22 ways to use ‘OUT’ in English: outfit, outlook, output, outcry, out loud...

İngilizce 'OUT' kullanmanın 22 yolu: kıyafet, görünüm, çıktı, outcry, yüksek sesle ...

Hello, this is Gill at www.engvid.com , and today's lesson is all about one little word:

Merhaba, ben Gill. Www.engvid.com'da ve bugünün dersi tamamen küçük bir kelimedir:

"out", which we use all the time, okay?

her zaman kullandığımız "dışarı", tamam mı?

So, out, but also combined with other words to make a longer word, okay?

Yani, dışarı, ama aynı zamanda diğer kelimelerle kombine daha uzun bir kelime yapmak için, tamam mı?

So, let's look at those first.

Önce bunlara bakalım.

So, these are the word "out" and the extra bit added comes from a verb.

Yani, bunlar "dışarı" kelimesi ve ekstra bit eklendi bir fiil geliyor.

So, there are a lot of these words.

Yani, bu kelimelerin çoğu var.

These are just a few examples, so let's have a look.

Bunlar sadece birkaç örnektir. Bir bakış.

So, an outbreak.

Yani, bir salgın.

When something breaks out, an outbreak, it could be all sorts of things.

Bir şey patladığında, bir salgın, her tür şey olabilir.

It could be literally.

Kelimenin tam anlamıyla olabilir.

If people are in a prison and they break out of prison, you can say there has been an outbreak.

İnsanlar hapishanedeyse ve dağılmışlarsa cezaevinde bir salgın olduğunu söyleyebilirsin.

But also, metaphorically.

Ama aynı zamanda mecazi olarak.

If everybody is catching an illness like some illness which you can catch from other people,

Herkes bir hastalığa yakalanıyorsa diğer insanlardan yakalayabileceğin hastalık,

like measles or chicken pox, that sort of thing.

kızamık veya suçiçeği gibi şey.

Or a cold, some sort of virus.

Ya da soğuk, bir çeşit virüs.

You can say there is an outbreak of that illness at the moment, everybody is catching it.

O hastalığın salgını olduğunu söyleyebilirsin şu anda herkes onu yakalamaktadır.

It's an outbreak, okay?

Bu bir salgın, tamam mı?

Like an epidemic is another word for that.

Bir salgın gibi bunun için başka bir kelime.

Okay.

Tamam.

An outburst, burst is sort of a dramatic explosion.

Bir patlama, patlama bir çeşit dramatik bir patlama.

But often, an outburst comes from a person who is angry and they start shouting and that

Ama sıklıkla, bir insandan bir patlama gelir kim kızgın ve bağırmaya başlıyorlar ve

is the outburst, because of - they're being very loud and they're saying, probably, angry

patlama, çünkü - onlar çok gürültülü ve muhtemelen kızgın

things.

bir şeyler.

So, that was an outburst.

Yani, bu bir patlama oldu.

We don't want that sort of behavior from people, that sort of outburst is not acceptable, that

İnsanlardan böyle bir davranış istemiyoruz, bu tür bir patlama kabul edilemez,

sort of thing.

bir şey.

Okay.

Tamam.

And then, if you have someone who does that, they may become one of these - an outcast,

Ve sonra, bunu yapan birisi varsa, bunlardan biri olabilirler - dışlanmış,

meaning someone who is thrown out, cast out, it means thrown out or just, you know, made

yani dışarı atılan, dışarı atılan biri, dışarı atılmış ya da sadece, bilirsiniz, yapılmış demektir

to leave or rejected in some way.

bir şekilde terk etmek veya reddetmek.

An outcast is someone who nobody wants to have anything to do with.

Bir serseri kimse kimsenin istemediği biri ile ilgili bir şey var.

Okay.

Tamam.

An outcome is a result.

Sonuç bir sonuçtur.

If there is a result of something, that is the outcome.

Bir şeyin sonucu varsa, bu sonuç.

What was the outcome of the meeting?

Toplantının sonucu neydi?

What was the result of the meeting, okay?

Toplantının sonucu neydi, tamam mı?

An outcry is when people object to something which has happened.

Bir salgın, insanların bir şeye itiraz etmesidir Bu oldu.

They complain and they say that should not have happened, and they make a lot of trouble

Şikayet ediyorlar ve bunun oldular ve çok fazla sorun çıkarıyorlar

about it.

hakkında.

There is an outcry if a politician decides to change something and nobody is happy with

Bir politikacı karar verirse bir haykırış var bir şeyi değiştirmek için ve kimse memnun değil

it.

o.

