REAL LIFE ENGLISH | Speak English Like A Native Speaker Episode 4

Hey, welcome to part four of the real life English series.

Hey, gerçek hayattaki İngiliz dizisinin dördüncü bölümüne hoş geldiniz.

My goal as your teacher is to help you sound more like a native English.

Öğretmeniniz olarak amacım, daha çok anadili İngilizce gibi konuşmanıza yardımcı olmaktır.

In order to do that, you must learn real life English.

Bunu yapabilmek için gerçek hayattaki İngilizceyi öğrenmelisiniz.

And that's what I'm going to teach you in today's lesson.

Ve bugünün dersinde size öğreteceğim şey de bu.

Are you ready?

Hazır mısın?

Well, then I'm teacher.

Peki, o zaman ben öğretmenim.

Tiffani let's jump right in.

Tiffani hemen devreye girelim.

All right.

So I want to show you a picture really quickly.

Pekala.

Bu yüzden size çok hızlı bir şekilde bir resim göstermek istiyorum.

Now this picture shows you something that so many native English speakers

Şimdi bu resim size anadili İngilizce olan pek çok kişinin

love, and you probably love it.

sevdiği bir şeyi gösteriyor ve muhtemelen siz de onu seviyorsunuz.

This is a picture of some delicious food, but you see if I was looking

Bu lezzetli bir yemek resmi, ama bakın,

at this in real life, I would say scrumptious one more time after

buna gerçek hayatta baksaydım, arkamdan bir kez daha şahane derdim

me, watch my mouth scrumptious.

, ağzıma bakın şahane.

Excellent.

One more time.

Harika.

Bir kez daha.

Scrumptious.

Şahane.

Very good.

Çok güzel.

Now, when I look at that cake and all of the things on top,

Şimdi, anadili İngilizce olan biri olarak o pastaya ve üstündeki her şeye baktığımda

As a native English speaker.

.

My first response is to say, Ooh whee!

İlk yanıtım, Ooh whee!

This cake looks scrumptious.

Bu pasta nefis görünüyor.

Now you may have some troubles with your pronunciation, but don't worry.

Şimdi telaffuzunuzla ilgili bazı sorunlar yaşayabilirsiniz , ama endişelenmeyin. Tiffani uygulamasıyla İngilizce'yi

Remember you can always download the English with Tiffani app.

her zaman indirebileceğinizi unutmayın .

The link is right in the description, and I have a few lessons in

Bağlantı tam açıklamada ve orada telaffuzla ilgili birkaç dersim var

there about pronunciation.

.

But you're probably wondering teacher.

Ama muhtemelen merak ediyorsunuz öğretmenim.

What does scrumptious mean?

şahane ne demek?

So let me explain.

Öyleyse açıklayayım.

Scrumptious just means extremely, extremely tasty.

Scrumptious sadece son derece, son derece lezzetli anlamına gelir.

I want you to think about your favorite food, maybe it's macaroni and cheese.

En sevdiğin yemeği düşünmeni istiyorum , belki makarna ve peynirdir.

Maybe it's something that is specifically unique to your culture.

Belki de kültürünüze özel olarak benzersiz bir şeydir.

Think about that dish and how your mouth starts to water.

O yemeği ve ağzınızın nasıl sulanmaya başladığını düşünün.

That's because it's delicious or.

Çünkü lezzetli ya da.

Scrumptious.

Şahane.

Excellent.

Harika.

Now let me give you an example sentence.

Şimdi size örnek bir cümle vereyim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

The cake she made was scrumptious.

Yaptığı pasta nefis oldu.

Makes sense right now.

Şu anda mantıklı.

What I want you to do is in the comment section right now, I want you to tell

Sizden şu anda yorum bölümünde yapmanızı istediğim şey ,

me something about your culture of food that is very unique to your culture.

bana kendi kültürünüz için çok özel olan yemek kültürünüz hakkında bir şeyler söylemenizi istiyorum .

And tell me that it's scrumptious, make your own sentence and

Ve bana lezzetli olduğunu söyleyin, kendi cümlenizi kurun ve

put it in the comment section.

yorum kısmına yazın.

Remember, real life English.

Unutma, gerçek hayat İngilizcesi.

Now this is something that I want you to use on a regular basis, but let me

Bu, düzenli olarak kullanmanızı istediğim bir şey ama

show you a sentence pattern right now.

şimdi size bir cümle kalıbı göstereyim.

When you write your comment, if you need help, you can use this sentence pattern.

