Common Mistakes in ENGLISH — How to Use Prepositions of TIME & PLACE Correctly [Grammar Lesson]

Hey Andrea, where are you?

Hey Andrea, neredesin?

Oh, hey Ethan, I'm...

Oh, hey Ethan, ben...

In? On? At?

İçeride miyim? Açık? Ne zaman?

Andrea? Are you there?

Andrea mı? Orada mısın

In the beach! Are you coming?

Sahilde! Geliyormusun?

Uhm, I'd love to, but I have other plans, actually.

Uhm, çok isterdim ama aslında başka planlarım var.

Gotta go, bye!

Gitmem gerek, Hoşçakal!

Hey guys! I'm Andrea, your RealLife English coach.

Hey Millet! Ben Andrea, RealLife English koçunuz.

I'm so happy to have you here.

Burada olduğun için çok mutluyum.

By the end of this video, you will know how to use the three most confusing prepositions in English,

Bu videonun sonunda, İngilizce'deki en kafa karıştırıcı üç edatı nasıl kullanacağınızı öğreneceksiniz,

so that you never again have that feeling of uncertainty when using in, on, at

böylece in, on, at kullanırken ve doğru olanı nasıl seçeceğinizi bilmezken o belirsizlik hissini bir daha asla yaşamayacaksınız

and not knowing how to choose the right one.

.

And stick around until the end of this lesson because we’ve prepared a fun quiz for you to practice with these prepositions!

Ve bu dersin sonuna kadar devam edin çünkü bu edatlarla pratik yapmanız için size eğlenceli bir test hazırladık!

By the way, if you thought that intro was funny,

Bu arada bu introyu komik bulduysanız,

go ahead and subscribe to our channel so that you don’t miss our next videos with funny intros.

komik introların olduğu bir sonraki videolarımızı kaçırmamak için kanalımıza abone olun.

We’re going to learn how to use this preposition in a memory-friendly way with the in, on, at inverted pyramid.

Bu edatı in, on, at ters piramit ile hafıza dostu bir şekilde nasıl kullanacağımızı öğreneceğiz.

So, in the laterals of the pyramid we have “date & time” and “location.”

Böylece, piramidin yan taraflarında "tarih & saat" ve "konum" bulunur.

Let’s start with location.

Konumla başlayalım.

“IN” falls at the top of the inverted triangle and is the most broad and general.

"IN" ters üçgenin en üstüne düşer ve en geniş ve genel olanıdır.

Think of it for bigger areas, such as continents, countries, cities, and neighborhoods

Kıtalar, ülkeler, şehirler ve mahalleler gibi daha büyük alanlar için düşünün.

For example: I’m in Europe, in Spain, in Barcelona.

Örneğin: Avrupa'dayım, İspanya'dayım, Barselona'dayım.

That’s “location.” Similar, but not quite the same is “position.”

Bu "konum". Benzer, ancak tam olarak aynı olmayan “konum”dur. Tersine

While the inverted pyramid helps you consider the two dimensional aspect of these prepositions,

çevrilmiş piramit, bu edatların iki boyutlu yönünü düşünmenize yardımcı olurken,

the box is better for helping you think of the 3D aspect of in and on.

kutu, in ve on'un 3B yönünü düşünmenize yardımcı olmak için daha iyidir.

We use IN for rooms and enclosed spaces. For instance:

Odalar ve kapalı alanlar için IN kullanıyoruz. Örneğin:

I’m in the park, or I'm in the garden.

Parktayım ya da bahçedeyim.

The ball is in box. I have something in my pocket.

Top kutuda. Cebimde bir şey var.

These are all enclosed spaces something is “in.”

Bunların hepsi, bir şeyin “içinde” olduğu kapalı alanlardır.

An exception to these common uses of “in” is the word “home.

"İçinde"nin bu yaygın kullanımlarına bir istisna, "ev" sözcüğüdür.

