How to Pronounce TOP 10 English Introductions

Hi.

MERHABA. Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa. İngilizce'deki

Are you ready to imitate the top 10 introductions in English?

en iyi 10 tanıtımı taklit etmeye hazır mısınız ? Hadi

Let's practice.

pratik yapalım.

Today, we're going to practice the most important introduction sentences in English, at least

Bugün en azından bana göre İngilizce'deki en önemli giriş cümlelerini çalışacağız

according to me.

.

Because you're going to say these natural sentences again and again in daily conversation,

Bu doğal cümleleri günlük konuşmada tekrar tekrar söyleyeceğiniz için, bu

this is a great opportunity to practice pronouncing them correctly each time that you use them.

cümleleri her kullandığınızda doğru telaffuz etme alıştırması yapmak için harika bir fırsat.

Your challenge is to imitate me and speak out loud.

Senin meydan okuman beni taklit etmek ve yüksek sesle konuşmak.

I don't care where you are, at work, in the car, at home by yourself.

Nerede olduğun umurumda değil, işte, arabada, evde tek başına.

Practice out loud.

Yüksek sesle pratik yapın.

And if you enjoy this video, make sure that you check out part one, Imitating the Top

Ve bu videoyu beğendiyseniz, İngilizce'de En İyi 10 Cümleyi Taklit Etmek adlı birinci bölüme göz attığınızdan emin olun

10 Sentences in English right up here.

.

Number one: Hi, I'm Vanessa.

Bir numara: Merhaba, ben Vanessa.

What's your name?

Adınız ne?

Of course you're not going to say Vanessa.

Elbette Vanessa demeyeceksin.

You're going to say your name, but let's slow this down so that you can say it naturally.

Adını söyleyeceksin ama bunu doğal bir şekilde söyleyebilmen için biraz yavaşlatalım.

Hi, I'm plus your name.

Merhaba, ben artı senin adın.

Hi, I'm Vanessa.

Merhaba, ben Vanessa.

What's ... Makes sure that you say ts, that TS here.

Ne ... ts demenizi sağlar, o TS burada.

What's your name?

Adınız ne?

What's happening with the word your here?

Buradasın sözüne ne oluyor? Seninle

Notice my lips when I say your compared to your.

kıyasladığını söylediğimde dudaklarıma dikkat et .

A little bit different.

Birazcık farklı. Kulağa

It kind of sounds like Y-E-R.

Y-E-R gibi geliyor.

This is the most natural fast pronunciation for the word your.

Bu, your kelimesinin en doğal hızlı telaffuzudur .

So, let's say that quickly.

O halde hızlıca söyleyelim.

What's your name?

Adınız ne?

What's your name?

Adınız ne?

What's your name?

Adınız ne?

Hi, I'm Vanessa.

Merhaba, ben Vanessa.

What's your name?

Adınız ne?

I'm kind of emphasizing what's your name.

Adın ne diye vurguluyorum.

Because I just said mine, so I want to know now what's your name.

Çünkü az önce benimkini söyledim, bu yüzden şimdi senin adının ne olduğunu bilmek istiyorum.

Hi, I'm Vanessa.

Merhaba, ben Vanessa.

What's your name?

Adınız ne?

Now, I'm going to pause and I want you to fill in your name.

Şimdi, ara vereceğim ve adınızı yazmanızı istiyorum.

I want you to say this sentence out loud.

Bu cümleyi yüksek sesle söylemeni istiyorum.

Practice speaking.

Pratik konuşma.

Are you ready?

Hazır mısın?

Hi, I'm ... What's your name?

Merhaba, ben ... Adınız nedir?

Go ahead.

Devam etmek.

Excellent work.

Harika iş.

Let's go on to the second sentence.

İkinci cümleye geçelim.

Sentence number two: Nice to meet you.

İki numaralı cümle: Tanıştığımıza memnun oldum.

Nice to meet you.

Tanıştığıma memnun oldum.

What's going on in this seemingly simple sentence?

Bu görünüşte basit olan cümlede neler oluyor? En

Let's start at the beginning.

baştan başlayalım.

Nice.

Güzel.

Say it with me.

Benimle söyle.

Nice to meet, to meet.