Yorumunuzu yazarken yardıma ihtiyacınız olursa bu cümle kalıbını kullanabilirsiniz.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

The blank, the name of the food was extremely scrumptious.

Boş, yemeğin adı son derece lezizdi.

Very simple.

Çok basit.

Right now.

Şu anda.

Look how I would use this pattern to make a sentence.

Bir cümle kurmak için bu kalıbı nasıl kullanacağıma bakın.

The banana nut bread.

Muzlu fındıklı ekmek.

My mom made was extremely scrumptious.

Annemin yaptığı çok lezzetli oldu. Mantıklı değil mi

Makes sense right?

?

Now at the end, don't go anywhere.

Şimdi sonunda, hiçbir yere gitme.

I'm going to tell you a story for story time, and this story is going

Size hikaye zamanı için bir hikaye anlatacağım ve bu hikaye

to be related to banana nut bread.

muzlu fındıklı ekmekle ilgili olacak.

So don't go anywhere.

Bu yüzden hiçbir yere gitme.

So scrumptious something that you like.

Sevdiğin çok lezzetli bir şey.

That's very delicious.

Bu çok lezzetli.

It's scrumptious makes sense.

Lezzetli, mantıklı.

All right.

Very good.

Elbette.

Çok güzel.

Now let me show you the next real English word.

Şimdi size bir sonraki gerçek İngilizce kelimeyi göstereyim.

So we're still looking at the same picture, but this time I go down a little

Yani hala aynı resme bakıyoruz ama bu sefer biraz daha aşağı iniyorum

further and I see this chocolate fudge and I say drizzle after me drizzle.

ve bu çikolatalı şekerlemeyi görüyorum ve peşimden çiseleme diyorum.

Excellent.

Watch me.

Harika.

Beni izle.

Drizzle.

çiselemek.

Very good.

Çok güzel.

Now, what does this word drizzle mean?

Şimdi, bu çiseleme kelimesi ne anlama geliyor?

And why do native English speakers use this word?

Ve anadili İngilizce olanlar neden bu kelimeyi kullanıyor?

You see drizzle means to pour liquid slowly over something, especially in

Çiseleme sıvıyı bir şeyin üzerine yavaşça, özellikle

a line, a thin line or in small drops.

bir çizgi halinde, ince bir çizgi halinde veya küçük damlalar halinde dökmek demektir.

So again, we saw the cake, it looked scrumptious, and then we saw the

Böylece yine pastayı gördük, şahane görünüyordu ve sonra

chocolate fudge, just coming down on the side, we say they drizzled chocolate.

çikolatalı şekerlemenin yan tarafa geldiğini gördük, çikolata serptiklerini söylüyoruz.

Maybe you like to bake or cook.

Belki pişirmeyi veya yemek yapmayı seversin.

And you like to drizzle things on your food.

Ve yemeğinizin üzerine bir şeyler sürmeyi seviyorsunuz.

Huh?

All right.

Ha?

Elbette.

So let me give you an example sentence.

O halde size örnek bir cümle vereyim.

The chef drizzled the syrup over the pancakes, you know, true story.

Şef şerbeti kreplerin üzerine gezdirdi , bilirsiniz, gerçek hikaye.

This past weekend on Sunday, I actually had my family and my friends over

Geçen hafta sonu Pazar günü, aslında ailemi ve arkadaşlarımı misafir ettim

and I actually cooked food for them.

ve onlar için yemek pişirdim.

And I made something that required them to drizzle some syrup over their food.

Ve yemeklerinin üzerine biraz şurup gezdirmelerini gerektiren bir şey yaptım.

Makes sense.

Right now, let me give you a pattern that you can use so that

Mantıklı.

Şimdi size

you can use this real English.

bu gerçek İngilizceyi kullanabilmeniz için kullanabileceğiniz bir kalıp vereyim.

Easily.

Kolayca.

Okay.

So here's the pattern I like to drizzle say what it is over

Tamam aşkım.

İşte, çiselemeyi sevdiğim model, ne bittiğini

and then say the food item.

ve ardından yiyecek maddesini söylemeyi seviyorum.

For example, I like to drizzle syrup over waffles.

Örneğin, şurubu waffle'ların üzerine gezdirmeyi seviyorum.

Makes sense right now.

Şu anda mantıklı.

Look.

Bakmak.

I like to drizzle agave.

Agav serpmeyi severim.

Agave is a type of natural syrup over my cinnamon pancakes, man.