Everybody's complaining, it's an outcry about that politician's decision, okay?

Herkes şikayet ediyor, bu bir haykırış politikacının kararı, tamam mı?

If something is outdated, it's sort of old fashioned.

Bir şey modası geçmişse, biraz eski moda.

It's not really relevant anymore, it's outdated.

Artık gerçekten alakalı değil, modası geçmiş.

The date has gone by.

Tarih geçti.

It's from ten years ago, or 100 years ago.

On yıl önce veya 100 yıl önce.

It's outdated.

Eski.

A fashion, for example, could be outdated if people don't wear that style of clothes

Örneğin bir moda modası geçmiş olabilir insanlar bu tarz kıyafetler giymezlerse

anymore, it belongs to a previous period in history, it's outdated, okay?

artık bir önceki döneme ait tarih, modası geçmiş, tamam mı?

To outdo somebody is to do better than them.

Birinden üstün olmak onlardan daha iyisini yapmaktır.

So, this is if you're competitive.

Yani, eğer rekabetçiyseniz.

If you're trying to better than somebody else, you're trying to outdo them.

Eğer birinden daha iyisini yapmaya çalışıyorsanız, onları aşmaya çalışıyorsun.

In sport, for example, people are always trying to win.

Örneğin sporda insanlar her zaman kazanmak.

They don't want to be second, they want to win, so they have to outdo everybody else.

İkinci olmak istemiyorlar, istiyorlar kazanmak, bu yüzden diğer herkesten üstün olmak zorundalar.

They have to be best at what they do, okay?

En iyi yaptıkları işte olmalılar, tamam mı?

An outfit is something that you wear.

Kıyafet giydiğiniz bir şeydir.

So, I'm wearing an outfit, a combination of clothes in an outfit, which fits - they fit,

Bu yüzden bir kıyafet giyiyorum, uygun bir kıyafet giyiyorlar - uyuyorlar,

hopefully.

inşallah.

They're not too big or too small, it means they fit.

Çok büyük veya çok küçük değiller, yani Uyuyorlar.

An outfit, okay?

Bir kıyafet, tamam mı?

If a person is outgoing, it means they're friendly and chatty and they talk to everybody.

Bir kişi dışarı gidiyorsa, samimi ve konuşkan ve herkesle konuşuyorlar.

They're nice to everyone, they're interested in other people.

Herkese iyi davranıyorlar, ilgileniyorlar diğer insanlarda.

They're not too shy, they're outgoing.

Çok utangaç değiller, dışarı gidiyorlar.

Outgoing, right.

Giden, doğru.

They communicate well.

İyi iletişim kurarlar.

An outlook.

Bir bakış açısı.

You can have an outlook - if you just look through a window to the outside of a building,

Bir bakış açınız olabilir - eğer sadece bakarsanız pencereden bir binanın dışına,

the outlook is what you see through the window.

görünüm pencereden gördüklerinizdir.

But this can also be used metaphorically to mean the way you see things.

Ancak bu mecazi olarak bir şeyleri görme şekliniz anlamına gelir.

Your attitude to something, your outlook.

Bir şeye karşı tutumunuz, bakış açınız.

Whether you're a positive person or a negative person, for example.

Olumlu ya da olumsuz bir kişi olun örneğin.

If someone has a positive outlook on life, for example, they have an attitude which is

Birinin hayata olumlu bakması durumunda, örneğin,

very optimistic, okay?

çok iyimser, tamam mı?

Positive.

Pozitif.

A positive outlook.

Olumlu bir görünüm.

Right.

Sağ.

To outnumber.

Sayıca fazla.

If you have two groups of people, maybe one group of people - there are ten people there,

İki grubunuz varsa, belki biri bir grup insan - orada on kişi var,

and the other group, there are 20 people.

diğer grupta ise 20 kişi var.

So, ten in one group, 20 in the other group.

Yani, bir grupta on, diğer grupta 20.

So, the group of 20 outnumbers the group of ten.

Yani, 20 kişilik grup, on.

It just means there are more, more people or more of whatever it is.

Bu sadece daha fazla insanın olduğu anlamına gelir veya daha fazla ne olursa olsun.

Outnumber.

Outnumber.

If you go somewhere and there may be a fight or something, and you might say, "We're outnumbered,

Bir yere gidersen kavga edebilirsin ya da başka bir şey diyebilirsiniz, "Biz sayıca azız,

I'm not staying here to get beaten up.

