Speak CONFIDENT English in 20 minutes: English speaking lesson

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.  

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa. Kendinizden

Are you ready to speak confidently  in English? Let's talk about it. 

emin bir şekilde İngilizce konuşmaya hazır mısınız ? Bunun hakkında konuşalım.

Let's imagine this scene. You're walking out  of your local grocery store and you see me  

Bu sahneyi hayal edelim. Mahalle bakkalından çıkıyorsun ve

walking up to you and I say to you in English,  "Excuse me, do you know where the local cafe  

sana doğru yürüdüğümü görüyorsun ve ben sana İngilizce "Affedersiniz, yerel kafenin nerede olduğunu biliyor musunuz

is? I'm trying to find it." "Oh my goodness."  Do you panic? Do you hesitate, "Uh, uh," or  

? Onu bulmaya çalışıyorum." "Aman tanrım." Panik misin? "Uh, uh," diye tereddüt mü ediyorsun yoksa kendinden

do you confidently say, "Oh, hey Vanessa, I watch  your lessons. Yeah, the local cafe's just right  

emin bir şekilde "Oh, hey Vanessa, derslerini izliyorum. Evet, yerel kafe hemen

around the corner. Can I treat you to a drink?" If  you can't speak confidently like this in English,  

köşede. Sana bir içki ısmarlayabilir miyim?" İngilizce'de bu kadar kendinden emin konuşamıyorsanız,

yet never fear. Today, you are going to learn  the tricks to speaking confidently in English. 

yine de asla korkmayın. Bugün, kendinize güvenerek İngilizce konuşmanın püf noktalarını öğreneceksiniz.

And of course, like always, to help you  never forget what you are about to learn,  

Ve tabii ki, her zaman olduğu gibi, öğrenmek üzere olduğunuz şeyi asla unutmamanıza yardımcı olmak için

I have created a free PDF worksheet today for  you with all of today's ideas, sample sentences,  

bugün sizin için bugünün tüm fikirlerini, örnek cümlelerini,

concepts, everything that you need to go into the  real world and speak confidently. And of course,  

kavramlarını ve gerçek dünyaya gitmek için ihtiyacınız olan her şeyi içeren ücretsiz bir PDF çalışma sayfası oluşturdum. ve kendinden emin konuş. Ve tabii ki

at the bottom of the worksheet, you can answer  Vanessa's challenge question so that you never  

çalışma sayfasının en altında Vanessa'nın meydan okuma sorusunu yanıtlayabilirsin, böylece

forget what you've learned. In today's  lesson, you are about to see two of my  

öğrendiklerini asla unutmazsın. Bugünün dersinde, kendine

most popular lessons about speaking confidently  in English. So, are you ready to say goodbye  

güvenen İngilizce konuşmayla ilgili en popüler derslerimden ikisini görmek üzeresiniz . Öyleyse,

to fear and hello to confidence? Let's do it. Today, I'm on the beach in very sunny, very hot  

korkuya veda etmeye ve özgüvene merhaba demeye hazır mısınız? Hadi yapalım. Bugün, Kosta Rika'da sabah 7:00 olmasına rağmen çok güneşli, çok sıcak   sahildeyim

even though it's 7:00 in the morning, Costa Rica.  It's beautiful. And a what better place to relax  

. Bu güzel. Dinlenmek için   plajdan daha iyi bir yer

than at the beach, right? But you can't always  be at the beach when you're speaking English. So,  

, değil mi? Ancak İngilizce konuşurken her zaman sahilde olamazsınız. Bu nedenle

today, I want to give you my top tip for helping  you to relax, de-stress, and feel comfortable when  

bugün, İngilizce konuşurken rahatlamanıza, stresinizi atmanıza ve kendinizi rahat hissetmenize yardımcı olacak en önemli tüyomu vermek istiyorum

you're speaking English. I know that a lot of  you use English for your job. Maybe you need to  

. Birçoğunuzun işiniz için İngilizce kullandığını biliyorum. Belki

speak in English with a foreign company or maybe  you need to speak with your clients that are from  

yabancı bir şirketle İngilizce konuşmanız veya

other countries. This is a pretty  stressful situation. Because number one,  

başka ülkelerden olan müşterilerinizle  konuşmanız gerekiyor. Bu oldukça stresli bir durum. Birincisi,

you want to be polite, you want to represent your  company well. But also, you want to represent  

kibar olmak, şirketinizi  iyi temsil etmek istiyorsunuz . Ama aynı zamanda

yourself well. You want to be confident, be  an adult who can express yourself completely. 

kendinizi   iyi temsil etmek istiyorsunuz. Kendine güvenmek, kendini tamamen ifade edebilen bir yetişkin olmak istiyorsun.

So, when you speak in a business situation,  I would consider this the top, maybe most  

Bu nedenle, bir iş durumunda konuştuğunuzda, bunu İngilizce'deki en önemli, belki de en

stressful situation in English. What about  another level down from that? Maybe you are  

stresli durum olarak kabul ederim. Bundan başka bir seviye daha aşağı ne olacak? Belki

walking around New York City on your vacation and  you get lost or you want to find a good restaurant  

tatilinizde  New York City'de dolaşıyorsunuz ve kayboluyorsunuz veya iyi bir restoran bulmak istiyorsunuz

so you want to ask for a recommendation  and you decide to approach a stranger. You  

bu nedenle bir tavsiye istemek istiyorsunuz ve bir yabancıya yaklaşmaya karar veriyorsunuz.

want to talk with a native English speaker.  Well, this is also can be pretty stressful,  

Anadili İngilizce olan biriyle konuşmak istiyorsunuz. Bu da oldukça stresli olabilir,

but it's a little bit less stressful than  a business situation because you're not  

ancak bir iş durumundan biraz daha az stresli çünkü

going to lose your job. What if you go to an  English class in your city? You're surrounded  

işinizi kaybetmeyeceksiniz. Bulunduğunuz şehirde İngilizce kursuna giderseniz ne olur? Etrafınız

by other people who are also learning English. And this is slightly different than approaching  

İngilizce öğrenen başka kişilerle çevrilidir. Ve bu,

someone in New York or having a business meeting  because they understand exactly the situation that  

New York'ta birine yaklaşmaktan veya bir iş toplantısı yapmaktan biraz farklıdır, çünkü onlar sizin içinde bulunduğunuz durumu tam olarak anlarlar

you're in. They understand exactly that kind of  nervousness, that kind of stress or fear about  

. Başka bir dilde konuşmaya ilişkin bu tür bir gerginliği, bu tür bir stresi veya korkuyu tam olarak anlarlar,

speaking another language because that's what  they're doing too. They're also English learners.  

