Learn the English Phrases IN CHARGE and TO GET A CHARGE OUT OF

In this English lesson

Bu İngilizce dersinde, İngilizce cümleyi

I wanted to help you learn the English phrase, in charge of.

öğrenmenize yardımcı olmak istedim . Bir

When you are in charge of something,

şeyin başındaysanız,

it means you're the boss,

patron sizsiniz demektir,

it means you're the person who has authority.

yetki sahibi kişi sizsiniz demektir.

As a teacher, I am in charge of my classroom.

Bir öğretmen olarak sınıfımdan sorumluyum.

I am in charge of the students who are in that room.

O odadaki öğrencilerden ben sorumluyum.

I have the authority.

yetkim var.

In some ways, I'm the boss.

Bazı yönlerden, patron benim.

When you go to work, your boss is in charge of you.

İşe gittiğinizde, patronunuz sizden sorumludur.

Your boss has authority.

Patronunun yetkisi var.

Your boss can tell you what to do.

Patronunuz size ne yapmanız gerektiğini söyleyebilir.

Your boss is definitely in charge when you are at work.

Siz işteyken patronunuz kesinlikle iş başındadır.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer bir deyim,

is the phrase to get a charge out of.

ücret almak için deyimdir.

Sorry, I'm a little distracted.

Üzgünüm, biraz dikkatim dağıldı.

There's cats meowing here.

Burada miyavlayan kediler var.

I'll show you in a moment.

Birazdan göstereceğim.

They're waiting for Jen to come home and feed them.

Jen'in eve gelip onları beslemesini bekliyorlar.

Anyways, when you get a charge out of something,

Her neyse, bir şeyden ücret aldığınızda,

it means it's exciting for you.

bu sizin için heyecan verici olduğu anlamına gelir. Paten

When I go skating, I get a charge out of skating.

kaymaya gittiğimde, paten yapmaktan ücret alıyorum.

It reminds me of my youth.

Bana gençliğimi hatırlatıyor.

It's exciting for me.

Benim için heyecan verici.

I do really love to go to the arena and do some skating.

Arenaya gitmeyi ve biraz paten yapmayı gerçekten çok seviyorum.

I definitely get a charge out of it.

Kesinlikle bir ücret alıyorum.

So when you get a charge out of something,

Yani bir şeyden ücret aldığınızda,

it means it's exciting for you.

bu sizin için heyecan verici olduğu anlamına gelir.

It's something you'd like to do.

Bu yapmak isteyeceğin bir şey.

It's something that you enjoy.

Bu zevk aldığın bir şey.

So to review, when you are in charge of something,

Yani gözden geçirmek gerekirse, bir şeyin başındaysanız

it means you're the boss.

patron sizsiniz demektir.

You're the person who has the authority.

Yetki sahibi kişi sizsiniz.

You're the person who can tell other people what to do.

Diğer insanlara ne yapmaları gerektiğini söyleyebilecek kişi sizsiniz.

You are in charge.

Sen yetkilisin.

And when you get a charge out of something,

Ve bir şeyden ücret aldığınızda,

it means that you're doing something

that's exciting for you.

sizin için heyecan verici bir şey yaptığınız anlamına gelir.

Some people get a charge out of

Bazı insanlar

maybe driving fast on the road,

yolda hızlı sürmekten ücret alıyorlar,

maybe that's exciting for them.

belki bu onlar için heyecan verici.

You should never do that.

Bunu asla yapmamalısın.

But did I just wave my finger at you?

Ama az önce sana parmağımı salladım mı?

That's a real teacher move.

Bu gerçek bir öğretmen hareketi.

Don't do that.

Bunu yapma. Bir

When you get a charge out of something,

şeyden ücret aldığınızda,

it's exciting for you, and you enjoy doing it.

bu sizin için heyecan vericidir ve onu yapmaktan keyif alırsınız.

Let's look at a comment from a previous video.

Bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

Sorry, I'm laughing at my, don't do that.

Üzgünüm, kendime gülüyorum, bunu yapma.

That's definitely a real teacher move

to use your finger like this, to say,

Parmağınızı böyle kullanma,

don't do that, that's wrong.

