How to *Describe People* in English: Advanced Vocabulary Lesson

Vanessa: Hi.

Vanessa: Merhaba. Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Let's talk about describing people.

İnsanları anlatmaktan bahsedelim.

Today, I'm going to help you learn 82 expressions for describing people.

Bugün, insanları tanımlamak için kullanılan 82 ifadeyi öğrenmenize yardımcı olacağım . İnsanları

There are three different ways to describe people.

tanımlamanın üç farklı yolu vardır .

One of them is to describe their appearance.

Bunlardan biri görünüşlerini tanımlamaktır.

I have brown hair.

kahverengi saçlıyım

The second way is to describe their personality or character.

İkinci yol, kişiliğini veya karakterini tanımlamaktır.

I'm optimistic.

Ben iyimserim.

The third way is to describe their actions or hobbies.

Üçüncü yol, eylemlerini veya hobilerini tanımlamaktır.

I'm a teacher.

Ben bir öğretmenim.

I like cats.

Kedileri severim.

Today, we're going to specifically focus on how to describe someone's or maybe your personality

Bugün, özellikle birinin veya belki de sizin kişiliğinizi

and character.

ve karakterinizi nasıl tanımlayacağımıza odaklanacağız.

Have you ever taken a personality test?

Hiç kişilik testi yaptın mı?

These kind of tests try to tell you something new about your character or maybe put you

Bu tür testler size karakteriniz hakkında yeni bir şeyler anlatmaya veya belki de sizi

into a category.

bir kategoriye sokmaya çalışır.

You are a comforter.

Sen bir yorgansın.

You are enthusiastic.

Heveslisin.

You are a pessimist.

Sen bir kötümsersin.

Personally, I hate almost every personality test.

Şahsen, neredeyse her kişilik testinden nefret ederim .

Why do I need a test to tell me about my personality?

Bana kişiliğim hakkında bilgi verecek bir teste neden ihtiyacım var?

I already know my personality.

Kişiliğimi zaten biliyorum.

You probably learned a lot about me just from that statement.

Muhtemelen sadece bu ifadeden benim hakkımda çok şey öğrendiniz .

I don't need a test.

Teste ihtiyacım yok. Bana kişiliğim

I don't need someone else to tell me about my personality.

hakkında başka birinin söylemesine ihtiyacım yok .

Having said that, sometimes personality tests can be really helpful for expanding your vocabulary

Bununla birlikte, bazen kişilik testleri, insanları doğru bir şekilde tanımlayabilmeniz için kelime dağarcığınızı genişletmek için gerçekten yardımcı olabilir

so that you can accurately describe people.

.

Maybe you just got a new job and you want to tell your husband about your boss.

Belki yeni bir işe girdiniz ve kocanıza patronunuzdan bahsetmek istiyorsunuz.

You want to explain your boss' character or maybe how your boss looks or some things that

Patronunuzun karakterini veya nasıl göründüğünü veya

your boss does or maybe you're on a first date with someone and you want to tell them

patronunuzun yaptığı bazı şeyleri açıklamak istiyorsunuz veya belki birisiyle ilk randevunuzdasınız ve onlara

the wonderful things about your personality.

kişiliğiniz hakkında harika şeyler anlatmak istiyorsunuz.

You need to describe yourself.

Kendini tarif etmelisin.

In this lesson, I'm going to give you the vocabulary to accurately describe other people

Bu derste, size diğer insanları

and also yourself.

ve ayrıca kendinizi doğru bir şekilde tanımlamanız için gereken kelimeleri vereceğim.

Today, I want to ask you six questions to learn more about your personality.

Bugün, kişiliğiniz hakkında daha fazla bilgi edinmek için size altı soru sormak istiyorum.

The goal is to choose some of these nouns and adjectives and create a sentence or maybe

Amaç, bu isim ve sıfatlardan bazılarını seçmek ve kendinizi tanımlayan bir cümle veya belki

a couple of sentences describing yourself.

birkaç cümle oluşturmaktır.

If you feel like this is too personal, you can kind of create a list for someone else

Bunun çok kişisel olduğunu düşünüyorsanız, hayatınızdaki başka biri için bir tür liste oluşturabilirsiniz

in your life.

.

At the end of this lesson, I have some extra special material.

Bu dersin sonunda, bazı ekstra özel materyallerim var.

You're going to see a conversation with five native English speakers where we try to describe

Anadili İngilizce olan beş kişiyle birbirimizi tarif etmeye çalıştığımız bir sohbet göreceksiniz

each other.

.

Hopefully, this will help to also expand your vocabulary, but you'll have to wait until

Umarız bu, kelime dağarcığınızı genişletmenize de yardımcı olur , ancak

the end of this lesson.

bu dersin sonuna kadar beklemeniz gerekecek.

All right.

Elbette.

Let's get started with the first question on this personality test.

Bu kişilik testinin ilk sorusuyla başlayalım.

Personality test question number one.

Bir numaralı kişilik testi sorusu.

Are your travel plans generally organized?

Seyahat planlarınız genel olarak düzenli mi?

What about your home and office?

Peki ya eviniz ve ofisiniz?

Are they pretty tidy?

Oldukça düzenliler mi?

Tidy means clean.

Düzenli, temiz demektir.

Things are orderly.

İşler düzenli.

Think about this for a moment.

Bunu bir an için düşünün.

Organized.

Organize.

Tidy.

Düzenli.

Does this describe you?

Bu seni tarif ediyor mu?

Think about this for three seconds.

Bunu üç saniye boyunca düşünün.

Choose yes or no.

Evet veya hayır'ı seçin.

Three, two, one.

Üç iki bir.

Let's say you decided to say yes.

Diyelim ki evet demeye karar verdiniz.

My travel plans are generally organized.

Seyahat planlarım genellikle düzenlidir.

My home and office are pretty tidy.

Evim ve ofisim oldukça düzenli. Sizi

Some great adjectives we can use to describe you.

tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı harika sıfatlar .

I'm organized.

Ben organizeyim.

I'm put together.

Ben bir araya getirildim.

I have it together.

Birlikte var.

Here, we're talking about you're life.

Burada senin hayatından bahsediyoruz.

You have your life together.

Birlikte hayatınız var.

It is organized.

Organize edildi.

I'm organized.

Ben organizeyim.

I'm put together.

Ben bir araya getirildim.

I have it together.

Birlikte var.

Or you might say I'm A Type.

Ya da A Tipi olduğumu söyleyebilirsin.

A Type is compared to B Type, which we'll talk about in just a moment.

A Tipi, birazdan bahsedeceğimiz B Tipi ile karşılaştırılır .

A Type means that you are quite orderly.

Tip, oldukça düzenli olduğunuz anlamına gelir.

There is a place for everything in your life.

Hayatınızda her şeye yer var.

You might also a qualifier to some of these expressions.

Ayrıca, bu ifadelerden bazılarının niteleyicisi olabilirsiniz .

I'm so somewhat A Type.

Ben biraz A Tipiyim.

I'm kind of A Type.

Ben bir tür A Tipiyim. Ben

I'm pretty A Type.

oldukça A Tipiyim.

Here, we're lessening it a little bit.

Burada biraz azaltıyoruz.

You're not 100% A Type.

%100 A Tipi değilsin.

You're not 100% organized.

%100 organize değilsin.

I'm somewhat organized.

Biraz düzenliyim.

Okay.

Tamam aşkım.

That's fine.

Bu iyi.

Most of us are kind of in the middle of a lot of these categories, so it's good to use

Çoğumuz bu kategorilerin çoğunun ortasındayız, bu yüzden

these qualifiers.

bu niteleyicileri kullanmak iyidir.

I'm somewhat organized.

Biraz düzenliyim.

You might also say if you said yes to this that your travel plans are generally organized,

Buna evet dediyseniz seyahat planlarınız genel olarak düzenlidir,

you might say I'm a doer.

ben de yapanlardanım diyebilirsiniz.

Doer.

Yapan

Here the root word is do.

Buradaki kök kelime yapmaktır.

You do things.

Bir şeyler yapıyorsun.

You don't just think about them and wait for something to happen.

Sadece onları düşünmez ve bir şeylerin olmasını beklemezsin.

You do things.

Bir şeyler yapıyorsun.

You take action.

Sen harekete geç.

I'm a doer.

Ben bir yapıcıyım.

Or you might say simply I'm clean.

Ya da basitçe ben temizim diyebilirsiniz.

Things in my life are clean.

Hayatımdaki her şey temiz.

I'm a clean person.

Ben temiz bir insanım.

If you said no to this, no, my travel plans are not orderly.

Buna hayır dediysen, hayır, seyahat planlarım düzenli değil.

My home and office, they are a wreck.

Evim ve ofisim, onlar bir enkaz.

Well, what are some adjectives we can use to describe you?

Peki, seni tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı sıfatlar nelerdir ?

You might be spontaneous or creative.

Spontane veya yaratıcı olabilirsiniz. Ya

What if you are not A Type, you are B Type?

A Tipi değilseniz, B Tipisiniz?

B Type means that you don't always have things orderly.

B Tipi, her zaman her şeyin düzenli olmadığı anlamına gelir .

Maybe you tend to be slower at doing things.

Belki bir şeyleri yaparken daha yavaş olma eğilimindesindir.

You think about things a lot.

Bazı şeyleri çok düşünüyorsun.

Usually, B Type people might be a little more of the creative, spontaneous type.

Genellikle, B Tipi insanlar biraz daha yaratıcı, spontan tipte olabilir.

That's why you're in this list.

Bu yüzden bu listedesiniz.

Then, we have some negative words that we can use to describe these people as well.

