How To Describe Yourself In English! (Also Some Things You Might Not Know About Me!)

Do you know how to describe yourself in English?

Kendinizi İngilizce olarak nasıl tanımlayacağınızı biliyor musunuz?

Well, in this English lesson I'll help you learn

Pekala, bu İngilizce dersinde

how to do just that by describing myself.

kendimi anlatarak tam da bunu nasıl yapacağınızı öğrenmenize yardımcı olacağım.

I'm going to look at some questions

that some of you submitted the other day.

Geçen gün bazılarınızın gönderdiği bazı sorulara bakacağım.

And as I answer those questions, as I talk about myself,

Ve bu soruları yanıtlarken, kendimden bahsederken, kendinizden bahsederken kullanabileceğiniz

I will give you some example and model sentences

bazı örnek ve model cümleler vereceğim

that you can use to talk about yourself.

.

So if you're not sure how to talk about yourself in English,

Kendiniz hakkında İngilizce nasıl konuşacağınızdan emin değilseniz,

I think this English lesson will help you out.

bence bu İngilizce dersi size yardımcı olacaktır.

(bright upbeat music)

(parlak, iyimser müzik)

So the first two questions are from Mohd Ags.

İlk iki soru Mohd Ags'tan.

"What has been the most difficult part of being a teacher?

"Öğretmen olmanın en zor yanı ne oldu ?

"When do you have a happy moment as a teacher?"

"Bir öğretmen olarak ne zaman mutlu bir an yaşarsın?"

Well, one of my least favorite things about teaching

Öğretmenlikle ilgili en az sevdiğim şeylerden biri,

is when someone tells me what to do.

birinin bana ne yapacağımı söylemesi.

I like having my own ideas,

Kendi anımın olmasını seviyorum.

and sometimes my boss or the ministry of education

bazen patronum veya eğitim bakanlığı

tells me what to do and I find that difficult.

bana ne yapacağımı söylüyor ve bunu yapmakta zorlanıyorum.

It's one of my least favorite things.

bu benim en sevmediğim şeylerden biri.

One of my favorite things about teaching

öğretmenlikle ilgili en sevdiğim şeylerden biri,

is when a student says, "Ah I understand."

bir öğrencinin "ah anladım" demesidir.

It's a very cool moment.

çok havalı bir an.

So questions like this, questions where people are asking

Yani bunun gibi sorular, insanların

you about work or school, are often asked in different ways.

size iş veya okul hakkında sordukları sorular, genellikle farklı şekillerde sorulur.

A common way would be this,

Yaygın bir yol,

"What is your least favorite thing about work or school?

" İş veya okul hakkında en sevmediğiniz şey nedir?

"What is your favorite thing about work or school?"

" İş ya da okul hakkında en sevdiğin şey nedir?"

And you can use the same format I used to answer them.

Ve onlara cevap vermek için kullandığım formatı kullanabilirsiniz. En sevmediğin

If there's one thing that is your least favorite,

bir şey varsa

you say "My least favorite thing is..."

"En sevmediğim şey..." dersin

If there's more than one you could say

Birden çok varsa

"One of my least favorite things is..."

"En sevmediğim şeylerden biri..." diyebilirsin En

If you are talking about your favorite thing

sevdiğin şeyden bahsediyorsan

and there's just one, you could say,

ve sadece bir tane var,

"My favorite thing about work is..."

"İşle ilgili en sevdiğim şey..." diyebilirsiniz

And if you have more than one you could say,

ve birden fazla varsa

"One of my favorite things about work is..."

" İşle ilgili en sevdiğim şeylerden biri..." diyebilirsiniz.

So that's how you would answer these common questions

about how much you like your job,

İşinizi ne kadar sevdiğiniz,

what your least favorite thing is,

en sevmediğiniz şey

and what your favorite thing is.

ve en sevdiğiniz şey hakkında bu yaygın sorular.

This next question is from Rachita.

Sıradaki soru Rachita'dan.

"What inspired you to become a teacher?"

"Öğretmen olman için sana ne ilham verdi?" Dilleri sevdiğim

I became a teacher because I just love languages.

için öğretmen oldum .

I love English, I love French,

İngilizceyi seviyorum, Fransızcayı seviyorum,

I love the complexity of languages.

dillerin karmaşıklığını seviyorum.

