Have Fun and Learn 50 More English Phrasal Verbs with Examples!

Hi Bob the Canadian here.

Merhaba Kanadalı Bob.

The last video I did on phrasal verbs everyone liked a lot, and everyone asked for me to

Fiillerle ilgili yaptığım son video herkes tarafından çok beğenildi ve herkes benden

do a second one.

ikincisini yapmamı istedi.

So in this video let's look at over 50 more phrasal verbs and once again I will try to

Bu videoda 50'den fazla deyimsel fiile daha bakalım ve ne anlama geldiklerini görebilmeniz için bir kez daha

act them all out so you can see what they mean.

hepsini canlandırmaya çalışacağım .

So when it's this windy sometimes you have to lean into the wind.

Yani hava bu kadar rüzgarlıyken bazen rüzgara yaslanmak zorunda kalırsın .

Do you see how this works?

Bunun nasıl çalıştığını görüyor musun?

I use the phrasal verb, "lean into", and the word appeared right here as I was acting out

"Yalınmak" deyimsel fiilini kullanıyorum ve kelime tam burada

the phrasal verb.

deyimsel fiili canlandırırken belirdi.

So let's learn 50 more phrasal verbs and I will try to act all of them out as best as

O halde hadi 50 deyimsel fiil daha öğrenelim ve hepsini olabildiğince iyi canlandırmaya çalışacağım

possible.

.

Let's get started.

Başlayalım.

So I thought I would jump around on the trampoline for a little bit.

Ben de biraz trambolinde zıplayayım dedim .

My kids don't know I'm out here.

Çocuklarım burada olduğumu bilmiyor.

I think I'm a little too heavy to be on this, but it's still kind of fun.

Sanırım bunun üzerinde olmak için biraz fazla kiloluyum ama yine de eğlenceli.

When you're done jumping around on the trampoline you can jump down.

Trambolin üzerinde zıplamayı bitirdiğinizde aşağı atlayabilirsiniz.

At the end of a long day sometimes it's nice to just kick back, that means to relax at

Uzun bir günün sonunda bazen sadece arkanıza yaslanmak güzeldir, yani

the picnic table.

piknik masasında dinlenmek demektir.

Sometimes your vehicle will break down and it won't start and you have to take it to

Bazen aracınız bozulur ve çalışmaz ve

a mechanic to get it fixed.

tamir etmesi için bir tamirciye götürmeniz gerekir.

And sometimes the van isn't actually broken down.

Ve bazen minibüs aslında bozulmaz.

The problem is simply that you have run out of gas.

Sorun basitçe benzininizin bitmiş olmasıdır .

Oh!

Ah!

When you're riding a bike you want to make sure you don't run into something like this

Bisiklet sürerken bu ağaç gibi bir şeye çarpmadığınızdan emin olmak istersiniz

tree.

.

You wanna make sure you look where you're going.

Nereye gittiğine baktığından emin olmak istiyorsun .

So before I make my videos I have to think of something to make the video on.

Bu yüzden videolarımı yapmadan önce videoyu çekecek bir şeyler düşünmem gerekiyor.

I have to think up an idea.

Bir fikir bulmalıyım.

I have to come up with an idea.

Bir fikir bulmalıyım.

I'm sure you've had to do this before.

Eminim bunu daha önce yapmak zorunda kalmışsındır.

You get a form and you need to fill out the form.

Bir form alırsınız ve formu doldurmanız gerekir .

You need to write down your name.

Adınızı yazmanız gerekiyor.

You need to write down your address.

Adresinizi yazmanız gerekmektedir.

You need to fill out the form.

Formu doldurmanız gerekiyor.

But sometimes you make a mistake and then you just want to tear up the form because

Ama bazen bir hata yaparsın ve sonra yeniden başlamak zorunda olduğun için formu yırtmak istersin

you have to start over again.

.

So maybe you need some firewood and you have a tree that you don't need anymore you could

Yani belki biraz oduna ihtiyacın var ve artık ihtiyacın olmayan bir ağacın var,

chop down the tree and then you could use the wood for firewood.

ağacı kesebilirsin ve sonra odunu yakacak odun olarak kullanabilirsin.

If I was going to chop down a tree though I probably wouldn't use an axe.

Yine de bir ağaç kesecek olsaydım muhtemelen balta kullanmazdım.

I would probably use a chainsaw.