Tanıştığıma, tanıştığıma memnun oldum.

Here, the word to is being reduced to simply T, just the sound T. The vowel O is gone,

Burada to kelimesi basitçe T'ye indirgeniyor , sadece T sesi. O sesli harfi gitti,

so we're going to link together to meet, to meet.

bu yüzden buluşmak, buluşmak için birbirimize bağlanacağız .

But do you hear that final T sound on the word to meet?

Ama buluşmak için kelimedeki son T sesini duyuyor musun ?

Not really.

Tam olarak değil.

Instead, your tongue is going to be at the top of your mouth ready to make the T sound,

Bunun yerine, diliniz T sesini çıkarmak için ağzınızın üst kısmında olacak,

but no air comes out.

ancak dışarı hava çıkmayacak.

So, we're going to say to meet.

O halde tanışalım diyeceğiz.

My tongue is stopped at the top of my mouth.

Dilim ağzımın üst kısmında durdu.

To meet, to meet you.

Seninle tanışmak, tanışmak.

Nice to meet you.

Tanıştığıma memnun oldum.

Nice to meet you.

Tanıştığıma memnun oldum.

Can you say that out loud with me?

Bunu benimle yüksek sesle söyler misin?

Nice to meet you.

Tanıştığıma memnun oldum.

Nice to meet you.

Tanıştığıma memnun oldum.

I'm going to pause, and I want to say it by yourself.

Duraklatacağım ve bunu kendi başına söylemek istiyorum .

Nice to meet you.

Tanıştığıma memnun oldum.

Go ahead.

Devam etmek.

Excellent work.

Harika iş.

Let's go on to the third one.

Üçüncüsüne geçelim.

Sentence number three: I'm from the US, and you?

Üç numaralı cümle: Ben ABD'denim, ya sen? Bunu

You're probably not from the US if you're watching this, so you can fill in the name

izliyorsanız muhtemelen ABD'den değilsiniz , yani ülkenizin adını girebilirsiniz

of your country.

.

I'm from Mexico, and you?

Ben Meksikalıyım, ya sen?

I'm from India, and you?

Ben hindistandanım ya sen?

Let's break down this pronunciation.

Bu telaffuzu parçalayalım.

I'm from, F-R-O-M.

F-R-O-M'denim.

Sounds like a U here, from.

Burada bir U gibi geliyor.

I'm from plus your country.

Artı sizin ülkenizdenim.

Then, you want to reciprocate and ask the other person.

Ardından, karşılık vermek ve diğer kişiye sormak istersiniz.

And you?

Ve sen?

Did I say and you?

ben mi dedim ya sen

In this situation, the D is cut up.

Bu durumda, D kesilir.

It's gone.

Gitti.

It's on vacation somewhere.

Bir yerde tatilde.

So, we're just going to say an.

Yani, sadece an diyeceğiz.

An you?

Sen mi?

An you?

Sen mi?

An you?

Sen mi?

Where are you from?

Nerelisin

An you?

Sen mi?

Let's say this all together.

Bunu hep birlikte söyleyelim.

I'm from the US, and you?

Ben ABD'denim, ya sen?

I'm from the U.

Ben

S, and you?

ABD'denim, ya sen?

I'm going to pause.

Ara vereceğim.

I want you to fill in your country and say it out loud.

Ülkenizi doldurmanızı ve yüksek sesle söylemenizi istiyorum .

Go ahead.

Devam etmek.

Great work.

Harika iş.

Let's go to the next one.

Bir sonrakine geçelim.

When you first meet someone, it's common to talk about your surroundings.

Biriyle ilk tanıştığınızda, çevreniz hakkında konuşmak yaygındır.

Maybe you're both at the grocery store or you're both at a friend's birthday party.

Belki ikiniz de markettesiniz ya da ikiniz de bir arkadaşınızın doğum günü partisindesiniz.

You have this in common, so you're going to talk about it.

Bu ortak noktanız var, bu yüzden bunun hakkında konuşacaksınız.

Let's imagine that you go to another country, and you're talking with someone, and they

Farz edelim ki başka bir ülkeye gidiyorsunuz ve birisiyle konuşuyorsunuz ve

ask you, "How long have you been here?"

size "Ne zamandır buradasınız?" diye soruyorlar.