çünkü onların yaptığı şey budur. Ben de yapıyorum. Aynı zamanda İngilizce öğrenenler.

What about if you're just at home watching this  lesson and you're repeating it out loud? You're  

Peki ya evde bu dersi izliyorsanız ve yüksek sesle tekrarlıyorsanız?

maybe watching the subtitles, which you can always  click on on YouTube, you're watching the subtitles  

Belki de YouTube'da her zaman tıklayabileceğiniz altyazıları izliyorsunuz, altyazıları izliyorsunuz

and you're trying to repeat out loud after me. No  one's listening, you're just at home by yourself,  

ve benden sonra yüksek sesle tekrar etmeye çalışıyorsunuz. Kimse dinlemiyor, evde tek başınasın,

but you still need courage to be able to use your  voice, to use your pronunciation muscles and speak  

ama yine de sesini kullanabilmek, telaffuz kaslarını kullanabilmek ve

out loud and hear your own voice in English. This is, I think, the least stressful situation.  

yüksek sesle konuşabilmek ve kendi sesini İngilizce duyabilmek için cesarete ihtiyacın var. Bu bence en az stresli durum.

And this is my tip, this is where I  recommend starting. If you feel super  

Bu da benim ipucum, buradan başlamanızı öneririm.

stressed about speaking English, start at  the easiest level. And this is by yourself,  

İngilizce konuşma konusunda aşırı stresli hissediyorsanız, en kolay seviyeden başlayın. Ve bu tek başınıza,

no one else is listening, no one else is watching  you, just by yourself at home. You can shadow or  

kimse dinlemiyor, kimse sizi izlemiyor, sadece evde tek başınıza.

repeat directly after me in these videos. You  can look at the subtitles below the screen if  

Bu videolarda doğrudan benden sonra gölge yapabilir veya   tekrarlayabilirsiniz. Bilgisayardaysanız ekranın altındaki altyazılara bakabilirsiniz

you're on the computer. You can just click CC in  the bottom corner. Or if you're on your phone,  

. Alt köşedeki CC'yi tıklayabilirsiniz . Veya telefonunuzdaysanız,   ekranın üst kısmındaki

you can click those three little dots at the  top of the screen and you'll see the subtitles.  

bu üç küçük noktayı tıkladığınızda altyazıları görürsünüz.

You can just repeat out loud after me and get  used to hearing your own voice using English. 

Benden sonra yüksek sesle tekrar edebilir ve İngilizce kullanarak kendi sesinizi duymaya alışabilirsiniz. Kendi

I know for me, when I visited other foreign  countries like in Costa Rica, here they speak  

adıma biliyorum, Kosta Rika gibi diğer yabancı ülkeleri ziyaret ettiğimde, burada

Spanish, I feel a little bit strange at first  hearing my own voice trying to say something in  

İspanyolca konuşuluyor, başka bir dilde bir şeyler söylemeye çalışan kendi sesimi ilk duyduğumda biraz tuhaf hissediyorum

another language. And maybe you felt that feeling  too. So, when you get used to hearing your own  

. Ve belki siz de bu duyguyu hissettiniz . Böylece,

voice using English, you'll start to feel a little  more comfortable and then you'll be able to work  

İngilizce kullanarak kendi sesinizi duymaya alıştığınızda, kendinizi biraz daha rahat hissedecek ve ardından bir

up to the next level. So, after you've mastered  speaking with yourself alone, no one's watching,  

sonraki seviyeye kadar çalışabileceksiniz. Böylece, kendinizle yalnız konuşma konusunda ustalaştıktan sonra, kimse izlemiyor

then you can go to that next level, which  is speaking with other people who really  

o zaman bir sonraki aşamaya geçebilirsiniz, bu da

get and understand how you're feeling. Maybe  other English learners are here on YouTube,  

ne hissettiğinizi gerçekten  anlayan ve anlayan diğer insanlarla konuşmaktır. Belki diğer İngilizce öğrenenler burada YouTube'dadır

or I know a lot of you who are part of  my course, The Fearless Fluency Club,  

veya çoğunuzun Kursumun  parçası olan The Fearless Fluency Club   parçası olduğunu biliyorum,

a lot of you speak together on Skype. You connect with each other daily, maybe  

çoğunuz Skype'ta birlikte konuşuyorsunuz. Her gün birbirinizle bağlantı kurarsınız, belki

on WhatsApp, on Skype, on Google Hangouts and  just try to connect, get to know other cultures,  

WhatsApp'ta, Skype'ta, Google Hangouts'ta ve sadece bağlantı kurmaya, diğer kültürleri,

other people, but also you can get over your  fear of speaking together because you're both  

diğer insanları tanımaya çalışırsınız, ancak aynı zamanda ikiniz de   aynı ortamda olduğunuz için birlikte konuşma korkunuzun üstesinden gelebilirsiniz.

in the same boat. This is a wonderful idiom that  means you're both in the same situation that  

Aynı tekne. Bu harika bir deyim, ikinizin de aynı durumda olduğunuz,

involves maybe a little bit of risk, a little bit  of stress, you're both in that situation, and you  

belki biraz risk, biraz stres içerdiği, ikinizin de aynı durumda olduğunuz ve ikinizin de

can both understand each other. So, speaking with  another English learner is a great next step up to  

birbirinizi anlayabileceğiniz anlamına gelir. Bu nedenle, başka bir İngilizce öğrenen kişiyle konuşmak, özgüveninizi geliştirmenize yardımcı olacak harika bir sonraki adımdır

help build your confidence. After you've mastered  speaking with yourself, you've done that for a  

. Kendi kendinize konuşma konusunda ustalaştıktan sonra, bunu bir

little while, you feel more and more comfortable,  you've spoken with another English learner,  

süre  yaptınız, giderek daha rahat hissediyorsunuz, başka bir İngilizce öğrenen kişiyle konuştunuz,

now it's time to speak with a native speaker. Hmm, this could be really anyone. It could be  

şimdi sıra anadili İngilizce olan biriyle konuşma zamanı. Hmm, bu gerçekten herhangi biri olabilir.

a teacher, it could be someone who lives in  your city, who you trust, maybe a coworker  

Bir öğretmen olabilir, şehrinizde yaşayan , güvendiğiniz biri olabilir, belki ABD'den bir iş arkadaşınız olabilir

who is from the U.S. and you want to just  have some coffee together and chat together.  

ve siz birlikte kahve içip sohbet etmek isteyebilirsiniz.

