Free English Class! Topic: Our Daily Routines! 🐕⏰🥙 (Lesson Only)

Well hello and welcome to this english lesson about Daily

Merhaba, Günlük Rutinler hakkındaki bu İngilizce dersine hoş geldiniz

Routines. Daily routines are all of the things that most

. Günlük rutinler, çoğu

people do everyday on a regular basis. There are the things you

insanın her gün düzenli olarak yaptığı şeylerin tümü . Sabah

do from the moment you wake up in the morning until you fall

uyandığınız andan

asleep at night. And we'll talk about those two things as well

gece uyuyana kadar yaptığınız şeyler var. Bu dersi incelerken bu iki şey hakkında da konuşacağız

as we go through this lesson. It's interesting that as you go

. İlginçtir ki, siz bir

through your week and as you go through each day there are

haftayı yaşarken ve her günü yaşarken, tekrar tekrar

things that you just do repeatedly. Regularly. Things

yaptığınız şeyler oluyor . Düzenli olarak.

that you do all the time. Notice I used a number of

Her zaman yaptığın şeyler. İnsan olarak tekrar tekrar yaptığımız eylemleri tanımlamak için birkaç farklı yol kullandığıma dikkat edin

different ways to describe actions that we just do over

and over again as human beings. So daily routines are all of

. Yani günlük rutinler, düzenli olarak

the things that you do on a regular basis. Pretty much

yaptığınız şeylerin tümü . Neredeyse

everyday of your life. The very first thing you do in the

hayatınızın her günü. Sabah yaptığınız ilk şey

morning is you wake up. When you are asleep and when you go

uyanmaktır. Uyurken ve

from the process of sleeping to being awake. That is what I

uyku sürecinden uyanık olmaya geçtiğinizde. İşte ben buna

call waking up. What time did you up this morning. I woke up

uyanmak derim. Bu sabah kaçta kalktın?

at 630 this morning. So you're sleeping and then when you go

Bu sabah 630'da uyandım. Yani uyuyorsunuz ve sonra

from the state of sleep to being in a state of

uyku durumundan

wakefulness. Those are big words. We say that you wake up.

uyanıklık durumuna geçtiğinizde. Bunlar büyük sözler. Uyanın diyoruz.

I usually wake up around 6: 30. On the weekends I wake up

Genelde 6:30 gibi uyanırım. Hafta sonları

around seven o'clock. That's what time I usually wake up in

saat yedi gibi uyanırım. Sabahları genellikle bu saatte uyanırım

the morning. But this is a little bit different. For me

. Ama bu biraz farklı. Benim için

there's a difference between to get up and to get out of bed

kalkmak ile yataktan kalkıp

and to wake up. So I wake up but I don't always get up right

uyanmak arasında fark var. Bu yüzden uyanıyorum ama her zaman hemen kalkamıyorum

away. Sometimes I wake up and I'll just kind of lay there for

. Bazen uyanırım ve orada biraz uzanırım

a little bit and I'll think about all of the things I need

ve o gün yapmam gereken her şeyi düşünürüm

to do that day. Sometimes I'll wake up and I'll look at the

. Bazen uyanacağım ve saate bakacağım

clock and I'll think to myself ah I'll get up in 5 minutes.

ve kendi kendime ah 5 dakika sonra kalkacağım diye düşüneceğim. Önce

I'll just lay here and think for a little bit first. So to

burada uzanıp biraz düşüneceğim. Yani

get up or to get out of bed that's the time where you go

kalkmak ya da yataktan kalkmak,

from being in bed to actually standing up at least in my

en azından benim

opinion. Now English speak sometimes use these in a more

görüşüme göre, yatakta olmaktan gerçekten ayağa kalkmaya geçtiğiniz zamandır. Şimdi İngilizce konuşanlar bazen bunları daha

general way but for me I usually say oh I woke up at 630

genel bir şekilde kullanırlar ama benim için genellikle ah, 630'da uyandım,

I got out of bed at 645 that does happen sometimes and then

yataktan 645'te kalktım, bu bazen olur ve

usually it's a good idea to make the bed to make the bed

genellikle yatağı böyle yapmak için yatağı yapmak iyi bir fikirdir.

this means you put all of the blankets back nice and smooth

tüm battaniyeleri güzelce ve pürüzsüz bir şekilde geri koymanız anlamına gelir,

maybe you fluff up the pillows a little bit but when you get

belki yastıkları biraz kabartırsınız, ancak

out of bed usually the first thing you do is you make the

genellikle yataktan kalktığınızda yaptığınız ilk şey,

bed so instead of leaving all the blankets all crumpled up or

tüm battaniyeleri buruşuk veya

in a pile. You kind of nicely pull them tight and you make

içinde bırakmak yerine yatağı böyle yapmaktır. bir yığın. Onları güzelce sıkıca çekersin ve

the bed so that it looks and is ready for you to sleep in it

yatağı öyle görünür ve

later that day. One of the first things many people do in

o gün içinde uyuman için hazır hale getirirsin. Birçok insanın sabah yaptığı ilk şeylerden biri

the morning is they use the bathroom or they go to the

tuvaleti kullanmak veya

bathroom. So in the morning when I get up after I get out

tuvalete gitmektir. Bu yüzden sabahları yataktan kalktıktan sonra kalktığımda

of bed and after I make my bed I usually use the bathroom. Now

ve yatağımı yaptıktan sonra genellikle banyoyu kullanırım. Şimdi

this does mean that I'm using the bathroom. I don't I'm not

bu, tuvaleti kullandığım anlamına geliyor . Orada ne yaptığımla

going into any detail about what I'm doing in there but it

ilgili herhangi bir ayrıntıya girmiyorum ama bu tuvaleti

does mean that I'm using the toilet. Okay? So I would say

kullandığım anlamına geliyor . Tamam aşkım? Ben de

I'm going to go to the bathroom and then I'm going to go

tuvalete gideceğimi söylerdim ve sonra

downstairs or I'm going to go use the bathroom. I'm going to

aşağı ineceğim ya da tuvaleti kullanacağım. Ben

use the bathroom and then I'm going to go downstairs. So yes

tuvaleti kullanacağım ve sonra aşağı ineceğim. Yani evet,

in the morning a lot of people usually use the bathroom not

sabahları pek çok insan genellikle banyoyu her

always right away. But at some point in the morning you

zaman hemen kullanmaz. Ama sabahın bir noktasında

probably have to use the bathroom. Especially if you had

muhtemelen banyoyu kullanmak zorundasın . Özellikle

a lot to drink the night before when you get up in the morning

önceki gece sabah kalktığınızda çok içki içtiyseniz,

you might have to go to the bathroom or use the bathroom

tuvalete gitmeniz veya tuvaleti

right way. And then if you're really good and you follow a

doğru şekilde kullanmanız gerekebilir. Ve sonra gerçekten iyiyseniz ve iyi bir rutini takip ederseniz,

good routine you might be able to exercise or to work out. So

egzersiz yapabilir veya çalışabilirsiniz. Yani

exercise is a general term. So that could involve lifting

egzersiz genel bir terimdir. Bu,

weights or running or doing anything that's good for your

ağırlık kaldırmayı veya koşmayı veya vücudunuz için iyi olan herhangi bir şeyi yapmayı içerebilir

body. But you might say after I get up in the morning I like to

. Ama sabah kalktıktan sonra spor yapmayı seviyorum diyebilirsiniz

work out. I like to go for a run. I like to go for a walk.