Sonra, bu insanları da tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı olumsuz kelimelerimiz var.

You might be scatterbrained.

Dağınık beyinli olabilirsin.

Here, we can imagine in your head things are not orderly.

Burada, kafanızda her şeyin düzenli olmadığını hayal edebiliyoruz .

They are scattered.

Dağılmış durumdalar.

Scattered means unorganized.

Dağınık, düzensiz demektir.

If you say to someone you are scatterbrained, it is not nice.

Birine dağınık beyinli olduğunu söylersen, bu hiç hoş değil.

You could say it about yourself.

Bunu kendin hakkında söyleyebilirsin.

That's fine.

Bu iyi.

I'm scatterbrained.

Ben dağınıkım.

But, you don't want to say that about someone else.

Ama bunu başka biri hakkında söylemek istemezsin .

During today's lesson for these words that are definitely rude to say to someone else,

Bugünkü derste, başkasına söylenmesi kesinlikle kabalık olan bu sözler için

I put a little star beside it so that you know I should probably be careful saying this

yanına küçük bir yıldız koydum, böylece muhtemelen bunu diğer insanlara söylerken dikkatli olmam gerektiğini

to other people because these are always negative.

çünkü bunlar her zaman olumsuzdur. Bu soruya hayır

The final thing you might say if you said no to this question is I'm not clean.

dediyseniz söyleyeceğiniz son şey ben temiz değilim.

I'm messy.

Dağınığım.

My life is messy.

Hayatım dağınık.

My house is messy.

Evim dağınık.

Just things are not organized.

Sadece işler organize değil.

I'm messy.

Dağınığım. Kişiliğinizle

Did you write down some words that relate to your personality?

ilgili bazı kelimeler yazdınız mı ?

All right.

Elbette. İki numaralı

Let's go on to the personality test question number two.

kişilik testi sorusuna geçelim .

Question number two.

İki numaralı soru. Baskı

Is it easy to stay relaxed even when you have pressure?

altındayken bile rahat kalmak kolay mı ?

Do small events not change how you feel about the rest of the day?

Küçük olaylar günün geri kalanında hissettiklerinizi değiştirmiyor mu?

Maybe a small negative thing happens and how cares.

Belki küçük bir olumsuz şey olur ve ne kadar umursar.

It doesn't bother you.

Seni rahatsız etmiyor.

You can just easily forget about it.

Onu kolayca unutabilirsin.

Think about these questions.

Bu sorular hakkında düşünün.

Is it true for you?

Senin için doğru mu?

Yes, I can easily stay relaxed even when there's pressure.

Evet, baskı olduğunda bile rahat kalabilirim .

Yes, I can easily forget about little annoyances during the day.

Evet, gün içindeki küçük sıkıntıları kolayca unutabilirim .

Or no, it's hard for me to feel relaxed even when there's pressure.

Ya da hayır, üzerimde baskı olsa bile rahatlamış hissetmek benim için zor .

Think about this for you and let's talk about some words in three, two, one.

Bunu sizin için düşünün ve üç, iki, bir'deki bazı kelimelerden bahsedelim.

What if you said yes to this?

Buna evet dersen ne olur? Baskı

It's easy for me to feel relaxed even when there's pressure.

olduğunda bile rahatlamış hissetmek benim için kolaydır .

Yeah.

Evet. Gün içinde canımı sıkan

If there's small annoying things that happen during the day, it doesn't bother me.

ufak tefek şeyler olursa beni rahatsız etmez. Sizi

What are some words we can use to describe you?

tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı kelimeler nelerdir ?

You could say I'm easygoing.

Rahat olduğumu söyleyebilirsin.

Nothing phases me.

Hiçbir şey beni aşamaz.

I'm optimistic.

Ben iyimserim.

I'm even-keeled.

Ben sakinim.

We talked about this word in a previous lesson where Dan and I talked about our relationship,

Dan ve benim ilişkimiz, evliliğimiz hakkında konuştuğumuz önceki bir derste bu kelimeden bahsetmiştik

our marriage together.

.

He said that I'm even-keeled.

Dengeli olduğumu söyledi.

This is a great word.

Bu harika bir kelime.

You might say I'm confident.

Kendime güveniyorum diyebilirsin.

I'm calm.

Sakinim.

I'm rational.

Ben mantıklıyım.

These are all things that you might use to describe you if you said yeah, I can easily

Bunların hepsi, evet, baskı olduğunda bile kolayca rahat kalabilirim dersen, seni tarif etmek için kullanabileceğin şeyler

stay relaxed even when there's pressure.

.

What about if you said no to this question?

Peki ya bu soruya hayır dediyseniz?

What if you said no, I don't easily feel relaxed.

Ya hayır dersen, kendimi kolay rahat hissetmem.

I'm often not relaxed.

Çoğu zaman rahat değilim.

I'm often stressed.

Sık sık stresliyim. Sizi

What are some words we can use to describe you?

tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı kelimeler nelerdir ?

We might say I'm sensitive.

Hassasım diyebilirz.

This means that things affect you easily.

Bu, olayların sizi kolayca etkilediği anlamına gelir.

It's not always a negative thing.

Her zaman olumsuz bir şey değil.

Of course, it depends no the situation.

Tabii ki, duruma bağlı değil.

If you're applying for a high stress job, you don't want to say I'm sensitive.

Stresi yüksek bir işe başvuruyorsanız, hassas olduğumu söylemek istemezsiniz.

It probably means you're not a good fit for the position, but this could be just to describe

Muhtemelen pozisyon için uygun olmadığınız anlamına gelir , ancak bu sadece

you personally.

sizi kişisel olarak tanımlamak için olabilir.

I'm sensitive.

Ben hassasım.

Or maybe you might say I'm emotional.

Ya da belki duygusal olduğumu söyleyebilirsin.

Your emotions play a big part in your life.

Duygularınız hayatınızda büyük bir rol oynar.

Another way to say emotional is moody.

Duygusal demenin başka bir yolu karamsar.

Moody is always a negative thing.

Moody her zaman olumsuz bir şeydir.

This means you're in a good mood.

Bu, iyi bir ruh halinde olduğunuz anlamına gelir.

You're in a bad mood and you're swinging between those moods and there's no rhyme or reason.

Kötü bir ruh halindesin ve bu ruh halleri arasında gidip geliyorsun ve hiçbir kafiye ya da sebep yok.

That means there's no predictability.

Bu, öngörülebilirlik olmadığı anlamına gelir.

One day or one moment you feel like this and the next day or the next moment you feel like

Bir gün veya bir an böyle hissedersin ve ertesi gün veya bir sonraki an

this.

böyle hissedersin.

You're moody.

huysuzsun

This is stronger than emotional.

Bu duygusaldan daha güçlüdür.

This is much more negative than emotional, so don't tell someone you're moody.

Bu duygusal olmaktan çok olumsuz, bu yüzden karamsar olduğunuzu kimseye söylemeyin.

Especially if they are moody, it won't go well.

Özellikle karamsarlarsa, iyi gitmeyecektir.

Do you know what the opposite of optimistic is?

İyimserliğin karşıtının ne olduğunu biliyor musunuz ?

You might be pessimistic.

Kötümser olabilirsiniz.

Pessimistic means that the glass is half empty.

Kötümser, bardağın yarısının boş olduğu anlamına gelir.

The glass is not half full.

Bardağın yarısı dolu değil.

The glass is half empty.

Bardağın yarısı boş.

This is an expression that means you always see maybe the negative side or what if this

Bu hep belki olumsuz tarafını gördüğün anlamına gelen bir ifade ya bu

happens.

olursa ya.

You're always asking what if in kind of that negative way.

Hep olumsuz bir şekilde ya şöyle olsaydı diye soruyorsun.

Of course, it's good to balance being optimistic and pessimistic, but these are the two extremes.

İyimser ve kötümser olmayı dengelemek elbette iyidir , ancak bunlar iki uç noktadır.

The next five words mean something very similar and they're all negative.

Sonraki beş kelime çok benzer bir şey ifade ediyor ve hepsi olumsuz.

I don't recommend telling someone else that they are these things.

Başka birine bunların bunlar olduğunu söylemenizi tavsiye etmiyorum .

Of course, you can say them about yourself if you would like.

Elbette, isterseniz bunları kendiniz hakkında da söyleyebilirsiniz .

You might say I'm uptight.

Gergin olduğumu söyleyebilirsin.

Tight, we can kind of imagine something inside of you is maybe twisted or tight and inside

Sıkı, içinizde bir şeyin bükülmüş veya gergin olduğunu ve

of you, you don't feel relaxed.

içinizde rahat hissetmediğinizi hayal edebiliyoruz.

You're uptight or maybe you're anxious.

Gerginsin ya da belki endişelisin.

You can say I'm anxious and that describes your personality, but you might just be anxious

Endişeli olduğumu söyleyebilirsin ve bu senin kişiliğini tanımlar, ama tek

about one thing.

bir şey hakkında endişeli olabilirsin.

I'm anxious about my exam tomorrow.

Yarınki sınavım için endişeliyim.

Okay.

Tamam aşkım.

Maybe in general, you're not an anxious person, but you're anxious about that specific activity.

Belki genel olarak endişeli bir insan değilsiniz, ancak bu belirli faaliyet konusunda endişelisiniz.

That's fine.

Bu iyi.

That's not really describing your personality.

Bu senin kişiliğini tam olarak tanımlamıyor.

Every day I'm often anxious.

Her gün genellikle endişeliyim.

No, it's just one specific thing or you might be high strung.

Hayır, bu sadece belirli bir şey yoksa çok gergin olabilirsin.