You already have a little relationship, you  already know each other and trust each other  

Zaten küçük bir ilişkiniz var, birbirinizi  zaten tanıyor ve birbirinize güveniyorsunuz

or maybe you just go to another city like you go  to London and you want to order in a restaurant,  

veya belki Londra'ya gider gibi başka bir şehre gidiyorsunuz ve bir restoranda sipariş vermek istiyorsunuz,

maybe you can watch my video about how to order  in a restaurant up here, you'll be able to just  

belki bir restoranda nasıl sipariş verileceği ile ilgili videomu izleyebilirsiniz. Buradaki restoran, kendinizi

feel a little more comfortable because you've  already worked those steps, starting small,  

biraz daha rahat hissedebileceksiniz çünkü bu adımları çoktan çalıştınız, küçük adımlarla başladınız,

then working more and more and more and  now you're speaking with a native speaker. 

sonra giderek daha fazla çalıştınız ve şimdi anadili İngilizce olan biriyle konuşuyorsunuz.

Personally, I think something really magical  happens when you speak with a native English  

Şahsen, anadili İngilizce olan biriyle konuştuğunuzda gerçekten büyülü bir şey olduğunu düşünüyorum

speaker and they can understand you, you can  understand them, and you just have a real  

ve onlar sizi, siz de onları anlayabiliyorlar ve siz sadece gerçek bir

conversation. Something happens that is amazingly  magical for your confidence when you realize,  

konuşma yapıyorsunuz.

"Vanessa can understand me, this other native  speaker can understand me, and I'm communicating?  

"Vanessa beni anlayabiliyor, ana dili İngilizce olan diğer kişi beni anlayabiliyor ve ben iletişim kuruyorum?

This is amazing." You have this beautiful boost  of confidence and it really helps you to just  

Bu harika." Bu harika özgüven artışına sahipsiniz ve bu,

increase your English in every other way. What do  you think happens next after you've spoken with  

İngilizcenizi diğer her şekilde geliştirmenize gerçekten yardımcı oluyor. Kendinizle konuştuktan

yourself, you've built your confidence, you've  spoken with other English learners, you've built  

, özgüveninizi oluşturduktan, diğer İngilizce öğrenenlerle konuştuktan,

your confidence and then you've spoken with  native speakers in a kind of casual situation? 

özgüveninizi oluşturduktan ve ardından anadili İngilizce olan kişilerle bir tür rahat bir şekilde konuştuktan sonra ne olacağını düşünüyorsunuz? durum?

Now, it's time to move on and speak at  your job. Maybe you have a presentation,  

Şimdi, devam etme ve işinizde konuşma zamanı . Belki bir sunumunuz vardır,

maybe you have to make phone calls with  some other clients in other countries.  

belki başka ülkelerdeki başka müşterilerle  telefon görüşmeleri yapmanız gerekir.

You've really prepared yourself well. You've  started small and you've built up to this most  

Kendinizi gerçekten iyi hazırlamışsınız. Küçük  başladınız ve bu en

stressful situation. It might still be a little  stressful, but it's going to be way better  

stresli duruma ulaştınız. Yine de biraz stresli olabilir, ancak bununla

than if you just started with that and you didn't  prepare little by little along the way. When you  

yeni başlamanıza ve yol boyunca yavaş yavaş hazırlanmamanıza göre çok daha iyi olacaktır.

do this, you're building your confidence and  you're really giving a gift to yourself that  

Bunu   yaptığınızda, kendinize olan güveninizi geliştirirsiniz ve

"I will grow, I will improve and I can do it.  I can relax. I can de-stress." You don't need  

"Gelişeceğim, gelişeceğim ve bunu yapabilirim. Rahatlayabilirim. Stresi azaltabilirim."

to be at the beach. You don't need to have the  waves, and the sounds, and the trees, and the  

Sahilde olmanıza   gerek yok. Arkanızda dalgaların, seslerin, ağaçların ve

monkeys behind you. You just need to really build  your confidence day by day by starting small. 

maymunların olmasına gerek yok. Tek yapmanız gereken, küçükten başlayarak günden güne kendinize gerçekten güvenmek.

And now I have a question for you. Have you ever  spoken English with a native English speaker? How  

Ve şimdi size bir sorum var. Hiç anadili İngilizce olan biriyle İngilizce konuştunuz mu? Nasıl

did you feel? What was that experience like  for you? If it was a positive experience,  

hissettin? Bu deneyim sizin için nasıldı? Olumlu bir deneyim olsaydı,

congratulations. If you felt really stressed,  really worried, just take it back a little bit,  

tebrikler. Kendinizi gerçekten stresli, gerçekten endişeli hissettiyseniz, biraz geri alın,

start small. Start with these steps  I'm talking about, shadowing my videos,  

küçük başlayın. Bahsettiğim şu adımlarla başlayın , videolarımı gölgeleyin,

speaking and repeating after me, then working  up with another English learner and then with  

benden sonra konuşun ve tekrar edin, ardından başka bir İngilizce öğrenenle ve ardından

a native English speaker. And then, if you need to  use it for your job, you will be well-prepared at  

anadili İngilizce olan biriyle çalışın. Ve sonra, onu işiniz için kullanmanız gerekiyorsa, o noktada iyi hazırlanmış olursunuz

that point. Before we go today, we're going to  see some beautiful scenery of the beach. You're  

. Bugün gitmeden önce, güzel bir sahil manzarası göreceğiz.

going to see the waves rolling in and we're  going to repeat an important phrase. I want  

Dalgaların yuvarlandığını göreceksiniz ve biz de önemli bir cümleyi tekrar edeceğiz.

you to repeat it with me. This is starting at the  base level, repeating and shadowing by yourself. I  

Bunu benimle tekrar etmeni istiyorum. Bu, temel düzeyde başlıyor, tekrar ediyor ve kendiniz tarafından gölgeleniyor.

want you to say this phrase with me and I hope  that it will help to build your confidence. 