Muhtemelen elektrikli testere kullanırdım. Bu

By the way I'm going to do something a little bit dangerous here.

arada, burada biraz tehlikeli bir şey yapacağım.

If people were watching I would ask them to stand back.

İnsanlar izliyor olsaydı, geri çekilmelerini söylerdim.

I would ask them to stand far away so that they don't get hurt.

Onlara zarar gelmesin diye uzak durmalarını söylerdim .

After you chop down the tree you can chop up the pieces so that you can use them in

Ağacı kestikten sonra parçaları da keserek şöminenizde kullanabilirsiniz

your fireplace.

.

I kind of faked that.

Bunu uydurdum.

Those were, those pieces were already chopped up.

Bunlar, o parçalar zaten doğranmıştı.

By the way, if you didn't see the last video I did on phrasal verbs there's a link right

Bu arada, deyimsel fiiller üzerine yaptığım son videoyu izlemediyseniz, hemen burada bir bağlantı var,

up here that you can follow.

takip edebilirsiniz.

You should go watch it.

gidip izlemelisin

It was a lot of fun to make and a lot of people like watching it.

Yapması çok eğlenceliydi ve birçok insan onu izlemekten hoşlanıyor.

So I had a lot of these wooden pallets.

Bu yüzden bu ahşap paletlerden bir sürü vardı.

So I thought I would stack up the pallets so they would take up less space.

Ben de daha az yer kaplamaları için paletleri istiflemeyi düşündüm.

It's a little tidier this way.

Bu şekilde biraz daha düzenli.

So I have some money here.

Yani burada biraz param var.

I have quarters, dimes, and nickels.

Çeyreklerim, onluklarım ve beş sentlerim var.

And if I take this money like this I can mix up this money.

Ve bu parayı böyle alırsam bu parayı karıştırabilirim.

Now it's not in nice stacks anymore and I will need to sort out the money so that it's

Şimdi artık güzel destelerde değil ve parayı

in nice stacks again.

tekrar güzel destelerde olacak şekilde ayırmam gerekecek.

So in the last video I showed you how my truck was starting to fall apart.

Bu yüzden son videoda size kamyonumun nasıl parçalanmaya başladığını gösterdim.

You could also say that the truck is starting to come apart.

Kamyonun dağılmaya başladığını da söyleyebilirsiniz .

When you have something that is falling apart you can also say that it is coming apart.

Dağılmakta olan bir şeyiniz olduğunda, onun dağılmakta olduğunu da söyleyebilirsiniz.

It's coming apart because if you have rust, the rust will eat away at the vehicle.

Parçalanıyor çünkü pasınız varsa pas aracı yer bitirir.

The rust will eat away at the metal.

Pas metali yer.

So I'm not a thief, but if I wanted to break into this vehicle I would probably use this

Yani ben bir hırsız değilim ama bu araca zorla girmek isteseydim muhtemelen bu

crowbar and stick it in right here and pry to get the door open.

levyeyi tam buraya saplar ve kapıyı açmak için gözetlerdim.

I did mention I'm not a thief right?

Hırsız olmadığımı söylemiştim değil mi?

I, I don't like to steal things.

Ben, ben bir şeyler çalmayı sevmem.

So we're about halfway through the video.

Yani videonun yaklaşık yarısına geldik.

If you're new here and you haven't yet subscribed, please click on the subscribe button, that's

Burada yeniyseniz ve henüz abone olmadıysanız, lütfen abone ol düğmesine tıklayın,

a phrasal verb by the way, and if you haven't yet give me a thumbs up.

bu arada bu bir deyimsel fiildir ve henüz bana bir başparmak kaldırmadıysanız.

I really appreciate it, but I think it's time for us to carry on with the video, that means

Gerçekten minnettarım ama sanırım videoya devam etmemizin zamanı geldi, bu

to continue.

devam etmek anlamına geliyor.

So it's pretty windy out today and two things could happen to this pail.

Yani bugün hava oldukça rüzgarlı ve bu kovanın başına iki şey gelebilir.

It could blow over which means it goes from an upright position to its side, and it could

Uçabilir, bu da dik bir konumdan yan tarafına gittiği anlamına gelir ve

also blow away which means that the wind would just make it roll away.

aynı zamanda uçup gidebilir, bu da rüzgarın onu sadece yuvarlayacağı anlamına gelir.

So if I'm not talking loud enough you might ask me to speak up.

Bu yüzden, yeterince yüksek sesle konuşmuyorsam, benden yüksek sesle konuşmamı isteyebilirsiniz.

