IN YouTube? Or ON YouTube?! IN the bus? Or ON the bus? - English Prepositions

- When you make a mistake with prepositions,

- Edatlarla ilgili bir hata yaptığınızda ,

English speakers react like this.

İngilizce konuşanlar böyle tepki verir.

Today I got in the bus.

Bugün otobüse bindim.

(laughing) In the bus?

(güler) Otobüste mi?

Dave, this guy just said in the bus.

Dave, bu adam az önce otobüste dedi.

What an idiot.

Ne salak. Yalan

I'm lying.

This is what really happens.

söylüyorum.

Gerçekten olan bu.

Today I got in the bus.

Bugün otobüse bindim.

Okay.

Tamam aşkım. Edatlarda hata

No one cares if you make a mistake with prepositions.

yapıp yapmaman kimsenin umurunda değil . Anlamı tamamen değişen

Unless it's like a phrasal verb

bir öbek fiil gibi olmadığı sürece kafa

when the meaning completely changes,

then it could be confusing.

karıştırıcı olabilir.

But in general, if I understand what you mean,

Ama genel olarak, ne demek istediğini anlıyorsam,

you understand what I mean,

sen de ne demek istediğimi anlıyorsun,

that's the most important thing.

bu en önemli şey.

Communication is key.

İletişim anahtardır.

But yeah, if you take a test

Ama evet,

like IELTS, TOEFL TOEIC,

IELTS, TOEFL TOEIC,

any of the Cambridge exams,

Cambridge sınavlarından herhangi biri gibi bir sınava girerseniz,

then yeah, we need to know all

o zaman evet,

the specific details about prepositions.

edatlarla ilgili tüm özel ayrıntıları bilmemiz gerekir.

So let's do this.

Öyleyse bunu yapalım.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

This topic was chosen by my super Patreon V from Ecuador.

Bu konu Ekvador'dan süper Patreon V tarafından seçildi. O

She's awesome.

harika.

And thank you for choosing this topic

Ve bu konuyu seçtiğiniz için teşekkür ederim

because everyone hates prepositions.

çünkü herkes edatlardan nefret eder.

So I'll divide this video into three parts.

Bu yüzden bu videoyu üç bölüme ayıracağım.

prepositions with the media, transports,

medya ile edatlar, taşımalar

and then finally clothes.

ve son olarak giysiler.

First, the media.

Birincisi, medya.

Is it in Instagram, on Instagram.

Instagram'da mı, Instagram'da mı?

Heh?

ha?

With media content, we use in.

Medya içeriği ile in kullanırız.

For example,

Örneğin,

you're walking somewhere,

bir yere yürüyorsunuz ve

and you see this girl and you're like,

bu kızı görüyorsunuz ve

"I know her.

"Onu tanıyorum.

"Where do I know her from?"

"Onu nereden tanıyorum?" Diye düşünüyorsunuz,

Maybe she is famous because of YouTube.

belki YouTube sayesinde ünlüdür.

So you saw her YouTube video.

Yani onun YouTube videosunu gördünüz.

Which preposition?

Hangi edat?

Oh yeah, I already told you.

Ah evet, size zaten söyledim.

With media content, so videos, posts,

Medya içeriğiyle, yani videolar, gönderiler,

articles, anything like that,

makaleler, bunun gibi her şey,

in.

"She's so cool, I saw her in a YouTube video."

içinde. "O

çok havalı, onu bir YouTube videosunda gördüm."

We use on for media platforms.

Biz medya platformları için kullanın.

So on YouTube, on Instagram, on Tik Tok.

Yani YouTube'da, Instagram'da, Tik Tok'ta.

"She's really popular on YouTube."

"YouTube'da gerçekten popüler."

So that's the difference.

İşte fark bu.

With media platforms like YouTube, Instagram, Tik Tok: on.

YouTube, Instagram, Tik Tok gibi medya platformlarında: on.

Hey, by the way, if you're watching from the year 2025,

Hey, bu arada, eğer 2025 yılından izliyorsun,

remember when Tik Tok existed?

tik tok'un var olduğu zamanları hatırlıyor musun,

That was fun.

eğlenceliydi

Anywho.

On platform.

In content.

And yes, of course for other things too.

I saw her in a TV show.

She is on TV.

.

So let's practice together.

O halde birlikte pratik yapalım.

If we take a selfie together,

Birlikte bir selfie çekersek,

hey, (shutter clicking)

hey, (deklanşöre basarak)

you want to post that selfie where?

bu selfie'yi nereye koymak istersin?

Instagram.

Instagram.

Are you going to post it in Instagram, or on Instagram?