High strung has that same feeling of uptight, anxious, high strung.

Çok gergin, aynı gergin, endişeli, çok gergin hissine sahiptir.

Or you might be a worrier.

Veya daha endişeli olabilirsiniz.

A worrier.

Endişeli.

She is a worrier.

O bir endişeli.

That means that she worries a lot.

Bu onun çok endişelendiği anlamına gelir.

This defines her personality.

Bu onun kişiliğini tanımlar.

She's a worrier.

O bir endişeli.

Or we might say neurotic.

Ya da nevrotik diyebiliriz.

He's neurotic.

O nevrotik. O

She's neurotic.

nevrotik.

I'm neurotic.

Ben nevrotikim.

This is quite strong.

Bu oldukça güçlü.

You are uptight and a lot of things bother you.

Gerginsiniz ve birçok şey sizi rahatsız ediyor . Üç

Let's go on to personality test question number three.

numaralı kişilik testi sorusuna geçelim .

There's actually three questions in one here.

Aslında burada bir soruda üç soru var.

They are is it difficult to introduce yourself to new people?

Kendinizi yeni insanlara tanıtmak zor mu ? Bir grup insanla

Do you feel tired after you spend time with a group of people?

vakit geçirdikten sonra kendinizi yorgun hissediyor musunuz ?

Is a good book or a good movie more interesting than a social event?

İyi bir kitap ya da iyi bir film sosyal bir olaydan daha mı ilgi çekicidir?

Think about those questions for a moment.

Bir an için bu soruları düşünün.

Is it difficult to introduce yourself to new people?

Kendinizi yeni insanlara tanıtmak zor mu ? Bir grup insanla bir

How do you feel when you get together with a group of people?

araya geldiğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz ?

Do you feel tired?

Yorgun mu hissediyorsun?

Think about that for a moment.

Bunu bir an için düşünün.

If the answer is yes or no.

Cevap evet veya hayır ise.

Three, two, one.

Üç iki bir.

Let's imagine that you said yeah, it's difficult to introduce myself to people.

Evet dediğinizi düşünelim, insanlara kendimi tanıtmak zor.

I think that when I get together with a group of people, I feel so tired.

Bir grup insanla bir araya geldiğimde kendimi çok yorgun hissediyorum. Sosyal bir etkinliğe gitmektense

I would rather read a good book or watch a movie than go to a social event.

iyi bir kitap okumayı veya film izlemeyi tercih ederim .

If you said yes to this, let's talk about some adjectives that can describe you.

Buna evet dediysen seni tanımlayabilecek bazı sıfatlardan bahsedelim. Ben

You could say I'm reserved.

çekingenim diyebilirsin.

I'm shy.

Ben utangacım.

I'm timid.

çekingenim

I'm introverted.

Ben içe dönüküm.

Or just simply I prefer small groups.

Ya da sadece küçük grupları tercih ederim.

I know some people are like this.

Bazı insanların böyle olduğunu biliyorum.

They don't like big groups.

Büyük grupları sevmezler. 20 kişilik bir grupla değil,

They would rather get together with just one other person or maybe two or three other people,

sadece bir kişiyle veya belki iki veya üç kişiyle bir araya gelmeyi tercih ederler

not a group of 20 people.

.

I prefer small groups.

Küçük grupları tercih ederim.

I'm introverted.

Ben içe dönüküm. ben

I'm reserved.

çekingenim

I'm shy.

Ben utangacım.

I'm timid.

çekingenim

These are all great words.

Bunların hepsi harika sözler.

What about if you said no, I feel energetic when I get together with a group of people.

Peki ya hayır dersen, bir grup insanla bir araya geldiğimde kendimi enerjik hissediyorum.

I would rather go to a social outing.

Sosyal bir geziye gitmeyi tercih ederim.

It's no problem to introduce myself to new people.

Kendimi yeni insanlara tanıtmak sorun değil . Sizi

What are some words we can use to describe you?

tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı kelimeler nelerdir ?

You could say I'm outgoing.

Dışarı çıkıyorum diyebilirsin. Ben

I'm the life of the party.

partinin hayatıyım.

Now for this expression, it's probably better that someone else says this about you just

Şimdi bu ifade için, muhtemelen bunu başka birinin senin hakkında söylemesi daha iyi

because it's maybe not so humble if you say I'm the life of the party.

çünkü sırf ben partinin canıyım dersen belki o kadar alçakgönüllü olmazsın .

It means that everybody loves me.

Demek ki herkes beni seviyor.

People love talking with me.

İnsanlar benimle konuşmayı seviyor. Benim kendimle ilgili söylemem yerine

It's probably better if your friend said "Yeah, Vanessa, she's the life of the party," instead

arkadaşının "Evet Vanessa, partinin can damarı o" demesi muhtemelen daha iyi

of me saying it about myself.

.

But, this might be an expression you can use to talk about someone like this.

Ancak bu, böyle biri hakkında konuşmak için kullanabileceğiniz bir ifade olabilir.

Or you might be the opposite of introverted, extroverted.

Ya da içe dönük, dışa dönük olmanın tam tersi olabilirsiniz .

You are at ease in social situations.

Sosyal ortamlarda rahatsınız.

You take initiative.

İnisiyatif alırsın.

You are social.

sen sosyalsin

This word initiative is a beautiful word.

Bu kelime inisiyatif güzel bir kelimedir.

We can imagine that when there are are two people maybe in a gathering and they both

Düşünebiliriz ki, bir toplantıda iki kişi var ve ikisi de

are kind of looking at each other, but they don't really want to start a conversation,

birbirine bakıyor ama gerçekten bir sohbet başlatmak istemiyorlar,

the person who starts the conversation, that person takes initiative.

sohbeti başlatan kişi inisiyatif alıyor.

They took that opportunity.

Bu fırsatı değerlendirdiler.

If you have no problem introducing yourself to other people or maybe asking questions

Kendinizi başkalarına tanıtmakta veya

at a store, you take initiative.

bir mağazada soru sormakta sorun yaşamıyorsanız, inisiyatif alırsınız.

Let's go on to question number four of this personality test.

Bu kişilik testinin dördüncü sorusuna geçelim .

Do you often get lost in thought and kind of forget your surroundings?

Sık sık düşüncelere dalıp çevrenizi unutuyor musunuz?

Do you often think about the meaning of life?

Hayatın anlamı hakkında sık sık düşünür müsünüz?

Do you get lost in thought?

Düşüncede kayboluyor musun?

Things are going on in your head and you're thinking about those things not the things

Kafanın içinde bir şeyler dönüyor ve sen kendinle ilgili şeyleri değil, o şeyleri düşünüyorsun

about you.

.

Do you often think about the meaning of life?

Hayatın anlamı hakkında sık sık düşünür müsünüz?

What is life?

Hayat nedir?

Think about this question.

Bu soruyu düşünün.

Is it true for you?

Senin için doğru mu?

Is it not true for you?

Senin için doğru değil mi?

Three, two, one.

Üç iki bir.

Let's imagine that you said yeah, I do often kind of get lost in thought.

Evet dediğinizi hayal edelim, sık sık düşüncelere dalıyorum.

Yeah, I do think about the meaning of life often.

Evet, hayatın anlamı hakkında sık sık düşünürüm.

What are some words we use to describe you?

Sizi tanımlamak için kullandığımız bazı kelimeler nelerdir?

You might say I'm deep.

Derinim diyebilirsin.

Now, this is an expression kind of like I'm the life of the party that it's not so humble.

Şimdi bu bir nevi ben hayatın partisiyim gibi bir ifade ki o kadar mütevazi değil.

If someone is deep, this is a compliment.

Birisi derin ise, bu bir iltifattır.

It means that they have a lot of wisdom.

Bu onların çok fazla bilgeliğe sahip oldukları anlamına gelir.

It's probably better for you to say it about someone else.

Bunu başka biri hakkında söylemen muhtemelen senin için daha iyi .

I really like talking to my cousin.

Kuzenimle konuşmayı gerçekten seviyorum.

He's so deep.

O çok derin.

He has such interesting thoughts.

O kadar ilginç düşünceleri var ki.

Instead of saying it about yourself.

Kendin hakkında söylemek yerine.

You may also say I care about finding truth.

Gerçeği bulmayı önemsediğimi de söyleyebilirsiniz.

This another way deep.

Bu başka bir şekilde derin.

I care about finding truth.

Gerçeği bulmayı önemsiyorum.

Or you might be the kind of person who is critical.

Ya da eleştiren türden biri olabilirsiniz . Bazı

I'm critical of things.

şeyleri eleştiririm.

If someone tells me something, I often question it.

Biri bana bir şey söylerse, sık sık sorgularım .

Is it true?

Bu doğru mu?

Is that real?

Bu gerçek mi?

On the negative side, you might say cynical.

Olumsuz tarafı, alaycı diyebilirsiniz.

Cynical is always a negative word and that just means that yes that person asks questions,

Alaycı her zaman olumsuz bir kelimedir ve bu, evet, o kişinin sorular sorduğu,

but they always doubt.

ancak her zaman şüphe duyduğu anlamına gelir.

They're not just asking questions, but they're always doubting.

Sadece soru sormuyorlar, aynı zamanda her zaman şüphe duyuyorlar.

Is that true?

Bu doğru mu?

There's no way that that's true.

Bunun doğru olmasına imkan yok.

They're cynical.

Onlar alaycı.

They're always doubting.

Hep şüphe içindeler.

If you often get lost in thought, you might say I'm a dreamer.

Sık sık düşüncelere dalarsanız, ben bir hayalperestim diyebilirsiniz.

