Learn the English Phrases A TOUCH OF CLASS and WORLD CLASS

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde

learn the English phrase, "a touch of class."

İngilizce "a touch of class" deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you do something with a touch of class,

Klas bir dokunuşla bir şey yaptığınızda,

it means you do something in a way

bir şeyi

that makes it cooler than normal.

normalden daha havalı yapacak şekilde yaptığınız anlamına gelir. Bir

Let's think about maybe you're making a dinner

düşünelim, belki de

for someone special in your life.

hayatınızdaki özel biri için bir akşam yemeği hazırlıyorsunuz.

And you think to yourself,

Ve kendi kendinize,

"If I put some candles on the table

"

for this romantic dinner,

Bu romantik akşam yemeği için masaya birkaç mum koyarsam, bu

it will add a touch of class."

klas bir hava katar" diye düşünürsünüz.

So when you add a touch of class to something,

Yani bir şeye klas bir dokunuş eklediğinizde ,

it means you add something

that makes it a little more special

onu normalde olduğundan biraz daha özel yapan bir şey eklemiş olursunuz

than it normally would be.

.

I thought when I bought these sunglasses

Bu güneş gözlüklerini aldığımda,

that even though they were only a dollar,

sadece bir dolar olmalarına rağmen videolarımda nasıl göründüğüme

they add a touch of class to how I look in my videos.

bir klas dokunuş kattıklarını düşündüm .

And it's nice to have them on a sunny day,

Güneşli bir günde onlara sahip olmak güzel

but they also add a touch of class.

ama aynı zamanda klas bir dokunuş da katıyorlar. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle,

is the phrase, "world class".

"dünya standartlarında" ifadesidir.

When something is world class,

Bir şey birinci sınıf olduğunda,

it means it's super, super good,

bu onun süper, süper iyi olduğu anlamına gelir

or if someone is world class,

veya biri dünya çapındaysa,

it means they're super, super good.

süper, süper iyi olduğu anlamına gelir.

Think about your favorite athlete,

En sevdiğiniz sporcuyu düşünün,

they are probably a world class athlete.

muhtemelen dünya standartlarında bir sporcudur.

There are hockey players in Canada

Kanada'da,

that could play on any hockey team in the world

because they are world class athletes.

dünya standartlarında sporcular oldukları için dünyadaki herhangi bir hokey takımında oynayabilecek hokey oyuncuları var.

They're some of the best in the world.

Onlar dünyanın en iyilerinden bazıları.

There's some restaurants in Toronto

Toronto'da

that are world class restaurants.

dünya standartlarında restoranlar olan bazı restoranlar var.

They serve food that's just really, really good,

Gerçekten çok iyi olan yemekler sunuyorlar

and people really, really like it,

ve insanlar bundan gerçekten çok hoşlanıyor

and it's some of the best food in the world.

ve bu dünyadaki en iyi yiyeceklerden bazıları. Tekrar

So to review,

gözden geçirmek gerekirse, bir

when you do something with a touch of class,

şeyi klas bir dokunuşla yaptığınızda,

you do it in a way where it's just a little extra special,

onu biraz daha özel bir şekilde yaparsınız

or when you add something to something,

veya bir şeye bir şey eklediğinizde, güzel mumlar gibi şeyler ekleyerek

you can add a touch of class

klas bir dokunuş ekleyebilirsiniz.

by adding things like nice candles for a romantic dinner.

romantik bir akşam yemeği

And if something is world class

Ve eğer bir şey dünya çapındaysa

or if someone is world class,

veya biri dünya çapındaysa, kendi

they are like the best in their field.

alanlarının en iyisi gibidirler.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is in my pocket somewhere,

Bu yorum cebimde bir yerlerde

and it is from Sherly.

ve Sherly'den.

And Sherly says,

Ve Sherly,

"I always loved the last part of the video,

" Videonun

where teacher Bob takes us on a tour

öğretmen Bob'un bizi

of his well organized farm."

iyi organize edilmiş çiftliğinde bir tura çıkardığı son bölümünü her zaman sevmişimdir" diyor.