Bu cümleyi benimle birlikte söylemeni istiyorum ve bunun özgüvenini geliştirmene yardımcı olacağını umuyorum.

The waves are beautiful, aren't they? I want you  to repeat this sentence with me. Just imagine the  

Dalgalar çok güzel değil mi? Bu cümleyi benimle tekrar etmeni istiyorum. Dalgaları hayal edin

waves, take a deep breath, let's say it together.  "I can speak English confidently without stress.  

, derin bir nefes alın, birlikte söyleyelim. "Stres olmadan özgüvenle İngilizce konuşabiliyorum.

I can speak English confidently without stress.  I can speak English confidently without stress.  

Stres olmadan güvenle İngilizce konuşabiliyorum. Stres olmadan güvenle İngilizce konuşabiliyorum.   Stres olmadan

I can speak English confidently  without stress." You can do it.  

güvenle İngilizce konuşabiliyorum ." Bunu yapabilirsin.

Why did I choose a spot where I'm  staring directly into the sun? Ah. Whoo,  

Neden doğrudan güneşe baktığım bir nokta seçtim ? Ah. Whoo,

it's hot. Did you guys see how much I'm  sweating right now? I hope you don't see my skin  

hava çok sıcak. Şu anda ne kadar terlediğimi gördünüz mü ? Umarım

burning as we speak. Huh. There's monkeys in there  somewhere. They stole my snack yesterday, hmm.  

konuşurken cildimin yandığını görmüyorsunuzdur. Ha. Orada bir yerlerde maymunlar var. Dün atıştırmalığımı çaldılar, hmm.

Hope they enjoyed it. I guess there's jaguars  in there too so, hmm, it's got to be safe. 

Umarım hoşlarına gitmiştir. Sanırım orada da jaguarlar var , bu yüzden güvenli olmalı.

Imagine this. You're at a party where you don't  know anyone. Everyone's having conversations  

Bunu hayal edin. Kimseyi tanımadığınız bir partidesiniz . Herkes   İngilizce sohbet ediyor

in English, but you don't feel super comfortable  speaking with just anyone in English yet. Someone  

, ancak henüz kimseyle İngilizce konuşmak konusunda kendinizi çok rahat hissetmiyorsunuz. Birisi   size doğru

walks up to you, smiles, introduces themselves  and starts speaking with you in English. They're  

yürür, gülümser, kendini tanıtır ve sizinle İngilizce konuşmaya başlar.

friendly and seem genuinely interested in what  you have to say. And before you know it, you are  

Dost canlısıdırlar ve söyleyeceklerinizle gerçekten ilgileniyorlar . Ve siz farkına bile varmadan

having a comfortable conversation in English. You  may not be saying everything perfectly, but your  

rahat bir İngilizce sohbet ediyorsunuz. Her şeyi mükemmel bir şekilde söylemiyor olabilirsiniz, ancak

new friend is encouraging you and you're saying  things that you didn't even know that you knew  

yeni arkadaşınız sizi cesaretlendiriyor ve nasıl söyleyeceğinizi bilmediğiniz şeyleri bile söylüyorsunuz

how to say. You leave the party feeling happy, and  confident, and proud of yourself for having such  

. Partiden mutlu, güvenli ve böyle harika bir sohbet ettiğiniz için kendinizle gurur duyarak ayrılırsınız

an amazing conversation. If you had not gone to  that party or if you had hidden in the bathroom,  

. O partiye gitmemiş olsaydınız veya banyoya saklanmış olsaydınız

you would have missed out on such an amazing time. There's a famous quote by Maya Angelou and she  

bu kadar muhteşem bir zamanı kaçırmış olacaktınız. Maya Angelou'nun ünlü bir sözü vardır ve şöyle

says, "I've learned that people will forget  what you said, people will forget what you did,  

der: "İnsanların söylediklerinizi, yaptıklarınızı unutacaklarını,

but people will never forget how you made them  feel." This is great news because you don't have  

ancak onlara nasıl hissettirdiğinizi asla unutmayacaklarını öğrendim ." Bu harika bir haber çünkü konuşurken

to have perfect grammar, perfect vocabulary,  perfect pronunciation when you speak. When you  

mükemmel dil bilgisine, mükemmel kelime dağarcığına, mükemmel telaffuza sahip olmanız gerekmiyor.

make other people feel good, you are automatically  great at having amazing conversations. Today, I'm  

Başkalarını   iyi hissettirdiğinizde, harika sohbetler yapma konusunda otomatik olarak harika olursunuz. Bugün

going to teach you four tips and several phrases  so that you can make other people feel awesome  

size dört ipucu ve birkaç cümle öğreteceğim böylece diğer insanlarla konuşurken kendilerini harika hissetmelerini sağlayabilirsiniz ve bu

while you're speaking with them which also grows  your confidence in speaking in English. Tip number  

da İngilizce konuşma konusunda kendinize olan güveninizi artırır.

one for amazing conversations is to compliment  other people. This doesn't mean that you tell  

Muhteşem sohbetler için bir numaralı ipucu, diğer insanlara iltifat etmektir. Bu,

everyone, "You're so beautiful. You're handsome.  Your hair is amazing. Your eyes are great." 

herkese "Çok güzelsin. Yakışıklısın. Saçların harika. Gözlerin harika" dediğin anlamına gelmez.

No. This doesn't mean that you are  complimenting their physical appearance.  

Hayır. Bu, onların fiziksel görünümlerine iltifat ettiğiniz anlamına gelmez.