I often like to daydream.

Genellikle hayal kurmayı severim.

I'm lost in my own world.

Kendi dünyamda kayboldum.

I live in my head.

kafamın içinde yaşıyorum Bir iş

They're not things that you want to say in a job interview, but they're not necessarily

görüşmesinde söylemek isteyeceğin şeyler değiller ama

bad, so you can say them to your friends or say them about yourself.

kötü de değiller, bu yüzden onları arkadaşlarına söyleyebilirsin ya da kendin hakkında söyleyebilirsin.

If you want to say this in a negative way, you could say I'm a million miles away or

Bunu olumsuz bir şekilde söylemek istersen, ben bir milyon mil uzaktayım ya da

she's a million miles away.

o bir milyon mil uzakta diyebilirsin.

She's not paying attention.

Dikkat etmiyor.

She is a million miles away.

O bir milyon mil uzakta.

That's pretty negative.

Bu oldukça olumsuz.

Then if you want to be really negative, you could say I'm an airhead.

O zaman gerçekten negatif olmak istiyorsan, benim bir hava kafalı olduğumu söyleyebilirsin.

We can imagine your head is filled with nothing but air.

Kafanızın havadan başka bir şeyle dolu olmadığını hayal edebiliyoruz .

I'm often lost in thought and I forget the things around me.

Sık sık düşüncelere dalarım ve etrafımdaki şeyleri unuturum.

I am an airhead.

Ben bir hava kafalıyım.

This is a similar category as someone who often thinks about things, but it's quite

Bu, genellikle bir şeyler hakkında düşünen biriyle benzer bir kategoridir, ancak

different from being deep.

derin olmaktan oldukça farklıdır.

If you're deep, your head is filled with a lot of thoughts.

Eğer derinsen, kafan bir sürü düşünceyle doludur.

But then on the negative side, you might say airhead for having no thoughts.

Ama sonra olumsuz tarafından, hiçbir düşünceye sahip olmadığın için boş kafalı diyebilirsin.

Your often lost in your own world.

Sık sık kendi dünyanda kayboluyorsun. Sık

You're often in your head, but you're not thinking about anything.

sık kafanın içindesin ama hiçbir şey düşünmüyorsun.

Just an airhead.

Sadece bir hava kafalı.

What if you said no, I'm not often lost in thought.

Ya hayır dersen, sık sık düşüncelere dalmam .

I don't really think about the meaning of life that often.

Hayatın anlamı hakkında o kadar sık ​​düşünmem.

Life is life.

Hayat işte.

No, why would I care what the meaning of life is?

Hayır, hayatın anlamının ne olduğu neden umurumda olsun ki ?

What would you say on the other side?

Diğer tarafta ne söylersin?

You could say I'm alert.

Uyanık olduğumu söyleyebilirsin. Etrafınıza baktığınız için

You don't often get lost in your thoughts because you're looking around.

sık sık düşüncelerinizde kaybolmazsınız .

You are alert to the things going on around you.

Çevrenizde olup bitenlere karşı uyanıksınız .

You notice little details.

Küçük detayları farkedersiniz.

Maybe people who are lost in thought, they're not thinking about the physical details around

Belki de düşüncelere dalmış insanlar, etraflarındaki fiziksel detayları düşünmüyorlardır

them.

.

They don't realize there's a cup over there, my friend just walked by.

Orada bir bardak olduğunu anlamıyorlar, arkadaşım geçti.

If you are alert, you're noticing those things.

Eğer uyanıksan, o şeyleri fark ediyorsundur.

You might also I'm detail-oriented.

Ayrıca ben detay odaklı olabilirim.

You notice lots of little details or you might say I'm astute.

Pek çok küçük ayrıntıyı fark ediyorsun ya da zeki olduğumu söyleyebilirsin.

These are great things for a job interview.

Bunlar bir iş görüşmesi için harika şeyler.

I'm detail-oriented.

Ben detay odaklıyım.

I'm alert and astute.

Ben uyanık ve zekiyim.

This means that you will not forget little things because you are organized.

Bu, organize olduğunuz için küçük şeyleri unutmayacağınız anlamına gelir.

You are able to keep track of physical details.

Fiziksel detayları takip edebiliyorsunuz.

Similar to alert, you might say aware.

Uyarıya benzer şekilde, farkında diyebilirsiniz.

I'm aware of my surroundings.

Çevremin farkındayım.

You're not lost in your head.

Kafanın içinde kaybolmadın.

You are aware.

Farkındasın.

Or you might be a realist.

Ya da realist olabilirsiniz.

A realist.

Bir realist.

This is quite the opposite of somebody who's thinking about the meaning of life.

Bu, hayatın anlamı hakkında düşünen birinin tam tersidir.

Well, if I think about the meaning of life, I'm never going to really find out, so why

Pekala, hayatın anlamı hakkında düşünürsem, asla tam olarak anlayamayacağım, öyleyse neden

would I waste my time?

zamanımı boşa harcayayım?

A realist would say that.

Bir realist bunu söylerdi.

If you think, you might be a realist or you might just be practical.

Düşünürsen, gerçekçi olabilirsin ya da sadece pratik olabilirsin.

Practical and a realist are both quite similar.

Pratik ve gerçekçi, ikisi de oldukça benzerdir.

You are practical.

sen pratiksin

You're not going to waste your time if you know that something won't be profitable or

Bir şeyin karlı olmayacağını veya

won't be helpful.

yardımcı olmayacağını biliyorsanız, zamanınızı boşa harcamazsınız. Hayatın anlamını

I don't think it's really helpful to contemplate the meaning of life.

düşünmenin gerçekten yararlı olduğunu düşünmüyorum .

I'm just practical.

Ben sadece pratikim.

This might be something you can use to describe you.

Bu, sizi tanımlamak için kullanabileceğiniz bir şey olabilir . Bir

Let's go on to the next question.

sonraki soruya geçelim.

Personality test question number five.

Beş numaralı kişilik testi sorusu.

When you want something, do you often not change your mind?

Bir şey istediğinde, genellikle fikrini değiştirmez misin?

When you want something, do you often not change your mind?

Bir şey istediğinde, genellikle fikrini değiştirmez misin?

Think about this.

Bunun hakkında düşün.

Is that true for you?

Bu senin için doğru mu?

You don't change your mind or I'll say I change my mind.

Fikrini değiştirme yoksa fikrimi değiştirdiğimi söylerim .

Well, it's not so serious for me.

Benim için o kadar ciddi değil.

Think about this.

Bunun hakkında düşün.

Three, two, one.

Üç iki bir.

Let's imagine that you said yes, it is true for me.

Evet dediğinizi düşünelim, bu benim için doğru.

When I want something, I don't often change my mind.

Bir şey istediğimde, çoğu zaman fikrimi değiştirmem. Sizi

What are some words we can use to describe you?

tanımlamak için kullanabileceğimiz bazı kelimeler nelerdir ?

We could say you are diligent.

Çalışkansınız diyebiliriz.

You're motivated.

Motive oldun.

I want to study English.

İngilizce çalışmak istiyorum.

I'm going to become fluid in English.

İngilizcede akıcı hale geleceğim.

I'm going to feel more confident in English and I will be diligent.

İngilizce konusunda kendime daha çok güveneceğim ve çalışkan olacağım.

I will study every day.

Her gün ders çalışacağım.

I'm motivated.

Motive oldum.

I will study every day.

Her gün ders çalışacağım.

You want something and you are not going to be distracted.

Bir şey istiyorsun ve dikkatin dağılmayacak.

These are positive expressions.

Bunlar olumlu ifadelerdir.

They're great for job interviews.

İş görüşmeleri için harikalar.

They're great general personality traits.

Harika genel kişilik özellikleridir. Yine de

There are some negative ways to describe this as well though.

bunu açıklamanın bazı olumsuz yolları var .

You might be stubborn.

İnatçı olabilirsin. Çok

We have a lovely idiom, stubborn as a mule.

güzel bir deyimimiz var, katır gibi inatçı.

Or we might say you are headstrong.

Ya da inatçısın diyebiliriz.

Headstrong, this means stubborn.

İnatçı, bu inatçı anlamına gelir.

When you want something, you often refuse to think about other options.

Bir şey istediğinizde, genellikle diğer seçenekleri düşünmeyi reddedersiniz.

I want this.

Bunu istiyorum.

I want this.

Bunu istiyorum.

I want this.

Bunu istiyorum.

I'm not going to think about other things.

Başka şeyler düşünmeyeceğim.

I'm stubborn.

Ben inatçıyım.

Or you might be adamant.

Ya da kararlı olabilirsiniz.

Adamant, this means that you stick with your opinion.

Adamant, bu senin fikrine bağlı kaldığın anlamına geliyor .

Let's imagine that you're a teenager and your mom says "I heard that you were drinking beer

Bir genç olduğunuzu ve annenizin "

with some friends behind the school."

Okulun arkasında bazı arkadaşlarınızla bira içtiğinizi duydum" dediğini hayal edelim.

You say "No, Mom, I wasn't doing that.

"Hayır anne, bunu ben yapmıyordum.

I don't know who you were talking with, but it wasn't me behind the school doing that."

Kiminle konuştuğunu bilmiyorum ama okulun arkasında bunu yapan ben değildim" diyorsun.

She says "Well, I heard from this person that you were doing it."

"Peki, bu kişiden senin yaptığını duydum" diyor. Sen

You stick with your opinion.

fikrine bağlı kal.

"No, it wasn't me.

"Hayır, ben değildim. Ben

It wasn't me.

değildim. Ben

There's no way that was me."

olmama imkan yok."