Dövülmek için burada kalmıyorum.

I'm going, we're outnumbered.

Gidiyorum, sayıca azız.

We can't possibly fight these people.

Muhtemelen bu insanlarla savaşamayız.

There are more of them than there are of us.

Onlardan daha fazla var.

We are outnumbered."

Biz sayıca azız. "

Okay, so that's what that means.

Tamam, bu demek oluyor.

Output means production, for example, from a factory.

Çıktı, örneğin bir fabrika.

The output from a factory.

Bir fabrikadan çıktı.

How many items are produced in an hour or in a day or a week.

Bir saatte kaç ürün üretilir veya bir gün veya bir hafta içinde.

The output.

Çıktı.

The things that you put out of the factory, you create them, you manufacture them and

Fabrikadan koyduğunuz şeyler, onları yaratırsınız, üretirsiniz ve

they go out to be sold.

satılmak için dışarı çıkarlar.

Okay.

Tamam.

And then finally on this column, an outing is when you go out somewhere for the day.

Ve son olarak bu sütunda, bir gezi o gün için bir yere çıktığın zamandır.

To the seaside, something like that.

Deniz kenarına, böyle bir şey.

We went for an outing yesterday to the seaside.

Dün deniz kenarına bir geziye gittik.

Okay.

Tamam.

So just going out is an outing.

Yani sadece dışarı çıkmak bir gezi.

Okay.

Tamam.

Right, so those are the words with verbs attached.

Doğru, bunlar fiiller eklenmiş kelimeler.

And now, we have a few phrases to look at.

Ve şimdi, bakmamız gereken birkaç kelime öbeğimiz var.

So, if you speak out loud, or read out loud, or sometimes aloud, instead of out loud, it

Yani, yüksek sesle konuşursanız veya yüksek sesle okursanız, veya bazen yüksek sesle değil, yüksek sesle

could be aloud.

yüksek sesle olabilir.

It means you speak with your voice, or you read from a book.

Bu, sesinizle konuştuğunuz veya bir kitaptan okuyun.

You don't just read quietly to yourself, you read the words from the book, maybe for somebody

Sadece sessizce okumuyorsun, sen belki birileri için kitaptaki kelimeleri oku

else to hear, okay.

duymak için başka, tamam.

So, you read out loud.

Yani, yüksek sesle okudun.

Speaking, of course, when you speak, you're using your voice.

Konuşmak, elbette, konuştuğunuzda, sesinizi kullanarak.

But, if you speak very quietly, it's not really out loud.

Ancak, çok sessiz konuşursanız, bu gerçekten değil yüksek sesle.

But if you speak much more like this, it's speaking out loud.

Ama daha çok böyle konuşursanız, yüksek sesle konuşmak.

It's louder, okay.

Daha sesli, tamam.

Right.

Sağ.

So then, just simply, a night out is just going out for the night rather than staying

O zaman, sadece basitçe, bir gece dışarı kalmak yerine gece dışarı çıkmak

at home.

evde.

If you say before the week is out, it means before the week is finished, or before the

Hafta bitmeden derseniz, hafta bitmeden veya

month is out, before the year is out.

ay bitmeden, yıl bitmeden.

So, before the end of whatever it is, week or month or year.

Yani, ne varsa bitmeden, hafta veya ay veya yıl.

Before the week is out, we must hold that meeting with that customer before the week

Hafta bitmeden, bu müşteri ile haftadan önce buluşma

is out.

dışarı.

We can't leave it any longer.

Artık bırakamayız.

So, before the end of the week, it means.

Yani, hafta sonundan önce demek.

Okay.

Tamam.

So, then, if you're out in your calculations, you've done some figures, some calculations,

Öyleyse, hesaplamalarınızda bulunuyorsanız, bazı rakamlar, bazı hesaplamalar yaptınız,

but you haven't calculated it correctly and the figures don't add up properly.

ama doğru hesaplamıyorsunuz ve rakamlar düzgün toplanmıyor.

You're out in your calculations.

Hesaplamalarınız bitti.

You have miscalculated.

Yanlış hesapladınız.

So, you have miscalculated, okay.

Yani yanlış hesapladınız, tamam.

You have to recalculate, maybe use a calculator, a little machine, to do the figures for you,

Yeniden hesaplamanız gerekir, belki bir hesap makinesi kullanın, küçük bir makine, rakamları sizin için yapmak,

to get it right, okay, if you're out.

bunu düzeltmek için, tamam, eğer dışarı çıkarsan.