. Koşuya çıkmayı severim . yürüyüşe çıkmayı severim

So I like to go for a walk. Interestingly in English. If I

Bu yüzden yürüyüşe çıkmayı seviyorum. İlginç bir şekilde İngilizce.

say I'm going to go walk or if I say I'm going to go for a

Yürüyüşe çıkacağım dersem veya yürüyüşe çıkacağım dersem, sen

walk when you say go for a walk it sounds more like exercise

git yürüyüşe çık dediğinde bu daha çok egzersiz gibi olur

okay I'm going to run to the store that sounds like you're

tamam, senin gibi görünen mağazaya koşacağım.

just going to run to the store because you want to get there

Sadece hızlı gitmek istediğin için markete koşacaksın

fast but if you say I'm going to go for a run it usually

ama koşuya çıkacağım derseniz bu genellikle

means exercise. So sometimes you can see this I'm trying to

egzersiz anlamına gelir. Yani bazen bunu görebilirsiniz, bir

kind of go in order. Your daily routine might be in a slightly

çeşit düzene girmeye çalışıyorum. Günlük rutininiz biraz

different order and it might not include this one. But

farklı bir düzende olabilir ve bunu içermeyebilir. Ama

usually in the morning after I get up and after I use the

genellikle sabah kalktıktan sonra ve tuvaleti kullandıktan

washroom or use the bathroom. I like to exercise. I like to go

veya banyoyu kullandıktan sonra. Egzersiz yapmayı severim. yürüyüşe çıkmayı severim

for a walk. Some people like to work out. They like to lift

Bazı insanlar çalışmayı sever . Ağırlık kaldırmayı severler

weights. Some people like to go for a run. And if you have a

. Bazı insanlar koşuya çıkmayı sever . Ve bir

dog if you have pets there's a few things you might do. You

köpeğiniz varsa, evcil hayvanınız varsa, yapabileceğiniz birkaç şey var.

might take the dog for a walk. Sometimes it's good to take the

Köpeği yürüyüşe çıkarabilirsiniz. Bazen

dog for a walk in the morning or to walk the dog. There's a

sabahları köpeği yürüyüşe çıkarmak veya köpeği gezdirmek iyi gelir.

couple ways of saying it in the morning. So I get up early

Sabahları söylemenin birkaç yolu var . Bu yüzden erken kalktım

because I need to take the dog for a walk. Or I need to take

çünkü köpeği yürüyüşe çıkarmam gerekiyor . Ya da

my dog for a walk. Or I get up early because I need to walk my

köpeğimi yürüyüşe çıkarmalıyım. Ya da köpeğimi gezdirmem gerektiği için

dog or I need to walk the dog in the morning. So dogs need

ya da sabah köpeği gezdirmem gerektiği için erken kalkıyorum . Yani köpeklerin

exercise too. This is how dogs get exercise. Their owners take

de egzersize ihtiyacı var. Köpekler bu şekilde egzersiz yapar. Sahipleri

the dog for a walk or they walk the dog. And if you have a cat

köpeği yürüyüşe çıkarır ya da köpeği gezdirirler. Ve eğer bir kediniz varsa,

it's a little simpler. You might just let the cat out. You

bu biraz daha basit. Kediyi dışarı çıkarabilirsin. Aşağı inip

could say oh I'm going to go downstairs and have a cup of

bir fincan

coffee and I'm going to let the cat out. So you might have a

kahve içeceğim ve kediyi dışarı çıkaracağım diyebilirsiniz. Yani bir

cat. The cat might sleep in the house at night. And in the

kediniz olabilir. Kedi geceleri evde uyuyabilir. Ve sabahları, kediyi dışarı çıkarmak için

morning you make a point of opening the little cat door or

küçük kedi kapısını veya

opening the normal door to let the cat out. Maybe the cat

normal kapıyı açmaya özen gösterin . Belki de kedinin

needs to explore the neighbourhood a little bit. So

mahalleyi biraz keşfetmesi gerekiyor . Yani

in the morning another thing you might do is you might let

sabahları yapabileceğiniz başka bir şey de

the cat out. And then you might feed your pet. So you might

kediyi dışarı çıkarmak olabilir. Ve sonra evcil hayvanınızı besleyebilirsiniz. Böylece

take your dog for a walk. And then you might feed your dog.

köpeğinizi yürüyüşe çıkarabilirsiniz. Ve sonra köpeğini besleyebilirsin.

Or you might let your cat out. And when your cat scratches on

Ya da kedinizin dışarı çıkmasına izin verebilirsiniz. Ve kediniz geri gelmek

the door because they want to come back in you might then

istediği için kapıyı tırmaladığında,

feed your cat. You might feed your fish. You might feed a

kedinizi besleyebilirsiniz. Balıklarınızı besleyebilirsiniz.

bird. Maybe you have a pet bird. But sometimes one of the

Kuş besleyebilirsin. Belki evcil bir kuşunuz vardır. Ancak bazen

things people do as their daily routine is they feed their cat

insanların günlük rutini olarak yaptığı şeylerden biri de kedilerini

or they feed their dog. And then if you have kids or other

veya köpeklerini beslemektir. Ve sonra bazen çocuklarınız veya başka insanlar varsa,

people in the Sometimes you will wake up the kids. So I'm a

çocukları uyandıracaksınız. Yani ben bir

parent. I have children. Sometimes my children get up on

ebeveynim. Çocuğum var. Bazen çocuklarım kendi başlarına kalkarlar

their own. But sometimes I need to wake up the kids. Sometimes

. Ama bazen çocukları uyandırmam gerekiyor. Bazen

I need to knock on the doors of their bedrooms and say hey time

yatak odalarının kapısını çalmam ve hey, kalkma vakti demem gerekiyor

to get up. So depends on it depends on how old they are. My

. Yani kaç yaşında olduklarına bağlı.

kids are old enough now that they set their own alarms. They

Çocuklarım artık kendi alarmlarını kurabilecek yaştalar.

set an alarm clock. And so they usually get up themselves. But

Çalar saat kurdular. Ve böylece genellikle kendileri kalkarlar. Ama

if one or two of isn't up. I sometimes need to wake up the

bir veya iki tanesi hazır değilse. Bazen çocukları uyandırmam gerekiyor

kids. I need to go and make sure that they're awake so that

.

they don't miss the bus and so that they can go to school. Um

Otobüsü kaçırmasınlar ve okula gidebilsinler diye gidip uyanık olduklarından emin olmalıyım.

maybe you have a roommate that you need to wake up sometimes.

Belki de bazen uyanman gereken bir oda arkadaşın vardır .

If you don't have kids that can happen too. And then you make

Çocuğunuz yoksa bu da olabilir. Sonra

breakfast. So there's a difference between making

kahvaltı hazırlarsın. Yani

breakfast and eating breakfast. In the morning after I have

kahvaltı yapmakla kahvaltı yapmak arasında fark var. Sabah

done some other things. I go to the kitchen to make breakfast.

başka şeyler yaptıktan sonra. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa gidiyorum.

I like to make breakfast usually fairly early in the

Sabahları genellikle oldukça erken saatlerde kahvaltı yapmayı severim

morning. If I go for a walk I go for a walk without having

. Yürüyüşe çıkarsam, kahvaltı yapmadan yürüyüşe çıkarım

eaten breakfast. There's a complex sentence for you. But

. Senin için karmaşık bir cümle var. Ama

when I get back I like to make breakfast. I usually fry some

döndüğümde kahvaltı yapmayı seviyorum . Genelde biraz

eggs. I might have some toast. I might have some oatmeal. But

yumurta kızartırım. Biraz tost yiyebilirim. Biraz yulaf ezmesi yiyebilirim. Ama

it's nice to make breakfast. You could say cook breakfast. I

kahvaltı yapmak güzel. Kahvaltı hazırla diyebilirsin.

like to cook breakfast. But in English we use the word make a

Kahvaltı yapmayı severim. Ama İngilizce'de make kelimesini mutfaktan bahsederken çok kullanırız

lot when we're talking about the kitchen. We'll say things

.

like oh I'm going to make some toast. I'm going to make some

Ah, tost yapacağım gibi şeyler söyleyeceğiz . Biraz

eggs. Uh I'm going to make breakfast. I'm going to make

yumurta yapacağım. Ah ben kahvaltı hazırlayacağım.