You are adamant that that person was not you.

O kişinin sen olmadığı konusunda kararlısın.

You are adamant about something.

Bir konuda kararlısın.

This means that you refuse to change your story about something.

Bu, bir şey hakkındaki hikayenizi değiştirmeyi reddettiğiniz anlamına gelir .

You are adamant.

Sen kararlısın.

You also might be opinionated.

Ayrıca fikir sahibi olabilirsiniz.

You have opinions and you're not really afraid to share them.

Fikirleriniz var ve onları paylaşmaktan gerçekten korkmuyorsunuz.

This isn't necessarily a negative thing to be opinionated.

Bu, üzerinde düşünülmesi gereken olumsuz bir şey değildir .

Of course if you are opinionated, if you have strong opinions, especially if these are opinions

Tabii ki dik kafalıysanız, güçlü fikirleriniz varsa, özellikle de bunlar

that are not shared with a lot of other people, it's great to be careful about how you present

başka pek çok insanla paylaşılmayan fikirlerse, onları nasıl sunduğunuza

them, about how you share them with other people so that they don't think that you are

, diğer insanlarla nasıl paylaştığınıza dikkat etmeniz çok güzel. senin

pushy.

saldırgan olduğunu düşünmüyorlar.

Pushy is always a negative thing.

Saldırganlık her zaman olumsuz bir şeydir.

If you are opinionated, you need to talk about it in a specific way so that you don't become

Eğer dik kafalı biriyseniz, bu konuda belirli bir şekilde konuşmanız gerekir, böylece

pushy, pushing your opinions on people.

baskıcı olmaz, fikirlerinizi insanlara dayatmazsınız.

You might be persistent.

ısrarcı olabilirsin

This is similar to adamant, but it's in a negative way.

Bu adamant'a benzer, ancak olumsuz bir şekilde.

You are persistent.

ısrarcısın

"I wasn't drinking behind the school.

"Okulun arkasında içki içmiyordum.

That wasn't me."

O ben değildim."

You are persistently keeping with the same opinion.

Israrla aynı görüştesiniz .

Persistent.

Israrcı.

Or maybe you have a three-year-old and that three-year-old is asking for candy.

Ya da belki üç yaşında bir çocuğunuz var ve o üç yaşındaki çocuk şeker istiyor.

"I want candy.

"Şeker istiyorum.

Mom, I want candy.

Anne, şeker istiyorum.

I want candy."

Şeker istiyorum."

That three-year-old is persistent.

O üç yaşındaki ısrarcı.

They are wanting it and they're telling you again and again and again.

Bunu istiyorlar ve size tekrar tekrar söylüyorlar.

You might hear the word bossy.

Patron kelimesini duyabilirsiniz. Ben

I'm bossy.

otoriterim.

She's so bossy.

O çok otoriter.

He's bossy.

O otoriter.

This is similar to persistent.

Bu kalıcıya benzer.

Adamant, you're telling someone "You should do this.

Adamant, birine " Bunu yapmalısın. Bunu

You should do this.

yapmalısın. Bunu

You do this.

yapmalısın.

You do this."

Bunu yapmalısın."

Like a boss, but usually if you're a good boss, you don't act like that.

Patron gibi ama genellikle iyi bir patronsan öyle davranmazsın.

You're much kinder.

Sen çok daha naziksin.

But, we use the term bossy for people who have an opinion and they're not really to

Ancak, patronluk terimini, bir fikri olan insanlar için kullanıyoruz ve

change it in this negative way.

bunu gerçekten bu şekilde olumsuz yönde değiştirmeyecekler.

What if you said the opposite thing to this question?

Ya bu sorunun tam tersini söyleseydin ?

What if you said actually sometimes I do change my mind.

Ya aslında bazen fikrimi değiştirdiğimi söyleseydin .

I don't always stick with exactly what I say I want every single time.

Her seferinde tam olarak istediğimi söylediğim şeye bağlı kalmıyorum.

What are some other words we can use?

Kullanabileceğimiz başka kelimeler nelerdir?

You could say I'm flexible.

Esnek olduğumu söyleyebilirsin.

I'm compliant.

Ben uyumluyum. ben

I'm reasonable.

mantıklıyım

I'm open minded.

Açık fikirliyim. ben

I'm agreeable.

razıyım

These are all positive things, but what if we take this to an extreme?

Bunların hepsi olumlu şeyler, ama ya bunu aşırıya götürürsek?

You might say I'm submissive.

İtaatkâr olduğumu söyleyebilirsin.

This means that you never stand up for yourself.

Bu, asla kendin için ayağa kalkmadığın anlamına gelir.

To stand up for yourself means that you have something you want and you never tell other

Kendiniz için ayağa kalkmak, istediğiniz bir şeye sahip olduğunuz ve başkalarına asla söylemediğiniz anlamına gelir

people.

.

You are submissive, maybe too submissive.

İtaatkarsın, belki de fazla itaatkarsın.

Or we can use a great expression I often get walked on.

Veya sık sık üzerinde yürüdüğüm harika bir ifade kullanabiliriz .

Get walked on.

Yürümeye devam et.

If you have an opinion and you always change it depending on what other people want, we

Bir fikriniz varsa ve bunu hep başkalarının isteklerine göre değiştiriyorsanız,

can imagine that you are like a doormat.

sizi bir paspas gibi düşünebiliriz.

This is the thing that you walk on to enter a house.

Bu, bir eve girmek için üzerinde yürüdüğünüz şeydir .

This is you.

Bu sensin.

People are always walking on you.

İnsanlar her zaman üzerinizde yürüyor.

I often get walked on.

Sık sık yürürüm.

Your desires, your needs often get forgotten because you don't stand up for yourself.

Arzuların, ihtiyaçların çoğu zaman kendin için ayağa kalkmadığın için unutulur.

I often get walked on.

Sık sık yürürüm.

You could say that about someone else.

Bunu başka biri hakkında da söyleyebilirsin.

Yeah, he often gets walked on because he doesn't feel comfortable standing up for what he wants.

Evet, istediği şey için ayağa kalkma konusunda kendini rahat hissetmediği için sık sık eziliyor.

He doesn't feel comfortable pushing what he wants, so he just gets walked on.

İstediğini zorlamak konusunda rahat hissetmiyor , bu yüzden üzerine basılıyor. Bir

Let's go to the next question.

sonraki soruya geçelim.

Question number six.

Altı numaralı soru.

This is our final personality test question.

Bu, son kişilik testi sorumuz.

When people come over to your house, when guest come to your house, do they feel comfortable?

İnsanlar evinize geldiğinde, evinize misafir geldiğinde kendilerini rahat hissediyorlar mı? Onlarla ilgilenmek için

Do you go above and beyond what is necessary to take care of them?

gerekenin ötesine geçiyor musunuz ?

This is a great expression.

Bu harika bir ifade.

Go above and beyond.

Yukarıda ve öteye gidin.

Maybe it's necessary to give them a glass of water.

Belki de onlara bir bardak su vermek gereklidir .

When a guest comes to your house, you say "Sit on the couch.

Evine misafir geldiğinde "koltuğa otur,

Here's a glass of water."

al bir bardak su" dersin.

But maybe you go above and beyond.

Ama belki yukarıda ve öteye gidiyorsun.

You do more than that so that your guests feel comfortable.

Misafirlerinizin kendilerini rahat hissetmeleri için bundan daha fazlasını yaparsınız .

Is that true for you?

Bu senin için doğru mu?

Do your guests feel comfortable?

Misafirleriniz rahat mı?

Do you do more than is necessary?

Gereğinden fazlasını yapıyor musunuz?

Think about that for a moment.

Bunu bir an için düşünün.

Is it true or not true for you?

Senin için doğru mu değil mi?

Three, two, one.

Üç iki bir.

Let's say that this is true for you, that you make your guests feel comfortable and

Diyelim ki bu sizin için geçerli, misafirlerinizi rahat ettiriyorsunuz ve

you do more than is necessary.

gereğinden fazlasını yapıyorsunuz.

Let's talk about a lot of adjectives that we could use to describe you.

Sizi tanımlamak için kullanabileceğimiz bir çok sıfattan bahsedelim.

You are hospitable, nice, friendly.

Misafirperver, hoş, arkadaş canlısısın.

But here is a big warning.

Ama burada büyük bir uyarı var.

If you come from France, Italy, Spain, Brazil, Portugal, these romantic language countries

Fransa, İtalya, İspanya, Brezilya, Portekiz'den geliyorsanız bu romantik dillere sahip ülkeler

do not ... Warning, warning, warning.

... Uyarı, uyarı, uyarı.

Do not say sympathetic.

Sempatik söyleme.

You do not say he is sympathetic.

Sempatik olduğunu söylemiyorsun.

She is sympathetic.

O sempatik.

This does not mean nice in English.

Bu, İngilizce'de hoş anlamına gelmez.

This a false friend and I hear a lot of people say this.

Bu sahte bir arkadaş ve birçok insanın bunu söylediğini duyuyorum.

Instead, in English, we do have the word sympathetic.

Bunun yerine, İngilizce'de sempatik kelimemiz var.

This means that maybe your brother lost his job and when you go over to his house, you

Bu demek oluyor ki belki kardeşin işini kaybetmiştir ve evine gittiğinde

bring him some flowers and you bring him a meal and you sit down and talk with him.

ona çiçek getirirsin ve ona yemek getirirsin ve onunla oturup konuşursun.

You talk about that difficult hard time in his life because you are sympathetic to his

Hayatındaki o zor zamanlardan bahsediyorsun çünkü onun zorluğuna sempati duyuyorsun

difficulty.

