Come Down, Go Ahead, Go Up ✨Most Common Phrasal Verbs (31-33)

Hi everyone. I'm Jennifer from English with  Jennifer. Let's start with a quiz to review  

Herkese selam. Ben English with Jennifer'dan Jennifer. Önceki derslerde ele aldığımız deyimsel fiillerin bazılarını gözden geçirmek için bir sınavla başlayalım

some of the phrasal verbs we covered in earlier  lessons. Ready? I'll ask you ten questions.

. Hazır? Sana on soru soracağım.

One. When you pick up a new word or phrase,  

Bir. Yeni bir kelime veya kelime öbeği öğrendiğinizde,

does that mean you learn it directly from a  clear explanation or indirectly from context?

bu, onu doğrudan açık bir açıklamadan mı yoksa dolaylı olarak bağlamdan mı öğrendiğiniz anlamına gelir?

Indirectly.

dolaylı olarak.

Two. If a problem comes up, does that mean  it happens, it gets worse, or it ends?

İki. Bir sorun ortaya çıkarsa bu, onun olduğu, daha kötüye gittiği veya sona erdiği anlamına mı gelir?

It happens. It arises.

Olur. Ortaya çıkar.

Three. Does going out of business  mean that sales have been really good  

Üç. İşletmenin kapanması, satışların gerçekten iyi olduğu

or sales have been really bad?

veya satışların gerçekten kötü olduğu anlamına mı gelir?

Sales have been really bad. To  go out of business means you stop  

Satışlar gerçekten kötü. İşi kapatmak,

operating because you can't  run your business anymore.

işletmenizi artık yönetemeyeceğiniz için faaliyeti  durdurduğunuz anlamına gelir.

Four. Before I film a new video, do I set  up my equipment or turn out my equipment?

Dört. Yeni bir video çekmeden önce ekipmanımı kurmalı mıyım yoksa ekipmanımı kapatmalı mıyım?

I set it up. I assemble everything,  and I get it ready for use.

kurdum Her şeyi bir araya getiriyorum ve kullanıma hazır hale getiriyorum.

Five. If you take on responsibility, does  that mean you accept it or reject it?

Beş. Sorumluluk alıyorsanız, bu onu kabul ettiğiniz veya reddettiğiniz anlamına mı gelir?

You accept it. Taking something  on means you handle it.

sen kabul et Bir şeyi üstlenmek, onu hallettiğiniz anlamına gelir.

Six. In one of my live streams,  I shared an original story.  

Altı. Canlı yayınlarımdan birinde orijinal bir hikaye paylaştım.

I wrote it, so did I give it up or make it up?

Ben yazdım, öyleyse vazgeçtim mi, uydurdum mu? ben

I made it up. I created the  story. I used my imagination.

uydurdum Hikayeyi ben oluşturdum . Hayal gücümü kullandım.

Seven. If you figure something out, does  it confuse you or do you understand it?

Yedi. Bir şeyi çözerseniz bu kafanızı karıştırıyor mu yoksa anlıyor musunuz?

You understand it. To figure out a  problem means you arrive at the answer.

Anlıyorsun. Bir sorunu çözmek, cevaba ulaştığınız anlamına gelir.

Eight. When you take out money from your bank  account, is that a withdrawal or a deposit?

Sekiz. Banka hesabınızdan para çektiğinizde , bu para çekme mi yoksa para yatırma mı?

A withdrawal. To take something out  means you obtain it. You get it.

Çekilme. Bir şeyi çıkarmak, onu elde ettiğiniz anlamına gelir. anladın mı

Nine. If crime goes down in  a city, is that good or bad?

Dokuz. Bir şehirde suç azalırsa , bu iyi mi yoksa kötü mü?

It's good. It means the  number of crimes decreased.

Bu iyi. Bu, suç sayısının azaldığı anlamına gelir.

Ten. If you take a day off from work,  does that mean you work more or less?

On. İşten bir gün izin almanız daha çok veya daha az çalıştığınız anlamına mı gelir?

Less. When you take a day off from work,  

Az. İşten bir gün izin aldığınızda

you spend time away from your job, so  you can relax or do something else.

işinizden uzakta vakit geçirirsiniz, böylece rahatlayabilir veya başka bir şey yapabilirsiniz.