Agave, tarçınlı kreplerimin üzerine bir çeşit doğal şurup , dostum. Lezzetli

Can't you just imagine eating something delicious and then drizzling some

bir şeyler yediğinizi ve ardından

liquid, some sweetener on the top.

üzerine biraz sıvı, biraz tatlandırıcı serpiştirdiğinizi hayal edemez misiniz?

We say drizzle in English.

İngilizcede çiseleme diyoruz.

Now, before I go to the next one, I want to give you your first quiz.

Şimdi, bir sonraki sınava geçmeden önce size ilk sınavınızı vermek istiyorum.

I hope you're ready.

Umarım hazırsındır.

I hope you're ready.

Umarım hazırsındır.

All right.

Elbette.

We have quiz number one.

Bir numaralı sınavımız var.

I want to make sure you're understanding these real life English vocabulary words.

Bu gerçek hayattaki İngilizce kelimeleri anladığınızdan emin olmak istiyorum.

So you're going to have five seconds to answer.

Yani cevaplamak için beş saniyen olacak.

I want you to think quickly.

Hızlı düşünmeni istiyorum.

All right.

Elbette.

We learned drizzle and we also learned what was the.

Çiselemeyi öğrendik ve ne olduğunu da öğrendik.

Scrumptious.

Şahane.

Very good.

Çok güzel.

All right.

Elbette.

Here's the first question.

İşte ilk soru.

And again, you will have only five seconds.

Ve yine, sadece beş saniyeniz olacak.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

The first question is my niece asked me if she could the syrup over her food.

İlk soru, yeğenim bana yemeğinin üzerine şurup içip dökemeyeceğini sordu.

Five seconds

Beş saniye

time.

.

All right.

What's the.

Elbette.

Bu ne.

Yes, you got it.

Evet anladın.

Excellent.

Harika.

She asked me if she could drizzle the syrup over her food.

Şurubu yemeğinin üzerine gezdirip dökemeyeceğini sordu.

Excellent.

Harika.

All right, now let's look at question number two.

Pekala, şimdi ikinci soruya bakalım.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Now again, I'll start the timer over the cupcakes she made were what's the answer?

Şimdi tekrar, zamanlayıcıyı yaptığı kekler üzerinden başlatacağım, cevap ne oldu?

Five seconds.

Beş saniye.

Time.

What's the answer.

Zaman.

Cevap nedir.

Excellent.

Harika.

You got it.

They were scrumptious.

Anladın mı? Çok

lezzetliydiler.

Oh.

Ah.

I brought it back.

geri getirdim

They were scrumptious again, extremely tasty, very delicious.

Yine şahane oldular, son derece lezzetli, çok lezzetli.

So we have scrumptious and drizzle.

Bu yüzden şahane ve çiseleyen var.

Now, if we go back to our image of this wonderful cake, we're going

Şimdi, bu harika pastayla ilgili görüntümüze geri dönersek , ortaya çıkan

to see something else that pops up.

başka bir şey göreceğiz.

We have drizzle, we have scrumptious, but when we go to the next part of

Çiselememiz var, şahanemiz var ama bu resmin bir sonraki bölümüne geçtiğimizde

this picture, look what happens.

bakın ne oluyor.

Now we have visually appealing again after me visually appealing.

Şimdi görsel olarak çekicilikten sonra tekrar görsel çekiciliğe sahibiz.

Yeah.

Evet.

That V sound can be tricky for the V sound.

Bu V sesi, V sesi için yanıltıcı olabilir. Tek

All I want you to do is put your front teeth on your bottom lip and vibrate.

yapmanı istediğim, ön dişlerini alt dudağına koyup titretmen.

So excellent.

Çok mükemmel.

Again, I teach all of this in the English with Tiffani app, my app,

Yine, bunların hepsini İngilizce olarak Tiffani uygulamasıyla öğretiyorum, benim uygulamam,

click the link in the description.

açıklamadaki bağlantıya tıklayın.

So again, visually appealing.

Yani yine görsel olarak çekici.

Excellent.

Now, what does visually appealing actually mean?

Harika.

Şimdi, görsel olarak çekici aslında ne anlama geliyor?

So visually appealing this expression means to look good or attractive.

Yani görsel olarak çekici olan bu ifade, iyi veya çekici görünmek anlamına gelir.

Something looks good or attractive.

Bir şey iyi veya çekici görünüyor.

Hopefully you can see appealing.

Umarım çekici görebilirsiniz.

There you go.

İşte gidiyorsun.

Something looks good or attractive.

Bir şey iyi veya çekici görünüyor.

When a man comes in with a nice suit...Whoo!

