5 Speaking Mistakes to AVOID in English

Oh man, you look so boring. Oh no. Please do not  say this in English. This is extremely rude. Hi,  

Ah adamım, çok sıkıcı görünüyorsun. Oh hayır. Lütfen bunu İngilizce olarak söylemeyin. Bu son derece kaba. Merhaba,   Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishwithVanessa.com.  Today I want to help you avoid these five common  

SpeakEnglishwithVanessa.com'dan Vanessa. Bugün bu beş yaygın konuşma hatasından kaçınmanıza yardımcı olmak istiyorum

speaking mistakes. Yes, mistakes are an essential  part of learning anything new and you shouldn't be  

. Evet, hatalar yeni bir şey öğrenmenin önemli bir parçasıdır ve

embarrassed that you make mistakes sometimes,  but part of getting better is avoiding common  

bazen hata yaptığınız için utanmamalısınız, ancak daha iyiye gitmenin bir parçası da sık yapılan

mistakes, and that's what I'd like to help you  with today. I've created for you a free PDF  

hatalardan kaçınmaktır ve bugün size bu konuda yardımcı olmak istiyorum . Sizin için

worksheet with all five of these common speaking  mistakes, what the mistakes are and how to avoid  

bu beş yaygın konuşma hatasını, hataların neler olduğunu ve bunlardan nasıl kaçınılacağını içeren ücretsiz bir PDF çalışma sayfası oluşturdum

them. You want to make sure that you get that  part correct. You can click on the link in the  

. Bu kısmı doğru anladığınızdan emin olmak istiyorsunuz .

description to download that free PDF worksheet  and also answer Vanessa's challenge question  

Bu ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirmek için  açıklamadaki bağlantıya tıklayabilir ve ayrıca çalışma sayfasının alt kısmındaki Vanessa'nın meydan okuma sorusunu   yanıtlayabilir,

at the bottom of the worksheet so that you never  forget what you've learned. All right, let's get  

böylece öğrendiklerinizi asla unutmazsınız. Pekala,

started with the first common speaking mistake. The first common speaking mistake is the one  

ilk yaygın konuşma hatasıyla başlayalım. İlk yaygın konuşma hatası, az

you just heard, boring versus bored. It's  understandable that these words are a common  

önce duyduğunuz, sıkıcıya karşı sıkıcı. Her

mistake because they both have a similar meaning.  They talk about something or someone that's not  

ikisinin de benzer bir anlamı olduğu için bu kelimelerin yaygın bir hata olduğu anlaşılabilir. İlginç olmayan bir şey veya biri hakkında konuşuyorlar

interesting, but the difference comes in how  we use them grammatically. The word boring is  

, ancak fark, onları dilbilgisi açısından nasıl kullandığımızda ortaya çıkıyor. Sıkıcı kelimesi

for something or someone that's not interesting.  "That movie was boring." "I went on a date with  

ilginç olmayan bir şey veya biri için kullanılır. "O film sıkıcıydı." "Onunla randevuya çıktım

him and he was so boring. He just talked about  sports the whole time." It's not a compliment.  

ve çok sıkıcıydı. Sürekli spor hakkında konuştu." Bu bir iltifat değil.

But the word bored refers to the feeling you  have when you watch that boring movie or when  

Ancak sıkılmış kelimesi, o sıkıcı filmi izlediğinizde veya

you go on that boring date, you feel bored. So at the beginning of this lesson when I said,  

o sıkıcı randevuya gittiğinizde hissettiğiniz, sıkıldığınızı ifade eder. Bu dersin başında

"Oh man, you look so boring." Oh no, that's not  nice. It means you're not interesting. Instead,  

"Aman Tanrım, çok sıkıcı görünüyorsun" dediğimde. Oh hayır, bu hiç hoş değil. ilginç değilsin demekki Bunun yerine

I should have said, "Oh man, you look so bored."  It means you're not doing anything fun. You feel  

"Aman Tanrım, çok sıkılmış görünüyorsun" demeliydim. Eğlenceli bir şey yapmıyorsun demektir.

like you need some more fun in your life? "I feel  bored." Let's look at a couple sample sentences.  

Hayatında biraz daha eğlenceye ihtiyacın olduğunu mu hissediyorsun? " Sıkıldım." Birkaç örnek cümleye bakalım.

