bazen yakınlarda hiçbir şey olmaması o yüzden yatak odanıza gidersiniz

close the curtains you lie on the bed and you go to sleep sometimes that is the best

perdeleri kapatırsınız yatağa uzanırsınız ve uyursunuz bazen en iyi

cure I'd like to be doing that right now mr. Duncan grits unfortunately you've dragged

tedavi budur bunu şu anda yapmak isterdim bayım. Duncan üzülür maalesef

me outside to help you with this live English show isn't it strange that I've dragged you

bu canlı İngilizce şovunda sana yardım etmem için beni dışarı sürükledin, sen kendini pek iyi hissetmezken seni bahçeye sürüklemem garip değil mi

out into the garden when you're not feeling very well and now it's it's not cold today

ve bugün hava soğuk değil

but it's not it's not warm it's not brilliant no it's about 14 degrees it doesn't yes it

ama değil sıcak değil parlak değil hayır yaklaşık 14 derece değil evet

feels probably less than that that's why I've got this scarf on you want to see you this

muhtemelen bundan daha az hissettiriyor

morning the few layers you want to see the view this morning yeah I saw it it was really

Gördüm hava gerçekten

really foggy so here it is this is the view that we we saw this morning as we as we woke

çok sisliydi, bu yüzden işte bu sabah

up so look out there now on the screen you can see the view that greeted us this morning

uyandığımızda gördüğümüz manzara bu, şimdi oraya bakın, ekranda bu sabah bizi karşılayan manzarayı görebilirsiniz,

it was it was so foggy it was very surprising we didn't expect fog this morning it was very

öyleydi çok sisli çok şaşırtıcıydı bu sabah sis beklemiyorduk

fucking very foggy indeed but we did foggy day in london town which is the line for a

gerçekten çok sisli bir gündü ama londra kasabasında sisli bir gün geçirdik ki bu bir

song is it 1950s song i think so that with that foggy day in London town so it has me

şarkının repliğidir bu 1950'lerin şarkısı mı sanırım londra'daki o sisli günle birlikte kasaba bu yüzden bende

something and has me down so that would be good if if we if we were broadcasting from

bir şeyler var ve beni yere seriyor, bu yüzden Londra'dan yayın yapıyor olsaydık iyi olurdu

London but we're not I know foggy day in Much Wenlock town I don't know what's happening

ama öyle değiliz Wenlock kasabasında sisli bir gün biliyorum Bugün neler olduğunu bilmiyorum

today but it seems everyone everyone is doing something today we had the farmer with his

ama görünüşe göre herkes herkes bugün bir şeyler yapıyor çiftçimiz

tractor we had we had dog walkers going by staring at us and now we have an aeroplane.

traktörüyle bizdeydi köpek gezdiricileri bize bakıp gidiyordu ve şimdi bir uçağımız var.

that is flying round and round above our heads mr. Duncan the thing with you is you think

başımızın üzerinde dönüp duran Mr. Duncan seninle ilgili olan şey şu ki,

that if you want to come outside and broadcast everybody else should keep quiet yes I said

dışarı çıkıp yayın yapmak istiyorsan diğer herkesin sessiz kalması gerektiğini düşünüyorsun evet ben de

that that is exactly what I think I think if i'm doing my live stream outside everyone

aynen öyle düşünüyorum bence canlı yayınımı dışarıda yapıyorsam herkes

should be completely quiet they shouldn't be making any sounds whatsoever but you should

tamamen sessiz olmalı dedim Herhangi bir ses çıkarmıyorum ama

make a large a big announcement yes say an hour before your show goes out a big announcement

büyük bir duyuru yapmalısın evet programın yayınlanmadan bir saat önce

to the whole of Much Wenlock on a big loudspeaker no I don't have to do that say please everybody

büyük bir hoparlörden tüm Much Wenlock'a büyük bir duyuru söyle hayır bunu yapmak zorunda değilim lütfen herkes desin

be quiet I don't have to do that Steve what I can do is just say every Sunday can everyone

sessiz ol bunu yapmak zorunda değilim Steve, yapabileceğim şey sadece her pazar herkes

just stay in their houses and not go outside just stay in their houses can you all just

evlerinde kalabilir ve dışarı çıkmayabilir sadece evlerinde kalabilir misiniz, hepiniz

stay indoors don't make any noise because I want to do my livestream in peace I don't

içeride kalabilir misiniz gürültü yapmayın çünkü ben canlı yayınımı huzur içinde yapmak istiyorum,

think we're important enough for that mr. Duncan is that is that too much to ask yes

bunun için yeterince önemli olduğumuzu düşünmüyorum bay. Duncan, bunu istemek için çok fazla şey var, evet,

I'm having a drink of water oh by the way last weekend we were we were being a little

bir bardak su içiyorum oh bu arada geçen hafta sonu

bit critical of the place where we normally go to have our afternoon lunch were we on

normalde öğleden sonra öğle yemeğimizi yemeye gittiğimiz yeri biraz eleştiriyorduk,

Saturday do you remember because it was your birthday last week yes and we got very upset

Cumartesi günü mü yapıyorduk? hatırlarsın çünkü geçen hafta senin doğum günündü evet ve çok üzüldük

because no one no one said happy birthday to us but we found out yesterday that the

çünkü kimse bize doğum günün kutlu olsun demedi ama dün öğrendik ki

the owner the owner of the place where we go to actually have our lunch she had an accident

sahibi gerçekten öğle yemeğimizi yediğimiz yerin sahibi

just a few days before she broke her leg but we didn't realize really she'd broken her

bacağını kırmadan sadece birkaç gün önce bir kaza oldu ama oturduğu için bacağını kırdığını gerçekten fark etmemiştik

leg because she was sitting down yes so it was only yesterday when we went there again

evet bu yüzden oraya tekrar gittiğimizde bacağını

that we realized that she had actually broken her leg we didn't realise so I think last

gerçekten kırdığını ancak dün fark ettik. fark etmemiştim bu yüzden sanırım geçen

weekend Steve I don't think they were thinking about your birthday because they had more

hafta sonu Steve senin doğum gününü düşündüklerini sanmıyorum çünkü

important things to think about I wasn't you know I'm not that important why should they

düşünecek daha önemli şeyleri vardı ben sen değildim biliyorsun ben o kadar önemli değilim neden

take note of my birthday although we were after a free cake I didn't get it but you

doğum günümü not etsinler bedava bir pastanın peşinde olmamıza rağmen almadım ama

know we can excuse a broken leg that's what Steve was after Steve would have said it not

biliyorsunuz kırık bir bacağı mazur görebiliriz Steve'in peşinde olduğu şey buydu, ben değil

me miss Steve Steve was trying to get a free cake I was not because mr. Duncan was the

bayan Steve Steve bedava bir pasta almaya çalışıyordu ben değildim çünkü bayım. Doğum

one that said it was my birthday I wanted to keep it because I'm modest I don't like

günüm olduğunu söyleyen Duncan'dı, saklamak istedim çünkü mütevaziyim, hava

to show off I don't like you know unwanted attention but mr. Duncan said it's mr. C's

atmayı sevmem, istenmeyen ilgiden hoşlanmam bilirsiniz ama Mr. Duncan, Bay olduğunu söyledi. C'nin

birthday and in the hope that we get a free cake it didn't work we didn't get even a happy

doğum günü ve bedava bir pasta almamız umuduyla, işe yaramadı, mutlu bir

birthday but the owner had broken her leg so we can forgive her that but we didn't realize

doğum günü bile alamadık ama sahibi bacağını kırmış, böylece onu affedebiliriz ama farketmedik, bu yüzden

so we are sorry that we got rather upset last we didn't get upset well we get upset I actually

üzgünüz. en son çok üzüldük üzülmedik iyi üzüldük aslında bence

I think Steve was more upset than me well because no I wasn't he was expelled I know

Steve benden daha çok üzüldü çünkü hayır ben değildim o okuldan atıldı biliyorum

secretly you see Steve pretends to be modest but really it's all false you want if you

gizliden gizliye Steve'in alçakgönüllü gibi davrandığını görüyorsun ama gerçekten hepsi yanlış

want some attention on your birthday particularly well if it's a place you go to regularly you

doğum gününüzde biraz ilgi görmek istiyorsanız, özellikle de düzenli olarak gittiğiniz bir yerse,

would expect you know we make just a candle or or a little bit of something yes well even

beklersiniz, sadece bir mum ya da küçük bir şey yaparız evet, hatta

a happy birthday able to be nice for some people their birthday is the only time of

mutlu bir doğum günü bile bazı insanlar için güzel olabilir doğum günleri

year that they get any attention from anyone I'm not talking about me I'm not talking about

yılın herhangi birinden ilgi gördükleri tek zamandır benden bahsetmiyorum bu arada

me by the way what are we talking about today mr. Duncan where are we helping to teach people

bugün neden bahsediyoruz bayım. Duncan,

around the world how to speak better English yes and also how to improve your listening

dünyanın dört bir yanındaki insanlara nasıl daha iyi İngilizce konuşulacağını öğretmek için nerede yardımcı oluyoruz evet ve aynı zamanda dinleme becerilerinizi nasıl geliştireceğinizi de,

skills as well so one of the main reasons why we do this is everything you see here

yani bunu yapmamızın ana nedenlerinden biri, burada gördüğünüz her şeyin

is spontaneous we chat live today we are chatting in the garden something slightly different

spontane olması, bugün canlı sohbet ediyoruz. bahçede sohbet etmek biraz farklı bir şey Derin

I don't thing to my deep husky voice mr. Duncan does it sound sexy no nasally I'm I'm full

boğuk sesime aldırış etmiyorum bayım. Duncan kulağa seksi geliyor mu burundan değil Ben

of full of full of fluids it all in my sinuses I think I don't think we want to know that

sinüslerimde sıvı dolu doluyum Sanırım o kadar iyi bilmek istediğimizi sanmıyorum

well I can't I can't get above an EE the moment it's a Duncan in terms of in terms of a note

Yapamam Bir EE'yi aşamam Bir nota açısından bir Duncan olduğu an,

oh wait I wonder what you were referring to there I need to be out of I need to be able

oh bekle, orada neden bahsettiğini merak ediyorum, dışarı çıkmam gerekiyor,

to soar up to a top B flat but I can't get him of an e at the moment no singing today

bir üst B dairesine uçabilmem gerekiyor ama onu alamıyorum. ve şu anda bugün şarkı söylemek yok

because mr. Steve is feeling under the weather got a show next week huge what if he had to

çünkü mr. Steve kendini kötü hissediyor önümüzdeki hafta çok büyük bir şov var ya

perform would you like to see the live chat yes you know I like to see the live chat the

performans sergilemek zorunda kalsaydı canlı sohbeti görmek ister miydin evet biliyorsun canlı sohbeti görmeyi seviyorum

live chat is very busy there it is ha Beatrice says the good natural medicine is tea with

canlı sohbet çok meşgul orada ha ha Beatrice iyi diyor doğal ilaç

ginger honey and lemon yes that's what my mother always recommended vitamin C and I

zencefilli bal ve limonlu çaydır evet bu annemin her zaman C vitamini tavsiye ettiği şeydir ve

think the acetic acid from the lemons acts as something that will dilute out all the

bence limonlardan gelen asetik asit tüm kalın balgamı sulandıracak bir şey gibi davranır evet ve balgam

thick phlegm yeah and help it to be removed expectorant yeah they call it so the phlegm

söktürücü diyorlar buna yani balgam

is all the phlegm is all the sticky stuff sue Kat likes my voice you see with a lower

hepsi balgam hepsi yapışkan şeyler sue Kat sesimi beğenir sen daha alçak bir tonla görürsün

tone yes okay so now phlegm for those who are wondering the word phlegm it's a very

evet tamam yani şimdi balgam kelimesini merak edenler için balgam çok

strange word because it has a silent P but it's all the green horrible sticky stuff that

garip bir kelime çünkü sessiz bir P'si var ama hepsi bu boğazınızda oluşan yeşil korkunç yapışkan şey

forms in your throat Sergio says viruses can't be killed that is true but there are medicines

Sergio virüslerin öldürülemeyeceğini söylüyor bu doğru ama

to induce interferon or immune yeah I think you can't do a lot with viruses you can't

interferon veya bağışıklığı tetikleyen ilaçlar var evet bence virüslerle pek bir şey yapamazsınız

give him antibiotics because they don't work you just gotta let your body get rid of it

ona antibiyotik veremezsiniz çünkü işe yaramıyorlar, sadece vücudunuzun ondan kurtulmasına izin vermelisiniz

and things like echinacea vitamin C I'm taking that donor whether it's helped but hopefully

ve ekinezya C vitamini gibi şeyler, yardımı olsun ya da olmasın o donörü alıyorum ama umarım

I will be right as rain as they say right as rain in other words back to full health

dedikleri gibi yağmur kadar doğru, başka bir deyişle yağmur kadar doğru olacağım.

again in a few days time yeah so if you are feeling unwell we can say that you are under

birkaç gün sonra tekrar sağlığınıza kavuşun evet yani kendinizi iyi hissetmiyorsanız havanın altındasınız diyebiliriz

the weather but if you are feeling very well or you have just recovered from an illness

ama kendinizi çok iyi hissediyorsanız veya bir hastalıktan yeni kurtulduysanız

we can say that you are now right as rain right as rain you are better Olga says that

artık haklısınız diyebiliriz yağmur sen daha iyisin Olga

she's going against the trend most people think I sound sexy today but Algar is saying

trende karşı çıktığını söylüyor çoğu insan bugün sesimin seksi olduğunu düşünüyor ama Algar bunun boğazında

that it makes her feel like she's got a pain in a throat yeah I think so my throat isn't

ağrı varmış gibi hissetmesine neden olduğunu söylüyor evet sanırım bu yüzden boğazım

aching so I think listening to Steve's voice today I think everyone wants to actually cough

ağrımıyor bu yüzden sanırım dinliyorum bugün Steve'in sesine göre sanırım herkes gerçekten öksürmek istiyor

they want to actually they feel as if they might be coming down with a cold or a fever

aslında kendilerini soğuk algınlığına veya ateşe yakalanmış gibi hissediyorlar

themselves well let's hope I don't transmit any viruses over the internet so very clever

umalım da internet üzerinden herhangi bir virüs bulaştırmayalım çok zekice

oh that's very clever a computer virus well I meant a real virus but never mind mmm thank

oh bu çok akıllı bir bilgisayar virüsü, gerçek bir virüsü kastetmiştim ama boşver mmm

you for all your well wishes it's only a cold and of course a common phrase that people

tüm iyi dileklerin için teşekkür ederim bu sadece bir soğuk algınlığı ve tabii ki insanların kesinlikle Birleşik Krallık'ta kullandığı yaygın bir ifade,

use certainly in the UK I don't know about in other parts of the world but if if a man

dünyanın başka yerlerinde bilmiyorum ama eğer bir erkek

gets a cold hmm you know a sore throat a cold he tends to complain a lot and there's a phrase

üşütürse hmm bilirsiniz boğaz ağrısı veya soğuk algınlığı o çok şikayet etme eğilimindedir ve bunun için

for that that a woman will say to a man when he's complaining about a cold they will say

bir kadının bir erkeğe soğuk algınlığından şikayet ettiğinde söyleyeceği bir söz vardır ah

oh it's just man flu and man flu is basically just a cold that the implication is that a

bu sadece erkek gribi derler ve erkek gribi temelde sadece bir soğuk algınlığıdır, bunun anlamı, bir

woman will just get on with everything and not known but a man gets a cold and he complains

kadının her şeyle öylece uğraşması ve bilinmemesidir, ancak bir erkek nezle olur ve çok şikayet eder

a lot and after a while a woman will just say to him I'll stop being such a baby it's

ve bir süre sonra bir kadın ona duracağım diyecektir böyle bir bebek olmak

just man flu this is yes because this is quite a controversial thing because some people

sadece erkek gribi bu evet çünkü bu oldukça tartışmalı bir şey çünkü

some people believe that that men get more they're like little babies when they become

bazı insanlar erkeklerin daha çok hastalandığına inanıyorlar hastalandıklarında küçük bebekler gibiler

ill and then they they always complain about it whereas women are seen as being stronger

ve sonra hep bundan şikayet ediyorlar oysa kadınlar hasta olduklarında daha güçlü görüldüklerinde

when they become unwell they they carry on doing everything where whereas a man will

her şeyi yapmaya devam ederler, oysa bir erkek

often complain ah yes because he wants sympathy you see sympathy from a woman that sympathy

sık sık şikayet eder ah evet çünkü o sempati istiyor bir kadından sempati görüyorsun bu sempati

means that other things may come from that ah yes you see are you worth thinking but

başka şeylerin de gelebileceği anlamına geliyor ah evet görüyorsun sen buna değer misin düşünüyorum ama

of course there has been some research mr. Duncan ah sir that came out last year I believe

tabii ki bazı araştırmalar yapıldı bay. Geçen yıl çıkan Duncan ah efendim,

okay and they've sort of proved that when a man gets a virus infection his throat a

tamam olduğuna inanıyorum ve bir erkek boğazına virüs bulaştığında ve

cold he actually does suffer and get more symptoms than a woman they have actually there

soğuk algınlığına yakalandığında, aslında acı çektiğini ve bir kadından daha fazla semptom gösterdiğini bir nevi kanıtladılar.