We use no preposition in a sentence like

"I'm home", or in "are you home?", "Is anyone home?"

"Evdeyim" veya "evde misin?", "Evde kimse var mı?" gibi cümlelerde edat kullanmayız.

Another similar exception is the word “downtown”. We say, "I live downtown" not "I live in downtown."

Bir başka benzer istisna, "şehir merkezi" kelimesidir. "Şehir merkezinde yaşıyorum" diyoruz, "Şehir merkezinde yaşıyorum" değil.

How about means of transportation? Is it “on the bus” or “in the bus”...?

Peki ulaşım araçları? “Otobüste” mi yoksa “otobüste” mi...?

I’ll get to that in a minute.

Bir dakika içinde buna geleceğim.

So, we use “in” for personal modes of transportation:

Bu nedenle, kişisel ulaşım modları için "in" kullanıyoruz:

I’m in my car. I’m in a taxi.

Arabamdayım. Bir taksideyim.

If we think about the in-on preposition box, this is “in” and this is “on”.

In-on edat kutusunu düşünürsek, bu "in" ve bu "on".

Similarly, this is “I’m in my car” and this is “I’m on my car.”

Benzer şekilde, bu "arabamdayım" ve bu da "arabamdayım".

However, if the personal means of transportation is that we ride on it, then we use “on,” of course!

Ancak kişisel ulaşım aracımız binmekse, o zaman “on” kullanırız tabii ki!

On a motorcycle. On my bike. On a horse

Bir motosiklet üzerinde. Bisikletimde. At sırtında

Now, what about a bus, train, plane, or boat?

Peki ya otobüs, tren, uçak ya da tekne?

For a bus, you might think it should be “in”. After all, a bus is a big box, right?

Bir otobüs için "in" olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Sonuçta, bir otobüs büyük bir kutu, değil mi?

For public means of transportation, we use “on.”

Toplu ulaşım araçları için “on” kullanırız.

Another way to think of it is if something you can walk on, we use “on”.

Bunu düşünmenin başka bir yolu da, üzerinde yürüyebileceğiniz bir şey varsa "on" kullanırız.

So, I’m on the bus, on the train, on a plane, on a boat.

Yani otobüsteyim, trende, uçaktayım, teknedeyim.

If you are the type of person who likes to think globally, and learn about other cultures.

Küresel düşünmeyi ve diğer kültürleri öğrenmeyi seven biriyseniz.

We highly recommend you download the RealLife English app.

RealLife English uygulamasını indirmenizi önemle tavsiye ederiz.

With our app you can have short English conversations with people from all over the world at the touch of a button.

Bizim uygulamamızla, bir düğmeye dokunarak dünyanın her yerinden insanlarla kısa İngilizce konuşmalar yapabilirsiniz.

You can also improve your listening skills with our podcast which comes with transcripts and vocabulary notes for you to follow along.

Takip etmeniz için transkriptler ve kelime notları içeren podcast'imiz ile dinleme becerilerinizi de geliştirebilirsiniz.

You can download it for free in the Google Play or Apple App Store.

Google Play veya Apple App Store'dan ücretsiz olarak indirebilirsiniz.

You'll also find a link up here, and down in the description below.

Ayrıca burada ve aşağıdaki açıklamada bir bağlantı bulacaksınız.

Join our community and become a citizen of the world by downloading the app now!

Topluluğumuza katılın ve uygulamayı şimdi indirerek bir dünya vatandaşı olun !

Let’s now go back to our inverted pyramid to consider “on” for location.

Şimdi konum için "açık" olarak düşünmek üzere ters piramidimize geri dönelim.

“On” falls in the middle of our inverted triangle and is more specific.

"Açık", ters üçgenimizin ortasına düşer ve daha belirgindir.

So, we should use it for areas slightly smaller than “in”.

Bu nedenle, "in" den biraz daha küçük alanlar için kullanmalıyız.