I like learning about them, and then teaching them.

Onlar hakkında bilgi edinmeyi ve sonra onlara öğretmeyi seviyorum.

So what inspired me to become a teacher?

Peki beni öğretmen olmaya iten neydi?

I became a teacher because I loved languages.

Dilleri sevdiğim için öğretmen oldum.

And that is a very common question

Ve bu,

that you should be ready to answer.

cevaplamaya hazır olmanız gereken çok yaygın bir sorudur.

If you're a police officer, someone might say

Polis memuruysanız, birisi

"What inspired you to become a police officer?"

"Polis olmanız için size ilham veren nedir ?" diyebilir.

And you would start with the same phrase as me.

Ve benimle aynı cümleyle başlardın.

"I became a police officer because..."

"Polis oldum çünkü..."

And then you would talk about the reasons

Sonra da

why you became a police officer.

neden polis olduğunuzu anlatırdınız.

So what inspired you to be what you are?

Öyleyse, olduğun kişi olman için sana ilham veren şey neydi?

Think about that, and then think about an answer

Bunu bir düşünün ve sonra

that starts with, "I became a..." you fill in the blank,

"Ben..." ile başlayan bir cevap düşünün, boşluğu doldurun,

"Because..."

"Çünkü..."

The next one is from Best Mind.

Sıradaki Best Mind'dan.

"In one word, tell me the best way to learn English."

"Tek kelimeyle, bana İngilizce öğrenmenin en iyi yolunu söyle."

Repetition.

Tekrarlama.

Either repetition or routine.

Ya tekrar ya da rutin. Bunun

I know that's two words,

iki kelime olduğunu biliyorum

but if I have to use one word, I would say repetition.

ama bir kelime kullanmam gerekirse tekrar derdim.

Yeah, do things over and over again.

Evet, bir şeyleri tekrar tekrar yap.

That's the best way to learn any language.

Herhangi bir dili öğrenmenin en iyi yolu budur.

This is a common thing that people might do.

Bu, insanların yapabileceği yaygın bir şey .

They might ask you to describe yourself using one word.

Sizden kendinizi bir kelime kullanarak tanımlamanızı isteyebilirler.

In one word describe yourself.

Tek kelimeyle kendinizi tanımlayın.

If I had to do that, I would use the word curious.

Bunu yapmak zorunda olsaydım, meraklı kelimesini kullanırdım.

I am a very curious person.

Ben çok meraklı bir insanım.

How would you answer it?

Nasıl cevap verirsin?

In one word describe yourself.

Tek kelimeyle kendinizi tanımlayın.

This next question is from Amira.

Sıradaki soru Amira'dan.

"Did you and Jen learn gardening at a specific Institute?

"Sen ve Jen bahçıvanlığı belirli bir Enstitüde mi öğrendiniz? "

"And did you inherit the farm from your parents?"

Çiftliği anne babanızdan mı miras aldınız?"

So no and no.

Yani hayır ve hayır.

Jen and I learned how to farm from our parents.

Jen ve ben

Although our parents didn't grow flowers,

çiftçiliği ailemizden öğrendik.

they grew other crops.

başka ekinler yetiştirdik.

So we learned about soil and irrigation and fertilizer

Böylece toprak, sulama, gübre,

and seeds and germination.

tohum ve çimlenme hakkında bilgi sahibi olduk

And we took that knowledge and used it to grow flowers.

ve bu bilgiyi alıp çiçek yetiştirmek için kullandık.

And no, we didn't inherit the farm.

Ve hayır, çiftliği miras almadık.

I bought the farm from my mom.

Çiftliği annemden satın aldım.

I went to the bank and got a mortgage.

bankaya gittim ve ipotek aldım.

A mortgage is a loan you get to buy a property,

ipotek, bir mülk, ev veya çiftlik satın almak için aldığınız bir kredidir

a house or a farm.

.

So we learned how to farm from our parents,

bu yüzden nasıl çiftçilik yapılacağını ailemizden öğrendik

and I bought the farm from my mom.

ve ben çiftliği annemden satın aldım.

So this type of question is quite common in English.

yani bu tür sorusu İngilizce'de oldukça yaygındır.

Questions that start with, did you,

did you buy the farm from your mom?

Çiftliği annenden satın aldın mı, aldın mı?