waffles. And then of course what do you do after you make

Waffle yapacağım. Ve tabii ki kahvaltınızı yaptıktan sonra ne yaparsınız

breakfast? You eat breakfast. I like to eat breakfast right

? Kahvaltını yaparsın. Kahvaltıyı yaptıktan hemen sonra yemeyi severim

away after I make it. I like my eggs hot. If I have toast I

. Yumurtalarımı sıcak severim. Tost yersem tostumu da

like my toast hot as well. And you can also use the verb to

sıcak severim. Ayrıca sahip olmak fiilini de kullanabilirsiniz

have. You can say oh I'm going to have breakfast. In a

. Ah kahvaltı yapacağım diyebilirsin. Birkaç dakika içinde

few minutes do you want me to make you an egg? I might say

sana bir yumurta yapmamı ister misin?

that to Jen. Or Jen when are you going to have breakfast? Or

Bunu Jen'e söyleyebilirim. Veya Jen, ne zaman kahvaltı yapacaksın? Ya da

when are you going to eat breakfast? The sentences are

ne zaman kahvaltı yapacaksın? Cümleler

completely interchangeable. But it simply means to sit down and

tamamen birbirinin yerine kullanılabilir. Ama basitçe oturup

to eat the food that you made. And then after that I like to

yaptığınız yemeği yemek anlamına gelir. Ve ondan sonra

have a shower. I like to take a shower. There's two ways to say

duş almayı seviyorum. duş almayı severim Bunu söylemenin iki yolu var

it. You can even say I'm going to grab a shower. So we

. Hatta duş alacağım bile diyebilirsiniz . Bu yüzden,

use the English verb to grab for a lot of weird things. You

pek çok tuhaf şeyi kapmak için İngilizce fiili kullanıyoruz.

could even say oh I'm going to grab some breakfast then I'm

Hatta ah, biraz kahvaltı yapacağım sonra

going to grab a shower. It's very informal though. Normally

duş alacağım diyebilirsin. Yine de çok gayri resmi. Normalde

I would say I'm going to have breakfast at seven. I'm going

yedide kahvaltı yapacağım derdim.

to take a shower at 730 or I'm going to have a shower at 7

730'da duş alacağım ya da 7:30'da duş alacağım

thirty. And of course a shower is water and use soap to clean

. Ve tabii ki duş sudur ve kendinizi temizlemek için sabun kullanın

yourself. So that when you go to work that day you you smell

. Böylece o gün işe gittiğinizde

fresh and clean. Now if you like to have a bath or take a

taze ve temiz kokarsınız. Şimdi, banyo yapmayı veya banyo yapmayı seviyorsanız,

bath it's the same verb. If you like to sit in the bath you

bu aynı fiildir. Banyoda oturmayı seviyorsanız, ah

could say oh I'm going to eat breakfast and then I'm going to

ben kahvaltı yapacağım ve sonra

have a bath or I'm going to take a bath. And then there's a

banyo yapacağım ya da banyo yapacağım diyebilirsiniz. Ve sonra,

whole bunch of other things you do depending on who you are.

kim olduğunuza bağlı olarak yaptığınız bir sürü başka şey var.

You might put on makeup. You might brush your teeth. You

Makyaj yapabilirsin. Dişlerini fırçalayabilirsin.

might shave. You might comb your hair. You might brush your

Tıraş olabilirsin. Saçını tarayabilirsin. Saçını tarayabilirsin

hair. By the way this this is a comb and this is a brush. So

. Bu arada bu bir tarak ve bu da bir fırça. Bu nedenle,

there are a lot of things you do usually right before you go

genellikle

to work or go to school if you leave the house. Um you might

işe gitmeden veya evden çıkarsanız okula gitmeden hemen önce yaptığınız birçok şey vardır .

comb your hair, brush your teeth. Um you might cut your

Saçını tarayabilir, dişlerini fırçalayabilirsin . Um, tırnaklarını kesebilirsin

fingernails. Uh you might put on makeup etcetera etcetera.

. Uh, makyaj yapabilirsin, falan filan.

That's why I put etcetera up here because there are many

Bu yüzden buraya vb. koydum çünkü günün o

things that you do at that time of the day. And then you get

saatinde yaptığınız birçok şey var . Ve sonra

dressed. Um so in the morning after I'm after I've had a

giyinirsin. Um yani sabah ben duş aldıktan sonra

shower. I like to get dressed. So this morning as well I got

. Giyinmeyi severim. Bu sabah da

dressed about half an hour ago. I put on this white shirt. I

yaklaşık yarım saat önce giyindim. Bu beyaz gömleği giydim.

put on my watch. I put on my wedding ring. So notice to get

saatimi taktım Alyansımı taktım . Yani giyinmeye dikkat etmek

dressed is the general term. You get dressed in the morning.

genel terimdir. Sabah giyinirsin.

But when you Talk about individual items you use the

Ancak tek tek öğeler hakkında konuşurken,

verb to put on. So I put on my shirt. I put on my pants. I put

giymek fiilini kullanırsınız. Bu yüzden gömleğimi giydim . pantolonumu giydim

on my socks. I put on my underwear first. I put on my

çoraplarımı giydim Önce iç çamaşırımı giydim. saatimi taktım

watch. I put on my ring. And so now I am dressed. So that is

yüzüğümü taktım Ve şimdi giyindim. Bu

definitely one of the things that you do when you talk about

kesinlikle günlük rutininiz hakkında konuşurken yaptığınız şeylerden biri

your daily routine. You get dressed. You put on your

. Giyin. Sen kıyafetlerini giy

clothes. After you get dressed you will most likely make a

. Giyindikten sonra büyük olasılıkla bir

lunch. I like to make a lunch everyday. I like to pack a

öğle yemeği hazırlayacaksınız. Her gün öğle yemeği yapmayı severim .

lunch everyday. These mean the same thing. Okay? So if I say

Her gün bir öğle yemeği paketlemeyi severim. Bunlar aynı anlama geliyor . Tamam aşkım? Yani

after I have a shower I go to the kitchen and I make a lunch.

duştan sonra mutfağa giderim ve öğle yemeği hazırlarım dersem.

Um or I go to the to the kitchen to pack a lunch. It

Um yoksa öğle yemeği hazırlamak için mutfağa giderim. Bu,

means I'm going to make a sandwich I might get a banana.

bir sandviç yapacağım anlamına gelir, bir muz alabilirim.

I might get some fruit or vegetables and put them in a

Biraz meyve veya sebze alıp bir

lunch bag and I will take them to work. Because I don't like

beslenme çantasına koyabilirim ve onları işe götürürüm. Çünkü

to buy lunch. I like to make a lunch. I like to pack a lunch.

öğle yemeği ısmarlamayı sevmiyorum. Öğle yemeği yapmayı severim. Öğle yemeği paketlemeyi severim.

Interesting thing with English. If it's lunch time you would

İngilizce ile ilginç bir şey. Öğle yemeği vakti gelse ben öğle

say I'm going to make lunch. But when you get a lunch ready

yemeğini hazırlayacağım diyeceksiniz. Ama

in the morning to take to work or to take to school you say

sabahları işe ya da okula götürmek için bir öğle yemeği hazırladığınızda,

you go you make a lunch or you pack a lunch. And then you need

gidip öğle yemeği hazırladığınızı ya da öğle yemeği hazırladığınızı söylüyorsunuz. Ve sonra

to grab your things. This is a general term. And I do use it

eşyalarını almalısın. Bu genel bir terimdir. Ve

every morning. Like I grab my phone. I grab my keys. I grab

her sabah kullanıyorum. Telefonumu kaptığım gibi . Anahtarlarımı alıyorum.

my wallet. Um I make sure that I put on my wedding ring and

Cüzdanımı alıyorum. Alyansımı taktığımdan ve

put on my watch. But I grab my laptop. I grab my lunch because

saatimi taktığımdan emin oluyorum. Ama dizüstü bilgisayarımı alıyorum . Öğle

I made my lunch earlier or I packed it. So I grab all of my

yemeğimi daha erken yaptığım veya paketlediğim için alıyorum. Bu yüzden tüm eşyalarımı alıyorum

things and then I get in my vehicle. And that's exactly how

ve sonra aracıma biniyorum . Ve tam olarak böyle

you would say it. Um I'm leaving in 5 minutes. I'm just

söylerdin. Um, 5 dakika sonra çıkıyorum. Sadece

going to grab my things and then I'm going out to the van.

eşyalarımı alacağım ve sonra minibüse gideceğim.