How did you do? Let me remind you what's important.  Your success with phrasal verbs comes down to  

Nasıl yaptın? Size neyin önemli olduğunu hatırlatayım. Öbek fiillerdeki başarınız

one thing: practice. I'm not saying how much  you practice decides everything. I'm saying how  

tek bir şeye bağlıdır: pratik yapın. Ne kadar pratik yaptığınızın her şeye karar verdiğini söylemiyorum. Nasıl

you practice is a key factor. You can study long  lists of phrasal verbs and work with flashcards  

egzersiz yaptığınızın önemli bir faktör olduğunu söylüyorum. Her gün 20 veya 30 dakika uzun deyimsel fiil listelerini çalışabilir ve bilgi kartlarıyla   çalışabilirsiniz

for 20 or 30 minutes every day. That doesn't mean  you'll actually be ready to understand and use  

. Bu,

those phrasal verbs in real life situations. It's  better to focus on a short list of phrasal verbs  

gerçek yaşam durumlarında bu deyimsel fiilleri anlamaya ve kullanmaya gerçekten hazır olacağınız anlamına gelmez. Kısa bir öbek fiil listesine odaklanmak

and then make time to review. That's why I'm  presenting only three phrasal verbs at a time.  

ve ardından gözden geçirmek için zaman ayırmak daha iyidir. Bu nedenle, bir seferde yalnızca üç deyimsel fiil sunuyorum.

Go ahead and make flashcards if  that study tool works for you,  

Bu çalışma aracı işinize yarıyorsa bilgi kartları hazırlayın,

but don't just memorize definitions. Take the  time to learn the possible meanings of a single  

ancak yalnızca tanımları ezberlemeyin. Tek bir

phrasal verb and the grammar it requires. Is  the phrasal verb transitive or intransitive?  

deyimsel fiilin olası anlamlarını ve bunun gerektirdiği grameri öğrenmek için zaman ayırın. Phrasal fiil geçişli mi yoksa geçişsiz mi?

Meaning, does it take an object? If  it takes an object, is it separable?  

Yani, bir nesne alıyor mu? Bir nesne alırsa ayrılabilir mi?

Lastly, pay attention to the context or contexts  in which a phrasal verb is used. Your accuracy  

Son olarak, öbek fiilin kullanıldığı bağlama veya bağlamlara dikkat edin . Ne zaman kullanmanın uygun olduğunu

with phrasal verbs will go up if you understand  when it's appropriate to use them. Right now it's  

anlarsanız, deyimsel fiillerle ilgili doğruluğunuz artacaktır . Şu anda   İngilizce'deki

time to learn three of the most common phrasal  verbs in English: come down, go ahead, go up.  

en yaygın üç öbek fiili öğrenmenin zamanı geldi : aşağı gel, devam et, yukarı çık.

"Come down" is an intransitive phrasal verb. The  simple meaning is to move from a higher place  

"Come down" geçişsiz bir öbek fiildir. Basit anlamı, daha yüksek bir yerden daha alçak bir yere geçmektir

to a lower one, or it could be a geographical  location, moving from north to south.  

veya bu, kuzeyden güneye doğru hareket eden bir coğrafi konum olabilir.

The rain came down hard last night,  meaning it poured down from the sky.

Yağmur dün gece sert yağdı, yani gökten yağdı.

Our friends came down from Montreal to  visit us. They visit Boston once a year.

Arkadaşlarımız bizi ziyaret etmek için Montreal'den geldi . Yılda bir kez Boston'u ziyaret ederler.

Another common intransitive meaning of this  phrasal verb is similar to "go down." In 2020,  

Bu deyimsel fiilin diğer bir yaygın geçişsiz anlamı "aşağı inmek"e benzer. 2020'de

gas prices in the U.S went down. People  were happy. Then the prices went up in 2021.  

ABD'de gaz fiyatları düştü. İnsanlar mutluydu. Ardından 2021'de fiyatlar yükseldi.

The question is, "Will the prices  come down again?" Will they decrease?

Soru şu: "Fiyatlar tekrar düşecek mi?" azalacaklar mı?

When we use "come down to," we need an object.  Like this, the phrasal verb isn't separable,  

"Come down to" kullandığımızda, bir nesneye ihtiyacımız var. Bunun gibi, öbek fiil ayrılamaz,

but what does it mean? Think of politics and  elections. People listen to views, policies,  

ama bu ne anlama geliyor? Siyaseti ve seçimleri düşünün. İnsanlar görüşleri, politikaları

and promises, but often it comes down  to whether voters like a candidate  

ve vaatleri dinler, ancak genellikle seçmenlerin bir adayı beğenip

or not. So it comes down to character.  If an election comes down to character,  

beğenmemesine bağlıdır  . Yani iş karaktere geliyor. Bir seçim karaktere bağlıysa

does that mean that character is one of many  factors or character is the deciding factor?

bu, karakterin birçok faktörden biri olduğu veya karakterin belirleyici faktör olduğu anlamına mı gelir?