Did you learn that in school?

Bunu okulda mı öğrendin? ile başlayan sorular

And you should be prepared to answer them as well.

ve bunlara cevap vermeye de hazırlıklı olmalısın.

People might ask you questions like this,

İnsanlar sana şöyle sorular sorabilir:

Did you do your homework last night?

Dün gece ödevini yaptın mı?

Did you go to the store yesterday?

Dün markete gittin mi?

Did you buy carrots?

Havuç aldın mı? Birinin gerçek bir cevap istediği bir

It's a very common way to start a question

soruya başlamanın çok yaygın bir yolu

where someone is just asking for a factual answer.

.

So did you watch last week's lesson?

Peki geçen haftaki dersi izledin mi?

I hope you did.

Umarım yapmışsındır.

This next question is from Haidy.

Sıradaki soru Haidy'den.

"What's it like teaching on YouTube?"

"YouTube'da ders vermek nasıl bir şey?"

Well, it's pretty normal now

Şey, şimdi oldukça normal

but originally it was really strange.

ama başlangıçta gerçekten garipti.

You just talk to a camera.

Sadece bir kamerayla konuşuyorsun.

You don't have actual students in front of you.

Önünüzde gerçek öğrenciler yok.

You're not in a classroom.

Bir sınıfta değilsin.

You just talk to a camera.

Sadece bir kamerayla konuşuyorsun.

I like live streams on YouTube the best

En çok YouTube'daki canlı yayınları seviyorum

because I can see people in the chat

çünkü sohbette insanları görebiliyorum

and I can answer their questions.

ve sorularını cevaplayabiliyorum.

When I'm making video, like a video like this,

Böyle bir video gibi video çekerken,

it's a little bit strange.

biraz tuhaf oluyor.

I'm just standing out in my yard talking to a camera.

Bahçemde dikilip bir kamerayla konuşuyorum.

So what's it like teaching on YouTube?

Peki, YouTube'da ders vermek nasıl bir şey?

It's a lot of fun, but it's also still a little bit strange.

Çok eğlenceli ama aynı zamanda biraz da tuhaf.

And that's a pretty common type of question

Ve bu, İngilizce'de de oldukça yaygın bir soru türüdür

in English as well.

.

To say to someone "What's it like?"

Birine "Nasıl bir şey?"

And then to ask them about their life or their job

Ve sonra onlara hayatları, işleri

or something they're doing.

veya yaptıkları bir şey hakkında soru sormak.

what's it like being a brick layer?

tuğla tabakası olmak nasıl bir şey?

What's it like being a carpenter?

Marangoz olmak nasıl bir şey?

What's it like being a plumber?

Tesisatçı olmak nasıl bir şey?

That's how you would ask someone about the job they do.

Birine yaptığı işi böyle sorarsınız.

So think about your job

Bu yüzden işinizi düşünün

and then make the question for yourself.

ve sonra soruyu kendinize sorun.

"What's it like being a..." and then try to answer it.

"Bir ..." olmak nasıl bir şey ve sonra yanıtlamaya çalışın.

This next question is from Ario.

Sıradaki soru Ario'dan.

"What do you think about long distance relationships?"

" Uzak mesafeli ilişkiler hakkında ne düşünüyorsun?" Bu yüzden

So again, I changed the question a little bit, Ario to,

tekrar, soruyu biraz değiştirdim, Ario'ya, birisinin ona sormasının

this is the most common way that someone would ask it,

en yaygın yolu budur ,

"What do you think about long distance relationships?"

" Uzun mesafeli ilişkiler hakkında ne düşünüyorsun?"

This is when you date someone who lives far away.

Bu, uzakta yaşayan biriyle çıktığın zamandır.

And my response would be, it's very, very difficult,

Ve benim cevabım, çok, çok zor,

at least my memory of it is.

en azından benim anım öyle olurdu.

When I was younger, Jen and I lived far apart

Ben daha gençken, Jen ve ben

for about half a year.

yaklaşık altı ay ayrı yaşadık.

Jen was still in university and I was done.

Jen hala üniversitedeydi ve benim işim bitmişti.

So for half a year we had a long distance relationship

Yani yarım yıl boyunca uzun mesafeli bir ilişkimiz oldu

and it was really hard.

ve bu gerçekten zordu.