.

We usually have a difficult situation happening and you didn't personally experience that

Genelde zor bir durumla karşılaşıyoruz ve siz o

difficult thing, but you feel his difficulty.

zor şeyi kişisel olarak deneyimlemediniz ama onun zorluğunu hissediyorsunuz.

You feel his pain.

Onun acısını hissediyorsun.

You are sympathetic.

Sempatiksin.

Here, we're using it in a completely difference sense than friendly.

Burada, dostça olmaktan tamamen farklı bir anlamda kullanıyoruz.

Friendly just means you're nice.

Arkadaş canlısı olmak sadece iyi olduğun anlamına gelir.

But if someone has a difficult situation, you are sympathetic to their problem.

Ama birinin zor bir durumu varsa, onun sorununa sempati duyuyorsunuz.

You understand I think my brother is really sad right now.

Anlarsın, bence kardeşim şu anda gerçekten üzgün.

He's probably worried about the future.

Muhtemelen gelecek için endişeleniyor.

You are understanding his difficult times.

Onun zor zamanlarını anlıyorsun.

I hope I explained this word sympathetic so that you do not use it and say "Vanessa, you're

Umarım bu sempatik kelimesini kullanıp "Vanessa,

so sympathetic."

çok sempatiksin" dememeniz için açıklamışımdır.

No, no, no, no, no, don't use that.

Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, onu kullanma.

What are some other words we can use?

Kullanabileceğimiz başka kelimeler nelerdir?

You could say I'm compassionate.

Merhametli olduğumu söyleyebilirsin.

I'm considerate.

düşünceliyim ben

I'm generous.

cömertim

This means you give maybe your time or your money to other people.

Bu, belki zamanınızı veya paranızı diğer insanlara verdiğiniz anlamına gelir .

You could say I'm warm.

İçim ısındı diyebilirsin.

I'm warmhearted.

sıcak kanlıyım

This means that people feel this warm feeling when they're with you.

Bu, insanların sizinle birlikteyken bu sıcak duyguyu hissettikleri anlamına gelir .

They feel like you're such a friendly person.

Senin çok arkadaş canlısı biri olduğunu düşünüyorlar.

You could say I'm helpful.

Yardımcı olduğumu söyleyebilirsin.

I'm down to earth.

Yere düştüm.

Down to earth is an expression that we used to mean you are relatable.

Yeryüzüne inen, ilişkilendirilebilir olduğunuzu kastettiğimiz bir ifadedir.

People feel like your life is not so different from theirs.

İnsanlar, hayatınızın onlarınkinden çok farklı olmadığını düşünüyor .

You often hear this word described with celebrities.

Ünlülerle anlatılan bu kelimeyi sık sık duyarsınız.

Celebrities, movie stars, they have lives that are much different than our own, so they

Ünlüler, film yıldızları, bizimkinden çok farklı hayatları var, bu yüzden

seem kind of untouchable, so different, but maybe there is one celebrity who relates to

dokunulmaz, çok farklı görünüyorlar, ama belki de normal insanların problemleriyle ilgili olan bir ünlü vardır

the problems of normal people.

.

Someone might say yeah, she's really down to earth.

Birisi evet diyebilir, o gerçekten yeryüzüne inmiş.

She's down to earth.

O yeryüzüne indi.

Her feet are on the earth.

Ayakları yerde.

She's down to earth.

O yeryüzüne indi.

Or you might say she's sincere.

Ya da samimi olduğunu söyleyebilirsin. O

She's genuine.

samimi.

She's really herself.

O gerçekten kendisi. Numara

She's not faking it.

yapmıyor. O

She's dependable or I'm dependable.

güvenilir ya da ben güvenilirim.

Your friends know that they can depend on you.

Arkadaşlarınız size güvenebileceklerini bilirler .

What if you said no to this?

Ya buna hayır dersen? Kendinle ilgili buna

I imagine that you probably didn't say no to this about yourself, but you probably know

muhtemelen hayır demediğini tahmin ediyorum ama muhtemelen

somebody like this.

böyle birini tanıyorsundur.

Let's talk about the opposite.

Tam tersi hakkında konuşalım.

Someone who is maybe not so generous, not so considerate or so friendly.

Belki o kadar cömert, o kadar düşünceli veya o kadar arkadaş canlısı olmayan biri.

Let's talk about the opposite.

Tam tersi hakkında konuşalım.

Maybe you know someone who is unpleasant.

Belki tatsız birini tanıyorsunuzdur.

This is a little bit of a nicer way to say they're so annoying.

Bu onların çok sinir bozucu olduğunu söylemenin biraz daha hoş bir yolu.

They're such a terrible person.

Onlar çok korkunç bir insan.

You could just say yeah, he's kind of unpleasant.

Sadece evet diyebilirsin, o biraz tatsız.

I don't really like working with him.

Onunla çalışmayı pek sevmiyorum.

Unpleasant.

Hoş olmayan.

Or someone might because selfish.

Ya da birisi bencil olduğu için olabilir.

They're not generous.

Cömert değiller.

They don't like to go above and beyond.

Aşırıya kaçmayı sevmezler.

They're kind of selfish.

Biraz bencildirler. Ya

Or maybe you know someone who is self centered.

da belki ben merkezli birini tanıyorsundur.

The world revolves around their life.

Dünya onların hayatlarının etrafında dönüyor.

They are self centered.

Ben merkezlidirler.

Their self is the center of the universe.

Onların benliği evrenin merkezidir.

They're self centered.

Ben merkezlidirler.

How did you do?

Nasıl yaptın?

How did you answer all of these six personality test questions?

Bu altı kişilik testi sorusunun tümünü nasıl yanıtladınız ?

I hope you wrote down some adjectives that you can use to describe yourself.

Umarım kendinizi tanımlamak için kullanabileceğiniz bazı sıfatlar yazmışsınızdır.

Write that sentence down in the comments.

Bu cümleyi yorumlara yazın.

But before we go, I'd like to share some extra material with today.

Ama gitmeden önce, bugünle ilgili birkaç ekstra malzeme daha paylaşmak istiyorum .

You're going to see five native speakers.

Ana dili İngilizce olan beş kişi göreceksiniz.

They are three friends, plus my husband, plus me.

Onlar üç arkadaş artı kocam artı ben.

We are attempting to describe each other.

Birbirimizi tarif etmeye çalışıyoruz.

I sat down with each of my friends individually and asked "How would you describe this person?

Her bir arkadaşımla ayrı ayrı oturdum ve "Bu kişiyi nasıl tanımlarsınız?

How would you describe that person?"

Bu kişiyi nasıl tanımlarsınız?"

I didn't tell them specifically to describe their personality or their character, but

Onlara özellikle kişiliklerini veya karakterlerini tanımlamalarını söylemedim, ama

you'll see that a lot of these people, they did describe their physical appearance a little

göreceksiniz ki bu insanların çoğu, fiziksel görünüşlerini biraz tarif ettiler

bit.

.

But, most of these descriptions had to do with their personality or character.

Ancak bu açıklamaların çoğu, kişilikleri veya karakterleri ile ilgiliydi. Biraz önce konuştuğumuz

You're going to hear some of the words that we just talked about and maybe you'll hear

kelimelerden bazılarını duyacaksınız ve belki

some new words as well.

bazı yeni kelimeler de duyacaksınız.

Let's start with my friend Liz.

Arkadaşım Liz ile başlayalım.

You're going to meet Liz, Heather, Lauren, and Dan.

Liz, Heather, Lauren ve Dan ile tanışacaksınız.

They're going to be describing each other.

Birbirlerini tarif edecekler.

Let's see what everyone has to say about Liz.

Bakalım herkes Liz hakkında ne diyecek.

How do they describe Liz?

Liz'i nasıl tarif ediyorlar? Hadi

Let's watch.

izleyelim.

Liz: Hi.

Merhaba. Ben

I'm Liz. Heather: Gosh, Liz is witty and sarcastic

Liz. Heather: Tanrım, Liz çok esprili ve

to a fault.

bir hata yapacak kadar alaycı.

Vanessa: I'd say so.

Vanessa: Ben de öyle derdim.

Heather: She's super inquisitive and very literate.

Heather: Süper meraklı ve çok okuryazar.

I’d say that’s very good description of her.

Bunun onun için çok iyi bir açıklama olduğunu söyleyebilirim .

Vanessa: For sure.

Vanessa: Elbette.

That's something that I first recognized about Liz is she's really inquisitive.

Bu, Liz hakkında ilk fark ettiğim şey, onun gerçekten meraklı olmasıydı.

She asks great questions.

Harika sorular soruyor.

Heather: She's curious about life.

Heather: Hayatı merak ediyor.

Yeah.

Evet.

I'd say she's adventurous for some things, like travel or things like that.

Seyahat ya da bunun gibi şeyler gibi bazı şeyler için maceraperest olduğunu söyleyebilirim.

Not so much food.

Çok fazla yemek değil.

She's very loyal.

O çok sadık.

Very loyal friend.

Çok sadık arkadaş.

Lauren: Liz is very sarcastic and smart, quick witted.

Lauren: Liz çok alaycı, zeki ve kıvrak zekalı.

She's funny and she has nice pretty long brown hair.

O komik ve güzel, oldukça uzun kahverengi saçları var.

Vanessa: That's true.

Vanessa: Bu doğru.

Dan: I would describe Liz as very curious.

Dan: Liz'i çok meraklı olarak tanımlardım.

Out of many people I know, not many people will ask you questions a lot.

Tanıdığım pek çok insan arasında, pek çok kişi size çok fazla soru sormayacak.