You might say, "I've been here for two weeks.

"İki haftadır buradayım.

I've been here for two weeks.

İki haftadır buradayım.

I've been here for two weeks."

İki haftadır buradayım" diyebilirsiniz.

You could also substitute if you're at a university or maybe if you're at a job.

Ayrıca, bir üniversitedeyseniz veya belki bir işteyseniz vekil olabilirsiniz.

I've worked here for two weeks.

Burada iki hafta çalıştım.

I've studied here for two years.

Burada iki yıl okudum.

You could change that verb, but we're just going to stick with I've been here for two

Bu fiili değiştirebilirsin, ama ben sadece iki haftadır buradayım sözüne bağlı kalacağız

weeks.

.

Let's break this down.

Bunu parçalayalım.

I've been.

oldum

This sounds like a short I, B-I-N, been.

Bu kulağa kısa bir I, B-I-N, be gibi geliyor.

I've been here for.

için buradayım.

Why does for change to for?

for neden for olarak değişir?

I don't know, but that's what happens.

Bilmiyorum ama olan bu.

So, this is gonna sound like F-E-R, fOr.

Yani, bu kulağa F-E-R gibi gelecek, fOr.

Kind of sounds like the fur of an animal, which is F-U-R, but same pronunciation.

F-U-R olan bir hayvanın kürkü gibi geliyor ama aynı telaffuz.

For two weeks.

İki haftadır.

I've been here for two weeks.

İki haftadır buradayım.

I've been here for two years.

İki yıldır buradayım.

I've been here for five minutes.

Beş dakikadır buradayım.

I've been here for two weeks.

İki haftadır buradayım.

Let's say that quickly one time, and then I'm going to pause so that you can say it

Bunu bir kez hızlıca söyleyelim ve sonra kendin söyleyebilmen için duracağım

yourself.

.

I've been here for two weeks.

İki haftadır buradayım.

Go ahead.

Devam etmek.

Great work.

Harika iş.

Let's go onto the next one.

Bir sonrakine geçelim.

Common introduction number five is, what do you do?

Beş numaralı ortak giriş, ne yaparsınız?

This is asking what's your job.

Bu senin işin ne diye soruyor.

This is the most common way to ask what someone's job is.

Bu, birinin işinin ne olduğunu sormanın en yaygın yoludur .

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

A lot of this is linked together, kind of mumbled together.

Bunların çoğu birbirine bağlı, bir nevi birbirine mırıldandı.

So, I want to help you pronounce it in the same way.

Bu yüzden, aynı şekilde telaffuz etmenize yardımcı olmak istiyorum . Sen ne

What do you?

? Sen ne

What do you?

?

Can you say that with me?

Bunu benimle söyler misin? Sen ne

What do you?

? Sen ne

What do you?

?

The T in what is cut out, and instead it's replaced by the word do, which is linked together.

Kesilen şeydeki T ve bunun yerine birbirine bağlı olan do kelimesi ile değiştirilir.

What do you do?

Ne yapıyorsun?

Notice my lips aren't really moving much here.

Burada dudaklarımın pek hareket etmediğine dikkat edin.

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

Inside my mouth, my tongue is moving, but on the outside, what do you do?

Ağzımın içinde dilim hareket ediyor ama dışarıda ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

It's not moving that much.

O kadar hareket etmiyor.

So, I want you to say this with me.

O yüzden, bunu benimle birlikte söylemeni istiyorum.

Let's go slowly, and then we'll speed it up.

Yavaş gidelim, sonra hızlanacağız.

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

Why do you do?

Neden yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

All right, it's your turn.

Pekala, sıra sende.

Go ahead.

Devam etmek.

Excellent work.

Harika iş.

Let's go on to the next one.

Bir sonrakine geçelim.

The sixth sentence is, I'm a designer.

Altıncı cümle, ben bir tasarımcıyım.

I work for the marketing department.

Pazarlama departmanında çalışıyorum.

If you don't know how to describe your job or what your job title is, you can check out

İşinizi nasıl tarif edeceğinizi veya iş unvanınızın ne olduğunu bilmiyorsanız,

this video I made, 100 Job Titles.

hazırladığım bu videoya göz atabilirsiniz, 100 Meslek Unvanı.

