Is Alisha Tom Cruise's sister ?! Ask Alisha

Question and Answer!

Soru ve cevap!

Q, A!

S, A! Ben

I'm the A, what's the Q?

A'yım, Q nedir?

Queries.

Sorguları.

Questions.

Sorular

...quiche?

...kiş?

[laughs] Welcome to "Ask Alisha," where you ask me

[gülüyor] "Alisha'ya Sor"a hoş geldiniz, burada bana

questions, and I answer them.

sorular soruyorsunuz ve ben de cevaplıyorum.

Maybe!

Belki!

You can submit your questions to me via EnglishClass101.com/ask-alisha.

Sorularınızı bana EnglishClass101.com/ask-alisha adresinden iletebilirsiniz.

The first question that I want to talk about.

Bahsetmek istediğim ilk soru.

Many of you have asked: What time does the live broadcast start every

Birçoğunuz sordunuz: Her hafta canlı yayın kaçta başlıyor

week?

?

That happens every week, Wednesday nights at 10 PM Eastern Standard Time.

Bu, her hafta, Çarşamba geceleri Doğu Standart Saati ile 22:00'de olur.

10 PM Eastern Standard Time, that's like, New York City time.

22:00 Doğu Standart Saati, yani New York City saati gibi.

Next question!

Sonraki soru!

From someone called May.

May adlı birinden.

Is it "from the Internet" or "on the Internet" or "in the Internet"?

"İnternetten" mi yoksa "İnternette" mi yoksa "İnternette" mi?

For example, when I search for something, do I search "from" the Internet, or "on" the

Örneğin, bir şey ararken, İnternetten mi,

Internet, or "in" the Internet?

İnternetten mi yoksa İnternetten mi arama yapıyorum?

Nice one.

Güzel bir.

The answer to this question is "on" the Internet.

Bu sorunun cevabı internette "üzerinde".

I found it on the Internet.

İnternette buldum.

I need to search for something on the Internet.

İnternette bir şey aramam gerekiyor.

Next question comes from [bad name pronunciation].

Sıradaki soru [kötü isim telaffuzu]'ndan geliyor.

I am very sorry about how I pronounce your name!

Adını nasıl telaffuz ettiğim için çok üzgünüm !

The next question is: How to use words like "live," "work," and

Bir sonraki soru şudur: Geçmişte ve geçmişte ilerici olan "yaşamak", "çalışmak" ve "kalmak" gibi kelimeler nasıl kullanılır

"stay" in the past and past progressive?

?

Uh, we use them the same way that we would in the present or the present progressive.

Uh, onları şimdiki zaman veya şimdiki zamandaki ile aynı şekilde kullanırız.

If you're telling a story, for example, and you want to talk about a specific period of

Örneğin, bir hikaye anlatıyorsanız ve belirli bir

time where you were doing some action...

dönemden bazı eylemlerde bulunmaktan bahsetmek istiyorsanız...

There was some action happening at that specific time, you can use the past progressive.

O belirli zamanda bazı eylemler oluyordu , geçmiş aşamalı kullanabilirsiniz. O zamanlar

So like, "I was living in France," uh, at that time.

"Fransa'da yaşıyordum" gibi .

Or, "I was working in Russia at that time."

Veya "O zamanlar Rusya'da çalışıyordum."

So if you want to talk about a specific time period in your life, for example, you can

Örneğin, hayatınızdaki belirli bir zaman diliminden bahsetmek istiyorsanız ,

use the past progressive tense, like "I was working," or "I was staying with my friends

" Çalışıyordum" veya "

that week."

O hafta arkadaşlarımla kalıyordum" gibi geçmiş ilerici zamanı kullanabilirsiniz.

For a temporary period, like so not a regular activity, but a temporary activity at a certain

Geçici bir süre için, yani düzenli bir faaliyet değil, geçmişte belirli bir noktada geçici bir faaliyet

point in time in the past.

.

You can use the past progressive in that case.

Bu durumda geçmiş aşamalı kullanabilirsiniz.

Okay!

Tamam aşkım!

Next question!

Sonraki soru!

From Ta you.

Ta'dan.

Ta Yo?

Ta Yo mu?

Ta you.

Sana.

