Expressions with OVER: "over there", "game over"... - Basic English Grammar

This is called Ask Alisha.

Buna Alisha'ya Sor denir.

That's me.

O benim. Ben

I'm Alisha.

Alisha'yım.

You have asked me things.

Bana bir şeyler sordun.

I will now attempt to answer them.

Şimdi onlara cevap vermeye çalışacağım.

Hehe.

Hehe.

Hi everybody, welcome back to Ask Alisha, the weekly series where you ask me questions

Herkese merhaba, sizin bana soru sorduğunuz

and I answer them.

ve benim de cevapladığım haftalık dizi Alisha'ya Sor'a tekrar hoş geldiniz.

Maybe!

Belki!

First question!

İlk soru!

First question this week comes from Van.

Bu haftanın ilk sorusu Van'dan geliyor.

Hi, Van.

Merhaba Van.

Van says: Could you please tell me the meaning of "smush"?

Van der ki: Lütfen bana "smush" un anlamını söyler misiniz?

Thanks.

Teşekkürler.

Yeah, sure!

Evet tabi!

Um, "smush" is a verb.

Um, "ezmek" bir fiildir.

Smush is a very casual verb.

Smush çok sıradan bir fiildir.

Its meaning is: to gently crush (something).

Anlamı: (bir şeyi) hafifçe ezmek.

So, maybe you know the verb "smash"?

Yani, belki "parçalamak" fiilini biliyorsundur?

To smash something (like "Hulk Smash," for example) – that means like, to violently

Bir şeyi parçalamak (örneğin, "Hulk Smash" gibi ) - bu,

crush something.

bir şeyi şiddetle ezmek anlamına gelir.

To smush something, however, means like to gently crush something.

Bununla birlikte, bir şeyi ezmek, bir şeyi nazikçe ezmek anlamına gelir.

We use the verb "smush" a lot with things that are kind of soft, or it's like easy to

"Ezmek" fiilini, biraz yumuşak olan veya

change their shape.

şeklini değiştirmek kolay gibi olan şeyler için çok kullanırız.

So, for example, food items, like dough, or maybe herbs – you want to smush herbs, like

Yani, örneğin, hamur gibi yiyecek maddeleri veya belki şifalı bitkiler - bitkileri ezmek istiyorsunuz, sanki

if you're making cocktails, you want to smush them.

kokteyl yapıyorsanız, onları ezmek istiyorsunuz .

Uh, we also use this for body parts sometimes, like if we injure ourselves a little bit.

Uh, bunu bazen vücut parçaları için de kullanırız, örneğin kendimizi biraz yaralarsak.

Let's look at some examples.

Bazı örneklere bakalım.

I smushed a bug!

Bir böceği ezdim!

She smushed her finger in the door.

Parmağını kapıya sıkıştırdı.

He smushed his lips together as he thought.

Düşünür gibi dudaklarını birbirine bastırdı.

So I hope that helps you understand "smush."

Umarım bu "smush"u anlamanıza yardımcı olur.

Yeah, very casual verb.

Evet, çok gündelik bir fiil.

Thanks for the question!

Soru için teşekkürler!

Next question!

Sonraki soru!

Next question comes from Isik Alexander.

Sıradaki soru Işık İskender'den geliyor.

Hi again, Isik Isik says: What's the difference between "in

Tekrar merhaba, Işık Işık diyor ki: "in

time" and "on time"?

time" ve "in time" arasındaki fark nedir?

Okay, uh, right.

Tamam, tamam.

Good question.

İyi soru.

In time is used for things that happen in specified time periods, so there's like a

in time, belirli zaman dilimlerinde gerçekleşen şeyler için kullanılır , yani bir kesme gibi bir şey vardır

cutoff; there's some kind of deadline.

; bir tür son tarih var.

You have to do the action inside (in) a certain time.

Belirli bir süre içinde (in) eylemi yapmanız gerekir .

Examples: I made it to the airport in time for my flight.