"This documentary about sand is boring. I feel  so bored. Can we please watch something else?"  

"Kumla ilgili bu belgesel sıkıcı. Çok sıkıldım. Lütfen başka bir şey izleyebilir miyiz?"

"I was so bored during that  lecture. To me, physics is  

"O ders sırasında çok sıkılmıştım . Bana göre fizik

just boring." Sorry, people who like physics. So now I have a little quiz for you. I want you  

sadece sıkıcı." Üzgünüm, fiziği seven insanlar. Şimdi sizin için küçük bir sınavım var. Seçmenizi istiyorum

to choose, is the word boring or bored the best  fit for this sentence? "Vanessa's lessons are not.  

, bu cümleye en uygun kelime sıkıcı mı yoksa sıkılmış mı ? "Vanessa'nın dersleri öyle değil.

I never feel." What's the correct answer  here? I'll give you three seconds. Three, two,  

Asla hissetmiyorum." Buradaki doğru yanıt nedir ? Sana üç saniye vereceğim. Üç iki

one. "Vanessa's lessons are not boring. I  never feel bored." Oh, I hope that's true. 

bir. "Vanessa'nın dersleri sıkıcı değil. Asla sıkılmam." Umarım bu doğrudur.

Common speaking mistake number two is one that  native English speakers make. Two. It is well  

İki numaralı yaygın konuşma hatası, anadili İngilizce olanların yaptığı hatadır. İki. İyiye

versus good. Have you ever heard someone say,  "Ugh, I don't feel good." You know what? That's  

karşı iyi. Hiç birinin "Ah, kendimi iyi hissetmiyorum" dediğini duydunuz mu? Biliyor musun? Bu

a mistake. Instead, it should be, "I don't  feel well." What's the difference? Let me  

bir hata. Bunun yerine, "Kendimi iyi hissetmiyorum" olmalıdır. Fark ne? Sana

tell you. The word well is an adverb. That means  it adds something to the verb. So when you say,  

söyleyeyim. Kuyu kelimesi bir zarftır. Bu, fiile bir şey kattığı anlamına gelir. Yani,

"I don't feel well," well is talking about  how you feel? "I don't feel well. I have a  

"Kendimi iyi hissetmiyorum" dediğinizde, nasıl hissettiğinizden bahsediyorsunuz? "Kendimi iyi hissetmiyorum. Başım ağrıyor

headache. I have a stomach ache. I need to go  lie down." If you said, "I don't feel good,"  

. Karnım ağrıyor. Gidip uzanmam gerekiyor ." "Kendimi iyi hissetmiyorum" dediyseniz

this means that my sense of touch is not  good. Maybe you burned your fingers. "Ah,  

bu, dokunma duyumun iyi olmadığı anlamına gelir . Belki de parmaklarını yaktın. "Ah,

yeah, I just don't feel good anymore." It's  a very unusual thing to say. So instead,  

evet, artık kendimi iyi hissetmiyorum." Söylemesi çok sıra dışı bir şey. Bunun yerine

when you're talking about your health, you can  use this correctly and say, "I don't feel well." 

sağlığınız hakkında konuşurken bunu doğru şekilde kullanabilir ve "Kendimi iyi hissetmiyorum" diyebilirsiniz.

What about the word good? Well, the word good is  an adjective, so it needs to describe a noun. You  

Peki ya iyi kelime? İyi kelimesi bir sıfattır, dolayısıyla bir ismi tanımlaması gerekir.

might say, "Wow, Vanessa, this is a really  good lesson." Good is describing lesson. Or  

"Vay canına, Vanessa, bu gerçekten iyi bir ders" diyebilirsin. Dersi anlatmak güzel. Veya

you could say, "Ugh, I really need a good grade  in this class, or I'm going to fail." I do want  