Why don't we use "I'd like to have" and we use "I'll have"?

Neden "sahip olmak isterdim" kullanmıyoruz ve " sahip olacağım" kullanmıyoruz?

What's the difference?

Fark ne?

You can say both.

İkisini de söyleyebilirsin.

Both are fine.

İkisi de iyi.

I'd like to have a steak.

Bir biftek yemek istiyorum.

I'd like to have a beer.

Bir bira içmek istiyorum.

I'll have a steak.

Ben bir biftek alacağım.

I'll have a beer.

Ben bir bira alacağım.

To me, "I'd like to have" sounds a little bit more formal.

Bana göre, "sahip olmak isterdim" biraz daha resmi geliyor.

Like, that extra "to."

Fazladan "to" gibi.

I'd like to have.

sahip olmak isterdim

Uh, sounds a little bit more formal to me.

Bana biraz daha resmi geldi.

Generally, "I'll have" is just shorter, a little bit easier to say.

Genel olarak, "sahip olacağım" sadece daha kısadır, söylemesi biraz daha kolaydır.

So, you can choose.

Yani seçebilirsiniz.

"I'd like to have blah blah blah" is totally correct.

"Blah blah blah'a sahip olmak istiyorum" tamamen doğru.

It's totally fine.

Sorun değil.

So, don't worry about that.

Yani, bunun için endişelenme.

You can use both.

İkisini de kullanabilirsiniz.

Next question!

Sonraki soru!

From Tin...Tan?

Tin...Tan'dan mı?

I'm very sorry.

Çok üzgünüm.

Question is: Do you guys often use "rad" in the US?

Soru şu: ABD'de sık sık "rad" kullanıyor musunuz ?

It means like, "awesome."

"Harika" gibi bir anlama geliyor.

Yeah, rad is sort of an old word at this point.

Evet, rad bu noktada biraz eski bir kelime.

I still use "rad" from time to time because I think it's funny.

Hala zaman zaman "rad" kullanıyorum çünkü komik olduğunu düşünüyorum.

I like to be sort of, like, not cool, I guess.

Sanırım havalı değil gibi olmayı seviyorum.

So for me, I like to use the word "rad" sometimes.

Bu yüzden benim için bazen "rad" kelimesini kullanmayı seviyorum.

But in general, like, if you want to sound hip and sound cool, uh, which I am not, I

Ama genel olarak, havalı ve havalı görünmek istiyorsan ki ben değilim,

don't recommend this word.

bu kelimeyi önermiyorum.

You can use the word rad, but you will sound very, kind of, out of touch.

Rad kelimesini kullanabilirsiniz, ancak kulağa çok, bir şekilde temassız gelecek.

You won't sound like you know the latest information; the latest, like, lingo; the latest vocabulary.

En son bilgileri biliyormuş gibi konuşmayacaksınız; en son, örneğin, dil; en son sözlük.

Next one!

Sıradaki! Bir

I got the next question, uh, a couple times.

sonraki soruyu birkaç kez aldım.

Like, maybe three or four times.

Mesela, belki üç ya da dört kez.

Okay!

Tamam aşkım!

The question was about the adjective comparison video that we did a while ago.

Soru biraz önce yaptığımız sıfat karşılaştırma videosu ile ilgiliydi.

So, I introduced the word "fun," uh, as an irregular adjective in terms of the comparative

Bu yüzden "eğlenceli" kelimesini karşılaştırmalı biçim açısından düzensiz bir sıfat olarak tanıttım

form.

.

So, uh, "fun" is a word—an adjective—we use for an activity or something that's enjoyable.

Yani, uh, "eğlence" bir kelime - bir sıfat - bir aktivite ya da eğlenceli bir şey için kullanıyoruz.

Something we like to do.

Yapmayı sevdiğimiz bir şey.

Fun is different from the adjective "funny."

Eğlence, "komik" sıfatından farklıdır.

Fun is an adjective and a noun, actually.

Eğlence aslında bir sıfat ve isimdir.

Funny is just an adjective.

Komik sadece bir sıfattır.

Fun refers to an enjoyable activity.

Eğlence, keyifli bir aktiviteyi ifade eder.

Funny, however, refers to something that causes us to laugh.