şunu yapma, bu yanlış demek kesinlikle gerçek bir öğretmen hareketi.

But let's look at a comment from a previous video.

Ama bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Mohd Ags.

Bu yorum Mohd Ags'tan.

Judging by your energy in this video,

Bu videodaki enerjine bakılırsa

I'd say you're feeling 100% now, maybe even 110%.

şu an kendini %100, hatta belki %110 hissediyorsun diyebilirim.

I mean, you were walking into a headwind through some snow

Demek istediğim,

while holding the camera and talking.

kamerayı tutarken ve konuşurken biraz karda karşıdan gelen rüzgara doğru yürüyordunuz.

Thank you, strong, Mr. Bob.

Teşekkürler, güçlü, Bay Bob.

And my response, I am definitely feeling 100% now,

Ve cevabım, öğleden sonra hala kısa bir şekerleme yapmama rağmen , şu anda kesinlikle %100 hissediyorum

although I still have a short nap in the afternoon.

.

Yeah, I definitely feel 100%.

Evet, kesinlikle %100 hissediyorum.

I feel great.

Harika hissediyorum. Artık

I have to say that I don't feel

even the least bit sick anymore.

zerre kadar hasta hissetmediğimi söylemeliyim.

I'm gonna show you some of the cats

that we have here as I walk.

Yürürken size burada sahip olduğumuz bazı kedileri göstereceğim.

There's a cat here, there's a cat here.

Burada bir kedi var, burada bir kedi var.

There's a couple of cats here.

Burada birkaç kedi var.

What has happened, Jen has left to get some groceries.

Ne oldu, Jen biraz yiyecek almak için ayrıldı.

She'll be back probably in about 15 or 20 minutes.

Muhtemelen 15 veya 20 dakika içinde geri dönecek.

But right now is the time when she normally goes to the barn

Ama şu an normalde ahıra gidip

and she feeds the chickens and she feeds the cats.

tavukları beslediği ve kedileri beslediği zamandır.

And she usually feeds Oscar around the same time.

Ve genellikle Oscar'ı aynı saatlerde besler.

By the way, Oscar is over here by this tree

Bu arada, Oscar burada,

that I still have to clean up.

hala temizlemem gereken bu ağacın yanında.

He smells something under the snow,

Karın altında bir koku alıyor

and he's out hunting a little bit.

ve biraz ava çıkıyor.

But yes, the cats, I think they have an internal clock.

Ama evet, kedilerin içsel bir saatleri olduğunu düşünüyorum.

They sense that this is the time of day

when Jen normally feeds them.

Jen'in normalde onları beslediği günün bu saat olduğunu hissediyorlar.

And so they're waiting for her.

Ve böylece onu bekliyorlar.

Cats and animals are smart that way.

Kediler ve hayvanlar bu şekilde akıllıdır.

Anyways.

Neyse.

Yes, Mohd Ags, I'm feeling a lot better.

Evet, Mohd Ags, çok daha iyi hissediyorum.

Tomorrow is actually the first day.

Yarın aslında ilk gün.

Actually, when you're watching this video

Aslında bu videoyu izlediğiniz zaman

will be my first day back at work for second semester.

benim ikinci dönem işe döndüğüm ilk gün olacak .

I saw a vehicle.

I thought it might actually be Jen, but it's not.

Bir araç gördüm.

Aslında Jen olabileceğini düşündüm ama değil.

But I'm looking forward to it.

Ama sabırsızlıkla bekliyorum.

I think it'll be a good day.

Bence güzel bir gün olacak.

I'm looking forward to meeting some new students.

Yeni öğrencilerle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to teaching.

Öğretmeyi dört gözle bekliyorum.

By the way,

Bu arada arka plana

isn't it just beautiful when you look at the background?

bakınca çok güzel değil mi ?

I really like where I live, and I really like winter,

Yaşadığım yeri gerçekten seviyorum ve kışı gerçekten seviyorum

but I think I've said that probably too many times.

ama sanırım bunu muhtemelen birçok kez söyledim.

Anyways, I'll see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.