"Ah, bu sınıfta gerçekten iyi bir nota ihtiyacım var yoksa başarısız olacağım." diyebilirsiniz. Size

to tell you of an exception in spoken English, I  mentioned that sometimes native English speakers  

konuşma İngilizcesindeki bir istisnadan bahsetmek istiyorum, bazen anadili İngilizce olanların

use this incorrectly, but there is one case when  we use it incorrectly, and I actually recommend  

bunu yanlış kullandığından bahsetmiştim, ancak yanlış kullandığımız bir durum var ve aslında

using it like that so you don't seem too snobby. Let me tell you about it. If someone asks you the  

sizin de öyle görünmemeniz için bu şekilde kullanmanızı öneriyorum. züppe Sana anlatmama izin ver. Biri size

common greeting question, "How are you doing?" And  you want to answer with grammatical correctness,  

"Nasılsın?" şeklindeki genel selamlama sorusunu sorarsa Ve dilbilgisi doğruluğuyla yanıt vermek istiyorsanız

you would need to say, "I'm doing well. And you?"  You know what? If you said this, someone might  

"Ben iyiyim. Ya siz?" demeniz gerekir. Biliyor musun? Bunu söylerseniz, birisi

think, "Oh, did you come from the 16th century?  Are you an English professor?" Maybe you are.  

"Ah, 16. yüzyıldan mı geldiniz? İngilizce profesörü müsünüz?" diye düşünebilir. Belki öylesindir.

But in this case, it's grammatically correct, but  it is not commonly used and it feels a little bit  

Ancak bu durumda, dilbilgisi açısından doğrudur, ancak yaygın olarak kullanılmaz ve

weird in just daily conversation. So what should  you say instead? Well, here you have it. Your  

sadece günlük konuşmalarda biraz tuhaf hissettirir. Peki bunun yerine ne söylemelisiniz? Peki, işte burada.

English teacher telling you to make a mistake  on purpose, and that is if someone says, "How  

İngilizce öğretmeniniz size bilerek hata yapmanızı söylüyor ve bu, birisinin "

are you doing?" You could say, "Pretty good and  you?" Good is actually the most common response,  

Nasılsın?" "Oldukça iyi ve sen?" diyebilirsiniz. İyi,

even though it's not technically grammatically  correct. Who knew, you should make mistakes? 

teknik olarak dil bilgisi açısından doğru olmasa da aslında en yaygın yanıttır . Kim bilir, hata yapman gerekirdi?

So now it's time for a little test. Can you  choose which word fits in which blank? Good  

Şimdi küçük bir test zamanı. Hangi kelimenin hangi boşluğa sığacağını seçebilir misiniz? İyi

or well. "I need to do on that test because I  need a grade." I'll give you three seconds. 3,  

veya iyi. "O sınava girmem gerekiyor çünkü bir nota ihtiyacım var." Sana üç saniye vereceğim. 3,

2, 1. "I need to do well on that test  because I need a good grade." Great work. 

2, 1. "Bu sınavda başarılı olmam gerekiyor çünkü iyi bir not almam gerekiyor." Harika iş.

Common speaking mistake number three is another  pair of similar words, and that is job versus  

Üç numaralı yaygın konuşma hatası, başka bir benzer kelime çiftidir ve bu

work. These both mean your career, something that  you do generally to make money, but they function  

işe karşı iştir. Bunların her ikisi de kariyeriniz anlamına gelir, genellikle para kazanmak için yaptığınız bir şeydir, ancak

differently grammatically in a sentence. The  word work can be both, a verb, "`I work." Or  

bir cümlede dilbilgisi açısından farklı işlev görürler. Çalışma kelimesi hem "`çalışıyorum" fiili olabilir. Veya

it can be a noun, "My work is as a teacher." And  the word job can only be a noun. So let's take a  

"Benim işim öğretmenlik" şeklinde bir isim olabilir. Ve iş kelimesi yalnızca bir isim olabilir. O halde

look at a couple sentences. "My job is to manage  my team." This is a noun and it's talking about  

birkaç cümleye bir   göz atalım. "Benim işim ekibimi yönetmek." Bu bir isim ve kariyerinizden bahsediyor

your career. "My job is to manage my team." Or you  could say, "I work on the marketing team. This is  

. "Benim işim ekibimi yönetmek." Ya da "Pazarlama ekibinde çalışıyorum. Bu

as a verb. What if we put these together in a  sentence? You could say, "I work with a lot of  

bir fiildir. Bunları bir cümlede bir araya getirirsek ne olur ? "

interesting people at my new job." Ooh. I do want to teach you two things to be  

Yeni işimde pek çok ilginç insanla çalışıyorum" diyebilirsiniz.