Ancak komik, gülmemize neden olan bir şeyi ifade eder .

It makes us laugh because something is humorous.

Bir şey komik olduğu için bizi güldürüyor.

Something is humorous.

Bir şey komik.

So, for example, we can say, uh, going to an amusement park is fun.

Örneğin, bir eğlence parkına gitmenin eğlenceli olduğunu söyleyebiliriz.

It's not funny.

Komik değil.

It's not humorous.

Komik değil.

But it's fun.

Ama eğlenceli.

Let's kind of break this down a little bit.

Bunu biraz parçalayalım.

Let's think about it like "fun"—in the adjective form here—"fun" is an enjoyable activity.

Bunu "eğlence" gibi düşünelim - buradaki sıfat biçiminde - "eğlence" eğlenceli bir aktivitedir.

Something we enjoy doing.

Yapmaktan zevk aldığımız bir şey.

Um...

Um...

Funny, however, causes laughter because of humor.

Komik, ancak mizah nedeniyle kahkahalara neden olur .

Something funny is humorous.

Komik bir şey komiktir.

It is like, witty, or there is interesting wordplay, or whatever.

Esprili ya da ilginç bir kelime oyunu var ya da her neyse.

So "fun" is kind of—Think of "fun" as like doing an activity.

Yani "eğlence" bir nevi—"Eğlenceyi" bir aktivite yapmak gibi düşünün.

Going to the movie theater is fun!

Sinemaya gitmek eğlencelidir!

Going to an amusement park is fun!

Bir eğlence parkına gitmek eğlencelidir!

Watching these videos (maybe) is fun!

Bu videoları izlemek (belki) eğlencelidir!

I dunno!

Bilmiyorum!

Making these videos is fun!

Bu videoları yapmak eğlenceli!

But "funny," we use funny, for for example, a person or a movie, or, um, something that

Ama "komik", örneğin bir kişi veya bir film veya

causes us to laugh because of humor.

mizah nedeniyle gülmemize neden olan bir şey gibi komik kullanırız.

So, things that are fun.

Yani eğlenceli şeyler.

Fun! Fun!

Eğlence! Eğlence!

Fun! Fun!

Eğlence! Eğlence!

Not fun.

Eğlenceli değil.

Funny.

Eğlenceli.

Funny.

Eğlenceli.

Not funny.

Komik değil.

Not funny.

Komik değil.

Funny.

Eğlenceli.

Not funny.

Komik değil.

Fun.

Eğlence.

So, going to watch a funny movie is fun.

Yani komik bir film izlemek eğlencelidir.

Think about that.

Bunu bir düşün.

Because these two words are different; "fun" is an adjective, "funny" is an adjective,

Çünkü bu iki kelime farklıdır; "eğlence" bir sıfattır, "komik" bir sıfattır,

fun, uh, the comparative form, is "more fun," or "less fun."

eğlence, uh, karşılaştırma biçimi, "daha eğlenceli" veya "daha az eğlenceli"dir.

The comparative form of "funny" is "funnier" or "not as funny."

"Komik"in karşılaştırmalı biçimi "daha komik" veya "o kadar komik değil" şeklindedir.

So that's why I used two different examples in that video.

O yüzden o videoda iki farklı örnek kullandım .

Thanks for that question, though!

Yine de bu soru için teşekkürler!

Next question!

Sonraki soru!

Next question.

Sonraki soru.

Also on the adjective comparison video.

Ayrıca sıfat karşılaştırma videosunda.

Someone asked: In what universe is Batman more exciting than

Birisi sordu: Hangi evrende Batman, Süpermen'den daha heyecan verici

Superman?

?

Batman is more exciting than Superman because Batman has limitations.

Batman, Süpermen'den daha heyecan verici çünkü Batman'in sınırlamaları var.

Superman's only weakness is Kryptonite.

Süpermen'in tek zayıflığı Kryptonite'dir.

Kryptonite is not something that the average human has access to.

Kriptonit, ortalama bir insanın erişebileceği bir şey değildir .

Batman, however, is a regular human.

Ancak Batman sıradan bir insandır.

He's just a really rich guy.

O sadece gerçekten zengin bir adam.

He has more weaknesses than Superman, and that makes Batman more exciting.