Bir adam güzel bir takım elbise ile geldiğinde... Vay canına!

Now that brother is visually appealing or when you make something delicious,

Şimdi bu kardeş görsel olarak çekici ya da lezzetli bir şey yaptığınızda,

something scrumptious, some food, and you want to make sure it looks good.

şahane bir şey, biraz yiyecek ve iyi göründüğünden emin olmak istiyorsunuz.

You drizzle the dressing over the salad, you place different

Sosu salatanın üzerine gezdiriyorsunuz , farklı

pieces at just the right spots.

parçaları tam doğru noktalara yerleştiriyorsunuz.

You want to make sure your food.

Yemeğinizden emin olmak istiyorsunuz.

Visually appealing again, real life English that we as

Görsel olarak yeniden çekici, anadili İngilizce olan bizler olarak kullandığımız gerçek hayat İngilizcesi

native English speakers use.

.

So let me give you an example sentence.

O halde size örnek bir cümle vereyim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

It's always important to make sure your food, that your

food is visually appealing.

Yemeğinizin görsel olarak çekici olduğundan emin olmak her zaman önemlidir.

That makes sense, right?

Bu mantıklı, değil mi?

When something looks good, it's usually a lot tastier.

Bir şey iyi göründüğünde, genellikle çok daha lezzetlidir.

Right?

Sağ?

Okay.

So let me give you an example, pattern sentence.

Tamam aşkım.

Öyleyse size bir örnek vereyim, kalıp cümle.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

I want to make sure that my, dot dot dot, is or are visually appealing.

Nokta nokta noktamın görsel olarak çekici olduğundan veya çekici olduğundan emin olmak istiyorum.

That's the pattern.

Model bu. Deseni

Remember you can write down the pattern, but don't worry if

yazabileceğinizi unutmayın , ancak not

you're not able to take notes.

alamıyorsanız endişelenmeyin. Tek yapman

All you have to do is go to my website, speak English with Tiffani.com and you'll

gereken web siteme gitmek, Tiffani.com ile İngilizce konuşmak ve

see the notes for this episode as well.

bu bölümün notlarını da göreceksin.

So let me tell you the sentence I would make using this pattern.

O halde size bu kalıbı kullanarak kuracağım cümleyi söyleyeyim.

I want to make sure that my outfit.

Kıyafetimden emin olmak istiyorum.

is visually appealing, right?

görsel olarak çekici, değil mi?

Visually appealing.

Görsel olarak çekici.

Now you can see right now I'm wearing the shirt with the speak English with

Şimdi, üzerinde Tiffani logosu bulunan " Speak English with Tiffani" yazılı gömleği giydiğimi görebilirsiniz

Tiffani logo and it is visually appealing.

ve görsel olarak çekici.

It looks good.

Güzel görünüyor.

It looks attractive.

Çekici görünüyor.

So again, we have this.

Yani yine, elimizde bu var.

I want to make sure that my outfit is visually appealing.

Kıyafetimin görsel olarak çekici olduğundan emin olmak istiyorum.

Makes sense.

Mantıklı.

All right.

Good job.

Elbette.

Aferin.

So let's go to the next part.

Öyleyse bir sonraki bölüme geçelim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Looking at the picture.

resme bakıyorum

Now we're moving to the top section again.

Şimdi tekrar üst kısma geçiyoruz.

Oh, this upside down waffle cone.

Oh, bu baş aşağı gözleme külahı.

Temptation.

Günaha.

Temptation.

Günaha.

After me, Temptation.

Benden sonra Temptation.

Excellent.

Harika.

One more time.

Bir kez daha.

Temptation.

Günaha.

Very good.

Now, what does this word temptation actually mean?

Çok güzel.

Şimdi, bu ayartma kelimesi aslında ne anlama geliyor?

Temptation means the wish to do or have something that you

Baştan çıkarma, bildiğiniz, yapmamanız veya sahip olmamanız gereken bir şeyi yapma

know, you should not do or have.

veya sahip olma arzusu anlamına gelir.

Now in the picture, remember in the picture, there was an upside

Şimdi resimde, unutmayın , resimde ters

down waffle cone with chocolate around the edges and sprinkles.

çevrilmiş bir waffle külahı vardı, kenarlarında çikolata ve serpintiler vardı.

And can you imagine having an ice cream cone set inside the ice cream

Ve dondurma

scoop right on top of that waffle cone?

kepçesinin içine, waffle külahının tam üstüne yerleştirilmiş bir dondurma külahı olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

You're on a diet.