Hopefully it will help you to be able to describe your job in these introductions situations.

Umarım bu tanıtım durumlarında işinizi tanımlayabilmenize yardımcı olur.

You could say, "I'm a designer.

"Ben bir tasarımcıyım.

I work for ... " We're using that same pronunciation again, F-E-R.

... için çalışıyorum" diyebilirsiniz. Yine aynı telaffuzu kullanıyoruz , F-E-R.

I work for the marketing department.

Pazarlama departmanında çalışıyorum.

Make sure that if you use this reduction, for, you're speaking a little bit quickly,

Bu indirgemeyi kullanırsanız, biraz hızlı konuştuğunuzdan,

you're linking things together.

şeyleri birbirine bağladığınızdan emin olun.

If you said, "I work for the," it's a little bit weird.

"Şirket için çalışıyorum" dediyseniz, bu biraz garip. Bu indirgemeyi

You need to link it together if you're going to use that reduction because the point of

kullanacaksanız, onu birbirine bağlamanız gerekir çünkü

a reduction is to reduce your speech to make it faster.

azaltmanın amacı, konuşmanızı daha hızlı hale getirmek için azaltmaktır.

So, let's say that together.

Öyleyse, bunu birlikte söyleyelim.

I'm a designer.

Ben bir tasarımcıyım.

I work for the marketing department.

Pazarlama departmanında çalışıyorum.

I work for the marketing department.

Pazarlama departmanında çalışıyorum.

You can link those two words together.

Bu iki kelimeyi birbirine bağlayabilirsiniz.

Work for, work for the marketing department.

Çalışın, pazarlama departmanı için çalışın.

I work for the marketing department.

Pazarlama departmanında çalışıyorum.

I'm a designer.

Ben bir tasarımcıyım.

I work for the marketing department.

Pazarlama departmanında çalışıyorum.

All right, it's your turn.

Pekala, sıra sende.

Go ahead.

Devam etmek.

Great work.

Harika iş.

Let's go to the next one.

Bir sonrakine geçelim.

The seventh introduction is for when you have a mutual friend.

Yedinci giriş, ortak bir arkadaşınız olduğu zaman içindir.

Let's imagine that you're walking down the street and you see your friend James.

Sokakta yürüdüğünüzü ve arkadaşınız James'i gördüğünüzü hayal edelim.

And James is walking with someone else, and he introduces that person to you.

Ve James başka biriyle yürüyor ve o kişiyi sizinle tanıştırıyor.

So, you start to have a conversation with that person.

Böylece, o kişiyle sohbet etmeye başlarsınız .

You could ask them, "So, how do you know James?"

Onlara, "Peki, James'i nereden tanıyorsunuz?" diye sorabilirsiniz.

This just means, where did you meet?

Bu sadece, nerede tanıştınız anlamına gelir?

Do you work together?

Birlikte çalışıyor musunuz?

Are you his brother?

Sen onun kardeşi misin? Durum nedir

What's the situation?

?

This is pretty common.

Bu oldukça yaygın.

Maybe you're at a party and you're just making small talk with people.

Belki bir partidesin ve insanlarla havadan sudan konuşuyorsun.

If that person who's hosting the party is James, everyone at the party knows James,

Partiye ev sahipliği yapan kişi James ise, partideki herkes James'i tanır,

so it's a good question to ask.

bu yüzden sormak için iyi bir soru.

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

Great.

Harika.

You're just kind of figuring out each other's relationships.

Sadece birbirinizin ilişkilerini çözüyorsunuz.

Let's pronounce this together.

Bunu birlikte telaffuz edelim.

So, it's a good way to introduce a new topic.

Bu nedenle, yeni bir konuyu tanıtmanın iyi bir yolu.

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

This similar to what do you do, that kind of lazy, not-moving-your-lips-very-much type

Bu, yaptığınız şeye benzer, bu tür tembel, dudaklarınızı çok fazla hareket ettirmeyen

of pronunciation.

telaffuz türü.

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

How do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

Can you say that with me?

Bunu benimle söyler misin?

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

How do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

I'll say that one more time, and then met a pause so that you can say it yourself.