Süpermen'den daha fazla zayıflığı var ve bu Batman'i daha heyecanlı kılıyor.

Because he is more vulnerable.

Çünkü o daha savunmasız.

Next question!

Sonraki soru!

Up until now.

Şimdiye kadar.

Please explain how to use this phrase.

Lütfen bu ifadenin nasıl kullanılacağını açıklayın.

Up until now.

Şimdiye kadar.

Up until now.

Şimdiye kadar.

Up until now is a word we use—or a phrase we use, rather—to talk about the way something

Şimdiye kadar, zamanın bu noktasına kadar bir şeyin nasıl yapıldığından bahsetmek için kullandığımız bir kelime veya daha doğrusu kullandığımız bir cümle

has been done until this point in time.

.

If you have done an activity or some situation has continued from the past until this point,

Eğer bir aktivite yaptıysanız ya da geçmişten bu noktaya kadar devam eden bir durum varsa

we can use the expression "up until now."

"şimdiye kadar" ifadesini kullanabiliriz.

Up until now, though, implies that maybe a change is going to happen.

Şimdiye kadar, yine de, belki bir değişiklik olacağını ima ediyor.

Here, let me make a visual.

Burada bir görsel yapayım.

Up until now, I have not made any videos like this for the channel.

Şimdiye kadar kanal için böyle videolar çekmedim.

Up until now, I haven't been able to answer viewer questions.

Şimdiye kadar izleyicilerin sorularını yanıtlayamadım.

Or, up until now, I haven't had to think about what I'm going to do when I edit videos because

Ya da şimdiye kadar videoları düzenlerken ne yapacağımı düşünmem gerekmedi çünkü videoları

someone else always edits them for me.

benim için her zaman başkası düzenliyor.

Up until now, I haven't thought about how squeaky my chair is.

Şimdiye kadar sandalyemin ne kadar gıcırdadığını düşünmemiştim.

So something that has continued—A situation or a state that has continued for a period

Yani devam eden bir şey—Geçmişten bugüne bir süre devam eden bir durum veya durum

of time from the past to the present, but at the present, at this point, maybe something

, ancak şu anda, bu noktada, belki bir şeyler

is going to change, or there's some difference—Some new situation or some new state is going to

değişecek veya bazı farklılıklar var— Yeni bir durum ya da yeni bir durum

happen.

gerçekleşecek.

Next question!

Sonraki soru!

Is from Amjad Shaikhan?

Amjad Shaikhan'dan mı?

I'm very sorry.

Çok üzgünüm.

You look like Zelda!

Zelda'ya benziyorsun!

Really?

Gerçekten mi?

Halloween costume for next year!

Gelecek yıl için Cadılar Bayramı kostümü!

Thanks, Amjad!

Teşekkürler Emjad!

Haha!

Haha!

Next question!

Sonraki soru!

Is the future form "shall" or "shan't" still in use?

Gelecekteki form "yapacak" ya da "yapmayacak" hala kullanımda mı?

Uh, yes..."shall" is in use.

Ah, evet..."shall" kullanımda.

We use "shall" like "shall we"?

"Shall"ı "shall we" gibi mi kullanıyoruz?

To make kind of a light suggestion, or like a gentle suggestion for an activity.

Hafif bir öneride bulunmak veya bir etkinlik için nazik bir öneri gibi.

Like, if you're planning to go to a movie, or you're planning to go to dinner, and the

Mesela, bir filme gitmeyi planlıyorsanız veya akşam yemeğine gitmeyi planlıyorsanız ve

listener understands the plan, you want to sort of push, like: "It's time to go," for

dinleyici planı anlıyorsa, "Gitme zamanı" gibi bir tür zorlamak istersiniz,

example, you can say, "shall we?"

örneğin, siz diyebilir miyiz?

And that, you know—you—you want to move to the next step.

Ve bilirsiniz - siz - bir sonraki adıma geçmek istersiniz.

"Shall we?"

"Yapalım mı?"

Um, American English, we don't really use "shall" and "shan't" that much outside of

Um, Amerikan İngilizcesi, "shall" ve "shan't" kelimelerini

this phrase.

bu ifadenin dışında pek kullanmıyoruz.

Uh, though I understand in British English, um, "shan't" and "shall" are more common.