When you ask someone to speak up it means that you want them to speak a little more

Birinden konuşmasını istediğinizde, bu onun biraz daha yüksek sesle konuşmasını istediğiniz anlamına gelir

loudly.

.

It is a fairly direct way to ask it though so be careful.

Bunu sormanın oldukça doğrudan bir yolu olsa da dikkatli olun.

It's not exactly polite.

Pek kibar değil.

If someone is standing too close you might ask them to back up.

Birisi çok yakında duruyorsa, ondan geri adım atmasını isteyebilirsiniz.

You know what people really like?

İnsanların gerçekten neyi sevdiğini biliyor musun?

They like it when you give away money.

Para verdiğinizde hoşlarına gidiyor.

If I took this money and I simply started to give away the money to people they would

Bu parayı alırsam ve parayı insanlara dağıtmaya başlasaydım,

love it.

buna bayılacaklardı.

You would probably love it.

Muhtemelen onu seveceksin.

It's not, it's not a lot of money though.

Değil, yine de çok para değil.

It's just a little bit, but, you would probably love it if I was to give away this money.

Birazcık ama bu parayı dağıtsam muhtemelen çok seversin.

So there's a little bit of water in ditch behind me so I wouldn't want to fall in the

Yani arkamdaki hendekte biraz su var, bu yüzden hendeğe düşmek istemem

ditch.

.

And there's a second way to say it.

Ve bunu söylemenin ikinci bir yolu var. Ben

I wouldn't want fall into the ditch if I….

olsam hendeğe düşmek istemezdim….

oh, whoa, oh, oh, oh!

ah, vay, ah, ah, ah!

Just kidding!

Şaka yapıyorum!

You know what I should do with this money?

Bu parayla ne yapmalıyım biliyor musun?

I should set aside this money.

Bu parayı bir kenara ayırmalıyım.

I should put it in a piggy bank, that's where little kids store money, and save it to buy

Onu bir kumbaraya koymalıyım, orası küçük çocukların para biriktirdiği yer ve

something really nice at a later date.

daha sonraki bir tarihte gerçekten güzel bir şey almak için biriktirmeliyim.

I should set aside this money.

Bu parayı bir kenara ayırmalıyım.

So my dog Oscar is faster than me so I'm trying to walk really fast right now to catch up

Yani köpeğim Oscar benden daha hızlı, bu yüzden ona yetişmek için şu anda çok hızlı yürümeye çalışıyorum

to him.

.

So this is our old hot water heater.

Demek bu bizim eski sıcak su ısıtıcımız.

It doesn't work anymore.

Artık çalışmıyor.

It's time to throw away this hot water heater.

Bu sıcak su ısıtıcısını atma zamanı.

It's time to throw out this hot water heater.

Bu sıcak su ısıtıcısını atma zamanı.

That means to get rid of it, to bring it to the dump.

Bu, ondan kurtulmak, onu çöplüğe götürmek demektir .

We, though, will probably recycle this.

Yine de, muhtemelen bunu geri dönüştüreceğiz.

That's better than throwing out, or throwing something away.

Bu, dışarı atmaktan veya bir şeyi atmaktan daha iyidir . Bu

So whenever I have a good idea I like to write down my idea so that I'll remember it later.

yüzden, ne zaman iyi bir fikrim olsa, daha sonra hatırlamak için fikrimi yazmayı seviyorum.

There we go!

Oraya gidiyoruz!

So when I put this shirt on this morning I made sure to do up all the buttons.

Bu sabah bu gömleği giydiğimde tüm düğmeleri iliklemeye özen gösterdim.

There now they're all done up.

İşte şimdi hepsi bitti. Bu

So on a windy day like this I'm glad I have short hair otherwise I think the wind would

yüzden böyle rüzgarlı bir günde saçlarım kısa olduğu için mutluyum yoksa rüzgar

mess up my hair.

saçlarımı dağıtır diye düşünüyorum.

It's hard to mess up my hair isn't it?

Saçımı dağıtmak zor değil mi? Ne yaparsam yapayım

It kind of just stays the same no matter what I do!

aynı kalıyor !

So I know you're probably pretty good at math and you know that some numbers come before

Muhtemelen matematikte oldukça iyi olduğunuzu ve bazı sayıların

other numbers, and some numbers come after other numbers.

diğer sayılardan önce geldiğini ve bazı sayıların diğer sayılardan sonra geldiğini biliyorum.