You'll hear me say that to my children. Uh and then I head to

Bunu çocuklarıma söylediğimi duyacaksınız . Uh ve sonra işe giderim

work or I go to work. You could use either of these. Both mean

ya da işe giderim. Bunlardan herhangi birini kullanabilirsiniz. Her ikisi de

that you are basically going from your house or home to your

temelde evinizden veya evinizden

place of work. It might be school as well. But you might

iş yerinize gittiğiniz anlamına gelir. okul da olabilir. Ama

say I'm going to head to work. Jen might say to me what time

işe gideceğim diyebilirsiniz. Jen bana bugün işe kaçta gideceksin diyebilir.

are you going to head to work today? What time are you going

Ne zaman

to go to work? And I'll just say oh I'm going head to work.

işe gideceksin? Ve sadece işe gideceğimi söyleyeceğim.

Today I'm going to head to work at ten. Um yesterday I headed

Bugün saat onda işe gideceğim. Dün

to work at around eight in the morning. So when you head to

sabah sekiz civarında işe gittim . Yani

work or go to work it means the same thing. It means that you

işe gitmekle işe gitmek aynı anlama gelir . Bu,

are basically leaving your house and going to work. And

temelde evinizden çıkıp işe gideceğiniz anlamına gelir. Ve

maybe you need to go to school. I know some of you are still

belki de okula gitmen gerekiyor. Bazılarınızın hala öğrenci olduğunu biliyorum

students. So it not everyone will be going to work everyday.

. Yani herkes her gün işe gitmeyecek.

Some of you will go to school. In order to learn things. If

Bazılarınız okula gidecek. Bir şeyler öğrenmek için. Ebeveynseniz,

you're a parent you might need to drop the kids off. We also

çocukları bırakmanız gerekebilir. Ayrıca

some Times say that you need to drop off the kids. Basically my

bazı zamanlarda çocukları bırakmanız gerektiğini söylüyoruz. Temel olarak

kids go on a bus. My younger kids go on a bus. My older kids

çocuklarım bir otobüse biniyor. Küçük çocuklarım otobüse biniyor. Büyük çocuklarım

come to school with me. Um but if they need to be at school at

benimle okula geliyor. Ama belli bir saatte okulda olmaları gerekiyorsa

a certain time I might need to drop them off. So to drop off

onları bırakmam gerekebilir. Yani

the kids means to bring your kids to school. Which by the

çocukları bırakmak, çocuklarınızı okula getirmek demektir . Bu arada,

way you could say that too. You could say I need to bring my

bunu da söyleyebilirsin. Yarın sabah çocuklarımı okula getirmem gerekiyor diyebilirsiniz

kids to school tomorrow morning. Or I need to drop the

. Ya da

kids off at school. It just means to give a ride. And then

çocukları okula bırakmam gerekiyor. Sadece bir gezintiye çıkmak anlamına gelir. Ve sonra işe arabayla

you might need to drive to work. Um maybe you drive by

gitmeniz gerekebilir . Belki de kendi başına sürüyorsundur

yourself. Maybe you carpool which is when you drive to work

. Belki

with other people. You could also use carpool as a verb. You

başka insanlarla işe giderken arabanızı ortak kullanıyorsunuzdur. Carpool'u bir fiil olarak da kullanabilirsiniz. İşe

can say I carpool to work. Which means that you go to work

arabayla gidiyorum diyebilirsin. Bu, diğer insanlarla çalışmaya gittiğiniz anlamına gelir

with other people. Maybe to save money. Because gas is so

. Belki para biriktirmek için. Çünkü

expensive right now. This might be required. Um in order to

şu anda benzin çok pahalı. Bu gerekli olabilir.

have a balanced budget and not run out of money. You might

Dengeli bir bütçeye sahip olmak ve paranın bitmemesi için. Diğer

need to drive to work with other people. Or you might take

insanlarla çalışmak için araba kullanmanız gerekebilir . Ya da

the bus. You might take the train. You might take the

otobüse binebilirsin. Trene binebilirsin. Metroya binebilirsin

subway. You might take the metro. We use the verb to take

. Metroya binebilirsin .

in most of these situations. I take the bus to work. I take

Bu durumların çoğunda almak fiilini kullanırız. İşe gitmek için otobüse binerim.

the train to work. I take the subway. I take the metro. Now

İşe trenle gidiyorum. Metroya biniyorum . Metroya biniyorum. Şimdi

again a bus is definitely this vehicle here. A train is on a

yine bir otobüs kesinlikle buradaki araç. Bir tren,

track with a whole bunch of cars and it's usually above

bir sürü arabanın olduğu bir yoldadır ve genellikle

ground. A subway is usually below ground. And a metro is

yerin üstündedir. Bir metro genellikle yerin altındadır. Ve metro,

just another name for a subway. It really depends on the city

metronun başka bir adıdır. Bu gerçekten

you're in. Um I know in Toronto they have the go train. And

içinde bulunduğun şehre bağlı. Um, Toronto'da hızlı trenleri olduğunu biliyorum. Bir de

they have the subway. So there's two different ways to

metroları var. Yani seyahat etmenin iki farklı yolu var

travel. But instead of driving to work you might take the bus.

. Ancak işe arabayla gitmek yerine otobüse binebilirsiniz.

You might take the train. You might take the subway. You

Trene binebilirsin. Metroya binebilirsin.

might take the metro. And then you get to work. Um I find this

Metroya binebilirsin. Ve sonra işe koyulursun. Um, bunun

is a funny phrase though. Um you could say Bob what time do

komik bir ifade olduğunu düşünüyorum. Bob'a ne zaman işe gideceğini söyleyebilirsin. Sabah

you get to work? And I could say I like to get to work at 9

9'da işe gitmeyi seviyorum

AM or I like to get to work at 10 thirty. But if you say to

ya da 10:30'da işe gitmeyi seviyorum diyebilirim . Ama

someone get to work it means you want them to start working.

birine işe başla dersen bu, onun çalışmaya başlamasını istediğin anlamına gelir.

Hopefully I didn't confuse you there. What I'm trying to talk

Umarım orada kafanızı karıştırmamışımdır . Burada bahsetmeye çalıştığım şey, işe

about here is we use the phrase to get to work to arrive at

gitmek için işe gitmek ifadesini

work in the same way. Um Joe likes to get to work at 8 AM.

aynı şekilde kullanıyoruz. Um Joe sabah 8'de işe gitmeyi sever.

Joe likes to arrive at work at 8 AM. Both of those sentences

Joe işe sabah 8'de varmayı sever. Bu cümlelerin her ikisinin de

have thus Meaning. It just means the moment you actually

anlamı vardır. Bu sadece

walk in the door at work. And then you need to say hi. It's

iş yerinde gerçekten kapıdan içeri girdiğiniz an anlamına gelir. Ve sonra merhaba demelisin. Bu

just really nice. If you have co-workers after you get to

gerçekten güzel. İş arkadaşlarınız varsa

work after you arrive at work it's nice to say hi. It's nice

işe girdikten sonra işe geldikten sonra selam vermek güzeldir.

to say hello. How's it going? Pretty good how are you? I

Merhaba demek güzel. Nasıl gidiyor? Oldukça iyi. Sen nasılsın?

think if you watched my video earlier this week you'll

Bu haftanın başlarındaki videomu izlediyseniz,

realize that most of the simple greetings are the greetings we

basit selamlamaların çoğunun bizim

use. When I get to work I say hi. I say hello. I say how's it

kullandığımız selamlamalar olduğunu anlayacağınızı düşünüyorum. İşe geldiğimde merhaba diyorum. Merhaba derim. nasıl

going? I say how are you doing today? Um I say how are you?

gidiyor diyorum Bugün nasılsın diyorum. Eee nasılsın diyorum

Those are all just very common. Probably how's it going? Uh

Bunların hepsi çok yaygın. Muhtemelen nasıl gidiyor?

according to the stats I kept. How's it going? It's probably

Tuttuğum istatistiklere göre. Nasıl gidiyor? Muhtemelen merhaba demenin

one of the most common ways to say hi. Hey how's it going?

en yaygın yollarından biridir . Hey! nasıl gidiyor?