İngiliz İngilizcesinde anladığım kadarıyla "shan't" ve "shall" daha yaygın.

So for me, American English, eh, not really.

Yani benim için Amerikan İngilizcesi, eh, pek değil.

Not really.

Tam olarak değil.

But you will be understood.

Ama anlaşılacaksın.

In American English, you might just sound kind of old-fashioned if you use "shall" and

Amerikan İngilizcesinde, çok fazla "shall" ve

"shan't" a lot.

"shan't" kullanırsanız kulağa biraz modası geçmiş gelebilir.

Um, but it's not incorrect, technically.

Um, ama teknik olarak yanlış değil.

Bum-ba-dum!

Bum-ba-dum!

Next question!

Sonraki soru!

Uh, from Moazam Raza.

Moazam Raza'dan.

I am very sorry.

Çok üzgünüm.

Are you Tom Cruise's sister or something?

Tom Cruise'un kardeşi falan mısın?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

I'm gonna end there for today.

Bugünlük orada bitireceğim. Geçen haftadan

That's quite a few questions, just from the last week or so.

kalma oldukça fazla soru var .

Um, but please, if you want to submit a question, please check EnglishClass101.com/ask-alisha,

Um, ama lütfen, bir soru göndermek istiyorsanız, lütfen EnglishClass101.com/ask-alisha'yı kontrol edin

and I will—I'm—I'm just going to choose the ones that I want to talk about.

ve ben—ben—ben sadece hakkında konuşmak istediklerimi seçeceğim.

Or, if there are a lot of questions about the same topic, I'll try to answer that.

Ya da aynı konu hakkında çok soru gelirse cevaplamaya çalışırım.

So, please please please, um, make sure to submit your questions there.

Bu yüzden, lütfen lütfen lütfen, um, sorularınızı oraya gönderdiğinizden emin olun.

All you have to do is just log in with your membership account, and then you access the

Tek yapmanız gereken üyelik hesabınızla oturum açmak ve ardından sayfaya erişmek

page—that's it.

- hepsi bu.

Um, so, feel free.

Um, yani, rahat ol.

I think you can submit as many questions as you want; there's no limit, I don't think.

Bence istediğiniz kadar soru gönderebilirsiniz ; sınır yok bence

So please check that out.

Bu yüzden lütfen kontrol edin.

Check us out at EnglishClass101.com for other regular stuff too.

Diğer normal şeyler için de bizi EnglishClass101.com'da kontrol edin .

Uh, make sure to subscribe to us on YouTube as well.

Bize YouTube'da da abone olmayı unutmayın .

And!

Ve!

If you liked this video, please give it a big thumbs up, because if you like the video—If

Bu videoyu beğendiyseniz, lütfen büyük bir başparmak verin, çünkü videoyu beğendiyseniz -

you like this series, then I can continue making them.

Bu seriyi beğendiyseniz, onları yapmaya devam edebilirim.

So please, please, please, hit the like button and subscribe to EnglishClass101.com's YouTube

Bu yüzden lütfen, lütfen, lütfen, beğen düğmesine basın ve henüz yapmadıysanız EnglishClass101.com'un YouTube kanalına abone olun

channel if you have not already.

.

Thanks very much for watching Ask Alisha, and I will see you again next week!

Alisha'ya Sor'u izlediğiniz için çok teşekkürler, haftaya tekrar görüşürüz!

Byeee!

Güle güle! Bazen

You guys have a lot of really bizarre questions sometimes.

çok tuhaf sorular soruyorsunuz .

Did you know that?

Bunu biliyor muydun?

Does Tom Cruise wear—wear these?

Tom Cruise bunları giyiyor mu?

Or does Tom Cruise wear different ones?

Yoksa Tom Cruise farklı olanları mı giyiyor?

I don't know.

Bilmiyorum.

Wha— This is like, uh, Top Gun.

Ne— Bu, uh, Top Gun gibi.

Top Gun Tom Cruise.

Top Gun Tom Cruise.

And this is like Risky Business Tom Cruise.

Ve bu Riskli İş Tom Cruise gibi.

Tom Cruise, if you're watching, leave a comment.

Tom Cruise, izliyorsanız yorum bırakın.