Diyet yapıyorsun.

Maybe you're watching your figure.

Belki de figürünü izliyorsundur.

You're trying to stay in shape and you know, you shouldn't

Formda kalmaya çalışıyorsun ve biliyorsun,

have that ice cream cone.

o dondurma külahını yememelisin.

That is why it's a temptation.

Bu yüzden bu bir günaha.

It makes sense.

Right?

Mantıklı.

Sağ?

Okay.

Tamam aşkım.

Let's look at an example sentence.

Örnek bir cümleye bakalım.

Here we go.

İşte başlıyoruz. Turtanın tamamını bir oturuşta

He tried to resist the temptation to eat all of the pie in one sitting at one time.

yeme isteğine direnmeye çalıştı .

He said, oh my goodness, this pie is so good.

Aman Allahım bu pasta çok güzel dedi.

I know.

Biliyorum.

That I shouldn't eat all of it, but Ooh, baby, it looks good.

Hepsini yememeliyim, ama Ooh, bebeğim, güzel görünüyor.

It's a temptation.

Bu bir günaha.

Makes sense?

Mantıklı?

All right.

Good.

Elbette.

İyi.

Let's look at an example.

Bir örneğe bakalım.

Pattern.

Model.

All right.

A pattern for this one.

Elbette.

Bunun için bir desen.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

I gave into temptation and.dot dot.

Günaha verdim ve nokta nokta.

What action.

Ne eylemi.

What did you do?

Ne yaptın?

What did you fall into?

Neyin içine düştün?

So for example, I gave in to temptation and bought a big tub of ice cream.

Örneğin, günaha yenik düştüm ve büyük bir fıçı dondurma aldım.

Remember we were talking about trying to keep our figures nice,

Figürümüzü güzel tutmaya çalışmaktan,

trying to stay healthy and in shape, but that ice cream, it looks so.

sağlıklı ve formda kalmaya çalışmaktan bahsettiğimizi hatırlayın, ama o dondurma, öyle görünüyor.

Growing up.

Büyümek.

True story.

I loved mint, chocolate chip ice cream.

Gerçek hikaye.

Nane, çikolatalı dondurmayı çok severdim.

Every time I went to Baskin Robbins or an ice cream shop, I would get mint

Ne zaman Baskin Robbins'e ya da bir dondurmacıya gitsem, naneli

chocolate chip mint, chocolate chip.

çikolatalı naneli, damla çikolatalı alırdım.

It's my temptation.

Bu benim cazibem.

It tempts me every time.

Her seferinde beni cezbediyor.

So again, I gave into temptation and bought a big tub of ice.

Bu yüzden tekrar günaha girdim ve büyük bir buz kabı aldım.

Makes sense.

Mantıklı.

All right, good job.

Tamam, aferin.

Now what about the next one again?

Şimdi bir dahaki sefere ne olacak?

Looking at the picture one more time and we're going to the other side.

Resme bir kez daha bakıp diğer tarafa geçiyoruz.

Oh man.

Ah adamım.

We have these macaroons again and now we have the word indulge.

Yine bu makaronlarımız var ve şimdi şımartmak kelimemiz var.

After me indulge.

Benden sonra şımartın.

Yeah, that L and G combination can be a little bit tricky.

Evet, bu L ve G kombinasyonu biraz zor olabilir.

So let's do it one last time.

Öyleyse son bir kez yapalım.

Indulge.

şımartın. Şimdi

You got it excellent job now, what does indulge mean?

mükemmel bir iş çıkardın , şımartmak ne anlama geliyor?

Indulge?

şımartmak?

Let me show you the definition before the pattern.

Kalıptan önce tanımı göstereyim.

Here we go.

İşte başlıyoruz. Kendinizi şımartmak,

Indulge just means to allow yourself or another person to have

kendinize veya başka birine,

something enjoyable, especially more than is good for you.

özellikle sizin için iyi olandan daha fazla, eğlenceli bir şeye sahip olma izni vermek anlamına gelir.

So remember we just learned temptation.

O yüzden az önce günaha girmeyi öğrendiğimizi unutmayın. Naneli

I said mint chocolate chip.

damla çikolata dedim.

I love it.

Bayıldım.

I bought a big tub of this ice cream.

Bu dondurmadan büyük bir fıçı aldım.

I shouldn't eat the ice cream all at one time.

Dondurmayı tek seferde yememeliyim.

Right.

Sağ.

But if I indulge, it means, Eh come on now you enjoy it.

