Learn the English Phrases "to wipe out" and "I'm wiped!"

In this English lesson I wanted to help you learn the English phrase to wipe out.

Bu İngilizce dersinde, to wipe out İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now I used this phrase in my last lesson to talk about slipping on the ice and falling down.

Şimdi bu cümleyi son dersimde buzda kaymaktan ve düşmekten bahsederken kullanmıştım.

When you wipe out, this is the verb we use to describe slipping and falling.

Silindiğinizde, bu, kaymayı ve düşmeyi anlatmak için kullandığımız fiildir.

If you've ever gone skating, usually you stay on your skates and you don't fall down,

Daha önce paten kaymaya gittiyseniz, genellikle patenlerinizin üzerinde kalırsınız ve düşmezsiniz,

but if you slip and fall, we would say that you have wiped out (in the past tense).

ancak kayar ve düşerseniz, silindiniz (geçmiş zamanda) deriz.

When you wipe out, you slip and you fall.

Silindiğinde kayıyorsun ve düşüyorsun.

You can wipe out walking on ice.

Buz üzerinde yürümeyi silebilirsin. Kaygan olan

You can wipe out walking on anything that's slippery.

her şeyin üzerinde yürümeyi silebilirsin .

So be careful.

Yani dikkatli ol.

You don't want to wipe out too often because if you land wrong, it can really hurt.

Çok sık yok olmak istemezsiniz çünkü yanlış yere inerseniz gerçekten acıtabilir. Bugün size

The second phrase I wanted to teach you today is the phrase I'm wiped.

öğretmek istediğim ikinci cümle ise silindim cümlesidir.

This is a phrase we use simply to talk about being very tired or exhausted.

Bu, çok yorgun veya bitkin olmaktan bahsetmek için kullandığımız bir ifadedir.

After a long day of work.

Uzun bir çalışma gününden sonra.

I might come home and say to Jen, Oh, I'm wiped.

Eve gelip Jen'e Ah, silindim diyebilirim.

I'm so tired.

Çok yorgunum.

My students were so much work today.

Öğrencilerim bugün çok çalıştılar.

That would be how we would describe it. I'm wiped.

Bunu böyle tarif ederdik. Silindim.

So I'm really, really tired.

Yani gerçekten çok yorgunum.

I'm just not very energetic at all.

Ben sadece hiç enerjik değilim.

So to review, when you use the verb

Yani tekrar gözden geçirecek olursak, silmek fiilini kullandığınızda

to wipe out, it means that you slip and you fall down.

, bu kaymanız ve düşmeniz anlamına gelir. Yok olmak için

Both actions must happen, you must slip and you must fall in order to wipe out.

her iki hareketin de olması, kaymanız ve düşmeniz gerekir.

That truck’s a little bit loud.

O kamyon biraz gürültülü.

And when you say I'm wiped, it simply means that you are really, really tired.

Ve silindim dediğinde, bu gerçekten çok yorgun olduğun anlamına gelir.

It means that you are exhausted.

Tükendiğiniz anlamına gelir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Nikie.

Bu yorum Nikie'den.

The older you get, the faster time whips by.

Yaşlandıkça, zaman daha hızlı geçer.

And my response?

Ya cevabım?

This is very true.

Bu çok doğrudur.

When I was a kid, summer seemed to last forever.

Ben çocukken, yaz sonsuza dek sürecekmiş gibi gelirdi.

Now it whips by.

Şimdi hızla geçiyor.

Yes, I noticed that when I was a kid summer lasted a really long time.

Evet, çocukken yazın çok uzun sürdüğünü fark ettim.

If you're wondering why I'm in my van, you'll see in a moment when I get out.

Neden minibüsümde olduğumu merak ediyorsanız, indiğimde birazdan anlayacaksınız.

It's raining here, but I'm going to brave the weather.

Burada yağmur yağıyor ama ben havayı göze alacağım.

When I was a kid,

Ben çocukken,

I definitely felt like summer lasted forever.

kesinlikle yazın sonsuza kadar sürdüğünü hissettim.