And my response was,

Yanıtım,

"You'll be surprised then in the next video,

"Bir sonraki videoda,

as I'll be walking around my town."

kasabamda dolaşacağım için şaşıracaksınız."

So let's do that for a bit.

Öyleyse bunu biraz yapalım.

Let's walk around my town.

Şehrimin etrafında dolaşalım.

I thought that I should do some of these videos on location.

Bu videolardan bazılarını mekanda çekmem gerektiğini düşündüm.

In English, when you do something on location,

İngilizce'de, bir yerde bir şey yaptığınızda,

it means you do it like out in the town or out somewhere.

bu, onu kasabada veya dışarıda bir yerde yaptığınız anlamına gelir.

Normally, I do my videos on location on my farm,

Normalde videolarımı çiftliğimde çekiyorum

but I thought it would be fun to come downtown

ama şehir merkezine gelip

and shoot the video here.

videoyu burada çekmenin eğlenceli olacağını düşündüm.

I should walk this way, actually.

Aslında bu yoldan yürümeliyim.

Sorry for spinning you around like that.

Seni böyle döndürdüğüm için özür dilerim.

I hope you didn't get too dizzy.

Umarım başınız çok dönmemiştir.

Let's walk a little bit down the sidewalk here.

Burada kaldırımda biraz yürüyelim.

This is a small town,

Burası küçük bir kasaba,

so I'm not too worried about someone taking my tripod,

bu yüzden birinin tripodumu alması konusunda çok endişelenmiyorum

although that could happen,

, gerçi bu olabilir

but I doubt that it will.

ama olacağından şüpheliyim. Yakınlarda yaşadığım

I like the little town that I live close to.

küçük kasabayı seviyorum .

I'll be honest,

Dürüst olacağım, pandemi nedeniyle

I haven't gotten out here much because of the pandemic,

buradan pek dışarı çıkmadım

but it's a nice quaint little town.

ama güzel, şirin, küçük bir kasaba.

There aren't that many people here.

Burada o kadar çok insan yok.

In fact, we only have about two fast food restaurants

Aslında sadece iki fast food restoranımız

and a few pharmacies.

ve birkaç eczanemiz var.

We don't have a hospital.

Hastanemiz yok.

The city or the town isn't big enough for that.

Şehir ya da kasaba bunun için yeterince büyük değil.

But it has all of the things that you would need

Ama

if you wanted to get things.

bir şeyler almak istersen ihtiyacın olan her şeye sahip. Dediğim gibi

There's a grocery store,

bir bakkal var,

like I said, there's a few fast food restaurants.

birkaç fast food restoranı var.

I should check my time here.

Buradaki zamanımı kontrol etmeliyim.

Oh, I can talk for 45 more seconds.

Oh, 45 saniye daha konuşabilirim.

That's good.

Bu iyi.

There's a place right over there

where you can go if you need to renew your license.

Ehliyetini yenilemen gerekirse gidebileceğin bir yer var.

If you need to go to the doctor,

Doktora gitmeniz gerekiyorsa

even though there's not a hospital,

hastane olmasa da

there is a medical center.

tıp merkezi var.

A medical center is a place where you can go

Bir tıp merkezi, gidip

and see a doctor.

bir doktora görünebileceğiniz bir yerdir.

And if it's really serious,

Ve eğer gerçekten ciddiyse,

they'll send you to a hospital.

seni bir hastaneye gönderirler.

But it's a nice little town,

Ama güzel bir kasaba, bu videoyu bitirirken arkamdaki kavşağı görmeniz için

I'll turn around once again

bir kez daha arkamı döneceğim

so you can see the intersection behind me

as I finish off this video.

.

Anyways, thanks for watching.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler.

I should wrap this up.

Bunu bitirmeliyim.

I only have 10 seconds left.

Sadece 10 saniyem kaldı.

Thanks for watching,

I hope you enjoyed a little bit of a tour of my town.

İzlediğiniz için teşekkürler,

umarım şehrimde biraz tur atmaktan keyif almışsınızdır.

I'll probably do one video a week out here.

Muhtemelen burada haftada bir video yapacağım.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.

Bye!

Hoşçakal!