It's not correct, okay?

Doğru değil, tamam mı?

If you do a test and you get 9 out of 10, you got nine answers right, but one was wrong.

Bir test yaparsanız ve 10 üzerinden 9 alırsanız, dokuz cevabın doğru, ama biri yanlıştı.

You didn't get full marks, ten of out of ten is called full marks.

Tam not alamadınız, on üzerinden on tam not olarak adlandırılır.

So, you got 9 out of 10, you didn't quite get full marks, which would be ten out of

Yani, 10 üzerinden 9'unuz var, tam olarak tam not al, ondan on

ten, okay.

on, tamam.

Okay, and then, at home if you say, "Oh, we're out of milk", or we're out of bread, it means

Tamam, ve sonra, "Oh, biz sütten çıkar "ya da ekmeğimiz biter,

we don't have any.

elimizde yok.

There's none at all.

Hiç yok.

Someone has to go out and buy some.

Birisi dışarı çıkıp biraz almalı.

We're out of milk.

Süt yok.

We're completely out of milk, okay.

Tamamen sütümüz yok, tamam.

And then the word "out" can be used in various sports, if it's the kind of sport where you

Ve sonra "dışarı" kelimesi çeşitli kullanılabilir spor, eğer bir tür spor

do something wrong, you make a mistake, and then you're out, you're finished, you can't

yanlış bir şey yap, hata yap ve o zaman dışarı çıkarsın, bitirdin, yapamazsın

carry on playing, you can't continue playing.

oynamaya devam ederseniz oynamaya devam edemezsiniz.

You're out.

Sen yoksun.

So, in cricket, for example, if you want to look at our lesson on cricket and cricketing

Yani, krikette, örneğin, isterseniz kriket ve kriketçilik dersimize bakın

vocabulary and idioms.

kelime ve deyimler.

In tennis, also, if you hit the ball and the ball is out, it means it's outside the court,

Teniste, topa vurursanız ve top dışarıda, yani mahkemenin dışında,

the tennis court, where the lines are drawn.

çizgilerin çizildiği tenis kortu.

So, you lose a point.

Yani, bir puan kaybedersiniz.

So, "out" is used in sport in different ways, usually when you've made a mistake, okay?

Yani, "out" sporda farklı şekillerde kullanılır, genellikle bir hata yaptığınızda, tamam mı?

If something is out of date, it's a bit like what we had here, outdated.

Bir şey güncel değilse, biraz gibi burada ne vardı, modası geçmiş.

Very similar.

Çok benzer.

It's out of date.

Güncel değil.

That style of clothes is out of date.

Bu kıyafet tarzı güncel değil.

It's old, old style, old fashioned.

Eski, eski tarz, eski moda.

Okay.

Tamam.

And then finally, in this half of the lesson, outer space means - here's the planet Earth.

Ve son olarak, dersin bu yarısında, uzay anlamına gelir - işte Dünya gezegeni.

So, out here is the space.

Yani, burada alan.

There's the moon, maybe, that's the moon there.

Ay var, belki oradaki ay.

All the space around in the universe is outer space.

Evrendeki tüm alan dış Uzay.

It's out there, because we are here and the space is out there, so it's outer space, okay?

Orada, çünkü biz buradayız ve uzay dışarıda, o yüzden dış mekan, tamam mı?

Right.

Sağ.

So, we'll move on now to the second part of the lesson and I have a test for you.

Şimdi, ikinci bölüme geçeceğiz. ve sizin için bir testim var.

Okay, so here's the test for you.

Tamam, işte test senin için.

Here are some sentences with some gaps and in the gap is a word that includes the word

İşte bazı boşlukları olan bazı cümleler ve boşlukta kelimesini içeren bir kelime

"out", okay, which we covered in the first half of the lesson.

"dışarı", tamam, ilkini ele aldık dersin yarısı.

So, I'll just read these through first, and then we'll go back over it.

Bunları önce okuyacağım ve sonra geri döneceğiz.

So: What was the ________ of yesterday's meeting?

Peki: Dünkü toplantı ____________ neydi?

You've got 10 __ __ 10 in that test!

Bu testte 10 __ __ 10 var!

To progress in life, you need to have a positive _________.

Hayatta ilerlemek için olumlu bir _________.

We enjoyed an ________ to the seaside last summer.

En son deniz kenarına ________ yaz.

I've just checked the car and it's completely ____ ___ petrol!

Arabayı yeni kontrol ettim ve tamamen ____ ___ benzin!