Örnekler: Uçuşum için zamanında havaalanına gittim.

She finished work in time to catch a movie.

Bir film yakalamak için işini zamanında bitirdi. Havai fişekleri

We didn't get to the beach in time to watch the fireworks.

izlemek için sahile zamanında varamadık .

So, in each of these example sentences, there's a limited period of time within which each

Dolayısıyla, bu örnek cümlelerin her birinde, her etkinliğin gerçekleştirilebileceği sınırlı bir süre vardır

activity can be accomplished.

.

So, now let's look at "on time."

Şimdi "zamanında"ya bakalım.

On time means an activity happens at a scheduled or determined time.

Zamanında, bir aktivitenin planlanmış veya belirlenmiş bir zamanda gerçekleşmesi anlamına gelir.

That means before the conversation, there's like a schedule that has been set, and the

Bu, konuşmadan önce ayarlanmış bir program olduğu ve

activity happens exactly at that time.

aktivitenin tam olarak o saatte gerçekleştiği anlamına gelir.

Examples: He arrived at the office on time.

Örnekler: Ofise zamanında geldi.

I finished work on time today.

Bugün işi zamanında bitirdim.

The movie didn't start on time.

Film zamanında başlamadı.

So, let's combine these in an example situation.

Şimdi bunları örnek bir durumda birleştirelim. Sabah

Our 10 am meeting started on time.

10'daki toplantımız zamanında başladı. Toplantı için

Unfortunately, the coffee and donuts we ordered for the meeting didn't arrive in time due

sipariş ettiğimiz kahve ve çörekler maalesef trafik nedeniyle zamanında gelmedi

to traffic.

.

So, here we see the meeting, which was scheduled, uh, began on time.

Yani, burada planlanan toplantının zamanında başladığını görüyoruz.

Exactly on time.

Tam zamanında.

However, the coffee and donuts that we ordered did not arrive in time for the meeting.

Ancak sipariş ettiğimiz kahve ve çörekler toplantıya zamanında ulaşmadı.

Meaning the meeting is like the cutoff point or the deadline point.

Yani toplantı, kesme noktası veya son tarih noktası gibidir.

And the coffee and donuts do not arrive before that cutoff point.

Ve kahve ve çörekler bu kesme noktasından önce gelmiyor.

So, there was traffic; unfortunately, it didn't work out.

Yani trafik vardı; ne yazık ki işe yaramadı.

I hope that helps you!

Umarım bu sana yardımcı olur!

Thanks very much for the question.

Soru için çok teşekkürler.

Okay, let's go to the next question.

Tamam, bir sonraki soruya geçelim.

Next question comes from Harley.

Sıradaki soru Harley'den geliyor.

Hi again, Harley.

Tekrar merhaba, Harley.

Harley says: Hi Alisha, please help me with this.

Harley: Merhaba Alisha, lütfen bana bu konuda yardım et .

When or how can I use the word "over"?

"Bitti" kelimesini ne zaman veya nasıl kullanabilirim?

As in: over and over again, over there, over the vacation, game over.

Olduğu gibi: tekrar tekrar, orada, tatil boyunca, oyun bitti.

Hope you can help me.

Umarım bana yardım edebilirsin.

Yeah.

Evet.

This is a big question.

Bu büyük bir soru.

Actually, "over" has lots of meanings, so I might make a whiteboard video about some

Aslında "over"ın pek çok anlamı var, bu yüzden

different ways to use "over."

"over"ı kullanmanın farklı yolları hakkında bir beyaz tahta videosu hazırlayabilirim.

For now, let's look at a quick introduction to these examples that you introduced for

Şimdilik, bizim için tanıttığınız bu örneklere hızlı bir giriş yapalım

us.

.

Let's start with "over there" or "over here."

"Orada" veya "burada" ile başlayalım.

So, we use "over there" and "over here" when we're talking about something that's far from

Yani, konuşmacıdan veya dinleyiciden uzakta olan bir şeyden bahsederken "orada" ve "burada" kullanırız

the speaker or far from the listener.