But we didn't really have the internet back then.

Ama o zamanlar internetimiz yoktu.

I mean, we had email, but we couldn't do any facetiming.

Yani, e-postamız vardı ama herhangi bir facetiming yapamadık.

We couldn't do Skype, none of that existed.

Skype yapamadık, bunların hiçbiri yoktu.

I wonder if today, if it's a little bit easier.

Acaba bugün biraz daha kolay mı?

But what do I think about long distance relationships?

Ama uzun mesafeli ilişkiler hakkında ne düşünüyorum?

I think they can be really, really tough.

Bence gerçekten çok zor olabilirler.

And, again, this is a common way

Ve yine, bu

to ask a question in English.

İngilizce soru sormanın yaygın bir yoludur.

"What do you think about..."

"Ne düşünüyorsun..."

and then to talk about something that you're interested in.

ve ardından ilgilendiğiniz bir şey hakkında konuşmak . Öğrenciler evde öğrendiğinde

What do you think about remote learning

uzaktan öğrenme hakkında ne düşünüyorsunuz

when students learn at home?

?

What do you think about Hollywood movies?

Hollywood filmleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

And then you would respond by talking about how you feel

Ve sonra, o belirli konu hakkında nasıl hissettiğiniz

and things you think about that particular subject.

ve ne düşündüğünüz hakkında konuşarak yanıt verirsiniz .

So the, what do you think about,

Peki,

Is a very common way to start a question in English?

İngilizce'de bir soruya başlamanın çok yaygın bir yolu hakkında ne düşünüyorsunuz?

So you should be ready to answer it.

Bu yüzden cevaplamaya hazır olmalısınız.

This next question is from Juan.

Sıradaki soru Juan'dan.

"Are you afraid of running out of ideas

"Videolarınız için

"when it comes to lesson ideas for your videos?"

ders fikirleri söz konusu olduğunda" fikirlerin tükenmesinden mi korkuyorsunuz?

No, I live a crazy busy life, and as I go through my day

and as I go through my week,

there's always an idea somewhere for a lesson

bir ders için

and then I quickly write it down or email it to myself.

ve sonra hızlıca yazıyorum veya kendime e-postayla gönderiyorum.

So no, I'm not afraid of that.

Yani hayır, bundan korkmuyorum.

And that was a great way to ask a question by the way.

Ve bu arada bu, bir soru sormanın harika bir yoluydu .

People in English will often ask questions like that.

İngilizce konuşan insanlar genellikle buna benzer sorular sorarlar.

"Are you afraid of...?"

"...'den mi korkuyorsunuz?"

So they might say something like this,

Yani şöyle bir şey diyebilirler,

"Are you afraid of losing your job?

"İşini kaybetmekten mi korkuyorsun?

"Are you afraid of failing your class?"

"Dersten kalmaktan mı korkuyorsun?"

And then you will talk about whether you are

Ve sonra

or aren't afraid of that happening.

bunun olmasından korkup korkmadığınız hakkında konuşacaksınız.

So think of a question you could ask yourself

that starts that way.

Bu şekilde başlayan kendinize sorabileceğiniz bir soru düşünün.

Are you afraid of, and then think of

Korkuyor musun ve sonra

how you would answer it?

buna nasıl cevap vereceğini düşünüyorsun? İngilizce'de

It's a very common type of question in English.

çok yaygın bir soru türüdür.

This next question is from Juanita.

Sıradaki soru Juanita'dan.

"Hello, Mr. Bob, how do you manage your time

"Merhaba Bay Bob, "

"with so many tasks?"

bu kadar çok görev varken" zamanınızı nasıl yönetiyorsunuz?

I make lists.

Listeler yaparım.

I firmly believe that at the beginning of every week

Her haftanın başında, o hafta yapmanız gereken her şeyin

you should make a list of everything you have

bir listesini yapmanız gerektiğine kesinlikle inanıyorum

to do that week.

.

If I don't make lists, I can't keep my life organized.

liste yapmayın, hayatımı düzenli tutamam.

So that to me is the solution.

Benim için çözüm bu.

And that's another very common type of English question.

Ve bu da çok yaygın bir başka İngilizce sorusudur.

How do you...?

Nasıl...?