Bunu Instagram'da mı yoksa Instagram'da mı yayınlayacaksın?

On because Instagram is a platform,

Instagram bir platform olduğu için

you're going to post it on Instagram.

' Instagram'da yayınlayacağız.

But you can post it in your Instagram stories, for example.

Ancak, örneğin Instagram hikayelerinizde yayınlayabilirsiniz.

Specifically because you say stories,

Özellikle hikayeler söylediğin için,

now you're talking content.

şimdi içerikten bahsediyorsun.

That's why in.

Bu yüzden in.

Second practice um, are you watching any TV shows right now?

İkinci antrenman um, şu sıralar herhangi bir dizi izliyor musun?

Oh, you are where?

Ah, neredesin?

Netflix?

Netflix mi?

Where are you watching them?

Onları nereden izliyorsun?

In Netflix or on Netflix?

Netflix'te mi yoksa Netflix'te mi?

Netflix is a platform.

Netflix bir platformdur.

On Netflix.

Netflix'te.

But of course there are exceptions like,

Ama tabii ki,

think I saw that guy on a TV show.

o adamı bir TV programında gördüğümü düşün gibi istisnalar da var.

This is a perfect example of how

Bu,

really prepositions don't matter much.

edatların gerçekten ne kadar önemli olmadığının mükemmel bir örneğidir.

TV show, that's content.

TV şovu, içerik bu.

TV is the platform.

TV platformdur.

But, we honestly we could say both.

Ama dürüst olmak gerekirse ikisini de söyleyebiliriz.

I saw him in a TV show, I saw him on a TV show.

Onu bir dizide gördüm, bir dizide gördüm.

No one cares.

Kimsenin umrunda değil.

No one cares.

Kimsenin umrunda değil.

Also, with things that you read.

Ayrıca, okuduğunuz şeylerle.

Oh, you love penguins?

Oh, penguenleri sever misin?

I love penguins.

Penguenleri severim. Bir dergideki bir makalede

I read something about penguins in an article in a magazine.

penguenler hakkında bir şeyler okumuştum .

Yeah, we use in for both things here.

Evet, burada her iki şey için de kullanıyoruz.

Content, platform.

İçerik, platform.

I know English is weird.

İngilizcenin garip olduğunu biliyorum.

In fact, all of print media,

Aslında, tüm basılı medya,

magazines, newspapers or more,

dergiler, gazeteler veya daha fazlası,

you know, this century websites,

bilirsiniz, bu yüzyılın web siteleri,

then we use in for pretty much everything,

o zamanlar hemen hemen her şey için kullanıyoruz

except for,

,

yeah, it's on page two.

evet, ikinci sayfada olması dışında.

It's on the front page.

Ön sayfada.

So pages, individual pages: on.

Yani sayfalar, tek tek sayfalar: açık.

Next is transport.

Sırada ulaşım var.

Is it in the bus, on the bus?

Otobüste mi, otobüste mi?

When do I use by?

Ne zaman kullanırım?

Does anyone care?

Kimsenin umurunda mı?

First of all we use by to talk about the method of transport

Her şeyden önce, ulaşım yönteminden

in a slightly more formal way.

biraz daha resmi bir şekilde bahsetmek için by kullanıyoruz.

Like, how are you going to get there?

Mesela oraya nasıl gideceksin?

by car, obviously, or,

Belli ki arabayla, ya da

mm, this food, it was delivered to me by helicopter.

mm, bu yemek bana helikopterle teslim edildi.

I'm rich.

Zenginim.

So think of it this way.

Yani bu şekilde düşünün.

When someone asks, how did you go somewhere,

Biri sorduğunda, bir yere nasıl gittin,

how did you get here?

buraya nasıl geldin?

Just use by with the method of transport.

Sadece taşıma yöntemi ile kullanın.

Mm, if you're walking, yes, you can say on foot.

Mm, eğer yürüyorsan, evet yürüyerek söyleyebilirsin.

But to be honest, if you're walking somewhere,

Ama dürüst olmak gerekirse, bir yere yürüyorsanız, buraya nasıl geldiniz demek

it's way more common to just say, how did you get here?

çok daha yaygındır.

I walked here.

buraya yürüdüm

You get really sweaty and gross.

Gerçekten terli ve iğrenç oluyorsun.

I know.

Biliyorum. Yürümek

It only took 10 minutes walking but I'm very unhealthy.

sadece 10 dakika sürdü ama çok sağlıksızım.

Okay, when you enter a vehicle,

Tamam bir araca girdiğinizde

we use on and in, but when do we use which one?

on ve in kullanıyoruz ama ne zaman hangisini kullanacağız?