careful of with these two phrases. One is  a fixed phrase that you will use often,  

Bu iki ifadeyle size dikkat etmeniz gereken iki şeyi öğretmek istiyorum. Biri, sıklıkla kullanacağınız sabit bir ifadedir,

and that is, "At work." This is talking about  the place where you work. "Where were you at  

ve bu, "İşte." Bu, çalıştığınız yerden bahsediyor. "Neredeydik?"

six o'clock tonight? We were waiting for you at  dinner." You might say, "Sorry, I was at work. I  

bu akşam saat altıda mısınız? Akşam yemeğinde sizi bekliyorduk ." "Üzgünüm, işteydim.

had to do something extra before I left." Or you  could say, "I was so busy at work today." Yes,  

Ayrılmadan önce fazladan bir şeyler yapmam gerekti." Veya "Bugün işte çok meşguldüm" diyebilirsiniz. Evet, bu

it's talking about the place, but this is a fixed  phrase that you can use to talk about where you  

yerden bahsediyor, ancak bu, nerede olduğunuz hakkında konuşmak için kullanabileceğiniz sabit bir ifade

were. "I was at work." "I was busy at work today." Earlier I mentioned that the word work can be  

. "İşteydim." "Bugün işte meşguldüm." Daha önce work kelimesinin

used as a verb or a noun, and the word job  can be used as a noun. So can they be used  

bir fiil veya isim olarak kullanılabileceğinden ve iş  kelimesinin bir isim olarak kullanılabileceğinden bahsetmiştim. Yani kullanılabilirler mi?

interchangeably at all? Take a look at this. You  could say, "I love my job." Or you could say,  

birbirinin yerine mi? Şuna bir bakın. "İşimi seviyorum" diyebilirsiniz veya

"I love my work." But be careful, there is a  nuanced difference between these two. If you say,  

"İşimi seviyorum" diyebilirsiniz. Ancak dikkatli olun, bu ikisi arasında ince bir fark vardır.

"I love my job." Cool, it just means what you  said, I like what I do to make money. But when  

"İşimi seviyorum." Harika, bu sadece söylediğin şey anlamına geliyor , para kazanmak için yaptığım şeyi seviyorum. Ama

you say, "I love my work," this feels like there's  a deeper significance to what you do at your job. 

"İşimi seviyorum" dediğinizde, bu, iş yerinizde yaptığınız şeyin daha derin bir önemi varmış gibi hissettiriyor. iş.

For example, maybe you help homeless people to  find a home, or you're helping people who are in a  

Örneğin, belki evsizlerin bir ev bulmasına yardım ediyorsunuz veya

domestic violence situation get a better life. You  are really changing people's lives, kind of with  

aile içi şiddet durumunda  daha iyi bir yaşam sürmelerine yardımcı oluyorsunuz. İnsanların hayatlarını gerçekten değiştiriyorsunuz, bir nevi   daha

a deeper significance. So if you say, "I love my  work," this has the underlying idea that you are  

derin bir anlamla. Dolayısıyla, "İşimi seviyorum " derseniz, bu,

changing the world or at least changing someone's  world. It's a very deep feeling. All right,  

dünyayı değiştirdiğiniz veya en azından birinin dünyasını değiştirdiğiniz fikrine sahiptir. Bu çok derin bir duygu. Pekala,

now it's time for a little test. Can you choose  which blank needs the word job, and which blank  

şimdi küçük bir test zamanı. Hangi boşluğun iş kelimesini ve hangi boşluğun

needs the word work? "For my, I need to late  hours." I'll give you three seconds. Two, one.  

iş kelimesini gerektirdiğini seçebilir misiniz? "Benim için, geç saatlere ihtiyacım var ." Sana üç saniye vereceğim. İki bir.

"For my job, I need to work  late hours." Great work. 

"İşim nedeniyle geç saatlere kadar çalışmam gerekiyor." Harika iş.