Pretty good. How are you? That's your standard English

Oldukça iyi. Nasılsın? Bu, işteki standart İngilizce

greeting at work. But when you get to work it's nice to say hi

selamlamanızdır. Ama işe gittiğinizde herkese merhaba demek güzel

to everyone. And then I've jumped forward of the day.

. Ve sonra günün ilerisine atladım.

Obviously you're going to do some work. But at a certain

Belli ki bir iş yapacaksın. Ama günün belli bir

point in the day you're going to take a break or you're going

noktasında mola vereceksin ya da

to take a coffee break. So usually in a normal workplace

kahve molası vereceksin. Bu nedenle, genellikle normal bir iş yerinde

around 10 AM you'll have a 10 or 15 minute break. This is

sabah 10 civarında 10 veya 15 dakikalık bir molanız olur. Bu,

pretty standard in North America. You start work at

Kuzey Amerika'da oldukça standarttır . İşe

seven or eight or 9. And midway through the morning you take a

yedide, sekizde veya 9'da başlıyorsunuz. Ve sabahın ortasında bir

coffee break or you take a break. We've called them coffee

kahve molası veriyorsunuz veya mola veriyorsunuz. Kahve

breaks but not everyone drinks coffee anymore. But it can

molası dedik ama artık herkes kahve içmiyor. Ancak

still be a common term. When I was a construct worker we would

yine de ortak bir terim olabilir. Ben inşaat işçisiyken öğleden sonra

take a coffee break at 10 AM and at 2: 30 PM in the

10.00'da ve 14.30'da kahve molası verirdik

afternoon. It was really nice. And then at a certain part of

. Gerçekten güzeldi. Ve sonra günün belirli bir bölümünde

the day you're going to eat lunch or you're going to have

öğle yemeği yiyeceksin ya da

lunch. You can use both verbs again. Um at my work we

öğle yemeği yiyeceksin. Her iki fiili de tekrar kullanabilirsiniz. İşimde

actually eat lunch at 11 forty-five. We have lunch at

aslında öğle yemeğini 11 kırk beşte yiyoruz. 114-5'te öğle yemeği yiyoruz

114-five. We have an early lunch at school at my work. Um

. Okulda, işimde erken bir öğle yemeği yiyoruz.

so if you are someone who likes to pack a lunch if you like to

Yani, öğle yemeğini paketlemeyi seven biriyseniz, öğle

make a lunch and you bring it to work at lunch time you will

yemeği yapmayı seviyorsanız ve öğle yemeği saatinde işe getirirseniz,

eat lunch or you will have lunch. So both of those are

öğle yemeği yiyeceksiniz veya öğle yemeği yiyeceksiniz. Yani bunların ikisi de

common very common verbs. If you were to ask someone you

yaygın çok yaygın fiillerdir. Birine sorsaydın, bugün öğle yemeğini

could say hey what time are you going to eat lunch today? Or

ne zaman yiyeceksin diyebilirsin ? Ya da

what time are you going to have lunch today? Um do you want to

bugün öğle yemeğini ne zaman yiyeceksin?

eat lunch together? Do you want to have lunch together? And

Öğle yemeğini birlikte yemek ister misin? Birlikte öğle yemeği yemek ister misin? Ve

then here we are. We're at the end of the of the work day

sonra buradayız.

already to finish work. At a certain point in your day maybe

Zaten işi bitirmek için iş gününün sonuna geldik. Günün belirli bir noktasında, nerede çalıştığınıza bağlı olarak belki

at four o'clock or five o'clock depending on where you work you

saat dörtte veya saat beşte bitirirsiniz. Her gün

will finish It's really nice to finish work at the same time

aynı saatte işi bitirmek gerçekten güzel

every day. Um if someone said to you hey do you want to go

. Biri sana hey,

out after work and if they didn't know when you were done

işten sonra dışarı çıkmak ister misin derse ve ne zaman bitirdiğini bilmezlerse işi

they might say what time do you finish work and you could say

ne zaman bitirirsin diyebilirler ve sen de

oh I finish work at four o'clock. Or I today I'm not

ah, işi saat dörtte bitiririm diyebilirsin . Ya da ben bugün

going to finish work until five. So basically this just

işi beşe kadar bitirmeyeceğim . Yani temelde bu sadece

means the end of your work day. And then it's nice to say

iş gününüzün sonu anlamına gelir. Ve sonra hoşçakal demek güzel

goodbye. So when you get to work it's nice to say hello.

. Bu yüzden işe gittiğinizde merhaba demek güzel. İnsanlara

It's nice to say how's it going to people. But when you leave

nasıl gidiyor demek güzel . Ama işyerinden ayrıldığınızda iş

the workplace it's nice to say goodbye to your colleagues as

arkadaşlarınızla vedalaşmak

well. You might do this by saying see you tomorrow. That's

da güzel. Bunu yarın görüşürüz diyerek yapabilirsiniz.

probably the most common way to say goodbye. You could say

Muhtemelen vedalaşmanın en yaygın yolu budur .

goodbye or you could say bye. Um but I think for me and this

Hoşçakal diyebilirsin ya da güle güle diyebilirsin. Um ama benim için düşünüyorum ve bu dünyanın

might be different in other places in the world. When I

başka yerlerinde farklı olabilir .

leave work I almost always say see you tomorrow or if it's

İşten çıktığımda neredeyse her zaman yarın görüşürüz diyorum ya da bugün

Friday I'll say see you Monday. Or have a good weekend like

Cuma ise Pazartesi görüşürüz derim. Ya da bugünün ilerleyen saatlerinde bir Cuma günü olduğu gibi iyi bir hafta sonu geçirin

later today on a Friday. I might say bye everyone. Have

. Herkese veda edebilirim.

have a good weekend. I might say that as my way of saying

İyi hafta sonları. Bunu meslektaşlarıma veda etme yolum olarak söyleyebilirim

goodbye to my colleagues. And then if you have kids you might

. Ve sonra çocuklarınız varsa,

need to pick up the kids. So if you are someone who earlier

çocukları almanız gerekebilir. Yani, daha önce

used the phrase drop off the kids. If you had to drop the

bu ifadeyi kullanan biriyseniz, çocukları bırakın. Çocukları okula bırakmak zorunda kalsaydın

kids off at school. Or if you had to drop off the kids at

. Ya da çocukları okula bırakmak zorunda kalırsan

school. Couple ways of saying it. You might need to pick up

. Bunu söylemenin birkaç yolu .

the kids at the same time. Or sorry at a later time. You

Çocukları aynı anda almanız gerekebilir. Ya da daha sonra özür dilerim.

might have to go and you might need to pick up the kids from

Gidip çocukları

school or from daycare or from wherever they are. And then if

okuldan, kreşten ya da her neredeyseler oradan almanız gerekebilir. Ve eğer

you have fun colleagues and if you have extra time you might

eğlenceli meslektaşlarınız varsa ve fazla zamanınız varsa

go out after work. I don't do this very often. I do this

işten sonra dışarı çıkabilirsiniz. Bunu çok sık yapmam. Bunu

maybe twice a year. Twice a year someone at work might say

yılda belki iki kez yapıyorum. Yılda iki kez iş yerindeki biri

hey Bob we're going to go out after work. We're going to have

hey Bob, işten sonra dışarı çıkacağız diyebilir.