The deciding factor. When it comes down to  something, that something is what's most  

Karar verici faktör. Bir şey söz konusu olduğunda, o şey en

important. We're reducing a complex  matter to the most essential thing.

önemli olan şeydir. Karmaşık bir konuyu en temel şeye indirgiyoruz.

In conversation, you may hear a pronoun used and  then a longer explanation. It comes down to this.

Sohbet sırasında bir zamirin kullanıldığını ve ardından daha uzun bir açıklama duyabilirsiniz. Buna bağlı.

Well, it comes down to this. You want  to be human in the eyes of the law.  

İş şuraya geliyor. Kanunun gözünde insan olmak istiyorsunuz. Bir ifadeyi en önemli olana odaklamanın

We also use "when it comes down to it" as a way  to focus a statement on what's most essential.  

bir yolu olarak "iş ona geldiğinde" ifadesini de kullanırız .

Answer this question in the  comments. When it comes down to it,  

Bu soruyu yorumlarda yanıtlayın . Söz konusu olduğunda,

what do you want out of life? Or when it comes  down to it, what do you want most out of life?

hayattan ne istiyorsun? Veya söz konusu olduğunda , hayattan en çok ne istersiniz?

"Go ahead" is intransitive. What does it  mean? Go ahead. I'll see you down there.  

"Devam et" geçişsizdir. Bu ne anlama geliyor? Devam etmek. Aşağıda görüşürüz.

Is the older man the father telling  his son to wait or go without him?

Baba, oğluna beklemesini mi yoksa onsuz gitmesini mi söylüyor?

Go without him. "Go ahead" means "proceed."  

Onsuz git. "Devam et", "devam et" anlamına gelir.

"Go ahead" can mean to proceed to a  place. You don't wait for someone.  

"Devam et", bir yere ilerlemek anlamına gelebilir . Birini beklemiyorsun.

It's often said to give permission to someone  to leave you behind. Go ahead without me.  

Birinin sizi geride bırakmasına izin vermek için sık sık söylenir . Bensiz devam et.

Go ahead. I'll see you later. A variation  is, "You go on ahead. I'll come a bit later."

Devam etmek. Sonra görüşürüz. Bir varyasyon , "Sen devam et. Ben biraz sonra geleceğim."

"Go ahead" can be said as an invitation  or permission to do something. Take a  

"Devam et" bir davet veya bir şey yapma izni olarak söylenebilir. Bir

look. Go ahead. Don't be shy. Go ahead.  Don't be shy. Go ahead. Help yourself.

göz at. Devam etmek. Utangaç olma. Devam etmek. Utangaç olma. Devam etmek. Kendine yardım et.

Please do. Go right ahead. These are all things  we might say in conversation. By the way, you  

Lütfen yap. Doğru devam edin. Bunların hepsi sohbet sırasında söyleyebileceğimiz şeylerdir. Bu arada,

may know Clint Eastwood's famous line with this  phrasal verb. If you do, put it in the comments.

Clint Eastwood'un bu öbek fiili içeren ünlü dizesini biliyor olabilirsiniz . Yaparsanız, yorumlara yazın.

Note that we can tag on another  verb to say what you actually do.  

Gerçekte ne yaptığınızı söylemek için başka bir fiili etiketleyebileceğimizi unutmayın.

For example: Go ahead and  choose. Go ahead and ask.  

Örneğin: Devam edin ve seçin. Devam et ve sor.

Here's a question. If your friend is away from  the table when it's time to order at a restaurant,  

İşte bir soru. Bir restoranda sipariş verme zamanı geldiğinde arkadaşınız masadan uzaktaysa   onun

would you go ahead and order for them?  Tell me your answer in the comments.

için sipariş verir miydiniz? Cevabını yorumlarda söyle.

