Learn the English Phrases I HOPE SO! and I HOPE NOT!

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde İngilizce cümleyi

I wanted to help you learn the English phrase, I hope so.

öğrenmenize yardımcı olmak istedim , umarım öyledir.

The English phrase, I hope so,

İngilizce deyim, umarım öyledir,

is a phrase we use when we really want something to happen.

bir şeyin olmasını gerçekten istediğimizde kullandığımız bir deyimdir.

Let's say you're watching a game

Diyelim ki bir maç izliyorsunuz

and your favorite team is playing.

ve tuttuğunuz takım oynuyor.

If someone asked you this question,

Birisi size şu soruyu sorsa,

"Do you think your team will win?"

"Sence takımın kazanacak mı?"

You would probably respond by saying, "I hope so."

Muhtemelen "Umarım" diyerek yanıt verirsiniz.

Let's say you're taking an English test

Diyelim ki bir İngilizce sınavına giriyorsunuz

and someone asks you this question.

ve birisi size bu soruyu soruyor.

"Do you think you'll pass the test?"

"Sınavı geçebileceğini düşünüyor musun?"

You would most likely respond by saying, "I hope so."

Muhtemelen "Umarım öyledir" diyerek yanıt verirsiniz.

So it's another way of saying, yes,

Yani evet demenin başka bir yolu,

but you're emphasizing it a little bit.

ama sen onu biraz vurguluyorsun. Her ne olacaksa olmasını

You're saying that you really, really hope

gerçekten ama gerçekten umduğunu söylüyorsun

that whatever is going to happen will happen.

. Bugün size öğretmek

The second phrase I want to teach you today

istediğim ikinci cümle

is the phrase, I hope not.

, umarım değildir.

And this is completely the opposite.

Ve bu tamamen tersidir.

This is when you don't want something to happen.

Bu, bir şeyin olmasını istemediğiniz zamandır.

Let's say you're watching a game and someone says,

Diyelim ki bir maç izliyorsunuz ve birisi

"Do you think your team will lose?"

"Sence takımın kaybedecek mi?"

You'll say, "I hope not."

"Umarım olmaz" diyeceksiniz.

Let's say you're taking an English test.

Diyelim ki bir İngilizce sınavına giriyorsunuz.

And someone says, "Do you think you'll fail?"

Ve birisi, " Başarısız olacağını düşünüyor musun?"

You would say, "I hope not."

"Umarım olmaz" diyeceksiniz.

So when you don't want something to happen

Yani bir şeyin olmasını istemediğinizde

and you want to emphasize it,

ve onu vurgulamak istediğinizde,

you would use the phrase, I hope not.

umarım kullanmazsınız ifadesini kullanırsınız. Bir daha

So to review, when you really,

gözden geçirmek için,

really want something to happen, you say, "I hope so."

bir şeyin olmasını gerçekten ama gerçekten istediğinizde , "Umarım öyledir" dersiniz.

And when you really don't want something to happen,

Ve bir şeyin olmasını gerçekten istemediğin zaman,

you say, "I hope not."

"Umarım olmaz" dersin.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from DK.

Bu yorum DK'dan.

Cool glasses.

Soğuk gözlükler.

And my response was, I found out later

Benim cevabım, daha sonra

they were my daughter's sunglasses.

bunların kızımın güneş gözlüğü olduğunu öğrendim.

I thought they were mine.

Benim olduklarını düşündüm.

These are mine.

Bunlar benim.

I felt kind of silly after the last video,

Son videodan sonra kendimi biraz aptal hissettim

because I was wearing those sunglasses.

çünkü o güneş gözlüklerini takıyordum.

And I kept thinking I was wearing my nice,

Ve güzel,

cheap, Dollar Store sunglasses.

ucuz Dollar Store güneş gözlüklerimi taktığımı düşünmeye devam ettim.

By the way, the Dollar Store is way up there,

Bu arada, Dollar Store çok yukarıda,

where you can buy sunglasses for $1, or $2,

güneş gözlüklerini 1$'a, 2$'a

or maybe $3 at the most.

ya da en fazla 3$'a satın alabilirsin. Son videoda

So I was wearing these really cool sunglasses

bu gerçekten havalı güneş gözlüklerini takıyordum

in the last video.