Ama şımartırsam, Eh hadi şimdi tadını çıkarın demektir.

Just go ahead and do it.

Sadece devam et ve yap.

You can go ahead and indulge, eat more than you really should do more

than you really should in English.

İngilizce'de gerçekten yapman gerekenden daha fazlasını yapman gerekenden daha fazlasını yiyip kendini şımartabilirsin.

This real English vocabulary word is indulge.

Bu gerçek İngilizce kelime hazinesi, şımartmaktır.

So let me give you a sentence.

O halde size bir cümle vereyim.

I decided to indulge in a big bowl of ice cream.

Büyük bir kase dondurma yemeye karar verdim.

Now, many of you were probably like, wow, teacher, Tiffani really loves ice cream.

Şimdi, çoğunuz muhtemelen, vay canına, öğretmenim, Tiffani dondurmayı gerçekten çok seviyor, dediniz.

I do like ice cream.

Dondurmayı severim.

I'm vegan.

ben veganım

That's another fact.

Bu başka bir gerçek. Bu

So I eat vegan ice cream, but it's a great example of a temptation,

yüzden vegan dondurması yiyorum ama bu baştan çıkarmanın harika bir örneği,

something you want to indulge in.

kendinizi şımartmak isteyeceğiniz bir şey

Right.

.

Okay.

So let me give you a pattern now that you can use.

Tamam aşkım. Şimdi size kullanabileceğiniz

bir model vereyim .

Here we go.

İşte başlıyoruz.

I like to indulge in dot.dot.dot.

Dot.dot.dot'ta eğlenmeyi seviyorum.

I want you to use this pattern.

Bu modeli kullanmanı istiyorum.

This is a very interactive class, an interactive.

Bu çok etkileşimli bir sınıf, etkileşimli.

In the comment section.

Yorum bölümünde.

I want you to tell me, what do you like to indulge in?

Bana söylemeni istiyorum, kendini neyle şımartmaktan hoşlanırsın?

I've mentioned ice cream, maybe you like something else.

Dondurmadan bahsetmiştim, belki başka bir şey seversiniz.

So here's the example sentence using the pattern.

İşte kalıbı kullanan örnek cümle.

I like to indulge in cookies.

Kurabiye yemeyi severim.

When I get home from work.

İşten eve geldiğimde.

You see, I actually told a time I expressed even more.

Bakın ben aslında bir kere daha anlattım daha da ifade ettim.

About my temptation and what I like to indulge in.

Cazibem ve nelere dalmaktan hoşlandığım hakkında.

And when I like to indulge in it.

Ve ne zaman şımartmayı sevdiğim hakkında.

So you can use this pattern and write your own sentence in the chat area.

Böylece bu kalıbı kullanabilir ve sohbet alanına kendi cümlenizi yazabilirsiniz.

So again, I like to indulge in dot.dot.

Tekrar ediyorum, dot.dot'a dalmayı seviyorum.

Let us all know what you personally like to indulge in now.

Kişisel olarak şu anda kendinizi şımartmak istediğinizi hepimize bildirin.

You know what time it is?

Saatin kaç olduğunu biliyor musun?

Quiz number two.

İki numaralı sınav.

All right.

Now we have our second quiz now.

Elbette.

Şimdi ikinci sınavımız var.

Remember.

Hatırlamak.

You only have five seconds for each question.

Her soru için sadece beş saniyeniz var.

So the first question, here we go.

İlk soru, işte başlıyoruz.

First question.

İlk soru.

The food I ate yesterday was absolutely five seconds.

Dün yediğim yemek kesinlikle beş saniyeydi.

Time what's the answer.

Cevap ne zaman.

Yes, scrumptious.

Evet, şahane.

Excellent job.

Mükemmel iş.

Very, very good.

Çok çok iyi.

Excellent.

Harika.

The food was scrumptious.

Yemekler çok lezzetliydi.

Now question number two.

Şimdi iki numaralı soru.

Again, I'll reset the timer.

Yine, zamanlayıcıyı sıfırlayacağım.

You have five seconds.

Beş saniyen var.

Here's the question.

İşte soru.

Fill in the blank.

Boşluğu doldur.

The plate, the chef presented to us was very five seconds.

Şefin bize sunduğu tabak çok beş saniyeydi.

Time.

Zaman.

What's the answer?

Cevap nedir?

Yes.

Evet.

Visually appealing.

Görsel olarak çekici.

Excellent job.

Mükemmel iş.

You really learned a lot.

Gerçekten çok şey öğrendin.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Question number three, resetting the timer again.