The number 1 comes before the number 2 and the number 2 comes after the number 1.

1 rakamı 2 rakamından önce gelir ve 2 rakamı 1 rakamından sonra gelir.

So when you go to a store, like a hat store, you have to try on different hats to see which

Bu nedenle, bir şapka mağazası gibi bir mağazaya gittiğinizde, en çok hangisini beğendiğinizi görmek için farklı şapkalar denemeniz gerekir

one you like the best.

.

I think this one is my favourite.

Sanırım bu benim favorim.

So on Saturday nights I do a live stream right from this picnic table and I get to hang out

Cumartesi geceleri bu piknik masasından canlı yayın yapıyorum ve

with some of you.

bazılarınızla takılabiliyorum.

That means I get to spend time with some of you.

Bu, bazılarınızla zaman geçirebileceğim anlamına geliyor . Henüz

If you haven't come to one of my live streams yet, you should.

canlı yayınlarımdan birine gelmediyseniz, gelmelisiniz.

It would be a lot of fun to hang out.

Takılmak çok eğlenceli olurdu. Sence bu bisikleti

Do you think I'm strong enough to lift up this bike?

kaldıracak kadar güçlü müyüm ?

I think I am.

Sanırım öyleyim.

Arrrgh!

Aaaa!

I knew I could do it.

Yapabileceğimi biliyordum.

So last week I let a bike fall over, and it wasn't very nice.

Geçen hafta bir bisikletin devrilmesine izin verdim ve bu pek hoş değildi. Bu

So this week I thought I would lay down the bike.

yüzden bu hafta bisikleti bırakacağımı düşündüm .

I'll do it gently.

Bunu nazikçe yapacağım.

There you go little bike.

İşte küçük bisiklet.

So when you lose something you have to look for it.

Yani bir şeyi kaybettiğinde onu aramalısın.

That's what you do in order to find it.

Onu bulmak için yaptığın şey bu. Bir şeyi düzeltmem

I'm trying to find a wrench that I need to fix something.

gereken bir İngiliz anahtarı bulmaya çalışıyorum .

Here it is.

İşte burada. Bu

This is a wrench by the way if you were wondering.

arada, merak ediyorsan bu bir İngiliz anahtarı.

So sometimes when I'm trying to come up with an idea I will look through a book to see

Bu yüzden bazen bir fikir bulmaya çalışırken, İngilizce

if I can find something that I want to teach in English.

öğretmek istediğim bir şey bulup bulamayacağımı görmek için bir kitaba bakarım . Bazı fikirler bulmak için bir kitabı

You could also say I like to read through a book to find some ideas.

baştan sona okumayı sevdiğimi de söyleyebilirsiniz .

So if I want to go in my van I can open up the door.

Yani minibüsümle gitmek istersem kapıyı açabilirim.

You can also just say open the door.

Kapıyı aç da diyebilirsin.

I don't know why we say open up the door and open the door.

Neden kapıyı aç ve kapıyı aç diyoruz bilmiyorum.

It means the same thing.

Aynı anlama geliyor.

So if I step in this puddle my shoe will get wet, but if I set it out in the sun it will

Yani bu su birikintisine basarsam ayakkabım ıslanır ama güneşe çıkarsam

dry out.

kurur.

It's time to clean up.

Temizleme zamanı.

I need to wash up a little bit.

Biraz yıkanmam gerekiyor.

I think I'll use this soap.

Sanırım bu sabunu kullanacağım.

My kids love it when I hand out money.

Para dağıttığımda çocuklarım bayılıyor.

I'm just going to wipe up some of the mess on this bench before I sit down.

Oturmadan önce bu banktaki dağınıklığın birazını sileceğim.

Well, hey, that was over 50 more phrasal verbs for you.

Pekala, hey, bu senin için 50'den fazla deyimsel fiildi .

Thank you so much for watching this video.

Bu videoyu izlediğiniz için çok teşekkür ederim.

Again, if you have not yet subscribed please click that red subscribe button down there.

Yine, henüz abone olmadıysanız, lütfen aşağıdaki kırmızı abone ol düğmesine tıklayın.

Give me a thumbs up.

Bana bir başparmak ver.

Leave a comment and please share this video with a friend.

Bir yorum bırakın ve lütfen bu videoyu bir arkadaşınızla paylaşın.

Thanks again so much for watching.

İzlediğiniz için tekrar çok teşekkürler.