The next common speaking mistake are two similar  words, again, in and at. Oh my, I received many  

Bir sonraki yaygın konuşma hatası, yine in ve at olmak üzere iki benzer kelimedir. Aman Tanrım,

questions from English students asking, "Vanessa,  how can I remember when to use in and when to use  

İngilizce öğrencilerinden "Vanessa, ne zaman ve ne zaman kullanacağımı nasıl hatırlayabilirim

at?" Well, let me give you some ideas. This  is tricky because we use both at and in when  

?" diye soran birçok soru aldım. Pekala, sana bazı fikirler vereyim. Bu aldatıcıdır çünkü zamandan bahsederken hem at hem de in when kullanırız

we're talking about time. But we use the word  at specifically for specific times. For example,  

. Ancak,  kelimesini özellikle belirli zamanlar için kullanırız. Örneğin,

"At midnight, at five o'clock at noon." This is  at specifically that time. But the word in is  

"Gece yarısı, öğlen beşte." Bu, özellikle o zaman. Ancak in kelimesi

used more generally. Take a look at this. "In  the morning, in the evening, in five minutes,  

daha genel olarak kullanılır. Şuna bir bak. " Sabah, akşam, beş dakika içinde,

in six hours." You didn't, say at 3:30 PM." You  said, "No, we'll have a meeting in the morning,  

altı saat içinde." Saat 15:30'da demedin." " Hayır, sabah,

in the evening, in five minutes, in six days." Let's take a look at some sentences. "Can you  

akşam, beş dakika sonra, altı gün sonra bir toplantımız olacak." Dedin. "

meet me at noon? I know that that's only in 30  minutes, but can you make it?" So I'm asking you,  

Benimle öğlen buluşabilir misin? Bunun sadece 30 dakika içinde olduğunu biliyorum , ancak yetişebilir misin?" Bu yüzden size soruyorum,   "

"Hey, I know this is last minute notice, but can  you make it? Can you meet me at noon this specific  

Hey, bunun son dakika bildirimi olduğunu biliyorum, ancak yetişebilir misiniz? Öğlen bu saatte benimle buluşabilir misin

time? In the duration of time in 30 minutes?"  Let's take a look at another one. "You're  

? 30 dakikalık sürede mi?" Başka bir tanesine bakalım. "

invited to my birthday party! The party is in 10  days and it starts at seven o'clock." Wonderful.  

Doğum günü partime davetlisiniz! Parti 10 gün sonra ve saat yedide başlıyor." Harika.

Are you ready for a little test? I want you to  decide which blank needs the word in and which  

Küçük bir teste hazır mısınız?

blank needs the word at. Take a look. "Three days  when my vacation starts, I won't need to wake up  

Tatilim başladığında üç gün,

6:00 AM anymore." Phew, I can sleep in. All  right, I'll give you three seconds to decide.  

artık sabah 6:00'da uyanmama gerek kalmayacak." Vay, uyuyabilirim. Pekala , karar vermeniz için size üç saniye vereceğim.

"In three days when my vacation starts,  I won't need to wake up at 6:00 AM  

"Üç gün içinde tatilim başladığında ,  Artık sabah 6:00'da uyanmam gerekmeyecek

anymore." It's so nice on vacation to sleep in. If you would like to dive deeper into this topic,  

." Tatilde uyumak çok güzel. Bu konuyu daha derinlemesine incelemek isterseniz,

I made another video comparing in, on, and  at and over half a million people have found  

içinde, üzerinde ve  ve üzerinde karşılaştırma yapan başka bir video hazırladım. yarım milyon kişi

clarity with his video. You can click on the  link up here to watch that in more detail. 

videosuyla netlik buldu. Bunu daha ayrıntılı izlemek için buradaki  bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Our fifth and final common speaking mistake is  to talk with someone or to talk to someone. I  

Beşinci ve son yaygın konuşma hatamız biriyle konuşmak veya biriyle konuşmak.

want to show you two sentences, and I want  you to guess which one is the best. "I'm  

Size   ikinizi göstermek istiyorum cümleler ve hangisinin en iyi olduğunu tahmin etmenizi istiyorum. "

talking with my friend" or "I'm talking to my  friend." Which one do you think is better? I'll  

Arkadaşımla konuşuyorum" veya "Arkadaşımla konuşuyorum ." Sizce hangisi daha iyi? Size

give you three seconds. Let's do our quiz now.  3, 2, 1. Well, you know what? This is a trick  

üç saniye vereceğim. Şimdi testimizi yapalım. 3, 2, 1. Biliyor musun? Bu hileli bir

question because both of these are equally  acceptable In spoken English conversations. 

sorudur çünkü İngilizce konuşmalarda bunların her ikisi de eşit derecede kabul edilebilir.

