Learn the English Phrases TO PICTURE SOMETHING and TO GET THE PICTURE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, bir şeyi resmetmek için

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim

to picture something.

.

We also sometimes say to picture someone.

Bazen birini resmetmeyi de söyleriz.

When you picture something, or when you picture someone,

Bir şeyi hayal ettiğinizde veya birini hayal ettiğinizde,

it means you close your eyes,

bu, gözlerinizi kapattığınız anlamına gelir ,

well you don't have to close your eyes,

yani gözlerinizi kapatmanıza gerek yoktur,

but it means you can see them in your mind.

ancak onları zihninizde görebildiğiniz anlamına gelir.

Or you can see the thing

Ya da

that's being talked about in your mind.

konuşulan şeyi zihninizde görebilirsiniz.

If I was to describe to you what Niagara Falls looks like,

Size Niagara Şelalesi'nin neye benzediğini anlatacak olursam, bir şelalenin üzerinden

that there's thousands of liters of water

binlerce litre su

going over a waterfall.

akıyor .

You might be able to picture that in your mind.

Bunu zihninizde canlandırabilirsiniz. Size

If I described my brother to you,

kardeşimi tarif etsem ,

if I said, my brother looks a lot like me,

kardeşim desem bana çok benziyor

but he has a bigger beard, and he's a lot taller.

ama sakalı daha uzun ve çok daha uzun.

You might be able to picture him in your mind.

Onu zihninizde canlandırabilirsiniz.

So when you picture something in your mind,

Yani bir şeyi zihninizde canlandırdığınızda

or when you picture someone in your mind,

ya da birini zihninizde canlandırdığınızda,

it means you can kind of see it in your mind's eye.

bu onu bir nevi zihninizde görebileceğiniz anlamına gelir .

You can see the image in your mind.

Görüntüyü zihninizde görebilirsiniz.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci ifade,

is the phrase to get the picture.

resmi elde etmek için kullanılan ifadedir.

To get the picture simply means to understand something.

Resmi elde etmek basitçe bir şeyi anlamak demektir.

When you describe something to someone,

Birine bir şey anlatırken

or when you're explaining something to someone,

ya da birine bir şey anlatırken

and if at the end of the explanation, you say, okay,

ve açıklamanın sonunda tamam,

do you get the picture now?

şimdi anladın mı?

Do you get the picture?

Resmi aldın mı?

It basically means, do you understand?

Temel olarak, anlıyor musun?

So if I was to tell someone to do a job on the farm,

Yani ben birine çiftlikte iş yap diyeceksem,

if I said, you need to dig a hole, it needs to be this deep.

çukur kazman lazım , bu kadar derin olmalı dersem.

It needs to be big enough for us to plant a tree.

Bir ağaç dikebilmemiz için yeterince büyük olması gerekiyor.

Do you get the picture?

Resmi aldın mı?

Basically what I'm saying to them

Temel olarak onlara söylediğim şey,

is do you understand

the instructions that I've given to you?

size verdiğim talimatları anlıyor musunuz?

So to review, when you picture something,

Yani gözden geçirmek, bir şeyi

or when you picture someone,

ya da birini resmettiğinizde,

it means you can kind of see that thing in your mind,

bu bir nevi o şeyi zihninizde görebildiğiniz

or you can see that person in your mind.

ya da o kişiyi zihninizde görebileceğiniz anlamına gelir.

And when you get the picture,

Ve resmi elde ettiğinizde,

it means you understand something.

bir şeyi anladığınız anlamına gelir.

Sometimes people don't get the picture.

Bazen insanlar resmi anlamıyor.

And that means that they don't understand something,

Bu da bir şey anlamadıkları anlamına geliyor

but hey, let's look at a comment from a previous video.

ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Stella.

Bu yorum Stella'dan.

And Stella says this.

Ve Stella bunu söylüyor.

My husband needs to lose weight for his health,

Kocamın sağlığı için kilo vermesi gerekiyor

but he doesn't like exercise.

ama egzersizi sevmiyor.