I can't draw buses but,

Ben otobüs çekemem ama,

this guy is entering a vehicle, what can he say?

bu adam bir araca giriyor, ne diyebilir ki?

I'm getting on the bus.

otobüse biniyorum

But when you talk about your location,

Ama örneğin konumunuzdan bahsettiğinizde

for example, someone calls you,

biri sizi arar,

hey, where are you?

hey, neredesiniz?

Right now, I'm in the bus,

Şu an otobüsteyim

or I'm on the bus.

ya da otobüsteyim.

You can say both.

İkisini de söyleyebilirsin.

No one cares.

Kimsenin umrunda değil.

They mean the same thing.

Aynı şeyi kastediyorlar.

And again, if you said here and getting in the bus,

Ve yine burada deyip otobüse binerseniz

no one's gonna be confused and think

kimsenin kafası karışıp

that you're inside the engine.

motorun içinde olduğunuzu düşünmez.

(fake laughing)

No one is that stupid.

(sahte gülüşmeler)

Kimse o kadar aptal değil.

No, some people are that stupid.

Hayır, bazı insanlar o kadar aptal.

But in general, again, no one cares.

Ama genel olarak, yine kimsenin umurunda değil.

People understand where you are, and what you're doing.

İnsanlar nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızı anlıyor.

There is a logic to this.

Bunun bir mantığı var.

Large vehicles you get on.

Bindiğiniz büyük araçlar.

On the train, on the plane, on the tube.

Trende, uçakta, metroda.

For example, I fell asleep on a train,

Örneğin trende uyuyakaldım

and I woke up in Paris.

ve Paris'te uyandım.

For small, personal vehicles, use in.

Küçük, kişisel araçlar için içinde kullanın.

For example.

Örneğin.

Again, I can't draw vehicles.

Yine, araç çizemiyorum.

This guy is getting where?

Bu adam nereye gidiyor?

In the car.

Arabada.

Small personal vehicles: in.

Küçük kişisel araçlar: içinde.

In the car, in the taxi,

Arabada, takside

and things that you ride,

ve bindiğiniz şeyler,

things between your legs,

bacaklarınızın arasındaki şeyler,

those are on.

bunlar açık.

On a horse, on a bike, on a jet-ski.

At üzerinde, bisiklet üzerinde, jet-ski üzerinde.

Again, practice with me so you never forget it.

Bir daha asla unutmamak için benimle pratik yap.

For example,

Örneğin,

this is a scooter, where is he?

bu bir scooter, nerede o?

I'm sorry, I can't talk right now, I'm

Üzgünüm, şu anda konuşamam, scooter'ımdayım

(rhythmic beats)

(ritmik vuruşlar)

on my scooter, it's very important.

, bu çok önemli.

Scooter, Vespa, things that you ride,

Scooter, Vespa, bindiğiniz şeyler

or other things that go between your legs.

veya bacaklarınızın arasına giren diğer şeyler.

Okay, another example,

Tamam, başka bir örnek,

you came to this party, how?

bu partiye nasıl geldin?

Helicopter.

Helikopter.

Oh, how did you arrive to this very fancy party?

Oh, bu çok süslü partiye nasıl geldin?

I arrived to the party, helicopter.

Partiye helikopterle geldim.

(rhythmic beats)

(ritmik vuruşlar)

By helicopter.

Helikopterle.

By because they asked the method of transport.

Çünkü ulaşım yöntemini sordular.

They asked how did you get here?

Buraya nasıl geldin diye sordular.

And finally, let's get rid of this

Ve son olarak, bundan kurtulalım

but keep helicopter.

ama helikopter kalsın.

Question for you,

Size soru,

have you ever flown a helicopter?

hiç helikopter uçurdunuz mu?

(rhythmic beats)

(ritmik vuruşlar)

Have you ever flown in a helicopter?

Hiç helikopterle uçtunuz mu?

I don't know why, because it's small probably,

Nedenini bilmiyorum, çünkü muhtemelen küçük

but smaller than a plane.

ama bir uçaktan daha küçük. Ders kitaplarının size

You know one thing that textbooks don't show you

göstermediği bir şey var, o da

is which preposition to use when you exit a vehicle.

bir araçtan inerken hangi edatın kullanılacağıdır.

Like why?

Neden gibi?

Why isn't it in here?

Neden burada değil?

Luckily, it's very easy.

Neyse ki, çok kolay.

We use the opposite preposition.

Karşıt edatı kullanırız.

So to enter a bus, you get on.

Yani bir otobüse binmek için biniyorsunuz.

To exit, you get off.

Çıkmak için inersin.