It's often used for a place we could consider long. For example:

Genellikle uzun diyebileceğimiz bir yer için kullanılır. Örneğin:

On a street. On a beach. On a river.

Bir sokakta. Sahilde. Bir nehirde.

Going back to the funny clip in the intro where I said I was “in the beach”, the correct preposition is “on”.

Girişteki "sahilde" dediğim komik klibe geri dönersek, doğru edat "açık" dır.

However, you can also say “at”.

Ancak “at” da diyebilirsiniz. Aradaki

The difference is that if you say you’re “at the beach” you could mean any location on or around the beach,

fark şu ki, "sahildeyim" derseniz, örneğin plajdaki bir barda bile, plajın üzerindeki veya çevresindeki herhangi bir yeri kastetmiş olabilirsiniz

even at a bar that’s on the beach, for example.

.

However, if you say you’re “on the beach” it means you’re on the sand.

Ancak “kumsaldayım” derseniz, kumdasınız demektir.

However, if you use them interchangeably, don’t worry, no one will notice!

Ancak birbirinin yerine kullanırsanız merak etmeyin kimse fark etmez!

Once again, when we talk about position, “on” does not follow the inverted pyramid.

Bir kez daha, konum hakkında konuştuğumuzda, ters piramidi “açık” takip etmez.

We use “on” for surfaces. For example:

Yüzeyler için “on” kullanırız. Örneğin:

Be careful! There’s broken glass on the floor!

Dikkatli olun! Yerde kırık cam var!

Put this painting on the wall.

Bu tabloyu duvara as.

The book is on the table.

Kitap masanın üzerinde.

Now, “at” is the most specific and it is used for the smaller areas.

Artık “at” en belirgin olanıdır ve daha küçük alanlar için kullanılmaktadır.

It’s at the tip of the inverted pyramid.

Ters piramidin ucunda.

For example, we say at an address, at a specific business, at a specific point.

Örneğin bir adreste, belirli bir işletmede, belirli bir noktada diyoruz.

At the bus stop. At the cinema. At the top of the hill. At the mall.

Otobüs durağında. Sinemada. Tepenin üstünde. Alışveriş merkezinde.

When talking about where we live, it can be easy to confuse whether to use “in”, “on”, and “at.

Nerede yaşadığımız hakkında konuşurken, "in", "on" ve "at" kelimelerinin kullanılıp kullanılmayacağının karıştırılması kolay olabilir.

Once again, we need to think about how specific of a point we are talking about.

Ne kadar spesifik bir noktadan bahsettiğimizi bir kez daha düşünmemiz gerekiyor.

I can say “I live on Baker street.”

“Baker caddesinde oturuyorum” diyebilirim.

Baker street is long and we are not sure where specifically I live.

Baker caddesi uzun ve tam olarak nerede yaşadığımdan emin değiliz.

For the exact address, we use "I live at 208 Baker Street."

Tam adres için "208 Baker Sokağı'nda yaşıyorum" ifadesini kullanırız.

I live specifically at number 208 on Baker Street.

Özellikle Baker Caddesi'ndeki 208 numarada oturuyorum.

Another example is: The store is on Broadway Avenue.

Başka bir örnek: Mağaza Broadway Caddesi üzerindedir.

This means it's somewhere on Broadway Avenue, but we don't know or we're not saying exactly where.

Bu, Broadway Caddesi'nde bir yerde olduğu anlamına gelir, ancak tam olarak nerede olduğunu bilmiyoruz veya söylemiyoruz.

The best way to remember what you learn is to use it right away! Take a moment to pause...

Öğrendiklerinizi hatırlamanın en iyi yolu, onu hemen kullanmaktır! Durmak için bir dakikanızı ayırın...

and leave a comment below telling us where you live specifically.

ve aşağıya bize özellikle nerede yaşadığınızı anlatan bir yorum bırakın.

Your country, city, street and address.