beer and wings. Do you want to come with? And then some

Bira ve kanat içeceğiz. ile gelmek ister misin? Ve sonra bazı

colleagues and myself we might go out after work. To have a

meslektaşlarım ve ben işten sonra dışarı çıkabiliriz.

little snack to have something to drink. Um I used to do this

Bir şeyler içmek için biraz atıştırmak . Bunu

a lot more when I was younger. But I think when you get older

gençken çok daha fazla yapardım. Ama bence yaşlandığınızda

and you have kids and you have a lot of stuff to do a lot of

ve çocuklarınız olduğunda ve yapacak çok

errands. Uh you don't do this as often. But younger people

işiniz olduğunda. Bunu o kadar sık ​​yapmıyorsun. Ancak daha genç insanlar

often will go out after work. Maybe once a month they'll say

genellikle işten sonra dışarı çıkarlar. Belki ayda bir,

hey we're going to go out and get some food. Do you want to

hey, dışarı çıkıp biraz yiyecek alacağız derler. Gelmek ister misin

come? And usually Bob the Canadian says no. I'm a boring

? Ve genellikle Kanadalı Bob hayır der. Sanırım sıkıcı bir

colleague I think. I should go out after work with my

meslektaşım. İşten sonra

colleagues more often. Uh and then you go home. Uh plain and

iş arkadaşlarımla daha sık dışarı çıkmalıyım. Uh ve sonra eve gidersin. Sade ve

simple. This is how you say it. Um okay I'm done work. I'm

basit. Bunu böyle söylüyorsun. Um tamam işim bitti. Ben

going to go home. Uh at the end of the work day when I finish

eve gideceğim. Uh iş gününün sonunda

work I go home. It's really nice to go home after a long

işim bittiğinde eve giderim. Uzun bir iş gününden sonra eve gitmek gerçekten çok güzel

day at work. So simply the opposite of going to work or

. Yani işe gitmenin veya

heading to work is that you're going to go home. In fact you

işe gitmenin tam tersi, eve gidecek olmanızdır. Aslında eve

could say I'm going to head home. Okay. Um I might be on

gideceğim diyebilirsin . Tamam aşkım. Um,

the phone with Jen and I might say hey I just have a few

Jen'le telefonda konuşuyor olabilirim ve hey,

things left to do at work and then I'm going to head home.

işte yapacak birkaç işim kaldı ve sonra eve gideceğim diyebilirim.

Okay so I'll see you in 15 minutes. Or something like

Tamam, 15 dakika sonra görüşürüz . Ya da böyle bir şey

that. So to go home at the end of the day the thing you do

. Yani günün sonunda yaptığınız şey eve gitmek,

when you are all done your work day. And then of course you

tüm iş gününüzü bitirdiğinizde . Ve sonra tabii ki

might before you go home you might need to run errands. You

eve gitmeden önce ayak işlerini halletmen gerekebilir.

might need to run some errands. So this is the act of doing all

Bazı işleri halletmen gerekebilir. Yani bu,

the little things in life that you don't do everyday but you

hayatta her gün yapmadığınız ama

do quite often. You need to get groceries. You need to get your

oldukça sık yaptığınız tüm küçük şeyleri yapma eylemidir. Yiyecek almanız gerekiyor . Mailinizi almanız gerekiyor

mail. You might need to pick up your laundry if it's at the if

. Çamaşırlarınızı

you if it's at the dry cleaner. I don't do that. I do my own

kuru temizleyiciden, sizden ise almanız gerekebilir. Bunu yapmam

laundry at home. Um you might need to pick your dog up. Maybe

Çamaşırlarımı evde kendim yıkarım. Köpeğinizi almanız gerekebilir. Belki de gün içinde onunla ilgilenen

you bring your to a place that takes care of it during the

bir yere götürürsünüz

day. We don't do that but some people do. You might need to

. Biz yapmıyoruz ama birileri yapıyor.

just do a few errands. You might need to go to the bank.

Sadece birkaç iş yapmanız gerekebilir. Bankaya gitmeniz gerekebilir.

You might need to do all of the typical things that you might

need to do throughout the week. So to get changed. When I get

Hafta boyunca yapmanız gerekebilecek tüm tipik şeyleri yapmanız gerekebilir. Yani değişmek için.

home I like to get changed. I wear a shirt with a collar to

Eve geldiğimde üzerimi değiştirmeyi seviyorum. Çalışmak için yakalı bir gömlek giyiyorum

work. And I wear like dress pants they're called. I don't

. Ve onlara elbise pantolonu gibi giyiyorum .

wear jeans to work. But in order to feel comfortable I

Çalışmak için kot pantolon giymem. Ama rahat hissetmek için

like to just wear jeans and a T-shirt. So when I get home I

sadece kot pantolon ve tişört giymeyi seviyorum . Bu yüzden eve geldiğimde üzerimi

like to get changed. To get changed means to put different

değiştirmeyi seviyorum. Üzerini değişmek, farklı giysiler giymek demektir

clothes on. Um I think this is a very common thing for people.

. Bence bu insanlar için çok yaygın bir şey.

Um people come home from work. Maybe they're wearing a tie or

İnsanlar işten eve geliyor. Belki kravat,

a dress or a skirt. They're wearing some very formal

elbise ya da etek giyiyorlardır. Çok resmi

clothing. And when they get home in order to relax they

kıyafetler giyiyorlar. Ve dinlenmek için eve geldiklerinde üstlerini

like to get changed. So they just like to we say it this way

değiştirmeyi severler. Bu yüzden bazen bizim de böyle söylememizi seviyorlar

too sometimes. I just like to throw on jeans and a T-shirt.

. Sadece kot pantolon ve tişört giymeyi seviyorum.

Uh and sit on the couch and have a cup of tea. So this guy

Uh ve kanepeye otur ve bir fincan çay iç. Hayal ettiğim bu adam

I imagine came home from work and decided wanted to get

işten eve geldi ve üzerini değiştirmeye karar verdi ve

changed so he put on a T-shirt, a comfy shirt, and a pair of

üzerine bir tişört, rahat bir gömlek ve bir kot

jeans. I like to make supper or I like to make dinner. Again I

pantolon giydi. Akşam yemeği yapmayı severim veya akşam yemeği yapmayı severim. Yine

use these words the same way. Um Jen and I usually make

aynı şekilde bu kelimeleri kullanıyorum. Um Jen ve ben genellikle

dinner around four thirty. We like to make supper around 430

dört buçukta akşam yemeği yeriz. 430 civarında akşam yemeği yapmayı seviyoruz

and then we like oh that's the wrong slide. This is the one.

ve sonra oh bu yanlış slayt. İşte bu o. Akşam

We like to eat dinner or eat supper around five or 530. So

yemeğini veya akşam yemeğini saat beş veya 530 civarında yemeyi severiz. Yani

to make supper means to cook supper. You could also say

akşam yemeği yapmak, akşam yemeği pişirmek anlamına gelir . Bunu da söyleyebilirsin

that. Um but generally we use the word make because it's a

. Ama genel olarak make kelimesini kullanırız çünkü bu

very general generally general It's a very general word. Um

çok genel genel bir geneldir Bu çok genel bir kelimedir. Um

usually everyday Jen will make supper around 430 or five. Um

genellikle Jen her gün 430 ya da beş civarında akşam yemeği hazırlar. Um

most days Jen makes supper in the winter. But in the summer

çoğu gün Jen kışın akşam yemeğini hazırlar . Ama yazın

when Jen's busy on the farm I usually make supper. I'm

Jen çiftlikte meşgulken genellikle akşam yemeğini ben yaparım.

usually the one who makes dinner. Um but it's to prepare

Genelde akşam yemeğini ben yaparım. Um ama yemek hazırlamak için

food. That's what that would mean. To and then sometimes you

. Bunun anlamı bu olurdu. Şuraya ve sonra bazen

order take out or you get take out. So in Canada we would call

dışarı çıkma emri verirsiniz ya da dışarı çıkarsınız . Yani Kanada'da buna paket servisi derdik

this take out. Um we might even say you might order delivery.