When you know someone knows how to do something,

Birinin bir şeyi nasıl yapacağını bildiğini bildiğinde,

you start by saying how do you.

nasılsın diyerek başlayın.

How do you get your kitchen table so clean?

Mutfak masanızı nasıl bu kadar temiz hale getiriyorsunuz?

How do you cook spaghetti?

Spagettiyi nasıl pişiriyorsunuz?

It's a great way to start a question.

Bir soru başlatmak için harika bir yol.

So do the same as you did with the last question.

Son soruda yaptığınızın aynısını yapın.

Think of about how do you for yourself,

Nasıl yapacağınızı düşünün. kendin için,

so that if someone asked you that you would know

böylece birisi sana

how to answer it.

nasıl cevap vereceğini sorarsa nasıl cevaplayacağını bileceksin. Bu

So we're gonna speed this up a bit.

yüzden bunu biraz hızlandıracağız.

Here's a few rapid questions and answers.

İşte birkaç hızlı soru ve cevap.

So just look at how I answer them

O yüzden onları nasıl cevapladığıma bir bak

and see if you can model it.

ve bakalım

Miriam says, "How did you discover

Miriam, "

"that you were passionate about languages?"

Diller konusunda tutkulu olduğunuzu" nasıl keşfettiniz?

Well, this is a simple one.

Peki, bu basit bir tane. Lisedeyken

I liked doing my French homework when I was in high school.

Fransızca ödevimi yapmayı severdim . Diğer derslerim için

I didn't like doing homework for any of my other classes

ödev yapmayı sevmezdim

but I liked doing my French homework.

ama Fransızca ödevimi yapmayı severdim.

And because I liked doing it, French class

Ve yapmaktan hoşlandığım için, Fransızca dersi

was really really easy.

gerçekten çok kolaydı.

When you do all of the work, the class is easy.

Tüm işi yaptığınızda , sınıf kolaydır.

So that's how I discovered I was passionate about languages.

Böylece diller konusunda tutkulu olduğumu keşfettim.

It was just really easy to do the homework.

Ev ödevini yapmak gerçekten çok kolaydı.

This next question is from Iqbal,

Sıradaki soru İkbal'den,

"Do you have plans to do anything other

"

"than teaching and farming in the future?"

Gelecekte öğretmenlik ve çiftçilik dışında başka bir "planın var mı?"

Well, one of my biggest plans is to retire someday.

Pekala, en büyük planlarımdan biri bir gün emekli olmak. 50'li

I'm in my early '50s, and someday I would like to not work,

yaşlarımın başındayım ve bir gün ben Çalışmak istemiyorum

but not entirely.

ama tamamen değil.

I have this little plan that someday I will not go

Bir gün

to work every day, but I will help Jen on the flower farm

her gün işe gitmeyeceğime dair küçük bir planım var ama Jen'e çiçek çiftliğinde yardım edeceğim

and I will still make YouTube videos.

ve yine de YouTube videoları çekeceğim.

And that will kind of be my semi-retirement.

yarı emeklilik.

So do I have any plans other than teaching?

Öğretmenlikten başka planım var mı?

Yes, little bit of farming,

Evet, biraz çiftçilik

and I'm gonna keep making these little videos on YouTube.

ve YouTube'da bu küçük videoları yapmaya devam edeceğim.

This next question is from Roxytana.

Sıradaki soru Roxytana'dan.

"What song has been living rent free

"Hangi şarkı kira ödemeden yaşıyor

"in your head this week?"

" bu hafta kafanda mı?"

"500 Miles" by The Proclaimers.

The Proclaimers'dan "500 Mil".

I listened to it on Sunday when I was making my week

at a glance, and it it's kind of stuck there now.

Bir bakışta haftamı oluştururken Pazar günü dinledim ve şimdi bir şekilde orada sıkışıp kaldı.

If you don't know the song

it's by The Proclaimers, "500 Miles" look it up,

The Proclaimers'ın "500 Miles" şarkısını bilmiyorsanız bakın,

it's a lot of fun.

çok eğlenceli.

And by the way, that's a great modern question.

Ve bu arada, bu harika bir modern soru.

When something lives rent free in your head,

Bir şey kafanızda bedavaya yaşıyorsa,

it means it's kind of stuck there

orada bir şekilde sıkışıp kalmış demektir

and you think about it a lot.

ve bunun hakkında çok düşünürsünüz.