Üç numaralı soru, zamanlayıcıyı tekrar sıfırlıyor.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

I love cookies, but I don't often myself.

Kurabiyeleri severim ama kendim pek sevmem.

Five seconds

Beş saniye

time.

What's the.

.

Bu ne.

Yes.

Evet.

Good job indulge my self.

İyi çalışmalar kendimi şımartıyorum.

Excellent job.

Mükemmel iş.

All right.

Question number four.

Elbette.

Dördüncü soru. Zamanlayıcıyı sıfırlayarak yine

We have two more questions again, resetting the timer.

iki sorumuz daha var .

My niece loves to...

Yeğenim

honey over her biscuits.

bisküvilerinin üzerine bal atmayı sever.

Five seconds.

Here we go.

Beş saniye.

İşte başlıyoruz.

Five seconds

Beş saniye

time.

What's the answer.

.

Cevap nedir.

Excellent.

Harika.

Yes.

Evet.

Drizzle honey.

Bal gezdirin.

Over her biscuits.

Bisküvilerinin üzerine.

Very good.

Çok güzel.

All right.

Last question.

Elbette.

Son soru.

Let's see if you can get all five.

Bakalım beşini de alabilecek misin?

Here we go resetting the timer.

İşte zamanlayıcıyı sıfırlamaya başlıyoruz.

Here's the go.

İşte başlıyoruz.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

The woman decided to resist the, to steal the money.

Kadın parayı çalmak için direnmeye karar verdi.

What is the answer?

Cevap nedir?

Time started?

Zaman başladı mı?

And time is ended.

Ve zaman sona erdi.

What's the answer.

Cevap nedir.

Excellent temptation.

Mükemmel günaha.

The woman decided to resist the temptation to steal the money.

Kadın parayı çalmanın cazibesine direnmeye karar verdi.

Excellent job.

Mükemmel iş.

You learned so much today in this lesson.

Bugün bu derste çok şey öğrendiniz.

I hope you use each and every one of the words and expressions that you

Umarım

learned in this real life English lesson.

bu gerçek hayattaki İngilizce dersinde öğrendiğin kelime ve ifadelerin her birini kullanırsın. Telaffuzunuzla ilgili

Don't forget if you want to get help with your pronunciation, download

yardım almak istiyorsanız

the English with Tiffani app.

English with Tiffani uygulamasını indirmeyi unutmayın.

And even if you don't need pronunciation help, there are a ton of other

Telaffuz yardımına ihtiyacınız olmasa bile , Tiffani ile İngilizce olarak bulabileceğiniz tonlarca başka

courses and lessons that you can find in the English with Tiffani.

kurs ve ders var .

Click the link right now and download it and start improving your English.

Hemen linke tıklayın ve indirin ve İngilizcenizi geliştirmeye başlayın.

Now I will see you next week, but as always remember to speak English.

Şimdi haftaya görüşürüz ama her zamanki gibi İngilizce konuşmayı unutma.

You still there.

Hala oradasın.

Ah, you know what time it is?

Ah, saatin kaç olduğunu biliyor musun?

It's story time.

Hikaye zamanı.

I said it's story time.

Hikaye zamanı dedim.

Alright, I told you guys earlier during, uh, the part of the lesson

Pekala, size daha önce dersin

where I was talking about, uh, scrumptious and banana nut bread.

enfes ve muzlu fındıklı ekmekten bahsettiğim kısmında bahsetmiştim.

So I want to tell you my earliest memory, literally, I think I may

Bu yüzden size en eski anımı anlatmak istiyorum , kelimenin tam anlamıyla, sanırım

have been two or three years old.

iki ya da üç yaşında olabilirim.

I'm leaning more towards two years old.

İki yaşına doğru daha çok eğiliyorum.

Now I've told some of you this story, but.

Şimdi bazılarınıza bu hikayeyi anlattım ama. En

One of my favorite desserts.

sevdiğim tatlılardan biri. En

One of my favorite breads is banana nut bread.

sevdiğim ekmeklerden biri muzlu fındıklı ekmektir.

I absolutely love banana nut bread.

Muzlu fındıklı ekmeği kesinlikle seviyorum.

And my love for this scrumptious bread you saw, I added that

Ve bu gördüğünüz enfes ekmeğe olan sevgim,

in there, came from my mother.

orada da ekledim, annemden geldi.

So when I was about two years old, literally it feels like I'm in a movie

Yani ben yaklaşık iki yaşındayken, kelimenin tam anlamıyla bir filmdeymişim gibi hissediyorum

because I can go right back to the day.