.

And I was basically, in my mind,

Ve temelde, aklımda

thinking that they were mine, but they weren't.

onların benim olduğunu düşünüyordum ama değillerdi.

These are actually mine.

Bunlar aslında benim.

These are not my daughters.

Bunlar benim kızlarım değil. Sonunda

What ended up happening was my daughter

kızım

borrowed my camera bag last fall.

geçen sonbaharda kamera çantamı ödünç aldı.

And she left her sunglasses in a pocket in the side.

Ve güneş gözlüklerini yan taraftaki bir cebinde unutmuş.

And when I found her sunglasses in my camera bag,

Ve kamera çantamda onun güneş gözlüklerini bulduğumda,

they kind of looked like mine.

benimki gibi göründüler.

And so, I just assumed they were, but they weren't.

Ve böylece, öyle olduklarını varsaydım, ama değillerdi. Her

So anyways, enough about my sunglasses.

neyse, güneş gözlüklerim hakkında bu kadar yeter.

I'm once again out here in town.

Bir kez daha burada, kasabadayım.

I don't have to show you.

Sana göstermek zorunda değilim.

I was pointing out earlier that we have a Dollar Store.

Daha önce bir Dolar Mağazamız olduğunu belirtiyordum. Kanada'daki Dolar Mağazaları

The interesting thing about Dollar Stores in Canada

ile ilgili ilginç olan şey,

is that eventually they won't be Dollar Stores.

sonunda Dolar Mağazaları olmayacak olmalarıdır.

They used to charge $1 for everything.

Her şey için 1 dolar alıyorlardı.

And then eventually, they had some things that were $2.

Ve sonunda, 2 dolarlık bazı şeyleri oldu.

And now, I think they're going to charge

Ve şimdi, sanırım

as high as $5 for some items.

bazı ürünler için 5 $ gibi yüksek bir ücret talep edecekler. Kanada'da

Everything seems to be getting

her şey daha pahalı hale geliyor gibi görünüyor

more expensive here in Canada.

.

I'm sure it's true around the world as well.

Eminim dünya çapında da doğrudur.

I'm not sure where it's all going to end.

Her şeyin nerede biteceğinden emin değilim.

I know quite regularly,

Oldukça düzenli olarak biliyorum, düzenli olarak almadığım

I buy something that I don't buy regularly.

bir şeyi alıyorum .

That didn't make sense.

Bu mantıklı değildi. Arada bir

Every once in a while,

, düzenli olarak almadığım

I buy something that I don't buy regularly.

bir şeyi satın alıyorum .

And I'm a little shocked at how much it costs.

Ve ne kadara mal olduğu konusunda biraz şok oldum.

Things are getting quite pricey.

İşler oldukça pahalanıyor.

Let me see what the time is here.

Bakalım burada saat kaç?

Oh, I have lots of time to talk.

Oh, konuşacak çok zamanım var.

The most recent thing, I think,

Sanırım,

I might have mentioned in another video was car repairs.

başka bir videoda bahsetmiş olabileceğim en son şey, araba tamiriydi.

I was expecting my last car repair to be about 500 or $600.

Son araba tamirimin yaklaşık 500 veya 600 dolar olmasını bekliyordum.

And it ended up being $800.

Ve sonunda 800 dolar oldu. Beklediğimden

That was a little more expensive than what I was expecting.

biraz daha pahalıydı .

So I shouldn't complain.

Bu yüzden şikayet etmemeliyim.

I have a nice job,

Güzel bir işim var

and that job provides me with income,

ve bu iş bana gelir sağlıyor

and I am able to afford things right now,

ve şu anda her şeyi karşılayabiliyorum

but food is more expensive.

ama yemek daha pahalı.

Getting cars fixed is more expensive.

Arabaları tamir ettirmek daha pahalıdır. Ucuz güneş gözlüklerim dışında

Everything seems to be more expensive,

her şey daha pahalı görünüyor

except my cheap sunglasses.

.

Anyways, thanks for watching this short English lesson.

Her neyse, bu kısa İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a couple days with another one.

Birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.