When Liz asks you a question, she'll ask more and more questions, which I'm not hating on.

Liz sana bir soru sorduğunda daha fazla soru soracaktır ki bundan nefret etmiyorum.

I think it's great.

Bence harika.

She's also very assertive.

O da çok iddialı.

Whenever she has an opinion, she usually makes it very clear.

Ne zaman bir fikri olsa, bunu genellikle çok net bir şekilde ifade eder.

It's not hidden in any way.

Hiçbir şekilde gizlenmiyor.

She's also very friendly though, so the assertiveness doesn't get in the way of her friendliness.

Yine de çok arkadaş canlısı, bu yüzden girişkenliği onun arkadaş canlısı olmasının önüne geçmiyor.

Her friendliness shines through.

Onun samimiyeti parlıyor.

Vanessa: You just heard some amazing adjectives to describe the wonderful person of Liz.

Vanessa: Liz'in harika kişisini tarif etmek için bazı harika sıfatlar duydun.

Let's go on to the second person.

Gelelim ikinci kişiye.

You're going to meet Heather and let's see how everyone describes Heather.

Heather ile tanışacaksın ve herkesin Heather'ı nasıl tanımladığını görelim.

Heather: Hi.

Hira: Merhaba.

I'm Heather.

Ben Heather.

Liz: Heather is a short little person and she has brown hair and amazing freckles and

Liz: Heather kısa boylu, küçük bir insan, kahverengi saçları ve harika çilleri var ve

she's very creative.

çok yaratıcı.

She's an introvert.

O bir içe dönük.

She's a good painter.

O iyi bir ressam.

She's very smart.

O çok zeki.

She's well traveled.

İyi seyahat etti.

Vanessa: Those are all true things.

Vanessa: Bunların hepsi gerçek şeyler.

Lauren: Heather is short like me and she's kind of got some ... She's dry humored, so

Lauren: Heather benim gibi kısa ve biraz var ... Kuru mizahlı,

very subtle, also very smart, and well traveled.

çok ince, aynı zamanda çok akıllı ve iyi gezmiş.

She's live in lots of different places.

Birçok farklı yerde yaşıyor.

Dan: Heather.

Dan: Heather.

Heather is very reserved.

Heather çok çekingendir.

Yet when you get to know her, she's very fun loving.

Yine de onu tanıdığınızda, eğlenceyi çok seven biridir .

She's also very curious.

O da çok meraklı.

She's kind of geeky.

O biraz inek.

She likes Harry Potter and Star Wars and stuff like that.

Harry Potter ve Star Wars ve bunun gibi şeyleri sever.

Yeah, she's very fun and if you get together with her at a party, you're going to have

Evet, o çok eğlenceli ve onunla bir partide bir araya gelirsen,

a good time.

iyi vakit geçireceksin.

Vanessa: I hope you enjoyed those adjectives to describe Heather.

Vanessa: Umarım Heather'ı tarif etmek için kullanılan bu sıfatlardan hoşlanmışsındır.

Let's go on to Lauren.

Lauren'a geçelim.

How does everyone describe Lauren?

Herkes Lauren'i nasıl tanımlar?

Lauren: Hi.

Merhaba.

I'm Lauren.

Ben Lauren.

Liz: Lauren is also a short little person.

Liz: Lauren aynı zamanda kısa boylu bir insan.

She's got sort of blondish brown hair, sort of a darker shade of blond.

Sarımsı kahverengi saçları var, sarının daha koyu bir tonu.

She has glasses.

Gözlükleri var.

She to me is very businesslike and she likes to tell stories with a lot of detail, which

Bana göre çok ciddi biri ve

are always interesting.

her zaman ilgi çekici olan birçok ayrıntı içeren hikayeler anlatmayı seviyor.

Heather: Lauren is short, with short hair, glasses, and I think she's a geek.

Heather: Lauren kısa, kısa saçlı, gözlüklü ve bence o bir inek.

Vanessa: Could you explain what you mean by geek?

Vanessa: İnek derken ne demek istediğini açıklayabilir misin ?

Is that her interests?

Bu onun çıkarları mı?

Heather: Yes.

Hira: Evet.

A little bit about her interests.

Biraz ilgi alanları hakkında.

She's, like Liz, curious about different knowledge and stuff.

O da Liz gibi farklı bilgilere falan meraklı.

She loves Star Wars, Harry Potter.

Star Wars'ı, Harry Potter'ı seviyor.

Vanessa: Exactly.

Vanessa: Kesinlikle.

That kind of stuff.

Bu tür şeyler.

Heather: Harry Potter.

Heather: Harry Potter.

Movies.

Filmler

She's definitely a movie buff.

O kesinlikle bir film tutkunu.

She can remember almost everything.

Neredeyse her şeyi hatırlayabilir.

All these weird random details.

Tüm bu tuhaf rastgele ayrıntılar.

Vanessa: Her mind is like steel trap.

Vanessa: Zihni çelik bir tuzak gibi.

Heather: Yes.

Hira: Evet.

Vanessa: She knows everything.

Vanessa: Her şeyi biliyor.

Heather: Yeah.

Hira: Evet.

I think she's also a very loyal friend and very caring.

Ayrıca çok sadık bir arkadaş ve çok ilgili olduğunu düşünüyorum.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

I've been friends with her for 10 years and I feel like she is that kind of person.

Onunla 10 yıldır arkadaşım ve onun böyle biri olduğunu hissediyorum.

Heather: She makes an effort.

Heather: Çaba gösteriyor.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Heather: She makes an effort in her relationships, I think.

Heather: Bence ilişkilerinde çaba harcıyor .

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

That's a great quality.

Bu harika bir kalite.

Heather: Yeah.

Hira: Evet.

Very much.

Çok fazla.

Dan: Lauren.

Dan: Lauren.

Lauren.

Lauren.

Lauren is very loyal, I would say.

Lauren çok sadık, derdim. O

When she's your friend, she's your friend for life.

senin arkadaşın olduğunda, ömür boyu arkadaşın olur.

She'll remember you and she's very detail-oriented.

Seni hatırlayacak ve çok detay odaklı.

She'll remember all the details of your relationship.

İlişkinizin tüm ayrıntılarını hatırlayacaktır.

I don't mean this in a bad way.

Bunu kötü anlamda söylemiyorum.

I just mean there's always somebody in your life who gives all those details about your

Demek istediğim, hayatında her zaman hayatına dair tüm detayları veren biri vardır

life.

.

She also knows a lot about from my perspective, a lot about pop culture.

Ayrıca benim bakış açımdan pop kültürü hakkında da çok şey biliyor .

She's always filing me in on the details and maybe I understand something that she also

Bana her zaman ayrıntılar hakkında bilgi veriyor ve belki onun da anladığı bir şeyi anlıyorum

understands and we can have a funny conversation about that.

ve bunun hakkında komik bir konuşma yapabiliriz .

Usually, Vanessa doesn't understand.

Vanessa genellikle anlamaz.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

I don't much about pop culture, so Lauren is my window into this world.

Pop kültürü hakkında pek bir şey bilmiyorum, bu yüzden Lauren benim bu dünyaya açılan pencerem.

She allows me to learn that stuff.

Bu şeyleri öğrenmeme izin veriyor.

I hope you learn some great words with those explanations.

Umarım bu açıklamalarla harika kelimeler öğrenirsiniz .

Let's go on to my husband, Dan, and see what everyone else has to say about Dan.

Kocam Dan'e gidelim ve diğer herkesin Dan hakkında ne söyleyeceğini görelim.

Dan: Hi.

Merhaba. Ben

I'm Dan.

Dan'im.

Liz: Dan.

Liz: Dan.

Dan is so fun.

Dan çok eğlenceli.

Dan is this tall, skinny ginger.

Dan bu kadar uzun, sıska kızıl.

He's got very great amazing red hair.

Çok harika, harika kızıl saçları var.

He always has a lot of energy.

Her zaman çok fazla enerjisi vardır.

I think he's always like "I'm Dan."

Sanırım o her zaman "Ben Dan" diyor.

Vanessa: He does have a lot of energy.

Vanessa: Çok fazla enerjisi var.

Liz: He, I feel like, has a lot of strong opinions about things, which I really like.

Liz: Onun, gerçekten sevdiğim şeyler hakkında birçok güçlü görüşü olduğunu hissediyorum.

He's married to you and has a baby.

O seninle evli ve bir bebeği var.

Vanessa: That is true.

Vanessa: Bu doğru.

Those are all true facts.

Bunların hepsi gerçek gerçekler.

Liz: I think he's very relaxed in some ways, but also cares about details in other ways.

Liz: Bence bazı yönlerden çok rahat ama başka yönlerden de ayrıntılara önem veriyor.

Which is kind of hard to describe, but it's true.

Bunu tarif etmesi biraz zor ama doğru.

Vanessa: That is true.

Vanessa: Bu doğru.

Heather: Dan is a tall, skinny redhead.

Heather: Dan uzun boylu, sıska bir kızıl.

Vanessa: That is the first thing Liz said, too.

Vanessa: Liz'in de söylediği ilk şey buydu .

Heather: I think he is very creative.

Heather: Bence çok yaratıcı.

I would probably describe him as adventurous, not afraid to take risks, inquisitive, opinionated.

Muhtemelen onu maceracı, risk almaktan korkmayan, meraklı, inatçı biri olarak tanımlardım.

I think he has opinions and he's set in his way, but I think he's also open for discussion.

Bence fikirleri var ve kendi yolunu çiziyor ama bence tartışmaya da açık.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Heather: Yeah.

Hira: Evet.