I want him to change his tune.

Tarzını değiştirmesini istiyorum.

I talked to him so much,

Onunla o kadar çok konuştum

and tell him what to do so often, he tunes me out.

ve ona o kadar sık ​​ne yapması gerektiğini söyledim, beni görmezden geldi.

And my response was this, that's the way it goes sometimes.

Benim cevabım şu oldu, bazen işler böyle yürür.

I know I talk to Jen a lot about my YouTube channel.

Jen ile YouTube kanalım hakkında çok konuştuğumu biliyorum.

And sometimes I talk so much

Bazen o kadar çok konuşuyorum

that she tunes me out, and just nods her head.

ki beni görmezden geliyor ve sadece başını sallıyor.

I think she nods her head,

Sanırım başını sallıyor

and it makes me feel like she's listening to me,

ve bu beni dinliyormuş gibi hissettiriyor

but I know sometimes she has tuned me out.

ama bazen beni görmezden geldiğini biliyorum.

And I think that's what happens sometimes.

Ve bence bazen olan bu.

I agree, Stella.

Katılıyorum, Stella.

Sometimes when you talk to someone for a lot,

Bazen birisiyle

for a long time about one thing,

bir şey hakkında çok uzun süre konuştuğunda,

sometimes they will tune you out,

bazen seni görmezden gelirler,

because maybe you've just mentioned it too many times.

çünkü belki de bundan çok fazla bahsettin.

Hey, I have to apologize to you.

Hey, senden özür dilemeliyim.

The combine came and combined all my wheat a few days ago,

Birkaç gün önce biçerdöver gelip bütün buğdaylarımı birleştirdi,

my neighbor came, and this entire field was harvested.

komşum geldi ve bu tarlanın tamamı biçildi.

That's what I mean when I say combine,

Birleştirmek derken bunu kastediyorum,

you can see that I'm stepping through these large windrows

görüyorsunuz ki bu büyük saman yığınlarının içinden geçiyorum

of what's called straw,

and another neighbor will come in a few days,

ve birkaç gün içinde başka bir komşu gelecek

and will bale all the straw.

ve tüm samanları balyalayacak.

I'll try to catch that on camera.

Bunu kameraya çekmeye çalışacağım.

Although it did rain yesterday,

Dün yağmur yağmasına rağmen,

so it's a little bit wet out here,

burası biraz ıslak,

but yeah, I feel bad,

ama evet, kendimi kötü hissediyorum,

because I know I mentioned that when the combine came,

çünkü biçerdöver geldiğinde,

when the wheat was going,

buğday giderken,

when the wheat was harvested, I'm pretty sure I said,

buğday hasadı yapıldığında bundan oldukça eminim bahsetmiştim. Dedim ki

I would run out with my camera, and make a small video,

kameram bitip küçük bir video çekeyim dedim

but it ended up being combined

ama

while I was out doing something else.

ben başka bir şey yaparken video birleştirildi.

By the time I got home, it was almost dark,

Eve geldiğimde hava neredeyse kararmıştı

and my neighbor was almost finished doing the job,

ve komşum işi bitirmek üzereydi

but I can at least show it to you.

ama en azından size gösterebilirim.

You can see this large field used to be wheat.

Eskiden buğday olan bu geniş tarlayı görebilirsiniz.

Now it has been harvested.

Şimdi hasat edildi.

The yield was pretty good.

Verim oldukça iyiydi.

I was very happy, but the quality was low.

Çok memnun kaldım ama kalite düşüktü.

The quality of the wheat was called feed grade.

Buğdayın kalitesine yem sınıfı denirdi.

That means it's good enough to feed to animals,

Bu, hayvanları beslemek için yeterince iyi olduğu,

but not to people.

ancak insanları beslemediği anlamına gelir.

So I was a little disappointed about that,

Bu yüzden biraz hayal kırıklığına uğradım,

but oh, well, that's farming.

ama ah, bu çiftçilik.

Anyways, have a good day.

Her neyse, iyi günler.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.