was a there was a study that showed that there's more side effects from a man having a having

bir erkeğin soğuk algınlığı ve bir kadının daha fazla yan etkisi olduğunu gösteren çalışma,

a cold and a woman yep you do realize now you've mentioned entrepeneurship you do realise

evet, şimdi fark ettiniz, girişimcilikten bahsettiniz,

now you've mentioned that you're going to have to actually prove the actual study with

şimdi anlıyorsunuz, asıl çalışmayı gerçekten kanıtlamanız gerektiğinden bahsettiniz.

some documentation well I I didn't actually produce the study I saw it was reported on

bazı belgelerle peki ben aslında çalışmayı ben yapmadım haberlerde bildirildi gördüm

the news yes but you're conveying you're conveying the information I don't know where it comes

evet ama siz aktarıyorsunuz bilgiyi aktarıyorsunuz nereden geldiğini bilmiyorum

from you'll have to google it or MSM it yeah whatever because you know what and everyone

google'a veya MSM'ye bakmanız gerekecek evet her neyse çünkü ne olduğunu biliyorsun ve herkes

will be saying they'll all be saying mr. Steve it's fake news fake news now I do get cold

söyleyecek, hepsi bay diyecek. Steve bu yalan haber yalan haber şimdi gerçekten çok üşüyorum

badly I'm sure I'm convinced whenever I get a cold I suffer more than other people I definitely

eminim ki ne zaman üşüsem diğer insanlardan daha çok acı çekiyorum kesinlikle

do mr. Duncan you never get colds do you I rarely become ill with with colds or fevers

çekiyorum bayım. Duncan sen hiç üşümüyorsun değil mi Ben nadiren soğuk algınlığı veya ateşli bir şekilde hasta olurum

anything it's quite I don't know how or why but for some reason I rarely become ill at

herhangi bir şey oldukça Nasıl ve neden bilmiyorum ama nedense

all since coming back from China twelve years ago I've I've only had about two maybe three

on iki yıl önce Çin'den döndüğümden beri nadiren hastalanıyorum. sadece iki belki üç

cones yes I think because when you're in China ah you had so many bad virus infections yeah

koni yaşadım evet bence çünkü sen Çin'deyken o kadar çok kötü virüs enfeksiyonu geçirdin ki evet artık hayattaki

that it you're just immune from everything from life now because you I think that's what's

her şeye karşı bağışıksın çünkü bence olan

happened it's strengthened your immune system I think so yes I think that's it you see so

bu bağışıklığını güçlendirdi sistem bence evet bence gördüğünüz bu kadar

if you live in a place where lots of people become ill and you live there for a long time

çok insanın hastalandığı bir yerde yaşıyorsanız ve orada uzun süre yaşıyorsanız o zaman

then all of the things that happen especially if you catch the the viruses or the illness

olan her şey özellikle virüsleri veya hastalığı

yourself then what happens over time is you become immune to all of these things so when

kendiniz kaparsanız o zaman zamanla olan şey, tüm bunlara karşı bağışıklık kazanmanızdır, bu yüzden

I returned back here to the UK all of those illnesses and viruses were slowly making their

buraya Birleşik Krallık'a döndüğümde tüm bu hastalıklar ve virüsler yavaş yavaş Birleşik

way to the UK but but I was already immune to all of them Palmeiras knows your medical

Krallık'a doğru ilerliyordu ama ben zaten hepsine karşı bağışıklığım vardı Palmeiras sizi biliyor tıbbi

weaknesses oh yeah remembering from last year she said the pollens coming the blossoms coming

zayıflıklar oh evet geçen yıldan hatırlıyorum dedi polenler geliyor çiçekler

out oh yeah mr. Duncan has to beware because he gets the hay fever I do I suffer very weakness

çıkıyor oh evet bayım. Duncan dikkatli olmalı çünkü saman nezlesi oluyor Ben alıyorum Çok halsizlik çekiyorum

I suffer badly from hay fever during the summer months but I'm lucky enough I don't get that

Yaz aylarında saman nezlesinden çok muzdaripim ama yeterince şanslıyım ki

I get bad cold in the winter and nothing in the summer and mr. Duncan he's okay in the

kışın çok üşüyorum ve yazın hiçbir şey olmuyor ve bay Duncan kışın iyi

winter and then gets the gets his hay fever in the summer yes so you know between the

ve ardından yazın saman nezlesi oluyor evet yani ikimiz arasında

two of us we manage to keep going after all the season so so for the whole year at least

bütün sezonun ardından devam etmeyi başardığımızı biliyorsunuz yani tüm yıl boyunca en az

one of us is unwell guadeloupe going already oh we're going to watch the complete lesson

birimiz guadeloupe'a gidiyor zaten oh dersin tamamını

later oh I see good we look forward to hearing your comments we will see you later Gwen aloo

daha sonra izleyeceğiz oh iyi görüyorum yorumlarınızı duymak için sabırsızlanıyoruz sonra görüşürüz Gwen aloo

but don't forget you can watch the live stream later on with subtitles and if you are very

ama canlı yayını daha sonra altyazılı olarak izleyebileceğinizi unutmayın ve eğer çok iseniz

lucky you can actually have subtitles during the live stream as well so when we're live

Şanslısınız ki canlı yayın sırasında da altyazınız olabilir, bu yüzden canlı yayında olduğumuzda

so some of you will actually have subtitles right now when we're live they're spoilt mr.

bazılarınızın altyazıları şu anda canlı yayında olacak, bunlar şımarık bayım.

Duncan spoiled there's something I have noticed because YouTube are making lots of changes

Duncan şımarttı, fark ettiğim bir şey var çünkü YouTube şu anda pek çok değişiklik yapıyor ve şu

at the moment at the moment they're not giving me my subtitles later so that's not fair so

anda bana altyazılarımı vermiyorlar, bu adil değil, bu yüzden

at the moment I'm having to create my own subtitles later so later on when you watch

şu anda kendi altyazılarımı daha sonra oluşturmak zorundayım, daha sonra

the recording of this there might not be subtitles but I will create some because it looks as

Bunun kaydını izlediğinizde altyazı olmayabilir ama ben biraz oluşturacağım çünkü

if YouTube have stopped giving me the subtitles later I know who you are mr. Duncan they may

YouTube daha sonra bana altyazı vermeyi bırakmış gibi görünüyor, kim olduğunuzu biliyorum bayım. Duncan benim

realize Who I am I've been on this channel this YouTube site for nearly 13 years doesn't

kim olduğumu anlayabilirler Yaklaşık 13 yıldır bu kanaldayım bu YouTube sitesi

seem to give you any privileges at all I sometimes think they're trying to get rid of me we've

size hiçbir ayrıcalık vermiyor gibi görünüyor Bazen benden kurtulmaya çalıştıklarını düşünüyorum

all been trying to do that mr. Duncan one I've been trying to get rid of him for years

hepimiz deniyoruz bunu yapmak için bay Duncan bir, ben de yıllardır ondan kurtulmaya çalışıyorum

as well oh I could have asked you to what the secret is I just ignore you is that what

oh sana sorabilirdim sırrın ne olduğunu görmezden geliyorum,

it is is that the secret I'm just wondering what medication Steve's been taking I'm on

sır şu ki Steve'in hangi ilacı kullandığını merak ediyorum

everything I think I as a kite I'm dosed up as we say here isn't that just normal Bo I

Her şeyin üzerindeyim sanırım bir uçurtma gibi doz alıyorum burada dediğimiz gibi doz aşım bu normal değil mi Bo

remember years ago when in my first job yeah I was working in a hospital lab doing blood

yıllar önce ilk işimde hatırlıyorum evet bir hastane laboratuvarında kan

tests oh great and I've came down with it awful cold and I remember I was any quite

testleri yapıyordum oh harika ve Korkunç bir soğuk algınlığı yaşadım ve

young at the time and I remember one of the colleagues that I was working with she what

o zamanlar oldukça genç olduğumu hatırlıyorum ve birlikte çalıştığım meslektaşlarımdan birinin

she was the secretary and she came by to all you don't look very well she said I'll come

sekreteri olduğunu ve pek görünmediğiniz her şeye geldiğini hatırlıyorum. peki

back later and and dose you up and that really comforted me at the time because I thought

daha sonra geleceğimi ve sana doz vereceğimi söyledi ve bu beni o zamanlar gerçekten rahatlattı çünkü

she was going to come back with some pills to make me feel better she never did she never

beni daha iyi hissettirmek için bazı haplarla geri geleceğini düşündüm asla geri gelmedi

came back never came back with any pills it sounds to me like she was just trying to get

asla geri gelmedi herhangi bir hap bana öyle geliyor ki

out of the room I think she was I don't think she came back because she didn't want to catch

odadan çıkmaya çalışıyordu sanırım öyleydi bence geri gelmedi çünkü elimdekileri almak istemedi

what I got that's what I think I think I think they were trying to leave the room to avoid

catching mr. Steeves bugs that's what I think would you like to have another look at the

Bay'ı yakalamamak için odadan çıkmaya çalışıyor. Steves bugs bence canlı sohbete bir kez daha bakmak ister misin

live chat I would I do for strangely energetic I think because I've been resting for the

Garip bir şekilde enerjik olduğum için yapardım çünkü

last few days aying resting last night we watched one of our favourite TV shows didn't

son birkaç gündür dinleniyorum ve dün gece en sevdiğimiz TV programlarından birini izledik. değil mi

we mr. Duncan we won't go into details I can tell you don't want me to go into details

bay Duncan ayrıntılara girmeyeceğiz, size expanse denen ayrıntılara girmemi istemediğinizi söyleyebilirim,

called the expanse yes has anyone actually seen that TV show there is a TV program science

evet o TV şovunu gerçekten gören oldu mu,

fiction program called the expanse and it would appear that no one talks about it yet

expanse adında bir bilim kurgu programı var ve görünüşe göre kimse görmemiş. bunun hakkında konuşuyor ama

I think it's one of the best TV shows around it's brilliant it's such a good TV show far

bence bu çevredeki en iyi TV şovlarından biri harika harika bir TV şovu

better than Star Trek yes it's much better than Star Trek discovery which is a load of

Star Trek'ten çok daha iyi evet Star Trek discovery'den çok daha iyi ki bu bir sürü

rubbish it's all rubbish it's not very good it's too much too much political correctness

saçmalık hepsi saçmalık çok iyi değil bu da çok fazla politik doğruluk

going on but but the expense is a very good TV show it's actually available at the moment

oluyor ama maliyeti çok iyi bir TV şovu aslında şu anda

on on Amazon Prime so if you are if you are a member of Amazon Prime you you get that

Amazon Prime'da mevcut, yani eğer öyleyseniz Amazon Prime üyesiyseniz bunu

for free so I do recommend a TV show called the expense but if even if you aren't if you're

ücretsiz olarak alırsınız, bu yüzden tavsiye ederim TV şovu masraf olarak adlandırıldı ama

not a science-fiction fan mm-hmm I think anyone would enjoy it because yes it's science fiction

bilim kurgu hayranı değilseniz bile, herkesin bundan hoşlanacağını düşünüyorum çünkü evet bu bilim kurgu

but a lot of the way the action happens it could be any action film yeah battle sequences

ama aksiyonun meydana gelme şeklinin çoğu herhangi biri olabilir. aksiyon filmi evet savaş sahneleri

and they're all so well done and the characters are so real and we thought it had been there

ve hepsi çok iyi yapılmış ve karakterler çok gerçek ve orada olduğunu düşündük,

all its possibly has been cancelled as a show yes that we're hoping it will be resurrected

muhtemelen bir gösteri olarak iptal edildi evet, yeniden canlandırılacağını umuyoruz

because it's just brilliant yes it is a good TV show so there are three seasons so we're

çünkü harika evet güzel bir dizi yani 3 sezonu var yani

watching the third season and it would appear that it's the last season of the expense but

3. sezonu izliyoruz ve masrafın son sezonu gibi duruyor ama

if you haven't seen it I I do I do recommend it to you what the husband is watched it ok

izlemediyseniz izlemenizi öneririm size de tavsiye ederim kocacım izlendi tamam

Steve wait there I have to press all the buttons so sue cats husband has seen the first episode

Steve orada bekle tüm düğmelere basmam gerekiyor bu yüzden dava kedileri kocası genişlemenin ilk bölümünü gördü

of the expanse and he likes it well it just gets better and better sucat after you tell

ve onu çok sevdi kocana izlemeye devam etmesini söyledikten sonra gitgide daha iyi hale geliyor sen izle

your husband to keep on watching it you watch it as well because it's science fiction but

o da çünkü bilim kurgu ama

it's just about everything jeff says I need chicken soup now chicken soup is a very old-fashioned

jeff'in söylediği hemen hemen her şey tavuk çorbası şimdi tavuk çorbasına ihtiyacım var

well renowned remedy for colds and flu really yes because apparently something in the chicken

stimulates um does something to your immune system and allows you to overcome the virus

ve virüsün üstesinden gelmenizi sağlar

this is something I've heard before though I've heard I've heard this before so you give

bu daha önce duyduğum bir şey ama duymuştum bunu daha önce duymuştum bu yüzden

chicken soup to someone when they're feeling under the weather definitely well they've

birine tavuk çorbası veriyorsunuz hava kötüyken kesinlikle iyi

got a viral infection it's somehow stimulates the immune system to help you overcome the

viral bir enfeksiyonu var bir şekilde bağışıklık sistemini virüsün üstesinden gelmenize yardımcı olmak için uyarır tamam

virus okay and it's actually proven scientifically that's interests about as vitamin C has been

ve aslında bilimsel olarak kanıtlanmıştır, çünkü C vitamininin

proven to have no effect whatsoever or very little effect so what I should have done is

hiçbir etkisinin olmadığı veya çok az etkisinin olduğu kanıtlanmıştır, bu yüzden yapmam gereken

actually given you chicken soup should have given me something yes didn't give me anything

aslında size tavuk çorbası vermekti. bana bir şey verdi evet bana bir şey vermedin mi

did you I to make my cook my own meals even he didn't look after me viewers that's just

aşçıma kendi yemeğimi yaptım o bana bakmadı bile izleyiciler bu sadece

a joke you're such a liar you did look after me a little bit well Friday you were you were

bir şaka siz çok yalancısınız bana biraz iyi baktınız cuma siz

asleep all day when I woke up I could have had being woken up to a nice bowl of fresh

uyandığımda bütün gün uyuyor muydun güzel bir kase taze

chicken soup yes but I didn't realise most chickens around II could have gone and stolen

tavuk çorbasıyla uyanmış olabilirdim evet ama etraftaki çoğu tavuğun gidip

one of the neighbours chickens ringed its neck and turned it into soup that's true there

komşu tavuklardan birini çalmış olabileceğini fark etmemiştim. Çorbaya çevirdim bu doğru

are a lot of chickens living around here so because there's lots of them I'm sure the

buralarda bir sürü tavuk yaşıyor o yüzden çok var eminim

neighbors wouldn't miss one what would you call that if you stole somebody's chicken

komşular bir tane bile kaçırmaz

I wonder what would happen what if they found out what what would actually happen if you'd

if you were caught around here stealing one of the neighbours chickens I said I've never