This means that you are showing genuine interest  in what other people have to say. A way that you  

Bu, diğer insanların söyleyeceklerine gerçekten ilgi gösterdiğiniz anlamına gelir .

can show other people that you're interested  in what they have to say and you're saying,  

Başkalarına   onların söyleyecekleriyle ilgilendiğinizi gösterebilmenizin ve                                                            bu

"Yes, what you're saying is interesting. I  want to hear more about that," is by using  

some positive interjections in conversations.  Advanced English speakers use these all the  

konuşmalardaki ünlemler. İleri düzey İngilizce konuşanlar bunları her

time and you should too. I want to teach you some  of these positive interjections that you can use  

zaman kullanır ve siz de kullanmalısınız. Size,

that tell the other person, "Hey, you're awesome.  I want to hear more about what you have to say."  

diğer kişiye "Hey, harikasın. Söyleyeceklerin hakkında daha fazla şey duymak istiyorum" demek için kullanabileceğiniz bu olumlu ünlemlerden bazılarını öğretmek istiyorum.

I'm going to say each positive interjection two  times. The first time, I want you to listen, and  

Her pozitif ünlemi iki kez söyleyeceğim. İlkinde, dinlemeni istiyorum ve

the second time, I want you to say it out loud. Imagine that you're at that party, talking with  

ikincisinde bunu yüksek sesle söylemeni istiyorum. O partide olduğunuzu,

someone else who you want to become friends with,  who you're interested in and you want to show them  

arkadaş olmak istediğiniz, ilgilendiğiniz başka biriyle konuştuğunuzu ve onlara

"I'm interested in you." How can you compliment  them with your ears, listening to them with these  

"Seninle ilgilendiğimi" göstermek istediğini hayal et. Onları bu ünlemlerle dinleyerek kulaklarınızla nasıl iltifat edebilirsiniz

interjections? Let's give it a try. "Wow, that's  so cool." Say it with me. "Wow, that's so cool.  

? Bir deneyelim. "Vay canına, bu çok harika." Benimle söyle. "Vay canına, bu çok

That's great! That's great! I love that. I  love that. No way, that's awesome. No way,  

harika.   Bu harika!

that's awesome. Oh my gosh, how fun is that?  Oh my gosh, how fun is that? Oh, really?  

Bu harika! Buna bayıldım. ? Ah, gerçekten mi?

Oh, really? For real? That's too funny! For real?  That's too funny." Can you get the sense from  

Ah, gerçekten mi? Bu çok komik! Gerçekten mi? Bu çok komik."

all of these positive interjections that you're  making that other person feel like, "I'm saying  

Tüm bu olumlu ünlemlerden, o kişiye "

something that that person really cares about"? When they say, "For real? That's too funny,"  

O kişinin gerçekten umursadığı bir şey söylüyorum" gibi hissettirdiğiniz hissini edinebiliyor musunuz? "Gerçekten mi? Bu çok komik" dediklerinde,

it shows you are listening. It shows that you  think they're funny and they're going to feel  

dinlediğinizi gösterir. Komik olduklarını düşündüğünüzü ve

so good about themselves. You are complimenting  what they're saying. My second tip for having  

kendilerini çok iyi hissedeceklerini gösterir. Söylediklerini iltifat ediyorsun . Muhteşem sohbetler  için ikinci ipucum,

amazing conversations is to have a mindset shift.  I want you to shift your mindset into thinking  

zihniyet değişikliğine sahip olmaktır. Zihniyetinizi,

that every person you speak with has something  interesting to say and you can't wait to find out  

konuştuğunuz herkesin söyleyecek ilginç bir şeyi olduğunu ve bunun ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlandığınızı düşünmeye yönlendirmenizi istiyorum

what that is. Be interested in other people. If  you only speak about yourself, you're not a great  

. Diğer insanlarla ilgilenin. Yalnızca kendiniz hakkında konuşursanız, harika bir

conversationalist. If someone says that their  car broke down and you immediately say, "Oh yeah,  

sohbet uzmanı değilsiniz. Birisi arabasının bozulduğunu söylerse ve siz hemen "Ah evet,

my car broke down last week too." How do you  think that makes that other person feel? Makes  

geçen hafta benim arabam da bozuldu" dersiniz. Bunun diğer kişiyi nasıl hissettirdiğini düşünüyorsunuz?

them feel like, "Did you even hear what I said?  Do you care about me that my car broke down?" 

"Ne dediğimi duydun mu? Arabamın bozulması umurunda mı?"

So, take a step back and be interested in  their story. Be interested in their life.  

Bu nedenle, bir adım geri atın ve hikayeleriyle ilgilenin . Hayatlarıyla ilgilenin. Hiç

Have you ever been telling someone  something that you are really excited about?  

birine gerçekten heyecanlandığınız bir şey anlattığınız oldu mu?

Maybe you said, "Ah, I just interviewed  for a new job last week at Google."  

Belki "Ah, geçen hafta Google'da yeni bir iş için görüşme yaptım" dediniz.

And then, the other person says, "Oh yeah,  I thought about interviewing for there too."  

Sonra diğer kişi "Ah evet, ben de orada röportaj yapmayı düşündüm" der.

Hmm, well, how does that make you feel? Kind  of feels like they're not willing to share your  

Hmm, peki, bu sana nasıl hissettiriyor? Sadece kendilerinden bahsetmek istedikleri için sizin heyecanınızı paylaşmak istemiyorlar gibi geliyor

excitement because they only want to talk about  themselves. "Oh yeah, I interviewed there too."  

. "Ah evet, ben de orada röportaj yaptım."

Well, you don't want to be that kind  of person. You want to take interest  

O tür bir insan olmak istemezsin.

in what other people have to say and think,  "Wow, other people have something that I am  

Diğer insanların söyledikleriyle ilgilenmek ve "Vay canına, diğer insanların merak ettiğim bir şeyleri var

curious about and I can't wait to learn more." I'd like to give you some phrases that you can  

ve daha fazlasını öğrenmek için sabırsızlanıyorum" diye düşünmek istiyorsunuz. Başkalarının söyleyecekleriyle gerçekten ilgilendiğinizi göstermek için kullanabileceğiniz bazı ifadeler vermek istiyorum

use to show that you're genuinely interested  in what other people have to say. Like before,  

. Daha önce olduğu gibi,

I'm going to say them two times. First time, you  can listen, and the second time, say it with me,  

Onları iki kez söyleyeceğim. İlk seferde dinleyebilirsin ve ikinci seferde benimle birlikte

speak out loud. "How did that happen? How did that  happen? What was that like? What was that like?  

yüksek sesle konuşabilirsin. "Bu nasıl oldu? Nasıl oldu ? Nasıldı? Nasıldı?