Same here.

Aynı şekilde.

You get in the car.

Arabaya biniyorsun.

But to exit, you get out the car,

Ama çıkmak için arabadan inersiniz

or out of the car.

veya arabadan inersiniz.

Both are fine.

İkisi de iyi.

Sorry, I can't talk right now, I'm driving.

Üzgünüm, şu anda konuşamam, araba kullanıyorum.

I'll call you when I get out of the car.

Arabadan indiğimde seni arayacağım.

This would be a very dangerous way to drive,

Bu çok tehlikeli bir sürüş şekli olurdu,

who drives like this?

kim böyle araba kullanır?

Sir, please get out of the car.

Bayım, lütfen arabadan inin.

Also, if you've watched my videos for like a year-ish,

Ayrıca, yaklaşık bir yıldır videolarımı izlediyseniz,

then you may have noticed that last year,

geçen yıl

I got this scar on my hand.

elimde bu yara izini fark etmişsinizdir.

How did that happen?

Bu nasıl oldu?

Well, I was in Bali, in Indonesia,

Bali'deydim, Endonezya'da

I was riding a bike, and I fell.

bisiklete biniyordum ve düştüm.

So if someone asks, how did you get that scar,

Yani biri sorarsa o yarayı nasıl aldın,

I can say this:

şunu söyleyebilirim:

I fell off a bike.

Bisikletten düştüm.

So again, to exit a vehicle

Yani yine, bir araçtan çıkmak için

just use the opposite preposition to enter.

girmek için karşıt edatı kullanın.

And finally clothes.

Ve son olarak kıyafetler.

Luckily, this one is the easiest thing ever.

Neyse ki, bu şimdiye kadarki en kolay şey.

Basically basically, for clothes everything is on,

Temel olarak, kıyafetler için her

like everything.

şey gibi her şey açık.

Where are your shoes?

Ayakkabıların nerede?

On my feet.

Ayaklarımda.

Dude, where are your glasses?

Dostum, gözlüklerin nerede?

On my face.

Yüzümde.

You wear makeup on your face.

Yüzüne makyaj yapıyorsun.

So basically everything is just on, right?

Yani temelde her şey açık, değil mi?

No, because English is weird and annoying.

Hayır, çünkü İngilizce tuhaf ve can sıkıcıdır.

There are exceptions,

İstisnalar var,

not many, but there are some.

çok değil ama bazıları var.

The only real exceptions are contact lenses.

Tek gerçek istisna, kontakt lenslerdir.

I'm putting my lenses in.

Lenslerimi takıyorum.

I don't have my lenses in, I can't see.

Lenslerim yok, göremiyorum.

And for piercings, we also use in.

Ve piercingler için de in kullanırız.

I have two piercings in my ears,

Kulağımda iki piercingim var,

one in my nose, one in each--

bir burnumda, birer tane...

Oh, also quickly for time.

This one's really easy too, actually,

Bu da gerçekten çok kolay, aslında

we can do time really quickly.

zamanı çok hızlı yapabiliriz.

For long periods of time,

Uzun süreler için

seasons, months, years use in.

mevsimlerde, aylarda, yıllarda kullanırız. Ocakta

In January, in summer, in 2021,

, yazın, 2021'de

and individual days we use on.

ve münferit günlerde kullanırız.

I'll see you on Saturday.

Cumartesi görüşürüz.

Let's meet on Wednesday.

Çarşamba günü buluşalım.

We can practice that too.

Bunu da uygulayabiliriz.

Which date do you think we will

Sizce hangi tarihte

not have any more COVID in the world?

dünyada bir daha COVID olmayacak?

Write your answer in the comments

Cevabınızı yorumlara yazın

and then come back in the future to see if you're right.

ve haklı olup olmadığınızı görmek için ileride tekrar gelin. Zamanla edatların

If you want a more detailed explanation

daha ayrıntılı bir açıklamasını istiyorsanız

of prepositions with time, watch this video.

, bu videoyu izleyin.

If you want a more detailed prepositions video

with at, in, and on, watch this video.

at, in ve on ile ilgili daha ayrıntılı bir edat videosu istiyorsanız, bu videoyu izleyin.

Big thank you again to my super Patreon V from Ecuador

Ekvador'dan süper Patreon V'e

for requesting this lesson.

bu dersi talep ettiği için tekrar çok teşekkür ederim.

If you want to request your own lesson,

Kendi dersinizi talep etmek isterseniz, açıklamadaki linklerden

you can join my Patreon, the links in the description,

Patreon'uma katılabilirsiniz, bir

and I'll see you in the next class.

sonraki derste görüşmek üzere.