Bunu bir kez daha söyleyeceğim ve sonra kendin söyleyebilmen için bir ara verdim.

So, how do you know James?

James'i nereden tanıyorsun?

Go ahead.

Devam etmek. Senin

It's your turn.

sıran.

Great work.

Harika iş.

Let's go to the next one.

Bir sonrakine geçelim.

And continuing with the same idea, this person who knows James might say, "Oh, we used to

Ve aynı fikirle devam ederek, James'i tanıyan bu kişi, "Ah, biz eskiden

work together."

birlikte çalışırdık" diyebilir.

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık. Eskiden

Used to often gets reduced to used to.

sık sık alışmaya indirgenir.

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık.

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık.

Let's break down this sentence.

Bu cümleyi parçalayalım.

We used to work.

Eskiden çalışırdık.

This is a lovely word.

Bu çok güzel bir kelime.

It has an O, but it sounds like W-E-R-K, work together, together.

Bir O'su var ama kulağa W-E-R-K gibi geliyor, birlikte çalışın, birlikte.

It almost sounds like ta, T-A, together, together.

Neredeyse ta, T-A, birlikte, birlikte gibi geliyor.

We used to, we used to work together.

Eskiden, birlikte çalışırdık.

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık. Alışkın olanı

And when you link used to together, that means that you're reducing and you're sounding more

birbirine bağladığınızda, bu, azalttığınız ve daha

natural.

doğal konuştuğunuz anlamına gelir.

So, let's say this full sentence.

Öyleyse, bu tam cümleyi söyleyelim.

Then, I'm going to pause so that you can say it yourself.

Sonra, kendiniz söyleyebilmeniz için ara vereceğim .

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık.

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık.

We used to work together.

Eskiden birlikte çalışırdık.

Go ahead.

Devam etmek. Senin

It's your turn.

sıran.

Excellent work.

Harika iş.

Let's go to the next one.

Bir sonrakine geçelim. Biriyle ilk tanıştığınızda kullanılan

The ninth introduction or common expression that's used the first time you meet someone

dokuzuncu giriş veya yaygın ifade

is, I don't want to hold you up.

, Seni oyalamak istemiyorum.

I don't want to hold you up.

Seni tutmak istemiyorum. Birisiyle ilk tanıştığınızda

This is probably what you would say at the end of that quick conversation together when

o hızlı sohbetin sonunda muhtemelen bunu söylersiniz

you first meet someone, and it means, "Oh, I see that you probably have something else

ve bu, "Oh, görüyorum ki muhtemelen yapmak istediğiniz başka bir şey var

that you want to do."

" anlamına geliyor.

Maybe you want to go grocery shopping, and you see each other at the grocery store, or

Belki market alışverişine gitmek istiyorsunuz ve markette birbirinizi görüyorsunuz ya da

maybe you're trying to talk to the host of the party, James, and you just quickly had

belki partinin ev sahibi James ile konuşmaya çalışıyorsunuz ve

a quick conversation, so now you want to let that other person leave the conversation and

kısa bir konuşma yaptınız, bu yüzden şimdi izin vermek istiyorsunuz. diğer kişi konuşmayı bırakır ve

continue what they were doing previously.

daha önce yaptıklarına devam eder.

So, you might say, "I don't want to hold you up."

Yani, "Seni oyalamak istemiyorum " diyebilirsin.

This doesn't mean hold you physically, but here let's break down this sentence.

Bu seni fiziksel olarak tut anlamına gelmez, ama burada bu cümleyi parçalayalım.

I don't.

Yapmıyorum.

The T here is cut out.

Buradaki T kesildi.

Your tongue is going to be at the top of your mouth, but you're not going to let the air

Dilin ağzının üst kısmında olacak ama havanın

through.

geçmesine izin vermeyeceksin.

I don't wanna hold you up.

Seni tutmak istemiyorum.

Want to is linked together and makes wanna.

Want to birbirine bağlıdır ve istemek yapar.

I don't wanna hold you up.

Seni tutmak istemiyorum.

Great.

Harika.

Let's say this all together.

Bunu hep birlikte söyleyelim.

I don't wanna hold you up.

Seni tutmak istemiyorum.

I don't wanna to hold you up.

Seni tutmak istemiyorum.