Ülkeniz, şehriniz, sokağınız ve adresiniz. Gerçek adresi herkese açık olarak paylaşmak istemeyebileceğiniz

Please, feel free to make up your address as you may not want to share the real one publicly.

için lütfen adresinizi oluşturmaktan çekinmeyin .

For example, I live in Spain, in Barcelona, on Balmes street, at number 1200 Balmes street.

Örneğin, İspanya'da, Barselona'da, Balmes caddesinde, Balmes caddesi 1200 numarada yaşıyorum. Şimdiye

So, so far we’ve seen this:

kadar şunu gördük:

Now, let’s consider the “date & time” use for these three prepositions.

Şimdi, bu üç edat için “tarih ve saat” kullanımını ele alalım.

This is the other side of the inverted pyramid here.

Burası ters çevrilmiş piramidin diğer yüzü.

Just like with location, with time “in” is the broadest, so we use it for the biggest periods of time:

Tıpkı lokasyonda olduğu gibi, "in" zamanı en geniş olanıdır, bu yüzden onu en büyük zaman dilimleri için kullanırız:

centuries, decades, years, and months.

yüzyıllar, on yıllar, yıllar ve aylar.

Christopher Colombus discovered America in the 15th century, in the year 1492.

Kristof Kolomb Amerika'yı 15. yüzyılda, 1492 yılında keşfetti.

My birthday is in November.

Doğum günüm Kasım'da.

As an exception to this rule, we also use it for times of the day.

Bu kuralın bir istisnası olarak, günün saatleri için de kullanırız.

However, if it helps you to remember, we use “in” for the broadest parts of an individual day:

Ancak, hatırlamanıza yardımcı olacaksa, bir günün en geniş bölümleri için "in" kullanırız:

In the morning. In the afternoon. In the evening.

Sabahları. Öğleden sonra. Akşam.

A further exception to this is that we say "at night", not “on” or “in night.”

Bunun başka bir istisnası, " açık" veya "gece" değil, "gece" dememizdir.

Ugh...English…

Ugh...İngilizce...

For days, we use “on.” See you on Monday.

Günlerce "on" kullanırız. Pazartesi görüşürüz.

Although, in American English you’ll sometimes hear “see you Monday” with no preposition.

Bununla birlikte, Amerikan İngilizcesinde bazen edat olmadan "Pazartesi görüşürüz" ifadesini duyarsınız.

Also in American English they say "see you on the weekend", whereas in British English, we say “at the weekend.”

Ayrıca Amerikan İngilizcesinde "hafta sonu görüşürüz" derler, İngiliz İngilizcesinde ise "hafta sonu" deriz.

And when it comes to the smaller units of time, like hours, minutes and seconds, we use “at.”

Ve saat, dakika ve saniye gibi daha küçük zaman birimleri söz konusu olduğunda "at" kullanırız.

Some more specific periods of time you should use the preposition “at” are:

“at” edatını kullanmanız gereken daha belirli zaman dilimleri şunlardır:

At the start of the party. At sunrise. At the moment.

Partinin başlangıcında. Gündoğumunda. Şu anda.

Congrats on reaching the end of the video! I’m sure you’ve learned a lot as it's an area of learning that confuses many learners.

Videonun sonuna ulaştığınız için tebrikler! Pek çok öğrencinin kafasını karıştıran bir öğrenme alanı olduğu için eminim ki çok şey öğrendiniz.

As I said in the beginning, we've prepared a quiz, so that you could put this new knowledge to the test.

Başta da söylediğim gibi, bu yeni bilgiyi test edebilmeniz için bir test hazırladık.

You'll find the link somewhere on the screen now, and also down in the description section of this video.

Bağlantıyı şimdi ekranda bir yerde ve ayrıca bu videonun açıklama bölümünde bulacaksınız.

Also, if you want to watch another video now and keep learning, this one is a good follow up. Check it out!

Ayrıca, şimdi başka bir video izlemek ve öğrenmeye devam etmek istiyorsanız, bu iyi bir devam filmi. Buna bir bak!