Buralarda komşunun tavuklarından birini çalarken yakalansan gerçekte ne olacağını öğrendim Hiç

stolen a chicken no I've never grabbed someone's chicken I've never grabbed I was going to

tavuk çalmadım dedim hayır hiç birinin tavuğunu kapmadım Hiç kapmadım

say something else there see you know what I was going to say you know what I was going

diyecektim başka bir şey var bak ne diyeceğimi biliyorsun ne diyeceğimi biliyorsun

to say yes you do you're so rude and dirty and disgusting and I love it everyone's got

evet biliyorsun çok kaba, pis ve iğrençsin ve bunu seviyorum herkesin

their own remedy everyone has their own favorite remedy hmm for overcoming colds and flus okay

kendi çaresi var herkesin kendi favori çaresi var hmm üstesinden gelmek için soğuk algınlığı ve grip tamam

see alcohol there's another one there Beatriz says an old medicine is hot wine when you

alkole bak orada bir tane daha var Beatriz uyumaya gittiğinde eski bir ilacın sıcak şarap olduğunu

go to sleep yes in this country we say take a hot toddy have a habit have a swig of whiskey

söylüyor evet bu ülkede sıcak bir toddy al alışkanlık edin bir yudum viski iç

with honey in it spirits or brandy whiskey's a common one here my father always used to

bal ile alkollü içkiler veya brendi viski a Burada yaygın olan, babam nezle olduğunda her zaman

if he had a cold and he had to used to have a lot of colds hmm I have that he suffered

yapardı ve eskiden çok fazla soğuk algınlığı geçirmesi gerekirdi

from them just like I do through two or three a year at least and he used to have alcohol

and I think it's if you think it's going to work I think it probably does I don't think

ve bence işe yarayacağını düşünüyorsan muhtemelen işe yarayacağını düşünüyorum

any of them actually do anything but I think if you believe it does it will actually it's

hiçbirinin aslında bir şey yaptığını düşünmüyorum ama işe yaradığına inanırsan işe yarayacağını düşünüyorum aslında

like a placebo isn't it it's like a doctor saying take this and you'll get better yes

plasebo gibi değil mi doktor gibi bunu al ve iyileşeceksin evet,

I believe it is a lot of a lot of a lot of your body getting better recovering from an

inanıyorum ki vücudunuzun birçoğunun bir

illness is you actually believing you're going to get better and the doctors actually just

hastalıktan iyileşmesi, aslında iyileşeceğinize inanmanızdır ve doktorlar aslında sadece

facilitating your own system you're actually doing much to help you at all well maybe it

kendi işinizi kolaylaştırır sistem aslında sana yardım etmek için çok şey yapıyorsun pekala belki

may be doing this today maybe this might be therapeutic for you so it might actually make

bugün bunu yapıyor olabilir belki bu senin için tedavi edici olabilir bu yüzden aslında

you feel better so tomorrow you will be able to go to work oh I'll have to go to work I

seni daha iyi hissettirebilir bu yüzden yarın işe gidebileceksin oh sahip olacağım işe gitmek için

can't take a Friday and a Monday off that is so suspicious if you are an employer and

cuma ve pazartesi izin alamam, bu çok şüpheli, eğer bir işverenseniz ve

your employees take Friday off or Monday off you know that they're trying to get a long

çalışanlarınız cuma veya pazartesi izin alıyorlarsa, uzun bir hafta sonu geçirmeye çalıştıklarını bilirsiniz,

weekend it's the worst thing you can ever do in fact I know if they're ever going to

bu sizin için en kötü şeydir. Aslında hiç yapabilirler

make redundancies okay I've worked with a company that have made redundancies in the

işten çıkarma yapıp yapmayacaklarını biliyorum tamam Geçmişte işten çıkarma yapan bir şirketle çalıştım

past and they have with all these things that they look at to try and decide who they're

ve kim olduklarına karar vermek için baktıkları tüm bu şeylere sahipler.

going to make redundant of one of the factors involved in their decision-making process

Karar verme süreçlerinde yer alan faktörlerden birini gereksiz kılacak olan,

is how many Fridays and Mondays did these employers did employers take off for sick

bu işverenlerin kaç Cuma ve Pazartesi günleri hasta oldukları için izin yaptıklarıdır.

yes and if you if you had habitually or regularly take a Friday in a Monday off a sick then

o zaman

that says to your employer that you if you take Monday off it means you've had Hevy weekend

bu, işvereninize, Pazartesi günü izin alırsanız, Ağır bir hafta sonu geçirdiğiniz anlamına gelir, içki

you've been boozing or something like that and you want to make the weekend a bit longer

içiyordunuz veya buna benzer bir şey ve hafta sonunu biraz daha uzatmak istiyorsunuz

or if you take Friday of it again you just want to have it I have an early weekend very

veya Cuma günü tekrar izin alırsanız, sadece erken bir hafta sonu geçiriyorum çok

suspicious so I took Friday off but I was genuinely ill definitely but I couldn't take

şüpheliyim bu yüzden cuma izin aldım ama kesinlikle hastaydım ama

Monday off unless I was really really ill because that would make my employers very

gerçekten hasta olmadıkça pazartesi izin alamazdım çünkü bu işverenlerimi senin

suspicious you'd have to be dead yes I take to have a certificate from the doctor yes

olman gerektiğinden çok şüphelendirirdi öldü evet doktordan bir sertifika almak için alıyorum evet

you'd have to be dead to take Monday off but then the problem with that of course is you'd

pazartesi izin almak için ölmüş olmalısın ama bununla ilgili sorun tabii ki

have to take the rest of the week off as well yes so here we go it's Sunday afternoon it's

haftanın geri kalanında da izin alman gerekecek evet bu yüzden buradayız git, pazar öğleden sonra

just after 3 o'clock here in the UK and you're watching live English with mr. Steve and mr.

burada, Birleşik Krallık'ta saat 3'ü biraz geçiyor ve siz bay ile canlı İngilizce izliyorsunuz. Steve ve bay.

Duncan yes we are here today we are here and we are here every Sunday well almost every

Duncan evet, bugün buradayız ve her Pazar buradayız, neredeyse her

Sunday because next Sunday we're not here we're not here something something very unusual

Pazar çünkü önümüzdeki Pazar burada değiliz, burada değiliz, çok sıra dışı bir şey,

we are not here next Sunday but the next week after that we will be here which i think is

gelecek Pazar burada değiliz ama ondan sonraki hafta burada olacağız. burada olun ki bence ayın

the 10th so the next live stream the next live English stream after today will be on

10'u bu yüzden bir sonraki canlı yayın bugünden sonraki bir sonraki canlı İngilizce yayın

the 10th of March March the 10th and there are some changes as well some some small changes

10 Mart 10 Mart'ta olacak ve bazı değişiklikler olduğu gibi bazı küçük değişiklikler de oluyor

taking place it must be the first Sunday we've had off for a long time it's a long time since

bu ilk Pazar olmalı. Uzun zamandır izinliydim Bilgisayarınızı aldığınızdan beri Pazar gününü kaçıralı çok uzun zaman oldu

we missed Sunday since you had your computer I think when since you had your new computer

Sanırım geçen sene yeni bilgisayarınızı alıp

last year and you redid all the studio yes yes definitely I think it's been it's been

tüm stüdyoyu yeniden yaptığınızdan beri evet evet kesinlikle sanırım

a few months that we've been here every Sunday but next Sunday we won't be here I'm afraid

birkaç ay oldu her Pazar buradaydık ama gelecek Pazar burada olmayacağız Korkarım ki

to say the live stream is quite busy today with the live chat and I know mr. Steve always

canlı yayın bugün canlı sohbetle oldukça meşgul ve biliyorum ki Mr. Steve her zaman

gets very excited I do because I like to interact with with your students mr. Duncan Jimmy Jimmy

çok heyecanlanır çünkü öğrencilerinizle etkileşim kurmayı severim Bay. Duncan Jimmy Jimmy

says greetings mr. Duncan I am going off topic but have you guys read Jane Eyre what does

selamlar diyor bay. Duncan konu dışına çıkıyorum ama Jane Eyre okudunuz mu

this novel remind you of does he I don't know is are you referring to something personal

bu roman size neyi hatırlatıyor o bilmiyorum kişisel bir şeyden mi bahsediyorsunuz

I'm not sure I don't know where you're going with that one two people mister don't could

emin değilim nereye varmak istediğinizi bilmiyorum o bir iki kişi bayım

have said I've noticed that there aren't any subtitles Belarus who has said that and somebody

söyleyemezdi fark ettim ki altyazı yok Beyaz Rusya bunu kim söyledi ve

else has just said it before yes I think YouTube I think YouTube is making lots of changes

daha önce başka biri söyledi evet bence YouTube bence YouTube şu anda pek çok değişiklik yapıyor

at the moment and some of them are positive and some of them aren't but they are changing

ve bazıları olumlu , bazıları değil ama

a lot of things at the moment some of the features on YouTube are actually being discontinued

şu anda pek çok şeyi

so they're taking away a lot of the features on YouTube that used to be there yes so all

değiştiriyorlar. orada olmak evet yani

of these changes on YouTube will be occurring over the next few weeks which is one of the

YouTube'daki tüm bu değişiklikler önümüzdeki birkaç hafta içinde gerçekleşecek

reasons why I will be making some changes as well so the two things are not coincidental

they are they are actually done on purpose what takes you from the normal I don't know

sen normalden

what that means Tomic you are right a drink before going to bed is often called a nightcap

bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum Tomic haklısın yatmadan önce bir içkiye genellikle gece içkisi denir ah evet yani gece

ah yes so you can have a nightcap normally an alcoholic drink yes you can have a little

içkisi içebilirsin normalde alkollü bir içki evet biraz

bit of whiskey or a little bit of brandy before you go to bed we call that a nightcap something

viski alabilirsin yatmadan önce biraz brendi biz buna gece içkisi deriz,

that was it started simply it will help you to sleep yes and help you go to go to sleep

öyle başlayan bir şey sadece uyumana yardımcı olur evet ve uyumana yardımcı olur

Oh kwan/wong says I was in a spelling bee contest and I lost oh so so so what was the

Oh kwan/wong heceleme yarışmasındaydım ve kaybettim diyor oh öyleyse peki

word that you got wrong well the important thing is you took part yes that's very brave

yanlış anladığın kelime neydi peki önemli olan yer almışsın evet bu çok cesurca

well done for even taking part in the first place so we congratulate you on that because

ilk etapta yer aldığın için aferin bu yüzden seni bunun için tebrik ediyoruz

if you're not if you're not in the game as they say there's no chance of winning so if

çünkü değilsen eğer kazanma şansı olmadığını söyledikleri için oyunda değil, bu yüzden

you hadn't have gone in for it see next time you might win yes so you never know so so

girmemiş olsaydın, bir dahaki sefere kazanabilirsin evet, bu yüzden asla bilemezsin, bu yüzden

don't give up just so you can always enter next year you can always take part in the

pes etme ki gelecek yıla her zaman girebilesin

contest again next year there's always another chance that's what I say so sometimes it's

gelecek yıl her zaman yarışmaya tekrar katılabilir, her zaman başka bir şans vardır, ben de öyle söylüyorum, bu yüzden bazen

best to be an optimist be optimistic about your situation I think instead of being a

iyimser olmak en iyisidir durumunuz hakkında iyimser olun bence

pessimist now I think sometimes you mr. Steve you are a little bit of a pessimist sometimes

şimdi kötümser olmak yerine bazen düşünüyorum bayım. Steve sen biraz karamsarsın bazen

you do sometimes look on the the dark side of things or the negative side so I think

bazen olayların karanlık tarafına veya olumsuz tarafına bakıyorsun bu yüzden

sometimes you can be a little negative would you agree I think my father even I always

bazen biraz negatif olabiliyorsun katılıyor musun bence babam ben bile her zaman

remember this is funny how you remember certain things my father said to me I was probably

bunun komik olduğunu hatırlıyorum nasıl babamın bana söylediği bazı şeyleri hatırlıyorsun karamsar olduğunu söylediğinde muhtemelen

only about 11 or 12 at the time he said you're a pessimist you said it to me yes I said it

sadece 11 veya 12 yaşlarındaydım bunu bana söyledin evet sana söyledim o sırada

to you I don't know what I was saying at the time but he see my father was it was a great

ne söylediğimi bilmiyorum ama babamın büyük bir

optimist I see everything was always going to work would always turn out well father

iyimser olduğunu görüyor, her şeyin her zaman işe yarayacağını görüyorum, her zaman iyi sonuçlanacaktı.

father was concerned he was always positive quite a high achiever and the things that

he did in his life he always believed in himself and and and and what you could do but for

ve ve ve ve ve ne yapabilirsin ama

whatever reason well I would say I'm probably neutral I'm neither an optimist or a pessimist

her ne sebeple olursa olsun, muhtemelen tarafsızım diyebilirim Ne iyimserim ne de kötümser

I'm not half glass half-full or glass half-empty I'm just sort of I'm neither yeah okay I think

Bardağın yarısının yarısı dolu veya yarısı boş değilim Ben sadece birazım Ben de değilim evet tamam bence

sometimes you can be you can be a little bit the glass is completely cracked and all the

bazen olabilirsin biraz olabilirsin cam tamamen çatlar ve tüm

water is drained away I have extremes yes so sometimes I think you can be a little negative

sular boşalır Aşırılıklarım var evet bu yüzden bazen biraz olumsuz olabileceğini düşünüyorum

sometimes I always try to be positive but however bad things seem to be sometimes you

bazen hep olmaya çalışıyorum olumlu ama işler ne kadar kötü görünse de bazen heceleme yarışmasında olduğu gibi devam etmek için

just have to brush yourself down in carry on a bit like the spelling bee so just because

kendinizi fırçalamanız gerekir, bu yüzden

you didn't succeed this year with your spelling competition it doesn't mean you can't enter

bu yıl heceleme yarışmanızda başarılı olamamış olmanız, giremeyeceğiniz anlamına gelmez.

the same contest next year somebody else once said to me you're a glass empty kind of guy

seneye aynı yarışmada bir başkası bana sen bardağı boş bir adamsın demişti,

well maybe that that's a better way of describing you I do get into negative rants don't tell

belki de bu seni tanımlamanın daha iyi bir yolu, olumsuz rantlara kapılıyorum

mr. Duncan I do I do tend to see the dirt that the bad things in life and you've often

baylara söyleme. Duncan, hayattaki kötü şeylerin pisliğini görmeye meyilliyim ve sık sık

said I find it difficult to be happy yes but then you know you've gotta have some things

mutlu olmayı zor bulduğumu söylerdin evet ama o zaman biliyorsun ki

around you to make you happy haven't you worthwhile oh I see are you are you suggesting that I

seni mutlu etmek için etrafında bazı şeylere sahip olmalısın değil mi? değerlisin oh anlıyorum

make you unhappy not at all I'm sure I'd have committed suicide many years ago if you went

seni mutsuz ettiğimi mi ima ediyorsun hiç değil eminim yıllar önce sen dolaşsaydın intihar ederdim

around mr. Duncan I'm only joking of course I would never do such a thing not not while

bay Duncan sadece şaka yapıyorum tabii annem hayattayken asla böyle bir şey yapmam

my mother's alive okay okay can I just apologized for everything Steve and can I apologize for

everything Steve just said there sorry about that Tara choked well the problem is nowadays

everyone is so sensitive so you have to apologize even if you've said nothing wrong because

herkes çok hassas bu yüzden yanlış bir şey söylememiş olsanız bile özür dilemelisiniz çünkü

you think that maybe someone will take offense so whatever we say today whatever we do whatever

belki birisi gücenir diye düşünüyorsunuz bu yüzden bugün ne dersek diyelim ne yaparsak yapalım ne yaparsak yaptık ağzımızdan

we we we uttered whatever words came out of our mouths we apologize whatever it is they've

ne kelime çıkarsa çıksın özür dileriz her neyse

got a pigeon walking in front of his now mr. Duncan obviously very interested in learning

şimdi baylarının önünde yürüyen bir güvercin mi var? Duncan belli ki İngilizce öğrenmekle çok ilgileniyor

English yes is a big pigeon well it's it's pidgin English Oh pidgin English if you say

evet büyük bir güvercin peki bu pidgin English Ah pidgin English eğer

that's what he's talking is it pidgin English yes yes satyr either says he's flown off now

onun konuştuğu şey bu mu derseniz pidgin İngilizcesi evet evet satyr ya uçup gittiğini söylüyor şimdi