Our new friend is a really kind, open, and ________ person.

Yeni arkadaşımız gerçekten kibar, açık ve ________ kişi.

I wasn't talking to myself, I was reading _____ _____.

Kendi kendime konuşmuyordum, okuyordum _____ _____.

Okay, so you probably have some ideas already for those gaps, so let's have a look.

Tamam, muhtemelen bazı fikirleriniz zaten var bu boşluklar için, bir bakalım.

So, what was the ______, this means the result of yesterday's meeting, what's the word beginning

Peki, ______ neydi, bu sonuç anlamına gelir dünkü toplantıda, kelime ne başlıyor

"out" that means "result"?

"dışarı" demek "sonuç" anlamına mı gelir?

So, what was the outcome, the outcome, the result of, okay?

Peki, sonuç neydi, sonuç, sonucu, tamam mı?

The outcome of yesterday's meeting.

Dünkü toplantının sonucu.

Okay, and then the test, you got full marks, well done.

Tamam, ve sonra test, tam not aldın, aferin.

You got 10 ___ __ 10 in that test.

Bu testte 10 ___ __ 10 var.

Do you remember?

Hatırlıyor musun?

So, "out" is one of them.

Yani "dışarı" bunlardan biri.

10 out of 10, okay, 10 out of 10, good.

10 üzerinden 10, tamam, 10 üzerinden 10, iyi.

Next one: To progress in life, you need to have a positive out - do you remember this

Sıradaki: Hayatta ilerlemek için, Olumlu bir çıkış yap - bunu hatırlıyor musun

word?

söz?

You need to have a positive outlook.

Olumlu bir görünüme sahip olmalısınız.

Okay, good.

Tamam iyi.

Next one: We enjoyed an ______ to the seaside last summer.

Sonraki: Deniz kenarına ______ çok keyif aldık geçen yaz.

So, it obviously begins "out" - an outing, okay?

Yani, açıkça "dışarı" başlar - bir gezi, Tamam?

We enjoyed an outing, a trip to the seaside last summer.

Bir gezi, deniz gezisi çok memnun oldum geçen yaz.

Okay?

Tamam?

Next one: I've just checked the car and it's completely ____ __ petrol!

Sıradaki: Arabayı kontrol ettim ve tamamen ____ __ benzin!

Meaning there is no petrol in the car, so it's completely out of petrol.

Yani arabada benzin yok, yani Tamamen benzin bitti.

Okay?

Tamam?

Next one: Our new friend is a really kind, open, and _______ person.

Sıradaki: Yeni arkadaşımız gerçekten kibar, açık ve _______ kişi.

So, obviously it begins "out".

Yani, açıkça "dışarı" başlar.

What's the rest of the word?

Kelimenin geri kalanı nedir?

If they're very kind, open, and outgoing person.

Çok nazik, açık ve giden biriylerse.

Outgoing, friendly, open, outgoing.

Giden, arkadaş canlısı, açık, giden.

Okay?

Tamam?

And then finally, somebody says, "Oh, you were talking to yourself, that's funny!"

Ve sonra sonunda, biri "Oh, sen kendinle konuşuyordum, bu komik! "

And you say, "No, I wasn't.

Ve diyorsun ki, "Hayır, değildim.

I wasn't talking to myself, I was reading ____ ____."

Kendi kendime konuşmuyordum, okuyordum ____ ____. "

I was reading out - do you remember the other word that goes with that?

Okuyordum - diğerini hatırlıyor musun bununla ilgili kelime?

Reading out loud.

Yüksek sesle okuma.

Reading out loud.

Yüksek sesle okuma.

Not reading quietly to yourself, but speaking the words from the book.

Sessizce okumak değil, konuşmak kitaptan kelimeler.

Reading out loud.

Yüksek sesle okuma.

Okay, so I hope you enjoyed doing that test, and I hope the lesson has been useful for

Tamam, umarım bu testi yapmaktan hoşlanırsın, ve umarım ders için faydalı olmuştur

you.

sen.

If you'd like to go to the website www.engvid.com , there is a quiz there to test you on this,

Www.engvid.com web sitesine gitmek isterseniz , sizi bu konuda test edecek bir test var,

and do leave some comments on there for me to read.

ve orada benim için bazı yorumlar bırakın okumak.

And thank you for watching, and hope to see you again soon.

İzlediğiniz için teşekkürler ve görmeyi umuyoruz yakında tekrar.

Bye for now!

Şimdilik hoşçakal!