. Teslimat siparişi verebileceğinizi bile söyleyebiliriz.

Which means you get a pizza delivered to your house.

Bu, evinize teslim bir pizza alacağınız anlamına gelir .

Takeout is when you make a phone call Or you order online

Paket servis, bir telefon görüşmesi yaptığınızda veya çevrimiçi sipariş verdiğinizde

and then you go to the restaurant and pick your food

ve ardından restorana gidip yemeğinizi

up in boxes. And then you take it home to eat it. So you might

kutulardan aldığınız zamandır. Sonra onu yemek için eve götürüyorsun. Yani

order take out or get take out. I think in Britain they call it

dışarı sipariş verebilir veya dışarı çıkabilirsiniz. Sanırım İngiltere'de buna götürüp

take away. Um but in Canada in my area at least we call it

götürme diyorlar. Um ama Kanada'da benim bölgemde en azından buna

take out. Um sometimes Jen and I will order take out or we'll

çıkar diyoruz. Um bazen Jen ve ben paket servis siparişi veririz ya da paket

get take out and then we'll eat restaurant food at home. Uh we

servis alırız ve sonra evde restoran yemeği yeriz. Uh,

talked about eating dinner and eating supper already so I'll

akşam yemeği yemekten ve akşam yemeği yemekten çoktan bahsettik, o yüzden

move on. Uh and then you need to do the dishes or you need to

devam edeceğim. Ve sonra bulaşıkları yıkamalısın ya da

wash the dishes. Uh some people are lucky and they have a

bulaşıkları yıkamalısın. Bazı insanlar şanslı ve

dishwasher. I do not have a dishwasher. Uh so after supper

bulaşık makinesi var. Bulaşık makinem yok.

every night we do the dishes. So that means we put soap and

Her akşam yemekten sonra bulaşıkları yıkıyoruz. Bu, lavaboya sabun ve su koyduğumuz anlamına gelir

water in the sink. Uh we put the dishes in and then we wash

. Bulaşıkları koyuyoruz, sonra yıkıyoruz, ovuyoruz,

and scrub them and rinse them and dry them. So after we eat

durulayıp kurutuyoruz. Bu yüzden akşam yemeğini yedikten sonra

supper we will do the dishes. A very common activity that many

bulaşıkları yıkayacağız. Birçoğunun

do after they eat. You need to I think they call this the

yemek yedikten sonra yaptığı çok yaygın bir aktivite. Bence buna

washing up in Britain. Don't quote me on British English

İngiltere'de bulaşık yıkamak diyorlar. Yine de benden İngiliz İngilizcesinden alıntı yapma

though. I'm just going by what I hear when I watch British

. Sadece İngiliz televizyonunu izlediğimde duyduklarıma göre hareket ediyorum

television. But we would say to do the dishes or to wash the

. Ama bulaşıkları yıka ya da bulaşıkları yıka derdik

dishes. So plates, cups, spoons, forks. Um and then to

. Yani tabaklar, bardaklar, kaşıklar, çatallar. Um ve sonra

clean up the house. We don't do this every night. We actually

evi temizlemek için. Bunu her gece yapmıyoruz. Aslında

do this more on the weekends. But usually we will sweep the

bunu daha çok hafta sonları yapıyoruz. Ama genellikle yerleri süpürürüz

floor. When we do the dishes usually one person will sweep

. Bulaşıkları yıkarken genellikle bir kişi

the floor. And another person will wipe the table off or wipe

yerleri süpürür. Ve başka bir kişi masayı silecek veya

off the table. On a Saturday though we will vacuum and we

masayı silecek. Yine de Cumartesi günü süpüreceğiz ve

will do other types of cleaning. But often after

diğer temizlik türlerini yapacağız . Ama genellikle

supper we will clean up the house. We will just tidy things

akşam yemeğinden sonra evi temizleriz . İşleri

up a little bit. And then maybe you want to unwind. So this is

biraz toparlayacağız. Ve sonra belki gevşemek istersin. Yani bu rahatlamak

an English verb that means to relax. So you might just sit in

anlamına gelen İngilizce bir fiildir . Yani

a chair and read a book. Uh you might just sit and chat for a

bir sandalyeye oturup kitap okuyabilirsiniz. Oturup biraz sohbet edebilirsin

little bit. But to unwind usually means to relax after

. Ancak gevşemek genellikle işten sonra rahatlamak anlamına gelir

work. Okay so after work after you've done some chores and

. Tamam, işten sonra bazı ev işlerini ve

some errands when you finally sit down at the end of the day

ayak işlerini yaptıktan sonra günün sonunda nihayet oturduğunuzda

you might sit down to unwind. Which just means to relax a

gevşemek için oturabilirsiniz. Bu sadece biraz rahatlamak anlamına gelir

little bit. Usually by six o'clock or 6 30 at night

. Genellikle saat altıda veya gece 6 30'da,

especially in the I'm I'm able to just sit down and to unwind

özellikle de sadece oturup

a little bit. I'm able to sit down and relax. It's a nice

biraz gevşemeyi başarıyorum. Oturup rahatlayabilirim. Bu güzel bir

feeling. And you might sit down to watch the news. Maybe you're

duygu. Ve haberleri izlemek için oturabilirsin. Belki de

someone who likes to watch the news. I used to watch the news

haberleri izlemeyi seven birisin . Haberleri

a lot. I don't watch the news as much anymore. But this was

çok izlerdim. Artık eskisi kadar haber izlemiyorum. Ama bu, her akşam yemekten sonra düzenli olarak

something that I used to do quite regularly after supper

yaptığım bir şeydi

every night. And we still do a bit but I don't think as much

. Ve hala biraz yapıyoruz ama eskisi kadar düşünmüyorum

as we used to. Maybe you like to read book. Maybe that's one

. Belki kitap okumayı seviyorsundur. Belki de

of the things you do to unwind. You take some time to sit and

gevşemek için yaptığın şeylerden biri de budur. Geceleri oturup kitap okumak için biraz zaman ayırırsınız

read a book at night. Which of course I think you know what

. Ki kitap okumanın ne demek olduğunu bildiğinizi düşünüyorum

reading a book is. Maybe you like to watch some TV. You

. Belki biraz televizyon izlemeyi seversin.

might want to watch some Netflix. You might want to

Biraz Netflix izlemek isteyebilirsin .

watch some YouTube. All of those phrases are very common.

Biraz YouTube izlemek isteyebilirsin. Bu ifadelerin hepsi çok yaygın.

Um sometimes I sit on my computer because I want to

Bazen bilgisayarımın başında oturuyorum çünkü

watch some YouTube videos or I want to watch Netflix or I

bazı YouTube videoları izlemek istiyorum veya Netflix izlemek istiyorum veya

want to watch another streaming service like Amazon Prime but

Amazon Prime gibi başka bir akış hizmetini izlemek istiyorum ama

sometimes you just want to watch TV or some TV to watch

bazen sadece TV izlemek istiyorsunuz veya

Netflix or some Netflix or to watch YouTube videos or to

Netflix veya biraz Netflix izlemek için biraz TV veya YouTube videolarını izlemek veya

watch some YouTube videos. So hopefully you heard all those

bazı YouTube videolarını izlemek için. Umarım oradaki tüm bu

variations there. And maybe you want to check social media.

varyasyonları duymuşsunuzdur. Ve belki de sosyal medyayı kontrol etmek istersiniz.

Maybe you really really enjoy grabbing your phone at night.