Lauren: Dan.

Lauren: Dan.

Oh, Dan.

Ah, Dan.

Vanessa: Other people said that too.

Vanessa: Bunu başkaları da söyledi.

Dan.

Dan.

Oh, Dan.

Ah, Dan.

Lauren: Dan is thin and he has red hair, very red hair.

Lauren: Dan zayıf ve kızıl saçları var, çok kızıl.

He can be kind of loud and enthusiastic.

Biraz gürültülü ve hevesli olabilir.

That's a good word for Dan.

Bu Dan için güzel bir kelime.

Vanessa: Enthusiastic.

Vanessa: Hevesli.

Lauren: He's very intelligent too and adventurous.

Lauren: O da çok zeki ve maceraperest.

He's into lots of different things and learning.

Pek çok farklı şeyle ilgileniyor ve öğreniyor.

He likes to learn.

Öğrenmeyi sever.

Vanessa: Those were some great adjectives to describe Dan.

Vanessa: Bunlar, Dan'i tanımlamak için harika sıfatlardı.

Oops, I forgot to say that my friends are also going to describe me.

Hay aksi, arkadaşlarımın da beni tarif edeceklerini söylemeyi unuttum.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Liz: You.

Liz: Sen.

You're just so delightful.

Çok hoşsun.

That was my first word for you.

Bu senin için ilk sözümdü.

Not just because you're in the room, but because you are just delightful.

Sadece odada olduğun için değil, sadece hoş olduğun için.

Vanessa: That's so nice.

Vanessa: Bu çok güzel.

Liz: You have effervescent personality.

Liz: Efervesan bir kişiliğin var.

I feel like you're very uplifting for other people.

Diğer insanlar için çok moral verici olduğunu hissediyorum .

You bring a lot of joy to people.

İnsanlara çok fazla neşe getiriyorsunuz.

I feel like you always seem like you have it together.

Her zaman bir aradaymış gibi göründüğünü hissediyorum .

That's definitely my most overarching impression of you is you have it together.

Bu kesinlikle senin hakkındaki en kapsayıcı izlenimim, birlikte sahip olduğun.

You're also a very good host.

Ayrıca çok iyi bir ev sahibisiniz.

You're excellent with hospitality.

Misafirperverlikte mükemmelsin.

Vanessa: Thank you.

Vanessa: Teşekkür ederim.

Liz: Obviously we share a love of reading, so I know that you're very well read.

Liz: Belli ki okuma sevgisini paylaşıyoruz, bu yüzden çok iyi okuduğunu biliyorum.

I like that you get very interested in specific topics.

Belirli konulara çok ilgi duymanı seviyorum .

Vanessa: Whenever the topic ... Liz: Whenever we read a book, she's like,

Vanessa: Ne zaman konu ... Liz: Ne zaman bir kitap okusak,

I went and did research and I found this out and this and this.

gidip araştırma yaptım ve şunu buldum, bunu ve bunu buldum.

It was just very interesting.

Sadece çok ilginçti.

Vanessa: I think that's quite true that when I'm interested in something, I'm really interested.

Vanessa: Bir şeyle ilgilendiğimde gerçekten ilgilendiğimin oldukça doğru olduğunu düşünüyorum .

Liz: You go all the way.

Liz: Tüm yolu gidiyorsun.

Vanessa: Just go into it.

Vanessa: Sadece içine gir.

Yeah.

Evet.

Well, thank you for your kind words.

Peki, nazik sözlerin için teşekkür ederim.

Liz: Yes.

Liz: Evet.

Heather: Vanessa.

Heather: Vanessa.

Vanessa: Tell me what you think.

Vanessa: Bana ne düşündüğünü söyle.

Heather: I think you're probably one of the kindest people I've ever met.

Heather: Muhtemelen tanıştığım en nazik insanlardan biri olduğunu düşünüyorum.

I think you're just very genuinely nice.

Bence gerçekten çok iyisin.

Vanessa: Thanks.

Vanessa: Teşekkürler.

That's really sweet.

Bu gerçekten tatlı.

Heather: I could be wrong.

Hira: Yanılıyor olabilirim.

Vanessa: You know when you're not around, Heather, I'm evil.

Vanessa: Sen ortalıkta yokken biliyorsun Heather, ben kötüyüm.

Heather: I think you're also very inquisitive and very literate.

Heather: Ayrıca çok meraklı ve çok bilgili olduğunu düşünüyorum.

Vanessa: I like to read.

Vanessa: Okumayı severim.

Heather: I think you are very curious about the world and people like this.

Heather: Dünyayı ve bunun gibi insanları çok merak ettiğinizi düşünüyorum.

Heather: I think where you and Dan fit well together he seems super creative, comes up

Heather: Bence sen ve Dan birbirinize çok iyi uyuyorsunuz, o süper yaratıcı görünüyor,

with ideas, but you're very good at implementing ideas.

fikirler üretiyor ama siz fikirleri uygulamada çok iyisiniz .

I think you're good at keeping people on task.

Bence insanları görevde tutmakta iyisin.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Focusing on the point.

Noktaya odaklanmak.

Heather: Yes.

Hira: Evet.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Heather: I think you need that.

Heather: Bence buna ihtiyacın var.

You run your own business, so I think that is a good quality.

Kendi işini yürütüyorsun, bu yüzden bence bu iyi bir kalite.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Got to be able to focus.

Odaklanabilmeli.

Heather: Yes.

Hira: Evet.

Exactly.

Kesinlikle.

Vanessa: That's great.

Vanessa: Bu harika.

Heather: I think you are very good at having fun, but also getting the work done.

Heather: Bence eğlenmek konusunda çok iyisin ama aynı zamanda işi bitirmekte de.

Vanessa: Being serious when I need to be serious.

Vanessa: Ciddi olmam gerektiğinde ciddi olmak.

Heather: Exactly.

Hira: Aynen.

Lauren: Vanessa is kind and warm and likes to learn as well, well traveled also, and

Lauren: Vanessa nazik ve cana yakın ve aynı zamanda öğrenmeyi seviyor, iyi seyahat etmiş ve

you have pretty brown hair too.

senin de güzel kahverengi saçların var.

Vanessa: Thank you.

Vanessa: Teşekkür ederim.

Dan: Vanessa.

Dan: Vanessa.

Vanessa: No pressure.

Vanessa: Baskı yok.

I'm your wife.

Ben senin eşinim.

I'm sitting right here.

Burada oturuyorum.

Dan: Number on adjective is wonderful.

Dan: Sıfattaki sayı harika.

Vanessa: Thank you.

Vanessa: Teşekkür ederim.

Dan: Vanessa is probably the nicest person on Earth.

Dan: Vanessa muhtemelen dünyadaki en iyi insan .

By nicest, I mean almost just like sincere.

En güzel derken, neredeyse samimi gibi demek istiyorum.

She's always very sincere, very caring, very curious, always sincerely interested in most

Her zaman çok samimi, çok ilgili, çok meraklı, çoğu insanın konusuyla her zaman içtenlikle ilgileniyor

people's topics, like I'll hear even a boring person say something and she'll be like "Oh

, sanki sıkıcı bir insanın bile bir şey söylediğini duyacağım ve "Ah,

well, very interesting."

pekala, çok ilginç" diyecek.

I don't think she's making it up either.

Onun da uydurduğunu düşünmüyorum.

I think she's seriously very interested.

Cidden çok ilgilendiğini düşünüyorum.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Life is interesting.

Hayat ilginç. Yeterince yakından

Everyone has something interesting if you listen close enough.

dinlerseniz herkesin ilginç bir yanı vardır .

Dan: Yes.

Dan: Evet.

She's also very fun, very fun loving.

O da çok eğlenceli, çok eğlence sever.

You can do a lot with her.

Onunla çok şey yapabilirsin.

Obviously, I like Vanessa a lot because I decided to marry her.

Açıkçası Vanessa'yı çok seviyorum çünkü onunla evlenmeye karar verdim.

Vanessa: I'm glad you like me a lot.

Vanessa: Benden bu kadar hoşlanmana sevindim.

Dan: We get along very well and I like yeah about 99% of Vanessa.

Dan: Çok iyi anlaşıyoruz ve evet, Vanessa'nın yaklaşık %99'unu seviyorum.

Vanessa: Thank you.

Vanessa: Teşekkür ederim.

I won't ask about the 1% yet.

Henüz% 1'i sormayacağım.

I hope you've enjoyed today's long, intense, English vocabulary lesson.

Umarım bugünkü uzun, yoğun İngilizce kelime dersinden keyif almışsınızdır.

Now, I have a challenge for you.

Şimdi, senin için bir meydan okumam var.

In the comments below this video, I want you to try to write a sentence or two or three

Bu videonun altındaki yorumlarda, kendinizi veya belki de hayatınızdaki başka birini anlatan bir veya iki veya üç cümle yazmaya çalışmanızı istiyorum

describing yourself or maybe describing someone else in your life.

. Kendinizi tanımlamak için

Try to fill it with these wonderful adjectives, some of these are nouns as well, to describe

bu harika sıfatlarla doldurmaya çalışın, bunlardan bazıları isimdir

yourself.

.

It's a great way to remember them.

Onları hatırlamanın harika bir yolu.

Try to ingrain them in your memory.

Onları hafızanıza yerleştirmeye çalışın.

Thanks so much for learning English with me and I'll see you again next Friday for a new

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler. Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere

lesson here on my YouTube channel.

.

Bye.

Hoşçakal.

The next step is to download my free e-book Five Steps to Becoming a Confident English

Sonraki adım, ücretsiz e-kitabımı Kendinden Emin Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.