.

So, for example: (Where's my bag?)

Örneğin: (Çantam nerede?)

It's over there.

Orada.

...means it's far from the speaker.

...hoparlörden uzakta olduğu anlamına gelir.

If someone says: (Where's the restaurant?)

Birisi derse: (Restoran nerede?)

Ah, it's over here! ...it's close to the speaker.

Ah, burası! ...hoparlöre yakın.

So, typically when we use "over here" and "over there," there's some, like gesture,

Yani, tipik olarak "orada" ve " orada" kelimelerini kullandığımızda, bir tür jest gibi bir şey vardır

or there's some kind of like visual aid so that the speaker and listener can understand

veya bir tür görsel yardım vardır, böylece konuşmacı ve dinleyici

which person the "over" is kind of relative to.

"bitti" ifadesinin hangi kişiye göre olduğunu anlayabilir .

So, if I say, "your bag is over there," and I point in this direction, it means it's far

Yani, "çantanız orada" dersem ve bu yönü işaret edersem, bu benden uzakta olduğu anlamına gelir

from me; it's close to you.

; sana yakın

If someone asks a question like, "where are my keys?"

Birisi " anahtarlarım nerede?"

And I say, "oh, they're over here!"

Ben de "oh, buradalar!" diyorum.

They're over here!

Buradalar!

It means it's near me, therefore far from you.

Bu bana yakın olduğu için senden uzak olduğu anlamına gelir .

So, that's the way we use "over" in terms of "over here" and "over there."

Yani, " orada" ve "orada" anlamında "over" kelimesini böyle kullanıyoruz. Bir

Your next one, about "over and over again," means "repeatedly."

sonraki, "tekrar tekrar", "tekrar tekrar" anlamına gelir.

Like, we have to do the same thing over and over again!

Mesela, aynı şeyi tekrar tekrar yapmak zorundayız !

Or, we had to revise our text over and over again!

Ya da metnimizi tekrar tekrar gözden geçirmek zorunda kaldık !

It means doing something repeatedly, and usually we don't want to do that thing repeatedly.

Bir şeyi tekrar tekrar yapmak demektir ve genellikle o şeyi tekrar tekrar yapmak istemeyiz. Kulağa

It sounds like it's troublesome or bothersome.

zahmetli veya rahatsız edici gibi geliyor.

Like, frustrating.

Sinir bozucu gibi.

So, we use "over and over again" for repeated actions.

Bu nedenle, tekrarlanan eylemler için "tekrar tekrar" kullanırız . Genellikle

Things that just aren't very much fun to do, usually.

yapılması pek eğlenceli olmayan şeyler .

The other one; the third one that you talked about: "over the weekend," or "over the vacation"

Diğeri; Bahsettiğiniz üçüncüsü : "hafta sonu" veya "tatil boyunca"

or "over the holiday."

veya "tatil boyunca."

This just means "during."

Bu sadece "sırasında" anlamına gelir.

So, for example: I went to some museums over the holiday.

Yani, örneğin: Tatilde bazı müzelere gittim .

Or, what did you do over the vacation?

Ya da tatil boyunca ne yaptınız?

It means "during" that time period.

O zaman diliminde "sırasında" anlamına gelir.

Finally, uh, you introduced the expression "game over."

Sonunda, uh, "oyun bitti" ifadesini kullandınız.

Game over means game ended; game finished.

Game over oyunun bittiği anlamına gelir; oyun bitti

Um, so, "over" sometimes means "end" or "finished."

Yani, "bitti" bazen "son" veya "bitti" anlamına gelir.

If you've watched like, police shows, crime shows, dramas, that kind of thing, you might

Polis şovları, suç şovları, dramalar, bu tür şeyler izlediyseniz,

hear sometimes people (especially police officers) speaking into, like, a communications device.

bazen insanların (özellikle polis memurlarının) bir iletişim cihazına konuştuğunu duyabilirsiniz.

And when they finish, they say "over."