"Go up" is intransitive and it means to rise  or increase. We already saw one example when I  

"Yukarı çık" geçişsizdir ve yükselmek veya artmak anlamına gelir. Benzin fiyatlarından bahsettiğimde zaten bir örnek gördük

talked about gas prices. In 2020, gas prices went  down. Then they went up in 2021. What else can go  

. 2020'de gaz fiyatları düştü. Sonra 2021'de yükseldiler. Başka ne

up? The unemployment rate, productivity,  approval ratings, customer satisfaction.

yükselebilir? İşsizlik oranı, üretkenlik, onay derecelendirmeleri, müşteri memnuniyeti.

"Go up" can also mean that you physically move  upwards. Here's a question. Would you go up  

"Yukarı çık", fiziksel olarak yukarı çıktığınız anlamına da gelebilir . İşte bir soru.

three flights of stairs or use the elevator if  one were available? Tell me in the comments.

Üç kat merdiven çıkar mıydınız yoksa asansör varsa asansörü mü kullanırdınız ? Yorumlarda söyle. Günlük konuşma İngilizcesinde

Another common meaning of "go  up" in everyday spoken English  

"yukarı çıkmak" kelimesinin diğer bir yaygın anlamı

is to approach. You can go up to a  movie star and ask for an autograph.  

yaklaşmaktır. Bir film yıldızına gidip imza isteyebilirsiniz.

You can go up to a digital kiosk and use the  touch screen to order food in some restaurants.  

Bazı restoranlarda yemek siparişi vermek için dijital büfeye gidip dokunmatik ekranı kullanabilirsiniz.

Notice how we use the preposition "to":  go up to someone, go up to something.

"to" edatını nasıl kullandığımıza dikkat edin: birinin yanına gitmek, bir şeyin yanına gitmek.

Here's a final meaning I'll share.  A cheer went up from the crowd.

İşte paylaşacağım son bir anlam. Kalabalıktan bir tezahürat yükseldi.

What do you think happened and why?

Sizce ne oldu ve neden?

If a cheer or chant goes up from a  group or crowd of people, it arises. It  

Bir grup veya insan kalabalığından bir tezahürat veya ilahi yükselirse , ortaya çıkar.

builds, and then it's shouted. A cheer  goes up after a goal at a sports game  

Oluşturur ve ardından bağırılır. Bir spor maçındaki golün ardından

or when the band takes the stage  and performs their first song.

veya grup sahneye çıkıp ilk şarkısını seslendirdiğinde bir tezahürat yükselir.

In this lesson we studied the phrasal verbs COME  DOWN, GO AHEAD, and GO UP. So go ahead and review  

Bu derste COME DOWN, GO AHEAD ve GO UP deyimsel fiillerini inceledik. Bu nedenle devam edin ve

as needed. I'll continue to add more lessons and,  hopefully, the series will go up to number 150  

gerektiği şekilde inceleyin. Daha fazla ders eklemeye devam edeceğim ve umarım bu seri,

on the list of the most common phrasal verbs in  English. It all comes down to time, and I don't  

İngilizce'deki en yaygın deyimsel fiiller listesinde 150 numaraya kadar çıkar . Her şey zamana bağlı ve bende

have much of that, but I'll continue to do my  best. Will you do the same? I hope so. Please  

o kadar   yok ama elimden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğim . Aynısını yapacak mısın? Umarım.

like the video if you found the lesson useful.  As always, thanks for watching and happy studies!

Dersi yararlı bulduysanız lütfen videoyu beğenin. Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Hey everyone! Did you know that you  can join and become my YouTube member?  

Selam millet! Katılabileceğinizi ve YouTube üyem olabileceğinizi biliyor muydunuz?

It's only one dollar a month. You get  practice tasks two times a week as well  

Ayda sadece bir dolar. Emojam'da haftada iki kez alıştırma görevlerinin yanı

as an exclusive playlist of recorded live  streams and all my audio gifs on Emojam.

sıra kaydedilmiş canlı yayınlardan ve tüm sesli giflerimden oluşan özel bir oynatma listesi alırsınız.

I'd like to say a special thank  you to two Kind-Hearted Patrons,  

İki İyi Kalpli Müşteriye özel bir teşekkür etmek istiyorum,

Mayela and Mokha pledged two  dollars a month. Thank you!

Mayela ve Mokha ayda iki dolar taahhüt ettiler. Teşekkür ederim!

Follow me on Facebook, Twitter, and  Instagram. Why not join me on Patreon?  

Beni Facebook, Twitter ve Instagram'da takip edin . Neden Patreon'da bana katılmıyorsun?

And don't forget to subscribe on YouTube.

Ve YouTube'da abone olmayı unutmayın.