What do you think will happen? What do you think  will happen? What made you want to do that? What  

Ne olacağını düşünüyorsun? Ne olacağını düşünüyorsun? Bunu yapmanı sağlayan şey neydi?

made you want to do that? Have you always  been interested in that? Have you always been  

Bunu yapmanı sağlayan şey neydi? ? Bununla her zaman ilgilendiniz mi?

interested in that?" Great. These phrases show  that you are genuinely interested in what the  

Bununla her zaman ilgilendiniz mi?" Harika. Bu ifadeler,

other person has to say. Great, you are on  your way to having amazing conversations. 

diğer kişinin söyleyecekleriyle gerçekten ilgilendiğinizi gösterir. Harika, harika sohbetler yapma yolundasınız.

Tip number three for having amazing  conversations is to listen actively.  

Harika sohbetler yapmak için üçüncü ipucu, aktif olarak dinlemektir.

Listen actively, but listening is usually a  passive thing. You're just taking in input.  

Aktif olarak dinleyin, ancak dinlemek genellikle pasif bir şeydir. Sadece girdi alıyorsun.

But really, active listening means that you are  either guessing the emotion of the other person  

Ama gerçekten, aktif dinleme, ya diğer kişinin duygularını tahmin ettiğiniz

or you're mirroring their words. This is actually  excellent for learning English because you're  

ya da onların sözlerini yansıttığınız anlamına gelir. Bu aslında İngilizce öğrenmek için harika çünkü onların

taking their words and you are kind of restating  it. So, you might be growing some new vocabulary,  

kelimelerini alıyorsun ve onu bir nevi yeniden ifade ediyorsun . Yani, diğer  kişinin söylediklerine dayalı olarak yeni bir kelime dağarcığı geliştiriyor,

growing some new grammar based on what the other  person said. Let me give you a couple examples.  

yeni bir gramer geliştiriyor olabilirsiniz . Size bir iki örnek vereyim.

If you work in customer service and someone calls  your customer service service line and says, "This  

Müşteri hizmetlerinde çalışıyorsanız ve birisi müşteri hizmetleri hattınızı arayıp "Bu

product broke, I can't believe it." You might  say, "I'm sorry. You must be really frustrated."  

ürün bozuldu, buna inanamıyorum" derse. "Üzgünüm. Gerçekten hüsrana uğramış olmalısın" diyebilirsiniz.

But they say, "No, I'm just disappointed  because I thought that it would work." 

Ama "Hayır, sadece işe yarayacağını düşündüğüm için hayal kırıklığına uğradım" diyorlar.

Well, what word did they use that you didn't use?  You said, "You must be frustrated," and they said,  

Peki, senin kullanmadığın hangi kelimeyi kullandılar? "Üzgün ​​olmalısın" dedin ve

"No, I'm just disappointed." ... Great chance for  active listening. You can say, "I'm sorry that  

"Hayır, sadece hayal kırıklığına uğradım" dediler. ... Aktif dinleme için büyük şans . "

you're so disappointed. Let me do what I can to  make it right." You're mirroring their word and it  

Bu kadar hayal kırıklığına uğradığın için üzgünüm. Bunu düzeltmek için elimden geleni yapmama izin ver " diyebilirsiniz. Sözlerini yansıtıyorsunuz ve bu

makes them feel heard. You're actively listening  to the words that they're using and you're able to  

duyduklarını hissettiriyor. Kullandıkları kelimeleri aktif olarak dinliyorsunuz ve onların

use it yourself to reflect their feelings. This is  a great type of listening and phrasing to use when  

duygularını yansıtmak için kendiniz kullanabiliyorsunuz. Bu, birisi size arkasında pek çok duygu olan bir şey söylediğinde kullanabileceğiniz harika bir dinleme ve ifade etme türüdür

someone's telling you something that there's a lot  of emotion behind. It could be positive emotion,  

. Olumlu bir duygu olabilir,

it could be something they're worried or  fearful about, this type of negative emotion. 

endişelendikleri veya korktukları bir şey olabilir , bu tür olumsuz duygular olabilir. Başka birini aktif bir şekilde dinlediğinizi ve o kişinin söylediklerini gerçekten duyduğunuz için kendini iyi hissettiğini göstermeniz

Here are some sample phrases that you can use so  that you show that you are listening actively to  

için kullanabileceğiniz bazı örnek ifadeler aşağıda verilmiştir

someone else and that other person feels good  that you really heard what they had to say.  

.

You can say, "You must be feeling," and then add  some kind of emotion. "You must be feeling really  

"Hissediyor olmalısın" diyebilir ve ardından bir tür duygu ekleyebilirsiniz. "

excited about that job interview." "You must be  feeling really nervous to approach your boss."  

O iş görüşmesi için gerçekten heyecanlı olmalısın." " Patronunuza yaklaştığınız için gerçekten gergin hissediyor olmalısınız."

"You must be feeling really upset that that  happened." Oh, well, maybe they didn't say  

"Bunun olduğu için gerçekten üzülmüş olmalısın ." Oh, belki

specifically excited, worried, upset, but  you are guessing their emotion. Maybe they'll  

özellikle heyecanlı, endişeli, üzgün demediler ama duygularını tahmin ediyorsunuz. Belki

correct you and say, "Ah, actually I just feel  hesitant. I feel really disappointed." Okay,  

sizi  düzeltip şöyle derler: "Aslında kendimi tereddütlü hissediyorum. Gerçekten hayal kırıklığına uğradım." Tamam,

that's all right. You can mirror that  back. "Yeah, that's so disappointing." 

sorun değil. Bunu geri yansıtabilirsiniz. "Evet, bu çok hayal kırıklığı yaratıyor."