Ve bitirdiklerinde "bitti" diyorlar.

That "over" means "end."

Bu "bitti", "son" anlamına gelir.

I'm done talking.

konuşmam bitti

So, "game over" means your game has finished.

Yani, "oyun bitti", oyununuzun bittiği anlamına gelir.

Usually it's used when you die.

Genellikle öldüğünüzde kullanılır.

So, those are a few quick introductions to how to use the word "over."

Bunlar, "bitti" kelimesinin nasıl kullanılacağına dair birkaç hızlı giriş niteliğindedir.

I hope that helps, but yeah, I'll try to make a whiteboard video to explain some of the

Umarım yardımcı olur, ama evet, "bitti"nin diğer bazı kullanımlarını açıklamak için bir beyaz tahta videosu hazırlamaya çalışacağım

other uses of "over."

.

Thanks very much for the question!

Soru için çok teşekkürler!

Next questiooon!

Bir sonraki soru yakında!

Next question comes from Emilija.

Sıradaki soru Emilija'dan geliyor.

Hi, Emilija.

Merhaba, Emilija.

Emilija says: Hi Alisha, could you please explain when we should use plural and singular

Emilija şöyle diyor: Merhaba Alisha,

forms of "year" or "month"?

"yıl" veya "ay"ın çoğul ve tekil biçimlerini ne zaman kullanmamız gerektiğini açıklayabilir misiniz?

For example, how should I say "2 year/years later"?

Mesela "2 yıl/yıl sonra" nasıl demeliyim?

2-year/s-old boy?

2 yaşındaki erkek çocuk?

I'm traveling for 2 month/s.

2 aydır seyahat ediyorum.

What is the difference here?

Buradaki fark nedir?

Ah yeah, this is a great question, and it's a small point that is easy to fix.

Ah evet, bu harika bir soru ve düzeltmesi kolay küçük bir nokta.

The rule is: When you are using some number and a time period, like year, or month, or

Kural şudur: Yıl, ay veya saat gibi bir sayı ve zaman aralığı kullandığınızda

hour – When you use those together before a noun, it's like an adjective phrase.

– Bunları bir isimden önce birlikte kullandığınızda , bu bir sıfat tamlaması gibidir.

In those cases, use the singular form.

Bu durumlarda, tekil formu kullanın.

Examples: A 2-year-old boy.

Örnekler: 2 yaşında bir erkek çocuk.

A 3-hour meeting.

3 saatlik bir toplantı.

A 2-month trip.

2 aylık bir gezi.

So that means when you are not using it before a noun as an adjective phrase, you can use

Bu, sıfat tamlaması olarak bir isimden önce kullanmadığınız zaman,

the plural form.

çoğul halini kullanabileceğiniz anlamına gelir.

For example: He is 2 years old.

Örneğin: 2 yaşında.

The meeting was 3 hours!

Görüşme 3 saat sürdü!

I'm traveling for 2 months.

2 aydır seyahat ediyorum.

Both are common; you can choose whichever you prefer.

Her ikisi de yaygındır; hangisini tercih ederseniz edin.

But great question!

Ama harika soru!

Thank you!

Teşekkür ederim! Bir

Let's move on to the next question.

sonraki soruya geçelim.

Next question comes from Mustafa Salman.

Sıradaki soru Mustafa Salman'dan geliyor.

Hi, Mustafa.

Merhaba Mustafa.

Mustafa says: I'm confused between these two expressions: "you and me" and "you and I."

Mustafa der ki: "Sen ve ben" ve "Sen ve ben" ifadeleri arasında kafam karıştı.

Are both of them correct?

İkisi de doğru mu?

Is one wrong?

Biri yanlış mı?

I'm not sure.

Emin değilim.

Where can I use these two words?

Bu iki kelimeyi nerede kullanabilirim?

Uh, great!

Harika!

Okay, yeah.

Tamam, evet.

Nice question.

Güzel soru.