I don't wanna to hold you up.

Seni tutmak istemiyorum. Senin

It's your turn.

sıran.

Say it yourself.

Kendin söyle.

I don't wanna to hold you up.

Seni tutmak istemiyorum.

Go ahead.

Devam etmek.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Great work.

Harika iş.

Let's go to the next one.

Bir sonrakine geçelim. Biriyle ilk tanıştığınızda

The final expression that's often used the first time you meet someone is, maybe see

sıklıkla kullanılan son ifade, belki bir ara

you around sometime.

görüşürüz şeklindedir.

Maybe see you 'round sometime.

Belki bir ara görüşürüz.

What does this mean?

Bu ne anlama gelir?

It means that maybe you'll never see this person again or maybe you will.

Bu, belki bu kişiyi bir daha asla görmeyeceğiniz veya belki de göreceğiniz anlamına gelir.

I don't know.

Bilmiyorum.

But, it's just kind of a polite way instead of saying, "Okay, let's make plans to see

Ama bu, "Tamam,

each other on Saturday 5:00."

cumartesi 5:00'te görüşmek üzere plan yapalım" demek yerine kibar bir yol.

No, you're just saying, "Okay.

Hayır, sadece "Tamam.

It was nice to see you.

Seni görmek güzeldi.

Maybe see you again sometime."

Belki bir ara tekrar görüşürüz" diyorsun.

So, you might say, "Maybe see you roun sometime."

Yani, "Belki bir ara görüşürüz" diyebilirsiniz.

What's happening with the word around?

Etraftaki kelimeye ne oluyor?

Well, we're cutting off the first letter.

İlk harfi kesiyoruz.

We're cutting off the last letter, and we're just saying the middle part, roun, roun.

Son harfi kesiyoruz ve sadece orta kısım, yuvarlak, yuvarlak diyoruz.

This means around town or just somewhere in general.

Bu, şehir etrafında veya genel olarak sadece bir yer anlamına gelir . Hızlı

This is the common reduction when we're speaking quickly.

konuştuğumuzda yaygın olan azalma budur .

You'll probably hear people say this in movies, or TV shows, or in conversations, and now

Muhtemelen insanların bunu filmlerde, dizilerde veya sohbetlerde söylediğini duyacaksınız ve artık

you can say it, too.

siz de söyleyebilirsiniz. Gelin

Let's say it all together.

hep birlikte söyleyelim.

Maybe see you roun sometime.

Belki bir ara görüşürüz.

Maybe see you roun some time.

Belki bir ara görüşürüz.

Maybe see you roun sometime.

Belki bir ara görüşürüz.

Maybe see you around sometime.

Belki bir ara görüşürüz.

All right, I'm going to pause and it's your turn.

Pekala, ben ara vereceğim ve sıra sende.

Go ahead.

Devam etmek.

Great work.

Harika iş. Bu önemli giriş ifadelerinin

You worked really hard pronouncing all 10 of these important introduction expression.

10 tanesini telaffuz etmek için gerçekten çok çalıştınız .

So, I hope that the next time that you meet someone new you'll be able to use them and

Bu yüzden, bir dahaki sefere yeni biriyle tanıştığınızda, onları kullanabileceğinizi ve

also pronounce them naturally incorrectly.

doğal olarak yanlış telaffuz edeceğinizi umuyorum.

Now I have a question for you.

Şimdi size bir sorum var.

In the comments, let me know what's a common question or conversation topic that you usually

Yorumlarda, biriyle ilk tanıştığınızda genellikle sorduğunuz ortak bir soru veya konuşma konusunun ne olduğunu bana bildirin

have when you first meet someone.

.

Do you talk about their job, their family?

İşlerinden, ailelerinden bahsediyor musunuz?

Maybe in your country you talk about their age or something else that's specific to your

Belki ülkenizde onların yaşlarından veya kültürünüze özgü başka bir şeyden bahsediyorsunuzdur

culture.

. Biriyle

Let me know in the comments what happens the first time that you meet someone, and I'll

ilk tanıştığınızda neler olduğunu yorumlarda bana bildirin ve

see you again next Friday for a new lesson here on my YouTube channel.

önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşürüz .

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free ebook, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.