I had a father that's had a cow work at a co-worker when she used to go to work the

inek çalıştıran bir babam vardı bir iş arkadaşı işe gittiğinde

first day of her flew so the other workers could catch the flu too Oh mmm when she used

ilk gün diğer işçiler de grip olsun diye uçakla gitti Oh mmm

to go to work the first day oh so she used to go to work - what - deliberately give it

ilk gün işe gittiğinde oh yani işe - ne - bilerek gidiyordu

to other people and then you'd all get a day off work interesting that sounds to me a little

diğer insanlara verin ve sonra hepiniz işten bir gün izin alırsınız ki bu bana

bit like in the United States where they they they get the kids all together to catch each

biraz Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çocukları birbirlerinin hastalığına yakalanmak için bir araya getirdikleri yer gibi geldi,

other's illnesses have you heard of that yes actually guess while they do that with children

bunu duydunuz mu evet aslında tahmin edin bunu çocuklara yaptıklarında

don't they oh they they used to have measles parties with children aged to cook before

değil mi onlar ah onlar aşı yaptırmadan önce yemek pişirmek için yaşları gelmiş çocuklarla kızamık partileri verirlerdi

we had vaccinations because all mumps because you don't want these child mumps measles you

çünkü bütün kabakulak çünkü bu çocukları istemezsiniz kabakulak kızamık siz

don't want these illnesses when you get older but not more serious so they used to deliberately

bu hastalıkları istemezsiniz yaşlansınlar ama daha ciddi olmasınlar, bu yüzden kasıtlı olarak

have parties for children so they'd all catch these diseases when they were young and good

çocuklar için partiler verirlerdi, böylece hepsi gençken ve iyiyken bu hastalıklara yakalanırdı

yes very strange in this country to develop some you know some immunity I don't think

evet bu ülkede bazılarını geliştirmek çok garip, bilirsiniz, bağışıklık

we did it here did we yes we did yes I think it was was it mumps party it was it was for

kazandık. işte yaptık evet yaptık evet sanırım kabakulak partisiydi bu

some childhood disease they used to like all the children to get together so they'd all

bir çocukluk hastalığıydı tüm çocukların bir araya gelmesini seviyorlardı böylece hepsi

pass it pass it around and become immune so they got it when they were young but I tell

bulaştırsınlar ve bağışıklık kazansınlar böylece kaptılar onlar gençken ama

you one thing you don't want as an adult and that's mumps Oh No especially if you're a

sana bir yetişkin olarak istemediğin bir şey söylüyorum ve bu kabakulak Oh Hayır, özellikle bir

man definitely not because it can completely make you sterile is that true you can have

erkeksen kesinlikle hayır çünkü seni tamamen kısırlaştırabilir, bu doğru,

serious attacks on a nail don't you don't don't your things that don't they fall off

ciddi bir tırnak atağı geçirebilirsin. yapmayın yapmayın şeylerinizi yapmayın düşmezler

it get a bit larger though they grow yes there might be a benefit learn that might be a good

biraz daha büyürler ama büyürler evet fayda olabilir öğrenin

thing talking of large testicles mr. Duncan we saw a wildlife program did we not last

büyük testislerden bahsetmek iyi bir şey olabilir sayın hocam Duncan bir vahşi yaşam programı gördük, geçen

week it's not from your script but you know we're going off topic again and they were

hafta görmedik mi, senaryonuzdan değil ama biliyorsunuz yine konudan sapıyoruz ve onlar

talking about whales and we just happened to turn the programme what you mean the country

balinalardan bahsediyorlardı ve tesadüfen programı sizin kastettiğiniz ülkeye çevirdik.

it was it was a wildlife program with David Attenborough okay famous naturalist oh I thought

David Attenborough ile vahşi yaşam programı tamam ünlü doğa bilimci oh

you meant whales like the place Oh mr. Duncan no whales I'm just misunderstanding okay hey

yer gibi balinaları kastettiğinizi sandım Oh mr. Duncan balina yok Ben sadece yanlış anlıyorum tamam hey,

it’s those large beasts of the ocean and largest mammals on earth I think and they

okyanusun o büyük hayvanları ve dünyadaki en büyük memeliler bence ve onlar zaten

would anyway you know what these wildlife programs are about they always film reproduction

bu vahşi yaşam programlarının ne hakkında olduğunu bilirsiniz, her zaman reprodüksiyonu filme alırlar,

don't they they they film repair always filming animals having sex aren't they on these wildlife

değil mi filme alırlar tamir ederler her zaman filme çekerler hayvanlar seks yapıyor bu vahşi yaşam programlarında değiller mi

programs I don't know what it is but they've got best with sex what sort of things are

ne olduğunu bilmiyorum ama seks konusunda en iyileri var ne tür şeyler

you watching but you know anyone who watches a wildlife program you know what I mean it's

izliyorsun ama vahşi yaşam programı izleyen herkesi tanıyorsun ne demek istediğimi anlıyorsun

not long but whatever it is antelopes bears ants whatever is there is there with it ends

uzun ama antiloplar her ne ise karıncaları taşıyor orada ne varsa onunla birlikte

up showing me or something you're telling me that you watch programs where antelopes

bana gösteriyor ya da başka bir şey bana antilopların

and bears have sex not into speciall I'm told you know what wildlife programs about or they're

ve ayıların seks yaptığı programları izlediğini söylüyorsun özel bir şey değil.

obsessed with showing that the animals mating at some noise anyway there's two things they

hayvanların biraz gürültüde çiftleştiğini gösterme takıntıları var zaten gösterme eğiliminde oldukları iki şey var ve

tend to show and that's animals it's animals having sex and animals being killed yes so

bu hayvanlar seks yapıyor ve hayvanlar öldürülüyor evet yani

two things so they're normally being chased so you have this furry little animal and it's

iki şey yani normalde kovalanıyorlar yani bu tüylü küçük hayvana sahipsin ve

being chased by a line or a tiger or you see two animals and they're just sort of well

bir olta ya da bir kaplan tarafından kovalanıyor ya da iki hayvan görüyorsun ve onlar biraz iyiler

I think we've been we've been traumatized by what we saw on the television last week

sanırım geçen hafta televizyonda gördüklerimizle travma geçirdik,

by the way I wasn't traumatised I was it's not what you expect it sort of just when you're

oysa ben öyle değildim travmatize olmuştum beklediğin gibi değildi bir nevi tam

about to eat your teeth it's about five o'clock I think it was last Sunday or something like

dişlerini yemek üzereyken saat beş civarı sanırım geçen pazar günüydü ya da onun gibi bir şey

that is there as whales these humpback whales eat giant whales and suddenly they were shown

balinalar olarak oradalar bu kambur balinalar dev balinaları yerler ve aniden onlar

well disgusting it was pornographic mr. Duncan I still don't know what you're on about David

iyi iğrenç gösterildi, pornografikti bay. Duncan, hala David Attenborough hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum

Attenborough just said well [Music] didn't know what does how I can say it that doesn't

[Müzik] neyin ne olduğunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum kulağa

sound disgusting well I hope you say something because you've been leading it by this by

iğrenç gelmiyor umarım bir şeyler söylersin çünkü liderlik ediyorsun bununla

showing whales having sex oh I assumed it was not a pretty sight really no it was not

balinaların seks yaptığını göstererek oh bunun güzel bir manzara olmadığını varsaydım gerçekten hayır

a pretty sight and I owe that the one statistic I can remember is that apparently the humpback

güzel bir manzara değildi ve hatırlayabildiğim tek istatistiğin görünüşe göre kambur

whales testicles weigh several tons how about that for a statistic you didn't know we won't

balinaların testislerinin birkaç ton ağırlığında olduğunu borçluyum, buna ne dersiniz? istatistik bilmediğiniz halde

talk about the penis that did not look pretty what he said David Attenborough said a whales

güzel görünmeyen penis hakkında konuşmayacağız David Attenborough bir balina dedi

humpback whales Pete um testicles weigh several tons well hello everyone if you’ve just

kambur balinalar Pete um testisler birkaç ton ağırlığında pekala herkese merhaba eğer yeni

tuned in but it's all to scale I don't know what to say to that but I suppose I should

ayarladıysanız ama hepsi ölçekli Buna ne diyeceğimi bilmiyorum ama sanırım

apologise once again if you were upset or offended or affected by anything snake why

bir kez daha özür dilemeliyim eğer üzüldüysen, gücendiysen veya herhangi bir yılandan etkilendiysen neden doğası gereği herhangi bir şeye

not be offended by nature by anything Steve just so cannot be offended by nature it is

gücenmiyorsun Steve bu yüzden doğa tarafından alınamaz

nature so what are we going to talk about next mr. Duncan? I have no idea you've completely

doğa böyle yani ne sonraki bay hakkında konuşacak mıyız? Duncan? Beni tamamen attığına dair hiçbir fikrim yok

thrown me you can't get that image out of your head can you well I think I can get it

o imajı kafandan atamıyorsun yapabilir misin bence ben onu

out of my head easier than you can seems to me all you're thinking about I'm not thinking

kafamdan senin bana göründüğünden daha kolay atabilirim, düşündüğün tek şey ben

about it's just it's it's it's traumatized me okay but why why are you traumatized by

bunun hakkında düşünmemek sadece bu beni travmatize etti tamam ama neden

it it's I don't know what it was it it's just it's just all wrong you shouldn't be showing

bundan dolayı travma geçirdin bunun ne olduğunu bilmiyorum sadece tamamen yanlış

that on television at tea-time okay well you know what would you write Pradesh what would

bunu çay saatinde televizyonda göstermemelisin tamam peki Pradesh'e ne yazardın biliyor musun,

you rather watch on television not that oh I don't know a story about a somebody driving

televizyonda ne izlemeyi tercih ederdin o değil de ah Amerika'da Ford Mustang ile dolaşan birisi hakkında bir hikaye bilmiyorum işte

through America in a Ford Mustang that's what I'd like to see it tea time I think I'd rather

bunu çay saatinde görmek isterdim sanırım

see where whales testicles on a rerun ah they didn't show the testicles they showed something

ah testisleri göstermediler başka bir şey gösterdiler

else but they didn't show I'd like to see a read Unitas these gentle programs at tea

ama göstermediler Bir okuma görmek isterim Unitas çay saatindeki bu nazik programlar o

time don't use sort of programs that something like some cosy sitcom a cozy sitting I want

tür programları kullanmaz rahat bir sitcom gibi rahat bir oturma çayınızı

to see whales mating just before you have your tea some people might enjoy that though

içmeden hemen önce balinaların çiftleşmesini görmek istiyorum bazı insanlar bundan zevk alabilir ama

I didn't so you think you have the right to take away people's enjoyment as watching a

ben öyle yapmadım bu yüzden siz bir çift erkeği keyifle seyrederken insanların zevkini almaya hakkınız olduğunu düşünüyorsunuz

couple of males enjoying what comes naturally No Olga says yes Olga was curious about whale

doğal olarak Hayır Olga evet diyor Olga balina seksini merak ediyordu

sex because according to that I will know her child was rather and no they don't have

çünkü ona göre çocuğunun daha iyi olduğunu bileceğim ve hayır

any visible organs but believe me they are there apparently there's some special fats

görünür organları yok ama inanın oradalar görünüşe göre bazı özel yağlar

that opens or something I remember I remember David Attenborough using the words flap a

açılıyor falan hatırlıyorum ben David Attenborough'nun kanat çırp kelimesini kullandığını hatırla

flap opens and then this very mobile male organ appears it's a highly mobile male organ

ve sonra bu çok hareketli erkek organı ortaya çıkıyor, oldukça hareketli bir erkek organı bu

appears when I find that watch out theme hello I'm trying to say something Steve for God's

dikkat et temasını bulduğumda ortaya çıkıyor merhaba Steve bir şeyler söylemeye çalışıyorum Tanrı aşkına Steve

sake just calm down with the paracetamol it's something it's so it's it's I think you're

sadece parasetamol ile sakinleşin bu öyle bir şey yani öyle sanırım

mixing your medication it's sitting down I've got more energy yes well I'm not all my energy

ilaçlarını karıştırıyorsun oturarak daha fazla enerjim var evet peki tüm enerjimi

isn't used to stay upright I can use it now the mental energy and my voice don't get too

dik durmaya kullanmıyorum artık zihinsel enerjimi ve sesimi kullanabilirim fazla kapılma

don't get too comfortable that's all I can say eyes what what's wrong now we are just

fazla rahat olma diyebildiğim tek şey bu ne oldu gözler şimdi

writing without taking any intention come on I don't know what that means Corky I don't

herhangi bir niyet almadan sadece yazıyoruz hadi ama bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum Corky

know what Steve's on about today I apologise I knew it was a mistake to bring Steve outside.

Steve'in bugün ne hakkında olduğunu bilmiyorum Özür dilerim, Steve'i dışarı çıkarmanın bir hata olduğunu biliyordum.

I can hear the birds singing yes there is a Robin that keeps coming to sit right by

Kuşların cıvıltısını duyabiliyorum evet bir robin var yanımıza gelip duruyor

us very curious breathing yes well it's good it's gone now but there was a Robin sitting

çok meraklı nefes alıyor evet iyi iyi gitti ama bir robin oturuyordu

in fact I can hear it now and again it's probably looking for a mate oh for God's sake it's

aslında ara sıra duyabiliyorum muhtemelen bir eş arıyor ah allah aşkına

spring you know you're obsessed the sap’s rising the hormones are coursing through your

bahar geldi saplantılısın özsuyun yükselmesi hormonların vücudunda dolaşması

body that's time of year I think you need to go and see a doctor for various reasons

yılın bu zamanı sanırım çeşitli sebeplerden dolayı doktora gitmen gerekiyor bu

it's the whale video Hey what we've got some interesting things to talk about today I believe

balina videosu hey elimizde ne var ne yok bugün konuşulacak ilginç şeyler

you have some words and expressions to do with being at work or having a job so I do

işte olmakla veya bir işe sahip olmakla ilgili bazı kelime ve ifadelerin olduğuna inanıyorum, bu yüzden

this is something that I thought would be interesting so words connected to having a

bunu ilginç olacağını düşündüğüm bir şey olarak yapıyorum, bu nedenle bir iş sahibi olmakla ilgili kelimeler

job or words connected to work in general I tell you one thing my hands are freezing

veya genel olarak işle ilgili kelimeler Size bir şey söyleyeceğim, ellerim donuyor Bay

I told Mr Duncan he wouldn't be warm enough put a coat on because the Sun is gone now

Duncan'a bir ceket giyecek kadar ısınmayacağını söyledim çünkü Güneş artık gitti, bu yüzden

so the Sun has gone around and suddenly I'm very aware that I'm freezing cold well we've

Güneş döndü ve birdenbire soğuktan donduğumun çok farkındayım.

only got 40 minutes to go mr. Duncan 40 minutes oh my goodness I don't think I was survived

gitmek için sadece 40 dakikamız var bayım. Duncan 40 dakika Aman Tanrım,

loose skin on me now but I get rid of that that's annoying me apparently Anna says that

şu anda üzerimde gevşek bir deriden kurtulduğumu sanmıyorum ama beni rahatsız eden şeyden kurtuldum görünüşe göre Anna

the parts of an animal's bodies are in proportion with the rest of their bodies yes that makes

bir hayvanın vücut kısımlarının vücutlarının geri kalanıyla orantılı olduğunu söylüyor evet bu yapar

sense I certainly I suppose that makes sense mm-hmm do you want me to talk about these

mantıklı kesinlikle sanırım bu mantıklı mm-hmm bu kelimeler hakkında konuşmamı ister misiniz

words mr. Duncan would you like to talk about them I would do you want to write words connected

bay. Duncan onlar hakkında konuşmak ister miydin İş ile ilgili kelimeler yazmak ister miydin İş

with with job words connected with work idioms phrases that we use in common common everyday

ile ilgili kelimeler İş ile ilgili deyimler günlük dilde yaygın olarak kullandığımız deyimler

language let's look at ones connected with job first yes okay mr. Duncan you can help