I have heard that some people say when you use,  "Talk to someone," it has the sense that there's  

Bazı insanların "Birisiyle konuş" ifadesini kullandığınızda bir otorite olduğu hissini uyandırdığını söylediğini duydum

an authority. "I'm talking to someone who's has  less authority than me. I talked to my employees,  

. " Benden daha az yetkiye sahip biriyle konuşuyorum. Çalışanlarımla konuştum,

I talked to my child." But really in daily spoken  English, in the US we use both of these phrases  

çocuğumla konuştum." Ancak gerçekten günlük konuşma İngilizcesinde, ABD'de bu ifadelerin her ikisini de

interchangeably. You could say, "I talked to my  boss about the important meeting next week. I  

birbirinin yerine kullanırız. " Patronumla önümüzdeki hafta önemli toplantı hakkında konuştum.

talked to my child. I talked to my friend." Or you  could say, "I talked with my friend, I talked with  

Çocuğumla konuştum. Arkadaşımla konuştum" diyebilirsiniz. Veya "Arkadaşımla konuştum, patronumla konuştum

my boss." You can use these interchangeably  in spoken English and it's not a problem. 

" diyebilirsiniz. Bunları İngilizce konuşmada birbirinin yerine kullanabilirsiniz ve bu bir sorun değildir.

So if you are one of those English learners  that has ever wondered, "Should I say talk to  

Bu nedenle, İngilizce öğrenenlerden biriyseniz "Konuş    mi demeliyim yoksa

or talk with?" You know what? You can just  take that concern and throw it out of your  

konuşma ile mi demeliyim? Biliyor musun? Bu endişeyi alıp beyninizden atabilirsiniz

brain. It doesn't matter. Well, congratulations  on learning these five common speaking mistakes  

. Önemli değil. Pekala, bu beş yaygın konuşma hatasını öğrendiğiniz için tebrikler,

so that you don't make them the next time that  you have a wonderful English conversation. 

böylece bir dahaki sefere harika bir İngilizce sohbetiniz olduğunda bunları yapmamış olursunuz.

Well, I have a question for you now. Let me know  in the comments, what is your job? Use this word  

Pekala, şimdi sana bir sorum var. Yorumlarda bana bildirin, mesleğiniz nedir? Bu kelimeyi

correctly and I can't wait to see what you do.  Don't forget to download the free PDF worksheet.  

doğru kullanırsanız ne yapacağınızı görmek için sabırsızlanıyorum. Ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirmeyi unutmayın.

This is an important one because it will outline  all of these common speaking mistakes and how to  

Bu önemlidir, çünkü İngilizce konuşma becerilerinizi geliştirebilmeniz için örnek cümleler de dahil olmak üzere tüm bu yaygın konuşma hatalarını ve

fix them, including sample sentences so that  you can level up your English-speaking skills.  

bunların nasıl düzeltileceğini ana hatlarıyla açıklayacaktır .

You can click on the link in the description  to download that free PDF worksheet today. 

Bu ücretsiz PDF çalışma sayfasını bugün indirmek için açıklamadaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Well, thank you so much for learning English  with me, and I'll see you again next Friday  

Pekala, benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim . Gelecek Cuma,

for a new lesson here on my YouTube channel  bye. But wait, do you want more? I recommend  

YouTube kanalımda yeni bir ders için görüşmek üzere, hoşçakal. Ama bekle, daha fazlasını istiyor musun?

watching this video next where you will  learn five more common speaking mistakes,  

including a common mistake that English learners  make when they're telling what time it is. Make  

İngilizce öğrenenlerin saatin kaç olduğunu söylerken yaptıkları yaygın bir hata da dahil olmak üzere beş yaygın konuşma hatasını daha öğreneceğiniz bir sonraki videoyu izlemenizi öneririm.

sure that you watch that video and don't make  that mistake yourself. I'll see you there.

O videoyu izlediğinizden emin olun ve bu hatayı kendiniz yapmayın. Seni orada göreceğim.