But when you are trying to actively listen  and pull out their emotion, excellent,  

Ancak aktif bir şekilde dinlemeye ve onların duygularını ortaya çıkarmaya çalıştığınızda, mükemmel  ,

you are an wonderful conversationalist.  Let me give you some other phrases.  

harika bir sohbet uzmanısınız. Size birkaç cümle daha vereyim. "

"That must be really nerve-wracking. That  must be really exciting. That must be really  

Bu gerçekten sinir bozucu olmalı. Bu gerçekten heyecan verici olmalı. Bu gerçekten

awful. That must be," can you practice that with  me? "That must be really nerve-wracking. That must  

korkunç olmalı. Bu olmalı," bunu benimle pratik yapabilir misin ? "Bu gerçekten sinir bozucu olmalı. Bu

be really exciting. That must be really awful."  And our final phrase for active listening is,  

gerçekten heyecan verici olmalı. Bu gerçekten korkunç olmalı." Ve aktif dinleme için son cümlemiz,

"That sounds really nerve-wracking. That sounds  really exciting. That sounds really awful."  

"Kulağa gerçekten sinir bozucu geliyor. Kulağa gerçekten heyecan verici geliyor. Kulağa gerçekten korkunç geliyor."

So here, you are trying to pull that emotion  out of it and connect with the other person.  

Yani burada, bu duyguyu ondan çıkarmaya ve diğer kişiyle bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz.

Can you say that with me? "That sounds really  nerve-wracking. That sounds really exciting.  

Bunu benimle söyler misin? "Bu gerçekten sinir bozucu. Kulağa gerçekten heyecan verici geliyor.

Uh, that sounds really awful." Excellent work. And a little bonus tip, this works very well  

Uh, bu gerçekten korkunç." Harika iş. Ve küçük bir bonus ipucu, bu, çocuklarda çok işe yarar

with children. If you have young kids or I guess  any kids, if you work with kids, you see kids,  

. Küçük çocuklarınız varsa veya muhtemelen herhangi bir çocuk varsa, çocuklarla çalışıyorsanız, çocukları görürsünüz,

you know that kids exist, I recommend this  book, How To Talk So Kids Will Listen,  

çocukların var olduğunu bilirsiniz, Çocuklar Dinlesin diye Nasıl Konuşulur,

How To Listen So Kids Will Talk. They also have  a teenage version as well, I think. And it's a  

Çocuklar Konuşsun diye Nasıl Dinlenir bu kitabı tavsiye ederim. Sanırım bir de genç versiyonları var. Ayrıca,

great way to be able to use active listening at an  age-appropriate level so that your kids feel heard  

aktif dinlemeyi yaşa uygun bir düzeyde kullanabilmenin harika bir yoludur, böylece çocuklarınız duyulduklarını hissederler

and also so that your kids hear you and hear you  in the way that you want them to hear. Great book,  

ve ayrıca çocuklarınız sizi duyup duymalarını istediğiniz şekilde duyarlar. Harika bir kitap,

great recommendation. Okay. Let's  go to our fourth and final tip for  

harika bir öneri. Tamam aşkım. Harika İngilizce sohbetler için dördüncü ve son ipucumuza geçelim

amazing English conversations. Tip number four  for amazing conversations is body language. You  

. Muhteşem sohbetler için dördüncü ipucu, vücut dilidir. Söyleyecek

can have all the right words, all the right  things to say, but if your body is like this,  

tüm doğru kelimelere, tüm doğru şeylere sahip olabilirsiniz , ancak vücudunuz böyleyse, bu

well, you know what that tells the other person?  "I don't really care what you have to say.  

diğer kişiye ne söyler biliyor musunuz? "Ne söyleyeceğin umrumda değil.

Just kind of bored." So, instead, as you are having a conversation  

Sadece biraz sıkıldım." Bunun yerine,

with someone else, I want you to remember, NOSE.  Huh, your nose? No. Instead, this is an acronym,  

başka biriyle sohbet ederken, şunu hatırlamanı istiyorum, NOSE. Ha, burnun mu? Hayır. Bunun yerine, bu bir kısaltmadır,

N-O-S-E. We'll talk about it in just a second.  Remember NOSE as you are speaking with someone  

N-O-S-E. Birazdan bunun hakkında konuşacağız. Başka biriyle konuşurken NOSE'u hatırlayın

else. N is nodding, nodding. If you're speaking  and someone just stands there and doesn't move,  

. N başını sallıyor, başını sallıyor. Siz konuşuyorsanız ve biri orada öylece durur ve hareket etmezse,

it seems a little robotic, a little bit like  they're not listening or they don't care,  

bu biraz robotik görünür, biraz dinlemiyor veya umursamıyormuş gibi

makes you feel a little uncomfortable. So, if you  just nod while someone else is speaking, oh, it  

sizi biraz rahatsız eder. Yani, başka biri konuşurken sadece başınızı sallarsanız, ah, bu

shows that you're listening. It doesn't mean you  always agree with them, but it shows that you're  

dinlediğinizi gösterir. Bu, onlarla her zaman aynı fikirde olduğunuz anlamına gelmez, ancak onları dinlediğinizi gösterir

listening. You're nodding. What about O? O is for  open posture. Which one feels better to you, me  

. Başını sallıyorsun. Peki ya O? O açık duruş içindir. Hangisi sana daha iyi hissettiriyor,

with my arms crossed, maybe turned away from you,  or me with my arms down and just listening to you? 

kollarımı kavuşturmuş, belki sana sırtımı dönmüş halim mi, yoksa kollarımı aşağıda ve sadece seni dinleyen halim mi?

When your body is open, you don't  need to be very open or like this,  

Vücudunuz açıkken çok açık olmanıza veya böyle olmanıza gerek yoktur,   bunun

instead, just having an open posture, your  shoulder is back and you're facing someone,  

yerine sadece açık bir duruşa sahip olmanız, omzunuz geride ve birisiyle karşı karşıya olmanız,

this shows that you care and that you're  listening. The S of NOSE is smile.  

bu umursadığınızı ve dinlediğinizi gösterir . BURUN'un S'si gülümsemedir.