önce işle ilgili olanlara bir bakalım evet tamam bay. Duncan

me here I've got my own Kevin got my own camera today and I know that is the one camera then

bana burada yardım edebilirsin Kendi kameram var Kevin bugün kendi kameram var ve bunun tek kamera olduğunu biliyorum, o zaman

just one camera right no personal personal camera for Steve here's a phrase that people

sadece bir kamera doğru Steve için kişisel kamera yok işte insanların

often use in a sarcastic Manor don't give up the day job don't give up the day job it's

alaycı bir Malikanede sıklıkla kullandığı bir ifade. Günlük işten vazgeçme Günlük işten vazgeçme Bu,

a humorous a sarcastic way of telling somebody to stick to what they do best or to stick

birine en iyi yaptığı şeye ya da

to their their normal job it's a way of telling somebody that they haven't got much talent

normal işine devam etmesini söylemenin komik ve alaycı bir yolu Bu, birine sahip olmadıklarını söylemenin bir yolu

in something but they might be a bit delude to them I think that they're talented talented

bir konuda çok yetenekliler ama onlar için biraz yanıltıcı olabilirler bence yetenekliler bir konuda yetenekliler

in something that in fact they're not so you might say to somebody oh I heard you singing

ki aslında değiller o yüzden birine diyebilirsin

at the karaoke bar the other night my advice is don't give up the day job in other words

geçen gece karaoke barda şarkı söylerken duydum tavsiyem gündüz işini bırakma yani

your singing wasn't very good and and you should just stick to your normal job right

şarkı söyleyişin çok iyi değildi ve normal işine devam etmelisin doğru

you could ask somebody for example I could say to somebody because as you know I pee

birisine sorabilirsin mesela birine söyleyebilirim çünkü bildiğin gibi

in a lot of amateur dramatic musicals and plays I could say to somebody oh you've seen

çok işerim amatör dramatik müzikaller ve oyunlar arasında birine söyleyebilirim ki oh beni gördünüz

me and a few am drama musicals what do you think could I could I make a career out of

ve birkaç [ __ ] drama müzikali bundan bir kariyer yapabilir miyim

it and that they might turn around to me and say don't give up the day job in other words

ve bana dönüp yapma diyebilirler mi? başka bir deyişle,

they don't think I'm good enough so it's a sort of a friendly semi sarcastic way of telling

yeterince iyi olmadığımı düşünüyorlar, bu yüzden birine işlerinde iyi oldukları şeye bağlı kalmaları gerektiğini söylemenin bir tür dostça yarı alaycı yolu,

somebody that they should stick to what they're good at jobbing here's another one jobbing

işte başka bir iş,

if you're if you're jobbing it means you're just doing something part-time or occasionally

eğer sen' Eğer bir işte çalışıyorsanız, bu sadece yarı zamanlı bir şey yaptığınız anlamına gelir veya ara sıra bu

it's not a regular income it's an income but not a regular income so they often talk about

normal bir gelir değildir, bu bir gelirdir, ancak düzenli bir gelir değildir, bu nedenle genellikle

jobbing actors for example a jobbing actor or a jobbing gardener a jobbing actor is somebody

aktörlere iş vermekten bahsederler, örneğin bir aktöre iş vermek veya bahçıvana iş vermek Oyunculuk,

who acting of course is a notorious profession for being very difficult to get regular work

elbette, düzenli bir iş bulması çok zor olduğu için kötü şöhretli bir meslek olan bir kişidir

and so an actor might do another job as a main day job but occasionally get work as

ve bu nedenle bir aktör, ana günlük iş olarak başka bir iş yapabilir, ancak ara sıra bir oyuncu olarak çalışabilir.

an actor I say you could say that they're a jobbing actor somebody that does a bit of

biraz

gardening but not a lot of it you could say was a jobbing gardener so they might have

bahçıvanlıkla uğraşan ama çok fazla olmayan biri, bir bahçıvan olduğunu söyleyebilirsin, bu yüzden

a main job working in an office but they do this sort of time to try and get extra income

bir ofiste çalışan asıl bir işi olabilir, ancak bu tür zamanları, şüpheye değer işe değer ek gelir işleri elde etmeye çalışmak için yaparlar.

jobs worth jobsworth doubt this is right this is Martin take mark might take a while to

doğru bu Martin'in açıklaması biraz zaman alabilir

explain I think it's probably uniquely British expression I'm not entirely sure so I'd like

Sanırım bu muhtemelen benzersiz bir İngiliz ifadesi

to know if anybody uses this expression and anywhere else around the world so in the UK

if we use this this expression it's usually referred to a person in minor authority so

bu ifadeyi kullanın, genellikle küçük otoriteye sahip bir kişiye atıfta bulunulur, bu nedenle

they might buy P it might be a petty official or somebody in in a quite a low-grade job

P satın alabilirler, küçük bir memur veya oldukça düşük dereceli bir işte çalışan biri olabilir,

but they have a little bit of power and they use the rules often silly rules to make life

ancak biraz güçleri vardır ve kuralları genellikle aptalca kullanırlar.

difficult for others just because they can because they like that little bit of power

sırf yapabildikleri için hayatı başkaları için zorlaştıran kurallar çünkü o birazcık gücü seviyorlar

because then I was probably unhappy in their job they don't like other people being paid

çünkü o zaman muhtemelen işlerinde mutsuzdum, başkalarının kendilerinden daha fazla maaş almasını sevmiyorlar,

more than them as something they're unhappy about jobs for us they often do things but

bizim için işlerden mutsuz oldukları için sık sık bir şeyler yapıyorlar ama

that seemed very unfair they had they sort of lack Humanity in the way they do it but

bu çok adaletsiz görünüyordu, yaptıkları gibi İnsanlıktan yoksundular ama

it makes them feel important it's a phrase that was popularized a lot in the sort of

bu onları önemli hissettiriyor, bu

1970's and 80's in the UK I don't know why it just was it's it's more than my Jobs worth

1970'lerde ve 80'lerde Birleşik Krallık'ta çok popüler olan bir ifade. neden olduğunu bil İşlerimin değerinden daha fazlası,

is what you will often hear people say if they're trying to justify some small petty

insanların bazı küçük önemsiz kuralları haklı çıkarmaya çalışıyorlarsa,

rule it's a justification for their behavior but so for example a groundskeeper or warden

bu onların davranışları için bir gerekçedir, ancak bu nedenle, örneğin bir bahçıvan veya bekçi

might say oh you can't park in those spaces as they are only for employees and you might

ah, yapabilirsin diyebilir. Sadece çalışanlar için olduğu için bu alanlara park etmeyin ve

say yes but I'm only just taking a little delivery and I'll only be a couple of minutes

evet diyebilirsiniz ama sadece küçük bir teslimat alıyorum ve sadece birkaç dakika sonra gideceğim ve

and then I'll be gone and they might say no I'm sorry I know there's nobody parked there

sonra gideceğim ve hayır diyebilirler ben Üzgünüm, şu anda oraya kimse park etmediğini biliyorum

now and there's nobody due for another half an hour but you just can't park there that's

ve yarım saat daha beklemesi gereken kimse yok ama oraya park edemezsin

the rules it's more than my Jobs worth so you'll have to go and park up the road and

kurallar bu benim İşlerimin değerinden daha fazla bu yüzden gidip yolun yukarısına park etmeli ve

deliver your parcel that way so it's somebody who's being a bit petty in in in in trying

teslim etmelisin parselinizi bu şekilde, yani gerçekten gerek duymadığınız halde kurallara uymaya çalışarak biraz önemsiz davranan biri,

to do the rules when you don't really need to wouldn't you say that have you ever come

hiç

across a job with mr. Duncan I think a jobs worth is a person who you might come across

bay ile bir işe rastladığınızı söylemez miydiniz? Duncan bence bir işe değer insan

more in this country yes so definitely in this country you might go into a shop and

bu ülkede daha çok karşılaşabileceğin kişidir evet kesinlikle bu ülkede bir dükkana gidebilirsin ve

you might want some extra discount maybe you buy something and you say can you please give

ekstra indirim isteyebilirsin belki bir şey alırsın ve lütfen

me this item a little cheaper and they say oh no I'm sorry I can't reduce the price and

bunu bana verir misin dersin öğe biraz daha ucuz ve diyorlar ki ah hayır üzgünüm fiyatı indiremem ve

I say why why can't you reduce the price just knock another 10 pounds off take another 10

neden fiyatı indirmiyorsunuz diyorum sadece 10 pound daha düşürün 10 pound daha indirim yapın

pounds off and I said no I can't do that it's it's more than my Jobs worth yes it's something

ve hayır yapabilirim dedim bunu yapma benim İşlerimden daha değerli evet bu bir şeydir

it's something if you're unhappy in your job you want a little bit of power and something

eğer işinizde mutsuzsanız bir şeydir biraz güç istersiniz ve bunun gibi bir şey orada

like that the car park scene that I described there that you just wanted yeah there's no

anlattığım otopark sahnesi sizin sadece istediğiniz evet

real reason why you shouldn't park there but it might say doctors parking only example

gerçek yok Neden oraya park etmemeniz için bir sebep var ama sadece doktorların park ettiğini söyleyebilir örnek ama

but there's five clear spaces and it's obviously the doctors have gone out on their calls and

beş boş yer var ve belli ki doktorlar aramalarına gitti ve

you just want to park there and put your prescription in somebody might come out oh you can't park

siz sadece oraya park etmek istiyorsunuz ve reçetenizi birileri dışarı çıkabilir oh sen

there well you can't park there you say well I mean you're just dropping a prescription

oraya iyi park edemezsin oraya park edemezsin iyi diyorsun yani sadece bir reçete bırakıyorsun

and then no you can't get a park at the range more than my Jobs worth to Lincoln Park they

ve sonra hayır poligonda benim işlerimden daha fazla park alamazsın Lincoln Park'a değerinde işlere

don't let you park there so if you try to get someone to break the rules or drop something

izin vermiyorlar oraya park edersiniz, böylece birinin kuralları çiğnemesini veya bir şeyi düşürmesini sağlamaya çalışırsanız,

if you want someone to break the rules or go against the rules and they refuse to do

birinin kuralları çiğnemesini veya kurallara karşı çıkmasını istiyorsanız ve bunu yapmayı reddederse,

it they might say it's more than my Jobs worth atomic says there is also Jack in the office

bunun benim İşlerimden daha değerli olduğunu söyleyebilirler atomik de var diyor Jack ofiste

ah no resting maybe it's similar to Jack in the office so maybe a person who always does

ah dinlenme yok belki bu ofiste Jack'e benzer, bu yüzden belki her şeyi olması gerektiği gibi yapan biri her

things in the way they're supposed to they always stick to the rules so they will never

zaman kurallara sadık kalır, böylece

bend the rules they always do everything by the book yes there could be we had to I remember

kuralları asla esnetmezler her şeyi her zaman usulüne göre yaparlar kitap evet olabilir yapmak zorundaydık onlar kaleme almadan

where I used to work somewhere once before they pens if you've got somebody somebody

önce bir yerde nerede çalıştığımı hatırlıyorum eğer biri varsa birine ofiste kırtasiye dolabına bakma

might be assigned the task or the role in the office of looking after the stationery

görevi veya rolü atanabilir

cupboard okay you know because every office has got a stationery cupboard where they've

tamam biliyorsun çünkü her ofis

got the post-it notes and the pens and things yeah and you can't just walk in there and

Post-it notlarının, kalemlerin ve diğer şeylerin olduğu bir kırtasiye dolabı var, evet ve oraya öylece yürüyemezsin ve

help yourself you can't so somebody might tell you you're only allowed one pen a month

kendine yardım edemezsin, böylece birisi sana sadece bir kaleme izin verildiğini söyleyebilir. ay

or something like that no I can't let you have another pen you've had that one pen this

ya da onun gibi bir şey hayır başka bir kalem almana izin veremem o kaleme bu ay sahip oldun

month and you might say yeah but I lost it somebody stole it no they're the rules not

ve evet diyebilirsin ama onu kaybettim birisi onu çalmış hayır kurallar onlar gitmiyor

going you can't you can only have one pen that's a job it's worth that's a and so we

yapamazsın yapabilirsin sadece bir kalemimiz var, bu bir iş, buna değer, bu bir ve bu yüzden

can describe this person as that so we can yes use it as a noun exactly as well quite

bu kişiyi böyle tanımlayabiliriz, böylece evet, onu bir isim olarak da kullanabiliriz, oldukça

often more often than not I think we use it in this country definitely we do another one

sık ve sık sık sanırım bu ülkede kullanıyoruz kesinlikle başka bir tane yapıyoruz Bir iş

you can do a job on do a job on it's a sarcastic way of saying something was done badly or

üzerinde bir iş yapabilirsin üzerinde bir iş yap, bir şeyin kötü yapıldığını veya

something was damaged or some harm was was given the stylist did a real job on my hair

bir şeyin hasar gördüğünü veya bir zarar verildiğini söylemenin alaycı bir yolu, stilistim saçımda gerçek bir iş yaptı

oh no so their job was to make your hair look good but they did a bad job of it so you say

oh hayır yani onların işi senin saçını yapmaktı iyi görünüyorlar ama kötü bir iş çıkarmışlar, bu yüzden

oh they did a real job you say in that way there's a real job on my hair you could say

ah, gerçek bir iş çıkardıklarını söylüyorsunuz, bu şekilde saçımda gerçek bir iş olduğunu söylüyorsunuz,

they did a real number on my hair or it just means they did something quite badly talking

saçımda gerçek bir numara yaptıklarını söyleyebilirsiniz ya da bu, oldukça iyi bir şey yaptıkları anlamına gelir. işin kullanımından kötü bir şekilde bahsetmek, bir banka işi

about the use of job you can also describe something that was carried out or done such

gibi yürütülen veya yapılan bir şeyi de tanımlayabilirsiniz,

as a bank job now that that doesn't mean you work at the bank that actually means that

bu sizin bankada çalıştığınız anlamına gelmez, bu aslında

some people robbed a bank so the action of robbing a bank can be described as a bank

bazı insanların bir banka soyduğu anlamına gelir, yani bir bankayı soyma eylemi. banka bir banka işi olarak tanımlanabilir,

job so some some people pulled off a bank job they pulled off a bank job somebody mr.

bu yüzden bazı insanlar bir banka işini çıkardılar, birisinin bir banka işini çıkardılar bay.