çünkü hemen o güne geri dönebiliyorum.

I remember what was happening.

Neler olduğunu hatırlıyorum.

I was walking down the hall in our home, again, two or three years old.

Yine iki üç yaşlarındayken evimizin koridorunda yürüyordum.

And I saw my mom at a distance.

Ve annemi uzaktan gördüm. O

She was in the kitchen and my mom cooked a lot.

mutfaktaydı ve annem çok yemek yapardı.

She's a really good cook.

O gerçekten iyi bir aşçı.

So it wasn't abnormal to see her in the kitchen.

Yani onu mutfakta görmek anormal değildi.

But I started to smell something, something so sweet.

Ama bir şeyin kokusunu almaya başladım, çok tatlı bir şey. Bu

So I walked into the kitchen and I remember my mom giving me a little stool

yüzden mutfağa girdim ve annemin ne yaptığını görebilmem için bana küçük bir tabure verdiğini hatırlıyorum

so that I could see what she was doing.

.

She said, okay baby, come here.

Tamam bebeğim gel buraya dedi.

She put the stool right next to the stove.

Tabureyi sobanın yanına koydu.

She had already taken out of the oven, whatever it was.

Fırından çıkarmıştı , her ne ise.

That's what smelling so good.

Bu kadar güzel kokan şey bu.

So she was closing the oven and she put it right on top of the.

Bu yüzden fırını kapatıyordu ve tam üstüne koydu. Ben de

So I got, she put the stool in front of me.

anladım, tabureyi önüme koydu.

I stepped on top of the stool and what I saw, what had a lot

Taburenin üstüne çıktım ve gördüğüm şey, ondan çok fazla

of steam coming up from it.

buhar çıkan şeydi.

So she uncovered it and it was beautiful.

Böylece onu ortaya çıkardı ve çok güzeldi.

Glistening brown, the perfect Browning of the top of the bread.

Parıldayan kahverengi, ekmeğin üstünün mükemmel şekilde kızarması.

And I said, mommy, what is this?

Ben de anneciğim bu nedir dedim.

She said, Baby, this is banana nut bread.

Bebeğim, bu muzlu fındıklı ekmek dedi.

Do you want some?

Biraz ister misin?

Now, you know, I said, of course now she sliced it.

Şimdi, biliyorsun, dedim, tabii şimdi dilimledi.

I remember slicing the bread, putting a little piece on a small plate

Ekmeği dilimlediğini, benim için küçük bir tabağa küçük bir parça koyduğunu

for me and she handed it to me.

ve bana uzattığını hatırlıyorum.

And when I put it in my mouth, it was soft.

Ve ağzıma koyduğumda yumuşacıktı. Çok

It was scrumptious.

lezzetliydi.

It was amazing.

Muhteşemdi.

And since that time, banana nut bread has been my favorite bread.

Ve o zamandan beri muzlu fındıklı ekmek en sevdiğim ekmek oldu.

If anybody makes.

Biri yaparsa.

I will eat it.

Onu yiyeceğim.

So maybe you have childhood memories that even to this day, years later, you still

Yani belki de çocukluk anılarınız vardır ve yıllar sonra bile bugün bile sanki

remember as if they happened yesterday.

dün olmuş gibi hatırlarsınız.

I remember the scrumptious banana nut bread my mother made, and every

Annemin yaptığı nefis muzlu fındıklı ekmeği hatırlıyorum ve ne

time someone brings it around.

zaman birileri getirse.

Even if I'm on a diet, I have to give in to temptation and I indulge in a piece of

Diyet yapıyor olsam bile, günaha boyun eğmek zorundayım ve kendimi bir parça

delicious scrumptious banana nut bread.

nefis nefis muzlu fındıklı ekmekle şımartıyorum.

All right, guys, today's story was a little bit short, but I do want to know

Pekala çocuklar, bugünkü hikayemiz biraz kısa oldu ama

more about your childhood memories.

çocukluk anılarınız hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorum.

So add your childhood memory.

Öyleyse çocukluk anılarınızı ekleyin.

Anything you want to share with us in the comments section below.

Bizimle paylaşmak istediğiniz her şey aşağıdaki yorumlar bölümünde.

Thanks again, guys so much for joining.

Arkadaşlar, katıldığınız için tekrar çok teşekkürler.

I can't wait to see you next week.

Gelecek hafta seni görmek için sabırsızlanıyorum.

I love you all have an awesome day.

Hepinizi seviyorum harika bir gün geçirin.