So that's the song that's living rent free

Demek şu anda kafamda bedava yaşayan şarkı bu

in my head right now.

. Bu

It's a good song by the way.

arada güzel bir şarkı.

And the next question is from Septian.

Sıradaki soru Septian'dan.

"How do we stop comparing ourselves to others?"

"Kendimizi başkalarıyla karşılaştırmayı nasıl bırakırız ?"

Yeah, this is a difficult question

Evet, bu zor bir soru

and it's extremely difficult in this era.

ve bu devirde son derece zor.

The time we live in

Yaşadığımız dönemde

I would say number one, get off social media.

bir numara sosyal medyadan uzaklaşın derim.

At least take breaks from social media

En azından sosyal medyaya,

especially Instagram and Facebook.

özellikle Instagram ve Facebook'a ara verin.

When you see other people's lives on Instagram and Facebook,

Instagram ve Facebook'ta başka insanların hayatlarını gördüğünüzde

it can make you jealous.

bu sizi kıskandırabilir.

It can make you feel like your life isn't exciting.

Hayatının heyecan verici olmadığını hissetmene neden olabilir.

But remember this, they're only showing you

Ama şunu unutma, sana sadece

the happy, fun parts of their life,

hayatlarının mutlu, eğlenceli kısımlarını gösteriyorlar

and their life has its own challenges as well.

ve hayatlarının da kendi zorlukları var.

So how do you stop comparing yourself?

Peki kendinizi karşılaştırmayı nasıl bırakırsınız?

Number one, take a break from social media

Birincisi, sosyal medyaya bir ara verin

or just get off of it completely.

ya da tamamen bırakın.

Okay, last question and then I gotta wrap this up.

Tamam, son soru ve sonra bunu toparlamalıyım.

Vitor says, "What makes you laugh the most?"

Vitor, " Seni en çok ne güldürür?" diye soruyor.

A good joke.

İyi bir şaka.

When I was a kid, my dad's brother, my uncle came over

Ben çocukken babamın abisi, amcam geldi

and he worked somewhere where everyone told jokes

ve herkesin sürekli fıkra anlattığı bir yerde çalıştı

all the time.

.

So when he came over, he would always have new jokes

Bu yüzden geldiğinde, her zaman yeni şakaları olurdu

and they just made me laugh.

ve bunlar beni güldürürdü.

I just love a good joke.

Sadece iyi bir şakayı severim.

It's just, they're just super funny for me,

Sadece, benim için çok komikler

and they make me laugh.

ve beni güldürüyorlar. Ailemle

When I'm sitting around a campfire with my family,

bir kamp ateşinin etrafında oturduğumda ,

if someone tells a joke,

birinin fıkra anlatması

it's one of my favorite things in life.

hayattaki en sevdiğim şeylerden biridir.

And that's when I have usually my biggest laughs,

Ve genelde en çok güldüğüm an,

when someone tells me a good joke.

biri bana iyi bir fıkra anlattığı zaman olur.

So if you know a good joke, put it in the comments below.

İyi bir şaka biliyorsanız, aşağıdaki yorumlara yazın.

Well hey, thank you so much for watching

Pekala hey, bu İngilizce dersini izlediğiniz için çok teşekkür ederim

this English lesson, / Bob talking about himself,

, / Bob kendinden bahsediyor,

/ you learned a few new ways to ask

/ Umarız soru sormanın ve cevaplamanın birkaç yeni yolunu öğrendiniz

and answer questions hopefully.

.

I know I rushed to the second part of it,

İkinci bölüme koştuğumu biliyorum

but I was running at a time, that happens sometimes,

ama bir anda koşuyordum, bu bazen oluyor,

I actually need to go to work.

aslında işe gitmem gerekiyor. Her

So anyways, thanks for watching.

neyse, izlediğiniz için teşekkürler.

If you're new here don't forget to click

Burada yeniyseniz,

that subscribe button, gimme a thumbs up, leave a comment.

abone ol düğmesini tıklamayı unutmayın, bana bir başparmak verin, yorum bırakın.

And if you have the time, why don't you stick around

Ve eğer zamanın varsa, neden burada kalıp

and watch another English lesson.

başka bir İngilizce dersi izlemiyorsun?

(bright upbeat music)

(parlak hareketli müzik)