Duncan is flying a drone over our house I thought I could hear a drone so I can see

Duncan evimizin üzerinde bir insansız hava aracı uçuruyor Bir insansız hava aracı duyabildiğimi ve böylece uçtuğunu görebildiğimi sandım,

it it's flying just nearly click bet illegal it's illegal and we ought to film it mr. Duncan

neredeyse bir tık yasa dışı olduğuna bahse girerim yasa dışıdır ve onu filme almalıyız Bay. Duncan

so that we can other police I can see it yes there's a drone flying a spying on it don't

böylece diğer polisleri görebilelim evet üzerinde casusluk yapan bir dron var

you think they've heard about our fame yes they're a little too far away yes I don't

sizce de bizim ünümüzü duymuş değiller mi evet biraz fazla uzaktalar evet bence değiller

think they're spying on us mr. Duncan quick get your camera out and film it oh okay while

bizi gözetliyor bay Duncan hemen kameranı çıkar ve filme çek oh tamam

I carry on with this we need the evidence of what we have somebody illegally flying

ben buna devam ederken birinin

a drone over our house yes anyway how to do that mr. Duncan this is all going well this

evimizin üzerinde yasadışı bir şekilde insansız hava aracı uçurduğuna dair kanıta ihtiyacımız var evet her neyse bunu nasıl yapacağız bay. Duncan, her şey yolunda gidiyor, bu

is going so well are you on the job so anyone's still watching are you on the job mr. Duncan

çok iyi gidiyor, işte misiniz, yani hala izleyen biri var mı, Bay Duncan? Duncan şu an

am i on right now are you on the job well I am working at the moment or at least I'm

açık mıyım sen işte misin peki şu anda çalışıyorum ya da en azından evet

trying to yes that is one meaning of the word on the job that means you're at work you're

deniyorum bu işte kelimesinin bir anlamı iştesin demek iştesin kendi

at your place of business employers are not allowed to smoke on the job which means that

evindesin işyeri işverenlerinin iş başında sigara içmesine izin verilmez, yani

when you're working it's just an expression to mean when you're working when you're on

çalışırken bu sadece çalışırken kastedilen bir ifadedir, işteyken

the job when you're working so if you say employers are not allowed to smoke on the

işteyken çalışırken yani işverenlere izin verilmez diyorsanız iş başında sigara içmek

job I'm not allowed to drink on the job it means you can't do something when ie smoking

iş başında içki içmeme izin verilmiyor bu, bir şey yapamayacağınız anlamına gelir, yani

or drinking when you're at work they were asleep on the job it meant they're supposed

siz işteyken sigara veya içki içerken işte uyuyorlardı, bu onların

to be alert but they weren't they fell asleep the police were asleep on the job they were

uyanık olması gerektiği anlamına geliyordu ama Uyuyakalmadılar mı polis iş başında uyuyordu

supposed to be watching a crime scene and they all fell asleep in the car yeah but it

bir olay mahallini izlemeleri gerekiyordu ve hepsi arabada uyuyakaldı evet ama bu

also would they be watching a crime scene well they might be staking out something right

aynı zamanda bir olay mahallini iyi izliyor olur muydu doğru bir şeyi gözetliyor olabilirler

now it also it also means strangely enough to be alert or to play coke close attention

şimdi aynı zamanda garip bir şekilde uyanık olmak veya kola oynamak için yakından dikkat etmek anlamına da geliyor, işte

to you need to be more on the job and you're going to be successful that's more diligent

daha fazla olmanız gerekiyor ve başarılı olacaksınız, bu daha çalışkan,

it's company more diligent you need to be more if you say more on the job you need to

şirket daha çalışkan, daha fazla olmanız gerekiyor diyorsanız daha fazla iş başında

be better at your job I don't feel on the job today means you don't feel with it you

işinde daha iyi olman gerekiyor iş başında hissetmiyorum bugün iş başında hissetmiyorsun demektir

don't feel alert you can have on-the-job training okay on-the-job training which means your

uyanık hissetmiyorsun iş başında eğitim alabilirsin tamam iş başında eğitim bu,

being as opposed to being taught at an institution like a university or something you might have

üniversite gibi bir kurumda veya iş başında alabileceğiniz bir şeyde öğretilmek yerine, bir yerde

on the job training so you're learning how to do a particular job of word with an employer

bir işverenle belirli bir sözlü işi nasıl yapacağınızı öğrendiğiniz anlamına gelir, yani bu

somewhere so is that like an apprentice yes I can apprentice on-the-job training you're

bir çırak gibi mi, evet yapabilirim iş başında çıraklık eğitimi akademik bir yerde üniversite okumaktansa o iş yerine giderek o mesleğin

getting training on how to do a particular profession by actually going to work in that

nasıl yapılacağı konusunda eğitim alıyorsunuz

place rather than just studying at a university at an academic place being on the job also

means something else mr. Duncan yes this almost refers back to what we were talking about

. Duncan evet, bu neredeyse

a few minutes ago about the whales so if you are on the job it can also mean you are involved

birkaç dakika önce balinalar hakkında konuştuğumuz şeye atıfta bulunuyor, bu yüzden eğer işteyseniz bu aynı zamanda

in some some ooh kissing and cuddling yeah what what grown-ups do that's handy and sometimes

biraz öpüşme ve sarılmaya dahil olduğunuz anlamına da gelebilir evet, yetişkinler ne yapar bu kullanışlı ve Bazen

David Attenborough will watch them whilst they're doing it especially if they are whales

David Attenborough, özellikle balinalarsa,

yes get the camera mr. Duncan's that is evidence it's very distracting hovering right over

evet, kamerayı alın bayım. Duncan'ın bu, evimizin üzerinde gezinmesinin çok dikkat dağıtıcı olduğunun kanıtı,

our house I think we ought to call the police mr. Duncan why because it's illegal yes I

bence polisi aramalıyız, Mr. Duncan neden çünkü bu yasa dışı evet bu

wouldn't worry too much about it there we go on the job you're on the job now doing

konuda fazla endişelenmezdim işte işe gidiyoruz sen iştesin şimdi

this live English lesson you know it seems today that everything has happened everything

bu canlı İngilizce dersini yapıyorsun biliyorsun bugün her şey olmuş gibi görünüyor her şey

has happened today all the things that have happened we had the neighbor with his tractor

bugün her şey oldu her şey komşumuz traktörüyle

he went by there we had lots of people walking their dogs watching us quick and then also

yanımızdan geçti, köpeklerini gezdiren bir sürü insan bizi hızlıca izledi ve sonra

we have we had lots of dogs barking and now we have a drone flying over our heads ooh

havlayan bir sürü köpeğimiz oldu ve şimdi başımızın üzerinde uçan bir dron var ooh

watching us why so very exciting how about let's mr. Duncan I had never heard of this

bizi izliyor neden böyle çok heyecan verici hadi bakalım bay Duncan bu

phrase before a snow job a snow job snow job I've never heard of a snow job sounds like

cümleyi daha önce hiç duymamıştım kar işi kar işi kar işi hiç duymadım kar işi kulağa

something else but it actually is a phrase which is and maybe if Jeff is still watching

başka bir şey gibi geliyor ama aslında öyle bir cümle ve belki Jeff hala izliyorsa

he will tell us is this phrase according to where I looked up it's a phrase which is used

bize söyler bu cümle baktığım yere göre

a lot in America and Canada okay so this is from American English from American English

Amerika ve Kanada'da çok kullanılan bir tabir tamam yani bu Amerikan İngilizcesinden Amerikan İngilizcesinden

a snow job it's used to elaborate or exaggerate to flatter in order to deceive or try get

bir kar işi detaylandırmak veya abartmak için pohpohlamak için kullanılır aldatmak veya

somebody to do something for you that they might otherwise not want to okay my boss did

birisini ikna etmeye çalışmak senin için başka türlü istemeyecekleri bir şey yap tamam patronum beni o projeyi

a snow job on me when he persuaded me to take on that project so the boss probably flattered

üstlenmeye ikna ettiğinde üzerime kar işi yaptı bu yüzden patron muhtemelen

them said oh you'd be great at this I can't think of anyone better to do it's easy Oh

onları pohpohladı dedi ki ah bunda harika olursun düşünemiyorum daha iyi biri yapabilirse kolay Oh,

it'll be a breeze to you but in fact it turned out it was anything but it was difficult and

senin için bir esinti olacak ama aslında her şey olduğu ortaya çıktı ama zor ve

complicated and really he just wanted to to get somebody else to do it so when somebody's

karmaşıktı ve gerçekten sadece başka birine yaptırmak istedi, bu yüzden biri

flattering you or sales people can can can give you a snow job booth agra if you went

seni pohpohladığında veya satış yaptığında insanlar size bir kar işi kabini agra verebilirler, eğer bir

to buy a you might buy this second-hand car get it home and there's loads of things wrong

araba almaya gittiyseniz, bu ikinci el arabayı satın alabilirsiniz ve eve götürün ve bunda bir sürü yanlış var

with it and you friend my sale the salesman did a real snow job on you hmm apparently

ve siz arkadaşım, satıcı size gerçek bir kar işi yaptı. hmm görünüşe göre

come apparently it's sort of a play on the phrase snowed under oh it seems you just sort

gel, görünüşe göre bu, altında kar yağdı ifadesiyle bir tür oyun gibi görünüyor oh, görünüşe göre

of covering up all the time just just bombarding people with lots of stuff to try and persuade

her zaman bir tür örtbas ediyorsun sadece insanları bir sürü şeyle bombalayıp

them to do something yeah so is this you're overwhelming people with the work that they

onları bir şeyler yapmaya ikna etmeye çalışıyorsun evet, bu yüzden bunaltıcı mısın yapmak zorunda oldukları işi olan insanlar,

have to do that's it trying to flatter them if Jeff is still on orell yes Jeff says it

Jeff hala orelldeyse onları pohpohlamaya çalışmak bu kadar mı evet Jeff

is still used a snow job I'm gonna be honest with you Steve I've never come across that

hala bir kar işi kullanıldığını söylüyor Sana karşı dürüst olacağım Steve Bu ifadeye hiç rastlamadım.

phrase I hadn't you know want to use phrases that aren't just used in the UK see we are

' sadece Birleşik Krallık'ta kullanılmayan ifadeleri kullanmak istediğinizi biliyorsunuz, bakın biz

learning as well we are learning as you are learning so that's word to do with job okay

de öğreniyoruz, siz öğrendikçe biz de öğreniyoruz, bu yüzden işle ilgili kelime tamam,

do you want me to go on two words to do with words we'll have a look at the live chat for

iki kelimeyle devam etmemi ister misiniz? kelimeler, bir an için canlı sohbete bir göz atacağız, bakalım canlı

a moment let's see what's happening on the live chat is it's it's a Tobias something

sohbette neler oluyor, bu bir Tobias mı,

it's being very very busy today we've had lots of things happening a very eventful live

bugün çok çok meşgul oluyor çok şey yaşadık, çok olaylı bir canlı

stream when we say that something something is eventful it means lots of things have been

yayın derken bir şeyin olaylı olduğu, pek çok şeyin meydana geldiği

occurring and happening so we had the tractor we had the dogs barking we had the neighbors

ve olduğu anlamına gelir, bu yüzden traktörümüz vardı, köpekler havladı, komşular

walking their dogs by by the house we had the pyncheon that came down to to have a look

köpeklerini evin yanında gezdirdiler, bakmak için inen pinyonumuz vardı.

we had the drone flying over here legally so many things going on yes we do read the

Drone burada yasal olarak uçarken pek çok şey oluyor evet

live messages ash Kay is that we can't read them all because we don't if if we just only

canlı mesajları okuyoruz ash Kay şu ki hepsini okuyamayız çünkü sadece

read live messages we don't have we wouldn't be able to do anything else no apologies we

canlı mesajları okursak sahip olmadığımız canlı mesajları okuyamayız. başka bir şey yapamıyoruz özür yok özür dileriz

say this every week apologies if we don't read your message out but we can't read everybody's

bunu her hafta söylüyoruz mesajınızı okumazsak özür dileriz ama herkesinkini okuyamıyoruz

because we haven't got the time unfortunately but it's good that other people do comment

çünkü maalesef zamanımız yok ama başkalarının başkaları hakkında yorum yapması iyi bir şey

about other people's comment that's it shake says shake arm it says I love your lessons

insanların yorumu bu kadar salla diyor kol salla diyor ki derslerinizi seviyorum

thank you very much don't forget there are lots of lessons on my youtube channel what

çok teşekkür ederim unutmayın youtube kanalımda bir sürü ders var o

was that mr. doing loads of lessons on my youtube channel your lip has healed up completely

neydi hocam youtube kanalımda bir sürü ders yapıyorum dudağınız

nearly now hasn't it mr. Duncan my poorly lip was a big you had a big spot on your lip

neredeyse şimdi tamamen iyileşti değil mi bayım? Duncan benim zavallı dudağım büyüktü dudağınızda büyük bir leke vardı

and it's nearly cleared up good I'm sure everyone feels better now knowing there have a website

ve neredeyse temizlendi iyi eminim artık tüm iş kelimelerini içeren bir web sitesi olduğunu bilen herkes daha iyi hissediyor

with all job words says Amy we could do that you can oh you went to fetch your coat yes

Amy diyor ki biz yapabiliriz bunu yapabilirsin oh sen gittin paltonu getir evet fark ettin mi

have you noticed I've changed my clothing that I didn't notice I was concentrating so

kıyafetlerimi değiştirdiğimi fark etmedim

intently on the live stream Nasreen says the sound of the birds is very beautiful shall

canlı yayına o kadar odaklanmıştım ki nasreen kuşların sesi çok güzel diyor

we just have a moment to listen to the birds singing because a lot of people seem to like

kuşların cıvıltısını dinlemek için biraz zaman ayırabilir miyiz çünkü pek çok insan

that sadly there is a barking dog and an aeroplane going over it's all going on barking dogs

bundan hoşlanıyor ne yazık ki havlayan bir köpek var ve üzerinden geçen bir uçak var her şey havlayan köpekler oluyor

Hera play with drones everything and some people say living in the countryside is boring

Hera dronlarla oynuyor her şey ve bazı insanlar kırsalda yaşamanın sıkıcı olduğunu söylüyor size

let me tell you now let me tell you now it isn't Oh Geoff says any Geoff ah I knew somebody

şimdi söyleyeyim izin verin size anlatayım şimdi değil Oh Geoff herhangi bir Geoff diyor ah birinin

would mention it there are other words with job in that we can't write them here oh I

bundan bahseteceğini biliyordum iş ile ilgili başka kelimeler de var onları buraya yazamayız oh

see yeah you mean you mean words that are very much like but they're so no job there

anlıyorum evet çok benzer kelimeleri kastediyorsun ama onlar yani iş yok,

are lots of words with the that have job at the end in other words come before them well

sonunda iş olan bir sürü kelime var yani başka bir deyişle önlerine gel

of course if you have if you have salty if you have some plastic surgery on a part of

tabii ki varsa eğer tuzluysan vücudunun bir bölümünde estetik ameliyat olduysan

your body we often say job so maybe if you have some surgery on your nose yes to make

sık sık iş deriz yani belki burnunuzda bir ameliyat varsa evet,

it look different you can say you have a nose job that's what Jeff must have been referring

farklı görünmesi için burnunuza estetik yaptırdığınızı söyleyebilirsiniz Jeff

tonight I think so but there are other uses of the word job that's all I'm saying there

bu gece bundan bahsediyor olmalı bence de ama iş kelimesinin başka kullanımları da var, tüm söylediğim bu

are something that you might only get it Christmas and birthdays sorry I think the viewers know

sadece Noel ve doğum günlerini alabileceğiniz bir şey üzgünüm sanırım izleyiciler neden

what I'm talking about I think all the married men will know what that means birthdays and

bahsettiğimi biliyorlar bence tüm evli erkekler bunun doğum günlerinin ve Noel'in ne anlama geldiğini bilecek

Christmas if you're lucky okay shall we go back to some of your women friends tell me

eğer şanslıysanız tamam biraz geri dönelim mi sizin kadın arkadaşlar

anyway what do your women friends tell you I can't go into any further details they just

yine de anlatın kadın arkadaşlarınız size ne diyor daha fazla detaya giremem sadece

say that their husbands like certain things but they don't like to do it and the only

kocalarının bazı şeyleri sevdiğini ama yapmaktan hoşlanmadıklarını söylüyorlar ve

time they are prepared to do it is when it's their husband's birthday all I can say is

yapmaya hazır oldukları tek zaman kocalarının doğum günü olduğunda tek söyleyebileceğim şey,

I'm so glad we're not here next week it will give it will give everyone two weeks to forget

haftaya burada olmayacağımız için çok mutluyum, herkese bunun olduğunu unutmak için iki hafta süre tanıyacak,

that this happened including me what do you call that bird says Lilla with a deep voice

ben dahil, o kuşa ne diyorsun diyor Lilla derin bir sesle

and a longest song it really stands out no I don't know I don't know there at the birds

ve en uzun şarkı gerçekten göze çarpıyor hayır bilmiyorum orada bilmiyorum kuşları

you can hear at the moment you've got blue tits and also great tips because they are

şu anda duyabiliyorsunuz mavi göğüsleriniz var ve ayrıca harika ipuçları çünkü

preparing to breed at the moment and also there are blackbirds robins and you're very

şu anda üremeye hazırlanıyorlar ve ayrıca karatavuk ardıç kuşları var ve sen

good at the bird calls yeah recognising them I think the one we can hear now is I think

kuş ötüşlerinde çok iyisin evet onları tanıyorsun sanırım şu anda duyabildiğimiz şey bence bu harika

that might be a great tit that's what I think anyway I've heard a lot of sayings let's just

bir baştankara olabilir bence de bu zaten çok fazla söz duydum hadi

have a look at the live chat very quickly the live chat is on the screen it's very strange

sahip çıkalım canlı sohbete bir bakış çok hızlı bir şekilde canlı sohbet ekranda görünüyor

using my studio equipment outside it feels very weird so I've heard a lot of people saying

stüdyo ekipmanımı dışarıda kullanmak çok garip geliyor bu yüzden birçok insanın

after the sentence thou thou really well thou is normally used in Old English we don't use

cümleden sonra gerçekten çok iyisin normalde kullanıldığını duydum İngilizce,

thou unless it's either used in a biblical sense or if you are reading a very old piece