And actually, native speakers make mistakes with this because they're trying not to make

Ve aslında, ana dilini konuşanlar bu konuda hata yaparlar çünkü hata yapmamaya çalışırlar

mistakes.

.

It's kinda funny.

Bu biraz komik.

ANYWAY, the simple answer is "you and I"—that expression, that phrase—"you and I" is used

HER ZAMAN, basit cevap "sen ve ben" - bu ifade, bu ifade - "sen ve ben"

when that's the subject of your sentence, or the subject of your clause.

cümlenizin veya cümlenizin konusu olduğunda kullanılır.

"You and me" is used when it's the object of the clause.

"Sen ve ben" yan tümcenin nesnesi olduğunda kullanılır .

Let's look at some examples: You and I passed the test!

Bazı örneklere bakalım: Sen ve ben testi geçtik!

You and I should try to study every day.

Sen ve ben her gün çalışmaya çalışmalıyız.

So, "you and me" is correct when this phrase is the object of the sentence.

Yani, bu ifade cümlenin nesnesi olduğunda "sen ve ben" doğrudur .

Examples: They should have talked to you and me about

Örnekler: Sizinle ve benimle bunun hakkında konuşmaları gerekirdi

this!

!

She told you and me the same thing, right?

Sana ve bana aynı şeyi söyledi, değil mi?

So, a great way to test if you're correct with sentences like these is to remove "you

Dolayısıyla, bunun gibi cümlelerde haklı olup olmadığınızı test etmenin harika bir yolu, cümleden "siz

and" from the sentence.

ve" kelimesini çıkarmaktır.

If the remaining sentence is grammatically correct, you made the right choice.

Kalan cümle dilbilgisi açısından doğruysa, doğru seçimi yaptınız.

In our previous examples, if we remove "you and" from each of these, to test, let's take

Daha önceki örneklerimizde test etmek için bunların her birinden "siz ve" kelimesini çıkarırsak

a look at the results.

sonuçlara bir göz atalım.

It becomes: I passed the test.

Şu hale gelir: Testi geçtim.

I should try to study every day.

Her gün ders çalışmaya çalışmalıyım.

They should have talked to me about this.

Bunu benimle konuşmaları gerekirdi.

She told me the same thing, right?

Bana da aynı şeyi söyledi, değil mi?

These are examples of how we can test to see if we're correct.

Bunlar, doğru olup olmadığımızı görmek için nasıl test edebileceğimizin örnekleridir .

So, this rule it's a perfect rule, but it is a pretty good hint you can use; a pretty

Yani, bu kural mükemmel bir kural, ancak kullanabileceğiniz oldukça iyi bir ipucu;

good trick you can use to try to decide if you've made the right choice or not.

doğru seçimi yapıp yapmadığınıza karar vermek için kullanabileceğiniz oldukça iyi bir numara.

So, I hope that helps you!

Yani, umarım bu size yardımcı olur!

So, those are all the questions that I have for this week.

Evet, bu haftaki tüm sorularım bunlar .

Thank you, as always, for sending your awesome questions.

Her zamanki gibi harika sorularınızı gönderdiğiniz için teşekkür ederiz .

Remember to send them to me at Englishclass101.com/ask-alisha.

Englishclass101.com/ask-alisha adresinden bana göndermeyi unutmayın.

Of course, if you liked the video, don't forget to give us a thumbs up, subscribe to our channel

Tabii ki videoyu beğendiyseniz, bize bir başparmak vermeyi,

if you have not already, and check us out at EnglishClass101.com for some other things

hala abone değilseniz kanalımıza abone olmayı ve

that can help you as you study English.

İngilizce çalışırken size yardımcı olabilecek diğer bazı şeyler için EnglishClass101.com'da bize göz atmayı unutmayın. . Alisha'ya Sor'un

Thank you very much for watching this week's episode of Ask Alisha, and I will see you

bu haftaki bölümünü izlediğiniz için çok teşekkür ederim ,

again next week!

haftaya tekrar görüşürüz!

Bye bye!

Güle güle!