Did you know that our brains can tell if a  smile is real or not? When you smile like this.  

Beynimizin bir gülümsemenin gerçek olup olmadığını anlayabildiğini biliyor muydunuz? Sen böyle gülümsediğinde.

Yes, my mouth is making a smiling face,  but it's not real. And could you tell,  

Evet, ağzım gülümsüyor ama bu gerçek değil. Ve

could you tell that I wasn't really  smiling, I was just fake smiling?  

gerçekten gülümsemediğimi, sadece sahte gülümsediğimi söyleyebilir misiniz? Bunu

Well, the reason why we can tell is because my  eyes are not doing anything. A real smile goes  

söyleyebilmemizin nedeni, gözlerimin hiçbir şey yapmamasıdır. Gerçek bir gülümseme

all the way up to your eyes. If I smile like this,  do you see how my eyes are crinkling a little bit,  

gözlerinize kadar uzanır. Böyle gülümsersem, gözlerimin nasıl biraz kırıştığını,   hatta belki

maybe even completely crinkling? That means that  it is a real smile, that we are really interested. 

tamamen kırıştığını görüyor musunuz? Bu, gerçek bir gülümseme olduğu, gerçekten ilgilendiğimiz anlamına gelir.

So, as someone is speaking, you can be completely,  really interested in what they have to say, not  

Yani, birisi konuşurken, tamamen, onun söyleyecekleriyle gerçekten ilgilenebilirsiniz,

just, feels like a robot, right? But when you're  really interested in what someone has to say,  

yalnızca   bir robot gibi hissetmekle kalmazsınız, değil mi? Ama birinin "Ah evet" dediği şeyle gerçekten ilgilendiğinizde,

"Oh yeah," your eyes crinkle a little bit  and you smile all the way up to your eyes.  

gözleriniz biraz kırışır ve gözlerinize kadar gülümsersiniz.

The final E of NOSE is eye contact. In  English, in the U.S., it is common and  

NOSE'un son E'si göz temasıdır. ABD'de İngilizce'de, konuşurken

important to maintain eye contact with someone  when you're speaking. You don't need to stare  

biriyle göz teması kurmanız yaygın ve önemlidir .

at them the whole time and never look away. But  if you avoid eye contact as someone's speaking,  

Onlara sürekli bakmanıza ve asla başka yere bakmanıza gerek yok. Ancak biri konuşurken göz temasından kaçınırsanız,

it makes them feel like you don't want to  be there, you don't want to talk with them.  

bu onlara orada olmak istemediğinizi, onlarla konuşmak istemediğinizi hissettirir. Bunun

So instead, if you look them in the eyes, and you  smile, and you nod, and you have open posture,  

yerine, onların gözlerine bakarsanız, gülümserseniz, başınızı sallarsanız ve açık bir duruşunuz varsa, herkesin konuşmak isteyeceği

you are a welcoming and inviting person  who anyone would want to speak with. 

sıcak ve davetkar bir kişisiniz .

So, maintain some eye contact. Maybe if that's  tough for you can focus here or focus on one  

Bu nedenle, biraz göz teması kurun. Belki bu sizin için zor geliyorsa, buraya odaklanabilir veya bir

eye over the other, you don't need to stress  yourself out too much. But having that kind of  

göze diğerinin üzerinde odaklanabilirsiniz, kendinizi çok fazla streslemenize gerek yoktur. Ancak bu tür bir

nodding, this genuine smile, open posture, and  maintaining eye contact, that is a great way  

baş sallama, bu samimi gülümseme, açık duruş ve göz temasını sürdürmek,

to have excellent conversations. Well, now,  when you compliment others, have a mindset  

mükemmel sohbetler yapmanın harika bir yoludur. Pekala, şimdi başkalarına iltifat ettiğinizde,

shift that other people have interesting things  to say, and you listen actively and have great  

diğer insanların söyleyecek ilginç şeyleri olduğuna dair bir zihniyet değiştirin ve aktif bir şekilde dinleyin ve harika bir

body language, well, congratulations, you  have the power to have amazing conversations,  

beden diline sahip olun.

great relationships and confidence in yourself.  Pretty good for a free YouTube video, hey? 

kendin. Ücretsiz bir YouTube videosu için oldukça iyi, değil mi? Kendinizden

Congratulations on growing your English  skills so that you can speak confidently. Yes,  

emin bir şekilde konuşabilmeniz için İngilizce becerilerinizi geliştirdiğiniz için tebrikler. Evet,

you can do it. Don't forget to download the free  PDF worksheet right here. There is a link in the  

bunu yapabilirsin. Ücretsiz PDF çalışma sayfasını buradan indirmeyi unutmayın. Açıklamada bir bağlantı var,

description so that you never forget what you've  learned and you can really speak confidently  

böylece öğrendiklerinizi asla unutmazsınız ve bir

the next time that you see me when you're walking  out of your local grocery store. Be ready,  

dahaki sefere yerel bakkaldan çıkarken beni gördüğünüzde gerçekten kendinden emin bir şekilde konuşabilirsiniz . Hazır olun,

I'll be there. I'll be asking you questions and  I want you to have confidence to speak with me.  

Orada olacağım. Size sorular soracağım ve benimle güvenle konuşmanızı istiyorum.

Well, thank you so much for learning English with  me and I'll see you again next Friday for a new  

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim. Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için görüşmek üzere

lesson here on my YouTube channel. Bye. The next step is to download the free  

. Hoşçakal. Sonraki adım,

PDF worksheet for this lesson. With this  free PDF, you will master today's lesson  

bu ders için ücretsiz   PDF çalışma sayfasını indirmektir. Bu ücretsiz PDF ile bugünün dersinde ustalaşacak

and never forget what you have learned. You  can be a confident English speaker. Don't  

ve öğrendiklerinizi asla unutmayacaksınız. Kendine güvenen bir İngilizce konuşmacısı olabilirsiniz.

forget to subscribe to my YouTube channel  for a free English lesson every Friday. Bye.

Her cuma ücretsiz İngilizce dersi için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın. Hoşçakal.