İncil anlamında kullanılmadığı sürece ya da çok eski bir İngilizce parçasını okuyorsanız,

of English so maybe some very old literature thou art so beautiful yes it means you doesn't

yani belki çok eski bir edebiyat okuyorsanız, çok güzelsiniz, evet, öyle olmadığınız anlamına gelir,

it yes so when we say thou we mean you are so beautiful Shakespeare often used thou to

öyle değil mi? yani çok güzelsin demek istiyoruz Shakespeare sık sık sen

mean you now art thou art so brilliant so something like that anyway something like

şu an çok parlaksın demek için kullanıyordu yani böyle bir şey zaten böyle bir şey yani

that so do you have some words Steve to do with work I have words now and phrases connected

Steve'in işle ilgili bazı kelimeleri var mı?

with an idioms connected with the word work okay so here's the first one and you've been

kelime iş tamam yani işte ilki ve siz

doing this mr. Duncan morning it feels like it all morning preparing for this live stream

bunu yapıyorsunuz bay. Duncan sabahı, bütün sabah bu canlı yayına hazırlanırken sanki

you you have worked like a beaver so when if you've described somebody as working like

bir kunduz gibi çalıştınız, bu yüzden birini kunduz gibi çalıştığını tanımladığınızda

a beaver or if you say yourself that you've worked like a beaver it means you work very

veya kendinize bir kunduz gibi çalıştığınızı söylerseniz, bu çalıştığınız anlamına gelir. işi bitirmek

hard and energetically in order to get the task done okay so beavers obviously are sort

için çok sert ve enerjik tamam yani kunduzlar bariz bir şekilde

of water creatures aren't they that the build dams yes and if you see beavers building dams

su yaratıkları, onlar baraj inşa etmiyorlar mı evet ve kunduzların baraj inşa ettiğini görürseniz

they seem to be working very hard so for some reason that's become synonymous group with

çok sıkı çalışıyor gibi görünüyorlar, bu yüzden bir nedenden dolayı bu eşanlamlı hale geldi

the suggestion that if you work like a beaver you're working very hard so yes and we don't

Bir kunduz gibi çalışırsanız çok sıkı çalışırsınız, bu yüzden evet ve Birleşik

get beavers in the UK do we get beavers in the U but I've never been near a beaver in

Krallık'ta kunduz almıyoruz, U'da kunduz var mı ama Birleşik Krallık'ta hiç bir kunduzun yakınında bulunmadım

the UK I think mr. Duncan's being naughty again I'm not talking about furry animal I

sanırım Bay. Duncan yine yaramazlık yapıyor Tüylü hayvanlardan bahsetmiyorum,

know Jeff Jeff will understand that very animals that with sort of big front teeth they build

biliyorum Jeff Jeff anlayacaktır ki hayvanlar büyük ön dişleriyle

dams don't they and cause a lot of problems I think in some countries they do America

baraj yaparlar değil mi ve pek çok soruna neden olurlar sanırım bazı ülkelerde Amerika'da yaparlar

but if you work like a beaver it just means you work very hard because that's what beef

ama Bir kunduz gibi çalışıyorsanız, bu sadece çok çalıştığınız anlamına gelir çünkü sığır eti

has always seemed to be working very hard mr. Duncan has worked like a beaver the small

her zaman çok çalışıyormuş gibi görünür Bay. Duncan bir kunduz gibi çalıştı,

need to get this live stream ready and two o'clock I started putting this together three

bu canlı yayını hazırlamak için küçük bir ihtiyaç var ve saat ikide canlı yayına başlamadan üç saat önce bunu bir araya getirmeye başladım

hours before we started doing the live stream and I realised just how difficult it is preparing

ve

to do a live outside broadcast there is a lot of work involved yes somebody a Kim has

orada canlı bir dış yayın yapmaya hazırlanmanın ne kadar zor olduğunu anladım. çok iş var evet birisi bir Kim

said is there a phrase work like a B there is hmm there is work like a because it bees

dedi B gibi iş deyimi var mı hmm a gibi iş var çünkü arılar

they never stop yes but interestingly enough certain animals are not associated with working

asla durmazlar evet ama yeterince ilginç bir şekilde bazı hayvanlar çok çalışmakla ilişkilendirilmez, bu

hard so you would never say oh I work like a cow today because cows are seen as the complete

yüzden asla yapmazsınız ah bugün inek gibi çalışıyorum çünkü inekler

opposite of that lesson is very lazing so if you just say to say to somebody than you

o dersin tam tersi olarak görülüyor çok tembel yani birisine söyle derseniz

lazy cow you can say you can say that you worked like a horse you can work like a horse

tembel inek diyebilirsiniz at gibi çalıştım diyebilirsiniz çalışabilirsiniz at gibi evet ya da at gibi ye

yes or eat like a horse or if you are treated badly at work in your job you are treated

ya da işte sana kötü davranılıyorsa sana kötü davranılıyor

badly you can say that you work like a dog like a dog because dogs are seen as being

mistreated quite often in many countries not in this country so yeah dogs are put to hard

bu ülkede bu yüzden evet köpekler çok

difficult work that is exploitative and seen as unfair so if you worked like a dog it means

zor işlere konuluyor, bu sömürücü ve adaletsiz olarak görülüyor, bu yüzden bir köpek gibi çalıştıysanız, bu muhtemelen

that you're probably unfairly treated at work jail term like a likely way you're still holding

işte haksız muameleye maruz kaldığınız anlamına gelir, muhtemelen hala kunduzu tutuyorsunuz gibi

the the beaver word in your hand is there anything else coming there no oh I just really

hapis cezası kelime elinde oraya gelen başka bir şey var mı hayır oh ben sadece gerçekten hala

we're still holding it up I just just because I am yes it's unfair on the cow to say that

onu tutuyoruz sırf evet olduğum için ineğe tembel iner demek

it cows lazy that's just what a cow does it just eats grass all day yeah I'm sure it's

haksızlık olur inek böyle yapar sadece ot yer bütün gün evet eminim

working very hard there are many years not to be but there are many other animals as

çok sıkı çalışıyordur daha uzun yıllar var ama tembel olan başka birçok hayvan

well that are lazy but you never hear them used in expression so I think sheep are quite

da var ama onların ifadede kullanıldığını hiç duymuyorsunuz bu yüzden koyunların oldukça tembel olduğunu düşünüyorum

lazy but you never hear anyone say what a lazy sheep he's owned cats I think cats are

ama kimsenin dediğini duymuyorsunuz ne kadar tembel bir koyunu var kedileri bence kediler

quite lazy but you never hear anyone say what a lazy cat so they always say what a lazy

oldukça tembeldir ama kimsenin ne kadar tembel bir kedi dediğini duymazsınız bu yüzden hep ne kadar tembel bir

cow they do and yet it must be very hard work all day chewing it grass and also they give

inek yaptıklarını söylerler ve yine de bütün gün ot çiğnemek çok zor olmalı ve ayrıca veriyorlar

us all that lovely milk so actually they're not lazy Carole's work very hard every animal

hepimizin o güzel sütü yani aslında tembel değiller Carole'ın işi çok sıkı her hayvan

does what it needs to do to survive it doesn't have to do anymore you can also say work like

hayatta kalmak için yapması gerekeni yapıyor artık yapmasına gerek yok eşek gibi çalış da diyebilirsin bu doğru

a donkey that's true you can bit trees thank you very much for that busy as a bee yeah

ağaçları ısırabilirsin teşekkürler arı kadar meşgul evet arı kadar meşgul

busy as a bee says Jeff that is correct well like yeah there we go so here's another one

Jeff diyor ki bu doğru gibi evet işte başlıyoruz yani işte bir İngiliz

spanner in the works cool a spanner in the works okay so this means it's a deliberate

anahtarı daha çalışıyor serin bir İngiliz anahtarı çalışıyor tamam yani bu kasıtlı bir

act - or in America they'll say a wrench in the works okay a spanner or a wrench it's

hareket olduğu anlamına geliyor - ya da Amerika'da iş yerinde bir anahtar derler tamam bir İngiliz anahtarı veya İngiliz anahtarı

the same thing but we say spanner in the UK to deliberately sabotage an activity or something

aynı şeydir, ancak Birleşik Krallık'ta bir etkinliği veya bir şeyi kasıtlı olarak sabote etmek için

- in it or to inadvertedly prevent something from happening so it could be deliberate or

- içinde veya kasıtlı olabilmesi için bir şeyin olmasını istemeden önlemek için anahtar diyoruz.

it could be accidental but normally you would say it's a deliberate act to stop something

tesadüfi olabilir ama normalde bunun istediğimiz bir şeyin olmasını engellemek için kasıtlı bir hareket olduğunu söylersiniz,

from happening we want for example we will have to put back the launch of the new computer

örneğin yeni bilgisayarın lansmanını geri almak zorunda kalacağız

because a problem with the software has really put a spanner in the works so you've got something

çünkü yazılımla ilgili bir sorun gerçekten işlere bir İngiliz anahtarı soktu, bu yüzden siz ' istediğiniz bir şeye

that you want and some new product you want to produce you had a launch date something

ve üretmek istediğiniz yeni bir ürüne sahipsiniz lansman tarihiniz var

goes wrong to prevent that from happening in this case I've just used the example it

bunun olmasını önlemek için bir şeyler ters gidiyor bu durumda sadece örneği kullandım

was something wrong with the software so that's put a spanner in the works the works being

yazılımda bir sorun vardı bu yüzden bir anahtar koyun İşler, işleri o gün

we were going to launch it on that on that particular day I didn't for nother example

başlatacaktık o gün yapmadım, örneğin

I didn't want John to become my boss so I told his manager about his drinking problems

John'un patronum olmasını istemedim, bu yüzden müdürüne

that will really put a spanner in the works so to maybe to disrupt another person's plans

gerçekten bir anahtar olacak içki sorunlarını anlattım. işler yani belki başka birinin planlarını bozmak için

that's it as well so that works here is John getting his becoming a boss getting a promotion

o da öyle yani burada işe yarayan şey John'un patron olması terfi alması evet

yes so you put a spanner in the world you prevent him by doing something else you stop

yani dünyaya bir İngiliz anahtarı sokuyorsun başka bir şey yaparak onu engelliyorsun bir

him by doing something maybe against him or saying something to another person about him

şey yaparak onu durduruyorsun belki ona karşı ya da başka birine onun hakkında bir şey söylerken

you put a spanner in the works and this expression interested interestingly enough I looked at

işlere bir İngiliz anahtarı koyuyorsunuz ve bu ifade yeterince ilginç bir şekilde ilgimi çekiyor

where this expression comes from and it actually comes from the early eighteen hundreds when

bu ifadenin nereden geldiğine baktım ve aslında 1800'lerin başlarından geliyor,

people used to textiles were all done by hand so anything to do with textiles was all done

insanlar tekstile alışkındı. el yani tekstille ilgili her şey

by hand and then Industrial Revolution and all these these new textile machinery started

elle yapılıyordu ve ardından Sanayi Devrimi ve tüm bu yeni tekstil makineleri

to come in mmm-hmm which would were putting people out of jobs and so literally the workers

mmm-hmm olarak gelmeye başladı, bu da insanları işsiz bırakıyordu ve bu yüzden işçiler

used to put spanners in the machinery of these new textile mills to to prevent them working

makinelere somun anahtarı takardı. bu yeni tekstil fabrikalarının çalışmalarını engellemek için

as a way of sabotaging it said that they would keep their jobs yes well listen as I understand

sabote etmenin bir yolu olarak işlerine devam edeceklerini söylediler evet iyi dinle anladığım kadarıyla

it the word sabotage is also related to people who are revolting against their their bosses

sabotaj kelimesi patronlarına başkaldıran insanlarla da ilgili

I think it's a group of people called the Szabo's oh really I think so and I think sabotage

bence bir grup Szabo'lar olarak adlandırılan insanların oranı gerçekten öyle düşünüyorum ve bence sabotaj

actually comes from that that actual action of putting something out of order so you make

aslında bir şeyi düzene sokma fiili eyleminden geliyor, böylece

maybe you do something to to stop something from working or functioning so that's that's

belki bir şeyin çalışmasını veya işlemesini durdurmak için bir şeyler yaparsınız, bu yüzden

how the word sabotage came around well you could use that instead of in place of the

sabotaj kelimesi böyle geldi iyi bir yerde, aynı şeyi

phrase a spanner in the works to sabotage something the same thing and apparently the

sabote etmek için işlerde bir İngiliz anahtarı ifadesi yerine bunu kullanabilirsiniz ve görünüşe göre

people they used to be called the these textile workers that were literally putting spanners

eskiden

to prevent these machines working were called Luddites I see Luddites so and nowadays we

bu makinelerin çalışmasını engellemek için anahtar koyan bu tekstil işçilerine Ludditler deniyordu. Luddite'ları böyle görüyorum ve günümüzde

tend to use that to refer to people who are who don't like technology exactly mr. Duncan

bunu teknolojiyi sevmeyen insanlara atıfta bulunmak için kullanma eğilimindeyiz, tam olarak bay. Duncan,

so maybe maybe you are a Luddite I am a Luddite so that phrase came from the early 1800 to

belki sen bir Luddite'sin, ben bir Luddite'ım yani bu ifade 1800'lerin başlarında

describe people who who are against technology and that was the first technology that was

teknolojiye karşı olan insanları tanımlamak için geldi ve bu

really ever coming in and everybody don't done everything by hand and suddenly the least

gerçekten ortaya çıkan ilk teknolojiydi ve herkes her şeyi elle yapmıyor ve birdenbire

these Mills with all these textile machinery and so yes if you described as a Luddite today

tüm bu tekstil makinelerine sahip bu Değirmenler ve bu yüzden evet, bugün bir Luddite olarak tanımlıyorsanız, bu,

it means you don't like computers software anything that's a modern technology and I'm

bilgisayar yazılımını modern bir teknoloji olan hiçbir şeyi sevmediğiniz anlamına gelir ve ben

a bit of a Luddite you know what I find interesting is is whatever happens in human evolution

biraz Luddite'ım, ilginç bulduğumu bilirsiniz insanın evriminde ne olursa olsun,

so when we change anything that affects society there is always a group of people who are

toplumu etkileyen herhangi bir şeyi değiştirdiğimizde, her zaman bir grup insan vardır ve konu

pushed out so certainly when it comes to technology or even the Industrial Revolution we talked

teknolojiye, hatta Sanayi Devrimine geldiğinde,

about that earlier because I was showing the the shots of the iron bridge that I visited

bundan daha önce bahsetmiştik çünkü çekimlerini gösteriyordum. geçen hafta ziyaret ettiğim demir köprü

last week and when the Industrial Revolution came along some people were pushed aside so

ve Sanayi Devrimi geldiğinde bazı insanlar bir kenara itildiler,

because things were easier to make then amended that a lot of people that had a job suddenly

çünkü işleri yapmak daha kolaydı, sonra düzeltildi, işi olan birçok insan birdenbire

didn't have a job and this is something that always happens so whenever something comes

işsiz kaldı ve bu öyle bir şey ki her zaman böyle olur, ne zaman hayatı kolaylaştıran bir şey çıksa,

along that makes life easier you quite often find that there there is a group of people

genellikle bir kenara itilen bir grup insan olduğunu görürsünüz,

who are often pushed aside yes because people are always frightened that they're going to

evet, çünkü insanlar her zaman

lose their job but generally the cases there's normally some other jobs appear as a result

işlerini kaybedeceklerinden korkarlar, ancak genellikle bazı vakalar vardır. diğer işler bu yeni teknolojinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor

of that new technology and if you're flexible enough you can change what you do depends

ve yeterince esnekseniz, yaptığınız şeyi değiştirebilirsiniz

on your age somebody's asked me to spell the word Luddite I think it's Lu Dee Dee ite yes

yaşınıza bağlı olarak biri benden Luddite kelimesini hecelememi istedi sanırım bu Lu Dee Dee ite evet bence