I felt like school would end when I was ten or 11,

On ya da 11 yaşımdayken okulun biteceğini hissettim

and I would have basically two months, but it seemed like forever.

ve temelde iki ayım olacaktı, ama sonsuza dek gibiydi.

It seemed like summer just went on and on and on.

Yaz öylece devam etti ve devam etti gibi görünüyordu.

So, yes, now time just whips by.

Yani, evet, şimdi zaman hızla akıp gidiyor.

It goes by too quickly.

Çok çabuk geçiyor.

Anyways, I'm just out walking.

Her neyse, ben sadece yürüyorum.

I came here today because there's lots of people, there's been people in my videos lately,

Bugün buraya geldim çünkü çok insan var, son zamanlarda videolarımda insanlar var

but I came here today not expecting it to be this rainy.

ama bugün buraya bu kadar yağmurlu olmasını beklemeden geldim.

I knew it was going to rain, but this is a little more rain than I expected.

Yağmur yağacağını biliyordum ama bu beklediğimden biraz daha fazla yağmur.

So I'm walking towards....

Ben de ....'ya doğru yürüyorum,

there's an overhang here that I can stand under while I walk and talk.

burada yürürken ve konuşurken altında durabileceğim bir çıkıntı var .

What's sad for me is that it's raining, but it's February.

Benim için üzücü olan yağmur yağıyor ama şubat.

It should be like minus five degrees right now,

Şu anda hava eksi beş derece olmalı

and then this would all be coming down as snow.

ve o zaman her şey kar olarak yağmaya başlar.

And it might have even been a snow day possibly.

Ve muhtemelen bir kar günü bile olabilirdi.

Ah, I got to get away from this music or I'll get a copyright strike on my video.

Ah, bu müzikten uzaklaşmalıyım yoksa videoma telif hakkı ihtarı alacağım.

Sorry, outside that restaurant,

Üzgünüm, o restoranın dışında

there was some music playing to attract people to come in.

insanları içeri çekmek için müzik çalıyordu.

Anyways, I'm just walking here.

Her neyse, burada yürüyorum. Şimdi

I'm under the overhang now. Let me give you a look.

çıkıntının altındayım . Sana bir bakayım.

So now

Yani şimdi

it's a little nicer because I am out of the rain.

biraz daha güzel çünkü yağmurdan çıktım.

That's how we would describe that in English.

Bunu İngilizce olarak böyle tarif ederdik.

So I'm out of the rain.

Yani yağmurdan çıktım.

I'm going, Oh, a big drop just hit me.

Gidiyorum, Oh, büyük bir damla bana çarptı.

I walked outside of the overhang just for a split second there.

Orada sadece bir saniyeliğine çıkıntının dışına çıktım.

Anyways, you guys like to see people?

Her neyse, siz insanları görmekten hoşlanıyor musunuz?

Maybe I'll spin this way.

Belki bu şekilde dönerim.

I'm in front of the Tim Hortons restaurant.

Tim Hortons restoranının önündeyim.

There are people in the drive thru, there are people walking in.

Arabayla gelen insanlar var, içeri giren insanlar var.

It's just a very busy and vibrant town, much different

Sadece çok yoğun ve canlı bir kasaba,

than it was a few years ago when we were still locked down.

birkaç yıl öncesine kadar hala kapalı olduğumuz zamandan çok farklı.

That was no fun.

Hiç eğlenceli değildi.

I think I have repressed those memories.

Sanırım o anıları bastırdım.

That means that I'm trying not to remember them.

Bu, onları hatırlamamaya çalıştığım anlamına geliyor.

Anyways, I hope you enjoyed this lesson.

Her neyse, umarım bu dersi beğenmişsinizdir. Keşke kar olsa da,

I hope you enjoyed the rain, even though I wish it was snow.

umarım yağmurdan keyif almışsındır .

And I'll see you in a few days with another one. Bye.

Ve birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz. Hoşçakal.