Belki de geceleri telefonunuzu elinize almaktan gerçekten keyif alıyorsunuzdur. Yine

There's the verb grab again. Just going to grab my phone and

kapmak fiili var. Telefonumu alıp

check Instagram. I'm just going to grab my phone and

instagrama bakacağım. Telefonumu alıp

check Facebook. We use the verb to check a lot. Uh when we're

Facebook'a bakacağım. Fiili çok kontrol etmek için kullanırız. Ah,

talking about social media. You could also say that someone's

sosyal medya hakkında konuşurken. Ayrıca birisinin

on social media a lot like ah he's you know if you're talking

sosyal medyada şöyle diyebilirsiniz: ah o, bilirsiniz, eğer

about teenagers oh she's on social media all the time.

gençler hakkında konuşuyorsanız, o her zaman sosyal medyadadır.

That's the same as you know looking at Instagram or

Bu, Instagram'a veya

Facebook or one of the other main social medias apps. And

Facebook'a veya diğer ana sosyal medya uygulamalarından birine baktığınızı bildiğinizle aynı. Ve

then eventually you're going to say good night. So you might

sonunda iyi geceler diyeceksin. Böylece

say good night to your kids. Um you might say good night to

çocuklarınıza iyi geceler diyebilirsiniz. Eşinize iyi geceler diyebilirsiniz

your spouse. You might say good night to someone on the phone.

. Telefonda birine iyi geceler diyebilirsin.

Maybe you phone your mom or dad every night to say good night.

Belki her gece iyi geceler demek için anneni veya babanı ararsın.

Um but one of the one of the last things you do at the end

Ama günün sonunda yaptığın son şeylerden biri

of the day is that you say good night to people. And then

insanlara iyi geceler demek. Ve sonra yatmak

you're going to get ready for bed. So when you get ready for

için hazırlanacaksın . Yani yatmaya hazırlandığınızda

bed this involves maybe putting on pajamas. This involves maybe

bu belki pijama giymeyi içerir . Bu, belki

doing things like you're going to use the bathroom or go to

tuvaleti kullanacaksınız veya

the bathroom. Um it includes things like maybe you're going

tuvalete gideceksiniz gibi şeyler yapmayı içerir. Um, belki dişlerini fırçalayacaksın gibi şeyleri içerir

to brush your teeth. Um there's a variety of things that you do

. Yatmaya hazırlanmak için yaptığınız çeşitli şeyler var

to get ready for bed. I know because I'm old one of the

. Biliyorum çünkü yaşlıyım,

things I do is I take my medication. So I have to take a

yaptığım şeylerden biri ilaçlarımı almak . Bu yüzden

pill every day and I do that at night. It's part of it's one of

her gün bir hap almam gerekiyor ve bunu geceleri yapıyorum . Yatmaya hazırlanırken yaptığım şeylerden biri de bunun bir parçası

the things I do when I'm getting ready for bed. Um so

. Um, işim

when I am done when I'm going to go to bed. I usually get

bittiğinde yatağa gideceğim zaman . Genelde üzerimi

changed. Um so I'm not going to describe what I wear to bed.

değiştiririm. Yani yatakta ne giydiğimi tarif etmeyeceğim.

But I get ready for bed by getting changed. I brush my

Ama üzerimi değiştirip yatmaya hazırlanıyorum . Dişlerimi fırçalarım

teeth. I usually take my pill. Uh I usually go the bathroom or

. Genelde hapımı alırım. Genelde tuvalete giderim ya da

use the bathroom. Those are all the things that I do when I am

tuvaleti kullanırım. Yatmaya hazırlanırken yaptığım şeylerin hepsi bunlar

getting ready for bed. So one of the last things you do is

. Yani yaptığınız son şeylerden biri

you get ready for bed. And then you get in bed. So you can say

yatmaya hazırlanmak. Ve sonra yatağa giriyorsun. Böylece

you get in bed. You go to bed. You get into bed. All of those

yatağa girdiğini söyleyebilirsin. sen yatağa git Yatağa giriyorsun. Bunların hepsi

are equally common in English. Uh at the end of your day you

İngilizce'de eşit derecede yaygındır. Günün sonunda, bu arada

might also by the way have a shower or take a shower at

duş alabilir veya gece duş alabilirsiniz

night. It can depend on what kind of work you do during the

. Gün içinde ne tür bir iş yaptığınıza bağlı olabilir

day. When I'm teaching I have a shower in the morning. In the

. Ders verdiğimde sabahları duş alırım.

summer when I'm not teaching and I work on the farm I have a

Yazın ders vermediğim ve çiftlikte çalıştığım zamanlarda

shower before I go to bed. So it depends how dirty your work

yatmadan önce duş alırım. Yani işinizin ne kadar kirli olduğuna bağlı

is. When you work on a farm you get dirty. Your hands get

. Bir çiftlikte çalıştığın zaman kirlenirsin. Ellerin

dirty. Your neck gets dirty. Your everything gets dirty

kirlenir. Boynunuz kirlenir.

because you're working outside. So you might have a shower at

Dışarıda çalıştığınız için her şeyiniz kirleniyor. Böylece

the end of the day. And then you're going to get in bed. Get

günün sonunda duş alabilirsiniz. Ve sonra yatağa gireceksin.

into bed. Go to bed. And then you need to set your alarm

Yatağa gir. Yatmak. Ve sonra çalar saatinizi kurmanız gerekiyor

clock or you need to set your alarm. I still have an old

veya alarmınızı kurmanız gerekiyor . Hâlâ eski

fashioned alarm clock. Most people these days just set an

moda bir çalar saatim var. Bugünlerde çoğu insan

alarm on their phone. But you need to set your alarm or you

telefonunda bir alarm kuruyor. Ancak alarmınızı kurmanız gerekiyor veya

need to set your alarm clock. Um if you need to get up early

çalar saatinizi kurmanız gerekiyor. Ertesi sabah erken kalkmanız gerekirse

the next morning. Maybe you don't. Maybe it's the weekend

. Belki yapmazsın. Belki hafta sonudur,

then you want to make sure that your alarm is not set. Because

o zaman alarmınızın kurulu olmadığından emin olmak istersiniz. Çünkü

you the worst thing for me is when the alarm clock goes off

sen benim için en kötü şey,

at 630 on a Saturday morning and I don't need to get up. But

bir Cumartesi sabahı çalar saatin 630'da çalması ve benim kalkmama gerek kalmamasıdır. Ancak

sometimes you need to set your alarm or you need to set your

bazen alarmınızı kurmanız gerekir veya alarmınızı kurmanız gerekir

alarm. I don't know who gets up at 9 AM but that must be really

. Sabah 9'da kim kalkar bilmiyorum ama bu gerçekten

nice. And then the very very last thing that you will do is

hoş olmalı. Ve sonra yapacağınız en son şey

you will fall asleep. We sometimes say go to sleep. Like

uykuya dalmaktır. Bazen uyu diyoruz. Mesela saat

I go to sleep at 10 PM or I didn't yeah I think fall asleep

22:00'de uyumaya gidiyorum ya da uyumadım evet bence uykuya dalmak,

is the actual act of going from being awake to being asleep or

uyanıklıktan uykuya ya da

to sleeping. So I think the very very last thing that most

uyumaya geçmenin gerçek eylemidir. Bu yüzden çoğu

people do in day is they will fall asleep. And then hopefully

insanın gün içinde yaptığı en son şeyin uykuya dalmak olduğunu düşünüyorum. Ve sonra umarım

you don't toss and turn. Uh hopefully you don't have

savurup dönmezsin. Umarım

nightmares or bad dreams. Hopefully after you fall asleep

kabus görmezsin ya da kötü rüyalar görmezsin. Umarız uykuya daldıktan sonra

you just drift off and have beautiful dreams about awesome

sadece kendinizi kaybedersiniz ve hayattaki harika şeyler hakkında güzel rüyalar görürsünüz

things in life. That would be really cool. But definitely the

. Bu gerçekten harika olurdu. Ama kesinlikle günlük rutininizde

last thing you do in your day in your daily routine is to

gün içinde yaptığınız son şey

fall asleep.

uykuya dalmaktır.