I think somebody's actually put it on the year screen there are two DS yes so a person

birisi gerçekten koydu yıl ekranında iki DS var evet yani

who is against modern technology or new things that come along to make life easier so nowadays

modern teknolojiye veya hayatı kolaylaştıran yeni şeylere karşı olan bir kişi yani günümüzde aklımıza

we always think of technology yes so somebody who doesn't who resists change do too this

hep teknoloji geliyor evet yani değişime direnmeyen birileri de bu

technological change I think it's fair to say that mr. Steve is definitely a Luddite

teknolojik değişimi yapsın bence Bay söylemek doğru olur. Steve kesinlikle bir Luddite

I am a bit of a Luddite I didn't used to be but I am now not because I think it's gonna

Ben biraz Luddite'ım eskiden değildim ama şimdi işimi elimden alacağını düşündüğüm için değil, hoşuma

take my job away but because I just don't like it I can't use it a piece of work or

gitmediği için kullanamıyorum. iş veya

piece of work or a piece of work we've got two meanings here so a piece of work can be

iş parçası veya iş parçası burada iki anlamımız var yani bir iş parçası

can mean an item or a part of something usually art I love that piece of work by Damien Hirst

bir öğe veya bir şeyin parçası anlamına gelebilir genellikle sanat Damien Hirst'ün

I love that piece of work by Constable oh so it's a it's it's an item of of art hmm

o eserine bayılıyorum Constable'ın çalışması oh yani bu bir bu bir sanat eseri hmm

really and it actually comes from Shakespeare Shakespeare actually first use that phrase

gerçekten ve aslında Shakespeare'den geliyor Shakespeare aslında ilk önce bu ifadeyi kullanın

what a piece of work is man ah to describe to describe a man in a positive way rie aren't

ne iş adamdır ah bir adamı olumlu bir şekilde tanımlamak için rie değil

we just wonderful things man isn't it a wonderful thing what a piece of work whatever you could

biz sadece harika şeyler adamım harika bir şey değil mi bu ne harika bir iş ne

say what a wonderful piece of work but nowadays that expression is often used as well in a

diyebilirsen ne harika bir iş ama günümüzde bu ifade sıklıkla olumsuz anlamda da kullanılıyor,

negative way it's come to be used negatively to mean a really bad person somebody who's

gerçekten olumsuz anlamda kullanılmaya başlandı. kötü insan,

lacking in morals or scruples or maybe just a strange person that new boss is a nasty

ahlaktan ve vicdandan yoksun biri ya da belki sadece tuhaf bir insan, yeni patronun terfi etmek için

piece of work he stamped on everybody to get promoted somebody who will stop at nothing

herkese damgasını vurduğu iğrenç bir iş,

to get something can be a nasty piece of work either not a very nice person hmm I caught

bir şey elde etmek için hiçbir şeyden vazgeçmeyecek biri, kötü bir iş olabilir ya da değil çok iyi insan hmm en

my best friend chatting up my wife he's a nasty piece of work so no morals you don't

iyi arkadaşımı karımla sohbet ederken yakaladım o iğrenç bir iş bu yüzden ahlak yok ne

they don't care what they do hmm but you might describe somebody he doesn't have to be particularly

yaptıkları umurlarında değil hmm ama birini tarif edebilirsin o özellikle olumsuz olmak zorunda değil

negative you could say that somebody's oh you're a strange piece of work aren't you

sen birisinin oh sen garip bir iş parçası olduğunu söyleyebilirsin, değil mi

doesn't mean they're nasty means there might be a bit odd a bit a bit idiosyncratic there

onların iğrenç olduğu anlamına gelmez biraz tuhaf olabilir biraz kendine has olabilir

might be just a little strange but you can get on with them anyway but it's usually used

biraz tuhaf olabilir ama idare edebilirsin her neyse ama genellikle

negatively and sarcastically no what a nasty piece of work so a nasty piece of work as

olumsuz ve alaycı bir şekilde kullanılır hayır ne kadar iğrenç bir iş yani tatsız bir insan olarak iğrenç bir iş

a person who is unsavory maybe they have a bad characteristic or maybe they are just

belki onların kötü bir özelliği var veya belki de sadece

a bad person altogether how much time have we got mr. Duncan night long we have got six

kötü bir insandır ne kadar zamanımız var bayım . Duncan gecesi boyunca

about six minutes I've got two more good all in a day's work perhaps I should have saved

altı dakikamız var, bir günlük işte iki tane daha iyi, belki de bunu uzun süre saklamalıydım, bu

this one to last that's right all in a day's work it just refers to the normal activities

doğru, bir günlük işte sadece işinizde yer alan normal faaliyetlere atıfta bulunur. size göre

involved in your job which to you are quite normal but to other people they might not

gayet normal ama diğer insanlara göre

want to do that or think they want to do it it's just it might be an unpleasant part of

bunu yapmak istemeyebilirler veya yapmak istediklerini düşünebilirler bu sadece işinizin tatsız bir parçası olabilir

your job but it's all in a day's work so you can say some days I have to work 12-hour shifts

ama hepsi bir günlük iş bu yüzden bazı günler yapmam gerektiğini söyleyebilirsiniz 12 saatlik vardiyalarla çalış

now it's all in a day's work so some days you might only work six hours I'm 12 sometimes

şimdi hepsi bir günlük çalışmanın içinde, bu yüzden bazı günler sadece altı saat çalışabiliyorsun ben 12 yaşındayım bazen

I have to clean the toilets at work no it's all in a day's work that's it so it's part

işyerinde tuvaletleri temizlemem gerekiyor hayır hepsi bir günlük işte bu kadar yani

of your job description might not particularly like doing it but you accept it and you just

iş tanımınızın bir parçası Bunu yapmaktan pek hoşlanmayabilirsin ama kabul ediyorsun ve yine de

get on with it anyway I suppose it's a little bit like life you might say that it's all

devam ediyorsun Sanırım bu biraz hayat gibi, her şeyin

in a day's work just generally when you have to do things we have to look after your house

bir günlük iş olduğunu söyleyebilirsin, sadece genel olarak senin ilgilenmemiz gereken şeyleri yapman gerektiğinde. ev

look after your kids work honey all these things have to be done it's all in a day's

çocuklarına bak iş tatlım bütün bunların yapılması gerekiyor hepsi bir günlük

work yeah they just things you just accept it how can you teach children all day long

iş evet bunlar sadece kabul ettiğin şeyler çocuklara nasıl bütün gün ders verebilirsin

oh it's all in a day's work you might not want to do it but it's they bet this their

oh bunların hepsi bir günlük iş içinde yapmak istemeyebilirsin ama onların

job there's so much going on around as today we've had the birds singing we've now got

işi olduğuna bahse girerler ki, bugün etrafta o kadar çok şey oluyor ki, kuşları öttürdük, şimdi

someone shopping with it sounds like an electric saw so or chainsaw so that's that's the noise

onunla alışveriş yapan biri var, elektrikli testere ya da elektrikli testere gibi geliyor, bu yüzden

you could hear earlier and also there's a pigeon Saturday sitting just behind us yes

daha önce duyabileceğiniz ses bu ve ayrıca cumartesi tam arkamızda oturan bir güvercin var evet

that's Lilia I think she can hear the pigeon and it's getting dark somebody's pointed out

bu Lilia sanırım güvercini duyabiliyor ve hava kararıyor birisi havanın karardığına işaret etti

that it's getting darker already the Sun is low down last one then jack-of-all-trades

zaten güneş alçaldı sonuncusu sonra her şeyi bilen biri tamam

okay nothing well it's Trey the trade is is work isn't it a type of work if you if you

hiçbir şey iyi o Trey ticaret iştir, bu bir tür iş değil mi

just say to somebody what's your trade yes you say you mean what do you do for a job

birine sadece mesleğin ne dersen evet demek istiyorsun ne iş yapıyorsun

hmm what is your trade you're right I'm a carpenter well I I'm an electrician that's

hmm mesleğin ne haklısın ben marangozum ben elektrikçiyim bu

your trade that's what you do with the job I'm a salesperson I'm a teacher that's your

senin mesleğin bu işle yaptığın iş ben satıcıyım ben öğretmenim o senin

trade mm-hmm there are other meetings have trade but we were going to that one your profession

mesleğin mm-hmm başka toplantılar var ticaret var ama biz ona gidecektik senin mesleğin

your profession jack of all trades often after that you would say master of none it can be

senin mesleğin Tüm işlerin krikosu bundan sonra genellikle hiçbirinin ustası diyeceksiniz,

used positively or negatively so if somebody somebody who is okay at doing a lot of things

olumlu ya da olumsuz kullanılabilir, bu nedenle, eğer biri pek çok şeyi yapmakta iyi olan

but doesn't excel in anything so if somebody does all is good all sort of average at doing

ancak hiçbir şeyde mükemmel olmayan biriyse, bu yüzden biri her şeyi yaparsa her türden iyidir. pek

a lot of things but they're not brilliant at anything so they might do a bit of carpentry

çok şeyi yapmada ortalama ama hiçbir şeyde mükemmel değiller bu yüzden biraz marangozluk yapabilirler

they might do a bit of plumbing they might do a bit of gardening they might do a bit

biraz sıhhi tesisat yapabilirler biraz bahçecilik yapabilirler

of everything but they're just sort of OK at it not brilliant at it so they do many

her şeyden biraz yapabilirler ama sadece kibarlar Tamam'da parlak değil, bu yüzden birçok

things but they are only average at all these things that's it not outstanding somebody

şey yapıyorlar ama tüm bu şeylerde yalnızca ortalamalar, bu olağanüstü biri değil,

you can do a lot of good jobs but isn't that good at any of them but that could be good

birçok iyi iş yapabilirsiniz ama bunların hiçbirinde o kadar iyi değil mi ama bu iyi olabilir

that could be good or bad because sometimes you might want somebody who's a jack-of-all-trades

bu iyi ya da kötü olabilir, çünkü bazen her işi bilen birini isteyebilirsiniz,

you might want somebody to come and come and work at your business you can do a bit of

birinin gelip işinizde çalışmasını isteyebilirsiniz, onların

everything they can they can do a bit of plumbing a bit of a bit of elect electrical work you

yapabileceği her şeyi biraz yapabilirsiniz, onlar biraz sıhhi tesisat yapabilirler biraz elektirik işi

might want somebody can do a bit of everything you might not want somebody who is very good

isteyebilirsin birisi her şeyden biraz yapabilir istemeyebilirsin bir şeyde çok iyi olan birini

at one thing hmm but on the other hand you might say mmm yeah I don't want somebody I

hmm ama öte yandan mmm evet ben istemiyorum birini istiyorum diyebilirsin

want somebody to do who's very good at carpentry to come and fit some doors in my house hmm

marangozlukta çok iyi olan birinin gelip evime bazı kapıları takması için hmm

now he does a lot of thing I don't want somebody who's a jack-of-all-trades I want something

şimdi o çok şey yapıyor Ben her şeyi yapan birini istemiyorum Ben bir şey istiyorum

he was a really good carpenter or too professional you want a professional somebody who's just

o gerçekten iyi bir marangozdu ya da fazla profesyonel bir profesyonel istiyorsun sadece

good at one job only good it comes from the 14th century when Jack was the name that was

bir işte iyi olan birini istiyorsun sadece iyi bu 14. yüzyıldan geliyor, Jack

used to describe the ordinary person the ordinary person was Jack the ordinary person hmm so

sıradan insanı tanımlamak için kullanılan isimdi sıradan insan Jack'ti sıradan insan hmm yani bu

that's it jack-of-all-trades somebody who I'm a bit of a jack-of-all-trades I'm not

kadar her şeyi yapabilen biri, ben biraz her şeyi yapabilen biriyim, bundan

sure about that I'm sort of gonna do a bit of everything yes you certainly can you like

emin değilim, her şeyden biraz yapacağım, evet, kesinlikle yapabilirsin, bir

to put your hand in things I hope that was interesting yes it was okay yeah a very unusual

şeylere elini sokmak ister misin ben umarım bu ilginçti evet sorun yoktu evet bugün çok sıra dışı bir

moment of time today because we're outside it's it's now gone quite cold it has gone

an çünkü dışarıdayız hava çok soğudu soğudu

cold my hands are going cold so mr. Steve is going don't forget next Sunday we are not

ellerim soğuyor bu yüzden bayım. Steve gidiyor unutma gelecek pazar

here not here not here there is no livestream next Sunday Steve is busy and I'm doing some

burada değiliz burada değiliz önümüzdeki pazar canlı yayın yok Steve meşgul ve ben

things in the studio some changes are taking place also there are changes taking place

stüdyoda bazı şeyler yapıyorum bazı değişiklikler oluyor ayrıca YouTube'da da değişiklikler oluyor

on YouTube as well over the next few weeks so I have to prepare for that so it's time

Önümüzdeki birkaç hafta boyunca, buna hazırlanmam gerekiyor, bu yüzden

to go thank you very much Steve I know you mr. Duncan I hope you've enjoyed yourself

gitme zamanı, çok teşekkür ederim Steve, sizi tanıyorum Bay. Duncan, umarım eğlenmişsindir

and I'm going to do now it's time for mr. Steve to go and make a nice cup of tea and

ve ben yapacağım, şimdi Mr. Steve gidip güzel bir fincan çay yapacak ve

also today we are having a hot cross bun I think we'll be putting our hand round the

ayrıca bugün sıcak bir çörek yiyoruz, sanırım elimizi

cut to all my selves up mr. Duncan yes yes I could do with some hot cross buns because

tüm benliğim için keseceğiz Bay. Duncan evet evet biraz sıcak çapraz çörek yapabilirim çünkü

my buns are very cold at the moment well mr. Duncan I want to say goodbye to everybody

çöreklerim şu anda çok soğuk, peki bay. Duncan, şimdilik herkese veda etmek istiyorum

for now yep and see everybody in two weeks time the 10th of March 10th of March is when

evet ve iki hafta sonra herkesi görmek istiyorum 10 Mart 10 Mart geri

we're back that's when we're back with something new yes very exciting bye bye so mr. steve

döndüğümüz zaman işte o zaman yeni bir şeyle geri dönüyoruz evet çok heyecan verici hoşçakal yani bay. steve

is now going and we will also go as well it's almost time to say goodbye the the time has

şimdi gidiyor ve biz de gideceğiz neredeyse veda zamanı veda vakti geldi

come to say goodbye and there is the view as we prepare to say goodbye today as we come

ve bugün saat 4'e gelirken vedalaşmaya hazırlanırken bir manzara var

up to 4 o'clock this is mr. Duncan saying thanks a lot for watching today I hope you've

bu bay. Duncan, bugün izlediğiniz için çok teşekkür ederim, umarım

enjoyed today's livestream something a little different today thank you very much for your

bugünün canlı yayınını biraz farklı bir şekilde beğenmişsinizdir mesajlarınız için de çok teşekkür ederim

messages as well Thank You Julie thanks also to RAM and also Valentin also to Jimmy, Eric,

Teşekkürler Julie ayrıca RAM'e ve Valentin ayrıca Jimmy, Eric'e,

indigo thank you very much for following us today I hope you've enjoyed this it's a it's

indigo'ya çok teşekkürler bugün bizi takip ettiğiniz için çok fazla umarım bunu beğenmişsinizdir bu

been a little bit different lots of things happening whilst we were broadcasting live

biraz farklıydı canlı yayın yaparken birçok şey oluyor

and that is the beauty of doing a live stream you never know what is going to happen next

ve bu canlı yayın yapmanın güzelliği bundan sonra ne olacağını asla bilemezsiniz bu

so I will see you later no live stream next week but we will be back live on Sunday the

yüzden ben daha sonra görüşürüz haftaya canlı yayın yok ama 10 Mart Pazar günü canlı yayına geri döneceğiz

10th of March that's when we are back this is mr. Duncan outside on a very chilly although

o zaman geri döndük bu bay. Duncan dışarıda çok soğuk ama

it's also a very sunny day even the pigeon is saying goodbye and of course

aynı zamanda çok güneşli bir gün olmasına rağmen güvercin bile veda ediyor ve tabii ki burada YouTube'da bir

you know what's coming next until the next time we meet here on YouTube this is mr. Duncan

sonraki buluşmamıza kadar sırada ne olduğunu biliyorsunuz, bu bay.

in England saying enjoy English and of course you know what's coming next

İngiltere'de Duncan İngilizcenin tadını çıkar diyor ve tabi ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz

ta ta for now 8-)

şimdilik 8-)